aylardan temmuz hava sýcak mý sýcak adýmlarým aðýr aksak hayat dersen yeknesak oturmuþum evde yalnýzlýðýmýn koylarýnda gerçekle düþün umut deryasýnda yüzüyorum herkesten uzakta kayboluyorum yine gözlerimin daldýðý sularda...
ruhum raks ederken duygularýmla TRT Naðme’ye ayarlý nostaljik radyomda Göksel Baktagir’den kürdilihicazkar saz semaisi çalýyor ve ben yudumlarken çayýmý ince belli bardaktan gözlerimin buðusunda yorulan düþlerimi demliyorum koyu mavi yalnýzlýðýmda...
ardýndan telefonum çalýyor zor duyuyorum bu curcunada açýyorum karþýmdaki ses can arkadaþým Meryem önce nasýlsýnýz diyor sonrasýnda bilmem kaçýncý kez ýsrarla artýk gelin yazlýðýmýza diyor düðün dernek sonrasýnda tamam diyorum...
gidiyoruz gýrgýr þamata yýllarýn dostluðu olan dostumuzla birlikte dosta giden yolda arada bir dalýp gidiyoruz baþýboþ diyarlara acýsýyla tatlýsýyla eskimeyen þarkýlar eþliðinde o eski günlerdeki anýlara nasýlda dillerimiz susuyor yüreklerimiz konuþunca...
yýllar yýllar sonrasýnda nihayet geldik dostun yurduna dost gönüllerin kapýlarý sevgiyle sonuna kadar açýlýyor fýrtýnalar duruyor sular duruluyor hüzün alýp baþýný gidiyor özlem kucaklaþýyor hatýralar baþ köþede yerini alýyor dost meclisi kuruluyor verandadaki sofrada...
yýllar yýllar öncesinde her þeyin siyah beyaz olduðu devirde bir fincan kahve için kýrk yýl hatýr gönül sayanlar eskiden ahde vefa vardý diyor kalmadý artýk þimdilerde vefa ne yazda ne baharda akrep yelkovaný hýzla kovalarken beklemekle kavuþmak arasý yeni bir gün daha aðarýyor saçlarýmýn beyazýnda...
umarsýz bir döngüde günü uðurlarken sonsuzluða geriye aklýmda neler mi kaldý?
Ayvalýk tekne turunda denize sýrýlsýklam aþýk kanat çýrpan sevinçten oynaþan martýlar gecenin gündüze aþký gibi...
Kozak Yaylasý zirvesinde gördüðüm muhteþem doða sanki alabildiðine brokoli tarlasý...