MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

Eylül Kanayan Bir Çocuktum Ben
savaş karaduman

Eylül Kanayan Bir Çocuktum Ben



Ýþkencenin þiiri yazýlabilir mi?
Hem kurbaný, hem tanýðý olunduðunda sanýldýðý gibi hiç de kolay olmuyor. Kâðýda kaleme hiç uzanamadýðým günler oldu… Bazý günler “Eylül kanayan bir çocuk” gibi “çok kan kaybederek” tek bir cümle dahi kuramadan saatlerce takýlýp kaldýðým oldu þiirin baþýnda…

“Yüreðimin kýyýsýna mavi mavi dalga dalga çarpan kadýn… “ (Annem) bir bayram günü ziyaretinde; kýþlanýn önüne her gün geldiðini, uzun günlerin ardýndan (Hasan abim ve benim) bitlenmiþ ve üzerinde kurumuþ kan lekeleri olan çamaþýrlarýmýz kendisine verildiðinde “kötü durumda ama çok þükür yaþýyor” olduðumuzu anladýðýný ve sevinçle eve nasýl koþtuðunu, evde çamaþýrlarýmýzý koklayarak nasýl aðladýðýný… O zamanlar minicik olan yeðenim Evrim’i “hadi gel Hasan’ýma, Savaþ’ýma aðlayalým” diyerek kendine nasýl sýrdaþ yaptýðýný ve nasýl günler boyu sayýp dökerek birlikte aðladýklarýný, ahýrda sütünü saðdýðý inekleriyle her gün konuþarak nasýl dertleþtiðini ve her gün yollarýmýza nasýl gözyaþý döktüðünü… Ýç çekerek ve heyecanlanarak anlattýðýnda bu þiir kafamda iyice þekillendi. Uzunca bir süredir de hep aklýmdaydý. 12 Eylül 1980 darbe döneminin aðýr iþkencelerine uðramýþ ve çok aðýr bedeller ödemiþ olan bir kuþaðýn hikâyesini yaþadýklarým ve tanýk olduklarým üzerinden yazmaya çalýþtým.

Bedenimi(zi), yüreðimi(zi) ve ruhumu(zu) öldürmeye tam teþebbüs ederek aðýr yaralý býrakan iþkencenin ve iþkencecilerin dile, söze ve þiire bir türlü sýðdýramadýðým aþaðýlýk ve iðrenç davranýþlarýný elbette yazamadým…

Benim yazdýklarýmýn çok ötesinde ve benden çok daha aðýr iþkencelere ve hakaretlere uðramýþ… Baský ve zülüm görmüþ, iþkencede sakatlanmýþ, bedeni ve ruhu örselenmiþ, yorgun düþmüþ, iþkencede öldürülmüþ, gözaltýnda kaybedilmiþ ve yaþamýnýn uzunca bir dönemini yine cezaevlerinde iþkence ve direniþlerle geçirmiþ tüm devrimci yoldaþlarýma, çektikleri bunca acýya raðmen yüzlerinden hiç eksilmeyen gülüþe ve içlerinde yeþerttikleri o güzel insanlýða saygýyla…

1.
“Cesur yürekli kahramanýma… Anneme”

Yaðmurlarýnda ýslandýðým
Sularýnda kulaç attýðým
Eylül kanayan bir çocuktum ben;
Mis gibi Karadeniz kokan…

Yavrusunu yitiren telaþlý serçe
Kendini boþluða býrakan acemi bir kartal gibi çýrpýnarak
Kanatlarýný bedenime siper eden
Ve ölümüne… Amazon kadýnlarý gibi savaþan
Korkusuz güzel kadýn
Annem… Ah güzel annem!

“oðul oðul” atan yüreðini öptüðüm
Gülüþümün sebebi
Ardýmdan aðlayaným
Yuvasý boþ kalaným
Kanatlarý kýrýlýp da uçamayaným…
Gölgesine sýðýndýðým bilge çýnarým
Serin esen dað rüzgârým
Sýcaðým
Sabrý kahredenim
Efkârým, hüznüm, hasretim
Yar gibi sevdiðim
Cesur yürekli kahramaným benim…

Uykusuz düþlerime bir gül ve bir gülüþ gibi düþen
Ve o derin… Ve o dipsiz… Ve o hýrçýn bakýþlarýyla
Yüreðimin kýyýsýna mavi mavi dalga dalga çarpan kadýn…

Gün ýþýklarý zapt edilen bir Eylül sabahý
Kapýmýzý kýran cehennem zebanileri
Hükümdarlar… Barbarlar
Ve yuvamýzý talan eden paþalar
Beni söküp aldýklarýn da kollarýnýn arasýndan
Kulak kestim çýðlýklarýna -yýkýlýþýný duydum yüreðinin-
Dudaklarýmda biriken kaný
Senin için… Senin için…
Ve bir daha senin için yüzlerine tükürdüm zebanilerin…

Boþluða uzanan ellerine baktým
-gövdenden kopartýlan küçük bir dal gibi –sen bir yana ben bir yana-
Ardýmdan baka kalan gözlerini
Ve gözyaþlarýný unutmadým anne
Çýðlýklarýn…
Çýðlýklarýn o gün ki gibi aklýmda hala…

2.
“Eylül kanayan tüm çocuklara”

Eylül kanayan bir çocuktum ben
Bedenim iþkenceye sunulmuþ armaðan
Yüreðim acýlarýn keþfine çýkmýþ yapayalnýz bir kâþifti…

Zafer iþaretleri
Ve yoldaþlarýn alkýþlarýyla gittim sorguya
Kanlý bir maske geçirdiler yüzüme
Burnumu kýrdýlar sonra
Yüzüm, gözüm kan…
Kulaklarýmý yýrtan çýðlýklar
Ve yitip giden sesler arasýnda
Sorguya çekildim defalarca…

“hoþ geldin” faslýna çekildim önce
Haþarý… Alaycý bir çocuk gibi diklendim
Bedenimi ezip gecen acýlara
Zindanda karanlýða… Zindanda yalnýzlýða
Ve çýldýrtan ýssýzlýða
Hiç mi hiç aldýrmadým
Yarým kalan sorulara yanýtsýz kaldým yine…

3.
“Acýlarýn uçsuz bucaksýz çölünde
Yüzünde gülüþ, dudaðýnda þarký yeþerten yoldaþlara”

Asýrlar önce bedeni iþkencede unutulan
Eylül kanayan bir çocuktum ben…

Unuttum sanýlmasýn;
Tanrýlar tarafýndan zamanýn kasten durdurulduðu
Hiç bitmeyecek olan o an gibi
Bedenime inen darbelerin
Acýlarýn…
Havada uçuþan küfür ve tehditlerin
Ruhumdaki yansýmasý aklýmda hala…

Etimi parçalayan leþ kargalarýnýn gýcýrdayan sesleri
“yeter ulan, anasýný, bacýsýný s..tiðim…Oruspu çocuðu..”
“konuþ, bülbül gibi öt ve bitsin artýk her þey” diyen kudurmuþ halleri
Leþini parçalamaya doymayan sinsi bir sýrtlan gibi gülerek
Ve sýrtýmda at gibi tepinerek
Islak betonda yürütmeleri beni…

Dudaklarý ustura aðzý
Elleri keskin býçak
Tenimi öpüp okþayan rüzgârlara
Ve -tanrýya sunulan bakir bir armaðan gibi-
Bedenimi buzla tutuþturup yakan geceye
Çýrýlçýplak kurban ediliþim benim…

Çene baðlarýmýn çýð gibi kopup düþmesi
Zaptý imkânsýz takýrdayýp duran diþlerim
Bedenimin enkazýndan savrulan kar…
Gecenin ayazýnda
Ana rahminde kývrýlýp duran masum bir bebek gibi
Titreyerek büzüþmelerim benim…

Üzerine basýlmýþ patlamaya hazýr bir mayýn gibi
Ömrümün yollarýna döþenen
Sýnýrsýz acým, dinmeyen sýzým
Ve Allahsýz…/ ve kitapsýz…/ ve insafsýz iþkenceler…
Bir parça su, bir parça ekmek, bir parça ýþýk
Bir ömür zindan…
Ölümün soðuk nefesini ensemde hissederek
Ve ölmemeye gayret ederek
Ýnadýna sýðýndýðým zaptý imkânsýz düþlerim
Ve gülüþlerim benim…

Unuttum sanýlmasýn;
Ýçine günlerce kan iþediðim zeytinyaðý tenekesi
Tenekeden yükselerek genzimi yakan sidik kokusu
Acýlarýmla sarmaþ dolaþ
Üzerine uzandýðým beton zemin
Her söz… Küfür… Hakaret
Yüreðime nakýþ gibi iþlenen her acý
Vücuduma inen her darbe
Ve ýslak bedenimde (*)
Kendine buldozer gibi yol açan elektriðin akýþý
Aklýma derin bir mezar çukuru gibi kazýldý çünkü…

4.
“Ölümün kýyýsýnda yaþama sevdalý kalanlara”

Derin Acýlar Laboratuvarýnda (**)
Islak ve çýrýlçýplak elektrik yemenin zorunlu deneðiydim ben
Manyetonun çýkrýðýnda yay gibi gerilip salýnan…
Ruhunu taþkýn akan acýlara
Canýný zindanlara... Filistin askýsýna…
Uykusunu sýzým sýzým sýzýlara
Düþlerini falakaya… Patlayan ellere… Ayaklara
Ve bedenini -çýlgýn akan nehirler gibi- elektriðin ebedi akýþýna kaptýran
Ve yüreðinde elektrik taþýyan
Eylül kanayan bir çocuktum ben…

Unuttum sanýlmasýn;
Her yaným yara, her yaným bere, her yaným çürük…
Her yaným acý, her yaným aðrý, her yaným sýzý
Ve ben “Muhammet oðlu, Ayþe’den olma Savaþ Karaduman”(***)
Karanlýðýn bedenimi yakan yangýnlarýndan
Islak betonun etimi ýsýran soðuðundan
Acýnýn derin sularýnda yediðim vurgunlardan
Ve uykusuz kaldýðým gecelerden öðrendim;
Bir bulutun üzerine uzanýr gibi
Acýlarýn üzerine uzanmayý
Ve ana kucaðýna sýðýnan bebekler gibi
Rüzgârýn buza kesmiþ ninnisiyle gözlerimi kapayýp
Mýþýl mýþýl uykuya dalmayý…

5.
“Acýnýn zulasýnda düþ biriktiren yoldaþlara”

Dalýna tutunamayan
Acýdan sararmýþ yapraklar gibi savrularak
Ýþkencenin ortasýna dökülen
Eylül kanayan bir çocuktum ben…

Günlerce hiç yýkanmadým
Derimi yýrtarcasýna kaþýndým durdum kirden
Bitlendim sonra…
Tenimden kirimden üreyerek kanýmý emen
Ve bedenimde her gün yatýya kalan bitlerimi
Saçlarým, koltuk altým
Ve kasýklarým arasýnda konuk ettim günlerce…

Çocuksu sevinçler
Ve tarifsiz acýlar arasýnda
Oyunlar oynadým hep kendi kendimle
Yabani bir kýsrak gibi koþturup
Sararmýþ bir sayfanýn bozkýrýnda yarýþtýrdým
Sayfanýn dýþýna çýkan ilk bitimi
Kalktým ayakta alkýþladým…

6.
“Bedeni acýdan çýldýrýrken
Bir çiçeði koklayabilmenin özlemine sýðýnanlara”

Daraðacýna assalar
Kellemi koparsalar giyotinle -kýrmýzý bir gül gibi… Gül bir yana dal bir yana-
Kurþuna dizseler
Elektrikli sandalyeye oturtsalar ya da
Gýkým çýkmazdý belki
Ölümden beter küfürler yedim
-övünülecek bir þey deðil… Deðil ama- Bende küfrettim misliyle

Bilge bir çýnara yaslanýr gibi
Acýlarýn gölgesine
Bir çiçeði koklayabilmenin özlemine
Ve sabrýn daðlarý çatlatan suskunluðuna sýðýndým hep
Yaþadýðým ve karþýlýksýz sevgilisi olduðum bu topraklar üzerinde
Çarmýha gerilen Ýsa Mesih’ten çok daha fazla acý çektim
Sorulara suskun kaldým
Yoldaþlarý vermedim ele…
Ýçimde biriken hýnzýrca bir sevinçle
Acýnýn doruðuna çýktýðýmda öðrendim;
Çýðlýklarýmý dýþa vurmanýn
Ve sessizce içime aðlamanýn o korkunç güzelliðini…

7.
“Ýþkence tezgâhlarýnda… Hücrelerde aþkla iþtigal edenlere”

“Konuþ… Konuþ da bitsin bu çile… Teslim ol. ” dedi zebaniler
“Acýlarým, aðrýlarým, sýzýlarým
Hücremin zifiri karanlýðý
Ayazda çýrýlçýplak unutulan bedenim
Dünyaya acýlar doðuran gebe kadýnlar gibi
Göðün arþýna yükselen çýðlýklarým
Yüreðimde dað gibi büyüyen öfkem… Yangýnlarým
Gözyaþlarým insan yanýmdýr.” dedim
Acýlara karþý umarsýz, yaralý bir serçe gibi direndim
“Aþk; fikri isyan ve iþgaldir” dedim
Teslim olmadým…
Ýþkenceye… En olunmaz acýya karþý
Fikrimi aþkla iþgal ve iþtigal ettim
Þiirlere, sevdalara
Gülüþlere ve düþlere sýðýndým hep…

Ve ben; “Muhammet oðlu, Ayþe’den olma Savaþ Karaduman…”
Hücrelerde
Kulaklarý saðýr eden o korkunç sessizlikte
Karanlýkta
Karanlýðýn gözlerimi kör eden gölgesinde öðrendim;
Kendimi arsýz ve yasaklanmýþ düþlere vurmanýn güzelliðini…

8.
“Gökyüzünden ay ýþýðý toplayan devrimci kadýnlara”

Ýþkence nasýl anlatýlabilir ki?
Bir þiire mevzu bahis olunca
Ve nasýl anlatýlabilir ki?
Hem kurbaný, hem tanýðý olununca…
Sözler dilime dolaþýrken
Cümleler dað gibi üzerime devrilirken
Ve acýlar… cehennem yangýný gibi yüreðimi yakarken hala
Nasýl anlatýlabilir ki?
Ruhumun o amansýz ve derin sýzýsý…

Ýþkence;
Sokakta oyuna dalan çocukluðumu linç ederek öldüren
Sevincimi ganimet gibi yaðmalayýp duran
Ve gülüþümü duvarlara yaslayýp yaslayýp kurþuna dizen
Ve bedenimi
Ve ruhumu alçakça istila eden devletin kendisiydi…

Ýþkence;
Bedenimi acýmasýzca yakýp kül eden ýssýz bir cehennem
Gecelerimi tarumar eden korkunç bir heyula
Ve uykularýma alçakça arkadan çöken hain bir karabasandý…

Ýþkence; acýnýn ve çýplak bedenlerinin üzerini örtmek için
Gökyüzünden ay ýþýðý toplayan kadýnlarýn
Yüreðimde parça tesirli bomba gibi patlayan çýðlýklarý (****)
Ve geceleri kýyýsýnda yürüdüðüm dipsiz bir uçurumdu…

Ýþkence; biraz düþ, biraz gerçek
Hücremde karakýþ, dýþarýda bahar
Tutsaklýk… Özgürlük
Ölüm ve yaþam arasýndaki o korkunç çeliþki
Hücremin karanlýk dehlizlerinde peþine düþtüðüm aydýnlýk bir düþtü…
Annemin uçsuz bucaksýz gülüþü
Kollarýna sarýþýydý beni
Gözlerine daldýðým çocukluk aþkým
Sevda ateþim, ilk göz aðrým
Sevinçlerim, telaþlarým
Avuçlarýmda yýldýzlar gibi yanýp sönen ateþ böcekleriydi…
Bedenimde ve ruhumda sonsuz bir devinimle savaþan
Zýtlarýn diyalektik birliði
Acý ve umut… zulüm ve direniþ… korku ve cesaret
Sebepsiz gülüþ… ýssýz gözyaþý
Sessizliði yýrtan çýðlýk… Kulaklarý saðýr eden suskunluk
Zindan ve gün ýþýðý
Üþüyen bedenim…
Ve yangýnýydý yüreðimin…

9.
“12 Eylül barbarlýðýnýn idam ettiði yoldaþlara”

Ezenlerin tekerine çomak sokmaktan suçlu
Ve görüldüðü her yerde vurulacak olan
Eylül kanayan bir çocuktum ben…

Ýþkence tezgâhlarý, halüsinasyonlar ve hücreler arasýnda
Kellemi koparýp alan giyotini suyolu yaptým her gün
Kanýmýn çekildiði elektrikli sandalyeye oturtuldum milyonlarca kez
Gülüþü çalýnan bir çocuðun gözyaþlarýnda dizildim kurþuna
Ve boynumu ince bir dal gibi kýran daraðacýna asýldým defalarca
Bir aný, bin yýl süren acýlara ve zulme karþý direndim
Ve acýlarýn günlüðünü not ettim yüreðime…

10.
“acý ve çýðlýklarýný tarihin en aðýr, en uzun sayfasýna not edenlere”

Ey hayat! Yanýtla beni
Hain ve korkak bir gölge gibi köþe bucak kaçma öyle
Karþýma çýk
Utanma...

Acýnýn ve zulmün tarihini
Sayfa sayfa açtým yeryüzüne
Aradým;
En uzun, en aðýr sayfalarýnda buldum çýðlýklarýmý…
Gözyaþlarým kayýptý
Tarihini yazdým gözyaþlarýmýn yeni baþtan; aðlayarak
Ve acýlarýmý damla damla yükledim bulutlara…

Bir Eylül sabahý
Anamdan doðar gibi soyundum çýrýlçýplak
Sularýna daldým
Martý çýðlýklarýna, dalgalara
Yosun kokan rüzgârlara saldým kendimi
Paslý bir somun gibi
Soluma döndüre döndüre
Yüreðimden söküp attým acýlarýmý…
Ýçimde dolaþan kirli bir çamaþýr gibi
Ruhumda kuruyup kalan acýlarýn lekesini
Günler boyu mavisinde yýkadým
Ve gülüþüne tutuna tutuna sevgilimin
Güneþin ýþýklarýna astým ruhumu…
Teþekkürler Karadeniz… Teþekkürler sevgilim…

Ey hayat!
Utançlarýný kaçýrýr gibi
Gözlerini kaçýrma benden
Kapama…
Kapama gözlerini
Asýrlar boyu paslý bir çivi gibi
Gözlerimde çakýlý kalan acýlara bakarak yanýtla beni
Yanýtla…
Yanýtla ki, içimde biriktirdiðim sualler anlamýný yitirsin artýk;
Hangi merhametsiz tanrýnýn
Hangi iðrenç iblisin
Ve hangi barbar kralýn elleriydi bedenimi parçalara ayýran?
Ve hangi cehennemin kor ateþiydi yüreðimi yakýp kül eden?
Ve hangi tanrý, hangi din, hangi inanç
Ve hangi kutsal kitap emretti?
Bedenimi kýyamete uðratan bu çýldýrmýþ zamanlarda yaþamayý
Ve Ýçinden insan geçmeyen bu korkunç zalimliði…

11.
“En güzel düþümüze; aþka ve özgürlüðe”

Özgürlük… Ey Özgürlük!
Kavgasýný sokaklarda, zindanlarda verdiðim
Uðrunda bedeller ödediðim
Ölümlerden, belalardan döndüðüm
Acýlar
Ayrýlýklar
Özlemlerle sýnandýðým
Varlýðýný dünya halklarýna armaðan etmek için
Ölümüne savaþtýðým
En güzel düþüm benim…

Özgürlük… Ey Özgürlük!
Dudaklarýmý yakan bir öpüþ kýrýntýsý
Toz zerresi kadar gülüþ
Mini minnacýk bir düþ
Bir tutam umut
Bir dilim sevda, bir demet sevinç
Karanlýðý yýrtan küçücük bir ýþýk
Ve insanlýða armaðan edilebilecek her güzel anýn için
Ben hazýrým yine de;
Ne kadar ödenmemiþ bedelin varsa hepsini ödemeye…

12.
“Ýþkence sýrasýnda yeþerttiðim ve sevgilim için topladýðým çiçeklere”

Bu gün kafam hafif esrik
Kaybolan gün ýþýðý
Ve kimsesiz bir akþamüzeriyim
Melankolik bir aþk þarkýsý dinliyorum baþa sarýp defalarca…
Sýcak bir çay
Ve zehir zýkkým ucuz tütün eþliðinde
Acýlarýn izini, aþkýn ezgileriyle harmanlýyorum birbirine
Ve… çözülmesi zor bir bilmece gibi
Þiirini yazýyorum acýlarýn
Ve ben ” Muhammet oðlu, Ayþe’den olma Savaþ Karaduman…”
Tarihe not düþüyorum
“Devlet eliyle umutlarý ve düþleri alçakça arkadan vurulan
Eylül kanayan bir çocuktum ben… “
Unutmadým…

13.
“Kýzýma ve sevgilime”

Düþlerimi diþime ve týrnaðýma katarak
Kan ter devrim içinde
Kýzýma sevinçler biriktirmek
Dipsiz bir okyanusa dalar gibi
Göðsüme sýðmayan büyük bir aþkla
Sevgilimin gözlerine dalýp dalýp gitmek
Bir denizi öper gibi kýyýsýndan
Mavisine sarýla sarýla
Güneþle ay arasýnda
Med ve Cezir ortasýnda
Dalga dalga
Yüksele alçala
Dudaklarýma çarpan dudaklarýný
Öpmek… Öpmek… Öpmek istiyorum…

Sevgilimin saçlarýna düþen kar
Yaðmur
Gözlerinden taþan ay
Yýldýzlar
Güneþ
Ve mavi göðün altýnda
Kalabalýk bir sokak
Issýz bir dað baþýnda
Çýldýrmýþ bir okyanus
Bir orman
El ele tutuþtuðumuz bir halay ortasýnda
Þehrin meydanlarýnda
Gülüþü yüzünden taþan bir çocuk aðzý gibi
Ýçime sýðmayan sevinç
Ve sevgilimin beni saran kollarýnda
yüreðimde salýna salýna dolanan bir aþk tadýnda
Hiçbir þeyi umursamadan
Hiçbir þeye aldýrmadan
Aðýz dolusu haykýra haykýra
Gülmek… Gülmek… Gülmek istiyorum…

12 Eylül 2015/ Savaþ Karaduman


(*) Elektrik iletkenliðinin ve þiddetinin daha fazla artýrýlmasý, elektriðin bir iþkence yöntemi olarak bedenimize daha fazla acý vermesi, bedenimizi daha fazla hasara uðratmasý ve direnme gücümüzün zayýflatýlmasý için bütün vücudumuz elektrik verme esnasýnda suyla ýslatýlýrdý.

(**) Derin Araþtýrma Laboratuvarý (DAL) 12 Eylül döneminde özellikle Ankara Emniyetinde faaliyet yürüten özel sorgu ve iþkence ekibinin adý. Þiirde “Derin Acýlar Laboratuvarý” olarak deðiþtirdim… Ben DAL ekibi tarafýndan sorgulanmadým ama birçok yoldaþýmýz DAL tarafýndan aðýr iþkencelere maruz kalarak sorgulandý.

(***) Resmi kimlik bilgilerinde ana adým “Ayþe” diye geçse de aslýnda çocukluðundan beri annemin bilinen adý Lütfiye’dir. Annem için “Ayþe” adý kimlikte unutulup kalmýþ ve hiç kimse tarafýndan bilinmeyen hükümsüz bir isimdir aslýnda… Aile içinde ve çevremizdeki herkes kendisine “Lütfiye “ bizim devrimci uþaklar ise “Lütfiye ana” diye seslenir. Bende iþkence tezgâhýnda doðal olarak ana adýmý hep “Lütfiye” diye tekrarladýðýmdan “anasýnýn adýný bile bilmiyor. Oruspu çocuðu…” diye çok aðýr dayaklar yemiþ ve çok aðýr hakaretler iþitmiþtim.
Mahkemede ise defalarca ana adýmý sormalarý ve benim ise ýsrarla ve þüpheye yer býrakmayacak bir biçimde “Lütfiye” diye tekrarlamam ve ellerindeki kimlikte yazan ana adýyla benim yanýtýmýn ayný olmayýþý karþýsýnda þaþkýnlýða düþen mahkeme heyetinin “yazýk, anasýnýn adýný bile hatýrlamýyor… Ýþkencede kafayý iyice sýyýrdý herhalde ” diye þaþkýnlýkla ve acýyan gözlerle birbirlerine bakmalarý ve bana ana adýmý hatýrlatmaya yardýmcý olmak için kâtibe hanýma yüksek sesle “yaz kýzým, ana adý Ayþe” diye seslenmelerini hiç unutamam…
“Muhammet oðlu, Ayþe’den olma Savaþ Karaduman… ” diye baþlayan ve “Kurtuluþ örgütü üyesi olmaktan ve devleti silah zoruyla yýkmaya teþebbüsten…” suçlamalarla devam eden bu cümle yukarýdaki hikâye nedeniyle sorguya her çýktýðýmda iþkencecilerin benimle kafa bulmak ve alay etmek için defalarca tekrarladýklarý bir cümleydi… Aklýma kazýnmýþ.

(****) ”…Acýlarýn ve çýplak bedenlerinin üzerini örtmek için
Gökyüzünden ay ýþýðý toplayan kadýnlarýn
Yüreðimde parça tesirli bomba gibi patlayan çýðlýklarý…” ný unutmak olmaz…

Ýþkence tezgâhlarýnda zorba hükümdarlara ve cehennem zebanilerine teslim olmayan, acýnýn ve zulmün karanlýðýna karþý her þafak vakti güneþi yeniden doðuran, düþlerini, gülüþlerini ve umutlarýný insanlýðýn ortak mirasý olarak tüm dünyaya armaðan eden o güzel gülüþlü, o asi, o cesur ve o iyi yürekli ve her daim düþleri özgürlük, düþleri devrim ve düþleri sevda yüklü olan muhteþem yol arkadaþlarýmýza sonsuz saygýyla…

Kadýnlarýn acýlarýný, gördükleri zulmü, yaþadýklarý duygularý ve içlerindeki fýrtýnalarý hikâye etmek, þiire ve romanlara konu etmek kadýn duyarlýlýðýna sahip olmayan biz erkeklere düþmez… Umarým iþkence tezgâhlarýnda sorgulardan geçmiþ, cezaevlerinde yatmýþ kadýn yoldaþlarýmýzda kendi hikâyelerini, kendi dilleri ve duygularýyla anlatýrlar.

Çünkü acýlarýnda, sevdalarýnda dili vardýr… Ve o dil insanlýðýn ortak dilidir.

Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.