PORTRELER (41)
BÝR HEYKEL, ÝKÝ MARTI VE ÜÇ ÞAÝR
Düz, yalýn ve bilge
üç merdiven üstünde
bir bronz heykel
kalýn, uzun, kýþlýk mahpushane abasýný sermiþ altýna,
çapraz ayaklarýný denize doðru uzatmýþ
hafif yana yatmýþ
oturuyor.
Bir eli
ütüsüz-kýrýþýk keten pantolonunun dizinde,
öbürünün dirseði
yanda duran mermer sandýðýn üzerinde
ve elinde
ucu süngü gibi sivri tunçtan kalemi ile...
Hayýr yazmýyor!
Neden mi?
Yazsaydý kaðýda deðerdi kalemi!
Tunç heykelin
dirseði altýndaki kaðýt rulo,
-mermer oda-
sýðmýyor kaðýda.
Salarak kendini aþþaðýya
basamak-basamak
basarak merdivenleri,
dalgalý bir örtü gibi
kayýyor Ýskele Meydaný‘na.
Bu Adam
býçak gibi aðzýný açmadan
tutuyor elinde
demir, bakýr, kalay, kurþun karýþýmý tunçtan kalemi.
Öne eðimli boynunu uzamýþ dim-dik ileri;
Kýpýrtýsýz, kararlý, maðrur ve derin gözleriyle
ne bakýyor kaðýda
nede kalabalýða.
Ýki Martý
-tunçtan deðil, canlý-
biri kývýrcýk saçlarý üzerinde heykelin,
omuzdakinin boyu ise heykelin kulaðýna deðin;
Ýlkin fýsýldýyor, ona birþeyler söylüyor,
sonra baþýný öne eðip, kanat çýrpýp gülüyor.
-yada bana öyle geliyor-
Heykel maðrur,
heykel ciddi,
heykel tunçtan,
heykel taþ gibi suskun duruyor;
Heykel, heykel olmanýn,
bu merdivenlerde oturmanýn
sorumluluðunu duyuyor.
Diðer martý
-heykelin kývýrcýk saçlarý üstünde duran-
açtý gergin kanatlarýný,
çýrpmadan
kayýp-kondu diðer omuzuna bu sorumluluðun.
Her otu yemesini gayet iyi bilen ben
Martýca’dan hiç anlamam ama,
zannýmca;
"Haydarpaþa Garýnda..."(*)
Diye baþlayan bir þiir idi kulaðýma gelen;
"1941 baharýnda
saat on beþ.
Merdivenlerin üstü güneþ,
yorgunluk ve telaþ.
Bir adam
merdivenlerde oturuyor
birþeyler düþünerek."
Memleketimden Ýnsan Manzaralarý -1- Þiirinde
"garip þeyler düþünmekle" meþhur olan
Galip Usta deðil bu Adam.
Uzun, kalýn, kýþlýk mahpushane abasýnýn üstünde
yayýlarak-yan yatmiþ merdivende oturan
belli ki
þairin kendisi;
"Merdivenlerden mahkümlar çýkýyordu
þakalaþýp
gülüþerek.
Üç erkek
bir kadýn
ve dört jandarma.
Erkekler kelepçeli,
kadýn kelepçesiz,
jandarmalar süngülü.
Merdivenler üstünde bir kayýsý gülü,
bir cigara paketi, bir gazete kaadý."
Bir mahküm baþýný kaldýrdý
ve heykele baktý;
"Mahkümlar durakladý.
Jandarma Hasan
tokalaþtý Ahmet Onbaþ‘ýyla,
Jandarma Haydar
aldý yerden boþ paketi
soktu cebine"
Dur hele Kara Zurna,
sen yine hepten sapýttýn!
O günün Ana Garý’ný
bugünün "Ýstanbul Kültür ve Sanayi Fuarý" yaptýn,
yinede birþey demedik;
" Mahkümlardan biri þairin kendisidir!" dedin,
haydi onuda yedik!
Diyelim ki;
Merdivenlerde durup heykele bakan mahküm þairin kendisi,
ya bu Tunç Heykel de neyin-nesi?
Ayrýca;
1941 yýlý nerde, bugün nere?
Aradan üç çeyrek yüzyýl geçmiþ bre!
Bu mahkümlardan biri
nerden bilebilirdi ki
günün birinde
bu merdivenlere
heykelinin dikileceðini?
Sen karýþtýrmýþsýn herþeyi!
Valla,
75 yýl nedirki usta?
Bakarsýn üç çeyrek yüzyýl sonra
-tahminen 2100 yýlý ortalarýnda-
martý olarak tekrar gelirsem dünyaya,
konarsam kývýrcýk saçlarýna bu sorumluluðun,
uçmadan gergin kanat açar,
çýrpýnmadan sýçrar,
kayarsam omuzuna,
fýsýldarsam martýca kulaðýna
150 yýl önce yazdýðý þiirini…
75 yýlda gelmiþse ustam buraya kadar,
demekki daha bir 75 yýlý var
heykelin dikileceði.
Bence Þair
ileriyi görebildiði sürece daimdir!
Ýnsan olduðu için ölür,
yýllar sonra gelir ayný merdivenlere
dikilmiþ heykelini görür!
Üçüncü þair
Eskiþehir Atatürk Lisesi
emekli edebiyat öðretmeni
Muharrem Kadir
heykelin ardýnda ayakta durmuþ,
heykel oturmuþ
-uzun boyuna raðmen heykel ile ayný boyda-
gözlüksüz miyop gözleriyle,
boynunu yana kýrarak,
burnunu metne yaklaþtýrýp ters olarak,
mermer sandýk üstünde duran,
mermer sayfadaki,
mermer harflere gömülü,
mermer þiiri
okumaya devam etti;
"Ýþte geldik gidiyoruz, (**)
hoþçakal Kardeþim Deniz,
biraz çakýlýndan aldýk,
birazda masmavi suyundan,
sonsuzluðundan da biraz."
Emekli Muallim Muharrem Kadir
Meraklý olduðundan mý kimbilir;
Þimdi merdivenleri tek-tek inerek geri,
dalgalý sayfadaki þiiri,
gözlüðünü takmýþ,
metinden uzaklaþmýþ
bir þekilde düz olarak okuyarak
indi bir basamak;
"Iþýðýndan birazcýk"
Bir basamak daha;
"Birazcýkta kederinden,
birþeyler anlattýn bize
denizliðin kaderinden"
Son merdiven;
"biraz daha umutluyuz,
biraz daha adam olduk,
iþte geldik gidiyoruz,
hoþçakal Kardeþim Deniz.
17çEylül.1958"
Muarrem Kadir,
ayný zamanda þair;
-kendisini oldum olasý öyle bilir-
"Acaba Nazým bu þiiri
Haydarpaþa Garý otel olacaðý içinmi
-sanatçýnýn geniþtir hayali-
1958 yýlýnda, yurdýþýnda, Pitsuna’da yazdý?"
Diye düþündü,
buna martýlar bile güldü;
"Bende gidebilmek için yurtdýþýna
acaba
diktatör mü demeliydim
Ýsmet Paþa’ya,
böylece hapsemi girmeliydim?"
Dedi.
Köy Enüstitüleri‘ni baþýndan beri sevmezdi,
hele oradan gelenleri,
sonra çok parti,
nihayet demokrasi.
Biri; " Haydi Bey, ileri,
tireni kaçýracaðýz!" Diye onu öne iti.
Emekli Muallim Muharrem Kadir Efendi
çekildi yana
ama
mermer erdivende oturan,
tunçtan Nazým’a bakan
kýsýlmýþ gözlüksüz miyop gözleri;
" Ben çoktan kaçýrdým o tireni!"
dedi.
Tek arzusu Paris’e gitmekti;
" Herkes gitti,
bir ben,
neden?"
Sebebini bilmeden
birgün sýnýfta
öðrencilerin önünde gözyaþlarýný tutamadý
ve
hüngür-hüngür aðladý.
Zengin bir aileye iç güveydi
Eskiþehir Atatürk Lisesi edebiyat öðetmenliðinden emekli
Muallim Muharrem Kadir Bey,
iç pilav gibi bir Þey!
-zeytinyaðlý, kuþ üzümlü, çam fýstýklý, dolma baharatlý-
çözdü iþaret parmaðýnýn kancasýyla, gevþetti gravatý;
„ Medeniyet Yularý!“ derdi,
yinede giyerdi.
Sonrada beyaz gömleðinin kolalý yakasýný kollayan
sedef, mini, dört delikli düðmeyi çözdü,
cepkeninin üst cebinde sokulu duran
beyaz mendili çekti-çýkardý,
gözyaþlarýný sildi,
mendil öðrencilerden utandý.
Çok þiir yazdý,
hatta kendi parasýyla bir kitap bile çýkardý;
" Nazým’ý taklit etti!" denir.
Baþarýsýzlýðýna hep onu sebep gösterir;
" Ne yapmak istediysem onu yazmýþ,
bana birþey býrakmamýþ!" der,
hayat hikayesini ve þiirlerini ezbere bilir,
hem kýzar-hem beðenir,
hem sever-hemde tenkit eder;
" Ne yazmýþsa benden almýþ birader!"
Eli deðmez kaleme
Nazým’ýn þiiri
kendine özel bir gevelemedir
ona göre;
" Niçin taklit edeyim,
kendimi tekrarlamak için mi?"
Bitirmeden bozar þiiri,
hatta baþlamaz bile!
Ulaþamadýðý ciðere
"Mundar!" diyen kedi gibi
bilir,
yazacaðý þiir
ustasýnýn eseridir.
(*) Nazým Hikmet - Memleketimden Ýnsan Manzaralarý 1 -
(**) Nazým Hikmet -Hasretin Adý- Ammann Yayýnlarý - Almanya - Sayfa 244-
Bu üç portre „HAYDARPAÞA GAR OTELÝ ÞÝÝRKAYELERÝ (9) dan aynen alýnmýþtýr. Þiirkayelerin tümünü oguz can hayali takma adým altýnda edebiyatdefteri.com’da okuyabilirsiniz
Sosyal Medyada Paylaşın:
Oğuz Can Hayali Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.