Grinin orta yerinde siyahým
uçlara gittikçe açýlan
pencere kenarý
kurþuni uçurum kasveti göz önümden geçen
çalan telefonlara lâl
kapý ziline saðýrým bu sýralar
Biliyorum
özleminden sükûtumdaki zelzele
üstelik sakar elim ayaðým
dünden kalma soðuk yemeði
ihtiyar masanýn örtüsüne döküyor
aç kalkýyorum çoðu kez
yokluðunun tokluðuna þükrederek
Söylesene sevgili
kaç renk sensizliðin mevsimi
kaç gün daha üþütecek þu deðirmi soðuk duvarlar
bu yüzden isyanlara saat kurmalarým
ve yerli yersiz kuytu köþelerde aðlamalarým
unutma
Ahtýmýz var
bir gece kavlimizin þahitliðinde
yeminini içtiðimiz o þehre gidip
Uçurum baþý ardýç aðacýnda soluklanacak
tüyleri payetli sýðýrcýk sürülerini izleyeceðiz baþým omzunda
hava dersen mis gibi limon kokacak aþkla
sarý çam reçinesine bürülü büyülü daðlarýn
denize uzanan koylarýn köylerin
kapari çiçekleriyle bezeli patikalarýn
resmini çizeceðiz maðrur ve suskun anýlarýn üstüne
Sabret diyorsun
bak geçiyor zaman ertelenmiþ düþlerin piþmanlýðýyla
hergün siyahý maviye evirirken gece
þifresi meçhul sabahlara
çöl sýcaðý bir özlemle uyanýyor tenimdeki ateþ
sabýrsýz üryan þiirler giydiriyorum eþiðine niyetli
katli vacip fermanlar asýyorum ayrýlýðýn icadýna
Olmuyor can parem sensiz olmuyor
zifte bulanmýþ kesif bir duman
tadý kekre bir nahoþluk yokluðun
ve inan cenneti verseler yerin dolmuyor
Dilek USTA