KİRAZ AĞACI (2)

Þimdi
dik ve kalýn gövdeli,
yosunlu kabuðu ile acý,
yapraklarýndan soyulu, yaþlý
bahçemdeki Kiraz Aðacý (*)
önünde durdum;
"Hatýrlýyormusun Haldun Taner’i?" diye
kendi-kendime
soýrdum.

Ýstanbul Moda’da mý neydi?
Küçük bir bahçe içi
3 katlý þirin bir oteldeydi.
Konuklarým Almanya’dan.
Yarým-yamalak
almanca konuþarak
ben gönüllü tercüman,
Elisabet yüksek bir Hakimin kýzý,
birde Edgar niþanlýsý.

Orta yaþlý Haldun Taner adlý biri
gülerek yanýmýza geldi,
almanca konuþtular.
Akþama Deve Kuþu Kaberet Tiyatrosu’na
konuk oldular.

Merdiven yükseltili salonda
kýrmýzý þapkalý püsküllü lambalarýn altýnda
küçük bir yuvarlak masa etrafýnda
hem oturuyor, hem içiyor
hemde oyun seyrediyoruz.

Sahnede iki kiþi
biri kýz biri erkek
birbirlerine doðru yürüyerek;
"Karþýlaþýp tanýþsýnlar mý?"
sorusuna cevap arýyoruz;
"Hayýr karþýlaþmasýnlar!" diyoruz.
Her ikisi
birbirlerini görmemezlikten gelerek,
bize dönüp gülerek,
teðet geçip gidiyor
ve oyunda baþlamadan böylece bitiyor!

Nedenmi anlattým bunlarý sana sadýk yâr?
Oyun; Haldun Taner’in yazdýðý ’Ha bu diyar!’.
Oyuncularý ise Zeki Alasya ve Metin Akpýnar.
Dün yine
Müjdat Gezen ve Metin Akpýnar adlý iki sanatkar,
kuma gömülü-kapalý, kýçý açýk gözlerimize,
tarihten sayfalar açarak;

"Demokrasiye ulaþamazsak,
belki..."

dedi diye,
iç savaþ kýþkýrtýcýsý hükmüyle
suçlanýyor,
polis-ifade-adliye
atýlýyor içeriye
dostlar!

"Ha bu diyar, habu diyar,
ha-bu-di, ha-bu-di
ha bu diyar?"

(*) KÝRAZ AÐACI Þiirleri aðaçlar için yazýlmýþtýr. Ýnsanlarýn alýnmaya asla haklarý yoktur.
Sosyal Medyada Paylaşın: