heyecanlý yürüyüþler
derin fýsýltýlar
mahcup çaðýrýþlar
içten sesleniþler
sýcacýk heyecan
çocukça sevinç çýðlýklarý
ardý sýra dalmýþ bakýþlar
þehrin kýyýsýnda kumdan kale yapmalar
ve anlam dolu bir sürü sessizlik
bir þey uçup gitti sanki elimizden
o göðüne gitti
biz mahzun kaldýk
sonsuzluðun göðüne uzanan dallarýmýzý sallayýp durdu
kök saldýðýmýz dünya topraðýnda
yitirdik gönlümüzü
dudaðýmýzda aziz bir misafir gibi aðýrladýðýmýz
dualarýmýzýn çaðýltýsý
ta ki içimizi bir arza-ý hal heyecanýyla
göðe yaðdýralým
yerden göðe yaðan yaðmur olsun kelimeler
telaþlý koþturmalardan
kalbimizin gündemini kýyama kaldýralým
ta ki beþ vaktin baþucuna
aþkla þevkle býrakalým sedalarýmýzý
her þey,
bizim için bir tefekkür vesilesi olsun
gözleri nemlenen
yamaçta gördüðü yalnýz sarýçiçekle dertleþen
hastalýðýný ve sancýsýný, hapsini
ve hasretini, gurbetini ve sürgününü bile
tefekkürün teknesinde yoðuralým
þikayet etmeden, ümit ile
iddiacý olmadan
inceden söyleyelim sözümüzü
bir cephe oluþturmadan
herkese açýk, her kesimi kucaklayan
duru bir söylemi seslendirelim
elimizde bir meþale ýþýltýsý var olsun
nurunu gösterelim göðün uzaklarýnýn
yýldýzlarýn dökülüþü gibi
dökülsün þiirler dudaklarýmýzdan
yaðmurun indiriliþi gibi
incitmesiz eðilelim gönül hizasýna
hatýrlayalým
meðer ne çok emek vermiþler
yetiþtirmiþler bizi
içimize sýcacýk heyecanlar dökmüþler
topraðýmýza tohumlar gömmüþler usulca
gönlümüze mütebessimi
fikir iþçilerinin emeðini nakþetmiþler
ne çok.
*
hicretin 5. senesi, 29 Þevval
uhud harbinden iki yýl sonra vuku bulan
hendek muharebesi
islami geliþmenin önündeki engellerin
büyük ölçüde bertaraf olmasýnda
büyük rol oynamýþ mühim muharebedir
düþman saldýrýsýný kolayca önlemek maksadýyla
resul-i ekremin medine etrafýnda
hendekler kazdýrmasý sebebiyle,
hendek savaþý adýný alan bu muharebenin
bir diðer adý ahzabdýr
bu adý,
kureyþ müþrikleri ile birlikte
yahudiler, gatafanlar ,bir çok arap kabilesinin
medine üzerine yürümek için
bir araya gelmiþ olmalarýndan dolayý almýþtýr
resul-i ekrem efendimiz
yahudi kabilelerinden biri beni nadir’i
medine’den sürmüþtü
onlar da kuzeye giderek
hayber, þam ve vadi’l-kura gibi
mühim yerlere yerleþmiþlerdi
medine’den kovulmuþ olmanýn acýsýný,
gittikleri yerlerde peygamberimiz aleyhinde
menfý propaganda ve tahriklerde bulunmak,
civar halkýný müslümanlar aleyhine kýþkýrtmak suretiyle
dindirmeye çalýþýyorlardý
benîi nadir yahudilerinin kýþkýrtmalarý,
teþvikleri ve öncülük etmeleriyle
meydana gelmesine sebep olduklarý hadiselerden biri de
iþte bu hendek muharebesidir
medine üzerine topluca yürüyüp,
hz. resulullah’ýn vücudunu ortadan kaldýrmak fikrini
bu yahudiler ortaya attýlar
zaten kureyþ müþrikleri de böyle bir þeyi
her zaman düþünüyor
böyle bir teþebbüse her zaman hazýr bulunuyorlardý
uhud savaþýndan galip çýkmalarýna raðmen,
müslümanlarýn gittikçe çoðalmasýna engel olamadýklarýnýn
resul-i ekrem’in nüfuz sahasýný geniþlemesine
mani olamadýklarýnýn çok iyi farkýnda idi
ticaret yollarýnýn bütünü kapanmýþ durumdaydý
iktisadi yönden kendilerini
yok olmakla karþý karþýya getirecek
bu duruma seyirci kalmak istemiyorlardý
rahat hareket edebilmeleri için de
medine’deki islam devletinin nüfuzunu kýrmak
arzu ve emelini taþýyorlardý
medine üzerine birlikte yürüyüp
hz. resulullahýn bayraktarlýðýný yaptýðý
iman ve islam hareketini
yerinde boðma teklifi
beni nadir yahudilerinin liderlerinden geldi
müþriklerin lideri ebu süfyan
siz bu iþte samimi misiniz diye sordu
dessas Yahudileri evet …dediler
biz muhammed’le çarpýþma hususunda
sizinle anlaþalým diye geldik
ebu süfyan bundan gayet memnun oldu
bu memnuniyetini þöyle ifade etti
öyle ise hoþ geldiniz
safa geldiniz
muhammed’e düþmanlýkta bize yardýmcý olanlar
yanýmýzda en sevgili, en makbul kimselerdir
böylece medine üzerine yürüyüp
hz. muhammed’in (a.s.m.) bayraktarlýðýný yaptýðý
iman ve islam hareketini
yerinde boðma kararýnda birleþip anlaþtýlar
mekke’ye gelen heyet,
yahudi alimlerinden müteþekkildi
müþrikler, hazýr ayaða gelmiþken
onlardan bir hususu da öðrenmek istiyorlardý
kendi aralarýnda,
gelenler bilgi sahipleri ve ehli kitaptýrlar
biz mi, yoksa muhammed mi daha doðru yoldadýr
bunu kendilerine bir soralým dediler
ebu süfyan, onlara
ey yahudi cemaati
sizler, kendilerine ilk semavi kitap inmiþ,
ilim ehli kimselersiniz
muhammed’le anlaþamadýðýmýz meseleyi
açýklýða kavuþturunuz
bizim yolumuz mu,
onun dini mi daha hayýrlýdýr
aleyhlerinde olan hakký gizlemeyi
meslek edinen yahudiler
Allah için söylenecekse
siz hakka ondan daha yakýnsýnýz demekte
tereddüt göstermediler
bu sözler,
haliyle müþrikleri fazlasýyla sevindirdi
derhal bu kararlarýn tahakkuku için hazýrlanmaya baþladýlar
yahudilerin müþriklere söyledikleri, gerçek dýþý beyanlardý
hakký bile bile gizliyorlardý
bunun üzerine inen ayet-i kerimelerde
þöyle buyruldu
‘görmedin mi
kendilerine tevrat’tan ilim verilen o kimseleri ki,
Allah’tan baþka ibadet olunan
batýl ilahlara ve taðuta iman ederler
ve kafirler için
bunlarýn yolu mü’minlerin yolundan daha doðrudur derler
onlar Allah’ýn lanetlediði kimselerdir
Allah’ýn lanet ettiði kimseye ise
artýk hiçbir yardýmcý bulamazsýn
‘sonra onlardan bir kýsmý iman etti
bir kýsmý da yüz çevirdi
o yüz çevirenlere,
alevli bir azap olarak cehennem yeter…
beni nadir yahudileri, mekkeli müþriklerden
beraber hareket etmek üzere söz aldýktan sonra
gatafanlarla da, hayber’in bir yýllýk hurma mahsulünü
kendilerine vermek þartýyla anlaþtýlar
ayrýca civarda bulunan diðer arap kabilelerine de
propagandacýlarýný gönderdiler
onlarý da medine üzerine yürümek için ayaklandýrdýlar
harpte baþrol oynayacak olan mekkeli müþrikler de
arap kabilelerinden bazýlarýný
harbe iþtirak ettirmek için kiraladýlar
böylece
yahudilerin propaganda, tahrik ve teþvikleriyle
mekkeli müþriklerden civardaki arap kabilelerinden,
gatafanlar ve ahabiþ kabilelerinden
büyük bir ordu teþkil edildi
her zaman olduðu gibi hedef ve gaye tekti
medine üzerine yürüyüp,
efendimizin (a.s.m.) vücudunu ortadan kaldýrmak
müslümanlarý yok etmek
kureyþ müþriklerinin sayýsý
ahabiþ ve onlara katýlan kabilelerle birlikte 4.000 idi
yahudilerin teþvik ve kýþkýrtmalarýyla
bir araya gelenlerin sayýsý ise 6.000’di
böylece düþman ordusunun sayýsý 10.000’i buluyordu
müþrik ordusuna ebu süfyan komuta etmekte idi
huzaa kabilesi eskiden beri
resul-i ekremle dost geçinen bir kabile idi
bu dostluðun baþlangýcýný
abdülmuttalib ile olan anlaþma
ve ittifaklarý teþkil ediyordu
kureyþ müþriklerinin
ciddi bir hazýrlýk içinde bulunduklarý hakkýndaki raporu
bu kabileden bir süvari
normal olarak on iki günde alýnan yolu
fevkalade bir süratle tam dört günde kat ederek
medine’ye peygamber efendimize ulaþtýrdý
haberi alan efendimiz vakit geçirmeden
derhal ashab-ý kiramý toplayarak
kendileriyle istiþare etti
resul-i ekrem,
medine dýþýnda düþmanla çarpýþalým mý
yoksa medine’de kalarak
müdafaa savaþý mý yapalým diye sordu
görüþmeye sunulan bu teklifle ilgili
muhtelif fikirler serdedildi
selmaný farisi
ya resulallah
biz fars topraðýnda
düþman süvarilerinin baskýnlarýndan
korktuðumuz zamanlarda
etrafýmýzý hendeklerle çevirip savunurduk
diye konuþtu
teklif hem hz. resulullah,
hem sahabiler tarafýndan makul karþýlandý
ittifakla þu karar alýndý
medine’de kalýnacak
þehrin etrafýnda hendekler kazýlacak
düþman saldýrýsýna karþý konulacak .
böylece muhasarada kalmak
açýk arazide vuruþmaya tercih edildi
efendimizin böyle bir taktiði
tercih etmesinin altýnda
harpte az insanýn öldürülmesi
az kan akýtýlmasý gibi
mühim bir gaye de yatýyordu
aslýnda bu, resul-i ekrem efendimizin
bütün harplerde gözden uzak tutmadýðý
bir prensibi idi
Ýttifakla þehrin dahilden müdafaasýna karar verilince
hendek kazý iþine resul-i ekrem’in
emir ve tavsiyeleri üzerine derhal baþlandý
efendimiz nerelerin, kimler tarafýndan kazýlacaðýný
bizzat tayin ve tespit etti
þehrin güneyinde oldukça sýk bahçeler vardý
düþmanýn buradan geçebilme ihtimali çok zayýftý
geçmeyi göze alsa dahi, yayýlarak deðil de
birer kol halinde geçmeye mecbur olacaðýndan
durdurulmasý ve bozguna uðratýlmasý için
küçük bir askeri müfreze bile kafi gelirdi
doðu istikametinde ise,
efendimizle anlaþma halinde bulunan
beni kurayza yahudileri ikamet ediyorlardý
bu sebeple hendek kazý iþi
tamamen açýk arazi olan
þehrin kuzey tarafýnda yapýlýyordu
yapýlan tespitler bunu gerektiriyordu
bütün müslümanlar,
hatta az çok eli iþ tutabilecek çocuklar bile
canla baþla hendek kazýyorlardý
kazý iþine bizzat efendimiz de (a.s.m.) katýlýyor
bir an evvel tamamlanmasý için
müslümanlarýn þevk ve gayretlerini
her zaman canlý tutuyordu
gönüllü müslümanlar bütün gün çalýþýyorlar
geceyi geçirmek için evlerine dönüyorlardý
buna karþýlýk resul-i kibriya
bir tepecik üzerinde kurdurduðu çadýrýnda
gece gündüz kalýyordu
hem çalýþmalara bizzat katýlýyor
hem de çalýþanlara nezaret ediyordu
kainatýn efendisi toza topraða, sýcaða, açlýða aldýrmadan
yaptýðý çalýþmalarýnda zaman zaman müslümanlarýn
ya resulallah, bizim çalýþmamýz kafi gelir
sen, ne olur çalýþma da istirahat buyur
tekliflerine muhatap oluyordu.
ancak efendimiz
ben de çalýþarak, bu sevaba ortak olmak istiyorum
cevabýný vererek
gayret ve sevaba nailiyet arzusunu dile getiriyordu
zaman zaman da kazý ve zenbille toprak taþýma esnasýnda
abdullah bin revaha þiirler terennüm ediyordu
haliyle, bu gönüllü mücahitlerin gayretlerini artýrýyordu
resul-i ekrem onlarýn bu hallerine
þefkat ve merhametle bakýyor
Allah’ým
ahiret hayatýndan baþka
talep edilecek baki bir hayat yoktur
Sen, ensar ve muhacirlere maðfiret eyle
diye dua ediyordu
kazý iþi esnasýnda
bir ara, sahabiler çok sert bir kayaya rastladýlar
onu parçalamaya uðraþýrken
balyoz, kazma kürek gibi bir sürü âletleri kýrýldý
yine de onu parçalamaya muvaffak olamadýlar
durumu resulullah efendimize haber verdiler
ya resulallah
karþýmýza kazý esnasýnda ak bir kaya çýktý
onu bir türlü parçalayamadýk
bu husustaki emriniz nedir
efendimiz, selman-ý farisi’nin balyozunu aldý
bismillah diyerek kayaya bir darbe indirdi
kayanýn üçte birini yerinden kopardý
Allahü Ekber, bana þam’ýn anahtarlarý verildi
vallahi, ben þu anda
þam’ýn kýrmýzý köþklerini görüyorum buyurdu
sonra, yine
bismillah deyip kayaya balyoz ile
ikinci darbeyi indirdi
kayanýn üçte biri daha parçalandý
Allahü Ekber, bana fars’ýn anahtarlarý verildi
vallahi, þu anda ben
kisra’nýn medain þehrini
ve onun beyaz köþklerini görüyorum buyurdu.
ondan sonra üçüncü defa yine
bismillah deyip balyoz ile vurdu
kayanýn geri kalan kýsmýný da yerinden kopardý
Allahü Ekber, bana yemen’in anahtarlarý verildi
vallahi, þu anda ben
san’a’nýn kapýlarýný görüyorum buyurdu.
resul-i kibriya’nýn haber verdiði bütün bu fetihler
hz. ömer ile hz. osman zamanýnda bir bir gerçekleþti
bunlarý gören ebu hüreyre (r.a.)
müslümanlara þöyle dedi…
bu fetihler sizin için bir baþlangýçtýr
vallahi, Allah, kýyamete kadar fetholunacak þehirlerin
hepsinin anahtarlarýný
önceden muhammed’e (a.s.m.) vermiþtir…
redfer