dürbünle alsancak güzeli nermine tutulmuþ halaoðlu uzatmýþtý ilk sigarayý
o zamanlar çýnarcýk görmüþ adam
artist üzerine artist
üstelik istanbulda yaþýyor
bergen, tudanya, biraz da müslüm kafiyken, fuar muallaydý icabýnda
benim daha ilk yanýþlarým
þule gideli epey olmuþtu mahalleden, meleði çoktan unutmuþum
gülþen, adý gibi hem gül hem de þen, hiç unutulur mu?
deniz suyuyla yýkanmýþ yanaklarýný öptüðümde ilkin
gülþenin dili alev topuydu
omuzlara dokunduðun da yakardý, bir de kýrmýzý elbisesi
cami terbiyesi görmüþ büyüklerden dayak yiyince
ilk dersi kemalettin tunçbayýr vermiþti
adý sahi de
soyadý belli ki taklaya gelmiþti
gülþen kataloðuna manken olmuþtu ajans prestij de
bornova yakýnlarýnda üç katlý apartmanda
on bin liralýk ilk avans paraya tav
bir de fiyakalý abiyeler
sonra gelsin Ýstanbul,
dayanýklý peçeteye çýkarmýþlardý adýný mahallede
okuyup iktisadýný dünyanýn, ilaç fabrikasýnda muhasebeci olunca
iyi de oldu,
evlendi sonra, çoluk çocuða karýþtý
saklamýþtým resminin basýldýðý dergilerden birini
geçenlerde bavulun tekinde rastgelince, yürek verdim, buyurdum
ne güzel gülümsüyordu þýllýk, bornozu giyince olmuþ pamuk gibi
özlem yok dedim, tadý bitmiþ eski hasretlerin
bir mektup dahi býrakmadan çekip gitmiþti istanbula
anasý þen kahkahalar giyiniyordu boyoz týkýnýrken
babasý edepli adamdý yine de, þamandýra gibi eli vardý mübareðin
yalnýz içti mi, iyi içerdi, mora mora deyip
rast geldiðimi demeyeceðim gülþene
hem ne iþim olurdu onunla bir daha
yine de kalkamadým sandalyeden, oturup seyrettim
kýzý on altý-on yedi gibi, týpký anasýnýn gençliði, ne güzel serpilmiþ
bir de öyle edalý ki, sýnýfýndaki talebeler ciddi þanslý veletlermiþ
kýzlarý da hani, böyle güzel kýz her okula nasip olmaz
yalnýz oðlaný hafif arýza geldi gözüme, kulaðýnda iri bir kulaklýk
elinde kocaman bir telefon, önündeki yemekle alakasý yok
gülþen umduðumdan da fena kaymýþ diyeceðim, aðýr olacak
yalnýz o ne kilo be güzelim, yakýþmamýþ sana o göbek, kalça
bakýþlarýndaki o tatlý esame, gül suyunda yýkanmýþ saçlar
bakýþlar künefeye tat vermez þerbete benzemiþ
saçlarýný iki renge boyamýþ, dibinden fazlasý açýk aslan yelesi
gözgöze gelince muhtemelen kýzýna akýyorum sanacak ya, korkarým
o güzelim bacaklarý bile neredeyse pantolonundan taþacak
çektim bir gülüm, ikinciye gelene kadar ya sabýr, garson bir soda
-beyefendi neyli olsun?
-neylisini boþ ver, yok mu þöyle bir bardak zehir, görmez misin bre þu güzel kadýný?
-pardon, anlayamadým efendim?
-getir sadesinden.
icabýnda sade sade çekilir giderim de, biraz daha yüzünü görsem
þöyle kazýsam beynimin içine, yeter mi ömrümün sonuna deðin
gülþen, ateþ gülþen, kýrmýzý elbiseli, sutyensiz diri gülþen
iki çocuðuyla uðraþadur
hiç de yakýþmamýþ sana analýk
sahi, belki de evlatlýktýr bunlar diyeceðim de, doðruymuþ
doðurmuþ iki veledi de zibidi biriyle evlenip
adam da tam para babasý diyeceðim, iflas etmiþ on beþ sene evvel
inþaat þükür toparlamýþ iþ güç az çok
gülþenim dert görmesin, yesin, çokyesin, dünyalarý yesin , gözü doysun
ey yandan çarklý, ada vapuru, karamürsel
görür müsün ne aþkmýþ bende ki, senin üsküdara sevdan ne ki!
cilasýna, kadifesine, tahtakale imdat boyasýna terbiye edilmiþ kunduram
tak tak
çýkar makaramý, ihtilal akþamý seviþmek gibidir þu havalarda üþümek
sarýlmak istediðinde þairin dediði gibi boþsa saðýn
ne acýdýr bilemezsin
ha gayret, ne yazar yanýnda deðilsem.