geceydi ve yalnýzdýlar
bir süvari inat etmiþ
dünyayý kurtarmadan evvel
dünyanýn bir ucundaki soluk yüzlü evi kurtaralým gelin
sevemediklerimizi sevmeyi deneyelim, gelin
içimizi kuþatan yoksulluðun askerlerini daðýtalým, gelin
diyordu
bize düþen yanmaktýr diyordu,
düþen sevdalarýmýza yanmak...
kaybettiklerimiz için arþivlere koþalým gelin,
gelin yolumuza savrulan karlar
tütmeyen bacalarý yakmadan varalým, yetiþelim,
diyordu
dize dize akan güzellikler
dua dua çoðalýp secdelere dursun, gelin, diyordu
hasat zamaný bugün
civanmertlik öldü mü
belalarý def edeni unuttunuz mu
tül kadar hafif bir gülümsemeniz de yeter
yeter ki gelin,
diyordu.
*
akabe biatlarý ve yapýlan anlaþmalar
müslümanlar önünde yepyeni emniyetli bir saha açýyordu
inançlarýný burada serbestçe söyleyebilecek
ibadetlerini serbestçe ifa edebilecek
dinlerini korkmadan ve çekinmeden yayabileceklerdi
çünkü, medine’nin iki güçlü kabilesi
evs ve hazreç onlara kucaklarýný açmýþ
her hal-u karda kendilerini koruyacaklarýna
yardýmlarýný esirgemeyeceklerine dair
vaatte bulunmuþlardý
islam güneþinin medine’de
bütün haþmetiyle parlayacaðý
þimdiden gözüküyor gibiydi
müþrikler, müslümanlarýn bu emniyetli yere
göç edeceklerinden endiþe duyuyordu
resul-i ekrem,
hýzla islamlaþan bu yeni yurdun
bir an evvel islam merkezi haline gelmesi için
her türlü gayreti gösteriyordu
mekke’de oldukça nazik bir devre yaþanýyordu
hz. resulullahýn medinelilerle
anlaþma akdettiðini duyan müþrikler
müslümanlara karþý olan zulüm ve iþkencelerini
daha da arttýrdýlar
mesele, adeta bir ölüm kalým meselesi haline gelmiþti
mekke’de hayat, onlar için bir azap
içilen su
teneffüs edilen hava
sanki yakýcý bir ateþ olmuþtu
müslümanlar bu sýkýntýlý ve acý durumlarýný
peygamber efendimize arz ettiler
hicret için izin istediler
resul-i ekrem, ilk önce
kendisine böyle bir müsaadenin
henüz verilmemiþ olduðunu belirtti.
bir kaç gün sonra
sevinç içinde hicret müsaadesinin verildiðini
müslümanlara þöyle bildirdi efendimiz
sizin hicret edeceðiniz yurdun
iki kara taþlýk arasýnda
hurmalýk bir þehir olduðu
bana gösterildi ve bildirildi.
mekke’den ayrýlmak isteyen oraya gitsin
medineli müslüman kardeþleri ile birleþsin
Yüce Allah, onlarý size kardeþ yaptý
medine’yi size emniyet
ve huzur bulacaðýnýz bir yurt kýldý.
kureyþli müþriklerin,
müslümanlar üzerindeki tehdit ve baskýsý
islamý yaþamak ve yaymak þartlarýyla
hayatta kalmaya imkan vermeyecek
bir dereceye ulaþýnca
resul-i kibriya efendimiz hicrete izin verdi
þu halde hicret
bir kaçýþ deðil
bir arayýþtý
dinin tamamen yok edilme noktasýna gelen
tehdit ve tehlikelerden
kurtarýlarak yaþatýlmasýna müsait vasatýn aranmasýydý
resul-i kibriya efendimiz bu müsaadeden sonra
ddini yaþayýp neþredebilmek için
müsait yer arama gayreti
hicret hareketini
inceden inceye düþündü
müslümanlara hicret ederken
ihtiyatlý ve tedbirli davranmalarýný
sýký sýkýya tenbih etti
müþriklerin dikkatini çekmemek için
küçük gruplar halinde
yola çýkmalarýný tavsiye buyurdu
müslümanlar,
hareketlerine engel olacak müþriklerin dikkatlerini
çekmeyecek þekilde birer ikiþer
veya küçük gruplar halinde
medine’nin yolunu tuttular.
herkesten önce mekke’den medine’ye
hicret etmek üzere ayrýlan sahabi
ebu seleme ibn-i abdi’l-esed idi
mekkeli müþrikler,
görebildiklerini ve yakalayabildiklerini geri çeviriyorlardý
islam dininden vazgeçirmek için
her türlü çareye baþvuruyorlardý.
öyle ki,
gerektiðinde kadýnlarý kocalarýndan ayýrýyor
kocalarýyla beraber göç etmelerine karþý çýkýyorlardý
bazýlarý da hapsi boyluyordu
akla hayale gelmecek
her türlü eziyet ve iþkencelerle
hicretten vazgeçirmeye çalýþýyorlardý
müslümanlar kat’i kararlarýný vermiþlerdi
ne pahasýna olursa olsun
medine’ye göç edeceklerdi
her engeli aþarak hicretlerine devam ettiler
onlara nurlu ufuklar þimdiden gülümsüyordu
baský ve zulüm çemberinden kurtulup
hür beldelere doðru kanat açýyorlardý
medineliler de onlarý dört gözle bekliyorlardý
müslümanlar gizli gizli hicret ederken
hz. ömer kýlýcýný kuþandý
yayýný, oklarýný ve mýzraðýný alýp kabe’ye gitti
açýkça kabe’yi yedi sefer tavaf etti
orada bulunan müþrik ele baþlarýna
cesaretle þöyle seslendi…
iþte ben de dinimi korumak için
Allah yolunda hicret ediyorum
karýsýný dul býrakmak
anasýný aðlatmak
çocuklarýný öksüz býrakmak isteyen varsa
þu vadide önüme çýksýn…
bu cesurca sesleniþten sonra
yirmiye yakýn müslümanla
medine’nin yolunu tuttu gün ortasýnda
müþriklerden hiçbiri arkalarýna
düþme cesaretini gösteremedi
böylece bir kaç ay içinde
müslümanlarýn büyük bir kýsmý
medine’ye yerleþmek üzere
mekke’den ayrýldý
geride peygamber efendimiz
hz. ebu bekir, hz. ali ile
yol tedariki göremeyecek kadar yoksullar
yolculuk yapmaya takati bulunmayanlar
müþrikler tarafýndan hapsedilenler kaldý
resul-i ekrem efendimiz de hicret etmek niyetinde idi
bu hususta Cenab-ý Hakk’ýn iznini bekliyordu
hz. ebu bekir medine’ye hicret etmek arzusunu
izhar ettikçe
sabret…umulur ki, Allah Teala,
sana bir arkadaþ ihsan eder buyururdu
peyderpey hicret eden müslümanlarý
evs ve hazreç kabileleri
son derece güzel karþýladýlar
kendilerine yer gösterip barýndýrdýlar
evli muhacirler,
evli medineli müslümanlar tarafýndan
misafir edildiler
bekar muhacirler
kuba’da oturan bekar sahabi
sa’d bin hayseme’ye misafir oldular
kureyþ müþrikleri telaþa kapýldýlar
hele, peygamberimiz (s.a.v.)in de bir gün
hicret edip, baþlarýna geçeceðini
kendilerine karþý savaþabileceðini
þam ticaret yollarýný bile kesebileceðini
düþününce telaþlarý büsbütün arttý
derhal bu hususu görüþüp tedbir almak için
darü’n-nedve’de toplanmayý kararlaþtýrdýlar
peygamber efendimizin iþini görüþmek üzere
daha önceden kararlaþtýrdýklarý günün sabahýnda
bir araya geldiler
bu sýrada düzgün giyimli
cin bakýþlý bir ihtiyarýn kapýda dikilip durduðunu gördüler
tanýmadýklarý bu adama
kimsin.. diye sordular
necidli bir ihtiyarým, diye
cevap verdi adam
böyle bir toplantýnýn yapýlacaðýný duymuþtum
ben de katýlýp fikirlerimi söylemek istedim
uygun görüp görmediðim tedbirler hususunda
mütalaalarýmý beyan etmek istiyorum
kureyþliler,
olur, gir… dediler ve onu içeri aldýlar
aslýnda o ihtiyar,
insan suretine girmiþ bir þeytandý.
toplantýda yüz kadar kureyþli bulunuyordu
alýnacak karardan hemen haberleri olmasýn diye
haþimoðullarýndan sadece
islam düþmaný ebu leheb alýnmýþtý
muhammed için ne gibi bir tedbir almamýz lazýmdýr…
diyerek meseleyi görüþmeye açtýlar
bazýlarý,
onu zincire vurup hapsettirelim …
fikrini ileri sürdüler
necidli ihtiyar suretinde ki þeytan,
hayýr… dedi.
vallahi bu görüþünüz uygun deðil.
siz onu hapsettirecek olursanýz
bunu duyan arkadaþlarý üzerinize yürürler
onu elinizden çekip alýrlar
onun telkin ve propagandasý ile çoðalarak
bu iþte size galip gelirler
siz baþka bir tedbir düþünün.
bazýlarý,
onu aramýzdan, memleketimizden sürüp çýkaralým
aramýzdan ayrýldýktan sonra nereye giderse gitsin…
necidli ihtiyar tekrar söz aldý ve þöyle dedi,
hayýr, vallahi, bu düþünceniz de yerinde deðil
onun sözünün güzelliðini, tatlýlýðýný
teblið ettiði þeylerin insanlarýn kalplerine
hakim olup durduðunu görmüyor musunuz
onu aranýzdan kovacak olursanýz
o da arap kabileleri arasýnda dolaþýr
onlara hakim olur.
sonra da üzerinize yürüyerek, size istediðini yapabilir
onun için siz baþka bir þey düþünün
sonunda ebu cehil söz aldý…
vallahi, ben onun hakkýnda
hiç bir zaman düþünemeyeceðiniz bir tedbir düþündüm.
nedir o… diye sordular
ebu cehil fikrini þöyle açýkladý
muhammed’i nu öldürmekten baþka çare yok
bunun için de, aramýzda her kabileden
güçlü kuvvetli birer delikanlý seçeriz
sonra onlarýn her birine keskin birer kýlýç veririz
hepsi birden onu vurup öldürürler
böylece ondan kurtulmuþ oluruz
kimin öldürdüðü de belli olmaz
böyle olunca da haþimiler
bütün kabilelerle çarpýþmayý göze alamazlar
çar naçar diyete razý olurlar
biz de diyetini ödeyip kurtuluruz
necidli ihtiyar kýlýðýnda ki þeytan ileri atýldý
en doðru fikir
en uygun çare budur…dedi
ebu cehil’in bu görüþünü kabul edip
ardýndan daðýldýlar…
*
sahip olduklarýnýzdan birer çift de mi yok vermeye
ne kutlu kelimeler söylemiþti þu süvari
ne kutlu kelimeler…
koþtular koþmasýný bilenler çaðrýya
anne, ekmek var kapýmýzda diye
þeydalandý çocuk
ekmek daha sýcacýk anne …diye haykýrdý
karanlýða çýkan kapýlar açýldý birer birer
lambalar yandý ürkek ürkek...
geceydi ve artýk yalnýz deðildiler
sesi gümüþ temrenli bir ok olup çocuðun
aðdý yedi kat göklere
ve razý Olan
razý oldu.
ayaza kesen karanlýklarda
meþakkatli yolun faili meçhul anýlarýyla
bir süvari uðrayýnca mahalleye kapý kapý
hane hane sevinçlerle aydýnlandý yüzleri kimsesizlerin
seccadeler yeþille tanýþtý
ve aðrýlara þifalar karýþtý
ta fecir vaktine dek
süvariler geldikçe geldiler üçer, beþer
sonra geldikçe geldiler
kiminin verilmiþ sadakasý oldu
kiminin bir gülümsemeydi ancak verebildiði
gece bir tüy kadar hafifti
karanlýk güne ermeden,
her yer süvarilerle doldu
razý Olan ,razý oldu
daha önce nerelerdeydiniz
redfer