sisin içinde yürümek gibi
karanlýðýn boyuttan muaf mesafe algýsýzlýðýnda
öyle derin
öyle büyülü ki
körlüðün diðer duyulardaki algýyý ivmelendirmesi
renkleri deðiþtirmeye yeter mi
kim örüyor duvarlarý
kimin bu ayak izleri
neden, ellerin çekilecek olduðunda
soðuyor ellerim
ben,
yaprak gibi titreyen biri deðildim sevgilim..
..
ey kendim,
ne vakit seni kendimden terk etmiþim
eskitilmiþ aynalarýn yüzünde beliren çizgiler
metali yoran hüzün
ve kalbime çöreklenen aðrýnýn habisten iyi huya evrilmeye meyleden amansýz ur’u
sen,
gamzende beliren gülüþün çukuruna gömerken yüzümü
dünlerin kapý arkasýna astýðým hüznün yüzünden düþen bin parça
þuurunu kaybediyordu mutluluðu her görüþünde
mutluluk iþte
her görüþ gününde yoklamasý gibiydi
buna sebep olan her ne varsa hayatta
tek tek
saçýndan týrnaðýna
yoklama alýrcasýna
ah içime düþen kor
suya set çeken endiþe
kýrmýzýyý yutan siyahi bir kördür kuyu
ve o kuyuya taþ atan evham
oysa hüznün saçlarý uzamadan
kulak hizandan kesecektim
ellerime tutuþturduðun kýrmýzý makasla
..
hay Allah
aklýma ne geldi bak
ayný makasla kurdelasý üzerinde hediyeler de vardý
benzeri olmayan törenler tertip edip
kesecektik el ele
her giz kapýsýnýn..açýlýþý niyetine
sen,
þehrin anahtarýný verecektin sonra
ben,
fethettiðim þehrinin bahtiyar kumandaný
þarap mý,
o, sonraki hikayenin en ince detayý..