„Hýrsýmdan
patlayacaðým Ata’m,
yanardað biçim
kaynýyor içim!
Sense;
Dudak ucu acý bir gülümseme
bakýyorsun nedense?
Kýzgýnlýðým cümlelere dar,
kelimeler düþündükçe çatlýyorlar,
harfler sanki kývýlcým parçasý,
baskýya dayanamýyor artýk kafa tasý!
Sense;
Dudak ucu acý bir gülümseme,
bakýyorsun nedense?
Laðým dolu kursaðým
lanet-küfür yaðdýrýyor,
aðzýmý açsam kusacaðým,
göðüs kafesim-kalbim daraldýkça daralýyor!
Sense;
Dudak ucu acý bir gülümseme,
susuyorsun nedense?
Seni
dahada dibe gömmek istiyor biri
emanetine kazma çakarak,
kürek-kürek yalan, iftira ve bela atarak.
Elinden gelse
Anýt Tepe’yi parsel-parsel satacak,
kabrini bile Cami yapacak!
Sense;
Dudak ucu acý bir gülümseme;
“Düþünün!” diyorsun nedense?
Boðaz’da yeni bir hasta adam,
patlayacaðým hýrsýmdan!
Ne yapsam,
acaba yeniden Samsun’a mý çýksam?
Sense;
Dudak ucu acý bir gülümseme;
“Davranýn!” diyorsun bize,
nedense?“