hala
yýldýz kokuyor avuçlarýn
dün vatan bellediðim
bugün uzak yurduma…
parmaðý kýrýk çocukluðumun
gýcýrtýlarý düþüyor
aðýrlaþan gecenin körlüðüne
türkü söylüyor ninem
dilini bilmediðim bir memleketten
uyanýnca gelecekmiþ beklenen…
merdiven korkuluklarýnda baþým
boynu bükük bir acýyý sahiplenmiþ
sekizinci yaþým
ne çok gürültü
bisküvi kutusunda sakladýðým
beyaz kurdelem
inci kolyem
bir daha hiç bahsetmediler bizden…
gün ertesi
bir basamak daha kayýyor andan
ne çok yanýlgý
hansel ve greteli okuyorum
þaþkýn bakýþlarýmýn arasýndan kaçýyor
bilmediðim bütün dualar
koþuyorum
yetiþemiyorum
kim býraktý bu kitabý kucaðýma
ve ürkek
çýðlýklarým iniyor arka sokaða…
ve o büyük tahta kapý
içine çekiyor tüm karanlýðý
tüm sesleri
açýyor aðzýný
sekizinci geceye
ve o adam karþýmda
midemdeki kelebekler
kalbimdeki kara delikten uçup gittiler
ve bir daha hiç dönmediler….
kuruntular
kuþkular
dramatik kurgular
ta o zamanlar rastlanmýþ kanýmda
bilimsel semptomlar
genetik kalýntýlar
bir doz diazem
parmaðý halen kýrýk çocukluðumun
sekizinci yaþýmda
alçýya alýnmýþ zaman…
ve o adam
masal satýcýsý
gölge avcýsý
kalbimin tavanlarýnda asýlý duran
tablolarýmýn ressamý
ve o adam BABAM...
BABAMa
kýrkaltýnýn katlarýndan…