ERİYEN ZAMAN
þimdi öyle iyi adamlar yok
onlar da ayný kadýnlar gibi
kendini arýyor tükenmiþliklerinde
herkesin her þeyi bildiði bir çaðda
bir tek onlar kalmýþtý deðiþmeyen
büyük bir hýzla yeniliyor her þey zamana
o kadar karýþtýk ki birbirimize
fazlasýyla birbirine benziyor herkes
aydýnlýklarýn içinde karanlýk kuytularý seçiyor gözlerimiz
iþte hep böyle, kimselerin olmadýðý bir yerdeyiz
bazý kelimelerin üstünü çizdim
ve çýkardým belleðimden
çocuk gülüþleri ve serçe düþleri ektim göðüme...
bilmediðimiz þeylerin aðýrlýðý çökerken üstümüze
bildiðimizi sandýðýmýz þeylere yeniliyoruz belki de
silmek istediðim ne çok yüz var
unutmak istediðim ne çok aný
çocukluðum gibi klasik boþ bir kesit
hepsi unutulmaya mahkum
ve yaþanmaya uzaklar þimdi
ah! yaktý bizi
þarapsýz ve aþksýz geçen günlerimiz
geceler boyu kendimizle seviþmelerimiz...
okuduðum yanlýþ kitaplar geliyor aklýma
bir yandan bukowski’nin küfürleri
kafka’nýn böceði, raskolnikov ve diðerleri..
ve annemim hiç bitmeyen öðütleri...
sonra kapý çalýyor, kalkýp açýyorum
- pardon yanlýþlýk oldu. diyor biri
evde olmayan biri için kapý neden çalar ki?
görmeyen biri için evde olmak ne acýdýr kimbilir
unuttuklarýmý hesaplýyorum, günleri ve haftalarý
etrafýmda olup biteni okuyorum
ve tabii ki daha çok insan yüzlerini
içine gömüldükleri baþka bir içleri olduðunu biliyorum
kaç gereksiz sayfa ederler acaba okumaya kalksan?
ve kaç odalar dolusu birbirine benzeyen yüz...
biraz deniz mavisi, biraz yosun kokusu çekiyor içim
bir yaz akþamý serinliðinde, ölü dost kýrýntýlarý vardýr diye
taþlarýn büyüsü ve deniz kabuklarýnýn sessizliðinde
ellerimi sürüyorum yorgun yüzüme
beni her þey yalnýz býrakmayý baþardý
ve kimsesiz býraktý her þey beni!
oysa yalnýzlýðý gökyüzü belleyen biri için
her yer deniz ve mavi kokar biraz
saatlerdir ayný þarkýyý dinliyorum
aslýnda böyle adamlar da kalmadý
þikayetçi olmasý gereken ben deðilim ama
kadýnlarýn mutsuzluðu düþündürüyor beni
yokmuþ gibi sanki onlar
sahi onlar hiç yok muydu?
hangi çaðda yaþamýþlardý kimbilir
ve hatta kaç kere tanrý olmuþlardý
bir anda iþ yerinde buluyorum kendimi
bir adamýn elindeki bardaðý bilinçsizce masaya vurmasý
ve etrafýný süzen kurnaz bakýþlarla, aðzýný þapýrtatarak
gürültülü konuþmasý geliyor aklýma
bir memurun koridorda yürürken
ayakkabýsýndan çýkan tok ve çýtýrdayan ses beynimde yankýlanýyor
telefon çalýyor sonra
týpký, - pardon yanlýþlýk oldu. diyen biri gibi
ama ben burda da yokum
zaten hiçbir yerde yokum ben!
bir diðeri de, yanýndakine göz kýrparak
iðneli laflar diziyor, çok sesli çay içen adamý göstererek
ardýndan biri kapýnýn aðzýnda gülerek
- tecrübe dediðimiz þey
hayatýmýz boyunca yediðimiz kazýklardýr diyor
gülmenin ne anlama geldiðini yeniden anlýyorum o an
sonra bir sessizlik çöküyor
ve gün, hep ayný telaþla, kaldýðý yerden devam ediyordu
gökyüzüne bakan bir pencerenin, içeri sýzan aydýnlýðýnda
zaman eriyordu...
her sabah iþine umutla gidip gelen bir insan için
çevresinde olup biten her þey esrarengiz gelir
yeni doðmuþ bir bebeðin, meraklý bakýþlarý gibi
elini bir þeye uzatmasý ve yetiþememesinin verdiði
endiþeli bir unutkanlýkla
her þey kabuk deðiþtiriyor sanki
bir yýlan gibi kývrýlmýþ baþucumda duruyor zaman
ve sessizliðimiz bir çýðlýk gibi büyüyor...
yok zaten yok kadýnlar
endiþeli ve ürkek elleriyle
kimsesizliðin yasýný tutarlar suskunluklarýnda
ve gülerek uyandýklarýn da her sabah
solgun bir güle benzer yüzlerinden hayat
ve patlayacak bir gün kadýnlar
güneþi gösterecekler, yumruklarýný sýkarak
kocaman elleriyle, kocaman açarak gözleini
ter kanter içinde, soluk soluða seviþir gibi
ateþli bir kavgaya tutuþacaklar
ve kocaman ellerinde
yeniden doðmuþ gibi bulacaðýz kendimizi
ekmeðin, þarabýn ve aþkýn buðusun da...
Mayýs 2017
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.