gece alacasý bir zamanda duygularýmýzý çaldýrdýk
son þafak kýzýlýnda
ruhumuza üflenen hayallerimiz nerede
yaðmalanmýþ kuyulara düþüremediðimiz yaðmurlarý
kör sýtmalarýmýza serinlik diye yaðdýranlarýmýz nerede
kaçýþlarýmýzýn ardýndan avuçlarda yalnýzca
bir damla gözyaþý olup yananlarýmýz nerede
ýþýksýz gecelerde
aydýnlýklarýmýz kara düþüncelerle karanlýk dehlizlere kilitleniyor
bir bir dökülüyor yanýlsamalarýmýz utanç bellediðimiz seherlere
kalbur kalbur eleniyor
yorgun, solgun ve küskün zamanlar yerlere
yangýnlar çalýnýyor bahtýmýza
alevi olmayan yangýnlar...
münzevi gecelerde ýþýk ýþýk sönüþüdür
yorgun bulutlar arasýnda her yýldýz
adý güzel süvari’nin berk urarak koþan
burak’ýnýn nallarýndan çil çil serpilen
hüzünlü desenler dokuyan mistik rüyalarýmýz nerede
gecelerimizden uzun uyku sesleri geliyor
kovasýz kuyularda yusuflar aðlaþýyor
taze gelinlerimizin köhnemiþ çeyizlerinden
kuru lavanta taneli hayaller düþürüyor
dudaklardan yýldýz yýldýz parlayan gülüþler sökülüyor
yüreðimizin saçaklarýndan dökülen
belki de senelerce söylenecek sözlerimiz nerede
*
bisetin 13. senesi hac mevsiminde
kur’an muallimi mus’ab bin umeyr hazretleri
hem medine’deki islami geliþmeyi
bizzat peygamber efendimize bildirmek
hem de haccetmek üzere
evs ve hazreç kabilelerine mensup
ikisi kadýn yetmi beþ müslümanla mekke’ye geldi
mescid-i haram’da
amcasý hz. abbas’la oturan efendimizin yanýna vardýlar
bir teklifte bulundular
ya resulallah… biz oldukça kalabalýðýz
seni yanýmýza almak
size yardýmcý olmak
uðrunuzda canýmýzý feda etmek
zatýnýzý da esirgeyip korumak üzere
söz birliði etmiþ bulunuyoruz.
bu hususta sizinle
daha geniþ konuþmak için nerede buluþalým
resul-i kibriya, yine akabe’de buluþmayý uygun gördü
buluþma, gece yarýsý olacak
kimseye duyurulmayacaktý
hatta karargahlarýndan ayrýlýrken de
dikkatleri çekmemek için
küçük küçük gruplar halinde
akabe’ye geleceklerdi
medineli Müslümanlar talimat gereði
gece yarýsý hiç kimseye hissettirmeden
kimsenin dikkatini çekmeden
akabe yanýndaki vadide bir araya geldiler
peygamber efendimiz de
henüz müslüman olmamýþ amcasý hz. abbas ile geldi
hz. abbas’ýn maksadý
yeðenini bu mühim meselede yalnýz býrakmamak
yapýlanlarý ve verilen sözleri bizzat görüp iþitmekti
medineli müslümanlar bizzat peygamberimizin
konuþmasýný istiyorlardý
ya resulallah sen konuþ
kendin ve Rabbin için arzu ettiðin ahdi al
medinelilerin önderi durumda ki
es’ad bin zürare hazretleri
efendimizden konuþmak için müsaade aldý
ve þöyle dedi
ya resulallah, her davetin bir yolu var
o yol ya kolay olur,
ya da zor
bugün senin yaptýðýn davet
insanlarýn çok güç kabul edecekleri çetin bir çaðrýdýr
sen, bizi takip ettiðimiz dini býrakmaya
kendi dinine tabi olmaya davet ettin
bu çok güç ve zor bir iþti
buna raðmen
biz bu teklifini kabul ettik
biz yurdumuzda,
þerefli ve her tecavüzden korunmuþ
amcalarý tarafýndan
düþmanlarýna teslim edilmek istenilen bir zatýn
hatta kendimizden baþka hiçbir kimsenin de
hakim olmak için göz dikemeyeceði bir topluluktuk
çok zor bir iþ olduðu halde
biz senin bu yoldaki teklifini de kabul ettik
halbuki, bütün bunlar
Allah Teala, doðru yolu bulma azmini
sonunda hayra ulaþma ümidini ihsan etmedikçe
insanlarýn hiç de hoþlanacaklarý þeylerden deðil
biz bunlarý dillerimizle ikrar
kalplerimizle tasdik
ellerimizi uzatmak suretiyle de kabul ettik
Allah’dan getirdiklerine bilerek ve inanarak
sana biat ediyoruz
biz, Rabbimize ve Rabbine biat ediyoruz
Allah’ýn kudret eli, ellerimizin üzerindedir
kanlarýmýz kanýnla
ellerimiz elinledir.
kendimizi, evlatlarýmýzý, kadýnlarýmýzý
esirgeyip koruduðumuz þeylerden
seni de esirgeyip koruyacaðýz
eðer, bu ahdimizi bozarsak,
Allah’ýn ahdini bozan bedbaht insanlar olalým
es’ad bin zürare hazretleri konuþmasýnýn sonunu
þöyle baðladý,
ya resulallah…
kendin için arzu ettiðin ahdini bizden al
Rabbin için de istediðin þartý koþ
resul-i ekrem efendimiz, önce onlara
kur’an-ý kerim’den bazý ayetler okudu
onlarý Allah’a davet
islamiyete teþvik ettikten sonra,
kendisi ve Rabbi için arzu ettiði hususlarý
þöyle sýraladý
yüce Allah için size söyleyeceðim þartým þudur
ona hiçbir þeyi eþ ve ortak koþmadan ibadet etmenizdir
namazý kýlmanýz, zekatý vermenizdir
kendim için isteyeceðim ise þudur
Allah’ýn peygamberi olduðuma þahadet etmenizdir
kendinizi, çocuklarýnýzý ve kadýnlarýnýzý
koruduðunuz þeylerden beni de korumanýzdýr
abdullah bin revaha söz alýr
ya resulallah.
bunlarý yaparsak, bize ne var
resul-i ekrem
cennet var.
bu cevabý alýnca
sevinçten pýrýl pýrýl parladý gözleri
bu kazançlý ve karlý bir alýþveriþti
sonra peygamber efendimize,
ya resulallah…
sana nasýl biat edelim, söz verelim
efendimiz,
Allah’tan baþka ilah bulunmadýðýna
ve benim de Allah’ýn resulü olduðuma þahadet getirerek
namazý kýlacaðýnýza, zekatý vereceðinize
sözlerime itaat edeceðinize
emirlerime tamamýyla boyun eðeceðinize
darlýkta da varlýkta da
muhtaçlara yardýmda bulunacaðýnýza
hiçbir kýnayýcýnýn kýnamasýndan korkmaksýzýn
Allah yolunda
Allah için
hak ve gerçeði söyleyeceðinize
iyiliði emredip, kötülükten alýkoyacaðýnýza
biat etmeli,
bana kesin söz vermelisiniz.
þahsýma gelince,
bana her yönden yardým edeceðinize
yanýnýza vardýðýmda, kendinizi, kadýnlarýnýzý
ve çocuklarýnýzý esirgeyip koruduðunuz þeylerden
beni de esirgeyip koruyacaðýnýza
kati söz vermelisiniz
sonra resul-i kibriya efendimiz onlara
aranýzdan, her hususta
kavimlerinin benim yanýmda temsilcisi olacak
on iki kiþi seçiniz
musa da israiloðullarýndan on iki temsilci almýþtý.
hazreç kabilesinden dokuz,
evslilerden üç temsilci seçtiler
temsilcilerin hepsi de
medine’nin ileri gelen hatýrý sayýlýr kimselerdi
ve okuma yazmasýný bilen alim zatlardý
peygamber efendimiz
seçilen temsilcilere þöyle dedi
havariler, meryemoðlu isa’ya karþý
kavimlerinin kefili olduklarý gibi
siz de sizden olanlarýn kefilisiniz
ben de mekkeli muhacirlerin kefiliyim
evet.. deyip tasdik ettiler oradakiler
resul-i kibriya efendimiz,
on iki temsilci seçildikten sonra
es’ad bin zürare hazretlerini de
seçilen on iki temsilcinin baþkaný tayin etti
temsilciler, temsil ettikleri topluluklarla konuþup
biatý anlattýlar
resul-i ekrem efendimiz, mübarek ellerini uzattý
medineliler teker teker biat ettiler
yapýlan biat bir manada
medineli ve mekkeli müslümanlar arasýnda bir ittifaktý
biat, gecenin karanlýðýnda
çaðrýlanlarýn dýþýnda kimsenin göremeyeceði
tenha bir yerde cereyan etmiþti
biat biter bitmez kulaklarýna bir ses geldi
ey kureyþ
muhammed ile atalarýnýn dininden çýkmýþ medineliler
sizinle savaþmak için toplanýp sözleþtiler
gecenin karanlýk ve sükutunu yýrtan bu ses
kimindi ve nereden geliyordu
herkesi bir merak ve telaþ sardý
bu ses, münebbih bin haccac’ýn sesiydi
efendimiz …bu akabe’nin þeytanýdýr dedi
medineli müslümanlara
derhal konak yerlerinize dönünüz emrini verdi
medineli abbas bin ubade,
ya resulallah…istersen sabah olur olmaz
kýlýçlarýmýzý kýnýndan sýyýrýr
mina’da bulunan halkýn üzerine yürür
onlarý kýlýçtan geçiririz
resul-i ekrem,
henüz sabýr silahýný kullanmakla vazifeli idi
hayýr, hayýr…
bize henüz bu þekilde hareket etmemiz emir olunmadý
hepiniz yerlerinize dönünüz
medineliler de konak yerlerine döndüler
sabah olunca,
durumu sezmiþ bulunan kureyþli müþrikler
kendilerince mahiyeti henüz meçhul bulunan hadiseyi
tam öðrenmek üzere tahkike baþladýlar
kendileri gibi putperest medinelilerden sordular
yemin ederek..öyle bir þey olmadý
biz, böyle bir þey bilmiyoruz dediler
medineli müslümanlar
doðru yolun sükut olduðunu düþünerek
tek kelime söylemediler
hac mevsimi sona erince
yurtlarýna geri dönmek üzere
yola koyuldular
yurtlarýna dönen medineli Müslümanlar
artýk dört gözle muhacirlerin
resul-i ziþan efendimizin
yolunu bekler oldular.
*
kaf …ha ..ya …ayýn…sin…aþkýna
siz ey, evvelce kömür karasýnda yalan
sonra gönül yarasýnda parlayanlar
siz zambak zambak...
hani siz dolaþýrdýnýz semalarýmýzda
siz ey,
düþmanlar iken birbirinin ýþýðýnda
dost olan yýldýzlar
hani siz firuze akþamlarýn
reyhan reyhan açan çiçekleriydiniz
atlas bahçelerde
hani,
noksanlarý tamamlanýnca bir bir parlayanlar
hani siz kol kola girdiðinizde
saadetin çaðý asumanlarýmýzdýnýz
yerdeki kervanlarýmýzýn adýydýnýz
açamayan goncalarýn karanlýk tarlasýnda bir çolpan
karanlýðýn kudurmuþ aðzýnda bir sitareydiniz
gökleri ayakta tutan daðlar gibi bir demirkazýk
umutlarý hüzünle büyüten bir kervankýrandýnýz
hani…
nakaratý unutulmuþ müzdeviç þarkýlarýn
al al rengiyle dokunan aþkýn
gülümseyiþleri vursun yüzlerimize artýk
nur içinde nur olsun
gecelerin sesleri ekilsin yüreklerimize
sürur üzre sürur olsun
mesrur üzre mesrur olsun ruhumuz
göðe bakanlarýmýza bir kez olsun yüz gösterin
sabahlara yakýn düþsün artýk aydýnlýklarýmýz
nerede bir biçimli güzellik varsa
hep sizinle biçsin þirazesini
nerede bir ahenkli sanat varsa
sizinle ölçsün endazesini
güzelliðin hakiki sevenleri
sevecekleri hakiki güzelliði
sizinle tanýsýnlar ve sizi ansýnlar
yaþasýn sizin için
aðlayan her seher yeli
sizin için
yaðan her yaðmur tanesi
redfer