HARPUT'UM
Abdestsiz ayakların, ne; çiğnediği toprak
Ne kıblesiz yüzlerin, tapındığı bir putum Ben tarih defterinde, hiç sararmamış yaprak Ben duruşu heybetli, ben ki şanlı Harput’um Fethi Ahmet’e meydan, Arap Baba’ya dergâh Mansur’a sonsuza dek, cennet tüyünden berzah İki dünya arası, Kâbe tozlu güzergâh Ben yüce dağ başında, yedi hanlı Harput’um Süt kalesinden sesler, cenk edası ve tekbir Ayakta kalan o sur, haykırıyor Allah bir Ulu cami’de seda, alnı açık, muktedir Ben her asırda mağrur, her an canlı Harput’um Dem tutmuş çayda çıra, kayabaşında efkâr Ejderha taş kesilmiş, buzluk yolunda rüzgâr Belek Gazi’ye vatan, Gakkoş’a cilveli yar Ben şehadet yurdunda, altı kanlı Harput’um Üryan Baba türbesi, Sara hatun meydanı Saysan saymakla bitmez, her yanında bir anı İlahi kudretiyle, tutsak eden zamanı Ben geceler başında, kızıl tanlı Harput’um |