kim ne derse desin
alýp baþýný dað baþlarýna vuran
uzak daðlarýn üzerindeki yalnýzlýktan
diri duru inzivalar devþiren gönlümüzde
sessizce tebessüm eden gün ýþýklarýydý
hasbi bir duruþun nöbetini tuttuk
bunaldýðýmýzda kaçacaðýmýz yerdi
kendisine firar edilecek olandý
rengarenk çiçekler
muhteþem gökkuþaklarý
zarif kar taneleri
fecrin tuvalinden yýldýzlarý avuçlayýp
düþlerimize serperken de,
gecenin beþiðinde ayý ikiye bölüp
tazarrular bestelerken de
bahçemiz gülistandý
ateþimizi söndüren bir saba esintisiydi
gül goncasý olup açacaktý yüreðimizde
ruhumuza gýda
zamanýmýza hayat olacaktý
yalnýzlýðýmýzýn en ucuna
söz deðmemiþ tenha kýyýlara
kelamýn direklerini dike dike
bir çaðdan çýkýp
bir çaða daha
bir daha
bir daha koþmak için
ayný dilden söylenenleri
ayný sesleri verdiði zannolunan o gamlý besteyi
gökkubbenin sarrafýna inci kýratýnda sunsun diye
mavilerin boþluðuna uzayýp giden
bize masallar anlatsýn diye
evvel zaman içinde ki aþklarý dillendirsin
eski bir süvarinin yunt atýna mahmuz vurup
yaðmalanmýþ ülkelere koþtuðunu anlatsýn diye
mevsimleri þaþýrmadan
karlar altýnda nevbahar gibi
alýmlý alevlerde yaðmalanmýþ kalpleri
yaksýn diye sonra
ya sevgiden yorgun
ya sevgiye vurgun
o güzellerin baþýnda
mersiyeler okunsun diye
o güzelliklerin hakký olan heyecanla
o sonsuz incelikleri yansýtan nezaketiyle
yüklenen yüreðimiz
hayat kadar ýþýltýlý
bahar gibi rengarenk yaþasýn diye
beton dökülse de üzerimize
hiç tereddüt etmeden
bir o kadar kararlý
sessiz ama duru bir dere yataðý gibi
akmaya devam etsin diye hayallerimiz
*
hendek kazý iþinde
sahabilerin gösterdikleri üstün gayretlerinin
Allah ve resulüne olan baðlýlýklarýnýn en açýk bir delili idi
çalýþma sýrasýnda ihtiyaçlarýný görme durumunda kaldýklarýnda bile
peygamber efendimizden izin almadan
iþlerinin baþýndan katiyen ayrýlmýyorlardý
bu durum elbette
sahabiye yakýþýr bir fedakarlýk ve feragat örneði idi
Cenab-ý Hak da gönderdiði ayetlerde
onlarýn gerçek müminler olduklarýna
eþsiz sadakatlarýna þahadet ediyordu
‘Müminler Allah’a ve resulüne iman eden kimselerdir
müslümanlarý ilgilendiren mühim bir iþ için
onunla beraber toplandýklarý zaman,
peygamberden izin almaksýzýn oradan ayrýlmazlar
senden izin isteyenler
Allah’a ve resulüne iman etmiþ olanlardýr…
‘birtakým iþleri için senden izin isteyenlerden
dilediðine izin ver
ve onlar için Allah’tan af dile
muhakkak ki Allah çok baðýþlayýcý
çok merhamet edicidir…’
resul-i ekrem ve müslümanlarýn
ciddiyetle sarýldýklarý bu iþi
münafýklar ise hafife alýyorlardý
oldukça gevþek davranýyorlar
canlarý istediði zaman da
resul-i ekremden izin alma ihtiyacý bile duymadan
çekip gidiyorlardý
zaman zaman da canlarýný diþlerine takarak çalýþan
iman, sadakat, feragat ve gayret timsali sahabilerle
istihza ediyorlardý
morallerini, huzurlarýný bozmak için de gülüþüyorlardý
Cenab-ý Hak, indirdiði ayet-i kerimelerde
bu hareketlerinden bahsederek þöyle buyurdu
‘peygamberi, birbirinizi çaðýrdýðýnýz gibi çaðýrmayýn
sizden birbirinizi siper ederek
resulullahýn huzurundan sývýþanlarý
þüphesiz Allah bilir
O’nun sünnetine muhalefet edenler
baþlarýna bir bela gelmesinden
yahut pek acý bir azabýn kendilerine eriþmesinden sakýnsýnlar…’
yorucu bir çalýþma neticesinde,
hendek kazý iþi altý gün sürdü.
hendek beþ arþýn derinliðindeydi
geniþliði ise, en namlý süvarilerin dahi
kolay kolay atlayýp geçemeyeceði kadardý
sadece bir tek yeri aceleye geldiðinden dar kalmýþtý
oradan atlýlar geçebilirdi
bu sebeple peygamber efendimiz
orasý hakkýndaki endiþesini þöyle açýkladý
küþriklerin buradan baþka bir yerden
geçip gelebileceklerinden korkmuyorum
resul-i ekrem, çarpýþma boyunca
bu dar kýsmý nöbet tutturup bekletecektir
ayrýca peygamber efendimiz (a.s.m.)
hendeðin münasip kýsýmlarýna giriþ çýkýþ yerleri yaptýrdý
düþman gelip hendeðin önüne karargahýný kurunca
buralara nöbetçiler dikecek
baþýna da zübeyr bin avvam hazretlerini tayin edecektir
islâm ordusu 3000 kiþiden ibaretti
bu, sayý bakýmýndan düþman ordusunun üçte biri demekti
sadece 36 atý vardý
orduda biri Muhacirlerin
diðeri ensarýn olmak üzere
iki sancak bulunuyordu
resul-i kibriya, karargahýný sel’ daðý eteklerinde kurdu
ordunun sýrtý bu daða geliyordu
harbe katýlmayan kadýn ve çocuklar ise
kale ve hisarlara yerleþtirildi
yiyecek maddeleri, kýymetli ve ehemmiyetli eþyalar da
yine bu hisarlarda muhafaza altýna alýndý
hendek, henüz yeni bitmiþti ki,
ovayý düþman çadýrlarýnýn kapladýðý görüldü
düþman, karargahlarýný medine’nin kuzeyinde
uhud savaþýnýn cereyan ettiði sahada kurdu
hendekle karþýlaþmalarý, þaþkýnlýklarýna sebep oldu
o ana kadar böyle bir harp taktiði görmüþ deðillerdi
bu durum morallerini sarstý
halbuki onlar
medine’yi tamamen ele geçirecekleri
hayal ve ümidiyle çýkýp gelmiþlerdi
eli boþ dönmeyi düþünmek bile istemiyorlardý
mücahitler,
on bin askerlik düþmaný görmekle asla korkmadýlar
ve tereddüt etmediler
resul-i ekrem çadýrýnda bulunuyordu
yanýnda hz. ebu bekir de vardý
müslümanlar hendek kenarýnda düþmaný gözetlemek
ve nöbet tutmakta idiler
bu sýrada hz. ömer, resulullahýn huzuruna çýktý
ya resulallah …aldýðým habere göre
beni kurayza yahudileri anlaþmayý bozmuþlar
ve düþmana yardým kararý almýþlar.
beklenmeyen bu haber
peygamber efendimizi oldukça müteessir etti
halbuki, bu kabilenin reisi
ka’b ibni esed ile anlaþmasý vardý
bunun için o taraftan çok emin idi
üzülen efendimizin dudaklarýndan þu cümleler döküldü
‘hasbünallahü ve ni’melvekil ‘
Allah bize yeter, O, ne güzel vekildir
resul-i kibriya efendimiz
durumu tekrar inceden inceye tahkik etmek
ve onlara nasihatta bulunmak üzere
evs kabilesinin lideri sa’d bin muaz
hazreç Kabilesinin lideri sa’d bin ubade,
abdullah bin revaha
havvat bin cübeyr’i
beni kurayza yahudilerine þu talimatý vererek gönderdi
gidiniz, bakýnýz
þu kavimden bize eriþen haberin doðruluðunu
bir kere de siz tahkik ediniz
eðer doðru ise
onu bana halkýn anlayamadýðý biçimde
kapalý bir dil kullanarak bildiriniz
açýkça söyleyip de halkýn kalbine korku ve zaaf düþürmeyiniz
þayet, onlar aramýzdaki anlaþmaya sadýk bulunuyorlarsa
bunu halka açýkça ilan edebilirsiniz
güzide sahabiler
beni kurayza yahudilerinin yurtlarýna gittiler
anlaþmayý bozmanýn çirkinliðinden bahsederek
onlara nasihatta bulundular
onlar kulak asmadýlar
anlaþmayý bozduklarýný açýkça ilan ettiler
hatta efendimiz hakkýnda ileri geri konuþacak kadar
küstahlýkta bile bulundular
müslüman elçiler bu durumdan son derece rahatsýz oldular
kurayzaoðullarýnýn öteden beri müttefiki olan
hz. sa’d bin muaz
sizinle cenk etmedikçe Allah canýmý almasýn diye
hiddetli hiddetli konuþtu
daha sonra müslüman elçiler geri dönüp, durumu
resul-i kibriya efendimize kapalý bir dille arz ettiler
peygamber efendimiz onlara,
haberinizi gizli tutunuz. ancak bilene açýklayýnýz
çünkü harp, tedbirden ve aldatmaktan ibarettir diye konuþtu
artýk medine çepe çevre düþman tarafýndan sarýlmýþ demekti
Cenab-ý Hak, bu hususa þöyle iþaret buyurur
‘o vakit düþman ordularý size hem yukarýdan
hem de aþaðýdan saldýrmýþlardý
öyle ki, onlarýn dehþetinden gözler yýlmýþ
yürekler aðzýna gelmiþti.’
bu esnada kurayzaoðullarý
huyeyy bin ahtab’ý kureyþlilere göndererek
medine’ye geceleyin baskýnda bulunmak üzere
müþriklerden 100, gatafanlardan da 100 kiþi istediler
onlar, bu kuvvetle birleþerek
medine kale ve hisarlarýndaki
kadýn ve çocuklar üzerine baskýn yapacaklardý
bu haber müslümanlarý büyük bir telaþa düþürdü
resul-i kibriya derhal geceleri
medine þehrini muhafaza etmek için
zeyd bir harise hazretlerini 300 askerle
seleme bin eslem’i de 200 askerle medine’ye gönderdi
bu kuvvetler,
gece sokaklarda devriye gezip tekbir getireceklerdi
bu esnada beni kurayza yahudileri
bir iki baskýn teþebbüsünde bulundularsa da
muvaffak olamayýp geri çekilmek zorunda kaldýlar
beþ yüz civarýnda mücahidi medine’ye gönderip
þehri koruma altýna alan resul-i kibriya
kendisi de geceleri
düþmanýn oradan geçebileceði düþüncesiyle
hendeðin en dar yerini bizzat bekliyordu.
münafýklar,
evlât ve ahalimizi yalnýz býrakýp da burada
sefaletle beklemek akýl karý deðildir diyerek
müslümanlara þüphe ve vesvese vermeye çalýþýyorlardý
bir kýsmý ise bizzat resul-i kibriya’nýn huzuruna çýkarak
evlerimiz medine’nin dýþýndadýr
duvarlarý da alçak olup düþman ve hýrsýzlara açýktýr diyerek
hendekten ayrýlma müsaadesi istiyorlardý
efendimiz bunlarýn bir kýsmýna müsaade etti
aslýnda münafýklarýn maksadý böyle kritik bir anda
ordudan ayrýlarak müslümanlarýn maneviyatýný bozmaktý
bu, onlarýn her zaman baþvura geldikleri bir taktikti
Cenab-ý hak da indirdiði vahiyle onlarýn
bu müsaade istemede samimi olmadýklarýný
þöyle açýklýyordu
‘onlardan bir topluluk da
ey yesrib ahalisi, burada tutunamazsýnýz
evlerinize dönün diyordu
Ýçlerinden bir baþka topluluk ise,
evlerimiz korunmasýz diyerek peygamberden izin istiyordu
halbuki evleri korunmasýz deðildi
onlarýn firar etmekten baþka bir niyeti yoktu…’
düþman, hendek arkasýnda çarpýþmanýn
bir hayli zor olacaðýný biliyordu
buna raðmen bütün hazýrlýklarýný tamamlayarak
var kuvvetiyle hücuma geçti
hendek, iþlerini tahmin ettiklerinin de üstünde güçleþtiriyordu
hendeði bir türlü geçmek imkan ve fýrsatýný elde edemiyorlardý
haliyle bu da ümitsizliðe düþmelerine sebep oluyordu
sonunda çarpýþma uzaktan uzaða ok atýþlarýyla devam etti
bu da, iþin uzamasýndan baþka bir þeye yaramýyordu
hücumlarýndan bir netice elde edemediðini görünce
müslümanlarý muhasara altýna almaya karar verdi
zaten baþka yapacak bir þeyleri de yoktu
redfer