MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

çiçekleri ayazlar vururken
redfer

çiçekleri ayazlar vururken






kader böyle imiþ
dengesiz dalgalar vuracakmýþ kýyýlarýmýza
zamansýz fýrtýnalara tutulacakmýþýz
Ýçimizin kopmayan ipiyle
daraðaçlarýna baðladýðýmýz
masumiyetlerimizin altýndaki sandalyeleri
ayaklarýn kudurmuþ öfkesi tekmeleyecekmiþ

olmayan kervanlarý
bekleye bekleye yitirdiðimiz umutlarýmýzýn
yýldýzsýz ve aysýz gecelerinde
katran kazanlarýna atýlýþlarýmýzý seyrederken
ziftlenecekmiþ cellatlarýmýzýn yürekleri
bize elleri baðlý beklemek düþecekmiþ

içini tersyüz etmedikçe anlayamazsýn kaderi çünkü
yolculuklarýný içine yapmadýkça anlayamazsýn
gözyaþlarýný öfkelerin doðrarken pare pare
kristal kürelerin taþlýk yollarda tuz buz edilirken
dallarýný fýrtýnalar
çiçeklerini ayazlar vururken
kaderine sýðýntý olamazsýn

kader gelir bir vakit baht olur
kader gelir bi vakit taht olur
kaderimiz bunlar olmayacaksa
bu hayatta iþimiz ne

*
münafýklar güruhu her zaman her fýrsatta
kainatýn efendisinin lekesiz, tertemiz mahrem hayatýna
dil uzatacak kadar küstah ve adice hareket ediyorlardý

hz. aiþe’den (r.a.)
resulullah (a.s.m.) herhangi bir sefere çýkacaklarý zaman
ezvac-ý tahirat arasýnda kur’a çeker
kime düþerse onu beraberinde götürürdü
beni müstalýk aazasýnda
kur’a hz. aiþe validemize çýkmýþtý

hz. aiþe validemiz anlatýyor
resulullah ile beraber sefere çýkmýþtým
bu sefer, tesettür ayeti inzal buyrulduktan sonra idi
bunun için ben hevdeçin içinde taþýnýr
konak yerine de hevdeç içinde indirilirdim.

resulullah (a.s.m.) beni müstalýk gazasýndan dönüyordu
medine’ye yaklaþtýðýmýzda bir konak yerine indi
gecenin bir bölümünü orada geçirdi
sonra göç edilmesini emretti

hareket emri verildiði zaman
ben kalkýp ihtiyacýmý gidermek için
yalnýz baþýma ordudan ayrýlýp gittim
dönüp bindiðim devemin yanýna geldim
göðsümü yokladýðýmda,
yemen göz boncuðundan dizilmiþ gerdanlýðýmýn
kopmuþ olduðunu fark ettim

bu gerdanlýðý annem ümmü ruman
düðün hediyesi olarak takmýþtý
dönüp gerdanlýðýmý aramaya koyuldum
onu aramak beni yoldan alýkoymuþtu

ben öyle zannetmiþtim ki
sefere iþtirak etmiþ olanlar bir ay bekleseler dahi
benim devemi,
ben hevdeçte bulunmadýkça sevk etmezler

yolda bana hizmet edenler gelip hevdecimi yüklemiþler
bindiðim deveyi de hareket ettirmiþler
onlar beni hevdeç içinde sanýyorlarmýþ

hizmetçiler hevdeci yüklemek üzere kaldýrdýklarýnda
hevdecin aðýrlýk derecesinin farkýna varamamaýþlar
hem ben, küçük ve zaif bir kadýndým
deveyi sürüp gitmiþler

gerdanlýðýmý, ordu ayrýlýp gittikten sonra buldum
hemen dönüp ordugaha geldim
ancak onlardan kimseyi bulamadým
hepsi çekip gitmiþti
ben de orada evvelce bulunduðum yere geldim
çarþafýma bürünüp yanýmýn üzerine uzandým
hevdeç’te beni bulamayýnca
aramak için yanýma gelirler sandým
o sýrada gözlerimi uyku bürüdü, uyumuþ kalmýþým

safvan bin muattal ordunun arkasýna kalýr
halkýn mallarýný araþtýrýr bir þey kalmýþsa
kaybolmamak için alýp diðer konak yerine götürürdü

safvan, askerin arkasýndan yürüyerek
sabaha karþý bulunduðum yere doðru gelmiþ
uyuyan bir insan karaltýsý görünce
gelip baþucuma dikilmiþ
beni görür görmez tanýmýþ

safvan, beni görünce þaþýrarak
inna lillahi ve inna ileyhi racýun
biz Allah’ýn kullarýyýz
ve muhakkak O’na dönüp varýcýyýz dedi
hemen onun sesine uyandým.
çarþafýmla yüzümü örttüm

vallahi, onunla ne bir kelime konuþmuþuzdur
ne bir kelime iþitmiþimdir
bundan sonra safvan, devesini ýhdýrdý
beni, binsin diye ayaðýný devesinin ön ayaðýna bastý
bin… dedi
ve kendisi geri çekildi

ben de hemen kalkýp deveye bindim
kendisi de devenin baþýný, yularýný çekerek
askere yetiþmek için süratle ilerlemeye baþladý
sabaha kadar askerin arkasýndan yetiþemedik
nihayet asker konak yerine inip
yerleþtiði sýrada idi ki
safvan’ýn, devemin yularýný çekerek
konak yerine getirdiði görüldü

safvan bin muattal
hz. aiþe validemizi deve üzerinde getirirken
münafýklarýn baþý abdullah bin übeyy’le karþýlaþtý
übeyy, bu kimdir diye sordu
aiþe’dir dediler

baþ münafýk
bu masum hadiseyi diline dolamak istedi
bu meþum niyetini hemen orada izhar etti
vallahi …ne aiþe, o adamdan dolayý kurtulur
ne de o adam, aiþe’den dolayý kurtulur
bir sürü alçakça laf etti.

ordugah,
baþmünafýk übeyy bin selûl’ün
yaptýðý iftira ile çalkalandý

ne var ki,
kalblerinde hastalýk bulunan
dilleriyle iman ettik deyip
kalben iman eriþmemiþ bulunan münafýklar
hususan abdullah bin übeyy bin selul
bunu bir ganimet bilmiþ ve diline dolayarak
hz. aiþe validemize iftirada bulundu

maksadý resul-i kibriya nazik ruhunu rencide etmek
müslümanlarý birbirine düþürmek
birbirine karþý olan itimatlarýný sarsmaktý

übeyy’in baþlattýðý
halktan bazý saf müslümanlarýn tuzaða düþerek
etrafa yaydýklarý iftira hadisesinden
hz. aiþe’nin uzun bir müddet haberi olmamýþtý

bu hususu hz. aiþe (r.a.) þöyle anlatýr
medine’ye gelince ben
çok geçmeden aðýr bir hummaya tutuldum
bir ay çektim
bu esnada halk arasýnda iftiralar dolaþýyormuþ
ben ise olanlardan bütünüyle habersizdim

aleyhimdeki iftiralarý
resulullah’la annem ve babam da duymuþlar
bana hiçbir þeyden bahsetmemiþlerdi

beni þüphelendiren bir husus vardý
nebi’den (a.s.m.) daha önce hastalandýðým zamanýmda
görmüþ olduðum lütuf ve þefkati
bu hastalýðým esnasýnda görmüyordum
ve adýmý bile zikretmeden
hastanýz nasýl diyor
bununla iktifa ediyordu

hz. resulullah, hz. ebu bekir söylenenleri
duymuþ olmasýna raðmen
hz. aiþe’ye bir þeyden bahsetmiyorlardý
hz. resulullahýn kendisine karþý tavrýndan
alidemiz endiþe duyuyor ve üzülüyordu

hz. aiþe,
iftirayý nasýl öðrendiðini de þöyle anlatýr
aradan yirmi küsur kadar gece geçmiþti
hastalýðýmý atlatmýþ
nekahet devresine girmiþtim

ben, yine bir gece
mýstah bin usase’nin annesi ile
hacet giderme yerimiz olan menasý tarafýna çýkmýþtým
mýstah’ýn annesi, çarþafýna takýlarak düþünce
mýstah yüzünün üzerine düþsün, kahrolsun diyerek
oðluna beddua etti

ben, ey ana
ne diye oðluna beddua ediyorsun dedim
o, vallahi
ben, ona senin aleyhinde söylediklerinden dolayý
beddua ediyorum dedi

o, neler söylemiþ diye sordum
mýstah’ýn annesi iftiracýlarýn söylediklerini
bana teker teker anlattý
hastalýðým tekrar geri geldi
vallahi, üzüntümden o kadar aðladým ki
aðlamaktan ciðerlerim kopacak, parçalanacak sandým

hastalýðýnda hz. aiþe’ye
annesi ümmü ruman bakýyordu
bir gün yine resulullah, selam verip yanýna girdi
hz. aiþe’nin ismini zikretmeden
hastanýz nasýldýr diye sordu
baþka da hiç bir þey konuþmadý

hz. aiþe der ki
artýk kendimi tutamadým
ya resulallah
þimdiye kadar görmediðim eziyeti görüyor ve çekiyorum
bana müsaade etsen de annemin evine gitsem
hastalýðýma orada bakýlsa olmaz mý dedim

resulullah, gitmende bir mahzur yok dedi
ben, ebeveynimin yanýna gidip,
aleyhimdeki haberin içyüzünü anlamak istiyordum
resulullah, yanýma bir hizmetçi katýp
beni babamýn evine gönderdi

annem, kýzcaðýzým, sen niçin geldin diye sordu
anneciðim, halk, benim aleyhimde
neler söyleyip duruyormuþ da
siz bana hiçbir þey sýzdýrmadýnýz

annem ,kýzcaðýzým, sen kendini hiç üzme
sýhhatini düþün
vallahi, bir kadýn senin gibi güzel
ve kocasýnýn yanýnda sevgili olsun
ve onun birçok ortaklarý bulunsun da
ve onu kýskanmasýn
ve onun aleyhinde bir takým laflar çýkarmasýnlar
bu pek nadirdir

babamýn, bundan haberi var mý anne
evet dedi
resulullahýn da haberi var mý anne
evet dedi
kendimi tutamadým
hýçkýra hýçkýra aðladým

babam, damda kur’an okuyordu
sesimi duyunca, indi
anneme ,nedir bunun hali diye sordu
annem, hakkýndaki dedikodulardan haberi olmuþ
babamýn da gözleri yaþla doldu.

resul-i ekrem efendimiz
hz. aiþe aleyhinde yapýlan iftiranýn
etrafta konuþulduðu günlerde
vakitlerinin çoðunu evinde geçiriyor
pek dýþarý çýkmýyordu
konu ile ilgili vahyin gelmesi gecikince
ashabýyla konuþtu, onlarýn fikirlerini aldý

hz. ömer fikrini þöyle ifade etti
ya resulallah
haþa… bu büyük bir bühtan ve iftiradýr
kesinlikle biliyorum ki, bu,
münafýklarýn yalanlarýndan birisidir

Allahü Teala, sizi koruyor
Allah, nasýl olur da aileni,
böyle kötülüklere bulaþmaktan korumaz…

hz. osman ise görüþünü þöyle açýkladý
ya resulallah
Allah, gölgenizi bile hiç kimseye çiðnetmezken
nasýl olur da sizin ailenizin namusunu
herhangi bir kimsenin kirletmesine
meydan ve imkan verir…

hz. zeyneb (r.a.)
peygamberimiz (s.a.v.)’in zevceleri arasýnda
güzelliði ve efendimiz yanýndaki mevkii ile
kendisini hz. aiþe validemizle eþit görür
zaman zaman rekabet ederdi

hz. aiþe hakkýnda en küçük kötü bir zanna kapýlmamýþtý
resulullah’a þu cevabý vermiþti

ya resulallah
ben kulaðýma gelmeyeni duydum demekten kulaðýmý
görmediðimi gördüm demekten gözümü korurum
vallahi, ben onun hakkýnda
hayýrdan baþka hiçbir þey bilmiyorum

resul-i ekrem zevcesi hz. aiþe’nin
böyle bir isnaddan uzak olduðunu çok iyi biliyordu
böylesine aâince ve sinsice planlý bir iftiranýn
halk arasýnda yayýlmasý,
kendisini son derece üzmüþtü

hz. aiþe’ye karþý ister istemez
tavrýný deðiþtirmesine sebep olmuþtu
mescidde irad ettiði hutbede
bunu açýkça ifade ediyordu

ey müslümanlar cemaatý
ailem aleyhindeki iftirasýyla
beni üzüntüye düþüren bir þahsa karþý
bana kim yardým eder

vallahi ben,
ailem hakkýnda hayýrdan baþka bir þey bilmiyorum
iftiracýlar öyle bir adamýn ismini de ileri sürdüler ki
ben onun hakkýnda da
hayýrdan baþka bir þey bilmiyorum…

hz. aiþe’ye iftira ediliþin üzerinden
bir ay gibi uzun bir müddet geçmiþ olmasýna raðmen
resul-i ekrem’e (a.s.m.)
bu hususta herhangi bir vahiy inmedi

irad ettiði hitabesinden birkaç gün sonra
hz. ebu bekir’in evine vardý
selam verdikten sonra
hz. aiþe’nin yanýna oturdu ve þöyle dedi

ey aiþe
hakkýnda bana þöyle þöyle sözler eriþti
eðer sen bu isnatlardan uzak isen
yakýnda Allah
seni onlardan beri ve uzak tuttuðunu açýklar…

hz. aiþe þöyle anlatýr
resulullah (a.s.m.) sözlerini bitirince
gözümün yaþý kesildi
hemen babama dönüp
resulullaha bu hususta
benim tarafýmdan cevap ver dedim
babam…vallahi kýzým
resulullaha (a.s.m.) ne diyeceðimi bilemiyorum dedi

hz. aiþe þahadet getirip
Cenab-ý Hakka hamd ve senada bulunduktan sonra
vallahi, ben kendim için de
sizin için de
yakub’un (a.s.) oðullarý ile olan misalinden baþka
getirecek misal bulamýyorum
nitekim, o zaman
’... Artýk, bana düþen güzel bir sabýrdýr
söylediklerinize karþý ancak
Allah’tan yardým istenir.’demiþti

henüz resul-i kibriya yerinden kalkmamýþtý
ev halkýndan da hiç kimse dýþarý çýkmamýþtý
efendimize hemen orada vahiy geldi

hz. aiþe o aný da þöyle anlatýr
resulullahý, vahyin aðýrlýðý ve þiddetinden
terlemek gibi vahiy alametleri bürüdü
nitekim, vahiy sýrasýnda
kýþ günleri bile
kendisinden inci tanesi gibi ter dökülürdü

resulullahýn (a.s.m.) üzerine elbisesi örtüldü
baþýnýn altýna da deriden bir yastýk konuldu
vallahi, ben ne korktum ne de aldýrýþ ettim
o fenalýktan uzak olduðumu
Allah Tealanýn bana zulmetmeyeceðini biliyordum

vahiy hali, resul-i kibriya’nýn üzerinden kalkýnca,
sevincinden gülüyordu
müjde ey aiþe
Yüce Allah, seni kesin olarak tebrik etti
yapýlan iftiradan beri ve uzak kýldý dedi
hz. ebu bekir de son derece sevindi
yerinden kalkýp kýzý hz. aiþe’nin baþýný öptü

Cenab-ý Hak,
konu ile ilgili olarak
resulüne indirdiði ayet-i kerimelerde þöyle buyurdu

‘iftirayý atanlar, içinizden bir zümredir
bunu sizin için bir þer saymayýn
aslýnda bu sizin için bir hayýrdýr
böyle imtihanlar sizin sevaba eriþmeniz için
birer vesile teþkil eder.

‘iftir atanlarýn her birinin,
o günahtan kazandýðý bir hisse vardýr
onlardan günahýn büyüðünü üzerine alan kimse için ise
pek büyük bir azap vardýr.

‘o iftirayý iþittiðinizde,
mümin erkeklerin ve mümin kadýnlarýn,
kendileri hakkýnda hayýr düþündükleri gibi
mümin kardeþleri hakkýnda da hayýr düþünerek
bu apaçýk bir iftiradýr demeleri
gerekmez miydi…

‘bu iftirayý ispat etmek için
dört þahit getirmeli deðiller miydi
madem þahit getirmediler
o halde Allah katýnda
onlar yalancýlarýn ta kendileridir

‘ðer dünyada ve ahirette
Allah’ýn lutuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydý
içine daldýðýnýz þey
yüzünden size pek büyük bir azap dokunurdu.

‘ zaman siz o iftirayý dilden dile naklediyor
ve hakkýnda bilginiz olmayan þeyi
aðzýnýza alýp söylüyor,
bunu da basit bir iþ sayýyordunuz.
halbuki o,
Allah katýnda pek büyük bir günahtýr

‘onu iþittiðinizde,
bunu söylemek bize yakýþmaz
haþa, bu büyük bir iftiradýr
demeniz gerekmez miydi

‘gerçek müminlerseniz
Allah size bir daha böyle bir günaha
asla dönmemenizi öðüt veriyor.
ayetlerini de Allah size böylece açýklýyor
Allah her þeyi hakkýyla bilen
her iþi hikmetle yapandýr.

‘iman edenler hakkýnda çirkin söz
hareketlerin yayýlmasýndan hoþlananlar için
dünyada da ahrette de pek acý bir azap vardýr
Allah her þeyi bilir
siz ise bilmezsiniz…

‘eðer üzerinizde Allah’ýn lutuf ve rahmeti olmasaydý
ve Allah pek þefkatli ve pek merhametli olmasaydý
helak olup giderdiniz…’

böylece Cenab-ý Hak vahiy ile
hz. aiþe hakkýnda söylenenlerin
bir iftiradan ibaret olduðunu haber vererek

hem resulünün temiz ruhunu
pak vicdanýný üzüntüden kurtardý
hem hz. ebu bekir’in
þahsiyetinin küçük düþürülmesine müsaade etmedi
hem de müslümanlar arasýnda zuhur eden
fitne ve fesadýn büyümesine fýrsat vermedi.

resul-i ekrem vahiy geldikten sonra
çýkýp halka bir hutbe irad etti
sonra da gelen kur’an ayetlerini onlara okudu

yapýlan iftirayý dilleriyle yaymakta
en çok ileri giden mýstah bin üsase,
hassan bin sibit
hamme binti cahþ’a
had vurulmasýný emretti
iftirâcýlara had olarak seksener kamçý vuruldu

redfer



Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.