sen,
baharýný ormanda yaþarken
dalýnda kuþlar þakýyýp
maviyi göðün yapýyorken
ben,
vahada kaktüs gibiydim
kum tanelerini sayýp
serap görüyordum uçsuzluðunda
dedin ki;
sevmek her þey
uzak yakýn ne fark eder
ve verdiðin söz
özrü kabahatinden büyüktü
büsbüyüktü hemde
ardýndan;
ben baharý yaþayýp
hazana erince mevsim
geleceðim..sevgilim
sanýrsýn ki kýþlýk odunum ben
çok akýllý karýnca
ak akçe karagüne dostum bir nevi
sen þimdi gençliðini bikiniye giydirip
nihavent þarkýlarla uzandýðýn sahil boylarýnda bronzlaþarak tüketirken
ben,
gelecek güzel günlere hazýrlýk olsun diye
ýssýz bir daðýn baþýnda
kulaðýmda hüzzam
avcý kulübesi inþaa edecektim öyle mi
sen leyla olsaydýn
ben de mecnun olmaya meyleder
iki darp bir niyetle
görmeyeyim diye ser’up’ý
baþýmý kuma gömer
develeri tellal
pireleri berber ederdim kendime
lakin,
kalbe pil
ele baston alýp
mevsimlerin silip süpürdüðü güzelliðinden iz kalmamýþ yüzün
yüz ararken yüzümde
aþka dair yazýlanlarý
þiir diye okuyacaktým yani
ömrümüzün son deminde
kýsacasý,
senin hikayeni okusaydým eðer
son bölüme kahraman olacaktým
az daha beklesem
huriler göz kýrpacaktý nasýlsa
þimdilerde ormanda mýsýn hala bilmem
dallarýna ne konar onu da bilmem
mevsimin bahardýr belki de
belki de kýþ hazýrlýklarý yapýyorsun kim bilir
bir baþka kaktüsün dikenlerine
dal olma vaadiyle
od’un düþleri kurdurup
seraba yatýrýyorsun umudu
ya da
piþmanlýðýnda yanýp
keþkelerle boðuyorsun kendini
kim bilir..