3. MÜSÂFİR
Nerelisin ey yolcu? Diye sorarlar...
Âdem babam, Cennet-i Âlâ’dan,
Ben ise, bu dünya’da bir gariban...
Cevaplarým her zaman...
Ancak!...
Ben de bir gün, göç edece’m,
Bu ecnebî diyarlardan...
Dönece’m anama-atama,
Gidece’m asýl vatanýma...
Terk edece’m birgün buralarý,
Ben de birgün görece’m oralarý...
Kim kalmak istemiþ te burada kalmýþ,
Ki ben de kalayým...
Kim gidip te oradan dönmuþ,
Ki ben de döneyim...
Bu fâni dünya, bir bey konâð,
Geldik, gördük ve gidiciyiz uçmaða...
Geldik torlak, bilmedik doymak...
Unuttuk ki, bu dünyâ, ancak bir konak...
Göründü bize, yalan dünya kýrnak...
Her þeyi istedik, banmak ve yutmak...
Lâkin, dünya ise, koskoca bir muðlak...
Bilmeliydik bunu, önceden mutlak!...
Ey hancý!
Bir þey istiyorum, sana sormak...
Senden sonra, bu han kime kalacak?
Bilmezmisin ki, her þey yýkýlacak,
Sen de yok olacak... Olacaksýn kuru toprak...
O zaman, ne toplarsýn yýðmak,
Sanki düþmeyecekmiþ bu çardak...
Görmezmisin ki, her tarafý çatlak...
Hiç bilmiyorsun ki, gece gündüz durmak...
Anladýn mý þimdik,
Nereden gelek, nereye gidek!...
Nicin gelek, neden gidek!...
Bil ki, bu dünya, ancak bir konmak,
Sen de onda, bir kýsa oturak!...
Senden önce, böyleydi bu dünyâ...
Senden sonra da, böyle kalacak bu hülyâ...
Ey hancý!...
Aldanma paraya, turaya...
Sallanma oraya, buraya...
Mâzallah, düþersin bir pusuya...
Bak þuraya, dosdoðru yola!...
Nereye gider bu acaba?...
Aç gözünü ve kalb kulaðýný...
Ver gönlünü, al dermanýný...
Bak ne buyuruyor Mevlam’ýn Kur’ân’ý...
Züyyine li-nnâsi hubbu’þ-þehevâti mine’n-nisâi,
Ve’l-benîne ve’l-kanâtîri’l-mükantarati,
Mine’z-zehebi ve’l-fiddati,
Ve’l-hayli’l-müsevvemeti,
Ve’l-en’âmi ve’l-hars...
Süslendi nefsânî arzular insanlara,
Bilhassa kadýnlara ve oðullara,
Yýðýn yýðýn biriktirilmiþ gümüþ ve altýnlara,
Salma atlara, ekinlere ve hayvanlara...
Metâü’l-hayati’d-dünyâ,
Vallahu ýndehû husnu’l-meâb...
Bil ki, bunlar dünyanýn geçici menfaatleri...
Halbuki, varýlacak güzel yeri...
Ancak Allah’ýn katýdýr...
Bre hemþeri!...
Þimdi, ey yoldaþ!...
Duâ et Rabbine, göz yaþýn ile,
Versin muhabbeti kalbine...
Nasip etsin sana ve âilene,
En güzel cennetini, ve dahî güzel cemâlini...
Ya Rabb!.. Nasip et bu fakir kuluna,
Firdevs-i cennetini,
Müþâhede etsin oradan,
Senin nur cemâlini!...
Âmin, vesselam... (17-18 Ekim 2020)
SÖZLÜK:
Uçmak (eski türk.) – cennet.
Torlak (türk.) – genç, toy, acemi. Terbiye görmemiþ, evcilleþmemiþ, hergele. Tekkeye yeni giren acemi derviþ.
Muðlak (arab.) – anlaþýlmaz, karýþýk, çapraþýk.
Hülyâ (arab.) – gerçekleþmesi özlenerek zihinde kurulan ve insaný oyalayýp avutan hayal, tatlý kuruntu, tahayyül.
Sûre-i Âl-i Ýmran, 3/14.
Hemþeri yâni hemþehri (fars.) – ayný þehirden, memleketten. Arkadaþ. Ahbap.
Muhabbet (arab.) – sevgi, aþk, sevda.
Müþâhede (arab.) – gözle görmek.
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.