Sabahýn seherinde kucaklardým ormaný
Makilerin arasýnda baþlardý o ilahi dans, erkenden…
Çið düþmüþ çimlerin üstünden,
Gökyüzüne fýþkýran papatyalar, arz-ý endam ederken,
Salyangozlarýn mutlu türkülerini dinlerdim.
Her gün, yeni bir gelecek çizerdim kendime
Lastik çizmelerimle;
Alnýma yazýlan müjdeleri beklerken!
Ve bilirdim;
Cennet varsa, böyle bir yerdi…
Daha o yýllarda baþladým demlemeye kendimi…
Doðayla ve duayla!
Islak çimenle toprak kokusuna, çam reçinesi eþlik eder,
Týka basa doldurdu ciðerlerimi…
Amanos’lar amadeydi emrime!
Yunus’un sorguladýðý sarýçiçekle gelincikler, iyi bilirler beni…
Seveni… Sevmeyeni…
Ne çok incinmiþ kalp gördüm;
Dizlerini döveni, dövmeyeni…
Gelmiþine, geçmiþine söveni… Sövmeyeni…
Gecemi gündüzüme eklerken!
…
Kuþ cývýltýlarýný gölgelerdi, ilkyazda
Kelebek kanatlarýndan yayýlan naðmeler…
Deruni ve kavi…
Ebemkuþaðý renklenirdi her dem…
Hem gökyüzüne ilk ben verdim o ismi; Mavi!
Sahi! Bilmiyordun deðil mi?
Saman balyalarý…
Harmandan savrulan altuni damlalar…
Yayýk gümbürtüleri… Tahta odanýn tülleri…
Ninem kokan bahçe gülleri…
Çocukluðumun realiteleri, rüyalarý… Düþleri…
Paldumlar… Hamutlar… Çeki kayýþlarý…
Deri eyerler… Üzengiler… Mahmuzlar…
Hayallerde gezinti… Rüzgârlarla raks…
Adi adým… Týrýs… Dörtnala…
Yüzüme savrulan yeleler…
Yanaklarýmý okþayan ýlýk yeller…
Atýma vurulan gem…
Çiçek matineleri arasýnda ömrüme salýnan dem…
Merhametle susku…
Ve o bitmez matem.
…
Karasabanýn, topraðýn karnýný yýrtan gýcýrtýlarýnýn,
Kaba saba bir adamýn, narin bir kadýnýn kalbini yýkan lakýrdýlarýndan,
Daha evla olduðunu bilirim.
Ýþte bu yüzdendir ‘dilimi yemiþliðim.’
Yeminim, Bu yüzden…
Ahrazlýðým!
Tandýr çalýlarý… Alaz… Cehennem çýtýrtýlarý…
Ve oradan tanyeriyle yüzüme vuran yalaz…
Ýnsanlýðýn, bunca hýzla kirletilmesine,
Lal olmanýn utancý bana azken,
Aymazlara hazmýþ…
Þimdi ziyan olmuþ ömrüm, sýrtýma yük biraz…
Ey yüce Yaradan;
Yeni bir sevdayla ey baþýmý… Bük… Sanadýr bu niyaz…
Antakya, 27 Ekim 2018
Ali Asafoðullarý