O bir anneydi.
Uyuyamamýþ yataðýna uzanmýþ, dalgýn, dalgýn düþünüyordu.
Aklýnda çocuklarý vardý.
Acaba, bunlarýn sonu ne olacak diyordu.
Çünkü çocuklarý diðerleri gibi deðildi,
Farklýydý.
Çocuklardan biri, annesini gördü.
Sanki içine doðmuþtu, annesinin kendilerini düþündüðü.
Gitti.
Yavaþça uzandý yattý yanýna, sonra sýmsýký sarýldý annesinin boynuna.
Annesi, hala düþünüyordu.
Sanki oðlunun, yanýna yattýðýnýn farkýnda deðildi.
Ve o anne!
Gözlerinden, damlalar dökülmeye baþladýktan çok sonra
Baþladý, oðlunun saçlarýný okþamaya.
O, bir anneydi.
Suçsuzdu.
O bir, kader mahkûmuydu.
Çocuklarýnýn desen, farklýlýðýný deðiþtirmek onun elinde deðildi.
O anne yine’ de!
Bir taraftan, çocuklarýný cemiyete kazandýrmaya çalýþýyordu
Diðer taraftan, ne yapalým Allah’ n geldi diyordu.
26 Aðustos 16
Ahmet Yüksel Þanlý er