tutulmuþ yollarda kararýp yitirilen rüyalar
suskunluklarýnýn yüzüne çarpýverir
ve son kapýda selvalar ve sisler
mahþer çývgýný ruhlara adalet daðýtýr
döngülerine söz geçiremeyen saatler
yüreklerin hüzünle en tanýþtýðý anda durur
çizgi çizgi çile okunan yüzler belirir
dolunay olur belki
içteki sefillikleri güden çobanlarýn
geçtiði kapýlar kapansýn bir bir
hüzne ne hacet
zeytine ant içerek
kevserlere not düþerek
bir tayy–i mekana dönecekse ahlar
adresler deniz olacaksa
varsýn gündüzler ýþýðýndan utansýn artýk
*
alemlerin efendisine
risalet vazifesi verilmeden önce
insanlýðýn ve dünyanýn manevi çehresi
nasýl tanýnmayacak vaziyetteydi
bilmek lazým
resulullah
nasýl ruhi bir karanlýk
sapýklýk içinden
kýsa zamanda insanlýðý
çekip çýkardýðýný
anlamak lazým
altýncý asýr sonlarý
insanlýk aleminin üzerine
küfür, dalalet ,ahlaksýzlýk kabusunun
olanca kesafetiyle çöktüðü
onu boðmaya var gücüyle çalýþtýðý
bir asýr
inançsýzlýðýn vicdan ýstýrabý içinde kývranan
zamanýn insanlarý
adeta çýlgýna dönmüþ
ne yaptýklarýný bilmeyen
azgýnlar durumuna gelmiþti
dünyada cereyan eden hadiselere
yüce Kudretin eseri olan eþyaya tapýlmakta idi
yýldýzlara, ateþe
kupkuru, ruhsuz taþ ve tahtalara
ilah diye secde ediyordu zavallý insan
tek Allah’a imandan yoksun ruh ve vicdanlar
karanlýða gömülüydü
adeta manasýz, abes ve gayesizdi
iman, irfan , basiretten mahrum zavallýlar
bir harfin
bir kelimenin
bir kitabýn
müellifsiz vücut bulmayacaðýný biliyorlardý da
içinde bin bir türlü esrar
bin bir türlü hikmeti barýndýran
kainat kitabýný
sahipsiz ve manasýz kabul edecek kadar düþüncesiz
bir periþanlýk içinde
kývranýp duruyordu
bu içler acýsý vaziyetiyle bütün dünya
tevhit inancýný
Allah`ýn varlýk ve birliðine inanmayý
insanlýða takdim edecek
gönülleri þirk
kalpleri küfür ve dalalet kirinden temizleyecek
bir peygamberi dört gözle bekliyordu
ilahi ölçüden yoksundu insanlar
zengin fakir, kuvvetli zayýf
avam havas, efendi köle diye
birçok sýnýflara ayrýlmýþtý
zengin ile fakir
halk ile devlet ricali arasýnda
korkunç bir kopukluk
dipsiz bir uçurum vardý
sýnýflar arasý hava oldukça gergindi
üst tabakadakilerin zulüm ve tahakkümü sebebiyle
alt sýnýflar her an patlamaya hazýr
bir barut fýçýsýný andýrýyordu.
bir çok iptidai kavimlerde olduðu gibi
birbirine tamamen zýt
bütünüyle kopmuþ
kastlara ayrýlmýþtý toplum
sözde halk denilen zümre
topraða baðlý esir ve kölelerden mürekkepti
vazifeleri
hiç bir mükafat ve ücret karþýlýðý olmaksýzýn
tarlalarda veya orduda çalýþmaktý
bunlar tamamýyla kendi hallerine terk edilmiþ
aþýlmaz manialarla ayrýlmýþ
mal ve mülkten serbestçe faydalanmayý
bir üst sýnýfa yükselmeyi ümit edemezlerdi
topraðý eken çiftçiler
saray halkýný doyuran ve giydiren
birer aletten baþka bir þey deðildi
belki tarihin hiç bir devrinde
ahlaký bu dereceye kadar bozulmuþ
bir cemiyet görülmemiþti
halk, aristokratlarýn, din adamlarýnýn zalim elinde
krallarýn, barbarlarýn þefkatsiz pençeleri arasýnda
ruhsuz bir eþyadan
dilsiz bir hayvandan farksýzdý
istenildiði zaman alýnýr
arzu edildiði zaman da satýlýrlardý
itiraza hiç bir haklarý yoktu
satýlanlar köle durumuna girerdi
köle olmasa bile
efendisinin dizi dibinden ayrýlmayan
güç ve kuvveti bulunmayan
birer hizmetçi olurlardý ancak
hiç kimse efendisini
beðenmemek hakkýna sahip olamadýðý gibi
efendisini seçmek yetkisine de malik deðildi
bazý barbar memleketlerde hizmetçi
ilk efendisine muayyen bir kurtuluþ akçesi vermek suretiyle
bir baþka kapýya kendisini atabiliyordu
bu onlar için
haliyle büyük bir lütuftu
hülasa,
insanlar birbirlerine kinle, nefretle bakan
kastlara ayrýlmýþlardý
periþan durumda bulunan insanýn yeryüzünde
Allah`ýn en kýymetli mahluku olduðunu
insanlarýn tek babadan geldiklerini unutmuþlardý
bir taraðýn diþleri gibi
hepsinin belli haklara
ayný nispette sahip olma hürriyetini
doðuþtan beraberinde getirdiðini ilan edecek
insanlar arasýndaki kin, nefret ve düþmanlýðý
sevgiye, saygýya ve dostluða döndürecek
büyük bir peygambere ihtiyacý vardý
acilen
hal diliyle adeta bu büyük peygamberin
bir an evvel gelmesi için
yalvarýyor, yakarýyordu insanlar
insan, mükerrem ve muhteremdi.
bunu takdir edebilmek ise
ancak gerçek bir iman sayesinde mümkündü
gönülleri bu inancýn þerefinden mahrum bulunan
o devrin insanlarý
elbette …insana hürmetin
insanýn yeryüzünde en kutsal varlýk olduðunun þuurundan
uzak bulunacaklardý
hemcinslerini para ile alýp satabilecek kadar
vahþileþeceklerdi
köle diye adlandýrýlan zavallý insanlar
pazarlarda basit bir mal alýp satmak gibi
açýk artýrma ile satýlýrdý
efendi, kölesine
her türlü hakareti
her türlü zulmü yapma
her türlü iþte çalýþtýrma yetkisine
eksiksiz sahipti
bu derin vahþete ve kadirbilmezliðe
son verecek birine
dünyanýn þiddetle ihtiyacý vardý
bir güneþ gibi
þefkat ýþýðýný hiç kimseden esirgemeyecek
bir rehbere muhtaçtý insanlýk
hýristiyan devletlerde
hz. isa’nýn teblið ve telkin ettiði
tevhit akidesi
yerini batýl teslis inancýna býrakmýþtý
papazlar…
hz. isa`nýn teblið ve telkin ettiði din yerine
apayrý bir din uydurmuþlardý
hususen
din adýna akýl almaz zulüm
ve iþkencelere baþvuruyorlardý
hýristiyanlýða zorla döndürülmekten kurtulmak için
kendisini zehirleyen ,öldürenler oldu
ibret nazarýna sunulacak
çok vahim olaylar yaþanýyordu
dininden dönenler
veya dine ihanet edenler
ölüm cezasýna çarptýrýlýyordu merhametsizce
göz çýkarma, çarmýha germe, taþa gömme
aç susuz býrakarak ölüme terk etme
alýþýla gelmiþ
ölüm þekilleri arasýnda yer alýyordu
saadet güneþinin parlamasý arefesinde
en karýþýk günlerin içindeydi dünya
kardeþ kavgalarý dönmek bilmez bir hal almýþtý
kan davalarý
mezhep ayrýlýklarý yüzünden
halk birbiriyle boðaz boðaza gelmiþti
islamýn zuhurundan evvel
için için kaynýyordu alem
ahlaksýzlýk kol gezmekteydi
Allah’a imanýn verdiði haya ve korkudan mahrumiyet
faziletten nasipsizlik
her türlü ahlak dýþý davranýþlar
haysiyet ve namuslarý ayaklar altýna alýcý
en adi hareketler serbesti
kumar, içki, zevk ve sefa alemleri
sýradanlaþmýþtý
ardý arkasý kesilmeyen
öldürme, zina, gasp ve baskýn olaylarý
insanlýk denilen kutsi ve ulvi manayý
adeta yeryüzünden silip süpürmüþtü
ahlak öylesine silinmiþ
öylesine ölü bir unsur haline gelmiþti ki
alýnýp satýlan kadýn
basit bir metadan öteye geçmiyordu
evet
milattan sonra altýncý asýr sonlarý
yedinci asrýn baþlarý iþte böylesine
bir vahþet
bir inkar, þirk, cehalet
bir zulüm asrý durumundaydý
her türlü anarþi, inançsýzlýk, sapýk inanç çeþitleri
sefahatin her türlüsü
en yoðun bir tarzda
bu asýrda hükmünü icra ediyordu
insanlýðýn yaratýlýþýndan bu yana
dünya belki böylesine
bir sapýklýða,
bir ahlaksýzlýða
bir vahþete,dehþete …
þahit ve sahne olmamýþtý
manevi rehberden mahrum insanlýk
avare su gibi taþtan taþa
baþýný vuruyor
her vuruþta
kalp, ruh, vicdan ve haysiyetinden
bir þeyler kaybediyordu
çalýnan bütün beþeri kapýlar
derdine çare olamayacaklarýný söylüyor
ve yüzüne kapatýlýyordu
gerçek yaratýcý yüce Allah`ý
bilmemiþ, tanýmamýþ
Onun peygamberleri vasýtasýyla çizdiði
asli gayeyi bulamamýþ yeryüzü insanlarý
adeta birer canavar hüviyetine bürünmüþlerdi
her an baþkasýný yutmaya hazýr canavarlar misali
yeryüzünü saldýrganlýklarýyla
zalimlikleri, vurup öldürmeleriyle
kana bulamýþ
anarþi ve huzursuzluk rüzgarýný estiriyorlardý
her memlekette
insanlýk yetim kalmýþtý
dünya yaslýydý
yeryüzü bir matem meydanýný andýrýyordu
herkes birbirine düþman
her þey manasýz
her þey ruhsuz
her þey gayesizdi
gerçek rehberinden yoksun beþerin
vaveylalarý arþý çýnlatýyor
alem her zerresiyle
yýldýzý,ayý,güneþiyle
gecesi,gündüzüyle
bu acý haline adeta aðlýyordu
velhasýl
bütün dünyayý kesif bir þirk
zulüm ve ahlaksýzlýk
cehil bir küfür bulutu kaplamýþ bulunuyordu
gözleri, ruhlarý, vicdanlarý kamaþtýran
taptaze bir manevi güneþin
eþsiz ýþýklarýyla
bir kere daha aydýnlýða kavuþmasý gerekiyordu
o saadet güneþi
bütün haþmetiyle
insanlýk ufkunda doðmalýydý ki
insanlýðýn yüzü gülsün
alem her zerresiyle
güneþiyle, daðýyla, taþýyla
insanýyla ,mevcudatýyla manasýzlýktan
abes ve gayesizlikten kurtulsun
her þeyin yazýlmýþ
ibret nazarlarýna arz edilmiþ
Allah`ýn birer mektubu olduðu bilinsin
idrak edilsin
inançsýzlýðýn yerini tertemiz iman
zulmün yerini gecikmeyen adalet
huzursuzluðun yerini salt bir mutluluk
cehaletin yerini faydalý bir ilim
ýstýrabýn yerini ebedi saadet alsýn
inanan herkes dost ve kardeþ olsun
kainatýn hiddeti sevince dönsün
yýldýzlar gülsün
zerreler cezbeye tutulmuþ
bir mevlevi gibi raksa kalksýn
güneþle ay
yerle gök aþk ve þevk içinde
dönmeye devam etsin
insan da …
yaratýlýþýnýn yokluk karanlýklarýndan
varlýk alemine misafir edilmiþ olmanýn
asýl hikmet ve gayesi içinde
Cenab-ý Hakký tanýmak
O’na iman edip
ibadet etmek olduðunu bilsin böylece
hakiki huzura kavuþsun
gerçek saadete ersin böylece
*
belki göklerin ufak
dünyanýn uzak kaldýðý hüzünlerin panzehiri
belki üþüten fýrtýnalarýn dertlerini
bölen çarpan sevinçlerin iksiri
gýrtlaklarda düðüm düðüm hecelerin
yüreklerde boðum boðum gecelerin
aynalý beþiklerde uykuya dalmýþ
ilmek ilmek hýçkýrýðý
yumak yumak ayrýlýðý
adý alemlerin efendisi
belki
zembilde kurutulmuþ güllerin
sergende saklanan sünbüllerin
kar vakti yalýnayak bir yetimin dizlerinde derman
ninelerin ürkütülmüþ sevecenliðinde ferman
buhur-ý meryem kokan ellerin
hüsn-i yusuf söyleyen dillerin
hasret kokan duasýydý beklenen
kainatýn efendisiydi
redfer