öp beni ölümcigaramda ki son bir nefes ol öp beni ölüm… eceline susamış yağlı bir urgan oldu boynumdaki geçmişim sıradan bir tekmeydi geleceğim “geleceğim” dedim de sen hala gelmedin ve ben çok yoruldum artık bize düşüp kalkmaktan oysa sevdiğin tüm şiirleri gül tenine sürüp de gelecektin en ateşlisinden imgeler konduracaktın dudaklarıma damıtılmamış tüm sevgi sözcükleriyle yamayacaktın yırtıklarımı ve ben ışığına gözlerimi kapatıp kuytularında söndürecektim zamanı şimdi sırdaşım oldu sıra dışı hiçliğim şiirlerime yas tutacak artık öksüz kalemim eyy kaptan ne duruyorsun sende terk et hatta bir düğümde sen at sarhoş denizlerimdeki rotasız seyirlerime karayı bilmem ama içimdeki yara çoktan göründü be kaptan biliyorum ki düşlerime ipsiz saldığım dipsiz bir geceyim zifiri kıvamında nice karanlıklar emzirdim içimdeki dik başlı gölgelerime eyy yalnızlık yanı başım arkadaşım çok ça da sırdaşım ne çok biz bitirdik yorgo nun bu salaş meyhane köşelerinde neyse gelmişine geçmişine içimdeki tüm boşlukları tıka basa doldurmanın şerefine bilmem kaçıncı bir kızıl kıyamet daha içiyorum bilesin dilimin ucunda kör bir akrep bakışlarımda asılı kalmış alaycı bir yelkovan her aynaya baktığımda ölümü hatırlatsa da zaman öpse de ölüm gözlerimden ben ölmem ölemem kokun hala emanetken nefesime… ilhanaşıcı/kasımikibinonbeş |
Yaktım cıgaramı öldüreninden...
Kaptan bile terk ediyorsa gemiyi yapacak şey kalmamış demektir
Şiire gelince
Şiirdi.