KİRAZ AĞACI (15)
Gelmeye göre haziran sýcaklarý;
Yuvarlak tatlý,
çifte küpeli
viþne kýrmýzýsý renkli
meyvalarla dolandýn,
Kiraz Aðacý’m.
Üstünde öbek-öbek
kelebek-böcek
haþýr-neþir,
yapraklarýn zümrüt yeþil,
meyvan ballý-mý-ballý,
dilim damaðýma yapýþtý kaldý.
Þu anda ülkemde
her nedense;
bir saray uþaðý,
bir entellektüel avukat ahmaðý,
aptalca
hem kendine atýyor kazýk
hemde baþkan olduðu Meslek Odasý’na,
yazýk!
Mangaldaki ateþi almaya maþa olarak kullanan,
keyifinden el -avuç ovuþturan,
iki diplomalý bir Hünkar ise sarayýnda çok mutlu,
ateþten eli yanmýyacaðýndan.
Günün birinde “Kadý Baþý” olmaya umutlu
böyle bir adam,
böyle bir avukat
birgün köþeye sýkýþýr mutlak.
“Ben önermedim Çoklu Baro’yu!”diye
kendince baþka bir oyun oynuyor
ve kendini kurtaracaðýný sanýyor!
Adý üstünde;
Bu bir Ali-Cengiz Oyunu!
Sen tabiki bilmezsin ne Baro’yu,
ne Ali-Cengiz’in kim olduðunu
deðil mi?
Ýyisi mi,
Her iki masalý sana
baþýndan-sonuna
anlatayým
Kiraz Aðacý’m:
“Vaktin bir zamanýnda
Ali-Cengiz adýnda
her türlü hile ve ayak oyununu iyi bilen,
kýlýktan-kýlýða giren
düzenbaz-hokkabaz-madrabaz cinsinden,
hüneri ile ünlü bir sihirbaz varmþ.
Bu feyz oðlu,
-yani ilim ve bilgi dolu-
namý Metin olan
-cessur ve dayanýklý adam-
korku ve baský ile yönetilen bir ülkede yaþarmýþ.
Gel zaman-git zaman
sihirbazýn ünü dilden dile dolaþmýþ
Hünkar‘ýn kulaðýna gelecek kadar da artmýþ.
Bu adam
kimlik ve kýyafet deðiþtirdiðinden durmadan,
onu tanýmýyormuþ hiç kimse.
Her neyse;
Ýtibardan tasarruf etmeyen Sultan merakýndan çatlamýþ
-tabiki lafýn geliþi-
ve ferman çýkarmýþ.
Demiþ ki;
“Kim Ali-Cengiz oyunlarýnýn sýrrýný
bana açýklarsa,
yapacaðým sarayýma „Kadý Baþý!“
ve evlendireceðim onu biricik kýzýmla.
Birçok kiþi koyulmuþ yollara,
hepsinin emelleri boþa çýkýnca,
Keloðlan misali bir velet;
„Masal bu ya!“ diyerek,
baþlamýþ aramaya bu Kýsmet Kuþu‘nu
vede günün birinde
bir yerlerde buluvermiþ onu.
Birde ona çýrak olup, sýrrýný öðrenince,
yanýndan kaçývermiþ gizlice bir gece.
Ama ustasý Ali-Cengiz durur mu?
Tabiki düþmüþ peþine.
Yelken kulak çýrak da çok kurnazmýþ,
kanat açar-kuþ olup uçarmýþ.
Ali-Cengiz kartal olmuþ varmýþ kuþun yanýna,
oðlan it olmuþ, Ali-Cengiz kurt
baþlamýþ amansýz bir kovalamaca.
Her ikiside böylece deðiþtirip kýlýk
hünerden hünere geçe-geçe,
gelmiþler Meraklý Sultan‘ýn ülkesine
ve oðlan bir demet çiçek olmup atlamýþ kucaðýna.
Þaþkýn Sultan aval-aval bakarken olanlara,
Ali-Cengiz küçük bir kýz olup yeltenmiþ çiçeði kapmaya,
çiçek daðýlmýþ, bir avuç buðday olup yere yayýlmýþ,
Ali-Cengiz tavuk olmuþ buðdaylara saldýrmýþ,
oðlan tilki olup-tavuðu boðazýndan boðmuþ.
Hükkar ise birden-bire aslan olmuþ;
„ Ben, benden daha akýllý olana dayanamam!“ demiþ
ve salak tilkiyi yemiþ.“
Bu masaldan alýnacak hisse ise þöyle;
Ülkemde bugünlerde
avukat olacak
bir kepçe kulak,
durmadan kýyafet ve kiþilik deðiþtirip,
madrabaz, sihirbaz, hokkabaz, düzenbaz, canbaz
baðnazlýðý ile
tilki gibi kurnazca gayesine ulaþacaðýný sanýyor,
bence yanýlýyor.
Birde; “Grup Yorum suçlu!” diye
Ölüm Orucu uðruna ölenlere
dil uzatmazmý bu yalak?
kafam ha attý, ha atacak!
Direniþleri uðruna
yürüyen Baro Baþkanlarý
Polis tarafýndan sokulmazken Ankara!ya
Türkiye Barolar Birliði Baþkaný
bu avukat
yandaþlarýyla Anýtkabir’e gidiyor;
“Þip-þak!”
Ata’mýn huzurunda birde Fotoðraf çektiriyor.
Ben insan olduðumdan utandým,
Kiraz Aðacý’m?
Keþke senin gibi bende aðaç olaydým,
olaydým-olaydým da
her baharada çiçek açaydým;
haziranda meyva
Ýnsaný mutlu kýlmaya,
arý-kelebek-böcek
üstümde öbek-öbek,
haþýr-neþir,
yapraklarým zümrüt yeþil,
meyvam ballý-mý-ballý,
doyurmaya insaný,
sonbaharda solunca yaprak,
kopup-düþecek topraða
umut olarak
her yýl yeniden doðacaðým
yaprak-çiçek-meyva olacaðým;
“Tadlandýrmak için gözü, nefsi ve damaðý.”
Ama ülkemde bir entellektüel insan ahmaðý,
nedense anlamadan yaptýðý hatayý
kendine atacak devamlý kazýk,
baþkan olduðu Meslek Odasý’na yazýk!
Sosyal Medyada Paylaşın:
Oğuz Can Hayali Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.