KİRAZ AĞACI (24)
Sana uzun zamandýr yazamadým,
bahçemdeki Kiraz Aðacý’ým.
Ýþlerimin çokluðundan deðil!
Yazmak istediðim þiir
henüz kývamýna varmadýðýndan,
ülkemde olanlara bir türlü aklýmýn almadýðýndan,
Ýnsan oðlunun bu derece gamsýz ve gaddar
bu derece bencil, sahtekar, kindar,
dindar-mý-dindar,
yardakçýlarýna güvenmiþ,
kendini beðenmiþ,
yalancý, yaðmacý, talancý
olmasý
inanki benim acým
Kiraz Aðacý’m.
Oysa ki sen ne gamsýzsýn ne gaddar,
ne de yalancý-kindar yada sahtekar!
Paylaþýrsýn her þeyini sonuna kadar herkesle;
hiçbir karþýlýk beklemeden,
Karýnca ile, kuþ ile kelebeklerle,
böcek, kurt ve arýlarla
“Ýtibardan tasarruf olmaz!” bile demeden,
Ama
“Aðaç olmak” zor gelir biz insanlara;
Mecazi anlamý ise “ekilmek” tir,
yani biri tarafýndan atlatýlmak-bekletilmek demektir.
Hele- hele birine;
“Kalas, kütük, odun, kereste, moloz!” falan deme,
küfür sanar,
kýzar insanlar.
Aðaç reçinesi terleyen gövden,
gündüz güneþinde sýðýndýðým gölgen,
baharda çiçeklerin, bal tatlý meyvalarýn,
budadýkça serpeleþen dallarýn,
geceleyin havadaki ozonu emen,
pislediðimiz havayý filitreyen
senin
foto-sentez yaprak yeþilin
ve de “Bana ne be!” demeyerek,
arýttýðýn temiz havayý bize geri vererek
doðaya katkýn
bir “aðaç” olmanýn onurudur Kiraz Aðacý’m.
Niçinmi bunlarý sana yazdým
Kiraz Aðacý’m?
Burada Almanya’da insanlar
öz kökenlerini yani geçmiþlerini ararlar.
Tarihi-kayýtlý belgelere bakarak;
yazýp-çizip dal budak salarak
ulaþýrlar var olduklarý topraða.
çünki onlar için geldikleri yer çok önemlidir,
buna burada,
“Hayat Aðacý” denir.
Ta ana kökenine ulaþýrlar
Varoluþlarýnýn ana-kaynaðý ararlar.
Bu Hayat Aðacý gövdesinden filizlenen her budak,
her budaktan kolveren ip-incecik sap,
her sapýn bir yaprak ucu
onlar için aile ferdidir.
Kim kiminle evlenip, kimi doðurdu
orada isimlendirilir.
Uca kadar varan dallarýn
-yani akrabalarýn-
tek bir gövde ile topraðý yarmasý,
orada saðlam bir kök salmasý
soyunu belirler
ve “Bu benim Hayat Aðacý’m!”derler.
Sorarsan bana;
Benim köküm 2 nesil öne, 2 nesil geriye,
olsa-olsa
300 yýllýk cüce bir töre.
Kimisininki ise Ergenekon adlýyla anýlan
3-5 bin yýllýk bir destan
Uzak Asya’da Ural Daðlarý’nda kökenli
bir yaradýlýþ efsanesi.
Osman Oðullarý bile
at üstünden Anadolu’ya geldiklerinde;
6-7 bin yýllýk antik yunan kýrallýðý,
Hitit-Babil-Ýran uygarlýðý
orada çoktan var olduysa,
bu topraklarda kök-dal-budak saldýysa,
bunlarýn yanýnda benim
2 bin yýllýk geçmiþimin
lafýmý olur efendim?
Her uygarlýk baþlayýp-geliþmiþ,
Eriþmiþ kývamýna
yani sonuna gelince gövde ve dallarý kesilmiþ
yok olmuþ
ve yalnýzca
“kök olarak” toprak altýnda kaybolmuþ.
Ýþte bu tüm uygarlýklarý saklayan toprak
yer yüzündeki “asla yok edilemeyen gövde” dir,
Buna; Kesilen, yakýlýp yok edilen budak ve dallarýn
bir kopyasýdýr!” denir
Kiraz Aðacý’m.
Bu kök, bu toprak
yazýt ve tarihi kanýt olarak
çözülünce gizemi
bir gün bu kökünden;
Aðaç “Aðaç” olarak tekrar çýkar
dal-budak-yaprak salar,
yaþar ve yaþatýr yeryüzünde geçmiþimi.
Onun için ben
Öz Köküm’den
sildim 2 bin yýllýk Ergenekon Masalý’ný
ve 5 yüz yýllýk Osmanlý Saltanatý’ný;
Anadolu ile baþlar benim varoluþum,
Anadolu’dur “Medrese ve din baskýsýndan” kurtuluþum,
Anadolu ise özgürlüðümün kaynaðý,
Anadolu ise Laikliðin bayraðý,
Anadolu ise Demokrasi ve Cumhuriyeti yaratan,
Anadolu ise kadýn ile erkeði eþit yapan...
Demekki Anadolu’dur varoluþum benim!
Ben safsatayý neyleyim?
Eðer sen;
Ata’mýn kurduðu,
devrimleriyle koruduðu
bu sap-a-saðlam gövdede
dal-budak salanlardan biri isen,
bu aðacý kurutmak-yok etmek isteyen
Hain imam yada öbür diðerine
fýrsat vermek neden?
Tabiki
bu her ikisi;
-Yani aðacýmda tehlikeli olan dallar-
Bir gün gelir budanýrlar
ve düþerler kara topraða.” Denir.
-ama ülkemde görülen þey ne yazýk ki öyle deðil-
Onlar gitsede geridekiler
parazit, kene, zararlý kurt-böcek olarak direnecektirler;
Tekrar din ile, Kuran ile halký uyutacaklarýný
ve sürdüreceklerini sanýrlar saltanatlarýný!
Vakýf, Tarikat,
Cami Gençlik Kollarý ve SADAT(*)
adlarý altýnda örgütlenerek,
onlarý kýþkýrtan-destekleyen büyüklerine güvenerek
birde ellerine aldýlarmý
son kontrollü Cunta’da kaybolan
120 bin askeri silahý...
Al sana Ýç Savaþ; “Dan, dan, dan!”
Bu kök ve gövdesi saðlam olan aðaç
Asla, birdaha beslemiyecek asalak,
Çünki bu benim Hayat Aðacým’dýr,
öz köküm ve Ana Vatan’ýmdýr!
Ýlk seçimde tüm nebati ve hayvani parazitleri yok edip,
özgürüm, laikim, kadýný-erkeði eþit olan bir ülkeyim!” deyip,
bu vatan
mutlu yarýnlara ulaþýlacak,
inan!
Ýnanki;
"„Kýskanýyorsam seni,
çekemiyorum belki,
piþmaným yada?
anlatamadýðýmdan derdimi,
sana burada,
sýlada.
Almanya’da
herþeyin çözümü var.
Problemler bile yus-yuvar,
köþesiz-çýkýntýsýz,
dert baþlamadan önce törpüleye-kese,
sýkýntýsýz
bulunuveriyor çare.
Dereler bilem dingin akýyor burada
Almanya’da;
Eðri su yataðýnda doðrultulmuþ,
setlenmiþ su terazisiyle,
içine birde trübün konmuþ
çevrilmiþ enerjiye
Bahçemde erik, elma, kiraz
yaþýyorlar kardeþçe yan-yana.
eksi-artý ile orantýlý,
eþitçe biraz.
Tatlarý belkim ayrý,
çeþit-çeþit ve baþka,
ama hepside güzelim meyva.
Birinin özgürlüðü
sýnýrlanmýþ diðerine;
Az-çok ile, var-yok ile
orantýlanmýþ,,
fazlalar kesilip-budanmýþ
kuvvetli-zayýfla ortalanmýþ
konmuþ böylece
doða teraziye.
Bahçemdeki kiraz aðacý;
Ekleyiverdim bu yýlda
bir eksi daha sýlaya!
Ýçimdeki acý;
Kaybetmenin kazancý...
Daha sana ne diyem
özgür-Laik Türkiye’m?"
(*) SADAT ÖRGÜTÜ‘nü lütfen ÞÝÝRÝN HÝKAYESÝ’nde okuyunuz. Yana yatýk/içeri dizeler
24.12.2018’de yazdýðým ilk KÝRAZ AÐACI þiiridir.
Sosyal Medyada Paylaşın:
Oğuz Can Hayali Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.