İşte bu itirafımdır, şarkılara sığıntı
’Sevda’ derdi anam,
’Ömür törpüsüdür, aman!’ “Dýþarýda insanlar
ve sokaklarda melekler aradým” ben de, doðruya doðru.
Masmavi geceyarýlarýnda yastýklara emanet býrakýp bölünmüþ düþlerimi
Ateþböceði aþklarýyla koþtum sabahçý kahvelerinin otuz mumluk ampullerine.
“Býrakma beni, gidemeyeyim” li þarkýlarýn
‘ahh’ lý meyanlarý en çok benim canýma okumuþtur o ara.
Beynimi burgaçlayýp sabahlara dek
“eski fotoðraflardan oyulmuþ” yüzler yapýþtýrdým kendime.
Temmuz akþamlarýnda mumunu yitirmiþ Diyojen deliliklerle koþturdum;
“hep karanlýk”
Gözlerimde hüznün “ne yeþili, ne siyahý”
özlemden, umuttan arta kalanýn yoktu rengi çünkü.
Ölene dek yaktýðýmýz tek yürek aðrýsý iken “sitem”
(yanýp gidiyorum ulan)
“bir ah” diyeyim, yetsin.
( Çekeyim dedim elimi gönül iþinden, razý olayým kimsesizliðime
yalnýzlýðýmla seviþip ölürüm bir gün elbet; cinnetim alýr beni sonunda
en büyük aþka, hiçliðe falan… )
Gelinlik kýzlarýn kýrk karýnca yuvasýndan topladýðý ‘murat topraðý’
gibi bakir, esrik bir sevdaydý avuçlarýma ufalanan ama…
Ama, bir de “yaðmurun elleri bile bu kadar güzel olabilemezdi”
Bu þarký böyle miydi yahu?
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.