af
Bilmek
Dün
yorgun düþen bir kelime çaldý,
epeydir kimseye açýlmayan dargýn kapýmý.
Gittikçe Zebercetleþen uykularýma bir ket vuruldu dün.
Bir aþk çalacak sanmýþtým kapýmý, herkes gibi, ben de
ama “Bilmek”
bütün o heybetiyle hýrpaladý
yoksul
ve dargýn kapýmý.
Ýþte…
Her þey
kapýyý kýrmasýyla baþladý “Bilmek”in.
Konuþmak için açýlan aðzýma bir “sus”,
yürümek için attýðým adýma bir “dur”,
düþünmek için kapadýðým gözlerime bir “niçin?”
aþk etti bu hýrçýn kelime.
Artýk,
ürkek bir zaðar adýmlýyor avluda.
Titrek ve kör bir zaðar
koklayarak arýyor yemekleri.
Ruhu huzursuz eden insan ürümelerine saðýr,
kibirli leyleklerin süzülüþüne kayýtsýz…
Ürkek bir zaðar var avluda
çünkü
“korkaklýða elveda” geçti az önce
kýrýlmýþ kapýnýn üzerinden.
Avludaki havuzun yanýnda
yere çalýnmýþ bir kara sevda postu duruyor.
“Bilmek”
soðuk bir rüzgar esince
sükuta bürünüyor.
Ürkek zaðar ise
postun üzerinde uzanýyor artýk.
“Bilmek”
aðzýnýn kenarýnda beliren alaycý bir kývrýmla
posta uzanmýþ zaðarý seyretmektedir þu an.
’Ürkek zaðarý var etmiþ’ edasýyla bakmaktadýr “Bilmek”.
“Bilmek”, havuza eðilmiþtir bir an,
ürkek bir zaðar yansýr ay ýþýðýnýn altýnda.
“Bilmek”, iyi bilmektedir kendini,
zaðar ise koca bir “Bilmek”.
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.