Yirmi
Kapalı kapılar ardında ölümü bekliyorum.
Kefenim yok. Kalbim son çırpınışlarda; halim hatrım bilen yok. Gömleğim desen yırtık, parmaklarım fışkırıyor pabuçlarımdan, çoraplarımdan. Kapı gıcırtılarında sızlıyor yüreğim. Böyle mi bitecekti hayat? Karanlık odalarda yaşlanıyorum, herkes beni yirmi biliyor. Sararmış resimlerde kaldı yakışıklı çağlarım. Sanırım ölüme biraz daha yaklaştım. Herkes beni yirmi sanıyor; Ben yirmi beşinde elliyi yaşıyorum. Beşer beşer geçiyor yıllar, ben kapıları geçemiyorum. Bir yarım hala umutlu. Ne de olsa herkes beni yirmi biliyor. Yirmide bıraktım yaşamı, yarım kaldı. Bak mapus da yarım kaldı; işte ölüyorum. Şafak sayıyorum ama ölüme. Ne kaldı ardımda "Yirmide düştü mapus damına" dan başka...? Sokağım bile unuttu beni. Sevdalarım kayboldu özgürlüklerde. Bir acılarım var bir de yirmiden kalma sarı resimler ellerimde. Aşklar, sevdalar uğramaz buralara. Ne aşkın gelir ne de sevdalın yanına. Şarkılarım, küfürlerim kaldı dışarda. Ellerim parmaklıklardan çağlıyor; yağmuru bekliyorum. Bekliyorum gök yüzü değsin ellerime... Mektuplar da artık boş. Dolabım mektup seli... Arasıra da volta atıyorum. Güller diziyorum boncuktan; boncuklar göz yaşı... Bekliyorum belli belirsiz birilerini. Mapus duvarına ağlıyorum bazen. Demesinler ki "Erkek adam ağlamaz" diye. Umut mevsimini yaşıyorum dört mevsim. Dört gözle bekliyorum belli belirsiz birini. Alıp başımı kırlara koşmayı düşünüyorum. Nefesimi rüzgar yapıp ağaçları sallamayı. Hatta yirmide bıraktırıldığım sevgilinin saçlarını. Mapustayım, etrafım dört duvar. Ölümü bekliyorum kapılar adında. Dostlarım el olmuş, ardım bomboş... Anladım kimsem kalmamış ardımda. Çocukluğum, bayram sevinçlerim, hikayelerim artık yırtık defterlerimde. Yirmide kaldı defterlerimse...... BLL |