Den(iz)
TERRARİUM
Den(iz)

TERRARİUM


TERRARİUM




İçimin boşluklarından yükselen küf kokusu
Gidecek yeri bulunmayan eski baharların öldüğünü söylüyor.
Hepsini aynı saksıya gömeceğim.

İnsan eti ne ağırmış
Kendime yük kendi tenim
İnsan eti ne ağrıymış
Tek başına uyurken
En kalabalık sessizliğin rüyasını görürken anladım.

Bir avucum diğerini teselli ediyor
Geçti diyor, geçti
Tüm uçuklamış ateşlerin elleri avuçlarımda
Öyle yanıyor
Diğer avucumun dayanabileceği sıcaklık
Bundan azdı oysa
Yalnızlaşmanın ne olduğunu bilmeyenler
Anlamaz böyle şeyleri
İki avucum kadar kalabalığım
işte
Hepsi bu kadarım

Özlemek
Ayaklarının gitmesine engel olamadığın
En dik yokuşlara tırmanmaktır.
Sıradanlık
Kendine kalmak uğruna
Tüm verdiklerinin
Karşılıksızlığıdır.

Ağlayan bir bebeği olsun neden ister ki çocuklar?
Büyüdükçe ağlayan birine kimse tahammül etmek istemezken
‘’Seni anlıyorum’’ demek dünyanın en acımasız yalanıdır.
Sen!
Benim içimin kerhanelerinde kaç orospu idam edildi
Nereden bileceksin.
Kimse kimseyi anlamasın
Etlerimizi sevelim
Etli dudaklarımızdan öpüşelim en çok

Sıkıldım
Her güne yeni bir pişmanlıkla uyanmaktan
Sıkıldım
Sahte cümleler kurduğunuz ağızlarınızdan
Sıkıldım
Kendimden en çok

Saçımı kestirmekle ilgisi yok
Soğuk seviyorum ben ağrıları
Böyle meze gibi
İçtikçe iyi gidiyor ağlamaklı

Her yeri yamalı, eski, ıslak bir elbiseye benziyor ruhum.
Benden çalınmış anları üst üste koyup
Göğe dikişsiz bir merdiven uzatacağım onlarla
Ruhumu güneşte kurutur kurutmaz dönerim.
Merdivenin sağlam olmasını önemsemedim
Olmadı
Atlarım yine
Karın boşluğumdaki her zamanki yere




Deniz...


Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.