MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

KÖY MÜZESİ(*)
Oğuz Can Hayali

KÖY MÜZESİ(*)


Bazen
býrakýrým kürekleri,
akýntý çeker beni zaten,
rotasýz-dümensiz salýveririm kendimi.

Bazen
vururum dik kafamý duvardan-duvara,
ne pahasýna
çekerim akýntýya karþý kürekleri ben.

Bazen,
bilmem neden?
Aþþaðýda olsamda kendimi parçalarým,
kayýkla uça-yara-týrmana
þelale üstüne þýçrarým,
engelleri aþarým.

Bazen
hayal ile yarýþýrken
su üstünde kayarým, yalýn ayak koþarým,
rüyayý bile aþar, þaþarým.

Þimdi
elimde Alaaddin’in sihirli lambasý,
yanýmda lambanýn devi,
oturmuþum uçan halýya,
uçuyorum rüyada.
Altýmda;
Þirin martýlarý,
dost dalgalarý,
dalgakýraný, yeþil yosun sakallý yaþlý dubalarý,
isli-pisli, yaðlý halat baðlý döküm babalarý,
giþesi,
rýhtýmý
ve
büfesi
ile
dünün Haydarpaþa Ana Tren Garý,
bugünün Ýstanbul Kültür ve Sanayi Fuarý.

Gelelim yine;
"Köy, köylü, köy evi..." diye,
gar arkasý Köy Müzesi’ne.
Bu beldede herþey öyle güzel ki,
duyduðum muzik ise;
"Buðdayýn çilesi"

Köy dediðim köy deðil up-uzun bir cadde.
Bu sahnede dekorlar,
karþýlýklý dükkanlar,
yanyana sergilerle
kostüm giymiþ oyuncular
sohbet edip alýþ-veriþ ediyorlar.
ziyaretçilerle.

Peynir-ekmek, meyva-helva,
köy ürünü, el emeði satan dükkanlar,
kahve-büfe-lokantalar,
ayakta olan ve oturanlar var,
çocuk bahçesi, dinlenme yeri, park...
Huzur içinde halk.

Küylü kasketli figüran;
Pantolonu bol, kolsuz cepken, yakasýz mintan
Kahve önü Kulisi’nde rol yapýyor,
tavla oynuyor ziyaretçilerle, zar atýyor.
Ozaným çökmüþ köþeye,
saz çalýp buðday üstüne aðýt yakýyor.
,
Çocukluðun diyelim ki;
Ekin, tarla, hasat, harman göremedi.
Buðdayý tanýmazsýn,
arpayý-çavdardan, darýyý-yulaftan ayýramazsýn;
"Yediðim ekmek
fýrýncýnýn eseri demek!" dersin,
bu eþsiz doyumun çektiði çileyi bilemezsin.
Köy görmemiþ çýcuk gibi
bu efsaneyi çiðnemeden,
yutar gidersin.
Köylü ve köyü sinemadan-ekrandan,
gazeteden-romandan
falan tanýrsýn,
yanýlýrsýn.

Adý "Tarla" olsun
sergilenen oyunun;
Köylü öküzü, öküz karasabaný çeksin,
-yada pulluk, ne diyelim?-
Tut kulpunu iki elinle bastýr yere,
içi su kabarcýðý toplansýn, varsýn!
Sen arkada teker önde,
batýr sivri demir kamayý,
kaz tarlayý.

Bilgisayara esir ellerin,
topraðý delsin-bellesin
yada
köylü önlüðünü sar-dola beline hemen,
uçkuru gerisinden baðla,
al tohumu içinden,
serp topraða-topraða.

Vura-vura taþ leðene elde tahta tokmak
tak-tak tokmaklayarak ezip-kýrýp-döverek,
ufala buðdayý, ondan un yap, elesin yuvar elek,
sula elinle unu,
boð-bur-kopart-tart somunu,
sapý uzun, geniþ tahta kürek ucu
hamuru, taþ fýrýna atsýn ,
kýzarmýþý çýkarsýn,
el emeði ekmeði damaðýn-burnun tadsýn.

Ora tarla, bura hasat, öbürü harman yeri.
Öküzü çeken oyuncu kýrmýzý-beyaz-kareli
mendil sarýlý boynu, iyi oynuyor oyunu.
O çeker boyunduruðu,
öküz kaygan tahtayý,
"Döven" dir tahtanýn adý,
altýnda çakmak taþý,
býçak gibi keskini,
keser-biçer ekini.

Döven altý baþaklar,
döðen üstü çocuklar,
köylünün alnýnda ter,
öküzü çekmeden evvel
dutrdu.
Yukarý kaldýrdý kolunu,
elinin tersiyle alnýnda birikmiþ terleri sildi.
Üstten
3 düðme açýk gömleðinin göðsünden
fýþkýrýyor dýþarý
siyah-beyaz-gri
orman gibi kýllarý.

O ara
iki çocuk dövenden indi,
binmek istedi bir yenisi,
gülerek yayýldý arabadakiler;
"Zaten sýkýþýðýz!" diye
ona yer vermediler,
Köylü bu haksýzlýðý gördü,
baktý öküze.
Öküzde ona baktý,
birþeyler mýrýldandý.
Öküz baþ salladý ve olmadý oralý;
"Hüüüü!" dedi çocuklar,
öküz aldýrmadý.
Ta ki;
Tahta dövenin üstüne yeni çocuk binene kadar,
öküz-öküzlüðüyle bekledi,
köylü yularý çekti,
öküz kýmýldadý,
çocuklar sevinçle alkýþladý.

Þimdi,
köylü öküzü çekti,
öküz kaygan tahtayý.
Tahtanýn altý buðday baþaðý-saman,
sapý-baþaktan, kabuðundan-taneyi ayýrýr aman,
kýyýp ince-ince kesiyor yaman,
Döven biçer ekini, amanin aman-aman.
Köylü savuracak ekini þimdi havaya,
Esinti olan böyle bir günde iyi hasat olur elbet,
rüzgar üfleyecek sap-kabuðu bir yana,
düþecek çarþaf üstü tane-tane bereket.

Havada güneþ ýþýný, harmanda hasat neþesi var,
kulaklarýmda çýnlar çocuk sesi, burnumda tütüyor buðday,
odamda vantilatör kusuyor rüzgar.
Yelini tenimde duyuyorum;
"Kalksam mý, uyansam mý,
gerçekle uzlaþsam mý?"
diyorum kendi-kendime;
"Dur hele!"
diyor tandýr ekmeði;
"Nasýl unutursun beni?"

Francala, bisküit, pandispanya, galata ve kek...
Hepsinin adý ekmek.
Onlar ince, narin ve þehirli.
Yani unun beyi ve hanýmefendisi,
azcýkta kendini beðendisi;
"Kardeþiz biz, anamýoz toprak ana ama,
geldin harmana gördün halimizi.
Sürdün-ektin-biçtin-savurdun ekini,
öðüttün unu.
Yoðdun-ýslattýn-burdun hamuru
fýrýna koydun,
verdin onca emek,
al sana ekmek!
Afiyetle yenilecek lezzeti kurban olsun sana,
tandýr ekmeði öylemi ya?

Köþede tandýr, yere gömülü fýrýn,
önünde baðdaþ kurmuþ þalvarlý fýrýncý kadýn;
Dalgýç gibi kalýn tülbentli baþý,
iki gözü delik dýþý,
yoðrulmuþ hamuru eline aldý.
Küp derin,
küp yuvarlak,
küp duvarý çamur-toprak,
küp içi kýzgýn-sýcak
tandýr küpüne dalldý,
üstte ananýn yalnýzca kýçý kaldý.

Ana
elindeki bu hamuru sýcaða
çarpa-yapýþtýra
kýzgýn duvara yaydý.
Fýrýnýn ortasý
odun-ateþ tahta-alev sarýlý,
kýzgýn ateþle duvar arasý kül yayýlý,
hamur kýzarýr piþer,
bir karýþ küle düþer,
ananýn üstü çýkar kuyudan,
aðaç maþayý alýverir yansan,
dalar kuyuya dalgýç gibi yine,
yakalar-çevirir ekmeði yatýrýr küle,
dibide piþsin diye.

Haydaaaaa!
Gel gidelim bostana,(**)
bostanda sebze-meyva,
sapta üzüm sarkýyor,
bal-damla akýyor bakýn,
Baðda kýzlar devþiri, Bað Bozumu yakýn.

Dönüyor kuyuda çýkrýk,
dönüyor iki gözü baðlý, bir-kemik-deri,
dönüyor kamburu-kaburgalarý çýkýk,
dönüyor cýlýz bir bostan beygiri.
Bense þehirli gevrek;
"Sabah olmuþ!" diyerek,
rahat otel odamda,
gýcýrtýlarla
dönüyorum yatakta.

Ben
Konya nerkezinden
dede tarafý zengin bir aða "Acý öldüm" ler denir,
belki "Hacý oldum" dan gelir bu lakab, kim bilir?
Nine tarafý "Öyle Bekledi" lerden,
"Ölü bekledi" olmuþ sonu,
çok kýz alýp-vermiþiz "Tenekeci" lerden,
iþte böyle büyük 4 aða torunu.

Dadý ana; Yani Annemin süt annesi,
Þakalaðan Köprü’deki baðýmýzda oturur,
Havva ana’m yuðar-yýkar-besler-büyütür beni,
ben neden ki
unutayým o günleri?

(*) HAYDARPAÞA GAR OTELÝ 4 þiirkayesinden.
(**) Gelecek rüya "Bostan sefasý"








Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.