MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

sanrısında eylül saklı
Gülşen Destanoğlu

sanrısında eylül saklı








bu yarým bir aþkýn hikayesi...
yarým kalanlarýn yarým aþk hikayelerinden biri...
okuyan herkes ucundan kýyýsýndan anlar belki
ama yalnýzca eylül’de büyütülen o çocuklar
yüreklerinde duyar bu sesi...

-onlar ki bir çoðu düþ bile kuramadan aðýz dolusu
yarým kalmýþ yarýnlarýna acýyý katýk edip susturuldu...

umutla deðil korkuyla
omuz omuza deðil /yalnýzlýðýyla
kol kola büyüyen o çocuklar
þimdi yapýþýp yakasýna
"çocukluðumuzu geri ver" deseler o doksanlýk bunaða
söyleyin / hangi adalet itibar eder buna-

neyse
her neyse
kopmamalý hikayeden laf-ý güzafla


iþte o bahsi geçenlerden ikisinin yolu
yolun yarýsýnda bir zamanda kavuþtu
birbirlerinin gözlerinde / kayýp çocukluklarýný görünce
bu iki düþ yorgunu
uyutup zamaný
ve kapýnýn ardýna koyup dünyayý
ýþýða koþtu...

kapanmýþtý perde seyrici yoktu...
bir cigaranýn ucunda yakýp bildik tüm replikleri
geçmiþten gelen ve yarýna yüklenen ne varsa soyundu

artýk ikisi de tank gölgelerinden saklanmýþ
oyunlarý yarým kalmýþ iki çocuktu...

-güneþ bir daha doðdu / battý...
zaman ilk kez bu kadar sabýrlýydý-

lakin dünya yeniden zorlayýnca kapýlarý
bütün yanlýþlar bir bir ortalýða saçýldý...
gerçeðin baþrolünde oynayanlar
þimdi yasak bir aþkýn/ iki figüranýydý

"ne kadar çok yanlýþ varmýþ en doðruyu öteleyen
ve ne çok þey öðrenmiþiz bizi bizden eden"
diye mýrýldandý kadýn
gözlerinde tereddütü görünce adamýn...
-"makul ol derdi che " diye ekledi
gözlerini boþluða dikip "imkansýz..." diyene...-

-asgari müþtereklerde birleþen mantýklý çiftlerin
aþýklar adýný aldýðý bu zamanda
yer yoktu elbet / sahici aþklara...-

ve sonrasý...
sonrasý hep vedaydý

birden soyunduklarý ne varsa
tek tek giydiler/ tenlerine bata bata...
ve her seferinde bir kat daha
aþka bir uzak daha...

gel-gitlerde boðuldukça
ve soluksuz kaldýkça koþtu kadýn
yaþananlarý dil ile inkar
göz ile ikrar eden
ve her uyku sanrýsýnda
"sakýn gitme" diye sayýklayana...

yine böyle bir akþamda
demledikleri geceyi içerken
"bize tanrý eli deðmiþti
gözlerin gidince benden /o da elini çekti" dedi
sessizliðin sýðýnaðýndaki adama

"senin haberin yok mu tanrý çoktan öldü" dedi
ve cigarasýndan derin bir nefes çekip
kelimeleri ciðerinden söker gibi savurdu


"eylül’dü
çocuktum / hakiydi her yer
kocaman oyuncaklar gibiydi
sokaklarý arþýnlayan tanklar /paletler
bir gece kapýyý kýrar gibi giren üç beþ asker
darmadaðýn edip tüm kitaplarý
babamý sürükleyerek götürdüler...

-giderken öyle bakmýþtý ki gözlerime
bir daha bakamadým hiç kimseye
izleri benden silinmesin diye-

annem yýðýlýrken sedire
korkuyla koþup dayadým baþýmý
hýrýltýyla inip kalkan göðsüne

yolar gibi okþarken saçlarýmý "su" dedi
bu uzunca bir sessizlikten önce /son kelimesiydi

"üzülme" dedim suyu uzatýrken
"allah baba’ya dua ederim yarýn babamý gönderir eve..."

o gece ninemin ezberlettiði tüm surelerle
sabaha kadar dua ettim
"çocuðun duasý kabul olur" derdi ninem
emindim döneceðine

-erimiþ kurþun gibiydi genzinden dökülen kelimeler
ve kadýnýn yüreðini daðlayarak söndü birer birer-

"gözüm hep kapýda
babamý bekledim atlamak için boynuna

o gün dönmedi
ertesi gün de...
dilimde dua
dua
hep dua
allah baba uyuyordu galiba

hiç kimse gelmiyordu...
her sabah azalan haber alma umuduyla çýkýp
her akþam omuzlarý biraz daha çöken
ve sanki her geçen gün biraz daha küçülen annemden baþka...

o zamanki aklýmla günahlarýmý tek tek hatýrlayýp
telafi de etmiþtim laf aramýzda

mesela/ þeytana uyup aþýrdýðým
melek sakýzýnýn parasýný bakkal amca’ya...
sonra hileyle üttüðüm gazoz kapaklarýný bizim þiþko rýza’ya
hatta inanmazsýn ama iki yumruk bile attýrdým
bir kavgada tepelediðim arka mahallenin haylaz çocuðuna...

olmadý
o
beni duymadý...

o akþam annemin gözleri baþkaydý
artýk aðlamýyordu
toplayýp tespihi seccadeyi sandýða kaldýrýyordu

sandým ki allah baba hastalanmýþtý
ve artýk namaza gerek kalmamýþtý
demek dualarým bundan kabul olmamýþtý

-ne yalan söyleyeyim sevinmiþtim içten içe
öyle ya / benim suçum yoktu...
bu kez onun için dua etmeye baþladým
bir an evvel iyileþsin diye.-

o kýþ kömür bitmesin diye sobayý nadiren yakarak
o güzel kahvaltýlardan geriye zeytin ekmeðe kalarak
bekledik / genelde yorgan himayesinde ve hep susarak...


uðultuyla uyandým bir sabah
sýcak yataðýmdan çýkmaya üþenerek
sesleri ayýrdetmeye çalýþtým
tuhaf /sanki bütün mahalle tastamam bizde toplanmýþtý
hatta babamla kavgalý yobaz hayri bile ordaydý

salona gitmek için mutfaðýn önünden geçerken
ocakta kocaman bir tencereyi karýþtýran dul satý teyzeye yakalandým
acýyarak baktý yüzüme "vah zavallý yetim" derken

salonun kapýsýnda vah vah tüh tüh sesleriyle karþýlandým
"ahh ahmet ahh anarþik olacak ne vardý
bak olan bu sabiye oldu" diye dövündü bizim hasan amca
diðerleri de vah vah sesleriyle katýldý ona

"o bir vatanseverdi" diye gürledi
annemin aylardýr duymadýðým sesi
"herkes için
aylardýr kapýmý çalmayan sizler için
adil bir dünya istedi"
ne zamandýr ilk kez omuzlarý kalkmýþ
ayakta ve dimdikti...

"koskoca paþa yalan mý diycek
gavur ruslara peþkeþ çekeceðlermiþ iþte
allah razý olsun dinimizi kurtardý
senin ahmet de öldüðüynen kaldý"

bütün mahalleli uðultuyla onaylayarak
ve baþlarýyla alkýþlayarak
teyid ederken hacý hayri efendiyi
benim gözlerimden yaðmur gibi yaþlar indi

hepsi babama aðladýðýmý zannetti
elbet içinde ona dair yaþlarým da vardý
lakin o bir gün zaten ölecekti
ben hiç ölmeyecek bildiðim
allah baba’ya aðlýyordum ki bunu kimse bilemezdi...

kalabalýk yavaþ yavaþ daðýlýrken
makedon emine teyze’nin fýsýltýsýný duydum
"çok dövmüþler bunlarý yazýk
hatta týrnaklarýný bilem çekmiþler tek tek
aman aman evlerden ýrak"

"az bile yapmýþlar bu dinsizlere müstehak"
dedi hacý efendi týslayarak
ve kýrçýllý çember sakalýný þefkatle sývazlayarak...

"kýz fatmaa" diye kikirdedi bahçede
mahmut amca’nýn karýsý fikriye
"senin tahsin yine içerde
bu kez gaspten girmiþ
bizim bey öyle kolayýna çýkamaz diyor
en az beþ sene"

"sorma ablaaa" diye sýzlandý fatma
kocaman karnýný okþayarak
"þikayetlerini geri alacaklar
tahsin’imi bebeme baðýþladýlar
inþallah artýk uslanacak
yemin etti kuran’a el basacak"

"aman aman aklýnda olsun" dedi makedon emine teyze
"bozarsa yine yeminini
çarpýlmamak için
tövbe edin kafasýnda ekmek kýrarak"

"öyle öyle ben de öyle duydum" dedi
fikriye abla’nýn uzaklaþan sesi...

-bir raký koydu kendine adam
kýsa bir sessizliðin ardýndan-

"anlayacaðýn" dedi iç çekerek
"acýmýzý bize terkediyor elalem
daha eþikteyken paspasa silip ayaðýnda kalaný
koluna takýp gidiyor kendi hayatýný

sonrasý yok...
sonrasýnda hayat hep teferruat

demem o ki
gözlerime göz diken kadýn
etme / onlarý elleme

bu kez olmaz
izin veremem
hiç kimsenin o eþikten geçmesine
ve çekip gitmesine
hele ki ölü bir tanrý eli
deðemez hiç bir yerime"


"tuhaf" dedi kadýn gözlerini kaçýrarak

"ben de/ iþsiz babamdan yediði dayaktan
ve yoksulluktan bunalan
annemi beklemiþtim ayný dönemde...

eteklerine yapýþmýþtým aðlayarak
"babana bakacaksýn büyüdün artýk sen" diyordu beni iterken
ve kucaðýnda kardeþimle çekip giderken

çok kanamýþtý dizlerim koþup oynarken
ama bu kez baþka türlü acýyordu
kalkamadým/ düþtüðüm yerden

ve bir daha hiç kimseye
kal diyemedim gitmeye yeltenirken

-uzaklaþan topuk sesleri yüreðimi eziyordu
kafamda bitlerimi ayýklayan sýcacýk kucaðým gidiyordu-

ondan sonra günlerce
yaklaþan her topuk sesinde
gözlerimi yumup "allahým ne olur
þimdi köþeyi dönen annem olsun ..." dedim
yüreðim elimde
beklerken pencere önünde

tam umudu kesip yüreðimi gömmüþken
bir sabah çýkageldi...
ama artýk bir yaným hep eksikti
ve bir daha sarýlamadým eskisi gibi

gidebilen yine giderdi

yaralarýmýzý gösterdik ya birbirimize
artýk ya dost oluruz ya düþman"dedi kadýn
ve sýkýntýyla cigarasýndan derin bir nefes çekti
kurduðu son cümleyi dumanýyla saklar gibiydi ...


o günden sonra / birbirine yakalanmadan
gözucu kaçamak bakýþtýlar...
film üzerine film izleyip baþka hayatlara kaçtýlar
ve hep sustular...


hasýlý/ ne dost oldular ne düþman
ama bir daha aþk da olamadýlar...


-günler zemheriye durmuþ sonbahar gibi
güneþten aðýr aðýr koparak düþtüler
onlar da artýk
birbirine dokunamayan birer düþ’tüler-

o sabah kadýnýn gördüðü saç tokasýna kadar...
bu böylece sürüp gitmiþti
düþlerin ortasýna hakikat
çengelli ve siyah bir saç tokasýyla balyoz gibi inmiþti...

bir sigara içimlik tereddütten sonra çýkarýp kaðýdý kalemi
"daha kolaydý elbet bir göze bakmaktansa
bütün gözlere bakýyormuþ gibi yapmak
bir bedende kendine varmaktansa
baþka baþka bedenlere kaçmak...
olsun varsýn
ben çocukluðumu sana býrakýyorum
biz birbirimizi bulamasak da onlar buluþtular
kendine ve emanetlerine iyi bak " diye yazdý
sonuna üç nokta koyarak...

-giderken sessizce ve yaðmurdan önce
son bir kez içine çekti odanýn kokusunu
ve elinin tersiyle sildi
camda biriken hüznün buðusunu

ramak kalýp ertelendikçe acýtan
yasak diye düþlenirken diþlenen
efkar ve acý adýna yaþanan ne varsa aldý
ve ayaðýnda kalanlarý da
kapý aðzýnda sýyýrmadý...-


yine sel felaketi bekliyordu haber bültenleri
"beni de alýp götürür müsün" dedi
gök gürültüsüne/ yalvararak...





Gülþen Destanoðlu

Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.