senin için ölürüm dedi..
baktým,
kaç kere ölüp ölüp dirilmiþtir diye
susuzluktan çatlamýþ dudaklarým, hiç düþünme inan dedi
gözlerim;
aynada sana bakmaktan usandým
aklýmýn elinde megafon;
býkmadýn mý yalandan..
durun dedim,
bir de kalbime sorayým
-kaybedecek ne var ki ?!
çatlamýþ dudaklarýmý öpeceði yerde, yaðmur duasý edip
su veriyordu
kurda kuþa
saksýdaki çiçeðe
iki göðsü birden aþktan kesilmiþ gibiydi
hiç olmazsa süt
beyaz olsun derken ,, çilekli
gitti kedilere verdi
aþka aþýk meczup gibi secde ediyordu kalbime
okuyup üfleyip
kutsadýðý sevdaydý
el sürmeden duvara astýðý..
hayatý yaþayýp bir yandan
benim için ölmeyi de ihmal etmezdi
elinde altýn tepsi
içinde el deðmemiþ cennet meyveleri
her uzandýðýmda cýss
kovuluruz yoksa
kalp cennetinden
melek olmaktan býkmýþtým artýk
bir kitabýn edebi sayfalarý içinde sýkýþýp kalmak
ve manaya soyunmak..
gittim kapýsý olan cennet buldum kendime
açtým"
açlýðýmý bastýrdým
güneþ gören kýrmýzýya diþlerimi geçirdim
teþekkürü borç bilip
vadelere böldüm,,
dedi ki;
kovuldun cennetten
dedim ki;
ben senin cennetine
hiç girmedim ki ?!
velhasýl bitti,,
sonra o geldi..
dedim ki
ne kadar seviyorsun
-ölecek kadar..