küsersen,
asla geçmem sokaðýndan
aðzýmda ýslýðýmýz varken,
uymam uygunsuz rüzgâra
hýrçýnlaþmam Marmara’da dalga gibi,
tufanda kalacaðýmý bilsem de
binmem sekiz on beþ vapuruna,
kýskanmam gözlerinle beslediðin martýlarý
karýþmam þarkýlarýna.
takýlmam ardýna Arnavut kaldýrýmlarda
sevda yokuþunda toplamam nefesini
solumam sýcaðý sýcaðýna,
uður saysam da
saymam adýmlarýný tek tek
dönüp bakmam merhabana
bilerek almam selâmýný.
belki de kýrarým zamanda vuslat saatini
uykularýmý gömerim kör kuyulara
silerim takvimlerimden bir ay
zaten kalan ömrümden
kaç nisan daha geçer ki!
seversen,
sana gelen her yolun yolcusu olur
adsýz çiçekleri toplarým uçurum kenarlarýndan
ayaklarýnda en güzel bahçeyi iþler
rengârenk süslerim bileklerini,
kýskanýr Semiramis
kýrlar utanýr güzelliðinden.
dilersen,
yorgun bir teknenin deli kaptaný olurum
dümenim hep sana döner
demir atarým denizinin en mavi yerine
yelkenlerimi indiririm suya,
saçlarýnýn dalgasýna koyarým baþýmý
mehtap uykusuna yatarým her gece,
gözlerinde söker þafak
yüzünde baþlar gün.
seyir defterime seni yazarým;
su perisine esir düþtüm.
bana kalýrsa,
koþ sahile
bekle beni dalgalarýn yanýnda
demle aþký
koyu bir sevdayý yudumlarken
yak sigaraný.
…
seversem
sana gelen her yolun yolcusu olurum…