ASIKLUZUMSUZ
LADİK AKŞAMLARINDA
ASIKLUZUMSUZ

LADİK AKŞAMLARINDA


LADİK AKŞAMLARINDA

Aşılmaz, bir deryay-ı ummandır, şu hasretin
Koynunda uyur zaman, Ladik akşamlarında

Semah yapıyor gibi, duygu sineye döner
Bir huzur bulur cem’an, Ladik akşamlarında

Terk-i diyar eylerken, ben-i mevsim-i hazan
Hasbi halim pek yaman, Ladik akşamlarında

Bi çare-i şu gönlüm, sallanır her gün Dâr da
Sükun-u feryad aman, Ladik akşamlarında

Tebesüm-ü handeler, savrulurken tipide
Sis arasında leman, Ladik akşamlarında

Seyr-ü seferindedir, alevlenen duygular
Zann-ı bilinmez güman, Ladik akşamlarında

Hal-i perişan kalbim, gör kimlere ram olur
Bir lal-ı ıssız liman, Ladik akşamlarında

Bir şebnem-i damladır, didelerimden düşen
Sarsılmaz kalpte iman, Ladik akşamlarında

Zebercet’i aratmaz, savrulurken saçların
Ömür alevli saman, Ladik akşamlarında

Salınıyor bahçede, Laodikyalı güzel
Kokusun salmış numan, Ladik akşamlarında

Sadık DAĞDEVİREN
Aşık LÜZUMSUZ

ETEK YAZILARI

DERYA : Deniz, her şeyin bol olduğu yer
UMMAN: Ana deniz, büyük deniz, Okyanus
LADİK : Denizli…Eski Laodikya’nın kısaltılmışı, Laodikya’da kurulmuş bir beylik adı
SEMAH: Tavaf, bir şeyin etrafında dönme
SİNE: Bağır, Göğüs, Türek
TERK-İ DİYAR : Bulunduğu yerden gitme, ayrılma
MEVSİM-İ HAZAN : Sonbahar
HASBİHALİM: Durumum, görünüşüm
BİÇARE : Zavallı
DÂR : İdam sehbası
SÜKUN-U FERYAD : Sessizlik ve çığlık
TEBESÜMÜ HANDE : Tebesümde ki gülüş
HANDE : Parıldayan, parlayan, yıldız gibi olan
SEYR-Ü SEFER : Aynı güzergahta ilerleyen, giden
ZAN : Sanılan, öyle olduğuna inanılan
GÜMAN : Zihin karışıklığı, olmayan var sayılan
RAM: Boyun eğmek
LÂL: Susan, konumayan dil
ŞEBNEM : Çiğ
DİDE : Göz
ZEBERCET : cam gibi parlak, sarı renkte, doğal demir ve magnezyum silikat.
NUMAN : Kan, gelincik


Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.