“Çankýrý Kalesi’ne çýkarken yolun saðýnda Kýrk adet mezar vardýr. Bin yýldýr halk “Kýrklara” saygý duyar, dua eder.”
Yýl Bin yetmiþ dört mevsimlerden güzdü.
Gelen Selçukluydu, boyu Oðuz’du.
Çankýrý Rum’un yýkýlmaz kalesiydi.
Hem de burcuna çýkýlmaz kalesiydi.
Aldýrmayýp gelenler kýrk atlýydý.
Hepsi de sanki altýn kanatlýydý.
Baþlarýndaki Saruca Baba’ydý.
Amaçlarý mübarek bir çabaydý.
Görsen nasýldý onlarýn heybeti.
Ellerindeydi þehâdet þerbeti.
O Bizans ki elinde haçý vardý.
O Bizans ki küfürden tâcý vardý.
Kalmasýn hiç, zulmün tâcý ve tahtý.
Açýlsýn dünyâda Tevhid’in bahtý.
Cihâdý bize Allah buyurdu;
Diyerek terk ettiler hemen yurdu.
Kanatlanýp geldiler Horasan’dan;
Toplanýp Semerkand’dan Buhara’dan
Ulaþtýlar Emir Karatekin’e;
O anlý þanlý Selçuklu Bey’ine.
Diz vurdular ve verdiler selâmý.
Kalb diliyleydi onlarýn kelâmý.
Onlar nice bir Kýrklar Meclisiydi.
Nur-ý Muhammed’in tecellisiydi.
Çankýrý kalesi önünde bir bir,
Þehit düþerken dediler Allah bir.
Ey Çankýrý hatýrla hep Kýrklarý;
O Kýrklar ki bir fethin tanýklarý.
Unutma bu dinin erenleri var.
Þu yurdun nice can verenleri var.
Fikri Demirok
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.