GÜNEŞTEN HİLALİN GÖLGESİNDE
GÜNEÞTEN
HÝLALÝN
GÖLGESÝNDE
Bilal Yavuz
Hira Yayýnlarý
CENNETÝN CEHENNEMÝ
yorgunlukta beyaz kurdelalý kalbin
ensarla muhacirin yoklukta paylaþtýðý
eski medine evleri kokuyor þimdi
kusacak kadar fazla bolluðun ortasýnda
hayatýn damarlarýnda týkanýrcasýna
üstü kocaman bir kýþla kaplý daðlar gibi
akýyorsun tünelden bükülmüþ sýrtýnla
bebeklerin henüz açýlmamýþ gözlerinden
sebepsiz gülüþlerinden öpüyorsun
hoyrat yontlarýn yelesine bir öpüþ sanki
çul kilimlerde yer sofralarý kalbin
göðertide gökekinler, harman nefesi
helal lokmalar gibi kursaða dizilmeyen
üryan yavrularýn nasýrlý avuçlarýnda orak
ütüsüz yüzlerinde pürüzsüz memleket
pak soluklarýnda düðürcük çorbalarý
köy gibi nezihtik hep güzeli düþlerken
güðümleri binbir çilesiyle kaynatan
hevesi tandýr egiþe takýlý nenelerce
tütünü kucaklarcasýna saran atalar
kalaysýz tasta bayat somunlar kalbin
týðlarý tesbih çekercesine nakýþlatan
teyzelerin dillerinde dilsiz naðmeler
hep saflýðý çaðýrýr kýdemli ýsrarla
yaðmurunu bekleyen toprak misali
çünkü anadolum tutunamaz içtensiz
ve bakma pehlivan durduðuna
naylonlar küresinde duramaz ruhsuz
salýncak gözlerinde acýlar sallanýr
çocuklara bakarken iki misket sanki
usanmadan yüreðine yuvarlanan
hafýzan kaybetmek istiyor kendini
sen hep o tel örgülerle çevrili
çocukluklarýn düþlerini yýldýzlayan
dýþardan cennet, içerden cehennem
pek nazlý pek havalý çokça yangýn
ulaþýlmaz lojman parkýydýn
TOPRAK DENÝZÝNDE ATEÞTEN KADIRGA
ranzalar dilsiz, yorganlar ki cehennem pisti
Kýzkulesi deðil miydi þair kýlan özlerimizi
çalýmlý Ayasofya, filinta Sultanahmet
leyla ile mecnun gibi bakýþýrken karþýmýzýn karþýsýnda
Üsküdar, aþkýn baþkenti deðil de neydi
dinmez, beyhude, ciðerimin gök gürültüsü
gözkapaklarým acýyla çeksin fosilli kehribar gözlerinizi
koparmadan kadim gurbetin antik tespih ipini
ve hiç deðilse hayaliniz
hayrandýr can evlerimiz
lambalar tenhalýðý tutuþurken karanlýk sular civarýnda
oysa bir simit yetiyordu muhteþem mutlu uçuþlara
yüreðini paramparça eder gibi kursaðýnda
avuçlarda lokma lokma hayatla öpüþürken akça martýlar
susardýnýz, susku bile aniden marþlar tüterdi
seherin ölümcül serinliði öksüz Gülhane banklarýnda
burada yastýðý gazete kaðýtlarý sefil bir adam
orada çin çayý eþliðinde sýcaktan üþüyen bir kadýn
boðazýn dinmeyen dalgalý rýhtýmlarý sonra
kendini vururken ürperti kayalýklarýna
yokluk denizinde varlýk aðýna takýlan yunuslar
çýrpýnýrken yaþamak azmiyle sýnýrlar tabutunda
ellerinle kaburga kývrýmlarýný kavur kavur kavrayarak
kendini yarma isteði kuþ cývýltýlarý aralýðýnda
bendini kanatlar çýkarmaya zorlayan kamburluklar
oysa yetiyordu sonbahar saçlarýnýn oval incilerine
toka niyetiyle takýlý o baharatlar karanfili
dallarýna serçeler konan çocuklarý gördükçe
dallarýndan koparýlan idamlýk gençler kalbin zihninde
obruklar, koyunlarda derin yaralar þöleni
tebessüm eder gibi aðlayýþlar þu hazin çardaklarda
canýma canýmdan canan; cananýma cananýmdan can
büyük iplik çilesi kördüðüm
Kâlû/Belâ anýndan mahþer demine kadar
odaklan En Sevgili hazretlerininnoksansýz sanatlarýna
uydularýný açýk tutmayý gerektirir sevmeler mesleði
sonsuz varedileceðin sonsuz günlerin sonsuzluðuna dek
boðazýn ýþýyan köpükleri olmak sararmýþ güneþ dansýnda
çünkü her ufkun harcý deðil ruhlar diyarýnda
gemileri karadan yürütmek -bir Sevgili- uðruna
ÝNCELÝKLERÝN EFENDÝSÝ
kuþu vefat eden çocuða taziyeye giderdiniz
rengarenk ebabiller yaðardý gül þerbeti kývamýnda
hýçkýrýnca yavrular; namazlar, dualar kýsaltýrdýnýz
mukaddes Sina daðý gibi mübarek sýrtýnýzdan
pak torunlarýn inmek istemeyiþi gönlüm umarsýz
gözyaþlarýnýn tadýný iyi bilen mecalsiz diller hatrýna
geceler, gökadalarca çullanýrken yüreðimin boynuna
ruhumun çocukluðu ahlarken gövdemin maðarasýnda
siz ki hizmetçilerinize dahi öf bile demeyendiniz
söküðünüzü diker, karnýnýzda taþlarla gezerdiniz
ayinlerinin kibriyle -piþtim- der iken nice kavuklu
günde en az yeþtmiþ defa; aþkla istiðfar ederdiniz
cümle canlýlardan; ezilen emekçilerin safýndaydýnýz
ortaya doðru yeþertip öðütleri kimseleri kýrmazdýnýz
kölelerin ki, azadý için hiçbir fýrsatý kaçýrmazdýnýz
anlatmaktan anlattýðýný yaþamayý kaçýrmalar deðildi
yaþamaktan anlatmaya vaktinin kalmayýþý sahih sevgi
ürkek tavþanlarýn mahzun ceylanlarla buluþtuðu
altýndan saflýklar akan ýrmaklar gibi bir geceydi
zarif nehirlerin baþýný taþtan taþa vura vura çaðlayýp
uçurumlardan þelale olarak atlarken ki nezaketi
gibi bir havaydý hilalin pýrýltýsý vururken alýn yazgýmýza
meltemlerin korosu, resmi törendi kulak zarlarýnda
ve hasretin þu daðdan yumruðu gýrtlaðýn yataðýnda
ve zulüm; suskudan tükenen dilceler kördüðüm
vurulan masumlarýn babasýndan kurþun parasý isteyen
otokratlarý þimdi hangi tarih kabul etsin hafýzasýna
ey kalbimizin diktatörü siz diktayý bile güzelleþtirirdiniz
yeter ki bir iþe baþlayýn, kýlýnçlar çiçek açardý buzulda
gitmeseydiniz, bitmeseydik, tutuþsaydýk yaðsaydýk
sevdasý için kavrulan cehennem gibi küfür tepesine
sessizliðiniz, aniden bastýran mutlak bebek gülüþleri
durgunluðunuz, boralarý çekip dindiren kadim kasýrga
dolaþýrdýnýz, kuþlar uçardý sanki okyanuslarýn dibinde
canlar sizsiz, vadilerde þaþkýn gezen þimdi dilsiz “Þuara”
GÖLYAZI
zeytin ormanlarý, gam leylekleri
sazlýkta salýnan nazlý sandallar
Apolyont gölünde mahzun gökada
Aðlayan Çýnarýný aðlaþmakta
sevdaya pervane yel deðirmeni
Eleni’yle Mehmed’i anlatmakta
yerinden yurdundan eden acýlar
bazý mevsimler çýnarýn göðsünden
birkaç damla kan olur göðe damlar
uðultular duyulur Rum evinden
derler ki; aþklarý ah olup tozar
çýðlýklar yükselir harabelerden
ey devrik ulu çýnar; bir bilseler
ne sýrlara þahid ihtiyar gövden
koynunda can veren nice hasretler
hesap günü için bir mahþer bekler
miras hatýralar, Mübadele’den
yüreklerce çarpar zerrelerinde
çýðýrsýn mayaný Zambak Tepesi
dallarýnda; Taþ Mektep öksüzleri
Kazým Paþayý hayýrla yad etsin
daðlan hey Gölyazý, aðla ve çaðla
saplý durdukça tarihin baðrýna
sönmez hakkýn hilali karalarda
MAHZUN SEVÝNÇ
yaþamýn en güzel sahne performansýydý rol yapmamak
içindeki o tamtakýr kavanozun kapaðýný bir sýyýr da gör
içlerden göklere kanatlanan ne kelebekler keþfedeceksin
bayýndýr bakýþlar, güzel bereket suda
tadýlmazýn tadý mý, görülmezin yüzü mü
dallarýnda Gülibriþim çocuklarý; buruk
Petunyalar; kar suyunda serpilen kainat çiçeði
yeþilin nefesini hisset, ak mavilerin taksimini
ýslýðýný bozkýrlarýn, meralarýn utancýný buðuda
ruhunu poyrazlarýn, gülüþünü yaðmurlarýn, dansýný ateþlerin
içindeki boþluða batýrdýðýn çiviler gibi ceset kokan þehirler
içindeki evrenin yýldýzlarýný keþfet gözlerini çevirip kalbine
bir vapur Nuh adaþý; hayret makamý özerk düþüncelere
ve güneþte kavrulan esmer merhamet bozkýr teninde
bir ormanda bir ýrmaðýn bir ceylanla buluþmasý endamlar
sararmýþ mahzun fotoðraflar emsali kartondan albümlerde
filmleri kopmuþ özlemin; paslanmýþ denklanþörü gurbetin
gel etme gel etme gülleri tomruk; ahvah çiðdelerinde
gül þerbetine uzatýrken aðzýný dibine inen serinlik sanki
hilalden bir güneþin altýnda gölgelenirken Güzbatýmý
ölümün üzerine sürüyor motorunu Hamza yürekli
panzerlerin altýna yatan Ömer öfkeli kalbi kýrýklar
savaþ uçaklarýna tornavida fýrlattýran gariban sevda
bir ateþ ki tutuþmaz her fitilde en doðru en dobra
yalan oðlu yalan; yiðitlik destanlarýnda gördüðün
öldürmeler deðil yaþatmaklarmýþ asýl kahramanlýk
tanklarý durduran o þefkat çýplaðý ellerimizden öðrendim
kendisine çevrilen hain namlulara; konuþur gibi mikrofona
son anda dahi -gel vazgeç evladým- diyen ananeler mesela
utanýr sloganlar; iþte bu anlatýlmaz iþte bu yaþanýr
idam isterken bile þu heba edilenlerine üzülen kýrgýnlýk
tutuþmuþ Hakk aþkýyla kavrulmuþ derviþ cehennem hey
sevgilisinin hasmýný beklemektedir; taþkýn
içimde hep bir senler beklemektedir, aþkýn
beklemek; beklemektedir, beklememeyiþleri
beklememek; beklememektedir, bekleyiþleri
gayrý eminim, hüznün en yakýþtýðý gönüldür mahþer yeri
KIYAM SAATÝ
biley taþlarýyla seviþen çetin kýlýnçlar
bileniþin koynu týrmalayan yalçýn düeti
hýyanete vefa, zulme ýslah, çalýma vicdan
markasý mýhlanan
kepaze devranlardan geçtin
kývrak ve keþþaf, býçký ve haklý
karaltýya bir kandil kýsraðýný sürerken dört nala
þamdanlýklar, hýrýltýlar, bazalt kokularý
ökçelerin o baygýn tekrarýnda kaybolmadan
en derine sürülmüþ mahkum
kýnýndan sýyýrmadan boykot sancaðýný
ruhsuzluða, aþksýzlýða, banka bankerlerine
doðrulmaz devrildiði yerden domino taþlarý
çünkü birlik, cümle lehçeleriyle veciz
daha elvan, daha gür, daha kokteyl
bin balyozdan tek yumruk gibi çökmektir tuðlara
oysa biliyordun, sancaktar olduðun kadar
tiryakisiydim sokulgan süzüþlerin
tayfunda uçuþan perçemlerine, dalgýn
uyandýkça tomruklar, yiten saflýk
içinde, büyüdükçe küçülen bir çýkra
oðlaklar, zeytin aðaçlarý, kýraç dað etekleri
açtýran, acar içtenliklere filiz
ki fukara ocaklar, baþkenti insan haklarýnýn
insanlýk, senatolarda bahsi geçen yalnýzca
senatolar, tek diþi kalmýþ canavarýn
edemeyip kendini kendine itiraf
yatsýlarýn kuþtüyü yastýðýnda kývranan yaratýk
nefsinin dahi inanmadýðý týraþlarýna
raðmen PR çalýþmalarýna, ikna odalarýna
halklarýnýn bile gözünde yosma
çünkü gümrahtýk, bir ýrmak ne denli olacaksa
alemi yoktu sökülmenin ifþa ajanslarýna
yetiyordu bir dargýný ondurmak
her lügatte barýnmayan karþýlýksýz kelimesi
en fazla müminlerde anlamýný bulmaktaydý
oysa katrandan kazýnýrken garibanlar
hazmedecek kadar alçak bir sinikliðimiz yoktu
yokluk bazen varlýktýr
varlýklýydýk ve rugan
duruþlarda parýldayan bir urgan gülbankýmýz
nerdeyse gözleriyle devirecek adamlar arasýnda
nerdeyse gözleriyle devirecek madamlar arasýnda
sendelerken de putçuklar
satýrlarýmýz için can atýp durmaktadýr
yeter ki bir rüzgar ya Rahman
neresinden baþlarsak birleyecek
kenetlendikçe suskun
kenetlendikçe eforlarý týngýrdatan
orijinal bir seda
toplayarak dergahýnda
cihad diye çarpan fuad oðlu fuadlara
tarihi iþlevini andýracak
aceb mutluluktan uçuþtu mu melekler
seni gördükten sonra insan yaradýldý diye
seni yani nereye yükselebileceði insanlýðýn
hasýlý onur, miracýnla insan fýtratýna
ölüm ki bildirir kýymetini ebediliðin
göçtün ve güzelleþtirdin
kalbe mevti, göçtün fakat
bu paramparça surlarý kardeþliðin
çaktý yokluðunun zorluðunu körkütük boðaza
þimdi bu kumandan yelkenleri fora
bu sultan gemileri dans ettirecek zilanlarla
mürettebat hani
bir Sur nefesi elzem
birleyen kýyamlara
uzakça afradan, tafradan, hanlýk hýrsýndan
bir de Ýsrafil
baþtan ayaða uyaran
uyanýþlarý birbirine varis kýlan
hýzýrla kýrkbirinci saate uyandýran
KALBÝSTAN GEMÝLERÝ
pek sever saklambacý sevda dediðin
evladý aç kalmasýn diye günden güne
zayýflayan varsýl babalarýn sayýlan kaburga kemiklerinde
analarýn demirden yoksun ama metalden pehlivan kanýnda
pek sever saklambacý sevda dediðin
nice aydýnlýklar ki karanlýk
nice karanlýklar ki aydýnlýk
gösterir aydýnlýða kimliðini karanlýk
öðretir karanlýða benliðini aydýnlýk
ne çare inkarlara beyazlar ýþýklar içinde
ne keder imanlara yusufçuklar kuyusu
oysa küpeþte kýlan geceyi sýr olmaktýr
kaybolana söyle derman hangi ýþýk
pek sever saklambacý sevda dediðin
neyleri nargile gibi tüttüren adamlar
birþey kaybetmez takip etmemekle gündemi
ceplerinde aþkýn gözyaþlarý çiçeði
yaprak güzeli yatsýlardan
patiska seherlerden ahþap oyalardan
ovalara güldancasý kurulan obalardan
aktolgalý otaðlardan
cana bir sinan timsali saplanan
kederi kaderine Elest bezmindensadýk
kökleri göklerin ve dallarý kürenin göðsünde
öyle bir yakýlsýn ki Kalbistan Gemileri
kalmasýn fedakarlýk çiçeklerinden baþka
ýrmaklara býrakýlan ümitlerin öksüzleri
sürsün firavunlarý gazabýn kýzýl denizlerine
destanýný -aþký cephane diye taþýyanlar- nakþetsin
gamlarý gerdanýna ney gibi üfleyen adamlar
düðümlene düðümlene çözülen elmaslarýyla
füzeli akþamlarda kýrlentleri kanter içinde býrakan
milyonlarca yavru aðlarken utanan sýrýtmaktan
vebalinden hayýr onlar da sýyrýlamayacaklar
þimdi mevsim, mahþerde yakalara takýlan çocuk elleri
durdukça boy veren düþler gayrý tartýlarýn denk düþmesi
öyle bir zaman ki bu çaresizlikten tarifsiz cinnetler
çaðýn Ömerlerini dahi ölümün ötesine karþý sarartan
duvarlarda milyarlarca çatýk kaþ sanki sýfatýna
daralýyor sýkýlmýþ yumruktan kurusýký sadýrlar
döþler ki öfkeden çýldýrmýþ saatli birer bomba
toplansa cümle ruhiyatçý deðil derman ümmetin yalazýna
derdini boynunun küfesinde taþýyan adamlar
çünkü birþey yapamamak herkesin birbirinden kaçýrdýðý
ama buruk muhitlerde aðzýna kadar dolup taþan
burada sanarken hayat sürdüðünü bostanýna
orada adalet merhamet için yaþamaktadýr artýk
çünkü Suriye akkordan bir zülfikara dönmenin adýdýr
eninde sonunda siyonizmin baþýnda parçalanan
milyonlarca þehadetten sonra içine çekebildiðin ýtýr
Cebel-i Târýk’da bir figan asýrlardýr dolanýp durmaktadýr
çünkü kýyamet kýyamet büyüyen bir diriliþ vardýr
bir velâdet için ya Rab
ne cehennemler dalgalanýyor
MAVERA TAKVÝMÝNDE BÝR YAPRAK
kýrýmlarda, beraber katledilirken
evladýna kefen olmuþ valide cesetleri
çünkü anneler, þu zamanda bile
çabalar, vefatý nazik göstermeye
kýnalý kekliðine, kýrký çýkmamýþken
bambaþka yörelerde, apayný sahne
hiçbir þey olmamýþ gibi devam etmek hayatýna
günde milyarlar kere, çok kahkaha, az insanlýk
nafile deðil, hoyrat sokak köpeklerinin
gittikçe daha fazla imtinasý, gelip geçenden
oysa gümlememiþ ketum füzelerden
saksýlar, oyuncaklar çýkaran mustazaflar
etti mi hicret, kuþunu, kedisini unutmayan
iþte bu sessizlere, cevrederken tiranlar
masumu terörist, teröristi kahraman
vatanseveri hain, haini yurtsever kýlan
anýrýrken ýslah diye bozgun üzre bozgun çýkaran
bir çeperi, bakýþlara çekmek istiyordu
oysa tam bu zamanlarda tam bu noktada
hayýr, deðil -az sonra, yok -þimdi reklamlar
tuzaklarýn üstünde bir tuzak vardýr gerçeði
usanmadan asýrlardýr, devreye giriyordu
cerenlerin sýcacýk gülüþünü
bölüþürken erenler, þurada
helak olmuþ bir kavim gibi gözler yeþeriyordu
ertesi nesillere, ibret mirasý, kalan talan
aðarýrken aðýr, erkler, bükümler, hendeseler
cümbüþler, tin saatleri sanrý köþklerinde
esrardan savruk, cismiyle bir tan vakti garb
þarka dönüþecektir, yeter ki çemren
çünkü asla dönmeyecek faytonlar balkabaðýna
sabretmek, yarýsýdýr dikey zaferin
BÝLÝNÇ YAZITLARI
idam, fizik saatinin durduðu hazin zaman
yeni bir doðuma yüklü, körpecik devranlara
dibinde depremler gibi sýzlayan kemiklere
ne zaman aldýrýþ eder varis nasýl bir demde
uykular mý gözlere, uyanýþlar mý yakýþýr
bilmem kaçýncý bahar, gökte kaçýncý ýtýr
söyleyin ey rahimler, ekin ne vakit biçilir
özünden kýyametler taþan yiðit asker vaktindir
sen haykýrmasan ben haykýrmasam hangi devir
eðrileni kýlýcýyla; nerede, kim düz edecektir
çarpar alemin nabzý hakkýyla atan yürekte
maðlubiyetten baþka galibiyet mi var katle
inleterek enseleri, muþtularýn muþtasý
doðunca emekçiler birbirinin tam aynasý
kaynaþtýkça hakikiler; zýrhlý, roket iþlemez
musibet olup yaðsa dünya bu bilek bükülmez
teknik, sadrýna iman üfürmeni beklemekte
sanat, baðrýna irfan nakþetmeni özlemekte
diller, kültürler Hakk’ýn ayetidir, inkar etme
kendi ahalin için susadýðýný ey müslüman
kardeþine dilemedikçe düþün tam mý iman
deðil mi ki cümlesi; teðmen ata yadigarý
nedir bu hýnç bu telaþ bu tüketme ihtirasý
vallahi paramparça eyler son vahdeti
ileri gelenler, tanrý edinirse, kibrini
tufan olup kopsa evrenler ne keder Nuhlara
vardýr her dem bir kadýrga en dipteki ruhlara
kesilip nil/fýrat/dicle, çaðlayacak çaðlara
Asr-ý Saadet nurun; iliklere, ýrmaklarca
öyle bir kývýlcým bahþet ki bize ey Rabbî
görmesin baþka bir çýkýþ yol kaçaklar dahi
saçýlan kýrýklarý ancak yangýnlar zamklar
öyleyse yansýn yürekler ta kaynaþana kadar
BEYAZ KARANLIK
Gövdeyle kuþatýlmýþ dinmeyen ruhlarýmýz!
Aðlar, yýrtar kendini sonsuzluk diye diye…
Sanki evvelden tanýþmýþ gibi canlarýmýz;
Yosun gözler boðuk kellede ürkmüþçesine.
Dalardýn; sen deðil, uzaklar koþardý sana.
Bakýþlarýn, sumrularýn sarsýlmaz töresi…
Uyurdun; uyanýþa dönerdi uyku, hýrsla!
Nakýþlarýn, varlýða gebe bir yokluk sanki…
Çiçeðin yüreðinde çiçek açan polenler;
Anlatsýn öykümüzü ceylansý yavrulara…
Yataðanlarla doðranmýþ bataðandý keder;
Mahzunlar mahzeninde kurulmuþ kursaklara.
Dikiþ tutmaz ülküler çaçaron göðüslerde.
Mevte battýkça çýkardýk doðumun yüzüne!
Tabutlar baðýrýyor topraðýn yüreðinde…
Kefenler, kuduruyor okyanuslar dibinde.
Duyamaz; yangýn kuleleri bu cehennemi.
Bulamaz deniz fenerleri þu pus gemiyi…
Bir sýyrýk ki, âlemler saklambaç pýhtýsýnda!
Aklýn dil, vicdânýn göz kesildiði boyutta...
Sisten, çýðlýktan bir kaledir beyaz karanlýk!
Çektikçe çeker göðünü göðüne, haylazca.
Ah ne afet katliam; rahim nurda kayýplýk!
Nadide eriyiþtir; katýþmak, karýþmaza…
DEMLÝ SAÐANAK
Dünyayý sömürmediðin ölçüde erkinsin!
Mülksüzlük; en hýncahýnç mülkü zengin yüreðin.
Iþýk, yürekçe atar karanlýðýn büstünde…
Zulmün celladý adalet peþinde zalim bile!
Derviþ ki sýrf taliptir; talebi, talepsizlik…
Sýð seslere en gökçek refleks derin sessizlik.
Dikilmiþ; inleyiþler gibi mezartaþlarý,
Seyyahý durdurmak isteyen uyartý gibi.
Ýþkilsiz, kavrulanlar için kýþ bir bahardý;
Ýnleyiþ ki beþ mevsim dinmeyen ruh depremi.
Þimdi esmeyen poyrazlarýn bereketinde,
Bir kuraklýktýr gayzer kýlan ötleðenleri…
Bahçeyi tatmak sizsizlikler iþkencesinde,
Saðlamlaþtýrýr bülbülün baðýr kafesini…
Çatlar kafataslarý yeryüzünün koynunda,
Baþý dik gözü yerde kuþlar gezer magmada.
Çürümeye kýyamayan çocuk kemikleri…
Çatýrdar; ahlarýn arþa yükselmesi gibi.
Önlesin kalbin bakýr zehrini kalaycýlar!
Hüngürdesin sipsiler; dile gelsin uzaklar,
Gassallarý kýzartsýn gazelinde kýskaçlar…
Dalgalansýn canlardan bir umman yaþamaklar!
Körükler, esnedikçe týmarhaneler boyu…
Keskin pas; týrnak kýlar bronþa her soluðu!
HELAL GÜZELLÝK
Yüzleri tanýnmayan cesetler arasýnda;
Tanýmama hissi aðýr basan annelerce,
Öldü antik kaygýlar beklenen gün doðunca,
Caiz cemal sofrasý serildi ezgimize…
Deha deha yeþeren rasathaneler kalbin,
Eþ zamanlý indirilen uzay roketleri…
Mümin filozoflar ki ecdadýydý bilimin!
Ýslam, medeniyetlere insanlýk öðretti.
Ey kafataslarýndan parklar doðuran hande!
Yüksel yüksel büstümden üstlerin kursaðýna!
Ufalanýr mumyalar azmin gömütlerinde!
Gýcýklanýr kuþkular ruhlarýn gýrtlaðýnda…
Diriliþe adaklar doðurmalý rahimler;
Akýncýlar aþkýna doðrulmalý gerdekler.
Anneler dantel gibi iþlemeli yelkenler,
Örmeli yýldýzlardan; ýþýl ýþýl þilepler…
Sýlanýn volkanik gölünde yüzen aþýklar,
Haþinleri inletmek o mertlerin cenneti!
Kabre definden sonra aniden canlananlar;
Anlayabilir belki bu araflar pistini…
Deðil dudaklarla nefesdaþ þu mýsralarým!
Kendini bildiðini sanýrsýn, bilemezsin.
Sempati! Neye göre? Nafile çaðrýlarým,
Gözden bakan eremez görküne görünmezin!
KALABALIK YALNIZLIK
Ay: gökkuþaðý çelengiyle arþta bir kuyu,
Namlular alýnlarda volkanik kýþ mevsimi.
Buzulda har kesilen nabýzlarda çarpan su;
Öksüz kalderalar gibi haykýrýr tevhidi…
Ölümcül yerle gök arasý fýþkýran hayat!
Çaðýrýr; hepliðin, hiçliðin tek sahibine…
Uzay okyanusunda inci devran ne bayat,
Heyecanla gelenler hep gider çöküntüyle.
Onlar siyah aydýnlýk! Biz özgürlük tutsaðý!
Onlar havra sessizlik! Biz barýþýn kurbaný!
Unutma! Ey boþluklar çölünden sýzan feyiz,
Kumsaati yurdunda çýdamdýr sermayemiz!
GÜNEÞ HÝLALÝ
telgraf tellerine dizilen kumrular gibiydik
nakýþlarýmýz gökyüzüne dalarcasý dolarken vatana
ezanlar saçlarýný okþardý sayvan zarlarýmýzýn
derimizde erkin ülküler gerilirdi tam ilkeli
alnýmýzda baðýmsýz bir yurdun hayat çizgileri
ellerimiz hür memleket kokardý batarken deryalara
büyüttüðümüz her gonca; çocuk bahçelerinde
kurulmuþ bir Hakikat Devleti çaðýn ufuklarýnda
aþkýn ahlakýyla sancaða çekilen nur yüzlü umutlar
ýrmaktan sofralarca serilir içimizin kýþ çölüne
her dem yeniden diriydik yavrucak heyecanýyla
sola sola baðýþýklýk kazanmak bütün solgunluklara
yoksullar yönetseydi dünya iyileþirdi bilirdik
anneler baþý çekseydi resmi kurumlarda dantel örtüeri
kibirli ve hýrslýlar ezse de arzýn bütün çimlerini
topraðýn sakýndýðý tohumlar henüz çürümemiþti
ezilen gül içinde kabýný yarýp çýkacak yeni bir gonca
inadýna suladýkça azmi güzellik yorgunu vicdanlar
kötüyü iyiliðin selinde boðup yýlmadan susturacaktýk
güneþten hilalin gölgesinde selama duracaktýk
yoktu ümitsizlikten ehem öldürücü nefretlimiz
karanfil yaðmurlarýna karýþan ýhlamur burcularý arasýnda
hakkýný arama meslekleri adalet gününe dek biliyorum
ama nasib et Rab cennetinde bile helal marþlar istiyorum
bizi ordun kýl diz sarsýlmaz fazilet ipine ebabiller gibi
mazluma rüya zalime kabus eyle cehennemlerin tarzý
aþkýn kâbesiydi cihad meydanlarý yoktu itirazýmýz
sevdanla vurur, vurulur, sevdanla yaþar, yaþatýrýz
DAVA ADAMI
kalemini asa diye kuþandýn, kaðýtlarýný sahra
mahþerî bir sükûnetle haykýrdýn asrýn sadrýna
iki parça cama sýðmayan o canlý bakýþlarýnda
yaþama sevincin gibi serpildi müslüman coðrafya
bilirim düðünün bugün; Aliya’ya selam söyle Akif abi
de ki her belde þimdi Srebrenitsa inananlara
öyle yalnýz býrakýldýn ki þu hakikat davanda
ilk nefesini alýr gibi verdiðin son nefesinde bile
takdiri bir baþýna karþýlamak düþtü nasibine
bir ömür çabaladýn; çarpýþtýn Leyla uðruna
sonunda Halid gibi göçtün þehadet aþkýyla
Malcom’a selam söyle abi; Basayev’e, Ahmed Yasin’e
bil ki yarým kalmayacak bu çaðrý aðýr yüreklerde
haleflerin muþtular serpecek mahzun makberine
þimdi bir Asým’ý olarak; Mehmed Âkif’e selam söyle
gözlerim durmuyor Akif abi, dinlemiyor mantýðýmý
Zarifoðlu aðabeyin serçeleri zikretsin topraðýnda
-dünya ne kadar da fani- dercesine yaþadýn, gittin
Sezai üstad gibi deviþi oldun kentin, kesilmedin
gelseydi elinden; bilinç için alemi belgesele çekerdin
Arakan’lý çocuklarca, Bosna’lý annelerce rahmet sana
komþu kýlsýn Rahman; Metin Yüksel’e, Seyyid Kutub’a
Kudüs’ü bileðinde saat diye taþýrdýn Pakdil gibi
görmese de gözlerin, imanýn gördü hür Filistin’i
emaneti savaþtýðý emin elçide olan Kureyþ misali
öyle edepliydin ki; hayran kaldý hakkýn hasmý dahi
bildik eylesin Allah… evliyasýna seni Akif abi…
Ömer’in, Ali’nin, Fâtih’in kalbine yoldaþ etsin kalbini
ÇEKÝRDEK YAÐMURLARI
eðer dünyayý bir kez deðiþtirebilseydim
tüm silahlarý imha etmekle baþlayabilirdim
býçaklara bile ihtiyacýmýz yokmuþ aslýnda
organik þeker, kimyasal içermeyen balon
bez bebek üretimlerini fazlalaþtýrabilirdim
daha çok gülen yüz ve daha az asýk surat
cinnet anlarýnda canavar durdurma butonu
çünkü bir an beklese insanlaþacaktýlar
kentlere bile isteye týkýþýp sürü timsali
daðlarý, ovalarý, ormanlarý yalnýz býrakan
insan asla huzur bulmayacaktý bilirdim
doðaya yeterince daðýlmakla baþlayacaktý
tabiat ahbaplýðý ve ihtiras eriyiþleri
hazcý hýz çaðýnýn açtýðý yabanýl açlýða
özge derman köylerin antik sükunetiydi
dünyayý deðiþtirebilsem deðiþmeyecektim
kökünden bir deðiþime hasret kalan insanlýk
buçuk dönüþümlerle yalnýzca hep yýprandý
bilim ve teknik diye diye büyütüldü oysa
milyonlarca hayatý kül eden jenosit teçhizleri
korkulan taþ devriydi asýl hikmetli çaðlar
meleði iblisleþtirecek çapta ferah imkanlarýyla
yamyamlýktan baþkasý deðil modern dediðin
çýplak ayaklarla sonbahar yapraklarý üstünde
uçurtma þölenlerinde buluþmaktý hayalim
kimsenin kimseyi biçmediði kardeþ halklarla
kültür þenlikleriyle kültürel emperyalizmin
baþýný gövdesinden aþkla ayýrmak isterdim
ihtiyar dünyayý bir kez deðiþtirebilseydim
çocuk gülüþleriyle iyileþtirmeyi denerdim
aldýðýndan fazlasýný vermeyi hobileþtirmek
nükleer yerine fidanlýk üreten bir gençlik
belki gezegenlere ulaþmayacaktý astronotlar
seri ulaþamazdýk o çok mühim yerlere belki
asteroid madenciliði olmayacaktý belki ama
her sabah endiþeyle uyanmayacaktýk inan buna
týrnaklarla kazýyarak, alýn terimizle, emekle
kendi ellerimizle cehenneme çevrilen sinemizle
artýk çýkýþ yok geri dönüþ yok biliyorum
öleceðini bile bile yaþayan canlý azmiyle
yine de yazmak, uyarmak, baðýrmak istiyorum
argýn düþler kayýtlara geçsin hiç deðilse
KUÞ FIRTINASI
toplu intihar eden kuzular kadar buruk kalbin
toplu mezarlarda çürümüþ yorgun iskeletler sanki
ilk cinayetten son katliama kadar evrensel tanýk
daraðaçlarýnýn salýncaðýnda sallanýr masum serçeler
sedefinin içinde bir inci
hep kapanýrken kendine
ne kitaplar yaktý ruhun sýrf ýsýnmak için
bekliyorsun... gidiyorsun sanýyorlar...
ve alanýnda uzman ekiplerce tasarlanan
bir dekorasyona dönüþüyor kadim ýssýzlýk
ne kadar yürürsen yürü, uzarsan uza, büyürsen büyü
dönüp dolaþýp varacaðýn yön çocukluðun kokan yer
bütün duvarlarý yakýlýp yýkýlsa da o ilk evin
nereye gidersen git… kaçamazsýn içinden…
kavuþmaktan kaçamazsýn sevdiklerine derin
yýldýrým çarpan aðacýn döþünde çakan ateþtin
baðýr baðýr baðýrýyor yüreðin… gözlerinde…
yüreðin; göðüs kafesinde yorgun bir tarantula
okyanusta püsküren lavlarla oluþan volkanik ada
kuþ fýrtýnasý senin ki… düpedüz düzsüzlük…
duvarsýzlara çarpa çarpa
boþluðu aþýndýran doku
þimdi neyi susarsan sus atýlacak çýðlýk bellidir
geldiðin bütün duraklarda aslýnda gelmemiþsin
hareket halinde bir iz gibi ömür
parlayýp sönen parlayýp sönen her dem her gün
çok renkli karanlýðýn sahasýnda
bir ev sahibiydin bütün deplasmanlara
ve durulmaz; hortum bitse bile
hortumun göðsündeki hortum
kaybedecek bir maçýn kalmayýnca yorgun kürede
kaybetmeyi bile özlediðin an kanyonlarýn ucunda
kendini býrak ve fýrtýnayý hatýrla
aþkýnýn insaflý kollarýnda son nefesini verircesine
uçmayý öðren; karýþ ummanlara
ODYOLOJÝ
boynu bükük kitaplardýr mezartaþlarý
okumayý söken arif yüreklere
hayýr ölüm deðil; kesinlikle
hep çýldýmýþçasýna yaþamaklar kokturan
bir kütüphanedir; mezarlýk
içiçe aynalar gibi dizili
savaþýyor topraðýn göðsünde aðaç kökleri
maddeye nefes aldýran mana kalbin
virüsleri ezip geçen akyuvarlar aþkýna
sulama kanallarýna düþen yavrular hatrýna
andolsun ki garibanlar
sevgi ateþiyle yakacak
ýssýz kalabalýklarýný ihtiyar dünyalarýnýzýn
göðü rüzgara boyayan kanatlarca
yeri dumana bulayan toynaklarca
ummanlarý tufanlara dolayan yüzgeçlerce
andolsun incinenler kazanacak
þehadet getiren imanlý gerdanlarý
Allah ekber diyerek kýran münafýklar için
cennet ancak cehennemdir; hurileri zebani
ve birleþtirmek hakikiler mesleði
yýldýzlarý galaksi kýlan çekim kuvveti
kalbimizin kalbinin de kalbinde haznedar
rayýndan çýkmýþ vagonlar mý Ümmet
oysa kapanmayý bekleyen onca deccal üsleri
Hürmüz Boðazýnda çarpýþan piyonlar
atlý karýncalara dönüþen o hamal sýrtlarca
düþmanýn binmeye doymadýðý ayrýlýklar düldülü
ah mevsimi; kimseler kimseleri duymuyor
birbirine kulak vermeler rekoru kýrýlýrken
Odyometri; doruðundayken öz tekniðinin
Odyologlar dahil hey od yüreklim
kimse kimseyi istememek istiyor
biz kendi içimize bakalým o dem derviþler
saðýrlaþmamak için þecere zarýna
HÝRA SAATLERÝ
kimse sizin kadar sevemez, sevilemez
nerede iyilik, güzellik, doðruluk görsem
göðsünde rahmetinin kadim nefesi durur
içimde kýsýk kelleler
daðlanmýþ zebaniler
içimde katran gibi asfalt gibi bir zehir
ruhumu merhametin cehennemine devir
rýza verdiðin magmada yanmak ne özel
papatyalar çiðneyen yaramaz canlar üstüne
her dem yeniden doðan sevdalarým vasiyet
gazabýn kursaðýnda hür insaflar üstüne
galaksi tüten serenatlar kazýmak istiyorum
karanlýðýn tahtýna en aydýn baþkaldýrý
size þeksiz þüphesiz sorgusuz itaat saatleri
gök denizde can yunuslar gibi çaðlayan
rüyalar büyüten ebabil uykusu diliyorum
yaðmurlar aðýrdýr daðlardan
nahif gözlerden bakmayýnca
çýðýn koynunda gürül gürül yanan soðuklar
yataklara savrulan tenha bavullar kadar dargýn
vagonlar, sirenler, ýslýklar ve susmak
ansýzýn esen hortumun usulca göle dönüþmesi
bu sazlýklar bu çakýllar bu köpükler ensemin
ýssýzdý maðarada öyle bir ýssýzdý ki
hiç kimse böylesine
kimsesiz kalmamýþtý
sonra bir tuttunuz mübarek yüreðinin elinden
öyle bir kaldýrdýn ki
hassas özcevherini
alemlerin en mahþer marþý kýlýndý kalbi
bebeklerden saf melekler bile yetiþmedi
bizi de yükselt Rahman biz de öksüz
çaðdaþlarýn daðýnda kimsesiz maðaramýz
çoðunluðun hýrpaladýðý azýnlýk kullarýnýz
ahir Bedir zamanýdýr
bir avuçtur mücahid
helak olmasýn aþýklar ey Maþuk
divanýna sunulan aþklar hatrýna
KILCAL ZARAFET
ceylan gözlerinde kuðu masumiyeti
üzgün mügeler gibi tenha bir vaha
yüreðin baðýrýyor bakýþlarýndan ey
gidenleri susmaktan
yorulduysan
bir ihtimal daha var
hayat gökyüzünde dinozor uçurmak
kadar güzeldi bazen
arþ þöleniyle buluþan arz ayinlerinde
irfanlara vurgundur tevazular
benlikten bizliðe hicret
gözleriyle gözlerimizin içine haykýran
yetim çaðalar gibi biraz
seccadelerin Kevser sofrasý misali
serilirken ki o kýlcal zarafeti
gönlün dilerken doðurduðu heyelan
bir Ortadoðu düþün
aldýðý her soluk
ciðerlerini týrmalayan bir týrnak
uranyum çekirdeklerine
çarptýkça çoðalýr seri nötronlar
çoðaldýkça zincirleme reaksiyon
tepkime patlamalarý yaþandýkça
hidrojen bombalarý
enselerin köklerine
týpký içimiz gibi batarken kana
kaldýrýmlarýn alýndaki serinlik
gel kaçalým seninle
kalabalýklarýn gitmek istemediði o yere
özüne sýðmayana gökyüzü sýðýnaktý
bir uçumluk caný var göçebe gönlün
bakmaya kýyamaz cesurlar
dövmeye doyamaz korkaklar
cehennem bile dünyadan temiz mi
çünkü tüm þeytanlar henüz burada
eyvah tamtakýrdýr içerimiz
anlatýlamayanlar müzesinde
söylenemeyenler koleksiyonu
atan yürekte çarpan yaþama sevinçleri
mazlumlarla beraber uçtu gitti
“bizi doyurmak için milyarlarca canlýyý
feda eden Hakk’a olma isyancý”
kendini rahat býrak
gökte yüzmeyi öðren
YILDIZ TOZU
þu iyiliðin güzel atmosferinde
hepimize yetecek kadar nefes var
soluklandýrsýn Hû
yakýnda teni toprak olacaklarýn
birbirine kibirleniþleri ne hazin
ömürleri boyunca
kendini kasanlara
daha büyük bir azab var mý dünyada
zinhar deðer kaybettirmez
azýnlýk kalmak yiðitlere
varlýðýn yokluðun ötesinin Sahibi
doðruluðu dürüstlüðü çoðaltan erlere
dünyayý deðiþtiremeseler bile
verir özlerini düzeltme fýrsatý
katký maddelerinin esrarkeþi
þehrin insaný
salsan doðaya tutuna bilir mi
kanatlanýr gibi suda uçuþan
baraj çocuklarýna belki öðrenci
ay ýþýðýna ayna duvarda
raks eden dalgalarýn gölgesi
yýldýrýmlardan bir çýnar Anadolu
kendine yangýnçevresine aydýnlýk
lavlardan bir þelaleydi koynun
önüne kattýðýný
ummanýnda zerre eden
denize kýyýsý olan bir balkona
asla yoktu ihtiyaçlarý
hayal gücü yüksek sanatkarlarýn
biz kaðýttan gemileri Rahman’ýn
baðrýmýzda esrarýna
karýþmayý bekleyen sýrlar
meydan okuruz poyraz ordusuna
can kýrýklarýna raðmen
yýldýzlarýn kýzgýn çekirdeklerinden
trilyonlarca atom fiziðimizde
birbiriyle tohum paylaþan
eskilerdi asýl sosyalleþenler
ömrünü fabrikalarda geçiren
mutsuz hayvanlarýn etiyle beslenen
hormonlu sebzeler çiðneyen
vah apartman çocuklarý
natürel aþklarý ne bilesi
MAGMA YAÐMURLARI
ruhun bir Nuh tufaný
gürler cüssenin kafesinde
kükrerken þahdamar piramitleri
titrerken mumlarýn mumya alevi
dönüþür Musa kalpli asaya
içimdeki yabanýl ejderha
vahþetin imparatorluðunda
ateþte Ýbrahim bahçesiydin
Hakk aþkýyla Ömer kesilen
cehennemin cenneti sanki
dalarken uzaklara yaklaþan sendin
ummanlar doðuran bir içdeniz
suskun kimbilir kaç sesin nefesi
içimiz þimdi çölde deniz feneri
çöker kum yaðmurlarý aþkýn büstüne
çaðýn aðýnda çiskin simyacýlar
haykýrmak isteyip haykýramayan felçli
ey fezanýn baharý gel de gör bizi
durulsun durgunluklar filizkýraný
testereyle doðranan peygamberin
hüznü dolaþýr göðün sokaklarýnda
çatlar iskeletler Kýzýldeniz’de
Manto’da ölüler düðünü baþlar
ürpertiler püskürtür yanardaðlar
çarpýþýr metafor meteorlarý
çalkalanýr kürenin katmanlarý
cesetlerin petrolüyle devranýn
altýný üstüne getiren insanlýk
ne bekleyebilir kýyametten baþka
sorumlu, hükümsüz egzozlarla
çocuklara kanser baðýþlayanlar
AÞKIN FESTÝVALÝ
gözlerine kaç geceyi sürme çekmiþsin
gözlerine
kameri güzeylerde þems kýlan
tabiri imkansýz rüyalarýn aynasý yüreðin
yüreðin kaç yüreðin bileðinde gezinir
sen kaç rýhtýmlý körfezsin
anýlar, yaralar, çöküþler ve duymak
suskularýn ahenginden örülen mübarek besteni
tren sirenlerinde sesin
hüzne selam etmiþ kumsallarda doðmuþsun
alýmlý valsler
narin esanslar ellerin
ellerin kaç bileðin yüreðinde birleþir
sen kaç körfezli rýhtýmsýn
göklerinin baðrý kristal döþeli
öpülmemiþ yüzleri öpülmemiþ avuçlarýna deðdiren
çýðlýk çýðlýða çýðlar gözlerin
gözleri birbirine baðlayan bakýþlarda kurulmuþsun
hislerin sislerinde
sarsýlmaz divanýn
sýlan; pencereler önünde tenha yusuftutan nasihatleri
neylerin rebablarla
feleklerde kesiþtiði dalgalarda durulmuþsun
harabe þatolarda nefesin
baþtan ayaða bataklýða saplý masum mücevherlerin
felaha çekildiði çöllerden geçmiþsin
okyanuslarýn baðrýnda duran kimsesiz bir çöl gibi
kalbe elveda etmiþ
akýllarda solmuþsun
sen kaç rýhtýmlý kaç körfezli rüzgarsýn
hep seni aradým Kudüs’ün viran surlarýnda
merhametindi þavkýyan Diyarbekir hisarýnda
þimdi fukara bir ömrün kitabe aralýðýnda
çatlar aynanýn özündeki ayna
kaynar yaranýn közündeki yara
sen kaç rüzgarlý tufansýn
sen kaç tufanlý kýyamet
sen kaç kýyametli mahþer
kaç mehþerli cehennem
kaç cehennemli cennetsin
eti kemik geçmiyor þu yürek saati
o ruhu özleyen milyar can
sen kim bilir þimdi hangi
ne doðmaz bir ölüm sevmek çilesi
MELEKLERLE ALTI GÜN
1
baþladý kutsal besmele serinliðiyle
yolun yolculuðu
yolculuðun yolu
birinci gün Münker ve Nekir
atýldý tutup iki bileðimden
fýrlattý içimdeki köstekli saati ýþýk hýzýnda
rüzgarlarýn denizlerle mecnun koklaþtýðý
yamalý kulübelerden geçtik ilk
paramparça evleriyle bir köy tüneli
ama büsbütün göðsündeki sevinç geçitleri
çocuklarýn o solgun ve lenduha gözlerinde
bengisu þiddetinde aziz yaþamaklar azmi
martýlarýn sýrtlarýna biniyorlardý
köklere tebessümler ekiyorlardý
kadim esaslar üzre
ihya olan ümranlar
alkýmlarla çizilen mimarlar saçýyorlardý
baþaklarda buðdaylar çiðneyen gelenekler
çalýþmaktan bostanlarda
utançtan deðil onurdan
yüzleri kýzaran evlatlar
sütunlardan bal emziren doðu ötleðenleri
doruklarda dað içen
görünmez misafirler
bastýðý yeri ayaðýyla öpen uðurlu kafileler
çelmikten ve sazlýktan
kervansaray köþkleriyle
halaya duran çaðýltýlar meltem törenlerinde
kan kokulu bembeyaz
gelinlikler köknarlarda
yýrtýlan yüreklerden örülen uçurtmalar
kurulduk bir bulut kýyýsýna
ben hep arþa hep arþtan bakmaklar istedim
Tevrat ve Ýncil ve Zebur timsali
Þam ve Baðdat ve Kudüs nehirleri
artýk yeryüzünde deðil gökyüzünde hayatta
þimdi koyuntu dehri
nasýl da kendi kendini kemiren geometri
Münker yýldýzlarla ahbab olmuþ
Nekir yine þemslerin meclisinde
içimdeki baðlamaysa
hep onlarýn gazelinde
2
ikinci gün bir buzul çaðý cehennemi
yakýcý soðukluklar
donduran sýcaklar
geldi Azrail dibinde sevda kokulu sýrlar
sadrýnda gür pýnarlar
avuçlarýnda sandukalar hazan
mazlumlar generali
zalimlere muhteþem müjdeleyici
son nefesini kusarken
kibirlenenlerin sonunu görecektiniz
bacaklar birbirine dolandýðý zaman
yalancýlarýn akýbetini görseydiniz
boðazýn aðzýna dayandýðýnda can
yetimleri yutanlarýn
halini görmeliydiniz
öyle bir kente vardýk ki
ölümün sýddýk meleðiyle
katkýsýz sebzeler kendini yetiþtiriyordu
ömrünü deðil hissiz fabrikalarda
sýmsýcak doðada özgürce geçiren
mutlu canlýlardan rýzýklanýyordu ahali
ne robot kozmonotlar
ne uzaylý mumyalar
burada insanlar sahiden yaþýyordu
aþklarý hep gerçek yaralarý
doðallýk en güzel parfümleri
kasýlmanýn kölesi deðildi gövdeler
dokunsan aðlayacaktý ruhlar
insan kurnazken bir hiç
siz hep onu dirlik alan bildiniz
oysa uyandýrandý Azrail uykunuzdan
öyle þefkatliydi ki Rahmân evliyasýna
en sevdiðinin verdiði vazife
ona mesleklerin en sevimlisi
Hüthüt gölgesinde Ashab-ý Kehf kýtmîri
ardýnda Þuayb kuzularýyla Salih devesi
kudret deryasýnda kanatlý yunuslar
yüce dallarýyla bir sancak ki
helak olmuþ beldelerin imrendiði
arzda örülüp sanki arþa eriþtirilen þehir
prizmalar saðdým
ses kemiklerinden
isli bir bilek gibi sallandý yürek
uçtuk gittik kentin labirentinden
3
tapýlan putlarýn dile gelip
Rabbini birlediði devirlerden geçtik
anahtar deliklerinden sýzan
býçakça aðýr bir yel gibi ben ve Mikail
hortumlarla yýldýzlarýn
heybetli Kahhar korkusundan
saða sola kaçýþtýðý fay hatlarýndan
haþyetten düþen kayalarýn
parçalanýrken ki toz bulutundan
yepyeni bir coðrafyadan geçtik
görkemli yapýlar içtik
ne çalkandýk gökdelen piramitlerden
ne küçümsedik kerpiç salaþlarý
marifet nerede bildik
hep bildikçe bilendik
kara bulutlar altýnda toplanan
helak edilmiþ kavmin tuzunda
þimdi ne dersen de her doku
mahrepli sýmsýcak çörek kokusu
siste hayalet yel deðirmenleri
döner Sübhan diye diye
ah bulutlarý doðurur Ýnþirah daðý
dönüþür can kubbeler gezegenlere
çalkalanýr görsen köpükler gibi
uzayýn deniz yýldýzlarý
melek ordusunun kumandaný Mikail
yaðmurlarla rüzgarlardýr zor sýrdaþýn
ne bahtlýdýr sana dost olan
ne talihsiz düþman kesilen
unutabilir mi hiç Bedir ve Uhud saati
Hakk’ýn yüce dostu aþkýna
savurduðun abidevi endamý
ey koca elçinin göksel veziri
ey Tahiyyât ile þereflenen kiþi
ummanlarca dalgalanan
bir sancak þimdi yürek
onu dikmeliydim aþka
týpký kamere bayrak diken
uzaylýlarýn cezbesinde
hayýr çok fazla daha ötesi
Mikail depderin iðne deliklerinden
geçirdi göklere sýðmayan sýr ipleri
tuttuðu kadarýný tanýyabildi
aklýmýn fikirden elleri
4
sývýnýn sývýsý gaz ve gazýn katýsý sývý
saf topraktandý Adem
kaburgalardan Havva
Hüsûf ve Küsûf ve Hârut ve Mârut
meleklerle namazlar kokteyli
dördüncü gün efsun kokan demlerdi
koku ve tat ve his körlüðü
pelte kursaklarda kimsesiz ahtapotlar
öyle bir þehir ki dördüncü gün
bereket sýrtýný dönmüþ baþaklara
araflý alýnlarýn yüzeyinde Yakaza
kaþmer yürek
yaramaz çocuklar sanki topraðýn göðsünde
ilham olmak isteyince soytarýlara
imparator argýn
padiþah týpký ölü deniz
bakýnca boþluðun içindeki boþluða
dalgalar kum fýrtýnasý
sisten tarlalarda
efsun rayihalarý
kartal kanatlý dinozorlar taraçalarda
fil hortumlu ejderhalarla savaþlarda
devriliyor gökdelen putlarý
yanýyor ceplerin kaðýttan sanemleri
betonlar bahçeye dönüþüyor
buzullardan fýþkýrýyor volkanlar
çöllerde amazon ormanlarý
berzah alemini haykýrýyor hayatlar
mecazlar uzayýnda
semboller ziyafeti
çýðlýk atan sessizlikler koleksiyonu
ezgilerden örülen
fosilimsi tuðlarda
meleklerden büyüler öðrenen þýmarýklar
terörlerin emzirdiði
kancý töreler sonra
gelip çatacaktýr kutsal pimanlýk günü
zalimlerin cehennemi
mazlumlarýn cennetiydi
umutma diyor yollar yolculara hey
asla çýkmaz raylarýndan
dikey adalet treyleri
5
henüz kesilmemiþ saf sütten
emekleyen o gezegenlerden
önümde bir Samanyolu þöleni
iþte beþinci gün ve Cibrîl saati
balinada Yunus geometri ötesi
sütunlar saçan filizkýranlardý
dizginlerimizde mermer Burak
bindik bir fýrtýnaya uçurumlar çiðnedik
Ýdris ve Ýlyas ve Elyesa denklemi
Zülküf daðýnda Zülkarneyn atlasý
evliya duyularý saðýr eden
zamanýn Bedir kuyularý hüzün
yazgý yazýtlarýnda engerek hazanlarý
Musa ve Harun ve Kudüs fatihi Yuþa
fýþkýrýr ruhlar þehrinde aþkýn on nehri
öptüm ibibikleri kanatlarýndan
Cebrail cübbesinden arþa serildim
dua kýlan adamlar silüeti
taçlý hatun gölgeleri mescitlerde
kabuslardan örülen tapýnaklar berkiten
senin aziz sularýn benim yar saatlerim
selalarýn yankýlanýrken ki yetimliði
kazýnsýn antik alfabeler gibi
vicdanlarýn þu hantal atmosferine
yaðmurlu mezarlýklar kadar buruk
saðanaklar saðdýk Cibrîl dostluðunda
yarýlan kayadan çýkan mucize
selam Salih peygamber devesine
ihtiþamlý Süleyman kuþlarý kursaðýmýz
þerefli cennet komþularý birlik
müslüman cin kardeþler her yöremiz
yüzüyor göklerde bakýr akrepler
yürüyor çayda çeyizlerle hacimler
Bermuda Þeytan Üçgeninde
devasa dalgalarla boðuþtun durdun
Eyyub sabrýyla saðlam sütunlar diktin dilsiz
Davudi seslere karýþan Lokman hikmetler
Ashab-ý Kehf duvarlarýnda yankýlanan ruhlar
bir Üzeyir kýlýcýyla doðranacak Gargatlar
kutsal cihad günü gelecek dile daðlar taþlar
irfanlar saçacak alim Ýdrisler
aþk yeniden kýnýna sýðmayacak
6
ince evraklarda kuþ tüylerinden
damlayan þifrelerin burcularý
ve altýncý gün Ýsrafil mevsimi
aniden çatýp gelen Sûr saniyesi
orada boþluðun göðsünde mimar çizgileri
burada dilim dilim yeþeren devrim
þurada mürekkep çiçekleri baygýn
kýrýldý kadeh 1440 yerinden
kýrk yerinden çatladýðý güne hasretle
Ad ve Semud ve Uhdûd ve Nemrud
Firavun ve Karun ve Haman ve Ebrehe
Sodom ve Sebe ve Eyke ve Karye
bir ses bir yaðmur bir tufan yeter elbette
batýlý anýnda yeryüzünden silmeye
denizlere fýsýldýyor iyi adamlar
körfezlere kitaplar okuyor iyi hatunlar
anneler çocuklarýný lifliyor
sobalarýn yanýnda ve naylon leðenlerde
güneþte ýsýnmýþ su bidonlarýndan
bakýr tasta sevgi dolu zemzem sularýyla
ve koca Dicle kýyýlarýnda
bölüþülemeyen tarla sularýyla
bilge Nil civarýnda uðruna kan davalarý
bereketler ki paylaþýlmadýkça hafifleyen
tenha heybelerde dargýn boþluklar
Mesih mevsimi, Mehdi saati
Ýsrafil ile Sûr ki ney ile semah
evliya ruhlarýn aþktan Kâbesine
çocuðun rüyasýna þeref verdi Geylânî
mübarek kadýrganýn üstünde
levent bir endam
þelaleler timsali bembeyaz cübbe
sarýldý sapasaðlam iç içe geçti kemikler
Hakk dostu meleklerin pak soluklarý
doldurdu tabiat odamýzý
selam sana Gazâlî yürekli
asýrlarca beklenen hayýrlý postniþin
üfle Ahit burculu asalara
yeni bir anlam kat Ýsalara
öyle bir dönsün ki zemheri ilkbahara
Alemler Gülünün esansý
duyulsun uydulardan
TRUVALI HELÝN
yüzün gökkuþaðý / kader yaðmuru
yüzün olgun aynalar sert duvarlarda
birikir mezarlar sarp doruklarda
saçlarýnda çocuklar saklambaç oynar
içerin nasýl da þarapnel çukuru
kalbin ayçiçeði / kök gürültüsü
kalbin harap mýzraplar baðlamalarda
gülerdin Helin derdi daðlar taþlar
gülerdin / çöller göllere dönerdi
bir tenha küheylandý buraðýn arzda
kanadýn kesilirdi altýndayken
uçarcasý gezerdiniz buzulda
gördü mü yerinde hiç duramayan
yetim yüreðim gibi uçuþurdunuz
Helin derdim / içini göðe kazýrdým
Helîn derdim kýþlarkuþlar kokardý
bakýþlarýn kýzýl Mars tutulmasý
kanlara bulamýþçasýna hilali
kelebekler kükrer / palmiyeler üþür
týslar tavþanlara çýngýraklýlar
Truvalým bir ýþýðý çoðaltýr durur
ellerinde masumluðun fil diþi
ellerinin kýnasýnda çaðlayanlar
ellerin nur ellerin nar ellerin
uzardýn / kýsalýrdý zor mesafeler
uzardýn gittikçe yeþeren Sýrat sanki
kýldan ince kýlýçtan keskin nefesin
can topraðýnda göz yaðmurlarýyla
serpilen öyle bir lale ki kýdemli sevda
sultan zambaðýna çevirir sonunda
için / çýðlýk çýðlýða erdenlik filizleri
için masumiyet günleri zamanda
gözlerin merhametin melikesiydi
Helin diyor poyrazlar kasýrgalar
Helîn diyor deryada susuzluklar
göklerden serpilen karlar yanýyor
baðýr kafesi yüreðe dar geliyor
gelseydin gitmeseydi bitmeseydik
tutuþsaydýk aðarsaydýk açsaydýk
daðlardan püsküren lavlar üþüyor
özlem gayrý bekleyiþe sýðmýyor
SUSTALI USTURA
vahþi güzellik
yurt edindiði o sabýkasýz yüzde kök salarak
püskürttü kalbi leylak
þehvetine
bulutsular çaðlayan kör gecenin
oysa bendim taraçalardan süzülen duvak
bendim köpükten uçurtmalar çocukluklara
bendimi yendim
çiðnedim etlerimi güneþe serdim
bilendim dönüþene dek
sululuklar susuzluklara
bereledim tartakladým çitiledim dinmedim
katrilyon kameranýn iþte tam ortasýnda
insan insaný görmüyor artýk Leydim
hýzla giden arabalardan
hýrsla uzayan lenduha betonlardan
derin korkularda kentin insaný
izdihamýn olanca kaosunda
devamlý dualarda bilinçaltý
uðramamak için
hazla çoðalan azgýn kaza çeþitlerine çaðýn
en týmarhanelik yaþýnda kurtlu dünya
soycular kadar soysuzunu görmedim
týrmandým, týrmalandým, tütsülendim
yaldýzlý göklerin gölgeliðinde
kösnüyen bendim
Meteor Yaðmurunda Perseid’in
göðsüme gömülecek bir yer beðendim
göðsüm ki týknaz
kabuslardan arda kalmýþ donanma
göðsüm ki þahýna kadar baþkaldýrý
zaðlý yoldaþlar
zarplý boykotlar arasýnda
en felaket devrimdir inanan yüreklerin
aniden öpüþmesi roket saðanaðýnda
oysa usturalar
dilsiz cellatlardý gözlerin gözlerimdeyken
birden susmasý bütün yapraklarýn
baþlayýnca türbendeki hýþýrtý
büyür döþümdeki sustalý
HÜCREME HÜRRÝYETSÝN
taþlý dar bulvarlarýn
geniþ gülüþlü saf yavrularýna
düþünü çizmek senin
saçlarýn lal gözlerin lal yüreðin
oysa vakit namlu
vakit tenhaya gebe
insan severken nasýl namuslu
ve ne çok dürzü
ürkek bir maralý
paramparça edip ardýna bakmazken
cevherine en fazla cevherine
duru, argýn, ceylansý
vurgundur oy kaþmer yürek
öðütlere uyacak hal deðildir
ekmeðim, emeðim, tuzum geçmez
hýçkýrýrken kursaðýmdan
haþin celladýndan namert gurbetin
sýzlanacak gün deðil
vuruþacak zamandýr
vuruþmak dürüstçe
vuruþmak þereflice dik alýnlarla
korkak çoða karþý cesur tek
vurulduðunu bile bile
mazlumlar aþkýna siper almak
kitapsýz vicdansýza
imansýz yýlanlara
indirmeden mertliðin façasýný
budur onurluca yaþamak
budur bakýþlarýnda
daðýlmamýn sebebi
bin yýllýk su deðirmeni
yiðitlerin kýraç damarlarýnda
tozan kadim candaþlýk
Hýzýr duasýdýr ninelerin ninnileri
öyle rahat sönmez sevda kandili
delikanlý topraklarda
çatmadan ecel nefesi
gevherine en çok da gevherine
yumurcak serçeler dolayayým
avluda dut
tandýrda buðday kokusu koynun
sen hücreme hürriyet
ölsem ölmem bizi
KURÞUN TADINDA
göðsümden kopmak isteyen
düðmelerimin baþý dumanlý
kavrulmuþ kaynata ciðeri
kavrulmuþ bebeler yokluktan
mermiler namlulara sürülmüþ merhem gibi
haydutlarpusulara tünemiþ sýrtlancasý
aldýrmaz Rubjerg Feneri
yýllarýn erozyonuna
hep mecalsiz denizcilere ümit
iþte seni öyle sustum
asýrlarca tamtakýr kalmanýn pahasýna
kumdan kaleye
dönüþtü içerim
tütünü sývazlayýp koklarcasýna
belalý bir puhunun
alnýný okþarcasýna
hovarda fidanlarý öpüp sararcasýna
aðrým filinta yorgunu
baðrým nasýl da rýhtým
beklemekten habersiz yüreðini
karakteri tebdil kýyafet
bukalemun kurnazlar çaðýndayýz
sürûrun, kýzýl ve asi
sürûrun sapýna kadar riyasýz
nasýl söylesem
korkunç güzelliði uçurumlarýn
bakýþýn çakýr
bakýþýn çakmak çakmak
bir damlasý yeter görklü yangýna
mahrem gözlerinin
magmasýnda divane firari genzim
karadelik gibi derin
mahcup gözlerinin
kubbesinde köz köz izmarit izleri
yorgun Deve Hamamý
mazinin hayalet pusuna gebe
kasnaklar üzerinde caným sekiz köþeli
suyu devadýr yüreðin gibisi
desteklerin gayrý dizleri tutmuyor
köþelerde uzaktan seven çocuklarcasý
Fýrat ile Dicleyi kendinde kavuþturan
dile gelsin Basra körfezi
gelsin ki þahid yazýlsýn
alýn yazgýmýza Anadolu
FOSFOR YAÐMURU
ölümler kokan Dicle yorgun
onca öç onca savaþ onca acýdan sonra
çözülür Ararat
daðýlýr Munzur
coþmadýysan taþmadýysan aþmadýysan
bürünür sislere Turcel
düðün günü vurulan körpe gelinler gibi
gayrý figanlar bile kocadýysa
þimdi söylenecek en güzel türkü barýþtýr
þimdi yazýlacak en civan gazel kardeþlik
kendini parçalar Mezopotamya
matemler düþmek ister yakamýzdan
iki avuç arasýnda çaresiz
çömelmiþ tüten yüreklere
vurgundur kahýr
çetin imtihanlarýn aðarmýþ topraklarý
feryatlarýn kültüre
dönüþtüðü coðrafya
bir yazgýdýr ayrýlýk buralarda
baðdaþ kurmuþ divanlara kadim garibanlýk
iþte böyle bir umman içinde nefesinin
izini sürmek asýrlarca
mahsur kalmýþ susuzlar timsali çekiç çekiç
çaðlar küheylan Fýrat
süzülür nazenin Nil
kaburgamýn mücevher kemiði sýzlar
çatlar durur bir hasret
baðrýn çakmak taþýnda
sevdanýn yollarýnda ezilen emekçiler
birleþir ahraz boykotlarda
aldýrmaz Leylâlara karþý
vadilere oyulmuþ yetingen evlerde
Nebî hazretleriyle Aiþe anamýzýn
kördüðüm vefalarý
düþü delikanlýmýn
eflatunlar maviydi ebabil göðümüzde
hele damlasýn sesin
ve sessizlikler bile goncaya durur
pekmezli karlara yumulur ocaksýzlar
yeþerir kor çakýlar haydarýn baðýnda
durulmaz Karacadað
kesilmez Van Denizi
evleri sahra basar
dinmez gönül kanseri
SATIRLARIN SADRINDA
ceylanýn ýrmaða uzanýþýydýn
baþbaþa kalýþýydýk kuðularýn
nereye gidersek gidelim hep
baþka bir yerlede çok daha güzel
ömrümüzün olma ihtimalinin
verdiði çýlgýncasý o hicret hissi
göðsünde yelkovan sesleri
perili þatolar mezarlýklarda
fayanslarda beliren korkunç yüzler
tavanlarda kuzgun kahkahalarý
þimþekli gecelerin cadýlar kurultayý
iskelet kadehlerde
baygýn kan þaraplarý
budur ayrýlýðýn attýðý düðüm içerde
gurbetimin ruleti
kalbin kendine sorduðu cevaplardýn
bakýþlarýn dalarken uzaklara
dalarken; ummanda yunuslar sanki
ulu ruhlar nasýl da dalgýç
Kudretullah deryasýnda
sütunlar ki çile tuzundan mermer
mermerler ki tatlý sularda bronz
içlerin göklerinde
Kamançe figanlarý
suyun susayýþýydýn susuzlara
boralarýn daðýlýþýydýn alabroslarda
güzeyler törpülerdin
suçsuz aþklar iþlerdin çaðalara
var olan O’nunla var
yok olan O’nunla yok
Allahsýz ne varlýk var
Allahsýz ne yokluk yok
ölür gibi yaþar gibi bilirdin yakîn
tek baðýmsýz Sübhân
her þey baðlýdýr kutsal iradesine
olmayacak olan
olmayacak olmayan
kadim sakinleriyiz kün bahrinin
içimizde kasatura sessizliði
jilet yaðmurlarýnda
yüreðin yumruk gibi sýkýlýþýydýn
bir düþtük
uçtuk gittik
KIÞ DALGASI
boþ kovanlarýn
baþý dumanlý boþ kovanlarýn
yayýlýr namlulardan
aðýr tütsü
tütün tarlasý ateþe verilmiþ
býçak sýrtýnda denge
ayný tende iki can
alnýmýn çatýnda mermini taþýrcasýna
tutukluk yapmaz yürek
kralýna deðin vurgunsa
sedef bulutlar
niyaza durur
uzaktýr türkümüze
uzaktýr bir baþýna neþemize
pistonlu müsteþarlar
banknotun baronlarý
kývraktýr Cânâ
omzumuzda ötüþen ebabiller
filinta tetikler ki
el pençe divan önümüzde
aygýndýr bazilikan
camilere dönüþen
tapýnaklar baygýndýr gülüþünde
yalýn ayak sabiler
koþtursun ensemizde
fukara sevdam
kýbleye dönsün
öpüþür fiþekler göðün göðsünde
fiþek yataklarý yetim
ve çakýrkeyif güllerin dansý baþlar
seni karanfil daðýnda
nazenin baðýmda seni
sarýldýn mý hakkýný verirdin
cengaver sevmelerin
ayný tende iki can
erimek mýsralarca
can küskün can hükümlü can zemheri
nereye göçersen göç hep ayný
fezayý soluyacaktýk
buz tutar dalgalanan visalimiz
diþlerin Albatros
seni deniz
beni kan tutar
VATAN MARÞI
bir vatan özlüyorum
yere düþen ekmekler öpülsün baþa konsun
çocuklar akþamlarý sokaða çýkabilsin
bebek gülüþleriyle gecemiz de þenlensin
bir vatan diliyorum
þairlerin emeði zinhar boþa gitmesin
kentlerden köylere göç yoðunluðu yaþansýn
aðaçlar, hayvanlar, insanlar katledilmesin
bir vatan istiyorum
kimse aç, susuz, evsiz ayazlarda kalmasýn
yetimhanede yetim canlar unutulmasýn
kimsesiz ihtiyarlar aranýlsýn, sorulsun
bir vatan susuyorum
fýrsatçýlar el-Mâlik mülkün stoklamasýn
ahbab ahbabý aldatmaya kafa yormasýn
en güzel uyanýklýk; masumluktur, bilinsin
bir vatan arýyorum
tüketim deðil üretim yaþam tarzý olsun
herkes helalinden evine ekmek götürsün
insan insanýn namusuna göz dikemesin
bir vatan seviyorum
faizden, kerhaneden, hýrsýzlýktan kaçýlsýn
kumarýn kurumlarý vakýflara dönüþsün
kimsenin kýzkardeþi mal diye harcanmasýn
bir vatan aðlýyorum
devlet kapýlarýnda analar aðlamasýn
kan davalarý bitsin; yiðit zalim olmasýn
þeytanlara kölelik devri sürgit son bulsun
bir vatan soluyorum
dürüstlüðün, doðruluðun rüzgarlarý essin
iyiliðin, güzelliðin ayçiçekleri yeþersin
bencilliðin, kötülüðün hep nesli tükensin
bir vatan kazýyorum
kalplerin kalplerine çakýsýyla hikmetin
kardeþ kardeþe namlu deðil kucak uzatsýn
sývasýz hanelerin baðrýna matem düþmesin
HÝJYEN NÖBETÝ
ejderha kanatlý dinozorlar
dev yarasalar gök denizinde
haykýrmak isteyip de
hakýramayan feryat
çatlatýr duyularý gümbür sessizliðiyle
ruhlarda parazitler
savaþta akyuvarlarla
vuruþur kuzey ýþýklarý obur karaltýyla
çarpýþýr sürüngenler
topraðýn döþeðinde
lavdan kýskaçlarýyla cehennem akrepleri
cennet yengeçleriyle
göðüs göðüse keskin
zakkumlar ihtiyatlý duyargaçlarda
dekor seyelânýnda
hipnotizma notalarý
okyanus evreninde uzaylý ahtapotlar
dans eder terörden fener balýklarýyla
Hevsel cennetinde süzülen þahinler
öpüþsün seher rüzgarýyla
nefesi ciðer kokan çocukluklar
uçuþsun yokuþlarda
bir ben ki bendedir bende benliksiz
bir sen ki sende sendelemez sensiz
rengarenk denizatlarýna
biner düþlerinde çaylak yarýþmacýlar
pamuk þekerlidir bulutlar
suçsuz güzbatýmýnda
rahipler manastýrda hep ortaçað
ruhban kült tüccarlarý gibi ortadoðumun
savulun pasaklýlar, hijyen sýrasýdýr
Meryem gülüþlü kýzlarýn
Muvahhid Devrimi yakýndýr
tenyalardan arýnmýþ doðallýk zamanýdýr
sadece Saadet Asrý tütecek olan
bakterilere ölüm
antikorlara doðum
TOPKAPI SAATÝ
Payitaht Güllerine ithafen…
I. Avlu
yaðlý kementler
zaðlý Cellat Çeþmesi
þifreli usturayla kazýnmýþ suçlu kelle
Saltanat Kapýsýnda adaletin sergisi
bazen semiz günahýn
iþte Saray-ý Cedid
bir cin mezarý gibi ürkünç Aya Ýrini
çevresinde nazenin saray atölyeleri
Bâbüsselâma durur
iki büklüm cevherim
Fâtih’in yadigarý günler yâdýma gelir
yalnýz Hünkar yontlarý
sýðar bu mert kapýya
arþivlerdeki kadar civan
heybetin vücut
buluþuydu Bâb-ý Hümâyun
yüreði açýktýr zulme uðrayan herkese
mazinin fettan
günün piþman
mazlumu olsa bile
II. Avlu
iþte Divan Meydaný
ulûfeler yaðdýrtan kadim cömertlik
galebe divanlarýnda
baþlar zarafet gazâsý
parýldardý avluda Sadrazam kavuklarý
Adalet Kulesi tavlý
Divanhane yoluna
konmuþ öter selam taþlarý
lâyihalar sunulu arz odalarýnda
sallanýr adaletin kýlýcý
Adalet Kasrýndan mahcup boyunlara
salýnýr zülüflü baltacýlar koðuþunda
saray mutfaklarýnda
Akike kokularý
Sancak-ý Þerifler serdarlara
yeni teslimleri bekleþmekte
Saadet Kapýsýnda
III. Avlu
dört burmalý sütunlar
Baldaken tahtlar aþkýna
Enderun avlusunda Has Oda naðmeleri
Mukaddes Emanetler
sýðmayacak kadar görklü engin yapýlara
iþte hazine köþkleri
kale içinde kale
gönül dibinde gönül
Arz Odasý önünde lezzetli þýrýltýlar
fenerli tercümanlar üstünde
çevik Saltanat Tahtý
sedeften, fildiþinden
iþte Enderun kütüphanesi
nakýþ nakýþ külliyatlar dizili masum
dolaþýr Fatih Köþkünde cesur yankýlar
terütazedir henüz
Yavuz Sultan Selim mührü
firuze mücevherler
mücevherden vitrinler
gürül gürül þamdanlar hazine koðuþunda
Harem-i Þerif puþideleri
aydýnlýk bir karanlýða boðar ipekleri
þadýrvanlý sofalarnasýl da bebek yüzlü
ey kapalý kapýlar açan
bize hayýrlý kapýlar aç
Kuþhâneler ambale
aynalý tonozlar ihtiyar þimdi
hükümdar sediriyse
dipdiri Sultan Murad’ýn
gümüþler üzerine altýn yaldýzlý
Kilerli koðuþunun
iç çeken kaþlarýnda
emek kokan çehreler belirir durur
padiþah portreleri hazan
payitahtýn özüne
kývrýlmagünüdür
topraðýn sözünden çýkmayan gülün
topraðýn sözünden çýkma günüdür
duyabilen ruhlara
haykýrýyor Peygamber kýlýnçlarý
çöken yýldýzlarý çeken kara deliklerin
gama ýþýnlarýnda
tarihi bükme vaktidir
IV. Avlu
çift sýra sütunlarýn
engin revaklara dizildiði antik bahçe
dile gelir Mermer Sofa
güzü güzideliði güzelliðiyle
Erivan bergüzarý
Revan köþkünde tinler
yâr sekizgen köþeli
salýnýr Baðdat köþkü
aþkýn topraklarýnda
çinilerin döþünde
nabzý atar tevhidin
eyvanlardan pencereler
fýrlatýr ateþten oklarýný
narin sevgililerin masum bakýþlarýnca
niþler elpençe durur
ceylan derisinde ince nakýþlar
ve aniden uçacak
gibi kuþ figürleri
tombak kafesli top aský
gümüþ yürekli mangal
Ýftariye Kameriyesinde
hazin besmeleydin
için dört mevsim
mahzun mehtaplýk
bense Sofa köþkünde
Osmanlý rokokosu
mücadele yýllarýnýn
hüzünlü payitaht sokaklarýný
birdenbire hatýrlatan
Mecidiye Kasrýnda
tütünler sardým tüttürdüm
ufuklara bakýp maziye daldýkça tüttüm
kuruyup çöle dönen bir göl gibi
kalbim nasýl da Aral
nasýl da hasret güne
omzumda damgalý neslin aþý izleri
ruhum sýðmaz ruhuna
Haremi canhýraþ bir gazelseli basar
aralanýr Cümle Kapýsý
matemli nefesler yüzer
Veliaht odalarýnda
pencereler içinde nezih çeþmeler
oluk oluk kan kusar
HÜMA MEVSÝMÝ
mermilerden bir tesbih
çeker yorgun yüreðin
alýnteri karýþmýþ faðfurlarda
atar ecdadýn nabzý
bizi böyle derbeder býrakýp gitme Hüma
bizi uçurumlarda
böyle sarkýtýlmalýk
sen ki zayýf kuþlarý yutan yýrtýcýlarýn
korkulu rüyasýydýn
kadim amazonlarda
tiranozorlar gezer antik kayýplýðýnda
bizi böyle fersude
býrakýp bitme Hüma
sen ki cennetin kuþu
kuþlarýn melikesi
berrak kanatlarýnda ehvenlerin ahseni
boya gökkuþaðýna
uçuþtuðun gökleri
körelmesin rengarenk ýssýz umularýmýz
vaktin ihtiyarýnda
yetim ve garibanýz
vaha içinde sahra içinde vaha içre
kýsraklar bünyemizde
koþturur yarým kalmýþ þanlý tarih timsali
bizi böyle umarsýz
býrakýp ötme Hüma
tozu dumana katan yýldýrým toynaklarla
kalkan gibi bilekler
kopan tekbir sesleri
vadilerden akýn akýn çaðlayýp da coþan
muvahhid nefesleri
tevhid türküleriyle
dalgalanan depremler
akýþan fýrtýnalar tamudan kanyonlarda
gidiþin kýyametim
bizi böyle kabristan
býrakýp gitme Hüma
ÜÇ VAV
içten içe çürüyen hýnçlar
karaya vuran deniz kabuklarý
evini can yoldaþý edinen
yoldaþlarýna göre þekillenen
vefalý keþiþ yengeçleri kalbin
içim nasýl da kazaziye
üç vav gibi birbirine kenetli
bir gezegen olsaydýk seninle
aksaydýk kendi yörüngemizde
sevdamýzýn meyvesiyle
daireler aynalar birbirine
yuvarlaktaki kadim sýr
semahlarýn cezbedeki esrarý
vurur rýhtýmlar denizlere
dönüþler geçer durur kendinden
tekrar da bir varýþtýr bilenlere
duruþlar da gidiþtir bil
gidiþler de duruþtur bu dergahta
akýþlar da yüzüþtür gökte
yüzüþler de akýþtýr suda
susuþlar da susayýþtýr çeþmede
susayýþlar da susuþ çöl gölünde
kenetleniþ ne büyük yolculuk
benlerin eriyiþi adeta
biz labirentinin karanlýðýnda
bir karanlýk ki baþtan ayaða nur
aklýn þimdi dönen bir topaç
çýldýrýþlarýn arenasýnda
þimdi en emin liman vicdanýndýr
ve sýðýn dur sýðmayana
bir an saati durur þimdilerin
toplanýr çemberlerin sofrasý
SÝYER MEVSÝMÝ
asýl þimdi ýssýz
Tihâme çölleri
âlemi baðrý yanýk
býrakýp gittiðinden beri
sadýklara þahid
Akabe körfezi
þahid peygamberlere Usfân vadisi
acý Tifle kuyusu
tattýðýndan beri mübarek yudumu
yüzyýllardýr nasýl da tatlý
bir de göklerden bak Mescid-i Haram
nasýl da atan beyaz bir yürek
kalbim Þuayb maðaralarý
fýþkýrýr içimde on iki pýnar
çaðýldar sesinde
mazlum on iki imam
ham taþlardan bir Musa mahareti
vadideki sunak
daðlara yontulmuþ heybetli evler
þimdi bir mezar gibi miras ibret-i aleme
kurudu tapýlan Eyke aðacý
kahroldu yedi fal oklarý
yerinde yeller esiyor putlarýn
þimdi bir mezartaþý Petra
yeþil demirli cami pencereleri
zývanadan çýkarmaz aþk kendini
Busra serinliðinde
hacýlardan gelen esans kokularý
çaðýn erdemliler sözleþmesi
saraylar sarayý Nur Daðý
tahtlarýn tahtý Hira
bizim kahramanlarýmýz
pelerinli deðil sarýklýydý
zýrhlý deðil cübbeli
sonuna kadar Rabbine güvenen
Ahbeþeyn Daðýnýn
Ninova Cinleri
alýr Resulullah duasý
Mirac kokar rüzgar
vadiler, koylar, semalar
sýrlar sýrrýnýn beþiðinde
aþkýn son sedirinde
gönül gördüðünü yalanlamadý
gönül gördüðünü yalanlamadý
gönül gördüðünü yalanlamadý
Biat Mescidindeki kadim tablet
kadar yetim þimdi yorgun yüreðim
girdiði evi mabed kýlan adamlarca
yükselen çadýrlar aþkýna
çalkalanýr Kudeyd vadisi
sevilmekler boy atar
böylece kazandýlar
alemlere rahmet güle
dost akþamlayanlar
selam Uhud daðýna
selam Fuad Daðýna
selam Bedir kuyularýna
yetim bir hüzündür Ebvâ
serilmiþ soframýzýn göðünde
dokunaklý Ayneyn tepesi
umudun yorganýna
sarýlan yüreklerde
Takva Mescidinin sarsýlmaz ilkliði
yetimlerin en güzeli
satýn almýþ arsayý iki yetimden
Mescid-i Nebi için
Hakk hükümranlýðýna
ne muhteþem bir bürhan
Kýbleteyn Mescidi
gazveler ve keþif seriyyeleri
sadakatin baþkenti
gazâ meydanlarýydý
aþkýn kâbesi
komutanlar komutaný Resulullah
topraða düþen
bir kozalaktan
kocaman bir âlem yaradan Allah
tarifleri aciz býrakacak kadar
sonsuz büyüktür
akýn akýn melek ordularýnýn
indiði görklü zirve
dile gelsin de sarsýlsýn göðümüz
Rabbini zikreden rüzgar sesleri
görsel bir ziyafet kum taneleri
Arafat kokan
Üveys hýrkasý
þahlandýrýr gurbetlerde hasreti
abdullahlarýn kökten doðruluþu
haccac-ý zalimlerin elim sonu
kadim bir sancaktýr Ariþ Mescidi
vakarlý minareleriyle
hatýrlatýr mübarek þehadet parmaðýný
heybetli hünkarýmýzýn
Uhud daðý sever bizi
biz de Uhud daðýný
insan bir daðla kardeþ olur mu hiç
kardeþ daðlarýmýz var bizim
kardeþ ýrmaklarýmýz
kardeþ yýldýzlarýmýz göklerde
dosttur cümle âlemler
daim Hakk dostlarýna
haykýrýyor çaðýn abdullahlarý
okçular tepesini terk etmeyin
kanmayýn o deccal saatine
iþte aslanlar gibi Hamza Mescidi
üfler durur sýrlar sýrrýný
hurmalýklarda þehadet kokusu
kýrýlýr Fadîh beytinde
bütün þarap testileri
düþer Marid kalesi
Ahzab gazvelerinde
bir yokuþtur yaþamak
hendeklerde akan cennet rüzgarý
korkudan aðza gelmiþ kalpler
düþmanýn kalbine kazýnmýþ panik
Safrâ ile Bettâr en önde
bir anýt gibi yükselir Hudeybiye
mazinin mübarek sesleri
uðuldar sýmsýcak atmosferinde
selam olsun biat sýddýklarýna
Necaþi ve Haris ve Münzir
Umman krallarýna
boyun eðen hükümdarlara selam
ve baþkaldýran
firavunlara lanet
efendimin rahmet mektuplarýnda
oysa felah reçetesi cihanýn
mübarek mancýnýklar
ne sanatsal deþmiþti
siyonist Hayber surlarýný
bir nefhada sevinen hurma bahçeleri
göklere yükselen sancak
yankýlanýr Mûte zaferi
Zeyd ve Cafer ve Revaha
rahmet eylesin Rahman
ve iþte Seyfullah orada
ellerinde dokuz kýlýnç kýrýlan
hüzünlü Uhud gününde
hakikatin safýnda olmak ister gibi
vuruyor hakkýn hasmýna
Diyarbekir’in Süleyman mabedinde
yüzyýllardýr akan bereketli sular
Halid’in þehadete olan
cezbedar sevdasý sanki
dönüp dönüp vuruþanlara
tozu dumana katanlara
selam hak için durmayanlara
Kureyþliler sana verdikleri
sözde durmadýlar
seninle yaptýklarý saðlam
anlaþmadan caydýlar
kýnýndan sýyrýlmýþ dolunay
gibi þakýyan zaðlý kýlýnçlar
uzaya uzanan bir sancak sanki
mübarek fetihle Mekke
serden geçmiþ beþ birlik beþ koldan
akýyor cihad nehri
mükerrem sokaklarýnda
iþte aþkýn asâsý
iþte devrilen yüzlerce sanem
çünkü bir kez geldi mi hak
bâtýllar yokluða
mahkum daima
cahiliye adetleri
þerli kan davalarý
saptýran cümle bidatler
þimdi kutlu ayaðýn altýnda
þimdi aþka her yatsý Kadir Gecesi
bir çýðlýktýr Huneyn vadisi
civarýnda bir avuç ashab kalmýþken
bineðini gavurun üstüne süren Resulullah
O ki alemlerin en cesur Abdullahý
bir ay mesafedeki
düþmana korku salan
kalbini tam kaplamýþ Allah sevdasý
aþkýn evine dönmüþ cihad meydaný
mübarek avucunda
gülleye dönüþen çakýl taþlarý
yaðarken üzerine düþmanlarýn
savaþýn seyrini
deðiþtiren mucize
aþýklarýný yalnýz býrakmaz Hakk
iniyor görülmemiþ melek ordularý
zaferler zaferleri kovaladý
kýnýndan sýyrýldý Huneyn Günü
ne güzel bir þahid Hüda Yolu
ne þanlý bir fetih Taif Fethi
cesaretin niþanesi Tebûk Gazvesi
esaretin hengamesi bitmekteydi
putlarý patlatma seriyyeleri
bir öðüttür þu çaðdan bu çaðlara
bir peygamber bir sýddýk ve üç þehid
Salih’in kentlerinden geçer iken
konuþtu Rabbini en çok seven
Yürek hazretleri
“nefsine zulmedenlerin yurduna
ancak aðlayarak girin ki
onlara isabet eden musibet
sizlere isabet etmesin”
kaybedecek neyin var
zincirlerinden baþka
ey çaðýn müslümaný
iþte Saadet Asrý
iþte zekat memurlarý
iþte adil yasalarýn yargýçlarý
kýlýnçlarýn gölgesinde gör orjinali
gör olman gerekeni
Sevr maðarasýnda
örülen ankebut aðlarýnýn
üstünden henüz on yýl geçmemiþken
kadim Ýslamiyeti
koca Arab yarýmadasýna
hakim kýlaný tesbih et
Sevgililer Sevgilisi ki
unutma vefat vaktini
maziden son anlarýna deðin
damarlarýnda dolaþan zehri
yine bir yahudi etlere zerk etmiþti
suya dalan mübarek eller
kademli vechine sürülen
ölümün sekeratý vardýr ölümün
mukaddes yolculuk nereye
Er-refîki’l-a’lâ!
kim Rahmân’a tapýyorsa
bilsin ki Rahîm ölümsüzdür
evet Hû gitti
ama sünnetiyle yanýnda gibi
hicrî 1440 yerinden
Hakikat Medeniyetinin
emin yiðitlerinin
ölmeden ölmeyenler
dirilmeden dirilemezler
BEHRAMPAÞA
muhteþem Selimiye benzeri mimari
Mimar Sinan üstadýn ustalýk eseri
sekiz sütun gövdesine taþlardan
birer kördüðüm atýlmýþtýr sanki
kimsesiz Suriçi’nin dilsiz sokaklarýný
bir þölen yerine dönüþtüren incelik
eksik olmaz rahmetli avlusundan
çocuklar, kediler, kuþlar, böcekler
gelin bir de buradan izleyin gelin
haþmetli Ýslam medeniyetimizi
karnaslarda Süleymaniye ihtiþamý
kitabelerinden belli Sahabe þehri
minberinin külahý çiniyle kaplý
kapýsýnda bir þaheser su mermeri
satranç kufiyle yazýlmýþ dört koldan
semah eden Habib-i Kibriya isimleri
kuvarsý cezbede kendinden geçmiþ
Ýznik çinileriyle kaplý kadim duvarlar
mihraplarýnda saflýðýn ülküleri
kara bazalt taþlarýndan bir þiir sanki
saçý örgülü yýldýzlar iç mukarnaslarda
döþü geniþ kubbesiyle muntazam estetik
metafizik gerilimler tozan ýþýklarýnda
vakardan metaforlar dimdik sütunlarýnda
sekizgen yapýsýyla; hazin yalnýzlýðýyla
âlî devletimizin bir türbesi gibi þimdi
diktörtgen boþluklara dolan yaþamak azmi
ecdadýn ervahýný hissettiren külliye
geçmiþle geleceði buluþturan bir meclis
Mimar Sinan’ý Þeyh Galib kýlan taþ üstünde
kalbi Dicle diye çarpan bahtýn rüzgarýnda
bir çizgiydi bulutlardan Behrampaþa Cami
ÜLKÜMÜZ DEVRÝM
genzimde bir sergüzeþt
koynumun merkezine kadar kývrýlan
kanýrtan hýnzýr hevesleri
sisleri týrmalayan haylaz açelyalar
sensizliðin biz kokan kýyametiyle
aþka hadým edilmiþtir
içimde açýlmayan mühürlenmiþ mektuplar
yaðar týrmalarcasý sandukamýn kürküne
gençtim kýsraklarýn
topraða hazla saplanan toynaklarý kadar
gençlikten buraðanlar biriktirdim
yataðanlarla doðrarcasý
kara kutusuna kadar ciðerlerimin
vurulmak neymiþ bildim
mahralarda sahralar uzanýyor
dünya kýyameti sonuna kadar hak ediyor
çýrýlçýplak armakçýlar
kirletirken oðuzluðun hisse senetlerini
dosyalar artýk yýrtýlmak içindir
yargýlarýndan habersiz yargýçlar
þimdi haksýzlýðýn ayetleri
akýyor budunlar sokaklarýnda evrenin
kurganlar artýk çöküþlere mahkumdur
kutaylar kervanlarda
yeni bir cihanýn rüyasýný çýðýrmakta
bilge taþralardan
çaylak þehirlere ihtar
orada bengi yaþamaklar
burada tadýmlýk yalnýzca
çocuk sevinçlerinin koþturduðu evlerde
ölümlerin o yetiþkin aðýr
kulak zarlarýný saðýr eden
þimdi suskun çýðlýklarý dolaþýyor
öyleyse acýsýný dindirmeli vahþetin
bir yaðýz hünkar korkusuzca
herkes beklenenlerin
peþinde aynalara bakamadan
i mgeler alýþýktýr kýrýlmaya farlarda
pusumda aþiret bozkýrlarý
güneþin yerini tutar
kozmosunda fantasmalar
bir gökçe hicret kadar mevzi tutar
sarýklara havlýyor kaniþler
yaðlý köy sabunu kokmuyor yaþayan leþler
kentlerde ceset nehirleri
yýkýlan köprülerden
örülen duvarlara üzülme sakýn
körpe labirent olur
buldurur birbirimizi
kavganýn gümrah memelerinden
yaralar emzirdik hep yoldaþlarla
kaslarýmýzý gýrtlaðýna deðin sýkýyor
kol muskasý pazýbentler
can evlerinde tamudan yuvalar kuran aþk
palazlanýyor çýngarýn
kanla sulanmýþ tarlalarýnda
ülkümüz devrim
insanlýðý hunharlýða neþter kýlan
huylanan döl döþekleri
doðumun görklü kuzey ýþýklarý altýnda
yepyeni bir doðruluþa gebeydi
çapa yapan kadýnlarýngölgesinde
ter bezinde kundaklar benim yerim
ülkümde devrim
yýldýzlý geceye dönüþür sevgilim
ipiltiler esintilerin
kanýna karýþýyor ýpýslak ýslýklarda
tezgahlarda iþveli ciddiyetler
ne denli serpilebilirse som kapanlarda
o raddeye kadar kuþmar
daðýlan nazenin saçlarýn
tellerinde yürüyen cambazlar cudam
betondan putlara tapan
çinko patronlarla haþrolan
pazen entariler yaðar militan ruhlara
dindirmek için hoyrat hýrslarýný cevherin
iþte küstah yürekler
mutantan recimlerini kör emperyalizmin
boðazlamaklar için birikiyor
ülkümüz devrime kývrýlýyor
devrimlerimiz ülkülere
türkülere birleþen düþlerimiz
lügatlerde sevmekler
yeniden tanýmlanýyor
durun ve hayatla yüzleþtirin çehrenizi
oysa haylamaz dibine açan hiçbir domur
huysuz langustlar
pavkýrýþlara boðuyor yeröteyi
týpýrtýlar týkýrtýlarla seviþiyor
tenha kaldýrýmlarýn damsýz yalpýlarýnda
fýsýltýlar boranlarla
can kýrýklarý karýþtýrýyor damarlara
kalýn býçaklar kesemiyor ince tülleri
karýncalanýyor ergen yerlerin
yaþlanmayan gözlere küflenmek yasak
iþte hipnoz edilmiþ metropol köleleri
tiryaki egzoz dumanlarýna
özenti vitrinlerde hep janti sömürgeler
bir fiyasko gibi geçenlerdir
sokaklardan caddelerden bulvarlardan
onlar asýl kazananlardý
panjurlarýn satýr arasýnda oksitten
mýsralarý sökebilen þairler
besteleyecek tutunamayan galipleri
kapitalist yaþayýp komünist küfredenler
rezaletsel rüsvaylýða mahkumsu
sustum susulacak ne kadar kaðný varsa
mecnunlar yüreðini tükürüyor sahraya
düþlüyorsun eriyene dek beynin
kaynayan bir kazana dönüyor kelle tasý
ýþýða yumruklar attýran sendin
zarfýnda güzbatýmý fýrtýnasý
taraçadan süzülen matruþ papatya dansý
kardan çocuða döner cývýldayan nefesin
aynalarý sýrlayan cýva gözlerin kokar
çakýlýr vidalar derisine þehvetin
gün gelir ülkün de devrilir
türkü çýðýrmaya baþlar devrimin
deðiþmez sandýklarýndan doðar ilk deðiþim
alaturkalar alafrangalaþtýkça
dumura uðrayacaktýr çaðdaþça
þen olasý raconlar gereðidir
kan damlalarý birikiyor kum saatinde
tütüyor fiþek tarzý miðferler
dünya kýyameti sonuna dek hak ediyor
bileniyor deliþmen pençeler
PALAMAR
en tatlý yerinden baþlýyoruz acýyla
uzun bir dostluk için tanýþ doðmaya
tüneller geçiyor ufkumuzun
suyu alevcil raylarýndan
avucumuzda elmastan cellat baltalarý
kafataslarý akýyor damarlarýndan
kendine bile hayrý olmayan þýllýk þehrin
gül kokuyor çekiç sallayan yumruklarýmýz
madrabaz bir duvarý yýkmak isterken
ruganlar ve urganlar dans ederdi
babam mermere vurur ýslak takunyalarý
saçlarýnda abdest saðanaklarý
bakýr yapraklar dövüþürken rüzgar anneyle
habbeler bostanýna serpilirdi
þehvetle kovalýyor hýrslarýný
sýrtlanlar ceylan derisi koltuklarýnda
iþte inanan imansýzlar
birleþmemek için birbiriyle yarýþýyor
yaralar fýþkýrýyor yerküreden
yanar lavlar püskürüyor insan daðlarýndan
ergenlerin ezdiði öksüz bir kýzancasý
kýzgýn mýzraklar girip çýkar
kaba etin sinirlerine sivri ve ince
sonrasý yongalý çelenk taçlarý
vapurlar kaçamýyor çünkü palamar
kýyýsýz pektirendazlýkla
ayrýlmak istemiyor artýk hiçbir kýyýdan
hiçbir iskeleden hiçbir limandan hiçbir
þarjörler þarj edilemiyor
þýrýldayan damarlarýmdan iðneler söken
kendim kendinden geçemiyor
oysa banklar bankalar banknotlar yakarak
fýrlatýp boyun baðlarýný denize
gömleðin ilmeklerini koparýrcasýna
devasa bir gökle içten seviþmek isterdim
iliklerime kadar tefekkürler kokturan
semalarla aramda semahtan bir palamar
feleklerdir benim uçurtmam
kendisi uçmayýp içimi kökten uçurtan
sonrasý ardýnsýra Roda
MEZARLAR MEZARI
her gün yeni bir baþlangýç
eski günahlar ödevine
bir ödev düþün ki verilmeden alýnan
ýsrarla ve hevesle ve hiç usanmadan
iþte öldüðünün farkýnda beynin
farkýndalýk sergileyen sinir uçlarý
kaslarý kasýlýyor solgun cesetlerin
tabutlar, fetüsler doðuruyor
sýkýþan gazlar ses tellerini okþuyor
dinle kalbim, ölüler baðýrýyor
topraðýn baðrýnda organlar çürüyor
iskeletler, daðýlmaya baþlýyor
üzerinde kemirgen bakteriler
seni sana senle sende hatýrlatýyor
her dem yeni bir baþlangýç
olabilir istersen gerçek baþlayýþlara
ruhunu gümlet yaþamak istercesine
cesedin patlamadan
tek bir fýrsatýn var eni boyu tek
iki gün bitti ve elde var bir
anla kalbim, son gün, iyi deðerlendir
dünya ki, aþkýný kanýtlama arenasý
kuzu postlu kurtlar maðdur sürülerde
kellelerden kuleler dikmeni bekliyor
kabirlerin gömüldüðü kabirde
aþklar, nasýl da kendinden geçiyor
kemiklerden sýyrýlan iliklerin canýnda
çarpýþan kudret mührü Hakim’in
þahdamarýný yepyeniye çaðýrýyor
dalgalarýn yerinde duramýyor
YENÝLGÝYE MERSÝYEDÝR YENGÝMÝZ
þimdi kimsesizliðin anýtý Gököz irkintileri
Þehzade Mustafa türbesinde asýrlar deviren yas
yüzyýllardýr aðlaþan Ulu Cami þadýrvanýnda
hüznün gözyaþlarýyla alýnan mahzun abdestler
külahtan kevsere inen cayýr cayýr katreler
her taþlýðý baþka bir matem þölenine dönüþtüren
þimdi ne desen gecikmiþ bir Muradiye saati
fildiþi kaftanlarý aþkýna hassasiyet müzelerinin
sýyrýklar hatrýna; börklerden kubbelerin iliklediði
ve toylarda oylanan güneþ yüzlü hükümler
tuðrul ruhlu, akýn yürekli hünkarlar hayratýna
öyle bir hû çek ki baðýrdan; dem-i devraný deprem vura
zülfikar imanlý yeniçeri gülleri yeniden soylana boylana
“baþ üryan, sîne püryan”gayrý kýlýnç kýnýna ziyan!
oysa tam burada; çýnarlara, çimçeklere karýþmýþ çiniler
buçuk kalmýþ rüyanýn uykusuzlarýný çaðýrmakta ýsrarla
mükellefiyetler, muvaffakiyetler, mazhariyetler
berhudarlar, alemdarlar, mihmandarlar mahareti
aleyhtar çoðunluða yeter güzelliðin azýnlýðý mümtazlar
akýncý canlar bilge hakanlarýný bekler fetih meydanýnda
o vakit gün sizin gündüzünüzdür ey Müstahzar
gayrý geç ey Muhafýz, bahadýr ruhlar ordusunun baþýna
serden geçer gibi geç kaçýnýlmaz kader eyerine
yan bakmayasýn; ne saða ne sola
iþte düþman Gargat ehli karþýnda
vur pençeni Kahhar aþkýna, þenlensin çelik bilekler
vur mazlumlar hatrýna vur, dile gelsin dilsiz gökler
yamalý sandukalar, ihtiyar revaklar hep seni
hevesi kursaðýnda döþlerin burnunda tüter nezih kalbin
dallarýnda kandillerle duada Emir Sultan hazîresi
ve Geylani hazretlerinin sevdasý muska baðrýnda
bir mezarý bile olmayan medreselerin buruk hayaleti
karabasan celladý olup çökerken sýlamýzýn boynuna
gürbüz gürzler, mahþerî marþlar devri gelmiþtir
þahid Ýznik surlarý, þahid Bursa kalesi
ikbalin aynasýdýr Osmangazi nahiyesi
derviþ nehirleri ummanlara delta kýlan esrarý vefanýn
coþsun da taþsýn Oylat þelalesi gibi hararetler üstüne
fetretin bitiþ mührü Yeþil Külliye
muþtulasýn müstakbel meþalemizi
RÜZGARIN KALBÝ
kýþta açan çiçekler gibiydin Dilbâ
kasýmpatýlardan doðma entarinle
çalý kuþlarý konardý dallarýna
anadolu buðdayý kokardýn sevdayla
baðlamalar dar gelir gönül teline
saldýn mý saçlarýný poyraza Dilbâ
kuzgunlar dönüþür üveyiklere
yaðmurun çocuðu Pokut yaylasýnda
bulutlardan bir deniz önündeyiz
uçurumda uçurtma rüzgar yüreklim
ruhunu sal eyleyip uçacak sanki
avcýsýný bekleyen hazine gibi
ezilir bakýþýyla kursak çimleri
yeþerir kuru kütüklerde filizler
evrendin özündeki canlýlara
kuþatýr damarlarýn dünyalarý
günde yüzbinlerce kez atan kalbin
nasýrlý ellerinden belli azmin
gönül ýþýmakta gönlünü Dilbâ
harab kentte baðrý dökük bina âþýk
cerrahlarda bulunmaz reçetesi
kurnalar, kandiller, dað yýlanlarý
fýrtýna nehrinde kaðýt gemiler
derin ormanlarda ay kuyularý
adamýn gönlünü göðsünden söker
kurnalar, kandiller, gece sularý
bu dermana bir dert yok mu Dilbâ
bakýþlarýn deliyor deðdiði yeri
kuzgunlar dönüþür üveyiklere
saldýn mý saçlarýný poyraza Dilbâ
baðlamalar dar gelir gönül teline
anadolu buðdayý kokardýn sevdayla
çalý kuþlarý konardý dallarýna
kasýmpatýlardan doðma entarinle
kýþta açan çiçekler gibiydin Dilbâ
ÝSTÝKBAL GAZELÝ
doðrul, çýð gibi çökse de cümle gökler tepene
cehennem olup kudursa zemîn, zinhâr düþürme
mübarek sancaðý çek, Allah için çek göndere
kulak ver, þühedâ kefeni dipdiri topraðý dinle
irkil, köklerine dön, dallarýný sal ðarîblere
sal, huzurla yatsýn ecdâd, sal en tekin sipere
habîb için sal; vatan, bilsin ki emîn ellerde
durma; nerde bir yara görsen merhem ol fevkine
dikil; senden de olsa dikil, zulmün üstüne üstüne
yurduna sahib çýkmayana sahib çýkacak yoktur
iþte Ýslâm kýtasý, kahrýna taþlar, ne çoktur
yürü, yol yürüyenin, kuþan, pusat giyenindir
kýsrak binenin, söz diyenin, erlik erenindir
sen çakýldýkça makber mazine dar gelecektir
diril, Allah için diril, mazlumlar mahþerindir
toplayacak cüzleri, hilâlden bir sûra, üfle
dönsün özüne vücûd; uzuvlar, gelsin dile
yapýnýn tuðlalarý kaynaþsýn tâ temelinden
vaktidir, yetîm ümmet, taþmalý beytinden
yüreklere; mabetler îmar et ki, yürekten
azmini hiçbir pusu çevirmesin emelinden
ey þehîdoðlu þehîtlere her gün þâhid kesilen
yetmez þehîdoðlu künyen; savul zincirlerinden
sen ki üç derya üzre bir seccade; Anadolum
çýnlasýn zerrâtýnda -sâde Rahmân’a kulum-
durumdan deðil safýndan sorulacaksýn, etme
boðazla güdümleri, müslimsen haykýr merdâne
nisyandýr tercih zulmeti þerîat kamerine
eðil, ancak rükûda, cân ver, cânâný verme
kýyâmete dek yurdun; çiðnensen de çiðnetme
ey Millet-i Muhammed; dön Hakk’ýn devletine
dön, Allah için dön, çehreni dînin hükûmetine
silkin; silkinmeyenler seyre pek müstehaktýr
davran, deðil mâtemler sana rövanþlar yaraþýr
ARASÂT DEMLERÝ
1
ellerinle yýkanýrdý sebiller
buyrulduðun günden beri torpaða
dinmez cihanýn þükür salâtý
semavat ruhunun yolunu gözler
müstakîm
ayinelerin sürmenelerinden süzülen
mutmain
Rabbinden razý yetimler gözlerin
martýlar kahkaha koparýr mücrimlere
kaldýrýmlarda kibrin ayak izleri
kasvâlarda bir çöküþ
nasýl da belli yerin
pahadan müþterisi bulunmayan
çalýmlý binalarýn içindeki boþluk içim
tarifi meslek sýrrý
Edebullâhtan nazârýn
oysa düðün derneðiydi göklerin
yoksa kýyâmet evrenin sensizlikten
çýldýrmasý mý geri dönmen için
2
ölene kadar deðil, öldükten sonra da
14 burç, Kâbe’de putlar, bin yýllýk nâr
kurudu Sâve gibi
leyli fecreyledi Nur
kayýplara karýþan Semâve vadi
ve buruk ülkerlerin güzleþtiði feza
bir nefeste toz duman ayyûkun muhbirleri
ey kamerlerden asil yarýlan sadýr
yürüyen yaðmur duasý çocukluðun
nerdesin, neredesin, nerelerdesin
âkisi bilinen, sormadan edilmeyen
bir sayhalar katarý yokluðun
sireni sade dâhilden duyulan
altýndan damarlar akan bilekler
iþtiyaktan pehlivan
gözleriyle konuþan mustazaflarý
gözleriyle dinleyen
Edîbullâha selam
3
sonsuz parmaðýnda sonsuz marifet
Kudretullâhýn, Haþmetullâhýn, Yedullâhýn
kalbet, kavlet, hýfzet, celbet, refet!
yaþlandýkça evren, gençleþiyor Furkan
ey varlýðý zâtýndan
varlýktan, yokluktan evvel bulunan
inayet, þehamet, selamet lutfet
yaradýlmaz Yaradan
yaradamaz yaradýlan
vah ey! aralýklar çýk aramýzdan
bizdedir geçiþ hakký
ben | sen
geçmez bu sýrattan
4
kaybolunca sis; geriye görüntüler
kaybolunca görünen; görünmeyenler
ne kalýr kaybolursa görünmeyenler!
caizdir perçemi pençeme küffârýn!
umman yanar, volkan üþür, eser sahra
beyaz duvaklarýyla salýnan güverteler
yaslanýp Hayy zikrüne yýðýlan dalgateynler
tilavetlerin bam telinde açan Firdevsler
karýþýr birbirine
Ayasofya saatinde
5
bir beytullâh olarak
dönünce fýtratýna
parlatýnca leyâli devletlû lem’alarla
balkýrý þeriatin mecelleyi boðunca
gerekmez yeni bir Boðaz teþrifine
gülüþünle kandilleri daðlaman için
derdim yâ! Ayasofya! tik! tak! týn!
þühedâ makberine sýðmaz artýkýn!
açýl Fâtihlerin mirasý açýl
geber ayna ayna söyle banalar
altý bucak ve dört dal ve beþ zaviye
martýlardan bir deniz içerisinde
ney kývrýmlarýnda mukaddes kavsýnýn
Erîs gamzesinde elbet bir gün
yeniden biter hilâfet mührün
HAYY
Bil, ölmeden ölmeyenler
Dirilmeden dirilmezler
Serilmeden derlenenler
Serpileni göremezler
Aþký vurur yere, göðe
Can kývrýlýr içten içe
Dipler düþer þu en dibe
Çökmeyenler bilemezler
Mahcupluktur son zirvesi
Dile deðil sevda demi
Tadýlmakla bilinmez ki
Duyularla içemezler
Aciz gönül, var öteye
Soyun da gir bu çeþmeye
Biz ýraktýr ben diyene
Donmayanlar yanamazlar
Dal kýrýlýr, içer özün
En duyulmazlardýr sözün
Nereye bakarsam yüzün
Görmeyenler eremezler
VAHÝD
Bir içre bir içre hep bir
Birlik, birlik içindedir
Birler, bire vabestedir
Bir çarpý bir çarpý hep bir
Birler sýrrýna er bir bir
Sýr, birlerin birinedir
Bir hiçtir birliksiz birler
Birler birlikte tekbirdir
Birle, birlik ol, birleþtir
Biri birlik paklar, bildir
Birden, biredir birbirler
Birsiz bireyler deðil bir
Bire var, biri gör, yar pir
Biri dinlet, biri sevdir
Birden ayrýlan bir hep kir
Bir kutlu soy biz kavmidir
NUR
Can cana canan içinde
Canan cana can içinde
Canlar cansýzdýr canansýz
Ýç içe, içler içinde
Bir içtene vurgunum ki
Kamerdir baþtan ayaða
Hatýrlatýr hep Sahibi
Aþk; temrin, cümle aþýða
Çember, çember içindedir
Dönüþ, dönüþ yolundadýr
Ýz de, izci izindedir
Özü, közü, tözü birdir
Hakikat, tekrarý sever
Caný bir an cana deðer
Anlar, canlar içinde þen
Sonlar, sonsuzlar içinde
Bir içim ki, hiçten hiçe
Sonu heplik menziline
Ýçten içe, geçten geçe
Yoklar, varlar kucaðýnda
NURÝ PAKDÝL
Bir Cuma günü göçtün sen,
Yüreðinde Kudüs’ü saklayarak,
Bir Cuma günü yürekten,
Kanatlandýn semaya aðlayarak...
Kapandý secdeye ruhun,
Sesinde çocukça sevinçler vardý,
Karýþtý nuruna nurun,
Ýþte karþýnda sultanlar sultaný...
Tuttu elinden, aþk açtý.
Kudüs’ü hissettin serin nabzýnda,
Hürriyet koktu her yaný,
Mescid-i Aksa yeþerdi baðrýnda...
Bir Cuma günü göçtün sen,
Yüreðinde Kudüs’ü saklayarak,
Bir Cuma günü yürekten,
Kanatlandýn semaya aðlayarak...
AÞKIN ÞEHRENGÝZÝ
ne canlar yakmýþ Ýç Kale
sararmýþ resimlerce
mahzun Viran Tepe
bereli havuþlarda tükendi nesli dinçliðin
bir küf tutmuþ muskalar
bir keder karasý bazaltlar bilir
nerden nereye solmuþ
yetim Diyarbekir’im
nerde kimi ölmüþ Yedi Kardeþ burcu sesin
birden düþersin akla
baþým gözüm ýsýnýr
Eski Cezaevinde yel ýslýklarý küsülü
Aslanlý Çeþme þimdi kýraçlýkla kýnalý
kenti çoktan terk etti
Hamravat Selsebili
bir kuyu kendine düþer canýmýn tenhasýnda
eyvanlar serden geçip durur ciðer saatinde
bir sensizliktir gider
bin sessizliktir gelir
açýlýr çaký gibi Fetih Kapýsý
yeni baþtan çevik Fatihine
tel örgüler kuþ olup uçuþanda
belki deðeriz yine
On Gözlü köprüsünde bakýr düþlerin
yangýnlar gömülü
Süleyman mertliðinde
bir zaman abdestsiz çarýklarla
doluþmaya utanýlan Sur
þimdi hangi hakirliðin mahzeni
abdal damlarýmýzdan maðrur çatýlara
taþlarýn boþluðunda zemheri
cehennem lokmasý kursaðýnda
avlularda tükenmiþ
dut çiðdeleri baðrýn
boynu bükük nergizlerin saksýlarda
vurulmuþ haremlik
dökülmüþ selamlýk
kalmýþ Deliller Haný
cinnete bir soluk
kýrýlmýþ mezarlarda buruk kuþ loklarý
hanayda kumrularýn
su kadehi burulmuþ
kararmýþ bahtý fildiþi kalkerin
namusun narin beli bükülmüþ
durgundur Mesudiye
argýndýr Ulu Cami
yorgundur Dicle Kapý
fýtratýna dönme günü Kýrklar daðýmýn
bir þehir ki töresidir
nice kýtalarýn hey
selsellerin uðultusu serdaplarda
tulumbalar hasretinle taþmaktadýr
Þeyhandede þelalesi
hazan olup yaðanda
ahþab nar çiçekleri
sülüs hatlarý mevsim
nakþetsin sevdamýzý Gelincik daðý
yüreðine hadisler mýhlý Nebi cami
Asur kalesinde kral mezarý baðrýn
gözlerin gözlerimde dilsiz Malabadi
ve paygamber kabrinde
öksüz yara salardýk
gýrtlaktan revaklarýn karanfil sokaðýnda
umudun umudusun
çeyizlen Diyarbekir
DÝLÞA
poyraz yanar, kandiller üþür
Nupelda
suna boynun yaslar dað eteðine
yýldýzlarýn kaydýraðý var bu gece
dokunsan
aðlayacak ceylanlar
tavþan, yavrular aþkýna cesur
arslan, yavrular aþkýna ürkek
ve bakýþlar
çýðlýk çýðlýða kuþlar
yokluðun, boðazda kement
bakýþýn, nasýl da çatal
deðdiði kalbin etini delen
acemi, rafine
boyunca usul
baðýrda dalgalar kayalýða vuranda
diyar gözlü
bekir yürekli
filinta baharlar birikir yeldama
gurbetin, hançeremde kelepçe
ranzamda, kahýrdan darmaduman
aðarmýþ anlýklar, gurbetin
maral titrekliðinde, soluk soluða
bir cezbeden yadigar
bahadýr, külhani yakalardan
ve mahzun
namus burcu
niyetli, meçhul denen ferdalara
umutma Evîn
gevherin kýþlatma
avlularda serpilen gonceler hatrýna
kenar mahlesinde dar bulvarlarýn
gül hevesler kurutmuþ
baþý hep ustura týraþlý
oðullar etmez hayýnlýk
yokluðun ebubekir dostluðuna
çünkü yaþamak bu küllüklerde
dakik bir vaiz kuzulara
ve sýtmalar
ardýn sýra kan ter
ardýn sýra tutuklu, kýsýk
iner gibi sürgüler hücre odaya
görüþ günleri ýssýz
volta demleri öksüz, dýmdýzlak
cehennem kesiði gerdanlar namýna
hiç deðilse düþlerim, boran
savur çeltik yaylana
pamuk ovana
savur da kýyýlsýn inceldiði kuþeden
aþiret bozkýrlarý çocukluðum
divane daðýn doruðundan tütsün
vakarlý can umular
körpe yarýnlarýmýz
AMEDYA
ranzalarda Anzele serinliði
Arbedaþ Kapýsý
yüreðin dolar
Nasuh Camisinde Ömeroðlu
Nasýriye Kalenin Halidoðlu
bize Amedyalý derler hey cano
mazluma safdil
namerde sarraf
þimdi ne Küpeli ne Dýngýlava
Diyarbekir bir ceset aramýzda
akar akar Hamravat
çehremizin kederinde
taþar yüzlerin
emekçi coðrafyasýndan
masum, maralsý
Kürdistan gülleri
ürkek avlu mýrnavlarý
ceylansý hafýz kýzlar
kadim Zinciriye
kokar çocukluðum
Benusen burcunda sesin
girer düþlerimin rüyasýna
hatýralar deþer
hatýr yarasýný
Hançepek türküsü yakar
babasýnýn ciðeri filintalar
öksüz içerin
Zembilfroþ dumaný
sürgüler çekilir
durur hücremde
tütsüler doðurur
yetim Bircuþah
kaynatsýn ahýmýzý
dadaþ Haburman
saðsýn zor hüznümüzü
aygýn Malabadi
kurþunlanmýþ can Kurþunlu
Dört Ayaklý minarem
dört ayaðýndan vurulmuþ
öyle bir zelzele
ki çetin gidiþin
Mesudiye sütunlarý oy
gayrý yerinde durmaz
Parlý Safa Minaresi gibi dimdik
ömür kavgasýný
verir hep kalanlar
dam loðu, et taþý
bulgur deðirmeni
bir destandýr burada yaþamak saati
Fiskaya Þelalesi
hazan olup yananda
gör nasýl
yeniden yaðarým
diþimle týrnaðýmla loy loy
bir daha bulunmaz böylesi
gazel ölen
bizi, bizim gibisi
ROZERYA
yüreðin Hilar
maðarasý gibi serin
yüreðin daðlarcasý
gariban, ýssýz
söyle sen hangi
boranýn meltemisin
yanar dudaðýnda karanfil tütün
yanar da verir
sýrtýný Kýrklar suruna
ellerin kelepçe ellerin zozan
gözlerin zor kafesler
gözlerin zilan
içerin Kralkýzý içerin mahzun
alýngan, kuðumsu
hançerem hançerli
suskum sahipkýran
bir masum pusuda tahtýrevan
söyle ben nereye gideyim Rozerya
gel de gör içim dýþým Amedya
yaþmaklara yaþamaklar doladýn
Rabbinden razý
sesin papatya devrimi
sesin ardýnsýra zýlgýtlar
körpe nazenin
daha kaç mendil
sarsýn yangýn kederini daha kaç
ahraza bürünecek
cývýltýsý sabilerin
gel de izle Rozerya
aþklar þimdi bir mumya omuzlarda
tepiþirken fevkinde
þýmarýk firavunlar
aziz bir þehir yýkýlýyor altýnda
hal böyleyken hasmýna kýlýnç
olsan da duramazsýn içinde dimdik
çökersin soylu
sevdiklerin aþkýna
biz þimdi sensiz
boyuna çöküþ
biz þimdi gözlerinsiz
antik tohumduk
bak da yeþert Rozerya
Diyarbekir hayat ister baðýnda
yeniden nefes almak
biz ki yorgunluklar halký
gürleþirdi alnýmýzýn teriyle
ceddimizi saklayan aziz toprak
çocuklar eker
filintalar yeþertirdik yýlmadan
usturalar kayarken ensemizden
bükülmezdik usulca
ata yadigarýydý mesleðimiz
yüreðimiz haykýrýr gözlerimizde
canýmýz o parola
yakýl ama yýkýlma
söyle susma söyle Rozerya
yitik insanlýk
hangi daðýn ardýnda
RÜMEYSAH
sen, çocukluðumdun, masumiyetim
sen Bereket Han duvarlarý mazim
toz çuvallar üstünde dinginliðim
rüyam, göðüm, çölüm, denizimdin
raks eder, göllerin ýssýz akýþý
her nakýþý, hüsrana yar bakýþý
özlem tüten demden gönül kayýþý
hem caným hem cananým, cevherimdin
ayrýlýk da aþka dahil, Rümeysa
bir hayatlýk caný var ölümlerin
bülbüle uzaklar yakýn Rümeysa
bir nefeste yayýlýr gül dediðin
Rümeysa, zarftan kuþlar fezamda
gurbetimin teli kopmuþ sazýmda
deli taylar uçar durur baðrýmda
seven ruhta fren tutmaz Rümeysa
konmaz öyle her dala sev devrimi
sütü zift, balý zehir semahýnda
uzar, uzar, uzar, þeyhin gözleri
can kýnýna sýðamýyor Rümeysa
bahar gamzelerin Fýndýk burcudur
müridi, mürþid kýlar tek bakýþta
dergahýnda cerenler kuruludur
aþka dizgin vurulmuyor Rümeysa
GÜVERCÝNLER ÇARÞISI
þükran toylarýmýzýn
sesi gelir aþiret çadýrlarýndan
obamýz hayran
otaðýmýz kurban
kýl çadýrda yer sofrasý kalbin
serilmiþ razý
serilmiþ padiþahýna kadar
Nur burcunda ciðerim aðarýr
külahýna dek kufi
ebebulguru
saçlarýnda nesih yazýtlar
döþlerin kesme bazalt döþeli
mukarnas bezemeli
yazmalarca beklenen yankýlarda
kurþunlu kubbelerin
Halilviran köprüsünde hey caným
düþlerin hýçkýrýr
sazlar kavrulur
yanar sazlýklar
Nevruz neþesi saran köþelerinden
bir firak hüznü
tüttürür daðlar
kavun rayihasýna karýþýr
karpuz burcularý
aðýr çörtenlerden
bin rahmet damlar
demirciler çarþýsý orkestra
sadrý tonozla örtülü
ceylanlar salýnýr
filintalar ormanýnda
Kazancýlar Haný mürd
suskun kaya mezarlar
Sultan Þuca çeþmesinde baðrýn
baðlanýp budaklansýn
yeter ki kapýlma
çeper çaðýn aðýna
can akar yolunu bulur
yeter ki solmaya
yaþamak sevincin
iki gözümün goncesi
BERFÝNELLA
ve nazenin ruhunuz
nasýl da kendine bakan bir ayna
suyun uzanýþý gibi dere yataðýna
en tenha lambalar bile
çattý mý kavuþmalar çakmaðý
dayanamaz geceye, yakar bendini
iþte seni öyle sevmemiþtim
kalmasý bile gitmelere benzeyen
bir vefalýyý nasýl ikna ederdin ki
can kýyamýyor çýkmaya
çakýlar yeþeriyor etinde
uzuyor, uzuyor, uzuyor gözlerin
gökleþiyor yaðdýkça düþlerin
denizlerle göklerin kavuþtuðu çizgiye
þimdi aþkýn baktýðý
her yöre Berfinella
dal en çok tutunduðu çýnara kýrýlýrdý
bazý þeyler konuþmayarak
dinlemeyerek öðrenilirdi
çaða iki vicdanlý, iki yürekli gerek
öyle dað gibi durduðuma bakma
dal gibi kýrýlýrdým doðru yerden sarýnca
badem çiçekleri açan
aðaçlar gibiydi bazýlarýnýn kalbi
mevsiminde anlaþýlýr
þimdi nereye gitsek Berfinella
gözün gözü görmediði aydýnlýkta
masum bir karanlýk
yakmaktý vacip olan
gidersin, bir yarým çeyrek kalýr
oysa hüzün mutluluk Berfinella
acýlar bahçesinin
çilekeþ güllerine
Çayönü, Körtiktepe neolotik mahzun
cehennem teninde
taþar can nehrinden körpe Hasuni
alnýnda maðara serinliði
yüreðin gönülden Hira kokar
kadim þehrim topraða
sýðmýyor Berfinella
surlarýn gözyaþlarý
eritir sýrlarýn kalesini
hýçkýrýr aþkýn burçlarý
Berfinella dolar ciðerleri kentin
mazgallarýn karasýnda
yankýlanýr geçmiþin çýðlýklarý
Asur hüznü sarýlýr baðýn baðrýna
aniden bastýran
yaðmurlu bazalt kokusu
tahtýný sallar
kral çocukluðumun
aþk kaðýda sýðmýyor Berfinella
gönül sadra sýðmýyor Berfinella
hepsi geçer, kancýk kibirler
tamponu þiþkin þýmarýklar
binbir yüzlüler, alayý geçer
her zifir gömülür, üzülme
Diyarbekir kýyamete dek kalýr
iþte bunu bilmek
aþkýmýza yeter Berfinella
MEVSÝM ZOZAN
serin Anzele pýnarý
karýþýr Arbedaþ sularýna
içerin Zerzevan kalesi
yüreðinse yorgun
Hevsel kuþluklarý
baharda kengeri
yazýn dutu, eriði
gözleyen katýksýz halký
kendi kalbinden baþka
yenemez kimse
öðrenecekler Zozan
hey nava dýlê mýn
dört yaným hozan
yanýk çarþýda türkün duyulur
cývýl cývýl öter buðday pazarý
dar sokaklarda yangýn rüzgarýn
alnýma yokluðunu savurur
üstüm baþým kelepçe
aklým fikrim Zozan
viran bað köþküyüz þimdi
esamemiz okunmaz
Fiskaya þelalesi yaðanda
bir uçurtmalýk caný kalýr
filinta uçurumlarýn
gözlerinle gözlerimi býrakma Zozan
donarak can vermesin bakýþlarýmýz
susmasýn erbaneler
susmasýn çýðlýk
çýðlýða sessizlikler
konuþsun Zozan
çýðýrsýn dilsizler
GÖZLERÝN DÝYARBEKÝR
yeþil pulat pencere
yeþil sis yeþil tütsü yeþil ziya
acýlar denizinde yananlarý
hüzünler yangýnýnda donanlar anlar
dinle atmosferin bekaretini
þehid sahabelerin
mahzun külliyesinde
her çeþme bir þelale vecdin feyzinde
kuþlarýn ve taþlarýn zikirleri
erir birbirinde kadim cezbeyle
el pençe divan gölgeler
dizilmiþ kandillerde tutuþan esrar
yankýlanýr duvarlarýn teninde
sanki yer göktür, göklerse zemin
baðrýnda ashabýyla
firdevs kokan camide
diyesin ey ulu belde
þimdi hutbe sýrasý sende
kelamsýz, burgusuz
duyabilen canlara
kepenkleri indirilmiþ özlerin
marþý eser etinde
damaðýnda cevherin öbekleri
ervahýn þöleni
çarpar durur göðsünde
asude þafaklarýn nasýl da gür
sancaðýnýn fecrinde
suskulardan örülme mahþer sanki
kýyamet kýyamet yeþeren diriliþ
þahdamardýr
atar genzinde
ve lale nehridir
akar akar da taþar kaburgalardan
kadýnlar kaynatýr buðdayýný
damlara, avlulara serilen
güneþte kurutulan
çýðlýklara dönüþür dargýn bergüzar
gülünce gözleri
kuþlara dönen haminneler
týrpaný her vuruþta
Allah diyen kadim rençberler
çeliðe çifte su veren
evliya demirciler
Rahman’ýný ameliyle sevenler
can sevdaný haykýrýr
kýzýl gökte sarý hilal gözlerin
kendini daðlara vurur
serilir öksüzlüðe keçe yolluklar
kýrýlýr fanuslarý sevdamýzýn
yorgun Diyarbekir
lorîninde yeniden doðar
þimdi nereye gidersen git hicret
yanar köþklerin
yanar Hamravat
kavrulur Seman
þimdi her can biraz sensizliktir
her aþk biraz hicraniye
gitme diyor semaver
bitme diyor daðlar, taþlar, kavaklar
can kýnýna sýðamýyor Dilaram
açar dokunduðun
bütün koðuþlarda
narin nûbihar
AÞK ÞÝMDÝ ZERYA
ebaneler hasretini haykýrýr
hasretini, mahzun, hazalsý
serden geçer serdil avaþin
nazarýn nazarýma
karýþýr durur delal
gözlerin sýrýlsýklam cehennem
gözlerin zelal
dilzarýmda hivbanular yeþerir
dilaverlere dilvanlar yaraþýr
rotindalar rolêdalara
bir rojdalýk ömrü var
suçsuz kelebeklerin
bir jiyanlýk nasibi ýssýz sevenin
gönül hekimidir
gülüþün hep baharda kýraðý
ve cehennemin dibi gamzelerin
hemdemiz, nefes nefese
baðdaþýz þahýna kadar baðdaþ
ve haldaþ, sevdiðim
yardaþ, Allah’ýn aþkýna
gecekondu masumiyeti
yoksulluk berraklýðýdýr
mahcup yüzlerden okunan bozlak
tozlu tülbentlerinde nenelerin
cennet kokularýndan bir þelale
sorma nasýl, bilirim
fakirhanelerin evliya saflýðýna
yetiþemez softa burjuva
yetiþemez nazenin
baþý ustura týraþlý
hovarda peþtamal çocuklarý
kenar mahlesinde zor ýzdýrabýn
antik bir hevesi büyütür
acýlar havuzunda boy verir
hüznü boylar havuþlar
caddelerde boy gösterir
yürüyen mezarlýklar
saçaklara ayrýlýklar konar
oysa kalbin, tetik kadar dinç
namlu kadar filinta
mermilerin þarjörlere dönmeyiþi
kadar yaþlýydý döþünde
döþün ki, nerdeyse çatlayacak
þehvetin vahþetinden
döþün ki alayýna yetecek kýsrak
emzirirken ruhlarý
hey ciðeri kýnalý, güneþ yanýðý
baþtan ayaða Diyar
tepeden týrnaða Bekir
yüreði bronz kentim
sevmek þimdi zerya
konuþ ki, dilsiz iblise
dönüþmesin susmaya alýþanlar
konuþ ki mertlik bulaþsýn
korkudan geberen asalaklara
susma ki delikanlý þehrim
hayýn baþbuðlarýn
mabadýný yalayan
kýraç itlerin puþt devri
vaktidir, hitama ersin
BERÝVAN
sen, boyuna bahar, asil ve asi
sen sadece gönülde yeþeren gül
Diyarbekir daðlarýnda türküydün
Diyarbekir baðlarýnda zýlgýtlar
sen boyuna sürur ve hep özü gür
ruhun göðsüne sýðmýyor Berivan
nereye gidersen git hep yüreðim
yok maþuka aþýktan baþka vatan
gidiþin hep koþmaktýr kaçtýðýna
boranlar da üþür, gitme Berivan
gülüþün vejîna, gülüþün sarya
gülüþündü; ýrmaklar ormanlarda
gülüþünle güneþler açar þevler
gülüþünde kanatlanýr zaroklar
gülüþün rojarya, gülüþün zerya
sen boyuna sürur ve hep özü gür
Diyarbekir baðlarýnda zýlgýtlar
Diyarbekir daðlarýnda türküydün
sen sadece gönülde yeþeren gül
sen, boyuna bahar, asil ve asi
YÜREÐÝN AMÝDA
kalbin, savaþ sonrasý et kokusu
damarlardan fýþkýran kan çorbasý
kuzgunlar aynalarda
yolun gözler Amida
Selahaddin Eyyubi Cami keder kuyusu
vefatýndan beridir yoldaþ Mezopotamya
öyle cansýz, böyle lal kesiði
hey aman, durmaz yerinde
içerim paramparça
hücremin kerpiçten çiçekleri fersiz
yar çeþmesi susuz
ranzalar cehennem çukuru
Mervani yiðitler gerek þu puþtluk çaðýna
hey aman, can tutuklu
devir zor, devir cambaz, devir namussuz
zalimin mazlumluk
tasladýðý zamandýr
münafýklar yüzünden
haktan dönen gafiller
merhametli davetine muhtaçtýr
hey aman, erlik vaktidir
parýldar, parýldar nazarýnda
hýrçýn Silvan Kalesi
cildin buz cehennemi
kalk ayaða ey þehir
Nasýr-ý Hüsrev olsun yeniden þahid
düþtüðün yerden doðrul
dikil de süpür ey
namert çelmeleri
GÝYAN MEVSÝMÝ
gönül göðsün gülüydü
gülün göðsünde bahçe
tarihin mezarlýðý höyükler
anlatsýn çilekeþ destanýmýzý
gözü, deðdiði yeri
derinden deþen erler
vursun baðrýn teline
vursun döþüne döþüne
öksüz Diyarbekir’in
Dicle’nin yuttuðu çocuklar
hey yavrum hey de ne hey
aç, avaz, üryan
yetimleri ýsýtmaz hiçbir yorgan
yaþamadan bildim ki
yaþamayan bilemez
gel gör ne ateþler ne buzullarla
ölüm dansýnda leylim
içerimde, dýþarýyý hapseden
sevdan, kýyama durur
sevdan ki Amedî
sevdan ki dinmez
Cemilpaþa konaðýnda
çýðlýklar dolaþýr
çýðlýklar ki etten bir duvar
azimli antenine hoyrat gevherin
kuþlarýn uçuþurken ki
toplu kanat sesleri
giyan der durur bahçende
giyan; der, durur
BARIÞIN KEVOKLARI
Karacadað’da eriyen karýn
þelalesi duyulur Çýnar’da
Cahit Sýtký’nýn serçeleri
Ahmed Arif’in yuvalarýnda
Sezai Karakoç mýsralarý
gezer durur, hevesli
kadim Suriçi sokaklarýnda
gözlerin ki gitmez
bitkin gözlerimden
gözlerin ki kafesime can
gözlerin ki bitmek bilmez
bir çift menfez aynalarda
hücremde neþen
sözümde yüzün
güzümde közün, özümde tözün
severim zulamdan içeri
toylar, efkara döner
kabir böcekleri dolar
gariban, yaralý kederlere
Kürdistan çiçekleri sarar
Kürd çocuklarýnýn
kardeþlik türküleri haykýran
safderun yüzlerini
bu savaþ ölmeli, bu savaþ ölmeli
durun siz candaþsýnýz
bu savaþ ölmeli
bu savaþý, bu barýþ öldürmeli
düþün, ne güzel cinayet
ne civan katliam
SERHÝLDAN
ýslýklar, çýðlýklara karýþýr
kan kusar Zilan Deresi
kafataslarýnda beyinler erir
patlar yürekler kafeslerinde
hasret tüter Tendürek
zulüm taþar süngüler
iblisin demir kartlarý
biçer masumlarý, deþer rahimleri
beþikte bebeleri, kimsesiz pirleri
gýrtlaðýna kadar ceset
ah dolar Zilan Deresi
þimdi nereye gitsen aðrý
þimdi nereyi görsen acý
hýçkýrýr mitralyözler
namlusunu mazlumlara çeviren
þeytancýklar yüzünden
ölü çocuklara tecavüz eden
ýrkçý zabitlerden alçaðýný
görmedi kederli anadolu
faþist teröristlerin ihaneti
kalleþçe yaktý kardeþliði
onarmak erlere düþer
sabýrla, umutla, sevgiyle
budur soylu metanet
budur kahpeliðe beþkardeþ
gel sen de katýl bize
indir putlarýn kör çehresine
adil, vakur bir sille
SEBAT ZAMANIDIR
Dersim’in gözyaþlarý
Enfal’in bakýþlarýnda çaðlar
Roboski’nin alnýndan akan
Halepçe’nin kanlý ahýdýr
Kerkük tüter Erbil’in burnunda
düðümlenir boðazý Amed’in
Kürdistan daðlarýndan
hogir bir uyanýþ doðar
sabret ey ümmetin yetimi
sakýn benzeme barbar ýrkçýya
bin kerre namert zulüm
görsen de zalim olmaman
mahþerde senin þerefindir
sabret ey ümmetin yetimi
karanfiller açana dek Halep’te
kötü günler mevte mahkumdu
sabret ey ümmetin yetimi
surlarýn sýrlaþana
sýrlarýn surlaþana dek
havar, yar yangýn yeri
gönülde can pazarý, havar
kan kesik, kan tutuklu, kan kelepçe
sabýr senden vazgeçse
sen sabýrdan vazgeçme
sabrýn taþýna dönüþ
milyonlar þehidiyle Kürd Milleti
ancak imanla ilelebed
felaha kavuþacaktýr
sabret, sabrýn selamet
ZERZEVAN KALESÝ
sabanlarda aþkýn rüzgarý
serilmiþ kepenekler omuzlara
iþte çoban kalkanlarý
kavallar, yüreklerde borazan
gözlerin, dalgalý, boran
gözlerin, inatçý, durmadan
gözlerin alayýna rezzan
gözlerin, gözlerindir Zerzevan
aniden bastýran dargýn baran
surlarým, sýrlarým, can kalesi
yüreðin, metal ejderhalar ülkesi
betondan dinozorlar devrinde
çarpýþan iki yýldýzdýk
atom tarlalarýnda antik sevmek
Urartular yazsýn argýn sevdaný
Ýyonlular gözlerinden anlasýn
acýlar içinde nasýl doðulur
ehil, dilaver mimari
filinta canlar ki, erbab, namuslu
parayý bulmadan önceki Lidyalý
hey gidi arslan ciðerim
içerin Sus kentinin devrik kralý
yar, avazým gelir küçelerden
lâl, avare, þahmeran hançeri
bin yýllarýn sýlasýnda yoðrulur
doðrulacak erlerin hasretiyle
taþlar erir, yürek daða dönüþür
ümidin kadim düþleri
ýrmaklar döþeði ellerindedir
NAMUS SEVDASI
ey oðul, bilesin
milattan önceki
Hammurabi yasalarý bile
daha adildir, daha yiðittir
katili, sapýðý, hýrsýz, yolsuzu
besleyip kollayan ülkemin
hukuk çöplüðünden
oysa Diyarbekir töresi
affetmez ölümcül ihanetleri
bilir, ihanete merhamet
merhamete ihanettir
ey oðul, diyesin
düzen deðil, düzenek
en kahpesinden
sistem deðil, sis perdesi
gafletin yargýsýnda adalet dediðin
oysa Amed’in kanunlarý
kayýrmaz namussuzu hak aþkýna
zindanlar göze alan
delikanlýlar kaynar
Hançepek, Saraykapý, Alipaþa
halel getirmezler adamlýða
ey oðul, susmayasýn
susmak kusmaktýr
içinde iyi olan ne varsalarý
Kürdistan güçsüzü affeder
Kürdistan dilsizini affetmez
sakýn, unutmayasýn
ey oðul durmayasýn
HOZAN
söndü zerdüþt ateþi, þaman alevi
söndü grejuva
geberdi batýl en þekilinden
bitti zivistan
konuþtu gerçek apaydýn
canýmýza güneþten sofralar serildi
bandýrmalar lal mevsimi
filikalar dargýn aþka
dað içini döker göðe lav kederiyle
çay tarlalarýnda çarpar yüreðin
kulaðýný topraða ver, dinle kendini
üstümüzde sis denizi
yürürdün Ninova
çemlere dönerdi hazan leylinde
yürürdün usul
kuðu boynun
nasýl utangaç
yaðarken hücremin ranzasýna
yürürdün Benusen kendinden geçer
ay ýþýðýnda yeþerir sakin
yeþerir onurlu
yeþerir þahýna kadar
leylim, yollar nefesin
ciðerimin közüne
kýþlalarda düðünler ilkyaz olanda
kodesin kodesime ekilir mahzun
yar çýldýrmýþam seni
hey cevherim hey
yine kan kusar can
Fuadoðlu göçer
taze ozanlar gelir
MÝSAK-I MÝLLÝ
Türkistan nezakettir
incelik, güzellik, cesarettir
Kürdistan cömertliktir
iyilik , dürüstlük, yiðitliktir
ferasettir, basirettir
þehadet, selamettir
zülfikarýn zaðlý pençelerinin
beraber savurmasý
deccalin kansýz köpeklerini
Kürdistan nezakettir
incelik, güzellik, cesarettir
Türkistan cömertliktir
iyilik , dürüstlük, yiðitliktir
Türkistan Kürdistandýr
Kürdistan Türkistandýr
Türkistan Kürdistansýz
Kürdistan Türkistansýz
harabe, viranedir
fersude, beyhudedir
öyleyse daya sýrtýný
omzuma, dað olalým
patlayalým küfrün yüzüne
mekan biz, zaman bizim
beklenen poyraz bizim
emanettir mazlumun ahý
soylu öfkemize kardeþim
öyleyse daya kalbini
sadrýma, can bulalým
fesadýn kellesine
cellad-ý canan olalým
KÜRDÝSTAN MARÞI
IKBY için bir hatýra…
çifte su verilmiþ yürek çeliðinden örülme
Kürdistan kýlýcý sýyrýlmýþtýr kýnýndan mertçe
ey þehidoðlu, ey muhacire ensar Peþmerge
Güneþten Bir Hilal nakþet sancaðýna þefkatle
mütedeyyinleri arkasýnda olan vatanýn...
kýyamete dek batmaz istiklali, güven öze
Kürd’ü köle zanneden haysiyetsiz râfýzîler
-Kürd bize ihanet etti- diye nefsini kandýrsýn
anlamaz, hakikat haini gafil müstekbirler
hakikat sadýklarýný / kendini yormayasýn
savaþ hasma benzeyince kaybedilir, unutma
diþsizi diþliden sakýn; merhametten ayrýlma
ürüsün dursun dinci maskeli münafýk itler
ardýndan hýrlanmayan arslana arslan denilmez
itten türediðini sanan fitneci kahpeler
uðraþma boþa; kardaþlýk nedir bilmez, bilemez
hakiki mü’minler ancak kardaþýmýzdýr bizim
onlara açýktýr kapýmýz, ocaðýmýz bizim…
sadrýmýz kalkanýmýz; kýrk milyon Kürd Milletiyiz
yurdumuza sýðýnmýþ / barbar sabîlerine bile
gerçek müslümanlýðý yine bizler öðreteceðiz
bizi öldürmeye gelen, bizde dirilecek de…
ey Kürdistan gençleri, hazýrlanýn gitmiyoruz
zulme asla susmayýz, kýrmað ile bitmiyoruz
devir, Salâhaddînlerin doðruluþ çaðlarýdýr
kapanmaz gözkapaklarý, Uyanýþ zamanýdýr
ne diyor Rasûlullâh; “vatan sevgisi imandandýr”
sev yurdunu hep imanla, Rabbin doðrularladýr
Kürdistan, Kürdistan’dan büyüktür; unutma sakýn
evlatlar çoðalacak ve taþacak, akýn akýn…
ÞÝMDÝ HERKES DÝLOVAN
türkçülere karþý Kürd’üm
kürtçülere karþý Türk’üm
farsçýlara karþý Arab
arapçýya karþý Fars’ým
zalim azgýnlara karþý daima
ezilen halklarýn yanýndayým
budur imanýmýn gereði
gözlerinde erimemin sebebi
budur onurluca yaþamak
bendimi çiðneyip taþarak
yezitlerin önünde hep Hüseyin
aþkýmýzýn kadim bedeli
Diyarbekir denizinde tutuþmak
izinde göðüs germek boranlara
her ciðerin harcý deðil
çekinmeyiz namlunun
ardýna saklananlardan
yalnýz senden korkarýz Kahhar
paylaþmayý severiz denk
adaletin gölgesinde serinleriz
Amed sofra olur baðrýmýza
diz çöker, omuz baðlar
kardeþlik türküleri tüttürürüz
gel ey can, sana da yer var
kurtul kibir tasmalarýndan
gel beraber sevinelim razý
ayný tastan yar içelim
Dicle aksýn alnýmýzýn üstünde
ensemizde masumiyet gülleri
sesimizde dilovanlar
delikanlý yeþersin
MAZÝ ÝÇERDE ALBÜM
eser asi bakýþlarýnda
hoyrat Fýrtýna Deresi
çakýþýr durur dikey yýldýrýmlarca
nehirlerde taþ köprüler yüreðin
ormanlarda su ceylanlarý
þirin bir kýyýmýz vardý
bulutlar denizine sýfýr
nehrin önü penceremiz
balýklar yarýþýrdý tutulmak için
nazenin oltamýza
yeþilin maviyle dansý gibi
yar sevmiþem seni
saçlarýnda çay burcusu
ellerin yumuþacýk, kýnalý
nefesin bahar
gülüþün cehennem
ve anlatýlmaz, yaþanýr
hilesiz kucaðýn
Karester Yaylasýnda
bir ahu dilber loy loy
nasýl da söker adamýn yüreðini
var mý böyle civan kýrým
cinayetler içinde
oy sevmiþem seni
dindiremez Palovit Þelalesi
bu güneyli hasreti
bir kere yakmýþtIr kuzeyin kýzý
aþkýn kadim meþalesini
gidiþin bile hayat sevgili
isimsiz mezarýna yuva kuran
marandalardan belli
DEVRAN FEYEZAN
yaþamak, yaramýza alýþmak
gidemeyiz kendimizden Neval
kaynaþmak zorundaydý
insanlar öz gerçekleriyle
bense gözlerinde hala saklambaç
yokluðunda körebe, feci
sessizliðin, yalnýzlýðýmýn baþkenti
gidiþin anadili aðýr yorgunluðumun
yaðmur yemiþ paltolar birikmiþ de
altýnda kalmýþ içerim sanki
serinliðin þimdi hangi gölgeyle
yürðim yüreðini baðýrýyor Neval
can tenine gayrý sýðmýyor
oy Kürdistan Daðlarý kokardý
týlsýmlý, sýcacýk nefesin
cönklerde antik harflerdi adýn
þarkýn, eski vadilerden miras
tüter yalçýn geceler hücremde
ellerim ranzada, duvarda
masada, kafatasýmda ellerim
hicran ki ne dar bir mezar
bilmem ne zaman uyanýrdýk
hasretinde uykular yaktýðýmýz
kardeþliðin can bahçesine
yaslarýn deðil, düðünlerin
iktidara geldiði þenlik demleri
bilmem ne zaman yeniden
gelinliðinle yanýmda sen
kurtulacaktýn kefeninden
AÞK ÞÝMDÝ PARYA
ay ýþýðý çehren kokar
sýrrýn kýrk kilitle kilitli
sadrýmý yumruklayan sandukamda
þimdi sen bende tabut
bense sende kabristan
ve iþte aþk kursaðýmýzda parya
ne olur bitme Rotinda
þimdi karanlýktýr yuvamýz
çýrýlçýplak kaldýrýmlarda
sýrtýmda karakol kuþunlarý
kim vurduya çýkmýþ adým
öyle sensiz öyle öksüzüm ki yar
þimdi solmaklar yeþermek
acýnýn rahmine gömülen cana
sor da anlatsýn Turcel
söylesin Hýdýr Tepesi
aþk bize hiç gülmedi Rotinda
aþka gül dererken yýlmadan
varsýn tütün saran çocuklar
gül kokusu nedir bilmesin
bilmiþken zararsýzlýðý
deðil mi ki iyilik onlarýn hakký
varsýn bekletsin talih
sabretmek de güzel leylim
ay ýþýðý þelale olup yaðýnca
güzel yavrularýn düþlerine
seni hep bekleyeceðim Rotinda
çocukluðumuzun gariban
keresteden penceresinde
DÝCLE HAZAN
bizim köyümüzde gonca
bahçeleri yoktu
yer sarý, gök kýzýl
anýzlar, baþaklar, buðdaylar içre
kavruluþ serinlikti
kara köy bebelerine
çeþme baþlarý mutluluk nedeni
saflýk, sadra nakýþlý
hamaklar, divanlar
saman lifinden
sevdalar utangaç, namuslu
oysa bizim köyümüz
upuzun geceleriyle meþhurdu
eþkiyalar, haydutlar
çocuklarýn hayaleti
pirlerin kabusuydu
ve kahraman deðildi jandarma
derin devletliler
kahpe rütbeliler
esrar ticaretiyle meþguldü
büyü çocuk, büyü de kapat
þu haysiyetsiz cenaze çaðý
büyü de büyüt narin
puþtlarýn kör ensesine
adil zülfikar
o demdir, ölse gam yemez
bîkes Diyarbekir
dargýn tigrisim
argýn haznedar
GELÎYÊ GODERNÊ
Taþköprü Köyünde adýn
nakýþ nakýþ tütün kokar
Hazro türkünü çýðýrýr
sanki arþtan akar sular
seni ýrmaklarca sevmiþem
lo seni nazlý ceylanlarca
delilolar, govendler
ve fýkýrdak þuþaneler
hey zalýmýn kýzý, bir gülsen
göverse baðlar ile bahçalar
þemsin fýrtýnasýyla çöken devran
dolunayýn kasýrgasýyla filizlense
sen denizaltý þehrim
ben rüyalar alemin
HAZAN BAÐBAN
Sustu kalbin,
susku câna,
cânânsýz tâk eyledi.
Aþk ateþ,
âþýk ateþ,
mâþuk ateþ,
çâk eyledi.
Hergiz aþklar,
topraða su,
sadra berzâh-ý sahrâ...
Bildin iþte,
donmadan aþk,
pîþemez sýr kabýnda.
Gözün yaþýn dökmeden,
aðlayanlar, dergâmýz.
Gülmeden neþe duyan,
çaðlayanlar, meclîsimiz.
Koptu tufan,
kýrdý hasret,
bostanlar þimdi talan...
Dindi deryâ,
bitti ýrmak,
çöller þen,
bahar nâlân...
KARA KONÇERTO
Çal Ludovico, çalýnan yarýnlarý çal;
Körpe düþlerimizi, hiç söylenemeyenleri.
Çal, dinsin bu gece de þu acý yara!
Þu derin þu çok katlý þu paramparçalayan!
Çal Ludovico, kendisinin hýrsýzý için çal,
Kýrýþýk piþmanlýklar için çal paslý aynalarda.
Hayallerin, hayatlarýn çalýndýðý yerde,
Sen masum günahkarlar için çal Ludovico,
Belki hala bir ýþýk vardýr karanlýk için!
Umudun çaðlayaný çaðýldasýn,
Sandukasý akustik hazandan…
Çal Ludovico, savaþýn yetimleri aþkýna çal,
Var mý yaþamdan öte hazin orkestra?
Varsýn batsýn gemi, çalmaya devam.
NESLÝCAN
Sen þimdi o tertemiz gülüþünle,
Bahçedeki çiçekleri sulamaya göçtün.
Eteðine takýldýlar, müþrik ilan ettiler,
Giderken bile gün yüzü göstermediler,
Ne çok çekti Türkiye din tacirlerinden,
Ham yobazlardan, kaba softalardan...
Sen þimdi o taptaze içten gülüþünle,
Kuþlarý yürekten koklamaya göçtün.
Üstünde belki býrakma rahatlýðý ardýnda;
Sapýklarla, katillerle dolu zifir çaðýný…
Hoþçakal leydim; iyi, güzel, mutlu kadýn.
Güllere selam söyle, huzur rüzgarlarýna,
Masum cerenlere, aþkýn semalarýna…
Rahman sarsýn yaraný kevser suyunda,
Esirgesin kalbini bütün aðrýlarýndan.
ÝMAN KAHRAMANI
Bizim kahramanlarýmýz pelerinli deðildi
Sarýklarý vardý uðruna baþ koyduklarý
Cübbelerinde binbir yama binbir gurbet
Heybelerinde insanlýða fedakar hizmet
Alýnlarýnda vefa, enselerinde tevazu
Önlerinde Üstad gibi bir aziz müceddid
Dergahlarýndan eksik olmaz kýrmýzý þems
Azýðýnda tefekkür, duruþlarýnda heybet
Ýçlerinde dinmez bir derya merhamet
Bizim kahramanlarýmýzýn habersizdi
Sol elleri sað ellerinden kadim leyalde
Canlarýnda dolaþýr ulu ervahtan izler
Çocuklar eker, dinç gençler yeþertirlerdi
Suffagahlarýnda nur burcu dalga dalga
Ruhlarýnda kasýrgalar, keþifler, sisler
Her biri bir deniz feneriydi tayfunlara
Ýþte Üstad’ýn kutup yýldýzlarý silsilesi
Karýþlarlar dünyayý iman fütuhatýyla
Kalplerinde külliyat, zamanýn derviþleri
Çaðýrýr insanlýðý doðruluðun doðusuna
Serden geçer gibi geçerlerdi nefisten
Ýnsanlýðýn selametini beklerler ufukta
O iman kahramanýnýn çizdiði aydýn yolda
Yürürler aþkýn meþalesiyle fütursuz
Yürürler, feyezan fýþkýrýr civarýnda
BEDÝÜZZAMAN
Yaþadýn, yaþatma ülküsüyle insanlýðý,
Maneviyat asayiþi kalbinden sorulurdu.
Dinç kalemler sivrilttin hakikat aþkýna.
Yoktu müridin, vardý milyonlar fidanlarýn...
Rabbini ihlasla Ýbrahim misali sevdin.
Cefakar ömrünce -ben batanlarý sevmem-
Ezgisi yükseldi durdu inleyen ruhundan...
Ebed ebed diye aðladý hep çaðladý yüreðin...
Ne sýrlar bildin tevazudan ödün vermeden,
Tüttün durdun Habibullah’ýn gül izinde.
Ah bu daha ne ki, öyle nesiller gelecek ki,
Ýnþallah külliyatýnla ey muazzez Evliya!
Kadim ümmete nurlu þarkýlar söyletecek,
Sevdanýn sofrasýna diz çöktüreceklerdi.
GEVHER
Hakikat þerbetiyle kendinden geçmek
Kendine gelmek, özüne dönmektir bize
Hakk dostlarýndan cesur yiðit mi var alemde
Sýrra kadem basýþlarý izdir, ufkumuza
Mülk, þöhret, evlat, içtikçe susatan derya
Gerekmez, aþkýn nehrinde arýnan toklara
Ancak harabeler bilir asýl hazineyi
Yalnýz zeki canlar anlar sonsuz saltanattan
Bilinmezler diyarýnda bilen öz bilgiye
Zirve göklerde deðil köklerde, derindedir
Ey cevher, daha kaç can verecek nefsin
Ne zaman cesaret edeceksin terk etmeye
Hikmet kaftaný terk etmeden giyilmez
bu hiçlik ateþinde üþümeden piþilmez
Kök saðlamsa derinde, boy atarsýn zirveye
Þu mânâ göðünde çýnar olmadan uçulmaz
Ýslam ruhuyla canlanan þah soylular ki
Mesihtir birbirine, yürümeden bilinmez
TÖZ
Aþkla birbirine sarýlmýþ yapraklardýr, gül
Sýrtsýrta vermiþ devrimci dallardýr, çýnar
Ey padiþahlarý köle kýlan can rüzgarý
Dalgalan baðrýn daðlarýnda, daðlansýn hasret
Gayrý iplik usanmýþ çuvaldýz oyuklarýndan
Sýrdaþlar sýrlanmak ister sýrrýn vatanýnda
Ýçim dýþým hicran, üstüm baþým hicret
Ruhun kan þarabý; esrar kadehinde þems
Gecenin siyah aydýnlýðýnda gölge bakýþlar
Sýmsýcak bir deniz feneri köhne döþlere
Ey gurbetleri kurbet kýlan efsanevi vahdet
Karýþtýr kalbi, kýzýþan köpük dalgalarýna
Serinlik kavrulmaktýr kutsal çile ehline
Gök canlý umman, þahaplar akça yakamoz
Karadelikler, simsiyah güneþleri feleðin
Zikirler çýðýrarak gezen kuyruklu yýldýzlar
Tüzel inzivalar üstüne yaðan ümidin kalbi
Her þey hazýr her þey tam bir sen yitik hey
Erenler, yarenler, derviþler caný yetim
GÖZLERÝN AMED
ay ýþýðý vurur çehrene sahranda güller yeþerir Zînê Diyarbekir Kalesinde AÞK
filizlenir
can ikizim
ah mevsimi
ay ýþýðý vurur hücrene
surlarýna sýrlarýn sarýlýr
sesinde faili meçhul seneler
çisil çisil
yaðar gurbet
vah mevsimi
kara kollar
tutuklu
pencereler sessizlik
yürekler paramparça
sevdalar
suskulu
ÖKSÜZLÜÐÜN TÜRKÜSÜ
Ne ýþýk, ne hatýra, ne de bir seda,
Gittikçe küllenen bir ýslýk ufukta…
Rýhtýmlarda, derin tenhalar meltemi,
Göðün yüzüne boyar yattýðýn yeri.
Bu suskun, bu dargýn, bu can fýrtýnasý;
Argýn durgun sarar yorgun bahçeleri.
Ýçinde bitmeyen; cümle yokuþlarý…
Baðlar da köprü kýlar, kýrar kederi.
Kalbin, mazide saklý o mahur beste,
Þimdi çok uzaklardan geçen bir yýldýz.
Gecenin ruhunda akseden her seste;
O muhayyel gerçek, birlikte yalnýzýz...
SONSUZ SONE
Irmaklar, ýrmaklar paklar ancak þimdi þehri,
Tasýný, taþtan taþa vurup çýðýran sular...
Pür ormanlardan nazlý bir ceylan geçer gibi,
Irmaklar, hüznümüze yeni bir çað baðýþlar.
Giderdin, gelip kurulurcasý otaðýma,
Daðýn baðýndan belli, neþen gariban, içli.
Öperdin, kadim anýlardan yaðarcasýna,
Yaralý kýsraklarýn buruk yelelerini…
Irmaklar, ýrmaklar paklar ancak þimdi bizi,
Yýkadýkça kirlenen mücrim ellerimizi…
Bir Züleyha sunarcasý en derin kuyular,
Irmaklar, çölümüzü yaðmurlarla kucaklar.
ZERDEÇAL MEVSÝMÝ
Zencefil burcularý eteðinde, hazalým...
Salýnýr sevmek dolu, bahar salýncaðýnda.
Ve yan yana deðilsek güzellikler hep yarým,
Ýyilikler hep bizsiz, yaþamýn hayatýnda...
Bir mevsim daha sensiz, sessiz bir asýr daha,
Ah kollarým sarar da, ýsýtamaz baðrýmý...
Üþümek gözlerinsiz, üþümek yangýnlarda;
Teselli eder deniz hýçkýran poyrazlarý...
Güneþin gölgesinde kavrulan emekçiler,
Gariban küfeciler kokar çilekeþ bozkýr...
Ve can cana deðilsek, kimsesizdir iþçiler,
Diktatör, patronlara bir ülkeyi paylaþýr.
EVHAMA VEDA
Samuraylar güller derer senin bahçende.
Kýlýnçlarýn seviþten, oklarýn beyzade...
Bir okþamak gelir gider öz pencerende,
Bir sýðýnmak, sahra olur yaðar göklere.
Kavaklar vals eder masmavi yüreðinde,
Hüzünden, fezaya dönüþür merhametin.
Acýlar çekersin, herkeslerin yerine…
Ýsterdin, sadece sevinç þarký söylesin.
Ölümler, ölümler geçmiþ iç içe, müthiþ!
Hassas, serçe kalbinde cesetler birikmiþ,
Yaslý denizlere dök kahrý, sal derdini.
Elbet bir gün doðar, mertlerin de hayali…
GÖNÜL BORCU
Þükür ki ölüm var Rabbim, ne güzel nimettir,
Ýnsana, sonsuzluðun kýymetini öðretir.
Kavuþmak Sahibine, kavuþmak sadýklara,
Kavuþmak; anne, baba, kardeþ, eþ, dost, evlada.
Ne ebedi ziyafet, kutsal suda buluþmak,
Onca aradan sonra, nihayet nefes almak…
Yeniden masum olmak ne muazzez bir cennet,
Kurur kin, boðulur hýnç, kökten gömülür cinnet.
Duyulur, anlatýlmaz, o sakin esen uzak,
Gurbetlere anýlar dökülür yaprak yaprak,
Sen, çocukluðu saran vicdanlý aziz kucak,
Þad ol yattýðýn yerde ve o gün düðüne kalk…
MAKBER GÜNLÜÐÜ
Yavrucak gözlerini açtýðýn þu dünyaya,
Ýhtiyar gözlerini bir gün kapatacaksýn.
Kim bilir, nerede, nasýl, kaçýncý yudumda?
Dünyaný bir gül gibi dilsiz solduracaksýn...
Sýðýnýlan limanlar bile sýðýnmýþ Hakk’a.
Akýþlar ve nakýþlar; kardeþlik halayýnda,
Seslerin suskularla kesiþtiði noktada,
Bir yelken açacaksýn, umutlu uzaklara...
Ruhundan hatýralar býrakýr rüzgarlara,
Mezarýnda kibarca yeþeren çiçeklerin.
Rüzgarlarsa taþýr, sevenlerin saçlarýna,
Küçük mutluluklarla huzurludur devletin...
ÇIÐLIKLAR ÇIÐI
Cüsseden hücrenizin kemikten kafesinde,
Bir bülbül inler durur ormanýn en dibinde.
Yandýn da dayandýn da dayandýn da dayandýn,
Tül ve kül gibi bir gülün esrarýna kandýn...
Hey gidi hey gidi hey, derya içinde derya,
Yoðaltýr, kavurur da; çarpar aþkýn sadrýna.
Yandýn da dayandýn da dayandýn da dayandýn,
Vahalara amade þu sahrada uyandýn...
Kalbinizin kabrinde, kabrinin kalbi atar,
Nabzýn idam mahþeri, yadýnda saf anýlar,
Yandýn da dayandýn da dayandýn da dayandýn,
Ýncinmiþ bir matem gibi deryana kapandýn...
YALNIZLIÐIN DAÐINDA
Teneþirler tebeþir, vefatýn ahþabýnda,
Sensizlik kalesinde bir uçurumcuk aðlar.
Geceden nehirlerin kandilleri yaðar da,
Kýzýþýr, ýssýz kýþýn volkanýnda yalnýzlar.
Cüzlerini okurken tümü unutma kalbim,
Karanlýk denizlerde hýçkýrýr falyanoslar.
Her talazda bir dehliz, her biçemde bir biçim,
Hacimlerde ritimler, hazlarda hüzünler var.
Yaz bahçemizde kaldý rengarenk zamanýmýz,
Þimdi derin yalnýzlýk gibi çöker akþamlar.
Feryadýn cennetinde tonlarýn dansýylayýz,
Vurur sahilimize; merhum, mahrem rüyalar.
KIRIK DÖKÜK
Gülerken sütunlarda çocukça efsaneler,
Oynaþýr hayaletler baygýn günbatýmýnda...
Ejderha yüreklerin yankýsýydý çiniler,
Duyulur nakýþlardan; þafak, soluk soluða.
Þu ziya, þu mefkure, þu kýrgýn muhayyile,
Çaðýrýr vadilerden ürkmüþ serçelerini...
Yaðmur ki küremizin o mukaddes abdesti,
Korkulu ümitleri bahþeder çehremize...
Hýçkýrýr soframýzda en hülyalý efkarlar,
Canýmýz üþüyüþün kadehinden yudumlar,
Haykýrmak isteyip de haykýramayan leyli.
Hoþgeldin, içimizi týrmalayan, tufeyli...
YAS SEZONU
Mermerlerde köpüren þimdi kýzýl yüzündür.
Þimdi yangýn gözlerin, bayýlttýkça ayýltan...
Yakýþýn yanýþýmla ah ne gazel bütündür,
Ah ne mukaddes temas, içirdikçe susatan...
Birbirimize nazýr aynalardýk nefessiz;
Aþkýn iç içe geçmiþ halleri sadrýmýzda...
Sazlýklar, sularýnda seviþirken sabâyla,
Püsküren maðmalardan duyulur düetimiz...
Þimdi kýþ bahçesidir, boynu bükük makberin,
Çökmüþüm taþýna, koca bir yaþamak çökmüþ.
Mazinin gül tufaný anýlar, saf demlerin,
Þimdi güzün hazin yüzü gibi hep çürüyüþ...
MAYHOÞ MAHZENLER
Mahmur ýhlamurlar altýnda serin naðmeler,
Tarar perçemlerini alevli tutkularýn...
Ve sükut bahçemizde çaðlayan gür esinler;
Serper pür heveslere, narin, derin bir yangýn...
Belki hala bir ýþýk vardýr karanlýk için;
Belki henüz donmamýþtýr ateþin yüreði...
Belki çok geç deðildi, belki de çokça geçti.
Malumun uykusunda; rüyasý bilinmezin...
Çarpar durur bir cevher hýsýmsý týlsýmlarca,
Esrarlý hisarýnda zümrütten bülbüllerin...
Efsunlu gecesinde þu bembeyaz hislerin;
Hýçkýrýr kahkahalar, zamanýn sayacýnda...
ZAMANIN AVLUSUNDA
Mercan devranlar eserdi huzur bahçesinde,
Yürürdün mücevher gölünde doðal doðanýn...
Parlardý yankýlarda umutlu yarýnlarýn,
Vurulurdu pýnarlar, arþýn kelepçesine...
Þimdi kuðularýn dans ettiði o yerdeyiz,
Ve ýþýktan bir taç kurulmuþtur saçlarýna,
Dudaklarýnda bahar, bakýþlarýnda deniz,
Argýnlýklar yeþermiþ buruk dallarýmýzda...
Yosunlu havuzlarda belirir hatýralar,
Yaþlý daðlardan dönen körpe çýðlýklar gibi,
Esenliðin renginde kanatlanýr çatýlar,
Yayýlýr rüyalarýn, rayihalar denizi...
DALGIN ÞAKIYIÞLAR
Altýn kulelerden þaha kalklar o kýratlý,
Kuðularca, kanatlý...
Bin yýllýk kardeþliði þakýmakta semalar,
Sedalar, ki senalar...
Ey hüdhüd-i þeyda söyle o ne cefa öyle?
Arþým neden hengame...
Mizanýndaki mahþer; daðýtýr dengemizi,
Soldurur genzimizi...
Ahengine olmaz mütenakýz, kimin haddi!
Serabaydý serhaddi...
Gülbankýna bülbüller serilir, yeþerir hep,
Kül-i efkara sebep...
ATEÞ UÇUÞLARI
Sisli camýnda yaðmur izleriydik hayatýn,
Ruhumuzda erguvan, yadýmýzda son sözler.
Sarar her yanýmýzý sabah kýzýlý bahtýn,
Tahtýnda eser kalbin, uçuþur zarafetler.
Karýþýr renklerimiz, içerimde içerin,
Girift bir efsaneyi fýsýldar boynumuza,
Usul usul dolanýr, yüreðime yüreðin,
Sislerde hisler sesler, parlar sularýmýzda.
Ruhun ruhumda ýþýk, tenin tenimde cemre,
Pýnarýn pýnarýmda; ummanlarý anlatýr.
Ve masallar sevinçten simler saçar çehrene,
Savrulur çamurcalar; köz közle kanatlanýr.
ZAMANIN TAKVÝMÝNDE
Dirilir yeniden öz; töz, cevherle seviþir,
Bacaklar bacaklara dolaþýr mazmunlarda.
Yasalar yasaklarla bir devraný üleþir,
Kýrýþýr zamanýmýz, mekanýn kucaðýnda.
Beton ormanlarýnda metalden dinozorlar,
Boðunca yýldýzlarýn tütsülü þavklarýný,
Kararýr kalbi leylin, þehir gülleri solar,
Solar tefekkür kuþu, kurutur ilhamlarý.
Bu böyledir; ya doðum ya ölüm ya uçurum,
Cemiyetin deðeri, tercihinde belirir.
Ey deniz feneri ruh, dön geri sönmeden mum,
Karanlýklar nurlarýn gölgesinde güzeldir.
KARANLIK YILDIZLAR
Nahhatlar ve hattatlar, kaleminden damlarsýn,
Kafesinde simetrik, estetik yaralarla...
Ve varlýðýn göz göze gelir yokla her lahza,
Baþýn eþiðe deðer, baðrýnda kýþ, anlarsýn...
Kara delikler saysýn destansý sislerini,
Deþerken bakýþlarýn fezanýn yüreðini,
Bir ahu iner nehre, kanatlanýr gözleri,
Nabzýnda binbir güneþ, dizler çöker, ahlarsýn.
Savaþlarýn söndüðü barýþýn cennetinde,
Uyumamacasýna; uyanmak istesen de,
Bir yanýn hep dünyada kalan sevdiklerinle,
Ýçin; gök içinde gök, dalýnda dað, aðlarsýn...
YORGUN ÜRPERTÝ
Sararmýþ duvarlarda kýrgýn yüzlerdi mazi,
Bakýþlarda tozlu hayaleti ilk aþklarýn...
Durur seslerin dansý, çarpmaz renklerin kalbi,
Susar hislerin çýðý, aðarýnca baharýn...
Bir sýrma hazandýr ki, ruhun ankebut þimdi,
Nefes nefes örülen bu kor senin aðlarýn...
Görünmez bir el olur, tutar da nefesini,
Baþlar güneþ ötesi içsel yolculuklarýn...
AÞKIN BEYTÝ
Gaza meydanlarýydý aþkýn düðün evleri.
Deðil miskin derviþler! En yakýn Hakk dostlarý;
Cevheri, Allah deyu çarpan yüreklilerdi.
Bir düþün, fatihler fatihi, Habibullah’ý...
Amellerdi sevdanýn en güzel mýsralarý,
Gayretlerdi dergahý, hakikat þeyhimizin...
Gerçek aþk kadehinin çalýþmaktý þarabý,
Cemiyete yararýn olmadan, eremezsin...
KALBÝN KABESÝNDE
Körfezlerde gittikçe uzaklaþan gemiler,
Bir baþka seyredilir düþer gibi boþluða,
Göçe susarcasýna uçuþurdu yelkenler,
Daðýlýrdý saçlarýn rüzgarýn mezarýnda.
Semahýn kýblegahý ruhunun fezasýnda;
Bir baþkaydý her zaman, düþlerken bir baþkaydýn,
Çehrenin bahçesine gülüþler yayýlýr da,
Baðrýnýn kabesinde, sayhaný sayýklardýn.
SESSÝZ SAYHA
Altýn sonbahar, sokak fenerleri,
Duygun çardaklarda su perileri...
Ürkek parkelerde cesur kediler,
Kuþlarýn sadrýný deler de geçer.
Adýn, hançeremde hüznün hançeri,
Gönlümün yaþýna bakmadan deþer.
Gülüþün, ruhuma neden kasd eyler,
Niçindir ciðeri söndüren düðüm?
Nazarýnda yeþeren sýr serçeler,
Topraðým, denizim, yelim, göðümdün.
Saflýðýn, cürmümü ezer de geçer,
Çakýlarla çözülmez bu kordüðüm...
Nefesin; ateþten sýcak, yumuþak,
Kuþ tüyünden hafif, alýmlý sesin.
Ruha körpe seviþmekler katarak,
Sabahlara yüklü bir ceylan leylin.
Nezaketin göðsünden çaðlayarak,
Taþýp kavururdu, zarif gözlerin...
Sendin adý þehla, þaný züleyha,
Kaný leyla, gülü leyla, rüveyda...
Bakmaklara hep görmekler ekerdin,
Ansýzýn çakýþýrdý þimþek yüreðin.
Can sayha, ten vaha, umular sahra...
Yüreðin, içimde soluk soluða.
Resimlerin bile ahrazdý þimdi,
Hatýrlamaz oldum nazlý sedaný...
Unutmak lime lime ah cemreni,
Ne bitmez kahýrdý, ne kadim acý...
Bilmem üþür müsün orda sevgili,
Bekle bizi, çoðu gitti azý kaldý...
KARANLIÐIN MEZARLIÐI
Put denizi þehirlerde,
Lanetli sularýyla arzu,
Þehvet serper siperlere,
Ter içinde ve kuðumsu.
Kývrýmlarýn isyanýndan,
Baygýn düþmüþ kývýlcýmlar,
Sürtünüþten nasýr tutan,
Tenler sarhoþ, ölü ruhlar...
Sedirlerde huysuz gözler,
Zihinlerde loþ kabuslar,
Dizilmiþ arsýz i mgeler,
Derilmiþ kör metaforlar.
Yaymýþ yine o koyuluk,
Zulmü örten dalgalarý.
O renk ki dipsiz korkuluk,
Sarar þemsin her yanýný...
Görünmez boðuþmalarla,
Çullanýr huzur burcuna,
Pençeler umut daðýný,
Uzar her yerden kollarý.
Bir ejderha ki karanlýk,
Yakar çocuk renklerini.
Kaçar tonlar, solar ýþýk,
Mahvettiði bahçelerden...
ÇERAÐIN KUNDAÐINDA
Döþlerdeki kandillerin,
Uhrevi balkýrýydý aþk...
Bir semavi veçhe mýzrak,
Anahtarý merhametin...
Serpilirdin cevherinden,
Metanetler yeþertirken...
Dehþetli geceler dahi,
Bastýramaz cevherini...
Iþýklarýn somyasýnda,
Karanlýklardý sularýn,
Hýþýrtýlar yapraklarýn,
Suskun bakýr ufuklarda...
FLAMÝNGO SAATÝ
Hücrelerde zemheri, kutuplarda yangýnlar,
Bakýþlar, aynalarda aðlayan bir sonbahar.
Çaðlayan deryalarda; sahralarýn vahasý,
Serabýn, semalardan haykýrýr meramýný.
Altýn bülbüllerdi o þakýyan yalnýzlýklar,
Issýzlýklar köþkünün çilekeþ divanýnda.
Divanlar ki nümayan, sonsuz okyanuslarda,
Testin kadar ihata, tasýn kadar ýrmaklar.
Ýnce sütun bacaklar þimdi ateþ dansýnda,
Þimdi baygýn gözlerde çarpar arzunun kalbi.
Nabýzlarda cezbeler; nazik haz vakitleri,
Zarifçe okþanýþlar sýrlarýn surlarýnda...
ÝKTÝHAM
Seviþmek isterdik hep göklerde uçuþarak,
Manevi fezamýzýn mefhumdan sularýnda.
Metaforlar dokuyup nakþederek semaya,
Taze ruhlar düþlerdik, aþka kanatlanarak...
Bakýrlar balkýrlara karþýrdý buðunda,
Efsununda tütsüler, ferdalarýn fersude.
Sinelerin; dinmeyen þelalesi zamanýn,
Pürüzsüz tutuþmaklar bahþeder bahçemize.
Gözlerin gökyüzüydü yaralý kuþlar için;
Masum falyanoslara þefkatli okyanuslar...
Anne gülüþlerinden içli bir sesin vardý,
Sesin, her yüzde sesin, her solukta nefesin.
Sen eskimolara yaz, kutuplara bahardýn,
Etrafýna yýpranmayan þarkýlar saçardýn…
VESSELAM
Aydýnlýk gözlerinde; ýþýltýlar çarpýþýr,
Renkler, tonlar, ahenkler, mihenklerle katýþýr.
Vurulur yüreðinden suya inen bir ceylan,
Tutar yasýný kuþlar, kurulur tahtýrevan.
Biz, toplu yalnýzlýðýn müritsiz mürþitleri,
Aç ruhlarýmýz ancak o Sonsuz Sevgili’nin...
Rýzasý, cemaliyle, muhhabbetiyle doyar,
Yalnýz hissedeceðiz; o mümtaz güne kadar.
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.