yolunacak ekin, iþin zorluðu küçülür gözümüzde bir iþtah, bir güç dolardý içimize daha umutla bakardýk yarýnlara daha sýký sarýlýrdýk yaþama, ekine, oraða.. "þu karþý yayla da göç gater gater, bir güzelin derdi serimde tüter, bu ayrýlýk bize ölümden beter geçti dost kervaný eyleme beni eyleme beni.”
“o güzel sevdiðim taþta oturur, bir güzelin derdi beni bitirir bu ayrýlýk bize zulüm getirir geçti dost kervaný eyleme beni eyleme beni.”
"-hadi bi türkü söyleyvi" demez kimse kimseye nazlanmaz, çekinmez sýra kimdeyse ama daha çok aðýtlar revaçyatdý nedense
“ey güzel sevdiðim kavilleþelim düþe isek karlý yola düþelim. çok nimetin yedim helalleþelim geçti dost kervaný eyleme beni eyleme beni."
arada bir iþ edinir birileri hatýrlatýr sýranýn kime geldiðini kuþluk ekmeðinden önce dedem yardýma gelmiþse konuþulmaz, ses sadece ekinin köküne vedasýdýr ýsrar etmiþsek dedeme “türkü” diye “-ýrýl baþýmdan ýrýl” o yoksa yardýma gelen halama babam; “-abaa hadi gari” halam sýrasýný savýnca .. “gelin hadi gari muhanet türküsünü deyvi ha bi?” anam baþlar diðerleri de eþlik ederdi sýraya halýcý kýzlarýn türküleri girerdi
(2)muhanetin sözü zehirden oktur lutfuna kerem et vefasý yoktur vefasý yoktur sað gözün sol göze faydasý yoktur (2-Kadir Mevlam senin rahmetin çoktur) sol gözü sol göze muhtaç eyleme muhtaç eyleme
(2)muhanetin suyu tersine akar aktýðý yerlere sel olur yýkar kül eder yakar (2)bir iyilik etse baþýma kakar (iyilik etmeden baþýma kakar) iþte böylesine muhtaç eyleme muhtaç eyleme