Lalezâr
gördüm ki,
yoluna yol belleyipte g’özlüyormuşsun dudağında özümseyen bir laleyi sen ki gövdesini bend etmiş kale, ah ki surlar içerisinde İsrafil’in sûr’a üfürdüğü ney’din. lehçesinde aksanlık olan ben, sürç’i lisanında özümseyen bir lale için durduğu.. uyuttuğun bu zihninde aşk derûnunda bir kasvet bu aşk dokunamadığın içimdeki sancı özümseyen bir laleye sanrı taş olsa çatlar çatlayan yerden budaklanır -ah bir lale. dursuz duraksız kal inme inmiş dudağımda yutkunur her sözcük karşımda belirir bir lale.. diyemem, al sök içimde büyür bu sanrı beni benden alıp beni sen eder bu sancı kalbimin içinde yutkunduğum kelimeler pürmelâl toparlanmak için teselli ettiğim sözcükler alabora.. susacağım. içimde ölü kuş sürüsü kargaların defni öğrettiği bu zamanda seni içimde yok etmeyeceğim . yine de belirir karşımda beni hiç eder özünü benimseyen lale.. lâmekan |