Yoktun!
sustum
susmak kýrgýnlýksa
sustum iþte
solgun bir gül gibi
ýssýz bir çöl gibi
sustum
Yolcuyum
uzak
çok uzaklardan geldim
yorgunum
ellerim boþ, boynum bükük
gözyaþý dolu heybemde
kalbimi alýp getirdim sana
ayrýlýklarla delik deþik kalbimi
getirecek baþka bir þeyimde yoktu
Dalýmda güz türküleri
koynumda ateþ
seni aradým kentin dar sokaklarýnda
yalnýz
yorgun
ve
yaralý
yoktun
üþüdükçe, uzadý yokluðun
Hangi çocuða sordum, aðladý
hangi ýrmaða sordum, çaðladý
hangi Çiçeðe sordum boyun büktü
hangi aðaça sordum yaprak döktü
sýðýndýðým kuþlar da uçtu gitti
bir baþýma kaldým ortalarda
Sen ki, yetim bir bahçede
bir tomurcuktun hayatýn kollarýnda
çiçeklerin nazlýsý, küskünüydün gönlümün
bütün gün seni aradým
yorgun
yaralý
ve
yalnýz
acýlý bir yel gibi
dolaþtým durdum sokaklarý
yoktun
Pýnarlara sordum akýp gittiler
yýldýzlara sordum bir bir söndüler
sigaramý efkâr ettim savurdum gökyüzüne
sonbahar sardý boynumu yaprak yaprak
sonra yavaþ yavaþ bedenime girdi acý
senden ne bir ses vardý, ne de bir nefes
Sokak çocuklarýna anlattým seni
yaþlý bir dilenciye paylaþtým sevgimi
hasretimi bir çiçeðin mavi gözlerine býraktým
boyun büktü
Gülüþünü, gözlerini, sesini takýp koluma
vedalar býraktýðým durakta þiirler okudum
aklýmý yitirdiðimi sanýyordu insanlar ,
acýyan gözlerle bakýyordu herkes
Sonra gözlerimi,
aðlamaktan yorgun gözlerimi
kara trenlere mendil sallayarak
ulaþamayacaðým uzaklara yolcu ettim
bir vagona kilitleyip duygularýmý
bin ah sürüp dudaklarýma
sustum!
Unutulmuþ sahipsiz ezgiler gibi
ne kadar susulacaksa o kadar sustum
yaslanýp hüzün kokulu anýlara
yere çaldým kara bahtýmý
...
Ýstedimki,
kalbinin durduðu yer
kalbimin durduðu yer olsun...
Nuri CAN