Acziyetimi sunduðum için
ellerim yorgundur
sevdalar karanlýk akþamda kapýsýný kapar
ben tövbe ederim
kapý önünde zengin hayaller
uzak diyarlara çýkarýr selamýmý
peygamber duasý gibi ýslanýr dudaklarým
amin demeye yüreðim çarpar
gözlerim kelimelere aþýk
kalsýn deniz incisi
Sihri yoktur yaþamanýn
denize vardýðýmda yalnýzlýðým sýcak dursun
tarihe karþý çekilmiþ fermuar
hep beraber minderler bizi ziyaret ettiði gün de
mahremdi mutluluk
ayrýca saman kokulu bir dedenin çýkardýðý yaprak
binlerce yýla karþýn ciddidir
niyetistan güneþi bekler
ben tekrar inanmayý
büyük þehirlerde mahalle kalýp
Göz dikemiyorum, yorgunumluðum bahane olmasaydý
bahane bulmak uzun sürerdi
kucak açardým baþlayýþýna
gözlerimdeki kýrmýzý çiçeðe istekli bakanlar
bu mübarek nereden çýkýp geliyor
ekmek nerede piþiyor
ince kabarýklýk, çýktýðý yer de þu göç
ne hafif kalýyor azla doyanýn dünyasý
varsýn ki yunus oturur sofrasýna
somuncu bereketidir kývrýk kirpiklerinde
bakmaya doyamazsýn adalete
Gökyüzü durduðu yer de
gözlerimden baþlarým
bir sen olsa, ciðerlerimden dolarým
bir bardak çay tutuþu ki, tek baþýna
nebze yüreðindeki
tuz basar insansýzlýðýma tasam
seker gibi takýlýdýr tenim
taþýr gibi duraðandýr sevimsizliðim
düdüðü nemlidir vapurun
düþerken bir his
ölmekten kötü
bilmek de zor
içimden geçirdim
anca diner bu yangýn
mahzundur deyiþim
olmadýk tat býrakýp
dalgýn sularda dikkat
daðýtýnca gözlerin keyifli bakar
kuþlar nasýl biliyorlarsa öyle uçsunlar
ve insanlar kadere boyun eðmeyi
on altý yýl geride duruyorum
gül yasin alýp döneceðim sana