sen þimdi vitrindeki bebek gibi duruyorsun ya öylece
üç günlük ömrümün
ikinci gününde
kalbime aþk,
baþýma dert oluyorsun..
kalbim demiþken,
çizgili kas yerine defter gibi adeta
þiir diliyle atýyorsun,
günde en az bir defa
hayata baktýðýn pencere önünden geçerken ben
sen geçerken sahilden’ dinliyordun
sessizce vitrininden
ayak’ kabýma baktým o an
hani gemiye benziyor mu diye
bir de gözlerine,
batýracak mý diye
herkesin gözü sendeydi
herkesin aklý, yanýndakinde
hani bir bakýþýn çelmesiyle
çelinir mi diye..
üç günlük ömrün ilki kalabalýklarda geçmiþken
baþkalarýnýn gölgesini taþýmak
aðýr geliyordu üstüme
camýndan yansýyan yüzüme baktým
bakýþlarýmda gözlerin,
aþk kýrpýyordu rengiyle
þimdi ben, vitrin önünde aþka dikilen anýt gibi dururken
ömrün ikinci vaktinde,
saygýda kusur etmeyen bir taþýn
sabrýna alýþýr mýyým ?!
bilmem..
hem zaten cam var aramýzda
aþka yarý saydam
dokunsam opak olacak
zorlasam, biliyorum
can gibi kýrýlacak
mevsim bahara dönüyor þu ara
dallar çiçeðe gebe
çýk artýk fanusundan
ya ebe ol kalbime
ya da sobelen
çocuk ellerime..