MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

Hasat vakti
redfer

Hasat vakti





acýlar
insanýn benlik kabuðunu kýran yaðmurlara benzer
acýlar
tenimize deðen tohumlar gibi
bizden taze filiz vermemizi umar
insanlýðýn gözünü gönlünü
taze bir bahara açar acýnýn yere indiriliþi

ortak hüzünler, ortak kederler
bizi birbirimize kardeþ eder
birbirimizden birbirimize kapýlar açar
birbirine sýrt dönmeye alýþkýn
birbirini yaban bilmeye hevesli insanlar
müþterek bir tasanýn açtýðý yaralar sayesinde birleþir
buluþur, tanýþýr, kaynaþýr

acýlar
kalýbýmýzdan kalbimize taþýr bizi
böylece acýyabilir olduðumuzu anlarýz
kýrýlgan olduðumuzu fark ederiz
ayný yerimizden çatlayabildiðimizi görüp
sokuluruz birbirimize
birbirimizi ayrý gayrý görürken
bir de bakarýz ki ayný çaresizliðin eþiðinde
ayný yüzün kýrýþýk çizgilerinde bekleþiyoruz

birbirimizi ilgisiz alakasýz deðilmiþiz
meðer ayný kederin kýyýsýnda bükmüþmüþüz boynumuzu
acýyan yanlarýmýzý birbirimizden sakladýkça
acýmaz oluruz birbirimize
kýrýlgan taraflarýmýzý inkar ettikçe
çelikten tunçtan sayarýz kendimizi
yok sayarýz birbirimizi

paylaþýlmýþ acýlar ve müþterek kederler
ayný insanlýk yataðýna akýtýr bizi
bir kez daha tanýþýrýz birbirimizle
bir kez daha barýþýrýz
devrilir gamsýzlýðýmýz, yýkýlýr alakasýzlýðýmýz

iþte bu yüzden
ortak acýlarý
ve ortak acýlarýn kurbanlarýný anarken
onlarýn canlarýyla kanlarýyla ödedikleri
o aðýr bedel bizim canýmýza can katar

bizi küskün ve dargýn düþtüðümüz kuytulardan kaldýrýr
gömüldüðümüz bezginliklerden
ve býkkýnlardan çekip alýr
kýþ uykusundan uyandýrýr yüreklerimizi

dünyayý dünyadan ibaret bilenlerin
dünyadan ötesine körelenlerin hesaplarý tutmaz
onlar hasat mevsimini bilmezler
onlar Allah’tan ve ahret gününden ümitlenmezler

dünya ahretin üzerinde incecik bir tüldür
oradan buraya ýþýklar sýzar
buradan oraya ýþýklar düþer
ayaklarýmýz gün geçtikçe öbür tarafa kayar
dünyada kaybederiz
elimizden çýkar sevdiklerimiz

elinden çýkacaðýz sevdiklerimizin
belli ki kaybedeceðiz
belli ki kayýp edileceðiz
çünkü dünya ahretin tarlasýdýr
onlar en kýymetli canlarýnýn
topraða düþeceðine razýdýrlar
bir çiftçinin hoþnutluðu ile
can tohumlarýný topraða býrakýrlar
bir çiftçinin umudu ile azalýrlar dünyada
az alýrlar dünyadan

hasat vaktini bilir onlar
daha çoðunu umarlar
tükenenin ardýnda tükenmeyenin bilirler
sonlarýn sonunda sonsuzluða aþinadýrlar
ahreti gözler onlar

iþte bu yüzden,
dünyada düþerler topraða
dünyayý düþürürler gözlerinden gözyaþý gibi
belli ki her can kurban olmaya deðmez
ibrahim’in ismail’idir kurban
yakub’a yusuf’tur kurban
zekeriyya yahya’sýný ekmiþtir topraða

imran ailesi meryem’ini adamýþtýr
meryem isa’sýný nezretmiþtir kurban diye
çünkü tarlanýn hasadý için
topraða deðerli tohumlar düþmelidir
çünkü dünya dünyadan ibaret deðildir

dünyayý dünyadan ibaret bilenlerin,
dünyadan ötesine körelenlerin hesaplarý tutmaz
kurban hesabýnda
onlar kurban pazarýna gelmezler
onlar hasat mevsimini bilmezler
onlar Allah’tan ve ahret gününden ümitlenmezler

*
düþman süvarilerinden bir kaçý atlarýný sürüp
hendeðin bahsedilen dar yerinden
müslümanlar tarafýna geçmeye muvaffak oldular
kendileriyle dövüþecek er dilediler.

içlerinden en meþhuru amr bin abdi vedd idi
birçok hadiseler görüp geçirmiþ
yalnýz baþýna birçok topluluðu daðýtmýþ
cesur ve silahþörlükte mahir bir süvari idi
arap kabileleri onu bir bölük süvariye denk sayarlardý
onunla dövüþmek için
fevkalâde cesaretli ve yürekli olmak gerekirdi
bu sebeple kimse ona karþý çýkmak istemezdi

amr döðüþecek er dileyince
hz. ali…ya resulallah, ona karþý ben çýkayým
müsaade eder misiniz dedi
peygamber efendimiz
sen otur, ya ali, gelen amr’dýr buyurdu

amr, tekrar müslümanlara meydan okudu
içinizde muharebe meydanýna çýkacak er yok mudur
hani, sizin ölülerinize tayin ettiðiniz cennet, nerede
karþýsýna kimsenin çýkmadýðýný gören amr
bütün bütün þýmardý ve iðrenç küfürler savurarak
er meydanýna çýkacak kimse yok mu diye
üst perdeden baðýrdý
hz. ali tekrar cesaretle yerinden fýrladý
onunla ben döðüþürüm
amr da olsa çýkar döðüþürüm ya resulallah

fahr-i alem efendimiz
Allah’ýn arslanýna müsaade etti
bizzat kendi eliyle zýrhýný ona giydirdi
zülfikar adlý kýlýcýný beline baðladý
sarýðýný da baþýna sardýktan sonra þöyle dua etti

ya Rab
amcam oðlu ubeyde bedir’de
amcam hamza uhud’da þehid oldular
yanýmda bir amcazadem ali kaldý
sen, onu muhafaza eyle
ona yardýmým ihsan eyle
beni de yalnýz býrakma…

hz. ali yaya olarak amr’a doðru yürüdü
Ýki taraf da bu büyük döðüþü seyre hazýr bulunuyorlardý
zýrha bürünen hz. ali’nin
gözlerinden baþka hiçbir tarafý görünmüyordu
amr, sen kimsin diye sordu
hz. ali..ben ali’yim diye cevap verdi

amr bu býyýklarý yeni terlemiþ olan genci
karþýsýnda bulunca
bir merhamet ve hafife alma tavrý takýndý
amcalarýndan senden baþka daha yaþlý kimse yok mudur
ben, senin kanýný dökmek istemiyorum
çünkü baban benim dostumdu diye konuþtu

hz. ali’nin ise cevabý þu oldu
vallahi, ben, senin kanýný dökmek isterim
amr, bu cevaba kahkaha ile gülerek
bu aðýzla bir kimsenin karþýma çýkacaðý hatýrýma bile gelmezdi

hz. ali’nin sözleri amr’ý çileden çýkarmaya yetmiþti
kýlýcýný sýyýrýp atýyla onun üzerine yürüdü
hz. ali…ben, seninle nasýl çarpýþabileyim
ben yayayým, sen atlý
atýndan in de benim gibi yaya ol diye teklifte bulundu

amr derhal atýndan indi ve hayvaný salýverdi
öfke dolu bakýþlarla hz. ali’nin karþýsýna dikildi
hz. ali, ey amr
ben, senin kureyþten bir kimse ile karþýlaþtýðýnda
onun iki isteðinden birisini kabul edip
yerine getireceðin hakkýnda
Allah’a vaadde bulunduðunu iþittim, doðru mudur
amr, evet dedi

o zaman hz. ali…öyle ise, ben seni
Allah’a ve resulüne imana davet ediyorum
amr, bu, bana lazým deðil geç bunlarý
hz. ali …öyle ise bizimle çarpýþmaktan vazgeç
yurduna dön ve buradan git

amr…ben adayacaðýmý adamýþ
intikam almadýkça baþýma yað
ve koku sürmeyi yasaklamýþýmdýr diye karþýlýk verdi
hz. ali…o halde vuruþmaya hazýr ol diye kükredi

amr, yine kahkaha ile güldü
…sen, henüz genç bir yiðitsin
üstelik baban da benim dostumdu
benimle çarpýþmaktan vazgeçip dön, geri git
seni öldürmek istemiyorum

hz. ali…ama ben, seni öldürmek istiyorum
hz. ali’nin son cümlesi,
amr’ý son derece hiddetlendirmiþti
bir vuruþta hz. ali’nin kalkanýný parçaladý
kalkaný delen kýlýç, hz. ali’nin alnýný sýyýrdý
hz. ali þimþek gibi bir hýzla yana sýçradý
bu sefer sýra ondaydý

amr’ýn boyun köküne zülfikarla
þiddetli bir darbe indirdi
amr’ýn baþý bir tarafa, gövdesi bir tarafa düþtü
bir anda feryat ve çýðlýklar koptu
ortalýk birbirine karýþtý.

hz. ali ise,
Cenab-ý Hakkýn bu muvaffakiyeti kendisine
ihsan etmesinden dolayý
Allahü Ekberdiyerek tekbir getirdi
resul-i ekrem ve müslümanlar da tekbir getirince
bir anda her taraf tekbirlerle çýnladý

kureyþ’in diðer süvarileri dehþete kapýlarak
dolu dizgin kaçmaya baþladýlar
hatta ebu cehil’in oðlu ikrime
can havliyle kaçýp giderken mýzraðýný düþürmüþ
onu geri dönüp almaya bile cesaret edememiþti

bir bölüðe bedel olarak görülen amr bin abdi vedd’in
mübareze meydanýnda düþüp kalmasý
müslümanlarý son derece sevindirirken
müþrikleri fazlasýyla korkutup dehþete düþürdü
hatta kureyþ ordusu kumandaný ebu süfyan
bugün bizim için bir hayýrlý iþ yok diyerek
ye’s içinde hendeðin baþýndan çekilip karargâha gitti

bir gün sonra,
müþriklerin tamamý, kurayzaoðullarý yahudileriyle birlikte
her taraftan Müslümanlarý çepe çevre sardýlar
akþama kadar durmadan onlarý ok yaðmuruna tuttular
akþam olup düþman çekilince
Müslümanlar bir miktar nefes aldýlar

münafýklar zümresi,
müslümanlarýn maruz kaldýklarý bu sýkýntý ve kýtlýðý fýrsat bilerek
onlarýn maneviyatlarýný bozucu telkinlerde bulunmaya baþladýlar
muhammed size kayser ve kisranýn hazinelerini vadediyor
halbuki, þu anda hendek içinde hapsolmuþuz
korkudan abdest bozmaya bile gidemiyoruz
va’dettiði nerede, biz nerede
Allah ve resulü, bize aldatýþtan baþka bir þey vadetmiyor…

ne var ki, münafýklarýn bu haince ve dessasça telkinlerinden
hiçbiri gerçek mü’minleri
hz. resulullahýn yanýndan ayýramýyordu
çünkü, onlar, Yüce Allah’ýn kendilerine
yardým edeceði hususundaki vadine
bütün samimiyetleriyle inanmýþlardý

Allah’ýn takdirine teslimiyetleri sonsuzdu
Allah ve resulü uðrunda
her türlü musibet ve sýkýntýya seve seve katlanýyorlardý
münafýklar ise, tam tersine
medine’yi çepe çevre saran düþman ordusunun
kainatýn efendisi peygamberimizle
ashabý kiramýn vücudlarýný ortadan kaldýracaðýný sanýyorlardý
hatta bunu istiyorlardý

böylece bu aðýr imtihanda gerçek mü’minlerle
münafýklar birbirlerinden ayrýlýyorlardý
kur’an-ý azimüþþanýn konu ile ilgili þu ayeti
ne kadar ibret vericidir

‘yoksa, sizden evvelkilerin baþlarýna gelenler
sizin de baþýnýza gelmeden cennete girivereceðinizi mi sandýnýz
onlara öyle sýkýntýlar ve musibetler eriþti
öyle sarsýntýlara uðradýlar ki
onlara gönderilen peygamber ve yanýndaki müminler
Allah’ýn yardýmý ne zaman diyecek hale geldiler
haberiniz olsun, Allah’ýn yardýmý yakýndýr…’

muhasara uzadýkça uzuyordu
müþriklerin baskýn ve hücumlarý her defasýnda
müslümanlar tarafýndan püskürtülüyordu
muhasaranýn uzamasý, her iki tarafý da büyük sýkýntý
açlýk ve soðukla karþý karþýya býrakmýþtý
düþman ordusunun at ve develerinin yiyecekleri de tükenmiþ
hayvanlar açlýkla karþý karþýya kalmýþlardý

kuþatma esnasýnda mücahitler
büyük sýkýntý ve meþakkatlere maruz kalýyorlardý
harpten önce durmadan dinlenmeden hendeði kazmýþlardý
o biter bitmez de harbe girmiþlerdi
bu bakýmdan oldukça bitkin ve yorgun idiler
ayrýca açlýk sýkýntýsý da çekiyorlardý
hava da oldukça soðuktu

huzeyfe (r.a.), muharebenin sadece bir gecesini þöyle anlatýr
biz bir tarafta saf baðlamýþ oturuyorduk
ebu süfyan ve ordusu üst tarafýmýzda
kurayza yahudileri de alt tarafýmýzda idiler

bunlarýn Medine’deki çoluk çocuðumuza
baskýn yapmalarýndan korkuyorduk
hiç böylesine karanlýk,
böylesine fýrtýnalý bir gece geçirmemiþtik
rüzgar sanki ýslýk çalýyor
karanlýkta hiçbirimiz uzattýðý parmaðýný bile göremiyordu
biz üç yüz küsur civarýnda idik
tek tek Allah resulünün yanýnda nöbet tuttuk

çarpýþma öylesine þiddetle devam ediyordu ki
resul-i kibriya o günün öðle, ikindi ve akþam namazlarýný bile
vaktinde kýlma imkan ve fýrsatýný bulamadý
daha sonra, o günün öðle, ikindi ve akþam namazlarýný
ashabýyla birlikte kaza etti
her iki taraf da,
açlýk, yorgunluk, soðuk , netice alamamaktan
gelen sýkýntýlarla bunalmýþtý

müþrik ordusu son defa, var gücü ve bütün þiddetiyle
hendeðin her tarafýndan hücuma geçti
çarpýþmalar çok þiddetli oluyordu
karþýlýklý ok ve taþ atýþlarý ile
taraflar birbirlerini yýldýrmak ve püskürtmek istiyorlardý

harbin bütün þiddetiyle devam ettiði bu nazik anda
resul-i kibriya efendimiz,
ridasýný üzerinden yere atýp,
ellerini Kadir-i Mutlak’a açarak þöyle dua ediyordu

ey kur’an’ý indiren, hesabý en çabuk gören
kavim ve kabileleri bozgunlara uðratan Allah’ým
onlara karþý bizlere yardým et
Allah’ým Sen bu bir avuç müslümanýn helakýný dilersen
artýk Sana ibadet edecek kim kalýr…

o gün çarpýþma bütün þiddetiyle devam etti.
artýk hava kararmýþ, taraflar karargahlarýna çekilmiþlerdi
gecenin karanlýðýnda hz. cebrail (a.s.), gelerek
peygamber efendimize düþman ordusunun
bir rüzgar ile periþan edileceðini müjdeledi.

müjdeyi alan resul-i ekrem iki dizi üzerine çöktü
ellerini kaldýrarak nusretini ulaþtýran Cenab-ý Hakka
þükrünü þöyle takdim etti
…bana ve ashabýma merhametinden dolayý
sana hadsiz þükür ve hamd olsun Allah’ým.

cumartesi gecesi idi.
geceyle birlikte, müþrik ordusunun bulunduðu
sahada dondurucu bir rüzgar gürlemeye baþladý
bu, en soðuk kýþ gecelerinde esen dondurucu bir rüzgardý
müþriklerin gözleri toz ve toprakla doldu
kap kaçaklar uçuþuyor, çadýrlar sökülüyor
atlar, develer birbirine karýþýyor
gözler birbirini göremiyordu

düþmaný artýk müthiþ bir korku ,panik havasý sarmýþtý
bozgun evvela kureyþ müþrikleri cephesinde baþladý
askerlerden önce, komutan ebu süfyan devesine atladý
hemen göç ediniz, iþte ben gidiyorum diyerek
mekke’ye doðru yola koyuldu

kavminin ileri gelenlerinin ayýplamasýna uðrayan ebu süfyan
tek baþýna gitmekten vazgeçti ve geri döndü
ne var ki, artýk orduda bozgun havasý baþlamýþtý
durdurulacak gibi deðildi
askeri toparlamak için gösterilen gayretler neticesiz kaldý
sür’atle toparlanýp mekke yolunu tutmaktan baþka
yapabilecekleri hiçbir þey kalmamýþtý

öyle de yaptýlar
sadece takip edilmekten korktuklarýndan
henüz o sýrada müþrikler safýnda müslümanlara karþý savaþan
amr bin as ve halid bin velid
200 kiþilik bir süvari birliði ile geride kaldýlar

kureyþ müþrikleri gerisin geri kaçýnca,
kendileriyle ittifak etmiþ bulunan diðer kabileler de
ordugâhtan ayrýlýp yurtlarýna döndüler
efendimiz ve müslümanlara yapýlan bu Ýlâhi yardýmdan
kur’aný kerimde þöyle bahsedilir

‘ey iman edenler. hatýrlayýn
Allah’ýn size olan nimetini ki
düþman ordularý size saldýrdýðýnda
biz onlarýn üzerine bir rüzgar
ve sizin görmediðiniz ordular göndermiþtik
o zaman Allah sizin yaptýklarýnýzý görüyordu…’

müþrik ordusunun hiç bir müsbet netice alamadan
eli boþ döndüklerini, kur’an-ý kerim bize þöyle haber verir

‘o kâfirler umduklarýndan hiçbirisine eriþemeden
Allah onlarý öfkeleriyle birlikte geri gönderdi
mü’minlere de savaþý kendilerinden uzaklaþtýrmak için
Allah’ýn yardýmý kafi geldi
Allah dilediðini yapmaya kadirdir
O’nun kudreti her þeye galiptir…’

bir ay kadar süren çetin bir çarpýþma ve muhasara
Allah’ýn yardýmýyla sona ermiþti
düþmanlar periþan edilirken
müslümanlara da rahat bir nefes alma imkaný doðmuþtu
küffar ordusunun bu dönüþü
artýk bütün dönüþlerin baþlangýcý sayýlacaktý
bundan böyle müslümanlar üzerine
yürüme cesaretini kendilerinde bulamayacaklardý

bedir, uhud ve hendek gibi
üç büyük savaþta müminlerin ne derece kuvvetli olduklarýný
onlarý bundan böyle maðlup etmenin kolay olmayacaðýný
anlamýþ oluyorlardý

gerisin geri dönen müþrik ordusunda hakim hava
ümitsizlik, keder ve üzüntü iken
müminler arasýnda tam bir bayram havasý yaþanýyordu
herkes memnun ve mesrurdu
bunca yorucu çalýþma, sebat ve cesaretle
çarpýþmanýn neticesini böylesine güzel bir surette elde etmekle
gönül huzuru içinde
Rablerine hamd ve þükür ediyorlardý

resul-i ekremle birlikte mücahitler bayram havasý içinde
hendek’ten þehre döndüler
bu muharebede mücahitler yedi þehit vermiþlerdi
kafirlerden ise dört ölü vardý


redfer


Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.