ölüm bir ney sesiyle gelmeli,
akþam üstü
tam gün batýmýnda,
ýlýk bir rüzgâr gibi süzülmeli penceremden
güzel görünmeli bana;
yüzümden hýnzýrlýðým eksilmeden
çapkýnca bakmalýyým gözlerine
gülümsemeliyim ona,
yani direnmeden
isteyerek gitmeli anasýný satayým,
sevinmeli be kardeþim,
sevinmeli
insan bu dünyadan göçerken.
ölüm eski bir þarkýyla gelmeli
yaðmursuz bir günde
serinlikte,
hatýr sormaya gelen dost gibi
selâm verip
geçmeli eþiðimden,
can vermek borcumuz deðil mi,
vadesi gelmiþ senedimizin
icraya mý düþelim
keyif almalý insan öderken!
ölüm sen gidince gelmeli,
yapraklar yere düþünce
toprak kolay kazýlýrken,
yeni bir sevgili gibi
tutup elimden
sevdiðini söylemeli;
aslýnda hatýrþinas olmalý ölüm
selâm getirmeli benden önce gidenlerden,
beklemeli sigaramýn son nefesini
elini koyarken yüreðime
incitmeden
uykuya yatýrýr gibi…