- 639 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
FARKINDA MISINIZ?!!
14 Şubatı atlattık, geçti artısı eksisi, iyisi kötüsüyle! Çok mutlu olanlar, sevgisi pekişenler, güzel başlayıp hediye muhabbetiyle zedeleyenler, bitirenler hatta. Günü veya geceyi, ya da tüm günü birlikte geçirenler, yemeğe çıkanlar, dans edenler ve de pek çok etkinliği paylaşanlarıyla…
Aman Allah’ım, o ne hengâme, o ne şamata, o ne telaştı günler öncesinden satıcısı alıcısıyla. Hediyeleri sevgiye tek kanıt görenlerin ise, günler öncesinden başlayan merakı “Ne alacak acaba?” “Ne alabilirim?” arayışları, sonrasında övünmeler, hava atmalar, “Benimki daha değerlisini aldı, seninki… Ya da, “Şuna bak, ala ala ne almış, bana verdiği değer bu kadar işte. Bu kadarmış sevgisi” veya “Demek beni sevmiyormuş” ya da “Aramadı bile, demek laf olaymış yaşanılanlar, sevgi değilmiş, her ne kadar sevdiğini söylemekteyse de…” Vb gibi neler ve ne konuşmalar oldu kim bilir?!
Her neyse, öyle ya da böyle geçti bitti…
Şimdi bu gün şapkalarımızı koyalım önümüze ve düşünelim derim ben. Ya da siz bilirsiniz, düşünmeyin isterseniz, ama ben düşündüm bu gün, dünden beri, hatta her özel günde, hatta her gün…
Ne denli kendi kültürümüz ve değerlerimizden uzaklaşmaktayız farkında mısınız?! Ve de ne denli yabancı taklitçisi olmaktalığımızın.
Gençler bilmeyebilir, bizim çocukluğumuz ve gençliğimizde, bayramlarda hediyeleşilirdi daha ağırlıklı.
Yabancısını dışlayalım demiyorum; lakin kendimize özgüleri de yaşatalım, yok etmeyelim. Herkesin ailesinde nasıldı çok bire bir bilemeyeceğim, bildiğim ailem ve çevremdeki kutlayışlar.
Yılbaşı, doğum günü, anneler günü kutlama ve hediyeleşmeleri önemliydi bizde de, sevgililer günü, babalar günü yoktu, olsa, o da kutlanırdı sanırım. Esas amaç bizde, bütün aile birimizin evinde toplanıp, büyük anneler, büyükbaba, amcalar, teyzeler, kuzenler, bir araya gelerek hoş bir gün geçirme vesilesi oluşmasıydı. Çeşit çeşit yemekler, harika bir masa, herkes birbirine hediyeler sunarak, hoş sohbetler, şarkılar eşliğinde…
Dini bayramlar çok daha görkemli olur, hediyelerin çok daha ağır ve değerlileri ki laf ola olmamasına özen göstererek ve de ihtiyaçlara binaen olurdu daha ziyade, bir kutu da çikolata eşliğinde. Gün ya da gece bitiminde, son derece mutlu ve doygun ayrılınırdı sarılışıp öpüşerek… Kandiller de öyle olurdu, En büyüğün evinde bir araya gelinip, kandil simitleri, pasta, börek, şerbetler, çerezler eşliğinde, çocuklara yine harçlıklar verilerek.
Şimdi bayramlar unutuldu, bırakın hediyeleşmeyi, hatta yok var sayılır oldu bakıyorum da. İnsanlar, anne babalarından dahi kaçar oldu. Kimde yensin bayram yemeği, kim hangi yemekleri hazırlasın, kime ne hediye alalım, neye ihtiyacı var, kim çikolata, kim badem ezmesi tercih ederdi ya da lokum düşünüşleri yok artık. Sokaklarda coşku yok bayramlarda, çarşı pazarda ve ailelerde de. İmkânları olanlar ise, kesesine uygun tatil arayışlarında…
Sevgililer gününün çıkış noktasıyla ilgili üç beş farklı rivayet var, hangisidir doğrusu bilemiyoruz, ama Valentin isimli papaz hepsinde var. İyi biridir, güzel bir şeyler yapmış olabilir, bir yerlerde bir kızcağızın annesi ölmüştür bir zamanlar, onun anısına anneler günü de kutlar arzu eden, niye kutluyorsun, ya da kutlama diyemeyiz kimseye, isteyen istediğini kutlar.
Ama lafa gelince Türküm diyoruz, Müslüman’ım diyoruz, kimimiz kimselere de bırakmıyor üstelik Türklük ve Müslümanlığı… Lakin milli bayramlarımız coşkusunu kaybediyor gün be gün, dini bayramlarımız kalmadı neredeyse. Bir papazın, bir Hıristiyan annenin ölümü anılıyor büyük coşku ve etkinliklerle! Hoş biz de kabul edip inanıyoruz, ama Hz.İsa’nın doğum gününde, Elhamdülillah Müslüman’ım diyen epey sayıda kişi kiliselere de koşturuyor ellerinde mumlarla…
Hz Muhammed’in ise, ne doğum, ne ölümünden haberdar çoğu kimse!
Papaz Valentin’in ölüm gününde, koştur koştur güller alanlar, güller verenler, Hz. Muhammed’in sembolünün gül olduğunu bile bilmiyor. Nerede kaldı, doğduğu günün anısına ve peygamberini yâd etmek adına birbirlerine gül vermek, etkinlikler düzenlemek!
Ne dersiniz değmez mi düşünmeye?!!
YORUMLAR
Kelimesi kelimesine katılıyor,altına imzamı atıyorum.Maalesef ülke olarak,insanlık olarak kendi örf ve adetlerimizden gün ve gün uzaklaşıyoruz.Yıllar geçtikçe de bu durum daha da vahim olacağa benziyor.Sevgililer Günü'nden hareketle,herkes işine gelen bir olayı bayramlaştırırken,bizim kendi ülkemize ve dinimize özgü önemli olayları bayramlaştırmaktan ziyade umursamıyoruz bile.
Farkında mısınız ? diye sormuşsunuz ya,ben farkındayım farkında olmasına amma velakin insanlık farkında olmadan insanlığını unutmuş.Ülke vatan,örf adet kimin umurunda.
Nİce güzel paylaşımlara...