Kâinatta zerre dahi deðildik
Kaderimiz "Kûn!" emriyle buluþtu.
Katre olduk, kýyâm ettik eðildik
Candan içe yeni bir can oluþtu...
Bir meleðin sînesine yaslandýk
Ýnayet-i Rahmân ile beslendik
Elzem olan uzuvlarla süslendik
Varlýðýmýz çehrede hoþ gülüþtü.
Karar hakký naza kalsa çýkmazdýk
Ýlelebet yüzer, aslâ býkmazdýk
Farklý âlem var deseler, bakmazdýk
Makul süre dokuz aylýk kalýþtý.
An gelince; anýlarý dökerek
Düþtük yola, üryan ve âh çekerek
Gül içinden gün yüzüne çýkarak
Gözlerimiz gökyüzüne alýþtý...
Tarif için fazla söze ne gerek
Ol demeden oluyordu her dilek
Rayihasý misk ü amber o melek
Gece gündüz bizim için çalýþtý
Kýrk yamalý çul olsa da eyninde
En þerefli pâye vardý boynunda
Can sütüyle kaslanýrken koynunda
Aramýzda sonsuz sevgi geliþti...
Kum saati sürat ile akarken
Yol uzundu, vakit henüz çok erken(!)
Gönlümüze uygun saray bakarken
Gözümüze kefen bezi iliþti
Hakikati haykýrsa da her salâ
Sormuyorduk ne içindir musalla
Zaman denen þaka bilmez ukala
Anlarýný ömrümüzle bölüþtü
Anladýk ki yalancýymýþ her bahar
Hiç kimseye yâr deðilmiþ bu diyâr
Sinden içe yoldan öte bir yol var
Göç etmenin diðer adý ölüþtü...
Can verene baþ eð derken her baþak
K/ayýp eder "z"ye esir bir kuþak
Anlaþýlýr, dönülünce son kavþak
Gaflet neymiþ, ve bu nasýl dalýþtý!
Ýkram deyip, kapýmýzý çalana
Hece sunduk, bal tadýnda... alana!
Sözüm, hâna kazýk çakýp kalana
-ne bir ikaz, ne de korku salýþtý-...
Mecit Aktürk