MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

SİZ İYİ KIZLARSINIZ SONSUZA DEK!
İsa Kantarcı

SİZ İYİ KIZLARSINIZ SONSUZA DEK!



SÝZ ÝYÝ KIZLARSINIZ SONSUZA DEK!


Sevgili A,
sana söylediklerimi ileriki yýllarda tek tek yapacaðým, hindi alacaðým, civcivler alacaðým. Yumurta ve et tavukçuluðu yapacaðým, kaz da bakacaðým, kaz eti yedin mi bilmem; ama kaz eti bambaþkadýr, tavuk etine hiç benzemez.

Bizim burada bir tavukçu var, oradan alevde piþen tavuk aldým, (tüp alevinde çevirme) o ne rezil bir tavuktu. Önceleri orada çevirme tavuk alýr yerdim, bir gün aldým, lan bunda lezzet yok dedim, tat alamýyordum bir türlü, saman yiyordum sanki ve oradan çevirme tavuk almayý kestim, hiç almadým, zýnk diye içimde bir sinyal oluþmuþtu.
Sevdiðin kýzý terk etmek gibi.
Bak sevgili A, o tavuklarý öyle ruhsuz yetiþtiriyorlar ki. Onlara gerekli yemler verilmiyor. Lap diye kesiyorlar onu, her þey ruhsuzca, fabrikasyon, onlar yeþil otlar yememiþ, çayýrlarda delice gezip sýçramamýþlar. Hiç þýmartýlmamýþlar tarlalarda, yaþan sevinci ve aþkla.
Benim tat duyum kozmik geliþmiþtir. Market zincirinden krem çikolata alýrdým, kahvaltýda ekmeðe sürüp yerdim, son aldýðýmý
ekmekle yedim, sonra karnýmda bir rahatsýzlýk hissettim, mide bulantýsý gibi. O gün zýnk etti içim ve o kýrmýzý kaptaki adi krem çikolatayý yiyemedim, kaldý, dolapta duruyor öylece.
O þeyi asla almam marketten, bitti. Arkadaþ, o çikolatanýn içine ne katýyorlarsa çok zararlý bir þey katýyorlar.

Yani krem çikolata gibi tavukçularda satýlan tavuklar da yenilecek türde deðil; zehirdir.
Döner tavuk satýlýr, ekmeði yaða batýrýrlar, içine bir sürü þey koyarlar ve lezzet oluþur, yoksa tavukta lezzet yok. Zaten ekmek arasýna çok az koyuyorlar, bir tavukçu var bizim orada, hep oradan ekmek arasý tavuk alýp yerdim, son aldýðýmda baktým, içine o kadar az tavuk koymuþ ki; o gün oradan ekmek arasý tavuk almayý kestim; çünkü adam iþine yürek koymamýþ, kâr edeyim diye kýsmýþ tavuðu, tavuk içine þeytan girmiþ. Þeytani þeyleri hiç sevmem, rahatsýz olurum, o þeyden uzaklaþýrým.

Tavukçu piþmiþ tavuðu satar, o tavuk yaðsýzdýr, oysa yað bir tavuða lezzet verir, yað da tek buðdayla olmaz, mýsýr lezzet verir tavuða, kaz yetiþtiren adam söyledi bunu, kazýn yaðlý olmasý onu lezzetli yapar, adam mýsýr verilmeli demedi, mýsýr verilmesi gerektiðini ben biliyorum, taklacý kuþlarýma mýsýr verip duydum çok, eþek gibi oldular, þiþmanladýlar, kendilerini kaldýramaz hale geldiler.

Bilirsin Trabzon’unun mýsýr ekmeði meþhurdur, hiç yedin mi tereyaðlý. Müthiþtir tadý. Kanatlý hayvan ya da büyük baþ yetiþtirenler bilmelidir ki mýsýr bambaþka bir enerji içerir. Balýk kýzartýyoruz, balýða mýsýr unu deli lezzet verir.

Bizim tavukçular tavuðu mýsýr unuyla kýzartmaz. Hiç yemedim, bir gün yaptýracaðým anneme.
Yani bütün gýda maddelerinde mekanizmamýzý bozacak þeyler var, bizi hasta ediyor o þeyler.
Normal biri tavukta lezzet olmadýðýný anlayamýyor, anlayamaz, gidip ayný tavukçudan tavuk alýp durur.
Annem dualý bir kadýndýr, dindardýr, tertemizdir, yaptýðý yemeklere geçer enerjisi. Bir keresinde et kavurmuþ, odama getirmiþti, çatalla etten bir parça aldým, bir parça yer yemez doyduðumu hissettim, bir ufak lokma, o an duydum, bitti. Zýnk etti, içim, beynim. Tek lokmayla insan doyar mý? Doyar, insan yemeði ruhuyla da yediðini hissederse, o derin algýya sahipse.

Kiþilerin enerjisi yaptýklarý yemeðe aynen geçer, ben yediðim yemeklerden kiþilerin enerjilerini analiz ederim.
Din, mide, kafa, yürek uykudaysa, yani bir tür uyuþukluk içindeyse yediði þeyi nasýl doðru analiz edebilsin?
Yediðim þeye yanlýþ bir þey, enerji sýzarsa bunu algýlarým. O þeyi yiyemem. Hemen anlarým bunu.
Ya arkadaþ milletin yediði zehir, neden? Kâr elde etmek istiyorlar, kýsa zamanda et elde etmek istiyorlar, tavuk hemen büyüsün, keselim, tavukçulara gitsin.
Ya arkadaþ sistem zehir. Herkes buna esir. Arkadaþ bu sistemi kökten deðiþtirelim o zaman?
Birader, her saniyeni bir sanatçý gibi yaþa, kazanma ya da kaybetme korkusu olmadan, sen þu an hayatýnýn kahramanýsýn, senin yapacaklarýn çok mühim. Ama insanlar kendi hayatlarýný kaçýlmasý gereken bir kara delik olarak görür, kendilerini, baþlarýna gelenleri küçümserler, baþka hayatlara özenirler, o hayatlarý içeren dandik dizilere baðýmlý olurlar, o saçma sinema filmlerine.

Güzel yürekli arkadaþým, sistem bizi bu hale getirdi, bir gence okuyacaksýn, sýnýfta kalmayacaksýn, iþ bulacaksýn, evleneceksin… türünde binlerce baský uygulanýr. Gerçek bir cehennemi biz doðmadan çok önce yaratmýþlar. Ben bu sistemin büyük maðduruyum. Ailem beni maðdur etti, etmeye de devam ediyor, yaþlý babam öldü gitti, annem bana öfke saçýp duruyor. Kadýnýn psikolojisi bozuk, enerji merkezleri, babam ölünce dengesini kaybetti, kavga gürültüyü hiç sevmem, kimseye baðýrýp çaðýrmam, ölü gibi sakinimdir. Çoðunlukla böyledir, deli deli sürekli konuþurum kendimle, sokakta, sesli düþünürüm, küfür ederim, isyan ederim, deliririm, ne fýrtýnalar kopar içimde, aðlarým, kimse bilmez. Ama sokakta…insanlara saygým vardýr, terbiyem…saygým…derin atlarýn daðlarda sessiz soluklarýnda yaþýyormuþ gibi. Þöyle diyorum kendime: Sanatçý gibi yaþa her anýný, öyle algýla, her þeyi. Asla b.ktan bir iz býrakma, ne olursa olsun b.ktan bir iz býrakma. Önemli olan sürekli olarak güzel ve iyi izler býrakmaktýr hayata. Hakkýmda ne düþünürlerse düþünsünler, ne derlerse desinler, umurumda deðil; ama ben kendim için, yaratýcý için en güzel izleri býrakmalýyým diyorum kendime: Her anýný sanat gerçekleþtiriyormuþ gibi yaþa. Bizleri büyütenler böyle algýlardan yoksunlar. Ülkede hiçbir çocuk gerçekten sevilmiyor, hiçbir gence cidden saygý duyulmuyor. Bu büyükler çýkarlarýnýn gerçekleþmesini bekliyorlar, çocuklarýna bir rol biçiyorlar ve onun gerçek olmasýný bekliyorlar.

Ya baba, aðzýmýn içine edecek herþeyi yaptýn, yaptýn da ne oldu, ben de kafama eseni yaptým, beni dize getiremedin, istediðini gerçekleþtiremedin, öldün gittin, ne geçti eline?
Miras býraktýðýn trajediyi sürdürüyorum. Ve annem balyoz gibi saldýrýp duruyor, sürekli olumsuz þeyler söyleyip duruyor, sürekli bir yerleri temizliyor, ve sürekli ne kadar pis olduðumu söylüyor, kýzarak þerefsiz olduðumu söylüyor.
Annem delirmiþ, farkýnda deðil.
Bak sevgili A, kaçmak istediðin insanlar kaçmaman gereken insanlara dönüþür, öyledir de, (annem harika biridir) þimdi anneme bozulduðumda gideceðim diyorum, bir planým var. Kendi içimde diyorum bunu.
Amaç daðda bir yer almak. 1000 metre kare. Yaz aylarý odada durulmuyor, biliyorsun tek odada yaþýyorum. Boðucu bir sýcak oluyor. Kaç yazdýr böyle hissediyorum, bu odadan kaçmam gitmem lazým daðlara. Daðlara bakýnca inanýlmaz hissediyorum, kozmik bir enerji hissediyorum, büyülü bir his geliyor içime. Ýlhan Ýrem þarkýlarý gibi güzel bir þey.

Bugün þehre gittim, akülü aracýmla, Samsun Büyük Cami tramvay duraðýndan geçerken doðu yönünde daðlarý gördüm, yeþil örtüyle kaplý daðlar, üstünde yaðmur bulutlarý. Kadýnýn biri dedi, “yaðmur geliyor.” Ýçim gitti daðlara, durdum, sigara yaktým, karþýdan karþýya sürüyle insan geçiyor, daðlarý seyrettim, bir ufak tarla, mezar yeri kadar bir yer, toprak parçasý, yeþil otlar, birkaç aðaç…Bunun için deliriyorum her gün. Yeryüzünde kim bunu benim kadar çok ister?
Topraða basmýyorum uzun yýllardýr, bu insanýn vücudunda elektrik biriktirmesi demektir, bu insaný delirtir, iyi ki kedim var, kedim bu gece kucaðýmda uyudu. 2 seferdir böyle yapýyor, geçen sene edindiðim kedi bu. Onca süredir ilk kez kucaða geldi, yavruyken kucaða gelirdi; ama büyüyünce uzaklaþtý ve yeni yeni bana sokuluyor. Kediler bioenerji uzmanlarýdýr, kedi enerjimi hissediyor, güzel bir enerji olmazsa yanaþmaz, hissediyor hayvan. Gözümün içine bakar, miyavlar, konuþurum; anlar. Bir kere þöyle oldu, yataðýmda baðdaþ kurdum, pc açýk, pc’den tv izlerim, romanýmý yazarým filan. Belgesel izlerim, suç programlarý, saatlerce gazete okurum.
Olay þu, oturuyordum, dýþarý çýksam mý, çýkmasam mý diye düþünüyorum, karar veremiyorum, öne doðru eðiliyorum, kalkacaðým, emin deðilim, geri yaslanýyorum, bir an gözüme takýldý, baktým kedi de öne eðiliyor benim gibi, oysa o an bana bakmýyor; ama yapacaðým hareketi otomatik olarak algýlýyor, þimdi ben kalkarsam o da peþten geliyor ya. Ýnsanlarla da böyledir. Kediyle telepati gerçekleþtirmiþim.

Topraða basmak çok önemli, basarsan beden enerjiyi yere býrakýr, yerden enerji alýr. Bu rahatlatýr insaný, enerjisi yenilenir. Yere basamýyorum. Düþüncelerimde basýyorum.
Özellikle rüyalarýmda, annemin elinde bir uzi var, birkaç tane, birkaç eli var, mutfak kapýsýnýn önünde, mutfaða girmeme izin yok, cephe açmýþ bana, mutfaða gireni uzi marka silahla tarayýp öldürecek. Annem temizlik hastasý, hayatta en tehlikeli hastalýk temizlik hastalýðý, annemi bu þeyden kurtarabilsem ne güzel olacak. Etrafa bakýyor ve yýkayacak, temizleyecek þey arýyor. Rahatýna baksana anne sen.
Bçk içinde yaþamaya alýþtým ve b.k içinde kalýr insan çokça.
Gerçekte odam pistir. Umursamam, kirlenir, kafaya takmam.
Öldürmez ki. Toz toprak…yerde kaðýtlar, soðan kabuklarý…

Arkadaþ, annem bana blok koyuyor duruyor, gebermem için. Korkunç bir enerji saçýyor, bende büyük, güçlü ruh olmasa çoktan gebermiþtim, bende kötü yürek olsa annem düþer ölürdü.

Sakinliði severim, kavgaya hiç karýþmam, sakin adam kavga etmez; ama baðýrýp çaðýran, parlayan, huzur kaçýran deli bir anne olunca ne yapacaksýn?

Anneme tavuk baktýrýyorum, bahçeye giremiyorum, ortaðým o, böylece sürekli temizlik yapmasý gerektiðine dair saplantýsýndan uzaklaþýyor.

Ablalarýmla saatlerce telefonda konuþuyor, mutlu oluyor, sevgi veriyor, bana ise çatýp duruyor, sürekli eleþtiri, sürekli olumsuz þeyler, odamý, balkonu temizliyor, caný çýkýyor, kemikleri aðrýyor, eve geliyorum, mutlulukla bir þey diyorum, çok kötü þeyler diyor, hakaretler, kötü bir þey yapmadým, zerre kötülüðüm yok, kadýn delirmiþ, huzurumu, sevincimi kaçýrdý. Annem ne yaparsa yapsýn beni ezip geçemeyecek, ben kafama koyduklarýmý yapacaðým, annem 73 yaþýnda ve sinirli oluyor bana, aynýsýný babama yaptý, babam kaçar giderdi evden. Babamý annem hasta ediyormuþ meðerse, yýllar sonra anladým. Din þizofrenisi ve temizlik þizofrenisi.
Bana bir kere sarýldýðý yok, bugün gel sarýlayým dedim; ama yürekten sarýlmýyor, bunu bilmiyor, biliyorsa da unutmuþ, yok dedi kaçýyor, “pisim ben” diyor.

Ailem bana çok kötü þeyler yaptý, özellikle annem, kimse bilmiyor. Demirim ben, demir leblebiyim, ben bana kötü enerjilerin sýzmasýna izin vermem, nerden kimden gelirse bilirim. Kötü enerji en yakýnýndan geliyorsa?

Annem kalbimi kýrdý, aðzýmýn içine etti, hakaretler etti, çýktý gitti odamdan, saatler sonra geldi, “bana acýmýyorsun, baban bana acýrdý” deyip demagojiye girdi, huzurumu imha etti, yaþama sevincimi, gelmiþ özür diler gibi konuþuyor, “düþüp ölsen ne olacak, git baþýmdan” dedim, bir þeyler dedi, gitti.

Ben üstüme gelinse de insanlarýn kalbini kýracak þeyler demem. Ailemin beni imha etme çabalarý sonucunda dertli oldum, gurur ve deli bir ego geliþtirdim.
Annemin enerji merkezleri bozulmuþ delirmiþ. “Git tedavi ol anne” diyorum.
Beni zamanýnda harcadýlar, delirttiler, ne yaparlarsa yapsýnlar artýk boþa, annem ne yaparsa yapsýn delirmem, zaten delirdim, delirmede çaðlar aþtým. Anne, her þeyim deðiþecek, ben bioenerji uzmanýyým, çakra açýcý, yazar, kitaplarýmý dünya okuyacak, milyonlar satacak kitaplarým.
“Anne bay A ile Termeli teyzenin oraya kümes yapacaðým” diyorum, gülümsüyor. Destek yok, küçümseme mi o?

Bir þey diyorum, tersini diyor, sürekli bana karþý. Sürekli bir düþmanlýk var.
Doðruyu, iyiyi ve güzeli göremiyor, bir körlük içinde.
Ona yardýmcý olmalýyým.
Onun pislik sözlerini dikkate almayacaðým.
Babam bana saygý duymazdý, aþaðýlardý beni. Bana hep düþmandý. Þimdi annem sürdürüyor o mantýksýz düþmanlýðý.
Onlarda o varsa bende de deli bir sabýr vardýr.
Bende bir çýlgýn ve sýnýrsýz direniþ, akýl almaz bir dayanýklýlýk geliþmiþtir, t. sandalye kullanan benim gibi bireylerde yoðun vardýr bu.

Bana gelen ilhamlar var, ben 50 tavuk bakmaya baþlamýþsam bu ilham geldi diye baþladým.
Bu iþ benim sanat alaným, yazarlýðýmdan sonra, zarar eder miyim, sorun deðil, edeyim, ben tavuklarýmý seviyorum. Tavuklar yumurtlar, yumurtalarýný satarým, sonra 50 yumurta tavuðu alýrým, 50 adet genç et için tavuk alýr bakarým. Geliþirim, param olur, daðdan arazi alýrým, geçer gider orada yaþarým. Kaybedeceðim hiçbir þey yok.
Onca romaným henüz basýlmadý.
Bu sistem kendinden utanmalý.
Elma yetiþtiren, inek, tavuk böcek, solucan bakana destek, hibe var, karþýlýksýz para var. Ulan yazar adama beþ kuruþ vermiyor devlet. Vermez, oysa yazan adam düþünen adam, o adamý desteklese asla kaybetmez sistemin iyi yaný, yazarý desteklerse sistemin fikir yönü güçlenir. Ülkeleri dýþarýda ticaret yapanlar, sporcular temsil etmez tek, yazarlar da temsil eder ülkeleri. Sistem yazarlara yatýrým yaptý mý; asla. ((Sistem þeytan olmuþ)
Ben kendi kitabýmý basmak için para biriktirdim, sonra tuttum o parayla 50 yumurta tavuðu aldým.
Yayýnevine yolluyorum romaný, editör bakýyor, malýn teki, anlamýyor ne yazdýðýmý, biz bunu basamayýz da demiyor, size baþarýlar diyoruz.

Babasýyla ya da annesiyle çarpýþanlara ne olur?
Son sürat gelen tomruk yüklü kamyonun altýnda kalmaktan beter olurlar.
Neden?
Enerjisi bozulur, ondan.

Böyle milyonlarca örnek var.

Yalnýz; ben onlardan olabilirdim, olmadým; henüz ölmedim!
Acýlarým beni deha yaptý, önüme koyduklarý engeller.

Beni imha etme giriþimleri sadece ýþýðýmý güçlü kýlmýþtýr ve beni dirençli ve büyülü yapmýþtýr.
Onlar bana evrenin, kozmik ýþýðýn ve Tanrý’nýn yüklediði mucize anlamlarý bilmiyorlar, bilemezler.

Babam harika biriydi.
Annem de öyle.
Bütün acýlar, yaþadýklarým beni sýnýrsýz biçimde müzakereci yapmýþtýr.
Ýnsanlarý silip atmamayý öðretmiþtir!

Aramýza sýzan karanlýk enerjiler var, onlara müsaade etmeliyim, sýmsýký sarýlýn birbirinize, aksi halde araya girecekler.

Karþý tarafýn enerjisini yýkama yolu var, onu silip atarsan bunu yapamazsýn.

Bakýþ açýsý:


Ýþte tam sýrasý, korkunç biri var yanýnda, karþýnda, iþte ben bu durumdayým, sanatçýyým, en b.ktan durumda nasýl bir davranýþ gerçekleþtirirsin, nasýl düþünceler?
Ben b.ktan durumlarda sanatýmý konuþturacaðým.

Bilinçaltýma bunu yazdým dostum.
Zor durumlarý severim, zor durumlar olmasa geliþmem ki.
Önümde dev ve canavarca ve þeytani engeller olursa sýçramayý öðrenirim.
Ruhum öðretir.
Fiziksel ve ruhen sýçramak en trajik durumlarda olur dostlar.

En belalý, en karanlýk, en canýnýzýn acýdýðý anlar, zamanlar.
Köþeye sýkýþtýrmak istedikleri muazzam bir ýþýðým.
Kedi gibi.


Sanat peþinde, derdinde olan.

Söylediklerim, bütün söylediklerim, ben ölüp gitsem de güzel ve iyi bir iz olarak kalacaktýr.

Ýþte sanat bu!
Bunu becermeliyim, becerebiliyorsam Ýsa’yým, adamým, insaným.

Bana zamanýnda aþýk olmuþ, benle þýk ve ýþýk olmuþ kýzlar eserlerimi okuyunca, toplumda, dünyadaki etkinliðimi, yaptýðýmý görünce; “Ýsa’yý sevmekle çok iyi yapmýþým” diyecekler.
Ve ben sonsuza dek onlarýn en çok sevdiði adam olarak kalacaðým.
Bazýsý söyledi bunu.
Beni bambaþka sevdiler.

Ben de ne olursa olsun sonsuza dek yaþatacaðým onlarý içimde.

Siz iyi kýzlarsýnýz, sonsuza dek!
Ve hiçbir derdim yok sanatýmdan baþka, yaþam sanatým, ve edebiyat alanýndaki sanatým.
Ruhlara, kalplere sesleniyorsam sonsuza dek.
Topluma saçtýðýmýz bioenerji milyonlara geçer.
Bunu unutmayýnýz.
Bu enerji toplumun, toplumlarýn ruhun belirler.

Zor durumlar olur.
Pes etmemezlik geliþtirmeyi acý çeke çeke öðrendim.
Acýlarýnýzla gurur duyun.


Hayatta en sevdiðim ilk insan babam, annemdir!
Problem var, vardý, onu izah ettim; aksi halde okurda etki olmazdý, yazýnýn anlamý olmazdý.
Ben böyle bir yazý okusam çok severim.
Rehberim, duam þu þarký: Fear of the Dark (2015 Remaster),
Iron Maýden,


04:41
14 ekim 2021 perþembe






Ýsa Kantarcý

Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.