Abronya'k
Sen hiç kendini dışladın mı hayatından?
... Rüyalarınız bile ölmüş Ellerinizde bitlenmiş düşleriniz İsrafa teşkildir yalancı bir bahara, Aydınlıklar saçmak. Giden, ardında bıraktıklarını yaş’landırır ancak. Tiz bir ölümdü kelimeler, kimse anlamadı İhtilale teşebbüstür yalnızlık, Günahların izinde. Sesin batar tenine, Kanar gözkapakların. Şimdi rüzgâr neden susar? Ölüm, tüm çığlıkları üstüne alınmak mıdır? Yaprak düşer, Ten susar, Aşk kusar. Sesimde acı yok, Kandamlaları, besteliyor Ah’ın ritmini Yar’a ölür kendi içinde. Bazen ölümdür sessizlik, çığırını aşıp. Bazen Bazen Bazen insan meyilidir intiharın. Sen hiç kendini dışladın mı hayatından Açtığın yaraları annem bile kapatamadı. Ağladım. Çünkü geri kalmışlıklarımı sildiğim dünde Yarı yolda bırakıldım. İnsan hiç gözyaşını ağlatabilir miydi? Ağlattın Ama kanarsın! Öldürülmeye doymuyor, Kıyıya köşeye gizlenmiş ayrılıklarım. Acıları direncidir insanın Kırılmaya gelmez Bir yağmur gibi iner şehre. Bir iş kazasıydı, kalbin bana çarptı sadece. Ölü hayaller doğurdum bu kez. Annemi öldürdüm. Ve Son sayfasını da doldurdum sabıka defterimin. Ah Abronya’k Son kez ölüyordu o da, Meyili intihar olan gözkapaklarımda. Acılarımı ört bas etmek için uyudum. Rüyalarıma çıkageldin. Üşengeç sevdalara direniyor gözkapaklarım, Kesilmiyor ardı senin, kan bağlıyor itinayla, İnatla sende kalmışlığım. Daha çok içtim daha çok ağlamak için. Yağarken yağmur, ölme bu gece İstanbul soğuk... Üşürsün... Limanı aşikâr, gönlü bedbaht. Noktası olmayan bir cümleyim Ben bu şiirde ölürken Sen yaban ellerde dipdirisin şimdi. ... Delil yetersizliğinden düşen bir davaydı aşk. Ve bizim aşklarımız Kendi kurduğumuz mahkemelerimizde son buldu Osman Palabıyık |