- 246678 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAZILARIM - SÖYLEŞİLERİM
Mum kendisini ışık zannededursun, bir kibrit gelir eritir mum eder.
Ahmet Bağçe
Kökten çürüyen ağacın baharı olmaz.
Ahmet Bağçe
Soğuk kış gününün sisidir soluduğun, kışı izleyen baharın temizlemediği hava yoktur.
Ahmet Bağçe
TUTUN HAYATA
Bazen şartları zorlarsın, alışmaya çalışırsın ama olmadı der dalarsın uzaklara. İşte o zaman aklına gelmez mi hiç kimse. Ara ve kurtul yalnızlıktan. Zorlama kendini yalnız yaşamaya. Hayat hiçbir zaman uyumaz, eğer hayat koşuyorsa sen yürü, ayakta duruyorsa sen otur, uygun adımda gidiyorsa uydur adımları.
Ahmet Bağçe
Dağılmış evin toparlandığı gibi duygularım dağıldığında toparlanmaya ihtiyaç duyarım ya bazen o zaman sen gelirsin aklıma.
Ahmet Bağçe
Bazen öyle güzel eser ki rüzgâr, eserken ağustos ayında karlı bal yer gibi olur hissedemezsin üşüdüğünü.
Ahmet Bağçe
ÖLEN DUYGULAR
Neden böyle oluyor,
Sessiz gelen sevginin dumanı ayrılık kokuyor,
Ve sonra hasreti sarhoş ediyor insanı.
Bazen onunla onsuzluğu yaşadığında,
Öyle konuşuyor ki bu yürek,
Ona terk edilmişliği ve yalnızlığı anlatıyor da,
O cevap veremediğinde anlıyorsun anladığını.
Cevap verdiğinde ise onunla ayrılığın doğru olduğunu,
İdrak ediyorsun acı gününde yanında olmayacağı.
O zaman elveda demek,
Böcek ilacı gibi öldürüyor duyguları.
Ahmet Bağçe
HADİ
Hadi hadi uyan uyan,
Kapat şu telefonu uff sabah sabah delimisin sen,
Sohbet diyorum, sohbet edelim.
Ne sohbeti ne diyorsun sen.
De bir şeyler hani şöyle bir şey seni seviyorum gibi falan,
Bende seni diyeyim.
Sonra bana sen delisin de.
Bende evet hem de demlisinden diyeyim.
Bana sen aşıkmısın de,
Evet, belli olmuyormu diyeyim.
Bana salak deki sol yanımda olduğunuda söyleyeyim.
Sonra birde çıldırmışsın diye kahkaha at,
Evet, çılgınca attığın kahkahayı dinliyorum diyeyim,
Sende sağırmısın diye cevap ver,
Bütün duygularımla seni dinlediğimi söyleyeyim.
Ahmet Bağçe
Çok sessiz, birde sensiz geçen bu yürek, duygularının çerçevesine resmini çizerken bulutları çözülüyor gözlerimin.
Ahmet Bağçe
Bugün seni özledim dün gibi. Özlemime yarında gel bugünkü gibi. Hep seni özleyeyim her günkü gibi.
Ahmet Bağçe
BİRİ VAR
Sonra en büyük tadı seni beklemekte buldum.
Gelmeyeceğini Biliyordum,
Ama hislerimle umudun çelişkisini,
Duygularıma dokundurunca,
Tat aldı duygularım.
Sende beklemeye bir dene,
Anlarsın beklemenin tadını.
Ahmet Bağçe
BAZEN
Bazen sohbet etmek ister insan.
Hani evde şeker bitmiştir de, çok hatırlı olan komşudan,
Bir bardak ödünç şeker istenir ya!
İşte o gibi sohbete ihtiyaç duyulduğunda bazen,
Bir bardak sohbet için arkadaş arar insan.
Ahmet Bağçe
NEDEN
Benden uzaklaşmana gerek yok,
Zaten kalbin, kalbime çarpıyor.
Gözlerinle bir yaklaş gözlerime,
Bu gözler sadece iki kişilik,
Biri sen diğeri kalbine esir ben,
Neden yabancı bakar birbirine.
Ahmet Bağçe
Ben bazen, sohbet anında tebessüm ederim kişinin hakkımda ne düşündüğünü anlamak için, karşındaki kişinin yüz ifadesi konuşurken konuşamadıklarını da anlatır.
Ahmet Bağçe
Benim hafızam, bayramların havasını hatırlamadığı için esenliğini bilmiyor, bu nedenle alışık değil el öpmeye.
Ahmet Bağçe
Toprak ayaklarının altındayken, ona bas ve tadını çıkar. O seni altına aldığında, tadını değil, suyunu çıkarır.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİME YAZDIM
Benzemez bir başkası sana,
Sen bende bir hasret bir sevdasın,
Sen sevildiğini bilmedin göz ardı ettin,
Hasretimi sana hediye edip,
Duygularım kendimde bıraktım.
Sen beni gönlünden sildin ama,
Bende göremediğin kalemle,
Sevgimi yüreğime yazdım.
Ahmet Bağçe
GEÇ DEĞİL
Bir heves değil,
Yan yana durup,
El ele tutuşup,
Ara ara göz göze gelmek bile yeter bana.
Biliyormusun!
Bizim oralarda,
Hiç bitmeyen aşk diyorlar buna.
Ahmet Bağçe
YARIN GEÇ OLABİLİR
Şimdi endişe var gözlerinde,
Acı sergiliyor bakışların,
Buruk bir tebessüm içinde dudakların,
Belli ki yorulmuşsun,
Düşlerinin ihtiyacı var uyumaya.
Koş peşinden, tut hayallerinin ucundan,
Sımsıkı sarıl yeşersin umutların yarına kalmadan.
Ahmet Bağçe
Dil, kalaysız bakır gibidir, olgunlukla kalaylanmazsa dinleyeni zehirler.
Ahmet Bağçe
Bir porsiyon bakışın, demlenmiş bir bardak gülüşün, bir kaşık şeker gibi sesin, ömür katar ömrüme.
Ahmet Bağçe
BEKLEMEK
Ve sana ihtiyacım olduğunda,
Yüreğimi açıp,
Gözlerimi kapatıyorum,
Senden gelmesini istediğim,
Esintinin yönüne dönüp,
Senin kokunun gelmesini bekliyorum.
Soruyorum bu kadar güzel beklenir mi?
Ahmet Bağçe
Görünmek için gözlerim gözlerindeydi,
Bir saniye bile ayırmadım bakışlarımı,
Ama o ya kördü, yâda inatçı,
Beni görmezden geldi,
Acımasız, beni hayallerimle yalnız bıraktı.
Ahmet Bağçe
Kale içten fethedilmeli, kaleyi içten fethetmek için aklı kullanıp, fikri devreye sokmalı ki. Kale içi fikirleşsin. O zaman endişeye mahal yok, kale dışındakileri içeride bil.
Ahmet Bağçe
ELİ BOŞ DÖNDÜ
Öyle bir yerdeyim ki,
Görüş alanımda özlemin,
Aklımla, duygularım çelişki içinde.
Ruhum hiç olan bir şehre yolcu,
Gönlüm yorgunum dese de,
Bedenim beynimin emrinde.
Duyguların ekili olduğu bahçe içinde,
Sen gelince hayalime,
Yüreğimse öyle hızlı çarpıyor ki,
Yüzümde garipçe bir tebessüm,
İlk defa karşılaşıyoruz da,
Tutuluyor ellerimiz birbirine.
Avuç içimde hissedilircesine bir alev,
Ve sen o an duygularımda açan bir çiçek.
Ey yokluğunla kavga ettiğim,
Sana bağlanan yollarımda,
Hep eli boş dönüyor kaderim.
Ahmet Bağçe
ESERİN
Bir sen konuşuyorsun, birde rüzgâr,
Arkamda geçmiş,
Önümde gelecek boş zaman.
Ve sevgisi tükenmiş kalbe dökülen yaşlar,
Birde buruk bir duygulu yüreğe bakan gözler,
İşte delicesine özleyen senden bana kalan bir eser.
Ahmet Bağçe
TEK KALP
Yüreğime dokunup,
Gönlümü okşamayan bir güzelin,
Aşkını taşıyan yorgunum ben.
Gözlerimde hasretini,
İçimde kırgınlığımı taşıyorum.
Çok kalbe değil,
Bir kalbe girebilseydim eğer,
Ona hatırımı bırakır,
Kalan ömrüme devam ederdim.
Ahmet Bağçe
Aynı okyanusta olsalar da, okyanustaki balığa bakan ile ufka bakan aynı görüşte değildir.
Ahmet Bağçe
Sıcaklığı hissedilse de bulutlar dağılmadan güneş yüzünü göstermez.
Ahmet Bağçe
ADI SABIR
Sabrın adına oruç derler,
Acının sabrına metanet,
Hoşgörü sabrın bir başkası,
Belki olur diye sabırla beklersin dileğinin gerçekleşmesini.
Gözyaşı dökersin duygularının sabrına,
Özlersin dua edersin sabırla hasretin bitmesini,
Sevgiye sabredersin aşk koyarsın adını.
Ahmet Bağçe
MUTLUUK
Her zaman tutkularınızın peşinden gidin. Asla kendinize gerçekçi olup olmadığını sormayın. Mutlu olmaya bakın. Her ne kadar mutluluk elle tutulmasa da, ruhen ve bakıldığında görülebilen rahatlığın ifadesidir. Çünkü mutluluk, düşündüklerinin, söylediklerinin ve yaptıklarının uyum içinde olmasıdır.
Ahmet Bağçe
Korkuyla savaşa giren askerin kazanacağı toprak mezarlıktır.
Ahmet Bağçe
Az çabayla yükseklere çıkanlar, düşmekten korktukları için tepede kalırlar ve tepelerin sahiplerine yem olmaktan kurtulamazlar.
Ahmet Bağçe
ÇOCUKLARIN AĞLAMASI
Ne güzel ağlar çocuklar, ağlamaları bile korkusuzdur, gözlerinin içine baka baka ve dudaklarını büzerek konuşa konuşa ağlarlar. Gözpınarından billur gibi gözyaşlarını akıtırken içine içine çeker ağlamaklı hıçkırıklarını. Ya büyükler ağlarken hiç gözlerinin içine baktınız mı? Gördünüz mü? Gözlerdeki kini, vede gözyaşlarının rengini. Ya alnının çatılmasını, şakaklarının morarmasını, yumruk olmuş ellerini gördünüz mü? Of çekerkenki gürleyerek çıkan sesine ne dersiniz. Yılların biriktirdiği dertlerin, sesi, gelecek korkusu, her türlü sıkıntıların sesi, yada özlem sesi, terk edilmişlik veya bir daha dönmemecesine gidenin ardından veda sesi. Yani çocukların ağlaması gibi tek perdelik değil, dram yüklü dizidir büyüklerin ağlaması.
Ahmet Bağçe
Ben sahilinde sessizce otururken, sen kalbimi çaldın sessizce. Şimdi gözyaşlarım özlemini taşırken, yüreğim sende misafir.
Ahmet Bağçe
SENİ ÖZLEDİKÇE
Neden mi hayalimdesin?
Sen bana aşksız,
Ben sana tutkun,
Bana kucak açmayınca sen,
Kendim, kedime kucak açtım,
Kendime sarıldım, kendimle kucaklaştım,
Kendime sarıldıkça, yavaş yavaş sevmeye,
Yavaş yavaş sevdikçe seni özlemeye,
Seni özledikçe hayallerimde kaldın.
Ahmet Bağçe
Başarılı olmak korkmamak demek değil, korkuya rağmen korkunun üzerine gitmektir. Buda cesurluğun göstergesidir.
Ahmet Bağçe
Ben sana zaman ayırdım da,
Sen zamanı kazanmadın harcadın.
Şimdi zaman geçmişteki aşkını silerken,
Olmasını istediğim hayallerimi yazıyor.
Ahmet Bağçe
Burun buruna geldiğim,
Ellerini ovuşturup tuttuğum,
Şarkılardaki nakarat gibisin,
Cemaline bakıp sende kaybolurken
Güzelliğinle sarhoş oluyorum ben..
Ahmet Bağçe
Kıvama gelmeyen evlilikler, ateş görüp yanmayan çiğ et gibidir, suyunu salmadan kıvama gelmez, kokuşur.
Ahmet Bağçe
Sen ki, küskün ve yorgun gönül, yüreğinden dökülen sözlerini uykulu da olsa sır tutmayan gözler söyler.
Ahmet Bağçe
Kendi rahatlığı için, başkalarını rahatsız eden ortamı yaratanlar, vasıfsız işçi gibidir. Ellerinden her türlü iş gelir.
Ahmet Bağçe
DENİZDEKİ HAYALİN
Ve sonra attım kendimi sahildeki kumlara,
Hoş geldin dedi dalgalar,
El salladı konaklamadan geri dönen köpükler,
Islatan dalgalara kızgın kumlar,
Battı benim tenime tenime.
Sonra çekildim kayaların gölgesine,
Aklımdan çıkmayan sen gene yanı başımdaydın.
Ben hayaline bakarken,
Denizin bizi seyri duygulandırdı ağlattı beni.
Ahmet Bağçe
YANAN YÜREĞİM
Gözyaşlarımın akmasından,
Yüreğimin yandığını anladım.
Yüreğim yanmasaydı akarmıydı gözyaşlarım.
Bir oyundu biliyorum,
Hayalinle saklambaç oynuyordum.
Ben körebe olduğum yerdeyim.
Nereye kayboldun bulmakta zorlanırım.
Ahmet Bağçe
Çok üzgünüm akşamüstü, gene hüzünlendirdin beni, hayalime gidiyorum yalnız bırakacağım seni.
Ahmet Bağçe
Ses çıkarmazsan karşı tarafa umut vermiş ezilen taraf olursun. Evet, yâda hayır dersen, kazanan, mutlu olan sen olursun.
Ahmet Bağçe
Çok tren geçti bu istasyondan.
Ne Kadar beklesem de,
Hayallerim, gönlümde,
Umutlar yüreğimde,
Sense içimde sızım olarak kaldın.
Ahmet Bağçe
BİR DEMET
Çok şeye geç kaldım da üzülmedim sana geç kaldığım kadar.
Hep hayalimde bakıyorum sana gözlerimi kırpmadan.
Anlam veremiyorum, ben hayaline mi, yoksa sana mı aşığım,
Hüsrana uğruyorum kaybolduğu zaman.
Hayalim de olsa görünen gözlerin,
O kadar masum bakıyor ki, gözlerime,
Ondan bir demet almak isterim..
Ahmet Bağçe
SANA VURULMUŞUM
Ve sonra yere yığıldım.
Bir kalbin tetiklediği aşk kurşunu,
Kalbime isabet etmiş,
Paramparça olan kalbimden aşkım akıyordu.
Gözlerim kapanmış,
Boğazımı tıkayan zakkum çiçekleri zehriyle,
Sana öleceğimi söylüyordu.
Telaşlandım bir an gözlerimi açtım,
Sen kalbinden aşk kurşunu yağdırıyordun.
Anladım ki ben sana vurulmuşum.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Hayat bazen rüzgâr makamında çalar,
O estirdiğinde ona kapılırsan kafan iyidir.
Çok şeyleri hoşuna gider,
Tavsiyem vakti geldiğinde zoruna giderse üzülme.
Ahmet Bağçe
Çirkin sevgisi yakışıklı sevgisi gibi dağınık değildir. Derli topludur, sevdikçe virgül koyar, çirkin sever.
Ahmet Bağçe
Kibir bulut gibidir, ya alçalır yağar, yâda rüzgâra kapılır dağılır.
Ahmet Bağçe
Papatyalara âşık kelebek, kışın baharı,
Yazın sonbaharı, özlediği gibi özledim seni,
Gül kokulu miski amber,
İnsan bu kadar güzel özletir mi kendini.
Ahmet Bağçe
Ben baharı yaşarken gördüm seni,
Dudakların ıslık çalan sıcak rüzgâr,
Gözlerin karanlık geceyi aydınlatan far,
Salkım söğüt gibi dağılmış saçlar,
Ve ben bakışlarında eriyen mum gibiydim.
Ahmet Bağçe
Son şans yoktur, tutulabilen şans kişinin ilk şansıdır, iş veya her ne ise yakaladığı bu eylemi iyi kullanan başarıyı yakalamış demektir ve şans devamdan yanadır.
Ahmet Bağçe
Bilgelik kalemle değil, akılla olur. Çünkü kalem ne yazdığını okuyamaz.
Ahmet Bağçe
Hiç mis içenle, pis içen bir olur mu? İnsan ne içerse teri onu döker,
Ahmet Bağçe
NAZ EDERSİN
Ya sevgimi anlatamadım,
Yâda sen anlamadın gözlerimin dilini.
Gözlerim belleğine seni resimlerken,
Seni ekti yüreğim duygularıma.
Sen duygularımda çillendikçe,
Şarkılarda dans eder oldu hayallerim.
Ben seni yüreğime davet ettim,
Sen naz ediyorsun.
Ahmet Bağçe
Sana olan aşkımı, dere yataklarına yapılan ve duygu selleriyle yıkılabilen lüks binalar gibi mi? sanıyorsun.
Ahmet Bağçe
Yolunu bulan gözyaşının damlalarını tutabilecek bir yürek,
Aşka kucak açarda bazen,
Umutsuz âşık, sevdasına coşarak akmakta zorlanır bazen.
Ahmet Bağçe
SEN
Sen ki; üç günlük yalan dünyamda,
Kırk yıllık gerçek bir aşkla beklediğim.
Dudaklarını seni seviyorum rujuyla boya ki;
Dudaklarım o ruj rengiyle ıslansın.
Ahmet Bağçe
Zalimin sevdası menfaati bitene kadardır.
Ahmet Bağçe
Suçluluk duygusu olan insanların şekillendirdiği dünyanın dümeni, suçluluk duygusu olmayan insanların idaresindedir.
Ahmet Bağçe
Günahları sabun arındırmaz.
Ahmet Bağçe
Yıllar zaman alırken ders verir ama mezun vermez.
Ahmet Bağçe
Roman gibisin,
Heyecana kapılıyor duygular seni okurken.
Gözkapakların kapanarak engel olsa da,
Şiir yazıyor gözlerin.
Ya dudaklarının ıslık çalarken,
Çıkardığı nağmelerine ne demeli,
Ruhu okşuyor,
Derinden yaralıyor âşıkları.
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ DARGIN
Kaybolduğum hayallerimde ben aşka doydum fakat,
Aşkına doymadım.
Hani bana bakmaya yürek ister demiştin,
Haklıydın,
Sana güzel bakan sendeki gözlerimdi.
Oysaki seni özleyen yüreğimdi.
Hiç bu kadar güzel özletilir mi? Diye,
Oda dargın şimdi sana.
Ahmet Bağçe
YALAN YAŞANTI
Üzüntüm, sadece gözlerinden kayboluşum değil,
İçinde gezindiğim şehirdeki yaşanmışlığıma,
Kulaç attığım yüreğinin okyanusuna hasret kalışıma,
Avuçlarından, avuçlarımın kaymasına,
Yanaklarını okşarken terinin kokusuna,
Islak dudaklarına dokunurken sarhoş oluşuma
Ve yaşanan her şeylerin yalan oluşunadır.
Ahmet Bağçe
Duygularım işsiz kalınca şu aralar yüreğimde hüznün kara kalem resmini çizmekle meşgul. Üzgünüm zaman ayıramadım.
Ahmet Bağçe
GÖZYAŞININ RENGİ
Gözyaşlarımın beyaz aktığına bakma.
Bu gözler, öyle renkli ağladı ki,
İçinde hasret var,
Duygu yükleri var,
Çaresizlik, dahası özlemin var,
Sen hiç özlemin rengini gördün mü?
Bu kadar güzel renk ancak,
Gözyaşının özlemle aktığında görülür.
O gözyaşlarını gördüğünde dersin ki;
Bu kadar güzel özlenir mi hiç..
Ahmet Bağçe
YORGUN GÖZYAŞI
Sonra uzun duygularımı özlemime yazdım.
Muhteşem sevdamı kelimelerle süsledim.
Hani şarkılarda söylenir ya!
Ayrılıkta sevdaya dâhildir diye.
İşte benim de.
Sevdam kalbine santim santim yaklaşırken,
Aşkım ağırlaştıkça ağırlaşıyor.
Çoğu zaman gözlerimden,
Yorgun gözyaşlarım özlem olarak,
Yüreğime de çile olarak akıyor.
Ahmet Bağçe
KAÇ ZAMANDIR
Kaç zamandır ağlamak istiyorum,
Öyle çok özledim ki;
Hiç tatmadığım,
Özlemle beklediğim ağlamayı arzu ediyorum.
Siz hiç mutluluktan ağladınız mı?
Ben hiç ağlamadım.
Ahmet Bağçe
ESİR OLDUM
Alışkanlığımdın tutkum oldun,
Ezber eder oldum şimdi seni.
Gelemiyorum artık senden kendime.
Duygularıma esir oldum.
Hangi şiirden, hangi şarkıdan girdin kalbime,
Sana özel cümleler dökülür oldu dilimden.
Karanlığın sonuna, gün doğar ya hani.
Sevginde öyle doğdu karanlık gecelerime.
Ahmet Bağçe
YARIM KALDIK
Belki aşk bir başka bakmıştır bize,
Tanımamıştır belki bizi.
Sana benim gibi bakmamıştır belki.
Tatmamıştır belki yenilgiyi,
Ne bilsin benim güzel gözlerine yenildiğimi,
Gene de Kapansın istemiyorum gözlerimi,
Çünkü kapandığı an özlüyorum seni.
Diyorum ki, bundandır biz bize yarım kaldık,
Yüreğimizle tamamlayalım biraz bizi,
Yarım kalmasın yüreklerimizde biz.
Ahmet Bağçe
Tam unutayım dediğim an aklıma geliyorsun ya! İşte o zaman aklım ile sen nasıl anlaşıyorsun anlamıyorum.
Ahmet Bağçe
Uyku hayatın içinden çalınan zamandır.
Ahmet Bağçe
SONRA
Sonra oturduk dertleştik.
Bir ara göz göze geldik.
Dudaklarımızın tebessümü,
Kenetledi ellerimizi.
Yanaklarımız pembeleşti,
Terlemeye başladı anlımız.
Yüreğimiz artık bizi yüklemeye başladı.
Ayaklarımıza yol gösteriyordu.
Kaderimize doğru yaprak yaprak,
Adımızı yazmaya başladık,
Aynı renk gözyaşlarımızla.
Ahmet Bağçe
Umutlarım gelecek vaat ederken hiç yüzü kızarmıyor tıpkı benden beni götüren zaman gibi.
Ahmet Bağçe
Bazı insanlar kaleye gelen topun yönünü kestiren kaleci gibidirler. Kaza uzanırken tavuktan vazgeçerler.
Ahmet Bağçe
ŞIK VE DAR AYAKKABI
Aslında hayatın kendisi bir felsefedir. İçinde yaşamak zorunda olanlar bu felsefe içinde yoğrulur ve yaşar. Bu nedenle insanlar nedense rahat yaşamak yerine hep rahatsız yaşamayı tercih ederler. Belki de daha cazip gördükleri içindir.
İnsanların duygularını ayakkabılar ele verir. Gülüşü yapmacık, bakışları sorunsuzmuş gibi olan insanlar, acı çekmesine rağmen, şık ve dar ayakkabılar içinde gününü geçirir. Bu gibiler, içine kapanık, kendine güveni olmayan, karmaşık düşüncelerde olan karamsar kişilerdir. Bunlar ayaklarına gelen rahatlığı şıklıklara kapılarak burunlarıyla itenlerdir.
Ahmet Bağçe
O kadar geniş yüreğinde gezinmeme izin vermedin ve ben senin gözlerinde kayboldum.
Ahmet Bağçe
Bazı insanlar futbol topundaki hava gibidir. Darbeyi kılıf olan meşin yer, içindeki hava havasına devam eder.
Ahmet Bağçe
Ortamı ne kadar nemli olursa olsun, çiçek pas tutmaz.
Ahmet Bağçe
O BENİM
Tek bir oda,
Birde duvarda boydan asılı ayna,
Ve aynaya yansıyan yorgun görünüş,
Alına dökülmüş yağmur hasarlı saçlar,
Çatılmış kaşlar,
Kelebek olmuş iki kaş arası,
Gözlerde hikâyesi yüreğe yazılı uzak bir bakış,
Belli ki var bir keder,
Terk edilmişlik mi?
Her şeye bedel bir bekleyiş mi?
Yolcu etmek mi?
Özlemek mi?
Yâda pişmanlık mı?
Ahmet Bağçe
Hayalin fotoğrafının kartpostalı olmaz.
Ahmet Bağçe
HAYALİN KARTPOSTALI
Küçükken çok geceler gözlerimi kapatıp geleceğin fotoğrafını çekerdim. Büyüdüğümü, bir kenarında akarsu bir tarafında iki katlı büyükçe bir ev içinde annemli, babamlı ve kardeşlerimli fotoğraftı hep çektiklerim. Büyüklüğümü görüntülerdim de öyle sakallı bıyıklı olmazdım. Annemli babamlı Pozlarda gene de hep ben çıkardım. Gözlerimi açtığımda kaybolurdu çektiğim resimler. Anladım ki, hayalin fotoğrafının kartpostalı da olmazmış.
Ahmet Bağçe
Çekirdek aileye pazar gününün hazinesidir mutluluk.
Ahmet Bağçe
Öyle zor geliyor ki, çalınan kapıya seni geldi sanmak. öyle bir kalp çarpması ki, seni geldi sanıp baştan başa sen olmak.
Ahmet Bağçe
Geçmişteki umutlar, geçmişin şimdisidir. Zihinde depolanmış olan o günkü düşünceler, bugüne sarkan tecrübedir.
Ahmet Bağçe
Sen karanlık gecelerimin aydınlığı, sabahımın umudu, suskunluğumun sessizliği, sensizliğimin yalnızlığısın.
Ahmet Bağçe
Ve ben hangi kıyının dalgasına kapıldım da uzaklaştım mavi suyumdan. Bıraktılar kayalığın karanlığına yorgun dalgalar.
Ahmet Bağçe
BEKLEMEK
Bir zamanlar ki gibi mektup gönderirsen,
Adresimi sormana gerek yok.
Ayrılırken el salladığın yerdeyim.
Sana yazmamı istersen,
Yokluğundan koyu demlendiğimden bahsetmeyeceğim.
Selam göndermeni beklemeyi,
Gözyaşı dökmeyi,
Kaybolmuş Umudun nasıl olduğunu,
Belki yarın arar düşüncesinin,
Ne demek olduğunu hissettirmeyeceğim.
Ahmet Bağçe
Hüzünlü bir gecenin, yalnızlık yorganının kaldırıldığı, ümitsiz kalbin karanlıktan çıktığı sabahı bugün.
Ahmet Bağçe
Öfkeyi kalbine gömdüğünde değil, başından savdığında rahatlar insan.
Ahmet Bağçe
ÖDÜNÇ GÖZYAŞI
Sen kalbime gelirken, fotoğrafını çektim.
İçine sevgimi de kattım.
Bendeki buzlar eridi de sendeki buzlar ne âlemde.
Rüzgârın halen aynı yönden mi esiyor.
Kaç kez ağlattın beni, kalmadı gözümde yaş.
Daha ağlatacaksan ver gözlerinden ödünç biraz yaş
Ahmet Bağçe
ANLAŞILAMADIM
Aslında anlamadılar,
Gülen gözlerimin derinliğindeki kederimi,
Üzülürken kanayan sevgimi,
Suskunluğumun sebebini.
İşte bundandır,
Gün batımında elveda diyen güneşe bakışım,
Gün batımı ile benim benzer yanımın olmayışı.
Güneş gene doğacak, gün gene batacak,
Ama benden ömür gitti,
Günüm gitti,
Gönlüm bir gün daha yaşlandı.
Dedim ya! Beni hiç anlamadılar.
Ahmet Bağçe
Bazen doğduğu için değil de, doğumuna sebep olduğu canlara sevgiyi tattıramadığına, yeterince hayatın güzelliklerini tanıtamadığına üzülür insan.
Ahmet Bağçe
Ve ben özlettiğin kadar özledim seni,
Bu yüzden fırtınalar kopsa da,
Gizlerim üzerinden dikenlerimi.
Biz çok şeyler aştık da bir aşkımızı aşamadık,
Daha kaç sınav var devam eden hikâyemizde.
Ahmet Bağçe
Hayata bakış açısını genişletebilen, mutluluğu yakalayan, hayat mücadelesini tebessüme bırakan, yorgunluğunu zihniyle giderebilendir.
Ahmet Bağçe
Düşüncelerin çizdiği resimler değişir de, kader, çizdiği resimlere dokundurmaz.
Ahmet Bağçe
Zamanı dört gözle beklersin ama o senin yüzüne bakmadan gelir geçer.
Ahmet Bağçe
Hani o yumuk bakışların vardı ya,
Şimdi bana, ekşi bakan yumuk bakışların,
Sonbaharın yaprak dökümünü,
Kışın kar soğuklarını hatırlatıyor.
Ahmet Bağçe
Bulutlu bir sabaha doğan, bulutlar arasındaki güneş gibisin. Gölge olmasınlar yeter.
Ahmet Bağçe
SANA AKTIM
Bulular üzerimden geçerken,
Yağmur yerine, seni yağdırdı,
Kar gibi oldu saçlarım,
Aşkını yağdırdı, ıslandım,
Özlemini bıraktı üşüdüm.
Tutkunu bıraktı dondum,
Ve ben denize akan dere gibi,
Sana aktım, beni sazan mı sandın.
Ahmet Bağçe
Bir düşünce içindeydim,
Benim gibi sevgin yok gibiydi bana,
Kaçırdığın gözlerini gördükçe,
Kanım çekiliyordu sanki,
Çünkü uzaklar giriyordu aramıza.
Ahmet Bağçe
Bizi siz olarak düşünen bizden biri, bize her zaman yabancıdır. Onda sır tutuklu kalmaz.
Ahmet Bağçe
Bir şeylerin hep yarım kaldığı yaşam biçimine, hayat denir.
Ahmet Bağçe
Döneceksin diye beklemiyorum,
Zaten gitmeye niyetliydin.
Aklımın ucunda takılısın.
Oltanın ucuna takılı balık gibi,
Gitmeden önce,
Sendeki kalbimi iade et.
Ahmet Bağçe
Aşkın dökülürken dudaklarından,
Özlemini fısıldıyor kulaklarıma.
Yüreğimdeki elektrik yüklü bulutlar,
Tutkularımı yağdırıyor,
Hasretini yağdırıyor gözlerimden.
Ahmet Bağçe
Sen benden tükenmişken ben hayaline bile doyamadım.
Ahmet Bağçe
Aşkı iki kişi yok eder, yâda yaşatır. Aşk tek kişideyse o aşk ömürlüdür.
Ahmet Bağçe
Suskunsam ben sana yorgunum, aşkını bıraktığın bardaktaki dudak izlerin özlemini yüreğime taşıttırıyor.
Ahmet Bağçe
Hüzünlenme be yüreğim, sen hüzünlendikçe yağıyor gözlerim. Yar görürse ıslak gözlerimi, anlar onun için ağladığımı.
Ahmet Bağçe
Aslında beni korkutan uçmak değil, elvermeyen koşulardan dolayı yüreğine iniş yapamamak.
Ahmet Bağçe
SON TATİL
O yıllarda sesini duyduğum an içimi öyle bir huzur kaplıyordu ki,
Çiçekler açıyordu yüreğimde.
Hep yanımda olup, bana nefes olmanı istiyordum.
Masaldakiler gibi.
Okulumuz son olarak tatile girince bizim hikâyemizde bitti,
Şimdilerde, okul avlusunu ve tebessümünü hayal ediyorum.
Masalımdaki dünyamda güneş doğuyor,
Tüm çiçekler açıyor,
Döşümde uyuduğunu canlandırırken,
Işıkları sönmüş şehirde gibi oluyorum,
Uyanışında güneşine kavuşmuş sabah vakti gibi oluyor ortamım.
Ağlamanı istemiyorum, öylesi an bir garip oluyor yüreğim.
O zaman içime yağmur yağıyor.
Üzülüşüme yağmur ıslanıyor, ben kuruyorum.
Ahmet Bağçe
KAPAT GÖZLERİNİ
Özür dilerim konuşmak istemiyorum!
Sessiz kalmak istiyorum.
Olur, konuşmayalım o zaman,
Bende sessiz kalırım.
Ama gözlerini kapat,
Gözlerin her saniye,
Bana âşık olduğunu söylüyor.
Ahmet Bağçe
Sana olan bu aşk benim gerçeğim,
Gözlerine her baktığımda
Bakışlarım sana uzattığım mutluluk çiçeğim.
Sen bu gerçeği yaşamak istemiyorsan
Sen bilirsin, buda senin tercihin..
Ahmet Bağçe
BEKLEME
Bekleme gir kalbime,
Aşkınla duvar örme yüreğime.
Deniz manzarası gibi ol penceremde,
Altın sarısı gibi parla,
Dinlerken hüzünlendiğim müzik gibi değil,
Baktıkça bakmak istediğim resim gibi ol gözlerime.
Ahmet Bağçe
Sevildiğini bilmeyene, hasretimi hediye ettim, duygularım bende kaldı.
Ahmet Bağçe
Yanında olduğum zamana, kilit vurmak istiyorum, başka zamanlara açılmasın.
Ahmet Bağçe
BEN ESTİKÇE
Limana demir atmış gemi gibi,
Daha kaç dalga vuracak yüreğime.
Ben esmekten yorulmuş rüzgâr gibiyim.
Sende rüzgâra karşı gelen bir uçurtma,
Uçurtmaya benzetirim bazen seni,
Ben estikçe sen uçuyorsun,
Ve ben eserken, özlüyorum uçarken seni,
Sonra ağlıyorum gözlerim dolunca.
Özleminle boğuşuyorum, dalgalarla boğuşur gibi
Şimdi sen yağıyorsun üzerime,
Ve ben limanında bekliyorum gecen zaman içinde.
Ahmet Bağçe
Güneşin doğuşunu görürsün ama hayalini kurduğun umutların doğuşunu asla. Çünkü umutlar, olmasını istediğin hayalden ibarettir.
Ahmet Bağçe
O GECE
Büyülü bir uykuya daldığım o gece,
Bana, hep seni düşünüyorum dediğin geceydi.
İşte o gece ayaklarımın yerden kesildiği,
Havalarda uçtuğum,
Bulutlara ulaştığım,
Ve yer çekimine meydan okuduğum geceydi.
Ahmet Bağçe
Hayallerine ortak olacak bir aşkı bulmak için aşk hayalleriyle yaşamak hayaldir. Aşk masallarda güzeldir.
Ahmet Bağçe
Büyük balık peşinde olanlar, suyu bulandıran küçük balıkların bulanıkta dolaşmalarına aldırış etmezler.
Ahmet Bağçe
Yüreğim can yakan bakışlarına dayanmayı, ağaçlar gibi ayazda durmayı, baharın sıcaklığını beklemeyi öğretti bana.
Ahmet Bağçe
Şimdi o günler aklıma geldi de. Yüreğime indirdiğin her darbede, geleceğimin mutluluğunu çaldığını anlamış oldum.
Ahmet Bağçe
Sevginin köpüğünden, süngere dönmüş aşkından, sana hastalığına tutuldum, aşk istirahatındayım.
Ahmet Bağçe
Oltayla tuttuğum ve Kovanın içine koyduğum balık çırpınıyordu acaba, bayat mı ki;
Ahmet Bağçe
HAVAM SOĞUK
Şu aralar biraz afat içindeyim,
İçimde soğuk bir esinti var.
Kar kapıda gibi sanki,
Duygularımdaki yağmur durmak bilmiyor.
Güneş tepemde soğuk dolaşıyor,
Yüreğimdeki elektrik yüklü bulutlar,
Soğutuyor, dökeceği yağmurunu,
Dolu yağdıracak, kar yağdıracak.
Mantığımın da direksiyonu fırlamış,
Freni patlamış, gaz ayarı bozulmuş.
Bir uçurum var duygularımda,
Çekiyor beni mıknatıs gibi.
Ahmet Bağçe
SENİ KAYBEDİNCE
Seni, görme alanımda kaybettikten sonra koşmaya başladım,
Gerisi yok artık. Hayat benim için anlamını yitirmişti.
Seninleyken zamanın gitmemesi için saniyeleri tutmak isterken,
Sensizliğin her dakikasında yaşlandım,
Şimdi ayaklarım ve ak saçlarım arasında saklanıyorum.
Ahmet Bağçe
Bakışlarınla değil sözlerinle yağ. Toprağa can veren, yeryüzünü güzelleştiren, bulutların bakışları değil yağmurdur.
Ahmet Bağçe
Şartlar elvermezse yabancı olursun doğduğun şehirde.
Ahmet Bağçe
Kendi denizinin suyunda yüzen balık ne bilsin başka denizlerinde olduğunu. Olsa da oksijensiz kalıp boğulacağından korkusundan ayrılamaz suyundan.
Ahmet Bağçe
HASRETİMİN MEKTUBU
Seni özledim,
Bir zamanlar yüreğine gittiğimde,
Kalp atışlarım arasında,
Unuttuğum pek çok sözlerimi hatırladım.
Şimdi o hatırladıklarımın etkileri kabuk bağlıyor içimde.
Bugün imkânım olsaydı,
Sana koşar hiç bırakmamak için ellerini tutardım
O zamanlar!
Hayal dünyamdaki inşa ettiğim mutluluk duvarlarını,
Zamansız yağan duygularımın yağmur selleriyle yıkılmasına mahkûm etmezdim.
Alınma kızdığım sen değilsin umutlarıma,
Umutlarım, gelecek vaat ederken hiç yüzü kızarmıyordu,
Tıpkı, benden beni götüren zaman gibi,
Sevildiğini bilmeyen sana bu yüzden, hasretimi hediye ettim,
Duygularım bende kaldı.
Ve şimdi seni özlüyorum.
Ahmet Bağçe
Hayalinin yanında ben siyah kalıyorum,
Her aklıma geldiğinde,
Duygularıma özlemin damlıyor,
Gözlerime perde iniyor.
Ahmet Bağçe
ÜZERİME YAĞSAN
Bir gün aşkın üzerime üzerime yağsa,
Sessiz sokaklarda çığlıklar atar,
Gökyüzü mavisinde seni ararım.
Islak dudaklarına hayallerimi çizerken,
Aşk lisanını yüreğine üflerim.
Ahmet Bağçe
Benim en acı günlerimdir suskun geçen günlerim. Çünkü duygularıma yenik düşüp seni kıracağımdan endişe ederim..
Ahmet Bağçe
BULUTLARA DOKUNDU
Yorgundum, ayaklarım gövdemi taşıyamıyordu sanki. Ruhumun yorgunluğu ayaklarıma inmiş, yüreğimin acısını da gözlerim dışa vuruyordu. Balkona çıktım, bahçedeki ağaçlarda üzgündü. Dalları yere doğru sarkmış, yaprakları sağa sola sallanır vaziyette, yerdeki otlarınsa boynu bükük sabit bir yere bakar gibi, gökyüzü bulanık maviliğinden eser yok. Yavaş yavaş yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmura seslendim, sendemi üzgünsün benim gibi! Neden ağlıyorsun dedim. Yağmurun içi kükredi, birden hıçkırarak yağmaya başladı. İçi kabarmış gibi ağlıyordu sanki. Öylesine yağıyordu ki hışırtısı kulaklarımı çınlatıyordu. Bir süre sonra hafifçe dinmeye başlayınca bana ses verdi, sanırım senin üzüntün bulutlara dokundu, öyle bir dokunuştu ki, delindi ve içindeki beni durduramadı ağlayışım ondan.
Ahmet Bağçe
Yalnızlığım, düşündürüyorsun ama rüya gibi geçip gitmiyorsun.
Ahmet Bağçe
Rüzgârı yorgunlaştıran yağmurun ardından mutlaka güneş doğar, çünkü yağmurda yorulmuştur rüzgâr önünde sürüklenmekten.
Ahmet Bağçe
Endişe, endişelenen kişiye mahsustur ama üzüntü, kendine ortak bulur.
Ahmet Bağçe
Duygularım, neden düşüncelisin dedi, seni düşündüğümü ve çok duygusuz olduğunu söyleyince çok duygulandı.
Ahmet Bağçe
PARÇAMSIN
Nasıl ki; birbirini tamamlayan,
Yüksek dağlar karsız,
Gökyüzü bulutsuz,
Deniz kumsuz olmaz,
Bende sensiz olamam.
Sen, beni tamamlayan parçamsın.
Gökyüzü mavisine esir olmuş deniz gibi,
Yüreğine esiri olmuş yüreğim.
Ahmet Bağçe
Gönlünü benden çekerken ellerinin titremesi yaraladı yüreğimi. Biliyorum tasdik etmedi yüreğin dilinin söylediğini. Sevebilirmisin benim gibi sen bile kendini. Bu yüzden hoşça kalamadım.
Ahmet Bağçe
Ve ben özlettiğin kadar özledim seni, bu yüzden çiçekler arasında bir tek kokladığım sen oldun benim.
Ahmet Bağçe
BANA ESERKEN
Terlisin ve üzüntü içindesin.
Nedenini sormak isterim dedim.
Konuşmadı,
Gözleri buğulu ve ağlamaklıydı.
Tekrarladım, neden dedim.
Çok bekledim neden gelmedin dedi.
Yanlış yerde beklediğini bilseydim gelirdim,
Ben seni bizim ağacın altında bekledim,
Yanlış yerde bekleyen sensin deyince,
Boynuma sarıldı.
Bak yanaklarıma inci gibi dizildi gözyaşlarım,
Parmaklarımın arasından kaybolacağından korktum dedi,
Çok ama çok duygulandım,
Dedim sen bana eserken kaçırırmıyım bu rüzgârı.
Ahmet Bağçe
ONA ESİYORDUM
Sonra onu gördüm,
Yeşil gözleri adres şaşırmıştı da,
Beni görmüyor gibiydi.
Yalan söylemez dedikleri gözleri,
Yalan bakıy Allah eesirgesin.ordu sanki.
Kendime baktım,
Denizden karaya esen,
Sahil rüzgârı gibiydim.
Ona ılımlı esiyordum ve esintim içinde,
Sevgim, aşkım, özlemim vardı.
O an yüreğimin misafiriydi,
Fakat farkında değil gibiydi,
Duyguları o kadar belirsizdi ki okuyamadım.
Ahmet Bağçe
YENİK DÜŞTÜM
Karanlığa bürünmüş gecenin umudu şafak geldi de,
Yüreğimin beklediği gelir diye,
Gözyaşlarımın döküldüğü yere bakarken,
Ağardı saçlarım.
Henüz şafak uğramadan,
Gökyüzünden gelen ay ışığında aradım seni,
Hüzün kucakladı senin yerine beni,
Siyah görünen yeşil yapraklar arasında,
Dallar kara iplik gibi sardı belimi.
Yenik düştüm hasretine.
Ahmet Bağçe
Gözlerim, seni izliyor olsa da,
Gönlüm, gönlüne girmekle meşgul,
Yüreğimin dili çözülmüş,
Seni konuşuyor, özlemini konuşuyor,
O konuştukça damarlarımda, sen akıyorsun,
Ve ben akışına sessiz kalıyorum.
Ahmet Bağçe
İnsanın duyguları iklim gibidir, bir dönem havasını umuda doğru koşullarken, sonraki dönem geldiği yöne koşullar.
Ahmet Bağçe
MUCİZESİN
Gökyüzü mavisiyle,
Denizin mavisi arasına sıkışmış
Rüzgâr ile gelen hava gibi sana esen duygularım,
Bakışındaki yakan sıcaklık içimi ısıtırken,
Güneşin sıcaklığına ihtiyaç duymuyorum.
Mucizelere inanmazdım,
Büyüleyici bakışının alanında mahsur kalana kadar,
Şimdi sana kilitlenmiş kapı gibi açılmayı bekliyorum.
Ahmet Bağçe
ANLARMISIN
Seni her düşlediğimde,
Duvara toslar gibi çarpılıyorum,
Dağılan duygularımı toparlayamıyorum,
Şaşkınlıklar içine dalıp,
Senin çok olduğun yerde yalnızlık yaşıyorum,
Suskunluğumu bozup dile gelsem,
Seni çok sevdiğimi söylesem,
Beni anlar mısın?
Ahmet Bağçe
En acı terk edilmişlik, göz önündeyken kör bakan gözle, göz gözeyken yalnız kalmak.
Ahmet Bağçe
Hizmet etmek kolayda hizmeti, hizmet bekleyenin ayağına götürmek zordur.
Ahmet Bağçe
Karamsarlığı geride bırakan sevgi, gecenin karanlığını aydınlatan güneş gibidir.
Ahmet Bağçe
Bir hiç uğruna gönül kıran, çok görmesin sonbaharın yaprak döktüğünü.
Ahmet Bağçe
İÇİMDE SAKLISIN
Nefes alabildiğim ve yaşadığım her günümde,
Seni içimde saklıyorum,
Ve seninle yolculuk yapıyorum, dört mevsimimde.
Mavi gökyüzü bana göz kırparken,
Bulutlar arasında hayalin geçiyor rüzgâr eşliğinde.
Kutup yıldızı gibisin gecelerimde,
Kalbim sana bakarak buluyor aşk yolunu,
Şimdi sende öncesi ve senden sonrası dünya var bende,
Senden öncesi dünyamda uyuklatan yağmur,
Dibini sıyırdığım uykum varken,
Yeni doğan gün anlamsız gelirdi bana.
Senden sonraki dünyamda,
Sen bende oluşan bir şiir,
Yağmur sesinde dans eden partner,
Uykumun elvedasında sabah şekeri,
Kalbimin vazgeçilmez konuğusun bende.
Bazen bakışların karanlık ormanın gecesi gibi olsa da,
Karanlığımda, ışıksın bana,
Ve bilinmeyen bir güzelliğin saklanıyor içimde.
Ahmet Bağçe
Un hamur hale gelmesi için tercihi kaba değil, onu hamur hale getiren mayadan yanadır.
Ahmet Bağçe
Her söz bir çeşit manadır, sözleri manadan ayıran farklı anlama şeklidir.
Ahmet Bağçe
Işık karanlığa, sıcak soğuğa, zaman geleceğe akarken, su bulduğu yola akar.
Ahmet Bağçe
SEN NAKARAT OL
Yoksa bana aşıkmısın? Dedi,
Dedim belli olmuyor mu?
O zaman bir anlat, heyecan yaratsın,
Dedim dinle o zaman.
Toprağın kokusunu bilirmisin?
Yağmurla ilk buluşan toprağın koksunu,
İşte sen benim için o koku gibisin,
Hiç eline kar tanesi aldın mı?
Sıcaklığını hissettiği an elinde eriyen kar tanesini,
Önce temiz duyguları andıran beyazlık,
Sonra berrak ve saf su,
İşte sen bende öylesin.
Hani elini uzun bir süre tutmak istesem,
Bir an olur bırakabilirim belki,
Ama aşkını sonsuza kadar kalbimde tutabilirim.
Anahtarı sende olan bu kalbe,
Senden başkası giremez.
Yaşlan benimle, hayatı demleyelim birlikte,
Şiirler yazayım gözlerimle,
Nakaratı sen ol,
Ahmet Bağçe
İşte laf olsun diye konuştuk havadan sudan, zamandan olduk düşünmeden.
Ahmet Bağçe
Aklım belki unutur da, Gönlümde olduğunu unutma. Gönül asla unutmaz.
Ahmet Bağçe
Merhamet edersen, merhamet beklersin.
Ahmet Bağçe
BENDEKİ SEN VE AŞKIM
Şöyle diyor bendeki âşık yüreğim,
Rüzgârdan dalgalanan saçların,
Ve dalında sallanan yapraklar,
Dans ediyor yıldızların eşliğinde.
Deniz mavisi, griye bürünmüş,
Kumsala köpürerek gelen dalgalar,
Geceye melodik seslerini duyuruyor,
Ve ben içimde biriktirdiğim seni,
Çoğaltarak karanlığı izliyorum.
Sevdikçe sevesim, dokundukça dokunasım,
Sarıldıkça sarılasım geliyor hayalimdeki sana.
Her mevsimimde gül diyorum,
Sen güldükçe yanaklarının ortasında,
Gamzelerin çok yakışıyor oval yüzüne.
Dudaklarındaki tebessümünle,
Kamaşan gözlerim ve uyuşan beynim,
Mevsimlere boş ver diyor,
Hayal kurmaya sürüklüyor beni.
Bendeki senin verdiği mutluluk içinde
Ahmet Bağçe
Yürümeyi öğrenmeden sana koştum.
Tökezleyip yolda kalışım ondandır.
Yitirmediğim umuduma seni ektim.
Hayallerimle sulayıp, çapasını yaptım,
Bende çillenip, bende büyümen için,
Ahmet Bağçe
Düşüm, kalbime yenik düştü,
Uyandım düştüm hasretinin yoluna.
Pencerenin önündeydim bu sabah,
Kalbimin tek sahibi sensin diyecektim,
Çok güzel uyuyordun uyandıramadım,
Günaydın yazdım bıraktım pencerene.
Ahmet Bağçe
ACI TATLI
Sonra en acı tatlıyı tattırdı o gün. İşte Ogün bu gün, yağmurla ıslattım yufkamı. Bugün ayaklarım sızlıyor, başım tanımıyor sağını ve solunu. Irmak olmuş gözlerim, seçemiyor tanıdıklarını. Zaman iyi ki geçiyor. Ya! Geçmeseydi donsaydı yerinde, acının en derininde dönseydi olduğu yerde, bağlantısı kesilmiş ekranın donması gibi. İyi ki, yaşanmışlığın geri dönüşü yok. Sadece anılar hatırlanıyor zaman zaman. Anılar bile döküldü mü hafızadan önüne. O zaman bile uzaklara bakarak yaşanmışlığı düşünmek çok acı veren bir resim oluyor. O resimde nereye koşmuşum, nerelerde sendelemişim, nerelerde yoğun ter dökmüşüm, nerede kaderle boğuşup, keder kusmuşum, aşkı nerede ve kiminle tanımışım ve nasıl bir kokusunun olduğunu ve nasıl sarhoş ettiğini tatmışım onları görür ve tekrarını yaşamış gibi oluyorum. Bazen önceden beni yazmış roman gibi görüyorum hayatı. Sayfalarını çevirdikçe yarınları yazan her sayfayı merak ederken, sevinemiyorum. O zaman derelerin akışı geliyor gözümün önüne, geldiği yere akmayan derelerin akışını canlandırıyorum ve hayatta dere gibi diyorum, geriye doğru akmayacağına göre seviniyorum, rahatlıyorum.
Ahmet Bağçe
Şu yaz ortasında sen soğuk estikçe benim yüreğim üşüyor.
Ahmet Bağçe
GÜLDÜ VE GİTTİ
Sonra güldü, o kadar çok güldü ki. Merak ettim sordum. Sinirlerinin bozulduğunu söyledi. Ve kızgın olduğu kişi için,
onu gördükçe hırslanıyorum dedi. Yanlış yapıyorsun dedim. Sana öğüdüm gibi olmasın,
Hırsı yenecek kadar olgun olmak gerekir bazen, Hırslı olduğun an, kendinle sessiz konuş ki, seni düşerken değil, yerden ayağa kalkarken görsünler. İşte o zaman hayal kırıklığına uğrayan sen değil, seni izleyenler olur. Ha! Birde şu var. Gittiğin yer değil, kiminle nereye gittiğin çok önemlidir. Karga ile bülbül misali. Karga gibi olanlara dikkat et. Onun gibi olanlar çöplüğe götürürken bülbül gibi olanlar güle götürür. Demem o ki, başkalarını değil kendini dinle. Kendine gel, kendine misafir ol ve uzakları aklınla yokla, gözlerinle gez. O zaman Kendine terapi yapmış olursun dedim. Güldü ve gitti.
Ahmet Bağçe
ÇÜNKÜ ÂŞIKSIN
Seni sevmek benim sucum değil ki,
Senin güzelliğin,
Kalbinde olmakta benim sucum değil,
Yüreğime kapısını açan yüreğinin.
Ama benin için gözyaşı dökmen senin sucun,
Çünkü âşıksın, bense aşkınım
Ahmet Bağçe
Cahille şaka yapmak, taş ısırmak gibidir. Taş dişi, cahil kalbi kırar.
Ahmet Bağçe
Önce sen çayı demlersin, sonra çay muhabbeti. Böylece muhabbet zamanı buharlaştırırken dostluğu pekiştirir. Tıpkı ayakları yoran yürümenin vücuda sıhhat verdiği gibi.
Ahmet Bağçe
YEŞEREMEDİM
Keşke o tepeye koymasaydın.
Alçakları yüksekten görmek ürkütüyor beni anne.
O kadar çok alçak tepeler var ki;
Onları gördükçe imreniyorum,
Esintilerden yaşlandım, erken kocadım,
Çabuk karlandı başım.
Yeşeremedim anne.
Ahmet Bağçe
Kırmak istemediysem senin hatırını saydığımdan değil, kırılmanın renklerini bildiğimdendir.
Ahmet Bağçe
Buraya kadarını ana düşünce olarak özetleyecek olursak, seni yüreğimde taşımaktan asla yorulmadım diyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
Bana sunacağın aşk acısı da olsa sun çekinme. Sen karşıma her çıkışında, ilk gördüğüm şehir gibisin. Usul usul aç yüreğini, yüreğinde gezinsin yüreğim.
Ahmet Bağçe
Yürekten hatırını sormak istersen yüreğime, yüreğine yakın bir yerde oturuyor olacak gönül bahçende.
Ahmet Bağçe
EN ÇOK BEN ÜZÜLDÜM
En çok beni üzdü bu yolculuk. Bir hevesle çıktığım yolculuğumda hedefe ulaşmak için satranç oynar gibi hep hamle yapıyorum. Düşündüğüm gibi olmuyor hep mat, yani benim hayat beyaz değil düşlediğim gibi umutsuzluk kadarda siyah değil. Tıpkı dünya gibi, grisi var. Yeşili var mavisi var. Bulutlu bazen, bazı şeyler olur ya! Aşk gibi, eğlence gibi, gezmek gibi. Hevesleniyorum bende. İki yürek arası mesafeye gitmek istiyorum, özlemek istiyorum türkülerdeki gibi. Sevilen yolda yürümek istiyorum, öyle sevilmeyen yol gibi olmasın istiyorum gitmek istediğim yol. Çünkü sevilmeyen yol karanlık gibidir, ıssızdır. Birde aydınlık olsun gittiğim yol, düşecek olursam güzel bir kalbe takılsın ayaklarım, oraya düşeyim. Dedim ya olmuyor benim yolculuk, hep yenik, attığım her düşeş gele, bundandır hep üzdü beni yolculuğum.
Ahmet Bağçe
KAL DEDİ
Gördüm, başım göğsündeyken, yüreğinin yarasını.
Gözlerinin ormanına daldığımda,
Sıra sıra dizilen kirpiklerinin arasından geçerken,
Yeşile boyanmış gözlerinin işaret ettiği yoldan yüreğine ulaştım,
Yaralıydı yüreğin, bana hüzünle baktı ve kal dedi,
Gitme sar beni dedi, sana sımsıkı sarılışım ondandır.
Ahmet Bağçe
SEVME
Sevme beni, dokunma yüreğime,
Acıyor yaraları.
Yazık, çok yazık,
Ben seni su yerine rakı içer gibi içmiştim.
Ahmet Bağçe
Dertli olanın kaşları eğrilir. Eğer dert yardan geliyorsa gelen derdi gene yar iyileştirir iyileştirebilir.
Ahmet Bağçe
Zaman zaman, gizli gizli ağlar, kalbinin ıstırabını belirtmemek için gözlerindeki damla damla akan damlalarla insan.
Ahmet Bağçe
Ağlasalar da neşeli ve iyimser bir dünyası vardır çocukların.
Ahmet Bağçe
Başkaları konuşurken sessiz kalanın sessizliği, duygularının ve hayalindeki isteklerinin inşaatının çökmesindendir.
Ahmet Bağçe
Silahların en güçlüsü cesaret derler ya! Korkakların eline alamadığı silah, işte o silahın mermisi, zahmettir, çalışmaktır, hakkaniyettir, sadakattır, asla vazgeçmeyecek ideallerin hayalle bütünleşmesidir. İstikbalini elinde tutmak isteyenin hayali pozitif olmalıdır.
Ahmet Bağçe
YOKTA SEVDİM
Sen benim için bir kelebeksin.
Tutamadığım bir kelebek.
Hani kelebek sıkı tutulduğunda ölür,
Gevşek tutulduğunda kaçar ya!
İşte bu yüzden tutamadım seni yıllarca.
Onun için yokta sevdim hep seni.
Ahmet Bağçe
Korkuya kapılmış zihnin vücudu, tükenmişlik içindedir, yorgun yaşar.
Ahmet Bağçe
Aşk bir deryadır. Elini tutarsa yüzersin, elinden tutarsan boğulursun.
Ahmet Bağçe
Gülerken gamzelerin sana çok yakışıyor,
Sanki bir çiçekmiş gibi açıyor yüzünde,
Islak dudaklarından sessizliği bozan nağmeler çıkarken,
Saçlarının her bir teli birden fazla tutkuyu çağırıyor.
Ahmet Bağçe
İKİMİZ
Yeni bir şarkının, dilime dolanan nakaratı gibisin.
Ruhumu ve beni sana götüren şarkıda buluyorum seni.
Benim başıma gelen, en güzel şey diyorum senden için.
Doğduğum şehrin çiçek bahçelerini hatırlatıyorsun,
Yeşil yapraklar arasındaki güller gibi gözlerin,
Bana, gel ben senin bakışlarınla ben oluyorum,
Başka gözlerde değil, başka yüreklerde değil,
İkimizi biz yapıyor anlımızdaki çizgiler diyor.
Ahmet Bağçe
Gözlerin boş bakışının özlem olduğunu bilseydim, bana elveda demeden önce, duygularının yüklemesini yapar bu kadar acı çekmezdim.
Ahmet Bağçe
İstemediğin bir şeyi yapmak zorunda kaldığında, dünyaya güzellik katan bulutlara bak. Bulutlar ağladığı zaman dünya güzeldir.
Ahmet Bağçe
Soğuk mu esecekti yüreğinden esen rüzgâr.
Hep sokacakmıydı dilindeki arılar.
Her bakışın, her sözün yüreğimi yaralar.
Sende baharı beklerken, aşkın bana sonbahar.
Ahmet Bağçe
Aklımdan çıkmaz uyumak,
Uykumda gelmez kaçar köşe bucak.
Sabahtan akşama kadar yatarım,
hayalen çok yerler gezer tozarım.
İşte emeklinin dostu düşler.
Ahmet Bağçe
Umut saçmalıydı bakışların,
Gülüşüne baktıkça serpilmeliydi yüzümde gamzelerim.
Neşeyle döndürmeliydim demir çubukla çemberimi.
Neden aldın umut vadeden oyuncaklarımı elimden.
Ahmet Bağçe
Marjinal zamanımın azalarak artan umutlarını çekip atmana gerek yoktu. Çünkü benim cevizlerimin tazesi de çürüktü.
Ahmet Bağçe
TEK HASRETİM
Yıkamadım, içtiğin son çayın bardağını
Yıkamadım, fincanındaki kahve telvesini
Kırgınım, kokunu götüren rüzgâra
Kırgınım, dolaştığın yerlerde ayak izlerini silen yağmura.
Kırgınım, seni benden götüren zamanın erken gelişine.
Dahası,
Kırgınım, soluduğun havaya,
Soluğunu benden aldığı için.
Yıkamak istemedim,
Öyle kalsın çay bardağındaki dudak izlerin,
Fincandaki gözlerini süzen kahve telveleri,
Aşkın bende kalsın, sevgin bende kalsın,
Özlemin zaten bende, tek hasretim.
Ahmet Bağçe
Adını bulutlara yazmaktan vazgeçtim. Ağlayan bulutlar adını toprağa düşürünce dünyam başıma yıkılır diye yüreğime yazdım.
Ahmet Bağçe
UNUTMADIM
Evet, gittim ama unutmadım,
Sende çok iyi biliyorsun.
Bir içime tutuşturduğun ateşi,
Birde yüzünün soğukluğunu unutmadım.
Gözlerin, gözlerime gitmemi söylerken,
Bana başımı yere eğip gitmek düşerdi.
Ahmet Bağçe
Kış köprüsünün ardından, Yazın umudu bahardır.
Ahmet Bağçe
Epey bir süre sonra karşılaşmıştık.
Omu dercesine baktım.
Benim ben, on yıl kadar eskidim dedi.
Ve sonra sakın değiştirme olur mu?
Neyi dedim, o bakışları dedi.
Ahmet Bağçe
Gözlerinin gölgesine girdiğim bir an,
Soğuk ve karanlık gecede sevdim seni,
Ay tutulması gibi kalp tutulmasına uğradım,
Gözlerimden akıyor şimdi yorgun yabancı.
Ahmet Bağçe
Bugün oturalım mı, dere kenarında bir yere. Sen suyun akışına bak, bende bakışına.
Ahmet Bağçe
Sakın umutlarımı çürütmeye yeltenme,
Düşün, sonbaharda, yere düşen her yaprak,
Rüzgârın yer değiştirmesine rağmen,
Düştüğü dalın dibinde çürür.
Ahmet Bağçe
Sendeki yeşil göz hapsedince beni,
Kendi suyumda ıslandım,
Rüzgârını arıyorum,
Güneşini arıyorum,
Umutsuz aşkın delisi oldum şimdi ben.
Ahmet Bağçe
Sırtını yasladığını, karşında gördüğün an, kendine güvenmenin vakti geldiği andır.
Ahmet Bağçe
Aslında bir insanın içinde yaşadığı şehir,
Hayal gücündeki yaşattığı şehirdir.
Bu edenle benim şehrim,
İçinde yaşadığım yalnızlıktır.
Ahmet Bağçe
Her kim, toplum için sorumluluk almak istiyorsa, önce sinirlerini aldırmalı, keza dilin kırdığı motoru tamir edecek usta yoktur.
Ahmet Bağçe
ÖZLEYİP DE SARILAMAMAK
Sen benim tekrar tekrar dinlediğim şarkıyı merak ediyorsun ya! Hani acaba neden hep aynı şarkıyı dinliyor diyorsun. Söyleyeyim o zaman. Ben bazen, aslında çoğu zaman, seni özleyerek uyanıyorum. Sen benim sevgimin yanında hüznümsün her zaman. Ben sana bakarken senden yansıyan ışıklarla kayboluyorum ve çoğu kez günümü siyaha boyayarak bakıyorum yüzüne. İçimden yağan yağmurla ıslanmamak için kurutuyorum ıslaklıkları gözpınarından çıkmadan. Ara sıra yerime geçse diyorum, sevmenin ne olduğunu ve ne kadar zor olduğunu anlasa diyorum senin için. İşte ben bu yüzden sen istedin bu masal bitti şarkısını dinliyorum her zaman. Çok korkunç değil mi? Yüreğin her zaman yaşadığı bir sancı, göze görünememek, duyguları yansıtamamak, özleyip de sarılamamak.
Ahmet Bağçe
Sana söyleyecek sözüm kalmadı.
Oku gözyaşlarımdan duygularımı.
Seninle geçen zaman içinde yaşayamadığımı,
Gönlümün gökkuşağında oluşturamadım,
Kalbim kara ağlıyor şimdi.
Ahmet Bağçe
Bu akşam anladım ki, akşamların sessizliğinde dinlediğim şarkımmışsın. Şimdi anılarımda yıldız gibi kayıyorsun.
Ahmet Bağçe
Hırslı olduğun an kendinle sessizce konuşabiliyorsan hırsını yenecek kadar olgunsun. Çünkü hırs geldiğinde akıl gider.
Ahmet Bağçe
Sende kaybolduğuma üzülürken, seni kaybettiğime seviniyorum. Çünkü ben, bana lazımken, senden bana gelemiyordum.
Ahmet Bağçe
Hep özlem dolu oluyor içimiz. Hasret diyarında gezinir gönüllerimiz. Çayı, kahveyi bahane eder, eskileri yâd ederiz.
Ahmet Bağçe
ACI BAKIŞ
O gün karşılaştığımızda,
Çok acı bakmıştın bana.
Arkanı dönüm giderken,
Öyle soğukluk yaşadım ki;
Haber dolu postacı çantası gibi,
Eğildi başım önüme.
Şimdi yüreğimde resmin yerine,
Gitti yazılı kâğıt asılı çerçevede.
Ahmet Bağçe
SOL YANIM
Sol tarafımda sancın,
Sağ yanımda hasret kokulu hayalin,
İçinde kaybolduğum küçük dünyamda.
Dilim sustu, kalbim konuştu.
Ve kaçan uykularım arasında,
Yok, oldu sayfaları beyaz umutlarım,
Sensiz, ıssız ve karanlık rüya âlemindeyim.
Ahmet Bağçe
Karaya sürüklenmiş pamuk gibi dalganı bekliyorum. Rüzgâra kapılırsam zor görürsün beni.
Ahmet Bağçe
Doktor günde üç defa bir bardak suda seni içmemi ve er aş pozitif aşkından damarlarıma şırınga edilmesini söyledi.
Ahmet Bağçe
HOŞ GÖR
Sakın yıkma umutlarımı doğuran hayallerimi,
Hayat yolculuğunun yalnızlığından,
Aşk sahibi olamaya başladım ben.
Aşkın evcilleşmemiş gücünden,
Telaşımı hoş gör yağmurunla ıslanıyorum ben.
Yakma canımı koy elini yüreğime
Aşkımın büyümesine çiçek olan ismindeki her kelime,
Okyanusunda kaptanlık ediyor limanına giderken.
Ahmet Bağçe
Sen sessiz bağırınca da ben duyarım. Çünkü mecnuna batan dikenin dalındaki çiçeğin kokusu var sende.
Ahmet Bağçe
Hayalin aklıma gelince,
Uykumla aram açıldı.
Gecemi Eskittim,
Eskimiş gece sonunda,
Taze sabahla güneşin kızıl ışıkları eşliğinde,
Gönlüm sana kaydı,
Tutamadım aşkına takılan aklımı.
Ahmet Bağçe
Sana olan sessiz aşkım için açtığım beyaz sayfama, siyah yazdı kalemin.
Ahmet Bağçe
Yüreğimde sevgini yeşerttim ama,
Gözyaşlarımı dindiremedim.
Yüzümün güldüğüne bakma,
Bulanık akıyor içimde aşk yükü dere
Ahmet Bağçe
Biliyorum benim doğrumdun ama ben yanlıştım. Bu nedenle yanlış olan ben, doğru olan seni götürdüm.
Ahmet Bağçe
İŞTE ŞURADA
Öyle bir akşam istiyorum ki;
Hasretin düşlerimden silinsin.
Ve sen kollarımda, gözlerim gözlerinde,
Dans etsin istiyorum rüzgârın şarkılarında saçların,
Senli benli olsun aşkımız Şuralarda, buralarda.
Ahmet Bağçe
HAYAL KIRILIĞIM
Ben sana susadım, yağmura susamış toprak gibi,
Ve kollarına tutunmak istiyorum hayallerimdeki gibi.
Okumak istiyorum gözlerindeki gizli dünyanı.
Hasretin var bende, kar gibi soğuk, düşlerim allak bullak,
Karanlıkta mektup yazmak gibi hayalinle konuşmak,
Hani bahar geceleri özlenir ya kış gecelerinde,
Çok özledim gel diyor, kelebeklerini bekleyen bahar gibi.
Seninle yaşamak istiyorum hayalimdeki hayal kırıklığım.
Ahmet Bağçe
Ve sonra senden ayrılınca beyin kontrolü yaptırdım. Allah başımdan eksik etmesin iyiymiş de aklım sende kalmış.
Ahmet Bağçe
Halen şaşkınım, Gölgeme bastığın halde beni bulamıyorsun.
Ahmet Bağçe
SESSİZ GÖKYÜZÜ
Güneşin karanlığa bıraktığı gökyüzü ne kadar yalnız.
Adeta sessizliğe bürünmüş, hüzün yağıyor yeryüzüne.
Kasvet bürümüş huzur ve mutluluk arayan ruhumuzu.
Hayat vermiyor içimizdeki çiçeklere,
Yağmuru tükenmiş bulutların ağlaması.
Ahmet Bağçe
EZBERİMDESİN
Mektup yazmak istedim,
Biraz duraksadım.
Cesaretim yoktu.
Kendimi toparlamaya çalıştım,
Sana o kadar dağılmışım ki toplanamadım.
Bu defa sarıldım dilini kullanarak,
Hayaline sarıldığımı bulutlara yazdım,
Sen öyle ezberimdesin ki, şiir gibisin.
Ahmet Bağçe
ÖZLEDİKLERİM
En çok kaybettiğim yıllar içinde,
Kaybettiklerimi özlüyorum.
Sevdiklerimdi onlar benim.
Kazanacağım geleceğim içinde,
Farkına varamadıklarımdı.
Onlar kimiydi,
Onlar en yakınlarımdı,
Sağımdakilerdi, solumdakilerdi.
Dayandıklarımdı dayanaklarımdı.
Ahmet Bağçe
Hatırlıyormusun, o gün bahçe kapınızdan caddeye çıkmıştık, bana dağılan saçlarını düzelttirmiştin. Biraz gecikince çok mu dağınık demiştin. Dağınık değildi, rüzgârdan demiştim, çünkü rüzgâr kıskanıyordu saçlarını benden.
Ahmet Bağçe
SONBAHAR
Yaza elveda derken, kışa göz kırpan Sonbahar
Yüreği pek, yanlışı olmayan delikanlıya benzer.
Kışa hazırlık yaparken dahi, yazı yaşayan,
Gönlü, aşkında, gözü sevdasından başkasını görmeyen,
Âşıkları andırır, yumuşak sert havalı bir aydır sonbahar.
Ahmet Bağçe
Çok tren geçti,
Çok hazan mevsimi yaşadı bu gönül seni beklerken.
Artık vaktim doldu anladım gelmeyeceksin.
Kalbimi çınar ağacına koydum,
Yolun düşer de görürsen,
Onun kalbiydi dersin.
Ahmet Bağçe
EYLÜLDE GEL
Ve eylülde gel diyordu.
Aşkın romantik dansını
Eylül yağmuruyla birlikte yapalım,
Aşkı yakalamak için,
Hüznünü yaşamak için,
Acıyı, yalnızlığı, tatmak için,
Kurumuş yaprakarımızı dökmek,
Altın rengindeki sonbaharın büyüsüne kapılmak için.
İçimizdeki duyguları umutlarımıza boşaltmak,
Rüzgârın şarkılarıyla sarhoş olmak için,
Üşüyen dudaklarımızı ısıtalım,
Kalbimizdeki aşkı yaşayıp, yaza vedasını,
Ve dahi anılarımızı,
Hazan mevsiminde saklamak için,
Eylülde gel diyordu.
Ahmet Bağçe
AĞLATAN AŞKTIR
Duygular sessizce gelir,
Sonra uyuyan hayaller uyanır.
Hayal, duyguların özgürlüğünü ele geçirir.
Artık duygular kaybetmiştir kendini,
Hayalin esiridir.
Uyumakta olan aşk kıpırdamaya başlar.
Ve sonra olaylara müdahale eder.
Aşk geçicide olsa zafere ulaşmıştır.
Suyunu vermeye başlar,
Ağla ağlaya bildiğin kadar.
Ahmet Bağçe
Kaldır yüreğimden yüreğini, nefes alayım biraz. Nefessiz kalmaya dayanamaz bu ciğer.
Ahmet Bağçe
Ben aşkın şarabı olmak için, koruk gibi üzüm olmayı bekliyorum.
Ahmet Bağçe
BEKLEMEK
Belki bir gün dediğin bugün,
Bir gün aklına geldiğinde,
Keşke öyle demeseydim diye düşündüğünde,
Ben seni orada bekliyor olacağım.
Çünkü beklemenin güzelliğini biliyorum,
Koruk beklemeseydi üzüm olurmuydu.
Ahmet Bağçe
Ağlamayı unutunca gözler, yüreğin ateşi de hissedilemez olur. İşte o zaman anılara hapsolur insan.
Ahmet Bağçe
Olgunlaşmamış akıl, tecrübe sahibi olmamış akıldır. Zaman içinde olgunlaştıkça malzemesini yerinde kullanır.
Ahmet Bağçe
BU GECE
Bu gece gene hayalin benimle,
Yatağıma uzandım lambanın ışıklarında gözlerim,
Işıklar arasında gözlerini arıyorum ve seni düşlüyorum,
Sen zihnime ve ruhuma iyi geliyorsun.
Nasılda seni bu kadar sevdim diyorum,
Aşkımı motive ederken uyukluyorum seninle.
Ve sonra düş kırıklığına uğruyorum her zamanki gibi,
Sessiz terk ediyorsun beni ve gecelerimi.
Ahmet Bağçe
ARDINDAN KIZINA
GÖZLERİ YAŞLI BABANIN SESSİZ FERYADI
Baba evine veda sanma, git güle güle
Şimdiden hasretin düştü yüreğime,
Körükle gittiğin gelin evine,
Mutlu mutlu gelin evlatlarım evime.
Ahmet Bağçe
Çürük diye atılan meyvenin içinde meyve verecek sağlam çekirdeğin olduğu göz ardı edilmemeli.
Ahmet Bağçe
Mevsim geçişlerinde tüy döken kedi gibi, sokağınızdan her geçişte, evinizin etrafına duygularımı döküyorum.
Ahmet Bağçe
Madem ruhun okşamadı aşkımı, esintini buldum, aşkımı serinletiyorum özlemin ve duygularım eşliğinde.
Ahmet Bağçe
Ne zaman göz göze gelsek,
Yüreğim mevsim değiştirir,
Kalbimin misafiri olursun,
Samanyolu yıldızı gibi parlarsın içimde.
Sevgimi ikram ederim kadeh kadeh.
Ahmet Bağçe
Aşkının sürgününde geçti yıllar,
Gecemde ve gündüzümde,
Hayalin ve özlemin var,
Sen hep bende yaşadın,
Kendinden soğutmana gerek mi var;
Benim zaten soğuk yaşamım.
Ahmet Bağçe
Bazen çok akşam yaşarım,
Her gün bana gün batımı,
Çıplak gözle bakılamayan güneşe,
Hep karanlık bakarım.
Bu benim dünüm,
Karanlıktayım bugün,
Yarınımdan endişeliyim.
Ahmet Bağçe
İŞTE BÖYLE
Bakışları buz olmuştu,
Uzak bakıyordu gözleri,
Anlamıştım ve dedim buraya kadarmış.
Önce hıçkırarak ağladım
Ve sonra durakladı gözyaşlarım.
Daha sonra kurudu yanaklarımdaki ıslaklıklar.
Soğumaya başladı,
Buz gibi olmuştu, aşkım ve duygularım.
Ahmet Bağçe
SON DEFA
Kimse anlayamaz.
Bazı şeylerin son kez olduğunu,
Başkaları hissedemez içindeki depremi.
Son defa öpülür ıslak dudaklar,
Son defa duyulur gözlerdeki sessiz çığlıklar,
Son defa adımlanır karanlıkta ıssız yol.
Ve son defa dokunur kalpten vazgeçemez sandığın.
Ahmet Bağçe
Ben, gözlerine bakarken yüreğime girişini özledim.
Ahmet Bağçe
Gözlerim bazen sevdiklerine kırgın bakar,
Sorarım neden kırgın baktığını,
Gözlerim der,
Kalpten kalbe giden sesler benden geçer,
Onun kalbi baharken,
Senin kalbin sonbahar.
Ahmet Bağçe
Kör kendiliğinden gitmezde gitmeye zorlanırsa, ona yolu gösteren asasını bırakır.
Ahmet Bağçe
Çok fala üzülmedim,
Sadece durmuyor gözlerimden akan yaşlar,
Birde dinmiyor içimin yanması,
Zaten alışkınım ben,
Beni hiç seven olmamıştı,
Ben sevmeden önce terk edilmeyi öğrendim.
Ahmet Bağçe
Balonu balon yapan içine üflenen havadır. Balon da sönüktü içine hava üfletilmeden önce.
Ahmet Bağçe
ANLAMADIN
Ben incindim biliyormusun.
Beni hiç anlamadın.
Sende, bana dokunan kalp,
Bende de sana esen bir duygu,
Bir köşede oturan sevgin var.
Sen bunu hiçbir zaman anlamadın.
Şimdi çektiğimi aşkın rezilliğini sana nasıl anlatayım.
Aklımdan çıksan gönlümdesin,
Gönlümden çıksan, hayalimdesin,
Hayalimden çıksan, gördüklerim sana benziyor.
Demem o ki sen hep bendesin.
Ahmet Bağçe
Hem özlem,
Hem yalnızlık,
Hem de çaresizlik,
Duygularımın yazdığı,
Gözlerimin okuduğu,
Uzun bir aşkın öyküsüdür içimde.
Ahmet Bağçe
O ZAMANIN GENÇLERİ
Önce evini öğrenir, sonra cumartesiyi gün olarak seçerdi. İple çektiği cumartesileri sevdiğinin evinin önündeki sokağı arşınlardı zamane gençleri. İçtiği suyun haddi hesabı yoktu, mahalle çeşmesinin maşrapası bile dudak izlerinden tanırdı adeta. Bir zaman sonra düşleri, düşünceleri artardı, bir yerde karşılaştığında hızlanırdı kalp atışları. Yüzü kızarırdı, konuşmaya yeltenirdi konuşamazdı. Ya surat asarsa, yâda bir tanıdık görürse diye çekinirdi, bakardı uzaktan uzağa. Çok severdi, öyle çok severdi ki, sayfalar dolusu mektup yazardı kopardığı defter yaprağına. Önce okurdu evirip çevirerek. Sonra bir zarfa koyar günlerce koynunda taşırdı yazdığı mektubu. Gönderemezdi bir türlü. Sonra bir daha okur ve yakardı kibritle tutuşturarak. Mektup yanarken içi köz olurdu. Köz olurdu da köz olmuş mektubunun közlerini yok ederdi üzerine su dökerek. Çok severdi sevdiğini o zamanın zamane gençleri.
Ahmet Bağçe
Endişelenmeyin gökyüzünü kapsayan yıldızlar, karanlığı severler ama güneşin ortaya çıkmasıyla kaybolurlar.
Ahmet Bağçe
İnsan sessizken içindeki umutları çökmektedir. Duyguları meşgul eden umutlar çökerken kişi çökükle uğraşır.
Ahmet Bağçe
Yüzünü göstererek gelen gelecek için, hayatına gün katma, güne hayat kat sırtında stres taşıma, stres yükü ağır olur.
Ahmet Bağçe
SEN VARYA
Sen içimde gökyüzü gibi mavi,
Deniz gibi dalgalı,
Ay gibi parlak,
Sevgi gibi ılık,
Aşk gibi delilik hormonu,
Beynimde uçuşan kelebek
Ve güneş gibi yakıcısın.
Ahmet Bağçe
Dün seni gördüm balkonda,
Uzak bakıyordun ve dalgındın.
Rüzgâra seni sordum,
Rüzgâr seni anlattı, birde koku bıraktı.
Beni soluduğunu öğrenince gözlerim yaşardı,
Ahmet Bağçe
Bazen konuşmak istediğiniz zaman susmayı tercih edin. Konuşurken anlatamadığınız çok şeyi susma dilimizle anlatın.
Ahmet Bağçe
Sorun çözmeye çalıştıkça,
Enerjimi kaybettim,
Söndüreyim derken,
Yandı kendi yüreğim.
Ahmet Bağçe
Herkesin duygularına dokunan bir şarkısı vardır. Benimkisi ise senin gözlerin, bir bakışın gözlerimi deliyor.
Ahmet Bağçe
Yüreğime girmen için yüreğimin duvarında bir çatlak bulmana gerek yok. Gözlerin, gözlerime gülsün yeter.
Ahmet Bağçe
Bahar denilince aklıma ilk sen geliyorsun.,
Göz göze geldiğimiz o baharda,
Gözlerimin önüne yeşillikler serilmiş
Dünya silinmişti adeta,
Ahmet Bağçe
İnsan tutkularının esiri olduğu zaman, güneş tepesinde olsa da tüm hayatını karanlık yaşar.
Ahmet Bağçe
Şuramda oturan bir şey var. Konuşmuyor, kıpırdamıyor, ne uyuyor nede uyutuyor. Sol yanımda bir yeri acıtıyor bazen.
Ahmet Bağçe
Ben sende olmasaydım, sen bende hayal olmazdın. Hayalin bile bana can verirken sen ömrüme ömür katıyorsun.
Ahmet Bağçe
Bulutlara özlemimi anlatsam,
Ve sana geç kaldığımı yazsam.
Ve beni senin üzerine yağdırsa
Nar gibi kızarsa çoğalsa aşkımız.
Ahmet Bağçe
Birini hayalinde canlandırdıkça tanır, tanıdıkça hayal edersin. Çünkü sevgi, aşk ve nefret hayalin bir ürünüdür.
Ahmet Bağçe
Bırakma tuttuğun elerimi,
Dokundur aşkını yanaklarıma.
Sevgin sıcacık yaksın yüreğimi.
Gözlerini sür sızlayan yerlerime.
Ahmet Bağçe
Sakın üzülme arkandan ağladığıma, içim doldu boşaltıyorum yarım olan sevgini.
Ahmet Bağçe
Seni her gördüğümde mevsimim bahar,
Bende sana açan çiçek olurdum.
Artık gelmez oldu bahar,
Unuttum açılmayı çiçeğin olmayı.
Ahmet Bağçe
Kalbine giden yol o kadar dar ki, kalbim, gönlüm ve hayalim yan yana yürümekte zorlanıyor.
Ahmet Bağçe
Bakışların aklımın okyanusunda yüzen cümlelerimi kıyına çekerken, olumlu notunu, kapanan kirpiklerinden alıyorum.
Ahmet Bağçe
Bazen eritirken küstürür bir bakış.
Bazen de mutlu eder,
Ağlayan yüreğimi bir dokunuş.
Sen bir hikâye gibi görürken sevgimi,
Ben hayalinle yaşarım aşkını.
Ahmet Bağçe
Yıldızlar ve ay ışıklarıyla yamalı gecenin karanlığı, yıpranmamış sabahın aydınlığından daha da iyi deriz bazen. Bazı karanlıklar, aydınlık geleceğin habercisi olabilir.
Ahmet Bağçe
BİRAZ MUTLULUKTU İSTEDİĞİM
Öyle yorulmuştum ki, ruhen de bitkindim. Dere boyunda bir kulübe, kulübenin sol yanında da çınar ağacının altında birkaç sandalye birde masa vardı. Adım atmaktan imtina eder hale gelmiştim. Yere diz çöküp oturdum, sandalyeye kadar gitmeye takatim yoktu, birde bir zamanlar ağaç, dere ve hatırası bende biriyle oturduğumuz yarı kırık sandalyenin acı hatırası vardı. Biraz soluklanırken yanıma biri geldi ve dedi. Hoş geldin yorgunsun şöyle oturmazmısın! Dedim az sonra, az soluklanayım. Bu defa adam tamam ben şuradayım seslenirsin. Ha sana ne getireyim ne alırdın? Adamın yüzüne baktım, rızkının peşindeydi ve teklifi normaldi. Dedim biraz mutluluk alayım. Anlamadım ne dedin diye sordu. Dedim boş ver.
Ahmet Bağçe
Gönlüme söz geçiremedim, kalbine kadar geldim, kapısını açmadın. Öylece baktım. O bakışımı atma yabana sakla.
Ahmet Bağçe
İÇİMDEKİ ŞEHİR
Kar yağıyor içimdeki şehre,
Sönmüş sokak lambaları,
Sana giden yollar kapanmış,
Karanlığını izledim saatlerce.
Hey! Kalbimi sızlatan güzel,
Gene uykusuz kaldım bu gece,
Buzlandı gözümün perdeleri,
Kenetlendi bir birine kirpikler,
Sevgiye yabancı gözler gibi.
Ahmet Bağçe
Bir insanın iz düşümü ayak ölçüsü kadardır.
Ahmet Bağçe
Senin yüreğinde değilim ve bana uzaksın ama senin kokunu hissedecek kadar rüzgârının önündeyim.
Ahmet Bağçe
Aşkın dans ettiği gönülde gözyaşı ırmak olur.
Orada Hüzün vardır, karanlık vardır, nefessiz kalmak vardır.
Ağlayan gözde aşk gökkuşağı olmuştur renk renk.
Kör olmuştur, göremez gökkuşağından sevdiğini.
Ahmet Bağçe
SEN EKSİKSİN
Yabancı gibi baktım yüzüne,
İnci gibi dizildi kelimeler dilime,
Beyaz kâğıt yerine, gözlerini seçti.
Heceleri yazdı gözlerim gözlerine.
Karşıdan baktım beni görmeyen gözlerine,
Ve sonra, karşılıksız duygularımla birlikte,
Yüreğimde kaldı yüreğin,
Bir kokun, birde sen eksiksin içimde.
Ahmet Bağçe
Tüm dünyayı dolaşıp, yorulmak bilmeyen hayallerin, sırrına ve gücüne ulaşamaz insan.
Ahmet Bağçe
Duygu yüklü insanlar hep yalnızdırlar. Onlar, yaşadığı suyu kirletmeyen balık gibidirler. Bulunduğu ortamı hisleriyle kirletmezler.
Ahmet Bağçe
YOKSAN YÜREĞİMDE
O gün teknede yağmur ağlıyordu üzerimize.
Sen benim ıslanan saçlarımı kuruturken,
Ben gözlerine bakıyordum.
Öyle güzeldin ki: ve diyordum,
Bak nasılda yağıyor aşkımızı kıskanan yağmur.
Aşkın güzelliği yok aslında.
Aşk güzel ise seninle güzel,
Sen yoksan yüreğimde sade aşk neye yarar.
Ahmet Bağçe
DARGINIM
Dedi dargınım. Dedim neden!
Dedi, ruhen yorgunum ve küskünüm.
Dedim bana mı? Şu uzattığım elemi dargınlığın.
Dedi, yok zamana ve zaman içindeki talihime dargınım.
Çünkü zamanında sana görünemeyen yüreğim vurgundu yüreğine.
O zaman vaktinde tutamadığın eli tut,
Tut ki, geçsin yorgunluğun küskünlüğün.
Ahmet Bağçe
Sana anlatmam oldukça güç olsa da, duygularımı anlatıyor gözlerim. Seni içimde yaşatırken tıkanıyor nefesim.
Ahmet Bağçe
Sonra ona baktım. Acı çekiyordu. İçini kemiren bir şey vardı da ağlayamıyordu. Ağla için açılır dedim. Dökecek gözyaşım mı kaldı dedi. Onun yerine ben ağladım açıldım ve aşkımı rahatça açıkladım. Bir süre sarıldık ağlaştık.
Ahmet Bağçe
Cebi dolu insanın itibarı, aklı dolu olanın itibarı kadar baki değildir.
Ahmet Bağçe
Aralarında duygusal bağı oluşmuş gözlerin bakışları, altından geleceğe mutluluk akan köprü olmalı.
Ahmet Bağçe
Aşk diyetine girmiş bir yüreğe gizli sevdasından,
Yaşamadığım aşkı yaşamadan ölmekten korkarım.
Nicedir gözlerinden esen umutsuzluk rüzgârının,
Islak dudaklarından üflediği nefesini hissettikçe,
Balkonda mumyaya döndü yüreğim..
Ahmet Bağçe
Ellerinden tutamasam da,
Göz göze gelip,
Gözlerinin içinde kaybolamasam da,
Her gün hayalinin bana gelmesi,
Bayram sevinci veriyor bana.
Ahmet Bağçe
Yüreğime yüklediğim sevdanın kaldırma gücüyle yüreğim havalarda uçuyor. Fırtınalara kapılmasından korkarım.
Ahmet Bağçe
ASMA SURATINI OĞUL
Sonra yanıma çağırdım. Yüzü biraz asıktı. Belli ki; onun için bir şeyler yolunda gitmiyordu. Ben anlamıştım ve dedim. Ey oğul bunlar tanıdıklarımızın tanıdıkları, hem bize biraz gaz lazımdı bak, gaz verenleri de var. Hepsine bir yer bulduk yerleştirdik. Hadi bakayım asma suratını. Bize de bir yer lazım. Bizde bir yer bulup yerleşelim.
Ahmet Bağçe
Aslında aradığım sen değildin. Benim sende kaybolan aşkımdı. Onu bulmak için gözlerinde neler okumadım ki!
Ahmet Bağçe
Sen benim dalımda gülümsen, itibarım senin kokunda.
Ahmet Bağçe
Derviş, tepede gördüğü yılana sormuş. Yuvan nerede sen neredesin! Nasıl çıktın bu tepeye. Sürünerek çıktım. Derviş, ya düşersen demiş. Tepelere sürünerek çıkanın yere düşmesi, kanadı kırılan kuşun düşmesi gibi olmaz, bir yere tutunmasını bilir demiş.
Ahmet Bağçe
Onu hiçbir zaman suçlamadım, o suçsuzdu, bu yüzden hatalarını onun yüzüne değil kendi kafama vurdum. Bu yüzden yüzü hiçbir zaman kızarmadı.
Ahmet Bağçe
Seni öyle çok özledim ki, sana ulaşmak için yürüdüğüm yollar kısalırken, özlemim uzuyor.
Ahmet Bağçe
Eğer kendini zayıf olduğuna inandırmışsan, karıncanın ağırlığından ve ayak seslerinden rahatsız olma.
Ahmet Bağçe
Geleceği göremeyecek kadar kör olana tıp çaresizdir.
Ahmet Bağçe
Ben seni kalpten sevdim onun için durmasını hiç istemiyorum, eğer durursa kalbim, yarım kalır sevgim.
Ahmet Bağçe
Varsın güller senin yüzünde açsın, sana olan aşkımı kabartan dikenlerin acısı bende kalsın.
Ahmet Bağçe
Mutluluktur aşkın çirkin yüzünün makyajı.
Ahmet Bağçe
Aşkında bir tahammül sınırı vardır. Çölde güneşin sıcaklığını alan kumun, gecenin serinliğinde parçalandığı gibi, paramparça olur, aşkı yalnız yaşadığında.
Ahmet Bağçe
Okuduğum kitaplar, seni sayfa sayfa okurken ki kadar heyecan vermedi. Hiçbirinde ayrılık acısı hasret ve sürükleyici aşk yoktu.
Ahmet Bağçe
Bir babanın kaygısı, çocuklarının doğmasından önce başlar, torunları olunca biter.
Ahmet Bağçe
Yanan hiçbir şey kendiliğinden yanmaz, onu bir tutuşturan, birde yanmasını hızlandıran vardır.
Ahmet Bağçe
Her insanın içinde bir bahar rüzgârı vardır. O bahar rüzgârını yakalayamayanın içindeki rüzgâr soğuk eser.
Ahmet Bağçe
Benim hayallerimde birikmiş gözyaşları var. Kolay değil yılların biriktirdiği hayallerime ortak olmak.
Ahmet Bağçe
Bir lokma ekmeğini gözleri gülerek yiyenin mutluluğu, dağ gibidir.
Ahmet Bağçe
Normal hayattaki gibi değil,
Aşk kitaplarındaki gibi sev beni.
Ellerimiz ellerimizde,
Gözlerimiz gözlerimizde,
Dudak dudağa ve nefes nefese olalım birlikte.
Ahmet Bağçe
Soğutulmuş olan mutlu aşklar! Bazen pembe, bazen beyaz olsa da, içini kara gibi ağlatır âşıkları. Güzel şeylerin çizikleri olsa da, göstermelik mutluluk hâkimdir aşkı soğumuş olanların yüz hatlarında.
Ahmet Bağçe
Başımı omzuna dayasam, gözlerine bakarak ağlasam ve sonra uyusam kucağında masum çocuk gibi.
Ahmet Bağçe
Ne aşkımı anlatabildim, nede aşkını yaşayabildim, şimdi ateşinle yanan bir odunum ben.
Ahmet Bağçe
Ne yapacağını bilen rüzgâr önünde savrulan yaprak çaresizdir.
Ahmet Bağçe
Negatif akşam yoktur, pozitif olan akşamları negatif yaşayanlar vardır.
Ahmet Bağçe
Kıymet görmediğin yerde güneşi bekleme, ya bulut ağlar umutların erir, yâda rüzgâr eser hayallerini esinti alır.
Ahmet Bğçe
O GECE
Seni gördüğüm o gece,
Kıskandım gözlerini gören gözlerimi,
Ve tenine dokunan ellerimi.
Yanımdasın ya şimdi,
Seni kokluyorum hece hece.
Gizleme yüreğini,
Aşkımız dolaşsın damarlarında,
Kan yerine.
Ahmet Bağçe
Bir konu hakkında aklınıza bir fikir gelmiyorsa, zorlanma. Fikir matematik gibi tek yolu ve cevabı olan bir obje değil, bir önerme bir felsefedir. Cevabı bol, yolu düşüncelidir.
Ahmet Bağçe
O YERDEYİM
Sınava geç kalmışlığın heyecanı gibi,
Sana geç kalmışlığımın heyecanı.
Senin pür dikkat baktığın,
Denizle gökyüzünün kucaklaştığı yerdeyim.
İlgisizliğin ve görmezden gelişinden,
Dalgalara kapılmış sahil paçavraları gibiyim,
Dalgaların git gelinden al, yüreğinin çöplüğüne koy beni,
Çiçekler çöplükte de yetişir.
Ahmet Bağçe
Mutluluğun ağırlığı, mutsuzluk hafifledikçe artar. Ölçüsü ise duruş, mesafe, saygı ve sevgidir.
Ahmet Bağçe
İstemeden misafirin olduğum hayat, o kadar çok hikâyen varmış ki içinde, aslı gibidir diye tasdikleyip yaşattın bana.
Ahmet Bağçe
Şimdi gökyüzüne âşık okyanus gibiyim. İçimde yüzen bir sürü arzu, dışımda azgın dalgalar var.
Ahmet Bağçe
SANA GEÇ KALDIM
Bir zamanlar gözlerim arardı seni,
Ne güzel günlerdi o günler.
Gökyüzüyle bulut gibiydi duygularım.
Sen pencereden bakarken kuru ve gülüyordu gözlerim.
Geceleyin yıldızları izler gibi izlerdim seni,
Pencerenden güneşin yeryüzüne serilişini andırırdın,
Serilirdin yüreğime.
Bazen içime bir aşk acısı çöktüğünde sen gelirdin aklıma.
Uzak bakışını gördükçe gözlerim,
Yakın bakamazdım gözlerine.
Bende uzak dururdum sana.
Şimdi gözlerimin aradığı seni,
Gönlüm arar oldu,
Hasret bakıyor bu yorgun gözler,
Çöl kumu gibi büzüşüyor dudaklar.
Geç kaldığımı yazıyor anlımdaki kırışıklar.
Ahmet Bağçe
Aramızdaki dağların önemi yok, saatlerimizi aynı dakikaya ayarlayıp, benim Kalbimde buluşalım.
Ahmet Bağçe
Oysaki ne çok sevmiştim seni, hayallerimde mutluluk üflerdim duygularına. Gönül bağımda filizlenirken çiçekler kıskanırdı seni.
Ahmet Bağçe
HEY AŞKIM
Ben, yüreğinin yörüngesinde gezinen,
Dönmekten başka umudu olmayan,
Bir gezegen ve romantik bir hayalperestim.
Senin aşkının gücüne inanıp,
Bir gün beni bulacağına,
Dünyanın güzelliğini ve kalbini bana getireceğine inanıyorum.
Bu hayat yolculuğunda bul beni.
Ahmet Bağçe
Hayalime her gelişinde sana olan aşkımın büyüklüğü ile bana hediye ettiğin hüsranı aynı zarf içine bırakıyorum.
Ahmet Bağçe
Alışmışız dertleri kucaklamaya, mutluluk hayal etmek ne haddimize.
Ahmet Bağçe
Seviyorum desem kızgın bakar bana sendeki fincan gibi gözler, oysaki aşk ile bakar sana, bendeki gözler.
Ahmet Bağçe
Bir zamanlar cemalini gördükçe, seni soluyordum, aylar oldu görülmez oldun, şimdi ortam ıssız ben nefesiz kaldım.
Ahmet Bağçe
Sonra dedim ki, ateşimi söndürürsün, hızımı kesersin ama umutlarımı söndürmeye gücün yetmez.
Ahmet Bağçe
Yağmur, güneşin ısıttığı toprağın beslediği bulutun aşıdır. Keza beslenmeyen bulut aş vermez.
Ahmet Bağçe
Neden mi sıkıca tuttum ellerinden. O an gözlerin, gözlerimdeydi ve ruhun damarlarımda dolaşıyordu. Mutluydum, mutluluktan uçarımda senden olurum diye korkuyordum.
Ahmet Bağçe
Soğuktan değil, tekrar dönersin diye kalbimin kapısını açık bıraktığım için üşüyorum.
Ahmet Bağçe
Hayalimde, başını omzuma dayadığında, gözlerinin kapanışı öyle güzel görünüyor ki; Bu sahneyi bir daha görmek için hayalimin başına tekrar dönüyorum.
Ahmet Bağçe
Sana cesaret vermesin dönüp gidişim, bugün ben kaybettim, yarın kazanan ben olacağım.
Ahmet Bağçe
Duyguların içinde çözülmesi gereken öyle hisler vardır ki, onu matematikçiler bile çözemez.
Ahmet Bağçe
Alıştım hayalinin ellerinden tutmaya, kavuşup ellerinden tutmak hayal bana.
Ahmet Bağçe
Aşk akıyor gözlerinden,
Koklamak! İstiyorum,
Gülüşünde açan gülden.
Çok kişide gördüğüm değil,
Gözlerinde gördüğüme,
Aşk diyorum ben.
Ahmet Bağçe
UMUDUM YOK
Ayrılığın içime düştü düşeli,
Ezber eder oldu seni gecelerim.
Yüreğimi Teselli etmeye çalışsam da,
Yıldızlardan ayrılmıyor gözlerim.
Sahilde, kayalıkta, o ağacın altında,
İzlerini bıraktığın her yerde çiler gözlerim.
Ve seni taşır bu yorgun yüreğim.
Nicedir yüzüyorum umutsuz bir aşk içinde.
Ahmet Bağçe
O gün onu gördü gözlerim,
Hep yüreğimle gözlerim,
Denizlere, kırlara bakarımda,
Onun için dökülür sözlerim.
Ahmet Bağçe
Uyanık değil uykulu halden uyanamıyorsan, bedava soluduğun havadandır.
Ahmet Bağçe
İnsan kafasının içindekiyle meşgul olurken, dışından gelen olumlu yâda olumsuzluklardan habersizdir.
Ahmet Bağçe
Hayatı zindan edenin, kendisi zindanın kapısıdır.
Ahmet Bağçe
Yağmurun çilesi toprağı kokutana kadardır.
Ahmet Bağçe
Kalbe ulaşabilmek gönülden kavuşmak demektir, gönülden her buluşmada bayram sevinci yaşar bu yürek.
Ahmet Bağçe
ÖYLE GİBİ
Dalları eğen rüzgâr gibi,
Toprağa düşen yağmur gibi,
Yüreğime estin benim,
Keder yağdın içime,
Hüzün dolaşır damarlarımda
Yanaklarımdaki ıslaklıklar,
Kirpiklerimdeki damlalar,
Kapattı sana giden yollarımı
Ahmet Bağçe
ANLARDIN
Beni terk ettiğinde,
Bana tattırdığın acıyı,
Terk edilip tatsaydın,
Sos olurdu gözyaşların,
Yüreğine damladıkça.
Melodisini dinlettiğin şarkında,
Kalbim ağlıyor,
Gözlerim kımıldamıyor yerinden,
Şimdi anlıyorum ki, yalnızlık,
Yanlış kalpte olmaktan iyiymiş.
Ahmet Bağçe
Sevincimi yüreğimden aldın,
Duygularımı alev alev yaktın.
Yüreğinden düşürmek istediğin,
Benim kalbim olduğunu.
Daha önce neden söylemedin,
Ahmet Bağçe
Eğitimde, başarısız olduğu dersten değil, başarılı olduğu dersten ders aldırtanlar daha da akıllıca davranmış olurlar.
Ahmet Bağçe
Güneşin kovduğu gece gibisin, umutlarımı karartıp, yüreğimi karanlığa boğdun. Hayallerimle avunuyorum şimdi.
Ahmet Bağçe
Aşkında bir taşıyıcısı vardır ama o taşıyıcıya destek verebilecek yürek gerek.
Ahmet Bağçe
SENİNLE
Neden bilmiyorum,
Son zamanlarda, her sabah,
Sana açıkmış olarak uyanıyorum,
Şeker gibi bir tat bıraktın bende,
Çayıma seni karıştırıp,
Seni içiyorum Yudum yudum.
Sonra çekiliyorum odama,
Elime aldığım her kitap da,
Karşıma çıkıyorsun kelime kelime,
Seni okuyorum cümlelerde,
Ve seni yazıyor hece hece.
Kalbime girdiğin ilk günden beri,
Sana açmak istiyorum sayfalarımı,
Sana yazmak istiyorum yazılarımı.
Aşkımı okumak istiyorum şiirlerimde,
Birde seninle uyumak istiyorum gecelerimi.
Ahmet Bağçe
Öyle çok yalanlar yaşadık ki, güzel olan çocukluğu, sokaktaki oyunları, saygıyı, vefayı, faydalı insanları unuttuk.
Ahmet Bağçe
Bugün gene içimde esti rüzgâr, uykum kaçtı sabaha kadar. Gecem gündüze karıştı, hüzün yağdı gözlerim yar.
Ahmet Bağçe
Düşündüğünüz konu hakkında aklınıza bir fikir gelmiyorsa zorlanıp can sıkmayın. Zamanla tesadüfler devreye girer.
Ahmet Bağçe
Zeki ve âlim insanın attığı tokat yürüdüğün yolun tozunu alır.
Ahmet Bağçe
Kalabalık yalnızlıktır bazen, o kadar çok insan arasında insan yoksa ırmaktaki akan su içine yansıyan resim gibi akmaz kalırsın oracıkta.
Ahmet Bağçe
Bir bardak suda çıkardığın fırtınadan kurtulmak için çırpınmaktan, dudaklarının kıyısına ulaşamıyorum.
Ahmet Bağçe
Zamanı gövdesine hapsetmiş ağaç gibi seni yüreğime hapsettim ama aynı yerde yetişip birbirine dokunamayan gül gibi uzak bakıyoruz.
Ahmet Bağçe
SEN
Senin her bakışın,
Çiçekli bahçeler arasında,
Yüreğe giden bir yol gibidir.
O yolda yürüyemesem de,
Sana dokunamasam da,
Seni okuyamasam da,
Ve sana duygularımı ifade edemesem de,
Ardında bıraktığın kokun,
Benim sarhoş olmama yeter.
Ahmet Bağçe
Gözlerini, gözlerime çekmekte zorlanınca ilgini çekmek istedim. İlgisiz olduğunu görünce ya sabır çekiyorum.
Ahmet Bağçe
Gönlünüzden geçirdiğiniz, gönülden istediğinizdir. Gönülden istenmeyen gönlünüzden geçmez.
Ahmet Bağçe
Kendini yorma, aklını kullan. Rüzgâr üflemeyle durdurulamaz.
Ahmet Bağçe
Karadan denize doğru dalgaların oluştuğunu, yâda, yeryüzünden gökyüzüne doğru kar veya yağmurun yağdığını gördünüz mü?
Ahmet Bağçe
AŞKMIYDI
Bilirmisin, hani bazen,
Pencerede, yâda balkonda gördüğümde seni,
Aniden karşılaştığımızda bir yerlerde,
Canıma can gelirdi de,
Soluğum kesilir gibi olurdu birden.
Ahmet Bağçe
HAYAL KIRIKLIĞI
Aklımdan geceni dudaklarına yazarken,
Yüreğinde bayıldım.
Baygın halde öyle hayallere daldım ki,
Hayallerimin kırılmasından korktum.
Bugüne kadar,
Ne kadar senli hayal kurdumsa hepsi kırıldı.
Ahmet Bağçe
PAPATYA VE SEN
Sonra seni gördüm geçerken yoldan.
Kırda papatyalar arasında sen.
Enstrüman çalan müzisyen gibiydin.
Gözlerine baktım,
Nazikçe tuttuğun papatyayı koklarken.
Sen papatya kokusunu.
Ben nefesinin kokusunu hissettim,
Ahmet Bağçe
Gökyüzünü maviye boyasan, gölgesin dökülen suda ıslanmayan vücut gibi olur. Tıpkı duygusuzun duyguları gibi.
Ahmet Bağçe
Aslında biz vakit geçirmiyoruz, önümüzden dönen dünyayla birlikte vaktin kendi geçiyor, biz yaşlanıyoruz.
Ahmet Bağçe
Üzülme arkadaşım hikâyemin yanlış yazıldığına. Akdeniz alışıktır tuzlu suya.
Ahmet Bağçe
Nasıl bir şey, özlemek mi? seni sevmek,
Yoksa sevmek mi? seni özlemek.
Aklında değilimdir belki, ama,
Ben bir eksiğim sen aklımdayken.
Çünkü sen her daim bendesin,
Gönlüm nefes aldığın her yerde gülüm.
Ahmet Bağçe
Gözlerim sözlerine değil, gözümden, gözünü kaçırdığında ağlar. Keza bulutlar birbirine yaklaşmadıkça ne elektrik yüklü şimşek çakar, nede gökyüzünde gürültü kopar.
Ahmet Bağçe
ADIMI SORDUĞUNDA DÜŞÜNMEZDİM
Sol tarafımda, geceleyin yıldızların ıpıl ıpıl parlamasını andıran, üzerinde güneş ışılarını yansıtan denizin, sağ tarafımda yeşil elbisesini giyinmiş dağın manzarası olağan üstü. Sahildeyim oracıkta kökünden sökülmüş bir ağacın üzerine oturdum ve dalgaların getirdiği yosunlara ve rüzgârın denize sürüklediği atıklara bakıyorum. Kumsala kadar uzaklardan gelen dalgaları ve dalgaların getirdiği atıkları, kaset bandı gibi bir birine dolanmış yosunları kaç kez saydım bilmiyorum. Kumlar arasında mürekkep balığı ve midye kabuklarını toplayan meraklılarını görmüyorum bile, sadece bakıyorum. Ne kadar zamandır oradayım farkında bile değilim. Kendime geldiğim bir anda hemen yanı başımda 80 li yaşlarda bir adamın oturduğunu ve beni izlediğini fark ettim. Saçları dağınık, üzerindeki elbise yamalı ama temiz, aksakalı oldukça uzamış, çok eskide olsa boynunda kravat takılı beyefendi bir adam bana, ben Baki, buranın garibanı Baki, ya! Sen dedi elini uzattı. Tokalaştık. Şaşkın bir halde yüzüne baktım. Ooo sen adını bilmiyorsun, senin adın yok mu? Dedi. Kendime gelerek şey tabi var tabi, adım olmaz mı, dedim. Sonra esperili bir tavırla, adım Kaan, beni, Kaan olarak çağırırlar dedim. Adım bana ait olduğu halde ben pek kullanmam, onu, yani adımı başkaları kullanır onun için hatırlamakta zorlandım, biraz durakladım, hatırlayamadığım ondandır dedim. Gülümsedi ve matematikle aran nasıl dedi. Neden böyle bir şey sordun dedim. Ne zamandır yanında oturuyorum, dalgalara ve arasında gelen atıklara pür dikkat baktığını gördüm muhtemelen de saymışındır. Bazen bende bakarım ve çokça da sayarım. Matematiğin iyiyse ve hafızanda güçlüyse ne kadarı dalga ve atık olduğunu bilirsin dedi. Bu sefer ben bey amca dedim, o kadar güçlü hafızam olsaydı, adımı sorduğunda düşünmezdim.
Ahmet Bağçe
Su öyle kirli akıyordu ki; Başladım şampuanla çitilemeye, bu defa köpürmeye başladı. Su dahi yıkanmayı sevmiyor.
Ahmet Bağçe
BAZEN SEN VE BEN
Öyle gizemlisin ki,
Kalbimde olmana rağmen,
Hayallerinle yaşıyorum,
Kayboluyorsun benden bazen.
Her rüzgâr estiğinde,
Her yağmur yağdığında,
Kokun geliyor dalga dalga,
Ve sarılasım geliyor,
Kokunu getiren rüzgâra
Sırılsıklam eden yağmura,
Geceye tutuklu kalan,
Bulutlara esir olan,
Ay’a ve yıldızlara benzetiyorum seni bazen,
Kayboluyorsun zaman zaman,
Ama yüreğimde taşıyorum seni her an.
İşte o zaman ben,
Hislerimin içine dalıp kayboluyorum,
Kadehlerimde paylaşıyorum özlemini.
Ahmet Bağçe
GÖZYAŞLARIM
İşlediğim suç beni kahrediyordu. Bu sucumu biriyle paylaşmak ve rahatlamak istiyordum. Evde yalnızdım ve içerinin havası çok soğuk, dışarıda sisliydi. Ben yalnızlıkla ve kendime cebelleşiyordum. İşlediğim suç beni daha da yalnızlaşmaya itiyor ve korku içine sokuyordu. Bir karar verdim, sucumu birine anlatmalıydım. Bu nedenle önce yerimden kalktım, ilerideki kanepeye oturdum. Oda kapısı aralıklıydı ve yanımda bir gölge oluştu. Gölge sahibini görmedim ama bir oturanın gölgesiydi bundan emindim. Gölge ve ben epey bir süre oturduk. Sonra ben gölgeyle konuşmaya başladım. Öyle çok şeyler anlattım ki, anlattıklarım içinde işlediğim sucumu dahi söyledim. Gölge sessizliğini bozdu ve dedi ki, sen o sucu işlerken yani ona karşılıksız gözyaşı dökerken bir gören oldu mu? Evet dedim. Bir gören oldu. Hem de, bana her daim gözyaşlarımı hatırlatacak ve tekrar tekrar o anı yaşatacak biri gördü dedim. Dedi peki kimdi; Ben tanırmıyım? Dedim evet tanırsın. O kişi, biri ben, diğeri gözlerim, şimdide gölgem olan sen.
Ahmet Bağçe
En büyük cahillik, cahillerin içinde cahillik etmektir.
Ahmet Bağçe
Şanslılığın yâda şansızlığın anası kişide oluşan meraktan başka bir şey değildir. Merakı olmayanın şansıda olmaz.
Ahmet Bağçe
Gövdeyi taşımak zorunda kalan ayakların yüzü hep yere bakar.
Ahmet Bağçe
Senden, sevgime karşılık beklemek, güneş içinde su aramak gibidir. Benden sana aşk, senden bana ateş fışkırıyor.
Ahmet Bağçe
BEN BAZEN
Bazen sayfalarca yazarım,
Bazen kısaca anlatmak isterim duygularımı.
Özlediğinin trenden inmediğini izler gibi.
İnanırım bir gün dolacak derim boş yüreğime,
Ve sonra boş bakar dolu ağlarım hayallerime,
Bilirim bulutlar ağlamadıkça kuyuların dolmadığını.
Ahmet Bağçe
GÜN BATIMI
Bir başka güzeldir gün batımında güneşin denizle birleşmesi,
Aşk ve özlem sarar bir başka yakar kadehinde hasret içmiş sevgililer.
Akıl dağılmışken, yürekten gelen yanmalarla, gözler farklı ağlar,
Sonra gönül teselli edince, silinir göz yaşlar, hüzne çizgi çeker.
Ahmet Bağçe
Gökkuşağı ikimizin üzerinden geçsin isterim. Belki yağmurun güneşe olan hüzünlü aşkını birlikte izleriz.
Ahmet Bağçe
Beni sev, de. Ama bana âşık ol deme. Çünkü ben âşık olunca ölmüyorum, aşkımın kölesi oluyorum.
Ahmet Bağçe
ÖYLE GÜZELSİN Kİ
Seni düşünüyorum, karanlığımda yıldızları izlerken,
Kokunu hissediyorum rüzgârın esintisi içinde,
Ardından giderek çoğalan hayallerin,
Sonra dalga dalga özlemin geliyor ziyaretime,
Öyle güzelsin ki.
Hayalini kalbimde taşımaktan yorulmuyorum.
Ve ruhum seni izliyor,
Önce sessizliğimi bozan kapı gıcırdamasını,
Sonra sesini işitiyor gibi oluyorum,
Tıpkı hayalinle birlikte seyrettiğim aşk filmleri gibi.
Ahmet Bağçe
Hayat, kimilerine hayat verirken, kimilerine ders verir. Sınav soruları hep aynıdır cevaplar nedense keşkeler de kalır.
Ahmet Bağçe
Resimler çekildiği gün değil, yıllar sonra bakıldığında heyecan verir.
Ahmet Bağçe
Tecrübelerin yok olduğu, sevdiklerinin kaybolduğu ve tükenip, yalnızlığının doğduğu gündür insanın doğum günü.
Ahmet Bağçe
ARVADDAKİ ZEKAYA
Ağşam gayfeden eve gelen adam arvadına ne yiyeciğik gurtlar kimi acım diyi. Arvadı boon yimek yapmadım, dünkünle idare et diyi., herifde arvadına böön gaç gapı gezdinde yemek memek yapmadım gızz avrat sana gurtlar gibi acım diyom diyi. Arvadı sen gadar gezmedim diyi, herif, ben bii gayveye gittim ne gapısı ben senmiyim diyi. Avrat o vakıt hele şuna baak. Gayveye gelenler gaç gapıdan geliyi hadi dii bagayım diyi. Arvaddaki zekaya baak.
Ahmet Bağçe
ESİNTİ VE SEN
Önce pencereden gelen esintin,
Ardından giderek çoğalan hayalin,
Sonra içime dalga dalga sinen kokun,
Beni sarhoş ederken,
Özlemin buharlaşıyor,
O an yanımda hissediyorum seni.
Ve anılarımızı dinliyorum şarkılarda.
Ahmet Bağçe
Hayat doğumla başlattığı yaşama geleceği ikram ederken, bonkör davranıp, elindeki sıfırı gösteren bir süreçtir.
Ahmet Bağçe
Hasmını affedenle, öfkelenenin ailelerinin ödediği bedel aynı değildir. Affedenin bedeli zafer diğerinin ki kederdir.
Ahmet Bağçe
ANLADINMI
Sonra dedim ki, ateşimi söndürürsün,
Hızımı kesersin ama,
Umutlarımı söndürmeye gücün yetmez.
Gözlerim sözlerinle değil,
Gözünü gözümden kaçırdığında ağlar.
Keza bulutlar ağlamadıkça yeşillikler gülemez.
Ahmet Bağçe
İntikam hırsı, köz gibidir. Kıvılcımı sıçramaya görsün. Kendini de yakar çevresini de.
Ahmet Bağçe
Balta, düzeneğine takılan odunu, sap olarak taşımak zorundadır.
Ahmet Bağçe
Ev yapımı bir aşkla seviyorum seni, çünkü mayalanmış aşkın kabartıyor yüreğimi.
Ahmet Bağçe
İnsanların bakışları mutlulukla alakalı olmalı. Yaşanmışlarla vaktini harcayanlar, üzerine pislik birikmiş akıntısı altında durgun su gibidir.
Ahmet Bağçe
Yaşam içinde başa gelenleri düşündükçe, hayat sınavımız uykulu geçiyor ve yaşamın sorularına cevap veremiyoruz.
Ahmet Bağçe
KAPAĞIN ÖN YÜZÜ
Özlem kadar iç yakan bir his varmıdır?
Resimlerine aşk ile bakmak hayal istasyonunda.
İçinde canlandırdığın sevgili birazdan gelecekmiş de,
Kavuşacakmış gibi beklemek,
Ellerinden tutmak ve sarılmak isteğiyle heyecanlanmak,
Ne kadar dolu kapağın ön yüzü değil mi?
Ama kapağın öbür yüzü boş, oldukça sade bir çizik bile yok.
Dokunamamak var, sarılamamak var ve öpememek var.
Hayatın en zor dönemi yaşanır hüsranla o istasyonda.
Ahmet Bağçe
Bazen aşkın çarpıp geçer de, bende bir baygınlık olur, işte o an aşkının plakasını almak aklıma gelmez.
Ahmet Bağçe
Sevginin güzelleştirmediği insanların içi saman, dışı ot, başları dumanlıdır.
Ahmet Bağçe
Issız bir yolda kendini yalnız hissediyorsan, yalnız değilsin, sana eşlik eden bir gölden var.
Ahmet Bağçe
Aşk, zaman kaybıdır. Delemediğin kalp için, dağları delsen de yorulacak olan kendi kalbindir.
Ahmet Bağçe
Kin, öfkeyi tetikleyen bir eylemse, kibir her ikisinin mıknatısıdır.
Ahmet Bağçe
Arkamdan gelsen sen olduğunu bilemem, önümden gitsen göz göze gelemem, yanımda git ki, el ele tutuşup yürüyelim.
Ahmet Bağçe
Neden, bana âşık oldun dersen meraken, aşırı güzelliğinden derim cevaben.
Ahmet Bağçe
SİLME
Silme gönül defterimden sevgini,
Kolay olmadı seni içime yazmak,
Kâğıt yerine kalbimi,
Kalem yerine gözyaşlarımı kullandım.
Seni yazdım kalbime.
Kalp atışını sol yanıma koydum,
Aşk acını duygularıma,
Ve gizlendim dinlediğin şarkılarda.
Ahmet Bağçe
Tek kişiyle uğraşanın, çok kişiyle uğraşmasına, ne gücü yeter, nede zamanı.
Ahmet Bağçe
PENCEREMİN CAMLARI
Sen her sokağa çıkışında,
Camın renginden önce seni görürüm,
Penceremim camları, rengini belli etmeden,
Senin örgülü saçlarını, buğulu gözlerini,
Tombul yanaklarını gösterir,
Ve okur bana olan duygularını.
Ahmet Bağçe
Beyinde fırtınaların kopması tesadüf değildir. Her olay, beynin fırtına koparmasına zemin hazırlar.
Ahmet Bağçe
Yarın akla gelmez, yarın denir geçilir o zihinde yarındır ama yarın dün olunca içindeki anılarından ötürü unutulmaz.
Ahmet Bağçe
Madem çok güzel yaratmış seni yaradan, güzelliğine aşk sözleri dökülecek ağzımdan.
Ahmet Bağçe
Duygusuzluktan çıkıp duygularımın buyur ettiği bir misafirhanedeyim şu an, kalbini ikram etsen de hayır demem.
Ahmet Bağçe
Tepelerde çınarım deyu salınıp böbürlenme. Her nerede olursan ol, kökünde muhtaç, gövdende muhtaç toprağa.
Ahmet Bağçe
KÜL OLDUM
Nasıl yandıysa bu gönül aşkın ateşinde,
Közler arasında kül oldu bu yürek.
Ve en büyük korkum!
Arıtılmış su gibi temiz olan aşkımı,
Ruhuna üflemeden ölmek,
Ahmet Bağçe.
Gölgesini büyütene destek veren, başkalarını güneşten eder.
Ahmet Bağçe
DÜŞÜNEN İNSAN
Neden düşünürken kaşlar çatık, dalgın bakar insan. Çünkü düşünen insan olmasını istediği şeyin hayalinde veya kaybettiği bir değeri bulma peşindedir. Endişesi vardır, kim kaybettiği değeri gülümseyerek arar. Tabiî ki endişeyle arar. Onun için düşünen insan kavramını bulunca gülecektir.
Ahmet Bağçe
Felsefe düşünmeyi, düşünme hayatı, hayatta içindeki oyunları öğretir.
Ahmet Bağçe
Hayat bir oyundan ibarettir ama kader oyunu bozunca hayat kısmen oyundan çekilerek sahada olma fırsatını kadere bırakır.
Ahmet Bağçe
Mevsimler bir birini takip ederken, unutmuşlar özlemi. Oysaki, ben sana sarılamayacak kadar ayrı kalmaya tahammül edemem, özlerim seni. Benden bir nefes kadar dahi uzaklaşma. Gönül aşktan uzaklaşmaya rıza göstermez.
Ahmet Bağçe
Sen akan dereye tepeden bakarken,
Akıntıya kapılıp gitmeyen görüntünü gördün mü?
İşte o akıntıya rağmen,
Akıp gitmeyen görüntün kadar sadık sana olan sevgim.
Ahmet Bağçe
Dolaşırken gül bahçesinde,
Bir güle takıldı gözüm.
Bir kalp vurdu biçere gönlümü,
Paramparça oldum, dağıldım ben.
Ahmet Bağçe
BAZEN
Bazen umut doluyum, bazen kederli,
Konuşurum bazen içimdeki saklı aşkınla.
Her yağmur yağdığında bir aşk yaşarım,
Rüzgarın getirdiği mis gibi kokunla,
Şarkılar söylerim, sımsıkı sarılırım hayaline,
Dans ederim yorulurcasına.
Otururum, dalarım bazen,
Kuytu bir köşede gölgesine küs çocuk gibi,
Dakikalarımı veririm, uzun uzun bakarım,
Cebimde taşıdığım siyah beyaz resmine,
Ve birde, zihnimde taşıdığım hayaline.
Ahmet Bağçe
Yalnızlığımı yaslatacak bir omuz olmadığından, ıssız sokaklardaki benim kalabalıklığım.
Ahmet Bağçe
YENİDEN SEVİYORUM
Ve farkına varınca anladım ki,
Ben hep seni düşünürken ağlıyorum.
Çünkü aklıma her geldiğinde,
Seni yeniden seviyorum.
Birde, zihnimde senin özlemin olunca,
Gözlerim ayrılmıyor pencereden,
Avuçlarım birbirine kenetleniyor,
Terliyorum, sabrım taşıyor heyecanım artıyor.
Ahmet Bağçe
İlim seyahate çıkınca, zulüm misafir olur.
Ahmet Bağçe
RÜYAMADA GEL
Bir anda bahar görmeyen güz gülü gibi açtın,
Duygularıma vitamin, kalbime çarpıntı,
Soludukça, soluğuma nefes oldun.
Ve ben içimde açmana izin verdim gül çiçek.
Kafamı yastığıma koyduğumda aklımda sen,
Sabah gözlerimi açtığımda aklımda gene sen.
Kapat gözlerini, yokla zihnini varmıyım sende ben,
Aklıma takıldın, yarınlarım oldun, rüyama da gel.
Ahmet Bağçe
SENİ DÜŞLÜYORUM
Yine geldin hayalime sessiz gecelerimin eylülü,
Bulutların ardında dünyasına göz kırpan yıldızlar gibi,
Ve seni düşlüyorum, bana ruhunu getiren şarkılarda,
İçim titriyor saz ahengini, ney sesini dinlerken.
Hayalin, sensizliğin acısını, yalnızlığımı körüklüyor.
Duvardaki siyah beyaz resmine kayıyor gözlerim,
Resmin bana, ben resmine bakıyorum aynaya bakar gibi,
Dilim adını heceliyor, hasretini sayıklıyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
Kalem doğrudur, ama eğriyi çizende, virgülü yazanda kalemdir.
Ahmet Bağçe
Dinlemek istemiyorum şarkıları, gurbeti yaşatıyor bana. Gurbeti aradan çeksem ayrılığın giriyor sol yanıma.
Ahmet Bağçe
Sana giden yol, ne kadar uzun ve yorucu olsa da, sonunda, sen varsın ya! Ben o yolun tozunu alırım.
Ahmet Bağçe
SIR GİBİ
Nasıl gerçekleşir ki muradım,
Sır gibi sana olan aşkım.
Bir gün yeşerecekse bana sevgin,
Senin için toprak bile olurum.
Dudaklarındaki tebessüm,
Sana has kokun ruhumun derinliğine gelirken,
Bana da bir sarhoşluk gelir.
Hasretinin, özleminin, sarhoşu olurum.
Ahmet Bağçe
Eğilirsen özgürlükten, dik durursan baştan olursun.
Ahmet Bağçe
ŞİİRLER YAZSAM
Bir sızı var şu tarafımda,
Ama nedenini bir sana anlatamam.
Kalp atışını da hissettiremem ki,
Çünkü adı konmadı daha.
Şiirler yazsam sayfalarca,
Aklıma gelmez güzel cümleler,
Gönlüm de bende değil sende,
İşte bu yüzden hayatım gece ve sessiz.
Senin için esiyor yüreğimdeki ılık rüzgâr,
Senin için geliyor tekrarından bahar.
Okyanusun dalgaları gibi içimdeki dalgalar,
Senin için köpürüyor gönlümde ki, duygular.
Ahmet Bağçe
SES VER
Zaman seni bana saklamış,
Gelecek diye hüzünlü güler yüzüm,
Günü arayan gece gibi arar seni gözlerim.
Buruk sevincimden,
Birkaç kelime yazdı sana kalemim,
Dokundu mu yüreğine, hissettin mi?
Yoksun, aradığım hiçbir yerde,
Neredesin ses ver hicran dolu yüreğim.
Ahmet Bağçe
YENİ YIL VE SEN
Giden yıldan biraz farklı bu yıl,
Aklım, adını yazıyor zihnime.
Gönlüm hayalinin resmini çizerken,
Yıldızlar arasında seni arıyor gözlerim.
Ve seni ezber ediyor duygularım,
Her ne kadar sensiz girsem de yeni yıla,
Diğer yarım sende diyor içimdeki baharım.
Seni hissediyor boşlukta dolaşırken ellerim.
Bugün yarına kürek çekerken mavi sular da,
Diyorum ki; senin olsun bulutsuz gökyüzü gelen yılda.
Ahmet Bağçe
O ZAMAN ANLAYACAKSIN
Senden beklediğim aşk,
Benim gözlerimde ismini okuyunca,
Belki bu sabah doğacak,
Hiç yanmadığı kadar yanacak belki kalbin.
Yanan yüreğinin külleri savrulurken,
O zaman anlayacaksın,
Havalara savurduğun,
Sevgimin Küllerinin kıymetini.
Ahmet Bağçe
Sık sık gönlünü aydınlatan bir düşüncen veya duygularında bir mutluluk esintisi oluşuyor da içinden şarkılar söylüyorsan, bil ki; Hayat bir gün seni dansa kaldıracaktır.
Ahmet Bağçe
Zirvedeki hiçbir tepe akıl ile boy ölçüşemez. Büyüyen akıl karşısında yüksekler alçak kalır.
Ahmet Bağçe
KÜSÜYORUM ARADA
Sen gönlüme düştüğünden beri,
Okyanusuna akıyorum kıyıdan kıyıdan.
Bir kolum hasretini,
Diğer kolum özlemini yüklenmiş,
Hayalini taşıyorum omuzlarımda.
Ve bana hayalin yetmiyor,
Seni gerekiyor, nefesin gerekiyor.
Bana bakan gözlerin gerekiyor.
Uzanıp dokunamadığım,
Okuyup bitiremediğim romanım,
Göz kapaklarına gizlenemediğim,
Esirgeme benden gülüşünü,
Ben seni önce hayal ediyorum,
Sonra hayaline sarılıyorum,
Düşüncelerimi, duygularıma katıp ağlıyorum,
Ve sonra gece barışana kadar küsüyorum sana
Ahmet Bağçe
VEDA EDEN SEN DEĞİLSİN
Çınar ağacının arkasında bir gölge belirmişti,
Az sonra gölgenin ardından sen göründün.
Yanaştın bana doğru yavaş yavaş.
Çok üzgündün ve yağmak üzereydi gözlerin.
Saçlarını arkaya attın ve ellerini omuzlarıma uzattın,
Sarıldın sımsıkıca.
Kısık bir sesle,
O kimdi dedin,
Az önce sana bir paket veren kimdi diye tekrarladın.
Gözlerimi önüme eğerek eski bir arkadaştı,
Bir zamanlar buluştuğumuz bu yerde beni görmek istemiş dedim.
Neden dedin.
Benimle burada görüşmek istemesi şu mektuplar içinmiş,
Vaktiyle ona gönderdiğim mektuplar içinmiş dedim.
O zamandan beri sakladığı mektupları bana iade etti,
İade edilmesi gereken mektuplar için dedim.
Çünkü evleniyormuş,
Üzüldün mü? Dedi.
Tabii ki değil,
Veda eden mektuplarımdı neden üzüleyim dedim.
Eğer veda eden sen olsaydın o zaman şuracıkta yığılırdım,
Hele ki, veda eden de sen değilsin dedim.
Bir renk geldi yüzüne.
Bana sarıldın sıkıcasına.
Sonra göz göze geldik,
Bakışların o kadar samimiydi ki;
Samimiyetin ıslak dudaklarından okunuyordu.
Ahmet Bağçe
YAĞMURUM
Çölde baharmısın sen,
Yoksa buluta sıkışmış havamı?
Aralıksız yağan yağmur gibi
Ruhuma yağarsın,
Duygularımı ıslatan yağmurum.
Gözlerin gözlerimde,
Yüreğin yüreğimde,
Her zerreni saklarım içimde bir yerde.
Ahmet Bağçe
SENDE YAZ
Ne güzel bir duygu seni sevmek,
Güneşli ve deniz havalı yaz günü gibi.
Aşkımı güneşe yazdım,
Doyumsuz sevgimi yıldızlara ışınlasın,
Gökyüzüne yazdım bulutlar kıskansın,
Denize yazdım dalgaları kumlara anlatsın.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİME GİR
Baktım penceredesin,
El salladım, bulutlar selam verdi,
Sen kaçırdın gözlerini benden.
Gökyüzü şahit oldu,
Sonra bulutlar ağladı, ben ağladım.
Gözlerimde dolaşma, yüreğime gir.
Hem de öyle bir gir ki,
Ayrılamasın bir daha senden.
Mümkün olmasın Vazgeçmek.
Eğer senden vazgeçerse bu yürek,
Hikâyemi yaşamaktan olurum.
Ahmet Bağçe
AŞK YAZISI
Sana duygularımı açıklayamamıştım,
Bu yüzden hep gözlerindeydi gözlerim.
Çünkü gözlerinden okuyordum,
Bana karşı yüreğinin dolu olduğunu.
Bir an ellerimden tutarak sus ve dinle demiştin,
Kekeleyerek ve soluk soluğa,
Bende sana boş değilim.
İşte o zaman fırlayacak gibi olmuştu yüreğim,
Bulutlar bir araya toplanmıştı gökyüzünde,
Ortak olmuşlardı sevincimize,
Onlarda başlamıştı ağlamaya,
Gözyaşlarımız karışmıştı bulutların gözyaşlarıyla,
Nasılda ıslanmıştık değil mi?
Aşk yağmurları altında.
Ve o zaman anladım gözlerdeki aşk yazısının,
Bu kadar güzel bir duygu olduğunu.
Ahmet Bağçe
DAĞILDIM
Ne çok ağladım ardından,
Duygularım, sana aktı gözyaşlarımla.
Yine kar düştü gönül bağıma,
Kapandı kalbine giden yollarım.
Kayboldum hasret çığının altında,
Sızım sızım sızlattı özlemin yüreğimi,
Ve sonra dağıldım dinlediğim şarkılarda,
Sitemimi yazdım aşk duvarının üzerine,
Eski bir yanılmışlığım, eski bir öfkem,
Hiç mi? aklına gelmedim diye.
Ahmet Bağçe
Her zaman özne olmaz insan, fiilde olur bazen. Hayat içine çektiği gibi, içini de çeker insan bazen.
Ahmet Bağçe
SON YAĞMUR
Gözlerini güneşe benzetirim,
Hele gülüşünü gördükçe gözlerim,
Tek noktaya bakar, güneşe âşık çiçek gibi,
Ve her kayboluşunda kararır yüreğim.
İşte o zaman içim daralır,
Sabahı bekleyen gece gibi.
Sonra hüzün dolar antika bardağım,
Seni içerim yudum yudum.
Hayal ederken seni,
Islanırım, içim geçer,
Buruk bir tebessüm ederim,
Çünkü her zerren yüreğimde son yağmurum.
Ahmet Bağçe
O kadar çok düşmanı olan insan, kendisiyle barışık olmayan cahil insandır. O gibiler ruhen yalnızdır ve yalnız ölür.
Ahmet Bağçe
Tabağın dibi sıyrıldıkça kalan yemeğin tatlandığı gibi ilerleyen yaşta dünyanın tatlanışı.
Ahmet Bağçe
DERSİMİZ BİYOLOJİ KONU BURUN
Biyoloji öğretmenimiz, insan vücudunu anlatıyordu. Başımızda bulunan kulak, burun, göz, ağız gibi organlarımızın ne işe yaradığını anlattı ve konuyu anlayıp anlamadığımızı bilmek içinde bana işaret ederek söyle bakalım, başımızdaki burun ne işe yarıyor dedi. Dedim hocam başkalarının burnunu bilmem ama benim burnum nezle olmaya yarıyor.
Ahmet Bağçe
Dört duvarı yıkık kapıyı adamdan sayarsan, daha çok kar yağar üstüne.
Ahmet Bağçe
Zaman beni sana getirdi de, sen zamanı değerlendiremedin. Bu yüzden yıllarca bulutların gölgesindeki yalnızlığım.
Ahmet Bağçe
Soğumuş havayı, buzlanmış sabaha bırakan kış geceleri gibidir hayat.
Ahmet Bağçe
Sen, istediğin kadar havalara gir. Aşkımı havada bırakmayacağım, yüreğinde eriteceğim yağ gibi.
Ahmet Bağçe
SEVDANI UYUTACAĞIM
Esme bulutlarımın üzerine bu gece.
Hasretin yağacak çorak aşkımın üzerine.
Gözlerim dilediğince ağlayacak gönlüme,
Yüreğimde sevdanı uyutacağım bu gece.
Bakışlarında huzur aksın gözlerimin demliğine,
Aşkını demleyeceğim, demliğimde bu gece,
Sevdanı içeceğim gözlerim gözlerindeyken,
Hayallerinle sohbete dalacağım bu gece.
Ahmet Bağçe
BU GECE
Benim yerime de okşa ellerini,
Benim yerime de dokun tenine,
Sil ıslak dudaklarını benim yerime,
Aynaya bak benden gizlediğin gözlerine,
Gönülden istediğim,
Gönlümden geçirdiğim,
Benim yerime de sev kendini,
Özlemin doruk noktada bu gece.
Ahmet Bağçe
DARILDINMI
Nasıl oldu da kırıldın,
Sadece göğsüme bastırmıştım seni.
Gözlerine bakmak, tenine dokunmak,
Islak dudaklarını kurutmak,
Kokunu hissetmekti arzum.
Gökyüzü gibi bakan gözlerine,
Şiirler yazmaktı amacım.
Ahmet Bağçe
BİTMİŞ HİKAYE
Güneşin batışında duyulan hüzünden,
Doğuşunu, istememek gibi oldu ayrılığımız.
Tükendim silgi gibi, seni yüreğime yazıp silmekten!
Eğrilerimi doğrultmaya çalıştıkça;
Doğrularımdan da oldum sayende.
Başlangıçta pembe olan haritamız,
Nedendir bilmem, anlamsızca siyaha büründü birden,
Şimdi bitmiş hikayenin özeti gibiyiz.
Ahmet Bağçe
SENDE ERİYORUM
Kar tanesi gibi yere iniş yaparken,
Bir anda kendimi yüreğinde buldum.
Ve şimdi eriyorum.
Göz göze gelmekten,
Erimiş halimi görmenden korkuyorum.
Diyorum ki, tekrar yüreğine düşeceğimi bilsem,
Kar tanesi olmak için buharlaşmayı göze alabilirim.
Dahası güneşin önüne geçip,
Gözlerine gökkuşağı da olur,
Adını gök kuşağının renklerine yazarım.
Ahmet Bağçe
Senin bana neler verebileceğin değil,
Sensizlikten vazgeçebileceğim önemliydi.
Ve şimdi hayallerimden de oldum.
Endişe etme istenmediğim yürek de,
Kan olup dolaşmam.
Ahmet Bağçe
HATIRLARMISIN
Hatırlarmısın istasyondaki palamut ağacını,
Hani altında, sarı kurnalı çeşmeyi hatırlarmısın.
Ne zaman uğrasak, avuç dolusu su içerdin.
Biz akıyor derdin, aşkımız akıyor, sen akıyorsun derdin.
Sen çeşmemiz dediğin kurnadan kana kana bizi içerken,
Ben yanaklarındaydım, gül açıyordu gamzelerin,
Baş başaydık, göz gözeydik sonsuz hayallerimizle,
Koşardık elele oradan oraya ağacın etrafında,
Aşk diye bir şey vardı aramızda, senin gözlerindeydi gözlerim.
Bugün yolum düştü uğradım yıllardan sonra o ağacın altına,
Baktım gölgesine gizlenmiş ikimizden kalan hatıralara,
Yaprakları kurumuş belli ki çok susamış.
Suladım kana kana ağacımızı gözyaşlarımla.
Ahmet Bağçe
YANLIŞIM
Hiç beklemediğim anda,
Yıllardır içinde yaşadığın yüreğimden,
Anılarımla, beni yalnızlığıma bıraktın.
Umutlarımı, umutsuzluğa döndürüp,
Hüzün dolu hikâyenin içinde mahkûm ettin.
Yutkunuyorum, sesim kısık konuşamıyorum,
Gözyaşlarım sende, ağlayamıyorum.
Ve sen çığlıklarımı duymuyorsun bile,
Çünkü tıkalı kulakların.
Karşımda değilsin,
Gözlerimdeki serüveni görecek gözlerin bulutların ötesinde,
Anladım ki sen benim yanlışımmışsın,
Ahmet Bağçe
Ne zaman eridi dağ gibi yıllar,
Hani nerede baharlar, kışlar yazlar.
Bitmez gibiydi o fırtınalı günler,
Sessizce gitti bize kaldı anılar.
Ahmet Bağçe
ÖYLE SANDIM
Sessizlik ağlar içimde,
Bazen de sessiz çığlık atar,
Vakitsiz sevdim diye,
Hayat seninle yaşanır sandım,
Aldatmışsım meğer kendimi.
O kadar yüz görmedim ki;,
Kaşımı kaldırsam gökyüzünü,
İndirsem yeryüzünden başka..
Ahmet Bağçe
.
Ona gül dedim
Dedi hani dikenim,
Peki, batan neydi,
Neden dağlandı yüreğim.
O sana sunduğum kederimdi.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİNE SORDUM
Seni gözlerine sordum,
Ok gibi kirpiklerin kapandı.
Kurumuş dudakların büküldü,
Sarmak isteyen kollarım boşta kaldı,
Birde gözlerinin içinde aradım,
Orada buldum, sımsıkı sarıldım,
Ve seni gözümün içinde sakladım,
Mühürledim titreyen dudaklarını.
Bana gülümsedi,
Gözkapakların ve dudakların.
Şimdi göz gözeyiz,
Islanıyor büzülmüş, kurumuş dudakların.
Ahmet Bağçe
RAHAT OL
Nicelerini önüne katıp götüren sel,
Seni yüreğimde bıraktı.
Güvendesin rahat ol.
Güzelliğinden boğulsam da,
Seni sele bırakmam.
Ahmet Bağçe
BEN ONSUZ
Üzülme be yüreğim,
Bak ben üzülüyormuyum.
Onun kalbi seninleydi,
Bende ona âşıktım.
Biliyorum, birlikte atıyordunuz,
Kan fışkırtıyordunuz beynimize,
Ve biz oralı olmuyorduk,
Aşk oyunu oynuyorduk birlikte.
Ya şimdi,
Ben onsuz, o bensiz,
Canım çekiliyor gibi,
Yavaş yavaş ölüyorum sanki.
Ahmet Bağçe
Bakışlarımızın esareti altında, aşkımızın özgürlüğü var.
Ne zaman göz göze gelsek aşkım bayram sevinci yaşar.
Ahmet Bağçe
Seni bulduğumda kendimi çölde sandım,
Sana kana kana baktım.
Çünkü bir damlacık suyun kıymetini çöl bilir.
Ahmet Bağçe
Hasret içindeki yüreğime,
Komşu olan yalnızlığım.
Gözyaşı ikram ederken,
Kaybolan tüm umutlarımın,
Karamsarlığını çiziyor.
Ahmet Bağçe
Gülerken yüreği ağlayanların mendili kurumaz.
Ahmet Bağçe
İŞTE ÖYLE
Çok seversin, ama değer verdiğin sevgili,
Tablodaki resme yorumsuz kalan biri gibi bakar ya!
Sende bana öylesin.
İşte bende sana karşı duygularım körelmesin diye,
Aşkımı gizledim, söyleyemedim.
Ahmet Bağçe
KALEMİM AĞLATTI
Kalemim ağlatmasaydı,
Bulutlara kaşlarının,
Gülen gözlerinin,
Tebessüm eden dudaklarının
Ve pembe yanaklarının resmini de çizecektim.
Ancak yüreğime çizdiğim,
Hasretinin resmiyle,
Avunur bu gönül.
Ahmet Bağçe
Güneşin doğuşunda değil, batışında nice umutlarımın karanlığa gizlenmesine hüzünlenir bu gönül.
Ahmet Bağçe
BAKIŞIN YETER
Yok, istemiyorum başka bir şey,
Senin gözlerin, sıcak bakışın yeter.
Göz göze gelelim, Mırıldanalım kulaklarımıza yavru kedi gibi.
Sen, beni sevdiğini söyle, bende âşık olduğumu söyleyeyim sana.
Uzak bakmayalım birbirimize,
Uzaklar, Mumu söndüren,
Ateşi harlayan rüzgâr gibidir,
Hayalleri artırır, yok eder sevgileri, söndürür aşkları.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİN VAR
Sen maviler içindeyken,
Gökyüzünü bulut sanırım.
Aklımdan çıkarırım masmavi denizi,
Gitmez gözüm başka bir göze.
Sapmam yüreğime giden ezberimdeki yoldan,
Çünkü sevginden çok özlemin var içimde.
Kaybetmekten korkarım seni,
Hayalini daha çok severim diye,
Ahmet Bağçe
ZORMU
Sevmek bu kadar mı zor?
Aklım seninle, kalbim seninle,
Bense kendimde değilim.
Dalından kopan yaprak gibi,
Düşeceğim yerin krizi içindeyim,
Kalbinde değilsem neredeyim ben.
Aklımın bir ucu sende,
Bir ucu bende,
Laf taşır gidip geldikçe.
Olamadık bir türlü,
Hani kıskandığım şu sarmaşık gibi.
Ahmet Bağçe
Zamanla paslanan beynin kalayı akıldır.
Ahmet Bağçe
DÜNYAMSIN
Elini her tuttuğumda,
Yerinden fırlar diye,
Kalbimi de tutuyorum,
Nefesimi aldığım sen,
Vazgeçilmez dünyamsın benim.
Ahmet Bağçe.
KİTAP GİBİSİN
Hani o gün hoşça kal demiştin ya! Bana,
Hoşça kal dediğin sözün,
Yüreğime öküz oturmuş gibi olmuştu.
Gidişin, sanki gelmeyecek gibiydi.
Sen, birçok problemi içinde barındıran,
Kitap gibisin.
Aşkını çözdükçe,
Bir sonrakini çözmekten haz alıyorum
Ahmet Bağçe.
Mavilerde buldum seni,
Yüreğime koydum seni.
Baktım çimen gözlerine,
Ovdum pamuk ellerini.
Ahmet Bağçe
Diyeceklerim olur bazen susarım,
Bilemezsin neden suskun olduğumu.
Sakın şaşırma sana öyle baktığıma,
Beni hissiz ve duygusuz sanma,
Kaçırdığın gözlerini yakalamakla meşgulüm.
Ahmet Bağçe
GÖZ GÖZE GELİRSEM
Seni çok net görebilmem için,
Çek gözlerindeki perdeleri,
Aşkın aşk olabilmesi için,
Göz göze gelirsem eğer,
Küllediğim duygularımın,
Küllerini üfleyip,
Aşkımı yeniden harlayacağım.
Ahmet Bağçe
Duygularda misafir olan mutluluk uzun süreli değildir. Kısa süreli olan mutluluğun kalıcı olabilmesi için hayatınızdaki yaşamınızı mutluymuş gibi yaşayın ki; Üzülmeyin.
Ahmet Bağçe
Varılacak yolun sonu, dönülecek yerin başlangıcıdır.
Ahmet Bağçe
Kurumadan yananın dumanı boğar. Yanmak için önce kurumak gerek.
Ahmet Bağçe
Uyuyana, neden uyuyorsun, uyanana nede uyandın demem. Uyuyanı uyutan, uyananı uyandıran bir sebebi vardır.
Ahmet Bağçe
KEŞKE
Keşke bana bu kadar içten bakarken,
Gözlerimin mutluluğunu gösteren,
Bir fotoğrafım olsaydı.
Çünkü gözlerim, gözlerindeyken,
Duygularımın esareti altında,
Aşkımızın özgürlüğü var.
Ve sana bakarken gözlerimin içi mum gibi erirken.
Aşkım bayram sevinci yaşıyor.
Ahmet Bağçe
ÇARESİZİM
Sana vurgunum demekten korkuyorum,
Çünkü vurgunum desem,
Yüzüme kapanacak yüzü görünce canım yanacak.
Olurda anlamadım dersen,
Kendimi sana anlatamadığım için üzülüp yanacağım.
Bu defa karanlık bir aşk yolunda,
Duygularımı sürüklediğim için,
Kırılan kalbimi ve umutlarımı teselliye çalışacağım.
Ahmet Bağçe
Evlat zamanla babaya kırıldığını unuturda, baba unutmaz evladının neden kırıldığını.
Ahmet Bağçe
Duvarı deler, sıvasını bozar duvara çakılan bir çivi ama o çiviye asılan resmin yâda tablonun anısı mutluluk çakar.
Ahmet Bağçe.
SEN ŞİMDİ
Bilmezdim aşkın bu kadar acı olduğunu,
Sen gönlüme doğduktan sonra anladım.
Gözlerine baktıkça gözlerim,
Aşkın pompalanıyor yüreğime.
Ve artık sensizliğe demir attığım,
Yüreğimin çarptığı, alev alev yandığı,
Gözlerimin uzak uzak daldığı,
Yağmuru kıskandıran gözyaşım oldun benim.
Ahmet Bağçe
UZAK BAKMA
Şimdi sana, seni seviyorum desem,
Bakışın değişecek uzak bakacaksın bana.
Uzak sevsem, kanatlanmış olan kalbim,
Kalbine uçacak destan yazmaya.
Beni yalnız sanma, bir ben birde umutsuz aşkım var,
Seni seviyorum dediğimde beni sensiz bırakma,
Sana atan bu kalbimi yerinde tutamam,
Yağmur ol yağ, gül ol kok, öpeyim kokunu.
Ahmet Bağçe
UNUTAMADIM
Senden ayrılmakla,
Seni unutacağımı sanıyordum,
Ama acısını yaşıyor yüreğim
Ve şimdi görüyorum da,
Ayrılık sahneye çıktığı an,
Kurumaktan vazgeçti mendilim.
Ahmet Bağçe
Aslanın davetine giden kurtta olsa parçalanıp, yem olmaktan kurtulamaz.
Ahmet Bağçe
TUTKUM SANA
Sana doymak bilmeyen bir tutku var içimde,
Ve ben bu tutku içinde kayboluyorum.
Biliyorum duygularım sana doğru yol alıyor,
Ve ben yoruluyorum, yoruldukça da,
Yumruk kadar kalbime, dağ gibi acılar sığdırıyorum.
Ama okyanusunu öpen balık gibide seviyorum seni,
Bazen diyorum ki; Sen gökyüzü ol,
Ben içinde, uçan kuş olayım, bulut olayım yağmur olayım,
Ahmet Bağçe
Taş atmana gerek yoktu, bir fısıltın yeterdi,
Anlardım sessiz sessiz konuşmandan,
Kaç zamandır konuşuyordu gözlerimiz,
Meğer sevdaymış içimizdeki dalga kıran,
Yıllardır harap olduk açık denizde.
Ahmet Bağçe
Al sende kalsın gözlerim,
İyi koru kimse çomak sokmasın,
Birde salıver bana yüreğini,
Ömür boyu bende kalsın.
Özlemle öperken seni kalbim sızlasın.
Ahmet Bağçe
SENİ OKUYORUM
Söylermisin bana sen romanmısın?
Her satırını ezberim ama seni hala okuyorum.
Öyle dokunaklı ve sürükleyici yazmış ki, seni yazan,
Her satırı yüreğime şarkılar söylüyor, duygularıma dans ettiriyor.
Mavi giyinmiş deniz gibi hissediyorum gözlerini,
Aşk köpürüyor gibi ruhuma dalgalanan saçların.
Kalbine yol bulmak istiyor gözlerini düşünen gözlerim,
Ve sırılsıklam ediyor, hayallerime dokunan ıslak dudakların.
Ahmet Bağçe
Beni görmemek için gözlerini kapatabilirsin ama aşkımı görmezden gelemezsin...
Ahmet Bağçe
SANA GÖRE
Sana göre aşkım bir kum tanesi kadar Ama,
Çölün kahrını çekende bir kum tanesidir.
Üzülmem ki, aşkının batmasına, doğmasını beklerim.
Çünkü güneş batmalıdır ki dünyasını özlesin.
Sen aklım ile kalbim arasında eylülümsün,
Ertelerim umudumu gelecek baharın eylülüne,
Seninle aşk dolu nice hayallere dalacağımdan
Sonsuza kadar yolculuk yaptığımı hissederim.
Ahmet Bağçe
Hızlı sevme, soluk soluğa kalır tıkanırsın, sonra takınan tavrına yetişemezsin.
Ahmet Bağçe
SALAKSIN
Onu aklımdan bir türlü çıkartamıyorum.
Duruşu, tebessümü, gözlerimin içine bakışı,
Yürürken dans edercesine sallanan omuzları,
Ve beni okul bahçesine girerken gözleriyle aranışı,
Bir türlü gözümün önünden gitmiyor.
İz yapmıştı, yapmasına ama o fark etmediğimi sanıyordu.
Ta ki; okul bitimine yakın resim odasında farkına vardı.
Çizdiğim resim onun resmiydi ve resmiyle göz gözeydi.
Bu dedi, benmiyim?
Evet, gönlümün yenik düştüğü,
Yüreğimin takdir ettiği,
Bir türlü gönlüne giremediğim sensin.
Dedi çok gecikmiş olacak ama,
Sen kalbimi fetheden bir salaksın.
Ahmet Bağçe
Geleceğini karartmak isteyenlerin gelecekleri için, günü nü karartma.
Ahmet Bağçe
SARILDIM DOKUNMADAN
Belki sen hissetmemişsindir,
Sana hiç dokunmadan sarıldığımı,
Çünkü seni dilime doladığım günden beri,
Hayalin benim yanımda.
Su, susadıkça, akla gelir ya!
Sende benim susadığımsın,
Çıkmıyorsun aklımdan.
Ateşi tutuşturan çıra gibisin,
Önceleri seyir edilen bir alev gibi baktırdın gözlerimi,
Şimdi şiddetli bir ateş oldun yakıyorsun sol yanımı.
Ama şikâyetçi değilim,
Büyüyen bir aşkın meyvesi olan olgulaşmış bir kalbe sahip oldum ben.
Ahmet Bağçe
Eğer baskı altında yaşıyorsan, baskı altında yaşatanın çekindiği korkuları vardır ve kuşkusuz elindeki sopanın gücü hayatı seyredenlerin sadece iyi bir seyirci olmasını sağlamaktır.
Ahmet Bağçe
Ayakta durmak istiyorsan, senin için döşenen taşın altındaki harcı kazıma, kazıma ki; Taş yerinden oynamasın.
Ahmet Bağçe
CESARETİM YOK
İçimden sana akan duygularım,
Dere yatağında akan su gibi,
Su, yatağında nereye aktığını bilmezken,
Duygularım biliyor sana aktığını.
Ne zaman göz göze gelsek,
Karşı gelinmez bir heyecan basıyor içimi,
Ve her göz göze gelişimde,
Aşkın aklıma düşerken, düşmüyor söyleyebilmek dilime.
Gönlüm çaresiz bir başka bahar arayışı için de.
Diyorum bir başlangıç kelime yuvarlasa önüme,
Alkışlasam cesaretini,
Cesaretim gelse, üzüntüm gitse, erise özlemin içimde.
Ahmet Bağçe
SİLEMEDİM
Seninle paylaştığım kısa süren aşkımı,
Yıllarca hayalime hatırlamayı sığdırdım da,
Unutmayı sığdıramadım.
Çünkü unutmak, unutabilenler için,
Kendini, kendisinden saklamaksa,
Bende de sana olan aşkım hatıra.
Ben, senin hayalinle yaşadıkça aşkım canlanırken,
Hatıraları unutmak, zihnimden silmek yavaşladı.
Ahmet Bağçe
Çay demlenirken beraberinde muhabbette demlenir, dostluklar ise kahve ile birlikte pişirilir.
Ahmet Bağçe
ELİMİ TUT
İsterim ki; ellerin hep benim ellerimi tutsun,
Çünkü hayatta tutunacak hiçbir şeyim yok havadan başka.
Adını gökyüzüne, okyanusa, bulutlara yazamam ama,
Seni gönlüme yazdım, yüreğime yazdım, doladım dilime.
Belki sana tutuklu kaldığımı da söyleyemem, bakamam belki gözlerine,
Ama seni ne çok sevdiğimi, gönlüme gel, yüreğimi aç oku,
Göreceksin yaşantımın sensiz olmadığını ve sana yazılmış,
Sensizliği, sana olan duygularımı ve hayal ettiğim çizgileri.
Ahmet Bağçe
Her gökkuşağının ardında güneşe ağlayan bir bulut vardır.
Ahmet Bağçe
Seni mutlu edecek madeni bulamadım, onun için teknemin adını arıyorum koydum.
Ahmet Bağçe
GÖNLÜME YAZDIM
Kalbimde tek sen varsın dedim diye,
Boş olduğunu sanma.
O kalp ki;
Senin kalbini, güzelliğini, gözlerini,
Gülüşünü ve aşkının ağırlığını taşıyor.
Yüreğinden sildiğin bu kalp,
Seni gönlüne sonsuza kadar aşığım diye yazdı.
Ahmet Bağçe
MERAKIMDAKİ SEN
Kapatınca gözlerinin perdelerini,
Baktığım her yerde aradığım gözlerinin rengini,
Kulaklarımda sesinin özlemi,
Hele ıslak dudaklarının tebessümü,
Birde yüreğime çöreklenen sevginin hasreti,
Beni tüketirken, ta uzaklara, uzak uzak bakarken,
Rüya görüyorum sanırım.
Ve en çok da seni merak ediyorum biliyormuysun.
Ahmet Bağçe
ESKİ ARKADAŞ
Artık hayat önümdeki geleceğe yeni bir sayfa açmıştı,
O artık hafızamda bana eski bir arkadaş olarak kalacaktı.
Yüreğimde dolaşan aşkı gönlümün havuzunda buharlaştı.
Üzerinden o kadar çok baharlar geçti ama,
Onun bana karmaşık duyguları yaşattığı günden beri,
Yaşamım hep sonbahardı.
Ahmet Bağçe
GİTME
Ve sonra ağladı,
Gözlerime baktı, yutkundu.
Dedi ben her sabah pencereden seni gördüğümde,
Gözlerim gülüyor,
Bir heyecan basıyor içimi,
Canıma can geliyor.
Baharı yaşıyorum kış günümde
Olmasını istemiyorum sensiz akşamın,
Baş başa kalıyorum çünkü hayalinle.
Sonra heyecanım artıyor,
Söyleniyorum gece gibi sessizce.
Seni, dedi devam etti utangaç ve titrek sesle,
Görmediğim gün, sesini duymadığım an,
Bir şeyler eksik oluyor bende.
Gitme yanımda kal ve beni sensiz bırakma.
Ahmet Bağçe
SONSUZA KADAR
Bendeki aşkın, ola ki;
Bir gün duygularının esiri olur da,
Beni özleminle baş başa bırakırsa,
Yaşattığım sevgini,
Beni yalnız bırakmayacak olan,
Sana olan sonsuz aşkım olacaktır.
Ahmet Bağçe
Sevgi, kıyısına esen deniz meltemi gibidir. Ruhuna esebilir, hayallerine esebilir, özlemine, yüreğine esebilir, esintiyi hissedebilirsin ama nasıl ve nereye estiğini bilemezsin..
Ahmet Bağçe
İKİNCİYDİN
Ben senin gözlerinde alfabeyi yeniden okudum,
Pembeleşen yüzünde renkleri tanıdım,
Düşüncem içinde ikinciydin,
İlkini sevseydim, seni düşünmezdim,
Demek ki; Seni seven yüreğimin tercihiydin.
Tozlu olduğunu bile bile yürüdüğüm yolsun benim.
Senin için, karanlığıma ışık olacak,
Bardağımda içecek suyum dedim,
Bana can, ruhuma, hayat verecek,
Nisan yağmurum dedim senden için.
Ahmet Bağçe
SEVDİM
Ben, sonra sen, birbirimizi kırdık, kırıldık.
Pişman değilmiş gibiydik ama seni çok sevdim.
Sessizliğime gömsem de seni çok özledim.
Aradım, gel diyemedin.
Hayır dedin haykırdın,
Taş bastım yüreğime,
Çekindim alışık sözler söylemeye.
Biliyorsun sana tutukluydum be güzelim,
Bendeydin, hayalimdeydin, özlemimdeydin.
Seni halen yüreğimden söküp atamadım
Hep ağladı gözlerim,
Çünkü bu gözler seni ağlayarak sevdi güzelim.
Ahmet Bağçe
Biz ikimiz, mavisini gökyüzünden alan,
Okyanusuna âşık deniz gibiydik.
Ve şimdi kıyısından ayrılamayan,
Birbirine uzaktan bakan adalar gibiyiz.
Ahmet Bağçe
YAĞMURDU KISKANAN
Hani hatırladın mı?
Okul çıkışında sinemanın önünde buluşmuştuk.
Gözlerimiz hasret giderirken,
Yağmur altında epey bir konuşmuştuk.
Islandık hastalanacağız demiştin,
Sana, asıl ıslak ve hastalanacak olan yağmur,
Çünkü o bizim aşkımızı kıskanıyor demiştim.
Ahmet Bağçe
DİYEMEDİM
Ve sonra seni tanıdım,
Dedim neredeydi bunca yıl,
Sessiz gece gibi sessizce geldin içime.
Düşlerime girdin, duygularımı alt üst ettin,
Söyleyemedim sana söylemek istediklerimi,
Yazmak istedim korktum, yazamadım,
Sonra şiirlerime döktüm sevgini kelime kelime.
Dedim, hadi sevmeyi bilmiyorsa aşk acısını ne bilsin.
Bu defa yük olmaya başladı sevgin sol tarafıma.
Yıldızları saydım hayalinin gelişinde,
Uyudum seni unutmak için,
Uyandığımda gene sen vardın hayalimde.
Ahmet Bağçe
Aşkla bakan göze, yanmasını bilen kalbe, sevgi yükü ağır gelmez.
Ahmet Bağçe
Bir tarafım deniz, bir tarafım rüzgâr,
Ve içimde sen.
Yüreğim yüreğine kulaç atarken,
Senin dalgalarınla boğuşuyor,
Kulaklarıma seni fısıldayan rüzgârdan etkilenmeyen,
Gözlerim, gök mavisi gözlerinden ayrılmıyor.
Ahmet Bağçe
Ben seni her şeyimle çok sevdim.
Ve seni kaybettiğim için üzgünüm.
Şimdi hatıralarınla avunan ben.
Anladım ki;
Seni unutamayacak kadar çok sevmişim.
Ahmet Bağçe
İçimde senli öyle büyük kasırgalar var ki;
Gönlüm sana aktı, aklım kayboldu,
Ve senli hatıralarım yerle bir oldu,
Bir tek hayalin sallanmadı bende kaldı,
Burak oda bende kalsın hayal etmesin başkaları.
Ahmet Bağçe
SİLİNMİYOR
Hayat güzel olmasına güzel ama,
Benim için güzelliğini bozan,
Senin için kurduğum hayallerim,
Gerçeklerden daha dalgalı, daha rüzgârlı.
Bazen beni unut diyorsun,
Bazen acı çektiğinden bahsediyorsun.
Sözünü tutup seni unutmayı,
Seni silmeyi denedim ama,
Yüreğimden izlerin silinmiyor,
Öyle zor ki;
Bu yürek yanarken,
Seni silmek ve unutmak imkânsız be güzelim.
Eğer sana acı veriyorsam mutlu ol.
Verdiğim bütün bu acılar seni özlediğimdendir.
Ahmet Bağçe
ANLAŞILMADIK
Evet anlıyorum,
Çünkü bir zamanlar bende anlaşılmak isterdim.
Hani büyüyorduk ya! Küçükken,
Merak ederdim büyükleri..
Onlarda çocuktu bir zamanlar,
Neden anlamazlar ki derdim bizleri
Dert ederdim her şeyi.
Ne fark etti ki şimdi,.
Büyüdükte anlaşıldık mı?
Geliştikçe örselendik, utandırıldık, acıtıldık,
Sevdik suçlu olduk,
İlgisiz kaldık kaba olduk,
Âşık olduk, manyak olduk, şıpsevdi oldu adımız,
Ne anlatabildik ne anlaşıldık,
Nede biz anlaşılamadığımızı anladık,
Kâğıt üzerinde kaldı sevdamız,
Ahmet Bağçe
Boş değil, dolu bardağım,
Aşkın demi beklerken acıdı çayım,
Tatsız içmeye alışık değilim,
Sun az biraz ballı tebessümünden,
Şu acımış aşkı tatlandıralım.
Ahmet Bağçe
GÖNÜL İŞİ
Göz, göze gelir bazen,
Çarpmayabilir de kalpler,
Gönül, gönül işine girmeye görsün.
Kalbin görmesini sağlar.
İşte o zaman kalp, kalbi görürken,
Göz de göze gelir,
Yeşerir gün yüzüne çıkan aşklar.
Ahmet Bağçe
ANLA
Seni suçlamıyorum.
Aşkın fukara,
Duygularım zengin olunca,
Sana kendimi ifade edemedim.
Bundandır gözlerimin sitemli çiçek açması.
Ahmet Bağçe
KÖK SALDIM
Unuttun mu? Bizi,
Yoksa yok mu? Saydın sevgimizi.
Hatırlamadığını bildiğim halde,
Bugünde bekledim seni,
Telaşım içinde dahi:
Unutmadım ikimizi.
Sendin veda eden,
Tükenen sevginle birlikte,
Sendin sevgimizi bitiren.
Hatıralarımızı andıkça zaman zaman,
Meyve veren ağaç gibi,
Şimdi sensizliğe kök saldım ben.
Ahmet Bağçe
UNUTUNCA
Saçıma bir ak daha düştü,
Sen unutunca beni.
Acıtır oldu,
Yarım yaşanmışlığın mutluluğu.
Gücünü ay ışığından almıştık,
Karanlığın içinde doğmuştu aşkımız,
Birlikte bakmıştık mehtaba,
Ve şimdi yalnızım yıldızların altında.
Ahmet Bağçe
Umut, istasyon gibidir. Gideni de bekler geleni de.
Ahmet Bağçe
Mücadelesini yarım bırakan kimsenin felsefesi, aracı yoldan eden patlak lastik gibidir.
Ahmet Bağçe
Âlim olmuş cahille bal yesen tat alamazsın ama adam gibi adamla soğan ekmek yesen ağzın dolu bal olur.
Ahmet Bğçe
MEHTAPDA SEVDİM
Ben seni mehtap da sevdim,
Duygularımı girdabına çekerken,
Bana aşk ışığını yansıttın.
Özlemini bıraktın,
Mehtabı bekleyen gece gibi,
Dalgasını bekleyen sahil gibi,
Yağmuru bekleyen toprak gibi,
Bende seni bekler oldum.
Ahmet Bağçe
YAĞMURUM OL
Her sabah uyandığımda
Gözkapaklarımda hayalin,
Açmak istemiyorum gözlerimi.
Gidiyor geri gelmiyor hayalin.
Bu defa kar yağıyor içime,
Duygularım dışarı çıkıyor.
Senden yağmurum olmanı istiyorum,
Dışarı çıkan duygularım girsin içeri..
Ahmet Bağçe
Anısı için saklanan eski gömlek gibi değilmiş,
Siyah beyaz fotoğrafımız bile kalmamış albümümüzde.
Bir hayatı yok etmişsin hatıraları yırtıp atmakla.
Demek ki, kaybolmuş bir anahtar kadar değilmişsim yanında.
Ahmet Bağçe
Bazen kırılır gönül, yara alır ya! Kaybolmak, nefes almak ister bazen. Merak edildiğini anladığı an rahatlar insan.
Ahmet Bağçe
Anlamıyorsa zorlama. Çuvalı su ile dolduramazsın.
Ahmet Bağçe
Bakma kabuk bağlayan dışıma,
İçim, bal dolu harnup gibidir.
Aldanma benim gülen yüzüme,
Akan gözyaşımı yağmur kıskanır.
Ahmet Bağçe
Çarpıntısının bir nedeni olan kalbe akıl akıl erdiremez.
Ahmet Bağçe
AŞKIMIZ
Ağlamanın gülmek kadar şifa olduğunu,
Sana âşık olunca anladım.
Hayal ettiğim aşk,
Seni tanıyınca sönük kaldı,
Çünkü sensizliğe yüreğim,
Gözlerimden önce dökülüyor ve diyor,
Biz ikimizin aşkı,
Sonsuza kadar sanat eseri gibi kalacak,
Bizi gören gözlere aşkımız,
Neden yaşadıklarının anlamı olacak.
Ahmet Bağçe
ÜJ BEŞ ASANLA ATÇE
-Gız Atce sana bi sır veremmi. Bak gimseciklere dime, dirsen var ya ani! ölünü gör.
-Adi len Asan diyiver lennn görolası bekliyem seniii. -Dur gızzz imdicek durvirecek galbiiim ağacık imdicek duracak gibi valla. -Akkatmı leennn Asannn. Ne diyivercen benee. -Of be Atce. Emme sabırsızsın dur biii. Bak kimseye dime temam mı? -Ben sağa! -Eeee! -Ben sağa var ya! --Eeee... -Sağaa dirimkine, ani varya ya! Garnım çok acıktı. Ani diyom bene bi ehmek arası bişele yapsan!
-Ölnüyün görüü Asannn……
Ahmet Bağçe
RUHUMUN BAHARI
Şimdi bir koşu uğrasan da baksan penceremden,
Kış’a girmeye hazırlanan sonbahar gibiyim,
Matem kokan odamın duvarında asılı bir tek resmin,
Masada yarım kalmış soğumuş kahvem ve ben!
Dertlenme, bekle buda geçer dese de içim,
Gözlerim damlıyor, acıyor içim,
Kayalar arasındaki yeşilliğini göremiyecek kurumuş çam gibi,
Bir daha seni göremeyeceğim diye korkuyorum.
Ve ben senden vazgeçmiyorum,
Belki dönüşünle en mucize fırsatım olabilirsin,
O vakit sana yüreğimle sarılacağım,
Tenime renk, ruhuma bahar, dudaklarıma tebessüm açacak,
Ahmet Bağçe
SIKICI GÜN
Bugün ne kadar sıkıcı bir gün.
Tepem atıyor, yüreğim yanıyor,
Üşüyor ayaklarım.
Gözlerim ne gördüğünü bilmediği bir noktada,
Defter sayfasını karalıyor kalem tutan ellerim.
Dilime ne demeli,
Oda konuşuyor işte,
Birde konuşulanı duymuyor işiten kulaklarım.
Karanlıksa dinlemiyor duygularımı,
Yar yanında tutamadığım zaman,
Yerinde sayıyor bu gece.
Çok sıkıcı bir gün çok.
Ahmet Bağçe
,
BEKLEDİM SENİ
Kaç gece geçti, kaç mevsim boy gösterdi,
Sen hasrete gideli,
Aşkın üzeri kabuk bağladı ama,
Sevdan yüreğimde kök saldı.
Öyle çok bekledim,
Öyle çok özledim ki seni,
Kök salan sevdamı yerinden sökmeye,
Gönlüm razı olmadı.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİNDEYİM
Ben gözlerinde hapsoldum,
Özgürce sende dolaşıyorum.
Ellerim ellerine değmese de,
Bana gözlerinin bakması yeter.
Anlamlı bakışlarının anlamı olmak,
Aşk bahçende rüyalara dalmak istiyorum.
Dokun istiyorum sevgisiz katılaşmış yüreğime,
Ümitsiz ve boş yanan yüreğim sönsün ıslak dudaklarında.
Ahmet Bağçe
HAYAL OLDU
Pınarından özlem akıtır buğulu gözlerim,
Dokundukça ıslatır ellerimi yaşlı gözlerim,
Hasretin arttıkça umutla yollarını gözlerim,
Baharı tükenmiş gönlüne kavuşmam hayal oldu.
Ahmet Bağçe
Sen beni unutabilirsin ama duygularımın gözü, hayalini gördükçe, seni unutmam mümkün değil.
Ahmet Bağçe
CAN SİMİDİM
Bazen öyle çok düşünceler içinde yüzüyorum ki,
Boğulacak gibi oluyorum,
Ve senin hayalin önüme gelince,
Hayaline can simidi gibi sarılıyorum.
Ahmet Bağçe
Gündüz yüreğime, gece hayalime esen duygularım gibisin.
Bazen denizden esen deniz meltemi gibi ruhumu rahatlatırken,
Bazen karadan esen kara meltemi gibi donduruyorsun.
Ahmet Bağçe
Kişi kendinde oldukça hayatın içindedir, çünkü hayat kendinde olana güzeldir.
Ahmet Bağçe
HAYALİM SÖNER
Benim gibi bakarsan gözlerime,
İçime ruhun girer,
Gözlerimin içinde gezersen,
Yüreğimde güller açar kokun siner.
Sen ağlarsan,
Gözlerimin feri söner duygularıma gece girer.
Göremem sonra seni
Hayallerim bir bir söner.
Ahmet Bağçe
SEN BENİM
Belki sana canımı veremem ama,
Sen benim canım gibisin.
İnanıyorum bir gün beyaz bakarsın,
Siyah baktığın bu kalbe.
Çünkü sen benim,
İlk kez birinin sevdiğini kendimde gördüğümsün.
Ahmet Bağçe
Öfke yer değiştirdikçe aklın, aklı karışır, duyguların esiri olur.
Ahmet Bağçe
HASRETİM İŞTE
Çölde kumun suya hasreti gibi hasretim sana,
Düşündükçe duygularım yoğunlaşıyor tek noktaya,
Sana doğru kalbimin ritmi artarken,
Ara veriyorum geceleri uykularıma.
Bazen özlemini gözlerimden akan yaşa,
Bazen hayallerimdeki gülümsemelerime saklıyorum.
Ve korkuyorum, bu kalp sana yanıkken,
Senin başkasına âşık olacağına.
Ahmet Bağçe
İÇİMDEKİ SONBAHAR
Sen benden koptuğunda,
Sonbaharı yaşadım.
Hani dalından düşen yaprak gibi,
Bende düştüm gönlünden,
İşte o zamandır sen yağıyor gözlerim.
Yaza göz kırpan sonbaharı,
İçine çeken kış gibi,
Soğuk yağıyorsun içime.
Ahmet Bağçe
Sana Leyla’m desem,
Kıskanır mı? Mecnun beni.
Feryat’ın Dağından feryat etsem aşkımı,
Duyarmısın sesimi.
Ahmet Bağçe
Ağırlığım ikramımdan, suskuluğum dostlarıma saygımdandır. Minderimin başköşede olması ise bana verdiğiniz değerdendir.
Ahmet Bağçe
Ben kendi mezramda akarken, sana rastladım ve doğru yolda olduğumu anladım. Yoluma gelsen de yüreğine su gibi aksam.
Ahmet Bağçe
BEKLEMEK
Deli dediler, bakıp geçtiler,
Bu istasyonda ne bekler diye güldüler.
Trenin istasyona geldiğini düşünemediler,
Belki bir beklediği vardır diyemediler.
Beklenen belki gelecek belki hiç gelmeyecek,
Ama hasreti olan, sevdası ve geleceğine özlemi olan,
O anın şikâyetçisi olsa da bekleyecek.
Çünkü hayat beklemekten ibarettir
Ahmet Bağçe
OYSAKİ
Kaç kez gözlerinin içine hapsettim kendimi,
Kaç kez duyarsız gülüşlerin içinde boğuldum,
Kaç kez yuttum yürüdüğün yolların tozlarını,
Oysaki ben çiçekler içinde büyütmüştüm sonsuz sevgini.
Ahmet Bağçe
Kendinizi dinlemeyin, dinletin. Huzur senin, huzursuzluk onların olsun.
Ahmet Bağçe
KALBİMİN SAHİBİ
Kalbimi sende tut,
Arada dinle sohbet et.
Dışarıya salma belki üşütür,
Belki sıcak çarpar,
Ne bileyim adres bulamaz belki,
Kaybolur, üzülür, gözyaşı döker.
Çünkü o kalp bir tek seni biliyor,
Seni seviyor ve senin için atıyor.
Ahmet Bağçe
Hangi sözlerden,
Hangi cümlelerden süzüldün geldin,
Masal gibi okunursun gözlerimde,
Gecenin içinde yıldız kayar ya! Hani,
Yıldız gibi kaydın içime.
Ahmet Bağçe
Benden çok yüreğime sor seni, günü sessizce geçiyor da, gecesi sensiz geçmiyor.
Ahmet Bağçe
Hayalleri çok olduğu kadar yalnızdır insan.
Ahmet Bağçe
KAHVE
Kalabalık içinde çay içmektense,
Yalnızlık içinde kahve içmeyi isterim,
Çay içerken kalabalığa uyarken,
Kahve zaman yolculuğu yaptırıp,
Beni sana götürüyor,
Severek dinlediğim müzik,
Zevkle okuduğum kitap gibi oluyor.
Ahmet Bağçe
SENİ GİYİNDİM
Bugün seni giyindim, biliyormusun,
Yakıştığını,
Kalplerimizin birbirine aşkla çarptığını
Aynı duyguları taşıdığımızı söylediler.
Birde senin çok güzel olduğunu,
Sonra harika bir güzelliğe sahip olduğunu dediler.
Ahmet Bağçe
Sonra düşüncelerimin altında tüm düşüncelerimi bulunca bir düşünce sardı beni. Meğer ne çok düşünceliymişim.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİK
Ve senin güzelliğin olmasaydı,
Yalnızlık örterdi gecelerimi,
Gün doğardı, sabah olurdu,
Hiç mi hiç göremezdim hayalini.
Her rüzgârın ardında bir arada buluşan,
Yağmur getiren kara kara bulutlar,
Teğet geçerdi gözlerimin önünden.
Oysaki şimdi, özlüyorum bulutlara gizlenmiş güzelliğini.
Ahmet Bağçe
SEN
Seni hayal ederek çizdiğim resmini izlerken,
Hayalini özlüyorum ve anlıyorum ki,
Seni çok seviyorum.
Çünkü sen bitmesini istemediğim hikâyem,
Tekrar tekrar dinlemek istediğim masalım.
Kalbimin bütünü, nefesimin tamamı,
Ve hayalimde oluşan sevdamın anlamısın.
Ahmet Bağçe
Ben gülerken ağlayan gözleri severim. Çünkü o gözlerde mutluluklar ile acılar gizli ve bana ait yaşanmışlıklar var
Ahmet Bağçe
Ne zaman kadehimi doldursam yalnızlık, aşkın ve hayalin misafirim olur. Zalim hayat, seni sensizleştiriyor bana.
Ahmet Bağçe
PİŞMANLIĞIM
Sonra en büyük pişmanlığım, farkında olmadan pişmanlık içinde boğuluşumdu. Çünkü her kolunu uzatanın elinden tuttum bu yüzden boğulan ben oldum.
Ahmet Bağçe
Ve şimdi damağa burukluk veren şekersiz çay gibi, yüreğimde demleniyorsun.
Ahmet Bağçe
Biraz ağlayınca kabaran hislerim kucak açtı yalnızlık uykusuna. Uyku salladı ben ağladım
Ahmet Bağçe
BIRAKTIĞIN YER
Aldandım mı? Yoksa,
Seni güneşim sanıp yanmıştım.
Bugün özlemin içinde,
Gölgende ter döküyorum.
Şayet bir gün özlersen beni,
Bıraktığın yer, unutulduğun yer olur.
Ahmet Bağçe
Bazen öyle çok yazacaklarım oluyor ki,
Kalemimi ne zaman elime alsam,
Aklım hayaline kayıyor,
Unutturuyorsun bana yazacaklarımı.
Ahmet Bağçe
Ben sana suskunsam, suskunluğum,
Hayalimde seninle çok konuşmamdandır.
Sen benden kaçıp uzaklaştıkça,
Aşkın beni, hayaline yaklaştırıyor.
Ahmet Bağçe
Hayatta bazı yaraların kapanması için, Zamandan fazlasına ihtiyaç oluyor insan..
Gönül gitmek ister bazen, aldığı acıların ıstırabından özlem içindir zaman zaman.
Sevilmek ister ama yüreğinin sancısından sevmekten vazgeçmek İster bazen
Ahmet Bağçe
Hayatta bazı yaraların kapanması için, Zamandan fazlasına ihtiyaç duyar insan..
Gönül gitmek ister bazen, aldığı acıların ıstırabından özlem içindedir zaman zaman.
Sevilmek ister ama yüreğinin sancısından sevmekten vazgeçmek İster bazen
Ahmet Bağçe
O TABLODUR
O yar, öyle bir kalemdir ki; Yazmasını bilen için, bazen aşktır, bazen ağacında mis gibi kokan bir gül, elmastır bazen, el uzatınca mesafedir, hasrettir, tablodur Mona Lisa gibi seven bir kalp için. Vazgeçilmez bir eserdir kısacası.
Ahmet Bağçe
Öyle güzel kokuyorsun ki,
Çiçeğinin özü,
Ciğerlerimi dolaşırken,
Ben sarhoş oluyorum.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİN
Bugün yine seni andım,
Gözlerimin önünden geçti,
Gülerken hasrete boğan,
Baktıkça bakmak istediğim,
İçine doğduğum yeşil gözlerin.
Ahmet Bağçe
SABAH GÜNEŞİM
Gecemin durgunluğu, sabahımın güneşi,
Dalgalara göğsünü geren kayalar gibi,
Hasretine göğsümü gerip,
Gözlerim, kurumaya yemin etmiş,
Sahilin ıslak kumları gibi.
Hayalimde senli olurken,
Sensizlikle geçen her zamanımda,
Geceleri gölgesini arayan ağaç gibi ararım seni..
İşte benim hasretim,
Bana bıraktığın kokunu içime çekiyorum da,
Sensizliğini çekemiyorum.
Benim için hayat,
Nefes, su ve sensin.
Ahmet Bağçe
AKLIMDA DOLANIR
Gecenin içine gizlenmiş,
Yüreğime doğan güneşim.
İlkbaharımda içime açan papatyam,
Sonbaharımda ruhumu okşayan güz çiçeğim.
Keşke taş olup, başıma düşmeseydin,
Bulut gibi zihnimde dolaşmasaydın,
Yüreğime oturdun, aklımda dolanır,
içime içime yağarsın.
Ahmet Bağçe
Çok zaman hayat yanıltıyor insanı. Çünkü yaşam içinde mutlu olanların, mutlu olmadıklarını gördüm.
Ahmet Bağçe
BUĞULU GÖZLER
Unutulmuşluğa yelken açan anıları hatırlatan,
Ve en anlamlı bakışları olan gözlerini,
Başka kimde görebilirim ki.
Tılsımlı mı? Sende ki, o buğulu gözler,
Baktıkça çoğalsın istiyor,
Tekrar tekrar doğası geliyor gözlerinde gözlerim.
Ahmet Bağçe
GREV VAR
Bu kalpte aşk grevi var.
Yavaş yavaş yanaşacağım kalbine.
Usul usul dokunacağım gül yüzüne.
Uzun uzun bakacağım gözlerine.
Ve sessizce anlatacağım seni sevdiğimi.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİM MİSAFİRİN
Yaza el sallayan bir sonbahar akşamı,
Tutuklu kaldı gözlerim gözlerine.
Tatmak istiyor bu gönül özgürlüğün tadını
Kır zincirini bir tebessümü yeter dudaklarının.
Ve sonra affet âşık olmuş olan duygularımı,
Sarıl özlemim misafir olmuşsa duygularına,
Kelimeler çaresizce dökülüyorsa dudağımdan,
Ziyan olmuş bir aşkın resmidir as gönül duvarına.
Ahmet Bağçe
SOĞUK NELERE KADİRSİN
O gün dere kenarında yalnızdın, çok kişilik kanepede tek kişiydin, müsaade istedim buyur ettin. Sığ yerleri buz tutmuş derenin akıntısına dalmış bakıyordun. Soğuk içine işlemiş gibiydi. Birbirini ısıtmaya çalışıyordu ovuşturduğun ellerin. Üşüyordun, ağzından çıkan buharı boşa salmak istemiyor avuç içlerine üflüyordun. Önceleri garip gelmişti bana, geçiriyordum aklımdan, gitseydi ya evine, neden oturur soğukta dere kenarında. Eh bende senden farklı değildim, dere kenarında bende oturuyordum soğukta. Bir an şaşkınlık içine girdim. Sen mi? Ellerimi tuttu, ben mi? İstemeden kavradım ellerini. Ovuşturmaya ve uflamaya başladık ikimizde ellerimizi, sıcak alış veriş oldu bir an birbirimize. Sonra birden başın omzuma yaslandı, saçların deniz dalgası gibi gözlerimin önüne vuruyordu. Kumsalda sandım birden kendimi. Dalgalarla buluşan, sörfçü benzeri. Şimdi çay kafesinde olsaydık dedim, ne bahaneler geçecekti aklımdan, türlü oyunlara başvuracaktım ellerini tutmak için, şimdi o gün anılarda kalırken elimde kaldı ellerin. Soğuk sen nelere kadirsin.
Ahmet Bağçe
Aydınlıktan korkan yetişkinler, karanlık içinde yolculuk yapan nesillerin yetişmesine zemin hazırlarlar.
Ahmet Bağçe
İçimdeki beni, senden eden özleminden gülümsemek gelmiyor içimden.
Ahmet Bağçe
Sen bana sevgini göster ki; Bende sana duygularımı ifade edeyim. İşte o zaman sevgimin sonsuzluğunu göreceksin.
Ahmet Bağçe
İşte ben, böyle bir akşam vakti sarhoşken sevdim seni. Çünkü seni her gördüğümde güzelliğin sarhoş ediyor beni.
Ahmet Bağçe
Sen ki, duygularımın içinde yanan hasret çekirdeğim,
Denizin serinliklerinde dahi hasretin yakarken,
Armağan ettiğin özleminin yoksuluyum ben.
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ İŞTE ÖYLEYİM
Şöyle içi yanar ya! İnsanın,
Hani daralır ya! Bazen,
Gözleri dolar da, ağlayamaz ya! Hani,
Birini bekler gibi olurda,
O beklediğinin gelmeyeceğini bile bile,
Gözleri kapıya ıslak bakar ya! Hani,
Saat gece yarısını beş geçtiği halde,
Sensizlik geçmez ya! Hani.
Hani âşık gibi, sevdalı gibi olur ya!
İşte ben öyleyim şimdi.
Ahmet Bağçe
Geceyi sensiz yaşamak ıssız sokakların karanlığı gibi olsa da, umutlarım ateş böcekleri gibi ışıl ışıl.
Ahmet Bağçe
Benim senin için hissettiklerimi sana hissettirdiğim an bana sevgini hissettir ki; Özlemimin son noktası olsun.
Ahmet Bağçe
Papatyaya da dargınım, seni ne çok sevdiğimi bildiği halde, son yaprağı sevmiyor diyerek koptu geldi elime.
Ahmet Bağçe
Ben seni delicesine sevmiştim. Gözlerine bakınca seni gözlerimden dahi kıskanırdım da yanardı yüreğim. Oysaki şimdi dost bile değiliz.
Ahmet Bağçe
Hiç beklemediğin anda, imkânsız dediğim bir yerde karşıma çıkma ne olur. Kalbim durabilir.
Ahmet Bağçe
Anladım ki; gözlerine hasret kalan gözlerimin gözyaşları içinmiş bu yüreğin alev alev yanması.
Ahmet Bağçe
Aşkın gözyaşlarımda açan bir çiçek, sana her gün bu gözler aşkın için nice çiçekler açıyor.
Ahmet Bağçe
SANA BAKTIĞIMDA
Neden sana baktığımda gözlerini kaçırıyorsun diyorsun ya!
Evet, kaçırıyorum.
Sana her baktığımda,
Gözlerinin içine gizlenmiş güzelliğini görüyorum,
O an göğsüm yukarı çekiliyor,
Nefesim daralıyor,
Yüreğim ip atlıyor kafesinde.
Ahmet Baağçe
GÜLÜVER
Sen ömrümün senin olmasını istedin,
Bende olmasın demedim,
Ömrün senin olsun.
Gülmeyi unutan gözlerime bir gülüver.
Gülüverişini kopya çeksin gözlerim.
Bir birimize hep gülüverelim.
Ahmet Bağçe
Ona kitap gibisin birlikte bir çay içelim mi? Dedim, önce beni bir oku, sonra kahve içelim dedi. Oku oku bitmiyor.
Ahmet Bağçe
Onlara masal gibi bizi anlatmışlar, Şimdi bana bizi anlatıyorlar, Yaza el sallayan sonbahar gibi sevmişim seni.
Ahmet Baüğçe
Bildiklerimiz yâda bilemediklerimiz iç halimizi, duygularımızı belirler. Çok bilirsen sana birileri ukala der kızar, az bilirsen kendine kızan sen olursun.
Ahmet Bağçe
Yaşlılık geride kalan yılların tecrübe sahibi ustalığıdır.
Ahmet Bağçe
Göremiyorum yağmurun sisinden gözlerini,
Denize gizlenmiş büyülü yakamoz gibisin.
Ay veya şehir ışıklarının denize yansıması gibi,
Yüreğime bir başka, gözlerime bir başka güzelsin.
Ahmet Bağçe
OKUL YILLARIM
Okul yıllarımı andıkça bir ürperti girer içime,
Derslerin hamallığı sıkmıştı beni iyiden iyiye.
Sonra üzerimde öğretmenin gözleri,
Verdiği müjdeyle sınav stresi.
Ne çok uykum gelirdi sayfalarını açınca kitabın,
Hayallerim olurdu doludizgin ders çalışırken.
Okul yıllarımı düşündükçe hüzün basar içime,
Ne çok isteklerim olurdu o vakitler,
Başımda fötr şapka, kolumda asılı baston,
Boynumda yaprak gibi kravat,
Sildikçe parlayan siyah pabuçlar.
Ve sonra ben olmuşum adam gibi bir adam,
Ahmet Bağçe
SEN ŞEHİRSİN
Büyük bir şehirsin sen benim için.
Yüreğini dolaşırken yorulurum bitmeyen güzelliğini,
Bağların, bahçelerin toprak kokar,
Ana kokar, yar kokar.
Koklarken İncinir yüreğim incitirsem seni.
O güzel bakan gözlerinin pınarları,
Akmasın kuru kalsın,
Sana da yeter bana da yeter benim gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
Ortada alevlenen bir aşk varsa, közünde, hayaller, ardında özlem dolu sözlerle akan gözyaşı ve yanan bir yürek vardır.
Ahmet Bağçe
KİTLİYİM
Ben sana kitlenmişken,
Hissetmiyor mevsimleri yüreğim.
Kış neymiş ki,
Ben sana donmuşum,
Açtırmıyor ilkbahar rüzgârı,
Çünkü İçim sana açılmış,
Yakmıyor yaz sıcağı, bu yürek sana yanmış,
Sana dökülüyor sözlerim sonbahar yaprakları gibi.
Ahmet Bağçe
SEN DÜŞÜN
Bana çirkinsin dedin ya! Olsun,
Ben kendimi görmüyorum onu sen düşün.
Ve çirkinliğimi diken gibi gör beni gülüm diye sev.
Benim sana olan aşkım çölde yağmura hasret kum gibidir.
Hem seni çok çirkin seviyorum, çıldırtırcasına sevdiğim.
Ahmet Bağçe
Arzu dolu dudakların titreşimdeyken,
Beni benden etti gözlerime bakan gözlerin,
Gülkurusu rengine dönüştü yanaklarım.
Üstüme üstüme geldi yağmur yüklü bulutlar.
Ve kalbim aşk kavgasına tutuştu kalbinle.
Ahmet Bağçe
Senin için dalgalanan gönlüm, elbet durulacak bir gün. Ve o zaman umursamayacağım üzerime yağan yağmuru.
Ahmet Bağçe
GÜZEL SEVSEYDİM
Keşke seni güzel diye sevmeseydim,
Güzel sevseydim,
İşte o zaman pembe olurdu hayallerim.
Belki, sende beni severdin.
Güneşin batarken getirdiği gece gibi şimdi içim,
Doğarkenki getireceği aydınlığı,
Seninle yaşamayı isterdim.
Ahmet Bağçe
BEN SENDE OLUNCA
Sana diyorum,
Senden bana doğru hep bir esinti var.
Yüreğim kıpır kıpır biliyormusun.
Ellerim tutuşuyor,
Gözlerim, gözlerine takılıyor,
Düşüncelerimde sürekli sen varsın,
Aklım senden gelmiyor.
Kalbim, yüreğim aklım sende olunca,
Ellerim, kollarım işe yaramıyor,,
Nefes nefese kalıyorum,
Zihnim çözülüyor,
Çok kolay dökülüyor dilimden heceler.
Ahmet Bağçe
Ağlayamadı m çünkü ağlasaydım, gözyaşlarımın arasına gizlediğim aşkın, akıp gidecekti gözyaşlarımla birlikte.
Ahmet Bağçe
KEŞKE
Susamıştım da sana kana kana bakmıştım ya hani,
Oluk oluk akan güzelliğin içinde boğulmuştum,
Sonra yavaş yavaş ölmüştüm ya hani,
Keşke yüreğine gömseydin beni,
Sen bana tükenmiş, bitmiş gibi,
Ben sana ölmüş gibi olsaydık.
Ahmet Bağçe
Bütün insanlar kitap gibidir. İçinde nelerin olduğunu bilmek ve anlamak için önce okumak gerekir.
Ahmet Bağçe
Umudumu sildin geçtin,
Hayal bıraktın dünden bugüne.
Önümüzdeki yıllar da öncekiler gibi,
Bölünmüş dört mevsime.
Son bahar kışa, kış ilkbahara göz kırpar.
Ahmet Bağçe
Nezaket, kendi iyimserliğinden başkalarına harcadığın düşüncedir.
Ahmet Bağçe
ANLADIM
Sonra ben seni düşledim,
O kadar çoktun ki, zihnimde,
Yıldız toplulukları kadar,
Aynaya baktım, bir ben varım,
Birde yalnızlığım.
Anladım ki, sen benden kopmuşsun,
Bende halka olmuş zincirlerinden.
Ahmet Bağçe
Üzeri tozlanmış yılların pası olan yüreğimin masasını silmiyorum allerji etmesin diye. Anlatmaya kelimelerin bile yetmeyeceği kırgınlıklarımın hepsi dündü ve geçti deyip susuyorum.
Ahmet Bağçe
Hayat ben sevince değil, sen sevince güzel.
Ahmet Bağçe
YARIM AŞK
Yeşil ve puslu bir haziran havası var sende,
Yüzünün ve kumsalının tadı yok,
Mutlulukla hüznü birlikte yaşatıyor mavi gözlerin,
Bakışların umut vermiyor seven gözlere.
Duyguları sönmüş âşıklar gibi karanlık dağıtıyor,
Yardımcı olmuyor yarım aşk içindeki sevgililere.
Bu mavi gökte bulutlu günün ömrü pek uzun sanma,
Sabahı başka, gün ortasını bir başka aydınlatan güneşi de var.
Ahmet Bağçe
Kapat gözlerini, sonsuz aşkımın gölgesinde, birlikte dinlenelim.
Ahmet Bağçe
O çöplüğe attığın benim kalbimdi. Orada bırakamazdım.
Ahmet Bağçe
O gün bana galiba hasta olacağım demiştin,
Bende sana hasta olan sen değilsin yağmur.
Bak bizi kıskandı nasılda ağlıyor demiştim.
Ahmet Bağçe
O elimden tutmadı, sürükledi getirdi bu yaşa, sen tutarsan elimden, çocukluğumda kalırım.
Ahmet Bağçe
O rüzgâra söyle, sürüklesin beni senin oraya, şu aralar öyle ihtiyacım var ki, sana doğru esmeye.
Ahmet Bağçe
AÇARMISIN
Bir hoş geldin dermisin,
Rüyalarımın ardından,
Söz dinlemeyen kalbim bu gece
Yüreğinin kapısının önünde,
Açarmısın yüreğinin kapısını,
Bir hoş geldin dermisin,
Hasret kokan yüreğime.
Ahmet Bağçe
Nerden bileceksin. Okyanusun derinliklerinde rastlanan Yumuşakçalardan İstiridyedeki İNCİ gibidir gönlümde yaşattığım.
Ahmet Bağçe
Ne kadar sevdim bilmiyorum. O kadar çok sevmişim ki, deryalara aksa taşardı. Küçücük yüreğime nasıl sığdın.
Ahmet Bağçe
Aslında üzülmedim, arkasından uzun uzun baktım ve sonra gitti dedim. Lakin gözyaşlarıma hâkim olamadım.
Ahmet Bağçe
Dülger gibi, odun kesip kereste biçiyorsun. Beni anlamadın. Gidersen üzülürüm, ama gidersem yüreği yanan sen olursun.
Ahmet Bağçe
Seni bir türlü anlayamadım. Yaz kapıya dayandığı halde, kışa göz kırpan ilkbahar gibisin.
Ahmet Bağçe
Ey! Benim gözüm, sana bakan o ahu gözlere benim baktığım gibi bakan olursa, o bakan gözleri kör ederim.
Ahmet Bağçe
KARŞILIKSIZ
Biraz umutsuzluk,
Birazda karamsarlık
Üzerine azda yalnızlık,
İşte ortaya karışık sensizlik.
Sen az biraz su serpseydin,
Ben, benzin olur harlardım,
Sevgini güne çıkarsaydın,
Ben güneşinde yanardım.
Ahmet Bağçe
NE MUTLU
Sonra en büyük zevkinin ağlamak olduğunu söyledi,
Şok oldum ve sordum.
Neden dedim.
Dedi tüm isteğimi Allah’ım kabul etti,
Yüreğimden şükrediyorum,
Gözyaşlarımı zevkle akıtmam ondan.
Ahmet Bağçe
Benim yüzümde bir gülücük ol. Yüreğime senin heykelini dikerim.
Ahmet Bağçe
Cebirde x’e verilen değer y nin değerini de bulur. x gibi değeri bilinmeyene değer verki, y gibi değerin belli olsun.
Ahmet Bağçe
MUTLU OLMAK İÇİN MUTLU EDİN.
Gençlerimizi düşünüyorum, okumuş gençlerimizi. Bazen kendi gençliğim aklıma geliyor, yani okumuş olduğum anki gençliğim geliyor. Çok isterdim o zamanlar bana öğüt verenim olsaydı ama yoktu. Dini bilgisi olmasa da, hayat tecrübesi olmasa da, görmüş geçirmişliği olmasa da, yarım yamalmakta olsa öğütler verseydi. Biliyormusunuz bir annem, bir babam olmadı benim. Küçük yaşta anne ölünce baba yok oluyor. Hani derler ya! Getir ananı olayım baban diye. Çok doğru bir söz. Anne olmayınca hayatta olsa da öğüt verecek bir baba olmuyor. Hayatta olduğu halde babası olmayan şanslı çocuklardan biri olarak büyüdüm ben. Önümde bir büyüğüm, olsa, bana işte şöyle yap, şu yoldan git, saygılı ol, bir büyük bir şeyler söylerse tut yâda tutmasan da dinle, demesini isterdim. Gençler size bir şeyler anlatan büyük dini konularda bilgisi yoksa da, o birilerinden dinlediğini anlatıyordur, kıssadan hisse gibidir anlattıklarını dinleyin. Sevgili gençler yarın sizde anne, baba, torun sahibi olacaksınız. Size bir şeyler anlatanı cahilde olsa dinleyin. Dinlemek istemediğiniz anne veya baba veya her kimse size hazır malzeme veriyor. Bunun farkında olun. Çocuklarınıza anlatacağınız en önemli şeylerdir bunu bilin, ileride anneanneniz, yâda babaanneniz veya dedeniz şöyle derdi gibi çok güzel malzemeden mahrum olmayın. Çünkü çocuklar hayattan göçüp giden nenelerini dedelerini ve onların sözlerini merak eder ve ilk ağız sizden isterler ve dinlemekten sevk duyarlar aynen sizlerin zevk duyduğunuz gibi. Onları yani önünüzdeki büyükleri mutlu olmak için mutlu edin.
Ahmet Bağçe
Bahçe çiçeksiz olur mu?
Aşka hesap sorulur mu?
Olmazsa bağda çiçekler?
Bülbül mutlu olur mu?
Ahmet Bağçe
İÇİM DARALIYOR
Hafif rüzgâr ve ardından sicim gibi bir yağmur,
Toprak mis gibi kokuyor,
Yapraklardan damlayan yağmur taneleri,
Ve aralarında gizlenmiş kuşlar,
İçim daralıyor, bende bir hüzün, bir burukluk var,
Dinlediğim eski bir şarkı geliyor aklıma,
Sanki seni davet ediyor kalbime dokunan damlalar.
Yağmur sesi arasında kuşlar sessiz ben yalnız.
Ahmet Bağçe
Mutlu olmak isteyen insanların ödülü yalnızlıktır.
Ahmet Bağçe
HİKÂYEYMİŞ
Demek ki, aşkın kum üzerine yazdığın bir hikâyeydi,
Okudum, kalbinde yerimin olmadığını anlayana kadar.
Ben sende biraz yalnız, birazda kimsesizmişim onu anladım,
Şimdi sana günbatımına doğru kış vakti gibi soğuk bakıyorum.
Sen aşkın tuzağında mutsuzluğu mutluymuş gibi yaşarken,
Ben seni, mahkûmun özgürlüğünü beklediği gibi bekledim.
Biz ayrı sabahlarda uyanıp, aynı gökyüzünün akşamını izlerken,
Gördüklerim hayallerimin, umutlarımın karanlık geceleriymiş.
Ahmet Bağçe
Hatırlıyorum da o gün son patatesimi sana bırakmıştım,
Özverimi göresin seni ne çok düşündüğümü bilesin diye.
Ve hatta öykümün adını son patates koydum.
Ahmet Bağçe
Kar yağıyor içimdeki şehre,
Umutsuzluk buz tutmuş,
Donduruyor geleceğimi.
Ne kadar ısıtmaya çalışsam,
Çözülüp erimiyor,
Buz içinde içimdeki bu şehir.
Ahmet Bağçe
Yabani otlu ve dikenlidir benim aşk bahçem,
Dertlendiğim de, olur, mutluluğumda olur bazen.
İçine ektiğim duygularım çürüse de domates gibi,
Bir öğretmen gibidir duygularım, dinlemeyi de öğretir sabrı da.
Ahmet Bağçe
PARAMPARÇAYIM
Önce ellerindeki buruşmuş mendili uzattı,
Sen benim en büyük zaafımsın dedi,
Sonra kapattı gözlerini,
Büzüştürdü titreyen dudaklarını.
İşte o an paramparça oldu yüreğim,
Bu nedenledir yüreğine olan ziyaretim.
Ahmet Bağçe
Bir köyün, bir şehrin kültür seviyesini, o beldenin ana merkezini oluşturan cadde ve sokakları gösterir. Yapıtları bakımlı ve geçmiş yüzyılı konuşuyorsa halkı, hatırı sayılır seviyede olduğunu. Bu günü canlandırıyorsa teknoloji çağı yakalanmış bilinçli halkın yaşadığını, ısı kalorisi düşük mayıs kokuyorsa o beldede halen cehaletin kol gezdiğini gösterir.
Ahmet Bağçe
Öyle karşıdan bakınca seni yaralamışım gibi algıladım, sonra yüreğime dönüp baktım, asıl yaralanan ben olmuşum.
Ahmet Bağçe
Eserken kök söktürüp, dal kırmayın ki, bir dahaki esintin beklenir olsun.
Ahmet Bağçe
BAZEN
Bazen kelimelerin yutulduğu,
Korkularımın perdesini açtığı,
Gözlerimin ışık saçtığı anlar oluyor,
Sen aklımı ziyarete geldiğinde.
Hayalimde bile o kadar güzelsin ki;
Okyanuslar dahi kıskanıyor güzelliğini.
Ve ben hayalinin karşısında bile,
Heykel gibi oluyorum.
Anlamsız gelen şiirler anlam bulurken,
Ruhum daralıyor yağmur damlalarından,
Dans ettiriyor buz üzerine düşen karlar.
Ve senin buğulu gözlerinle,
Uyanmak istiyorum uykularımdan.
Ahmet Bağçe
RÜYAMA GELDİN
Bugün yine rüyama geldin,
Dün geceki gibi,
Başını omzuma koydun,
Ellerimse ellerindeydi.
Benden bir masal anlatmamı istedin.
Bende sana seni anlatmak istedim.
Ve seni sana anlattım,
Öyle güzeldin ki;
Övgülerimi dinlerken uyudun rüyamda.
Ahmet Bağçe
Aşk geliyorum demez, gözler gördüğü an, gönül suyu yüreğe akarken beyinde şimşekler çakar.
Ahmet Bağçe
SENİ GÖRÜNCE
Sonra en büyük hazımsızlığı yaşadı yüreğim,
Gün batımında bir el tutuyordu ellerini.
O an söndü gözlerimdeki ışık,
Sustu duygularımdaki müzik.
Sensizlik kokmaya başladı solan çiçekler,
Yargılanıp yalnızlığa hüküm giydi yüreğim,
Sessizlik geldi ziyaretime
Ve haz aldığım müzikte kaybetti benliğini.
Ahmet Bağçe
Aşk gösterince yüreğime yüzünü,
Bir kenara bıraktım huzuru.
Ve göğsüme bastıkça aşkın ağırlığı,
Ruhumla alay eder baharın kokusu,
Ahmet Bağçe
O kadar güneş doğdu ki, geçen zaman içinde üzerimize. her günbatımı o günü dün diye anımsattı bize..
Ahmet Bağçe
Bazen sevildiğini bilmek, yaşamanın nispeti sonsuzluk olan katma değeridir.
Ahmet Bağçe
Gönül yem arayan bir kuş gibidir. Sevilmek için hayallere uçar, sevmek için yüreğe döner.
Ahmet Bağçe
Üzgünlüğün, mutluluğun ve öfkeliliğin bedeli ağırdır. O an ki, duruşun yaptırımları dürüst insanın harcı değildir.
Ahmet Bağçe
NİSAN YAĞMURUM
Bulutlar her ağladığında,
İçimi ıslatıyor,
Dudaklarından dökülen,
O iki hece, bir kelime,
Damlıyor yüreğime.
Çıkmıyor hiç aklımdan.
Sen benim ilk göz ağrım, unutamadığım,
Nisan yağmurum.
Ahmet Bağçe.
Haftaya kalbimi sana bırakacağım pek eziyetli değil. Onu sev, yalnız bırakma, ha birde sırtını dönme çok mutlu olur.
Ahmet Bağçe
Para mutlulukla boy ölçüşemez, para bozulur ve harcanır. Mutluluk duyumsanan sevinç, yüreğe bahşedilen bir ödüldür..
Ahmet Bağçe
Her ateşli hastalığın ardında nice fırtınalar gizlidir.
Ahmet Bağçe
NEREYE GİDELİM
Ta şoralara oturmuştuk bir zamanlar,
Yeşeren topraklar üzerine,
Sen vardın, gönlümdeki vardı, onlar vardı yanımızda,
Şimdi hepsi bir bir dağıldı gitti,.
Desene yüreğim,
Kaç zamandır yalnızız buralarda,
Biz nereye gidelim.
Ahmet Bağçe
Ben senin sevdana daldığımda boğuldum, büyük sularda boğulmama gerek mi? Var.
Ahmet Bağçe
BAK GÖZLERİME
Her şey bitti diyorsun da,
Neden hayallerinde bana geliyorsun.
Öyle karmakarışık bir halde olduğumu düşünüp,
Gözyaşlarını döküyorsun.
Sırtını dönmeye çalışma,
Aşk böyledir işte.
Sırt ver bana.
Bir zamanlar baktığın gibi,
Öyle güzel bak ki; Gözlerime,
Sevmek değil,
Senin için ölmek nasıl bir şeymiş,
Oku gözlerimin içinden.
Ahmet Bağçe
Sineye çekersen, tokat atan eli öpersin.
Ahmet Bağçe
Küsmek için bir olayı ateşlemek yerine, ateşlenmiş bir ortamı söndürmek gerekir. İllaki olay ateşlenmek isteniyorsa, benzin yerine su döksen söndüremezsin.
Ahmet Bağçe
Sabah vakti güneş gösterince yüzünü,
Gökyüzüne salarım karanlık gecenin hüznünü.
Ve günbatımında kalbimin derinliklerine salınca seni,
Sensizlik müziğinin açılışıdır benim için geceler.
Ahmet Bağçe
İçimdeki karanlık şehrin lambası gibisin, ne zaman karamsarlık içimi bürüse aydınlatıyorsun.
Ahmet Bağçe
DOĞUM GÜNÜN
Senin ne gün doğduğunu ben,
Sana ne gün tutulduğumu sen,
Bilebilirmiyiz ki, göz gözeyken,
Bir gün, günbatımında seni gördüm,
O gün doğdu bende sevgin,
Her günbatımı yuvaya dönen kuşlar ile,
Doğum günün diye kutlarım ben.
Ahmet Bağçe
O ZAMAN
Güneşi yüzünde hissettiği an,
Duyguların bulutlarını salıyorsa eğer,
Yüreğin feryada başlamış,
Yoğun bir gözyaşı seni bekler.
İşte o zaman çıkmazdasın ve hayallerin,
Beyin damarlarında gezintiye çıkmıştır.
Ahmet Bağçe
Aklıma sahip olabildiğim kadar kalbine sahip olsaydım, gözlerim yollara, duygularım hayallere dalmazdı.
Ahmet Bağçe
Yanımda rehberim yoktu, belirsizdi gideceğim yer. çok durakta soluklandım sordum, hepsi adres olarak seni gösterdi.
Ahmet Bağçe
Sende tutuklu olan kalbime dışın git diyor ama için ile gözlerin kal diyor.
Ahmet Bağçe
Ne güzel olur. Sahilde hafiften esen rüzgâr eşliğinde hayalinle buluşmak ve seninle sessiz konuşmak.
Ahmet Bağçe
Bazıları yaşadığını sanır, bazıları da yaşlandığını. Hayat aynı kalırken farkında değiller her ikisi de yaşlanmaktadır.
Ahmet Bağçe
Sonra gençliğimle karşılaştım, merhaba yolculuk nereye dedi bana. Dedim ardına bak el sallayan var ya! Onun yanına.
Ahmet Bağçe
Solan çiçek, uçan kuştan daha yeğdir. Kuş uçar, çiçek solsada sadakati vazoda kalır.
Ahmet Bağçe
Sevdin mi, toprak gibi seveceksin, en güzel aşk onda. Daha da salıvermiyor bağrına bastığını.
Ahmet Bağçe
Ey gecelerin karanlıklar karanlığı, bir yarımız yaprak döker, diğer yarımız ter. Hasretiz gün ışığındaki gölgeye.
Ahmet Bağçe
BUGÜN
Ayrıntısı gizli boş çerçeveye bakıyorum,
Dokunuyorum parmaklarımla etrafına,
Ve sonra senden arda kalan ayak izleri,
Gözyaşlarıma konmuş gülücük gibi,
Sanki yumuk gelip açık giden avuç içiyim,
Elveda diyorum içi boş dünya ya,
Yorgun, tükenmişlik içinde bir geçmiş,
İstasyonda unutulmuş bir yolcu gibi.
Ahmet Bağçe.
DÖNMEYECEK GİBİ
Bana elveda derken esen rüzgâr,
Sallanan dallar, yere dökülen yapraklar,
Burukluk veriyor,
Ruhumu karartıyor bulutlar,
Limana çekilmiş gemi gibi,
Küflenmiş bir yalnızlık avuçlarımda.
Ahmet Bağçe
Ben senin elinde kurşun kalem gibiyim. Dışım oyuncağın, içim paramparça sayende.
Ahmet Bağçe
Öyle bakma gözlerime,
Ben ilk defa ağlamıyorum,
Daha önceleri de,
Gözyaşlarını döktü gözlerim.
Ahmet Bağçe
MAHKÛMUM BEN
Ne zaman gecelerimde gökyüzüne baksam,
Parlayan yıldızların arasında seni görürüm.
Yıldızlara bakmama gerek yok!
Gözlerime takılan senin parlayan gözlerin,
Ve bu sessiz gecede hasretine mahkûmum ben.
Ahmet Bağçe.
Ne zaman seni düşlesem, dur düşleme! Sen düşledikçe beyin düşlerini çoğaltır, sonra tembel âşıklardan biri olursun. kuruntular düşlenirken, aşkın karşılığı beklenirken mum gibi erir sevgiler diyor kalbim.
Ahmet Bağçe
Gözlerinin rengi siyah ama deniz mavisi gibi bakıyor. Yağmur damlasını andırıyor, Gözkapaklarının açılıp kapanışı.
Ahmet Bağçe
Bazen öyle dalıyor ki insan,
Sonra sızım sızım sızlıyor içi.
Gözlerde yaş,
Duyguları karışık,
Özlem dolu yüreği,
Ve yazmak istiyor,
Sonra okumak istiyor yazdıklarını.
Ahmet Bağçe
Dışı sessizlik içinde olanın içinde duyguları çığlık atar.
Ahmet Bağçe
Artık üzülmüyorum ve sabrediyorum. Birilerinden sıkılıp dolaşmaya çıkacak huzurun bir gün bana da uğrayacağını, nehrin akışının durmasını bekler gibi bekliyorum.
Ahmet Bağçe
Sende ki o güzelliğe farklı bakmak gözlerimi köreltti.
Hiçbir zaman unutamadığım güzelliğin,
Bana olan yürekten sevgindi.
İçime her zaman sevgini attım,
Kaderimse dışımda kaldı.
Onu atamadım,
Geldiğimiz nokta bundandı.
Ahmet Bağçe
En büyük cesareti sayende topladım.
Topladıklarımı bir sepetin içine koydum,
Sepetimin altı delik olunca,
Tamamı döküldü,
Bu yüzden sana aşkımı itiraf edemedim.
Ahmet Bağçe
O herhangi biri değil,
Benim denizimin en güzel kıyısı,
Kumuna bassam ayaklarım,
Suyuna gitsem gözpınarlarım,
Yanından ayrılsam canım yanar.
Ahmet Bağçe
Bana olan ilgini aşk sanıyorsan acı çekmiyorsun. Dön gözlerime bak. Umutları yok olmuş, içinde tükenmişlik yatıyor.
Ahmet Bağçe
Anladım ki; Saflık insanlara mahsusmuş. Deniz bile tuzlu ıslatıyor insanı.
Ahmet Bağçe
BULAMADIM
Senin kıyında dolaşırken,
İçime huzur veren maviliğinde,
Kalbine rastlayan kalbimi kaybettim,
Sonsuzluğa kucak açmış gökyüzü,
Ve umut dolu denizin her zerresinde aradım,
Martıların melodisine eşlik ettim.
Fırtınana yakalanıp,
Gelgitlere kapıldım,
Derinliklerine daldım, .
İçinde nice incilere rastladım da kalbimi bulamadım..
Ahmet Bağçe
Karanlığın içinde yüzünü seçemesem de, nefes alış verişinden kaybolduğum yörüngende kendimi bulurum. Çünkü sen benim güneşim, bense etrafında dönen dünyanım.
Ahmet Bağçe
DOĞMAYAN GÜNEŞ
Gecelerimi eskiten gelecek düşüncelerim,
Doğmayan güneşin karanlığında boğulurken,
Paçavraya dönmüş yüreğimi acıtarak okşuyor.
Ve ben senin sahilinde yalnız dolaşıyorum,
Umutlarım yok olmuş, gecelerimse sensiz,
Rüzgârın kırdığı dallar gibi soldu yapraklarım,
Senin baharında duygularım sürüklenip kururken,
Hayatım eski resimlerdeki gibi siyah beyaz..
Ahmet Bağçe
Solan güle insan can veremez ama gül, insan ruhuna gençlik verir. Tıpkı taş ruhlu insana hayatı sevdiren aşk gibi.
Ahmet Bağçe
Kalbimin sende olmasından dolayı rahatım. Çünkü ben seni bence sevdim, kalbimde kalbini kalpçe sevdi ki birlikteler.
Ahmet Bağçe
Her şeyi olanın eksikliği, yanına gelenlerin istekleridir.
Ahmet Bağçe
Bu hayatın amacı,
Seni karanlıkta görmemi istemekse kabul,
Ben zaten seni her gece rüyamda görüyorum.
Mum ışığına bile ihtiyacım yok benim.
Gözlerinin parıltısı yeter bana.
Ahmet Bağçe
Gelirim deseydin beklerdim, sahilde görünce paramparça oldu yüreğim.
Ahmet Bağçe
Mahallende bakkal, manav, kasap, terzi ve kundura tamircisi varsa mutluluk vardır, muhabbet vardır her evde bereket vardır.
Ahmet Bağçe
En büyük zenginlik yalnızlıktır gölgen bile senden kopamaz. Bazen önden, bazen yanından, bazen arkandan takipçindir.
Ahmet Bağçe
Ağaçları sayabilirsin ama yapraklarını asla!
Ahmet Bağçe
HASRET KALIRIM
Senden duyduklarıma değil,
Duyduklarıma sustuğum için suskunum.
Çünkü istemeden de olsa,
Sana sitemkâr bakışlarım olursa üzer beni.
O vakit, gülüşüne hasret kalırım,
Gözlerine bakamam,
Okuyamam düşüncelerini,
Gel diyemem sahip olduğun kalbime,
Hem senden hem de kalbimden olurum,
Yalnız kalırım hayallerimle.
Ahmet Bağçe
Duyguları acı içinde olanın gözleri, uzaklara bakar.
Ahmet Bağçe
SEVMİŞTİM
Bazen çok özler ya! Hani,
Dinlediğin şarkı ağlatır ya! Bazen.
Sende de olur mu?
Senin olmayacak bir hayali ağlarcasına,
Hiç sevdin mi? sen,
Ben sevmiştim,
Beni sevmeye vakti olmayan birini.
Ahmet Bağçe
Hayat ile insan arasındaki mesafe ne kadar deseler cevabım, üzerindeki ağırlıkla birlikte ayağa kalkmak kadar derim.
Ahmet Bağçe
BİÇARE
Hayallerimden vazgeçerim ama,
Ondan asla.
İşte öyle arkadaşım.
Artık ayrıntıları biliyorsun.
Bazen diyorum ki;
Ne olacak sa olsun söyle kurtul.
Birde düşünüyorum,
Hadi söyledim,
Tamamen kaybederde bir daha göremezsem!
O zaman susuyorum,
Gözler birbirine bakıyor,
Nefes içe çekiliyor,
Kalp atışları normale dönüyor, ama duygular alt üst.
Ahmet Bağçe
O kadar çok kitap okudum, içlerinde kitap gibi kitabı seni okurken gördüm.
Ahmet Bağçe
Sonra beyin, fırtınalara yakalanınca, eller oynamaya başlar, etekler zil çalar. İşte o zaman gelenlerle gidenler çoğalır. Soranlara şuan gel, gitler başladı deriz. Eh! Ne yapalım o vakit gelene git, gidene de kal denmez ya!
Ahmet Bağçe
Neyimiz var ki; Elektrik yüklü bir aşk değil ki aşkımız, elektrik akımı yerini gözyaşı akıyor.
Ahmet Bağçe
Kovamı, su yerine gözyaşlarımla doldurdum, sen kovadakini su mu, gözyaşlarımı olduğunu anlamadın.
Ahmet Bağçe
Kök salıp çınar gibi büyütmek istediğim kalbim, yoğruldukça kabardın, kabardıkça parçalanıp ufaldın.
Ahmet Bağçe
O bakışında sevda yüklü değil, tükenmişlik var. Gözyaşın ayrılık yazıyor, kirpiklerinse pişmanlığını gösteriyor.
Ahmet Bağçe.
Seni aklımdan çıkardım ama sevgini çıkaramadım, çünkü sevgin, yüreğimde bayram sevinci bıraktı.
Ahmet Bağçe
KAHRAMANIM ESAS KIZ
Bakışların öyle tutkulu ki,
Sen ruha hayat verirken, hayat bana seni.
Sen yüreğimin ateşi gönlümün misafiri,
İçimde büyüyor beyaz bir Sevgi.
Bir anda değil içime işleye işleye ektim seni,
Suyun akışı gibi, aktın çay gibi, dere gibi.
Bir tarafta defne kokusu gibi kokun,
Diğer tarafta kahramanım esas kız sen,
Okudukça bitmeyen hikâyede ben.
Ahmet Bağçe
Sıcacık bir bakış ve bir dokunuş, ruhu etkileyen anlamlı sözlerden de güzeldir. Bakışlar konuşur ruh etkilenir..
Ahmet Bağçe.
Bazen ne kadar ağlasan, gözyaşı döksen, hüzünlü bir bakış kadar yara açmaz yüreğe.
Ahmet Bağçe.
Düşünen insan zihni dolu insandır. Eğer bazı konuda seni unuttuysa mutlaka seni düşündüğündendir.
Ahmet Bağçe
Karanlık, içinde gezinene görünmez ve ürkütücüdür bu yüzden sevilmez.
Ahmet Bağçe
Bir hayalim var ve o hayalimin hedefi sen.
Nefesime hava, yüreğime esinti, geceme yıldız,
Gittiğim her yerde düşlediğim,
Yeri değişmeyen içimde noktasın sen.
Ahmet Bağçe
Ey yar, yüreğimi yar gir içeri,
Otur, sol yanım boş.
Misafir edeyim seni.
Gönlüm sana aksın,
Yansın sana Yüreğim,
Görmesin senden başkasını gözlerim.
Ahmet Bağçe
Sen bir yudumsun lakin öyle sıcak ve öylesine hatırlısın ki, kırk yıla iz bırakman için yudum yudum içiyorum seni.
Ahmet Bağçe
Bana yağsan, ıslansam seninle, saçlarımda sen koksan ve tarasan saçlarımı, sicim gibi bir huzur kaplasa her yanımı.
Ahmet Bağçe
Gönlümde kal, otur kalbimde. Olurda bir gün gözlerimi özlersin, kokumu ararsın, belki yanında olmamı hayal edersin
Ahmet Bağçe
Zaman sen olunca uçuyor, olmayınca duruyor. Ve sonra diyorum, o gelemiyor, ben gidemiyorum. Hayallerim neden uyuyor.
Ahmet Bağçe
Geceleri uyku, mal ve paranın bolluğu gibidir. Sabahları uykunun ballanması mal ve paranın bitmesine benzer.
Ahmet Bağçe
Kumaş terzinin elinde şeklini, parada zenginin elini bulur.
Ahmet Bağçe
Varlıkların üstünü olarak yaratılan insan, insanca yaşamalı. Sırtında kamçı, arkasında pullukla değil.
Ahmet Bağçe
Bu çift göz, görmez oldu o çift gözü. Gönül yorgun, Atmıyor sol yanım. Heyecandan uzak unuttu sevmeyi, sevilmeyi.
Ahmet Bağçe
SEN İYİSİN
Sen üzülme gecem,
Sabaha kadardır senin karan,
Parlayan yıldızların var birde aydınlatan ay.
Ya! Ben hayat küs, yok bir hatırımı soran.
Bir yaralı yürekle birde ben,
Yok, acıdan anlayan bir yar.
Yâre sen güneşimsin dedim doğmadı,
Rüyamsın dedim olmadı,
Aşındırdığım yolların tozuna inanmadı.
Saldığım tüm çiçeklerin kokusuna ayıkmadı,
Gecelerim zindan benim,
Sabahlarım karanlık,
Benim elimden tutmadı hayat,
Zararıma çalışıyor zaman.
Sen iyisin gecem,
Bende ne yıldız var nede ay.
Ahmet Bağçe
Kaybetmemek ve kalp kırgınlığına uğramamak için, hayallerle birlikte yaşamak daha sağlıklıdır.
Ahmet Bağçe
Gülmek içten gelen bir dürtüdür. Bazı insanların gülmesi acemi ressamın elinden çıkmış resim gibi sırıtır.
Ahmet Bağçe.
Zehri ve kaslarıyla korku salan yılan, Karıncanın karşısında aciz kalır.
Ahmet Bağçe
Bazen öyle bir ruh haline giriyorum ki, rüzgârın sesini dahi sudaki balık gibi dinliyorum.
Ahmet Bağçe
Gece uyumadan önce,
En çok senin sevdiğin şarkıları dinlerken,
Sana gitmeye hazırlanan kalbime engel olamıyorum.
Ve ben kendimi kaybediyorum.
Kalbim sana geldiğinde bulun beni.
Ahmet Bağçe
Öyle bakma kapat gözlerini.
Sus bir şey söyleme,
Üzeri küllenmiş aşkımı körükleyeceksin.
Zamanın, dostların, varlıkların kaybı gibi
Umutlarımın da kaybolduğu gün bugün.
Ahmet Bağçe
Öyle terslikler var ki, hayatta, sen yaz istersin, kış çıkar bahtına.
Ahmet Bağçe
Kadının ihtiyaç duyduğu sevgi, erkeğin hayat mücadelesinde gizli. Ona sevgiyle yaklaşan kadın arzuladığı sevgiyi mutlaka bulacaktır.
Ahmet Bağçe
Hayatının önemi bir bölümünü kendi fikirleriyle değil başkalarının yönlendirmesiyle geçirenler hayal peşindedir. Fırsatını bulduğu an hayallerini gerçeğe döndürme eğilimindedirler.
Ahmet Bağçe
Aşk sağırsa üzülme. Gören gözler sağır değildir. Sendeki tutku bitmeden gözler konuşmaya devam eder.
Ahmet Bağçe
Dirlik bulmak için ağlayanların yanında birlik ol ki, ıslanan mendilin vakarlı kurusun.
Ahmet Bağçe
Seni balon gibi şişirenlerin verdiği havalara güvenme, bir iğne ucu havanı alır. Derenin başındaki, suyu içmek için eğilmesi gerekir.
Ahmet Bağçe
Kişiyi olgunlaştıran zaman değildir, zaman içindeki aldığı tecrübedir. Çünkü, yolun uzunluğunu yürüyen bilir.
Ahmet Bağçe
Yuvası tepelerde olan kartallar rızkını aşağılarda arar.
Ahmet Bağçe
Tutkular, yaşamı okyanusta olan incisini içinde saklayan istiridye gibidir, saklamak mümkün değildir.
Ahmet Bağe
Tembellik gönlün uşağıdır. Gönül istemedikçe tembelliğin esareti altındaki vücut tembellikten kurtulamaz.
Ahmet Bağçe
Bak evlat, vazifen değilse hiçbir konu hakkında fikirleri sorgulama, sessiz kal, çünkü korkakların havlamaları sessizliği bozmak içindir..
Ahmet Bağçe
Onca güzel içinde neden seni gözlerim,
Gözler arasında gözlerini arar gözlerim,
İçimde derlenip dilimden dökülen sözlerim,
Yüreğimden, yüreğine dökülsün güzelim.
Ahmet Bağçe
Bir demet çiçektim koptum dalımdan,
Gazel oldu mevsimimde yapraklarım.
Korkmam, ne kardan ne yağmurdan,
Ne yapabilir artık yakan güneş, çürüten toprak.
Ahmet Bağçe
Bozmayın şu duruşumu,
Yalnız kalacağımı bile, bile,
Umut tazeliyorum gün boyu.
Gökyüzüne âşık deniz gibi.
Ahmet Bağçe
TAMİRCİ GİBİYİM
Her gün yeni bir kelime dolanıyor,
Yaka iğnesi gibi özlemin geldikçe dilime. ,
Güzelliğini süzdükçe duvardaki resminde,
Gözlerimin önü perdeleniyor.
Ruhumu seninle beslerlerken,
Yakıyor hasret acın içimi,
Sen başka yerde açıyorsun yediveren gül gibi,
Bana farklı bir haz veriyor hasret kokun geldikçe,
Başım dönüyor kokunu getiren rüzgârla birlikte.
İşte o zaman aşkımız,
O ilk günkü alevi ile yanmaya başlıyor sönmemecesine.
İkna olmuyor ne gönlüm nede ruhum,
Seni yazmak istiyor ellerim,
Seni okumak istiyor gözlerim,
Ve seni dinlemek istiyor kulaklarım şarkılarda.
Ahmet Bağçe
İÇİMDEN GEÇENLER
Sessizce gidiyor içimden geçenler,
Her birinde gizlenmiş nice anılar,
Hatırladıkça bazısı tekrarını yaşatır,
Üşütüyor esintisi güz yaprağı gibi.
Ahmet Bağçe
ÜZGÜNÜZ
İkimizin de bir hayali vardı,
Sen hayalini su üzerine yazdın,
Benimkisi de hayallerde kaldı,
Ve şimdi sen bensiz ben yalnız,
Sis çökmüş baharımızın üstüne,
Kış gecelerinin özlemi içinde gecelerimiz.
Ahmet Bağçe
BAZEN
Bir dere, bir deniz olmasa da gözler dalar bazen,
Bulutların ötesine bakar yâda uzak, uzak mavilere.
Tamamlanmak ister eksik olduğunu hissedince,
Ve bazen biçaredir hiçler ordusunun sorguları önünde.
Coşar yalnızlığını gidermek ister yüreği bazen,
Yalnız kalmak ister zaman, zaman toparlanmak için.
Çünkü olumsuz düşünceleriyle cebelleşmektedir,
Sorgulanmaktadır özgür olmayan yüreği gönül önünde.
Ahmet Bağçe
UZAKLAR
Uzaklara dalan gözlerim,
İz bıraktığım hatıralarımı okurken,
Çocukluğum geçti önümden.
Sevilemediklerim ve sevdiklerim bulamasınlar diye,
Yüreklerinin arkasına gizlendim.
Ahmet Bağçe
Mezrasında yolunu bulan sadece su değil, akılda bulur kullanabilene.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİĞİN GÖLGESİ
Öyle çok üşüyorum ki,
Isıtmıyor sıcak bakışından başkası beni.
Gezinir gönlüm nedenini bilmez,
Buna sensizlik diyor kalbim.
Gene yüreğime karanlık çöktü,
Kış gecelerinin işgalinde gönlüm.
Baharın güzelliği ben geldim derken,
Sensizliğin gölgesini görmüyor gözlerim,
Ahmet Bağçe
Tercihim ağırdan yanadır, çünkü hafifi kaldırmaya gücüm yetmez.
Ahmet Bağçe
Kalbinizi bir kalbe uzatırken, karşıdaki kalbin mesafesini ölçerek uzatın. Ayağını yorganına göre uzatır gibi. Keza dalgalar bazen küreklerin hamlesini boşa çıkarır.
Ahmet Bağçe
Saçlarım kar beyazı oldu ama değdi. Durak beni, bende durakta beklemeyi öğrendim.
Ahmet Bağçe
Senin kalbini toplarken elde bir varı bana unutturma. O, elde bir senin bendeki değerin.
Ahmet Bağçe
Çiçeğini güneşten gizleyen akşamsefası gibisin. Günbatımında kokunu saçarak açıyorsun, gece boyu mest oluyorum.
Ahmet Bağçe
Bazı insanlar kendi etini kavuran yağ gibidir. Başkalarına ihtiyaç duymaz.
Ahmet Bağçe
Düşünme ihtiyacı duymayanın aklı, birilerinde kiradadır. Aklı başına gelene kadar darlık, gelince de pişmanlık yaşar.
Ahmet Bağçe
GİTTİNMİ
Sen gittinmi benim güneşim batıyor,
Nevrim dönüyor,
Ve sen gittinmi yazım sonbaharı yaşıyor,
Dökülüyor yapraklarım.
Sen gittinmi, giden sen oluyorsun,
Ardından bakan ben oluyorum.
Sen gittinmi benim beynim duruyor,
Ve ben bitiyorum,
Ahmet Bağçe
SONSUZA KADAR
Sana döktüğüm gözyaşlarım vardı ya! Diyordun,
Tüm gözyaşlarımı geri istiyorum demiştin hani,
Bende istersen vereyim buyur diyerek,
Damla, damla gözyaşlarımı dökmüştüm.
İşte o an beni incitmiştin ve incindikçe,
Sevginden beslenemeyen yüreğim zayıf düştü.
Can çekiştiriyor,
Bilirmisin seni sevmek bana duygusallık,
Ruhuma acıdan başka bir şey vermedi.
Çok, çok üzgünüm tanımasaydım diyorum seni.
Aslında sana âşık olmam bir hata değildi,
Bir nevi sınavdı.
Bana tecrübe, yüreğime bağışıklık kazandırdı.
Hayatımı sensiz hayal etmek zor olsa da,
Sensiz yaşamayı öğrendim geçen zaman içinde.
O gün ayrılmak istediğini ifade ederken,
Gözlerindeki nevrinin kızıla dönüşünü gördüm,
İlişkimiz bitecek ama,
Sana olan sevgim sonsuza dek devam edecek diyordu.
Evet, bende senin gözlerinin dediğine katılıyorum.
Senin sevginde bende sonsuza kadar devam edecek.
Ahmet Bağçe
SEN BENDE ŞİİRSİN
Öyle bir çıkmaz içindeyim ki;
Muhabbetin tam ortasındayken,
Bir taraftan yağmur,
Diğer taraftan beni sırılsıklam eden sözlerin,
Yığıyor beni,
Yere serilmiş hasır gibi yassılıyorum.
Buna rağmen neden çarpıyor senin için kalbim.
Ben sana kırıldım desem, için yanıyor,
Demesem, gözlerim kırgınlığımı belli ediyor.
Seven ben, kırılan ben oluyorum,
Gene de sevgini giyiniyor kırgın yüreğim
Çünkü sen bir şiirsin ve bir şarkısın bende,
Sevgim kırgınlığımı bastırıyor.
Ahmet Bağçe
ANLAMADIN
Bir ağlasam yağmur durur benim gözlerimi izler,
Melodiler susar sessizliğimi dinler.
Ey gözlerini benden kaçıran güzel,
Diner mi? Hasretinden gözlerimden akan yaşlar.
Beni ben bile anlamadım,
Yüreğin yanan yüreğimi anlar mı?
Ahmet Bağçe
Harlamak istediğim ateş kül olmuş üşüten gecede,
Ayrılık ateşi sen olunca özlemin harlıyor içimde.
Üşüyorum, sensiz gecen aysız, yıldızsız gecede,
Seni seven ruhuma nazikçe dokun kalbimi incitme.
Ahmet Bağçe
Sen uzaktan bakıldığında öyle güzelsin ki, büyüleyen güzelliğine yakından bakınca yüreğimin yanmasından korkuyorum.
Ahmet Bağçe
Sana bakarken tökezleyip düştüğüm en güzel yerdi yüreğin.
Ahmet Bağçe
Mademki kalbini kan pompalasın diye yaratmış seni yaradan, bana da kan pompala ki aşk sözleri dökülsün ağzımdan.
Ahmet Bağçe
Güneş sabah gösterince yüzünü,
Gece gizliyor karanlığa yüzünü.
Hasretin yuva yaptıkça içimde,
Kelimeler dizilir hece, hece dilimde.
Ahmet Bağçe
Ruhum rüzgâr ararken serinlemek için tepelerde,
Kalbimi yerinden fırlıyor aşk rüzgârın şiddetinden,
Gönlüm hayal ederken geceleri yıldızların eşliğinde,
Karanlıkta çoğalıyor aşk hasretin yüreğimde.
Ahmet Bağçe
Sahipsiz değilsin ki; Hani her eserin bir sahibi vardır ya! Gözlerinin içine bu benim eserimdir yazayım olur biter.
Ahmet Bağçe
Ben senin okuman için değil, senin düşüncen arasında bir yerim var mı? Onu bilmek için yazarım bazen.
Ahmet Bağçe
SERAPMIŞ
Seni kaybettiğimi düşündükçe
Aklım uyuşuyor biliyormusun!
Teselli olduğum tek şey anılarım,
Hani vaktiyle sen gökyüzünün mavisiyken,
Bende denizin muhteşem mavisindeydim,
Aramızdaki tek mesafe dokunabildiğim hava,
Denizin dalgaları ve köpüğüydü.
Düşünüyorum da serapmış demek ki yaşadıklarım.
Ahmet Bağçe
Az ışıkta Kirli mekânın temiz görünmesi gibidir, cehaletin hâkim olduğu toplumlarda kurnazın sözleri.
Ahmet Bağçe
Sevgi ağır bir yüktür her kalp taşıyamaz aşk ise sevgi gibi değil fişi çekilmiş pervane gibidir bir süre sonra durur.
Ahmet Bağçe
Kalbimde oturan sensin, en çokta kalbimi kıran sensin.
Ahmet Bağçe
Sana ve sevgime 1 değer verdim,
Sıfır ekledim, 10 numara âşık oldum,
Sonra bir sıfır daha ekledim 100 verdim,
Bir sıfır daha ekleyince sırtıma 1000 din,
Özür dilerim baştaki 1 i sildim. Neyin kaldı!
Ahmet Bağçe
Bende isterdim, avucumun içinde olmasını. Ama avucumun içine koyan olmadı. Bana özlemi ve mum gibi yanması kaldı.
Ahmet Bağçe
Diyor ki, seviyorsan belli et. Nasıl edeyim. Bunun ev kirası, elektriği, suyu, doğalgazı, et yemeği, ot yemeği, tanışma günü, ilk bakışma günü, ilk çıkma günü, sözleşmesi, nişan ve evlenme yıl dönümü, on dört Şubat sevgililer günü, arada bir çiçekle mutluluğu kutlama günü, birkaç yılda bir tektaş yüzük hediyesiyle aşkı tazeleme günü, en iyisi mi, belli etmeden yürekten ve içten sevmek. Bu kadar merasime gelemem doğrusu.
Ahmet Bağçe
Dokunma duygularıma öyle kalsın. Aşkın benden uzun yaşasın. Merasimle kendine bağlama beni.
Ahmet Bağçe
Erken kalkmama rağmen sana geç kalıyorum. Güzel gözlerine, tebessümüne, şirin yüzüne hasretim ondan.
Ahmet Bağçe
ÖMÜRLÜK RESMİM
Bir ömür içinde çizdim bu resmi.
Bak, şu karede okulluydum,
Şurası seni ilk gördüğüm gençlik kare,
Burasını hatırlamalısın?
Benim sevinçli, senin düşünceli olduğun an.
Şu karede ise beni sevdiklerimin terk ettiği kare,
Biraz ileride ki, karanlık yer var ya!
Orası beni arkamdan vurduğun yer,
Şu sokak ise, orayı hiç unutmam!
İşte orası yalnızlığa itildiğim sokak,
Ve şu mekân da!
Kendimle bir başıma kaldığım küçük kulübem.
Ahmet Bağçe
Bazen diyorum ki;
Ne olacak gittiyse gitti!
Sonra düşünüyorum;
Sussaydım gidermiydi!
Ve sonra anlıyorum ki;
Hayat üzülecek kadar uzun değil.
En iyisi beklemek, seviyorsa gelir.
Ahmet Bağçe
Şurada o ağacın altında otururken aklım sana gidiyor yüreğimle konuşuyorum Sessizce, kimsesizce.
Ahmet Bağçe
Sonradan görmüşün parası sarımsak gibidir. Etrafını kokutur.
Ahmet Bağçe
TAKVİMDEKİ O GÜN
Bir gülü öyle çok sevmeliyim ki;
Sonsuza dek içimde kalmalı kokusu,
Kalbim çarpmalı yerinden fırlayacak gibi,
İçimde esmeli rüzgârı, sonbahar kıskandırırcasına.
Takvimdeki tüm yapraklar kopsa da,
Onu gördüğüm o ilk gün kalmalı takvimlerdeki yerinde.
O gün her zamankinden farklı bir şey yapmalıyım onun için.
Mesela deprem olup sarsmalıyım,
Dere olup coşmalıyım,
Sel olup yüreğine akmalıyım.
Ne bileyim koşmalıyım ona doğru bir sporcu gibi,
Sonra eğilsem, defalarca âşık oldum desem kulaklarına,
Takvimdeki o gün bütün yıllar,
Tüm mevsimler, ne kadar ay varsa bir araya gelse,
Aşkla karışık, günde birkaç defa,
Birazcık sevinç, birazcık umut ve birazcık mutluluk aşılasa bana.
Ahmet Bağçe
Bakmayın, dere üzerindeki dal, budak, yaprak gibi birikintilere. Durgun akan derenin akışkanlığı, diptendir.
Ahmet Bağçe
Resim, resim olması için, fırçanın ucuna yedi ana renk ile mükemmel beyine sahip becerikli elin buluşması gerek.
Ahmet Bağçe
Bana dünyayı anlatma, dünyadan anlat. O yuvarlakmış, elipsmiş beni ilgilendirmiyor. Ona nasıl ayak uydurulur onu anlat.
Ahmet Bağçe
Çok şeyler vardır umursanmaz ama pahada ağır basan inci, deniz hayvanı olan yumuşakçanın içinde oluşuyor.
Ahmet Bağçe
Sana attığım sözler biraz köşelidir sabret ve bekle biraz geç düşer.
Ahmet Bağçe
En büyük sessizliğim bakışlarım. Senin gürültünü işitirken sahip olduğum duygularımı gözlerimden görebilirsin.
Ahmet Bağçe
Yanına aldıkların içinde, ayağına pabuç, başına sarık ve seni daraltacak olan esvabı heybene koyma.
Ahmet Bağçe
Ellerin elindeki bir makasın, kıydığı kumaşı bir arada tutmaya çalışan ipliğin tükenişini iğne bilir.
Ahmet Bağçe
Görmeseydi gözlerim, takılmasaydı yoluna ayaklarım ve dalmasaydı hayallere aklım, çırpınırmıydı senin için yüreğim.
Ahmet Bağçe
Hep öyle olur. Kalp ağrır, gönül katlanır, Külfet değil mi? Bu saçlara ağarmak kalır.
Ahmet Bağçe
SİS ÇÖKMÜŞ
Sana bakıyorum bu taraftan,
Üzerine sis çökmüş dağlar gibisin.
O tarafta sen bu tarafta ben,
Görünmüyor buğulu gözler, ıslak dudaklar,
Esen rüzgâr estikçe bedenime seni üflüyor.
Sana dokunmak istiyorum,
Resimlere dokunan parmaklar,
Ressamın fırçaları gibi.
Ahmet Bağçe
GÜNEŞ SANAYIM
Sen karşımda dur, el uzatayım sana.
Tut ellerimden biraz da gülümse,
Güneş açmış sansın yüreğim.
Usanmadan sana bakayım,
En çokta yeşil gözlerine,
Gölgene al şavkından kamaşmasın gözlerim.
Şöyle bir dokun anlayım hayattamıyım?
Duyayım yüreğinin sesini hakkımdaki duygularını.
Ahmet Bağçe
Sen benim gibi değilsin.
Kış gününde,
Yaz gününü yaşayan sonbaharındasın.
Bense, baharı atlamış,
Yaz günüm ters dönmüş,
Doğrudan kışı yaşayan bir derbederim.
Ahmet Bağçe
Sen hangi şarkının sözleriydin yüreğime oturdun, dilime nakarat oldun.
Ahmet Bağçe
Kişinin çizgileri hayalleridir, hayalleri beklentisi, gerçekleşmişse mutluluğudur. çizgisi olmayanın geleceği olmaz.
Ahmet bağçe
Ah be deniz, bende senin gibi rüzgâra kapılıp dalgalansaydım, yar yüreğinde bahar olur, güller açardım..
Ahmet Bağçe
Zaman kimsenin farkında olmaz, zamanın farkında sen olmalısın ki; Hayatın pozitif olsun.
Ahmet Bağçe
GERÇEK OLMASINI İSTEDİĞİN FELSEFE
Hayallerinin ardındaki beklentileri aramaya çıktığın an karşılaşacağın hakikat; zorlu bir yolculuk olacaktır.
Bu zorlu yolculukta
Bazen hırs,
Bazen aşk,
Bazense keşkeler ve kıskançlık tuzaklarıyla karşılaşacaksın ve bu tuzaklar seni yiyip bitirmeye çalışacaktır. O zaman ya! Yola devam edeceksin, yâda vaz geçeceksin. Çünkü hayallerine belli bir zaman harcamak zorunda kalacaksın. Harcadığın zaman kimsenin farkında olmaz, zamanın farkında sen olmalısın ki; hayatın pozitif olsun.
Ahmet Bağçe
Dolu testiyi kırarsan içindekinden olursun.
Ahmet Bağçe
Anlatılanı anlayabildiği kadar anlayan, kapasitesi kadar eğitim almıştır. Bilgi vagonlarla yüklense lokomotifi gücü kadarını çeker.
Ahmet Bağçe
Ah be hayat, gülmeyi belletmediğinden esnerken dudaklarım yarılıyor.
Ahmet Bağçe
Benin, sana olan aşkım, senin beni anladığın kadarmış. Olsun, suyun akışı, kaynağından doğasına fışkırdığı kadardır.
Ahmet Bağçe
Şu yorgun yüreğime bir ilkbahar kokusu üfleyen olsa,
Birde kış güneşini,.
Ben üşüsem, güneş ısıtsa, bahar kokunu yaysa,
Bana da hayaline sarılıp koklamak kalsa.
Ahmet Bağçe
Anne şerbet ise, baba yemeğin tuzudur. Şerbetin tadına varmak için vücudun tuza ihtiyacı var.
Ahmet Bağçe
TÜKENMİŞLİK
Sonbaharın gelişi aynı, üzerine düşen yağmur aynı.
Solgun yapraklar, ıslanan topraklar,
Doğada ki sessizlik ve bize benzeyen tükenmişlik,
Anılara çarpan bir yürek ve yalnızlığa akan gözyaşları.
Ahmet Bağçe
Dost bildiklerin bile, kollarının uzunluğu kadar sarılabilir, baba gibi yürekten sarılamaz.
Ahmet Bağçe
Sonra güneş battığında duygular doğar, karanlık ile birlikte. Duygular yıldızlarla şekillenir ay ile beslenir, hayallerine teslim olur.
Ahmet Bağçe
Seni karşımda gördüğümde,
Nefesim tükeniyor, kalbim çarpıyor.
Kalbine giden yolun engellerini aşmak için
Bir arayış içine giriyorum,
Yüreğimden yüreğine, Köprü kurasım geliyor.
Ahmet Bağçe
MİSAFİRİM GÜL
Bir süre o karanlık yolda yürüdüm; öyle böyle değil. Yürüdükçe yürüdüm. Neden sonra dönüp arkama baktığımda birde ne göreyim. Önümün karanlığı arkamı aydınlatıyordu. Şaşkına döndüm. Sağıma ve soluma bakındım, ışıktan eser yoktu. Ve hatta yıldızlar dahi görünmüyordu. Göz ucuyla sokak lambalarını aradım. Maalesef onlarda sönüktü. Gündüzün var olan şehir adeta yok olmuştu. Yorulmuştum. Eve az kaldı yaklaşmıştım fakat dinlenme ihtiyacı duydum. Havanın soğuk olmasına rağmen oturabileceğim bir yer arandım. Sonunda bir yer bulmuştum, biraz yumuşaktı, çöpe atılmış minder yâda ot birikintisidir diye düşündüm. Fakat üzerine oturduğumda düşündüğüm gibi değildi. Biri yatıyordu. Avuçlarının içini kendisine yastık yapmış, ayaklarını dizlerinden itibaren karnına doğru çekmiş biri uyuyordu. Besbelli üşüyordu. Çünkü hava soğuktu. Öyle derin uyuyordu ki hani derler ya! Ölü gibi, uyandırmak istemedim. Lakin soğuk havada uyuşmuş olabilir diye düşündüm. Ses verdim kardeş, arkadaş, hey dedim ses yok. Hafif dokundum ve salladım neee! Dedi ses verdi. Erkek değil bir bayandı ses veren. Doğrulmasını ve havanın soğuk olmasından kan dolaşımından zarar görebileceğini söyledim. Kaldırdım biraz yürüyelim de ayakların açılsın dedim. Bana adımla hitap etti senmisin dedi. Evet, benim bu saatte ve bu soğukta ne işin var burada dedim. İleride minibüs arızalandı, telefonumun da şarjı bitti en yakın sen vardın buraya kadar geldim ama daha da ileri gidemedim biraz dinleneyim dedim oturmuştum uyumuşum dedi. Hemen eve gidelim dedim, eve götürdüm. Leğene soğuk su koydum, ellerini ve ayaklarını soğuk su ile iyice ovdum. El ve ayalarının hareket etmesini sağladım. Soba da ateş vardı ama kömür ilave ettim, tedbiri elden bırakmamak için. Havlu ile el ve ayaklarını ovarak kurutmaya çalıştım. Yarım saat gibi zaman sonra kendisine geldi. Eee dedim Gül, anlat bakayım seni dinliyorum buraya neden geldin bu soğuk kışta, bir sıkıntın var sanırım. Sen anlat çorba var bende sobanın üzerinde ısıtayım sıcacık limonluca içeriz. Ardından da çay içeriz dedim. Gül biraz gözyaşı döktü. Anlatmaya başladı. Onu dinlerken duygulandım. Gül çözüldükçe çözüldü. Ve sonra.
Ahmet Bağçe
ARKASI YARIN OLSUN
Vaktini boşuna harcama. İp elinden kaçmışsa, uçurtmanın havada kalması yere çakılıncaya kadar rüzgârın iradesindedir.
Ahmet Bağçe
KARLI GECEDE
Bugün kar yağışını izlerken penceremde,
Ellerim hayalini okşarken,
Ruhumun sana uçmasını
Ve sana kanat açmasını istedim.
Senin gözlerini baktığımı,
Dudaklarına dokunduğumu,
Ve sonra seni sevdiğimi söylemek istedim.
Ve bu karlı kış gecesinde seninle uyumak,
Seninle uyanmak istedim.
Evet, belki hayaldi düşüncelerim,
Ama sen bana mavi denizde kürek çektiğim,
Gidemediğim liman gibisin.
Ve senin içimde ki yokluğun bir başka,
Yokluğunu hissetmek bir başka.
Kalbimin derinliklerinde ki sensizlik sızısı başka,
Dilimdeki şarkının nağmelerinin dökülüşü bir başka.
Ahmet Bağçe
DAVET EDİYOR
Senin kokunu esiyor rüzgâr,
Seninle ruhumu aydınlatıyor yıldızlar..
Seninle başlar her sabah hayatım,
Günü bize çağırır duygular.
Bir nedeni var belki özlemin,
Elimde yok ki duvara asacak bir resmin.
Bak yağmur yağıyor sicim gibi,
Seni davet ediyor cama düşen damlalar.
Ahmet Bağçe
Belki uykuların kaçacak, üzülüp incineceksin, lakin topladığın cesaretinle verdiğin karar, mutlaka iyi ki olacaktır.
Ahmet Bağçe
Öyle güzel söyledin ki; sende bana şırıl, şırıl akan su gibisin, seni içmek için sürekli sana koşuyorum.
Ahmet Bağçe
Mesafeler el ele tutuşmaya, göz göze gelmeye engel olabilir ama kalpten ve gönülden sevmeye engel olamaz.
Ahmet Bağçe
Aşk uçurtma gibidir, duyguların esintisiyle uçtukça uçar, ama duyguların esintisi kesilirse aniden yere çakılır.
Ahmet Bağçe
YALNIZDIK
Ben mi? Yalnızım, yoksa sen mi?
Sen ittin yalnızlığa bizi.
Bir dönem yaşadık,
Aşk dedin sen buna.
Sordun mu? düşüncelerine,
Mutluluğun var mı? Diye,
Kafan esti, ikimiz üşüdük,
Yüreğin ağıt yaktı biz üzüldük.
Sarıldık, neye sarıldık bilemedik,
konuşamadık dilsiz gibiydik,
Sığamadık balkonlu evimize,
Sağır oldu odalar bize.
Mutlu bilirdi bilenler,
İkramımız mutsuzluktu birbirimize.
Ahmet Bağçe
BİZİMKİSİ AŞKDI
Sonra en büyük aşkla sevda yolunda yürüdük.
Tuttuğum el sımsıkı kavrıyordu elimi.
Hele gözlerime bakan o çift göz, eritiyordu beni.
Ve bir an tökezledik düştük,
Çözülmedi, el eleydi ellerimiz.
O bana dayandı, ben de ona.
Birlikte kalktık düştüğümüz yerden.
Çünkü ben onun aşkı, o da benim canımdı.
Ahmet Bağçe
VE SEN
Ruhum gökyüzünde uçarken,
Birdenbire senin kalbine inip,
Seninle göz göze gelmesi ne tuhaf değil mi?
Çiçekler arasından bir aşk baloncukları yükseliyor sanki,
Huzur kapsıyor gönlümü,
Sevginin portalı açılıyor yüzüme.
Ahmet Bağçe
İşaret okuma sanatına sahip biri, gözlerdeki yazılanıda okur, keza aslanın ağzındaki av konuşamasada gözleri konuşur.
Ahmet Bağçe
O KALP
Bir gün kulağına o seni çok seviyordu diye fısıldayan olursa,
Geçmişteki bir zamanları hatırla ve fısıltıya kulak ver.
O kırılmış, kırık kalbin sesidir.
Belki, pişman olmuş duyguların kabarır da, o kırık kalbe,
Loş ışıkta, kırık kalemle günlüğümü yazmaya çalıştığım,
Acılarımın, acısına denk geldiğini söyle.
Çünkü o kalp seninle birlikteyken,
Gök kuşağının üzerinizden geçmesini hayal ederdi.
Ahmet Bağçe
Yokluğun hissedilmiyorsa, ya! Urban yamalıklıdır, yâda! Pazarında ki albenin kalmamıştır.
Ahmet Bağçe
ESİR DUDAKLAR
Sana sarılmayı, saçlarını okşamayı istedim,
Sonra gözlerimi, gözlerinden ayırmadan sana bakmak istedim,
Esir olsun istedim dudakların dudaklarıma.
Ellerimin sana dokunmasını,
Ruhumun sana uçmasını,
Kanatlarımın sana süzülmesini istedim.
Ben senin gözlerini sevdim,
Bakışlarındaki aşkı,
kelebek gibi büzüşen dudaklarını sevdim,
Ve sonra seni sevdim.
Seninle uyumak,
Seninle uyanmak istedim.
Birde senin yokluğun bir başka,
Yokluğunu hissetmek bir başka olduğunu söylemek istedim.
Ahmet Bağçe
Bir zamanlar şurada oturmuştuk dediğin de,
Dile gelip diyecek ki, yıldızlar sana.
Eğer, sen el sallamasaydın giden trene istasyonda,
Çift kişilik olacaktı, sokak lambası altındaki sandalye.
Ahmet Bağçe
Ben hamalım.
Tabi beğenmedin.
Parfüm değil mis gibi ter kokar üzerim.
Aşkla çalışır aşkla emeğim yerim.
Uyumlu huyluyum,
Çabuk bağlanır, zor çözülürüm.
Çözülmemi istersen zorlama beni,
Aşk ve sevgiyle bağlanmak benim göbek adım.
Ahmet Bağçe
Dargınsa âşıklar birbirine,
Sönük yansır ışıklar önlerine,
Bakma sen onların kırgınlığına,
Yürekleri aşk pompalar, sokak lambası.
Ahmet Bağçe
Seninle hayatı renkli sanırken,
Üst üstte konmuş gamlar, kederler.
Sana bakarken gece kaplar yüzümü,
Acılarım artarken mutluluğum azalır.
Ve ben yalnız, hayallerim yalnız, sen yalnız.
Ahmet Bağçe
Bulutlarla birliktemi ağlayacaktı gözlerim,
Kim görecekti ki, gözyaşlarımı.
Ve ben nasıl kokacaktım, yağmur toprak kokarken.
Bulut yağmaya, yağmur toprağa yakışırken,
Revamı dertlerin bana yakışması.
Ahmet Bağçe
Rüyalarımı süslerken,
Çam kokusu gibi nefes borularımı sızlatan,
Kokusunu hatırladıkça özlemi canımı acıtan,
Senden öyle nefret ediyorum ki;
İlk karşılaştığımda sarıldıkça sarılasım geliyor.
Ahmet Bağçe
Bana bir Latte sun, içinde bir tutam gülücüğün, bir tutam muhabbetin, bir tutam, aşkın, bir tutam da sen olsun.
Ahmet Bağçe
Gitmeni hiç istemediğim zaman, hadi kendin gittin, ömrümü neden götürdün.
Ahmet Bağçe
İLK AŞKIM
Duvarlara, her yere adını yazan, yazdığını aşk sanan,
Tatlı bir hüzünle kıvranan, her gördüğünü seni sanan,
Yanındayken sevinci, huzuru bulup, çocukluğunu unutan,
Saf, masum aşkını kaybetmeyen geçmişinim ben.
İlk defa kalp atışıyla tanışan, gizli, gizli ağlayan,
Buğulanmış gözlerini sildikçe, gözakları kızaran,
İçi yandıkça kirpiklerinin nemleri kurumayan,
Aşkından vazgeçmeyen yorgun ruhun yıllarıyım ben.
Benim ilk aşkım, unutamadığım, eski şarkılarda arandığım,
Sevdalığım, aşkımı evcilik oyunu sanıp fark edilmediğim,
Yolunu gözlerken bembeyaz oldu simsiyah saçlarım,
Geçen hoyrat yıllara rağmen bende kalan gamzelerin ve sen.
İlk aşkım, ilk heyecanım, yüreğimdeki ilk sızım, ilk kalp ağrım,
İçime adını kazıdığım, aklımı umursamazlığında bıraktığım,
Okul defterim, kalemim, aşkını omzumda çanta gibi taşıdığım,
Okul çıkışlarında yolunu gözlediğim, unutulup, unutmayan ben.
Ahmet Bağçe
Uyarılmayan insan adımlarını doğru attığını sanır, uyarıldığı halde uyarıya uymayan tökezlediğinde sofrasına pişmanlık koyar.
Ahmet Bağçe
KARAMSARLIK
Geceler bir başka bu şehirde,
Bir tarafta kime ışık verdiği belli olmayan sokak lambaları,
Diğer tarafta kalabalık içinde yalnızlık,
Birde içi yakan umutsuz düşler içinde gizli mutluluk,
Ve doğmadan ölen aşk.
Ahmet Bağçe
SEVDA ÇİÇEĞİ
Ya! Kokun gelir, ya! Hayalin,
Aklımdan çıkmaz eşkâlin.
Sevdim dedim olmadı,
Yandım dedim olmadı;
Doldu sevdanla yüreğim,
Gönlüme seni ektim,
Yeşerdin içimde,
Hasretin büyüdü yüreğimde sevda çiçeği.
Ahmet Bağçe
İÇİMDESİN
Öyle içimdesin ki.
Yani o kadar bendesin ki;
Nasıl anlatsam sana.
Beni bir yerlerde arama.
Ben önüne gelen ne yazında,
Ne de mevsimlerdeyim
Beni sadece hisset,
Yokluğunda içimde,
Varlığında gözümün önündesin,
Yetersiz kalır yıl içindeki mevsimler.
Sevgim yanında.
Ben her zaman senin baharındayım.
Ve sen öyle efsanesin ki; Bende,
Koyun koyuna büyüdüm seninle.
Ahmet Bağçe
Günler, gün gelip geride kalsa da, dostluklar kalır hatıralarda, biz unuttuk sanırız, unutmaz bizi hatıralar.
Ahmet Bağçe
İşte ben ta! Oralarda yüreğimi bıraktım, burada onun yüreğine hasret yaşıyorum. Bu yüzden uzaklara bakar gözlerim.
Ahmet Bağçe
OLURDA BİR GÜN
Olurda bir gün sana âşık olursam,
Tut ellerimi bırakma,
Sonra gözlerini gözlerimden ayırma,
Sen benin ömrüm ol,
Bende senin okyanusum balık.
Senin oltana takılıp,
Sana çırpınıp, sana yüzeyim.
Ahmet Bağçe
Sen çıktığın yokuşları unutursun ama yokuşlar sana zaman gelir kendisini hatırlatır.
Ahmet Bağçe
İşte o günden beri o bana, bende ona diken olduk, bizi görenler güldü, O benim ömrüm bende onun eylülüydüm.
Ahmet Bağçe
Bir avuç toprakta, bir yudum su ile yeşerip yetişen çiçek kadar güzel ve her daim taze sana olan sevgim.
Ahmet Bağçe
OKUDUNMU
Ben sana çok şeyler anlattım.
Defalarca aşkımı itiraf ettim,
Senin için destanlar yazdım,
Ama sen gözlerime hiç bakmadın.
Bakma zahmetinde bulunsaydın,
Gözlerimin cümlelerini okurken ağlardın.
Ahmet Bağçe
BU GÜN
Bir huzur var içimde,
Körelmiş duygularım bileylenmiş,
Hırçınlıklarım dilim, dilim kesilmiş.
Bayram günü sanki bu bugün.
Güneş bir başka süzüyor penceremden,
Dur demek istiyorum hızla geçen zamana,
Lakin söz dinlemiyor zaman,
Çekmiyor ayağını gazdan.
O zaman sana iş düşüyor yar,
Dua et, dua et ki, terk etmesin bizi mutluluk,
Ve coşkulu kalsın, huzura dönsün gönlümüz,
Güneşe âşık papatya gibi.
Ahmet Bağçe
GÜLEN VE SUSAN
Bazen susar insan, konuşmaz.
Şöyle içten bir gülmeyi satın alamamıştır.
Pahalıdır gülmek.
Ağlamak kadar ucuz değildir.
Susan insanın bir beklentisi vardır hayattan,
Gülen insanın beklentisi susanlardır.
Susanlar gülenin basamağıdır,
Yükselişini susan basamaktan tedarik eder,
Gülen konuşur, susan dinler.
Gülen emreder, susan yapar.
Gülen doymaz, susan tok gözlüdür, doygundur.
Gülen paralıdır yaşar,
Susanın hayatı bir eksiktir, parasızdır, paralanır.
Gülen talep eder, susan arz eder.
Gülenin gözleri, gözyaşını unutmuştur,
Susanın gözleri bulutlu ve yağışlıdır.
Ahmet Bağçe
Nicedir beklerim, gözlerim yolda kaldı. Bak tam 21 Aralıkta gün bile döndü, sen hala dönmedin.
Ahmet Bağçe
Açtım ucunu ve ben karala dedim o karaladı.
Açıldıkça açıldı, açıldıkça açıldı,
Öyle bir ana geldi ki tık yok artık,
Ne yazıyor nede karalıyor,
Son kalemdi o benim.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Hayat boş bir kâğıttır, düz iken deniz gibidir yüz yüzebildiğin kadar, şöyle bir katlandığın da, kapısı kilitli odadır. Odanın içindeysen çıkamazsın, hayat seni kendisine mahkûm etmiştir, şayet dışındaysan giremezsin çünkü oraya ayak uydurmakta zorlanırsın. Ya! Buruşturulduğunda, işte buruşturulduğunda, orman içinde misin, dağlık arazide misin, çölde misin bilinmez. O zaman yönünü tayin etmekte zorlanırsın. Hayat öyle bir hakikattir işte. Kilime atılan ilmek gibidir. Bir ilmek eksik olursa o kilim kilimden sayılmaz, eksik atılan ilmek ucu pörsüdü mü nereden nasıl çözüleceğini bilemezsin.
Ahmet Bağçe
Bilemezsin cama vuran yağmur damlası değildir aşka davet eden, belki lapa, lapa yağan kar tanesidir aşka davet eden.
Ahmet Bağçe
Sormayın dostlar, tarlama kaderimi ektim,
Çiçekleri mis kokulu açar mı? Bilmem.
Yar yoluna umutlarımı serptim,
Kadir kıymet bilir mi? Bilmem.
Ahmet Bağçe
Hırs cepte, hüzün kalpte, sevinç paylaşımda olduğu sürece hayat güzeldir.
Ahmet Bağçe
Sonbahar küskünlerin ayıdır, çünkü en çok sonbaharda olur ayrılık.
Ahmet Bağçe
Ne gözlerimi açabildim
Nede dilim çözüldü konuşabildim.
Koşamadım, ayaklarım yorgun,
Rüzgâr bürümüş o beldeyi.
Ahmet Bağçe
Bazen kalbini kırmak istediğimiz birinin kalbi kırılmak istemiyor, bazen de kırmak isteyene kalbimiz kırılmıyor.
Ahmet Bağçe
DUYGULARIM SENSİZ
Sana sarılmak için gözlerine bakarımda,
Sen kaçırırsın gözlerini benden.
Niyetim sana sarılmak iken;
Boşa döner hayallerim senden.
Ve sonra gecelerimi düşlerim.
Hayaline şefkatle bakarım,
Senin sessiz konuşmanı duyarım,
Yüreğindeki bana karşı nokta kadarda olsa,
Hislerini görür bu kör aşkım.
Ben saçlarınla oynamak isterim
Sense kalbimle oynarsın.
Sen aşk kokarsın,
Benim başım döner,
Dizlerimin bağı çözülür.
Velhasıl, gecelerime sen gelirsin,
Gündüzlerime uykum.
Ve ben yalnız, duygularım sensiz.
Ahmet Bağçe
Pamuk, sapı kurumuş kozalağın durumunu değil, rahatlığını düşünürse, birileri yerinden eder, çuvala girer.
Ahmet Bağçe
Başaracağın şeyi sonraya bırakıp öncelikli saymazsan o şey elinden uçtuğunda dönmesini bekleme, uçan kuş geri dönmez.
Ahmet Bağçe
Kime bu uşaklığın sokak lambası,
Kafamı ne tarafa çevirsem,
Umutsuzluk bakar gözlerime.
Ben o umutsuz gözleri görüyorum da,
Işığın karşısında ki, yar görmüyor beni.
Ahmet Bağçe
Beyin uçarı olunca, Akıl yakıt için pist arar.
Ahmet Bağçe
Fedakârlık sıcakta, soğukta, yağmurda, karda, fırtınalarda başından ayrılmayan mezar taşı gibi olmalıdır.
Ahmet Bağçe
Yüreği katı olan insan, kıpırdadıkça dibe batan yüzgeçleri kopmuş balık gibidir.
Ahmet Bağçe
Taş gibi yüreğimi erittin ama kırmaya gücün yetmedi. Çünkü eriyen bu kalbin mayasında sana meyil eden aşk macunu var.
Ahmet Bağçe
Ben seni küçük çocukların oyuncaklarını sevdiği gibi seviyorum. Çünkü onlar büyükler gibi oyuncaklarını kırmazlar.
Ahmet Bağçe
Sustukça konuşanların konuşacak şeyleri çoğalır ve bu defa o şeylere cevap vermek zorlaşır.
Ahmet Bağçe
Gönül kuyusundan gökyüzü hayallerin kadar görünür. Hayallerin derya kadar olması için kuyu okyanus kadar olmalı.
Ahmet Bağçe
Sensizlik yüreğime sessizlik veriyor ama geceleri bozulan sessizlik içimi çok acıtıyor.
Ahmet Bağçe
Sende ki, görmezliği gördükçe ben, imkânsızlığı tutmaya çalışıyorum fakat ümitlerim tükeniyor yüreğimden.
Ahmet Bağçe
Duygularım o kadar ucuz değil ki,
Nice geceler loş ışıklar altında,
Benim için değerli olan zamanımı öldürüp,
Hayallerimi yaşattım.
Ahmet Bağçe
KOR GİBİ
Esen rüzgâr nefes keser,
Kır çiçekleri arasında kokun geldikçe.
Yutkunurken boğazımı yakar hasretin,
Yoksul yüreğimi üşütür yeller estikçe.
Sarıp sarmalayıp ısıtmak ister düşlerime gelen bedenin.
Büyüdükçe büyür uzaklardan gelen sevgin,
Bulutlarda yüklü aşkın yüreğime yağdıkça,
Alevi sönerken, ateşi harlanır rüzgâr altındaki kor gibi.
Ahmet Bağçe
Toprağı tanımadan ve kazmasını bilmeden ekim yapılırsa tohum toprakta sıkışıp kurumaya mahkûm olur.
Ahmet Bağçe
İçinde ikimiz olan bir rüzgâr esiyor,
Balon gibi uçuruyoruz biz.
Ayaklarımız bağlı, tutunamaz ellerimiz,
Pır, pır eder bize yüreğimiz...
Ahmet Bağçe
NASIL UNUTURUM
Kaç zamandır, gelmez oldu postacı,
Çalmaz oldu telefon sesi,
Yoldaş oldu boşluğa bakan gözlerime,
Karanlık gecelerin bekçisi ay ve yıldızlar.
Mademki ayrılacaktın, neden girdin kalbime,
Gazete kâğıdı gibi yırtıp attın sevgini.
Kaç zamandır bıkıp usanmadan.
Sayfalarca bizi, bana yazardın,
Şimdi unut diyorsun bana, benden seni,
Gözlerinin rengini,
Kalbinin sesini,
Sıcak nefesini, nasıl unuturum birde seni.
Ve sonra ilk karşılaştığımız yeri,
Seni gördüğüm an elimden düşen eldiveni,
O ağacın altında çekindiğimiz resimleri,
Nasıl anlatırım terk edilmişliğimi yüreğime.
Ahmet Bağçe
ANLAMADIN
Ben içinde seninde olan hayallerimi,
Tek, tek elekten geçirdim, eledim.
Elek üzerinde bir tek sen kaldın,
Seni eleyemedim.
Sana olan tutkumu anlattım anlamadın,
Bu defa gözlerimle anlatmaya çalıştım.
Gene anlamadın,
Artık seni gönlümde bıraktım bahtiyar olasın.
Ahmet Bağçe
Acıları en güzel gözler bilir, gözler acıları göz ardı etmeye başladı mı? Artık acının önemsenmediği anlaşılmalıdır.
Ahmet Bağçe
Karın hükmü eriyene kadardır.
Ahmet Bağçe
Aşk imkânı vermez ama imkân aşk dâhil her şeyi verir.
Ahmet Bağçe
Sonunda en büyük farkı buldum. Bu büyük fark sendin. Çünkü sen bana başkalarından daha çok yakışıyorsun.
Ahmet Bağçe.
KÖRDÜK
Hayatıma girdiğinden beri, ikimizde kör yaşadık.
Sen beni görmedin,
Bende senden başkasını birde kendimi göremedim.
Hayallerim resmin,
Sevdiklerim hikâyem oldu.
Onlar yazdı, ben okudum,
Sen yenilerini ekledin.
Şimdi hastayım, sana hastalığına tutuldum.
Eğer bir gün ölürsem, hayallerimi yüreğime,
Sevgisizliğimi kimsesizliğime gömün.
Mezar taşını taş kalbinden yapsınlar,
Üzerine, oda kördü, bende kördüm diye yazılsın.
Ahmet Bağçe
VAZGEÇTİM
Bir gül ekemedim yüreğime,
Fırsat vermedi ağlayan bulutlar.
Bedeli ödenmiş aklarla,
Kar beyazı oldu saçlarım.
Nicedir aşk pazarında sevgimi sattım,
Sevinçlerimi, neşelerimi paylaştım.
Hüzün aldım, keder aldım, kahırlandım,
Güle gül diyemedim sustum vazgeçtim.
Ahmet Bağçe
SON BASAMAK
Sonra eski günler gelir aklına insanın. Öyle anlarda karşıya ta! Karşılara boşluğa bakar uzak, uzak insan. Mahalle arkadaşlarını, sınıf arkadaşlarını hatırlar. En çokta ergen çağdaki liseli yıllarındaki arkadaşlarını hatırlar. Çünkü o çağlarda çocuktur, gençtir, delikanlıdır, ne dünü nede yarını düşünme ihtiyacında değildir insan. Aşkı da sevgisi de delidir. Onun için derler ya’ delikanlı diye. Deli akar çünkü kanı. Lise yıllarında çoğunlukla gelecek düşünülmez, üniversite gibi değildir. Üniversitede yılları, sözün son noktasıdır. Hayat merdivenin ilk basamaklarıdır. Son basamaklara tırmanışa gelinmiştir. İlk basamaklara sağlam basmak ister insan. Ne kadar sağlam basarsa dengesi de o kadar dengede olacaktır. Artık hayallere dalma zamanıdır. İş, eş ve balalar hayallerini süsler, ilkbaharda kırları süsleyen çiçekler gibi. Hayatın kendisine gülmesini ve kendisinin de hayata gülmeyi ister. Ne var ki; o eski günler geride kaldığını hatırlayınca döner bugününe. Bir an aynaya bakar gibi olduğunun farkına varır eski günleri düşlerken, ağarmış saçlar, kırışmış alın ve yanaklar, beneklerle kabuk değiştirmiş buruşmuş yorgun eller, dermanı kalmamış, destek bekleyen ayaklar ve merdivenin son basamağı.
Ahmet Bağçe
ÖYLE BAKMA
Ne olur öyle bakma bana,
Ayrılık diyor gözlerin.
Ayrılık yazmışsa kalemin,
Umutlarımı oku ve silgi yerine kullan,
İkimizin olsun yarınlar.
Ahmet Bağçe
Gerçek aşk nedir deseler, ben derim ki; Gerçek aşk, yol ile yolu adımlayan ayaklar arasındadır. Ayaklar ne kadar yürüse de, yol bitmemekte ısrarcıdır.
Ahmet Bağçe
Seni Yüreğime ektiğimden beri,
İkimizle ilgili hayallerim yoğunlaştı,
Çiçeklerim açtı, gönlüm sende,
Ben, bende değilim.
Ahmet Bağçe
DÜŞLER VE AŞKLAR
Sıkıntıların, mutlulukların üzeri küllenmiş gibi olur,
Dün denir adına,
Hatıraları kalır ardından.
Açıları, düşlerini,
Aşkı da, duygularını canlandırır.
Sönük kalır acıları ve düşleri aşkın yanında.
Ahmet Bağçe
Bana bu âlemde evet demedin, buna rağmen ben seni içimden silmedim. Belki sonsuz âlemde evet dersin!
Ahmet Bağçe
ALIŞAMADIM
Seni andıkça, sensizlik alev, alev yakar beni,
Hasretin üst üste geldikçe alışamadım yokluğuna.
Seni gönlümde taşıdım ve halen taşırım da,
Kırıp paramparça ettiğim kalbim, seni taşır mı? Bilmem.
Ahmet Bağçe
İyi insanın kötü yanı temiz olmasıdır. Başlangıç da mendilde temizdir onu da, insan kirletir.
Ahmet Bağçe
Hani gözlerime bakıp da sevgilim derdin ya, unuttun mu?
Ben sevgilim derken o bakışını özledim,
Sen gözlerini ayıramadığın gözlerimi özlemedin mi?
Ahmet Baçe
AKLIM SENDE
Sana sevdiğim, demeye cesaretim mi? Var,
Kalbim söyle derken, aklım bekle der.
Tutsağı oldu yüreğim yüreğine,
Aklım seni düşünmekten yorulur.
Ve ben gökyüzünden kayan yıldızlar gibi,
Sana kayarım elimde olmadan,
İçim dağlanır, hüzün dolar,
Duygusallaşırım aklım sendeyken.
Ahmet Bağçe
Yaşam içinde herkes bir dal tutar, lakin tutmasını bilmek gerek, bazı dallar çok naziktir kırılır.
Ahmet Bağçe.
Hiçbir zorluk, kolaylık kadar zor değildir. Lokma kolay yutulması için önce çiğnenmesi gerekir.
Ahmet Bağçe
Ve ağlamak gözyaşı dökmek değildir. Susmak, uzak kalmak, özlemek, özlerken unutulmak da bir çeşit ağlamaktır.
Ahmet Bağçe
SENMİSİN
Kelebekler etrafında dört döner,
Bu gülüşü görüp ömrünü uzatmak için.
Ve benim gözlerim kamaşır,
Güneş mi karşıma gelen,
Yoksa senmisin karşımdaki güneş gibi parlayan.
Ahmet Bağçe
GİTME
Gitme dön bir bak yüzüme.
Ter döküyor hislerim yüreğime.
İstersen bir dokun sol yanıma,
Nem bırakacak yüreğim, yüreğine.
Bulutları toplandı, gözlerim üzgün,
İçim tedirgin, yüreğim hazan,
Yara olup acıtma, yar ol bana,
Sensizlik zülüm iken bana, senden de etme beni.
Ahmet Bağçe
Yüreğe Kor düşmeye görsün, dumanı gözleri yakar. Sevdayı kafese tıksan, kanadı kırıkta olsa uçmaktan vazgeçmez.
Ahmet Bağçe
DİLEĞİMDEYMİŞSİN
Bir dilek tutmak istedim.
Nereden aklıma geldiyse,
Masallar ülkesinde bir diyardı dileğim.
Semaları gezindi gözlerim.
Bir kale duvarına geldim,
Bir ses duydum ve bakındım,
Duvar ötesinde seni gördü gözlerim.
İşte o zamandan beri,
Ayık gezmez yüreğim.
Ahmet Bağçe
İkinci kez sahip olduğum dünyamın. ilkinde ağlamışken, ikincisinde esir oldum bir kalbe.
Ahmet Bağçe
Adeta gecenin sessizliği kalbime vurdu, düşünceler içinde kayboldum. El salladım yıldızlara, ay kıskandı yıldızları.
Ahmet Bağçe
SEN BİLİRMİSİN
Sana olan özlemim mevsim gibidir.
Filizlenip yapraklandığım,
El ayası gibi açılıp havalandığım,
Bazen sararıp solduğum,
Sonra yüreğime tutunamayıp,
Yaprak misali döküldüğüm,
Gazel gibi savrulduğum olur,
Buz gibi baktığında,
Hasretle yanmak ne demek,
Yâda yanarken donmak ne demek sen bilmezsin.
Ahmet Bağçe
NE ANLARSIN
Sen ne anlarsın aşktan,
Aşk denizinde yüzmekten,
İki dakikada maydanoz gibi ektin,
Sarımsak gibi kokuttun.
Oysaki ben;
Aşkının okyanusunda,
Hayallerimi balıklara masal gibi dinlettim.
Ahmet Bağçe
O yağmurlu günde gönlüme girdi, içimi ısıttı, yüreğimi yaktı, sonra buz gibi bakıp üşüttü beni.
Ahmet Bağçe
Evet, alıştım artık, gelsen de fark etmez, sensizlik dokunmuyor bana.
Ahmet Bağçe
Kalp bir ağaç, aşk o ağacın meyvesi gibidir. Bir gün meyve biter ama ağaç meyve vermeye mecburdur.
Ahmet Bağçe.
AŞKIM
İki yıldız gibiyiz biz.
Bizi parlatan güneş tek ortak ışığımız.
Senin parlamanla geçen gece,
Benim hayallerimi süslerken.
Benim hayallerim yarınlarımızı süsler,
Ve bu hayaller ikimizin gönlünde taht kurar aşkım.
Ahmet Bağçe
İnsanlar her yaşın çocukluğunu yaşar, neticede akıl olgunlaşsada, çocukluk baki kalır.
Ahmet Bağçe.
Ben seni tanımak isterken,
Kendimi tanıdım.
Meğerse boş dediğim yüreğim sana akıyormuş,
Ve sevgisini sende dolduruyormuş.
Ahmet Bağçe
En çok neyi merak ettin diye sorsalar, onlara vücutta olan yarayı diken terzi, neden yürekte ki yarayı dikmez derim.
Ahmet Bağçe
Yüreğimin tüm odaları yıllanmış şarap gibi yalnızlık dolu, soludukça ruhum daralıyor, başım dönüyor, nefes alamıyorum..
Ahmet Bağçe
SEVECEKSEN
Sen aşkını dile getireni değil.
Aşkını yüreğinde büyüteni sev.
Gözleriyle sana bakıp aklında başka biri olanı değil.
Her gece seni düşünürken uykusuz gecelerle boğuşanı sev.
Senin gözlerini, endamını seveni değil,
Senin yüreğini varlığını seveni sev.
Sen, seni mutsuzluğa götüreni değil.
Her gün senin mutluluğun için duacı olanı sev.
Ahmet Bağçe
Yüreğimde, ikram edecek neyim kaldı ki, geçmişte bana verdiklerinden başka. Yersen onların hepside acı.
Ahmet Bağçe
Gözlerimin içine baksan sana olan sevgimin derecesini okuyacaksın. Ve o zaman aklın yüreğimin yanına fırlayacak.
AhmetBağçe
Takvimler seni gösterirken,
Duygularım akrep,
Aşkım yelkovan
Yüreğinin etrafında dönüyor.
Kalbim gönlümü fetheden melek için,
Kapılarını aralıyor.
Ahmet Bağçe
Bana seni anlatma, tanıyor kalbim seni. Okyanusun derinliklerinden yüreğime taşıdığım incimsin benim.
Ahmet Bağçe
EL SALLIYOR
İsmin, seni çağrışım yaptıkça,
Sensizlik alev, alev yakıyor beni.
Hasretin üst üste geldikçe,
Alışamadım yokluğuna.
Ve gecenin sessizliği kalbime vuruyor,
Düşünceler içinde kayboluyorum.
Seni sanıp, el sallıyorum yıldızlara,
Ay kıskanıyor yıldızları.
Ahmet Bağçe
Yolculuğa çıkmış umutlarımı istasyonda karşılayan yok. Bende sensiz, gittiği yerde kimsesiz.
Ahmet Bağçe
MUTLUMUSUN
Esintili bir akşamdı, hayallerime girişin.
O an ben değil de hayallerim konuşuyordu.
Susmuyordu adeta çenesi düşmüştü.
Yanıldığını bilmiyordum ama hayallerim havalarda uçuyordu,
Sahilde kızgın kumlarda sekiyor, ormanda ağaçları kazıyordu.
O gün perde arkası sever göründüğünden habersizdi,
Gözlerinin, kalbinle bir sorunu olduğunu bilmiyordu hayallerim.
Hatta çılgınlar gibi haykırıyordu. İnletiyordu dağları,
Kulak kabartıyordu yankılanan sevinçli sesine.
Şarkı bile mırıldanıyordu,
Sevemez kimse seni benim sevdiğim kadar diyordu,
Sonra ne oldu. Anladı yanıldığını, ağladı, ağladıkça beni de ağlattı.
Artık yalnız kalmaya başladı, yalnızlığıyla dertleşiyordu ve diyordu.
Neydi o gün gözlerinin bakışı;
Yoksa bir sevenin mi? Vardı benden başka,
Kıskandırmakmıydı maksadın.
Seni benim kadar bir sevenin olsaydı, bana bakarmıydı gözlerin.
Adeta gözlerden medet bekliyordu, içi yanıyordu.
Gene de kızamıyordu ve diyordu,
Sana değil kendime kızıyorum,
Kendimi sana ne yakından sevdirebildim,
Nede uzaktan beni sana hissettirebildim.
Şimdi perendi atıyorum ateş çemberi içinde, mutlumusun.
Ahmet Bağçe
Görebildiğin kadar, Konuşabildiğin kadar, koşup yürüyebildiğin kadar ve sevebildiğin kadar, güzeldir hayat.
Ahmet Bağçe
Ağlıyor sanıyordum.
Yumuk gözlerine baktığımda,
İçim rahatladı birden bire,
Siyah sandığım o gözler,
Su renginde maviymiş, deniz mavisi gibi.
Ahmet Bağçe
Ne yüreğime söz geçirdim, nede yüreğinde yer bulabildim. Senin dünyanı fethedeyim derken, kendi dünyamı kaybettim.
Ahmet Bağçe
Sorun değil, sen dünde sevmemiştin. Bense aşkın rüzgârsa esmeyi, uçurumsa düşmeyi, bal ise tatmayı göze almıştım.
Ahmet Bağçe
Sensiz geçen dakikalar, geceden uzunken, seninle gecen dakikalar saniyelerden de kısa.
Ahmet Bağçe
SEN YOKSUN
Ve sen yoksun masamda, odam ıssız, soğuk yatağım.
Duvarlar bir başka bakıyor karşısındaki duvara.
Güneşe küs pencereler,
Işıklarsa körsen geceleri.
Perdelerin bile yüzleri asık ve kırışık.
Hepsi matem için de, suskunlar benim gibi,
Çok şeyler anlatıyor, ben anlıyorum onların dilinden,
Sessiz konuşuyorlar, biliyormusun bana da öğrettiler sessizceyi.
O fokur, fokur kaynayan yumurtalar bile tokuşmuyor artık,
Masamdakiler bir tuhaf.
Küf kokan peynir,
Ağız buruşturan limon, sensizlikten kararan zeytin taneleri bir başka havada.
Bu sabah deniz tarafındaki balkondaydım.
Biraz konuştum her zaman ki oturduğun sandalyenle.
Tadı yok dedi, o varken bir ağırlığım vardı,
Şimdi hafife alıyor hayat beni.
Dedim bende öyle, bende onsuz hayatı sevmedim.
Tadı yok hiçbir şeyin, hayatın güzelliği o varken vardı.
Yanık, yanık şarkı söylüyor bak rüzgârlar,
Ağlıyor matem havasında bulutlar.
Umutlarımdan bahsettim, o an sallandı masadaki bardaklar.
Sarhoş olmuştu rakılar.
Aynaya ilişti gözlerim, durgundu konuştuk biraz gözlerimle göz gözece.
Seni ağladığını söyledi, seni arıyor ta oradaki denizin maviliklerinde,
Ormanın yeşilliklerinde.
Kıskandım biliyormusun gözlerimi, seni benden çok sevdiğinden.
Ahmet Bağçe
Sahil güzel oluyor da, sensiz sahil sessizce konuşuyor, durgunca konuşuyor, içimi yakıyor benim.
Ahmet Bağçe
Evet, senden biraz farklıyım, ben hüzünce biliyorum, ağlamakca, üzüntülüce hasretçe biliyorum. Sen bu dilleri biliyormusun?
Ahmet Bağçe
BU KALP
Biliyorum aramızda uzun bir şerit var,
Göz göze değiliz mesafemiz ırak,
Uzatsak ulaşmaz, birbirine ellerimiz,
Lakin kalplerimiz yakın kalp kalbeyiz.
Bu kalp Bazen yalnızlığı yazar,
Bazen sevgisizliği, unutulmuşluğu yazar,
Bazen de, çoğu kez, her zaman unutamadıklarını.
Mevsimsiz gelen yağmur gibi ben,
Sevgimi içime gömdüm,
Ve gözyaşlarım gizli akar yüreğimden.
Ahmet Bağçe
SEN
Sen hayatsan ben yaşamım,
Sen rüzgârsan ben yağmurum,
Sen aşksan, ben yananım.
Rüzgâr ne kadar sert olsa da,
Birkaç damla yağmur hızını keser.
Yaşam yoksa hayat,
Yanmak yoksa aşk,
Rüzgâr yağmursuz olur mu?
Ahmet Bağçe
ÖYLE BAKMA
Ne olur göz göze gelmeyelim,
Bakma bana öyle;
O bakışın, sana olan aşkımı,
Ruhumun sancısını,
Yüreğimin sızını artırıyor.
Ahmet Bağçe
Doğrunun üzerinde ki eğri düzelmedikçe, o doğrunun doğruluğundan söz edilemez.
Ahmet Bağçe
Ey gönül, sen aşka şerbet gibi ol, aşk ateşiyle yanan nice kalpler var.
Ahmet Bağçe
SENİ ARIYOR
Senin için şarkı söylüyor çiçekler,
Şarkılar içinde seni arıyor gözlerim sevdiğim.
Heyecanım noktasını koydu kalbime,
Virgülle arasını açtı sevdiğim.
İştahım kesildi kurudu damaklarım,
Sıcak bir bakışına, bir gülüşüne ihtiyacım var sevdiğim,
Artık bu kalp bana ait değil,
Bir bardak su ile duygularımı sulandırma sevdiğim.
Ahmet Bağçe
Cimri olan birine hayat pahalılığı etkilemez.
Ahmet Bağçe
GÜNDOĞUMU
Bir nokta koydum gündoğumuna,
Güzel bir bakış bir güzel nefes,
Biraz papatya, biraz kır çiçeği kokusu,
Bir bardak çay, bir dilim ekmek, birazda peynir masada,
Denizin dalgası, martıların sesi,
Ve bol nefesli hayaller,
Bal tatlısı mutluluklar,
Sana, bana hepimize…
Ahmet Bağçe
Söylesene ne çeşit çiçeklerden hoşlanırsın,
Ben seni kır çiçeği diye yazdım rehberime.
Ahmet Bağçe
HAYATIMA DÖN
Ben sana giderken, hayatımı da yanında götür demedim.
Sen benden hayatımı da götürdün.
Şimdi sevgisiz kaldım,
Aşksız kaldım,
Yalnız kaldım,
Sakın itiraz etme hayatıma dön, hayatım…
Ahmet Bağçe
GÖKYÜZÜM
Bazen çiçekler buram, buram kokarken,
Bazen rüzgâr tenimi okşarken,
Aklımda olan sen gelirsin aklıma.
Ey benim yüreğimde bulduğum gökyüzüm,
Yönümü belirleyen yıldızım,
Aşkımın yüksekliğinin,
Dağları aştığını görürüm.
Ahmet Bağçe
Gölge varsa, karanlığı yok eden ışıkta vardır. Işık olmayan yerde gölge olmaz.
Ahmet Bağçe
Ey! Benim duygularımın baharı, ruhumun damak tadı. Susadım toprak gibi, üzerime yağ gayri.
Ahmet Bağçe
Anne ve baba toprak olsa da, geride nefes alacak bir parçadır evlat.
Ahmet Bağçe
Yaz dedi bana, sen yaz ben okuyum, hasretim yağsın sana. Yağmur gibi, dolu gibi ve ben kokayım toprak kokusu gibi.
Ahmet Bağçe
Kulağına bir şey söyleyeceğim desem, ne anlarsın!
Ahmet Bağçe
İŞTE ÖYLE
Ne diyorum biliyormusun,
Bazen dilim sürçse,
Seni çok sevdiğimi söylese,
Sevgim, yüreğine damla, damla işlese.
İşte o zaman çağlayarak akan aşkımın önünde,
Yüreğindeki çakıl taşları engel olabilir mi?
Ahmet Bağçe
Ben seviyorum da, onun haberi var mı? Ben özlüyorum da, o beni tanıyor mu? Ne görür, ne bilir aramızda duvar var.
Ahmet Bağçe
BİZİM HİKÂYEMİZ
Artık bizim hikâyemizi okuyacağım.
Sana döktüğüm gözyaşlarımdan,
Okşadığım saçlarından,
O anlamlı bakışlarından,
Gülümseyen pembe dudaklarından,
Hikâyeler yazacağım tekrarından,
Âşık olacağım sana yeniden.
Ahmet Bağçe
Ortalığı kasıp kavuran kasırga, yere düşen bir kaç damla yağmura teslim olur.
Ahmet Bağçe
Biz nice tükenmez dedikleri kalemleri tükettik.
Ahmet Bağçe
Ben gülüme balım diye bakarım,
Tadını gülüm diye tadarım.
Mis kokusunun geldiği yöne koşar,
Sarışın, esmer demem,
Sevdiğim için aşk ile sarılırım.
Ahme Bağçe
Ne güzel değil mi?
Göz göze olmasa da
Ses sese konuşabilmek,
Ona gönülden duygularını anlatabilmek!
Sonra istemeyerekte olsa,
Görüşürüz hoşça kal diyebilmek.
İşte dostluk böyle bir şey!
Ahmet Bağçe
Ey benim duygularımın bitmeyen olayı, senin yüreğine benim hayallerim sığar mı? Sen şiirlerime ilham bense nakaratım.
Ahmet Bağçe
Varlık, yokluğun talebesidir.
Ahmet Bağçe
TABİİ Kİ SENSİZLİK
Yeni başlayan gün gene bitti, gene sessizlik, gene sensizlik, gene karanlık. Özledim seni be gülüm çok özledim. Can çekiştiriyor ışık altındaki gölgem, hareket kabiliyetini yitirdi beni ayakta tutan dizlerim. Zehir solur gibi oluyorum, sensiz aldığım her nefes. Artık havalarda soğudu. Yorgan bile üşüyor benden önce sensizlikten. Yok, ne ılık bir nefes, nede el tutacak sıcak bir el. Yokluğun talebesi varlık gibi oldum tükendim, kayboldum……
Ahmet Bağçe
O BENİM
Engin denizler, okyanuslar gibi gözlerinin derinliği.
O derinlikler içinde sırtı dönük biri var.
Uğruna harap olmuş biri.
Yüzmeyi değil, üzülmeyi öğrenmiş biri,
O benim işte.
Ahmet Bağçe
Sen güzelliğini ancak aynada görüyorsun. Oysaki ben senin yanında olduğum her an güzelliğin karşısında bayılıyorum.
Ahmet Bağçe
YAĞMURUM
Ve sen yüreğimin yağmuru,
Buruk gecen gecelerimin kahramanı.
Bulutlu sabahlarda, sen hüzün akıtan,
Ben hazan mevsimi.
Hortuma takılmış bir aşk esintisi gelir,
Heybetli bakan karşıki dağlardan.
Ahmet Bağçe
Güzelin, güzel bakışı,
Yüreği alevlendirir aşk çırası.
Şu tutuşan yüreğe bir su serp,
Dinmeyecek bu aşk ateşi.
Ahmet Bağçe
SEVGİLİYE
Sabah uyanınca, anlımda nefesini hissetmenin,
Bir gün akışının daha seninle olmayı düşünmenin,
Seni izlerken, izlemeye doyamamanın,
Tekrar, tekrar âşık olmanın ve dahi seninle birlikte yaşamanın,
Ne kadar değerli bir ayrıcalık olduğunu düşündükçe,
Önüme sunulan mutluluk oyununu,
Seve, seve ömür boyu oynamak isterim.
Ahmet Bağçe
Keşke o ağaca dayanmasaydım.
Yanıma geldin,
Yayılan kokunu ciğerlerime kadar çektim,
O günden beri,
Mis gibi kokunu çekemediğim her güne kahrediyorum ben.
Ahmet Bağçe.
Bir defa görmeye doyamazken, defalarca görmeye hasret biter mi? Bir ayrılığı çekemeyen yürek, dahasını çeker mi?
Ahmet Bağçe
Çocukların oynadıkları oyunlar, yetişkinlerin okudukları gazete, mecmua, kitap gibidir.
Ahmet Bağçe
Hani bir gün o ağacın altında tekrar karşılaşırsak söz, ağacın her dalına seni seviyorum diye yazacağım.
Ahmet Bağçe
NEDEN
Yağmur neden daha az ıslatır, seni her gördüğümde ıslandığımdan,
Neden senin yağmurunun her damlasından yüreğim titrer hastalanır.
Sana her baktığımda neden nemlenir gözlerim, güller niçin hep sen kokar.
Neden başkalarının kulağında inci olan sözlerim senin kulağına zehir saçar.
Ahmet Bağçe
Para için çok şeyler yapılırda, paranın satın alamadığı şeyler için para çaresiz kalır.
Ahmet Bağçe
İÇİMDEKİ GECE
Sensin ışıklar arasında gönlümün aradığı,
Karanlığa âşık geceyi arayan ay gibi.
Gönül dünyasında seni görmek ister gözlerim,
Seni gizli, gizli süzdükçe hüzünlenir yüreğim.
İçimde sevdan, başımda aşk rüzgârın,
Dallarımda vakitsiz açan çiçeklerin,
Kapıya dayanmış sonbaharım,
Duygularımın harap olmasından korkarım.
Farklı kumsallara bağlıyız biz ikimiz,
Aramızda dağlar, bize esen sert rüzgârlar var.
Islanıyor iki gönül ağlayan bulutlar altında,
Hazan mevsimini yaşarız farkında olmadan.
Bu nedenle sana uzak bakar gözlerim,
Şunu yâda bunu bahane eder seni izler yüreğim,
Hasretini gündüz, vuslatını gece yaşarım,
Denize âşık martılardan farkım yok benim.
Ahmet Bağçe
En çok doğan güneşe üzülürüm batacak diye. Birde geceye üzülürüm, ozana bulanmış renkli kumaş gibi ağaracak diye.
Ahmet Bağçe
VURULDUM
Ondan sonra bir baktım gözlerine,
Ateş ediyordun gözlerime.
Vuruldum düştüm yüreğine,
Biliyormusun o günden beri kalbim sende,
Beynim uyuşuk, gönlüm gezinir etrafında,
Dengemse kayıplarda.
Ahmet Bağçe
Ben masallarda âşık oldum gülüm sana. Ondandır yıllara sarktı kavuşmamız. Hasretin boğazıma düğümlendi, gece gibi karanlık içim.
Ahmet Bağçe
Bazen cesaret, korkunun baskısı altında kalabilir. O zaman çalıyı dolanmak gerek.
Ahmet Bağçe
Gitme deseydin kalırdım, aşkla baksaydın mum olur erirdim, uzatsaydın ellerini sarılır kucaklardım, işte bu denli seviyorum seni.
Ahmet Bağçe
Sonra mavine bürünmek isterken dalgana kapılıp, köpükler içinde kıyına savruldum. Beyazlar içinde de çok güzeldin.
Ahmet Bağçe
BENDE KAL
Şimdiden ne çok özledim seni,
Zaten gönlümdesin,
Derim ki, İster içimde kal,
İstersen yılla yüreğimde,
Asılı kalsın gözlerim gözlerinde.
Ahmet Bağçe
Onlar gibi ömürde geçti pencereden, ne fark var ki, dalından ayrı düşen gazelden.
Ahmet Bağçe
BİZ İKİMİZ,
Ya çok yanlış zamanda karşılaştık,
Ya da, rastlantıydık birbirimize.
İplik ile iğne gibi takıldık bir şekilde,
Göz göze, el, ele olamadık,.
Hatta yabancı gibiydik birbirimize,
Arkadaş olduk sadece.
Ama biliyorum, hissediyorum,
Düşlerimizle birlikteydik,
O aşk denen nesneyi tanıyamadık,
Açılamadık ama o aşkı içten yaşadık,
Düşlerden uyandığımız her defasında,
Duygulandık, kabus oldu hayat ikimize..
Ahme Bağçe
Göz göze konuşmak kolay. Gözler gevezedir çok şey söyler. Asıl olan, el olmadan, el ele konuşmak.
Ahmet Bağçe
Sendin giderken bana el sallayan. Anladım ki; Artık bana el oldun. Bir anlamı var mı? Sana tutuklu kalmanın.
Ahmet Bağçe
SEVMELİ
Aşkı yüreğinde taşımasını bilmeli insan,
Yaşatmalı, öldürmemeli.
Her şeye rağmen,
Kaybolmamalı aşkın sırları içinde,
Kalpten tutmalı, tutmasını bilmeli,
Sevmeli, bırakmamalı.
Ya değilse,
Burnunun direği sızlar özlemler içinde.
Ahmet Bağçe
Sana sevdamı verdim duymaz yüreğin,
Gönlüm incinmiş, uykusuz gecelerim,
Seninle olmayan dünyayı neyleyim,
Sevdası ziyan olmuş bir garibim ben.
Ahmet Bağçe
Sevgi, aşkı doğururda, aşk sevgiyi öldürür.
Ahmet Bağçe
Eğer kendini tanıtmak istiyorsan önce bulunduğun yerin halkını tanıyacaksın. Halkını tanımayan kendisini tanıtamaz.
Ahmet Bağçe
Başında kavak yelleri esenin, gönlü hayal peşinde koşar.
Ahmet Bağçe
Aşk, sen nasıl tatlı bir baş belasısın öyle. Senin gözünün körlüğü, benim başımı döndürüyor.
Ahmet Bağçe
Gülüşün öyle güzel ki, hele bakışların, geceyi ışıklandıran ay gibi, ya! Gamzelerin, tebessüm ederken dudaklarına anlam veriyor.
Ahmet Bağçe
Anne ve babanın başarılı öğretmeni evlatlarıdır. anne anneliğin, baba babalığın eğitimini evladından alır.
Ahmet Bağçe.
UMUTSUZLUK
Sahilde batan güneşi izlerken,
Martılar yuvaya dönüş şarkılarını söylerken,
Denizin kör noktasına daldı gözlerim,
Ve o zaman anladım aşkımın imkânsızlığını.
Kum üzerindeki yazının silindiği gibi,
Yüreğimden umutlarımı sildim sevgilim.
Ahmet Bağçe
BOŞ SANDALYEN
Durduramıyorum ağlayan gönlümün gözyaşını,
Yağmura gizlenmiş yüreğime yağıyor.
Dışıma çıkaramıyorum sevgini, atamadım içimden.
Nefesini hissediyorum penceredeki perdelerden,
Ben buradayım diyor hayalin her yerde,
Dokunduğun kapıdan, masadan,
Seni unutturmuyor boş sandalyen,
Ve sen esiyor odada rüzgâr, sen kokuyor saksıda çiçekler.
Ahmet Bağçe
Kalbimden çıkarttığını gönlünden çıkartamıyorsan, özlemin vardır, hasretin vardır. Kavuşma isteğin vardır.
Ahmet Bağçe
YARIN BAYRAM
Sonra ayaklarıma engel olamadım.
Gece yarısında sahile gittim.
Yıldızlar parlıyor, ay göz kırpıyor,
Deniz ay ışığını adeta yutuyordu.
Kalbimi hiç sorma,
Savaş halindeydi kalbinle.
Ve ben barış elçisi olarak devreye girdim.
Yarın bayram,
Bayrama küs girmeyin dedim,
Sarıldılar birbirine,
Bir daha ayrılmayalım dedi, kalbim kalbine.
Ahmet Bağçe
Öyle bir noktaya geldim ki;
Başkalarına batmasın diye,
Kendimi iğnelik ettim.
İğnelere dokunsam kanıyor,
Dokunmasam acıyor.
Ahmet Bağçe
Olmasını çok istediğin bir şeyi yok etmek aptallıktır.
Ahmet Bağçe
SENİ BEKLER
Artık yıldızlar göz kırpıyor, ışık saçıyor üzerime,
Sabret diyor bizim palmiye acılı gönlüme.
Su serpiştirip, okşuyorlar yanık yüreğimi,
Senden çok vefalı çıktılar sevgilim.
Bir başka söylüyor şarkılarını dalgalar.
Sen gibi yakmıyor ayaklarımı kumlar
Güller açıyor, mis kokuyor pembe goncalar
Yinede seni bekler kırdığın bu kalp, acılı gönlüm.
Ahmet Bağçe
ÜZGÜNÜM
Yaşamaya davet eden hayatın davetine,
Seni okumaktan zaman ayıramıyorum.
Düşlerim hayal kırıklığına,
Yüreğim gözyaşına boğuyor beni.
Ahmet Bağçe
Masamız şimdi boş, sineklere pist oldu. Duvardaki resmin bir başka bakıyor, acılar içimi sardı sevdiğim.
Ahmet Bağçe
Demem o ki; Evlat. Yüksek dağların karları erimez.
Ahmet Bağçe
Benim rakibim, bana savaş açan sensen rahat ol. Kaybeden ben olayım. Senin kalbin yerine benim kalbim kırılsın..
Ahmet Bağçe
Sen bir tutam tuz kadar damağımın tadısın. Şekersiz olurumda tuzsuz olamam.
Ahmet Bağçe
Seninle göz göze geldiğimiz an bir şimşek çaktı, ayıramadım gözlerimi gözlerinden. O çok güzeldi yazdım hatıra defterine
Ahmet Bağçe
Aşkta tesadüf diye bir şey yoktur. Bir görüşte âşık olmak vardır. Tıpkı senin görünüp, benim sana âşık olduğum gibi.
Ahmet Bağçe
Bilseydim aşkın sonu gözyaşı olduğunu, severmiydim..
Ahmet Bağçe
Öfkeli insan kaynayan su gibidir. Kaynayan suya dokunursan el yakar, öfkeli insan gönül yıkar, harının geçmesini bekle ne yakar ne yıkar.
Ahmet Bağçe
NEYİZ
Canımı yakan uzaklık, dokunamamak,
Çokça özlemek seni.
Acı çekmek, ağlamak, susmak yoruyor beni.
Gerçekmiyiz, hayalmiyiz, cevapsız bir soru bana.
Eğer gerçeksek ve sen aşk ben âşıksam,
Yıllardır aşkın neden saklanır,
Niçin bulamam seni.
Ahmet Bağçe
Seninle aramızda ki, tek ortak nokta birbirimize olan sonsuz aşkımız. Onun içindir ki, soranlara biz ayrıldık diyemedim.
Ahmet Bağçe
Kar yağdı bu kış aşkımın üzerine, buz tuttu gönül kapım. Bir tek kış dondurdu, kaç yaz eritecek gönlümün buzlarını.
Ahmet Bağçe
İstersen sen bana, beni sevdiğini söyle, söz bende sana, eskimeyen tek şey olan eski aşklar gibi sana aşığım diyeyim.
Ahmet Bağçe
Tek kendim olsaydım ağlamazdım. Yanımda, sulu gözlü gözlerim vardı, yüreğim vardı, düşüncelerim vardı.
Ahmet Bağçe
Olur mu? Hiç, olmaz deme. Olsaydı telefon numaran hafızamda, arardım, anlatır ağlardık, ağlar anlatırdık uzaktan uzağa.
Ahmet Bağçe
Fotoğraftaki kareler aldatır insanı bazen, çoğu kez, her zaman. O kadar güzel değildir, karelerin güzel görünümü kişinin hasret olduğu objeyi öyle algılamasından, öyle görmek istemesindendir. O görünen güzellik, uzaktan değil, yakından bakıldığında anlaşılır.
Ahmet Bağçe
UNUTULURMU
Kaç zamandır haber alamam senden,
Elini tuttuğum,
Gözlerine baktığım o günleri,
Unuttum sanma,
Hele ikimize söylenen o şarkı var ya!
Unutulur mu? Sevgilim.
Ahmet Bağçe
NEYDİ BU HALİM
Kar yağıyordu, odada sıcaklık tamamen yok olmuş ve ben üşüyordum, sobada közün feri kalmamış sönmek üzereydi. Somyada bağdaş kurmuş oturuyordum, dizlerim battaniye içindeydi. Pencere pervazlarından ise soğuk içeriye doğru üfürüyordu. Sobaya iki odun atmaya, ateşi harlamaya mecalim yoktu. Üşümekten değil de yerimden kalkmak istemiyordum, içimde hiç istek yoktu. Sessizlik, odanın soğukluğu, gecenin karanlığı, gaz lambasının fitilinden çıkan is, benim ruhumu daha da yorgunlaştırmıştı. Kapının yan tarafında masanın üzerinde dünden kalma iki simit ile gene dün öğleden kalma hiç içilmeyen çaydanlıktaki çay, küçük bir tabakta beş, sekiz zeytin tanesi ile bitti bitecek kâse içinde toz şeker vardı. Karnım aç olmasına rağmen kalkıp çayı ısıtmaya ve simitle zeytini yemeye dahi isteksizdim. Zaten iştahımda yoktu. Neydi beni bu derece hayattan bezdiren diye düşünüyordum. Bir ara dış kapı birkaç kez tıklandı. Yerimden kalkmak istemediğimi kapı kilitli değil az itele açılır gir gel diye seslendim. Sanırım her kimse sesimi duymadı gitti. Bilmem ya küstü, yâda evde yok diye düşünmüş olacak ki bir daha gelmedi. Hoş gelseydi gene de kapı açık itele gel diyecektim. Uyuklamışım. Ne kadar uyumuşsam, uyandığımda, odanın sıcaklığı, lambanın aydınlığı, dikkatimi çekti. Sobaya odun atmadım, lambada gaz bitti bitecekti, fitilden is çıkıyordu, tam bir biçaresizliğim diz boyuydu ne oldu ki şaşkınlığındaydım. Buna rağmen gede yerimden kıpırdamadım. Sadece şaşkınlığım üzerimde bakınıyordum. Boğazım karnımın açlığından olacak gıcıklandı, öksürdüm. Bir ses uyandın mı? Dedi.
ARKASI YARIN OLSUN.
Ahmet Bağçe
Diyorlar ki kelebeğin ömrü kısa. Peki, hangi canlı tırtıl iken koza içine girip, sonra kozadan çıkıp kelebek oluyor.
Ahmet Bağçe
Beni solduran sen oldun. Okusaydın beynimin içindekileri, ne ben vitrindeki kitap gibi olurdum, nede sen cahil.
Ahmet Bağçe
Kestirme diye ana yola bir bağdan çıktımdı, birde ne görüyüm bağ sahibi karşımda. Telaşlandım azda korkdum. Bağ sahibine kızımı viricen didim. on burma bilezik, bir gerdanlık iki tektaş yüzük, bir ev tapusu virirsen birde anlı şanlı düğün yapırsan kızı viririm didi. DÖVSEYDİN BARİ.
Ahmet Bağçe
GÜLÜMSEDİ
Bir şiir yazdım dudaklarına,
Dalgalandı saçının telleri.
İki damla gözyaşı aktı göz pınarından,
Kıskanmış gibiydi san ki;
Yazdığım her bir satır size, hepinize dedim,
Gülümsedi yumuk gözlerin.
Ahmet Bağçe
Gölgem küçükse, gönlüm çok geniş, orada dinlen istersen. Arzu edersen yüreğimin misafiri ol çay içelim birlikte.
Ahmet Bağçe
SORAN OLDUMU
Ah şu yıldızların karanlığına küsmüş geceler,
Kahır dolu, özlem dolu karanlık geceler.
Duydukça hüzünlendiğim bir şarkı vardı,
Senin karanlığına, benim yalnızlığıma bürünüp ağladığım.
Sana şarkımızı soran oldumu, duygulanıp benim gibi ağladı mı?
Ahmet Bağçe
Hiç bitmesin istemediğim şarkımız, damarlarımdan yüreğime akarken, seni yazıyor piyanonun tuşları.
Ahmet Bağçe
SENSİZ DÜNYAM
Sandalye gibiydi adaya bakan kayalıktaki yerimiz,
Otururduk ben ellerinden tutardım sen gözlerime bakardın.
Mutluluk dağıtırdı denizin maviliğine gözlerin,
Bizi izlerdi martıların sevgilisi balıklar,
O eski günleri hatırladın mı?
Çok çift göz vardı etrafımızda,
Hayrandılar bize, bizim mutluluğumuza.
Sen yeşil, yeşil bakardın gözlerime,
Sonra birlikte ağlardık imkânsız aşkımıza.
Alışamadım sensizliğe, sensiz dünyaya.
Şimdi anılarımızda kaldı oturduğumuz kayalar,
Kurumuş, o yapraklarını koparıp attığımız akasyalar,
Birde hatıralarımızdan arta kalan yakılıp, yıkılan aşkımız,
İşte o yıllara takılı kalır aklım, zindan olur gecelerim,
Mendilim, gözyaşlarıma hasret, yüreğim sana,
Bir damla gözyaşı dökülmeden ağlar gözlerim.
Ahmet Bağçe
Bir damla gözyaşı dökmeden öyle çok ağladım ki; Mendilim gözyaşıma, yüreğim bayrama hasret kaldı,
Ahmet Bağçe
Benim göksüme vuran en güzel dalgasın. Düşlerimin hasreti, duygularımın özlemi, bendeki sen, benden hiç silinmesin.
Ahmet Bağçe.
Bak! Testinin bardağa, bardağın ağza eğildiğini sende gör. Etekler pantolon olalı, öpülür oldu yakalar.
Ahmet Bağçe
Kalbimi ellerine bıraktım tıkama. Yoksa kriz geçirir bakamam gözlerine. Sahipsiz sanma beni, sen varsın hayallerimde.
Ahmet Bağçe
Bana olan sevginin net kuvveti sıfır olunca, senden gelen ivmede sıfır. Biraz hareketlendir ki; İvme kazansın.
Ahmet Bağçe
Zamanım seni hayal etmekle geçerken, kalbine uzattığım kurumuş dallar çiçek açtı. beni ya! Sev, yâda kalbine göm.
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ ANLADIM
Bir şarkımız vardı dilimizde dolaşan,
Nakaratını ıslıkla söyler geçerdin pencerem önünden,
Sahilde bizi bekleyen yaşlı ağacı hatırladın mı?
Ev sahipliği yapardı yanık yüreklilere.
Bizde yanıktık birbirimize,
O, ne çok severdi,
Eser, serinletirdi bizleri.
Şimdi gezinirimde o yerleri,
Duygulanırım, o yıllar gözümün önüne gelince,
Ağacımız bana bakar,
Ben ağacımıza,
Ağaç sallanır, ben ağlarım.
Anlarım ki,
Bizmişiz eskiyen,
Aşkımızmış taze kalan..
Ahmet Bağçe
SENDEMİ YETİMSİN
Bu gün gene akan gözyaşların sebebini sordum gözlerime,
Bu yağışın nedir sebebi,
Yoksa sendemi yetimsin benim gibi.
Yok, sen ona, onu çok sevdiğini söylediğini duyunca,
Onun duyarsızlığı karşısında
Tutamadım gözyaşlarımı dedi gözlerim.
Ahmet Bağçe
DÜZELMİYOR
Ben hayatımı kaybettim,
Sende beni.
Çemberi daralmış ateş içinde,
Piştim sayende.
Buruşturup attığın birkaç satırlık veda mektubun,
Kırışmış siyah beyaz resmin kalmış çekmecemde.
Oysaki sen,
Aklıma geldiğinde adını toprağa yazdığım,
Damarlarımda dolaşırken hayaline şiirler okuduğum
Resminde sen gibi kırışık bakar bana.
Ütüleyip düzeltmeye çalıştığım buruşuk mektubun,
Kalbim gibi kırık resmin,
Düzelmiyor gönlüm gibi ne kadar ütülesem de.
Ahmet Bağçe
AKLINDAYSAM
Düşünebildiğin kadar düşün,
Gidebildiğin kadar git.
Uzaklaş, uzaklaşabildiğin kadar,
Hayatından çıkarttığın,
Unuttuğun yerdeyim ben.
Unuttuğun kadar değil,
Unutamadığım kadar,
Yüreğim hatırlayacak seni.
Bir nebze aklında takılı kaldımsa eğer,
Bekliyor olacağım unutulduğum yerde seni.
Sende buhar, bende buz tutmuş hayatımız,
Elbet son sıcaklığını bulacak bir gün.
Ahmet Bağçe
İstemem yağmasın gözlerimin bulutlarından yağan bu soğuk yaz yağmuru. Benim yüzümden sevenler yazından olmasın.
Ahmet Bağçe
İPLERDE KURUMUŞ AŞKIM
Bir teneffüse çıktığımızda,
Birde, okul bahçesine geldiğimiz o ilk saatlerde,
Bilsen ne çok heyecanlanırdım.
Çünkü sınıftayken, sol yanımda, gözlerimin dikizindeydin,
Baygın, baygın bakardım sana.
Heyecanımı hayallerim bastırırdı,
Dalardım bizim olmayacak yarınlara.
O zamanlar çekinirdim, dokunamazdım kumral düz saçlarına.
Hele sınıfın giriş kapısına yaklaştığında,
Hissederdim geldiğini, etrafa dağılan mis kokundan.
Sen bilmezdin benim sana nasıl yandığımı,
Ezilirdim güzelliğinin karşısında,
Avunurdum, sineye çektiğim sevginle.
Ve şimdi ahım var benim,
Vahım var benim,
Pişmanlığım var,
İplere dizilmiş kupkuru aşkının yanında.
Ahmet Bağçe
Mevzu sen olunca hayat, biraz kırgınım sana, beni yalnız bıraktıkça gül saçıyorsun etrafa.
Ahmet Bağçe
BUYUM
Bir tarafta sen,
Diğer tarafta ben,
Birde sana bakan gözlerim,
Gözlerimden ise hasretine akan gözyaşlarım,
İşte bu gördüğün benim.
Ahmet Bağçe
Her seferinde aynaya bakar gibi bakarım sana, Sende kendimi görmek için, o kadar güzelsin ki, göremiyorum kendimi.
Ahmet Bağçe
Seni unutmamak için gözlerinin resmini yaptım. Maviyi, sarıyla karıştırırken aklım gitti, aşkım kabardı yeşil gözlüm.
Ahmet Bağçe
Demem o ki; siz gene de bildiğiniz suda yüzün, derinlik aynı olsa da debisi ve balıkları farklı olabilir.
Ahmet Bağçe
ÇOK GÜZELDİ
Bugün yine bana geldin.
Yalnız bırakmadı beni hayalin;
Çok güzeldi, sen kokuyordu,
Sen gibi bakıyordu.
Hele gülen gözlerin,
Orman yeşiliydi, deniz mavisiydi,
Dokundum, öyle yumuşaktı ki, yanakların,
Pamuk gibiydi ellerin.
Ahmet Bağçe
İZİN VERME
O gün bir düğüm attık,
Çözülmesine izin verme,
Nedendir bilmem,
İçimde kâğıt kesiği gibi, bir sızı var.
Hem bahara alışık değil şu sol yanım,
Soğuk alır, belki üşütür,
Belki solar yaprakları dökülür.
Sen baharını yaşa, aç çiçeklerini.
Dilediğin kadar renklendir hayatını,
Çiçekler içinde çiçek olduğunu unutma,
Ardına bak! Ardında aklı sende olan bir delin var,
Renkler çiçeklere, delilik delilere yanaşır.
Ahmet Bağçe
Seni incitmekten korkarım. Bu yüzden aşk ilacını bekletirim. Olurda bir gün aşk hastalığına tutulursan ilacın bende.
Ahmet Bağçe
Balkondaydın, gözlerimi ayırmam mümkün değildi. Başını bir öne bir arkaya getirip götürürken, saçların savruluyor, yüreğime fırtınalar estiriyordu.
Ahmet Bağçe
Kararan kalbimin içindeki ışığın sönmemesinin bir sebebi varsa oda sensin. Onun sönmesine izin verme.
Ahmet Bağçe.
Toplum içinde dürüst insan çoğaldıkça mutluluk fertlerin değil, toplumundur. Mutlu toplumlar dürüst insan yetiştirir
Ahmet Bağçe
SEN BEN VE AŞKIMIZ
Hadi gel açılalım sandalla deryaya.
Bizim Fuzuli’den ne farkımız var.
Onun sadabadı varsa,
Bizim de deryalara açılan Sini çayımız var.
Gel birlikte, yelken açalım
Sadece sen, ben ve aşkımız,
Birde papatyalar,
Raks edelim sabahlara kadar.
Ahmet Bağçe
AŞKIM
SENİ GÖRÜNCE
Seni görünce dilim tutuluyor,
Benzim soluyor, nefes alamıyorum.
Birde elimi tuttuğunda bir hoş oluyorum,
Gökyüzünden bir melek geldi de,
Beni uçuruyor hissine kapılıyorum,
Korkuyorum Rüyamı diye.
Çölün yağmura,.
Uykuların geceye,
Şairlerin sevgiliye.
Yıldızların gökyüzüne
Kanatların süzülmeye,
Dudakların, tebessüme,
Tutkun olduğu gibi,
Kalbim de kalbine tutkun aşkım.
Ahmet Bağçe
Uyuyamadığım zamanı sen ne bilirsin,
Çünkü âşık olan sen değilsin,
Aklımdan çıkmayan, yüreğimi hoplatan,
Hayallerime, birde rüyalarıma gelensin.
Ahmet Bağçe
Sonunda baklayı ağzından çıkardı. Nörecen didim. nörüyüm pişirip, pişirip önüne koyacam didi. Şimdi nörecim ben.
Ahmet Bağçe
BIRAKINIZ AKSINLAR
Ayna karşısında karşılıksız aşk yaşayan ben,
Hasret gözyaşı dökerken,
Gözyaşlarım için bırakınız gitsinler,
Bırakınız aksınlar diyorum.
Ahmet Bağçe
BİZ İKİMİZ,
Ya çok yanlış zamanda karşılaştık,
Ya da, rastlantıydık birbirimize.
İplik ile iğne gibi takılı olsak da,
Ayrılıyorduk bir şekilde.
Sen iğnelikte, bense bir bez üzerinde,
Sevgili olamadık,
Rastlantı gibiydik birbirimize.
Arkadaş olduk gidemedik, öteye.
Ama biliyorum,
Her gece birlikteydik düşlerimizde.
O aşk denen nesneyi tanıyamasak da
Aşkla yaşadık o güzelliği farklı yerlerde.
Ahme Bağçe
Sana yazmak istediğimde, elim titriyor, soluğum kesiliyor, kalbim yerinden fırlayacak gibi oluyor, bana ne oluyor.
Ahmet Bağçe.
Daha çok, tenhalarda dolaşmak isterim. Çünkü balıklar en çok toplu haldeyken av olurlar.
Ahmet Bağçe
Temmuzun sıcağında ilkbahar serinliği veren gedavet rüzgârı gibisin. Buz tutmuş yüreğime lodos gibi estin.
Ahmet Bağçe
Baktılar ki, dört duvarı yıkık, kapıyı görmeden daldılar içeri. Kapıyı görmeyenlere kapı ne yapsın.
Ahmet Bağçe
Trende Yere basmasını bilir ama yolda yürümesini beceremez, illaki yolunun demir olmasını ister.
Ahmet Bağçe
Endişem, bütün kusurların öne çıkacağına değil, zamanla aşkımızın bitmesinden korkuyorum.
Ahmet Bağçe
Çok sert esiyor rüyalarım, duygularımın duvarlarını dövüyor, üşütüyor beni. Hayallerim kadar sıcak ve tatlı değil.
Ahmet Bağçe
Beni sebepsiz sevseydin, üzüm yaprağı gibi içime sarıp güzel bir aşka sebep olabilirdim. Şimdi sen koruk ben turşu.
Ahmet Bağçe
Sen varsan papatyalarda var, sen yoksan papatyalar sönük açar.
Ahmet Bağçe
Diyirler ki hayat çok dadlı, peki benim aşım neden eyşi, o vaat kim laa benim aşıma limon sıkıyı.
Ahmet Bağçe
TUTULDUM
Nereye baksam senden başka renk görünmüyor.
Işık saçılıyor yüreğime.
Sana yağıyor, gözlerimin yağmuru.
Işığına tutuldum,
Sen dünyam oldun,
Ben ay,
Işıkların girdi aramıza
Tutuldum sana.
Kayboldum karanlığında,
Ahmet Bağçe
Bütün istasyonlar aynı. Gelen tren sevinç bırakırken, giden tren hüzün bırakıyor.
Ahmet Bağçe
Kızlar, siz nasıl alıyorsunuz bu nişanı. Her attığınız ok, kalpten vuruyor.
Ahmet Bağçe
SUSKUN İNSAN BAZEN
Suskun birinin içinde o kadar çok biriktirdiği şeyleri vardır ki. Bazen suskunun suskunluğu bir şarkıdaki iki kelimeye benzer, bahar yağmuru gibi yağdıkça yağar. Konuşması halinde; Suskunun sözleri yaz yağmuru gibi kısadır. O zaman ya! Şarkıyı dinleyip hüzünleneceksin, yâda yağmur altında ıslanacaksın.
Ahmet Bağçe
İnsanların hakkınızda konuşması, kim olduğunuzu, bir tür tanındığınızı konuşmamaları ise, hiç olduğunuza işaret eder.
Ahmet Bağçe
Ey! Evlat. Babanın kolu, istese de uzanamaz bazen. Sen destek olasın ki; Tutmak istediğinin ucu, sana ulaşsın.
Ahmet Bağçe
O kadar çok bardakla tanıştım ki, Hepsi içini döktü bana. En acısını dökende fincandı, kırk yıldır dostuz.
Ahmet Bağçe
ADINA AŞK DEDİM
İşte hayalim.
Onca yılın aşk resimleri bu gördüklerin,
Sen resimledin benim yaşamı mı?
Sendin önüme onun hayali getiren,
Bende önüme gelen hayalle yaşadım,
Ve aşk dedim adına.
Ve sonra,
Aşkını, sevgisini gözyaşlarımın arasına gizledim,
Bu yüzden ağlayamadım.
Biliyordum ağlasam,
O hayalin güzellikleri,
Akıp gidecekti gözyaşlarımla,
Gelmeyecek, evet gelmeyecekti bir daha,
Gözlerimin önünden akıp giden hayalin,
Ahmet Bağçe
Eğer yaşamak istiyorsan, rüzgâr, kar, yağmur, çamur ve dondurucu soğuk, ruhunu incitmesin, onlar gelir geçer.
Ahmet Bağçe
Fakir ile zengin arasında ortak olarak yaşanan tek şey, televizyon programlarıdır. Televizyon, zengin ve fakir ayırımı yapmadan aynı programları izlettirir
Ahmet Bağçe
Ben size demedim mi? Bu gündüzün her yeri aşikar, gece gibi karanlık değil diye.
Ahmet Bağçe
İki kardeş olan akıl ile zekâ, toprak ile su gibidir. Nasıl ki; suyunu almayan toprak verimden düşerse, öğrenme yeteneğini çalıştırmayanında aklı çalışmaz.
Ahmet Bağçe
Hani tiryakinin az bi uykudan uyanınca sigara aklına gelir ya! Bende uyandığım an sen aklıma geliyorsun.
Ahmet Bağçe
Bi oyuncak araba istedim. Babam bir araba dolusu dayak attı, Anam hoşuna gitti mi? diye yüzümü okşadı. ANA CİĞERİ
Ahmet Bağçe
ARKADAŞIMIZ LATİF DELİCE
Hey gidi günler hey. Ereğli Lisesi son sınıftayız, okul yeni açılmıştı. Tabi çok heyecanlıyız. Alt sınıfta kalan arkadaşlar olduğu gibi, sınıfımıza yeni katılanlar da oldu. Onlarla henüz muhabbetimiz yok ama uzaktan uzağa nasıl biri ki, diye süzüyoruz. Bildik öğretmenlerimiz derse girdikçe, sizler beni tanıyorsunuz bende sizleri, lakin aranıza yeni katılan arkadaşlar görüyorum bir tanışalım bakalım diyorlar. Okul yeni açıldığından devamsızlıklar da oluyordu, ilk haftalar yoklama yapılmıyordu. Hafta başı ilk dersimiz Felsefe ve hocamız ise Allah rahmet eylesin Yaşar GÜL, oda usulen de olsa kendisini tanıttı ve aranıza yeni katılanlar var. Onlarda kendisini tanıtsın bakalım, mesela sen dedi. Ayağa kalkan Latif Delice arkadaşımız, söze başladı. Ben Latif Delice, Ayrancılıyım dedi. Hocamız nereden geldin Ayrancı Lisesinden mi? Dedi. Latif, yok hocam ben BAKIRKÖYDEN GELDİM DEYİNCE. Sınıfça gülmüştük.
Ahmet Bağçe
HAKLISIN USTA
Evet usta! Hani sen derdin ya! Dertler acı biber gibidir çiğnenirken ağzı acıtır. Eğer sen sofradaki hayallerine ulaşmayı istiyorsan, iştahının kabarması için bu acıya dayanacaksın, dayanacaksın ki; ağızda oluşan acı, yutuldukça rahatlayacaksın. İşte o rahatlama var ya! Tıpkı karanlık bir mağaradan, aydınlığa çıkan bir girişe ulaştığında verdiği sevinç gibidir.
Ahmet Bağçe
BENDE GÖZYAŞISIN
Ben senin gözlerinde bir damla kadar olmasam da,
Sen benim içimden gelen gözyaşlarımsın.
Hasretini, özlemini göz pınarlarımda tutuyor,
Damla, damla bırakıyorum,
Ve her damlasıyla,
Yüreğimde açan aşkımın çiçeklerini suluyorum
Ahmet Bağçe
Uykularımdan oldum, kimi gördümse seni sandım. Dağınık sevdim ama tertemizdi aşkım
Ahmet Bağçe
BAK EVLAT
Bak evlat. Baba neden yalnızdır bilirmisin. Kız evlat babanın süsü, erkek evlat da sırrıdır. Süsüm bozulacak, sırrıma da kadem basacak diye evlatlarının yanında değil ardındadır. Onun içindir ki; Baba hep yalnızdır.
Ahmet Bağçe
Kadem ayak ve uğur anlamındadır
Gene akşam oldu, ay hilal yıldızlar dağılmış sağa, sola, güneş ortalıkta yok. Gece misafir, önüm karanlık ve ben yalnız.
Ahmet Bağçe
Kalbime seni yazdım satır, satır. Açıp, bir sefer okusaydın, âşık olurdun belki.
Ahmet Bağçe
Gemici düğümüyle mi bağladın yüreğimi. O kadar çok uğraşıma rağmen çözemedim.
Ahmet Bağçe
Bugünde akşam oldu dünkü gibi. Aynı resimdeydi gözlerim bugünde. Yarında akşam olacak görmeyecek başkasını bu gözler.
Ahmet Bağçe
Öyle güzel süzüyordun ki beni. Buz gibi olamadım.
Ahmet Bağçe
Okuyan yazar, dinlediğini de anlar, cahilde dinler ama yazan gibi anlamaz. İkisi arasındaki uçurum bundandır.
Ahmet Bağçe
Akma diyorum, durduramıyorum söz dinlemez gözlerimi. Ben keder diyorum, alın yazım diyor kader.
Ahmet Bağçe
Yere öyle bir basta yürü, geçme herkesin geçtiği yoldan, senden konuşulsun, belli olsun izlerin senden olduğu.
Ahmet Bağçe
Tek tarafa değil, Güneş gibi her tarafa doğmalı insan.
Ahmet Bağçe
Önce Kaynamalı, sonra buhar olup uçmalı insan. Yoğunlaşıp kararmadan yağmamalı. Değilse rüzgâr dağıtır.
Ahmet Bağçe
YAŞLANINCA GENÇLİK AKLA GELİRMİŞ
Şöyle bir geriye gittim de, geri derken epey geriye gittim. Mahallemizin bir futbol takımı vardı. Şimşek spordu takımımızın adı. 10 numara kahramanlı Naciye teyzenin torunu Kınık Ali, 9 numara ben, 8 numara Enes, 7 numara Rahmetle anıyorum Sami, 6 numarada postacının oğlu Erol, 5 numara saraç kadirin oğlu Kazım, 4 numarada Ulu cami temizlikçisi Abdullah emminin yeğeni Kadir, 3 numarada Kınık Âlinin bir ufağı Mustafa, 2 numarada tüfekçilerden Kenan süslü Kenan ve 1 numarada Kalecimiz Ali amcanın oğlu Mesut vardı. Takımımızı hafta içinde Kınık Ali Çalıştırırdı, Mahalle Maçlarını da o organize ederdi. Köylere de gittiğimiz olurdu. Futbol toplar şimdiki gibi değildi, meşin yuvarlak içine konan lastik vardı ve lastiğin dışa doğru oluşan hortumu ile pompa yardımıyla şişirilir sıkıca bağlanır ve meşin yuvarlak içine sokulur, meşinin ağız kısmı da özel deliklerinden geçirilen gene meşinden oluşan iple bağlanırdı. Patlama esnasında iç lastik çıkartılır yapıştırılır tekrar oyuna sokulurdu. Onun için yanımızda birden fazla iç lastik bulundururduk, şayet hepsi patlamışsa patlak yerlerini yapıştırmaya mahsus lastik yapıştırıcı silikon, zımpara kâğıdı, hurda bisiklet lastiği, pompa taşırdık. Çanta olarak toz şeker çuvalı kullanırdık. Farklı takımları tuttuğumuzdan formalarımız babam tarafından seçilmişti. Bir şekilde mecburduk. Kollu atletleri kol altlarından kalın iple aralıklı iki yerden boğarak siyah kumaş boyasıyla kazan içinde kaynatıp kurumaya bırakırdık, sonra boğumlu olan boyanmayan beyaz kısmı güneş okları gibi bir resim oluştururdu. Şimşek spor adını da oradan esinlenerek vermiştik. Rahmetli babam koyu fenerliydi. Evimizin tahta balkon direkleri kaleyi andırırdı, beni zaman, zaman çalıştırırdı. Bazen kaleye geçer bana şut çektirir, bazen de beni kaleci yapardı. İşten geldiğinde her daim top oynardık babamla. Bir şekilde antrenman yapmış olurdum. Takım halinde top oyunlarımızı, Mahallemizin Marangozların dükkân arkasında bulunan kütüklerini koydukları hızar adını verdiğimiz boşluk yerde, yâda, Çolak Kerim amcanın ekip dikmediği boş arsasında yapardık. Yıllar geçti, o dönem arkadaşlarımızı bir daha göremedik. Özellikle lise sonlarına doğru kaybettik izlerimizi. Bizden bir kaç yaş büyük olanlar okulla ilişkisi olmayanlar askerlik sonrası mesleklerine atıldılar. Okuyanlar okul sonrası her birimiz bir yerlere dağıldık. Özlemiş olacağım ki, yazma gereğini duydum. Sağ olanlara nice sağlıklı ömürler dilerken, ebediyete göç edenlerin mekânları cennet olsun.
Ahmet Bağçe
MUHABBET KUŞU UÇMUŞTU.
Odaya girdiğimde ayaktaydı. Uyumamış bekliyordu. Neden yatmadığını sordum, cevap vermedi. Anladım ki cevap alamayacağım. Bende onun gibi yaptım. Yanına yaklaştım onun gibi ayakta durdum. Pencerenin önüne gitti, bende gittim, kapıya yöneldi bende yöneldim., kafasını salladı bende salladım. Gözlerimin içine ne oluyor dercesine baktı, ne olsun dercesine bende bakındım. Olmadı gardolaba doğru hareket etti, tabi bende. Giriş kapısının sol köşesinde duran masaya gitti, bende gittim. Masaya elini siler pozisyonunda hareket ettirdi, bende aynısını yaptım. Olmadı tekrar pencere önüne yöneldi ve açtı pencereyi, bende aynısını yapacağım ama benim tarafın penceresi açılmıyordu, yani sabitti. Güldü. Ne yapacaksın bakalım dercesine. Kolayı vardı diğer pencerenin açılan tarafını açmaya gittim, o pencereyi kapattı. İki saati geçkin bir zaman evde bir oyun sergiledik. Sonunda ben yorgun düştüm. Koltuğa oturdum. Uyumuşum. Sabah uyandığımda masa üzerinde bir not vardı. Diyordu aşkım. Bu sessiz iğline teşekkür ederim. Şimdi anneme gidiyorum, bu oyunu gelirsen annemle oynarsın BAY yazılıydı. Anlamıştım, not bana çok şey anlatmıştı. Ama Muhabbet kuşu nafile uçmuştu.
Ahmet Bağçe
Şimdi yanında olsam, dayasam başımı omzuna. Kırarmısın kanatlarımı. Ben senin kimsesizin, kendimin yalnızıyım.
Ahmet Bağçe
Bırak ellerini bir defa tutayım ellerinden,
Diken gibi batıp rahatsız edersem bırakırım.
Sevgisini sünger gibi içinde tutan âşık sözü,
Daha da tutarsam kurumuş yaprak gibi parçalanayım.
Ahmet Bağçe
BAGALE Bİİİ
Bak himdi, samırsakda, soğanda bağ yapılık gölge bi yere asılır. Bilin mi? Sapıylan biraber gurusun diyem. Bir de var ya! Gün dönmeden torpakdan sökülmez. Haziran ayı 21 inden sonram sökülür. Biliyon mu? O zaman var ya! İçi fosalıp filan olmayık, dadı var ya! İçinde galır, Aynem mağara pendiri kimi. Damağa dad viriyi ağnadınız mı?
Ahmet Bağçe
KOY USTA
Doldur usta, doldur kadehimi.
İçine sevgiden koy.
Neşeden koy,
Mutluluktan koy.
Kederlerim dağılsın,
Üzüntülerim boğulsun içinde.
Güneş görmeyen gölge gibi,
Görülmesin gözüme.
Birde sigaramı yak,
Külü yerde,
Dumanı kaybolsun havada.
Ahmet Bağçe
Gıı bah ne dicem. Beyaz Soğanılan samırsağı ayırırgen gokla. Gendini belli eder. Soğan ağlatır. samırsak açıhtırır.
Ahmet Bağçe
Zaman, değerini bilmeyenler için taşınması zor bir hediyedir.
Ahmet Bağçe
AĞAÇ BEN VE KARINCALAR
Sonra bardağıma doldurduğum çayımı aldım, şurada bir kuru ağaç var o kurumuş ağacın yanına gittim çömeldim. Karıncalar istila etmişlerdi kurumuş ağacı. Dikkatlice baktım karıncalara. Çok telaşlılardı. Adeta öpüyorlardı ağacı. Dokundum ağaca. Yer, yer toz halinde talaşı çıkmış gövdesi oyulmuş ağacın. Susuz kalmış kurumuş toprağında. Karıncaların yoğun olduğu yerde az bir ıslaklık gördüm. Evet, ıslaktı. Karıncaların dolaştığı yerler sanki sulanmış gibiydi. Demek ki sulamaya çalışıyorlar dedim can suyu taşıyorlar diye düşündüm ve telaşları ondan sanırım dedim. Elimdeki bir bardak çayımı içmeden döktüm ağacın o ıslak yerine. Çaresi yoktu. Ağaç kuruydu. Ama karıncalar telaşlıydı, onların bu telaşında var bir hikmet dedim eşlik ettim karıncalara. Epey bir oturdum. İzledim karıncaları. Lakin kurumuş ağaçta canlanmaya dair bir emare yok. Ayrıldım oradan ve ben üzgün, ağaç kurumuş ama ayakta tutmaya çalışan karıncalar ağacın yeşereceğinden umutlu.
Ahmet Bağçe
Sabah işe giderken yatağım çok üzgündü. Üzüldüm sarıldım, neden sonra hava kararmış. Patron artık işe gelme dedi.
Ahmet Bağçe
Beni görünce öyle bir şaşkına döndü ki; Sonra dedi, her gün rüyalarımda ne işin var. Bu defa ben şaşkınlaştım.
Ahmet Bağçe
Kapı açıktı daldım içeri, birde ne göreyim dört duvarı yıkık kendisi yoktu. Sonra ne oldu. Sonramı duvarı hala yıkık.
Ahmet Bağçe
Sonra ki kaygım sonrası ne olacağıydı, oda gecikmedi. Pencereden sonra kapı çalındı. Duvarı beterinden esirgesin.
Ahmet Bağçe
Sen benim iğnemdeki ipliğimsin. Sımsıkı olsun ki ilmik araları, kapansın aramızdaki boşluklar.
Ahmet Bağçe
YILDIZLARDA ÂŞIK
Ay kendinden geçmiş,
Yıldızlar geceye âşık.
Perde çekmiş bulutlar,
Sönmüş yürekteki ışıklar.
Aşk sarhoş olmuş,
Sarmaşık gibi dolaşır kalbe.
Ahmet Bağçe
VAKİT AKŞAM
Akşam diyorum geldi işte,
Ay karanlıkta, yıldızlar neşesiz.
Daha çok var sabaha.
Vakit bu vakit,
Gelsin çilingir sofrası.
Vur davulcu vur.
Açılsın az biraz gönül kapımız,
Dinsin içimizdeki sancılar.
Ahmet Bağçe
TADI YOK
Bugün yine seni andım
Ta uzaklara bakarak demir köprüde.
Yine papatya topladım
Demet, demet kırda, bayırda.
Şarkımızı söyledim,
Gözlerimden yanaklarıma akan aşk damlalarıyla birlikte.
Bir tat bulamadım,
Sensiz ne demir köprüden nede şarkımızdan.
Baharı sensiz yaşadım,
Sanmıyorum tat vermeyecek gelen yazımda.
Bir başka bahara kaldı,
Kavuşma isteğim, özlemim, umutlarım.
Ahmet Bağçe
NEDEN ŞİMDİ
Bir kadın gördüm, ağlıyordu.
Gözleri yeşil, saçları sarkıyordu önüne.
Suskundu, konuşmuyordu dili,
Âşıktı belki, Sol avucu kapalı bir şey saklıyordu.
Ya bir mektup, yâda bir resimdi.
Soramadım, bakındım sadece.
Ve sonra ayrıldım birkaç adım, hey dedi,
Çözüldü dili birden. Al dedi uzattı sol elini,
Bakınma al dedi. Eğildim, avucunu kavradım avucumla,
Çocukluk resmim vardı açılan parmakları arasında.
Donakalmıştım. Resmimi görünce.
Resmimle meşgulken, kaybolmuştu kadın oracıktan.
Şimdi tanımıştım arkadaşımdı çok eski mahalleden,
Neredeydi, neden şimdi çıktı karşıma,
Neden kayboldu bir şey demeden yanımdan
Onun kalbindeymişim, kalbinde büyümüşüm,
Gitti büyüttüğünü söylemeden
Ahmet Bağçe
Kişiyi yıpratanlar, sorunları, sorunu olan yakınları ve sorun yaratanlardır.
Ahmet Bağçe
Akılsızların en büyük kaybı, akıllılara kaptırdıkları imkânlarıdır.
Ahmet Bağçe
İKİ ARKADAŞ SOHBETİ
Hayırsız niredeydin gaç gündür. Sorma bilader, iki gündür kayın peder mayın peder,kayın anna, ile kayın bilader mayın bilader bizdeydi .Ooo gözün mözün aydın. desene koşuşturma moşuşturma vardı. He valla, yemağı memağı hatunulan barabar yaptık. Çayı mayı senmi yaptın bilirim eyi olmuştur. Çay mayı ben demledim de, kahveyi neyim hatun yaptı. Amma ne kahve olmuş köpüklü möküklü. Höpürte höpürte içtik. Ehh ne diyem afiyet neyim olsun. Çağırsan mağırsaydın bizde geliridik. Hem benim hatumda yardım mardım ideridi. Çok sağolasın bir başka zemana artıkım.
Ahmet Bağçe
Hayallerim olmadı dedi. Dedim yensini kur. Hayaller eskimez ki, küsmezde, eskileri sıraya girer. Keşke demeseydim hayalperest oldu.
Ahmet Bağçe
Kızın nişanlısı kaza geçirmiş hastanede. Nişanlısının ellerinden tutmuş diyor sakın ölme ölürsen öldürürüm seni.
Ahmet Bağçe
Hoca bana sen gel bakayım numaran kaç dedi. Arkadaşım Ekrem’in numarası olan 2313 dedim. Adın ne dedi. Dedim Ekrem. Otur sözlü notun 10 üzerinden 10 dedi. Yaktın beni Ekrem neler çektim senin elinden.
Ahmet Bağçe
Ben öyle çok yoldan geçtim, sabahladım ormanın karanlığında kaybolmadım da, senin yüreğinde kayboldum.
Ahmet Bağçe
Şimdi nerelerdedir dediğim, kaybolmuş çok kişi tanırım, ama doğru yolda gidenlerin adresini bilirim.
Ahmet Bağçe
Ay gibi, yıldızlar gibi, güneş gibi dönerek kayboluyorsun. Ama tekrar geldiğinde bir bak, ben hep o yerdeyim.
Ahmet Bağçe
Önce o gitti sonra yerinden fırlayan kalbim yok oldu. Birazdan gecenin karanlığı gelecek ve ben gene yalnızım.
Ahmet Bağçe
Senin oldukça büyük olan dünyanda bana yer yok ama benim dünyam senin kadar orada da senden başkasına yer yok.
Ahmet Bağçe
İşte kışları ıssız ve sesiz, yazları dolup boşalan sahil gibiyim.
Ahmet Bağçe
Baktım yanmıyor üflemeyi bıraktım. Anladım ki, içten yanmak gerekiyor.
Ahmet Bağçe
Bazen dünyanın en zor mesleğidir sıkıntıya katlanmak, ama nede olsa kışın sonu bahardır.
Ahmet Bağçe
ZOR BE
Öyle zor ki, sana yakın olmayı istedikçe uzaktan bakmak, uzaktan izlemek. Gözler mutsuz, yanaklar gergin, okşanmak isteyen saçlar dağınık, ya! Öpülmek isteyen dudaklar, sarılmayı isteyen kollar. Hele, hele bunları yaşarken kırık kalbi avutmak.
Ahmet Bağçe
Her yer sensiz, hasret akıyor kurnası çeşmenin. Belki musluktan gelirsin diye beklerim, eğer sevgin yoksa giderim.
Ahmet Bağçe
Bir gün beni hatırlayacak ve çok sevdiğini anlayacaksın. O zaman gitmeme ses etmediğin için çok üzüleceksin.
Ahmet Bağçe
Evlat, büyümesinden korktuğun, büyüdükçe de, korkularının onunla beraber büyüyen ve
Babalığı öğreten alfabedir.
Ahmet Bağçe
SİYAH BEYAZ
Günler geçerken,
Yar bakışına ayrı düştüm ben.
Aşk bahçesindeki güller,
Dedi neden.
O istedi ki renkli gül,
Siyah beyaz güldüm ben.
İşte günlerdir ayrı bakar gözler.
Ahmet Bağçe
Doğru zamanda doğru bir aşkı yakalamışsa bir insan, güneşi tutmuş, yüreğinden kış gitmiştir. Artık hayat bahardır onun için.
Ahmet Bağçe
TUTTUĞUM GÜNEŞTİN
Dört bir tarafı baharla örülmüş bahçemde. Sadece sen vardın ve ben seni görünce kalbine tutuldum. Aslında tutukluluk halim memnun ediyordu beni. Olsun diyordum. Bir kalbin en güzel hücresinde ve en güzel gardiyanın yanındayım diyordum. Mutluydum, güneşimi bulmuştum. Yüreğimden kış gitmiş, içimdeki hayata ait buzlar erimiş, artık bahar gelmişti benim için. Yani öyle hissediyordum. Yanılmak istemiyordum lakin içimdeki oluşan güzelliği zamana bırakmayı da düşünmüyordum. Çünkü zaman, getirisinde adil olmayacaktı tecrübelerim bunu hatırlatıyordu. Duygularım beni unutmuş ezberine seni almıştı.
Ahmet Bağçe
En güçlü yanım, sevgimin sessizliği. Aşkım, derdimi söylememe izin vermediğinden, sessiz ve yalnızım.
Ahmet Bağçe
Ya! Benden vazgeç yâda sevgimden. İkisinden birini taşı gönlünde. İkisinden de vazgeçersen affetmem seni.
Ahmet Bağçe
Hani sevmem diyordun, neden kahve fincanında ararsın beni, hasret girdabının rüzgârında hayallerimi estirirsin..
Ahmet Bağçe
SİZ HİÇ
Siz hiç susarak ağlayanın sesini işittiniz mi?
Ya! İçine döktüklerini toplarken gördünüz mü?
Yüreğinin ateşine dokundunuz mu? Hiç.
İsterseniz dokunun ve de o gibilerin sessizliğini bir dinleyin,
Üzmeyin onları.
Yalnız insanlar yalnızlığı seçerken üzgündüler.
Ahmet Bağçe
Sevgi, aşk fırın ekmeği gibi tek taraflı değil, saçta pişen yufka ekmeği gibi iki taraflı pişip iki taraflı kabarmalı.
Ahmet Bağçe
Bakma sen gülümsediğime. İçimdeki yarayı iyileştiremeyen kalbim gülmeme izin verdi, acısını gözlerime sakladım.
Ahmet Bağçe
Avucuna bıraktığım kalbi tutamadın, süzülür bulutlar arasında. Yağmura bıraksam içime damlar. Rüzgâra bıraksam, uçar.
Ahmet Bağçe
GÖRMEDİN
Sana koşmak yanında olmak istedim,
Ama sen oralı olmadın.
Bir ara göz ettim görmedin.
Bende değildi gözlerin,
Sana kalbimi gönderdim,
Kalbime dışarı dedin,
Şimdi pazar yerinde arıyorsun,.
Pazar yerinde göremezsin ki, beni.
Ahmet Bağçe
Çocukluğumu aradım her yerde, nafile bulamadım. Eğer bulabilseydim, gençliğimi yeniden inşa edecektim.
Ahmet Bağçe
KİBRİT KUTUSU TELEFONUM
Sanırım düşlerime yenildim. Bir ara vazgeçtim, ama sonra düşündüm de bir merhaba demek istedim, balkonda yoktun. Çocukken yaptığımız kibrit kutusu telefonu yapayım dedim, bu defa çocukluğum yoktu.
Ahmet Bağçe
Biraz güneş topladım birazda hava. Yanında azda gölge olursa bugünkü kısmetim der, uzatırım ayaklarımı denize doğru.
Ahmet Bağçe
Aşk denen şey ne ki, o kadar büyütülecek. Sonunda iki damla gözyaşı, biraz üzüntü, azda yürek çarpıntısı değil mi?
Ahmet Bağçe
Ağlamak umurumda değil yeter ki, gözyaşlarım aşk duvarını aşıp, yar yüreğine aksın, bir beden daha büyüsün aşkımız.
Ahmet Bağçe
Çünkü sen sırtımı üfleyen esenim, beni ıslatan ilk yağmurum, başıma yağan kar’ımsın.
Ahmet Bağçe
Ölmesin, kirlenmeyen bu onurlu aşk hikâyemiz. Bırakmayalım geriye ne bir acı nede kederli gözyaşı.
Ahmet Bağçe
Başıma düşen en güzel taş sensin. Ve sen benim gözlerimden akan gözyaşım, her damlasında duamsın.
Ahmet Bağçe
Mademki gönlünü ıslatmayacak yağmur damlasıyım, bende gözlerime damlarım.
Ahmet Bağçe
ANLADINMI
Benim en büyük geç kalmışlığım,
Ulaşamadığım sensin.
Ahlarla çizdiğim,
vahlarla boyadığım,
Şiirlerle süslediğim,
Sensin benim geç kalmışlığım.
Ahmet Bağçe
SUÇ BENİM
Hani diyorum ki, suç benim,
Ben sahip çıksaydım,
Çaldırmasaydım sana bu kalbi.
Gecenin bu saatinde beklemezdim,
Senden gelecek bir haberi.
Şimdi durduk yerde heyecan basmaz,
Çarpıntılara maruz kalmazdım,
Daralmazdı göğüs kafesim.
Şimdi endişe içindeyim.
Hani diyorum,
Bu defa gönlümde düşerse gönlüne,
Hasret ağı kapsarsa yüreğimi,
Ya! Gözlerim beklemeye koyulursa yolları,
Ne olacak, ne farkım kalır,
Ateş karşısında eriyen mumdan gayri.
Ahmet Bağçe
Güz gülüsün, hercaisin güzel kokarsın ama yıllar var ki kokuna hasretim.
Ahmet Bağçe
BAZEN
Bazen açık, açık anlatamadığı düşünceleri vardır insanın. Konuşmak, anlatmak istedikçe yutkunur ama yutamaz. Dilinin ucuna gelir dayanır söylemek istedikleri. Bir türlü dökülmez dilden. Bir yol arar kısasından ama o yollarda tıkalıdır söylenecek sözlere. Tesellide olamaz işte. Çünkü yollar vardır yakın gibidir ama o yol kalbe dokunuyorsa ıraktır. Ne adım atabilirsin, nede attığın adımlar ulaşır. Çöreklenir kobra yılanı gibi yüreğine zehri içimde kalır.
Ahmet Bağçe.
Öyle aşk doluyum ki sana, beni unutmak istesen de gözlerine bakışımı özleyeceksin.
Ahmet Bağçe
PERONDA OTOBÜS VE HÜZÜN
Hayatımdaki en uzun yolculuk o gün birliğime teslim olmak için askere gidişimdi. Elimde bir valizim bile yoktu. Cebimde yok denecek kadar harçlık vardı. Arkamda ne bir, en büyük asker bizim asker diyecek tarafım, nede gözyaşı dökecek annem vardı. Çünkü hayata elveda demişti. Babam ise, zihnimde var ama varlığından habersizdim. Askere gidişimi kardeşlerim bile bilmiyor haberleri dahi yoktu. Gökyüzü kararmış, bulutlar çarpışıyor, şimşekler çakıyor, gök gürlüyordu. Yağmurlu bir havada otobüsün perona yanaşmasında otobüs tekerleklerinden akan yağmur sularının akışı gözlerimden damlayan gözyaşlarının aynısıydı. İstekli isteksiz bir yol tepecekti. Onun hareketi direksiyondaki şoförün ellerine bağlıyken, benimkisi tamamen irademe bağlıydı. İradem ise mecburiyetimin esiri halindeydi. Çünkü önümde kaybolan bir zaman ve birde dönüm noktası vardı. Bu veçhile ile çok karışık düşünceler içinde değildim ama yorulmuş bir zihne sahiptim. Hırçınlaşamıyordum, hırçınlaşmak bana göre bir olgu değildi. Nazımı çekecek bir kimsem yoktu. Böyle olunca hırçınlık bana özgü bir fiil olmazdı ve de olamazdı. Otobüse binişim biraz heyecan yarattı. Belli belirsiz bir titreme vardı, kalbim atıyor adeta atmaktan vazgeçecek kadar yorgun, nefes alışım ise varla yok arasındaydı. Böyle durumlarda derler ya derin bir nefes al ve sakinleşmeye çalış, yaptım ama işe yaramıyordu. Hiçbir şey heyecanımı değiştiremezdi. Yirmi ay gibi bir zaman. Yaşadığım mekândan uzak olacaktım. Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktı. Yazılmış bir kaderin peşinden gidiyordum. O ş şarkıdaki gibi dönülmez yılların ufkundaydım artık.
Ahmet Bağçe
Ne kadar iyileştirir ki gönül yarasını geç gelen tebessüm. Tekrarından eve geç gelen kızın dudağı gibi titrer gönlüm.
Ahmet Bağçe
Bakma sen üzerimdeki urbamın eski ve kirli görünümüne. Sana olan sevgim kara toprağı örten kar beyazı gibi temiz.
Ahmet Bağçe
GÖREMİYORUM
Yokluğun aklımı alıyor,
Her gün olduğu gibi,
Resmine baktığımda,
Sensizlik bunaltıyor,
Ve ben kör oluyorum.
O zaman,
Kusurlarımı göremiyorum.
Ahmet Bağçe
Issız bir çölde suyun değeri ne ise, seninde yüreğimdeki değerin aynen öyle.
Ahmet Bağçe
Orda kal, seni ben seveyim, yabancıya gitmesin gözlerim. Dalgasını unutan deniz gibi unutmasın gözlerini, gözlerim.
Ahmet Bağçe
SENİNLE GÜZEL
Kendimi kaybetmiştim.
Kor gibi öfkemle kinimi tutuşturmuştum.
Misket gibi dönüyordu yuvarlağında gözlerim.
O sıralarda karşıma sen çıktın.
Kor gibi olan öfkem sönmüş,
Kinim kaybolmuştu.
Oh demiştim ve rahatlamıştım.
Anladım ki; Hayat seninle güzel.
Ahmet Bağçe
BENDE OLAN
Eğer sevdansa benim ardımdan gelen,
Söyleyecek bir sözün kalmamıştır,
Hüznünü gözyaşlarınla çözemediysen,
Birde benim gözyaşlarıma bak,
Okuma zamanın gelmiştir artık,
Oku, hiçbir damlasını atlamadan,
Onda acı var, ıstırap var, özlem var,
Birde kirpiklerimde asılı resmin var.
Ahmet Bağçe
Mükemmel ana, baba yoktur. Onları mükemmel eden zaman ve evlattır. Zaman olgunlaştırır, evlat mükemmelliği inşa eder.
Ahmet Bağçe
BU NASIL SORU
Yıl 1974 Mart ayının ikisi va pazar günüydü. Fenerbahçe ile Galatasaray maçı vardı. Maç İstanbul’un en eski semtlerinden bir olan Beşiktaş semtindeki stattaydı. Fenerin macına gitmek istiyordum. Çünkü tuttuğum takımdı ve ilk defa izleyecektim. Türlü zahmetlere katlanarak Beşiktaş’a bilet almaya gittim. Bilet yok. Çok üzüldüm. Miskin, miskin stat önünde adımlarken Terzi Ömer abiyle karşılaştım. Merhabalaştık ayaküstü sohbet ettik. Ömer abi ye bilet almaya geldiğimi ama biletler bitmiş dedim. Yanında biri daha vardı. O kişide bilet bulamamış. Ömer abi kendisinde fazla bir bilet olduğunu ama bir soru soracağım kim bilirse ona vereyim dedi. İçimden eyvah Ömer abi Galatasaraylı bilsem de bana vermez dedim. Eee sor abi dedim. Peki, soruyorum ve maç saatine kadarda süre tanıyorum dedi. Maç saatine epey vardı. Bileceğimden de emindim ve tamam abi sor dedim. Sorum şu dedi.
İPİN bilimle ilk buluştuğu yer neresi dedi. Dedim bu ne abi ya! Ben bilim adamı mıyım? Dedi işine gelirse. Düşündüm buluştuğu yer diyor, uçtuğu yer dese Hezârfen Çelebiden Galata kulesi aklıma gelecek. Kumaş dedim. ÇIK dedi. Makara dedim ÇIK dedi. Gemilerin halatlarla yelkenlerin bağlantısı geldi aklıma dedim Gemi halat yani urgan ile yelkenler bağlanıyor ya! ÇIK dedi. İp diyorum halat demiyorum dedi. Bu arada stat önünde adımlıyoruz. Öbür arkadaştan ses yok. Acaba biliyor da son dakikayı mı bekliyor diyordum.. Saatte yaklaşıyordu. Birden bu soruyu kim sordu Ömer abi sordu. Ömer abi ne iş yapıyor. TERZİ. O halde ip nereye takılıyor İĞNEYE. Bu kadar dedim. Ve Ömer abi şu bileti ver. Sende cevabı dedi. Cevap yolda dedim. Bilette bende cevap dedi. Sıkı dur cevap geliyor. Bekliyorum dedi. İĞNE dedim. İĞNENİN DELİĞİ dedim. Aldım bileti. Oh be dedim. Kulağımı çekti. Dedi FENER Tezahürü yok ama. Dedim tamam. Maçı 2-0 kazanmıştık. FENERBAHÇE.. 2 GALATASARAY.. 0 MAÇ SONUCU.
Ahmet Bağçe
Bazen rüyama geldiğinde bir heyecan basar yüreğimi. Gene rüzgâr gelecek, hüzün ve hasret esecek ve ben acı çekeceğim.
Ahmet Bağçe
Şeytana ne kadar umut verirsen, yediğin darbe verdiğin umut kadardır.
Ahmet Bağçe
Bazen yakınlarını, dostlarını özler insan en özleminden. Ama sırtına aldığı yaralar aklına gelince, duyguları ağır basar vazgeçer.
Ahmet Bağçe
Size bir hikâye anlatayım dostlar. Beni iyi dinleyin. Sizin yaşam boyu yaşadığınız hikâyeniz var ya! Bizimde hikâyemiz.
Ahmet Bağçe
Çok şeyler verdim onlara,
Onlar, hoşgörümü, sevgimi alırken,
Üzüntüme, dertlerime,
Hele, hele, sırtımdaki yalara bakmadılar.
İşte o çok koydu bana.
Ahmet Bağçe
Sensiz olmuyor be yar. Sor istersen gökyüzüne. Olur derse, deki ona. Sen olur dersinde, neden bakarsın yeryüzüne.
Ahmet Bağçe
GEÇ ANLADIM
Beraber ağlamıştık ya tenhalarda, aşkla ıslanmıştık hani havuz kenarında, işte şimdi o günler geldi aklıma. Ne günlerdi. Gene ah ettim bahtsızlığıma ve düşüncelere daldım. Çok zor dedim be dostum. Sonra duygulandım biliyormusun. Acı çektim en derininden. Hani insan ağlamak ister, Gözlerinden yaş gelmez! Hani gülmek ister, yürekten gülmez! Hani birini bekler o hiç gelmez! İşte o zaman ölmek ister, de bu defa ecel gelmez! İnsanın içiyle dışı savaş eder, şimdi o durumdayım. Çok zor be dostum. Çok zor. Mantık eşittir yaşam bilirdim, mantıksızlık eşittir hayatmış geç anladım.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMEK
Özlem kadar kuvvetli,
Onun kadar yürek yakan bir his varmıdır?
Uzaktan uzağa aşk yaşatan,
Umutsuzca bekleten!
Sarılmadan, ona dokunamadan,
Ve öpemeden,
Demek ki var.
Buda hissin ta kendisi.
Ne acı değil mi?
Tek taraflı sevgi,
Ve uzaktan uzağa sevmek!
Ahmet Bağçe
SENDE KALDI
Güzelliğini gördüm,
Gönlüm sende kaldı,
Dudaklarına dokundum,
İzi avuçlarımda kaldı,
Yüreğimi tutuşturdun,
Esenliği sende kaldı.
Çözemedim sen kimsin,
Problemin bende kaldı.
Ahmet Bağçe
SENİN İÇİN
Sonra seslendi,
Ve işaret parmağıyla sol yanını gösterdi.
Anladım ki; Beni silmemiş,
Kalbindeyim hala.
Lütfen yerine dursun,
Çıkarma sol yanından kalbimi,
Dün çırpınırken duydum,
Senin için çok güzel dilekleri var.
Ahmet Bağçe
BİR OKU
Eğer sevdansa benim ardımdan gelen,
Düşündüklerini söyleyecek bir sözün kalmamıştır.
Sen gözyaşlarınla hüznünü çözemediysen,
Bir gülüşe, bir kucaklanmaya ihtiyacın var.
Şimdi bir zamanlar uğruna akıttığım gözyaşlarımı!
Okuma zamanı gelmiştir,
Bir oku hiçbir satırını atlamadan.
Ahmet Bağçe
UNUTURMUYUM
Unuturmusun beni dedin,
Yoksa unutturmak mı, istedin kendini.
Her gün rüyalarımda gördüğüm,
Sevgimi, aşkımı ve bizi rüyalarımda büyüttüğüm,
Nasıl unuturum seni.
Ahmet Bağçe
Lütfen yerine dursun, Çıkarma sol yanından kalbimi, Dün çırpınırken duydum, Senin için çok güzel dilekleri var.
Ahmet Bağçe
Ben en çok karanlıkta kaybediyorum kendimi. Çünkü önce seni, sonra seninle birlikteki hayallerimi hayal ediyorum..
Ahmet Bağçe
Evet, sen gençliğimin katilisin. Bu yüzden yüreğimde muhabbete mahkûmsun. Orada öleceksin aşkım uğruna.
Ahmet Bağçe
Sonra seslendi ve işaret parmağıyla sol yanını gösterdi. Anladım ki; Beni silmemiş, kalbindeyim hala.
Ahmet Bağçe
Suç ne sazda, nede telinde,
Suç beni sana âşık eden güzelliğinde.
Nasıl inlemesin bu saz, nazlı yar!
Eda sende, naz sende, güfte bende.
Ahmet Bağçe.
Aklıma mukayyet olasın diye sana bıraktım. Oysaki sen aklımı aldın. Karıştırıp bıraka sakın.
Ahmet Bağçe
GİTME
Anladım gidiyorsun,
Çaresizim dönüşün yok bana.
Dön de bir bak,
Sarhoşa dönmüş halim.
Küt bağlanmış sana gönlüm,
Bağını çözemiyorum,
Büklüm, büklüm oldu duygularım.
Yoksa bir suç mu? İşledim,
Günahmıydı sevmek,
Hayallerde, rüyalarda aranır,
Aniden gördüğünde seni,
Gece gibi kararır gözlerim.
Ahmet Bağçe
Ulan uşagım bağa bi bak bağayum. Ben güzelmiyum, çirkin mi? Sen güzelsinde penüm közlerim çirkin görüyü. NASIL.
Ahmet Bağçe
DERSİMİ ALDIM
Hani sana demiştim ya!
Seni unutmak istemiyorum diye.
Sen unut demiştin,
Ve dönüp gitmekle bana bir ders vermiştin.
Şimdi ders verdiğin yerde sınava hazırım.
Dersimi aldım,
Hem de alttan aldım.
Ahmet Bağçe
Ey! Zalimin kızı. Aklıma geliyorsun, rüyama giriyorsun da, neden yanıma gelmiyorsun.
Ahmet Bağçe
KAYIYOR YILDIZ GİBİ
Bir, bir tükeniyor ekmek arası katık gibi,
Yem oluyor toprağa dostlar.
Burası tepelik, şurası deniz, orası kayalık demiyor,
Dayanıyor sırası gelenin kapısına,,
Ne tür bir araç ki; adres şaşırmıyor,
Bildiği yere doğru götürüyor kollu araba,
Ahmet Bağçe
AŞK.
Kalp mi insanı sevmeye teşvik eden?
Yoksa sevmek mi kalbi esir eden.
Ateş içinde köz gibi yanmak mı?
Yoksa kül olup savrulmak mı? AŞK.
Ahmet Bağçe
PUSLU HAVALAR
Bir gece sevdamın tomurcuklarını attın,
O geceden beri gözlerimin yaşını silemez oldum.
Hani nerede rüzgâr,
Neden puslu havalar,
Gökyüzüdemi benim gibi ağlar.
Döküldükçe dökülür gözyaşlarım.
Sevda mı, sancı mı? Anlamadım,
Sözlerim sana sitemkâr gelmesin,
Sitemim sana olan sevdamdandır.
Ahmet Bağçe
BANA ES
Gel seninle aşk öyküsünün siyah, beyazı olalım,
İzin vermeyelim ne kızıla ne mora.
Bir şarkı içindeki nakarat gibi,
Dillerde dolaşalım.
Sen rüzgâr ol, ben dalda yaprak,
Hep bana es,
Beni sana sürükle,
Sonra görsünler ve desinler,
Deli gibi sevmişlerdi birbirini,
Siyah beyazdı sevgileri.
Ahmet Bağçe
Hayallerim suya düştü şehit oldu. Ruhu şad, mekanı yar gönlü olsun.
Ahmet Bağçe
Ressama poz veren öküz kafam kaşındı deyince bu söze inek, seni görende işten güçten kafasını kaşıyamıyor sanacak.
Ahmet Bağçe
İYİ Kİ VARSIN
Bugün gene gam yüklendi gönlüm.
Duygularım kabardı.
Sessizlik, yalnızlık bürüdü üzerimi.
Yağmura darılıp, bulutların ötesine çekilen güneş gibi,
Terk eden edene beni yakınlarım, dostlarım.
Yalnızlığım iyi ki; Varsın, yanımdasın,
Bir hayalim birde gözyaşlarımla sen,
Beni terk etmediniz.
Ahmet Bağçe
HİÇBİR FIRTINA TERS ESEN EKONOMİ KADAR SERT DEĞİLDİR.
Ahmet Bağçe
SEN VE BEN
Sonra seni canlandırdım hayalimde.
Mutluluğun ve heyecanın resmini çizdim gökyüzüne.
Kirpiklerim fırçam, umutlarım boyam oldu.
Kalbime koydum çizdiğim mutluluğun resmini,
Konuşurum onunla zaman, zaman,
Birlikteyiz hayal gücüm, mutluluğum,
Heyecanım, sen ve ben.
Ahmet Bağçe
SEN NÖRÜYON BAGAYIM EYİMİNG.
Nahalsın Gardaş Eyiming. Amanın Sorma Lii. Himdi Nolacıh Bilemem. Gine Ağşam Oldu. Evvelîden Bi Gapu Çalan Olurudu. Himdi Oğnlarda Gayboldu. Gonşu Munşuda Galmayık Canım. Gel Oturak Diyem Çığıranda Yoh. Ehhh Nörelik İşte Gendi Halimize Kössüklendik Oturuyuk. Eee Sen Nörüyon Bagayım Eyiming.
Ahmet Bağçe
Ve sen doğru durakta dursaydın, beni boşuna bekletmezdin.
Ahmet Bağçe
UNUTURMU
Ey yar! Yüzün, beyazlığını aydan,
Kokunu yaseminden almış,
Unutur mu? Bu kalp güzelliğini.
Günün, güneşe,
Gecenin aya doymadığı gibi,
Doyabilir mi? gönülden bağlanan kokuna, güzelliğine.
Ahmet Bağçe
Aşk için ağlayan bir erkek ise, onu kaybetmeyin. Çünkü erkekler, kıymet verdiklerine, üzerine titrediklerine ağlar.
Ahmet Bağçe
BEKLEDİM
Hasretin çok uzun geceler gibi,
Özlemin ise baharı bekleyen toprak.
Okyanusta kaptansız bir tekneyim de,
Yelken açacak kaptan arar gibi özledim seni.
Ahmet Bağçe
DÜN GECE
Dün gece, ışıklar sönük gibiydi,
Loş bir ortam içinde sen periler gibiydin,
Güzelliğinden ışıklar adeta görevini yapamıyordu,
Perileri kıskandırıyordun.
Salona girişin muhteşemdi,
İzleyenlerin gözleri üzerinde,
Odak noktası gibiydin.
Hepsinin tüyleri diken dikendi,
Erimişlerdi mum gibi.
Bir ben vardım, yıkık duvar gibi oracıkta duran,
Başkalarının gözüyle bakamayan,
Terk edilmişliğin, ezikliğin içindeydim.
Birde aşk rüzgârına meydan okuyan yüreğim vardı.
Sessiz, yalnız ve paramparça.
Ahmet Bağçe
Yapmadan ne olacağını bilmek zordur. Bu demektir ki; Bir şey yapılacaksa denemekten imtina edilmemeli ve denenmeli. Unutulmamalı ki, bugünkü teknolojinin doğumu tesadüflerin denenmesiyle tecelli etmiştir.
Ahmet Bağçe
RÜYA İÇİNDE RÜYADAYIM
Bu gecede rüyamdaydın. Senden bahsettik biraz. Rüyada dahi ayrılmak çok zor inan. Gözlerimi aştığımda, yatağımdan doğrulmadan hayalin hep karşımda ve sen her daim aklımdasın. Tebessüm ederek kulaklarını çınlatırım ve sana derim aklımdan başka gidecek yerin yok mu? Diye. Bu defada öyle oldu. Aynısını tekrarını yaşadım. Gözlerimin önündeydin, bir yokladım hayalindi karşımda ki olan. Hemencecik telefona sarıldım. Meşgul sinyalini aldım. Bir beş dakika sonra tekrar aradım, bu defa ulaşılamıyor mesajını aldım. Daha telefonu kapatmamıştım ki, kapı zili çaldı. Bir telaşla kapıyı açtım. Sendin. Omzuma sarıldın, kucakladın. Sırılsıklamdın ve aşk kokuyordun. Gel içeri, gel dedim. İşinin olduğunu, belki sonra diye cevapladın. Girmedin içeri. Neden içeri girmedi diye de can sıkıyordum ki; Kapı zili bir defa daha çaldı. Geri döndü dedim bir hışımla kapıya yöneldim. Yerde buldum kendimi.
Henüz uyanmamışım ve ben rüyadaymışım. Sırılsıklam olan benmişim. Aşk ıslaklığının içinde, sevginin yumağına sarılmış olan benmişim. Özlemin içime öyle çöreklenmiş ki, rüyalarımı dahi gerçeklerle ayırt edemiyor, karıştırır oldum. Rüya içinde rüya görmeye başladım. Ve ben hep sendeyim, sende oldukça da, sanırım benim senden dönmem çok zor olacak.
Ahmet Bağçe
Yel, kayadan ne koparırsa kar sanır, onu da ya! Denize kaptırır yâda toprağa.
Ahmet Bağçe
Yazım kötüyse günah bendemi, güzel okumak senin elinde.
Ahme Bağçe
Gül isteme benden, hele, hele ömrünü ver deme bana, Gül solar, ömür biter. Bitmeyen sevgimi iste, veririm seve, seve.
Ahmet Bağçe
OLURDA BIKARSAN
Yağmur durur, fırtınalar diner,
Buza dönen kar üşütür,
Fakat sana olan sevgim,
Ne durur,
Ne diner,
Nede üşütür.
Hasret eser fırtınam,
Sevgin yağar gözyaşlarımdan,
Damar olur hayatına hayatım.
Ahmet Bağçe
ONLARDA SEVDİ
Sonra en güzel aşkı yaşadılar,
Sevdiler birbirlerini sessizce kalpten kalbe,
Gün geldi göz göze geldiler itilip atılmadan.
İçten sevdiler,
Gönüllerine ak düştü, yüreklerine hasret.
Zamanlarını küçük yaşadılar,
Aşklarını büyük.
Ahmet Bağçe
Ey sevgili,
Ben aşkının fakiriyim,
Karanlıkların karanlığı,
Gecelerin en gecesiyim.
Beklemek sabrım, sevgin hasretim,
Özlemin tükenmişliğimdir.
Ahmet Bağe
Ne zaman bir yere konmak istese insan, mutluluk üzerine değil de, acıların üzerine konuyor. Demek ki acı verenler, mutluluk verenlerden daha çok seviliyor.
Ahmet Bağçe
Çocugen ne kadlak çocuhmuşuk bilinmi la Hilmi düşüniyimde Anadan dayak yiyicemizi bilirdik ginede sırtı girlendirdik.
Ahmet Bağçe
AYNI DALDAYDIK
Biz aynı dal üzerinde duran,
Bir birinden habersiz iki kuş gibiydik.
Çünkü görmüyorduk bir birimizi.
Ağaç aynı, dal aynı, bağ aynıydı da,
Farklı yönlere bakan iki ayrı kişiydik biz.
Ahmet Bağçe
Len bu bizim Mamutmu. He len bizim Mamut, Pasaklı Noriyenin Mamut. O mu takılıyi yazdım sene len Mamut goru gendiği.
Ahmet Bağçe
Yaşamak varken yaşayamadığıma üzülüyorum. Dünya ve hayat bizim ama hayat içinde mahkûmuz. Buna da yaşamak diyoruz.
Ahmet Bağçe
Ah be yar. Bu koskoca dünya ikimizin de, bundan dünyanın haberi yok.
Ahmet Bağçe
Nirelisin didilermi Ereğli diyirim. Ereğli üç deneymiş Yağnış olmasın. Ben İç Anadoludaki Ereğlidenim ağnadınızmı?
Ahmet Bağçe
SENİ ARIYOR
Gözlerimde damla, damla hüzün akıyor,
İnliyor yüreğimdeki duygularım,
Nağmeleri gözyaşlarımla birlikte yanaklarımdan,
Aşkın akıyor, sevdan akıyor, hasretin akıyor.
Gece karanlığı sevdamın üzerine örtülmüş,
Zihnim ezberimdeki resimlerini süzüyor,
Karma karışık duygular içinde bende olmayan aklım,
İlk gördüğü, ilk çiçek verdiği, ilk öptüğü yerde seni arıyor.
Ahmet Bağçe
Sen çocuktun bende çocuk, çocukça bir sevda doğmuştu içimizde. Geceleri sen bende, ben sende, hasrete büyüdük birlikte.
Ahmet Bğçe
Sen, benden seni unutmamı istedin. Ama unuttuğun bir şey vardı. Sen içimdeyken, seni nasıl unutabilirdim.
Ahmet Bağçe.
İlkokulda öğretmen yıldaki ayları öğretti. Anladınızmı dedi. Ramazan ayı yok deyince, o oruç ayı dedi kafam karıştı.
Ahmet Bağçe
HATCE
Gayfeden gelen goca. Çamaşır yıkayan Hanımına.
- Gız Hatce. nördün böön, ineği mineği sağıp yemledin mi?
- Avarın suyunu neym suladın mı?
Hatce
- Hıı hepsini yaptım beğ, Tandırda kömbede var, pendiri, tereyağı getiriyim. Hele bi çımaşırı sereyim de.
Koca
- Gıız gurt gibi açım, himdiye kadar ne iş gördün, tez alagel sofrayı beni gendine çattırma.
- Hatce geldim beğ geldim, üç decik çımaşırım galdı, serip getiriyim sofrayı.
- Hatce sofrayı kurar goca karnını iyi bir doyurur.
- Off çok yemişim gızz. Gag bi gayfe yap şöyle köpüklüce sade olsun. Göpüklü dirim, göpüklü olmaz ıse dökerim üzrine ona göre. bak bi ırbığı, liğeni de getir gayfeden öncem. Şu ayaklarımı yıka havalansın bi. Hadi gıpraşıvir, misgin, misgin durma yıkıl garşımdan.
- Gocanın ayaklarını yıkayıp guruladıktan sonram gayfeyi de getiren Hatce kocasının uyuduğunu görünce. Masaya Gayfeyi, başını da yastığa koyar oracıkta uyur.
- Sabah uyandığında goca kahvaltı sofrasıyla karşılaşınca, karısına
- Hanı gız gayfe.
Ahmet Bağçe
VİRGÜLLE DEVAM
Hayatımı anlamsız kılan noktanın silinmesiyle,
Yerine gelmesini istediğim virgülle,
Yoluma devam etmek istiyorum.
Çünkü ne havalar eski hava,
Ne, dağlar eski dağ,
Ne, denizler eski deniz,
Nede ben eski benim.
Dağlar bir farklı bakıyor,
Bir farklı esiyor rüzgârlar,
Nefes kesiyor havalar.
Hedefte denize ulaşmak varsa,
Kayalara, taşlara, toprağa tüm engellere rağmen akmalıyım,
Ulaşmalıyım döküleceğim yere,
Bitirmemeliyim hayat cümlesini noktayla,
Devam etmeliyim virgül gibi tırmanmaya..
Ahmet Bağçe
Aşk peşinde olanın aklı unuturda, kalp peşinde olanın sol yanı kıymet bilir.
Ahmet Bağçe
Seni düşünürken zalim şarkılarla kaybettiğim mutluluğu arıyorum ben. Bir sevgili olamadığın gibi dost bile olmadın.
Ahmet Bağçe
İŞTE BÖYLE
Ne zaman rüyalara dalsam,
Bu şehirden gitmek isterim.
Ve sonra korkarım,
Gittiğim ellerde aşkı bulup da,
Kaptırırım ellerimi, ellere diye.
Sonra ya! Dönemezsem der düşünürüm,
Teselli ederim kendimi.
Dönerim rüyamdan gerisin geriye.
Ahmet Bağçe
Sonra anladım ki hayatımdan kaybetmek istemediklerim, üzüyormuş beni. Oysaki hayatımı anlamlı kılanlar kayarmış bir, bir elimden. Hele içlerinden biri var gözleri her aklıma geldiğinde alev, alev yanar yüreğim.
Ahmet Bağçe
BİLSEYDİN
Kayboluyor güneşin sıcaklığı gün batımında
Hareketleniyor kırlangıçlar yuvasına dönüş haritasında.
Sen yaban yerde, ben aşk takviminin yaprak dökümünde,
Yüreğinin yolunda uçuyorum kırlangıçlar gibi haritanda.
Umutsuzluğun içindeki umutlarımın yeşerişini bilseydin eğer,
Belki de kalırdın bu ellerde, merhem olurdun acılı yüreğime.
Madem ellerdesin unutma, üzgün olur gün batımında insan,
Yoksa güneşin olağanüstü gösterisi paramparça eder yüreğini.
Ahmet Bağçe
Dönüşünde, yürüdüğün yol kadardır. Farklı olan şey dikkat ettiklerin.
Ahmet Bağçe
SESSİZDE OLUYOR
Sen benim duygularımın sessiz cevabısın,
Gözlerin konuşuyor dilin yerine benimle.
Beni etkileyen o bakışlarındaki manada,
Mutluluğun orada olduğunu hissettiriyor yüreğime.
Hani pike yapıp gözlerine iniş yaptığında gözlerim,
Pek zorlanmıyor kalbine giden yolu bulmakta.
Duygularının sunduğu mutluluk şarabını içtikçe,
Yıldızlara ulaşan, ay ışığını tutmuş gibi oluyor hislerim.
Ahmet Bağçe
Sen hep denizin derinliklerindesin, bana sardığın aşk, benimle birlikte ve ben denizin mavisinde seni göremiyorum.
Ahmet Bağçe
O YILLARIN KISA ÖZETİ
İşte gençler kısaca özetleyecek olursam. Ortaokul, Lise yıllarım muhteşemdi. Evet, Muhteşem geçti. Tek derdim ders çalışmaktı, vakit buldukça top oynamak, radyoda spiker Can Akbel’in maç anlatımlarını dinlemek, zaman, zaman balkonumuzda, çay ocağında ve kahvehanede çay içmek, çok değerli arkadaşımla tavla oynamak gibi zevklerimle hayatım bambaşka güzeldi. Kendime ait tek sorumluluğum sınıfımı geçmekti. Başkaca bir sorumluluğum yoktu. Bütün sorumluluk babamdaydı. Ya şimdi………..!
Ahmet Bağçe
Kendime ait hayalimi meşgul eden sensin. Ben senin umurunda değilim ama sen neden benim kalbimdesin.
Ahmet Bağçe
Yere düşen karlar aynı ama bu kış ben bir başka üşüyorum. Çünkü çok soğuk bakıyorsun.
Ahmet Bağçe
Cahil ve okumuş cahil aklı işkembe gibidir, yemek seçmez ama kafasını taşa vurmadan da taşın, taş olduğunu anlamaz.
Ahmet Bağçe
Hayata uyum sağlamak için güçlü olmak lazım, güçlü olmak içinde sahip olmak gerek, sahip olunca güçlüsün demektir.
Ahmet Bağçe
Gerçek sevgi gözde değil kalptedir, Çünkü göz yanılabilir. Ne zaman yar gözleri akla gelse, tutuşan yürektir.
Ahmet Bağçe
YAŞAMIM SENDE
Sana baktığımda.
Gökyüzünde kutup yıldızını görür gibi oluyorum,
Ve aşkımın yörüngesini senin yönüne çevirerek,
Yüreğime fısıldıyorum,
İşte o güzellikte de, senin için bir yaşam var,
Ayırma yörüngeni o güzellikten.
Ahmet Bağçe
BABAM
Bana hayat verdin ama
Nefesimi zor aldım anamdan babam.
Ne senin verdiğin hayatı yaşadım,
Nede ayakta durabildim,
Hayatımı elimden aldılar,
Çocukluğumu yaşatmadılar babam.
Ön tekerleği takip et dedin,
Arkalara taktın beni,
Çukura yuvarlandım ön tekerle birlikte babam.
Benim çanım yandı yanmasına da,
Hayat verdiklerim için yanarım babam.
Ahmet Bağçe
SIMSIKI OLALIM
Ağladı ağlayacak bizim köyün bulutları,
Onları görünce bir sen birde buğulu gözlerin aklıma geliyor.
Gönül güneş açsın isterken,
Yürek aşk şarkısını dinliyor.
Ve şarkı diyor ki;
Yan yana gibi ayrı, ayrı değil sımsıkı olalım.
Ahmet Bağçe
YA! DÖNMEZSE
Yapacak bir şey yok.
Çünkü burnunun uçundakini göremiyorsun.
Ve acı çekiyorum.
Ben bir kuşu sever gibi sevdim seni,
Ama pır, pır eden yürek benim.
Uçup giderken ardından bakan,
Ya! Dönmezse diye endişe içine giren benim yüreğim.
Ahmet Bağçe
Ne düşündüğümü mü? Soruyorsun mavi gök.
Dönüşümü! Dönüşümü düşünüyorum.
Dönüş yolculuğuma iznin var mı?
Aklım sendeyken kedime gelemiyorum,
Az kendime döneceğim.
Ahmet Bağçe
GÖLGE GİBİSİN
Güneşe meydan okuyan gölgeler gibisin,
Aşkın ateşinde yanarken,
Nice hayaller dolanıyor yüreğimde.
Gökyüzüne dağılan havalar orada,
Dağlar, ovalar orada.
Deryanda yüzen balıklar,
Kanat çırpan kuşlar, ağaçlar orada,
Dolu, dolu güller,
Mis kokan çiçekler,
Sevgin var orada,
İşte ben orada senin dünyanda yaşamak istiyorum.
Ahmet Bağçe
HATIRALAR
Sonra fark ettim ki aradan geçen yıllar seni oldukça değiştirmiş. Sen mavi deniz, ben suya hasret çöl. Kızgın kumlarımda tek kişilik aşk, hasret, gözyaşı, yalnızlık, boş hayaller ve umutsuzluklar gibi nice hatıralar gizli.
Ahmet Bağçe
DÖNDÜĞÜMDE
Ve düşüncelere daldığım zaman,
Senin soluduğun havayı hissediyorum.
Hayalin önüme geliyor,
Gözlerinin içinden ki, gizli bakışların,
Kasırgalar estiriyor,
Sonra anlıyorum ki,
Geçmişteki günlerden birini yaşıyacağım,
Ve diyordum ki,
Ben yine geçmişte ki gibi soğuk bir kış gecesi geçireceğim.
O vakit içim darılıyor,
Elektriklenmiş devrelerimin telleri kopuyor.
Sigortaların attırmasına ramak kalıyor.
Öfkeleniyorum, nedensiz bir öfke içine giriyorum.
Bu öfkeyi sulandırmadan rüzgârla buluşmalıyım diyor,
Kısa bir sürede olsa odanın kasvetinden kurtarıyorum kendimi.
Rüzgârın önüne bırakıyorum sıkıntılarımı,
Ve döndüğümde anlıyorum ki,
Öfkemi ateşleyen düşüncelerimi beynimde bitirdiğimi,
Ruhumun ısındığının,
Ve o an sessizliğin ne kadar güzel olduğunu düşünüyorum,
Tabii ki sensizliği de.
Ahmet Bağçe
TEK İSTEDİĞİM
Eller tutuşmasa da kalplerin tutuşması yetmez mi?
Ruhun yanımda olduktan sonra yanımdasın sayılmaz mı?
Kilometrelerin bir önemi var mı? Uzaktan yanmak için,
Benim tek istediğim ruhunun bir ömür benimle olması..
Ahmet Bağçe
NEREDESİN
Biliyormusun çocukluk arkadaşım, şu an bana veda ettiğin yerdeyim. Hani mahallemizin meşhur çukur bahçesinin yamacında bir ağaç vardı, millet oraya gider gölgesinde otururdu. O ağaç ve yanındaki yassı taş halen orada. Sahi kaç yıl oldu görüşmeyeli Hatırlıyormusun. O yıllarda çaylar yüz gramlık paketler içinde satılırdı. Sen bakkaldan yüz gramlık sarı paketler içinde üç adet çay almışsında evinize gidiyordun ve benimle karşılaşmıştın, ağacın altına kadar yürümüştük de o taşın üstüne oturup biraz konuşmuştuk. Bana gideceğinizi söylemiştin, ama nereye gideceğinizi söylememiştin. Israrla da söylemek istememiştin. O zaman çocuktuk ve her ne olursa olsun, oyun arkadaşıydık, ama yokluğunda anladım ki; benim için senin arkadaşlığın, yâda arkadaşlığımız, oyun arkadaşlığının ötesinde bir arkadaşlıkmış onu anladım. Ara sıra o ağacın altına gider taşın üzerine oturur seninle konuşurum. Hani sen yanımdaymışsın da sana sorular sorarım biliyormusun, evlendin mi? Çocukların oldu mu? Eşin ne iş yapıyor, mutlumusun? Buradan gittiğinizde ortaokul birinci sınıftaydık, okula devam ettin mi? Sen ne iş yapıyorsun gibi sorular soruyorum da, sen tıptı gideceğiniz yeri söylemediğin gibi sessiz kalıyorsun. Bana, benim sana sorduğum soruları bile sormuyorsun. Hatırlıyorum da o zamanlarda bir şarkı vardı, çokça söyleniyordu. Şarkının bilinen adı elveda meyhaneciydi. Şu an televizyonda o şarkı var, o şarkı söyleniyor onu dinliyorum. Dinlerkende taa! Senin bana elveda dediğin yıla gittim. O sahneyi yaşıyorum. Her ne kadar meyhaneci olmasam da elveda diyen biri oldu bana, sen elveda demiştin bana, artık kalamayacağını söylemiştin. Bu şarkıyı her ne zaman duysam aklıma geliyorsun, nedendir bilmem içim burkulur acı çekerim. Tabi sen bunları bilmezsin, nereden bileceksin, bilmiş olsaydın, yâda yüreğinin bir köşesinde yer etmiş olsaydım, ben senin adresini bilmiyordum ama sen benim adresimi biliyordun. Selam içerir bir mektubunu gönderirdin. Bazen kendime sorarım, neden hatırlıyor ve acı çekiyorsun diye. Vazgeç hatırlama, acı çekme, acı çekmek zorundamısın derim. Rahatlamak isterim lakin dersine çalışmadan sınava giren öğrenci gibi pişmanlık duyarım. Ya sonra, sonra hatırlamaya devam. Ha unutuyordum, çukur bahçenin ilerisinde, geçtiği yerleri yeşillendiren ve gençlerin yüzdüğü akarsu vardı ya! Bir onda değişiklik oldu. Kurudu biliyormusun, bizim zamanımızdaki gibi mahallemizin şimdiki gençlerinin artık bir sahili yok. Zaman, zaman orayı da ziyaret ederim. Biz yüzerken motor lastiğine tutunurduk da suya batmazdık, sende çok isterdin tutunmayı ama kız çocuğu olduğun için ne suya girerdin nede, lastikten tutunurdun. İşte onları da hatırlar yâd ederim zaman, zaman.
Ahmet Bağçe
Ah! Sevgili. Gözünden düştüm, gönlünden düşme bari.
Ahmet Bağçe
Ve elime sunulan tek renk siyahtı. Onunla boyadım kaderimi hayatım karardı.
Ahmet Bağçe
İnsanın içindeki yalnızlık kadar tehlikeli değildir, dışındaki yalnızlık.
Ahmet Bağçe
GONCAM
Ben sana dört yapraklı goncam diyordum.
Senin resimlerine baktığımda,
Birinci yaprağında umutlarımı,
İkinci yaprağında duygularına olan inancımı,
Üçüncüsünde sevgini ve dördüncüsün de,
Hayatıma vereceğin şansım olarak telakki ediyordum.
Oysaki ne kadar da yanılmışım,
Bunu yüzüme kapattığın kapının canımı yaktığında anladım.
Ahmet Bağçe
NİYE
Vakit çok mu geçti,
Sen benim gönül bahçeme geldiğinde,
Bir birimize bakarken neden tedirginiz,
Henüz oturmadan sekiye.
Sen bana, ben sana geç kalmışsak,
Aramıza koyduğun engel niye.
Ahmet Bağçe
Sevgi; Duygu, güven, enerji, özlem dolu içi oyuk bir kalıptır. Üzerini ne kadar kazırsan kazı, izi sıvasında kalır.
Ahmet Bağçe
Sonra ne oldu.
Her yer talan olurken, yanan ise yürek oldu.
Kim yaptı?
Uzun yaşayan.
O kim?
İçime sızan aşk denilen hain.
Çünkü hainler uzun yaşar.
Ahmet Bağçe
Bazen karanlıkta yaşamak lazım, aydınlığın kıymetini bilmek için.
Ahmet Bağçe
Bir insanın hayalindeki meşguliyeti, kendisinde olduğu halde başkalarının sahip olduğu gibi sahip olmamasıdır.
Ahmet Bağçe
SÖZ
Sende öylesin, sende benim gibisin sevgili,
Alnının çatıklığı,
Kaşlarının kirpiklerine eğik bakışı,
Tıpkı benim gibi.
Hele o nemli gözlerin,
Sanki yağmaya hazır elektrik yüklü bulutlar gibi,
Sakın kapatma gözlerini dökülecek sonra gözyaşların.
Bak, hele bir bak!
Gökyüzü ne kadar parlak,
Ipıl, ıpıl denizin mavisi,
Sakinleşmiş dalgalar,
Ya ağaçlar,
Kımıldamıyor dallarında yapraklar.
Bir rahatlık, bir esenlik var,
Sende bürün şu güzel ortama ve bir rahatla.
Söz! Bende uyacağım sana.
Ahmet Bağçe
Ah be yokluk, üzülme! Seni üzen varlıkta vardır bir pislik…
Ahmet Bağçe
SENDİN OYNAYAN
Çok zordu o gün!
Salonda gözlerimin içine baka, baka.
Beni yalnız bırakışın.
Müzik salonu inletiyordu, coşturuyordu.
Sen dâhil tüm oynayanları,
Bir ben vardım içlerinde oynamayan.
Çünkü sen!
Seçimini yaptığın panterinle birlikte,
Kalbimle oynuyordun,
Duygularımla oynuyordun,
Umutlarımla oynuyordun.
Ahmet Bağçe
DİKKAT ET
Yeniden alevlenecek gibi,
Yüreğimdeki sönmüş ateş.
Fırtınaya tutulmuş yelkenliyim de,
Dalgalar üzerime geliyor sanki.
Biliyorum, sancılı yüreğim,
Gene kuş gibi çırpınıyorsun.
Bu defa dikkat et gönül bahçende ki çiçeğe,
Tomurcukları solmasın.
Ahmet Bağçe
Ömür su gibi hep aşağıya doğru akarken, nefsin istekleri tepelere bakıyor.
Ahmet Bağçe
Toplum için hizmette bulunanlar, toplumdan çok, hırs ve menfaati uğruna hizmette bulunuyorlarsa, hırs ve menfaatinin baskısı altındadır. Baskı altında olanlarsa yalan söylemeye mehillidirler.
Ahmet Bağçe
Düşmemek için tutulmak değil, tutmak gerek. Keza tutulduğun zaman iraden ve hâkimiyetin dilsiz kalır.
Ahmet Bağçe
En çokta kış gecelerini seviyorum. Uykumdan önce senin hayalin geliyor ve ben sana daha çok zaman ayırıyorum.
Ahmet Bağçe
Geceler uyumak için değil de sanki hayal etmek için var. Sen de bil. Yüreğimin sana doğru atışını seni çok özlediğini.
Ahmet Bağçe
Hayal edildiği kadardır dünya. Bir kere yaşanacak olan dünyada hayal edemiyorsan, istikbalin ya yok yâda yarımdır.
Ahmet Bağçe
Aşkımı bulutlara yazdım,
Belki yağmur damlalarıyla,
Belki kar taneleriyle cama vurduğunda,
Sana söyleyemediklerimi,
Kar tanesine sor,
Yağmur damlasına sor.
Ahmet Bağçe
Öyle çok dertle boğuşur ki, bu gönül,.
Denize anlatsan suyu köpürür,
Rüzgâra anlatsan ortalık toza, toprağa bulanır,
Bulutlarsa ağlamaktan tutamaz kendini.
Ahmet Bağçe
UNUTTUKLARIM
Dün yüreğimi yaralayan sevdiklerimdi bugün unuttuklarım.
İçinde biri vardı,
Üzerine kar yağsa ben üşürdüm,
Güneşin sıcağında kalsa ben yanardım.
Onların sevgileri sandığım gibi çıkmadı,
Hele o birine karşı duyduğum aşkımın karşılığı da yokmuş,
Onu da unuttuklarımın arasına koydum.
Ahmet Bağçe
Neden bu kadar hevesle yere düşmek ister ki yaprak. Rüzgârın oyuncağı olmak için mi? Yoksa kendisinden sonra geleni görmek için mi?
Ahmet Bağçe
MELEĞİM
Uzun zamandır bu gönül aşk taşıdı, hasret taşıdı,
Gözyaşlarımızla, suskunlukla geçti zamanımız,
Ne kadar çok özlemişiz birbirimizi,
Bir araya geldiğimizden beri ağlarız,
Ey benim Meleğim ağlama,
Hem Melekler hiç ağlar mı?
Sarıl bana, ağlarsan da sol yanımda ağla,
Ziyan etme gözyaşlarını,
Yüreğime aksın ki; kaybolmasın bende kalsın,
Senin gözyaşların bana hasretinin ıslak imzası.
Ahmet Bağçe.
ŞİMDİ GEÇERSE
Bazen pencere önünden çekilmek istemiyorum,
Diyorum ya şimdi geçerse!
Geçmediği zaman kızıyorum kendime,
Neden bu kadar çok sevdim diye..
Sonra düşlüyorum bir araya gelsek.
Çok özlediğimizi söyklesek birbirimize,
Göz göze gelip ağlasak.
Ve sonra seni çok seviyorum diye yazsak,
Gözyaşlarımızla yüreğimize..
Ahmet Bağçe
İZİN VER
Bir daha oku istersen,
Duygu yüklü cümlelere sıkışmış,
Gizli duyguları açığa vuran mektuplarımı.
Mısralarında sessiz sevdamın tutkusu gizli.
Ölmüş birini özlemek nasıl bir şey bilirmisin!
Sen hiç özledin mi? Ölmüş birini!
Ben özledim! Ve halen özlemi içindeyim.
Bilesin ki; Benim sana olan sevdam sanal âlemdeki gibi değildi,
Mecnunun Leyla’sına, Ferhat’ın Şirin’ine aşkı gibi organikti.
Benim sana olan tutkumu bilmek istersen mektuplarıma bir daha göz at.
Gözyaşlarımın her bir damlası isminin yazılı cümleleri üzerinde.
Hatta göreceksin ve anlayacaksın gözyaşlarımın dağılışından,
Seni aklıma nasıl koyduğumu,
Ve anılarımızla birlikte kalbimde nasıl sakladığımı.
Sen var ya! İçinde sevdanı öldürdün ya, sildin ya yüreğinden beni,
Benim de yüreğimden sevdanın silinmesine ve seni unutmama izin ver.
Ahmet Bağçe
Dünyanın çivisi var mı? Bilmiyorum. Bildiğim, dün çocuktum, dünle bugün arasında ki filmin bölümlerini hatırlamıyorum ve şimdi ölüm göz kırpıyor. Gözünüz aydın hakkımı kasteden, gözleri aç dünyaya kazık olacak zalimler.
Ahmet Bağçe
Anılarda kalan geçmiş hayal olan gelecekle örtüşecekse gün bugündür, bu günü dilediğince yaşamak en doğru seçenektir.
Ahmet Bağçe
GECE SAHİLDE (1)
Bir kadın sahilde tek başına oturmuş yanan ateşi seyrediyordu. Elleri şakaklarında düşünceliydi. Biçare ve berbat haldeydi. Dalmıştı ateşi seyrederken, Ruhu daralmış hatırlamak istemediği, unutmak istediği biri yâda bir şeyleri var gibiydi. Yanına varıp bir merhaba diyerek anılarından uzaklaştırmak istiyordum ama cesaret edemedim. Bir kenardan izlemekti en iyisi. Ateşin feri gitmek üzereydi, yaz günü olunca hava soğukta değildi. Ateş öyle ısınmak için değil öylesine yakılmış gibiydi. Sahillerde hep olur ya! Gençler ateş yakarlarda üzerinden atlarlar, eğlenirler, öyle yakılmış bir ateş, işte. Gençler ateşin etrafında toplanıp geyik muhabbeti yaptıktan bir süre sonra dağılmışlar, söndürmedikleri ateş de kadına kalmış. Ateşin feri azaldı demiştim ya! Kadın bir çöp yardımıyla deşelemeye çalıştı. Oracıkta yanacak odun da olmayınca karıştırmaya devam etti. Neler geçiriyordu ki aklından, başını dahi kaldırmıyor, etrafta ne var kim var ilgisini dahi çekmiyordu. Oturduğum yerden kalktım, bildiğim yerde odun vardı, bir kucak dolusu aldım ve kadının yanına yanaştım. Merhaba dedim.
- Adım Tarık, ateşi çoğaltalım mı? Dedim.
- Kadın bilmem, istersen çoğalt dedi.
- İsteksizdi, konuşmayı istemez haldeydi. Odunları hemen yanına koydum.
- Peki dedim.
- Arzu edersen yakarsın, yakmak istemezsen yeri şu duvarın hemen arkası oraya koy ve ateşi de gideceğin zaman söndürmeyi unutma dedim.
- Ses etmedi, yanından ayrıldım. 5-10 adım uzaklaştım. Arkamdan seslendi.
- Hey! Bakarmısın, .
- Döndüm buyur dedim.
- Ben Ayşe.
- Kusura kalma bir densizlik yaptım ve sana cevap vermedim.
O kadarcık girişimi bana cesaret verdi. Tekrar yanaştım. Her şeyden önce karnının aç olduğunu düşündüm ve kendisine söz hakkı vermeden benim karnım aç bir şeyler yemek istiyorum yalnızda olunca erindim gönül gezdirdim. Bir koşu bir şeyler almaya gideceğim, senin istediğinde varsa hazır gitmişken alayım dedim.
- Olur, olurda, hem hava karanlık, hem de nasıl olacak ortalık toz, toprak, kum dolu.
- Telaş etme hallederiz dedim. Hemen yakında, çok yakında market var oradan bir şeyler alırım dönerim sen isteğini de hele dedim…
ARKASI YARIN OLSUN
Ahmet Bağçe
GECE SAHİLDE (2)
Markete sahile akan dere yolundan gitmeyi tercih ettim. Çünkü dere üzerindeki köprü karşısında sürekli açık olan bakkal Recep ağa var. Onda güzel pastırma, kaynamış yumurta, açık satılan cin biberi turşusu var. Onlardan da alırım, inşallah bir aksilik olmaz açıktır dedim.
3-4 dakika sonra köprü yanına vardım, evet Recep ağa açıktı. Bu arada kafamdan neler alacağımı da geçirmeye çalıştım,
Selam verdim.
- Recep ağa kurtlar gibi acım dedim.
Sana ne vereyim diyeceğim ama senin evin yok mu? Dedi bana.
Varda sahilde bir iki arkadaşla biraz oturacağız. Neler vereceksin dedim.
Zeytin vereyim, peynir vereyim, kaynamış yumurta var, tuz benden olsun dedi.
Pastırma da ver, çemenli olsun, üzümde alayım, ha cin biberi turşusu da ver Recep ağa pide ekmek varsa ondanda alayım dedim. Tamam dedi. Hepsini poşete koydu. Soda istedim.
- Lan Bana bak, bir halt etmeyesiniz, soda falan dedi. Aşk olsun Recep ağa dedim, oradan süt de koy, kolada alsam mı dedim, bir küçük şişe kolada aldım. Plastik bardaktan da dört tane aldım ve eski gazetelerden istedim o da tamam oldu. Doğrudan sahile yöneldim.
Kadın sahilde oturuyordu.
Ateşi de harlamış kıvılcımlar sıçrıyordu. Ayşe Hanım geldim geciktim mi dedim.
- Olsun sıkıntı yok. Bende ateşi canlandırdım dedi.
Şuradaki evden bir sürahi ile bardak istedim, çeşmeden suyu doldurdum dedi.
O iyi olmuş bak bende neler aldım bardak dâhil, soframızı kuralım kurtlar gibi acıktım dedim.
- Ayşe Hanım serdiğimiz gazetelere poşetteki nevaleleri koyarken en çokta çemene sevindi. Çok severim nerden aklına geldi dedi. Türüm, türüm kokarız ama iştahımızı kabartır dedi.
Siyah üzümü ben severim, Ayşe hanımda severmiş. Hele, hele pide ekmek arasına peyniri koyacaksın, üç- dört üzümü de avucunla ağza götüreceksin, patır, patır dişler arasında ezilirken şıralı tadı da tuzlu peynirle öyle bir gider ki. Tabi pide ekmeğinde hakkını yememek gerek, yumuşacık üçü bir arada, ardından, zeytini pastırmayı, çemenli, çemenli ve tuzlusundan yumurta.
- Kola dedi kola koyayım mı? Dedi Ayşe Hanım. Bu arada kola ve soda tamamda dedi, süt niye dedi.
Hakikaten sütü neden aldım ki diye düşündüm. Olsun içilir çeşit olsun diye aldım dedim.
ARKASI YARIN OLSUN
Ahmet Bağçe
GECE SAHİLDE (3)
Ayşe Hanım ateşin başında iken düşünceli halinden eser kalmamış gibiydi, sıyrıldığını fark ettim. Pastırmadan alırmısın Tarık, zeytin lezzetliymiş, yumurta iyi geldi, çemen ise harika gibi sözlerle ortaya renk vermeye başladı.
Tarık diyerek söze başlarken sıkıntılarını arkaya atmasını bildi. Masa başında kahvaltı yapar gibi rahattı. Acele etmiyor, sohbet ile ortama renk katıyordu. Şaşırmadım ve eşlik ettim. Bir bardak su rica ettim. Tabi dedi ve bardağa suyu doldurdu afiyet olsun dedi uzattı bana. Suyu içtim teşekkür ettim. 2-3 saniye kadar sonra bana;
- Tarık evlimisin,
- Dedim hayır.
- Yavuklun var mı?
Dedi.
- Var ama yok.
Dedim.
- Neden evlenmedin veya bir yavuklun var ama yok bilmece gibi.
Dedi.
Dedim anlatırım
- Bende isterim ama olmadı. Ya! Sen.
Dedim.
İçini çekti. 3-5 saniye karanlıkta sadece dalga hışırtıları duyulan denize doğru baktı, baktı. Ve dedi.
- Evet, evlendim ve halen evliyim. Diyeceksin ki, madem evlisin neden buradasın. Haklısın, kendisini dışarıya atan kaç evli kadın vardır ki. Ben Olanlardan biriyim. Sahil memleketlerinin güzelliklerinden birisi de bu. Yalnız da olsan sahile gelebiliyorsun, sessizce denizle dertleşiyorsun ve rahatlayınca evine gidiyorsun. Bende bunu yapıyorum bu gece. Bir şans seninle karşılaştım. Bugün dünden daha da iyiyim.
Anlatmak istermisin dedim.
- Yarın buradamısın, eğer yarın da gelirsen birazını buğün anlatırım, gerisini yarın, eğer yarın bitmezse ki bitmez, gerisini diğer günler anlatırım dedi.
Tabi gelirim dedim.
- İstersen tabi sen istersen yarında, sonraki günlerde de gelirim. Seni dinlerim. Belki bende sana bir şeyler anlatırım dedim.
ARKASI YARIN OLSUN
Ahmet Bağçe
GECE SAHİLDE ( 4 )
- Dört yıl öncesiydi, bundan, tam dört yıl önce. İlkbaharın, yaz ayına elveda dediği sıcak mı sıcak yaz ayının ilki olan Haziran ayıydı. Çiçeklerin, ağaçların, otların doğadaki tüm bitkilerin dans ettiği, böceklerin, kanatlı kuşların, tüm mahlûkatların bayram yaptığı, oradan oraya uçarak, koşuşarak sevinçlerini dile getirdiği bir Haziran ayı. Ben o güzel muhteşem ayda öğretmen olmuştum, sevincim, mutluluğum doğadaki tüm canlıların sevinci gibi doruk noktasındaydı. Üzerimde taşıdığım bu muhteşem mutluluğu kabıma sığdıramıyordum adeta taşırıyordum. Çünkü hayalim olan, hayalimde canlandırdığım öğretmenliğin diplomasını hak etmiştim. Arkadaşlarla bir araya gelmek, günün sevincini onlarla paylaşmak istiyordum. Telefonla bana hayır demeyecek arkadaşlarımı aramak onlarla bir yerde buluşup kutlama yapmak istiyordum. Eve gittim, önce anneme bir güzel sarıldım. Onunla sevincimi paylaştım. Babam işyerindeydi, onu da telefonla mutlu etmeyi ihmal etmedim. Evin bir kızıydım, benden başka büyük küçük kardeş yoktu. O kardeş yokluğunu, özlemini kuzenlerimden bertaraf ediyordum, onları aradım, beni tebrik ettiler ve başarımı kutladılar. Sıra arkadaşlarıma geldi, onları bir, bir aradım, gelmek isteyenlerle önce bu sahilde buluşmak, sonra garibin yeri dediğimiz, bahçesi çaya bakan cafeye gider otururuz dedim. Olurlarını aldım. O gün akşam karanlığı çökmeden sahilde, burada tam şu önümüzdeki ağacın etrafında buluştuk. Kabımıza sığmıyorduk, hepimiz bir yüksek okulun bitişinin sevincini yaşıyorduk. Defalarca gittiğimiz çay bahçesine hemencecik gitmek istiyorduk. Acelecilik vardı üzerimizde. Birbirimize şakalar yapıyorduk, kahkahalar atıyorduk. Yoldan geçenler, sahile gelenler dönüp bakıyorlardı, onların bakışlarını görmüyorduk. Hoplayarak, zıplayarak, neşe saçarak kendimizden geçiyorduk adeta. Dalgasından rengini unutan beyaza bürünmüş kıyıya vuran denizköpüğü gibiydik hepimiz. Köpürüyorduk sevincimizden. Cafeye yaklaştıkça, şampiyon olmuş takım taraftarı gibi sesimiz yükseldikçe yükseliyordu. Cafenin bahçesine girişimiz zafer kazanmış asker gibiydi. Kimlerin nasıl baktıklarını görmüyorduk. Bahçe tarafına geçtik, tam cay kenarındaki masaları işgal ettik.
ARKASI YARIN OLSUN
Ahmet Bağçe
GECE SAHİLDE ( 5 )
O gece mutluluğum ikiye katlanmıştı. Hayat bana güzeldi. Arkadaşlarımla sohbetim bana zevk veriyordu. Biz eğlenirken bir gurup genç çay bahçesine geldi gırgır ve şamatayla karşı masaya oturdular. Belli ki onlarda bir olayı kutluyorlardı, sevinçlerini kahkahayla ve şamatayla dışa vuruyorlar, gizleyemiyorlardı. Çay bahçesine özgü müzik de çok hoştu. Duygulara hitap ederken düşüncelere de dalmıyor değildim. Gelen gurup da biri vardı, tam karşımda oturuyor ve ara, ara beni gözlüyordu. Ben kaçamakça bakındığımda gözlerini kaçırıyordu. Bir ara ‘’Kalbimde gizli bir sevgili gözlerime bakar dalar gözlerim’’ adlı bir şarkı çalmaya başladı. O şarkı çok hoşuma gitti. Sonuna kadar içten dinledim. Bu günkü yaşamımın imzasını o gece ve birde o müzik koymuştu ve kaderim o gün değişmişti de ben farkında olmadan tozpembe görmeye başlamıştım hayatımı. Yüreğim hop, hop ediyor, bir vesile olsa da konuşabilsem diyordum. Neci, kim, nereli merak etmeye başlamıştım. Bakışlarımla da ona cesaret verdiğimin farkındaydım. Arkadaşlardan kalkalım mı? Diyenlerde olmaya başladı. Oysaki vakit ne kadar ilerlese de ben kalkmak istemiyordum. O kadar güzel bakan, benimle ilgilenen birini ilk defa görür gibiydim. Belki önceleri de ilgilenen olmuştur da ortamdan mı? Nedendir çok etkilenmiştim. Kısada olsa bir konuşmayı arzu ediyordum. Bana bir işareti de yoktu, sanırım benden bekliyordu ufacık bir kıvılcımı. Nasıl yapılır onu da bilmiyordum ki.
GECE SAHİLDE ( 6 )
Geç oldu diyen arkadaşların gözüme baktığını gördüm. Hakikaten geçte olmuştu. Kalkmamız gerekliydi. Toparlandık. Farklı sitelere gidecek arkadaşlar oracıkta yarın görüşürüz, iyi geceler diyerek ayrıldılar. Ben hesap masasına gecenin maliyetini ödemeye gittim, kasadaki bayan hesap ödendi dedi. Kii kii kimm dedim kekeleyerek. Şok olmuştum. Kim ödedi diye tekrar sordum. Dere kenarda oturan arkadaşınız, mavi tişörtlü olan ödedi dedi. Yanımdaki kalan arkadaşlarıma az oturun hemen geliyorum dedim. Mavi tişörtlü, benimle ilgilenen delikanlının yanına vardım. Bakarmısınız dedim. Buyurun dedi ve az ileriye doğru yürüdü. Ben bir yanlışlık var sanırım, kendi hesabınız yerine bizim masanın hesabını ödemişsiniz, kasadaki bayan sizi işaret etti dedim. Bu arada ben Sami siz dedi. Ayşe dedim. Bakın Sami Bey şu yanlışlığı gelin bir düzeltelim, yâda sizin masanın hesabını da ben ödeyeyim. Mahcup olmak istemiyorum deyince. Bizim masamızın hesabı da ödendi dedi. Hem alacaklı oldum. Gün bu güne mahsus değil Ayşe Hanım, yarınlar var. Bakarsın bir yarın ki gün de sen benim hesabımı ödersin dedi. Zihnim allak bullak olmuştu. İşte Tarık benim hikâyem böyle başladı. Sami’nin de dediği gibi yarınlar geldikçe buluştuk. Gezdik, konuştuk, birbirimize anlattıklarımız oldu. Duygulandığımız, üzüldüğümüz oldu. Birbirimizi görmeden edemez olmuştuk, Sami’yle artık biz olmuştuk. Dertlerimizi de, sevinçlerimizi de paylaştık. Taki Sami şu senin oturduğun yerde oturuyordu, bana bir bardak su verirmisin dedi. Bardağa suyu doldurdum uzattım. Elimi, tutu, gözlerime bakarak, şu bir bardak su var ya, burada, suyun bol olduğu yerde sadece içilmesi ihtiyaç olan bir içecek, ya çölde, bu su çölde altına, elmasa, liraya, akçeye baktırmaz her damlasını hayatta kalabilmek için kıdım, kıdım içilen bir içecek. Tıpkı senin gibi, sende benim hayatıma öyle bir giriş yaptın ki, yavaş, yavaş beni kendine bağladın. Beni senden vazgeçilmez ettin. Tıpkı şu bir bardak su gibi, yarısını ben, diğer yarısın sen içerek hayatımızın ortağı olalım evlen benimle dedi. Bayağıdır bugün, yarın bir teklifin yapılacağını biliyorum ama bir örnekle hayatımızın ortaklığını isteyerek evlenme teklifi yapacağını düşünmemiştim. Hayat bir ticaret demek istedi, bizde bu ticarethanenin ortakları olmuştuk. Böylelikle birimizin yokluğunu diğeri aratmayacaktı. Onu demek istedi.
İşte Tarık anlattığım gibi, muhteşem bir evlilikle aile şirketimizi kurduk. Üç yıl nefeslerimizi dinliyorduk. Çok sevdik birbirimizi.
ARKASI YARIN OLSUN
Ahmet Bağçe
Sen karşıma çıkan kaderimsin benim,
Gözlerinden başkasını görmez gözlerim,
İçime harlı ateşini koydun koyalı,
Benzeri olmayan bir harla yanar yüreğim.
Ahmet Bağçe
SOĞUKSUN
Çok soğuksun, nerde üşüttün kendini.
Çok mu soğuğum?
Üzerimi açtın gece boyu,
Yorgansız yattım.
Ay! Çok özür dilerim,
Seni ısıtacak bir şey getireyim.
Dur, dur,
Ben ısınacak bir şey bulurum.
Nerede! Getireyim.
Sende, sensin sarıl bana.
Sarılırsan eser kalmaz üşümekten.
Ahmet Bağçe
60 yaşına basmış bir çocuk ağlıyormuş. Babası ağlamasına kızmış büyük oğlana, çağırın ananızı hangi cehennemde. Büyük kız, Cehennemde değil baba mezarlıkta…
Ahmet Bağçe
TAT VERMEZ
Koşuyordu bana doğru.
Kelebek gibiydi,
Yaklaştıkça kollarım kanatlanıyor gibiydi.
Geldi öyle bir sarıldı ki;
Sanki biri tutkal sürdü ben, bana yapıştım.
Sonra geri çekildi,
Dedi nasıldı!
Beğendin mi hikayemi?
Bir daha anlat dedim.
Tekrar sarıldı sımsıkı kavradı beni ve dedi,
Aynı hikayenin tekrarı tat vermez.
Ahmet Bağçe
Çıkarı için gözyaşı döken, mazluma pusat çeken bir zalimden farksızdır.
Ahmet Bağçe
Ne kadar okumuş, kültür sahibi olursan ol, cahilin karşısında onun anlayacağı dilden konuşmak zorunda kalacağın için o an sende cahilsin.
Ahmet Bağçe
Gözlerine bakınca sarhoş oluyorum. Sevgim artıyor ve diyorum sen her daim bana öyle bak, ben sarhoşun olmaya razıyım.
Ahmet Bağçe
BANA YASAK
Neden mi? Huzursuz olurum mütemadiyen,
Bende bilmiyorum.
Bu yüzden kendimi papatyaya benzetirim bazen.
Dokunulduğunda porsurum,
Yeşilime karışır beyazım.
Mutlu olduğum an çok daha nazik olurum,
Ve kaçarım köşe bucak.
Buna rağmen illaki bir dokunan olur,
O zaman sevdiğim bana yasak, ben sevdiğime.
Bu durum dahi benim solmama sebep.
Ahmet Bağçe
ÜZME
Gitme, şimdi adını ne koydun gidişinin,
Ya da adını ne koyacağım seni bekleyişimin.
Çok uzaklardayım demişsin mektubunda,
Sahi o uzaklar ne tarafta,
Peki, hislerimi uzak tutabilirmisin senden.
Etme esirgeme benden seni.
Gel de bir bak!
Kurumuş gözlerimde gözyaşlarım,
Sensizlik, sessizliğe büründü,
Uzaklara bakıyor gözlerim sessiz ağlıyor yüreğim,
Ahmet Bağçe
YAĞMURUN KENDİSİ ISLAK
Nice mutlu kavuşmaların ve ayrılmaların canlısına şahit olan istasyonumuzun bir kanepesinde oturuyorduk seninle. Kasım ayının ortasını biraz geçmişti. Yapraklar artık terk ediyordu ağaçlarını. Hatırladın mı? Hani aramıza düşen bir yaprağı. Sen o yaprağı defterinin arasına koymuştun günün anısına. Ellerimizi birleştirerek, bir dilekte bulunmuştuk hani. biz bu yaprak gibi olmayalım, hiç ayrılmayalım demiştik. Vakit öğleyi epey geçmiş, rüzgar üşütmeye başlamıştı. Akşamı andıran bir kararma olmuştu. Biz sarılmıştık, ısıtıyorduk birbirimizi. Sanki dizlerimiz bizde değil gibiydi, uyuşmuştu. Senin başında mavi beyaz yün iplikten örülmüş bir bere, üzerinde yine el örgüsü iri düğmeli bir kazak vardı. Üşümemize rağmen kalkmadık. Kalkalım mı? Diyemiyordum. İçimden de gelmiyordu o romantik ortamı bırakıp gitmeye. Öyle güzel bakıyordun ki. O bakışın kaybolmasından korkuyordum. Bir an toz duman oldu, rüzgâr hortuma dönüştü sonrası yağmur. Ağacın altındaydık, çınar ağacının altındaki, kanepede oturuyorduk. Neden sonra yağmur bizi buldu, ıslatmaya başladı. Dedin yağmur ıslatıyor kalkalım mı? Dedim kalkmayalım. Biz değiliz ıslanan, yağmurun kedisi ıslak. Kıskanıyor bizi baksana. Neyimizi kıskanıyor ki; Dedin. Dedim sevgimizi, mutluluğumuzu.
Ahmet Bağçe
KIRK YILDAN FAZLA
Arkası ırmak, önü çıkmaz sokağa bakan bahçeli evinizin balkonunda içtiğim kahveye teşekkür ederim. Sevgini kırk yıldan da fazla saklattı. Hatırın daimi olsun.
Ahmet Bağçe
SANA AİT
Cama vuran toprağına hasret,
Yağmur damlaları gibi,
Sana hasret bu gönül.
Ve yıldızları yalnız bırakmayan,
Gece gibidir sana yoldaşlığı.
Aşkına kayan yıldızlar gibi,
Kaymayı düşündüğün an yüreğime kay,
Sana ait yer halen boş.
Ahmet Bağçe
Ben öğrenciyken okulun en çok teneffüslerini seviyordum. Birde boş geçen dersleri…
Ahmet Bağçe
AŞKIN DOĞRULAR
Aşkın doğruları yokmuş meğer,
Bende unutacağım seni,
Hatıralarımı dökeceğim sonbahar yaprakları gibi.
Sensizliğine kaldıracağım kadehleri.
Ve sonra seni içeceğim kadehlerde,
Yakacağım düşüncelerimden, sevdana çektiğim kürekleri.
Deryanın derinliklerinden,
Sadece balıklar ve ben,
Sensiz bakacağız
Dalgalarda kayıp giden,
Mavi denize yazdığım isimlerine.
Ahmet Bağçe
Her insan düşünebildiği kadar meşgul, dinlenebildiği kadar yorgundur.
Ahmet Bağçe
DURGUNUM
Bugün çok durgunum,
Sebebi nedir içim bir tuhaf,
Yalnızlık mı?
Terk edilişliğim mi?
Yoksa resimlere bakarken,
Maziye gömülmekten mi? Durgunluğum.
Ahmet Bağçe
SANA YAZDIĞIM
Hayat ne garip değil mi?
Sen dağlara, taşlara ağaçlara sarılmışken,
Ben denizin mavisine,
Islak kayalara sarıldım.
Sana yazdığım, bana postaladığım,
Tekrar bana dönen anılarım,
Geleceğimi okurken,,
Ben içten, içten yanarım.
Ahmet Bağçe
Ne vakit esen rüzgârın ardından yağmur çiselese, İstasyondaki palamut ağacından yere düşen yapraklar, senin elveda demeden gidişini hatırlatır bana. İşte o zaman ağlamak gelir içimden.
Ahmet Bağçe
UZAKSIN BANA
Sonra seni aradım karanlığına bürünmüş gökyüzünde,
Sessiz kaldı yıldızlar, gökyüzü ağladı, ben ağladım.
Çiçekler sen kokuyordu, seni yankılıyordu dağlar.
Deli taylar gibi nereye aktığını bilmiyordu ırmaklar.
Ah be yar, içime girdin gireli hasretin büyüyor yüreğimde,
Elimde olmadan dertleniyorum dinlediğim şarkılarda,
Bir ateş yaktın sönmüyor, yanıyor içimdeki şehrin sokaklarında,
Neden gece karanlığında görünen yıldızlar kadar uzaksın bana.
Ahmet Bağçe
HAYALİMLE DANS
Şimdi dans ediyorum seninle,
Parmaklarımın arasında lüle, lüle saçların.
Aşkla bakan gözler ve o ıslak dudaklar,
Deprem yaşatıyor yüreğime.
Ve ben mutluluktan uçuyorum,
Bitmesin istiyorum bu rüya.
Diyorum ki hayalmisin, gerçekmisin kollarımın arasında ki sen.
Sırılsıklam olmuşum sıktıkça duygularım akıyor.
Yağmur kıskanıyor duygularımı,
Sicim gibi yüreğimden, yüreğine yağan aşk yağmurunu.
Ahmet Bağçe
İŞTE ÖYLE
İşte öyle, kelebek,
Kendim için değil,
Hasret kaldı kanatlarının rüzgârına çiçekler,
Onun için soldu aşk bahçemizdeki güller.
Görüyorum ki; Dudaklarının tebessümü buruk,
Noktasına bakıyor gözler,
Oysaki ben sana yüreğimi açmıştım,
Sen bir başka yüreği seçtin,
Ve şimdi senin için yanarken,
Benim yüreğim yanıyor.
Ahmet Bağçe
Anlamadım ki; Rakıyı susuz içemirim su katıyrim sarhoş ediyi, suyu rakısız içemirim üstüne rakı koyirim oda salliyi.
Ahmet Bağçe
SENDE YALNIZSIN
Uyuyamadığım gecelerim oluyor.
Geçmişimde ki acılarımı unuturken,
Unuttuğum acılarımı hatırlıyorum.
Ve ben ağlıyorum içten, içten.
Mendilim ıslanmıyor ama yanıyor,
Kupkuru akıyor gözyaşlarım.
Sonra geceme sesleniyorum haykırırcasına,
Sende karanlıktasın ve yalnızsın.
Ahmet Bağçe
MUTLUYKEN MUTSUZ YAŞAMAK
Bazen sığındığın dalda saatlerce kalırsın, zaman ne çabuk geçti dersin. Parmağını ateş yakar saniyesinde acıya bürünürsün, o acıyı hissettiğin saniyelik zamana da ne kadar uzun sürdü dersin. Evet, mutluluk uzun sürse de kısa, acı kısa sürse de uzundur. En acısı da nedir bilirmisiniz! Mutluyken içinde bulunduğun mutluluğun kıymetini bilmeden mutsuz yaşamaktır.
Ahmet Bağçe
Ana OCAKTIR pişirir,
Ana SOFRADIR doyurur,
Ana YURTTUR barındırır,
Ne mutlu analara,
Ne mutlu ana adaylarına,
Ne mutlu anasına saygılı evlatlara.
Ahmet Bağçe
GEL DİYEMİYORUM
Bir zamanlar gölgen senden önce gelirdi,
Şimdi ne gölgene, nede sana gel diyemiyorum.
Ben artık yıkılmış dünyamın içinde bir kazazedeyim!
İrademi kaybettim senin yolunda.
Şimdi hayatım göçük,
Enkazım duygularımın altında ve ben can çekişiyorum.
Dimdik ayakta durmak için,
Aşk yağmurunun altında,
Yağmurdan ıslanmayan taş gibi ıslanmamaya çalışıyorum,
Şöyle bir düşünüyorum da hayatıma neler kattığını.
Koskocaman bir aşk ve ötesinde kocaman bir boşluk var,
İçinde bulunduğum şehir bile yalnız benim gibi.
Ahmet Bağçe
BİR DAHA OKU
Ve sana anlatmak istediğim,
Biz ikimiz bir aşk hikâyesinin kahramanı değildik,
Bizimkisi iki aşığın ta kendisiydi.
Kaderin yazdığı hikâyenin içinde sende vardın.
Bu yüzden öfkemi açığa çıkaran hikâyenin içinde boğuldum,
Sen mutluluğun içinde olduğunu bilmediğin için mutsuz oldun,
Bizi kader yazdı,
Ben hikâyeyi defalarca okudum,
İstersen sende bir defa daha oku.
Ahmet Bağçe
Ya! Biliyonuz mu? Yıllardır merak ediyom. Dikkat eddimde, ağaçlar yapraklarını hep sonbaharda döküyo!
Ahmet Bağçe
GİTME
Keşke pişmanlık duyup gitmeseydin,
Yıldızını gizlemiş gece girdi yalnızlığıma,
Gitme kal diyemedim,
Siyaha döndü düşlerimdeki denizin köpükleri,
Ayazıma anlatıyorum duygularımı.
Ahmet Bağçe
BELKİ
Belki gülmek değil de ağlamak istiyor canım.
Hoşlandığım kalabalıktan kurtulmak istiyorum belkide.
Belki canımı sıkacak bir şey olmadığı için canım sıkılıyor ne bileyim.
Belki de birini, yani seni özledim de yanımda olmanı istiyorum olamaz mı?
Ahmet Bağçe
EL BENDE
Sen koktuğunu, bilemezsin ki sen!
Sana olan aşk bende, özlem bende.
Hangi el yazabilir ki güzelliğini,
Göz kamaştıran güzelliğini yazacak el bende.
Kıskanıyor seni kırdaki bütün çiçekler,
Beni sarhoş eden, koku sende.
Ahmet Bağçe
Rüzgâr yine yağmur getirdi, toprak sen kokacak. Bu günde sarhoş olacağım aşkımla burun buruna.
Ahmet Bağçe
GECE MAVİSİ GÖZLERİN
Neden sonra yolum düştü sizin köşke,
Perdesizdi, odan, tozlanmıştı penceren,
Görülmüyordu içerisi örümcek ağlarından,
Gel diyordu adeta gıcırdayan merdivenler,
Gir diyordu, davetsiz misafire kapısı.
Sessizlik nöbetteydi,
Bir masa birde yana devrilmiş sandalye vardı odanda.
Örtüsü çürümüştü masanın,
Gazetelerden kesilmiş kelimeler birde gaz lambası vardı üzerinde.
Gözlerinin rengini aradım sessizliğin içinde,
Sensizliğinle tüm harfler kaybolmuş, yazamadım gözlerinin rengini.
Fotoğrafın asılıydı iki pencere arasındaki duvarda,
Anılarıma döndüm,
Sonbaharın soğukluğu vurdu duygularımı.
İçim depreşti, hazan yağmuru döküldü göz çukurlarıma.
Yürekleri hoplatan fotoğrafına baktım uzun, uzun.
Yıldızlar yuva yapmış yanaklarını süsleyen gamzelerine.
Kanat çırpan kelebekler uçuşuyordu etrafında,
Kararmış bulutlar ayrılık şarkısı söylüyordu gökyüzünde.
Baktıkça hüzünlendim, hüzünlendikçe baktım resmine.
Saksıdaki yarı kurumuş papatyaları suladı gözyaşlarım.
Ve sonra hatırladım,
Kirpiklerinin arasında görünen gözlerinin gece mavisi rengini.
Ahmet Bağçe
ÇERÇEVE İÇİNDE
Hep böyle mi bakarsın sen?
Gözlüklerin arkasından gizlice,
Sevilmeden uzak, kendinle yaşarsın.
Seni dinlendiren bir şey mi var,
Siyah çerçeve içinde,
Oysaki ben bir tekne gibiyim,
Açıklarda limanına yanaşmak isterim,
Bir sakinlik olsa diye beklerken,
Ufkumda seni seyreder ve düşlerim,
Bana da öyle baksan,
Gözlük arkasından gözlerime,
En duygusal anlarımı yaşasam çerçevenin içinden,
Ahmet Bağçe
KAYIPSIN
Neden kalbim acılarla dolu,
Neden Kaçmak ister gönlüm tebessümünden.
Kalbim unutmuş aşkı sevdayı,
Kanatlanmış uzaklara Uçmak istiyor.
Ve sen kayıpsın benim hayalimdeki şehirde.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİNDE GİZLE
Ben, bana sunduğun aşkına sahibim.
Yüreğim sende kalsın.
Aşkını sır gibi saklayamam,
Çoğaldıkça ağırlığını taşıyamam,
Ama yüreğinde gizle yüreğimi,
Çalınırsa canın acıyabilir..
Ahmet Bağçe
GARİP VEDA
Bende anlamadım,
Hiç vazgeçmeyecekmiş gibi sevdi.
Vazgeçmiş gibi veda etti.
Boğazım düğümlendi,
Sevgisizlikmiydi yoksa çaresizlikmiydi gidişi,
Oysaki gökyüzündeki yıldızlar arasından seçmiştim,
Şimdi hayalimde dolaşan yıldız oldu,.
Ömür sahnemdeki gösterisi bitti ki veda etti.
Ahmet Bağçe
VAZGEÇTİNMİ
Hiç vazgeçtin mi? Sen!
Aklına koyduğun bir şeyden;
Ben denedim olmadı,
Vazgeçemedim senden.
Hiç gözyaşı döktün mü? Ne bileyim, durup, dururken.
Ben döktüm.
Ne zamandır bilmiyorum,
Sokak kapısının aralandığında,
Aniden karşılaştığımızda,
Birilerini sana benzettiğimde,
Hani oluyor ya! El ele yürümeler gibi,
İşte öyle,
El eleymiş gibi hayallere daldığımda.
Birde sendeki o kokunun aynını hissettiğimde,
Yüreğim ağzıma geliyor.
Ahmet Bağçe
KAL
Bugün günlerden senden sonra,
Belki kar yağacak üzerime,
Üşüyeceğim sensiz kalınca,
Kal demek istiyorum bu şehirde.
Şayet kalırsan,
O zaman,
Çöl, mutlu,
Leyla, huzursuz,
Yaşasın bizim aşkımız
Ahmet Bağçe
Eğer sevda deryasına dalmasını bilmiyorsan, Ne o deryaya dal, Nede kokunu sal. Balıklar ürkmesin.
Ahmet Bağçe
AŞK DEĞİLDİ
Gök delinmiş, sicim gibi yağıyordu,
İnsanın içine ışık saçıyor gibiydi,
Buruktu ama mutluluk veriyordu.
Bir an üzerime aşk yağıyor sandım.
Hemen takkemi çıkartıp attım,
Gökten yağan aşk başıma yağsın diye.
Ama yanıldım,.
Yağan şey aşk değildi, yağmurdu,
Senden gelen gözyaşı gibi.
Ahmet Bağçe
SOĞUK SEVDA
Kar yağıyor içime seni düşlediğimden beri,
Geçtiğin sokaklar buz gibi donduruyor içimi.
Aşkını kürüdükçe üşüdüm, buz oldu terim,
Gene de vazgeçemedim seni sevmekten.
Ahmet Bağçe
ÖPMEK İSTERDİ
Anılarım, en çokta liseli yıllarımı anlattılar. Akasya ağacından, seviyor, sevmiyor diye koparıp attığımız yapraklarından bahsettiler. Ve yılsonu yüreklerin hop oturup, hop kalktığı heyecanlarımızdan söz ettiler. Film şeridi gibiydi. Gözümün önünden geçen o yıllar. Şakaklarımdan akan gözyaşlarım veda ediyordu bana. Ve diyordu ki akıp giderken. Sen, anılarını izlemeye devam et ve dayan, ben kayıyorum şakaklarından, hatıraların sert rüzgâr gibi dokunuyor ve ben buna dayanamıyorum diyordu.
Şimdi hayal olan o geçen yılları hatırlıyorum da, pencere önünden sevgilimi, değil mi, henüz belli olmayan, bir güzelin göz göze gelmeden defalarca gülüp geçtiğini ve onun gülümseyişini izlerken gizliden gizliye sevişmeden, konuşmadan, nakaratı hafızada kalmış şarkıyı mırıldanırdım, Kim bilir, o güzel içinden neler geçirirdi, ısınan yüreği nasıl erirdi. Öpmek isterdi belki, duyguları soğumadan ıslak dudaklardan. Of! Hayal oldu o yıllar ama gerçekti, saf ve temiz duygular büyürken soldu ve kayboldu.
Ahmet Bağçe
İŞTE ÖYLE
Her rüzgâr estiğinde,
Senden gelen esinti diye kapanır gözlerim,
Sen gibi okşadıkça yüzümü,
Hüzün kaplar içimi.
Üşür gibi olur titrerim.
Gökyüzündeki yıldızlar kadar özlemin kapsarken beni,
Bir ay kadar yalnızlığı ve sensizliği yaşarım.
Ahmet Bağçe
Mutluluk, dinlerken ruhu dinlendiren güzel bir şarkı gibidir, bittimi yerini hüzne bırakır.
Ahmet Bağçe
Aynada, ağarmış saçları okumak yoruyor beni. O kadar çok şeyler yazmış ki, okumak zaman alıyor. Oku, oku bitmiyor.
Ahmet Bağçe
YETERMİ
Ve gökyüzü kâğıt,
Denizler mürekkep olsa,
Yeter mi, duyguları anlatamaya.
Belki çırpınmaktır,
Yorulmaktır belki,
Konmaktır gül diye bir yüreğe,
Ve dinlenmektir ölesiye kuş yuvası gibi o yerde.
Ahmet Bağçe
ZORLAMA
Hasret kapısı ardına kadar açılınca,
Odalarımı sensizlik bürüdü.
Etrafa sessizlik hâkim olunca,
Dilime sensizliğin kilidi vuruldu.
Ben hasrete dayandıkça ayrılık güldü,
Artık özlem içindeki aşkım yoruldu.
Yeniden denemeye nefes mi kaldı,
Sende kendini zorlama çaban yıldızı.
Ahmet Bağçe
Gönül hevası aşka doymayınca,
Yol almış hayatın ufkuna Âdem.
Yorulup sırtını dağlara yaslayınca,
Akmaya başlamış çoban çeşmesi…
Ahmet Bağçe
HATIRLADINMI
Hatırlıyormusun! Sana ilk arkadaşlık teklif ettiğimde,
Yağmur yağıyordu,
Sert rüzgâr dağıtıyordu saçlarımızı.
Yaşarıyordu gözlerimiz soğuktan.
Sen hastalanacağız demiştin bana,
Biz değil;
Yağmur hastalanacak demiştim sana,
Aşkımızı kıskanıyordu çünkü.
Ahmet Bağçe
Bilemedim ki avuçlarımın içindeki okyanusta yüzen balığın sen olduğunu.
Ahmet Bağçe
NİYEMİ MAHKÛMUM
Acemiydim tekrar, tekrar denedim,
Gururumu incittim,
Tecrübelerimle ihtilafa düştüm,
Mantıksızlık yapma dedi mantığım,
Riske gir bir daha dene deyince kalbim.
Riske girdim mahkûm oldum kalbine.
Ahmet Bağçe
Kafanın içine dalıp, adını unutmuş olman normaldir telaşa kapılma. Adını senden çok başkaları kullanıyor da, ondan.
Ahmet Bağçe
Sana hastayım diyorum inanmıyorsun. Şimdi elim elinde, nabzımı dinliyorsun, sana hastayım dediğime inandın mı?
Ahmet Bağçe
Hoş davranmak isterdim ama hoşça kal demenin, nasılsın demesi yok bende.
Ahmet Bağçe
Sabahları benimle uyanıp, güne benimle başlasaydın, her mevsim bahar olurdu bana.
Ahmet Bağçe
UYU GÖZLERİM
Uyu! Gözlerim, uyu yağmur sesinden,
Rüyalar âleminde gezin kurtul kederlerden.
Çarpılsın o yürek ruhunu görünce,
Düşler âleminde gezindiğin şu saatlerde.
Varsın yağmur her gece aralıksız yağsın,
Soğuk, soğuk dokunsun pencereme,
Rüzgârla birlikte gezinsin bahçemde,
Onu işlesin, kokusunu işlesin, toprağa ince, ince.
Ahmet Bağçe
AŞK YAĞIYOR
Ben neler yazdım neler, umutsuz aşklar için,
Hece, hece ağladı kelimeler beyaz kâğıt üstüne.
Her bir kelime tespih tanesi gibi dizildi mısralara,
Ben ağladım kelimeler ağladı, cümlelerdeki gizli özneye.
Ve şimdi hangi şehirde okuyorsun mısralarımı,
Yüreğine yağıyor mu?
Bulutundan kopmuş donmuş su gibi.
Dokunuyor mu? Duygu yüklü cümleler.
Ben şimdi gölgesi kaybolmuş bir çınar gibiyim,
Üzerime geliyor elektrik yüklü bulutlar.
Ertelenmiş aşk yağıyor yüreğimden,
Yüreğini arıyor, yağmura hasret toprak gibi.
Ahmet Bağçe
Ey AŞK..! Beni hoş gör.
Sen benim ilk elektrik yükümsün.
Uzaktan bakıldığında öyle sıcak görünüyorsun ki,
Yakınımda olsan eriyeceğimden korkuyorum.
Ahmet Bağçe
İŞTE O AN
Hani bir anda karşılaşınca,
Dizlerinin bağı çözülür,
Çölde susuz kalmış gibi kurur ya ağzın,
Kalp atışların hızlanır,
O görmezden gelir geçer gider ya!
Olmaz olsun işte o an.
Ahmet Bağçe
DUR GI Bİ DUYAN OLUR
Amaniinn bagala bi bak gimi görüyom. Gız boynu gopmayasi nirelerdesin, özledik gıı. Nörüyon. Aman ben nöreyim işte iş güveysinden hallice. Hep aynı. Evi süpür, camışları yıka, inekleri yemle, onların südünü sağ, avar sula, davuklara yem at. He gı bide o görolası gaynana var. Amanın sorma gı gocanın istegi bitmez ki. Hı hı hıı sus gı bi duyan olur, Gokmuş curaplarını dahir çıkartırır gı. Neysem . Böön azıcık bi hava alayım geleyim Didim aşağı mahalleye gittimidii, gimleri gördüm gıı. Hee agnadacam dur himdi. Eşşek Necati, kirli Necibe, goca gafalı Kerim. Ondan kireciğim, dur gafamı garıştırma. Haa bide belikli Ağşa hepiçiği varıdı. Nörüptürürler ne bilem gıı gafamı garıştırıyın. Gonuşuyordular, gizli, gizli. Onların baş dutarıda o girli Necibe var ya. O işte. Bakalım ne olacak. Hadi ben gaştım görüşelim gıı. Temammı..
Ahmet Bağçe.
En derininden sökülmüştü kalbim, sökük dikiş tutmadı. Yarısı dil, diğer yarısı ayrılık yarasıydı aldığı yaralar.
Ahmet Bağçe
Bilemen, ne zaman unutmaya çalışsam çıkagelir hatıraların karşıma. Unutmak isterken hatırlarım ayrıntılarıyla.
Ahmet Bağçe
ALDANMA
Sakın aldanma!
Çıplak kalmış dallar hep böyle kalacak diye.
Bir gün gene yemyeşil giyinecek çıplak dediğin dallar,
Ve o zaman anlayacaksın benim sana olan yalın sevgimi.
Ahmet Bağçe
GİZLİ YANDIM
Sonra çekildim bir kenara,
Geriden seyrettim seni.
Sende görmek istediğim farklıydı.
İç dünyanın manzarasıydı görmek istediğim.
Acaba senin dünyanın neresindeyim.
Çünkü hep göz kaçırdın, horladın beni.
Bu yüzdendir ki,
Ben senin için hep gizli yandım,
Bu nedenle de külüm olmadı.
Sen gül’dün bende dikenindim senin.
Beni ne kadar hor görsen de, sana batamazdım.
Hiç gördün mü? Yâda rastladın mı?
Ne kadar rüzgâr esse, yağmur yağsa,
Diken batmaz, hiçbir zaman gül’üne.
Ahmet Bağçe
O SENDE
Yaşamak için,
Havaya, suya, yiyeceklere ihtiyaç olduğu gibi,
Benimde, aşkla bakan bir bakışa,
Mutluluk veren bir gülüşe,
Ve sevgi dolu,
Kocaman bir yüreğine ihtiyacım var.
Oda sende be gülüm.
Ahmet Bağçe
NEREDESİN
Sonra seni aradım sahilde,
Tek, tek bakındım bahçelerdeki çiçeklere,
Benzeri yoktu kokmuyordu senin gibi.
Ve sonra yollarda ayak izlerine baktım,
Uymuyordu senin ayak izlerine.
Ahmet Bağçe
Dal ayrılır mı hiç, kendiliğinden kopmadıkça yâda koparılmadıkça gülünden.
Ahmet Bağçe
BİR MUAMMA
Âşık gibi bakıyordun,
Banamı ki diye düşündüm!
Sonra farkına vardım,
Sen aşka bakıyordun.
Aşka âşıksın.
Düşünüyorum da,
Aşka, âşık olmak varken,
Neden âşık oluyor ki insan.
Ahmet Bağçe
EVET DEDİĞİNDEN BERİ
Şehrimizin işlek caddesinde dalgın, dalgın yürüyordum. Hiçbir şeyler ilgimi çekmiyordu. İleride bir tatlıcı vardı, oraya gidip bir tatlı almayı düşündüm. Tatlıcının yanına yaklaştığım anda tanımadığım bir kadın koluma girdi. Afalladım ama bozuntuya da vermedim. Kadınla konuşmadan yüz metre kadar kol, kola gittik. Solumuzda bir vitrine yanaşmak ister gibi bir davranış sergiledi, bende vitrine doğru yöneldim. Giysi ile döşeli vitrine beş, on saniye bakındık. Bizim buraların esnafının bir alışkanlığı var. içeriye buyurun, içeride çeşitlerimiz bol efendim gibi sözler sarf ederler. İçeriye buyurduk. Esnaf arkadaş hoş geldiniz neye bakmıştınız, hanımefendi için mi,birde ukalaca hanımefendi neyiniz olur, eşiniz mi? Dedi . Evet dedim. Ne zamandan beri sorusunu sorunca da, sinir olduğumu belirtmemek için, dedim babasından istediğimde, babasının evet dediğinden beri.
Ahmet Bağçe
BİLİYORUM
Dudaklarında tutuklu kalmasam!
Bak gözlerin oraya mahkum olma diye çığlık atıyor.
Bu güne kadar hiç tutmadığım ellerin,
Bak göğsümde dolanıyor.
Gözlerin, gözlerime bakarken,
Kapısını aralıyor yüreğin.
Ve biliyorum ben senin aklında sabahladığımı.
Ahmet Bağçe
SANIRIM YAŞLANDIM
Vaktiyle çığlıklarımla duyuramadım yalnızlığımı.
Ve anladım ki;
O günde bu günkü gibi sessizlik kadar yalnızdım.
Şimdi acılarıma gülmekten,
Komikliklere gülemeyecek kadar büyüdüğümün farkına vardım.
Yaşlandım sanırım.
Ahmet Bağçe
Hayat tesadüflerle doludur diyorlar ama bir sen yoksun tesadüflerim arasında.
Aklım tesadüflerin derinliklerinde boğulurken, kendimi senin hayalinde kaybettim.
Ahmet Bağçe
GECE VE GÜNDÜZ
Ne vakit pencereden dışarı baksam,
Önünden bir tanıdık geçer diye umut ederim.
Eğer o beklenen kişi sensen,
Penceremin puslanmış çamını sildikçe,
Belki şimdi,
Beklide birazdan geçer diyerek heyecanlanırım,
Ve gün ağarıp, perdelerimi araladığımda,
Aklım sende olduğundan beri,
Gecenin gelişini beklerim.
Tıpkı karanlığın, aydınlığı beklediği gibi.
Gündüzleri sende olan aklımın,
Gecemde seninle birlikle hayalime gelmesini düşlerim.
Keza geceler hayallerin arttığı,
Umutların yoğunlaştığı anlardır.
İşte o zamanlar düşler deryasının içine
Aklımı daldırmaktan imtina ederim,
Korkarım düşler deryasının derinliklerine doğru dalıp,
Engin dalgalarında boğulacağından.
Çünkü düşler geceleyin ruhu mutluluk deryasına sürükledikçe,
Gündüzün aydınlığı kadar acı vermez.
Keza gündüzler, geceler gibi hayal değildir.
Ahmet Bağçe
İnsanlar sevmeyi öğrenmek için aşk denizinde yüzmesi gerek. Yorulmadan, bıkmadan, o aşk denizinin derinliklerine açıldıkça ruhen duygusal mutluluğa ulaşır. İşte o ulaştığı duyğusal mutluluk, gerçek bir mutluluktur.
Ahmet Bağçe.
Parayı da kazan ama adam gibi adamda kazan. Para biter, zarara uğrar belki kaybolur lakin kazanılmış adam gibi adam, baba dostu olarak miras kalır.
Ahmet Bağçe
Söyle kalemim ne yazayım! Gönlüme yüklediğim bu kaya için, biri var ve ben onun aklında değilim mi! Diyeyim.
Ahmet Bağçe
Sen elini çektin elimden ben bir elden oldum ama asla el olmadım.
Ahmet Bağçe
Belki dünyanın en güzeli değilsin ama benim solumdaki dünyamı güzelliğinle fethedensin.
Ahmet Bağçe
SUS DEME
Bazen küçücük bir mutluluk,
Bütün kapıları açmaya yardım eder.
İşte o kapıyı arala dinle beni,
Ve sus! Deme bana,
Anlatacak çok şeylerim olacak sana.
Beni şimdi değil,
Yıllar sonra hatırla,
İşte o zaman her şeyin geçmişte kaldığını fark edeceksin.
Ve o zaman sana olan duygularımı anlamadığından,,
Pişmanlık duyacak yüreğin.
Ahmet Bağçe
Ayrı, ayrı noktaydık biz. Bizi birleştiren doğrumuz aşkımızdı, o bende değişmedi.Lakin doğru bildiğim sen değiştin.
Ahmet Bağçe
EL SANIR
Rüzgârda tut beni,
Yağmurda ıslatma,
Karda sarıp sarmala beni.
Ve kulağıma fısılda sevdiğini.
Bırakma sana uzanan ellerimi.
Gitme, gidersen de sakın el sallama,
El sallarsan el oldu sanır yüreğim.
Ahmet Bağçe
İnsanlar için en tehlikeli olan şeylerde biride yokluk ve cehalettir. Yokluk, zaman içinde yok olurda, cehalet okumuş olarak devam eder.
Ahmet Bağçe
Gözlerime manzara olan gül gibisin. Ve o gülü nefeslendikçe içime giren kokun aşkını kabartır yüreğimde.
Ahmet Bağçe
Aşk, yürekle ölçülür, ibresi duygu, süzgeci gönüldür. Süzgeçten geçen de özlemdir. Oda, gözyaşında boğulur..
Ahmet Bağçe
Mükemmel erkek yoktur. Mükemmel bir kadın elinde şekillenmiş ve sırtını mükemmel bir kadına dayamış erkek vardır.
Ahmet Bağçe
Bazen herkesin gitmek istemediği bir yere, sadece bir kişi için gitmek ister ya insan. O kişi neden sen olmayasın.
Ahmet Bağçe
BEKLERİM
Bir garip duygu içinde coştu gene bu gönül.
Yaprak, yaprak dökülmüş paramparça hayaller içinde.
Gene sen varsın, tükenmişliğimde.
Umudu yarına ertelenmiş biçare gibiyim,
Bakarım küçük cam gerisine penceremden,
Beklerim gelmeyen umutlarımı..
Ahmet Bağçe
İki defter yaprağı, bir kurşun kalem, yanında bir tane kalem açacağı, bolca kelime, birazda kafiyeli cümleler ile sevgimi de karıştırıp, narında pişireceğim, bu aşk çorbası şimdiden afiyet olsun.
Ahmet Bağçe
Ne kadar zormuş, pencereden umudu beklemek. Ne kadar zormuş, benim gönlüm onun rüzgârında eserken, onun gönlü başka rüzgârda esmesi...
Ahmet Bağçe
Hayat sağır ise kolundan tutsan da duyuramazsın.
Ahmet Bağçe
Eğer sevmek güçlü olsaydı, kelebekler daha uzun yaşardı.
Ahmet Bağçe
Ve bekliyorum o tek şeyin gelmesini. Toprağın yağmura, yaşamımın mutluluğa arzusu gibi.
Ahmet Bağçe
MAVİYE DÖNDÜ
Sonra bir uçurumun kenarında tuttum ellerini.
Gözlerime bakışın ve bana sarılışın,
Dalını özlemiş sonbahar yaprakları gibiydi.
Titriyordu sol yanındaki zengin yüreğin.
Dudaklarındaki buruk tebessüm,
Değişen mevsimler gibiydi,
Sıkıca kavradım ellerinden kaymamacasına.
Belki de hayatımın dik merdivenli bir hikâyesinin başlangıcıydı bu,
Her şeyden vazgeçtiğim,
Dibi bulanık, tükenmişliğin ruhumu sardığı an,
Görünmeyen bir el uzattı seni bana.
Ve o an ruhum karanlığından sıyrıldı, maviye döndü hayatım.
Ahmet Bağçe
Senin yanımda olmanı istiyorum dememe, sakın kırılma. Gelmeyeceğini bildiğim halde seni gelecekmiş gibi beklerim. Şayet gelirsen, gözlerin gözlerime manzara olsun ki, yüreğim mutluluğa doysun.
Ahmet Bağçe
Benim, en sevdiğim şarkı gibisin. Bir tarafta aşkın, diğer tarafta özlemin ve akan gözyaşlarımla, seni içiyorum seni.
Ahmet Bağçe
SENİ ARAR
Penceremin karanlığa kucak açtığı akşamın yaklaştığında,
İstemem görme ağladığımı.
Sabahın gün ağarmasıyla başlar hasret sancısı,
Sensizlik korkusu salar içime ölüm korkusu gibi.
Anlarım ki, bu gönül seni arar, sana muhtaç.
Ahmet Bağçe
Bugün benim yanımda olmazsan, sonra pişman olup döndüğünde vitrine konmuş kitap gibi olursun!
Ahmet Bağçe
VAZGEÇMEDİM
Umut, umutların içindedir diye,
Vazgeçmedim hayallerimden,
Ve umutsuzluğa düşmedim yarınlardan.
Ben çok zor biriyim demiştin.
Ben de sana zoru severim demiştim,
Anladım ki yanılmışım,
Gönlümü kaptırdım gönlüne,
Şimdi boşuna avunuyorum hayalinle,
Ahmet Bağçe
Bir birine zarar vermeden yoluna devam eden kar tanelerini görünce anladım ki, uzun bir ömür birlikte yürünürmüş
Ahmet Bağçe
Benimle bir ömür geçer mi? deme be güzelim. Yeter ki sen benim yanımda ol, bir ömür az gelir bana.
Ahmet Bağçe
Nedendir bilmem uzak duruyor sevdiğim kişiler. Bakışları duvar kadar soğuk, diken gibi batıyor dilinden dökülen sözler
Ahmet Bağçe
MUTLUYDUK
O zamanlar öyle mutluyduk ki;
Gökyüzü kıskanıyordu bizi,
Hasta olmuştu bulutlar,
Mavi gök görünmemişti epey bir zaman,
Bize ağlıyordu yağmur gibi,
Sırılsıklam olmuştu saçlarımız.
Şimdi anılarımızda ama
Masal gibiydi aşkımız,
Ahmet Bağçe
UZAKTIN
Güneş gibi doğmanı isterdim,
Yüreğimi ısıtman için,
Yakmadan kavurmadan.
Yağmur gibi yağmanı isterdim,
Nefeslendikçe toprak gibi kokman için.
Sel olup akmanı isterdim,
Hiçbir yeri yıkmadan,
Niye mi?
Çünkü seni, yüreğimde yaşatmama rağmen,
Sen hep uzakta gibiydin.
Bu yüzden seni hep özlemle sevdim.
Ahmet Bağçe
İyi ki hayatımdasın demen için, baltaya yontulmak mı? Gerek!
Ahmet Bağçe
Hayat, içinde yaşamak zorunda olanların önüne serilen bir sofradır, bu sofrada, kiminin önüne balla yağ, kimine fırsat, kimine de hava sunar.
Ahmet Bağçe
AKLINA GELİRSEM
Bir gün aklına gelirsem eğer,
Bana sarışını, alev rengine dönmüş,
Yerdeki yapraklardan bir resim gönder.
Sonbaharım göndermiş diyeyim.
Adı ömrümün Eylülü olsun.
Ahmet Bağçe
Aşk şerbeti acıdır, ancak acısını da aşk dindirir.
Ahmet Bağçe
Her dertli ağlamak zorunda değil, ağlayan her insan da dertli değildir.
Ahmet Bağçe
NÖRÜYÜM GII
Napıyıksın gıı nörüyüksün.
Ben mi peh iyi değilim gıı.
Diyiler ki. sen aşşık olmişsin.
Gıı sence ben aşşıkmıyım ki.
Ne bilem, uykum gidik,
Gece ıldızlarla mıldızlarla konişiyim,
içim garanlıhtanda garanlıh,
O garanlıh giceye iz bırahtım görünmiyi.
Ahh direm inliyem.
Bilin mi? Dağlar, daşlar kimi,
içim bi göpürüyü, bi göpürüyü ki.,
Deniz göpükleri kimi.
Ahmet Bağçe
Kim demiş odun gibi biri diye. Ben çayda şeker, yemekte tuz gibiyim. Kim tatmak isterse aşında eririm.
Ahmet Bağçe
İyi insanların neden değişmezler biliyormusunuz? Hayal kırıklıklarına ve alınan çok sayıda yaralanmaya rağmen hala yürekleriyle düşünmeye devam etmelerinden.
Ahmet Bağçe
Nasıl olduğumu sorma, sözden anlamıyorsan dilden anla, ANAM dedikçe uzat elini bir bak. Ateşi nasıl yakar.
Ahmet Bağçe
KİMİN SİTEMİ YOK Kİ
Hayatın içinde, aşk, dürüstlük, doğruluk ve saygı gibi çok önemli dört unsur vardır. Bunlar olmadan hayatta hiçbir şey yok demektir. Hayat bağrında yaşayanlara bunları sunar, tabi becerip alabilene. Bana sorsalar. Hayat sana ne verdi ve sen ne aldın diye. Bu dört şey dışında istediğim mutluluğu çok gördü derim. Ya! Siz!
Ahmet Bağçe
Bende de acı var be dostum. Vaktini geçirdim, zamansız karşılaştım, zamana ayak uyduramadım.
Ahmet Bağçe
Ayaküstü söyleyemediğin bir şeyi, otururken deneme. Sonra yerinden kalkamazsın.
Ahmet Bağçe
Ve sonra üşür gibi olursun içten gelen bir titremeyle irkilirsin. Ortalıkta ne kar vardır, ne de soğuk. Lakin ayrılığın verdiği bir hüzündür irkilmene neden olan, seni tedirgin eden.
Ahmet Bağçe.
NEDEN
Neden zor seni uzaktan sevmek,
Sevdikçe senden uzaklaşmak.
Dokunamamak, boş ellere bakmak,
Seni düşünmek ve unutamamak neden zor.
Neden zor gönül süzgecinden geçtiği halde sevdiğini söyleyememek.
İçinde gizlemek ve göz göre, göre seni kaybetmek neden zor.
Ağla yaralı yüreğim ağla.
Ağızdan çıkan bir of sözüdür seni rahatlatan,
Ağla yüreğim ağla arkana attığın mazidir sende kalan.
Ahmet Bağçe
Seni seveni, seni önemseyeni ve sana özlem duyan birini asla görmezden gelme. Çünkü bir gün uykundan uyanıp, dalgın, dalgın yıldızları izlerken farkında olmadan ayı kaybedersiniz.
Ahmet Bağçe
Güneş değilsin ama göz kamaştırıyorsun.
Ahmet Bağçe
Ne yapayım seni her saniye özlüyorum. Dilimi tutuyorum da, durmuyor yüreğim, özlüyor seni be sevdiğim..
Ahmet Bağçe
AŞK KOKUSU
Belki bir şeyler anlatıyordu cama vuran damlalar,
Acaba sımsıkıyken ayrılışındanmıydı bulutlarından.
Yâda suya hasret toprağa özlemindenmiydi yağışı.
Kokusu aşk kokusu da, rüzğarı üşütüyordu gün batımında.
Ahmet Bağçe
Çünkü içimdeki birikenleri atmaktan, yenilerini omuzlamaktan, birde etrafıma ayna olup, kendimi unutmaktan yoruldum.
Ahmet Bağçe
Sonra sevenlerin ve sevmeyenlerinle birlikte mutlulukların ile bütün acıların dünyada kalır.
Ahmet Bağçe
Ey koca dünya. Öyle çok kirletmişler ki, seni. Gömük akıyor derelerden deryaya.
Ahmet Bağçe
DOZU ARTIYOR
Dün gene ay ağlıyordu özleminden gökyüzünde,
Gizlenmişti diğer yarısı yıldızların arkasına.
Demek ki kolay değilmiş ayrılık,
Ay’ da avunuyordu diğer yarısıyla,
Benimde senin hayalinle avunduğum gibi.
Ruhum ay gibi koca bir boşlukta,
Sana tutunmaya çalışıyorum rüyalarımda be gülüm.
Biliyormusun! Aşk.
Özlem söz konusu olduğunda, işe yaramıyor,
Dozunu daha da artırıyor be gülüm.
Ahmet Bağçe
Onunla ay ışığında bir birimize hasta olmuştuk, Ben onun için, oda benim için ölmüştük, işte o, o gündür içimde gömülü.
Ahmet Bağçe
HÜZÜN VARDI
Geceyi bana hediye etti ve gitti.
Ay ışığında okudum her sayfasını,
İçinde hüzün vardı,
Yalnızlık vardı. Gözyaşı vardı.
Okudukça derin bir yara açıldı yüreğime.
Sızlıyordu, tıpkı aşk acısı gibi,
Hasreti düğümlendi içimde,
Çözülmeyen kör düğüm gibi.
Ahmet Bağçe
ÖĞRENCİNİN SEVİNCİ
Oğlu kapıdan girer girmez, baba oğluna, sınavın nasıl geçti oğlum! Der. Oğlundan süperdi cevabını alır. Baba sevinir. Anne, demek ki sorular çalıştığın yerlerden çıkmış demesi üzerine, oğul yook öğretmenimiz gelmedi ki.
Ahmet Bağçe
Güle sinekte konar arıda. Gülün kirini sinek, özünü arı emer.
Ahmet Bağçe
RESMİNE BAKTIM
Sonra resmine baktım.
Bir kaç damla döküldü gözlerimden.
Sen benim gökyüzüne gönderdiğim
Of’larımsın, keşkeklerimsin, pişmanlığımsın...
Onu anladım…
Ahmet Bağçe
Gözüme görüldüğünden beri, yüreğimin acısını dindirmeyen o göz seninmiydi?
Ahmet Bağçe
NEDEN
Dudakların neden geriye çekildi!
Bir sebebi yoktu ki, sadece öptüm.
Gerçi tadından eser yoktu,
Sürdüğün ruj mum gibi kaplamış üzerini.
Tabi ki, bilmiyordun, seni sade sevdiğimi aşkım.
Üzüldüm, lakin zamanını bekle dedi yüreğim,
Bu nedenle bende zorlamaktan vazgeçtim, zamana bıraktım hislerini,
Bilesin bozuk paradır, senin için harcayacağım zaman.
Ahmet Bağçe
YAKIYOR KORUN
Ne bileyim!
Hiç aklımda yokken bir anda sana âşık oldum,
Her gece seni görmek için gökyüzüne bakıyorum.
Ve yakıyor beni kor gibi bakışın.
Mum gibiyim desem,
Mum değilim ki eriyeyim,
Deniz gibiyim desem deniz değilim,
Yüreğini, yüreğimin kıyılarımda gezdireyim..
Ahmet Bağçe
Yine bugünde âşık oldum sana dün olduğu gibi. Benim kalbim mi? Seni aşka davet eden, yoksa senmisin kalbime misafir olan.
Ahmet Bağçe
SENİNLE
Gözlerin gözlerime baksa,
Ben senin, sen benim gözlerimde resim olurduk.
Dokunsa dudaklarım, dudaklarına,
Aynı duygularda atan tek kalp olurduk.
Tutuşsa ellerimiz birbirine,
Sonra dakikalarca sarılsak,
Saçlarımız avuçlarımızda kaysa,
Biz, bizden geçerken zamanı durdururduk.
Ahmet Bağçe
Benden sana ne kaldı bilmiyorum. Lakin senden bana çok şeyler kaldı. Senin geceni ben aydınlatıyorum ama ben ışığımı senden alıyorum.
Ahmet Bağçe
BEN ÜŞÜDÜM O DONDU
Sonra kar ile konuştum gece boyunca,
Anlattıklarımı dikkatlice dinledi dondu kaldı.
Üşüdüm yüzüne baktıkça,
Bir ateş yaktım oracığa,
Isındıkça ben rahatladım o çözüldü,
Çözüldükçe ağladı anlattıklarıma.
Ahmet Bağçe
Sakın açmayın yüreğimin kapılarını, hüzün kokar içindeki odalar. Matem pompalar hayallerimi öldüren yar için.
Ahmet Bağçe
Neyim olduğunu soranlara, çok uzaktan, çok, çok uzaktan yandığım olur dedim, hep birlikte ağladılar.
Ahmet Bağçe
GÖNÜLDEN GEÇENLER
Öyle uzaktan bakmak değil.
Karşılıklı oturmak ister gönül bazen,
Yüz yüze ve göz göze gelmek,
Şiir gibi aşk konuşmak ister en içteninden,
Hüzünden uzak, gülmek ister yürekten.
El ele tutuşmak ister gönül bağıyla,
Her şeyi bir taraf edip, anı yaşamak için birlikte,
Ve doymamacasına sarılmak ister bir birine.
Ahmet Bağçe
Güçlünün gücünü, zayıfların aldığı bir pazarda en çok çürükler rağbet görür.
Ahmet Bağçe
Sevgi günahtan üstün olduğu kadar, ölümden de güçlüymüş bunu öğrendim. Kimini yar severmiş, kimini de hüzün.
Ahmet Bağçe
DİYORSUN Kİ
Diyorsun ki neyi mi? Özledin.
Hayat treninin yolculuğu içinde,
Düşüncem hep güzel gülüşünde,
Birde avuçlarının içindeki terinin,
Yüreğime sinmiş mis kokusunda.
Gözlerim aşkla gözlerine bakarken,
Alnına lüle, lüle dökülen saçlarında,
Hasretim birde gamzelerine,
Bunca şeyler değmez mi özlemime.
Ahmet Bağçe
ÇOCUKTUK
Seviyorum dedi Yurdal,
Kimi? Benimi dedim.
Evet dedi, hem de çok,
Hani ablalar, ağabeyler gibimi dedim.
Onlar gibi değil,
Benim sevgim gerçek dedi Yurdal.
Ahmet Bağçe
Elinde tespih bir adam geldi. Neyiniz var karnım acıktı anadın mı? Dedi. Abi ne istersiniz dedim. Ne varsa getir dedi. Közde kızarmış hamsi getirdim. Bu ne bee! Dedi. Dedim hamsi.. Götür bunu anadın mı? Bana balık getir dedi. Şaşırdım dedim abi hamsi balık değil mi?
Ahmet Bağçe
Gönlümde bir at, benimde bir tek eğerim var. Eğersiz ata binsem sırtı batar, eğerle ata binsem sensizlik batar.
Ahmet Bağçe
Uzat gözlerimin önüne alnını, sende benim alnıma bak ve Oku, işte aşkımız alnımızda yazılı sevgili…
Ahmet Bağçe
Ahmet Bağçe
Sevmeyi benden öğren derdi babam. Benim gibi sev ki, sen acı çekerken onlar acı çekmesin.
Ahmet Bağçe
Sen alnıma yazılmışsan, dilimle ifade edemediğim duygularımı bir ömür boyu okusan bitiremezsin.
Ahmet Bağçe
Yaşamı devam ederken her hangi bir uğraşı bulunmayanın hayatı durur.
Ahmet Bağçe
Bu yılda yaz sonbahara döndü, kaç yıl geçti sensiz, bunu bir ben bilirim birde istasyon.
Ahmet Bağçe
Ve sonra ben ağladıkça gözyaşlarım yere düştü, mis gibi koktu toprak. Ama bilmedin sana bakan gözlerin kıymetini.
Ahmet Bağçe
Gideceği yeri bilmeyene, Dünya lütfen şu taraftan diye yol göstermez.
Ahmet Bağçe.
Geçmişle yaşamanın kazancı, geleceğinde harcayacağın hastalıklardır.
Ahmet Bağçe
Hani sen giderken elveda dememiştin ya! İçimdeki acı görülmesin diye eskittiğin sevginin üzerini yama diktim.
Ahmet Bağçe
AŞK MAVİSİYİM
Seni özledikçe gökyüzüne bakıyorum,
Gündüz beyazının mavisine gömüldüğü gibi.
Eğer sen beyazsan benmiyim sana âşık, aşk mavisi olan,
Aşkının zirvesine ulaşmadan hasret ağına kapıldım,
Baharımı görmeden sarardı yeşeren yapraklarım.
Ahmet Bağçe
İçimde derinden, ağlayan bir şeyler var. Belki bu kıştan önce gelen sonbahardan. Neden gitmek zorunda yazdan sonra sonbahar. .
Ahmet Bağçe
ZİNDANINDAYI M
Bugün yine denizin dalgası gibi kabardı gönlüm,
Gecenin karanlığında maviden yoksun renge döndü yüreğim.
Sen hayalimde dolunay iken, ben siyah kadar yalnızım.
Ve sen bilinmeyen derinliklerden gelen ışıksında,
Ben ışığından mahrum zindanındayım.
Ahmet Bağçe
Beni ne kadar seviyorsun desen, cevabım senin bana olan nefretin kadar olurdu.
Ahmet Bağçe
Tecrübe, ne kadar çok olgunlaştığını, olgunluk ise ne kadar çok kırıldığının göstergesidir.
Ahmet Bağçe
Ne zaman düşsem kalkmasını bildim de, serseme döndüm gözünden düşünce.
Ahmet Bağçe
Sana ilk aşkımı anlatırdım, gözlerinin içine baka, baka. Son aşkımı anlatırken silerdim gözyaşlarını ilk ve son aşkım.
Ahmet Bağçe
SENDEKİ O GÖZ
Sormayacağım sevdiğin var mı? Diye,
Korkarım canım acır var diyeceksin diye.
Gördüğüm o dayanılmaz güzellik,
Birde yeşil bir çift göz.
Çarpık ayak gibi baktırır,
Mecal bırakmaz bende.
Sendeki o göz,
Ne deniz yeşili ne de zeytin rengi.
Uçsuz bucaksız vadide yürümek gibi bir şey.
Kaybolmaya korkmadığım yeşillikler içinde,
Tek bir kara parçasısın sanki.
Ahmet Bağçe
EVLİLİK, ÖMÜRLÜK DEĞİL, MEVSİMLİK
Âşık değil bazılarının aşk dediği. Ama onlar öyle olduğunu zannediyor. Toplum olarak hepimiz duygu aşkını tükettik. Bugünkü aşklar fark edilmeye yönelik. Bağlılık yok, saygı yok, Sevgi var gibi ama arada sevgi sadece fiziksel, ruhen değil. Hasbel kader evlilik olunca bağlılık, ilgi, alaka, bedel ödeme düşünülmüyor, yani yok. Bu defa olmayan, varmış gibi görünen Aşk ölüyor. Buna da cicim ayı bitti deniliyor. Sözün kısası evlilik, ömürlük değil, mevsimlik oluyor.
Ahmet Bağçe
BİR BARDAK SU
Tren hareket etmişti. Hangi kompartmandaydı bilmiyordum. Trenin penceresinde de yoktu. Belki öbür yandaydı. Tren kaybolana kadar, ardından pür dikkat baktım, sonra, ona el salladım. Gözlerim hançer yemiş gibi sonuna kadar açılmıştı. Alnım büzüldü, uğulduyordu kulaklarım. Rayların üzerinde dönen demir tekerleklerin çıkardığı sesleri dahi duymuyordum. İçim ağlarken kupkuruydu gözlerim. Boğazım düğüm, düğüm olmuştu. Nefes alamıyordum. Yutkunmakta zorlanıyordum. Son paramla ona aldığım çiçekleri yere düşürdüm, gerildikçe gerilmiştim. Dizlerimin bağı çözülmüştü, oracığa çömeldim. Yerdeki çiçekler bana bakıyordu. İçlerinden papatyanın yaprakları ıpıl, ıpıl sallanıyordu. Sanki bana bir şeyler dercesine. Eğildim koparmadan tek, tek parmaklarımın arasına aldım okşar gibi yaptım. Ardımdan bir ses eee seviyormuymuş dedi. İrkildim. Bir can geldi dizlerime, dikeldim ayağa kalktım sesin geldiği yöne döndüm. Oydu. Karşımdaydı. Gitmemişti. Birden bire bir can geldi her bir yerime. Şaşkınlık içinde ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemez, düşünemez olmuştum. O bana sarıldı benim ona sarılacağım yerde. Şurada bir kafe var hadi oraya gidelim dedi. Yok, gitmeyelim diyemedim, gitmekte istemedim. Çünkü son paramı çiçekçiye vermiştim. Israrla eee hadi dedi. Çaresizce kafeye gittik. Oturduk ve ona neden dedim, neden gitmedin dedim. Memnun olmamış gibisin, istersen gideyim dedi. Gitme, sakın gitme dedim. Garson geldi. Ona Ne alırsınız dedi. Siparişini verdi, bana döndü. Daha ne istersin demeden bana da bir bardak su dedim.
Ahmet Bağçe
SEN İSTEDİN
Sen martılara simit atarken,
Ben martıları izleyen gözlerinin içine baktım,
Gülüşünü gönlüme attım.
Ve ben o günden beri içimden sevdim seni,
Sevmekten de usanmadım,
Ama sen sevilmekten anlamadın.
Düşmek istedin gözlerimden,
Çaresiz kaldım zorlamadım.
Ahmet Bağçe
SEVİNMİŞTİM
Sen, hani bir ara kaybolmuştun ya!
Saklanmıştın da ben seni aramıştım.
Çok korkmuştum kayboldun diye.
Sonra ne çok sevinmiştim,
Kalbimde bulunca seni.
Ahmet Bağçe
BAKMADIN
Neden sonra geçtin,
Penceremin önünden,
Dönüp bakmadın yüzüme.
Kapattın araladığım kapıyı,
Bize açtın hasret kapısını.
Ahmet Bağçe
SONBAHARIM
Ayrılık haberini gönderdin rüzgârınla,
İçimde açan çiçeklere sonbahar geldi.
Soğuk, soğuk bakan gözlerini görünce,
Geleceğim karardı, umutlarım soldu yüreğimde.
Ahmet Bağçe
GÜZEL BAK
Sen gül olsan batırırmısın bana dikenlerini,
Ben harlanmış ateş olsam seni yakamaya kıyamam.
Bana öyle güzel bak ki,
Seni göz ardı edersem utansın yüreğim.
Ahmet Bağçe
Yüreğine yüksem, batmakta olan geminin fazlalıklarının atıldığı gibi gönlünden at beni. Hatırlanmana gözyaşım yeter.
Ahmet Bağçe
Zaman geçer ama duygular geçmez.
Ahmet Bağçe
SENDEN BAŞKA
Çok uzağımdasın,
Sana dokunamıyorum ama,
Her gece kalbimde uyuyorsun.
Gönlümden başka bağım,
Aklımdan başka otağım,
Senden başkasını gören gözler yok bende.
Ahmet Bağçe
ARADIĞIM
Ben sevgili aramıyorum,
Sevgilimi arıyorum.
Rüzgâra sorun, dağlara sorun, denize sorun,
Ben aşk aramıyorum,
Aşkımı arıyorum,
Kalplere, gönüllere sorun.
Ben güzel değil, güzellik arıyorum
Ona ruhumu teslim edeyim.
Ahmet Bağçe
Yanan mumun değerini gece bilir.
Ahmet Bağçe
AŞKTI İSTEĞİM
Ne demeliydim,
Ölesiye sevdim seni,
Aşktı senden tek istediğim,
Hep endişeli baktın gözlerime,
Dert ektin, Çile biçtin,
Savurdun beni rüzgârınla.
Ahmet Bağçe
YOLMA
Aşkın bana yasak olsa da,
Sevgin her yaprağına sinmiş,
Yüreğimde filizlenen bir çiçek,
Dikkat et, yolup bir kenara atma.
Ahmet Bağçe
Öyle tecrübelerle doluyum ki, ören yerlerinde gömülü hazine gibi, eşelendikçe içimden terk edilmişliğim çıkar.
Ahmet Bağçe
Yoluma engel kondu diye ırmak yatağına küsmüş olursa, toprak onu çabuk emer.
Ahmet Bağçe
KAR YAĞDI GÖZLERİME
Ve gözlerimin içine kar yağdı,
Kirpiklerim çelendeki buz sarkıtları gibi oldu.
Sonra mazilerim bir, bir önüme döküldü.
Avuçlarıma kızdım,
Dedim ne diledim de açıldın.
İçim boğuşuyordu duygularımla,
Azgın dalgalarda sörfçüler gibi.
Sen artık benim sonbaharımdın,
Yaprak dökülme zamanımdın.
Benden döküldükçe toprağını kıskanan ağaç gibiydim.
Ve sen çürüyecektin,
Hiç bir şeyler yapamadan gözlerimin önünde.
Ahmet Bağçe
Ve o gün anlarsın, yaşadığın âlemin yalan olduğunu, geride kalan şeyin, sırrına eremediğin aşkın ve yalnızlığın
Ahmet Bağçe
Yürek soğursa, onu hiç bir ateş ısıtamaz.
Ahmet Bağçe
O GÜN
O gün korkmuştum, hani sen gel demiştin ya! İşte o gün. Gene de geldim oturuyordun o ağacın altında. Biliyorum çok beklettim. Şimdi diyorum ki, kızma, darılma. Seni ben terk etmedim, korkuma yenildim sadece. Müsaade et hiç olmazsa arayayım seni senede bir defa.
Ahmet Bağçe
SEN VE KOKUN
Sen alabora olmuşsun rüzgâra,
Önüne takılmış yayılırsın.
Ormanı kapsayan kokunla,
Uyuyan gönülleri uyandırırsın.
Ahmet Bağçe
TURKUAZIM
Sen yeryüzünün mavisi içinde ahu isen,
Ben gökyüzü mavisinde seni izleyen yıldızım.
Mavi desen içinde yuvalanmış yeşil gözlerin,
Benim yüreğimin Turkuazı.
Ahmet Bağçe
Sen aşk bahçesinde gezinirken, bulutlar ağlamayı bırakıyor, rüzgâr susuyor, kokuna hasret ben oluyorum.
Ahmet Bağçe
GİZEMLİ GÖZLER
Senin gözlerinde bir gizem var.
Oda benim dünyamda gizli.
Sahip olabileceğin tüm mutluluk bu dünyada.
Sakın ayırma gözlerini gözlerimden.
Ahmet Bağçe
GİTME
Dur! Gitmeden gözlerime bir bak.
Nasılda buruk bakar sana.
Kaderimize dönüyor gibi dünya.
Sensiz yaşayamam bu boşlukta,
Dileğim, umudum sensin,
Biliyorum seni kaybettim,
Düşün hemen kapını kapatma.
Şimdi gönlün karlı,
Yüreğin yağmurlu,
Ağlamakta zorlanıyor gözlerin benim gibi.
Ahmet Bağçe
DUYGULARIM LAV
Beklediğim mevsim sen olunca,
Düşlerimde senli oluyor,
Gündüze karışıyor gecelerim.
Gönlüm hayalinde, beynim seninle.
Söz geçiremiyor yüreğim dilime.
Çünkü sen bendeyken,
Kalbim patlayan volkan,.
Duygularım lav,
Ve akıyor arzularım bilinmeze,
Benliğimi sel gibi dağıtıyor hasretin,
Paramparça oluyorum o bilmediğim kokunla.
Ahmet Bağçe
ANAMIN TERLİĞİ
Çocukluğum aklıma geldi.
Senin bendeki acılarınla baş başa kalınca.
Kim bilir dedim,
Kaç kez büzüşmüştü dudaklarım,
Ovalamıştım ellerimi.
Çocuksu bildiğim doğrularımdan yaptığım,
Yaramazlığın ardından kaçarken,
Anamın attığı terliğin,
Babamın yanaklarıma vurduğu şamarın,
Acısı tatlı bir anı olarak kaldı hafızamda,
Ama acıtmamıştı bu yüreği,
Senin acıttığın kadar.
Ahmet Bağçe
SIZLARIM
Bir yanım yaprak dökerken,
Sol yanım bahar.
Gönlüne, gönlüm düştü düşeli,
Ne soldum, ne yeşerdim.
Duygularına önem verdim,
Kalmadı yanında değerim.
İşte ben bu yüzden yoruldum,
Sızım, sızım sızlarım,
Ahmet Bağçe
NOKTAYI KOYMUŞSUN
Sana kızgın değilim, kırgınım sadece,
Madem bana verebileceğin sevgin yoktu,
Neden ümitle baktın gözlerime,
Yüreğine uçmak isterken kırdın kanadımı kolumu.
Sevgin yüreğime öyle saplanmıştı ki;
Beklentim olmasaydı kurşun derdim kokuna.
Ben virgülle uğraşırken,
Meğerse sen notayı koymuşsun.
Ahmet Bağçe
BİR TUHAFIM
Kalbim, seni özler, gözlerim seni gözler,
Sana ulaşmak için çırpınır gönlüm.
Hayat durgun, odam sessiz,
Duvarlar anlamlı bakar, her tarafında anılar var,
Anılar anıldıkça bir başka acır canım.
Uzadıkça uzadı bu gece,
Pikabım aşk şarabını içenleri çalar.
Gözlerim ıslak, bu gece bir tuhafım.
Ahmet Bağçe
SEVİNCİM ÖLDÜ
İyiyim dedim, üzüntüm var ama az bir ağlasam geçer dedim. Siz takılmayın benim halime. Beni hayat yordu dedim. Biraz yalnızlığım, eh birazda hüzün var haliyle. Sabah buruk bir sevinç doğmuştu, oda büyümeden öldü, bir acı kabardı içimde o acıyı taşıyordum yordu beni. Bu yüzden takatim kalmadı o kadar.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİME BAK
İstersen gözlerime bak veda ederken,
Akan gözyaşlarımın resmini çiz beyaz kâğıda.
Çünkü seni sevdiğimin gerçeği ile,
Sevilip, sevilmediğimin endişesi var içimde.
Öyle sessiz oturuşumun sebebi,
Yorulduğumdan değil,
Gözlerimden, gözlerini kaçırmanın,
Yüreğime dokunmasından.
Ahmet Bağçe
Sevgisini hissedemediğin gönüle, gönlünün ipini uzatırsan aşk yolunda kaybolursun.
Ahmet Bağçe
BENİM GİBİ
Ben muhabbet kuşu gibi öpeni tanımadım,
Üzerinde arılar, kelebekler, böcekler barındıran,
Yaşamları kısa ve kutsal çiçeklerden başka,
Onlarında dünyada hiçbir söz hakkı yok,
Kokuları var sadece.
Tek sarılıp öpebildiği şeyse havadır benim gibi.
Ahmet Bağçe
Ve sonra başımı testiye dayadım ağladım,
Boş ver dedim.
Yeşil yapraklara bakar görürüm gözlerinin rengini.
Ahmet Bağçe
SEVSEYDİN
Ne kadar teselli etmeye çalışsam da gönlümü,
İçimde bir yer yanar sen aklıma gelince.
Bana olan nefretin kadar beni sevseydin.
Çekmezdim bunca zamandır acı veren sancını.
Ahmet Bağçe
HAYALİMDESİN
Benim en çok sevdiğim renk,
Bakmaya doyamadığım gözlerinde,
Ve sen görklü yaz geceleri gibi yaşamımdasın.
Gönlüm, ne kadar günlüne gurbette olsa da,
Hayalimdeki gölgene sarılırım
Ahmet Bağçe
Kulak ver de dinle kalbinden gelen sesi. O ses, senin gönlüne düşen kalbe olan sevdandır.
Ahmet Bağçe
YILDIZLARIN ARASINDA
Üşüdüğüm yer izlediğim yıldızların altıydı.
Çünkü orada seni görüyordum.
Yıldızlar kadar parlaktın, ama soğuktun.
Ve ben her gece izlediğim yıldızlar arasında
Senin soğuk gözlerini izliyordum.
Üşütmene rağmen,
Üşüdükçe de o soğuk bakan gözlerine bakmaktan vazgeçmedim.
Çaresizdim, çaresizlikten kalbim sen hastalığına tutuldu,
Sil dediler, en iyisi silmek dediler,
Ama silemedim,
Çünkü silmeyi öğretmedi öğretmenler.
Ahmet Bağçe
Haklısın bir alacağım var. Benden aldığın kalbim halen sende.
Ahmet Bağçe
İşte öyle. Şimdi karşıma çıksan, gözlerime bakarak seni çok ama çok özledim desen. Hüngür, hüngür ağlarım.
Ahmet Bağçe
Sakın kırma sana değer vereni, gün olur gölgesini ararsın.
Ahmet Bağçe
Dal, korkma boğulmazsın yüreğimin derinliklerinde. Çırpınırken yüzmeyi öğrenirsin içimde ki, deryada.
Ahmet Bağçe
DÖN BİR BAK
Sakın alınma,
Gözyaşlarım başkasına değil.
Yıllar var ki;
Bu gözler senin için döker damlalarını.
Ne zamandır ben, bende değilim, sendeyim
Sen ki, yanan bir ateşsin içimde,
Bende üzerinde kaynayan suyun buharıyım,
Sıcaklığın bedenimi sardı yanıyor yüreğimi.
Bu halde dahi ben sana,
Sende başka çiçeklere bakarsın.
Oysaki sen içimde açan çiçeksin.
Dön de bir bak,
Söndür yüreğimdeki alevi.
Ve sonra birlikte koklayalım,
Yağmur kokusunda,
Sen beni bende seni.
Ahmet Bağçe
SEN VE BEN
Gökyüzünün mavisi kadar güzeldi gözlerin,
Ve ben bakamıyordum,
Parlayan güneş ışınları gibiydi,
Kapanıyordu gözlerim.
O narin yüzüne dokunmak isterken,
Rüzgârın önünde,
Çölde kumların savrulduğu gibi
Dağılıyordu yüreğim.
Sabrediyordum umutsuzca,
Suya hasret toprağın gökyüzüne baktığı gibi.
Ahmet Bağçe
BENİM OL
Ellerin avuçlarımda,
Gözlerim sana bakarken,
Sen başını göğsüme yasla,
İçinde ben olan rüyalara dal.
Ben hayallerinde oldukça, dünya ikimizindir.
İşte o zaman bende,
Aşk sensin, özlem sensin, hasret sensin,
Ve ben senin için yağmur olur yağar, dere olur akarım,
Yeter ki sen benim için,
Toprak ol tut içinde,
Kaya gibi set ol önümde,
Aşkımız sonsuz olsun.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİN BENDE
Belki sana uzağım lakin,
Bende uyuyan bir yüreğin var,
Senden geldiğini hissettiğim,
Hiç tanımadığım kokunu nefesleniyorum.
Belki bir gün diye sabretmiyorum,
Arzularımı, umutlarımı yarına erteliyorum.
Ahmet Bağçe
BEN MAVİLERDE,
Gökyüzünü andıran deniz gibiyim,
Beyaz saçlarıma papatya örgüsü takmışımda,
Sahile kartal gibi bakan görklü kaya gibiyim.
Hem delikanlıyım ham de, içi fosalmış ihtiyarım.
Ya siz nasılsınız..
Ahmet Bağçe
YAĞMURA SOR
Aşk rüzgâr gibi, görmüyorum seni,
Ama inanıyorum rüzgârın önünde,
Yüreğime doğru gelen aşksın sen.
Nasibine kanat çırpan bir kuş gibi.
Beni arar gibisin gökyüzünde.
Esen rüzgâra, çiseleyen yağmura sor,
Her kalpte olduğu gibi,
Gözlerimden sevgilinin gönlüne dağılan
İçimde aşk çiçeğinin kokusu var.
Güneşini görünce açan çiçek gibi.
Ahmet Bağçe
PİŞMANSIN
Anladım ki pişmansın,
Öyleyse tamamla yarım bıraktığın aşkını.
O vakit saygı duyar silerim,
Senin için döktüğüm gözyaşlarımı.
Ahmet Bağçe
TEK İSTEĞİM
Sana ulaşır mı? Sevdandan dökülen gözyaşlarım.
Elim de ıslak mendilim,
Ve sensizliğe kürelenmiş yaralı yüreğim,
Bir de umutsuzca seni arayan gözlerim.
Dün acı soslu yendi yutuldu da,
Yarın ne sunulur bilmem.
Bir tek istediğim,
Şölenin senli ve sade olsun yeter.
Ahmet Bağçe
HAYALLERDE YALANDI
Yıllar var ki bu aşkı, bu tutkuyu hayalimle yaşadım,
Yürekten tattım sevgini.
Hasretin dalga, dalga yayıldı,
Buruk, buruk çektim her nefeste içime.
Öyle zamanlar oldu ki,
Tuttum ellerinden gezindim, mevsimler gibi gecelerde,
Ve bazen gerçekmiş gibi inandım düşlerime,.
Her sabah uyandığımda aldatıyordu, yalandı hayallerimde.
Ahmet Bağçe
Sevginin olmadığı yürekte, benlik vardır, benlik kişiyi varlık sahibi etse de, kişi yalnız kalır yalnız ölür.
Ahmet Bağçe
YORULDUM
Yorgunluğumun sebebi,
Tutmak isteyip de tutamadığım ellerine,
Ulaşamaz oldu ellerim.
Gayri uzaktan uzağa gözlerini öper oldu gözlerim.
Ahmet Bağçe
Sonra seni gördüm, öyle bir baktın ki, o bakışın beni duygulandırdı ve kararım değişti.
Takılmıyorum artık mevsimlere.
Ahmet Bağçe
Yaşamın marjinali ölüm ise; faydası hayata hoşgörü ile bakılmasıdır.
Ahmet Bağçe
SUÇLUYUM
Ne senin yanlışın oldum,
Nede senin doğrunu gördüm.
Ben buyum demeni bekledim onu da demedin.
Her daim bende suç aradın, suçladın.
Evet, nazarında suçluyum.
En büyük suçumda seni sevmek oldu.
Ahmet Bağçe
Ruhen sıkılmak, daralmak öyle bir hastalık ki, sevmediğin insanın sohbetini dahi dinletir.
Ahmet Bağçe
Birden bire mavilere büründüm, kasırgalar esti içimde. Ta! Derinlere daldım, anladım ki, seni ilk öptüğüm yerdeyim.
Ahmet Bağçe
Ve bazen yumruk kadar kalbe nice yolları sığdırırsında, sevgisini esirgeyene istesen de yer bulamazsın. Ancak uğruna yol olursun, bu defa yolcu etmek zorunda kalırsın. Lakin tutkusu misafir kalır yanında.
Ahmet Bağçe
YANKIMSIN
Hayallerimin dünyasını süslediğim nadide çiçeğim.
Sen bana aşkımı yansıtan tek yankımsın.
Ben seni içimde sakladım,
Nicedir kalbimde konuk ettim.
Ahmet Bağçe
GÖZLERDE SÖYLER
Öyle mahzun bakışın vardı ki,
Söz gelir söylenemez de,
Boğazda tıkanır ya! Hani,
O an gözler anlatmaya çalışır duyguları.
İşte sende aynı duygular içindeydin.
Gözlerin anlatamadıklarını anlatırken,
Paramparça oldu yüreğim.
Ahmet Bağçe
Ne zaman adını ansam, içim ısınır, yanar yüreğim. Oysaki sen her daim üşüdüğünden kendini ısıtamadığından yakınırsın.
Ahmet Bağçe
GEL ÖZLEMİM
Sonra hayaline sarıldım ve dedim,
Bu kadar güzel olmak zorundamıydın.
Şu garibin gözlerini büyüledin.
Ayak sıkan potin gibi,
Sıkıştırıp daraltıyor bu güzelliğin kalbimi.
Keşke bir bulut olsan üzerimde dolaşsan,
Sonra yağmura dönsen,
Yanan yüreğimin üzerine yağsan.
Gel artık özlemim,
Sarılalım birbirimize, bitsin bu özlem.
Ahmet Bağçe
Görünce seni kapandı gözlerim, ama açıktı gönül gözlerim, attığın oku takip etti , saplandı vurdu aşk hedefini.
Ahmet Bağçe
BİZ NEYİZ Kİ
Övünecek neyimiz var ki;
Hepimiz bir avuç toprak,
Biraz da sudan değilmiyiz.
Buna inanmak istemeyen,
Aynaya baksın.
Görecektir kendini.
Kendini göremeyecek kadar puslanmışsa,
Yüzeyi aynanın,
Tozlanmıştır.
Siliver geçer,
Sildikçe parlayacaktır apaçık görmek istediğin kispetin.
Ahmet Bağçe
CEYLANIM
Gülmek içinden gelmiyorsa,
Vardır bir nedeni.
Gözün görmek istediği,
Yolunun gözlendiği,
Yüreğin cayır, cayır yandığı,
Bir ceylan dır beklediğin.
Ahmet Bağçe
Bana bir bak kaçırma gözlerini gözlerimden.
Hangi lokma ezilmeden geçer boğazdan.
Şu an geçiyorsak dar boğazdan,
Bir çaresini verecek elbet yaradan.
Ahmet Bağçe
ÜZERLER DEMİŞTİ BABAM
Kendini pek fazla dinleme üzerler demiştin ya!
Haklı çıktın babam çok üzdüler.
Taşıdığım beden mutsuz bir ruhu taşıdığından,
Kalbim sağlıklı değil,
Paramparça oldu be babam, paramparça.
Ahmet Bağçe
SEN İSTERMİYDİN
Güneşin doğuşunu beraber izlemek, hayalin olabilirmiydi senin.
Yâda yağmur altında el ele yürümek.
Beraber ıslanmak istermiydin! Benimle.
Yâda sahilde gün batımında,
Güneşi arkamıza alıp poz vermek gibi mesela,
Ve ya saatlerce bakmak istermiydin,
Batışına kadar güneşe,
Seni seviyorum diyemediğin gözlerinle,
Ve sonra sonu belli olsa da,
Benimle koyulmak istermiydin uzun bir yola.
Ben seninle her şeye vardım.
Güneşin tekliği kadar teksin benim gönlümde.
Ahmet Bağçe
NEYLEYİM ÖLÜNCE
Sayfalarca sana yazdıklarımı bilmezsin,
Mısraları okurken önemsizmiş gibi süzersin.
Yaşarken kıymetimi bilmediysen,
Aşk dolu kalbime girmeyi istemediysen,
Yüzüme aşk ile gülmediysen.
Neyleyim ölünce gözyaşlarını.
Ahmet Bağçe
Gel elleri cennet kokan maşukum,
Bak dinle, bende hiç tükenmedi sevgin.
Sen gönlüme girdin gireli pır, pır ediyor kalbim.
Ahmet Bağçe
TERCİHİM SENDİN
Anladım ki, her gönülün bir tercihi varmış.
Benim gönlümde seni seçti.
Gözlerini aradım ıssız ufuklarda,
Deryalarda görebildim yumuş gözlerini,
Anıların köpürüyordu gözlerinde,
Kendin için bile yoktun yalnızdın orada,
Bende olmak istediğim yerde değildim,
Hayalimle aradım bilmediğim kokunu.
Ahmet Bağçe
GEL HELE GEL
Bu yüzden sana geldim,
Gramofonda o şarkı vardı,
Defalarca başa aldım dinledim.
Sonra ben o şarkıyı dinlerken sen geldin,
Bana gülüverdin.
O ne dedim, dedin güz gülü.
Dedim sendemi hiç bahar yaşamadın.
Gel hele gel dedim,
Otur şuraya hele bir otur,
Bak burası senin diğer yarın.
Ahmet Bağçe
İşte sen tam şuramdasın, ateşinle, külünle, terinle. Sun bir kadeh aşk şarabından, sende serinle, bende.
Ahmet Bağçe
İNAT NİYE
Ardından ağladım ama darılmadım,
Yanaşmak, sevilmek, elini tutmak için.
Dağ gibi dalgalardan öğrendim kıyıya vurmayı,
Canıma can olmak varken bu inat niye.
Ahmet Bağçe
Demem o ki, sevginin olmaması beni yıpratmaz gözyaşım akar.. Unutmayasın ki fırtınalar kayaları yerinden oynatmaz sadece toza bular.
Ahmet Bağçe
Ey gönlümü fetheden güzel. Öyle temiz kalplisin ki; hiçbir kir’in, kalbinin kirlenmesine gücü yetmiyor.
Ahmet Bağçe
Var gibisin sen bende,
Ama yok gibiyim ben sende.
İster havaya at, istersen yere,
Sevgim çil attıysa yeşerecek yüreğinde.
Ahmet Bağçe
Hasretin yüreğime oturdu oturalı, gözyaşım ikramım oldu. Testinin kendi kendine susadığı gibi bende sana susadım.
Ahmet Bağçe
SENDE GEL
Ayrı, ayrı düşündük,
Aynı, anda daldık hayallere.
Bir çift söz var biliriz zihnimizde,
Onu da bilmez gibi biliriz ikimizde.
Hani su akarken bulur derler ya yolunu,
Kalbin akışında bulur mu? Beni.
Aşk burada, ben burada sende gel,
Yüreğim derya olmuş bekler yüreğini.
Ahmet Bağçe
SEN NEYMİŞSİN BE AŞK
Ne zaman benliğimi kaybetsem,
O an kedimi değil, seni aramak ister gönlüm.
Ve gönlüme derim ki;
Ey gönül! Aşkın geldiği yerde irade izine çıkar,
Zihin karmakarışık olur,
Bir görünür, bir kaybolur saklambaç oynar seninle.
Onu ararken kendini kaybedersin.
O vakit yapacağın tek şey,
Kendini kendine bırak.
O zaman aşkının ne düzeyde olduğunu anlarsın.
Ahmet Bağçe
ENGEL OLAMIYORUM
Seninde böyle kalbin çarpıyor mu?
Diyorum ki, hani aklına geldikçe,
Mesela bir yere uzandığında dalıyormusun düşüncelere.
Pencereye baktığın oluyor mu?
Belki şimdi, yâda biraz sonra geçer diye.
Telefonun her çalışında heyecan sarıyor mu seni.
Ya! İşte bu haldeyim ben.
Seni arayan gözlerime,
Söz dinlemeyen gönlüme,
Adını sayıklayan dilime,
Senden gelmek istemeyen yüreğime engel olamıyorum.
Ahmet Bağçe
Aşkın doğrusu yoktur. Doğru olan tek şey, içindeki derdini paylaştığına, mutluluğunu da paylaş. Aşkın sevdiği budur.
Ahmet Bağçe
GÜLÜNCE
Sen gülünce, gökyüzü mavileşir birden,
Çiçekler açar. Kuşlar havalanır,
Kelebekler konar kırdaki çiçeklere.
Ve yağmur damlaları gibi dökülür dilimden kelimeler.
Ahmet Bağçe
Hadi mektupları yırttın, gözyaşlarını dökerek resimleri de yaktın, peki ya! Anılarımızı ne yaptın.
Ahmet Bağçe
Ben sana hiç küsmedim ki, sohbetime uzak duran gönlüne kırgınım biraz.
Ahmet Bağçe
ÖZLESEYDİN
Evet, ağlıyorum ne o,
Ta oralarda görüyormuş gibi tavrın.
Sen beni, seni özlediğim kadar özlemiş olsaydın,
Rüyada olsa ziyaret ederdin.
Ahmet Bağçe
Mutlu olmak için önce terleyeceksin sonra akan terin önemini anlayacaksın.
Ahmet Bağçe
Ben sende filizlenen daldım, kırdın savurdun.
Ahmet Bağçe
Hayallerimi masaya yatırdım, şans işte, oda masada uyudu.
Ahmet Bağçe
Hani ben senin azı dişindim, neden çürüttün be güzelim.
Ahmet Bağçe
Unutmayın. Pencereden giren güneşin önüne perde çekildikçe, gölgeler kaybolacak, yalnızlık artacaktır.
Ahmet Bağçe
Hey! Gökyüzü diye inleyeyim, sen duy sesimi. Denizin mavisi gelsin aklına. Martılar uçsun senin içinden benim içime.
Ahmet Bağçe
Giderken arkandan döktüğüm gözyaşlarımı merak ettinse, dondurucuda…
Ahmet Bağçe
SİLMEK İSTERSEN SİL
Diz dize, göz göze olmasam da, şu an seninleyim,
Gönül, gönüle.
Ha bir bardak su, ha yürek dolusu aşk şerbeti,
Ne kadar kandırır ki duygularımı.
Ben aşkımı dikenli yollarda buldum,
Acısını yudum, yudum içtim sindirdim.
Sen silmek istersen sil,
Ben silinmesinden yana değilim birlikte bıraktığımız izleri.
Ahmet Bağçe
KOKUNLAYIM
Sen benim canımın içine bir cansın.
Kalan ömrümün her köşesinde sen varsın.
Sen benim solumda bir dünyasın,
Ve ben orada yaşarım.
Gönlüm seninle, aklım adınla, bende kokunlayım.
Beni sımsıkı sar bir çocuk gibi,
Çünkü ben sende şımarmak isterim,
Ahmet Bağçe
Mutluluğu bende bulduysan misafirim değilsin. Biz artık, iki kişilik bir yürek, iki kişilik sevda sen ve ben olmuşuz.
Ahmet Bağçe
Değişen hiçbir şey yok. Sadece yaşadığına alışıyor insan. Acıyı da, derdi de ısrarla yaşatıyor hayat, unutturmuyor. Açtığı perdeyi kapatan gene kader oluyor.
Ahmet Bağçe
AŞKA DAVET
Ve sonra iğdeler çiçeğe dönecek, kokuları ruhu saracak. Ardından bir, bir kapılarını açacak yürek. İşte buna biz aşka davet diyoruz.
Ahmet Bağçe
Neden sonra anladım, beni terk edeceğini. Önemli değil, hayat yakarak tüketti beni. İşte bak. Ateşte sol yanımda, külde.
Ahmet Bağçe
Bulutsuz geçen kış geceleri gibi soğuk,
Sensiz geçen gecelerim.
Duygularımla sana dokunmak istedikçe,
Özlemin dondurur hislerimi.
Ahmet Bağçe
ŞANSA BAK
Sonra içimden gülmek geldi,
Bir kahkaha atıp kazanın kulpundan tutmak istedim,
Bana kulpsuz tarafı denk geldi,
Şanssızlığın bu kadarına da pes,
Kazan da kazan kaldırdı.
Ahmet Bağçe
Bir çocuk gibidir, Zaman içinde büyüyen sevgi. Tıpkı dalında açan gül, Kıracı giydiren çiçek, suya konan kelebek gibi.
Ahmet Bağçe
DENEME DİYOR
Sen, ben ve aşkım,
Birde önümüzdeki uzun yolculuk,
Bilmiyorum nedir isteğimiz.
Diyorlar ki; aşk güç ister,
Aşkın istediği güç yoksa eğer,
Deneme diyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
GİTME DEDİM
Sana gitme dedim, dinlemedin,
Şimdi sende, bende yalnızlığımıza ağlıyoruz.
Yüreğimize dertlerin yenilerini ekledik,
İçimiz dağlanıyor hem senin hem benim.
Oysaki tek yönüm sendin,
Çizgilerim vardı onu da sildin,
Seni kaybetmedim ama izini kaybettirdin.
Şimdi seni aramaya koyuldum,
Yollara düştüm izin olmadan,
Bir sağa, bir sola baktım,
Şarampula yuvarlandım.
Düşündüm de nazlı yârim,
Sen benim kaybettiğimmisin?
Yoksa kurtulduğummusun?
Dönersen seni bağrıma basmalımıyım,
Yâda uzak mı? Durmalıyım.
Eğer dönüşün pişmanlıksa,
Geçicidir içindeki sevgin.
Ahmet Bağçe
YORULDUM
Paramparça oldu kalbim,
Darmadağın oldu aklım.
Ne beni sana anlatabildim,
Nede seni anlayabildim.
Yoruldum çok yoruldum,
Kapandı gözlerimin perdeleri.
Sis kapattı sokağımın önünü,
Gönlüm istediği için gözlerim seni.
Ahmet Bağçe
Öyle uzak durma yumuk gözlüm. Buyur gel yüreğime konuk ol, ömrüne ömrümü ikram edeyim.
Ahmet Bağçe
AŞK AKIYOR
Hani göz göze gelmek istiyoruz da gelemiyoruz ya!
O an içime aşk sancısı akıyor pınarından.
Eskiden olduğu gibi gizli, gizli baksaydım gözlerine,
Deli, deli akardı damarlarımdan kanım inan.
Aklıma girdin gireli, beynimde dolaşırsın,
Dokunsan titretir ellerimi pamuk gibi ellerin.
Gördüğüm an yerinden fırlayacak sanki heyecanından,
Fırlayacak gibi olur sol yanımdan yüreğim,
Ahmet Bağçe
İşte böyle be yumuk gözlüm. Sana söyleyemediklerimi kendime söyledikçe, ta şurama, sol yanıma bir sancı giriyor.
Ahmet Bağçe
ARTIK ÜZÜLME
Gözyaşlarımı değil,
Ben seni sildim be yumuk gözlüm.
Hüzünlü bir hikâyeydi yaşadıklarımız,
Sende, benim gibi üzülme.
Artık bizden geriye kalan tek cümle,
Bundan böyle önümüze bakmalıyız.
Ahmet Bağçe
HİSSEDEBİLİRSİN
Duygularını hayallerine ulaştıracak en önemli şey,
Benden yüreğine esen duygularımdır.
Tıpkı deniz dalgası gibi,
Belki aşkımı köpükleri arasında göremezsin ama hissedebilirsin.
Ahmet Bağçe
Işıkların içinde gölgesine saklanmış, unutulmuş biri olan ben, seni asla unutmadım. Unutmayacağım.
Ahmet Bağçe
Gelmesen de, selam göndermesen de olur,
Çünkü hayalin var kırgın gönlümün yanımda.
Ahmet Bağçe
KÜS
Severek birleşirken küserek ayrılan ellerim,
Tutmakta zorlanıyor kalemi.
Aslında neler, neler yazmak ister bu eller sana da,
Gönlüm gibi kelimelerde küskün şimdi.
Ahmet Bağçe
Ben dalından koparılıp atılmış olabilirim, ama kırgın değilim demiş yaprak. Ben değil o bana muhtaç. Çünkü öz suyunda dolaşacak olan gene benim.
Ahmet Bağçe
Bana nasılsın diyorsun ya! Pek iyi değilim. Ben sende, sen de meşgulde olunca ilgisizim.
Ahmet Bağçe
Yıllar sonra karşıma çıkmasaydın, seni tanıyıp seveceğimi nereden bilirdim. Anlamanı istediğim, benim seni sevdiğim dudaklarımdan dökülen cümlelerde değil, önceden anlıma yazılmış olmandandır.
Ahmet Bağçe
BİLMEYEN SENSİN
Hani ikimiz bir daldaydık. Öyle demiyormuydun! Birde bana yaz, ne var ne yok diye. Sana ne yazayım ki; yazamam, söyleyemem de. Yaşadığım yalnızlığı. Görmelisin, kelimelerle de ifade edemem ki, sevda denilen bu şeyi. Birileri Sorsa eh! İşte idare eder derim. Sana diyemediklerimi onlara nasıl derim. Kendimi aldatıyorum, bunu biliyorum. İyiyim, mutluyum derken. Aslında mutsuzluğumu herkesler biliyor, bir sen bilmiyorsun
Ahmet Bağçe
Sonra seni görünce ayaklarımın bağı çözüldü, kime bağlatayım.
Ahmet Bağçe
Ah be gülüm. Yüreğimde demleyip, ateşiyle kızdırıp, kızdırıp yudum, yudum içtiğim. Şimdi onunla mutlumusun.
Ahmet Bağçe
Ve sonra aşkını aldım, saydım, saydım, saydım. Saydıkça yanıldım. Sahi, aklım sendeyken neden her defasında yanılırım.
Ahmet Bağçe
KADIN
Ve sen bulut gibisin kadın,
Ne rüzgâra tahammülün var,
Nede dağ yamacına çarpmaya.
Yüreklere yoğunlaştıkça,
Limon bahçesine düşen yağmur gibi,
Limon kokarsın toprak yerine.
Ahmet Bağçe
ONLAR ÂŞIKTI
Onlar uyuyorlardı, uykudaydılar.
Rüya âleminde gibiydiler.
Kalp atışları normal seyrine girmişti.
Birlikte atıyordu kalpleri.
Uyuklarken bile mutluluk yüzlerine vurmuştu.
Kolları bedenlerini sarmış, avuçları kenetlenmişti.
Ve sonsuza dek mutlu yaşadılar.
Çünkü onlar birbirine âşıktı, aşkla bağlıydılar.
Sen de benim hayatımda en güzel tesadüfsün.
Yola çıktığımda boş olan yüreğimi dolduran,
Bulutu yağmaya çağıran, rüzgâr gibi, bora gibi,
Gözlerime takılan gözlerin, beni aşka çağırdı.
Tıpkı onlar gibi.
O ana kadar bana senin gibi bakan olmadı,
Ne tesadüf bende kimseye bakmadım sana baktığım gibi,
Şimdi bir yola çıktım, sen varsın yanımda,
Yoldaşım sensin, rehberim, pusulam sensin bu aşk yolunda.
Onlar gibi neden olmayalım.
Mutluluk hakkımız değil mi?
Ahmet Bağçe
Okyanuslara boğaz olsaydım, senin gemin geçecek diye geçit vermezdim başka gemilere.
Ahmet Bağçe
İflasın eşiğindeki dünyanın geçerli akçesi, sevgisini beslediğin kişiye sevgini paylaştığın duygularındır.
Ahmet Bağçe
Senin başkasına he! Demen bana dokunmaz ama benim bir başka eli tutmam gözünü büyütür, uyuşturur parmaklarını.
Ahmet Bağçe
GELMEYECEK DEDİ
Hey! Dedi. Git uyu seni aramayacak. Bu sözü duyunca canım yandı, otobüs uzaklaşana kadar ardından baktım. Gerçekten aramayacak mı? Diye endişelenmeye başladım. O kadın neden öyle dedi diye de meraklandım. Sormaya da cesaret edemedim. Hem ne diyecektim ki, elin kadınına. Bir müddet oracıkta kanepede oturdum. Gözüm otobüsün gittiği yöndeydi. Gün henüz kararıyor akşam hüznü çökmüştü ki, üzüntü içimi iyiden iyiye kavurmaya başladı. Otobüs hareket ettiği an, git uyu demişti o kadın. Bende öyle yaptım. Eve geldim, içeriye girdim. Ev mahzen gibi görünüyordu. Odaları, mutfağı ve balkonu tek, tek, dolaştım. Onlarda buruktu, buruk bakıyorlardı. Duvarlar nefesimden yankı yapıyordu. Daha dün, şırıl, şırıl olan odalar soğuktu. Adeta üşütüyordu. Dünkü sıcaklığından eser yoktu. Somyama uzandım düşüncelere daldım, hayaller kurmak dahi istemiyordum. Nevresimi üzerime çektim, uyumaya çalıştım, uyudum zorda olsa. Sonra uyandım, tekrar uyudum, bir süre sonra uyandım, aramayacağını düşündükçe uyanmak istemedim, gözlerimi kapattım uyur gibi yaptım. Kolay olmuyordu, hasreti içimdeyken uyanmak istemiyordum. Ya aramazsa diyor kahroluyordum. Şöyle geriye dönüp Düşündükçe, mutlu olduğumu hatırlamıyordum. Mutlu olmak benim umutlarımın arasında yok dedim. Ben mutlu olmaktan çok acı çekmeyi öğrendim dedim. Gecenin geç vakti olmuştu, televizyonu açtım, onun tıngırtısını kendime yoldaş yapmak istedim. Çünkü daralıyorum, daraldıkça da huzursuzluk beni bitiriyordu. Balkona çıktım, çekirge sesleri ortalığı inletiyordu. Seviniyorlar mı? Ağlıyorlar mı? Üzüntümü çekiyorlar, yoksa şarkı mı? Söylüyorlardı bilmiyordum. Ama her gün aynı sesi ikindi çökmeye başladığı an çıkardıklarından sanırım şarkı söylüyorlardı. Karanlığın derinliklerine doğru dikildi gözlerim. Yıldızlara takıldı. Bir birlerine göz kırpıyorlardı. Ne haber sabaha az kaldı ayrılık vakti yaklaştı diyorlardı. Ama onların yarın ki gece bir araya gelecekleri kesindi. Ya benim. Ben yarın bugün olduğu gibi gene yalnızım dedim. İçeriye girdim. Oturdum somyaya. Belki dedim. Belki arar dedim. Beklemeye koyuldum.
Pek anlamadım. Ne olduysa oldu. Aslında ne olduysa gecen bir kaç gün içinde oldu. Hani derler ya! Birbirileriyle kiraz mevsimi gibiler, hem kışlık odun alma mevsimi, hem de sevişme vakti gibiler diye. işte bizde öyleydik. Birbirilerimizle pek dargın olmamakla birlikte kışlık odun gibiydik hem de kiraz mevsiminin söylendiği gibi. oysaki beklemelerin anlam taşıdığı yeşeren umutlarımız vardı. Hayallerimiz vardı. Mevsimimiz yeşildi. Birlikte bir hayatımız olacaktı, dudak dudağa, yanak yanağa olan öpme, öpüşme zamanımız içindeydik, yeşilin sarıya döndüğü, sarının mevsimi gibiydik. Olgunlaşıp, birbirimizi anlamalıydık, davranışlarımızı kontrol etmeliydik. Bitmemeliydi biz bitti demeden bitirmemeliydik. Ay’ın güneş ile dünya arasına girip dünyayı kararttığı gibi bir şeylerin aramıza girip bizi karartmasına izin vermemeliydik. Şimdi ne olacak düşüncesi beni harap ediyordu. Pencerenin önü meskenim oldu. Geceleri pencerenin çerçevesinde kaç budak, kaç damar çizgisinin olduğunu, gündüzleri görebildiğim ağaçların ne kadar dallarının ve dallarda kaç yaprağın olduğunu ezberlemiştim. Umudumu yitirmemek için de direniyordum. Gelmeyecek demişti ya otogardaki bayan, bende gelecek diyordum ve bekliyordum. Kapının yada ahşap olan pencere ve pervazlarının havanın ısınmasından ve gecenin soğumasından genleşip daralması esnasında çıkarttığı seslerden dahi medet umuyordum. Hani kapı açılıyor gibi, yada tıklanıyor gibi ses çıkarmasından, geldi diye hissediyordum, işte geldi diyordum, yüreğim ramazan davulu gibi güm, güm ediyordu. Bu düşünce ve umutlarla tam üç yıl geçti. Tam üç tane üç yüz altmış beş gün geçti. Selami Şahinin sensiz gecen günler bir asır gibi şarkısı dolanıyordu dilimde. Olmuyor diyordum, sensiz olmuyor diyordum. Düşünmemek için zorluyordum, gönlüme söz geçiremiyordum. Bu düşünceler içindeyken. Bir gün…..
Evet, bir gün ihtiyaçlarımı almak için pazara gitmiştim. Evde iştah açıcı bir şeyler kalmamıştı. Makarna ve pilav pişirmekten de usanmıştım. Bakkala, pazara gitmek içimden gelmediğinden evde olanlarla idare ediyordum. Zaten iştahım olmadığından, düşüncelerimle kendi kendimi yediğimden pişirdiğim pilav olsun, makarna olsun yarıdan çoğunu dışarıda kedilere, kuşlara döküyordum. Biber ve domateste kalmamıştı kızartma yaptıkça onlarda bitti. Mecburen pazara, alışverişe gitmeliydim. Pazar arabasının içini boşalttım, geçmiş günlerden kalma poşettir, gazete parçaları, kesekâğıdı, ipe kadar hepsi vardı. Onları bir poşete koyarak poşetide balkona bıraktım. Aklım öyle dağınıktı ki, poşeti dışarıya çıkınca çöp bidonuna atmayı dahi akıl erdiremedim. Ta ki merdivenlerden epey indikten sonra aklıma geldi. Nasıl olsa ben atacağım diyerek döndüm, gerisin geriye, balkondan poşeti aldım evden çıktım. Pazar yeri yakındı, alışveriş yapmaya gidenler, alışverişini yapıp da dönenler dışında okula giden ve okuldan çıkan çocuklar çoğunluktaydı. Ortalık sessizlikten arınmış cıvıl cıvıldı. Pazar esnafının çığırtkanlığı, araçların gürültüleri de hep birlikte karışınca pencerem önündeyken bana eşlik eden kuş sesleri duyulmuyordu. Dar bir alana kurulu olan pazar yerine geldim. Çeşitler çoktu. Öncelikle şöyle bir bakındım. Hatta kimler ne alıyor yan gözle süzdüklerim de oldu. Bu arada yan komşuyla karşılaştım. Hanımıyla gelmişler. Selamlaştık. Neler aldıklarını sordum. Eh işte patates, ıspanak, dolmalık biber, ne olacak işte maydanoz, tere, roka domates biber şu bu dediler. Allah yedirmek nasip etsin, bende benzeri şeyler alacağım dedim, zaten insan kalabalığından ve geçişlerin zorluğundan ötürü müsaade istedim. Bir şeyler aldım sepeti doldurdum, soğanından domatesinden her şeylerden aldım. Hatta ıspanak dahi aldım. Pazar alışverişini yaptıktan sonra eve döndüm. Anahtarımı çıkardım ve evin kapısına açtım kapı eşiğinde içeriye doğru iteklenmiş bir mektup vardı. Heyecanla mektuba sarıldım. 3 yıl önce, üzerinde göndericinin ismi yazılı olmayan ve bu gün verilmek üzere notu olan İstanbul Sirkeci Ptt sine verilmiş bir mektup. Olduğum yere çömeldim, ellerim titriyordu, kalp atışlarım deniz dalgası gibi göğsüme, göğsüme çarpıyordu, boğazım kurudu yapış, yapış oldu. Telaşla zarfı açtım. Zarf dikenli telden geçmiş gömleğe döndü. Param parçaydı. Mektubu aştım, gözlerim dolu, dolu oldu. Neler, neler yazıyordu. Sevdiğim sevdiceğim. Beklediğimi bildiğini, gelmeyeceğini bildiğimi de yazıyordu. Beni ne kadar çok sevdiğimi yazmayı da ihmal etmemişti. Birde isteğinin olduğunu yazmış mektubuna. Sahile doğru hani akasya ağacına benzer bir ağaç var ya demiş, işte o ağacın altına senin için bir şey bıraktım, ağacın kökünün dibine doğru diyordu. Yan tarafına da kolay anlaman için bir taş gömdüm birazı görünen bir taş. O taşın yanını kaz, orada senin için bir şey var onu al diye yazılıydı. Gözyaşlarımı tutamıyordum Allah’ım neden diyerek ağlıyordum. Mektubun üzerine damlayan gözyaşı damlalarını silip, silip okuyordum. Ve sonra diyordu ki;
Aslında sen bilmiyorsun. İlişkimiz o kadar güzeldi ki senden ayrılmak için bir sebep düşünemiyorum. Bu konuda daha fazla kelimeye ihtiyacım da yok. Ama farkında değildin.
Sana kalbimi sonsuza kadar açtım. Lakin bunu sen anlamadın, anladıysan da anladığını bana yansıtamadın. Anlamak istemiyor gibiydin. Seninle birlikteyken, yani bir aradayken tüm duygularım nöbetteydi. Arzularımın kaynağı olan sen, benim solmasını istemediğim çiçek gibiydin. Dokunmaya kıyamadığım, koklamaya doyamadığım çiçek. Yüreğimin aradığı kusursuz biriydin, halende öylesin. Ben seni kusursuz sevdim, sen benim kusursuz aşkımsın. Lakin sevmek güvenilir birine ait histir. Bu his ise kıskançlıktır. Kıskanç olmayan bir aşkta sevgi aramak havanda su dövmektir. Sen bendeki bu vasfı anlamadın tedirgin oldun. Hani botla karşı adaya giderken hatırladın mı?…..
Hatırlamıştım zaman, zaman adaya geçmeyi orada nelerin olduğunu merak ederdim ve gitmek isterdim. Ağaçlardan başka tarihi bir yapıtın olmadığını bilirdim. Piknik içinde gidenlerde olmadığından merakıma rağmen gitmemiştim. Ta! Ki, o güne kadar. Balkonda oturmuş çay içiyordum, içi dolu bir tekne, bir grubu adaya götürüyordu, meraklandım. Dedim hadi bizde gidelim. Teknenin kalkış yeri İlçemizden suyu denize ulaşan dereden kalkıyordu. Dere teknelere liman görevini görüyordu. Balıkçı tekneleri, bazı özel tekneler ve koylara müşteri gezdiren teknelerin hepsi bu dereye demir atar, oradan kalkar ve dönüşleri de orasıydı. O gün bir grup ilçemize gelmiş, adaya gitmek istemişler. Balığa çıkmayan teknelerden birisiydi gurubu adaya taşıyan. Her zaman olmayan bir olaydı. Zaten bende arzu ediyordum, bir fırsattır düşüncesiyle rica ettim, fikir birliği de olunca bir piknik sepeti içine termosa hazırdaki çayı koyduk, ekmek ve kahvaltılık yiyeceklerle su dâhil bir şeyler koyduk. Dere kenarına geldik. Fakat hesapta olmayan bir şey vardı, tekne gurubu götürmüştü ama geri dönmemişti. Başka teknelerde yolcu olmayınca gitmiyordu, özel olursa bize pahalıya otururdu. Dere kenarında Belediyenin yaptığı betondan kanepelerden birine oturduk. Piknik sepetinden termosu çıkaracaktım. Sıkıca bağladığım poşet balon gibi olmuş, çözerken bot aklıma geldi. Tabi ya! Dedim. Evde bot var, onu şişirirsek gideriz dedim. Hemen eve botu almaya gittim. Araba tekerlerini şişirdiğim pompayı, kaynak takımlarımı ve botu aldım. Dere kenarına geldim. İleride denizle, derenin buluştuğu noktada dere karşısına geçişi sağlamak için yapılmış köprü vardı, oraya gittik ve denizin kıyısında botu şişirdim. Yarım saat içinde bot hazırdı. Artık marifet kollarda ve küreklerdeydi. Ya! Allah bismillah dedim kürekleri çekmeye başladım. Talebeyken başımdan gecen bir anımı hatırladım, anlatmak istedim. O yıllarda üniversitede talebe iken bir kıza âşık olduğumu ve bir kış günü kızın evlerinde aileleriyle otururken denizden ve kayıklardan sohbete daldık. Kızın annesinin sahile ailece gideriz, yüzeriz ve kayık kiralarız demişti. Bende çok iyi kayık sürerim demiştim. O gün geldi ve dedikleri gibi denize gittiğimizi anlattım. Kayık kiraladığımızı, âşık olduğum kızında karşıma oturduğunu söylemiştim. Kürekleri çekiyordum, kayık sallanıyordu, kız karşımda gülüyor, onun o mutlu halini gördükçe bende mutlu oluyordum dedim. Bir taraftan da çok güzel kayık sürüyorum ki seviniyor diye düşündüğümü de söylemiştim. Bir an geriye baktığımda hiç hareket etmediğimi, kayığın sallanmasının dalgalardan olduğunu, kızın gülüşünün annesi ve babasının da kayığı ileriye doğru hareket ettiremediğime gülmelerinden kaynaklandığını gördüğümü dolayısıyla mahcup olduğumu anlatmıştım. Ben bunları anlatırken adaya da gelmiştik. Yanaştık piknik sepetimizi ve pompa ve alet çantasını da aldık, botu söndürerek kayalıklarda oturan kalabalığa bir hoş geldiniz dercesine selamladım. Gerilerden bir kadın sesi duyuldu, Murat dedi. Sesi duyunca irkilmiştim. Baktım ki; ses eden Fatoştu. Yıllar önceki âşık olduğum Fatoş’tu. Koşarak yanıma geldi ve bana sarıldı. Azda ileri gitti yanaklarımdan öptü, öptü. Onu da sevdiceğim gördü. Takındığı tavrı hatırlamak dahi istemiyordum. Söylediği sözlere kırılmıştım kırılmasına ama hiçbir kelime etmemiştim. Fakat benzimin renk değiştirmesi ve yüz hatlarımın kızgınlık ifadesi onu sevdiceğim mi kırmıştı. Baş ağrısını bahane ederek dönmeyi istemişti de hiç oturmadan ve hatta Fatoşla konuşamadan, ona bir hoşça kal demeden ayrılmıştık adadan. Bir taraftan Fatoşa mahcubiyetim, bir taraftan da sevdiceğimin bana tavrı, diğer taraftan düştüğüm durumun moralsizliği o günlere döndürdü beni. Mektubunda akasya ağacına benzeyen ağacın dibine bir şeyler gömdüğünden de bahsetmişti. Gidip tarif ettiği yerden bıraktığı her neyse onu almalıydım ayağa kalktım.
Balkona geçtim. Uzun, uzun düşüncelere daldım. Umutlarımı, endişelerimi, kazanacaklarımı, kaybedeceklerimi, kendimce masaya yatırdım. Çıkar yol bulamadım. Zihnim yoruldu. Tekrar odaya geçtim somyaya biraz uzandım. Gözlerimi tavana diktim. Tavanı enine boyuna mercek altına aldım, hemen, hemen göremediğim hiçbir nokta kalmadı, kireç taneleri dâhil. Bu arada beyaza badanalı tavan üzerinde bir siyah noktanın hareket ettiğini gördüm. Dikkatlice baktım, oracıkta hareket eden bir böcekti, evet küçücük bir böcek. Orada ne arıyordu. Pencereler açıkken girdiği odadan kurtulmak mı istiyordu veya karnı acıktı da yiyecek mi arıyordu. Yâda yalnızlıktan sıkıldı da birlikte gezdikleri böcekleri, arkadaşlarını mı aranıyordu. Ama pes etmemecesine aranıyordu. O an hey dedim. Ben neden karamsarım, neden düşüncelerimi, olumlu yönde gündeme taşmıyorum diye düşündüm ve uzandığım yerden doğruldum, mutfağa geçtim bir bardak su içtim. Mutfak penceresinden bahçeye doğru bakındım. Biraz önceki heyecanımdan eser kalmamıştı. Daha sakin, daha olumlu düşündüm. Ne yapıyorum dedim durakladım. Nereye gideceğim, bilinen bir adres mi var. Böceğe bakıp hareketlendin dedim. Kimi nerede bulacaksın, nerede arayacaksın dedim. Hazır kalkmışken malzeme çantasından keseri aldım. Bahçenin aşağısında mektupta bahsi geçen ağacın yanına gittim. Ağacın hemen yanında kauçuk ağacı vardı. Kauçuk ağacına ip atıp sallandığımız an aklıma geldi. Dalda iplerin izlerini görünce duygulandım. Şimdiye kadar kaç kez o kauçuk ağacını görmüşlüğüm olsa da şimdiki yaşadığım bu duyguyu yaşamamıştım. Bir tuhaf oldum. Ta üç yıl öncesine gittim. Kilim serdiğimiz yere, bir birimizi bulmak için saklandığımız palmiye ağaçlarına, üzerinde oturduğumuz bahçe duvarına göz attım. Duvar kenarında akan akarda kauçuk yapraklarını kayık gibi yüzdürdüğümüzü anımsadım. Akıntıya bıraktığım kurumuş yaprağın sevdiceğimin yanına gelince eğilip aldığını, şimdi sıra bende diye koşarak yanıma gelişini anımsadım. İçim bir tuhaf oldu. Üzülüyordum ama yapacak bir şey yoktu. Gözüm mektupta söylenen taşa kaydı. Hani mektupta bir taş var demişti ya. O taşı gördüm. Elimle bir yokladım bayağı bir derinde olduğu belliydi. Keserle etrafını kazdım. Taşı yerinden çıkardım. Altından naylon poşet çıktı. Poşeti gömülü yerinden çıkardım. Bağlıydı. Bağını çözdüm. Poşet içinde bir poşet daha vardı, o poşeti de çözdüm. Onun içinde de bir poşet vardı o poşeti de çözdüm. O son poşet içinde üç adet mendil ve birde bana yazılmış not vardı. Mendilin biri pembeydi ve o pembe mendili hatırlamıştım. Notunda mutluluk gözyaşlarını pembe mendile sildiğini yazmıştı. Ayriyeten bir mavi birde siyah mendil vardı. Mavi mendile bizim bir araya geleceğimizi umut ederek kurduğu hayaller sonrası döktüğü gözyaşlarını, siyah mendile de, bir araya gelme umudunu yitirdiği anda döktüğü gözyaşlarını sildiği yazılıydı.
Ahmet Bağçe
5 seri ARKASI YARIN OLSUN MU?
SEN
Ve sonra bulutlar ağladı,
Aşkımın zirvesinden,
Ta yüreğime, yüreğime,
Seni gönlümde büyüttü,
Çok dallı, uzun ömürlü,
Süzülerek büyüyen Elodea gibi.
Ahmet Bağçe
Evet, ben yargıçsam, sende sanıksın. Karar; Seni sonsuza kadar beni sevmeye mahkum ediyorum.
Ahmet Bağçe
Bak! Ben sana, o bu hayattaki sığınabileceğim tek limanım demek istiyorum. Aklımda olma gözümün önünde ol.
Ahmet Bağçe
Bugün sana gelmek istedi gönlüm, heyecanından, telaşlandı. İçi içini yedi bitirdi, bu yüzden gelemedi özür dilerim.
Ahmet Bağçe
Eğer sen beni terk edersen, bende uykularımı terk ederim. Eylem yapar kalbinin çevresinde kalbim.
Ahmet Bağçe
MENEKŞEM
Kalp gözüm, mor menekşem,
Özlemi gönlümden yüreğime sarkan çiçeğim.
Seni bir an görmesem yasak bir aşk yaşar gibiyim.
Hele bakışların ruhumu tutuklayınca,
Kayıyor yana gözlerim.
Birde ellerin ellerimde gibi hayalini kurarken,
Sevdanın yaması gibiyim.
Ahmet Bağçe
YALNIZLIK
İnsan bir kere yalnız kalmaya görsün, sanki yıllardır yalnızmış gibi oluyor ve hemen alışıyor yalnızlığa, ama gündüzleri biraz zorlanıyor. Ya! Geceleri. Geceleri yıldızlar eşlik ediyor. Nasıl oluyor diyeceksiniz. Çokta iyi oluyor. Uzay boşluğuna baktıkça uzayın bünyesinde barındırdığı gizemi düşünüyorsun. Neler saklandığını merak ediyorsun ve merakın artıkça artıyor. Hani yıldız kaydı diyoruz ya! Meteor düşmelerine. Onlara yıldız kaydı diyoruz, nasıl olduğunu, nereye düştüğünü merak ediyorsun. İşte o zaman meraklanmak eğlendiriyor, unutuyorsun yalnızlığını. Yıldızlar gecenin karanlığında pırıl, pırıl parlarken, Kızılderililerin duman işaretiyle yaptıkları mesajları akla geliyor. Acaba diyorsun yıldızlarda kendi aralarında mesajlaşıyorlar mı? Mesaj gönderiyorlar mı diyorsun. Ayrıca gece manzaraları ve insanı meşgul eden etmenler bir başka. Gündüzkü gibi değil. Ben gündüzleri pencere önüne dahi oturmak istemiyorum, kar yâda yağmur yağışı dışında. Çünkü insanların nispet yapan gösterişleri var ya! Kızıyorum göstermelik geliyor bana. Gösterişten geri kalmayan bu insanlar bir aradayken ki gibi değiller. Samimiyetlikleri, dostlukları yan yana iken var. Ayrılır ayrılmaz eleştiremedikleri davranış ve görünümlerini, bir başkalarına anlatarak, dedikodularını yapıp, bir müddet sonra birbirlerine darılıp, küsecekler. Bu yüzden ben kimselere ihtiyaç duymuyorum. Bu nedenle de güçlü hissediyorum kendimi, ama hissiz bir insana dönüştüğümün de farkındayım. O vakit kendimi teselli ediyorum ve diyorum ki. ‘’Bir yol düşün. Ne başındasın ne de sonundasın. İlerlemek istiyorsun, yürüyorsun ilerleyemiyorsun. Bir yere geldim diyorsun, geldiğin yerde kendine bile yabancısın, kendinde değilsin. Ortama alışmaya çalışıyorsun ama içinden çıkamıyorsun. Mecburen bir kenara çekilip sadece bakınıyorsun. Durumun pek iç açıcı olmadığını göre, göre aralarında olmak zorundasın, ama bu halinle bile yalnızsın. Kısacası, yalnız geldiğin dünyada yalnız büyüyorsun, yalnız değilmiş gibi yalnız yaşıyorsun.’’ O zaman ne fark eder diyorum. Ha! yalnız yaşadığındaki yalnızlık. Ha! Toplu halde yaşadığında ki yalnızlık. En iyisi mi, kabuğuna çekil geceleri yıldızlarınla konuş. En azından yıldızlar seninle ilgilenmez, duygularınla ilgilenir, duygularınla konuşur. Sen farkında olmadan duygularını rahatlatır.
Ahmet Bağçe
Sensizken bu kadar mı sessiz olur insan. O güzel gözlerin mutluluk verecek diye, yarını bekliyorum.
Ahmet Bağçe
BEN KAPTIM
Ne kadar nazik yaratmış seni yaradan,
Senin güzelliğin için,
Ağzımdan dökülen bütün sözler elmastır.
Sen bir taneydin diğerlerinin içinde,
O bir taneyi de ben kaptım.
O gün bu gündür,
Aklımın bahçesinde kuş gibi uçar yüreğin.
Ahmet Bağçe
İşte tam burama, sol yanıma akar senin yüreğin.
Ahmet Bağçe
Neden sustun! Hani gülüşüne kurban olurum derdin yalancı. Oysaki; Senin gülmen için ne çok ağladı içim.
Ahmet Bağçe
NEYİN NESİYDİ O TOKAT
Sonra karşılıklı atıştık. O bana söyledi bende ona. Sanki o dünyanın bir ucunda, bende bir başka ucundayım da Bağırdık avazımız çıktığı kadar. Oysaki yan yanayız. Bir uzaklık var var olmasına oda önceki yakın olan duygularımız şimdi çok, çok uzakta. Söylenenleri duymuyor da duyurmaya çalışıyoruz gibi bağırıyoruz birbirimize. Yorulmuş olacağız ki, sessizlik çöktü. Sessizlik çökünce de kendime geldim ve sordum. Nedir bizim tartışmamızın ana sebebi. Bağırmamıza yol açan olay ne olabilir ki. Hani dün bir adım ötede değimiz mutluluk nereye gitti de bir adım öteye mutsuzluk geldi çöreklendi. Kapandı mı? O yüreğimize açılan rengârenk kapılar. Açılmayacak mı? Bir daha, elbet vardır açılması gereken başka bir kapı dedim. Sonra tabii ya! Bir başka kapı bulunup açılmalı diyordum ki, karşı taraf atağa geçti, gürledi yine. Kendini beğenmiş ne olacak dedi bağırdı. Öyle bir bağırış bağırdı ki, adeta yer yerinden oynadı. İrkildim ama sevindim de. Bana kendini beğenmiş dedi. Ve ben bundan mutluluk duydum. O renkli kapılardan birisi aralandı sanki. Sonra ona döndüm kısık sesle, haklısın ben kendimi beğeniyorum dedim. Duymamış olacak ki, ‘’Ne; Dedi. Dedim evet ben kendimi beğeniyorum. O da kısık sesle şebek dedi. Sustu. Bir adım yanaştım. Seni bu kadar çok sevmemin bir nedeni kendimi sevmiş olmamdır dedim. Eğer ben, beni sevmeseydim şimdi kızgınsın fakat sen dün, öbür gün, daha öbür günler beni severmiydin. Hemen evet deme, kendine hayır diyemeyeceğin bir evet de ki. Dediğin sözden emin olduğunu kabul et dedim. Az durakladı düşündü. Yüzüme baktı. Sonra az yanaştı, ellerini omzuma koydu. Göz göze geldik, sinirden eser kalmamıştı. Ben zaten sinirimi aldırmış vaziyetteydim. Bana daha da yanaştı, sırtımdan kaburga kemiklerimden tutunarak beni kendisine doğru çekti. Az önce bir birine bağıran iki çift değildik. Adım, adım yanaşan mutluluk kenetledi bizi. Kapanan kapının ardından açık bir kapı bulduk sonunda. Yanaklarımda sıcacık bir avuç dolaşmaya başladı, ardından hissedilir derecede bir nefes hızlandıkça hızlanıyordu. Nabzımız yükselmişti, kalp atışlarımızda artmıştı. Titremeye başladı iyice yakınlaşan dudaklarımız. Öp dedi. Yanaştırdı dudaklarını. Hiç bitmesin istediğim bir sahneydi. Tutmak istedim dakikaları ellerimle. Ayrılmasını istemedim kenetlenmiş ellerimin omuzlarından. Ruhumun gelmesini istemedim, rüyasından bu güzel manzaradan. Bu düşünceler içindeyken bir tokat geldi yüzüme. Anlamadım bu tokatta neyin nesiydi dedim. Sinirimi aldırmıştım ya’ anlık şoku hemen atlattım, gülümsedim. Dedim neydi bu. Ne dedi. Tokat dedim. Dedi seni çok ama çok seviyorum.
Ahmet Bağçe
BENDE YAŞAR
Ayrılık diye bir şey mi var,
Yok, aslında öyle bir şey,
Sevmek var, özlemek var, beklemek var.
Hiçbir sözcük umut kadar duygu kadar acı değil,
Kavurur özlemin, hasretin, içimi yakar, beni yakar.
Sana ait olmayan bir şeyi var bende,
Sende atar ama bende yaşar.
Ve çaresizlik içindedir o özler, hasret çeker,
Aşk diyorlar işte onun adına.
Ahmet Bağçe
BENDE ÖYLE YAPIYORUM
Aldırış etmiyorum artık, içimden olmasa da yüzden gülüyorum. Ne biçim insan, adam çatlatıyor, o kim ki, demelerine aldırış etmiyorum. Ayak uydurmaya çalışıyorum, onlar gibi olmak için. Aslında dedikleri yanlış da değil, kendimi avuturken kandırıyorum, ama böyle olmalı diyorum kendimce. Çünkü uzun yaşayan birilerine sorsak, bey baba hanım abla güler yüzlüsün hep böylemisin, gülüşlerin içten mi? Desek. Alacağımız cevap içten güldüğümü mü, sanırsın güldürme beni diyeceklerdir. Kaç zamandır güldüğümüz mü var, var olsa da oda sayılı. Peki, ben size soruyorum her gün mutluluktan gülen insan var mı? Sanmam diyeceksiniz dudak bükeceksiniz. Evet, haklıda, insanlar ömrü boyunca kaç kez içten gülmüştür ki; Bir sebebi olmalı değil mi? İçten gülmek için. Hatırlıyorum da çocuktum, halamlar gelmişti, halamın oğluyla sohbet ediyorduk. Okuldaki bir anısını anlatıyordu katıla, katıla gülmüştüm, hem de ne gülmek göbeğim dans ediyordu adeta, ama kısa sürdü. Babam ulan ne gülüyorsun dedi bir tokat vurdu. Çünkü içten gülmüştüm, kaybetmiştim kendimi. lakin sonu pek iç açıcı olmadı. Sonra anlatmaya devam etti halaoğlu serüvenini güldük gülmesine de önceki gibi olmadı, bir yanı buruktu gülümsemelerim. Oradan bilirim hiç içten gülmekle yüzden gülmek bir olmadığını. Gerçekten İçten gülmek öyle ha ha ha deyince olmuyor. İçten bir gülüş ağızdan çok gözlerden belli oluyor. Gözlerin içi parlamalı, kenarları kısılmalı. Bağışıklık sistemini de güçlendirmeli. Savunma mekanizması gibi olmamalı. Çocukken çokça yapardık. Gece yatağa girip yalnızlıkla bas basa kalınca istemsizce dökülen gözyaşlarımız vardı ya! Övey anneyle beraber yaşayanlar iyi bilir. O gün içerisindeki yaşadıklarını döker ya gözyaşlarıyla, biri geldiğinde gözyaşlarını saklamak için gülümser, işte o savunma mekanizmasının ta! Kendisidir. O gülüş hemen istemsizce devreye girer. Bazen de yalnız kaldığında sorgularsın ya! Kendini bu yol hiç bitmeyecek mi? Ben nereye gidiyorum diye. Nefesin kesilip olmak istediğin yerde olamadığın için gökyüzüne haykırırsın ama çare yoktur, gözyaşlarını içine akıtırsın faydasızdır. İste o yüzden kapıdan dışarı çıkınca başkaları için gülersin. Kandırırsın kendini ama zihnini değil. Bilinçaltında bir dünya yasarsın zaten o noktadan sonra sen, sen olmaktan çıkıyorsun. Kalabalıklardan soyutlanıyorsun. Kendinle savaşıyorsun ama kazanamıyorsun. Yüzden gülen kaybedenlerdensin aslında. O gülen yüzlerin arkasında yıkılmış bir dünya, silinmiş umutlar, unutulmuş neşeler vardır. Sadece ve sadece gülmek zorundasındır. Eh onlardan biriyim bende. Farkım ne ki. Bende öyle yapıyorum. Dersin. Yerinde olmasa da dans edersin kendinle, şarkı söylersin, göstermelik kitap okursun. Adeta hapis olmuştur duyguların çevrenin psikolojik baskısına. Kurtulmak istersin de faydasız, çabalar boşunadır, yaşadığın sürece, ömür boyu sürecek bu baskılar. Ağlayarak geldiğimiz, gülmeden yaşadığımız gitmek istemediğimiz gerçek olan dünya bu işte...
Ahmet Bağçe
MEKTUBUM
Ve sen kaldın düşüncemde. Bir tek sen. Hayallerim silindi, gönlüm hüsrana uğradı, öldü umutlarım. Geri sarılmayan, küflenmiş saat zembereği gibiyim. Çalışmaz oldu akrep ile zembereğim, Sabahın erken vaktinde uyandırması için çalmasına ihtiyacım da yok, saatin ziline. Çünkü uykumla aram açık, uğrak vermiyor eskisi gibi. Zaten her sabah penceremin önünden geçişin, akşamleyin de dönüşün yetiyor düşüncelerimin prangasının çözülmesine. Bazen aynada gözlerime bakıyorum. Üzülüyorum mahzun, mahzun bakışlarına. Hele akıttığı gözyaşları, gözaltındaki çukurun kenarından yanaklarıma akışı, yüreğimi dağlıyor. Sayamaz oldum çizgilerini, ayrık otu gibi çoğaldıkça çoğalıyor. Ve sana okkamın içinde ki, mürekkebim tükenmeden yazmak istedim. Yazıp göndermek istedim. Duygularımı anlatmak anlatabilmek için. Çok zorladım kendimi! Eğer sende okumak için zorlarsan kendini, bana bir selam gönder bu bana yeter.
Ahmet Bağçe
KADININI NAZI
Ve kadın erkeği gördü, erkek güçlüydü, gücüne de erişmek mümkün değildi. Eğer birlikte yaşayacaksak, bir güç bulmam gerek dedi kadın ve çalışmalarına başladı. Başarılıda oldu, buldu sonunda. Ortaya koymak istediği şey ‘’naz,, dı düşüncesinin meyvesi olan naz. İşe başladı. Bulduğu bu güçlü silahını. Denemeliydi ortaya koymalıydı, denedi ve başardı. İşte o zamandan bu güne kadar, bu erkekler neler çekiyor bilirmisiniz kadınların bu güçlü silahları olan nazlarından.
Ahmet Bağçe.
Gözlerim resmindeki gözlerinde, isminse ezberimde, bir hediyem var sana, kabul edermisin kalbim var kutu içinde.
Ahmet Bağçe
Söyleme imkânsız dedi yüreğim. Bu nedenledir vazgeçtim aşkımı sana söylemekten ama seni sevmekten vazgeçemedim.
Ahmet Bağçe
KADIN
Yarısı annedir, diğer yarısı eş.
Çocuklarına bölünmüş,
Her bir parçası,
Anlamaz duygularını hiç kimse,
Çünkü anlatmaz duygularını.
O hep geceyi yaşar,
Görmez gün yüzü.
En uzak gezmesi ocak başı,
En yakın misafiri baş ağrısı
Ahmet Bağçe
Şaşkınlığımı hoş gör. Sen gözlerimin çiseleyen ilk yağmurusun.
Ahmet Bağçe
VUR SAZIN TELİNE
Bir yanım isyanda, bir yanım suskun.
Dört bir yanım sessizlik içinde.
Pişmanlık ve sitemim had safhada.
Azar, azar eriyorum yârin elinden.
Doldur kadehleri gardaş duble sek olsun,
Mezesi gamdan, özlemden zengin görünsün.
Sende vur sazın teline, ruhumuz damardan teselli bulsun,
Muhabbetimiz aşktan, âşıklardan olsun,
Ahmet Bağçe
Öyle güzelsin ki; Tütünü içinde kâğıt gibisin, Dumanını içime çekmek istiyorum da, yakmaya kıyamıyorum.
Ahmet Bağçe
Gözlerimi bakışından kaçırdığım, nefesini hissettiğim, sana âşık oldum ama duygusuzluğunla cezalandırdın beni.
Ahmet Bağçe
KIRILDIM UFALANDIM
Sana bakıyorum, engin mavilerine köpük kusan,
Gökyüzüyle buluşan noktalarına kadar deniz.
Ve sana sesleniyorum duyuyormusun beni,
Sende de var mı? Umutsuz olan o aşk denilen şey!
Dağların siper aldığı,
Ormanların selama durduğu güzellik,
Duygulandırır, kederlendirirsin her bakışımda beni.
Hepsi sana âşık umutsuzluğa kapılma benim gibi.
Bak! Dönüyor kıyısında tutunamayan dalgalar sana gerisin geri,
Bu sefer kadehimi kıyılara kaldırıyorum,
Her zaman ki gibi umutsuz ve yalnız benim gibi.
Ve ben köpük yutan kum misali onsuz içiyorum kadehlerimi.
Bilirmisin, oda uçsuz bucaksız yerde, engin derinliklerde senin gibi,
Ve ben dalgalar önünde kırılıp, ufalanmış kıyıya vuran kum gibi,
Dönmekte zorlanıyorum ve korkuyorum yutulup kaybolmaktan,
İşte bu yüzden yalnızlığıma ve onsuzluğuma içiyorum kadehlerimi.
Ahmet Bağçe
Dünya en tehlikeli tefecidir. Hayat verdim diye ömrü bitirip, posasını toprakta yok ediyor.
Ahmet Bağçe
Susuzluğumu giderir mi? Bir damacana su. Deryaları doldurur sana olan susuzluğum.
Ahmet Bağçe
Keşke soğan koklayıp öyle baksaydın pencereden, benim için gözyaşı döküyor diye bende gözyaşı dökseydim.
Ahmet Bağçe
Ve sonra dert yandım. Ben konuştum o dinledi. Dedim yar yolu gözlemek, aşk acısı çekmek, ne zormuş annem.
Ahmet Bağçe
Ey! Gönül yola gele, sahip çıka akıl gönül’e. zihin istidanı artırsında fikri besleye.
Ahmet Bağçe
ANLATTIM
Ey gönlüm!
Sanma ki; Ben seni hiçe saydım,
Aşkın için başımı taştan taşa vurdum,
Nice zahmetlere katlandım,
Çektiğin aşk acısını,
Yâre bir, bir anlattım.
Ahmet Bağçe
Dokunduğunda buz gibi mi geliyor parmaklarına gözyaşlarım. Aramızdaki mesafeyi daraltırsan ısınır gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
Büyümüş o ağaca çizdiğimiz kalp çizgilerimiz. Çizdiklerimiz sensiz, ben sensiz. Bu yüzdendir sessizliğimiz.
Ahmet Bağçe
TEK ŞEKERLİ OLSUN
Gözlerimi ovuşturarak yatağımdan doğruldum. Penceremin perdesinin bir kısmı açıktı. Gece bir ara perdeyi aralayıp dışarı bakmıştım, kapatmayı unutmuşum. Geç vakte kadar oturunca uyku bastırmıştı ve uyuklamıştım sanırım perde o yüzden açık kalmış, güneş de bu açık yerden içeriye sızıyordu. Uyanmama birazda perdenin açık yerinden sızan güneşin ışığı sebep oldu. Gerçi saatte 9,00 u az geçiyordu. İster istemez kalkmak zorunda kaldım. Her zaman ki gibi odamda bir sessizlik vardı. Bir müddet beş ila on dakika kadar oturdum yatağımın üzerinde. Yavaş, yavaş kalktım, önce bir bardak su içtim. Sonra yüzümü yıkamak için lavobaya gittim. Her zaman açık olan mutfak kapısı kapalıydı. Endişelendim kapıyı açtım. İlk gözüme çarpan yemek masası oldu. Mükellef bir kahvaltı hazırlanmış, hani derler ya! Bir kuş sütü eksik diye, öyleydi. Şaşkınlık içinde mutfağa girdim, fırının başında duran kahvaltıyı hazırlayan Ayşe’ydi. Şaşkınlık içinde Ayşe dedim, daha sözümü bitirmeden, kendime gelmeden Ayşe boynuma sarıldı. Bir hoş geldin yok mu? Dedi. Hele hoş geldin dedim. Ama seni bugün beklemiyordum dedim. Ne o geldiğime memnun olmadın mı? Yoksa birini bekliyordun dedi. Saçmalama dedim. Tabii ki geldiğine memnun oldum çok sevindim de erken geldin, bir sebebi olmalı, anlat ne oldu dedim. Önce kahvaltıyı yapalım sonra oturur çaylarımızı içerken anlatırım dedi.
Kahvaltıdan sonra arka balkona geçtik. Orası hem denizi görüyor, hem de, çeşitli çiçeklerle bezeli bahçeye bakıyordu. Güneş ön tarafta olunca gölgede kalan bahçenin çimleri koyu yeşile boyanmış gibiydi. Denizin yüzeyi durgundu ve kadınların başlarına örttüğü çemberin çevresine diktikleri pullar serpilmiş gibi güneş ışınlarından ötürü ışıl, ışıldı. Eee ne oldu da dönüşünü erkene aldın anlatırmısın, bir şeyler mi? Oldu dedim. Ayşe’nin gözleri doldu, birkaç saniye durakladı, denize doğru gözlerini dikti, yutkundu ve bana döndü. Seni özledim, özleyemezmiyim, onun için erken döndüm dedi. Bana pek inandırıcı gelmedi ama inanmış gibi yaptım, başını omzuma yasladım. Ortam sessizliğe büründü. Bir müddet bakışlarımız denizin ortalarında gezinmeye başlamıştı. Bir an ikimizde aynı anda sana kelimesini söyleyerek karşılıklı bakıştık. Gözlerimiz göz göze gelirken, dudaklarımız birbirine kilitlendi, ayrılmaz ikili gibi. Ellerimiz adeta sırtımıza masaj yapıyordu. Bir süre sonra sımsıkı sarıldık birbirimize, izine gelmiş asker gibi.
Ayşe derince bir iç çekerek hiç ayrılmayalım Murat dedi. Dedim tabii ki de hayırdır dedim. Dün bir rüya gördüm o rüyanın etkisinde kaldım dönüşümü bu yüzden öne aldım dedi. Anlattığı rüya hakikaten enteresandı. Aramıza çelik dikenler çekilmiş, bellerimiz de ip bağlanmış, arkamızdan da kendilerine doğru çekmeye çalışıyorlarmış ve tellere elektrik akımı verilerek tutunmamızı bile engellemeye çalışıyorlarmış. Yüzlerini görmediği, tanımadığı kişiler işkence yapacaklarını da anlatıyorlarmış.
Ağlıyordu anlatırken. Sel pak mendille gözlerini sildim. Başını bağrıma bastım. Dedim sen benden ayrılmak istemedikçe bizi kimsenin ayırmaya gücü yetmez. Endişe etme dedim. O bir rüyaydı, hayırlara gelsin, hele yuvana hoş geldin, bir çay daha alalım mı? Dedim. İyi olur benim kisi tek şekerli olsun.
Ahmet Bağçe
Sakın gülme. Ben âşıksam sende aşkımın besinisin. Başına gelirse sana yem olmaya hazırım.
Ahmet Bağçe
Sen, zerre kadar gözümde değilsin, gönlümün ucunda, kalbimin içindesin.
Ahmet Bağçe
SAHİP ÇIKAMADIK ATAM
Şimdi ağlıyorum,
Derdime değil,
Şehidime! Ağlıyorum ATAM!
Senin sözlerini dinlemediğimiz için,
İçine düşürüldüğümüz duruma,
Vatanım için ağlıyorum,
Niçin ve kim uğruna,
Her gün üçer, beşer,
Öldüğümüze ağlıyorum Atam,
Demiştin, uyarmıştın ya!
Türk çocuğu, Arap çölleri için kanını dökmeyecek diye,
Bu altın sözlerini anlamayıp,
Yok, edilişimize ağlıyorum.
Ahmet Bağçe
Bir maziye döndüğümde, Birde seni düşündüğümde, sarhoş gibi başım dönüyor. Gizliyorum cümleden gözyaşlarımı,
Ahmet Bağçe
HANİ RÜYANDIM
Biraz gözyaşı, elinde buruşmuş ıslak mendil,
Siyahlıktan eser kalmamış ağarmış saçlar,
Bir zamanlar rüyamsın dediğin,
Aşkına yenik düşmüş bir adamım ben.
Sevgilim diyebilirmisin şimdi,
Giderken öpücükler üflediğin,
Paçavraya dönmüş sarhoşa.
Ahmet Bağçe
BEKLEDİM
Hani giderken üzülme gelirim demiştin ya!
Umutlanmıştım,
Ömrün dört mevsimi beklediği gibi bekledim.
Tozlu yollara bakındım,
Denizin mavisinde aradım,
Bir, bir ağaçlara sordum ormanda.
Gece yıldızlar arasında da yoktun.
Akan ırmaklar gibi dönmüyordun gerisin geri.
Çok mu? Uzaklardaydın,
Vapur mu çalışmıyordu, denizinde,
İzin mi. vermiyordu uçağa sisler,
Buz mu tutmuştu yollar.
Attın mı yoksa kalbinden,
Canım dediğin ben halen sendeyim.
Yolunu gözlerken ömrüm tükendi.
Ahmet Bağçe
Sonra ağlamaya başlayınca kıskandı gören bulutlar gözlerimi, başladılar birlikte ağlamaya. Onlar ağladı ben ıslandım.
Ahmet Bağçe
Neden diyebilirim. Çünkü ben karanlık izlemesini yıldızlardan öğrendim. Ay gibi parlak yüzün kamaştırıyor gözlerimi.
Ahmet Bağçe
Ve ben hiç düşünmedim, direk duaya geçtim, baktım sol yanımdasın. Dedim neden gönlüme de yar olmasın.
Ahmet Bağçe
Hiç dokunmasam da, sarılmasam da, sevemezmiyim seni. Sana olan sevgim, heyecanım, aşkım, tenine değil, sana hissettiklerim.
Ahmet Bağçe
Evet, biliyorum da sende beni anla. Gözlerimin bakışına engel olamıyorum. Engelleme senin uzmanlık alanın, sen engelle.
Ahmet Bağçe
KIŞ GECESİ
Yıldızsız bir kış gecesi,
Ayrılığının verdiği ıstırapla,
Acıyan yürek ve buğulu gözlerle
Dolunaya bakıp o’nun parlaklığını gördüğünde,
Anlarsın gecenin ne kadar karanlık olduğunu.
İçime düşürdüğün karanlıkla olan benzerliğini.
Ahmet Bağçe
ARADAKİ SEN
Gönül ile yürek bir birini tamamlayan,
Değirmen taşı gibidir.
Gönül seni düşünüp,
Yürek senin için çırpınmazsa kendisini yer bitirir.
Arada aşkın var ki,
İkisi birlikte etrafında dönüp sevgini üretir.
Ahmet Bağçe
Bana mevsimler gibi gel, sana ömrümü verir, gönlümün, yüreğimle buluştuğu yerde bekleyim.
Ahmet Bağçe
İNCİNİRİM
Tamam, aldırma benim suskunluğuma,
İlgini çekmek istedim uzaktan uzağa.
Bana, senin sevgim yakıştığı kadar,
Bilmem benim aşkım yakışır mı sana.
Bakışların gözlerime aşk köprüsü gibi,
Uzatsam ellerimi tutarmısın ellerimi,
Affet endişemi sevdalıyım sana deliler gibi,
Sakın salaklık deme incinir yüreğim.
Ahmet Bağçe
Ağlama, ben senin yerine de ağlarım, bakma öyle buğulu gözlerinle. Daya başını göğsüme dinle acı çeken kalbimin sesini.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİN GÖZÜ
Ben, benim için atan yüreğe duygusuz kalamam.
Onu bir başına bırakmaya razı olamam.
Ve derim ki;
Özlemin gözü olsaydı, seni görür seslenirdi.
Yüreğim dillenir sana ses olurdu.
Gözlerim gibi ben susardım, o konuşurdu.
Ahmet Bağçe
DİREK VE BEN
İşte anlattığım gibi, sende sokaktasın. Sokaktaki olanlar, anlar sokaktakilerin halini. Aslında sen benden farklısın. Senin ışığın var, ışık altındasın. Oysaki ben karanlıktayım. Ayrıca senin bir yerin var. Benim yerim yurdum da belli değil. Üstelik ben yalnızım ama yüreğim yalnız değil. Onun bir sevdiği, bir düşündüğü var. Şu an yüreğimde benim gibi sokakta ama sevdiği sokakta değil benim içimde. Yani bir yeri var senin gibi. Ben nefes aldıkça ona nefes veriyorum ve verdiğim her nefeste onun acılarını alıyorum, sevincimi paylaşıyorum. Söyledim mi? bilmem. Ben onu görüyorum, ama o her bir şeyi gördüğü halde bir beni görmüyor. Of be, bende dibine çökmüş sana neler anlatıyorum. Neden anlatıyorum ki bunları. Sen ne anlarsın ki benim halimden. Aşk nedir! Bilirmisin, âşık oldun mu? Sen hiç. Bildim bileli buradasın, dikili duran bir direksin. Gene de iyi geldin bana, ne sorar nede sual eder sadece dinlersin. Biliyormusun, ben en çok ona ağladım. Onsuz yaşadı benimle kalbim. Onu kazanmak için nice mücadelelere girdim. Kalbimle ittifak kurdum savaştım ama başaramadım sineme çekildim sonunda. Sevdasının acısına, yaşadığım aşklara yenildim. Oysaki söylemiştim açıkça, sonu ayrılıksa bana bulaşma demiştim. Ve şimdi ben burada o ise orada. Ayrılığının yarası kanıyor hala, kabuk bağlayacak belki zamanla. Ya! Kalbim. Zavallı kalbim izlerini gördükçe onu yaşayacak yeniden. Uff vakit geç oldu. Senin de sönme vaktin geldi, gerisini bir başka zaman anlatırım, hadi kal sağlıcakla.
Ahmet Bağçe
BİR GÜN DEĞİL
Seni bir gün değil, yarında hazır sevmeye kalbim,
Ben seni her koşulda düşünmekteyim.
Sen yeter ki, sol yanıma daya kalbini,
Yüreklerimiz özlemimizi dinlesin yeter.
Ben buna aşk diyorum sence nedir bilmem,
Tek kelimeyle seni çok seviyorum bir tanem.
Ahmet Bağçe
TOZLU YOL
Tükenmez sandığım yollar bitti,
Geride kalan tozların üzerinde ayak izleri.
O izlerde bir ben varım, birde anılarımız.
İçimde çığ gibi büyüttüğüm sen,
Küçük bir sesle yerinden kayarken büyük hasarlar bıraktı.
Şimdi biliyorum çok özledin.
Duvarda ki resminin bana baktığı gibi,
İnanıyorum yüreğinde yüreğime bakıyor.
Ve sen şimdi beni bıraktığın tozlu yolda beklemektesin.
Ahmet Bağçe
BU SABAH
Bugün sabah, sabah gene kapının tokmağı üç kere vurdu,
Kapı üç kere vurunca gelen sütçü sandım değilmiş,
Sendin karşımda duran.
Sesin titrek, dağınıktı saçların.
Uykudan yeni uyanmış gibiydin.
Hani dağ eteğinde toplanan sislerden ağaçlar görünmez ya!
Onun gibi puslandı aniden gözlerim.
Sanki üzerime dört mevsim çökmüştü.
Bacaklarım soğukta kalmıştı da titriyor,
Saçlarım diken, diken olmuş, rüzgâr dağıtmış gibi,
Sırtımdan ter akıyordu sanki yaz günündeyim,
Ruhum ilkbaharı yaşıyordu sevincinden.
İşte öyle oldu bir anda dört mevsimdi sabahım.
Ahmet Bağçe
NEDEN
Gözlerim neden acıyor,
Neden uykularım kaçık,
Neden bom boş kollarım,
Buz gibi dudaklarım,
Neden ağlamıyor gözlerim,
Yağmuru bekliyor.
Ayrılığını istemediğim halde,
Gitmene izin verdiğim için mi?
Ahmet Bağçe
İÇİMDEKİ ÇIĞLIK
Yalnızlığımda yıldızlar kadar çoksun,
Sahipsiz ve yorgun gönlümde.
Geceleyin denizin görünmeyen maviliğinin sessizliği gibi.
Sessiz çığlık atar içim,
Konuşan dalgaları andıran anlaşılmaz duygular içinde.
Ahmet Bağçe
Sahi söylermisin kim bu sessizce içimde doğan ve beni bir ters, bir düz bizleyen.
Ahmet Bağçe
ÖYLE HİSSEDEYİM
Öyle bir iç ki kadehlerinde beni,
Her yudumunda önce beni,
Sonra birde beni,
Daha sonra tamamen beni yudumla.
Her yudumunda ilk defa içiliyormuş gibi,
Sonra yutuluyormuş gibi hissedeyim kendimi.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİĞİM
Ve ben içimde gizlediğim gülüşlerim de,
Umudum yüreğinde, aşkı bende olan,
Dinlediğim şarkılarda aradığım seni.
Işıklı gecelerimde,
Hangi odanın penceresinden dışarıya baksam,
O sensiz geceler karanlık bakıyor bana.
Ahmet Bağçe
DAYANAĞIMDIN
Bile, bile acı çektiğimi gördüğün halde,
Senin için alevler içinde yandığımı,
Umutlarla duyduğum hislerle,
Ördüğüm aşk duvarının yıkılışını izlemen,
Çürümeye mahkûm olan yaprağa döndürdü beni.
Parlayan yıldızım diyordum,
Yüreğimi ısıtan güneşim,
Arkamdaki dayanağım diyordum.
Sessize bürünüp canımı yakan ateşim oldun.
Ahmet Bağçe
Kırılan kalbimin tamirine usta çağırma, o bilmez kırılan yerini.
Ahmet Bağçe
Her şeye boyun eğen karşı tarafı mutlu eder. Kendisini değil.
Ahmet Bağe
Gülümsemesine sevdamdandır bakan gözlerimin kapanması. Onun mutluğuna eşlik eder, gözlerimden akan gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
İzin verildiği kadar sevebilirsin, gerisi senin sevgin. Unutma hafif olan, kaldırdığın yüktür, kaldıramadığını sınama.
Ahmet Bağçe
Ben hep yüzüm gülsün istedim ama yüzüm gülmedi. Kapalı kapıydım, zorlanmadan açıldım çükü sahipsizdim.
Ahmet Bağçe
AF EYLE
Göz hapsine giren benim,
Yüreğimin sucu ne,
Sevdan için iki çift söz söylemiş,
Müebbet istemişsin dilime,
Gözlerim aşk ağlar,
Çin işkencesi niye,
Yanık yüreğim, sevdana esir düşmüş af eyle.
Ahmet Bağçe
İZİN VERMEZDİN
Ve sonra
Kalbini tutabilseydim ellerimle,
Hissedebilseydin aşkımı,
Bakardın belki gözlerime,
İçini çekerdin ağlardın belki sevgimin gücüne.
Belki seslenirdin bulutlara,
Üzerinde dolaşmasını isterdin,
Belki de ne bileyim yağsın isterdin üzerine,
İzin vermezdin bendeki ateşle kalbinin yanmasına,
Yanıp kül olmasına.
Ahmet Bağçe
TUZLUMU
Denizi ilk gördüğümde kaç yaşındaydım bilmiyorum, ama küçüktüm. Babamın arkadaşının düğününe gidiyorduk. Bir yere geldik otobüs mola verdi. Oda ne! Dedim. Kocaman bir kazan ve içi su dolu. Şaşırmıştım. Hani radyodan gelen sesin sahibini arkasından aradığımız gibi, bir tuhaf olmuştum. Büyükçe bir kazana benzettim ve yanaştım kıyısına. Dokundurdum korkarak parmaklarımı. Kaynar değildi, Soğuktu ve berraktı, aynen mahallemizden akan ırmak gibi. İçmek istedim ve daldırdım avucumu, avuçladığım sudan bir yudum içtim tuzluydu. Tuz atmışlardı sanki kazanın içine. Üstelik karıştırmışlardı, ben öyle düşündüm çocukluk aklımla. Babama geldim dedim, susadım şu koca kazandan su içmek istedim, tuz atmışlar içemedim. Babamın gözleri doldu, başımı okşadı. Oradaki birkaç dükkândan birinin önünde koça bir su küpü vardı, oraya götürdü. Bakır kulplu maşrapayı daldırdı küpe doldurdu ve bana verdi. İç bakalım tuzlu mu?
Ahmet Bağçe
Sen hiç denizin sulandığını gördün mü? Gözlüklerini çıkar bir bak. Mavi gözlerini görünce bembeyaz köpük saçıyor.
Ahmet Bağçe
ÇARE BUL
Şu kalbime bir şeyler desen,
O seni görünce döşüme çarpıyor.
Ve ben ona engel olamıyorum.
Acısını duymamak için uykuya dalıyorum,
Uyanışımda ateşinden yanıyorum.
Sonra sen gidince sessizleşiyor,
Bu defa aranıyorum onu sende buluyorum.
Bir çare bul,
Ya! Yanında kal, yâda yanında ol.
Ahmet Bğçe
ÇOK ZOR
Bazen ne zordur hislerin açıklanması,
Bu aşk ise dalına bakan,
Uçuşa hazırlanan kuş gibi.
İşte böyle bir şeydir aşk,
Umutla gelince kapına,
Gönlünde demlenir,
Duygularında şekerlenir,
Dudaklarına dökülür izahı,
Ahmet Bağçe
AŞK VE SESSİZLİK
Senin en güzel yanın nedir biliyormusun,
Sana âşık olduğum her yerin.
Çünkü bir harikaydı senin kalbime gelişin,
Ve aşkla damarlarımda gezişin,
Sessiz gecelerime seslenişin,
Yüreğimin kuytularında dolaşıp,
Ruhuma inişin,
İşte budur senin en güzel yanın.
Ahmet Bağçe
KISKANDILAR MI?
Bu gece gökyüzündeki yıldızlar nerede,
Kıskandılar mı? Yoksa birlikteliğimizi.
Gözyaşlarımla adına şiirler yazdığı mı?
Rüyalarıma geldiğini.
Ahmet Bağçe
ÖYLE KAL
Sonbahar her seferinde aratır,
Bana inat renkler arsında seni,
Sen benim doğrumsun inan,
Çünkü seninle her mevsim bahardır bana.
Öyle kal, başını alıp gitme tut ellerimi,
Sakın yanlış eli tutma,
Sonra her mevsim kış olur bana.
Ahmet Bağçe
SESSİZLİĞİM
Sessizliğim çığlık atar geceleri,
Issız odalardan duyulur sesi,
Kalbi olmayan taşı yosun sarmışta,
Bir saran olmadı kimsesizliğimi.
Ahmet Bağçe
Bak ben çırpınan kalp sesini duyuyorum ta buralardan. Ya! Sen duyuyomusun yüreğimin haykırışını.
Ahmet Bağçe
NAZ ETME
Ben üç adım geldim,
Hadi naz etme bir adımda sen yaklaş bana,
Sımsıkı sarılalım,
Hiç ayrılmamacasına.
Üzüm gibi kararmayalım bakışlarımızla,
Şarap gibi bir arada olalım bir şişede,
Yıkanmasın öylece kalsın,
Bardaklarda ki, dudak izlerimiz.
Ahmet Bağçe
GÜCÜM YETMİYOR
Seni bulmak önemli değilmiş be gülüm,
Ben bunu anladım.
Önemli olan gönlünü kazanmakmış.
Niye üzülüyorum bilirmisin.
Gönüllere sığmayan gül olmana rağmen,
Gönül bağıma sığdırdım ya! Seni,
Senin gibi nadide gül’ü dermeye gücüm yok.
Ahmet Bağçe
SENDEN SONRA
Senden sonra hiç tekneye binmedim.
Ayaklarımı da denize sokmadım.
Kayalıkları uzaktan seyrediyorum.
Alışmadığım bir ortamdayım sanki.
Bulutların geçişini izliyorum penceremden.
Ha birde başım ağrıyor.
Cama dayadım anlımı,
Belki iyi gelir başımın ağrısına.
Yağmur geliyor gibi,
Damlaları tıklatıyor penceremin camlarını.
Ahmet Bağçe
TOPRAK VAR
Sonra mezarıma gelip ağlama,
Gözyaşların bana ulaşmaz,
Çünkü aramızda toprak olacak.
Yanındayken iki kişilik odamda yalnızken,
O zaman ki odam tek kişilik toprak.
Ahmet Bağçe
DESTE YAPTIM
Hayallerimde ki, papatyam,
Baharı özler gibi özledim seni.
Tutam, tutam deste yaptım,
Kış gecelerinde özlemini.
Ahmet Bağçe
Aşkta da uygulayacağın şey sabır. Aşk yüreğe indiyse, sabrın boşa çıkmaz, biteceğini düşünme gelir seni bulur.
Ahmet Bağçe
Şiir değil sözlerim. Sevgim gerçek. Şu benim acıyan kalbim senin aşkınla öyle büyüdü ki; sığmaz başka bir kalbe.
Ahmet Bağçe
Duygularım geri dönüşü olmayan akarsu gibi dönmüyor geri. Geçmişte sen beni unuttun, şimdi ben seni.
Ahmet Bağçe
Sana olan sevgimin temelini deniz manzaralı kayalıklar üzerine attım, ama aşkımın üzerini yosun kaplamış.
Ahmet Bağçe
PERDE ARKASI
Bir benzeri mi var baharın,
Bir başka bahardan başka.
Soğuk ile sıcak arasında,
Perde arkasındaki yar gibi.
Ahmet Bağçe
SEVGİMİ DÖKTÜM
Hadi gel yağmur gibi içime, içime yağ,
Baharı yeşile boyayan yağmur gibi,
Ben sana kavuşmak için sevgimi döktüm,
Sonraki bahara ulaşmak için yaprak döken ağaç gibi.
Ahmet Bağçe
Ok kalbe geldi ama yarası başka yerde, yarayı kalbim aldı ama acıyan yerim çiğerde.
Ahmet Bağçe
SEN OLUNCA
Hayat boş bir barak gibidir,
İçi su dolunca güzel.
Aşk gül bahçesi gibidir,
Bahçe, gül yerine sen açınca güzel.
Yollar tozlarla doludur,
Yan yana yürürken ve elini tutarken,
Tozpembe olur tozlu yollar.
Senin için ağlarken sessizce,
Sızlar yürek en içteninden.
Sen gülünce nutku tutulur
Sarılınca diz bağları çözülür.
Bir başka güzel olur seninle hayat,
Ve bir başka olur seninle olan her şey
Ahmet Bağçe
Geçen gün seni çöpçülere sordum aşkım, onlar da nereye süpürdüklerini bilmiyorlar.
Ahmet Bağçe
Ben olmasaydım, bir şeyler öğretme mecburiyetin olmazdı. O ve onlar olmasaydı, hayatının da bir anlamı olmazdı.
Ahmet Bağçe
Hayatımın her yerinde sen varsın da, senin olduğun yerde ben hiç olamadım.
Ahmet Bağçe
Hüzünlü bir aşk hikâyesinden arta kalan tek şey bende kalan gözyaşı. Seni silemediğimden gözyaşımı silmekteyim.
Ahmet Bağçe
Geçmişten çok geleceği düşünmeliyiz, çünkü yaşayarak geldiğimiz yerde değil, yarın dediğimiz yerde yaşayacağız.
Ahmet Bağçe
GEL
Öyle bir anda gel ki;
Kapımı değil kalbimi açayım sana,
Yalnız gelme gülüşünde ziyaretime gelsin ki,
En güzel yerde, yüreğimde misafir edeyim seni.
Ahmet Bağçe
Acı iştahımı kabartır, severek yerim ama sen hariç. Senin acın aklımı alıyor.
Ahmet Bağçe
SENDEMİ YALNIZSIN
Sende benim gibi yalnız ay gibisin,
Bugünü düşünüyorum da aynı dünkü gibi.
Davetsiz olunca da sana gelemiyorum,
Fakat sen çok sık geliyorsun aklıma.
Bazen duygularımdan saklanıyorum,
Çünkü mekânı yok o da karmakarışık.
Benimde kalbim sende, sen aklımdasın,
Gönlümse sanki kayakta, sana kaymakta,
Ahmet Bağçe
BULUTLAR SOĞUK
Acaba gökyüzü neden ağlıyor,
Bulutlar bir telaşlı taşınıyor bana doğru,
Soğuk yörelere taşındığı gibi.
Yoksa bana yağdığı gibi, sanada mı? Yağıyor.
Yıldızsız gökyüzü gibiyim,
İçim buz gibi, sanki kış günündeyim.
Ahmet Bağçe
O GÜN
Ve sen o gün,
İçimi kıpırtılara bürüdüğün,
Simsiyah saçlarıma ak düşürdüğün gündü.
O gün yaşadığım şehri bir baştan bir başa dolaşıp,
Aklımı sana gönderip,
Gecenin bir yarısında tek başına dolaştığım gündü.
Ve o gün kalbine esir olmuş yüreğime kadeh kaldırıp,
Kadehlerimde ki şarabın renginde aradığımsın.
Ahmet Bağçe
SESSİZLİĞİMDEKİ SEN
Her gün sabah yeniden doğar tan yerinden,
Mahzun bakışlar içinde,
Seni ararken gün içinde gözlerim.
Bir gün daha yaşlanır sensizliğim.
Gün bitmek üzeredir, batımı benliğini gösterir,
Sonra sensizlik, sessizliğe bürünür,
Alevlenir bu defa garip gönlüm,
Ve tekrar dönerim hayaline daldığım pencereme.
Ahmet Bağçe
Sevgin benim umudum olmuştu, yanıldım mı? Sakın yanıldın deme, gönlüm incinir. Bana özel olan, seni sevdi yüreğim
Ahmet Bağçe
ÖLDÜ DEDİM
O nasıl? Dedi,
Dedim kim!
O işte, o canım dedi.
Sorduğu sendin, gözlerim dolmuştu.
Yutkunarak, o öldü dedim.
İçim, onu içine gömdü,
Yüreğim örttü üstünü.
Sonra ardından ağladım çaresizce dedim,
Ağladığım kadar.
Ahmet Bağçe
TUTSAĞIM BEN
Göz göze gelemeden, sana dokunamadan sensiz geçer zamanım,
Yalnızım mutlu veya mutsuzluğum da her daim sessiz ağlarım,
Bitkinlik, halsizlik sarınca zihnimin çalışmasına ara veririm de,
Senin yerine sevgin, hasretin kaynak yapar düşüncelerime.
Bilesin ki, ne zamandır yollara âşık sokak lambası gibiyim.
Bazen parlayan, bazen yanan, direğine bağlı tutsağım ben.
Ahmet Bağçe
SESSİZ GECEDE
Boynum kırıldı yolunu gözlemekten,
Ayaklarım uyuştu soğuk ve sessiz gecede seni beklemekten.
Gelişinle bayram sevincine dalacak belki gönlüm,
Dokunacak ellerine, sarılacak belki,
Belki öpecek seni en içteninden.
Ahmet Bağçe
Beklenen yarınların gecikmesine bir diyeceğim yok, umutlarımı yok etmesin yeter.
Ahmet Bağçe
KALBE BENZER
Fark ettiniz mi? Aşk üzerine dizayn edilmemiş mi? Dünya,
Bak istersen güneşe, yıldızlara, aya ve dünyaya.
Kutuplarından az bir bastırınca andırmaz mı?
Kalp şeklinde ki, yaprakların kurusuna yaşına.
Ahmet Bağçe
Sen gönlüme açan gül, biz ikimiz dal ile kök iken ayırdı aramıza giren. şimdi yazıma cümle olurken ben ateş ile kül.
Ahmet Bağçe
EE NE YAPSIN KILIKSIZ
Sonra evlenmiş genç, daha evliliği çiçeği burnundaymış. Öylesine sevinçliymiş ki, bir evi, bir eşi varmış artık. Baba olacakmış doğacak çocuğuna, çocuklarına.
Babalık sevincinden ötürüde bıyıklarını sıvazlarken tebessüm etmekten alamıyormuş kendini. Çünkü baba olacağım diye kıpır, kıpırmış içi. Genç adamın sevmediği vakitler de varmış tabi. Her akşamın yemek saati, birde gece yatma vakti. Hani çiçeği burnunda evliymiş, evli olmasına da, dırdırı da başlamış, dırdırlı bir evlilik yaşıyormuş o pek sevmediği zaman aralıklarında. Anasıyla yalnız kaldığında anası eşini çekiştiriyormuş, şikâyet ediyormuş, eşiyle yalnız kaldığında eşi anasından şikâyetçiymiş. İkisinin arasında iki sevdiği kişinin arasında biçare kalmış garibim. Anasına yumuşak bir tavırla, hatırını kırmadan hanımından ötürü art niyetli olmadığını söylüyormuş, fakat bu tavrından, bu sözünden memnun olmayan anası avradı kılıklı diyormuş. Keza anasının iyi biri olduğunu dediğinde bu defa avradı anası kılıklı diyormuş, yüzünü çeviriyormuş. Bizim çiçeği burnunda evli genç anasıyla avradı arasında kılıksız kalmış. Aradan yıllar yılı geçmiş, bir değişiklik olmamış, aynı hamam, aynı tas olmuş hayatı. Eee ne yapsın kılıksız.
Ahmet Bağçe
Belki karşılıksız, dilediğim gibi değil, ama sahte de değil. Yüreğimde demledim yudum, yudum içtim sevgini,
Ahmet Bağçe
Hani olur ya!
Kaybederiz izimizi,
Olurda ölürüm belki;
Aklına gelmemde unutursun beni,
Lakin seni çok sevdiğimi sakın unutma.
Ahmet Bağçe
BAKIŞLARIN
Bakışların mı? Anlamlı,
Yoksa anlamlı bakan yeşil gözlerin mi?
Bir bak bakışını yansıtan gözlerimin içine.
Saçların dağınık, alev dağıtıyor gülüşün,
Mavinin gönlü düşer yeşil bakan gözlerine.
Belki anlarsın gözlerimin ta içine bak.
Güneşte kapanan gözler gibi,
Yumuluyor gözlerim seni görünce.
Çünkü alışık değil gözlerim,
Böylesi gizemli bakan yeşilliği görmeye,
Nazar eder korkusu içinde kaçıyor,
Gözlerinin içine düşen gözlerim
Ahmet Bağçe
SEN OLUNCA
Konu ne zaman sen olunca,
Hızını sayamıyorum kalbimin.
Şiirlerime dizilirken kelimeler,
On sekizine pike yapar yaşım,
O vakit ihtiyaç duyarım yüreğine.
Ahmet Bağçe
DAĞILMIŞ YÜREK
Ve sonra ağlar gözler,
Göklerin neyi var neyi yok yere indirdiği gibi,
Bir ucu su, diğer ucu buzlanmış kar,
Etrafa dağılır deneler gibi,
Sonra toplanmak ister dağınık yürek,
Güneşe meydan okuyan buhar gibi
Ahmet Bağçe
Dünyada iki kişi tanıyorum ben, biri sevilip beni sevemeyen sen, diğeri de seni sevip de sevdiğini söyleyemeyen ben.
Ahmet Bağçe
Hayallerimin gerçekleşmesini öyle çok istiyorum ki, anılarım gölge yapmasın.
Ahmet Bağçe
Bana beni gerçekten sevmediğini, gözlerime bakarak söyle ki, gözlerine sorayım. Sonra fikrimi sana söylerim.
Ahmet Bğçe
SENİ KONUŞSAM
Ne kadar mevsim varsa ayırımı yok bende,
Seninle esen bir rüzgâr var benim içimde.
Her mevsimin rüzgârı seninle birlikte eserken,
Soğuk esende seninle beraber üşümek,
Sıcak esende seninle beraber ısınmak istiyorum.
Baharında sana dokunsam çiçek niyetine,
Yazında gölge olsam güneşin sıcağına,
Ve sonbaharında bir, bir toplasam yüreğindeki aşk meyvelerini,
Kışın seni konuşsam penceremde, karla birlikte masal yerine.
Ahmet Bağçe
İÇİMDESİN
Sen içimde dokunan çilemsin.
Hislerim sana olan sevgimin desenini çiziyor,
Kalbim aşkla sevgini dokuyor,
Gönlüm aşkını katladıkça katlıyor.
Ve sonra bir şarkı gibi dolanıyorsun dilimde,
Sen bendesin çünkü sen varsın içimde.
Kendini bir başka yerde arama,
Melodimsin sen aşkımın içindesin.
Ahmet Bağçe
SİZDE SUSUN
Ben en çok sevdiklerimi kırmaktan korkuyorum.
Onlarla karşılıklı ters bakışmaktan, didişmekten, korkuyorum.
Kendimi anlatamamaktan yanlış anlaşılmaktan korkuyorum.
Bir zamanlar anlatmak istediğim şeyi anlatmak için,
Ne kadar çabalasam dahi, o şeyi anlatamadığımdan aldığım yaralar vardı.
Şimdi öylesi yaraları almaktan korkuyorum.
Susuyorum artık, şimdi de susmaktan korkuyorum.
Kızgın ateşin, üzerine dökülen suyla o ateşin ani soğuyup karardığı gibi,
Aniden soğuyup ruhen kararmaktan korkuyorum.
İçimde ve çevremde çıkaracağı hasardan, korkuyorum.
Sevdiklerimizin içimizde oluşturduğu vazgeçilmez bir sıcaklık var ya!
O sıcaklık zamanla oluşan, çoğalan, genişleyen ateş benzeridir,
İşte ben severken oluşan ateşe ayırdığım zamanın yok olmasından korkuyorum.
Onun için susuyorum.
Yapabilirseniz, sevdikleriniz karşısında uykuda gibi olun sizde susun.
Ahmet Bağçe
Sevenlerin arasına gölge girer bazen, biraz üşütür ama aldırış etmez yürekler, serinledik der bakar gözler birbirine.
Ahmet Bağçe
HAYALİM
Yılardır beklediğim,
Yaşamımda hayalim,
Uykularımda rüyamsın sen.
Ayrı kalabilir mi?
Seven iki yürek birbirinden,
Gökten inen kar, ayrı olabilir mi?
Yerde bir araya gelebilmek için,
Ayrı, ayrı yere düşerken.
Ahmet Bağçe
BEN AKIYORUM
Tükendi mi? akmıyor gözlerinden yaşlar,
Pınarından ben aktığımdan beri.
Gözlerimden kan damlar,
Seli kuruduğundan beri.
Ahmet Bağçe
BEN YAĞDIM
İçini mi? Kürüyordun,
Kaşların çatık, sırılsıklam saçların.
Yüreğine ağırlık mı? Yaptım,
Oraya ben yağmıştım.
Bir defa doğsaydın güneş gibi üstüme,
Erir akardım pınarından.
Ahmet Bağçe
Ebediyete yolculuk insan dünyaya geldiği zaman başlamıştır.
Ahmet Bağçe
Ancak varlığı yok eden zamanı, ölüm durdurur,
Ahmet Bağçe
UMURUNDA DEĞİLİM
İşte öyle hayat.
Kızıyorum öfkem yetmiyor,
Dövmek istiyorum gücüm yetmiyor,
Feryat etmek istiyorum sesim çıkmıyor,
Nutkum tutuk ağlayamıyorum.
Ve ben sana bakıyorum umurunda değilim.
Peki, söylermisin ne yapmalıyım.
Ahmet Bağçe
SARHOŞUM
Ah be sevdiğim,
Gönül bahçesi dikenli çitim.
Yüreğime saplandın ya,
Acından yanar aklım,
Gülüşüne hasta,
Bakışına sarhoşum sevdiğim.
Ahmet Bağçe
Sen aklıma gelince yağmur hız veriyor yağışına ve ıslanıyorum ben ter içinde.
Ahmet Bağçe
DOĞAMSIN
Üşüyorum Temmuzsun boğucu sıcağında,
Hastamısın diyorlar cevaplayamıyorum.
Çünkü sen varsın kalbimde,
Lapa, lapa kar gibi yağıyorsun içime,
Dondurup üşütüyorsun yüreğimi.
Ve sen esiyorsun, buz gibi bakışlarınla.
Gitmek istiyorum ta sıcak kalplere,
Sevgin getiriyor beni deniz gibi buralara.
Dönüyorum tekrarından vazgeçilmez doğama,
Doğasına yağan kar dinlenirmiş ya! Yağ dilediğin kadar,
Lakin yakma yüzümü buz gibi bakışlarınla.
Ve sonra yalnızlığına bürünüyor üşüyorum yanında
.
Ahmet Bağçe
DOST BAŞA BAKAR
Hatırlıyor musun? Sahil kâffede İlk karşılaşmamızı. Yani ilk birbirimizi gördüğümüz günü. Hani o gün, kendinden emin tavırlarla arkadaşlarınla kahkahalar atıyordun. Üzerinde krem renkli bir buluz, siyah İspanyol paça pantolon ve boğazında mor renkte fular bağlıydı. Saçların eski film aktrislerinden Belgin Doruk’un saçlarını andırıyordu. Ben tam karşında oturuyordum, sakın yanlış anlama seni yâda masadaki diğer arkadaşlarını izliyor değildim. Tesadüfen oradaydım. Hatta ben orada otururken siz sonradan gelmiştiniz. Konuşmalarınızı merak etmişte değildim. Hatırlıyormusun, elinde oynamakta olduğun küçük metal çubuk vardı yere düşürdün. Eğilip aldın ve kalkarken göz göze gelmiştik. Bu seninle ikinci karşılaşmamız oldu. O gün merhabalaşmamız bile olmamıştı ama bugün ne tesadüf konuşuyoruz. Sanırım bunu küçük köpeğinize borçluyuz. Sahi adı ne bu küçük şeyin, bir adı var değil mi? Adı her ne ise ben fino desem bir mahsuru var mı?
Kabalık mı ediyordum bilmiyorum. Hem konuşmaya çalışıyordum, hem de sorular sorarak boğuyordum kızcağızı. Adını da bilmediğim kız hakkımda ne düşünüyordur şimdi. Ne yapayım nasıl da heyecandan titrediğimi ve aşkla gözlerinin içine, içine baktığımı ben biliyorum. Onun da farkında tabi. Tavrı tedirgin gibi de değildi. Tedirgin olmadığını gördüğümden de cesaret buluyordum. Daha ilk karşılaşmamızda onun rahat tavrı ürkütmüyordu beni. Ama biliyordum içimden bir ses bir gün biz gerçekten biz olacaktık. Ben bu biz kelimesini çok seviyorum. Çünkü aşkın, sevdanın tarifi, bu biz kelimesi olsa gerek.
Sen müneccimmisin dedi.
Ne dedim.
Müneccimmisin dedim dedi. Hayır, neden dedim.
Köpeğimin adı fino dedi.
İçimden tesadüfün bu kadarına pes dedim, gülümsedim. Bir yere oturalım mı, bir mahsuru var mı dedi. Hayır, hiçbir mahsuru yok tabi oturalım dedim. Hemen yakında bir çay bahçesi vardı oraya gittik. Denizin dalgaları kıyıdan çok benim başıma, başıma vuruyordu. Sarhoş gibiydim. Hesapta olmayan, bir olayı giymiştim, bayram elbise gibi. Gözlerim kamaşıyor, baygınlık geçirecek gibi bir hal içindeydim. Evet, sevinçliydim ve sevincimi belli etmemeye çalışıyordum. Ve sonra bana gülümseyerek çok dikkatlisin, hep öylemisin dedi. Neden bahsettiğini bilmiyorum dedim. Evet, ilk karşılaştığımızda hani o dediğin giysilerim üzerimdeydi. Aramızda olmayan arkadaşımızın yaş gününü kutlamadan geliyorduk. Eğlenceli gecen o gün bende farkına varamadığın bir burukluk vardı. Sanırım o beni tedirgin eden nedeni belli etmemeye çalışmamdı neşeli görünmem. Bu arada ben Figen sen dedi. Memnun oldum dedim. Bende Onur dedim. Gülümseyerek bende memnun oldum dedi. Sonra devam etti. Merakımı bağışla dedi. Beni ilk gördüğünde üzerimde ne olduğunu en ince ayrıntısına kadar söyledin, ayakkabım ne renkti onu demedin! Dedim dost başa bakar, ayaklara değil.
Ahmet Bağçe
İnsanoğlunun hayat dediği şey ölüm. Ölümün gerçek olması içinde doğmak gerek. Yalan olan hayatın, tek gerçeği bu işte.
Ahmet Bağçe
SÖZÜMÜ TUT
Belli ki sende ayrılık yaşıyorsun benim gibi,
Çünkü çok ayrılık gördü benim de kalbim,
Ne zamandır bende yağıyorum.
Vazgeçme git katıl,
Yalnız bırakma yer değiştirir belki bulut,
Diyorum ki, boşuna yağıyorsun,
Beni dinle, sözümü tut,
Birlikte yağıp, birlikte ıslanmayalım.
Ahmet Bağçe
HAYALİMİ YARIDA KESMEK İSTEMEDİM
Bugün istasyonda eski bir dostu gördüm. Çok dalgın bakıyordu. Yaklaştım selam verdim, elimi uzattım. Yüzüme baktı alık, alık. Belli ki tanıyamadı. İzin istedim yanına oturmak için. Ses etmedi, gene de oturdum kanepenin bir ucuna. Bir süre sessiz takıldık. Sigara paketini çıkardı, içinden bir tane aldı, hani muhtar çakmağı derler ya! Saat cebinden çakmağını da çıkardı ve sigarasını yaktı. Birkaç nefes çekti sigarasından. Neden sonra çıkmaya başladı nefeslediği dumanı ağzından. Öyle çok duman çekmiş ki, üfledikçe ta ciğerden geliyordu gerisin geri. Ardından bir öksürük, bir öksürük, ardı ardına. Sordum kendisine adın Kamil değil mi? Evet dercesine kafasını salladı. Belli ki konuşmak istemiyordu. Üstelemedim. Arkadaşlığımız lisedendi. Zengin bir ailenin çocuğuydu. Ta o zamanlarda bizlere pek takılmazdı ama verilen selamı alır hal hatır soracak kadar konuşurdu. Dersleri pek iyi değildi. Zaman, zaman asardı okulu. Gene de sınıfını geçerdi. O gün, bu gündür görüşmedik, şu ana kadar. Ben Ali dedim. Gene kafasını salladı, tanıdım dercesine. Biraz oturdum yanında, o konuşmayınca kalktım. Hoşça kal dedim. Birkaç adım attım ses etti Ali dedi. Durakladım, döndüm. El etti. Gel, gel dercesine. Yanına vardım oturdum kanepeye. Evet, ben Kamil. Seni tanıdım Ali. Lisede arkadaşım Ali tanıdım seni dedi. Birkaç dakika sessizliğe büründükten ve sonra, seni iyi gördüm dedi. Hatırını sordum sen nasılsın, ne âlemdesin dedim. Bekliyorum dedi. Evet, bekliyordu, o beklediği her kimse. Sordum beklediğin kim Kamil dedim. Eşim, eşim Binnaz’ı bekliyorum dedi. Binnaz’da okul arkadaşımızdı. Ta o zamanlar bir aradalardı, okul girişlerinde, teneffüslerde ve de okul çıkışlarında. Sınamada da görmüştüm birkaç kere. Resmi Bayramlarda bile ayrılmazlardı hep beraberlerdi. Anlatmaya devam etti. Evlendik dedi, evlendiğimizin ertesi yılı bana ya kumar, yâda ben dedi. Tam burada bu saatte trene bindi ve gitti. Kırk yıl oldu içim gelecek diyor, ve ben kırk yıldır buraya geliyorum ve umutla bekliyorum. Sen yanıma geldiğin de, eşimin trenden inerken bana koşarak gelişini hayal ediyordum, her günkü gibi. Hayalimi yarıda kesmemek için de ses etmedim. Özür dilerim.
Ahmet Bağçe
Seni düşünürken uyuklamışım, düşüme sen geldin. Dedin iyi düşündün mü? Eğer kararlıysan uyan tut ellerimden.
Ahmet Bağçe
Bir yerde sen varsın. Bir yerde de ben. Sevgimiz nerede!.
Ahmet Bağçe
Gözlerinde ki aşk kıvılcımını gördüm. Ve hayatım da gördüğüm en güzel şeydi gözlerinin içi, çünkü orada ben vardım.
Ahmet Bağçe.
OLUK OLURUM
Ben aşkı sende yaşadım,
Sen ise yaşamak yerine izledin.
Dokunacak bir yer yok ellerimin,
Seni izlemekte gözlerim.
Bir sorsan ne kadar seviyorsun diye,
İçimde sen olunca bilmem derim.
Yağmur olsan oluk olurum yere düşürmem,
Sana sevgimin hangisini söyleyeyim.
Ahmet Bağçe
SEN HER ŞEYSİN
Sensiz geçen hayat,
Güneşsiz günde güneş gözlüğü takmak gibidir.
Sensizliğe giden yolda yürümek,
Rüyada koşmak,
Sensiz nefes almak çile,
Gülen yüzünü göremediğim gün gece gibidir.
İsterim ki; Her anım seninle olsun,
Sen olmazsan o günüm bana bir eksik,
Bugün, yarın, her gün gözlerin bana baksın,
Ellerin hep benim ellerimde olsun.
Çünkü sen benim vaktimsin, gecemsin, günümsün, ömrümsün.
Ahmet Bağçe
YARINI SEÇTİM
Kalbimin sessiz ağlamasını görseydin,
Gözlerimin neden ağlamadığını anlardın.
Aşk hayat konağının kapısını bir defa çalar,
Çok kısa bekler ömür yolunda.
Çünkü bir anlık mutluluktur aşk.
Bazen dünü aratırken,
Yarını bekletir bazen,
Ben yarını seçtim, onun için sessiz ağlar kalbim.
Ahmet Bağçe
ÇARESİZLİĞİM
Sen ki; çaresizliğim,
Sendemi yargılarsın beni.
Aklım ve kalbim arasında yoruldum.
Tutmak istediğim el kayıp gidiyor avuçlarımdan.
Korkum var, korkulardayım.
Sana göre de ben kötü birimiyim?
Ama asla kötü değilim, yanılıyorsun!
Hani insanız ya biz.
Bazen iyi insanlar da kötü seçimler yapamaz mı?
Tabii ki yapabilir.
Bu yaptıkları kötü seçim onların kötü olduğu anlamına gelmez.
Tam tersi, bu onların insan olduğu anlamına gelir.
İşte çaresizliğim, bende bunlardan biriyim.
Ahmet Bağçe
ÖDÜLÜM
Hasret kokan bir bakışın,
Ödülü suskunluksa,
Bende sana karşı kırgın dilliyim.
Ben yüreğimdeki, sevgi tohumlarını çillendirirken,
Gözyaşlarım özlem bardağıyla saksısını sulamakta,
Ya sen, kaçırıyorsun gözlerini benden,
Oysaki benim tek sığınacak yerim gözlerin ve kalbin.
Ahmet Bağçe
Baştaki sona dönecek olursak,
Dün olduğu gibi bugünde ilgim senin üzerinde.
Sakın o günkü gibi mavi giyme,
Kıskanır belki gökyüzü.
Ahmet Bağçe
Bu dünyada herkes için sevdiği, düşündüğü biri vardır. Lakin o birini elde tutmak zordur. Şayet tuttunsa bırakma.
Ahmet Bağçe
Hiçbir kuş hedefine uçmak için, kaç kez kanat çırptığını önemsemez.
Ahmet Bağçe
İnsanlar işlerinden emekliye ayrılır ama insanlıklarından emekliye ayrılamazlar. İnsanlık ölümden sonrada devam eder.
Ahmet Bağçe
SEVGİSİZ GÖNÜL
Beni en çok kış’ın gelişi mutlu eder,
Baharın geleceğini tek o müjdeler.
Acı çekerken, gözyaşı dökerken aklıma gelişin gibi.
Hani karanlık bir örtüsü olur ya! Şafak bekleyen gecelerin,
İşte öyle bir şey gönlümün seni bekleyişi,
Bazen donuk, hüzünlü bir hal aldığım da olur, baharı beklerken,
Eski filmi izler gibi seni hayal ederim,
Bu bahardan sonra kaç bahar kaldı ki, derim, görmek için seni.
Hayıflanırım ömrümün geri kalanı için.
Uyku tutmadığı gecelerim de otururum bazen,
Geçmişle, gelecek köprüsü üzerinde,
Sonra öterim ardıç kuşu gibi bahar derim hoş geldin.
Kokunu getirmesi için seslenirim, feryat ederim rüzgârlara,
Ama üşütme çok da serin esme ki;
Narindir yârin teni, soldurma,
Sevgisiz gönül gibi yaşanmaz çiçeksiz bahar.
Ahmet Bağçe
MERHEMİ VAR MI?
Tamam, sevdamın arkasında durdum,
Aşkımın hakkını verdim,
Daha ne yapayım doktor.
Söz dinlemiyor yüreğim,
Ağlıyor gözlerim,
Acısını dindirecek bir merhemin var mı?
Acıyan yüreğime süreyim doktor.
Ahmet Bağçe
SARILDIKÇA
Yanımda olmayınca aklımdaki sen
Aklımdan oluyorum sensizken ben.
Geceleyin daha baskın oluyor düşler,
Sensizliğe kapılıp çiseliyorum ben.
Sensizlik, sessizliğe bürünüyor,
Bu defa ıstırap çeken gönlüm gelse diyor,
Gelse öpse diyor sırımsıklam sarılsa,
Sarıldıkça dalsam aşkla kokusuna kadar.
Ahmet Bağçe
Ve bir gün anlarsın sevdiğimi. Tabii ki duygularımı paylaştığın, sevdiğimi anladığın gün. İşte o an gözyaşlarımın rengine değil, yüzümdeki renge bak. Gözyaşların rengi gibi olmaz, yüzdeki umutsuzluğunun rengi. Çünkü değişmez gözyaşların rengi yüz rengi gibi.
Ahmet Bağçe
BEN ALIŞKINIM
Ey benim gözyaşım.
Temizlik mi, yaparsın,
Senden sonraki mutluluk gözyaşlarım için.
Yorma kendini, ben alışkınım,
O benim içime doğduğundan beri,
Güneş görmedi pencerem,
Ve bende oluşan karanlığı, aydınlığından çok fazla.
Bir sessizliğin içindeyim,
Penceremden görebildiğim kadarıyla yıldızlar ve birde zifiri karanlık,
Bütün gün içindeki yaşamım bu işte.
Ne zaman bir ışığa ihtiyaç duysam,
O gelir aklıma, onu düşünürüm.
Ne zaman uykuya dalsam, gene o gelir ziyaretime,
Uykusuz gecen her gecelerimde, o benim vazgeçilmezim.
Fakat her ne şekilde olursa olsun, kendime geldiğimde,
Bitkin bir halde olan gene de benim.
Ahmet Bağçe
BENDE SEVGİN
Var mı daha ağır bir yük,
Aşk yükünü çekmek kadar.
Var mı senin sessizliğin kadar sessizlik.
Konuşan dile rağmen,
Tutukluluk yapan dilsizlik kadar.
Kolay mı yıldızlar arasında geceyi sensiz geçirmek.
Kapalı çerçeveye sıkışmış bir gönül,
Devreleri aşka kapalı iletimsiz anten.
Islık çalar açılıp kapandıkça Kapılar,
Karagöz perdesi gibi duvarlar.
İşte bu halde bile seni andığım her an,
Ruhuma sevinç dolar,
Ayrılığın bir başka,
Özlemin bir başka,
Sen dolaşırken damarlarımda,
Rüzgârın esintisi bir başka,
Yağmurun cama vurması bir başka,
Demem o ki; duvarlar ritm sazım,
Gıcırdayan kapılar gitarım.
Çünkü özleminin ruhumda bir sebebi var.
Seni sevmek, seni hayal etmek,
Seni özlemle beklemek kadar,
Bende sabır, bende sevgin, bende aşkın var.
Ahmet Bağçe
Ben halen seninim, bıraktığın yerdeyim. Kurduğum hayaller benim sığınağım, üşüttün ama henüz buz olmadı yüreğim.
Ahmet Bağe
HANİ
Ellerinin sıcaklığı var ya,
Dokunsan yakar yüreğimi.
Hani nerde gülen gözlerin,
Beni görünce mi? kapandı!
Hani bir bilsen,
Seni her nerede görsem aklım dağılır,
Oynar yerinden.’’
Ahmet Bağçe
HANİ
Herhangi bir yazıya veya söze başlamadan önce o ilk adımı atmak zordur. Atarsan gerisi gelir ama. Yazı yazmak içinde, sözle ifade edebilmek içinde o ilk cümle önemlidir. Hatta söylemesi yazmaktan da zor. O anki heyecana bağlı. Söyleyemez saçmalar av tüfeği gibi, Tabii bunun için önceden bir taslakla hazır olması gerekir. Ya da şöyle diyelim; söyleyecek veya yazacak bir şeyin, bir nedenin olması gerekir. Bu durumda dahi söylemek zordur yazmanın yanında. Bir girişe ihtiyaç vardır çok kişi için. Hani sözü gibi. ‘’Hani sen o gün kapının önünde duruyordun ya! ‘’ Gibi bir başlangıç mesela. Gerisi söyleyene kalmıştır. Aslında bende o kişiler gibi çekinenlerden biriyim. Çok kere zihnimi meşgul eden kişiye, rastladığımda veya yanında olma gibi bir durumum olduğunda, ellerinden tutmak isterim ve ona!
‘’Ellerinin sıcaklığı var ya,
Dokunsan yakar yüreğimi.
Hani nerde gülen gözlerin,
Beni görünce mi? kapandı!
Hani bir bilsen,
Seni her nerede görsem aklım dağılır,
Oynar yerinden.’’
Gibi sözler sarf etmek isterim. Bu gibi sözleri kafamda tasarlarken dahi, yada aklıma geldiği anda bile gümbür, gümbür çarpar yüreğim. Bu zorlukları çeken biri olarak diyorum ki her kim bu zorlukları benim gibi yaşayan varsa! Hem sabır hem de kolaylıklar dilerim.
Ahmet Bağçe
AŞK YAĞAR YOKLUĞUN
Geriye dönmez göz yaşlar,
Ovuştursak ta gözlerimizi.
Durulsa da sanmam acımın gideceğini,
Güller gibi solar içim,
Kızarır yanaklarım,
Ve sana susadığımı anlatırım duvarlara.
Sonra dokunurum dudaklarıma,
Eğilir sorarım
Unuttu mu? Diye dudaklarını.
Kaşlarını asar kararır bulutlar gibi.
Yağmaya başlar,
Önü kesilmez artık,
Aşk yağar yağdıkça.
Sonra yağış dolu’ya döner,
Kar yağışını andırır,
Yüreğimde ki yokluğun gibi.
Ahmet Bağçe
O benim yüreğime doğdu, yüreğime dokunma tabip.
Ahmet Bağçe
Şimdi rahatladım, en çok korktuğum mutluluğum oldu. Seni bende buldum, demlenen çay gibi demleniyor gözlerim.
Ahmet Bağçe
Ben çocuktum o zamanlar her şeye ağlardım. Şimdi yetişkin oldum da ne oldu. Sensizliğe sulusepenim.
Ahmet Bağçe
KAÇ ZAMAN KALDI
Nice günler, geceye yenik düştü,
Silindi gökyüzünden, yıldızlara bıraktı yerini.
İçinde Karanlık, uykusuzluk,
Düşünen, düşünceler içinde çaresiz ötekiler ve ben.
Uzaklara dalsa da gözler, önünü göremez oldu.
Ya! Yüreğim,
O hep görmek için umutla gelecek yarınlara baktı.
Unutmadı, ne seni nede yarınları.
Ve bir keresinde döndü bana dedi ki,
Yarınlar gecikti, yoksa gelmeyecek mi?
Geciken, bekleten yarınlara daha kaç zaman kaldı.
Ahmet Bağçe
VEFASIZ
Şimdi arasa,
Sensiz yapamıyorum hadi gel,
Seni çok özledim dese,
Aramaz çünkü sensiz yapamam, ölürüm diyenler,
Şimdi bir başkasına,
Senden önce başkası olmadı demekle meşgul.
Ahmet Bağçe
Bana neredesin diye mi soruyorsun! Endişe etme. Her zaman ki gibi, ya sendeyim, yâda kendimdeyim.
Ahmet Bağçe
Gönülden dökülenleri kalp süzgeçten geçirse de, dudaklar söyleyemiyor. İşte bunun için aşk, gelişmekte zorlanıyor.
Ahmet Bağçe
ON ÜZERİNDEN ON
Ben sonra seni aradım, kuytu yerlerde. Hava serindi rüzgâr döşüme, döşüme esiyordu. Çelenler yerinden sökülecek gibiydi. Zaman karanlığa yenik düşmüş, bulutlar elektrik yüklüydü sanki. Bir birlerine dargın gibiydiler. Yaklaştıkça bir gürültü kopuyor, inletiyordu yeri göğü. Parlayan ışıklar kamçı gibi vuruyor gibiydi, kıvılcımları bulutların üzerine, üzerine dağılıyordu. Ve sonra dayanamadı dökmeye başladı gözyaşlarını, arttıkça arttı, hızlandıkça hızlandı. Tozu dumana kattı. Çok korktum. Senin için endişelere kapıldım. Belki dedim şanslı değildi benim kadar. Ben onun yüreğine sığındım acaba o benim yüreğimi buldu mu dedim. Ellerimi koltuklarımın altına kavuşturdum çömeldim dizlerimin üzerine, dinmesini bekledim bulutların ağlamasını, yağmurunu. Biliyormusun beklemek ne kadar zormuş. Hele, hele umutsuzca beklemek çok daha zormuş. Gelmeyeceğini bile, bile. Hani öğretmen yazılı yoklama yaparda, boş kâğıt verirsin on üzerinden on beklersin ya! Onun gibi.
Ahmet Bağçe
Sen ne bilirsin, gözlerimin ıslaklığının kalbimin sızlamasından olduğunu. Kalbimde oluşan sızıyı anlamanı istemedim.
Ahmet Bağçe
Sen karşıma çıkan en son ışıksın, karanlığımın sonu, aydınlığımın başlangıcı, aşkımın çizgisisin.
Ahmet Bağçe
Önce ben sana bağlandım, sonra aşkın bana bağlandı, sıra sende. Hayalime değil, bana bağlan ki, hayal kırıklığı olmasın.
Ahmet Bağçe
MERAK ETSEYDİN
Seni nasıl sevdiğimi merak etseydin,
Açar bakardın o sayfaya.
O sayfada bir senin, bir benim,
İkide sığınak resmi var,
Kozalaktaki ipek böceği gibi,
Sana olan aşkım o sayfada gizli.
Ahmet Bağçe
GELSEYDİN
Sonra kapının zili çaldı,
Hemen koştum heyecanlandım.
Seni geldin sandım, ama sen değildin.
Gelseydin sarılırdım,
Bakardım gözlerinin içine,
Koklardım seni içime çekesiye.
Ahmet Bağçe
VURMA
Sakın vurma!
Kalbinin içindeyim,
Acı kendine.
Biz muhtacız birbirimize.
Beni yok ettiğin an,
Sende yok olursun.
Ahmet Bağçe
YAĞMAYI BİLİR
Yağmur bilmez konuşmayı,
O sadece yağmayı bilir,
Birde dertlilerin halini,
Ben derdimi yağmura anlatırım,
Ve onunla birlikte ağlarım,
Çünkü kimseler bilmez ağladığımı.
Ahmet Bağçe
Beni sevmediğini düşünmen bile, sana, seni sevmiyorum demişim gibi, üzüldüğün kadar üzüyor beni.
Ahmet Bağçe
Hatıralar ağarmış saçlarda gizlidir. Sayfalar dolusu hikâyeler orada, çünkü ona bir ömür sığmıştır
Ahmet Bağçe.
BEN ÂŞIKTIM
Eskiden sana ben âşıktım,
Şu an sana bir kalbim âşık,
Birde gözlerim.
Dilim söylemez oldu,
Acısını içine gömmüş,
Yalnız ve sessiz bir insan oldum.
Ahmet Bağçe
BİZE MEKTUP
Ne kadar uzakta olursak olalım, hep aynı gökyüzünü paylaşıyoruz. Aynı yıldızları izliyor aynı ay ışığında hayallere dalıyoruz. Gölgenin takip edemediği ay ışığının olduğu yerde, ta içerilerde bir yerde, yani yürekte. Beraber oturuyor. Aynı ateş içinde birlikte yanıyoruz. Ben hayalimde sana Meleğim diyorum biliyormusun. Hem seninle yandığım ilk yangın da değil bu. Aslında seninle farklı yerlerde birlikte çok yandık. Yani yanıyormuşuz da biz yandığımızı bilmiyormuşuz. Sonraları fark ettik. Hani bir alın yazısı derler ya! O yazı biraz belirsiz olunca okunamamış şimdiye dek. Alın yazımızın gecikmesinin sebebi okunamamasıymış, kadermiş. Sebebi buymuş. Yani hayalen sevmişiz birbirimizi. Hayallerimde sen beni çılgınca sevdin, tıpkı benim seni sevdiğim gibi. Sevgimiz sıradan değildi. Biz hiç sıradan olmadık, hep bizdik. Biz, biz olalı daha hiç kırılıp dökülmedik. Ayrılığa düşmedik. Belki ayrı yaşamaya mecbur edildik ama sevgimizden asla ödün vermedik meleğim, hep biz, biz olarak kaldık hayallerimizde.
Ahmet Bağçe
SANA İÇELİM
Seni belki unuturum da,
Bana seni hatırlatır, beni sevemediğin.
Kalbimi kıra, kıra öğrettin ya! Sevmediğini,
Teşekkür ederim.
Hadi otur karşıma,
Doldur kendine bir bardak aşk şarabımdan,
Benden olsun;
Nasıl olmuş bir bak hele tadına,
Üzümü kırılan dalımdan, mayası aşkımdan,
Ben sana içeyim, sende kırdığın dallara.
Ahmet Bağçe
SON ARZUM
İşte benim aklımı çelenim, dinle bak!
Ben senden gitmedim ki, oradayım.
Çöpe attığın ömrümün gölgesinde,
Istırabımla baş başa kaygılardayım.
Ve düşünüyorum seni aklıma getiren şarkılarla,
Çığlık çığlığa bağırsa da yüreğim,
Hayat diyorum, açılar yüklese de omuzlarıma,
Verecek son arzum olan seni bana.
Ahmet Bağçe
HEP O YERDESİN
Gidesim var senin hayalinin olmadığı bir yere, seni düşünürken hep kendimden kaçıyorum. Ama kendimi kandırıyorum. Neden biliyormusun! Daha sen, seni sevdiğimi bile bilmiyorsun. Onun için sana, beni hiç sevmedin diyemiyorum. Fakat buna rağmen nereye gitsem, ne yapsam hep o yerlerde sen varsın. Yokluğuna alışamadım derken bile gülüyorum kendime. Saçmaladığımın farkındayım fakat bunu kabullensem de kendimi alamıyorum seni düşünmekten.
Ahmet Bağçe
BİLEMEZSİN
Ve sana olumlu gelir mi?
Düşündüğün şeyleri yapmak yerine,
Doğru bir şey yapıyormuş gibi farklı bir şeyi yapmak,
Hayır demek yerine geldiğini.
Bilirmisin tabi ki, bilemezsin,
Gülüşünün ben de kaç sonbahar ettiğini.
Ahmet Bağçe
UZAKTAN
Uzaktan çok uzaklardan,
Tozlu yollara iz bıraktığın yerlerden,
Ormanın yeşillikleri arasından,
Bir merhaba demeni istemiştim.
Dedin de ben mi işitmedim,
Yoksa beni, sen mi görmezden geldin.
Ahmet Bağçe
Niye mi üzülüyorum. Bende ne hava, ne ışık ve ne de dost kaldı. Üzüntüden başka. Foto sakın çekme. Bir kulp takarlar;
Ahmet Bağçe
ZEVKİ SANA KALDI
Ne yaz yaktı, ne kış dondurdu,
Eğilip, bükülmedi bu yürek.
Bir nalına, birde mıhına,
Vurdun ha vurdun,
Zevki sana, İzleri bana kaldı.
Oysaki sana ben, bana sen lazımdın.
Ahmet Bağçe
Sen, seni yüreğime diken, kirpikleriyle çapasını yapıp, yaşlarıyla suyunu veren gözümün bir tanesisin.
Ahmet Bağçe
KÜLLE ÜSTÜNÜ
Sen özlediğim ve beklediğim şeylerden de güzelsin,
Eski aşklar gibi, eskidikçe artan pişmanlığımsın.
Üfleyip söndürmesin kimse alevlendirdiğin bu kalbi,
Külle üstünü, aşkın içinde ömür boyu sönmesin.
Ahmet Bağçe
SEVİLEMEDİM
Yalnız kaldığımda sazımla konuşurum, sıkılırsam fırçalarımla özenle, bezenle yaptığım yağlı resim tablolarımı konuştururum. Onlar, yani resimlerim konuşurken, bu defa neler söylediklerini dinlerim dedi ve sonra mutfağa gitti. Biraz sonra mutfaktan pişirmekte olduğu dolmadan tabakta bir tane getirdi, tadına bakmamı söyledi. Ha! Sütlaçta yapmıştım, dolmanın tadına bir bak sonra sütlaç nasıl olmuş hoşuna gidecek mi dedi. Düşündüm başka ne maharetlerinin olduğunu. Ve sordum. Bunların hepsini sen mi yapıyorsun, evet dedi. Maşallah on parmağından on hüner dedim. Peki, yapamadığın yâda yapamadıkların var mı? Olmaz mı? Nicedir severim, sevilemedim.
Ahmet Bağçe
UZAKTAN SEVİYORUM
Artık uzaktan bakarak, hayallerimde yaşatarak seviyorum seni.
Bir filmi değil, gerçekleri yaşıyorum.
Çünkü aramızda mesafeler var,
Sana uzaktan bakışım ondan.
Sevgilerimiz farklı, ben seni seviyorum, sense arkadaşlığımızı.
Tercihim, benim isteğim yanımda olman iken,
Senin tercihin çok farklı.
Bu yüzden uzaktan seviyorum seni.
Ahmet Bağçe
DEDİ YANARSIN
Çünkü sevdim dedi,
Sonra devam etti,
Kanat çırpmak istiyorum diyar, diyar.
Yüreğine konmak istiyorum.
Dedim sakın konma.
Hatırla şairin dediğini.
Konma aşkın üzerine,
Konarsan aşkın üzerine yanar ayakların.
Dedi Umurumda mı?
Ne demiş Mevlana.
Eğer uçup konamazsam ne işe yarar bu kanatlar.
Ve devam etti.
Acı ayrılıksa, mutluluk kavuşmak.
Ahmet Bağçe
BU AŞK MI?
Kayıtsız kalmak kolay mı?
İkimizin hayatında bir şeyler oluyor.
Buna aşk deniyorsa!
Bir ömür, uzunca bir ömür,
Her gün yaşanacak sanırım bu sevda.
Ahmet Bağçe
Deme öyle,
Kırıyorsun beni,
Sana gözümle bakmadığımın nedeni,
Kalbimle baktığımdan, değer verdiğimdendir.
Çünkü sen sadece sevilmeye değil,
Hep sevilmeye,taktir edilmeye layıksın.
Ahmet Bağçe
Aramıza giren dargınlığın yarısı beni gülüşünden mahrum ederken, sana düşen diğer yarısını merak ediyorum.
Ahmet Bağçe
EZBERİNDEYİM
Sahip olduğum zamanın bir dilimi kadar elinden tutmak isterim. Kabaran yüreğimi dindirmek, akan gözyaşlarımı silmek isterim. Ben öylesine sendeyim ki, seni unutacağım diye ezberindeyim.
Ahmet Bağçe
ACININ UMUTLARI
Nasıl unuturum ben seni,
Ayrılığın kor gibi yakıyor içimi.
Acın umutlarımı yok ettiği gün,
Yeşeren sevgilerim de toprak oldu bu gün.
Acaba acının umutları var mı?
Varsa taşıyabilir mi? Omuzlar.
Hep aynı nakarat sayfadaki okuduklarım.
Artık alışmaya çalıştım,
Öyle bir yere geldim ki, tükenen yol ve karşımda okyanus.
Sensizliği yollara, umutlarımı okyanusa bıraktım.
Artık nem kapıyor bulutlardan gözlerim.
Ne susabiliyorum ne konuşabiliyorum anladın mı? Ölüyorum.
Ahmet Bağçe
Beraber oynadığımız tavla vardı ya. Artık vitrinde. Çünkü dokunduğun her pulun izleri dertlendiriyor beni.
Ahmet Bağçe
Sensizliğin açıklığından gelen tipiden içim titriyor. Sanırsın gönlüme kış geldi. Ama bu gönül kışa hazır değil ki.
Ahmet Bağçe
HAZ ALMIYORSUN
Sabahı bekleyen gökyüzü gibi hayalimdesin.
Sessiz sakin sabırla beklediğim hasretim.
Ve ben resmine sarılıyorum sana sarılır gibi,
Yağmur sonrası toprak gibi kokuyor resmin.
Bazen lodosa diyorum hiç değilse kokusunu getir,
Yâda haber ver, gelmek istiyorsa ben bıraktığı yerdeyim.
Biliyorum; Görmüyorsun içimdeki ateşi ne diyebilirim,
Haz almadığın melodi için sana dansı nasıl teklif edeyim.
Ahmet Bağçe
Güçsüz olduğumdan değil, vazgeçemedim işte. Bir denklem kurdum kendimce. Vazgeçemedim eşittir sevda. Çözüm sonucu, bilinmeyen muamma.
Ahmet Bağçe
Hani diyorum ki, anlamadan, dinlemeden alıp başını gitme, dön arkana, gözlerime bir bak, için siniyorsa git sevgilim.
Ahmet Bağçe
İçinde volkanlar patlarken sevgini söylemekten çekiniyorsan, ya! Sineye çekip unutacaksın, yâda ömür boyu sevgini içinde gizleyip ah! Çekeceksin. Bilesiniz ki; Denizi seviyorsan dalga boyuna katlanacaksın.
Ahmet Bağçe
GÜLÜMSERMİSİN
Özür dilerim en içten, sevgim yüreğimin en derininde,
Kalbime sığdırmaya çalıştım sığmadı büyüklüğünden,
Bu yüzden özür dilerim seni damarlarımda gezdirdiğim den.
Biliyormusun küçük hatalar büyük mutlulukların inşasını yıkar,
Yeşeren bir sevginin tomurcuğunu kocaman sevgilere ulaştırmaya ne dersin!
Ben sana kocaman gülümsüyorum,
Sende bana kocaman gülümser misin?
Ahmet Bağçe
EYLÜLÜNDE
Ey! Sevgili huzurlu ol, mutlu ol, mutluluğun daimi olsun,
Ömür boyu sürsün. Şunu ifade edeyim ki;
Çok tepelerde ulaşılmayacak yerde bir elma gibisin,
Tepede olmana imreniyorum ama birazda üzülüyorum,
Ulaşamadığıma, sesimi, sevgimi duyuramadığıma,
Diyorum ki; Eylülünde başka, başka yerlere değil elime gelesin,
Bunu neden söyledim biliyormusun!
Toprağa düşmeni istemediğimden, kıyamadığımdan.
Ahmet Bağçe
KIRILDIM
Tutamadım gençliğimi, uçtu gitti,
Sessiz sedasız elveda demeden,
Hediyesi ağarmış saçlar, dertler, sıkıntılar.
Birde gönlüme gizlice gizlediği yar.
Günlerimi su gibi içti bitirdi,
Şimdi yüreğim kabarık aklım karışık.
Kalmadı bende benlik, kırıldıkça kırıldı,
Paramparça oldum, parçalara ayrıldım.
Ahmet Bağçe
SEN YÜKLÜ
Sevgini bulutlara yazdım,
Beklerim yağmasını.
Üzerime, üzerime yağsın ki;
Seni bulsun yüreğim,
Kokunu sindir,
Dolu bir kalp, boşalmış bir bulut,
Ve sen yüklü mutluluğum.
Ahmet Bağçe
Ne zaman mutluluk ruhumu teslim alsa, o an yüreğime bir kar yağıyor, içime giren ayaz sarsıyor İçim titriyor benim.
Ahmet Bağçe
Sevdan yüreğime sığmayınca ağaçlara kazıdım aşkımı. Çünkü ne zaman sana gelmek istesem oturmamı istiyor yalnızlığım.
Ahmet Bağçe
Belki mükemmel değilim ama senin sığacağın kadar bir alın var bende. Çünkü sen alnıma yazılmış kaderimsin benim.
Ahmet Bağe
KÖR OLUR
Yüzüne bakmaya cesaretim yok,
Kör olur gözlerim seni görünce,
Damlayla dolmayan kova gibi,
Tın, tın eder beynim aklım sendeyken.
Ahmet Bağçe
Of be hayatım, özlemek dili nasıl bir dil. Öğrendikçe sessiz harfler çoğalıyor. Sana sesli olarak nasılsın diyemedim.
Ahmet Bağçe
Benden sakındığın o gözlerin var ya! Gözlerimin en güzel manzarası, ayırmakta zorlanıyorum.
Ahmet Bağçe
İşte öyle mah yüzlüm. Yıldızlara uzandım, seni sordum, aşk hastalığına tutulmuşsun. Acil şifalar dilerim.
Ahmet Bağçe
Belki zaman geçince seni seviyorum demek düşerse dilimden alınganlık yapma. O söz içeride büyüdükçe büyüyor.
Ahmet Bağçe
Bu kaçıncı defa tükeniş, kaçıncı defa kayboluş. Gel ,tut ellerimden, kurtar beni hasretinden.
Ahmet Bağçe
Bu çakıllı yolları tepelemenin zor olduğunu bile, bile sana yürüdüm. Elinden tutup, birlikte yürümeyi hayal ede, ede.
Ahmet Bağçe
UYANDIKCA
Gene yanlışla başladı gün,
Yanlışa gidiyor gene hayat.
Oysaki nede süsüydü rüyalarımda,
Düşündükçe ıstırap çekiyor bu can,
En iyisi mi uykulu kalmak,
Uyandıkça canım sıkılıyor.
Ahmet Bağçe
Telaşlanıp beni etrafta arama ben kalbindeyim.
Ahmet Bağçe
KAHVEM VE HAYALİN
İnsanın içi yanar mı? Hiç
Yanıyor işte alev, alev.
Bugün yazmak istedim,
Dökmek istedim acılarımı kelimelerimle.
Soğumuş kahvem beklesin,
Sigaram sönmüş zaten, kanyak bekliyor masamda.
Bir eksiğim var,
Beraberinde götürdüğün siyah beyaz resmin.
Fakat bir de unuttuğun var.
Götüremediğin hayalin ve aşkın.
Bugün öğleden sonra kumsaldaydım.
Kimsecikler yoktu,
Bir senin hayalin vardı, birde ben.
Dalgalar hışır, hışır vuruyordu sahile.
Pek heyecanlı gibiydiler, kumlar arasında dolaşırken.
Dönüşleri pekte istekli değil gibiydi,
Hüzünlüydüler benim gibi.
Biliyorlardı aynı denizin sularıydılar lakin,
Farklı dalgalara kapılacaklardı tıpkı senin gibi.
Kumlara adını yazdım, silindikçe bıkmadan,
Ara sıra dokundum yazdığım adına,
Nemliydi, ıslaktı.
Sanırım alışık değildi ayrılığa benim gibi,
Ağlıyordu için, için.
Akşam oldu karanlığıma döndüm,
Şimdi buradayım masa başında,
Yalnızlığım, masam, sandalyem ve ben,
Soğumuş kahvem, yanan sigaram ve kanyağım.
Ahmet Bağçe
NEFRET EDİLEREK
Onun gülüşü başkaydı,
Bir gülümsedi mi? Başım dönerdi,
Ait olduğu yerde yoklardım hemen,
Sevdiği kadar değil,
Sevdiğim kadar severdim.
Sevesi yokmuş meğer.
Özlemek neymiş tatmamış.
Ve üzülerek ona sordum,
Hiç nefret edile, edile sevdin mi?
Hep yanımda olsa dedin mi?
Ben dedim, seni hep sevdiğim için.
Seven vazgeçmez derler ya!
Ben vazgeçmedim.
Kokun bir başkaydı, bir başkaydı ateşin,
Yaktığın yer bir başkaydı.
Özlemin olgunlaştırırken eğitiyordu,
Birde yorulmadan yıpratıyordu insanı.
Ahmet Bağçe
YOKLUĞUN ZOR
Kelimeler yetersiz kalınca,
Bu defa yokluğuna ağlarım.
Bana, ben buradayım de ki,
Durulsun gözyaşlarım.
Çünkü sana geldiğimde,
Kendime geliyorum.
Ahmet Bağçe
HEP ORADASIN
Gittiğim yollar hep aynı koya çıkıyor,
Ve sen hep oradasın.
Eylülde gazel arasında ceviz bulmak gibi sevinirken,
Heyecanımdan ter dökerim.
Ahmet Bağçe
Bilinmeyen ışıklar vardır karanlıklar arasında. O ışığı bulmak su içinde nefes almak kadar zor, susmak kadar akılcı.
Ahmet Bağçe
BUZ TUTMUŞ
Ben sana aşkımı itiraf ettiğimde,
Mevsim sonbahar hava karlıydı,
Tıpkı senin bu günkü buz tutmuş yüreğin gibi.
Sonuçta uğruna donmam gerekse bile,
Buz tutmuş yüreğine sarılmam gerek.
Ahmet Bağçe
Seni aklımda tutmam kolay da, yanımda tutmam çok zor. Çünkü kıyıya vuran balık gibi çırpınıyor bu yürek.
Ahmet Bağçe
Her şeye sil baştan başlamak için, sil baştan sevmek lazım diyor ya şarkılar, keşke kolay olsaydı dersaadetim.
Ahmet Bağçe
SEN BENİM DUAMSIN
Yıldızlar kayarken, bir dilek tutulur ya!
Ben tutmam endişe duyarım.
Yıldızlar gibi gözden kaybolacağından korkarım,
Ben gökkuşağının oluşumunda tutarım dileğimi.
Çünkü o zaman sen benim dileğimsin, duamsın.
Gökkuşağı olurken aklım sana takılır,
Kalbim gök gürültüsü gibi çarpar,
Gözyaşlarım yağmura dönüşür.
Ve senin hayalin gözlerimin önüne gelir,
Yağmurun nedeni sen olunca,
Yüreğime bir sükûnet gelir,
Budur bana senden gelen mutluluk en büyük hediye.
Ahmet Bağçe
EĞER VARSAN
Ben yağmurda ıslanırken,
Sana olan aşkım aklıma gelir,
Eğer benimle varsan ıslanmaya,
Hazırım birlikte sonuna kadar sırılsıklam olmaya.
Yok diyeceksen çıkmam seninle uzun yola.
Ahmet Bağçe
ÖZLEDİN Mİ?
Benim gibi mi? Kapandın içine,
Anlatayım istersen,
Bende uzun zaman o duyguları yaşadım.
İmkânsızlığı işledim ruhuma,
Âşık oldum biz olamadığımın hayaline,
Özlemini çektim yıllarca.
Sen hiç imkânsızlık içinde boğuldun mu?
Âşık oldun mu? Delicesine,
Özledin mi? Çölün suyu özlediği gibi birini!
Ahmet Bağçe
AŞK BİR SANCI MI?
Bazen ne çok sıkıntı içine gireriz, birileriyle konuşmak isteriz. Duygularımızı paylaşmak isterken, o birilerinin duygularına da ulaşmak isteriz. Fakat kolay olmaz, zorlanırız ulaştıramayız. Hislerimizi, hissettiklerimizi. Birde bu aşk ise işte o zaman daha da zor. Daha ilk anda bir sıfır mağlupsun, korku sarar insanı. Karşılıklı mı? Karşılıksız mı? Artık anlam çıkarırsın, bakışlarından, gülümsemesinden, hareketlerinden. Görmek istersin her an. Bu defa alışkanlık yapar, kimi görse ona benzetirsin, ama onların yerine de koymak istemezin. Gözlerini, gülüşünü, yürüyüşünü, her hareketini ezberlersin, ezber edersin. Buna aşk diyoruz, Karşılıklı olsa da, olmasa da, aşk deniliyor bu eyleme. Artık gece gündüze karışmıştır, hüzün sarmıştır seven yüreğe. İçine sevdiği düşmüştür, ister istemez hüznü güzelleşmiştir iyiden iyiye. Artık kalp kaburgasına sığmayacaktır. Boğulsa da çıkmak istemeyecektir aşk okyanusundan.
Ahmet Bağçe
HAYALİMDEKİ GÜLÜM
Bak sana ne diyecektim;
Duydum ki gül bahçesine gitmeyecekmişsin,
O gün ben gelmeyeceğim,
Hayalimdeki gülümle birlikte olacağım,
Gönül rahatlığıyla gidebilirsin.
Ahmet Bağçe
SEVİLİNCE
Acı bir tebessümle uyanırım bazen,
Gözlerimi ovuşturarak açarım yeni güne.
İzlerim eski melodiler gibi hayatın tesellisini şarkılarda,
Ve o özlemli şarkılar der ki dinle.
Sen varsan yeni bir gün de var.
Hayatını yaşa istediğin kadar.
Sende biliyorsun sevdiğini,
Ama hayat sevilince ruha renk katar.
Ahmet Bağçe
İÇİME KAZIDIM
Sonra seni gördüm,
Üzerinde pembe renkli aşk elbisesi,
Mest oldum mest eden güzelliğine,
İşte o zaman âşık oldum,
Aşka çağırıyordun sanki beni.
Bir ara hayallere daldım,
Semalara uçtu gönlüm, çıldırdı kalbim,
Sonra kaybettim seni.
Yağmura sordum, bulutlarda aradım seni,
Rüzgârların şarkılarında duymak istedim adını.
Ve kayboldu umudum, sonra kazıdım güzelliğini içime,
Boşluğumda yer kalmamacasına.
Ahmet Bağçe
DÖRT ELLE
Ben en çok sana aşkla bakarken mutluyum.
Hani sen yok olduğun zaman var ya!
Kalbim boş ve ben yarımım.
Kapı önü, pencere yanı ve ben sessiz,
Duvardaki resimler konuşuyor benimle.
Ne güzel diyor,
Gözleriniz ve kalpleriniz haberleşiyor birbiriyle.
Sanki bir birinizin mutluluğu, umudu ve nefesi gibi,
O zaman birleştirin ellerinizi hayata sarılın dört elle,
Peki, sen varmısın?
Sende ki iki elle bendeki iki eli birleştirip,
Sarılalım hayata dört elle.
Ahmet Bağçe
Hayat, sevgi, aşk ve evlilik üzerine kurulmuş,
Bazen niye yaptığımızı anlamadığımız bir mutluluk mücadelesidir.
Ve o içinde yağmurlu, rüzgârlı ve güneşli günleri barındırır.
Ahmet Bağçe
Sen benim yüreğimde doğdun, duygularımla beslendin, ama sen harici sevdin. Dâhili seven ben oldum.
Ahmet Bağçe
Bütün ressamlar seni mi çizdi. Sen mi, poz verdin bütün resimlere. Nerede bir resim görsem sen varsın gözlerimde.
Ahmet Bağçe
KARANLIĞINDAYIM
Ben bir senin aşkının derinliğindeki karanlıktan,
Birde sığında oksijensiz kalıp ölmekten korkarım.
Ben de bir insanım, senin gibi,
Nasıl ki, bir insan, insansız yaşayamazsa,
Bende sensiz yaşayamam.
Ahmet Bağçe
ÖZEL GÜN
Bu gün çok özel bir gün benim için.
Çünkü hayatımın kalan kısmının ilk günü.
Çevremde görebildiğim her şeye bakış acımın değiştiği,
Gördüklerimin de değiştiğini gördüğüm ilk gün bugün.
Nereli olduğum sorulduğunda sevdiğimin kabinin olduğu yer derken,
Ona da sorulduğunda oralı olmadığını gördüğüm gün bugün.
Artık kolaya kaçıp yokuş aşağıya inmektense, tepede güzel manzarayı izlemek,
Onun kalp atışlarını değil, kendi kalp atışlarımı duymaya izin verdiğim gün bugün.
Ahmet Bağçe
SANA ÂŞIKKEN
Senin bana karşı sevgin yok ama,
Benim seninle ilgili hayallerim var.
Bu yüzden sana sırılsıklam âşıkken,
Haberim olmaz yağmurun ıslatmasından.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİN BANA BİR ŞEYLER SÖYLEMEK İSTİYORDU
Ve sonra bir süre göz göze geldik. Yanına gittim konuşmak istedim, Fakat cesaret edemedim. Közde demlenen çaydanlık ilişti gözlerime. Dedim çay alırmısın. Teşekkür etmeyi beceremem ama evet, bir bardak alırım dedi. Kaç şekerli olsun dedim. Şekerle aram iyi değil dedi. Bir bardak çay doldurdum uzattım. Bir yudum aldı ve bana gözlerin dedi. Az önce gözlerin bana bir şeyler söylemek istiyordu. Söyle çekinmesin söylesin,
Ahme Bağçe
SAÇLARINI OYNAYAN KADIN
En çok saçlarıyla oynayan kadından korkmuşumdur, birde boğazına bir şey kaçmışta, karıncalaşmış gibi yapan kadınlardan. Bu durumdan kurtulmaya çalışır gibi davranırlar. Çünkü düşüncelerini, isteklerini kabullendirmek için en başarılı psikolojik silahlarıdır. Sanırım ağlayacağım diyerek baskı yaparlar ve en başarılı rollerini uygularlar. Bu tip kadınlardan kurtulmanın çaresi de yoktur. Kadın çok iyi biliyor kendisinden vazgeçilemeyeceğini. Önceden enjekte ettiği iyi niyet virüsü görevini başarıyla tamamlamıştır. Sahte sevgisini gerçekleştirmiş, seviyormuş gibi yaparak, kendisine âşık ettiği kişinin en nadide yerine yerleştirmiştir kendisini. Yerleştiği yere kök salmıştır. Artık dilediği her şeyi basit psikolojik baskılarla halletmesi çok kolaydır. Psikoloji eğitimi görmese de. Çünkü ebeveynlerinden öyle eğitim görmüştür. Hani annesi evinde yetişmiş derler ya! Aynen öyle. Bir söz vardır ya! ‘’Balık deyince aklıma rakıdan önce burç gelen insanlara bir diyeceğim yok diye’’ işte bende saçlarını oynayan kadın ve boğazı gıcıklanan kadınlardan korkarım ve bu gibi kadınlara rastlamak istemem.
Ahmet Bağçe
SOĞUK BAKIŞ
Sen gecemde doğan güneşmisin nesin,
Kar tanesi gibi eririm karşında.
Ve ben çok zaman buz gibi oldum,
Sevgisiz soğuk bakışlarına.
Çok yıldızlar izledi gecelerinde,
Kaç dala takıldı,
Kaç yaprak arasından bakındı.
Bir tek ele koptu bu gönül.
Ahmet Bağçe
Kan yarası değildi,
Aşk yarasıydı yüreğimde açılan yara.
Aşk yarası,
Kabuk tutmaz, kan yarası gibi.
Ahmet Bağçe
Parmaklarımın tutamadığı yağmuru,
Tutmaya çalıştığım kadar sevdim seni.
Aşk sensen ben neyim.
Ahmet Bağçe
GÜLEN SENDİN
Seni görünce bir kere güldüm,
Sonra sen bana güldün,
Artık hep gülen sen oldun,
Mandalına tutunan çamaşır gibi,
Asılı kaldım ipinde.
Ahmet Bağçe
TOPRAĞA DEĞİL
Bazen kar tanesi gibi üzerine yağmak isterim,
Ve sende eriyip, sende buharlaşmak için,
Geri vermeyen toprağa düşmeden,
Üzerine yağmak saçlarına tutunmak için.
Ahmet Bağçe
SONSUZ SEVGİ
Çünkü senin sevgini giydim,
Sıcacık sanki kış elbisesi,
Öylesine bürüdü ki, pamuk gibi,
Sonsuzluk gibi, bitmesi istenmeyen tat gibi.
Ve ben aşkımı sonsuza bıraktım,
Gökyüzünde ki, yıldızlar gibi.
Ahmet Bağçe
AKLIMIN NOKTASI
Yalnızlığı siyahta,
Sonsuzluğu gökyüzünde,
Huzuru denizde buldum.
Hayalleri denizin mavisinde,
Yeşili güneşin gülüşünde gördüm.
Ve benim aklımın noktası,
Sende benim yüreğimin güneşi ol,
Yüreğinin yeşili olayım.
Ahmet Bağçe
AŞK KUMAR MI?
Sana olan aşkımın bana kattığı değerlere baktığımda,
Ona bakış açımın değiştiğini.
Bazı konularda olgunlaştığımı anladım.
Ben, aşkta güzel bir başlangıç hayal ederken,
Aşkı kumara benzettim.
Onda kaybetmenin olduğunu,
Kazanmanın güç olduğunu,
Onu elde tutmanın pahalı olduğunu öğrendim,
Ve tabiî ki sabrı.
Ahmet Bağçe
Kalbinden geçirdiğini okunmasın diye kaçırırsan gözlerini,
Dudakların, aşkla dokunan parmaklardan Bilge yaratır.
Çünkü aşkın büyüklüğü ruhu derinden etkiler.
Ahmet Bağçe
KAPILDIM
Sen bana böyle aşkla bakıyorsun ya.
İşte o bakışına kapıldım ben,
Sen bana baktıkça eriyorum biliyormusun,
Bu yüzden sana kapıldıkça kapılıyorum ben.
Ahmet Bağçe
KENDİSİNDE ARADIM
Yüreğinde aradım kendimi,
Sonra dudaklarına sordum,
Biliyordum onda olduğumu,
Hissettim bedeninde sıcaklığımı.
Ne dudakları, nede yüreği burada yok demediler,
Var demeye de izin vermedi yüreği.
Bu defa gözlerine baktım az telaşlı gibiydi.
Dedim yoksa göz kapaklarına mı gizledi beni.
Çünkü o da biliyordu,
Bendeki kayıp olan benim, kendisinde gizlendiğini,
Yüreğimin de, hiç benim olmayacak olan onun yüreğini,
Ondan başkasını sevmeye izin vermeyecek olan onu sevdiğini.
Ahmet Bağçe
ŞARKI SÖYLÜYOR
Bir bak giderken arkana,
Görmeye çalış gözlerden dökülen yaşları,
Yâda el sallayan âşık sarhoşu,
Belki eşlik ediyordur,
Yürek denilen saksı içinde,
Serpilip gelişen sevgin.
Şarkı söylüyordur aşk dünyasındaki çiçeklere,
Sakın devindirme saksısı kırılabilir
Ahmet Bağçe
BEKLEME
Diyorlar ki kaybettiğin yerde bekleme,
Neden ki;
Nerede beklenir?
Ben, bir sevgi kaybettim,
Sevdiğimin kalbinde.
Bekleyeceğim o kalbin çevresinde.
Sevgi kurumuş kütük değil ki,
Zor kaybolur çili yürekte olan sevgiler.
Ahmet Bağçe
YOLUN SONU
Sevmekte zorlanmayan kalp,
Sevilmekte zorlanıyorsa,
O sevgi karşılıksız sevgidir.
Vakit geçmeden tut ellerinden,
Yolun sonu çıkmaz sokak.
Ahmet Bağçe
UNUTULMAZ
Bazen kaybetmek istemezsin,
O her zaman yanındadır, yanı başındadır,
Uzaklar da olsa da.
Çünkü sevdiğin zaman,
Dalında gül koklar gibi,
Özlemiyle gezinirsin çiçek bahçesinde gezer gibi.
Ahmet Bağçe
BEKLEDİM
Sonra bekledim seni epeyce bir zaman,
Bir ara kalbim çırptı heyecan verdi bana.
Yakınımda ki durgun suya ilişti gözüm,
Görüntümde kar yağmış gibi beyazlaşmış saçlarım,
Anladım ki yaşam sonu gelmiş senin yerine.
Ahmet Bağçe
Kara kalem olsaydım, bir kalp çizerdim, sol yanına adını, sağ yanına adımı yazardım bakardık kalpten kalbe.
Ahmet Bağçe
ESKİDEN ÇOK YAKINDIK
Bir gün kaldığın yerde bulacak biri benden önce.
Bir ip kopacak yüreğimde sizi görünce,
Sonra ben ağlayacağım, sen ağlayacaksın,
Tek şey dolaşacak dilimizde.
Biz eskiden çok yakındık.
Ahmet Bağçe
AŞK TERİ
Ve bir gün yüzüme baktığında,
Bir değişiklik görürsen şayet,
Gözlerimin yağışına bak,
Kokla gözyaşlarımın kokusunu.
Onda sen kokarsın, hasretin kokar.
Yüreğime ektiğim sevginin,
Gönül tarlası sürülürken,
Akan aşk terimde umutlarım kokar buram, buram.
Oysaki sen mutluluğu bir kenara ittin,
Yüreğimde ki, hasat’ım derdin oldu.
Aşındı hayallerim,
Delik deşik oldu umutlarım.
Söz konusu sen olunca, ışık saçan gözlerimin.
Feri kayboldu,
Sustu, sustu da, çiledi yağmur gibi,
Gönül selinin akışı, gene de sana oldu.
Ahmet Bağçe
SEVGİLİYE MEKTUP
Belki farkında değilsin.
Ben deryanda seyir halinde gemiyim de,
Sen benim önümü aydınlatan fener gibisin.
Ve ben sana bakarak yönümü buluyorum.
Çünkü seni kalbimde misafir etiğim günden beri,
Yolumun rotasını sana bakarak buluyorum.
Bazen kötü bir gün yaşasam,
Hemen seninle birlikte geçirdiğimiz o güzel anılara gidiyorum,
Ve yenilerini eklemek istediğim o muhteşem gelecekle süslüyorum zihnimi.
Senin hayatında olduğum düşüncesi de çok mutlu ediyor beni.
Hatta seninle yeni bir güne başlamanın verdiği mutluluğu tarif edemem.
Güzel bir manzarayı izler gibi.
Ve sonra dalıp sana gidiyorum, aşkımızın olduğu güzelliklere doğru.
Ahmet Bağçe
Aklımı kurcalayanın gönlünde olmayınca, gönlünde olduğum da aklımı kurcalamıyor.
Ahmet Bağçe
UNUTURSUN
Bugünlerde bir tuhaf oldu kalbim,
Dert gölüne döndü içim.
Sen bir aşk yağmuru oldun,
Üstüme, üstüme yağdın, yağdın, yağdın.
Ve ben sırılsıklam olurken korkulara büründüm,
Bir gün dinersinde unutulurum diye.
Ahmet Bağçe
KÖPRÜ KURDU GÖZLERİM
Yine yağıyor karla karışık yağmur, pencerem, soğuk ve ben,
Uyuklamaya başladım, hayalin geldi diz çöktü önüme.
Özlemim halat oldu, köprü kurdu gözlerim gözlerine,
Ve sonra fırladı gitti sana doğru nefes, nefese.
Bir dinle onu, ondan dökülecek sözleri,
Bir tamam götür anlat gerçeğine.
De ki! Özlemi yaklaştıkça kokusunu çektim içime,
Onda ki, sana olan özlem kokusundan, burnumun direkleri sızladı.
Ahmet Bağçe
BİZE NE OLDU
Biz gözü aç çocuklar değildik, karnı aç çocuklardık,
Varlık içinde yoksulduk, gönlümüzde tok yetiştik.
Biz hepimiz birdik, diriydik, tek yürekte candık,
Bilmeze kırdığımız kalpten özür dilemesini bilirdik,
Şimdi ne oldu da bize, biz bizlikten edildik.
Ahmet Bağçe
BAHAR VE BEN
Öyle çok bahar yaşadım ki yağmur eşliğinde,
Yeşil, yeşil sallanırken dalında yapraklar,
Süzülüp gelirken yakıcı sıcağıyla güneş,
Tesirsiz kalırdı süzülürken arasından.
Ahmet Bağçe
Tamam, beni sev, sev de, ilkbaharda sarıp sarmalayan, kış gününde bırakıp giden yaprak gibi çekip gitme.
Ahmet Bağçe
SENSİZ KALDIĞIMDA
Yağmur altında sırılsıklam ıslanırken,
Kapalı bir yer aranır ya insan,
Göz ucuyla kuru bir giysiye bakınır,
Sıcak bir yorgana sarılıp,
Pamuk gibi bir döşekte uyumak ister ya!
İşte bende sensiz kaldığımda,
Omzuna yaslanıp uyumak istercesine,
Aynı tutkuyla ararım seni,
Duygularımın en içteninden.
Ahmet Bağçe
AKLIMDA OLDUKÇA
Senin, bana kararan bulutum değil,
Yüreğime doğan güneşim olmanı istedim.
Anlamadığımı mı? Sanıyorsun,
Gülünü seven, sevdiğini belli eder.
Bakma benim gözyaşlarımın akmadığına,
İçim sessiz ağlıyor, sen aklımda oldukça.
Ahmet Bağçe
KIRIK DUYGULAR
Bazen ağlarım özlemine duygularım kabarınca,
Bu defa duygularıma kırılırım sana kırıldığım kadar.
Engel olamadığım gözyaşlarım buz tutar kirpiklerimde,
Dokunma üşütür ellerini hayatın soğuttu umutlarımı.
Ahmet Bağçe
ı
SENİ KAYBETTİM
Hiçbir şey kaybetmezken,
Seni nasıl kaybettim.
Bendeki sevgin, sende ki kalbim,
İçimdeki acı yoğurdu beni.
Ne çok aradım suyunu bulamadım,
Sönmedi yanan yüreğim.
Delicesine sevdim,
Ateşinde yandım, ödülüm yalnızlık oldu.
Ahmet Bağçe
EVLİLİK
İlk defa kendimle baş başa kaldığımda, omuzlarımda ağır bir yük var gibi hissettim kendimi. Artık karar mercii kendimmişim de, o yükü üzerimden indirme, yâda taşıma kararı bana aitti. Ve düşündüm acaba neler oluyor ki bana. Evet, neler olmuyordu ki. Büyüklerimiz derlerdi, askere giderken. Askerliğini yapmayan adam, adamdan sayılmaz. Onlar için belki doğru bir sözdü ama düşündüm ki esas doğru olan askerlik değil, evlilikti. Adamı adam yapan, adama kişilik kazandıran, ilk defa kendisini, kendisiyle bırakan ve kendisiyle kendisini konuşturan, ailesi için risk alıp karar verdirendi evlilik. İşte ben evlendiğim gün bu düşüncelere sahip oldum. O gün kendimi ilk defa adam gibi gördüm. Çünkü o gün benim için her konuda karar veren babam yoktu. O gün yanımda evliliğim vardı. Yürümek zorunda olan evliliğim. Kendimle beni baş başa bırakan evlilik.
Ahmet Bağçe
Senin aşkını yüreğime taşımayı göze aldım da, ekonomik krizdeyim.
Ahmet Bağçe
Hayal kırıklığına mahkûm oldum. İzin ver de biraz yüreğinde gizleneyim.
Ahmet Bağçe
GERİ VER
Önce beni umutlandırdın,
Sonra umutlarımı elimden aldın.
O zaman sende,
Sana verdiğim aşkımı geri ver,
Yüreğim sende kalsın.
Ahmet Bağçe
Özlem yağdığında yüreğine, nerede olursan ol, orada sessizliğin melodisi, aşk ve hüzün söyler.
Ahmet Bağçe
SEN VE BEN
Ey benim kokusunu uzaktan aldığım,
Sen ve ben,
Aynı cümlede geçen iki kelimeyiz.
Sen yazılırken ben,
Ben yazılırken sen okunur, gücü yetmez silmeye silgilerin.
Ben sana mavi, mavi bakarken sen denizin rengini,
Sen bana yeşil, yeşil bakarken ben unuturum doğanın yeşilini.
Çünkü sen ve ben bir çerçeveye yakışan iki resimiz.
Ahmet Bağçe
Ne okşayıp sevebildin, nede elimden tutabildin, yaz dedin kavurdun, güz dedin savurdun, yere düştü umutlarım.
Ahmet Bağçe
Aramızda az bir aralık var ama ocağa uzat ayağını. Şu aralık var ya! Uzun aşkların başladığı anlar.
Ahmet Bağçe
SAKLANMA
İçine sakladıkça sırrına erişemem,
Bende senin aşkını içimde saklamak zorunda kalırım,
Gökyüzü mavisinin deniz de saklandığı gibi.
Aynı denizin balığı isek,
Farklı kıyılara dalmayalım.
Ahmet Bağçe
Çıranın da işi kolay değil, yakmak için önce yanması gerek.
Ahmet Bağçe
Aşk’ım istersen az biraz sarıl bana, ben sana sarılınca sarhoş oluyorum.
Ahmet Bağçe
SEN VE BEN
Söz konusu sen ve ben olunca,
Kendimi düşünmekten alıkoyamıyorum.
Kimsin deme,
Aşk’mısın hiç deme.
Adını her duyduğumda,
Yüreğim ağzıma geliyor hepsi bu kadar.
Ahmet Bağçe
AŞKIN AĞIRLIĞI
Aşkın omuzlarımda öyle ağırlık yaptı ki, kaldıramadım.
Sonra yükü yüreğimle paylaştım,
Daha da katlanır oldu.
Anladın mı? Şimdi,
Seni neden bu kadar sevdiğimi!
Ahmet Bağçe
YETER Kİ GEL
Kaç kez daha uğraşacağım, o bakışlarının altındaki düşüncelerinin neler olduğunu çözmeye.
Kaç kez dinleyeceğim sessiz cümlelerinin gizemini. Ortaya bıraktığın yıkılmış ruh halini daha ne kadar tamirini yapacağım.
Biliyormusun! Şimdilerde ben var ya! O kadar çok şeyler özledim ki. Bunlar arasında en çok gürültüyü, yüksek sesleri, bağırmayı, feryat etmeyi, sessizlikten kurtulmayı özledim. Sevinç içinde düşe kalka uçurtmalarını uçurmaya çalışan çocuklar gibi. Hani tanıştığımız o yolun yarısındayken var ya, böyle olsun istememiştim, hatta istememiştik. Kaynaşmak, nefes almak, şen ve şakrak olmaktı isteğimiz, çocuklar gibi. Savaşmak değildi niyetimiz. Şimdi kendimizce oluşturduğumuz
rüzgâr içinde cebelleşiyoruz. Etrafımıza enkazları doldurduk kaldırmaktan da zorlanıyoruz. Oysaki mutluluk için ne çok dualar etmiştik.
Seni çok sevmiştim,
Ardına kadar açmıştım kale kapılarımı,
Yüreğimi fethetmene müsaade etmiştim,
Kapatmıştım kazılan kuyuların üzerini, engel olmaması için.
Kalbimin sesini dinliyordum, seni sevdiğimi düşlerken,
Gözlerim ışık saçarken bakışlarının karşısında ter döküyordu anlım.
Kızıyordum seninleyken kısacık olan zamanın, sensizken uzunluğuna.
Öyle mutlu oluyordum ki, tamamladığın diğer yarımımın boşluğun dolduğuna,
Şimdi ne oldu!
Bıraktın mı beni!
Hani nerede boşluğumda ki diğer yarım!
Hani duvardaki siyah beyaz resmim.
Özür dilerim, seni kırmak, incitmek değil maksadım,
Omuzlarımdaki oluşan enkazın yükü,
Yüreğimde açılan yaraların sargı bezleri,
Dermanlarımı kesti, durmakta zorlanır oldum dizlerimin üstünde,
Dertlerimi yansıtmaya çalıştım, ortaya konan salata gibi.
Sen mutluysan gerisi teferruat, bende mutlu sayılırım yalnızlığımla.
Eğer bir gün düşüncelerinden ayrılıp dönmek istersen,
O kadar uzakta sayılmam, buyur gel, yalnızlığımı gönderirim bir tarafa, yeter ki sen gel yanıma.
Ahmet Bağçe
SENİNLE SAHİLDE
Seninle sahilde karşılaşmıştık ya! Öyle utangaç duruyordun ki karşımda. Ellerini göğsüne götürdüğünde nefes almakta zorlanıyor gibiydin. Görülen o ki tutukluydu zihnin ama kimdi tutuklayan. Gözlerine baktım, kaçırdın benden bakışlarını. Dediğim gibi gözlerin gülmeni istemiyordu san ki; Çünkü içinden de gelmiyordu gülmek. Böyle şeylerin verdiği huzursuzluğu anlatmak zor. Bende de olur bazen. Bazı şeylere kırılırda insan kırgınlığını söyleyemez ya! Öyle bir şey. Sende de var gibiydi. Kırgındın fakat tebessüm etmekten de geri değildin. İşte karşılaştığımız o an var ya! O utangaç tavrın bunun gibiydi. Birine kırgındın lakin kimdi kırıldığın kişi söyleyemiyordun. Bir ara benmiyim dedim endişelendim, bu yüzden ürkekti sana olan bakışım. Sen bakma benim şu dediklerime. Gayeye alma. Hiç kimse mükemmel değildir. Ama herkes insandır. Sana bakarken gözlerindeki gül bahçesini gördüm. Dokunmak istedim göz kapaklarına. Ve sonra ellerini bir yere koymak istedim. Ta şurama, sol yanıma. Of neler söylüyorum böyle. Sen bakma dediklerime. Ben böyleyim işte. En son söyleyeceğimi söylerim işte. Saçmaladım mı? Yoksa.
Ahmet Bağçe
ERİDİM
Sen bana buzları eriten lodos gibi geldin,
Ve ben eridim karşında unuttum kendimi.
Kar yağışıyla çocukluğuma gittiğim gibi,
Eksik yanımı tamamlamaya geldim yanına.
Ahmet Bağçe
DALINA ÂŞIK YAPRAK
Bahar aylarında dallarında filizlenen yaprakları izlerim.
Nasılda iştahlı büyürler.
Bilirmisiniz, yapraklar dallarına âşıkmış,
O yüzden hemen büyümek isterlermiş.
Büyüyüp gölge yapmakmış niyetleri,
Tutunduğu dalın kurumasını önlemek içinmiş güneşten.
Ama dal kıymet bilmezmiş, keyfini düşünürmüş,
Zaman, zaman sallarmış serinlemek için yaprağı.
Yaprak sallandıkça yıpranırmış, ama ses çıkarmazmış.
Ta ki, dal kendisini sarartıp yere bırakıncaya kadar.
Buna rağmen küsüp gitmezmiş düştüğü ağacın dibinden,
Çürümeye bırakırmış düştüğü terk edildiği yerden.
Ahmet Bağçe
AŞK BİLİR
Duygularım ne zaman uykuya dalsa,
Uyandırır gözlerindeki yüreğime bakışların,
İşte o zaman hasretin ve sen akarsın damarlarımda.
Derim ki, aşk bilir aktığı yönü önü açıksa.
Ahmet Bağçe
HARAP OLDUK
Ben sana, beni anlatamamışsam;
Ya! Dilim sana yabancı,
Yâda senin kulakların tıkalı.
Bak ne haldeyiz.
Biz aynı dalın koruğu iken,
Birbirine bakan üzüm gibi karardık,
Şarap mı? Olmamız gerekir kavuşmak için,
Şu an bile harap olmuş sarhoş haldeyiz.
Ahmet Bağçe
HASRETİMİN PERİSİ
Hani bir şey kaybedersin,
Gözün o şeyi kaybettiğin yerdedir.
Aranırsın için yanarak.
Sorana demezsin kaybettiğin o şeyi,
Bir şey değil der geçersin.
Bulmakta zorlandığın o şeyin açısı kemirir içini.
İşte sende öylesin benim için.
İstemeden kaybettiğim,
Aranırım kaybettiğim yerde seni.
Acın içimi yakar, kaybın yüreğimi.
Hani çiçek kokuları olur ya!
Rüzgârla birlikte gelir,
Papatya kokuları, hanımeli, akşamsefası, yaban gülü gibi,
Özleminde senin kokunu getirir ruhuma rüzgâr gibi.
Ve ben her zaman ki gibi karanlığıma bürürüm kendimi.
Hayalinle sohbet ederim saatlerce.
Bazen gökyüzüne bakarım,
Ta! Orada Kutup yıldızım derim senden için gözlerime,
Aranır gökyüzünde gözlerim seni.
İşte öyle hasretimin perisi, ne zamandır ararım seni her yerde.
Ahmet Bağçe
SANA YAZDIKLARIM
Çekmecemdeydi, Epeyce bir zamandır sana yazdıklarım.
Göndermedim, belki bir gün dedim biriktirdim.
Şayet bir gün öğrenirsen sana yazdıklarımı,
Sorma neden göndermediği mi? Ve de neler yazılı olduğunu.
Çünkü senin hayalin bendeydi, ben hayalinle meşguldüm.
Gülümsüyordun, içim ısınıyor, deli gibi çarpıyordu kalbim.
İçimde sen vardın, süslüyordu gözlerimin önünü eşgalin.
Yoktu senden başka yazacak biri. Getiriyordu ama götürmüyordu postacı,
Ondandır birikti çekmecem de yazdıklarım.
Ahmet Bağçe
KOLAY MI
Ya! Sen, sen ne haldesin!
O gün giderken ardından baktım,
Talaş gibiydin.
Dizlerinin üzerine yığıldığını görünce!
Tekerleklerinin senden tarafa dönmesini istedim trenin.
Kendine geldin mi? Aslında böyle olmasını sen istedin,
Aşk seni bana yazarken acısını da yazmış.
Oysaki ben senin hep gülmeni istedim,
Biliyorum ben gülmeni isterken, ağlatmış olmam dokundu sana,
Benim içinde çok zor,
Bendeki yürekte yanıyor senin ki gibi.
Kolay mı bir yürek yanarken, karşısında susmak.
Ahmet Bağçe
Hani buz gibi olur ya insan. Kaskatı kesilir, uyuşur eller, ayaklar. İşte bende öyle olurum her nerede görsem seni.
Ahmet Bağçe
Dertlerimi içimden dökmeme engel olan, bana mutluluk veren gülüşün. Hep üstte durunca altta olanı dökemiyorum.
Ahmet Bağçe
KARANLIKTAYIM
Umudumu yitirmiş olmamın seninle ilgisi yok,
Susarak istedim ben arzu ettiğim çok şeyi,
Bu yüzden duyuramadım isteklerimi kimseye,
Onlarda, sende haklıydınız,
Karanlıkta gölgeler bile yalnız bırakır insanı.
Ahmet Bağçe
KAL DİYOR
Bana ne baldan, yağdan,
Yüzüme gül biraz candan,
Gözlerin kal diyor san ki;
İncitiyor beni, ısrarlı bakışlar.
Ahmet Bağçe
Belki bir gün karşılaşırsak sorarsın diye sakladım bunca yıl yüreğimde, senden kalan anılarımı.
Ahmet Bağçe
Aşk bardak gibidir. Sevildikçe dolar, üzüldükçe boşalır.
Ahmet Bağçe
SEVGİNİN DEMİ
Hadi bir çay demle,
Suyunu aşk çeşmesinden al.
Demliği gönülden,
Ateşi yürekten,
Şekeri dilinden,
Kaşığı sevgimizden olsun.
Ahmet Bağçe
SENİ SORDULAR
Bana seni sordular,
Nasıl dediler liseden arkadaşlarım.
Öldü dedim,
Öldü, içime gömdüm dedim.
Gözyaşı döktüler senin için.
Sonra göz, göze geldik,
Dediler yok mu? Sana kalan bir hatırası,
Var dedim, olmaz mı, ondan bana kalan hatıra,
Üç harfli iki şey! Aşk’ı ve acı’sı.
Ahmet Bağçe
AŞK UĞRUNA
Benim yaşamımda en büyük acım,
Bana olan soğukluğuna rağmen,
Seni her gün biraz daha sevip,
Defalarca aşkının yenilgisine uğramış olmam.
Ne acı değil mi? Yenilgiye rağmen hala sevmek,
Aşk uğruna defalarca yenilmek.
Yar olmayana, yar olmaya çalışmak,
Aynı acıyı defalarca yaşamak.
Ahmet Bağçe
Islaklığını hoş gör gözlerimin gülemiyorum, ilk yağmuru değildi zaten.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİYLE ANLATIR
Ne esen rüzgârın soğukluğu,
Nede fırtınalı kar yağışı üşütür beni.
Beni üşüten soğuk bakışların.
Sana defalarca âşık olan bu gönül,
Sözleriyle değil, gözleriyle anlatır sözlerini.
Ahmet Bağçe
GÖREMEDİM ÖNÜMÜ
Pedaldı belki büyüme arzumu pekiştiren.
Rüyalarıma girerdi onu çevireceğim gün.
Bir hevesti alıştım, öylesine güzeldi ki, hayat,
Dolaşıyorduk bisikletim ve ben.
Sonra gençliğime adım attığım zaman sen karşıma çıktın,
Keşke dedim, keşke bu kadar hızlı büyümeseydim.
Biliyormusun, seni görünce dengemi şaşırdım,
Dümenim kilitlendi, dönmez oldu pedalım, göremedim önümü.
Ahmet Bağçe
GEL DE GÖR
Tutunamaz bu yürek başka bir yüreğe,
Dökülürüm yaprak gibi ben.
Gel de bir gör aşkım,
Artık bir yaprak bile değilim ben.
Yaşadığımız masalda kahramanınken,
Vazoda kuruyan gül oldum ben.
Ahmet Bağçe
Ey kader; insan, her şeye alışıyor da, hiç bir şeye alışamıyor,
Hayaller seni tercih ettiyse, benim tercihlerimin ölümünü yaz.
Ahmet Bağçe
NEDİR BU AŞK
Bana aşkı bir tarif et,
Nedir, sevmek mi? Sevilmek mi?
Yoksa kalp çarpması mı?
Şarkılarda söylendiği gibi.
Ahmet Bağçe
Ne olsun işte, yalnızlığımla biz iyiyiz. Öyle çok alıştık ki; biz birbirimize; yalnız, yalnız yaşıyoruz.
Ahmet Bağçe
Hepimizin aradığı birazcık mutluluk değil mi?
Ahmet Bağçe
Aslında ben bıkmış değilim, fazla değil her saniye seni özlediğimden, of diyerek seni sayıklıyorum.
Ahmet Bağçe.
Öyle daraltır ki, bazen önüne serilen hayatın gölgesi. Ama bir selam genişletir o daralmış yüreği.
Ahmet Bağçe
HİSSEDİĞİM ŞEY
Yün minderlerle döşeli,
Duvarında hasır yastıkları dayalı odamda,
Hissedemedim şey!
Senin gözlerinin mavisiyle oluşan,
Hayallerimin sıcacık duyguları yanında,
Gürül, gürül yanan sobanın sıcaklığı.
Ahmet Bağçe
SUÇLU BENMİYİM
Her gece aklıma geldiğinde sen,
Sabaha bir yıl var derim,
Suçlarım kendimi bazen.
Peki, uzayan gecenin tek suçlusu benmiyim!
Yok mu?
Bunda senin payın.
Ahmet Bağçe
Hayatı, hayatın güzellikleri içinde arayan, bakan insanın göremediklerini görür.
Ahmet Bağçe
GEL
Ara, ara gel,
Yalnız bırakma beni,
Sohbet ederiz,
Rüzgârın sesini dinleriz,
Dokunuşunu hissederiz okşar gibi tenimizde.
Belki ne bileyim!
Şarkılar söyler dans ederiz birlikte.
Sonra ben sana bakarım, sende bana,
Sımsıkı sarılırız birbirimize.
Ahmet Bağçe
Bir tek canım varsa, oda senin için atıyorsa, varsın bu can sana feda olsun.
Ahmet Bağçe
Kokunu içime her nefeslendiğimde beynimde sen dolaşırsın oksijen gibi, her bir zerren sarhoş eder beni.
Ahmet Bağçe
ÖZLEM AKITIR
Her akşam hüzün kapım aralanır,
Özlem akıtır, kahır akıtır aşk miravı,
Yüreğimi depreştirir gün boyu,
Göz kapaklarımı çökertir gönül.
Ahmet Bağçe
SENİN İÇİN
Sen öylemi zannedersin meleğim,
Ben uçsam da senin desteğine muhtacım.
Seni sevdiğim için değil,
Senin için hayatımı veririm.
Ahmet Bağçe
ŞARKILARIMDASIN
Ne güzel bir duygu seni düşünmek,
Ne güzel bir tutku seni özlemek.
Dinlediğim şarkılarda,
Dokuduğum nesnelerde,
Geçirdiğim en güzel vakitlerimdesin sen.
Ahmet Bağçe
Akışına bırakırım bazen duygularımı, durgun akan nehir gibi, gündüzü takip eden gece gibi.
Ahmet Bağçe
ÖZLERİM SENİ
İçimdeki aşksın sen,
Kıyıda kumları okşayan dalgalar,
Kayaları aşındıran rüzgâr gibi,
Duygularımı okşarsın.
Yüreğimde pır, pır eden kelebek,
Özlerim seni kalpten, en içten,
Ahmet Bağçe
İÇİMDEKİ SES
Çok derinden gelen bir ses diyordu ki,
Ben içinde biriktirdiğin,
Haykırışların ve suskunluğunum.
Artık dertlerinle başbaşasın bana elveda.
Ahmet Bağçe
Yanımda yâda uzakta olsan ne fark eder. Beni sevmesen de önemli değil. Ben, seni seviyorum ya! O bana yeter.
Ahmet Bağçe
Bazen gözlerimden yaş gelmez ama sessiz ağlar yüreğim sen aklıma geldikçe.
Ahmet Bağçe
Çünkü içimin her bir yanı, âşık bir yüreğin gözünden dökülen gözyaşlarıyla dolu.
Ahmet Bağçe.
Sen benim gönlüme girmiş duamsın, çünkü seni gönlümde taşırken hissettiğim mutluluk kadar seviyorum.
Ahmet Bağçe
Kurt otları hâkimiyetine almışsa koyunlar ne yapsın.
Ahmet Bağçe
Maksat olayı unutmaksa, hatırlaya gerek yok.
Ahmet Bağçe
Yar sahip olmazsa, sahip olan el olur.
Ahmet Bağçe
ÇOK ŞEYLER GİZLİ
Dokunma ağaran saçlarıma,
Dökülürse hatıraları dinmez gözyaşlarım.
Bakma gözlerin kenarındaki çizgilere,
Onda nice yaşanmışlıklar gizli.
Hayat yokuşunu tırmanırken,
İz yaptı ellerimdeki siyah benekler.
Ahmet Bağçe
Sana dokunmak isterim de, ellerimin de, kalbim gibi tutuşacağından korkuyorum.
Ahmet Bağçe
Özledikçe bir noktaya bakar gözlerim. O noktaya baktıkça seni gözler gözlerim.
Ahmet Bağçe
DÜŞLERİM SAZ
Canım çok yanıyor bu aralar,
Sanki düşlerim saz,
Hayallerim tezene,
Korkularım teller arasında sıkışmış hislerim.
Tezene dokundukça tellere,
Sazım okur dertlerimi.
Kabaran duyguların,
Gözyaşlarımı dökeceğinden korkarım.
Ahmet Bağçe
Merak etmeyin, bugün seni gün ışığında görmeyenler, yarın mum ışığında arayacaklar.
Ahmet Bağçe
O bakışına öyle gerildim ki, yerime geldiğimde senin ok gibi fırladığını gördüm, şimdi seni bulamıyorum.
Ahmet Bağçe
KİRALIK
Genç ev arıyor, yakında düğünü var. İş yerine yakın şirin bir ev kiralamak ister. Bu yüzden de gördüklerine, tanıdıklarına boş ev görürseniz haber verin diye haberdar etmektedir. Gencin kulakları da rahatsız duymamakta, işitme cihazı Kullanmaktadır. Yaşlı bir adam yanaşır ve sorar. Evleneceğin kız çalışıyor mu? Ev hanımı mı? İşitme cihazının pili biten genç, deneni duymasa da aklı kiralık evde ya! Cevap verir. Yok amca KİRALIK…
Ahmet Bağçe
YETİŞKİN ÇOCUKLAR
Dünya ile oynuyorlar. Dünya ceviz de, oyuncular ellerindeki içi kurşunlanmış kemik aşıkla, yani enek denilen oyun aletiyle dairesindeki cevizi noktasından vurarak, çizgisinden çıkarma peşindedirler. Ta! Çocukken oynadıkları oyun gibi görüp, o zamanlardan beri kendilerini oyunlarla yetiştiren, bu yetişkin çocuklar, oyunu kuralına göre oynayıp başarı peşindedirler. Bu büyüyen çocuklar, çocukken oyun araçları olan ceviz yerine dünyayı ceviz yerine koyup, dünya ile oynamaktadırlar. Ama dünyanın dışıyla değil, içiyle ilgilenmektedirler. Onlar cevizin kabuğunu birilerine kırdırıp yaktırıyorlar, içini ele geçirmeye çalışıyorlar. Çünkü yemeye en müsait, en lezzetli olan yeri cevizin içidir. Onun için cevizin içini yemektir niyetleri ve öylede yapmaktadırlar. Kabuğunu birilerine kırdırıp yaktırırken, cevizin içini yemekle meşguller.
Ahmet Bağçe
ŞAŞKINIM
O kadar şaşkınım ki;
Seninle birlikteyken,
İçinde olduğum dünyam ruhuma yorgunluk verirken,
Bu defa sensizlik içindeyken çektiğim acılar yoruyor.
Sana duygularımın kapısını açan yüreğim nasıl oluyor da,
Hem mutlu, hem de perişan.
Ahmet Bağçe
Sen yastıkmısın ki; Başla güreşiyorsun.
Ahmet Bağçe
Eğer bir yere gelmek istiyorsan kendine gel.
Ahmet Bağçe
Zamanda su gibi akar ama birikim yapmaz.
Ahmet Bağçe
İte kalka götürürlerdi ama cep telefonundan daha çok severlerdi bizi eskiler.
Ahmet Bağçe
MEKTUPLARIN
Mektupların arasında,
Siyah beyaz resimlerinde duruyor,
Mektuplarını okudukça,
Geçmiş günler acı veriyor.
Ve diyorum ki, içimi çekerek,
Neden seni bu kadar sevdim.
Ahmet Bağçe
AŞK MİSAFİR
Seni gözlerim görünce bir ışık parlar,
Aklım karışır ürperir içim.
Ve dar gelir tünediğim mekânlar,
Anlarım ki aşk misafir,
Demek ki, acı oluyor aşkı ağırlamak.
Ahmet Bağçe
PEMBE DİZİ
Pembe diziler gibiydin içimde,
İçime döndükçe,
Sen dizileri,
Dizilerde imkânsızlığı getirir aklıma.
Ahmet Bağçe
CAN DEDİĞİM
Can dediğim bağrıma bastığım,
Yokluğuna alışamadım.
Şimdi öyle çok üşüyorum ki,
Meğer sen ne kadar sıcakmışsın.
Ahmet Bağçe
KARA KALEMİM
Kurşunu bitti kara kalemimin,
Gazele döndü duygularım.
Aşkını yüreğime yazdım,
Zarfladım üzerini,
Zarfımı gözyaşımla tutkalladım.
Ahmet Bağçe
Ben ilk defa kaybetmedim ki. Önce mutluluğumu paylaştıklarımı, sonra mutluluğumu kaybettim.
Ahmet Bağçe
DİLİN TUTULUR
Bazen söyleyemezsin,
Dilin tutulur, parça, parça olur yüreğin.
Çünkü o,
O ana kadar anlamamışsa,
Söylemek anlamsızdır, susmaktır en iyisi.
Ahmet Bağçe
KUŞ GİBİ
Kuşa benzer derlerdi eskiler aşka,
Havasına girince daldan dala konar, uçar semalarda,
Ya! Karşılığını görmezse!
İşte o zaman,
Kanatları kırık kuş gibidir.
Uçmak istese de, uçamaz.
Ahmet Bağçe
GEL OTUR
Hissediyorum ağlıyorsun,
Duyuluyor yüreğinin hıçkırıkları.
Gel otur sol yanıma,
Sileyim gözyaşlarını.
Sen yüreğimin sultanı ol,
Ben yüreğinin mahkûmu.
Ahmet Bağçe
Yanlış yönde olduğumu bildiğim halde yürüdüğüm yol gibisin. Diş çürüten şeker gibi Duygularımı çürüttün.
Ahmet Bağçe
PAPATYA KOKAR
Keşke o zaman değil de,
Bir başka zaman karşılaşmış olsaydık.
Güz günü değil de bahar gibi,
Çünkü bahar akşamları papatya kokar.
Ahmet Bağçe
KONYALI ŞUAYİP AĞA VE VALİ BEY
Konyalı bir Şuayip Ağa vardı bilge Şuayip… Eskilerden Konya’da onu tanımayan yoktur. Bir Cuma günü Türbe Önünde Selimiye Camisinden Cuma çıkışında Cenaze namazı kılınacak. Cemaat cenaze önünde saf tutmaktadır. Şuayip Ağada cemaat safına girer ve sağına bakar ki sağ tarafta dönemin Valisi var. Biraz üzgün görür Valiyi. Şuayip Ağa sayılıp sevildiğinden Konya’da samimi olmadığı kimse yoktur, tabi valiyle de. Onunla da senli benlidir. Eğilir sorar
- Üzgün görürüm Valim, cenaze yakının mı?
- Vali yok, yakınım değil, hanımımın hastalığına üzülürüm, sırt civarında bir çıban çıktı, çaresini bulamadık der.
- Şuayip Ağa ondan kolayı ne var. Akyokuş da bir cins taş var, bir avuç topla, onu ez bir keseye koy ve yenge çıban olan yere sürtsün bir haftaya kalmaz iyileşir.
- Vali cenaze sonrası eve gittiğinde hanımını müjdeler ve hanımına Şuayip Ağanın dediğini der.
Bu defa Vali beye hanımı!
- Bey! Sen o taşı ne bilecen, Şuayip Ağa madem biliyor toplatıver.
Vali, Şuayip Ağayı huzura çağırtır ve ona;
- Şuayip Ağa; Madem taşı biliyorsun, hanıma da dedim, bir zahmet o taşlardan dediğin yerde biraz topla getir, tarifini de hanıma söyle der.
Ertesi gün Şuayip Ağa Akyokuş da gözleri taşlardadır. Bir tanıdık görür ve sorar.
- Be! Şuayip Ağa, ne edersin yalnız başına bu yazıda!
- Şuayip Ağa sorma be kardaş. Türbe önünde bir halt ettik, şimdi yıkın, yıkın taş ararım.
Ahmet Bağçe
CUMHURİYETİMİZ İÇİN
Cumhuriyet Bayramını kutlamaya gideceğimiz önceki gün,
ATAMIN efendiler,
Yarın CUMHURİYETİMİZİ İlan edeceğiz…
Dediği an ki; Heyecanı basardı yüreklerimiz.
Dua ederdik.
ALLAH’IM,
Ne olur yarın, sadece yarın yağmur yağmasın.
Ahmet Bağçe
DÖN GEL ATAM
Bazı borçlar vardır, ödeyemezsin vefa borcu gibi.
Ruhun şad olsun ATAM sen rahat uyu.
Seni öyle özledik ki;
Milletine şefkat dağıtan,
Düşmanına korku salan, bakışına hasret bu MİLLET,
Evet, seni çok özledik,
Dön gel biraz da cennet özlesin.
Ahmet Bağçe
SEN BENİ
Ben, bu kalbi sensiz taşımak istemem.
Bir bütün olarak yaşamak isterim seninle.
Ben seni hayatıma yükledim de,
Sen beni yüreğine yükleyemedin
Ahmet Bağçe
YA DÖVSEYDİ
Hele gel buraya yumurcak dedi ve çağırdı çocuğu bir teyze. Aman şunun saçlarına zeytin gibi maşallah, hele gözlerine badem gibi, hele, hele kaşlarına yay gibi dedi, avuçlarını indirdi balyoz gibi çocuğun kafasına, ensesine. Baktım çocuğun gözlerindeki akan damla, damla yaşlara. Dedim teyze iyi ki çocuğu seviyor, ya! Dövseydi!
Ahmet Bağçe
Umutlarımız değilmiydi bizi bekleten, hüzünlendirip ağlatan.
Ahmet Bağçe
GÜNEŞ DOĞARKEN
Tek kişilik ayrı oda gibiydi sevgileri,
Birine güneş doğarken,
Diğerine bulut gölge ediyordu.
Tıpkı ay ile güneş gibi.
Kalpleri deli gibi seviyorum diyor,
İnat ediyordu duyguları.
Ahmet Bağçe
ALDANMA EVLAT
Sana demiştim be evlat,
Bize kör bakan dünya, sana güneşli bakmaz,
Sen güneşli bakıyor gibi görüldüğüne aldanma,
O görüntü yalanının bir başka yüzü.
Ahmet Bağçe
KIRILMIYORUM
Affet beni gecelerim,
Seni üzmek istemezdim.
Uykusuz geçen zamanlarımı,
İzinsiz çalana direnemiyorum.
Bana yoldaş olan yıldızlarım,
Bakmayın kusuruma.
Kırılmıyorum bazen kaybolmanıza.
Ahmet Bağçe
Giden yıllarımla yaşanılmayacağını bilirimde, kalan yıllarımda çok yorgun, bana ayak uydurmuyor
Ahmet Bağçe
HASRET KALDI
Ve sonra ışıklar söndü,
Karardı gözlerim,
Dönemeçte seni kaybettim.
Ellerim boş kaldı, gitti avuçlarımdan ellerin,
O gülüşüne hasret kaldı gözlerim.
Ahmet Bağçe
Eğer biri hala kalbini kıranın, hak etmediği yerde olanın, yüzüne gülmeye çalışıyorsa, bilin ki o yüze gülen kişi kaybedilmeyecek mükemmel biridir..
Ahmet Bağçe
Bana iz bıraksaydın kitap gibi mesela. Ezberimde olurdun.
Ahmet Bağçe
Bugün çok güzel bir havam var, rüzgâr olup havamı bozmayın.
Ahmet Bağçe
AĞLAMAK YERİNE
Bu dünyaya ağlayarak değil de,
Gülerek gelseydim,
Canımı her yaktığın gecelerimde,
Sana uzaktan bakıp ağlamak yerine,
Gülerek sarılıp uyumak isterdim.
Ahmet Bağçe
Sana çok güzelsin demek istemiyorum. Çok güzelsin desem, mutlu olan sen, üzülen ben olacağım, çünkü benim değilsin.
Ahmet Bağçe
SEVDİĞİMİ BİLİYORUM
Ben seni görünce kalbime döndüm ve baktım.
Bana bakma dedi,
Beden ne kadar yaşlanırsa yaşlansın, ben yaşlanmam.
Aşkı muhteşem eden gönlüne bak ve onu kırma.
Sen onsuz hayatı düşünmedikçe ben sevgini korurum.
Mutluluğunu karanlık anında bile aydınlıklı tut.
Çünkü karanlık gitmeden aydınlık görünmez.
Bir an çocukluğuma döndüm ve dedim,
Keşke o zamanlar soranlara zengin olmak istiyorum yerine,
Mutlu olmak istiyorum deseydim.
Keza sevdiğimi biliyorum da, sevildiğimi bilmiyorum,
Beklide mutsuzluğumun nedeni bu.
Ahmet Bağçe
Aşkı bilgeye sorma, o bilse de söylemez. Aşkı, aşk sarhoşuna sor, sarhoşunun kalbinde durduğu gibi durmaz.
Ahmet Bağçe
Saklanmak istiyorum, kimselerin bilmediği bir yere, Sadece sen bil, o ağacın altındayım.
Ahmet Bağçe
İşte arkadaşım. Ağlamak ana dili olan gözlerim, şakır, şakır ağlıyor da, gülmeye Fransız.
Ahmet Bağçe
EVLAT
Ey! Evlat;
Ben senin kökünüm.
Sen dal ol.
Benim sürgün vermiş kollarım,
Köklerime sarılı.
Devrileceğim diye sakın korkma!
Senin dallarını dimdik ayakta tutmaya gücü yeter.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Hep saklambaç oynadın benimle hayat.
Saklanan sen,
Arayan ben,
Bulunmayan ve sobeleyen gene sen oldun.
Ahmet Bağçe
UNUTUYORUM
Her gelişinde sana kalbimi açarken,
Engelleyemediğim şeylerden biri,
Gözlerimden gelen dinmeyen gözyaşları,
Ve dilimin tutulmuş olması.
Çünkü unutuyorum diyeceklerimi.
Ahmet Bağçe
Gökyüzü bir kuşağa sahip olmuşsa, güneşin önüne geçen yağmura borçludur.
Ahmet Bağçe
UZAKTA
Duygularım diyor ki;
Sen ancak içinden konuşursun!
Balıklar gibi.
Balıklar sevgisini hep yüreklerinde hissederler.
Dokunamaz sevdiğine, sevdiklerine.
Sende sevdiğini yüreğinde taşıyorsun.
Çünkü sevdiğin duygusal olarak uzak olduğu kadar,
Kendisi de uzak,
Bu yüzden dokunamıyorsun.
Ahmet Bağçe
KIVILCIM
Ne olsun!
Bende bildiğin gibiyim be gönlüm,
Hiç bir şeyler yok iken,
Bir kıvılcım atıldı yüreğime,
Tutuştum kırpıntı kâğıt gibi,
Yanıyorum bir ateş de.
Bir şarkı dolandı dilime,
Dönülmez bir yoldayım.
Ahmet Bağçe
SON SÖZLER
Gün biterken gözlerimde bir ağırlık,
Üzerimde bir kırgınlık vardı.
Hayallerim uyuşmuş,
Hasretin gözlerime ufukta beliren bir çizgi gibi görünüyordu,
Aklıma hep son sözlerin takılıyor,
Ve ben sana demiştim dediğini düşünüyorum.
Sevgisini damla, damla biriktirdiğim,
Kâse, kâse içtiğim,
Haklıydın seni bu kadar sevmemeliydim.
Ahmet Bağçe
BAHANEYDİ
Bir bahaneydi,
Yaz gününde üşümüş gibi giyinmem.
Dikkatini çekip,
Birbirini iten duygularımızı tetiklemekti, yumuşatmaktı niyetim.
Aradığımız şey duygularımız da,
Duygularımıza fırsat verirsek eğer,
Yüreğimiz bildirecek doğru yolda olduğumuzu.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİNDEN TANIRIM
Ufuktaki görüntüm,
Aşkını içime nefeslediğim,
Esintili bir akşam,
Sahilde gezinirken,
Seni yıldızlar yansıttı bana.
O günden beri,
Nerede görsem tanırım
Yıldızlardan yansıyan gözlerinin rengini.
Ahmet Bağçe
YAR
Senin yangından ne farkın var yar,
Sende benim yüreğimi yakmadın mı?
Sen yaktığın kadar yakar,
Bende kül olana kadar yanarım.
Ahmet Bağçe
İşte dediğim gibi. Aşk, âşk olabilmesi için, âşık yüreğin, karşı yüreğe hasret kaldığı zaman aşk olur.
Ahmet Bağçe
Sen ne kadar uzaklaşsan da benden,
Rüyalarıma geliyorsun her gece,
Unut demene uymak istesem de,
Beynim hala seninle.
Ahmet Bağçe
O GÜNDÜR
Bir sabah günaydın demiştin,
O gün hayatımın ilk günüydü san ki,
Mutluluk sardı yüreğimi,
O gündür bekler oldum yollarını.
Bir kartopu olmayı düşledim hep,
Damla, damla eriyip,
Oluk, oluk akmak istedim yüreğine,
Hislerimi kelime, kelime söylemek için.
Ahmet Bağçe
Benim cehennemim gözlerimden, gözlerini kaydırdığın ve yüreğinden, yüreğimi çıkartıp sevginin tükendiği andır.
Ahmet Bağçe
Eğer yanındaysam, ait olduğumdandır, tabi olduğumdan değil. Arkamdan yaz, çiz, konuş, ben zaten arkamı görmüyorum.
Ahmet Bağçe
Bir eksik yaşadım yıllarca,
Yalnız ve kuraktı düşlerim.
Bir şeyler var gibi tebessüm edince,
Yeşerdi içimde ki çorak topraklar.
Ahmet Bağçe
UMUTLANDIM
Karşı karşıya geldik,
Önce bakıştık,
Sonra yanaştı oturdu yanıma,
Bana içini döktü,
Duygulandım,
Dolu, dolu oldu gözlerim,
Sarıldık ağlaştık.
Sen özlemimdeydin,
Ve seni özlemim içinde büyüttüm dedi.
İşte o zaman sevgime güç geldi,
Umutlandım,
Sanırım devrim yaptı aşkımız.
Ahmet Bağçe
MUTLUMUSUN
Saçların, ellerin, avuçlarının içi,
Gezinmekle tükenmeyen koca bir şehir derdin bana.
Ne oldu da bıraktın beni yalnızlığa.
Şimdi mutlumusun!
Sen de yalnızsın önündeki uzun yolda.
Ahmet Bağçe
Yüreğime, yüreğinde konaklanmasına izin vermeyen duygularımın katili. sen o kadar güzelsin ki.
Ahmet Bağçe
GECEDEMİYİM
Mutluluğum sende mi kaldı,
Boğuluyorum yalnızlık içinde,
Yüreğimde bir boşluk
Gözlerimde kara bir perde.
Işıklar mı söndü,
Gecedemiyim, gökyüzü neden karanlık.
Bir kasvet sardı içimi,
Soframda hüzünlü ekmek, beynimde senli karmaşık düşünce,
Yoksa karanlık mı, beni hüzünlendiren,
Acaba gece mi seni bana düşündüren,
Yâda senmisin hüzünlenmem için geceyi bekleyen?
Üzerimi kara yaprak bürümüş,
Nedir beni yalnızlığımla, yalnız bırakan.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİM
Sen benim sezonluk duygularım değil.
İçime düşen,
Beni kasırgalar gibi savuran,
Kor ateşler içinde yakıp kavuran özlemimsin.
Ahmet Bağçe
AŞK
Aşk susmaktır,
Nefesini tutmak, koklamak, Hissetmektir,
Uzaklığına ve yakınlığına bakmadan,
Ağlamaktır bazen.
Ve aşk;
Aşk olabilmesi için,
Dökülen gözyaşların,
Nereden geldiğine bakmaktır,
Acısına dayanabilmektir.
Ahmet Bağçe
ŞİİRLER GİYDİRSEM
Sonra bana sarılsan ağlasak birlikte,
Gözyaşlarını silsem ellerimle.
Ve sana deseni denizden,
Rengi gökyüzü mavisinden şiirler giydirsem,
Ahmet Bağçe
Hayallerim o kadar hızlıydılar ki, yetişemedim. Ancak ölümlerini izleyebildim. Şimdi bende ölüyorum annem.
Ahmet Bağçe
RESMİN
Duvardaki resmin,
Daha anlamlı bakıyor,
Gökyüzünü andıran gözlerin,
Rüyalarımdan gerçeğe döndürüyor beni,
Yabancısı olmadığım tebessümü,
Sensizliği unutturuyor bana.
Ahmet Bağçe
Bazen ağlamak istersin akmaz gözyaşların, yüreğine sor nereye aktığını!
Ahmet Bağçe
İZ BIRAKSAYDIN
Üzüntümü paylaşmıştım,
El vermiştim, gönül vermiştim,
Kalbimi değiştirmiştin, inanmıştım sana,
Anladım ki yanlış rıhtıma yanaşmışım.
Senin gündüzün gibi değil benim gündüzüm,
Farklı aydınlanır bütün günüm.
Gördüğün gibidir görünmeyen yüzüm,
İz bırakmanı isterdim, ders bıraktın bana.
Ahmet Bağçe
EĞİTMENİM AMCAM
Delikanlı deriz ya! Çocukluk devreyi atlattığımız yaşa. İşte o yaşlardayım. Beni geleceğe hazırlayan eğitmenim amcam, pazar yeri içinde bulunan dükkânımızın biraz ilerisinde bir yerde, yola dayanmayan elmaları satmamı söyledi. O vakitler ortaokul öğrencisiydim, okul çıkışlarında dükkâna geliyorum ve pazara elmalardan birkaç kasa çıkarıp satıyordum. Ben yaşlarda üç çocuk musallat oldu. Belli saatlerde geliyorlar, elma kaça diyorlar, birer ikişer elma alıp birde sırıtıyorlar gidiyorlardı. Amcam bu manzarayı izliyormuş. Gene okul çıkışında her zaman olduğu gibi sandıkları bildik yere götürdüm, tezgâhımı açtım. Elma satacağım. Amcam çağırdı. Yanına gittim, şimdi sen tezgâhı açtın, çok geçmez hani o gelen çocuklar var ya gene gelecekler ve elmalarını alıp gidecekler, sende sesini çıkarmayacaksın, ama onlar gittikten sonra ben seni elime alıp pazar yerinde evire, çevire döveceğim bilesin dedi. Hadi şimdi git yerine iyi düşün dedi. Çok geçmedi, yarım saat gibi bir zaman içinde çocuklar geldi. Çocuklardan korkuyorum üç kişiler, ama amcam vurdu mu yıldızları saydırır, o daha da kötü. En iyisi kavgaya dalmam gerek dedim. O hışımla elmaya elini uzatanın kafaya bir tekme attım akabinde, oturmakta olduğum kasayı diğerinin üzerine fırlattım, üçüncüsünün bileğini kıvırdım baktım diğer ikisi kaçtı. Elimdekini de halletmek kolay oldu. Amcam yanıma geldi ve çocukların hakkından geleceğini biliyordum, ama gözünü korkak alıştırmışsın, öz güvenini kazanman için her zaman birinin ikazı mı gerekir.
Ahmet Bağçe
Kavuşmak imkânsızsa özlem,
Mavisine bürünmüş deniz gibidir.
Ahmet Bağçe
Türklük engin bir denizdir. Kimse engin denizde sığ aramasın.
Ahmet Bağçe
Köpeğin havlamadığı kuşların yediği sineği, kartallar yemez.
Ahmet Bağçe
Ben kendimi sana hapsettim,
Tutmasın bir başkası ellerini,
Bakmasın başka gözler gözlerine,
Beni kahreder,
Elinden tutan eller,
Gözlerine bakan gözler.
Ahmet Bağçe
Ağlama gönül,
Sen artık yakılan bir çıra değil,
Yanmayan bir külsün.
Hiçbir ateş seni yakmayla korkutamaz.
Düşünsene,
Kurumuş papatya,
Tazesinden de güzel kokar.
Ahmet Bağçe
Sen beni, bende gülmeyi unuttum. Bende kasırgalar yaratan kahkahaların iz yaptı yüreğimde. Ahmet Bağçe
SEV
Sen mi? Sen ömrümsün benim,
Ne zaman istersen gel.
Bana yüzünü dönme yeter.
Sev, sevmekten kaçınma!
Sevgi insanın varlığını gösterir,
Yokluğunu hissettirir,
Kişinin eksik yönünü tamamlar.
Ahmet Bağçe
Sonu uçurum olduğunu bildiğim halde dönmediğim yolumsun sen.
Ahmet Bağçe
Can mı? Canan mı? Deseler. Canan derim ona. Cananın bir defa canım demesi dünyalara değer bana.
Ahmet Bağçe
Gül yetiştiği yere göre gül değil, dalından koparılmadıkça, çöplükte yetişse de güldür.
Ahmet Bağçe
GARİBAN
Ben sokakta büyüdüm,
Bilmem öyle şatafatlı soba sıcağını.
Bir duvar kenarı yatağım,
Nefesim yorganım.
Ben soğuk paylaşmayı bilirim.
İçten güler,
Çok derinden severim,
Yok, öyle hatır gönül bilenim,
Özlemdir Benim Ziyaret Edenim.
The End.
Ahmet Bağçe
Ve sonra ona koştu, pişmanım, hem de çok pişmanım diyecekti, sevdiğini söyleyecekti. Fakat geç kalmıştı. Ona ölüm, ölümüne sevdiğini çoktan söylemişti.
Ahmet Bağçe
SADECE İZLEDİM
Beklenmedik bir anda terk edildi bu gönül,
Bir, bir kayboldu sevdiklerim.
Limanına sığındığım, kalp atışını hissettiğim,
Sende terk edenlerden biriydin,
Sana, gitme kal diyemedim.
Koşmak, sarılmak istedim,
Girdim bir burukluk içine,
Çekindim, gidişini uzaktan izledim sadece.
Ahmet Bağçe
AÇMADAN KURUDUM
Uzaklardan bakıyorum sana,
Sessiz sesleniyorum,
İçim konuşuyor sadece,
Deniz mavisinin parıldaması gibi,
Sabahın seherinde.
Sen hayal, ben sessiz.
Kıyıya vuran dalgalar konuşuyor sadece,
Rüzgârın saçlarıma dokunuşu,
Birde buram, buram kurumuş papatya kokusu,
Seni hatırlatıyor, artırıyor hasretini.
Gökyüzü el sallıyor güneşin kızıl rengine.
Güneş güne merhaba diyecek biraz sonra.
Güller, çiçekler, papatyalar uyanacak,
Renk, renk açacak.
Düşünüyorum da, ne bir gül olabildim, nede bir papatya,
Açamadım gül gibi, papatya gibi kurudum dalımda.
Ahmet Bağçe
Ben seni dünden sevdim de, sen benim sevgimi bugün anladın.
Ahmet Bağçe
SENİN OLSUN
Artık bakmayacağım resimlere,
Sileceğim içimdeki kıpırtıları,
İndireceğim umut duvarlarındaki hayallerimi,
Boş kalsın yüreğimdeki çerçeve.
Senin olsun,
Ey! Gökyüzünün mavi denizi,
Hayat denilen yelkenle,
Başkalarını götür,
Atmosferin bilinmeyen derinliklerine.
Bırak beni yalnızlığımla,
Bana gün, kış gecelerini andırır,
Soğuk ve zifiri karanlık.
Ahmet Bağçe
Benim en büyük düşmanım, hayallerimi, hayallerde bırakıp akıp giden zaman.
Ahmet Bağçe
Gözlerinin uzaklara daldığı,
İçinin daraldığı,
Gözyaşlarının yanaklarına aktığı zaman,
Dön bak omzuna,
Saçlarına dokunmak isteyen
Bir çift el göreceksin,
O benim ellerim işte.
Ahmet Bağçe
Kan dondurucu gibidir bazı bakışlar. Yüreğine dondurur insanın, sussan eritir, konuşsan kan akıtır.
Ahmet Bağçe
İncinmeyi hoş görmeyen, sevginin inceliğini bilemez. Sevgi yer etmişse kişinin gönlüne, artık onun için her can, kendi canıdır kimseyi incitemez.
Ahmet Bağçe
Elveda Eylül,
Elveda mavi gökyüzü,
Hoş geldin Ekim,
Gam yüklü sonbaharın yazı.
Ahmet Bağçe
Gelişine heyecanlanan ve sevinen yürek, gidişine matem tutmasını bilir.
Ahmet Bağçe
DUYGUSALLIK
Dünyanın en zor mesleğidir duygusal çöküntü. Hele kendi duygularının eksikliğine kelimeler bulup, tercüman olmak daha da zor. Birileri sana seni rahatlamak için bir şeyler anlatır ama anlamazsın anlatılanları. Çünkü oda onun duygusal çöküntüleridir. Kalbin de, kalbin yok gibidir. Bir arkadaş ararsın ama hep yalnız kalmak istersin. Günün güneşte demlenen çay gibidir ılık ve zevksiz.
Ahmet Bağçe
BOZYAZI
Bugün Nagidos akşamında,
Ben gün batımına bakarken,
Sen dalgandasın umutlarım!
Gün batımı alıp götürdü seni,
Güneşin ardından.
Ahmet Bağçe
Özlem dağ gibi büyüdüğünde, anılar şelale gibi akıyor, akışına alık, alık bakınırım yar.
Ahmet Bağçe
SENDEN SONRA
Bende senin bir resmin Var,
Ne buruşur ne yırtılır kartpostal,
İyi bir gün yaşamadık içimde dolu buzlar,
Eritip, eritip içiyorum yar.
Oysaki delice sevmiştim seni,
Seninle hayallerimi süslemiştim geceleri.
Adını andıkça Kalbim duracak gibiydi,
Sevgini mazime bıraktırdın yar.
Ne sonbaharım, nede kışımdın,
Sen benim hep baharımdın,
Yazımda yüreğimi üşüttün,
Isıtacağın yerde, içime ateşini attın yar.
Yalnızlığa bırakırken serdiğin mindere,
İğnelerini mi? Döşedin,
Ne zaman otursam üzerine,
İğnelerin yüreğime batıyor yar.
Uykularım kaçıyor her gece,
Kuru öksürükle daralıyor nefesim,
İlk karşılaştığımızda giydiğin gömleği,
Dolapta gördükçe ağlamak geliyor yar.
Ahmet Bağçe
ANDIKÇA
Sen yalnızlığımın yoldaşı,
İçimde yeşeren kurumuş yaprağım.
Hayaliyle avunup,
Gördüğümü sen sandığım,
Islanan kirpiklerimin gözyaşı,
Hece, hece özlediğim,
Seni andıkça duygulanır,
Burukluk içinde resmini öper yatarım.
Ahmet Bağçe
BENDİM
Bendim sana şiirler yazan,
Gözyaşlarını mürekkep yapan,
Görebilmek için, kalp çarpıntısıyla,
Her köşe başında karşına çıkan.
Bendim umursamadığın,
Hakir gördüğün, yüreğine yanık adam
.
Zaman senden de alacak,
O mağrurlandığın güzelliğini.
O vakit ardından koşturduğun bu garibin,
Duyguları ölmüş olacak.
Ahmet Bağçe
Boş hayaller kimseyi bir yere götürmez. Salıncakta sallanmaya benzer, gerildiği yer kadar gider.
Ahmet Bağçe
Bana bir şiir oku,
İçinde bir sen ol, birde ben,
Duygularıma dokunsun.
Yıkılsın aramızdaki duvar.
Uzansın ellerin ellerime,
Alışsın ellerini tutmayı ellerim.
Ahmet Bağçe
SESSİZ RESİM
İçime öyle yer etmişsin ki,
Seni düşünürken,
Kendimi unuttum,
Oyuna dalan bir çocuk gibi.
Sessiz ve çaresizim.
Sen hayalimde çizdiğim en güzel resim,
Yaşamım renksiz,
Sen sessiz,
Ben sessiz.
Ahmet Bağçe
KARIŞIK OLUNCA
Bazen uzaklara takılır gözler,
İçin burkulur gitmek gerekiyor dersin,
Karma karışık olunca düşünceler,
Susarsın, söz bitmiştir,
Allah var der, şükredersin.
İşte o zaman silinmesi gerekiyor zihindekiler,
Üzülmeyeceğin yara gibi göreceksin,
Hayat şartları diyeceksin geçeceksin.
Ahmet Bağçe
GÜN BATIMI
Kim bilir ne derdi var,
Düşüncesi, gülüşünün arkasına gizli.
Konuşurken etrafını matemli izleyişinde,
Öyle diyor vücut dili.
Gün ona doğmamış da,
O hayatın içine doğmuş.
Doğduğunda, yoktu saçlarında ak alnında kırışık.
Soluk değildi Yüzündeki parlak ışık,
Bir nefes vardı, birde umut,
Şimdi gün doğumundan arda kalan gün batımı onun için.
Ahmet Bağçe
Sevmek güzel şey değil mi?
Bende sevdim güzelce,
Nedir o zaman sevgime bu işkence.
Sevgim sel oldu akıyor gönlüne,
Gönlün set olsa engel olur mu? Seli’me.
Ahmet Bağçe
Şaşırıp bir gece rüyama gelsen,
Salmam bir daha geldiğin yere,
Gelirsen gözlerimi aşk ile süzme,
Oracıkta bayılır düşerim yere.
Ahmet Bağçe
ERKEN GELDİM
Bir zamanlar, o günler gelecek derdim,
Derin bir nefes alıp, hayal ederdim huzur içinde.
Köşeme çekilip, yaşayacaktım gamsız kedersiz.
Şimdi gelmesini beklediğim, hayalimdeki yıllarımdayım,
Olmadı düşündüklerim, gelmedi beklediklerim, beklentilerim,
Hayallerim üzgün, ben üzgün.
Görünürlerde de Yok, beklediklerim, beklentilerim.
Ya! Bir önceki istasyonda,
Yâda ben erken geldim.
Ahmet Bağçe
BİR GÖLGE
Rüya sanmıştım, rüyada gibiydim,
Görmüştüm içimde, önümü aydınlatan ışığı,
Ve bir gölge eğildi, üfleyip söndürdü ışığımı.
Karanlıkta yaşıyorum ben şimdi.
Düşünme becerimi kaybettim,
Zaman durmuş gibide, hayat akıyor hissediyor içim.
Ondandır korkuyorum,
Düşüncelerim korkutuyor beni.
Benliğimi kaybettim, kendimi kaybettim,
Aramak istemiyorum, Kendimi de, benliğimi de,
Belki, korktuğum şeyleri bulurum diye,
Mesela ölüm gibi, ayrılık gibi.
Ahmet Bağçe
Fırtınaya kapılmış balıkçı teknesi gibi bir o tarafa, bir bu tarafa sallanarak tekelciye gelen delikanlıya tekelci sorar. Bu ne vaziyet, ayakta duramıyorsun der. Sarhoş hık der, bak tekelci kardeş hık, bak bi dinliyormusun der, bir yetmişliği devirdim hık, benimsin demedim hık. Yanımdaki otuz beşlikle hık, kütük gibi sarhoş hık der. Ee der tekelci, senin devirdiğin yetmişlik bayağı yaşlıymış, onunki otuz beşlik daha çiçeği burnunda delikanlı.
Ahmet Bağçe
ŞARKILAR OKUNDUKÇA
Sana olan aşkım öyle gizlenmiş ki,
Şarkılar okundukça bir, bir ortaya çıkıyor.
Umutlarımın kırıldığını,
Yüreğimdeki yara izlerini,
Gözlerimden dökülen yaşların sayısını gördükçe,
Seni tanıyamadığımı anlıyorum.
Seni seviyorum diyemediğin ben,
Sevgisizliğine kırılmam gerekirken,
Kırılmamı istemiyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
SİZ GÖRDÜNÜZ MÜ
Ben yağmuru tercih ederim,
Yağmur bozmaz eşitliği.
Adil yağar,
Bazı yere az,
Bazı yere çok değil,
Rüzgâr öyle mi?
Bazı yerleri devirirken,
Es geçtiği yerlerde olur.
Ben hiç hak geçiren yağmur görmedim.
Siz gördünüz mü?
Ahmet Bağçe
Duymak mı? İstiyorsun yüreğimin sesini,
O zaman takip et izlerimi.
Çeşme başında su içireyim ellerimle,
Ben seni izleyim,
Sende dinle yüreğimin sesini.
Ahmet Bağçe
Başımda dolaşır gurbet kuşları,
Denizden gelir aşkının fırtınası,
İçimi yakıyor tutkunluğumun acısı,
Bundan sonrada güldürme, gülme yüzüme,
Ölünce kabrime gelir özür dilersin.
Ahmet Bağçe
DOLAŞIRIM İŞTE
Bir an içinde kaybettim kalbimi,
Kıpırdattı yaralı gönlümü.
Başım alıp düştüm yollara,
Kalbinde buldum kalbimi.
Ne isteyebildim,
Nede sen vermeye niyetlendin,
Dolaşırım Mecnun gibi ortalıkta.
Ahmet Bağçe
YOLCU ÇARESİZ
Akışına bıraktığım oluyor bazen hayatı.
Çünkü zorlanmıyor gündeminden,
Acelesi yok bizim gibi.
Beklenenleri yokuşa sürdüğü de oluyor,
Yokuş aşağıya sürdüğü de.
Düzgün gittiğine rastlamadım bazılarının ki, gibi.
Ya sağa, yâda sola dalıyor kaydırıyor şarampole.
Bir kayaya, bir ağaca, bir engele çarptığı,
Uçuruma gönderdiği de oluyor.
Hayat bu işte.
Her daim bildiğini okuyor.
Hattı zatında yolcusunu nerede nasıl bırakacağını biliyor.
Onda telaş yok.
Telaş önüne takılanda.
Hayatın o kadar çok yardımcısı da yok.
Çok şeyleri kendisi yapıyor.
Tek yardımcısı, getir, götür işine bakan zaman.
Onunda ne getireceğini,
Ne götüreceğini kimseler bilmiyor.
Çok kişinin istemediklerini getiriyor,
Sahip olduklarını alıp götürüyor.
Bakınıyor yolcu çaresizce,
Geldiğine pişman, gidenine pişman.
Ahmet Bağçe
Bir kar yağsa lapa, lapa,
Ardından bir lodos esse deli, deli,
Sonra sağanak bir yağmur.
Sürüklese götürse içimde biriken,
Üzüntüyü kederi.
Ahmet Bağçe
RÜZGÂR ESİYOR
Aşkını kazanmaktı düşüncem,
Birlikte gülmekti,
Sımsıkı sarılmaktı, ayrılmamasına korkmadan.
Şimdi aşkımın bedelini gözlerim ödüyor,
Harcamasını yüreğim,
O günden beri,
Bir rüzgâr esiyor içimde,
Kasıp, kavuruyor beni.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Alacaklıyım senden hayat,
İstemeden de olsa,
Sana ömrümü verdim,
Dönüşü olmayan bir yola soktun beni,
Yönümü bulmakta zorlandım, yoruldum ben.
Ya, ucundan tutacak kadar kulp ol,
Yâda karanı bulaştırma uzak dur benden.
Ahmet Bağçe
Bu kadar fazla unutma beni,
Hatırla yarınlarımız hakkındaki hayallerini.
Düşün sonbaharda yaprakları dökülen dalların,
İlkbahardaki ihtişamını.
Ahmet Bağçe
Sadakat toprakta yetişmez. O yürekte yetişir adamda yaşar.
Ahmet Bağçe
Şimdi iki kez korku var içimde. Biri seninle bir anlama kavuşan hayatın kaybolması, birde seni kaybetme korkusu.
Ahmet Bağçe
Aşka son veren veda, yağmurun kardeşi! Beni ağlatıp yıldıramazsın. O beni bir kadehte sildi ama ben silgi kullanmam.
Ahmet Bağçe.
Seninde mi uykun kaçık, darğınmısın ben gibi geceye. Bizsiz geçiyor günler, duygusuzluğu öldürmedikçe
Ahmet Bağçe
Ey benim sandığım dünyam, Mademki benimsin, Hani gönlüme göre otağım, Hani başımda tacım Gönlümün yumağı.
Ahmet Bağçe
Neden gözyaşlarımı tutamıyorum, sen aklıma gelince, yoksa bulutlarını üzerime mi yolladın.
Ahmet Bağçe
Ağlamamak için zorla gülmek mi gerek, içi kaynayan tencerenin dışı soğuk mu olur.
Ahmet Bağçe
BOŞ SANDALYE
Dün saksıdaki gülleri ektim bahçemize,
Seni sansınlar kuş ziyaretlerini.
Boşaldı pencerenin önü,
Birde oturduğun sandalye.
Odamız sen kokuyor,
Öksüz bakıyor duvarlar,
Açık duruyor kapımız,
Dokunamıyorum koluna.
Saatler durmuş gibi, geçmiyor zaman,
Gözlerim soğan doğruyor.
İçimse acı biber yemiş,
Hasret pişiriyor yüzüm.
Küfelik sarhoş gibiyim,
Suskun bakınırım güllere.
Onlar susuz, ben sensiz,
Limon olmuş yüreğim.
Ahmet Bağçe
LODOS GİBİ
Senin bahçendeki güller,
Bahçemdeki güllere benziyor.
Senden esen yellerle,
Üzerime esiyor gül kokusu.
Her dokunduğun güller,
Sen kokuyor.
Nem yapıyor bende,
Karasından denize esen lodos gibi.
Ahmet Bağçe
YOKLUĞUN MATEM
Gözlerimden dökülen gözyaşlarım,
Ömür şehrinin ırmağı gibi,
Sabır balıkları yüzer içinde.
Zevk vermiyor dünya,
Yaşamak zor geliyor bana,
Yokluğun matem oldu,
Mutluluk yaprak gibi döküldü omzumdan.
Neşeli bilirlerdi dostlarım,
Gözyaşlarımı görür oldular şimdi.
Ahmet Bağçe
İÇİMİ DÖKERDİM
Okul yıllarım aklıma gelince,
Hayalin gelir uykularıma,
Bulutlar kıskanırdı seni benden,
Sen yüreğime yağarken.
Ağladığını derlerdi yüreğime,
Buluttan kopmuş yağmur gibi,
Ağlamazdım, içimi içime dökerdim,
Yağmura eşlik ederdim sadece,
Ahmet Bağçe
GÜL VE AHUDUDU
Yalnızlığımın büyüdüğü dönemlerde,
Pembe görünürdü başkalarına zamanlar.
Sende öyleydin,
Pembe görmeye çalışırdın dünya içindeki dünyanı.
Ve sen kendini güzelleştirirken, güzel değildi, öteki güzeller nazarında.
Güzellik bazen kuytulara gizlenir görünmezler.
Tıpkı dere kenarlarında ki ahududu gibi.
Gülfidanına benzemez,
Gülfidanı her nerede yetişirse yetişsin, gülü gül kokar,
Damağa tat vermez ahududu gibi.
Ahmet Bağçe
GEL DE GÖR
Tutunamaz bu yürek başka bir yüreğe,
Dökülürüm yaprak gibi ben.
Gel de bir gör aşkım,
Artık bir yaprak bile değilim ben.
Yaşadığımız masalda kahramanınken,
Vazoda kuruyan gül oldum ben.
Ahmet Bağçe
Ey kader; insan, her şeye alışıyor da, hiç bir şeye alışamıyor,
Hayaller seni tercih ettiyse, benim tercihlerimin ölümünü yaz.
Ahmet Bağçe
NEDİR BU AŞK
Bana aşkı bir tarif et,
Nedir, sevmek mi? Sevilmek mi?
Yoksa kalp çarpması mı?
Şarkılarda söylendiği gibi.
Ahmet Bağçe
Ne olsun işte, yalnızlığımla biz iyiyiz. Öyle çok alıştık ki; biz birbirimize; yalnız, yalnız yaşıyoruz.
Ahmet Bağçe
Hepimizin aradığı birazcık mutluluk değil mi?
Ahmet Bağçe
Aslında ben bıkmış değilim, fazla değil her saniye seni özlediğimden, of diyerek seni sayıklıyorum.
Ahmet Bağçe.
Öyle daraltır ki, bazen önüne serilen hayatın gölgesi. Ama bir selam genişletir o daralmış yüreği.
Ahmet Bağçe
HİSSEDİĞİM ŞEY
Yün minderlerle döşeli,
Duvarında hasır yastıkları dayalı odamda,
Hissedemedim şey!
Senin gözlerinin mavisiyle oluşan,
Hayallerimin sıcacık duyguları yanında,
Gürül, gürül yanan sobanın sıcaklığı.
Ahmet Bağçe
SUÇLU BENMİYİM
Her gece aklıma geldiğinde sen,
Sabaha bir yıl var derim,
Suçlarım kendimi bazen.
Peki, uzayan gecenin tek suçlusu benmiyim!
Yok mu?
Bunda senin payın.
Ahmet Bağçe
Hayatı, hayatın güzellikleri içinde arayan, bakan insanın göremediklerini görür.
Ahmet Bağçe
GEL
Ara, ara gel,
Yalnız bırakma beni,
Sohbet ederiz,
Rüzgârın sesini dinleriz,
Dokunuşunu hissederiz okşar gibi tenimizde.
Belki ne bileyim!
Şarkılar söyler dans ederiz birlikte.
Sonra ben sana bakarım, sende bana,
Sımsıkı sarılırız birbirimize.
Ahmet Bağçe
Bir tek canım varsa, oda senin için atıyorsa, varsın bu can sana feda olsun.
Ahmet Bağçe
Kokunu içime her nefeslendiğimde beynimde sen dolaşırsın oksijen gibi, her bir zerren sarhoş eder beni.
Ahmet Bağçe
ÖZLEM AKITIR
Her akşam hüzün kapım aralanır,
Özlem akıtır, kahır akıtır aşk miravı,
Yüreğimi depreştirir gün boyu,
Göz kapaklarımı çökertir gönül.
Ahmet Bağçe
SENİN İÇİN
Sen öylemi zannedersin meleğim,
Ben uçsam da senin desteğine muhtacım.
Seni sevdiğim için değil,
Senin için hayatımı veririm.
Ahmet Bağçe
ŞARKILARIMDASIN
Ne güzel bir duygu seni düşünmek,
Ne güzel bir tutku seni özlemek.
Dinlediğim şarkılarda,
Dokuduğum nesnelerde,
Geçirdiğim en güzel vakitlerimdesin sen.
Ahmet Bağçe
Akışına bırakırım bazen duygularımı, durgun akan nehir gibi, gündüzü takip eden gece gibi.
Ahmet Bağçe
ÖZLERİM SENİ
İçimdeki aşksın sen,
Kıyıda kumları okşayan dalgalar,
Kayaları aşındıran rüzgâr gibi,
Duygularımı okşarsın.
Yüreğimde pır, pır eden kelebek,
Özlerim seni kalpten, en içten,
Ahmet Bağçe
İÇİMDEKİ SES
Çok derinden gelen bir ses diyordu ki,
Ben içinde biriktirdiğin,
Haykırışların ve suskunluğunum.
Artık dertlerinle başbaşasın bana elveda.
Ahmet Bağçe
Yanımda yâda uzakta olsan ne fark eder. Beni sevmesen de önemli değil. Ben, seni seviyorum ya! O bana yeter.
Ahmet Bağçe
Bazen gözlerimden yaş gelmez ama sessiz ağlar yüreğim sen aklıma geldikçe.
Ahmet Bağçe
Çünkü içimin her bir yanı, âşık bir yüreğin gözünden dökülen gözyaşlarıyla dolu.
Ahmet Bağçe.
Sen benim gönlüme girmiş duamsın, çünkü seni gönlümde taşırken hissettiğim mutluluk kadar seviyorum.
Ahmet Bağçe
Kurt otları hâkimiyetine almışsa koyunlar ne yapsın.
Ahmet Bağçe
Maksat olayı unutmaksa, hatırlaya gerek yok.
Ahmet Bağçe
Yar sahip olmazsa, sahip olan el olur.
Ahmet Bağçe
ÇOK ŞEYLER GİZLİ
Dokunma ağaran saçlarıma,
Dökülürse hatıraları dinmez gözyaşlarım.
Bakma gözlerin kenarındaki çizgilere,
Onda nice yaşanmışlıklar gizli.
Hayat yokuşunu tırmanırken,
İz yaptı ellerimdeki siyah benekler.
Ahmet Bağçe
Sana dokunmak isterim de, ellerimin de, kalbim gibi tutuşacağından korkuyorum.
Ahmet Bağçe
Özledikçe bir noktaya bakar gözlerim. O noktaya baktıkça seni gözler gözlerim.
Ahmet Bağçe
DÜŞLERİM SAZ
Canım çok yanıyor bu aralar,
Sanki düşlerim saz,
Hayallerim tezene,
Korkularım teller arasında sıkışmış hislerim.
Tezene dokundukça tellere,
Sazım okur dertlerimi.
Kabaran duyguların,
Gözyaşlarımı dökeceğinden korkarım.
Ahmet Bağçe
Merak etmeyin, bugün seni gün ışığında görmeyenler, yarın mum ışığında arayacaklar.
Ahmet Bağçe
O bakışına öyle gerildim ki, yerime geldiğimde senin ok gibi fırladığını gördüm, şimdi seni bulamıyorum.
Ahmet Bağçe
KİRALIK
Genç ev arıyor, yakında düğünü var. İş yerine yakın şirin bir ev kiralamak ister. Bu yüzden de gördüklerine, tanıdıklarına boş ev görürseniz haber verin diye haberdar etmektedir. Gencin kulakları da rahatsız duymamakta, işitme cihazı Kullanmaktadır. Yaşlı bir adam yanaşır ve sorar. Evleneceğin kız çalışıyor mu? Ev hanımı mı? İşitme cihazının pili biten genç, deneni duymasa da aklı kiralık evde ya! Cevap verir. Yok amca KİRALIK…
Ahmet Bağçe
YETİŞKİN ÇOCUKLAR
Dünya ile oynuyorlar. Dünya ceviz de, oyuncular ellerindeki içi kurşunlanmış kemik aşıkla, yani enek denilen oyun aletiyle dairesindeki cevizi noktasından vurarak, çizgisinden çıkarma peşindedirler. Ta! Çocukken oynadıkları oyun gibi görüp, o zamanlardan beri kendilerini oyunlarla yetiştiren, bu yetişkin çocuklar, oyunu kuralına göre oynayıp başarı peşindedirler. Bu büyüyen çocuklar, çocukken oyun araçları olan ceviz yerine dünyayı ceviz yerine koyup, dünya ile oynamaktadırlar. Ama dünyanın dışıyla değil, içiyle ilgilenmektedirler. Onlar cevizin kabuğunu birilerine kırdırıp yaktırıyorlar, içini ele geçirmeye çalışıyorlar. Çünkü yemeye en müsait, en lezzetli olan yeri cevizin içidir. Onun için cevizin içini yemektir niyetleri ve öylede yapmaktadırlar. Kabuğunu birilerine kırdırıp yaktırırken, cevizin içini yemekle meşguller.
Ahmet Bağçe
ŞAŞKINIM
O kadar şaşkınım ki;
Seninle birlikteyken,
İçinde olduğum dünyam ruhuma yorgunluk verirken,
Bu defa sensizlik içindeyken çektiğim acılar yoruyor.
Sana duygularımın kapısını açan yüreğim nasıl oluyor da,
Hem mutlu, hem de perişan.
Ahmet Bağçe
Sen yastıkmısın ki; Başla güreşiyorsun.
Ahmet Bağçe
Eğer bir yere gelmek istiyorsan kendine gel.
Ahmet Bağçe
Zamanda su gibi akar ama birikim yapmaz.
Ahmet Bağçe
İte kalka götürürlerdi ama cep telefonundan daha çok severlerdi bizi eskiler.
Ahmet Bağçe
MEKTUPLARIN
Mektupların arasında,
Siyah beyaz resimlerinde duruyor,
Mektuplarını okudukça,
Geçmiş günler acı veriyor.
Ve diyorum ki, içimi çekerek,
Neden seni bu kadar sevdim.
Ahmet Bağçe
AŞK MİSAFİR
Seni gözlerim görünce bir ışık parlar,
Aklım karışır ürperir içim.
Ve dar gelir tünediğim mekânlar,
Anlarım ki aşk misafir,
Demek ki, acı oluyor aşkı ağırlamak.
Ahmet Bağçe
PEMBE DİZİ
Pembe diziler gibiydin içimde,
İçime döndükçe,
Sen dizileri,
Dizilerde imkânsızlığı getirir aklıma.
Ahmet Bağçe
CAN DEDİĞİM
Can dediğim bağrıma bastığım,
Yokluğuna alışamadım.
Şimdi öyle çok üşüyorum ki,
Meğer sen ne kadar sıcakmışsın.
Ahmet Bağçe
KARA KALEMİM
Kurşunu bitti kara kalemimin,
Gazele döndü duygularım.
Aşkını yüreğime yazdım,
Zarfladım üzerini,
Zarfımı gözyaşımla tutkalladım.
Ahmet Bağçe
Ben ilk defa kaybetmedim ki. Önce mutluluğumu paylaştıklarımı, sonra mutluluğumu kaybettim.
Ahmet Bağçe
DİLİN TUTULUR
Bazen söyleyemezsin,
Dilin tutulur, parça, parça olur yüreğin.
Çünkü o,
O ana kadar anlamamışsa,
Söylemek anlamsızdır, susmaktır en iyisi.
Ahmet Bağçe
KUŞ GİBİ
Kuşa benzer derlerdi eskiler aşka,
Havasına girince daldan dala konar, uçar semalarda,
Ya! Karşılığını görmezse!
İşte o zaman,
Kanatları kırık kuş gibidir.
Uçmak istese de, uçamaz.
Ahmet Bağçe
GEL OTUR
Hissediyorum ağlıyorsun,
Duyuluyor yüreğinin hıçkırıkları.
Gel otur sol yanıma,
Sileyim gözyaşlarını.
Sen yüreğimin sultanı ol,
Ben yüreğinin mahkûmu.
Ahmet Bağçe
Yanlış yönde olduğumu bildiğim halde yürüdüğüm yol gibisin. Diş çürüten şeker gibi Duygularımı çürüttün.
Ahmet Bağçe
PAPATYA KOKAR
Keşke o zaman değil de,
Bir başka zaman karşılaşmış olsaydık.
Güz günü değil de bahar gibi,
Çünkü bahar akşamları papatya kokar.
Ahmet Bağçe
KONYALI ŞUAYİP AĞA VE VALİ BEY
Konyalı bir Şuayip Ağa vardı bilge Şuayip… Eskilerden Konya’da onu tanımayan yoktur. Bir Cuma günü Türbe Önünde Selimiye Camisinden Cuma çıkışında Cenaze namazı kılınacak. Cemaat cenaze önünde saf tutmaktadır. Şuayip Ağada cemaat safına girer ve sağına bakar ki sağ tarafta dönemin Valisi var. Biraz üzgün görür Valiyi. Şuayip Ağa sayılıp sevildiğinden Konya’da samimi olmadığı kimse yoktur, tabi valiyle de. Onunla da senli benlidir. Eğilir sorar
- Üzgün görürüm Valim, cenaze yakının mı?
- Vali yok, yakınım değil, hanımımın hastalığına üzülürüm, sırt civarında bir çıban çıktı, çaresini bulamadık der.
- Şuayip Ağa ondan kolayı ne var. Akyokuş da bir cins taş var, bir avuç topla, onu ez bir keseye koy ve yenge çıban olan yere sürtsün bir haftaya kalmaz iyileşir.
- Vali cenaze sonrası eve gittiğinde hanımını müjdeler ve hanımına Şuayip Ağanın dediğini der.
Bu defa Vali beye hanımı!
- Bey! Sen o taşı ne bilecen, Şuayip Ağa madem biliyor toplatıver.
Vali, Şuayip Ağayı huzura çağırtır ve ona;
- Şuayip Ağa; Madem taşı biliyorsun, hanıma da dedim, bir zahmet o taşlardan dediğin yerde biraz topla getir, tarifini de hanıma söyle der.
Ertesi gün Şuayip Ağa Akyokuş da gözleri taşlardadır. Bir tanıdık görür ve sorar.
- Be! Şuayip Ağa, ne edersin yalnız başına bu yazıda!
- Şuayip Ağa sorma be kardaş. Türbe önünde bir halt ettik, şimdi yıkın, yıkın taş ararım.
Ahmet Bağçe
CUMHURİYETİMİZ İÇİN
Cumhuriyet Bayramını kutlamaya gideceğimiz önceki gün,
ATAMIN efendiler,
Yarın CUMHURİYETİMİZİ İlan edeceğiz…
Dediği an ki; Heyecanı basardı yüreklerimiz.
Dua ederdik.
ALLAH’IM,
Ne olur yarın, sadece yarın yağmur yağmasın.
Ahmet Bağçe
DÖN GEL ATAM
Bazı borçlar vardır, ödeyemezsin vefa borcu gibi.
Ruhun şad olsun ATAM sen rahat uyu.
Seni öyle özledik ki;
Milletine şefkat dağıtan,
Düşmanına korku salan, bakışına hasret bu MİLLET,
Evet, seni çok özledik,
Dön gel biraz da cennet özlesin.
Ahmet Bağçe
SEN BENİ
Ben, bu kalbi sensiz taşımak istemem.
Bir bütün olarak yaşamak isterim seninle.
Ben seni hayatıma yükledim de,
Sen beni yüreğine yükleyemedin
Ahmet Bağçe
YA DÖVSEYDİ
Hele gel buraya yumurcak dedi ve çağırdı çocuğu bir teyze. Aman şunun saçlarına zeytin gibi maşallah, hele gözlerine badem gibi, hele, hele kaşlarına yay gibi dedi, avuçlarını indirdi balyoz gibi çocuğun kafasına, ensesine. Baktım çocuğun gözlerindeki akan damla, damla yaşlara. Dedim teyze iyi ki çocuğu seviyor, ya! Dövseydi!
Ahmet Bağçe
Umutlarımız değilmiydi bizi bekleten, hüzünlendirip ağlatan.
Ahmet Bağçe
GÜNEŞ DOĞARKEN
Tek kişilik ayrı oda gibiydi sevgileri,
Birine güneş doğarken,
Diğerine bulut gölge ediyordu.
Tıpkı ay ile güneş gibi.
Kalpleri deli gibi seviyorum diyor,
İnat ediyordu duyguları.
Ahmet Bağçe
ALDANMA EVLAT
Sana demiştim be evlat,
Bize kör bakan dünya, sana güneşli bakmaz,
Sen güneşli bakıyor gibi görüldüğüne aldanma,
O görüntü yalanının bir başka yüzü.
Ahmet Bağçe
KIRILMIYORUM
Affet beni gecelerim,
Seni üzmek istemezdim.
Uykusuz geçen zamanlarımı,
İzinsiz çalana direnemiyorum.
Bana yoldaş olan yıldızlarım,
Bakmayın kusuruma.
Kırılmıyorum bazen kaybolmanıza.
Ahmet Bağçe
Giden yıllarımla yaşanılmayacağını bilirimde, kalan yıllarımda çok yorgun, bana ayak uydurmuyor
Ahmet Bağçe
HASRET KALDI
Ve sonra ışıklar söndü,
Karardı gözlerim,
Dönemeçte seni kaybettim.
Ellerim boş kaldı, gitti avuçlarımdan ellerin,
O gülüşüne hasret kaldı gözlerim.
Ahmet Bağçe
Eğer biri hala kalbini kıranın, hak etmediği yerde olanın, yüzüne gülmeye çalışıyorsa, bilin ki o yüze gülen kişi kaybedilmeyecek mükemmel biridir..
Ahmet Bağçe
Bana iz bıraksaydın kitap gibi mesela. Ezberimde olurdun.
Ahmet Bağçe
Bugün çok güzel bir havam var, rüzgâr olup havamı bozmayın.
Ahmet Bağçe
AĞLAMAK YERİNE
Bu dünyaya ağlayarak değil de,
Gülerek gelseydim,
Canımı her yaktığın gecelerimde,
Sana uzaktan bakıp ağlamak yerine,
Gülerek sarılıp uyumak isterdim.
Ahmet Bağçe
Sana çok güzelsin demek istemiyorum. Çok güzelsin desem, mutlu olan sen, üzülen ben olacağım, çünkü benim değilsin.
Ahmet Bağçe
SEVDİĞİMİ BİLİYORUM
Ben seni görünce kalbime döndüm ve baktım.
Bana bakma dedi,
Beden ne kadar yaşlanırsa yaşlansın, ben yaşlanmam.
Aşkı muhteşem eden gönlüne bak ve onu kırma.
Sen onsuz hayatı düşünmedikçe ben sevgini korurum.
Mutluluğunu karanlık anında bile aydınlıklı tut.
Çünkü karanlık gitmeden aydınlık görünmez.
Bir an çocukluğuma döndüm ve dedim,
Keşke o zamanlar soranlara zengin olmak istiyorum yerine,
Mutlu olmak istiyorum deseydim.
Keza sevdiğimi biliyorum da, sevildiğimi bilmiyorum,
Beklide mutsuzluğumun nedeni bu.
Ahmet Bağçe
Aşkı bilgeye sorma, o bilse de söylemez. Aşkı, aşk sarhoşuna sor, sarhoşunun kalbinde durduğu gibi durmaz.
Ahmet Bağçe
Saklanmak istiyorum, kimselerin bilmediği bir yere, Sadece sen bil, o ağacın altındayım.
Ahmet Bağçe
İşte arkadaşım. Ağlamak ana dili olan gözlerim, şakır, şakır ağlıyor da, gülmeye Fransız.
Ahmet Bağçe
EVLAT
Ey! Evlat;
Ben senin kökünüm.
Sen dal ol.
Benim sürgün vermiş kollarım,
Köklerime sarılı.
Devrileceğim diye sakın korkma!
Senin dallarını dimdik ayakta tutmaya gücü yeter.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Hep saklambaç oynadın benimle hayat.
Saklanan sen,
Arayan ben,
Bulunmayan ve sobeleyen gene sen oldun.
Ahmet Bağçe
UNUTUYORUM
Her gelişinde sana kalbimi açarken,
Engelleyemediğim şeylerden biri,
Gözlerimden gelen dinmeyen gözyaşları,
Ve dilimin tutulmuş olması.
Çünkü unutuyorum diyeceklerimi.
Ahmet Bağçe
Gökyüzü bir kuşağa sahip olmuşsa, güneşin önüne geçen yağmura borçludur.
Ahmet Bağçe
UZAKTA
Duygularım diyor ki;
Sen ancak içinden konuşursun!
Balıklar gibi.
Balıklar sevgisini hep yüreklerinde hissederler.
Dokunamaz sevdiğine, sevdiklerine.
Sende sevdiğini yüreğinde taşıyorsun.
Çünkü sevdiğin duygusal olarak uzak olduğu kadar,
Kendisi de uzak,
Bu yüzden dokunamıyorsun.
Ahmet Bağçe
KIVILCIM
Ne olsun!
Bende bildiğin gibiyim be gönlüm,
Hiç bir şeyler yok iken,
Bir kıvılcım atıldı yüreğime,
Tutuştum kırpıntı kâğıt gibi,
Yanıyorum bir ateş de.
Bir şarkı dolandı dilime,
Dönülmez bir yoldayım.
Ahmet Bağçe
SON SÖZLER
Gün biterken gözlerimde bir ağırlık,
Üzerimde bir kırgınlık vardı.
Hayallerim uyuşmuş,
Hasretin gözlerime ufukta beliren bir çizgi gibi görünüyordu,
Aklıma hep son sözlerin takılıyor,
Ve ben sana demiştim dediğini düşünüyorum.
Sevgisini damla, damla biriktirdiğim,
Kâse, kâse içtiğim,
Haklıydın seni bu kadar sevmemeliydim.
Ahmet Bağçe
BAHANEYDİ
Bir bahaneydi,
Yaz gününde üşümüş gibi giyinmem.
Dikkatini çekip,
Birbirini iten duygularımızı tetiklemekti, yumuşatmaktı niyetim.
Aradığımız şey duygularımız da,
Duygularımıza fırsat verirsek eğer,
Yüreğimiz bildirecek doğru yolda olduğumuzu.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİNDEN TANIRIM
Ufuktaki görüntüm,
Aşkını içime nefeslediğim,
Esintili bir akşam,
Sahilde gezinirken,
Seni yıldızlar yansıttı bana.
O günden beri,
Nerede görsem tanırım
Yıldızlardan yansıyan gözlerinin rengini.
Ahmet Bağçe
YAR
Senin yangından ne farkın var yar,
Sende benim yüreğimi yakmadın mı?
Sen yaktığın kadar yakar,
Bende kül olana kadar yanarım.
Ahmet Bağçe
İşte dediğim gibi. Aşk, âşk olabilmesi için, âşık yüreğin, karşı yüreğe hasret kaldığı zaman aşk olur.
Ahmet Bağçe
Sen ne kadar uzaklaşsan da benden,
Rüyalarıma geliyorsun her gece,
Unut demene uymak istesem de,
Beynim hala seninle.
Ahmet Bağçe
O GÜNDÜR
Bir sabah günaydın demiştin,
O gün hayatımın ilk günüydü san ki,
Mutluluk sardı yüreğimi,
O gündür bekler oldum yollarını.
Bir kartopu olmayı düşledim hep,
Damla, damla eriyip,
Oluk, oluk akmak istedim yüreğine,
Hislerimi kelime, kelime söylemek için.
Ahmet Bağçe
Benim cehennemim gözlerimden, gözlerini kaydırdığın ve yüreğinden, yüreğimi çıkartıp sevginin tükendiği andır.
Ahmet Bağçe
Eğer yanındaysam, ait olduğumdandır, tabi olduğumdan değil. Arkamdan yaz, çiz, konuş, ben zaten arkamı görmüyorum.
Ahmet Bağçe
Bir eksik yaşadım yıllarca,
Yalnız ve kuraktı düşlerim.
Bir şeyler var gibi tebessüm edince,
Yeşerdi içimde ki çorak topraklar.
Ahmet Bağçe
UMUTLANDIM
Karşı karşıya geldik,
Önce bakıştık,
Sonra yanaştı oturdu yanıma,
Bana içini döktü,
Duygulandım,
Dolu, dolu oldu gözlerim,
Sarıldık ağlaştık.
Sen özlemimdeydin,
Ve seni özlemim içinde büyüttüm dedi.
İşte o zaman sevgime güç geldi,
Umutlandım,
Sanırım devrim yaptı aşkımız.
Ahmet Bağçe
MUTLUMUSUN
Saçların, ellerin, avuçlarının içi,
Gezinmekle tükenmeyen koca bir şehir derdin bana.
Ne oldu da bıraktın beni yalnızlığa.
Şimdi mutlumusun!
Sen de yalnızsın önündeki uzun yolda.
Ahmet Bağçe
Yüreğime, yüreğinde konaklanmasına izin vermeyen duygularımın katili. sen o kadar güzelsin ki.
Ahmet Bağçe
GECEDEMİYİM
Mutluluğum sende mi kaldı,
Boğuluyorum yalnızlık içinde,
Yüreğimde bir boşluk
Gözlerimde kara bir perde.
Işıklar mı söndü,
Gecedemiyim, gökyüzü neden karanlık.
Bir kasvet sardı içimi,
Soframda hüzünlü ekmek, beynimde senli karmaşık düşünce,
Yoksa karanlık mı, beni hüzünlendiren,
Acaba gece mi seni bana düşündüren,
Yâda senmisin hüzünlenmem için geceyi bekleyen?
Üzerimi kara yaprak bürümüş,
Nedir beni yalnızlığımla, yalnız bırakan.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİM
Sen benim sezonluk duygularım değil.
İçime düşen,
Beni kasırgalar gibi savuran,
Kor ateşler içinde yakıp kavuran özlemimsin.
Ahmet Bağçe
AŞK
Aşk susmaktır,
Nefesini tutmak, koklamak, Hissetmektir,
Uzaklığına ve yakınlığına bakmadan,
Ağlamaktır bazen.
Ve aşk;
Aşk olabilmesi için,
Dökülen gözyaşların,
Nereden geldiğine bakmaktır,
Acısına dayanabilmektir.
Ahmet Bağçe
ŞİİRLER GİYDİRSEM
Sonra bana sarılsan ağlasak birlikte,
Gözyaşlarını silsem ellerimle.
Ve sana deseni denizden,
Rengi gökyüzü mavisinden şiirler giydirsem,
Ahmet Bağçe
Hayallerim o kadar hızlıydılar ki, yetişemedim. Ancak ölümlerini izleyebildim. Şimdi bende ölüyorum annem.
Ahmet Bağçe
RESMİN
Duvardaki resmin,
Daha anlamlı bakıyor,
Gökyüzünü andıran gözlerin,
Rüyalarımdan gerçeğe döndürüyor beni,
Yabancısı olmadığım tebessümü,
Sensizliği unutturuyor bana.
Ahmet Bağçe
Bazen ağlamak istersin akmaz gözyaşların, yüreğine sor nereye aktığını!
Ahmet Bağçe
İZ BIRAKSAYDIN
Üzüntümü paylaşmıştım,
El vermiştim, gönül vermiştim,
Kalbimi değiştirmiştin, inanmıştım sana,
Anladım ki yanlış rıhtıma yanaşmışım.
Senin gündüzün gibi değil benim gündüzüm,
Farklı aydınlanır bütün günüm.
Gördüğün gibidir görünmeyen yüzüm,
İz bırakmanı isterdim, ders bıraktın bana.
Ahmet Bağçe
EĞİTMENİM AMCAM
Delikanlı deriz ya! Çocukluk devreyi atlattığımız yaşa. İşte o yaşlardayım. Beni geleceğe hazırlayan eğitmenim amcam, pazar yeri içinde bulunan dükkânımızın biraz ilerisinde bir yerde, yola dayanmayan elmaları satmamı söyledi. O vakitler ortaokul öğrencisiydim, okul çıkışlarında dükkâna geliyorum ve pazara elmalardan birkaç kasa çıkarıp satıyordum. Ben yaşlarda üç çocuk musallat oldu. Belli saatlerde geliyorlar, elma kaça diyorlar, birer ikişer elma alıp birde sırıtıyorlar gidiyorlardı. Amcam bu manzarayı izliyormuş. Gene okul çıkışında her zaman olduğu gibi sandıkları bildik yere götürdüm, tezgâhımı açtım. Elma satacağım. Amcam çağırdı. Yanına gittim, şimdi sen tezgâhı açtın, çok geçmez hani o gelen çocuklar var ya gene gelecekler ve elmalarını alıp gidecekler, sende sesini çıkarmayacaksın, ama onlar gittikten sonra ben seni elime alıp pazar yerinde evire, çevire döveceğim bilesin dedi. Hadi şimdi git yerine iyi düşün dedi. Çok geçmedi, yarım saat gibi bir zaman içinde çocuklar geldi. Çocuklardan korkuyorum üç kişiler, ama amcam vurdu mu yıldızları saydırır, o daha da kötü. En iyisi kavgaya dalmam gerek dedim. O hışımla elmaya elini uzatanın kafaya bir tekme attım akabinde, oturmakta olduğum kasayı diğerinin üzerine fırlattım, üçüncüsünün bileğini kıvırdım baktım diğer ikisi kaçtı. Elimdekini de halletmek kolay oldu. Amcam yanıma geldi ve çocukların hakkından geleceğini biliyordum, ama gözünü korkak alıştırmışsın, öz güvenini kazanman için her zaman birinin ikazı mı gerekir.
Ahmet Bağçe
Kavuşmak imkânsızsa özlem,
Mavisine bürünmüş deniz gibidir.
Ahmet Bağçe
Türklük engin bir denizdir. Kimse engin denizde sığ aramasın.
Ahmet Bağçe
Köpeğin havlamadığı kuşların yediği sineği, kartallar yemez.
Ahmet Bağçe
Ben kendimi sana hapsettim,
Tutmasın bir başkası ellerini,
Bakmasın başka gözler gözlerine,
Beni kahreder,
Elinden tutan eller,
Gözlerine bakan gözler.
Ahmet Bağçe
Ağlama gönül,
Sen artık yakılan bir çıra değil,
Yanmayan bir külsün.
Hiçbir ateş seni yakmayla korkutamaz.
Düşünsene,
Kurumuş papatya,
Tazesinden de güzel kokar.
Ahmet Bağçe
Sen beni, bende gülmeyi unuttum. Bende kasırgalar yaratan kahkahaların iz yaptı yüreğimde. Ahmet Bağçe
SEV
Sen mi? Sen ömrümsün benim,
Ne zaman istersen gel.
Bana yüzünü dönme yeter.
Sev, sevmekten kaçınma!
Sevgi insanın varlığını gösterir,
Yokluğunu hissettirir,
Kişinin eksik yönünü tamamlar.
Ahmet Bağçe
Sonu uçurum olduğunu bildiğim halde dönmediğim yolumsun sen.
Ahmet Bağçe
Can mı? Canan mı? Deseler. Canan derim ona. Cananın bir defa canım demesi dünyalara değer bana.
Ahmet Bağçe
Gül yetiştiği yere göre gül değil, dalından koparılmadıkça, çöplükte yetişse de güldür.
Ahmet Bağçe
GARİBAN
Ben sokakta büyüdüm,
Bilmem öyle şatafatlı soba sıcağını.
Bir duvar kenarı yatağım,
Nefesim yorganım.
Ben soğuk paylaşmayı bilirim.
İçten güler,
Çok derinden severim,
Yok, öyle hatır gönül bilenim,
Özlemdir Benim Ziyaret Edenim.
The End.
Ahmet Bağçe
Ve sonra ona koştu, pişmanım, hem de çok pişmanım diyecekti, sevdiğini söyleyecekti. Fakat geç kalmıştı. Ona ölüm, ölümüne sevdiğini çoktan söylemişti.
Ahmet Bağçe
SADECE İZLEDİM
Beklenmedik bir anda terk edildi bu gönül,
Bir, bir kayboldu sevdiklerim.
Limanına sığındığım, kalp atışını hissettiğim,
Sende terk edenlerden biriydin,
Sana, gitme kal diyemedim.
Koşmak, sarılmak istedim,
Girdim bir burukluk içine,
Çekindim, gidişini uzaktan izledim sadece.
Ahmet Bağçe
AÇMADAN KURUDUM
Uzaklardan bakıyorum sana,
Sessiz sesleniyorum,
İçim konuşuyor sadece,
Deniz mavisinin parıldaması gibi,
Sabahın seherinde.
Sen hayal, ben sessiz.
Kıyıya vuran dalgalar konuşuyor sadece,
Rüzgârın saçlarıma dokunuşu,
Birde buram, buram kurumuş papatya kokusu,
Seni hatırlatıyor, artırıyor hasretini.
Gökyüzü el sallıyor güneşin kızıl rengine.
Güneş güne merhaba diyecek biraz sonra.
Güller, çiçekler, papatyalar uyanacak,
Renk, renk açacak.
Düşünüyorum da, ne bir gül olabildim, nede bir papatya,
Açamadım gül gibi, papatya gibi kurudum dalımda.
Ahmet Bağçe
Ben seni dünden sevdim de, sen benim sevgimi bugün anladın.
Ahmet Bağçe
SENİN OLSUN
Artık bakmayacağım resimlere,
Sileceğim içimdeki kıpırtıları,
İndireceğim umut duvarlarındaki hayallerimi,
Boş kalsın yüreğimdeki çerçeve.
Senin olsun,
Ey! Gökyüzünün mavi denizi,
Hayat denilen yelkenle,
Başkalarını götür,
Atmosferin bilinmeyen derinliklerine.
Bırak beni yalnızlığımla,
Bana gün, kış gecelerini andırır,
Soğuk ve zifiri karanlık.
Ahmet Bağçe
Benim en büyük düşmanım, hayallerimi, hayallerde bırakıp akıp giden zaman.
Ahmet Bağçe
Gözlerinin uzaklara daldığı,
İçinin daraldığı,
Gözyaşlarının yanaklarına aktığı zaman,
Dön bak omzuna,
Saçlarına dokunmak isteyen
Bir çift el göreceksin,
O benim ellerim işte.
Ahmet Bağçe
Kan dondurucu gibidir bazı bakışlar. Yüreğine dondurur insanın, sussan eritir, konuşsan kan akıtır.
Ahmet Bağçe
İncinmeyi hoş görmeyen, sevginin inceliğini bilemez. Sevgi yer etmişse kişinin gönlüne, artık onun için her can, kendi canıdır kimseyi incitemez.
Ahmet Bağçe
Elveda Eylül,
Elveda mavi gökyüzü,
Hoş geldin Ekim,
Gam yüklü sonbaharın yazı.
Ahmet Bağçe
Gelişine heyecanlanan ve sevinen yürek, gidişine matem tutmasını bilir.
Ahmet Bağçe
DUYGUSALLIK
Dünyanın en zor mesleğidir duygusal çöküntü. Hele kendi duygularının eksikliğine kelimeler bulup, tercüman olmak daha da zor. Birileri sana seni rahatlamak için bir şeyler anlatır ama anlamazsın anlatılanları. Çünkü oda onun duygusal çöküntüleridir. Kalbin de, kalbin yok gibidir. Bir arkadaş ararsın ama hep yalnız kalmak istersin. Günün güneşte demlenen çay gibidir ılık ve zevksiz.
Ahmet Bağçe
BOZYAZI
Bugün Nagidos akşamında,
Ben gün batımına bakarken,
Sen dalgandasın umutlarım!
Gün batımı alıp götürdü seni,
Güneşin ardından.
Ahmet Bağçe
Özlem dağ gibi büyüdüğünde, anılar şelale gibi akıyor, akışına alık, alık bakınırım yar.
Ahmet Bağçe
SENDEN SONRA
Bende senin bir resmin Var,
Ne buruşur ne yırtılır kartpostal,
İyi bir gün yaşamadık içimde dolu buzlar,
Eritip, eritip içiyorum yar.
Oysaki delice sevmiştim seni,
Seninle hayallerimi süslemiştim geceleri.
Adını andıkça Kalbim duracak gibiydi,
Sevgini mazime bıraktırdın yar.
Ne sonbaharım, nede kışımdın,
Sen benim hep baharımdın,
Yazımda yüreğimi üşüttün,
Isıtacağın yerde, içime ateşini attın yar.
Yalnızlığa bırakırken serdiğin mindere,
İğnelerini mi? Döşedin,
Ne zaman otursam üzerine,
İğnelerin yüreğime batıyor yar.
Uykularım kaçıyor her gece,
Kuru öksürükle daralıyor nefesim,
İlk karşılaştığımızda giydiğin gömleği,
Dolapta gördükçe ağlamak geliyor yar.
Ahmet Bağçe
ANDIKÇA
Sen yalnızlığımın yoldaşı,
İçimde yeşeren kurumuş yaprağım.
Hayaliyle avunup,
Gördüğümü sen sandığım,
Islanan kirpiklerimin gözyaşı,
Hece, hece özlediğim,
Seni andıkça duygulanır,
Burukluk içinde resmini öper yatarım.
Ahmet Bağçe
BENDİM
Bendim sana şiirler yazan,
Gözyaşlarını mürekkep yapan,
Görebilmek için, kalp çarpıntısıyla,
Her köşe başında karşına çıkan.
Bendim umursamadığın,
Hakir gördüğün, yüreğine yanık adam
.
Zaman senden de alacak,
O mağrurlandığın güzelliğini.
O vakit ardından koşturduğun bu garibin,
Duyguları ölmüş olacak.
Ahmet Bağçe
Boş hayaller kimseyi bir yere götürmez. Salıncakta sallanmaya benzer, gerildiği yer kadar gider.
Ahmet Bağçe
Bana bir şiir oku,
İçinde bir sen ol, birde ben,
Duygularıma dokunsun.
Yıkılsın aramızdaki duvar.
Uzansın ellerin ellerime,
Alışsın ellerini tutmayı ellerim.
Ahmet Bağçe
SESSİZ RESİM
İçime öyle yer etmişsin ki,
Seni düşünürken,
Kendimi unuttum,
Oyuna dalan bir çocuk gibi.
Sessiz ve çaresizim.
Sen hayalimde çizdiğim en güzel resim,
Yaşamım renksiz,
Sen sessiz,
Ben sessiz.
Ahmet Bağçe
KARIŞIK OLUNCA
Bazen uzaklara takılır gözler,
İçin burkulur gitmek gerekiyor dersin,
Karma karışık olunca düşünceler,
Susarsın, söz bitmiştir,
Allah var der, şükredersin.
İşte o zaman silinmesi gerekiyor zihindekiler,
Üzülmeyeceğin yara gibi göreceksin,
Hayat şartları diyeceksin geçeceksin.
Ahmet Bağçe
GÜN BATIMI
Kim bilir ne derdi var,
Düşüncesi, gülüşünün arkasına gizli.
Konuşurken etrafını matemli izleyişinde,
Öyle diyor vücut dili.
Gün ona doğmamış da,
O hayatın içine doğmuş.
Doğduğunda, yoktu saçlarında ak alnında kırışık.
Soluk değildi Yüzündeki parlak ışık,
Bir nefes vardı, birde umut,
Şimdi gün doğumundan arda kalan gün batımı onun için.
Ahmet Bağçe
Sevmek güzel şey değil mi?
Bende sevdim güzelce,
Nedir o zaman sevgime bu işkence.
Sevgim sel oldu akıyor gönlüne,
Gönlün set olsa engel olur mu? Seli’me.
Ahmet Bağçe
Şaşırıp bir gece rüyama gelsen,
Salmam bir daha geldiğin yere,
Gelirsen gözlerimi aşk ile süzme,
Oracıkta bayılır düşerim yere.
Ahmet Bağçe
ERKEN GELDİM
Bir zamanlar, o günler gelecek derdim,
Derin bir nefes alıp, hayal ederdim huzur içinde.
Köşeme çekilip, yaşayacaktım gamsız kedersiz.
Şimdi gelmesini beklediğim, hayalimdeki yıllarımdayım,
Olmadı düşündüklerim, gelmedi beklediklerim, beklentilerim,
Hayallerim üzgün, ben üzgün.
Görünürlerde de Yok, beklediklerim, beklentilerim.
Ya! Bir önceki istasyonda,
Yâda ben erken geldim.
Ahmet Bağçe
BİR GÖLGE
Rüya sanmıştım, rüyada gibiydim,
Görmüştüm içimde, önümü aydınlatan ışığı,
Ve bir gölge eğildi, üfleyip söndürdü ışığımı.
Karanlıkta yaşıyorum ben şimdi.
Düşünme becerimi kaybettim,
Zaman durmuş gibide, hayat akıyor hissediyor içim.
Ondandır korkuyorum,
Düşüncelerim korkutuyor beni.
Benliğimi kaybettim, kendimi kaybettim,
Aramak istemiyorum, Kendimi de, benliğimi de,
Belki, korktuğum şeyleri bulurum diye,
Mesela ölüm gibi, ayrılık gibi.
Ahmet Bağçe
Fırtınaya kapılmış balıkçı teknesi gibi bir o tarafa, bir bu tarafa sallanarak tekelciye gelen delikanlıya tekelci sorar. Bu ne vaziyet, ayakta duramıyorsun der. Sarhoş hık der, bak tekelci kardeş hık, bak bi dinliyormusun der, bir yetmişliği devirdim hık, benimsin demedim hık. Yanımdaki otuz beşlikle hık, kütük gibi sarhoş hık der. Ee der tekelci, senin devirdiğin yetmişlik bayağı yaşlıymış, onunki otuz beşlik daha çiçeği burnunda delikanlı.
Ahmet Bağçe
ŞARKILAR OKUNDUKÇA
Sana olan aşkım öyle gizlenmiş ki,
Şarkılar okundukça bir, bir ortaya çıkıyor.
Umutlarımın kırıldığını,
Yüreğimdeki yara izlerini,
Gözlerimden dökülen yaşların sayısını gördükçe,
Seni tanıyamadığımı anlıyorum.
Seni seviyorum diyemediğin ben,
Sevgisizliğine kırılmam gerekirken,
Kırılmamı istemiyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
SİZ GÖRDÜNÜZ MÜ
Ben yağmuru tercih ederim,
Yağmur bozmaz eşitliği.
Adil yağar,
Bazı yere az,
Bazı yere çok değil,
Rüzgâr öyle mi?
Bazı yerleri devirirken,
Es geçtiği yerlerde olur.
Ben hiç hak geçiren yağmur görmedim.
Siz gördünüz mü?
Ahmet Bağçe
Duymak mı? İstiyorsun yüreğimin sesini,
O zaman takip et izlerimi.
Çeşme başında su içireyim ellerimle,
Ben seni izleyim,
Sende dinle yüreğimin sesini.
Ahmet Bağçe
Başımda dolaşır gurbet kuşları,
Denizden gelir aşkının fırtınası,
İçimi yakıyor tutkunluğumun acısı,
Bundan sonrada güldürme, gülme yüzüme,
Ölünce kabrime gelir özür dilersin.
Ahmet Bağçe
DOLAŞIRIM İŞTE
Bir an içinde kaybettim kalbimi,
Kıpırdattı yaralı gönlümü.
Başım alıp düştüm yollara,
Kalbinde buldum kalbimi.
Ne isteyebildim,
Nede sen vermeye niyetlendin,
Dolaşırım Mecnun gibi ortalıkta.
Ahmet Bağçe
YOLCU ÇARESİZ
Akışına bıraktığım oluyor bazen hayatı.
Çünkü zorlanmıyor gündeminden,
Acelesi yok bizim gibi.
Beklenenleri yokuşa sürdüğü de oluyor,
Yokuş aşağıya sürdüğü de.
Düzgün gittiğine rastlamadım bazılarının ki, gibi.
Ya sağa, yâda sola dalıyor kaydırıyor şarampole.
Bir kayaya, bir ağaca, bir engele çarptığı,
Uçuruma gönderdiği de oluyor.
Hayat bu işte.
Her daim bildiğini okuyor.
Hattı zatında yolcusunu nerede nasıl bırakacağını biliyor.
Onda telaş yok.
Telaş önüne takılanda.
Hayatın o kadar çok yardımcısı da yok.
Çok şeyleri kendisi yapıyor.
Tek yardımcısı, getir, götür işine bakan zaman.
Onunda ne getireceğini,
Ne götüreceğini kimseler bilmiyor.
Çok kişinin istemediklerini getiriyor,
Sahip olduklarını alıp götürüyor.
Bakınıyor yolcu çaresizce,
Geldiğine pişman, gidenine pişman.
Ahmet Bağçe
Bir kar yağsa lapa, lapa,
Ardından bir lodos esse deli, deli,
Sonra sağanak bir yağmur.
Sürüklese götürse içimde biriken,
Üzüntüyü kederi.
Ahmet Bağçe
RÜZGÂR ESİYOR
Aşkını kazanmaktı düşüncem,
Birlikte gülmekti,
Sımsıkı sarılmaktı, ayrılmamasına korkmadan.
Şimdi aşkımın bedelini gözlerim ödüyor,
Harcamasını yüreğim,
O günden beri,
Bir rüzgâr esiyor içimde,
Kasıp, kavuruyor beni.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Alacaklıyım senden hayat,
İstemeden de olsa,
Sana ömrümü verdim,
Dönüşü olmayan bir yola soktun beni,
Yönümü bulmakta zorlandım, yoruldum ben.
Ya, ucundan tutacak kadar kulp ol,
Yâda karanı bulaştırma uzak dur benden.
Ahmet Bağçe
Bu kadar fazla unutma beni,
Hatırla yarınlarımız hakkındaki hayallerini.
Düşün sonbaharda yaprakları dökülen dalların,
İlkbahardaki ihtişamını.
Ahmet Bağçe
Sadakat toprakta yetişmez. O yürekte yetişir adamda yaşar.
Ahmet Bağçe
Şimdi iki kez korku var içimde. Biri seninle bir anlama kavuşan hayatın kaybolması, birde seni kaybetme korkusu.
Ahmet Bağçe
Aşka son veren veda, yağmurun kardeşi! Beni ağlatıp yıldıramazsın. O beni bir kadehte sildi ama ben silgi kullanmam.
Ahmet Bağçe.
Seninde mi uykun kaçık, darğınmısın ben gibi geceye. Bizsiz geçiyor günler, duygusuzluğu öldürmedikçe
Ahmet Bağçe
Ey benim sandığım dünyam, Mademki benimsin, Hani gönlüme göre otağım, Hani başımda tacım Gönlümün yumağı.
Ahmet Bağçe
Neden gözyaşlarımı tutamıyorum, sen aklıma gelince, yoksa bulutlarını üzerime mi yolladın.
Ahmet Bağçe
Ağlamamak için zorla gülmek mi gerek, içi kaynayan tencerenin dışı soğuk mu olur.
Ahmet Bağçe
BOŞ SANDALYE
Dün saksıdaki gülleri ektim bahçemize,
Seni sansınlar kuş ziyaretlerini.
Boşaldı pencerenin önü,
Birde oturduğun sandalye.
Odamız sen kokuyor,
Öksüz bakıyor duvarlar,
Açık duruyor kapımız,
Dokunamıyorum koluna.
Saatler durmuş gibi, geçmiyor zaman,
Gözlerim soğan doğruyor.
İçimse acı biber yemiş,
Hasret pişiriyor yüzüm.
Küfelik sarhoş gibiyim,
Suskun bakınırım güllere.
Onlar susuz, ben sensiz,
Limon olmuş yüreğim.
Ahmet Bağçe
LODOS GİBİ
Senin bahçendeki güller,
Bahçemdeki güllere benziyor.
Senden esen yellerle,
Üzerime esiyor gül kokusu.
Her dokunduğun güller,
Sen kokuyor.
Nem yapıyor bende,
Karasından denize esen lodos gibi.
Ahmet Bağçe
YOKLUĞUN MATEM
Gözlerimden dökülen gözyaşlarım,
Ömür şehrinin ırmağı gibi,
Sabır balıkları yüzer içinde.
Zevk vermiyor dünya,
Yaşamak zor geliyor bana,
Yokluğun matem oldu,
Mutluluk yaprak gibi döküldü omzumdan.
Neşeli bilirlerdi dostlarım,
Gözyaşlarımı görür oldular şimdi.
Ahmet Bağçe
İÇİMİ DÖKERDİM
Okul yıllarım aklıma gelince,
Hayalin gelir uykularıma,
Bulutlar kıskanırdı seni benden,
Sen yüreğime yağarken.
Ağladığını derlerdi yüreğime,
Buluttan kopmuş yağmur gibi,
Ağlamazdım, içimi içime dökerdim,
Yağmura eşlik ederdim sadece,
Ahmet Bağçe
GÜL VE AHUDUDU
Yalnızlığımın büyüdüğü dönemlerde,
Pembe görünürdü başkalarına zamanlar.
Sende öyleydin,
Pembe görmeye çalışırdın dünya içindeki dünyanı.
Ve sen kendini güzelleştirirken, güzel değildi, öteki güzeller nazarında.
Güzellik bazen kuytulara gizlenir görünmezler.
Tıpkı dere kenarlarında ki ahududu gibi.
Gülfidanına benzemez,
Gülfidanı her nerede yetişirse yetişsin, gülü gül kokar,
Damağa tat vermez ahududu gibi.
Ahmet Bağçe
Şarkılar bazen seni,
Bazen de beni anlatırken.
Esintisi gözlerimi ağlatıyor.
Yokluğunda seni,
Varlığında kokunu aratıyor.
Buna aşk yükü diyorlar,
Kaldır kaldırabilirsen.
Ahmet Bağçe
Günü birlikte ararken,
Ben kendimi buldum,
Sen yıldızlara takıldın,
Tutulan ay oldu.
Ahmet Bağçe
Onun anladığın dilde yazsam, yazarken ben zorlanırım, benim anladığım dilde yazsam, o anlamakta zorlanır.
Ahmet Bağçe
Yaz ayında tutmak istediğin dallar elini üşütüyorsa, ele gelen dallarda mevsim kıştır.
Ahmet Bağçe
Bütün kelebekler sana mı benziyor, aşk çukuruna düşen yürekler senin için kelebeğim diyor.
Ahmet bağçe
İstediği durağa varınca bıraktı ya! İşte bana en çok o koydu.
Ahmet Bağçe
ŞİİR OLDUN
Bir zamanlar şiirlerin bir özelliği yoktu benim için,
Gezip dolaşmakta istemezdim.
Çayhaneye oturmak, tavla yâda iskambil oynamak işim değildi,
Ne zaman bir rüzgâr esse, benden önce rahatız olan gözlerimdi.
Yağmur sıkardı, uykumu getirir,
Karda paltoyu giyip, sokağa çıkmaya erinirdim.
Sabah günün başlangıcı, akşamın gün batımı bir anlam ifade etmezdi.
Ta ki, seni tanıyıncaya kadar,
Büyüdüğümü anladım,
Her günün bir anlamı oldu benim için.
Gördüğüm her şey renklendi birden,
Hayat ve sen başlı başına bir şiir oldunuz.
Rüzgârda uçurtma gibi uçmak istiyorum göklerde,
Yağan kar tanelerini tek, tek saymak istiyorum seninle.
Sel olup coşmak istiyorum yağmurda.
Dans etmek istiyorum aşk sandalında,
Seninle uyuyup, seninle uyanmak istiyorum yeni güne.
Kalbimin çay bahçesinin en manzaralı köşesine bir masa ayırıp,
En güzel kahvaltı çayını sunmak istiyorum ellerimle,
Ve sana yazdıklarımı okumayı,
Görmek istiyorum gözlerinin ışıltısını ve gamzelerini.
Ahmet Bağçe
Ey çocuk. Bugün sen düştüğüne ağlarsın, yediğin tokada ağlarsın, uykusuzluğuna ağlarsın ama ağlayan sensin. Lakin yetişkinlerin anaları ağlar.
Ahmet Bağçe
Ben seni boş daire olarak görmedim ki, dayayıp döşeyeyim. Başını eğik görünce içi dolu başak zannettim.
Ahmet Bağçe
HÜZNÜN ÇIPLAKLIĞI
Gelen sonbahar, başlangıcı bugün,
Hüznün çıplaklığı vurdu yüzüme,
Kuru havasına yağmurunu davet ediyor bulutlar,
Sararmış kahverengi gövdeleri yeşerten yapraklar.
Hani nerede güneşe meydan okuyan renk, renk çiçekler,
Buruşmuş sanki dökülmeye mahkum edilmişler.
Ben onlara renkli dünyanın sihirli değnekleri derdim,
Onlarda korkmuş, biraz esen yelden, azda soğuktan.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİMİZ ISLAKTI
Sonra sarıldık, ben denize o da ormana bakıyordu,
Çok manidardı denizin köpükleri,
Tıpkı toprak damdan kürelenen kar gibiydi kıyıya gelişi.
Döndüm ona sordum, ormanda neler gördüğünü.
Bana döndü, gözleri ıslaktı benim ki gibi.
Yaprak dedi,
Yaprakları gördüm dedi.
Çok ama çok acı veriyordu,
Yelpaze gibiyken dalında, yere pike yaptı aniden.
Terk edilmiş sevgili gibi.
Ahmet Bağçe
VE EYLÜL
Ve ben değiştiremediklerimle arkadaş oldum,
Onlara hep güzel baktım,
Ya! Onların bakışlarına ne demeli.
Çocukça bakış bu olsa gerek,
Eylül de öyle değil mi?
Ağustosun gidişine bakan Eylül!
Ya ağustos,
Ağustos’un bakışı pek iç acıcı değil,
Sevgiliden ayrıldıktan sonra ki ilk günkü gibi.
Ahmet Bağçe
Hani yüreğime dokunma demiştim,
Birde yüzüme bakma öyle demiştim.
Sen yüreğime dokunup, bakınca yüzüme,
Canım acıyor, sızlıyor içim, yağıyor gözlerim.
Ahmet Bağçe
GEL DİYEMEDİM
Yüreğinin kapısının kilitli olduğunu gördüğümde,
Neden aşkının tepesine tırmanamadığımı anladım.
Göz göze gelince, kaçırdığın gözlerin bakınca,
Sevildiğin halde sevmekten yoksun olduğunu anladım.
Sana gel diyemedim, biçareydim çaresizliğime yandım,
Acım doruğuna ulaştı, içinde kıvrandım,
Akmaz oldu gözlerimden gözyaşlarım,
Beni sensiz eden duygusuzluğuna bir anlam bulamadım.
Ahmet Bağçe
Kayboldum, kaybolan şehir içinde.
Ben kendimi arıyorum, kendisini arayan şehirde.
Ne ben, beni buldum,
Nede şehir buldu kendini.
Yaşıyorum kayıplar diyarında,
Ağlıyorum sırra kadem kayıp memleketim için.
Ahmet Bağçe
Sevgine aşk ile oruç tuttum, yüreğinde geçirmek isterim bayram tatilimi.
Ahmet Bağçe
Bir iz bıraktım, geçtiğim yollarda,
Her izde bir gölgem var karıncalara.
Bir daha döneceğimi sanmam,
Çırak geçtiğim yollara.
Ahmet Bağçe
İçinde yaşamak için geldiğim dünyam.
Dışında bıraktığın yerden baktığımda,
Öyle güzel, öyle gerçeksin ki,
Kızmak geliyor sana yalancı diyenlere.
Lakin bende anladım ki;
Kazanının kulpunu tutturduklarına gerçeksin.
Ahmet Bağçe
BENDEKİ NE
Seni orada gördüğüm an,
İçime kapandım, yaşlandığımı anladım.
Gözüme inen sis gibi bulut seni görmeme engel,
Ve sende seçemediğim bir sürü karmaşık renkler,
Ayrıca bir de zengin güzelliğin.
Ya, bende,
Bende ki, ne!
Toparlayamadığım dağınıklığım yanında,
Ekilmeye yetmeyen ömrüm,
Biçilmeye değmeyen sevdam,
Yarım aklımla utangaçlığım,
Kısacası ben sadece bir aşk dilencisiyim.
Ahmet Bağçe
SON DAKİKA
Artık bitti zaman,
Seninle olan son dakikalar,
Sana elveda demeye beş dakikam var ama.
Beş dakikaya da sığacak o kadar şeyler var.
Gözlerindeki yeşil ışık,
Gülen yüzün,
Tebessümün arasında içini yakan hasret duygusu,
Daha da önemlisi yüreğinde büyüttüğün sevgin.
Ahmet Bağçe
ÖLEN HAYALLER
Aşk şarabı öyle bir şaraptır ki.
Yakın uzak fark etmez.
Sen ona içerken,
O başkasına gülümserse sarhoş eder.
Sevginin gerçek bağı,
Seninleyken başka şeyleri değil,
Sensizken dahi seni düşünmek,
Birlikteliği hayal etmektir.
En güzel düşünce,
En güzel hayal, üzmeyenidir.
Üzülen bir yürek, hayalleri öldürür,
Ölen hayallerin mezarı derin olur.
Bilinçaltıdır hayallerin mezarı,
Çünkü bilinçaltı çok derindir,
Ve cemaati tek kişiliktir,
Tören istemez.
Ahmet Bağçe
Bahçendeki güller var ya! Benim gönül bahçemdeki güllere benzer. Aşk dolu gözler gibi.
Ahmet Bağçe
Of şu dertler var ya, şu dertler, İstenmez ama gelir, delik deşik eder her bir yanı.
Ahmet Bağçe
At kör olunca yuları başından tutulur.
Ahmet Bağçe
Mutlu olmak mı? İstiyorsun, o zaman, seni mutsuz edeni aklından çıkar yeter.
Ahmet Bağçe
Karanlık mı çöktü gökyüzüne, ışık girmez penceremden. Sen mi kapattın önümü karanlık kalkmaz üstümden.
Ahmet ağçe
Şimdi öyle bir duygusuzlandım ki; Biri elimden tutsa da duygulansam.
Ahmet Bağçe
Sen diyor ki beni çok üzdün. Yanılıyorsun ve beni sebepsiz yere yargılıyorsun. Seni ben üzmedim, beni hayalinde canlandırdığın gibi olmadığımı gördüğün için kendi kendini üzdün.
Ahmet Bağçe
İLK BAKIŞLARIMIZ
Kapatamıyorum gözlerimi, ayrılık perdesi yansır diye,
Seni orada bırakıp, yüreğime gömmek kahrediyor beni.
Utanarak bir birimize ilk bakışlarımızı andıkça,
Üflediğim sigaramın dumanı seni yazıyor gözümün önüne.
Sessizliğime bürünüp birlikte yaşadığımız her şeyi hatırladıkça,
Boşlukta gezer gibi oluyorum sabahım sessiz, akşamım sessiz.
Ahmet Bağçe
ÜSLUP
Her şey iyi gidiyordu.
Yani o ana kadar.
Farkında değildim ağlıyormuşum,
Gözlerim kıpkırmızı olmuş,
Ta ki sen, gözlerin neden kızarıyor,
Yoksa ağlıyor musun dediğin ana kadar.
İşte o an anladım,
Bir kalbi kaybetme ile kazanmanın arasında,
İnce bir şeyin varlığını,
Ve adının da üslup olduğunu.
Ahmet Bağçe
Sonra şemsiyemi açtım,
Gözlerimi gizledim.
Yağmur yetişti,
Artık bir ben değil gökyüzü de ağlıyordu.
Benim derdim sendin,
Ya! Neydi gökyüzünün derdi!
Ahmet Bağçe
ŞİFAN OLUR
Bir ben sana hastayım,
Birde yüreğine, yüreğim.
Gözlerin mil oldu gözlerime,
Ellerin yakıyor ellerimi,
Merhemi bal akıtan dudakların.
Bir tek şey söylesin, sevgilim gibi,
Gözlerin gözlerime ışık,
Ruhuma şifan olur aşk ile söylediğin sözlerin.
Ahmet Bağçe
O sandı ki ben, ama yanıldı. Ben sandığı ona olan aşkımdı.
Ahmet Bağçe
YÜZÜMDEKİ ÇİZGİ
Gömmek istiyorum şu dertler âlemini,
Yok, ediyor çiçeklere bezeli cennetimi.
Tutamıyor yüreğim, yerinden oynatan yüreği,
Sağır oldum, dilsiz oldum, elsiz ayaksız oldum.
Yüzümde açılarımın çizgisi,
Saçlarımda erimeyen kar beyazı,
Gözlerimin bakışında isyan,
Yüreğimde damla, damla gözyaşı gizli.
Ahmet Bağçe
DEDİĞİN OLDU
Ve bana seni değil sensizliği yakıştırdın,
Kırılmamış, incinmiş olmasaydım gülmek isterdim.
Dediğin oldu,
Şimdi kaplumbağa misali kendi kabuğumda sessizim.
Beni bende tutansa vicdanım.
Ben, sen dâhil herkesi gülümseyerek karşıladım,
Şimdi gülümseyerek uğurluyorum,
Mutluluk getirsin sana yarının, yarınların.
Ahmet Bağçe
TOZ ETME
Bu yangın içimi kor etse de,
Pişman değilim seni göz hapsine aldığıma.
İsteğim gözlerinden düşüncelerini okuyup,
Yüreğinin hangi köşesin de yerimin olduğu.
Kırma bu yüreği, toz edip üfleme,
Bendeki yerin cennet sana.
Ahmet Bağçe
Ben senin peşinden koşmaktan değil, seninle bir ömür yaşamayı hayal etmekten yoruldum. Sen nazlanmaktan yorulmadın.
Ahmet bağçe
İşte benim hasretimin çiçeği, bana bıraktığın teninin kokusunu içime çekiyorum da, sensizliğini çekemiyorum.
Ahmet Bağçe
Beni anlamadıysan yüzüme bak. Sırtımdaki giysilerim, duygularımı yansıtan yüz ifadem değil mi?
Ahmet Bağçe
AY
Parlaktı gökyüzü,
Ay ise tül arkasından bakan utangaç gelin gibiydi.
Yakamoz oluşturmuştu denizin üzerinde,
Yıldızlar üzgün karanlık öncesi sessizliğinde.
Ay dedim, ne kadar güzelsin,
Gel dedim, uzattım elimi,
Geldi ve gülümsedi yüzüme,
Artık Güneş batsa umurumda mı?
Şimdi Ay parmaklarımın arasında,
Ay beni, ben Ay’ı bulmuş olduk sonunda.
Ahmet Bağçe
Önceleri aklımdayken şimdi saklımdasın. Unutmayasın ki, buharın üzerinde aş bişmez.
Ahmet Bağçe
Sen aşka doymuşsan ne anlarsın bahardan,
Güneşin kavurduğu yaprak gibi kurudu duygularım.
Sevdanın rüzgârından ben hep sonbaharı yaşarım.
Sensiz gecen yıllarım akrep, umudum pişmanlığım oldu.
Ahmet Bağçe
Hüzün dikilen topraktan umut yeşermez
Ahmet Bağçe
YÜREĞİNE DÜŞTÜM
Sen zemheride yağan kar’mısın,
Kelebekler gibi dallarıma kondun, yüreğimi üşüttün.
Penceremin çamından nefesini üflerken,
Tek görünen,
Dudakların ve yüreğimi yakan gözlerin.
Kendimi kaybettim,
Ayaklarım kaydı yüreğine düştüm,
Artık sen benim diğer yanımsın.
Ahmet Bağçe
Ben bu dünyaya yaşamak için geldiğimi sanmıştım, hayatta olmak için değil.
Ahmet Bağçe
SİYAH YAZDIN
Siyah sayfaya yazmak kolay mı?
Sana beyaz sayfamı açtım,
Senin kalemin siyah yazdı,
En zor ayrılıklardan birini yaşattın,
Unuttuğun bir tek resmin kaldı,
Oda bir tek vesikalık fotoğrafın,
Belki de bilerek bıraktın canımın yanması için.
Önceleri zorlandım, kolay olmadı,
Biraz çırpındım birazcık da çıldırdım.
Ama şimdi öfkemi yendim
Sadece içimde közün kaldı,
Üzerini küllemeye çalışıyorum.
Ahmet Bağçe
HAYAT GİBİ DÜNYADA KENDİ BAŞINA BİR FELSEFE
Düşünüyorum da, içinde yaşadığım bir dünyam var ya! İşte o dünya ile dışlandığım dünya arasında bir nokta var ki, o nokta benim mutluluğum. Benim gerçek dünyam. İçinde yaşayıp büyüdüğüm dünyam anlattı bana bütün gerçekleri. Büyürken artan dertlerle tanıştıranda içinde büyüdüğüm dünyam oldu. Sayesinde hem büyüdüm, büyürken dertlerle müşerref oldum, gerçekleri gördüm ve olgunlaştım.
Ahmet Bağçe
Kulağa hoş gelen bir şarkı gibisin,
Ruhu okşayan bir şarkı.
Bilirmisin ben sensiz yarımım,
Hele gel otur şurama diğer yarım.
Gözlerine baksın gözlerim,
Şiir gibi okusun gözlerini gözlerim.
Ahmet Bağçe
YANLIŞ KALPTEYİM
Bulutsuz güzel bir gökyüzünün altında,
Dolunay, yıldızlar ve ben,
Bağrımı okşayan rüzgâra rağmen,
Üzüntü içinde boğulur hayallerim,
Ve ben yanlış kalp içinde yalnızım.
Sen koksun istediğim havamda,
Denizin yosunu birde çürük çim kokar.
Islak kum üzerinde sensiz dolaşır, sessiz ağlarım.
Ahmet Bağçe
SEN BİR DÖNEKSİN
Ey benim sandığım dünyam,
Mademki benimsin,
Hani gönlüme göre otağım,
Hani başımda tacım, gönül yumağım.
Bir servetim mi var,
Hani bir tek bakışına,
Gülüşü için ayaklarının altına serecek altınlar,
Kim bakar ki bu fukara surata.
Sende olan o yalan,
Onda olan karşılıksız sevgi,
Bende doğasına küsmüş,
Kafesinde çarpan kırık bir kalp.
Hani benimdin, benim dünyamdın,
Hayat sendeydi ve sen mükemmeldin,
Yok, sen mükemmel değilsin,
Anladım sende fırıldak gibi dönen bir döneksin.
Ahmet Bağçe
SENİ SOLURUM
Sen hep bendesin,
Gitmeni istemediğim misafirim,
Uykulu gecemde rüyalarımı süslerken,
Uyandığımda hayallerimi süslersin.
Gözlerim hep sana bakar,
Gönlümün akışı sanadır.
Yüreğim senin için atarken,
Ritmi seni sayıklar.
Seni solurum her gece her gündüz,
Sen kokarsın burnuma.
Ben seninle tek mevsimi yaşarım,
Benim mevsimim seninle hep bahar.
Ahmet Bağçe
Aşk, içinde bulundurduğu duyguları enerjiye dönüştürüp bir kalpten diğer bir kalbe ışınlayan bir sistemdir.
Ahmet Bağçe
Unuttun mu? Bir zamanlar bana yaptığın gibi, beni görmen, bana dönmen için çekip çeviriyorum. Ama sen inatçı çıktın.
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ BURADAYIM
Sonra sana baktım bulutların üzerindesin. Bir an korktum seni bulutlar yutmuş sandım, ecel teri derler ya! İşte öyle ter döktüm. Islanmıştı her yanım. Saçlarımdan su akıyordu. Ta koltuk altlarıma kadar sırılsıklamdım. Deprem odluda artçıları devam ediyormuş gibi arada birde sallanma oluyordu. Gözümü açtım, bir el omzumda önümde bir kara örtü etrafım boz bulanık. Eyvah dedim yoksa dedim. Uf ya olmaz daha gencim neler saçmalıyorum olur mu öyle dedim ayağa kalktım. Başıma bir cisim değdi o an yere yığılmışım. Dünyamı değiştirdim sandım, gerisini hatırlamıyorum. Şimdi buradayım. Sen anlatırken dahi tüylerim ürperiyor. Yorgunluktan uyudum sanırım. Yağmur altında uyumayı da bu vesileyle tatmış oldum. Hele ellerinin omzumda olduğunu gördüğüm anı hatırlamak dahi istemiyorum. Uyanmam için silkelediğini, şemsiyenle beni yağmurdan korumaya çalıştığını düşünemedim. Deprem olup dünya değiştirdiğimi hayal ederek korku içindeydim. Yağmur suyunu ter döktüğümü sanıyordum. İyi ki uğramışsın, eğer sen gelmemiş olsaydın yağmur altında daha ne kadar kalacaktım bilemiyorum. Sıcak bir yer, bir yorgan arar gibi iyice büzülmüşüm, o uykunun tadı bir başkaydı, hem uyumak istiyorum, hem de üşüyordum, yerimden kıpırdamak istemiyordum. Bedenime sımsıkı sarılıyorum bir türlü uykunun ağırlığından, yani fehametinden kurtulamıyordum. Beni buraya getirdin, üzerimi değiştirdin,kuruttun, sıcacık çorba ve çay ikram ettin, üşütmüş olacağımı düşünerek yorgan ile etrafımı bürüdün, şimdi için gibi sıcacık duygular içindeyim. Teşekkürler ederim. Sen beni koruduğun sürece daha nice yağmurlar altında ıslanmaya razıyım.
Ahmet Bağçe
Kısa bir aşk öyküsü
Seni çok sevdiğini söylemişti, onun elinden tutmak, göz göze gelmek bir ömre bedel demişti senden için. Ya sen, sene aynı duygular içindemisin. Bende dedi, bende seviyorum dedi, belki aşkı tanımamışken bu duygular içinde olacağımı tahmin edemezdim amma, durum şimdi çok farklı. Aşkın içinde yaşayanlar bilir ayrı iken tomurcuklanan sevgi, yaprağını beraberken verir. Onun her hali hafızamda kazılı bir resmi dahi yok ama o zamanlardaki yaşamım şimdiki gibi hafızamda. Yapraklanamadık ama tomurcuklar halen taze.
Ahmet Bağçe
NE OLACAK Kİ
Saatler hep ilerliyor hedefindeki bildik yere,
Görünmüyor bize bulutlu umutlarımızdaki zaman.
Mevsimler el sallayarak geçer vagondan,
Ben senden ne beklerim ki hayat,
Vaat ettiğin ömür birkaç ilk, birkaç sonbahar.
Ahmet Bağçe
SÜT TAŞACAK
Biraz şaşkın bakışlarım oldu ama sen aldırma,
Özür dilerim karşında ezik halde olduğuma,
Az önce kalkan tren var dı ya!
Yüreğimi aldı götürdü yanık bakışlar ondan sana.
O kadar benziyorsun ki,
Gülüşün aynı, bakışın aynı, saçlarında onun gibi taralı.
Bu gözler şuursuzca baksa da görmez ondan başkasını.
Of nedendi o tokat şimdi, apansız kapandım yola,
İnceden bir ses geldi kulağıma,
Dedi ey benim gönlümün alan salak,
Gidemedim indim bizi ayırmasın ray üstündeki yuvarlak.
Tut ellerimden gidelim, süt ocakta taşacak.
Ahmet Bağçe
Kaderimi önceden görebilseydim sana gönül vermezdim. Rüyalar tersine çıkar düşüncesiyle de seni terk edemiyorum.
Ahmet Bağçe
Aranızdan ayrılıp, seninle bağlarım koptuğunda ben, sanma ki gözyaşlarını göreceğim. Şimdi bana güzel gül ki, benim için gözyaşı dökeceğini bileyim.
Ahmet Bağçe
Ben şimdi sessiz ağlıyorum ve sen duymuyorsun, ama sen bir gün ağlarken benim kulaklarım çınlayacak.
Ahmet Bağçe
Sen başıboş ceylan,
Benim sanki sahibim mi var.
Soğuk seni etkilemez amma,
Bir soğuk bakış beni üşütmeye yeter.
Ahmet Bağçe
Aşkımı doya, doya yaşayacağımı sanmıştım. Beni hayata küstüren, yabancıya bakar gibi baktıran sen oldun sevgilim.
Ahmet Bağçe
İNANIYORUM
İşte aşkım öyle çok sevmiştim seni,
Şimdi sen bana, ben aşkıma dargınız.
Hani üstüne basa, basa söylerdim ya seni sevdiğimi,
Sense dinlemeyip tepeleyip geçerdin sevgimizi.
Ben gerçekleşmeyecek hayal peşinde iken,
Sen gerçek olmayan hayatın içinde yalan oldun silindin.
Oysaki ben senin bir bakışına tozpembe olurken,
Palavra gibi gördün sevgimizi.
Farkında olmadan birbirimize yabancı olduk şimdi,
Hiç sevmemiş olsan da, görmek istemesen de beni,
Belki bir gün yüreğinde bıraktığım izlerde göreceksin,
Zamansız gelecek bir yaz günü ateşi ısıtacak sevgimizi.
Belki bir gül uzatacaksın penceremden,
Baharımın içinde ruhumda açan güllerim sen olacaksın.
Güle bulanmış aşk kokan ellerini tutacağım ellerimle,
Hiçe sayacağım batan dikenleri, yalnızlıktı deyip avutacağım kendimi.
Ahmet Bağçe
İZİN VERMEDİN
Gece karanlığının içinde,
Seni düşleyen ameleyim ben.
Sen bende hasret iken,
Hiç yokmuşum sende ben,
Sana bir kalp uzatmıştım gözlerimle,
Büyütmesini bilemedin yüreğinde,
Kuruttun gönderdin gerisin geri,
Gazele dönmüş yaprak gibi yerine.
Oysaki sol yanım başın içindi,
Sağ yanım yüreğin için,
İzin vermedin birlikte çarpmasına,
Şimdi gözlerim yağıyor yüreğime,
Ahmet Bağçe
UZAKTAN DA SEVİLİR
Bazen uzaktan da sever insan.
Gökyüzü gibi,
Gün batımında geceye göz kırpan güneş,
Ay ışığıyla birlikte parlayan yıldızlar gibi,
Uzaktan sevildiklerini bilemeden.
Hasreti içinde meze,
Aşkı ateş üstünde yanan közleme,
Yokluğu burunda tüten,
Aşk şarabı sunan sevgili gibi.
Ahmet Bağçe
Sana söylüyorum, yokluğum sana, yokluğun bana gurbet, gitme demiyorum git ama alışırım sonra yokluğuna.
Ahmet Bağçe
Sana kırgınım dedim, yüzüme bakındı ve Kız ama kırılma dedi. Ciğer işte sarıldık ağlaştık.
Ahmet Bağçe
Çehre değişir, düşünceler netleşir, hatalar kaliteyi artırır, ne olursa olsun, değişmez tek gerçek yürekteki sevgi.
Ahmet Bağçe
YÜZMEYİ DEREDE ÖĞRENDİK
Kumsalda güneşlenirken çocukluk yıllarıma gidivermişim. Ne güzeldi o yıllar diyerek bir of çektim. Yaşadığım memleketimin sokakları, caddeleri bir başkaydı. Tarih kokardı evlerin yapıları, sokağa doğru çıkıktı cumbalı pencereleri. Sağlı sollu bakılınca sokağın büklümüne kadar her yerler görülürdü. Bazılarının pencereleri çiçek serası gibiydi. Mahalle Komşuları aşağıdan ta üst başa kadar herkesi tanırdı. Mahallede bulunan Berber Hasan abi, terzi Tahir, tuzcu Ese dayı, gazyağcı Firdevs teyze, bakkal Mehmet amca, nalbant muzaffer, marangoz Sami usta hepsi bir parçasıydı mahallemizin. O zamanlar evde suç işleyemezdik amma mahallede de suç işleyemezdik. Mahallenin büyükleri kızar azarlardı, çekinirdik hepsinden. Hatta mahallenin dışına çıkarken dahi karışırlardı sorarlardı nereye gittiğimizi. Çarşı esnaflarından da çok tanıdıklarımız vardı. Onlarda bizlerin kimin çocuğu olduğumuzu bilirlerdi. Her şeyci Kel Hacı, kasap Ali, fırıncı Sırrı dayı Manifaturacı Kuzucu Ahmet, bakkal Yahudi Mehmet ve daha başkaları. Şehrimizin her yerinden İvriz çayı akardı. Adeta şehrin can damarıydı. Her mahallede çeşmeler vardı ve içme suyumuz bu mahalle çeşmelerinden temin edilirdi. Sahi şehrimizin neresi olduğunu demedim mi. Tabiî ki Yeşil Ereğli, Konya’ya bağlı Yeşil Ereğli. İvriz Çayının şehrimizin her mahallesinden geçmediği kolları yani akarsuları hemen, hemen yok diyebilirim. Yüzmeyi bu akarsularında öğrendik. Fazla derin olmayan yerlerde serinlemeye girerdik. Caha mahallesinde, tekke caddesinde, Gül bahçesinde, çömlekçide, hacılar köprüsünde, Yeleğde, kum köprüsünde Halil ağa, Hacı Kamber ve meydan Başı değirmeninin bulunduğu yerlerde yüzmeye giderdik. Çarşı Pazar gezerdik gezmesine de, yüzmeye gittiğimizde eve babadan önce gelirdik. Annem, babaannem bilirdi yüzmeden geldiğimizi. Kolumuza bir tırnak çekmeleri yeterliydi, beyazımsı bir çizgi belirirdi kollarımızdan. O vakit bir sürü yumuş buyururlardı. Yapmada bir gör. Akşam babaya söylerlerse dayağın envai türlüsüne katlanmak zorunda kalırdık. Hiç unutmam bir keresinde Halamın oğluyla sigara aldık. Yahudi Mehmet ten. Nane kokulu sigara, çamlıca sigarası. Açık olarak da satardı, 3 adet sigarayı 25 kuruşa verirdi. Bir paket çamlıca sigarası ve birlikte kibritte aldık. Sigarayı içmek için ta şehrin bir ucu dediğimiz istasyona gittik. Baktık kalabalık var tren yolunu takip ettik, bahçe kenarında bir yere, söğüt ağacının gölgesine kimsenin görmeyeceği yere oturduk. Birer sigara yaktık, yaktık yakmasına amma o sırada yolcu treni gelmez mi. Ağzımızdan dumanı üfleyemedik yolculardan biri görecek diye. Trende öylesine uzunmuş ki bitmek bilmedi adeta nefessiz kaldık ağzımız içindeki dumandan, şakaklarımız ağrıdı. Dumanı üflediğimiz an dünya varmış dedik. Hafif rüzgâr da vardı kibrit yakmasına da alışık olmadığımızdan her çakmamızda söndü kibritler, tek çare biten sigaranın ateşiyle diğerini yakmaktı, öylede yaptık. Ağzımızın içi adeta zehir içmiş gibi oldu. Birde kokusu evde anlaşılacak endişesi girdi içimize. Mahallemize gelirken manavdan yeşil soğan aldık, adliyenin bahçesine oturduk hepsini yedik soğanları sigara kokusunu alsın diye ve ağzımızı yıkadık. Neden sonra eve geldiğimizde babaannem siz sigara mı içtiniz babanıza diyeceğim dedi ayrıca bir sürü yumuş buyurdu cezalandırdı. Kova ile Evin havlusunu çeşmeden su getirtti sulattı ve de süpürttü.
Arkası Yarın.
İÇİMDE SEN VARSIN
Artık yalnız değilim.
Her nerede olursam olayım,
Yüreğim yüreğinin yanında.
Gölgeleniyorum gülüşünün altında.
Hani of dedikçe buğulanırdı ya gözlerim.
Artık buğulanmıyor.
Gözlerimi mi, sorarsın.
O bir noktaya kilitli,
Görmez senden başkasını.
Ya ellerim, ellerim omzuma yaslanmış başında,
Saçlarını taramakla meşgul parmaklarım.
Şarkımızı mırıldarken sallanıyor ayaklarım,
Gülüp geçenlerde yok değil,
Deli sanıyorlar beni.
Varsın gülsünler deli sansınlar.
Onlar ne bilir sevmeyi.
Aklımın sende olduğunun farkında değiller.
Benim için sen varsın,
Başkaları umurumda mı?
Hayatım seninle güzel.
Ahmet Bağçe
ANLADIN MI
Sonra seni görünce aklımı kaybettim,
Gülüşünün içinde,
Deliler gibi dolaştım.
Günlerce penceren önünde uyukladım,
Şimdi anladın mı?
Bu denli sarhoşluğu mu?
Ahmet Bağçe
Şimdi ben sana ne diyeyim, dalında kal desem, kızarırsın. Koparsam hamsın. Nedir bu sabırsızlığın. Tadını çıkar tadını.
Ahmet Bağçe
Unutmak bazen ağlamaktır,
Acı çekmektir, yanmaktır içten, içten,
Dünü yaşamak,
Bu günü ve yarını yaşayamamaktır,
Kurumuş ağaç gibi.
Ahmet Bağçe
BİR KOKU VAR
Bir koku var yüreğimde,
Burun deliklerimi acıtıyor,
Sarsıyor beynimi,
Boğazım düğüm, düğüm,
Ağlıyor gözlerim.
Bir koku dağılıyor ta uzaklardan,
Buram, buram özlem dağılıyor.
Her nefes alışımda sarılıyor bir birine kollarım.
Ahmet Bağçe
DİYEMEDİKLLERİM
Sana diyemediğimi dedim rüzgâra,
Uğrak verip dediler mi? Bir, bir sana.
Nicedir dereye de anlatırım derdimi,
Akıntıya mı gitti yoksa dediklerim..
Seni tarif etmiştim, bir keresinde,
Denizin durgun suyuna,
Şarap renkli saçlarını,
Kelebeği andıran dudaklarını,
Gül yaprağı gibi açan yanaklarını,
Buğday renginde ki gerdanını,
Her nerede durgun suya baksan,
Anlattıklarımı yansıtacaktır sana.
Ahmet Bağçe
KEŞKE BAKSAYDIN
Artık yoksun,
Yok, saydın bunca yılları,
Onca yaşananları.
Keşke ardına bir baksaydın,
Görseydin dünümüzü,
Belki elinden bırakmazdın bugünümüzü.
Sımsıkı sarılırdı belki birbirine yarınlarımız.
Ahmet Bağçe
YILDIZIMSIN
Söylemiştim, unuttun mu?
Kaç zamandır uykularımın kaçtığını.
Düşüncelerim içindeyken,
Aklımın tavanda asılı olduğunu,
Gece gökyüzünde ilgiyi çeken yıldız olur ya,
Yaklaşılamayan yıldızlar,
İşte sen de benim yaklaşamadığım yıldızımsın.
Ahmet Bağçe
Bu yer çekimi yüzünden attıklarım bir yerlere düşüyor. Geçenlerde arkadaşımın arkasından attım oda ortaya düşmüş.
Ahmet Bağçe
FENER BAHÇEM
Gül dikensiz, taraftar Fenersiz olmaz.
Fener Bahçem, Fener Bahçem.
Doğduğumdan beri Fenerliyim,
Yüreğime takılı sevdan.
Üç büyük arasında en büyük,
Şampiyonlar şampiyonu Fener Bahçem.
Hem içeride hem dışarıda,
İnanmıştır sana taraftar.
Dağıt fileleri kanaryam.
Ahmet Bağçe
SEVDAM ÇİÇEKTİ
Kalemi yok ki yazsın yüreğim,
Heykeltıraş da değil içime kazısın,
Nice sevgiler girdi,
Nice aşklar yaşadı,
Görmedi, sevmedi senin gibisini.
Belki pişmanlık içindesin,
Çaresini unutmakta buldun,
Geri dönmeni bekledim,
Dönmedin kahroldum.
Sevdam çiçek gibi açmıştı,
Dalında sarardı soldu,
Köreldi dikenleri.
Ahmet Bağçe.
UZAK DEĞİLSİN
Şimdi sen oralardasın ya!
Sanma ki ben sana uzağım.
Duyguların kadar yakınım sana,
Birlikte dinlediğimiz şarkımız vardı ya!
Dinliyorum arkası arkasına.
Sana rüzgârla gönderdim,
Aç pencereni çek ağacın dalını kendine,
En yakın yaprağına yanaş ve dinle.
Ahmet Bağçe
AKLIM SENDEYDİ
Epey zaman oldu sana yazmayalı,
Sahi neler yazardım sana,
Şimdi hatırlıyorum da,
Ne çok zorlanırdım kelimeleri bir araya getirmekten.
Tespih taneleri gibi küçükten büyüğe doğru,
Tespihleri çizmek kolay da,
Sana yazmak o kadar kolay mı?
Tabii ki kolay değil.
Sana olan sevgimin hangisini sıraya koyabilirim ki,
Hani ayrıldığımız o gün var ya!
Neler oldu biliyormusun,
Bahçemizin denize bakan kerpiç duvar vardı ya!
Biraz üzerinde oturdum,
An itibariyle seni özlediğimi anladım,
Ve biraz ağladım biliyormusun?
Dur heyecanlanma, heyecanını hissettim,
Öyle hıçkırarak değil, içten, içten ağlamıştım.
Gözlerim dolmuştu, dolu, dolu oldu,
Ve dökülmeye başladı.
Engel de olamadım,
Sonra erinmedim çay demledim,
Deniz kenarına portatif masamı kurdum,
Termosla getirdiğim çayımı döktüm bardağıma.
Çayımı yudumlarken, seni düşündüm,
Ardından hayallere daldım,
Kurduğum hayallerimi bir yazsam o kadar uzun ki,
Sayfalar dolar.
O gündür hep oraya giderim.
Saatlerce oturur, resmine bakıp içimi çeker ağlarım,
İçim neden sızlar bilmiyorum.
Hani adımladığımız o asfalt yolları hatırladıkça boğuyorum sanki.
Hüzün basıyor, sıkılıyorum,
Ama senden ayrı kalmak daraltıyor beni.
Bu yüzden sana seni daha yalın,
Daha anlamlı bir dille anlatmak istiyorum sözcüklerimi,
Seni sana anlatsın istiyorum kelimeler dizisi cümlelerim,
Senin kadar zarif, senin kadar güzel olsun istiyorum.
Ve sonra diyorum ki,
Ne çok anılarımız olmuş,
Belki unuttuklarım da vardır diyorum,
Şunu da söylemek istiyorum,
Birlikteyken aklım sendeydi ya!
Şimdi sensizlik unutturdu bana unutmayı.
Ahmet Bağçe
BENİ BANA BIRAKTIN
Kaç kez dolandım karlı, çamurlu sokağında,
Pabuçlarım ağırlaştı ıslaklığından.
Sokak lambası sönük, pencerenin perdesi kapalı,
Beni bana bıraktın bir umut der donarım soğuktan.
Arada konuşurum kendimle biri varmış gibi yanımda,
Hani bir zamanlar sana seni hoşlanıyorum dediğim dolanır dilimin ucunda.
O zamanlarda konuştuklarımızı hatırladıkça,
Kendime kızarım bu aşkın başlamadan biteceğini anlamadığıma.
Ahmet Bağçe
SENDEN GERİDE
İçime mi doğmuştu,
Özleminle kavrulmaya başladım,
Arkana bakmadan gittin,
Karşılıksız sevginle bıraktın beni,
Çok alışmıştım,
Alışkanlığım olmuştun.
Alışkanlığımı yalnızlığıma terk ettin.
Şimdi senden geriye kalan,
İzlerin ve ben.
Ahmet Bağçe
Sonra seni özlediğimi kar üstüne yazdım,
Kar güneş karşısında eridikçe,
Bende aşkının ateşi içinde tükendim.
Ahmet Bağçe
YOLLARIMIZ KAPALI
Hayaldemiyim, yoksa sen mi? Hayalsin,
Buram, buram kokun dolanır etrafımda.
Nefesimdeki sen değilsen ben neyi soluyorum,
Yoksa kör mü oldum aşkından.
Ayrıyız bunca yıl bunca zaman alın yazım hicran,
Kaşlarım çatık, gözlerim yaşlı, yaralı yüreğim,
Aramız uzak, buzlanmış dağlar, yollarımız kapalı,
Acı içinde kıvranırım, rutubetli zindanında.
Ahmet Bağçe
DUYGULAR FİLİZLENİRSE
Gülü senden suyu gönülden olunca,
Bülbülü de gelir yüreğim.
Sen güneş gibi gülüşünle,
Ve nefesinin Sıçaklığıyla besle gönül bahçeni,
Tırtılın kelebeğe dönüp uçtuğu gibi,
Mutluluk uçarak gelir yanına.
İçinde kopan aşk fırtınasıyla,
Melekler gibi uyuyan duyguların filizlenirse,
Susuz kalmış yüreğinde sevgi tomurcukları kabarır,
Mis gibi kokuları sarar bağını.
Kuşlar, kelebekler uçuşur,
Saz çalar ağustos böcekleri,
Bahar senindir artık.
Ahmet Bağçe
GÖZÜNDEN DÜŞTÜM
Kederim nedir bilirmisin ahu gözlüm,
Gözünden düştüm ya!
Gönlünden de düşmektir korkum,
Ne tasana sırdaş olabildim,
Nede sevincine yoldaş oldum,
Acısının dinmemesi bundandır yüreğimin.
Ahmet Bağçe
ÖZGÜRSÜN
Bilmek, bir şeyler hakkında bir şeyler bilmek ne kadar önemli, yani önemi nasıl anlaşılır. Şöyle söyleyeyim. Bir şeyi bilen adam bir başkasına bağımlımıdır. Bilmenin özgürlükle bir bağlantısı var mı? Bunlar insanın, daha doğrusu aklına bu tarz düşünce gelenin aklı karışmaz mı? Benim karışmaz. Neden mi? Bir örnekle izah edeyim. Evdesin ve karnınız açıktı, o an evde ne yemek pişirip önüne sunan var, nede sofrayı hazırlayan var. Dolapta hazırda pişirilmiş yemek olmadığı gibi. Açlığını gidermek için yemek yapmayı da bilmiyorsun. O zaman sen sana yemeği hazırlayana muhtaçsın ve ona bağlısın. Yani bağımsız değilsin. Eğer tam tersi açlığını gidermek için hemen mutfağa gidip, dolaptaki malzemelerle kendine yemek yapabiliyorsan, karnını hiç kimseye ihtiyaç duymadan doyurabiliyorsan, o zaman sen kimseye bağımlı değilsin. Yani özgürsün.
Ahmet Bağçe
BENDE UZAYLIYIM
Bana biri sordu, affedersin dünyada uzaylı varmıdır? Sen gördün mü? Bende evet dünyada uzaylılar var ve ben gördüm hatta kendimden biliyorum dedim. Dedi nasıl yani! Bak arkadaş dedim. Galaksi bir uzay elemanı değilmi, evet dedi. Peki, bu elemanlar içinde güneş ve yıldızlar, var mı? Evet dedi. Peki, bu galaksi içinde güneş ve yıldızlar arasında dünyamızda var mı? Dedi var. O halde dünyada uzayın bir elemanı sayılmaz mı? Dedi evet. O halde bizde dünyada yaşıyoruz ve dünyada uzayın bir parçasıysa bizde uzaylı değilmiyiz. Adam düşünce içine daldı.
Ahmet Bağçe
Bir oyun kurduk ikimiz,
Gönüllerimizi birleştirdik,
Sen beni, ben seni yar bildik,
Neden akıntıya gitti sevgimiz.
Ahmet Bağçe
Eğer sevmek suçsa haklısın suçluyum. Seni çok sevdim o zaman tutukla yüreğine koy beni.
Ahmet Bağçe
Aşkım senin sevgin,
Benim sevgime dar gelir.
Aşkımız yara aldı,
Yanında yedek yara bantı var mı?
Ahmet Bağçe
Maksat mutluluğu satın almak değil, mutluluğu yetinmek gerekir.
Ahmet Bağçe
Mutluluk anlıktır,
Uzun ömürlü değildir.
Pekte uzakta değil yakındır.
Mutsuzluğa götüren davranışlar değiştiği an,
İki adımlıktır
Ahmet Bağçe
Sıkmayın canınızı,
Akışına bırakın her şeyi.
Ağustos böceğinin yaşamı gibi,
Dolu, dolu yaşayın ömrünüzü.
Ahmet Bağçe.
İşte demem o ki, sadece nefesim ol yeter.
Ahmet Bağçe
Sana olan özlemim sonsuz ama,
Seninle bir arada olmanın ömrü çok kısa,
Ölüm seni özlerken gelirse,
Bende bundan korkarım.
Ahmet Bağçe
YOK SORANIM
Kanatlarıma taş bağlanmış,
Debelenirim yerlerde,
Zorlanırım uçmaktan,
Hem dikenli,
Hem çakıllı Yollarım.
Yara aldı elim, kolum ayağım,
Ne hatırımı soranım var,
Nede yaralarımı saranım,
Kendim sarıp sarmalarım.
Ahmet Bağçe
MUTLULUK SEBEBİMSİN
Seni o ilk gördüğüm yerde,
Gözlerime nasıl göründüğünü bilsen,
Kıskanırdın kendini kendinden benim yerime,
Belki merak edersin nasıl göründüğünü gözlerime.
Ama sanmam benim sende gördüğümü sen sende göremezsin,
Ve o günden beri sana sevgimin nasıl düştüğünü de bilemezsin,
O zaman sana sevgimi sızdıramadığıma ve ümitsizliğime üzülürsün,
Bilmem sevinirsin belki de yaşama sebebimin sen olduğuna.
Her ne şekilde olursa olsun,
Bende sen varsın, var olmaya da devam edeceksin,
Senin bende varlığın önceleri bazı gecelerde,
Şimdilerde her gece canımı yaktığını bilsen,
Nefesin kesilir, belki sende beni seversin,
Özlersin, mutlu olursun beklide.
İşte seni bu kadar çok sevmek,
Özlemek, nefesini hissetmek benim mutluluk sebebim.
Ahmet Bağçe
YAPRAK OLDUN
Oturuyordum ağaç dibinde,
Kıpırdıyordu, kıpır kıpırdı yapraklar,
Saz çalıyordu sanki âşıklar gibi rüzgârdan,
O an sen geldin aklıma,
Ve kış gününün çıplak dalı gibiydim,
Sen yaprak oldun dalıma.
Şimdi sımsıkı tutunuyorum,
Düşmemen için dalımdan.
Ahmet Bağçe
İçini, kap içine dökme toprağa dök. Kapta taşınıp, dağılması kolay olur.
Ahmet bağçe
Mutluluk bazen bir bardağın içindedir. Fark eden onu tüketmeyi asla istemez.
Ahmet Bağçe
Ahlak, vicdan ve merhamet parayla satılmaz, tartmak istesen tartılmaz, çuvala konsa taşınmaz.
Ahmet Bağçe
Gözlerin rengi ne kadar renkli ve parlak olursa olsun, ne karanlıkta görür nede parlayan ışıkta.
Ahmet Bağçe
Küçük bir isteğim var senden,
Akçeyle değil sözle olsun tediyen.
Gözle görülmesin,
Elle tutulmasın,
Mutlu olsun yüreğim,
Onu kimse benden alamasın.
Ahmet Bağçe
Belki sana hikâye gibi gelecek,
Fakat gerçek olan şu,
Nice zorluklarına katlanılan hayat sadece sana ait değildir.
Acılarını gördüğün hayatın diğer bir yüzü bazılarına tat verir.
Ahmet Bağçe
Ve sonra sen gülünce benim gözlerim buğulandı, engel olamadım yağmasına.
Ahmet Bağçe
KİMDİR ARADIĞIN
Ne yolu nede izi var,
Kimdir kızgınlıkla senin aradığın.
Aşınmış yürüdüğün kaldırım taşları,
Düşüncelerin algılı, için dikenli vaha.
Yıkılmış kumdan kalelerin,
Tanımadığına yanar yüreğin,
Kızgın güneş altında.
Ben göğsünün sol yanına dayamışım başımı,
Akıtırım gözyaşlarımı,
Yokluğun bana dayanılmaz tufan,
Varlığın aklımı çevrelemiş bir muamma,
Görmezden gelirsin aşiyanında.
Ahmet Bağçe
Sevdiğine verdiğin çiçek, sevdiğinden önce, çiçeği satanın kar yaptığını düşünen masum duygularını sevindirir.
Ahmet Bağçe
Geçen baharla gitmeyen sorunlarım, seneye bahara kaldı, çıkmaza girdi umutlarım.
Ahmet Bağçe
NEMİZ KALDI
Geç bunları gönül,
Geç kaldık baharı yaşamaya.
Bak rızık torbamıza,
Nemiz kaldı ki hüsrandan,
Karşılıksız aşktan,
Umutsuz sevgilerden başka.
Kime içini döksen yerde kalır,
Toplayan olmaz senden başka.
Ahmet Bağçe
BİR GÜN GELİRDE
Ve bir gün gelir de,
Anlamakta zorlandığın yüreğimi,
Anlamak zorunda kalır da,
Aramaya kalkarsan onu bulmakta zorlanırsın.
Ve sonra bir gün gelir de,
Anılarına daldığında,
O eskilerde sevdiğini bildiğim halde,
Keşke kıymetini bilseydim dersin,
Ama iş işten geçmiş olacaktır.
O zaman sana bir zamanlar sevgisi olan yüreğin,
Ya sevgisi bitmiştir ve ya ölmüştür.
Belki de iş işten geçmiştir.
Henüz fırsat elindeyken sende sev derim.
Ahmet Bağçe
BİR KİŞİLİK YER
Sonra o geldi,
Gelişini pencereden gördüm,
Kapının önünde biraz dikildi,
Zile basmakta tereddütlü gibiydi.
Kapıyı açmayı düşündüm ama vazgeçtim.
Çekingenli haline saygılı olmalıydım.
Belki vazgeçip gidebilirdi,
İçeriye davet etmem de pek yakışık almazdı,
Girmek mecburiyetinde olacaktı,
Belki geliş nedenini mahcubiyet alacaktı.
Pek seçilmemekle beraber gözleri yağmaya hazır bulut gibiydi.
Saçları dağınık, üzerindeki hırka buruşuktu,
Kapalı değildi çantasının fermuarı.
Aceleyle evden çıkan birini andırıyordu.
Bu görünüşü bana dokundu.
Bir anda zil sesi beni ürküttü,
Hemencecik kapıya koştum, aceleyle kapıyı açtım.
Yüreğim yerinden fırlayacaktı sanki.
Bağrıma basıp koklamak geldi içimden ama yapamadım.
Buyur ettim gel içeri dedim.
İçeriye girdi, etrafa bakındı, pencereye, duvarlara bir göz gezdirdi.
Sonra bana döndü,
Ve dedi yanında bir kişilik yerin var mı?
Ahmet Bağçe
AKLIMA GELİNCE
Sen aklıma gelince düzenim bozuluyor,
Heyecanım artıyor,
Yüreğim yerinden fırlayacak gibi oluyor.
Buna rağmen seni düşünmek,
Yaşamımı alt üst etse de,
Hayalinle birlikte olmak hayat veriyor bana.
Bu defa sevdana dalıyorum dibi buz gibi,
Ortasında yaşam yok,
Yüzeyi akıyor, bilmiyorum nereye aktığını.
Ahmet Bağçe
SANA OLAN TUTKUM
Sen nereden bileceksin, gözyaşlarımın değerini,
Her damlasında sana olan hasret,
Sana olan tutku var,
Konu sen olunca aklım uçuşa geçiyor,
Gözlerimin kapanmasına engel olamıyorum.
O vakit hayalin geliyor gözümün önüne,
Sımsıkı sarılıyorum hayalimdeki görüntüne.
Gülümserken yüzündeki gamzelerin bahar estiriyor.
Aramıza kimsellerin girmesini istemiyor gönlüm.
Kalbim aşkına kefil olurken, ruhum adınla uyuyor, adınla uyanıyor.
Bilmem anladın mı?
Senin için dökülen gözyaşlarımın değerini.
Ahmet Bağçe
GAMZEN OLSAM
Hani bir gelsen otursan yanıma,
Sana hayat seninle güzel desem kulaklarına,
Seninle anlamlı olduğunu söylesem,
Saçlarının her telini tek, tek okşasam parmaklarımla.
Şimdi ne çok isterim,
Gülerken yüzündeki gamzen olmayı,
Hayatın güzelliklerini, mutluluklarını, yaşamayı,
Birlikte heyecanları tatmayı,
Güzel olmaz mı?
Seninle sıcacık sevgimizi yaşatmayı!
Ahmet Bağçe
ANNESİZLİĞİ BİLİRMİSİNİZ
Siz bilirmisiniz, annesiz uyanmayı,
Bilirmisiniz, anne yerine havayı koklamayı,
Anne kokusundan mahrum kalmak,
Yokluğunun ne demek olduğunu.
Ne kadar özlediniz annenizi,
Benim kadar mı?
Özlediniz mi? Hadi yat çocuğum dediğini,
Üstünü açma evladım,
Sabah oldu kuzum,
Yıka ellerini sofraya yavrum,
Hadibakalım okuluna,
Koşma terleyip üşütme kuzum,
Zihnin açık olsun tosunum tembihatlarını,
Bilirmisiniz ben bunları özlemekten bile mahrumum.
Ahmet Bağçe
ZORLANIYORUM
Dilim tutuluyor, kelimeler darmadağın oluyor,
Söylemek istediklerimi, toparlamada zorlanır aklım.
İşte ondandır gözlerine özlemle baktığım.
Ve sonra bir sonbahar hikâyesini andırıyor,
Dökülüyor peş peşe hayallerim yaprak gibi,
Aşkının yağmuru altında, ıslanırım sırılsıklam.
Ahmet Bağçe
ENKAZ OLDU
Yüreğimi yüreğine açtığım,
Canımı yoluna koyduğum,
Tozlu, çakıllı demeden yolunda yürüdüğüm,
Uğruna ömrümü törpülediğim,
Aşkımı hayallerime değil yüreğime kazıdığım,
Aşk dolu bakışına hayran kaldığım,
Senmiydin beni yüreğine hapseden,
Ve sonra kimsesizlerin kimsesizi yapan,
Senmiydin hayallerimde ruhumu okşayıp,
Gülüşüyle benliğimi kaybettiren,
Akasya yaprakları gibi umutlarımı bir, bir kopartıp atan,
Bir defa dahi elinden tutamadığım,
Saçlarına dokunamadığım,
Doyasıya gözlerine bakamadığım,
Senmiydin aşkı şarabım,
Sevgisi mezem,
İçmeden beni sarhoş eden,
Çok teşekkür ederim
Enkaz oldu yapmak istediğim sevgi sarayım.
Ahmet Bağçe
KIRILDIM
Hani sen kırıldım demiştin ya! Bana,
Bende kırıldım.
Hem de öyle bir kırıldım ki,
Yüreğimde sana ısınan kanım vardı,
Önünü tıkadığına kırıldım.
Beni yalnız bırakan aklım sende kaldı,
Aklıma kırıldım.
Gören gözlerim seni görünce beni görmezden geldi,
Gözlerime kırıldım.
Birde yürümekten aciz olan ayaklarım sana koşar oldu,
Ayaklarıma kırıldım,
Kırıldığımı yüreğine hissettirmeyen gönlüme var ya!
İşte o gönlüme de kırıldım, anladın mı şimdi.
Ahmet Bağçe
Aşksa bu gözyaşlarının sebebi,
Benden kaçma,
Bak açtım sana yüreğimi,
Sarılalım birbirimize.
Ahmet Bağçe
İÇİM YANDI
İçim bir kez daha yandı,
Bir sene önce aynı yerde karşılaşmıştık,
Kalbimin sesini dinletmek mümkün olsa anlarsın,
Senin için çığırtkanlık yaptığını.
Belki senin kalbinde, unutmakla,
Unutulmak arasında bir kararsızlık var.
Ama bende bunu arama.
Şimdi geçip gidiyorsun ardına bakmadan,
İçim sızlayarak, canım yanarak,
Belki bir dahaki karşılaşmaya diye,
Boynum kırılırcasına bakındım ardından.
İşte ben seni bu denli sevdim,
Sevgisiz de olsam bu bana yeter.
Ahmet Bağçe
ACIMAZ MI
Hiçbir şey olmamış gibi gülümsüyorum,
İçim kan ağlasa da önemsemiyorum,
Ben susuyorum içim konuşuyor benimle.
Belki yıllar sonra bir kaldırımda karşılaştığınızda,
Bir birinize düşman gibi,
Yâda pişman gibi bakınca,
Tekrar acımaz mı? Kapanmış yaralar,
Ve ya ne kadar çok benziyor demezmisiniz hatıralarınıza.
Ahmet Bağçe
Gözyaşlarıma bak silmeden,
Onda sevgi var, onda hüzün var,
Özlem var sana özel,
Sana âşık her bir damlası.
Ahmet Bağçe
YALNIZLIK
Ben yalnızlığı sevmek istiyorum ama korkutuyor beni,
Bazen bağdaş kurup oturuyorum bir köşede,
Kendimle konuşuyorum.
O an yaşadıklarımla yüzleşiyorum,
Hatalarımı, üzüntülerimi, sevinçlerimi sorguluyorum,
Hele başımı yastığa koyunca, hayallerim geliyor peşi, peşine.
Bir süreliğine süslüyor ruhumu en güzelinden.
Kısa bir Mutluluğa götürüyor sonra orada bırakıyor,
Ardından olumsuzluğa dönüyorum gerisin geri.
Gene de yalnız kalmak iyi geliyor bazen.
Yalnızken düşüncelerimi sınıyorum,
Yaptıklarımın doğruluğunu anlamak istiyorum.
Mantıklı düşünmeye davet ediyor yalnızlık beni.
Sürekli olmasa da yalnız kalmak gerekiyor bazen,
Korkmadan sıkılmadan.
Ahmet Bağçe
BU SEVGİMİ NE
Sen aklıma gelince,
Kalbimin sesini duyamıyorum.
Düşüncelerim karmaşık,
Hayallerim pembeleşiyor,
Kararmış bulutlar beyazlaşıyor,
Masmavi gökyüzünde.
Ahmet Bağçe
Hakkımda bir bildiğin yoksa git huzurun olduğu yere sor beni, derler o kimine hanımeli, kimine menekşe, kimine gül gibi açar, sarılır sarmaşık gibi.
Ahmet Bağçe
Bir kadeh alsaydım aklım başıma gelir, sen aklımdan giderdin. Şimdi anladın mı? Neden içmeyi bıraktım!
Ahmet Bağçe
Ben seni hoca gelince sigarayı atacak kadar değil, hoca gidince sigarayı yakacak gibi seviyorum.
Ahmet Bağçe
Bir gün umudun kırılırda, umutsuzluğa düşersen, hedefine yürümekten vazgeçme. Unutulmasın ki; kıyıdan uzaklara gitmeye cesareti olmayanların, okyanusu görme şansı olmaz.
Ahmet Bağçe
Hani deriz ya! Ha o mu? Boş ver kendini beğenmişin teki diye. Aslında kişi kendisini beğenmeli. Eğer kişi kendisini beğenmezse başkalarını okşayamaz, onlara şefkatli olamaz.
Ahmet Bağçe
BİR DAHA ASLA
Dedim hadi seninle dağıtalım,
Dedi tamam dağıtalım da,
Birine bir sözüm var,
Dedim eh o zaman tamam.
Dedi olmaz ama seni yalnız bırakmak,
Dedim sanırım ondan ayrılık pek kolay olmadı,
Dedi kibarlık yapamayacağım evet olmadı,
Sanki her tarafım boşandı,
Artık çift kişilik hayat mı?
Bir daha asla.
Ahmet Bağçe
AKLIM ONDA
Ellerimiz ayrıldı, adımlarımız aralandı,
Birkaç adımdan sonra döndük bakıştık,
Tutkuluca koşup birbirimize yanaştık,
Saçlarımızı avuçlayıp okşadık.
Sonra göz göze geldik bir süre,
Yavaş, yavaş yanaşıp tenimizi kokladık.
Ve kısık bir sesle dedim iyi geceler,
Oda dedi tamam sana da iyi geceler,
Şimdi yüreğim onda, uykum onda, aklım onda.
Ahmet Bağçe
YÜREĞE GÖMÜLÜ KADIN
Bir erkek ne kadar aşksız yaşarsa yaşasın,
Mutlaka ki bir kadını yüreğinin bir yerine gömmüştür.
Yıllar her ne kadar unutturmaya çalışsa da,
İçinde kabuklaşmış bir aşk yarası vardır.
İşte bu aşk yarası kayalıkta denizin dalgalarını izlerken,
Ay ışığında yıldızlara bakarken,
Yalnızlığında hayallere dalarken,
Baharın kokusunu nefeslenirken,
Gün yüzüne çıkar ve o unutulmuş gibi görünen kadın akla gelir,
Yara tekrarından kaşınır da kaşınır.
Ahmet Bağçe
Öyle çok sevdim ki seni, gönlümde taşıdığım sevgin, yüreğime düştü.
Ahmet Bağçe
Pencerenin önündeki saksı çiçeği gibisin. Gel de sevme.
Ahmet Bağçe
İşte dediğim gibi arkadaşım. Sana benden tavsiye. Âşık olma ki hayatının tadı çıksın.
Ahmet Bağçe
O KALBİ ÇOK SEV
İki kişilik aşk istiyorum,
Aramıza başka kimse girmesin,
İki kalp çizdim ağaca,
Sol yandaki senin, sağ yandaki benim,
Adımızın baş harflerini de kazıdım üzerlerine,
Anıtlasın silinmesin yıllarca.
O kalbi öyle çok sev ki,
Sevgililer bizim sevgimizi okusun ilerde.
Ahmet Bağçe
Yağmur bulutları denizi ne kadar karartır ki. Unutulmasın denizi maviye bürüyen gökyüzünün denize olan aşkı var.
Ahmet Bağçe
Şimdi kafamı kurcalayan bir sorum var. Ben sana ilk ne zaman âşık oldum. Bakışların kalbime dokunuyor.
Ahmet Bağçe
Bugünü yaşarken kararan bulutları düşünüp,
Karamsar olmayalım,
Unutmayalım ki ilerleyen saatlerde önümüzde yarınlarda var,
Ve yarın mutlaka bizi güneşle karşılar.
Ahmet Bağçe
Denizi mavi gösteren gökyüzünün,
Denize olan aşkı gibiydi sana olan aşkım.
Beni sevmedin demek istemiyorum,
Yüreğinin sevmek istemediği bir tercihi vardı,
Oda beni seçti.
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ NASIL GÖZLERİN
Senin gözlerinden akan yaşlara kıyamadığımı bilseydin,
Belki ayrılığını bana yakıştıramazdın.
Ya içime sızan sensizlik,
Duygularımı körükler, yüreğimi dağlar.
Bir zamanlardı hani o zamanlar,
Geleceğe bakardı ya parlayan gözlerin,
Şimdi yok, her bakışında o gözleri arar gözlerim.
Denize baktığında mas maviydi,
Gökyüzünde parlak ve canlı, ormana bakarken yemyeşildi,
Şimdi her yer bulanık sis perdesi çekik mi görünür gözlerin.
Ahmet Bağçe
BEN BIRAKMADIM
Ellerimiz boşta kaldıysa,
Elini bırakan ben değilim,
Sensin ellerimi bırakan,
Oysaki ben senin gözlerine baktığımda,
Başka biri oluyorum.
Ya şimdi,
Şimdi seni hiç olmadığın yerde,
Oradaymışsın gibi düşünüyorum,
Ve düşünceler içinde yoruluyorum.
Orada oracıkta seni bulamayacağımı bildiğim halde aranıyorum,
Bundandır gönlüm sancılı, yüreğim yaralı,
Oysaki sana yaslanacağın bir ağaç,
Kollarımı dal,
Sevgini içmek için şurup yapmıştım.
Ahmet Bağçe
Hani seninle karşılaştığımızda gözlerime baktığın o gün var ya, yüreğimi benden aldığın gün, artık o gün benim doğum günüm.
Ahmet Bağçe
Aşk yüreğe uzanırken gam, keder, sarar etrafını. İpleri boğazında düğümlenir kör düğümle, çözülmesi zorlanır yutkundukça.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİK
Bazen yokluğunu şarkılarda dinlerim,
Hayalinle konuşurum kayalıklarda zaman, zaman,
Yokluğunu yaşarım her gece ay ışığında,
Yıldızlar senin gözünle göz kırpar gecelerime.
Bulutlar kokunu gönderir yağmurlarla,
Rüzgârlar nefesini üfler kulaklarıma.
Ya yıldırımlar seni düşürürken yüreğime,
Sarmaşık gibi tutunur sensizliğin gönlüme.
Ahmet Bağçe
SENDE KONTROLÜ
Duygularımdan oldu, onu kaybedişim,
Sevgini aç diyordu,
Bir bahane ile açıl diyordu duygularım.
Zarfla değil içindekiyle ilgilenmemi istiyordu.
Haklıydı onun sevgisiydi beklentim,
Ne biliyordum ki içindeki düşüncesi hakkında.
Neydi ondan beklentim sevgisinden başka,
Bir beklentim yoktu bana olan aşkından başka.
İşte bu yüzden izaha çalıştı bunca zamandır gözlerim,
Nicedir kaçar benden gözlerin.
Ne bileyim sana geçtiğini kontrolün,
Bende bir başkasını sevmeye akıl mı bıraktın.
Şimdi gönlümden uzak olmaman için gözüm önündesin,
Senin tarafından mağdur edilen benim yüreğim.
Kaçamıyorsa gözlerinden gözlerim,
Seni sevmekler meşgul şu naçiz yüreğim.
Ahmet Bağçe
MERHABA DE
Hadi bana bir merhaba de!
Sonra ardından bir şeyler söyle,
Mesela nasılsın gibi.
Bak tren göründü uzaktan,
İstasyon da tıklım, tıklım,
Biraz sonra bir curcuna kopacak,
Trenden inenlerle binenler,
El sallayan, kucaklaşan, ağlayanlar olacak,
Ya simitçinin telaşı, üstü yağ kokan börekçi,
Onlarında amaçları farklı,
İşte bir merhaba de bir, bir anlatayım bunları.
Ahmet Bağçe
Hâkim amca valla benim bir sucum yok. Sakalıma, seni bırakacağım dedim, bırakma diye yalvardığından kestim.
Ahmet Bağçe
AŞKIN MASALMIYDI
Gönlüm sevgiyi sende buldu kaybolsun istemiyorum,
İstemiyorum bir kenarda unutulmuş saksı çiçeği gibi olmayı,
İstediğim hatırlanan, özlenen, istasyonunda bekleniyor olmak.
İstemiyorum gönlünden uzak, anıları ölmüş yaşamayı.
Masalmıydı bana olan aşkın, bana olan sevgin,
Şimdi içi su dolu boşalmayı bekleyen kova gibiyim,
Hani senin dallarında çiçeklerin, yoksa kurudu mu?
Bak bana, sana sevgim düştü düşeli nasıl açtı dallarımda çiçeklerim.
Ahmet Bağçe
Bitecek sanmıştım, halen devamında ısrarlısın acılarım. Doğrusunu söyleyeyim mi?
Dokunmuyorsun eskisi kadar
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ ARDINDAN
Sonra hoşça kal dedi ve gitti!
Ardından gülümsedim,
Acımı sadece içim biliyordu.
Bir süre sessizliğe büründüm.
Ve sensizliği yaşadım,
Çok zordu sensizlik,
Bilmem hiç yaşadın mı?
Eğer yaşadınsa bensizliği,
Ondan başka kimim var ki? Demişsindir.
Tıpkı benim ondan başka kimim var ki? Dediğim gibi.
Şimdi ardından, mürekkebim deniz suyuyla,
Kumdan kâğıdıma özlemimi yazıyorum.
Ahmet Bağçe
ACI ÇEKİYORUM
Ben şimdi sayfalarca aşk sözleri içiyorum,
Ah be sevdiğim, içtikçe kendimden geçiyorum.,
İçme desende içmek istiyor içim,
Biliyormusun; seni hem seviyorum hem de acını çekiyorum.
Seninle nefes aldığımı sanırken,
Yalnızlıktan boğuluyorum.
Şöyle geçmiş sayfalarıma dönüp baktığımda,
Durgun suda yüzerken ben,
Şimdi denizin azgın dalgaları içindeyim.
Ahmet Bağçe
GÖLGESİ BENDE KALDI
Önce sevdim,
Sonra neden sevdiğimi hatırlamaya çalıştım.
Düşündüm de çok acı çektiğimi anımsadım.
O benim gönül bağımdaki gül gibiydi,
Ve benim gülümdü,
Şimdi koptu benden,
Gönül bağım dağ oldu.
Gölgesi bende, kokusu bende acısı bende kaldı.
Ahmet Bağçe
Hadi görmemiştir diye görmezden geldiğini boş verdim gülüm, ya canımı acıtan dikenini nasıl boş vereyim!
Ahmet Bağçe
SAKIN AĞLAMA
Bu koku sana ait bir koku değil,
Hem ilgisiz hem de tedirgin bakışların,
Bezgin gibisin, avuçlarının kokusundan anladım.
Hele gözlerinin içi!
İçinde buğulu zerreler gizli,
Yağmayı bekleyen bulut gibisin.
Sakın ağlama,
Yüreğime iner sonra gözyaşlarının ılık damlası,
Ahmet Bağçe
ALIŞTIM BEN
Kirpiklerime dokunan bulutum,
Sen yüreğime saplanmış çivimsin.
Ne benimsin,
Nede kaderimsin diyebildiğim,
Alıştım uzaklardan bakmalara,
Seni uzaklardan sevmeye,
Sen beni sevsen ne olur,
Sevmesen ne olur.
Dünyamı sevgisiz yaşarken,
Severek yaşamayı benden iyi kim bilir.
Ahmet Bağçe
RÜYAMADA GEL
Hep hayalimdesin, hadi birde rüyama gel,
Düşümde gördüğümü anlatayım sana.
Ben anlatırken otur yüreğimin köşesinde,
Mucizem ol aklım ile yüreğim arasında.
En güzel şiirleri, şarkıları okuyayım sana,
Gördüğüm en güzel göz senin gözlerin olsun,
Dokunduğum ilk ten, senin tenin olsun,
Seninle yaşayım baharları, tüm iklimleri.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİMDE YAŞ VAR
Ta uzaklardan bir ses olmanı isterdim,
Eskisi gibi,
Buradayım diye seslenmeni,
Tutan bir el olmanı,
Uzanan, bir kol,
Çok ’Özledim’ diye sarılmanı isterdim.
Geceleyin düşlerime gelmeni,
Yüreğime bahar çiçeği gibi açmanı,
Umutlarıma ışık olmanı isterdim,
Başını omzuma yaslamanı,
Birlikte ağlamayı,
Kirpiklerimizdeki gözyaşlarımızı silmeyi isterdim.
Seninle orman içinde dolaşmayı,
Şırıl, şırıl akan ırmaklara dalmayı isterdim,
Kıyısında oturup saçlarını ıslatmayı,
Ve parmaklarımla taramayı,
Avuçlarıma sinmiş kokunu öpmek isterdim.
Sonra sarılıp, kucaklamayı,
Birlikte mutluluğa uçmak isterdim.
Ama aramızda mesafeler,
Sol yanımda boşluğun,
Dağlarımda kar,
Yüreğimde buz, gözlerimde yaş var.
Ahmet Bağçe
Bencilliğiyle sevgisiz yaşayanlar yalnız ölürler, bu gibilere yazık ki; Çok yazık.
Ahmet Bağçe
Senin bende bıraktığın izlerin üzerine toz kondurmuyorum. Olurda üzeri kapanırsa silmek zorunda kalırım.
Ahmet Bağçe
O ÇOCUK
O çocuk ki ağlamak istemiyor,
Farklı bir isteği var gibi san ki,
Bu yüzden bulutlu gözleri,
Büzülmüş dudakları.
Okşanmak ister gibi,
Aylardır su görmeyen başı,
Kucak isterken bağrı,
Öpülmek ister açık anlı.
O çocuk büyümek istiyor,
En çokta büyümeye can atan,
Bedenini ayakta tutan ayakları.
Ahmet Bağçe
YOLUMUN GÜLÜ
Ey benim gönül yolumun gülü,
En çok sana dokunmaktan korkarım.
Dokunduğumda kırarsam seni,
Dikeninin bende açacağı yaradan,
Birde kokunun kaybolmasından korkarım.
Senden gelecek kum tanesi kadar acı ise,
İçimde çöl fırtınasına dönüşür.
Ahmet Bağçe
Bir zamanlar ki, o zamana muhteşem dediğin kararın, bir zaman olur ki, o zamana büyük bir hataydı diyebilirsin.
Ahmet Bağçe
KOLAY DEĞİL
Seninde yaşantıma ortak olmanı isterim.
Sevinçlerime, üzüntülerime, düşüncelerime,
Hatta birlikte hayal etmeye,
Ben her zaman mükemmeliyeti hayal etmişimdir.
Hani neyi hayal edersen o olur derler ya,
Yâda hayali olmayanın istikbali de olmaz derler.
İşte bundandır istikbalime kavuşmak için,
Yıllardır hayallerimle baş, başa yaşıyorum ben.
Aslında hiç kolay değil yaşamı püf noktasından yakalayabilmek,
Varmısın yaşamın püf noktasını birlikte yakalamaya.
Şayet varım diyorsan iyi düşünmeni isterim,
Kolay değil yılların hayaline ortak olmak.
Ahmet Bağçe
SEN ÂŞIKSIN
Sessizlik altında duygularım konuşuyor.
Burak diyor ne kadar değerin var ki yanında.
Çok doğru ve anlamlı buluyorum.
Ne kadar değerim var ki yanında.
Ama gene de düşüncelerimde hep o var.
Kurtulamıyorum buna ne demeli!
Odanın karanlığını aydınlat ve öyle düşünmene devam et.
Aydınlıkta düşünmek faydalı olacak belki,
Kalbimde büyüttüğün o güzel fidanı,
Etrafında uçuşan kuşları,
Kırda çiçekler arasında dolaşmayı.
Saklandığı ağaç arkasında bulmayı sen hayal etmedin mi? De.
Onu aklına koyup uyumayı,
Sonra rüyalarında da birlikte olmayı hatırlat,
Onunla başlayan günün,
Onunla bitmesini isteyenin de sen olduğunu söyle,
Ve onunla biten günün gecesinde de rüya ile devem etmesini,
Onunla rüyalarda bile gezmek isteyenin de sen olduğunu de.
Sonra sor düşüncene halen aklında mı? Düşünüyormusun diye.
Sana, evet halen aklımda düşünüyorum derse,
Sen âşıksın duygularına kabahat bulma.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİN VAR
Beni anladığın zaman,
Zaman geçmiş olacak.
Ve o zaman yaşadığım dramın,
Aşk olduğunu anlayacaksın.
Şimdi nefes alıyorum,
Lakin aldığım her nefesim,
Ciğerlerime oksijen yerine acı soluyor.
Sana olan sevgimi bildiğin halde,
Senin olman gereken yerde özlemin var.
Ahmet Bağçe
AŞKIN İÇİNDEYİM
İnşaatına sen başladın,
Aşk ile tamamladın çatısını,
Penceresini gözlerimden,
Kapısını kalbimden yaptın,
Artık aşkın içindeyim,
Aşk ile ördüğün bu gönülde,
Ruhumun ihtiyacısın.
Öyle sev ki beni,
Duvarlar bile kıskansın.
Çünkü yüreğim kapın oldu,
Gözlerim, gözlerinin ayrılmaz bir parçası.
Ahmet Bağçe
BENDE BAKMIŞTIM
Bende dönüp bakmıştım,
Diz boyu pişmanlık akıyordu yüzünden.
Tökezledin düşecektin önündeki çukura.
Ya ben, duygularım farklı değildi duygularından.
Atamadım ileriye adımlarımı,
Tıpkı seninle birlikteliğe adım atamadığım gibi.
Tatmak istemedim son pişmanlığı,
Döndüm uzattım ellerimi,
Keşke görmeseydim parmağındaki alyansı.
Ahmet Bağçe
İnsanın açılarından aş mı pişer, hadi pişti yenir mi? Hadi yendi, ya acıdır, yada tuzlu..
Ahmet Bağçe
ELVEDA DİYEMEDİN
İşte o gün ellerimi bıraktığında,
Ben de yüreğimi bırakmıştım.
Cesaretin yoktu, titriyordu dudakların,
Elveda diyemedin bakındın sadece.
Anlamıştım gözlerinden ayrılığın haberini.
Bakındıkça ılgıt, ılgıt eriyordu yağlarım,
Direniyordu akmamak için gözyaşlarım,
Teselliye çalışıyordum ölüme bıraktığın aşkımı.
Ve ben diyordum iki tebessüme bir aşk sığdırdım,
Onu da bitirdik birbirimize kızmadan,
Önceden de yoktu diyerek bakındım ardından,
Fırtınayla düşen yapraklar gibi ayrıyız şimdi.
Benim için ölürüm derdin, düşürdün yüreğinden,
Umudumuz önünde ayrılığı her gün hecelerken,
Sele kapıldın aktın hayallerimden.
Çarpışmadan hurdaya ayırdın aşkımızı.
Ahmet Baqğçe
ANLIYORMUSUN
Daha aklım başıma gelmeden,
Sen gelirsin aklıma,
Bu yüzden okuma fırsatım olmuyor alın yazılarımı.
Belki anlatacaklarımı duyunca şaşıracaksın,
Benim bir arkama attıklarım var,
Birde boş verdiklerim,
Bir tek seni boş veremiyorum anlıyormusun.
Ahmet Bağçe
İRİ YARI KADIN
Bazen kızıyorum kendime. Evvelsi gün gök gürültüsüne aldırmadan sahafa gitmek için yola koyuldum. Daha iki yüz metre gitmeden bir yağmur, bir yağmur. Gök delindi sanki. Dönsene, gün tek bugün mü, hiç işte dönmedim. Yürüdükçe yollar uzadı mı? Uzadı. Ya bendeki kuru inat işte. Herkes yağmuru sanki bekliyormuş gibi tertibini almış şemsiyesi elinde, oh, ne güzel sakin, sakin yolunda, ya ben sırıl sıklam oldum. Arada birde bakmazlar mı? Delimi ne dercesine, üşütükler. Neyse ki. Sahaflar çarşısına vardım. Çarşı bir iş hanı içinde. Aman iş hanı bir kalabalık, bir kalabalık. Kitaplara camekândan bakan bakana. Dertleri kitap almak değil, hani dışarı yağmurlu ya! Yağmurdan korunmak. Her zaman uğrak verdiğim bir dükkân var önüne geldim, kapı önünde iri yarı bir bayan. Müsaade istedim. Dedim geçebilirmiyim! Aaa şuna bak salak, her yanın ıslak, ne işin varmış içeride, üstüme dokunmadan geç hadi dedi. Birde ilave yaptı. Ne insanlar var, hiçbir yerde rahat yok. Gayeye almadım, iş yerine girdim istediğim kitapların isimlerini söyledim sahafa. O kitapların yan dükkânda olacağını söyledi. Eyvah dedim, çıkarken bu iri kadın beni döver. Kitapçıdan yardım istesem dedim, ayıp olur düşüncesiyle bir şeyler demeden kapıya yöneldim. Lakin korkum yüzüme yansıdı. Kadının yüzü sirke satıyor gibiydi ve kızgın gözleri beni dikizliyordu. Sahafın dikkatini çekmiş olacak ki, müdahale etti. Hanımlar beyler kapı önünü lütfen tıkamayın, müşteriler girip çıkmada zorlanmasın dedi. Sanırım kadın evinden çok sinirli çıkmış olacak, a serseriye bak benden başka kim var, bana mı söylüyon bu lafı, utanmadan laf atıyon, bak senin yaşına başına bakmam dalarım sonra terbiyesiz ahlaksız dedi. Sahafta sessiz kalmadı tabi evet sana diyorum. Kapı gibi durdun kapımın önüne girene çıkana bağırıp çağırıyon. Git başka bir yere çekil kapımın önünden dedi. Ben kendimi kurtardım kurtarmasına da. Sahaf başına bela aldı diye düşündüm. Hemen yan dükkâna girdim, aradıklarım vardı orada. Aldım ve hesabı ödedim, tam çıkacaktım ki! İri yarı kadın bu defa bu sahafın kapısının önünde.
Ahmet Bağçe
Sen nasıl bileceksin ki, tebessümünün ben de yarattığı fırtınaları. Her bir yanımı yıktı, döktü. Bir tek aşkımı yıpratamadı.
Ahmet Bağçe
Yağmur gibi sevmiştim seni,
Kaçmak sana,
Islanmak bana düştü.
Sen kaçmakla kurtuldun ama,
Ben aşkına yenildim.
Ahmet Bağçe
BİTSİN ARTIK
Ben dünlerde yaşarken,
Bugünde geldi geçti sessizce.
Sen ne dün nede bugün bana baktın,
Anladım görmek istemediğini,
Bitsin diyorum bu aşk sarhoşluğu,
Artık ayılmak istiyorum.
Ahmet Bağçe
ÖPSEM SENİ
Martılar gibi diyorum,
Onlar kadar Özgür olabilseydik keşke.
Uçabilseydik deniz üstünde saatlerce,
Sana rastlasam bir gemi güvertesinde,
Havaya atılan simitlere değil,
Bana takılsaydı gözlerin,
Birlikte uçsak,
Ve öpsem seni gökyüzünde,
Öptükçe derinleşse deniz derinliği gibi sevgimiz,
Azıcık ömre sığmayacak kadar kanat çırpsak,
Sonra dinlenmeye uçsak en yakın kıyı şehire.
Ahmet Bağçe
Sana öyle çok benziyorum ki pencerem. Bende senin gibi içime kapanık, içten bakarım gelen gecene.
Ahmet Bağçe
Evvelden daha sık görüşüyor, daha sık konuşuyorduk,
Gözlerinin içindeki her noktasını ezber etmiştim.
Keşke demeseydim sana olan duygularımı,
Şimdi gözyaşına sahip olurken seni kaybettim.
Ahmet Bağçe
SEVGİNLE YÜKLÜ
Senmiydin içime duygu yüküyle doğan,
İnanamıyorum aşk,
Önüme çıktığından beri yaş gözlerimde kaldı,
Ve sonra içime ekilen hakikatim oldun.
Eğer benim gözlerime aşkla baksaydın,
Sevgimin bedelini aşk ile öderdin.
Geleceğime dair hayallerimi anlatmıştım ya sana.
İşte o hayallerimi benimle bire bir yaşardın.
Beni hiç anlamadın,
Sindire, sindire yoğurmuştum seni içime,
Hüzünlenme, hüzün yakışmaz derdim kendi kendime,
Beni de tanıştırdın, tanımadığım gözyaşlarıyla.
Bu yüzden sevgin yüreğimin en güzüde yerinde,
Bir gün çıkagelirde soluklanmak istediğinde,
Bak oradan manzaraya güzel bir bakış,
Deryası sevginle yüklü ufkuna kadar! Aşk.
Ahmet Bağçe
Sorma gözlerine böyle bakışımı,
Bir aşk bakışı bu sakın şaşırma!
Canım çok yanıyor anladın mı?
Bu son bakışım gibi aşkım yüzüne.
Ahmet Bağçe
Hiç anlamadın ki sevildiğinin değerini. Anlasaydın, anlardın ne kadar çok sevildiğini.
Ahmet Bağçe
YOKLUĞUNLA YAŞIYORUM
Pardon, o kadar yalnızım ki!
Geldiğini fark etmedim.
Affedersin, bakma dağınıklığıma,
Aldırma gözyaşlarıma.
Eşlik etmiştim de şarkılara.
Geçenlerde seni sormuştum belirttiğin adreste,
Tanımadıklarını söylediler sorduklarım.
Dediler bir de aşağıdaki yerlerden sor.
Çıkar belki bir tanıyan karşına,
İşte o gündür yokluğunla yaşıyorum ben.
Ahmet Bağçe
Galaksideki yıldızlar gibiyim. Onlardan farklı değil yaşantım. Kendim karanlıktayken başkalarına yansır ışığım.
Ahmet Bağçe
GÖKLERDE ARADIM
Ve beni arkana aldın bakmadın yüzüme,
Dağılmış saçların daha da dağılıyordu rüzgâr eşliğiyle.
Bense buruk bakıyordum arkandan,
Çömeldim dizlerimin üstüne.
Kumsalımız ıslaktı,
Sırtıma vuruyordu denizin dalgaları,
Gömleğim yapışmıştı tenime,
Tıpkı yüreğine yapışmış yüreğim gibi.
Gözlerim göklere yöneldi,
Dua ediyordu sanki seni göklerde arar gibiydi.
Ahmet Bağçe
BENİ UNUTMA
Dedi bizim karşı ki dağlara kar yağıyor,
Beyazlara büründü her taraf,
Sizin oralar ne âlemde!
Dedim Ey yüreği güzel,
Bizim buraları da karlı,
İçim buz tutuk titriyorum sensizlikten,
Dersin ki, aramız mesafeli,
Var mı? Sevgilerde mesafenin önemi?
Sonra seni öyle çok özledim ki,
Sildim aramızda ki mesafeleri.
Ben denizin mavilerinde ararım seni,
Eğer sende görmek istersen beni,
Gökyüzüne bak.
Ve bir gökyüzünü, bir denizin mavisini, birde beni unutma.
Ahmet Bağçe
BANA AİTSİN
Neden öyle bakarsın,
Seni kıskandığımı mı sanırsın.
Aklın kurcalanmasın ben kıskanç değilim.
Sen sadece bana aitsin.
Sana karşı öyle büyük sevgim var ki,
Paylaşmak istemiyorum kimseyle.
Güvensizim kendime,
Güvensizliğimi sevginle paylaşıyorum sadece.
Ahmet Bağçe
Ben, beni bıraktım, sana da elimden tut demek zor geliyor bana. Kalbinle sev, ömrüne sığdır, gönlüme yük oldun deme.
Ahmet Bağçe
İşte hayat bu aşkım, yaramazlık yapmasın uslu dursun, ben ona her zaman uyarım.
Ahmet Bağçe
Ya! Çok özür dilerim. Bugün gene gözlerim sende kaldı, yarın uğrar alırım.
Ahmet Bağçe
KARŞILIKSIZMIŞ
Hatırlarmısın kaç yıl oldu gideli,
Sevgin solumda kaldı, kokun soluğumda,
Ama unutturamadın benden kendini,
O gündür yollarına bakar oldu gözlerim.
Biliyormusun çor içindeydim,
Islanmış, asılmıştım incecik keten sicime,
Hasretinle salladım umut ile kurudum,
O gün bugün seni arar oldu gözlerim.
Kırık, paramparça şimdi yüreğim,
Bilinmeze takıldı aklım, bittim tükendim,
Belki sen oralarda gülersin,
O gündür dinmedi buralarda benim gözyaşım.
Beklemekmiş, sonu yokmuş özlemin,
Anladım karşılıksız anlamlıymış sevgin.
Uzaklarda yaşamakmış senin asıl isteğin,
O zamandan beri deryalara bakar gözlerim.
Ahmet Bağçe
Ve seni en son gördüğümde Bir kazma, birde balta vardı elinde. Kazmayı sap yapmaya çalışıyordun baltaya.
Ahmet Bağçe
O kadar güzel gülüyorsun ki
Gülüşüne bakarken tamam diyorum,
Kendimi görebileceğim en güzel ayna bu diyor,
Doyasıya bakmak istiyorum gözlerine.
Ahmet Bağçe
SORDUN MU KENDİNE
Sabahın karanlığının aydınlığa dönüştüğü saatte,
Seni düşündüğümü ne bilirsin,
Ve hatta sana olan tutkunluğumu da,
Ve dahi sevdan içinde yandığımı da bilemezsin.
Hiç düşündün mü, yâda sordun mu?
Veya bir kerecik baktın mı gözlerime,
Neden ben diye! Sordun mu kendine,
Çünkü bende olan kalp şimdi sende.
Ahmet Bağçe
İŞTE ÇOCUK
Bak çocuk kulak ver dediklerime,
Akışına bıraktım gönlümü bir kere.
Özlemim ne bir nede iki,
Hepsini içime gömdüm sessizce.
Bir tek uykumu beklerdim eskiden,
Şimdi ikilendi beklediğim.
Bazen gözyaşı dökerim,
Bazen ah çekerim, bazen dalarım anılarıma.
Bazen bakarım koynumda sakladığım resmine.
Öper koyarım tekrarından yerine.
İşte o zaman dalar giderim maziye,
Allak bullak olurum dönerim tekrarından kendime.
Gönül ne kadar ağlarsa ağlasın yıpranmazmış çocuk,
Aynı havasında kalır yaşlanmazmış,
Ama benim gönlüm hem yıprandı, hem de yaşlandı,
Anladın mı çocuk bendeki aşk hayatı bu işte.
Ahmet Bağçe
GİTTİN SESSİZCE
Hangi sözlerin karşısında erimedim ki,
Dargın bakışına yer mi kaldı yüreğimde.
Gidişini Yutkunarak izlerken,
Ses etmeden geçtin gittin sessizce.
Sanki dalından düşen yaprağım da,
Gözünden düşürdün yerlere,
Sevginde mi tükendi yüreğinde,
Viraneye bakar gibi bakarsın pencereme.
Ahmet Bağçe
Umutlarımı kara bağladım, karla birlikte umutlarımda eridi.
Ahmet Bağçe
BENDE YALNIZIM
Şimdi sana karagözlüm diyemem karagözlüm,
Ayrılığınla karalara bağlandım.
Sen bana soğuk,
Ben sana yanık ağlarım.
Henüz hayalimden silinmedin,
Ayrılmadı yüreğim yüreğinden.
Görünmesen de çıkmasan da karşıma,
Görmek için direnir, çiğnerim yasaklarını.
Sevgin bende yağmur gibi akar sevgilim,
Seni bilmem amma artık bende yalnızım.
Nice ayazlara dayandım da,
Soğukluğuna, ilgisizliğine dayanamadım.
Belki yeni hayatın sevecek seni,
Beklide sende seveceksin yeni hayatını,
Unutma öyle acılar vardır dilsizdir amma,
Yüreğimin dili dökülür yazılarıma.
Ahmet Bağçe
Bir sen vardın, birde sen vardın içimde. Sonra yarım kaldı senlik, yine akşamım yine karanlığım içimde.
Ahmet Bağçe
YAKIN ES
Ve bana hep uzak esiyorsun,
Dokunmuyor esintin tenime.
Nefeslenmek istiyorum nedensizce yelini,
Koklamak istiyorum buharlaşmış terini.
Ve ılık, ılık esmeni istiyorum,
Birde havama geldiğini bilmeyi,
Arkama dönüp bakmadan,
Öpmene izin vermeyi.
Birde yaslansan sağ yanıma,
Yâda geçsen karşıma otursan,
Boğulsam sevginin bolluğunda,
Gözlerim yaşarsa heyecanımdan.
Bazen üzülüyorum nedenini bilmeden,
Bir şekilde korku besliyorum içimden.
Dolaşayım istiyorum özgürce yüreğinde,
Gerçekmişsin diyebilmeyi korkmadan.
Ahmet Bağçe
Mutluluğu kişide değil, kişinin yüreğinde ararım. Yüreğinde güzellik olmayanın yüz güzelliği ağlatır.
Ahmet Bağçe
Yüzüme gülmeyen kader, benden uzak dursun yeter.
Ahmet Bağçe
Demokrasiye eğitim şart değil, eğitime demokrasi şarttır. Eğitim, eşit şartlarda verilmedikçe demokrasiden söz edilemez.
Ahmet Bağçe
Sana her baktığımda, gözlerinden güzel gökyüzü var mı? Diyorum. Doğan güneşin sıcaklığını ise içimde hissediyorum.
Ahmet Bağçe
AŞK TEK KİŞİLİK OLMAZ MI
Bir merhaba demek istemiştim,
Biliyorum pek haz etmediğini,
Gene de sağol,
Haz etmediğin halde samimi iki dost gibi karşıladın.
Nasıl söylesem, öncelikle özür dilerim,
Rahatsız ettiğim için.
Eğer dön, git dersen dönerim,
Zor aslında geri dönmek,
Epey yol gelmeme rağmen geri adım atmak,
Seni seviyorum derken bir başkasını da sevmek gibi bir şey,
Gerisin geri dönmek.
Seni üzmektense başımı öne eğip geçip giderim,
En iyisi de o değil mi?
İllaki el ele tutuşmak mı ki sevmek,
Ben seni içimden severken yanmıyor mu sanki bu yürek,
Zaten sen oradasın, ta şuramda.
Hani bir çarpıntı olur ya, insanın sol yanında,
İşte sende sol yanımdasın.
Hem aşk tek kişilikte olmaz mı?
Tek kişilik olunca o kalp yanmaz mı?
Gene de söylemek isterim az dinlesen,
Dememe müsaade etsen.
Sen bende bir tutkusun,
Sana tutuklu bendeki bu yürek.
Her nereye baksam seni görüyorum,
Her nefeste seni soluklanıyorum,
Kokladığım her çiçekte sen kokuyorsun.
Gidebileceğim, sığınacağım yer gibisin bana.
Her sabaha merhaba derken karşımdasın,
Bir an yok oluşunda bile yalnızlığa terk edilmiş gibiyim.
O zaman yalnızlıktan kurtulmak istiyorum,
Bu defa bir başka yalnızlığa tutunuyorum.
Bu dediklerimi karanlığı bir an, ışığın aydınlattığı gibi gör.
O aydınlığın üzerine geldiği gibi yorumla,
Bir şekilde anla sana olan duygularımı,
Düşün anlatmaya çalıştıklarımı.
Ahmet Bağçe
ELVEDA DER GİBİ
Sendeki ruh inceliğine takıldı gönlüm,
Arı, duru bakışın karşısında hızlandı nabzım.
Sığabilir mi? Yüreğine doğru akan kanım.
İlk defa görmüş gibi olduğum,
Sanki elveda der gibi bakışların.
Ahmet Bağçe
Öyle bir sarıl ki,
Seni koklasın aşkım.
İçine öyle bir nefeslen ki,
Her nefes verişinde yüreğine sarılsın.
Durmasını istesin zamanın,
Kokuna doymadan.
Ahmet Bağçe
Her gecen gün önceki güne hasret kalırken, gelmesini istemediğim yarınlara kör bakıyorum ben.
Ahmet Bağçe
Günüm seninle başlıyor ama akşamları daha çok özlüyorum seni. Çünkü en çok akşamları sensizliği yaşıyorum.
Ahmet Bağçe
İşte öyle arkadaşım. Ölmeyi hak etmek için, önce yaşayacaksın. Sence de öyle değil mi? Haksızmıyım?
Ahmet Bağçe
HOŞ GELDİN
Hoş geldin, buyur geç dediğinde,
O minder batar gibi baktı gözlerime.
Sende biten aşkın, bensizliğe sürüklenirken,
Sen kendine, ben acılara yelken açtım.
Gülüşün süsleme yapar gibiydi, hoş geldin derken,
Gözlerin oyalamakla meşgulken, rahatmıydı yüreğin.
Biliyorum yalandı bakışların,
Susarak yok ediyordun bizdeki varlığını,
Ahmet Bağçe
SENDİN GERÇEĞİM
Gecenin karanlığa geçişinde,
Seni düşündüm hüzünlendim.
Lodosun esintisindeki karlar gibi eridim,
Aklımda bir tek sen vardın,
Bir tek sendin gerçeğim.
Ahmet Bağçe
Hayatın en güzel yanı, duygularımı anlatabildiğim hayallerimdir.
Ahmet Bağçe
Yalnız olduğumu dersin. Ben hiç yalnız olmadım ki, bak! Keder, sıkıntı, endişe, umutsuzluk hepsi yanımda.
Ahmet Bağçe
SENİ ARADIM
Ve gözlerine baktığımda dedi gözlerim,
Sevildiğin belli değil mi? İyi ki sevmişsin
Şöyle bir düşündüm sana olan sevgimin büyüklüğünü,
Aşk sensin, tutku sensin, özlem sensin.
Seni aradım her yerde,
Ve dedim, yıldızlı gecelerde gel,
Bana beklemeyi öğretme, nefes almayı öğret,
Acı çekmeyi öğretme, gülmeyi öğret.
Ahmet Bağçe
Eğer aşk için dolaşmaksa niyetin, ömrümün sonuna kadar dolaşmana serbest sol yanım.
Ahmet Bağçe
O GÜNDEN BERİ
İşte ta o günden beri sevdim seni,
Kavuşmuş gibi içinde yansıttığı gökyüzüne,
Okyanusun özlemle bakışı gibi,
Hasretle sevdim, özlemle sevdim seni.
Gözlerine baktığımda kapanır göz kapaklarım,
Bir dokunda açılsın gözümün ışığı,
Sessizce oturalım çayır üstünde,
Yıldızlar izlesin bizi bu gece,
Ahmet Bağçe
Sen, sende yaşıyorsun,
Ben ise seni bir gün görmenin hasretiyle,
Yarınlara giden dakikaları sayıp,
Mum yakıyorum,
Gecelerin karanlığına.
Ahmet Bağçe
KALPTEN MÜHÜRLÜYÜM
Söylemesi zor duydun işte,
Yanımda olmanı istiyorum.
Sanki sen yanımdayken yasıyorumda,
Sensizlik kabardıkça nefes alamıyorum.
Ne kadar güzel olursa olsun,
Gittiğim hiçbir yerde mutlu olamıyorum.
Düşüncelerim arasında acaba diyorum,
Benim aklımda olduğun kadar aklındamıyım.
Belki sözlerimden anlamışsındır.
İçin buruk iken bakışların acı,
Mutlu olduğunda çok tatlı bakıyorsun,
Anladın mı? Rüzgârına kapılmışım, sana kalpten mühürlüyüm.
Ahmet Bağçe
İşte böyle be arkadaşım. Ben çok acı çektim, çok sevdim, hep içimden ağladım, ama çok sevildim diyemedim.
Ahmet Bağçe
Kelimeler yan yana geldiğinde bir birini tamamlayıp anlam kazanır ya. Sende yanımda olduğun an ben anlam kazanıyorum.
Ahmet Bağçe
Senin için yapraklarını kopardığım papatyaların verdiği heyecanı yaşamak istiyorum. Bana her defasında oda seni seviyor diyordu.
Ahmet Bağçe
Hayat önceleri sevilmek, değerli olabilmek, sonra acı çekmek ve sonra küçük mutluluklarla doyuma ulaşıp ağlayana omuz, dertliye çare olmak gibi bir lezzettir.
Ahmet Bağçe
Adam olmak için adam ararsan, kitaplar toz ağlar.
Ahmet Bağçe
Gözlerin öyle alevli bakıyor ki, karşında durup yanmaktansa kalbinde olmak isterim.
Ahmet Bağçe
VE EYLÜL
Önce çalkaladılar sonra su döktüler üstüme,
Üfleyip kuruttular ıslaklığımı,
Sonra rüzgârdı, yağmurdu diye beni avuttular.
Benzim sararmaya başlayınca eylül koydular adımı.
Ressam elinde bir tabloydum da,
Bir yeşile, bir sarıya boyadılar,
Kahverengiye döndü kuytularda uzantım, şahit oldum, nice aşklara,
Telef oldu dallardan düşen yapraklar,
Bazılarını yaktılar, bazılarını minder etti âşıklar.
Eylülde aşk başkadır diyenlerde oldu,
Deniz kıyısında, dere kenarında içimde yaşadılar ama,
Farklı hayaller yaşattılar.
Ahmet Bağçe
BİRŞEY SÖYLEMEDİ
Sonra ona seni seviyorum dedim,
Anlamamış gibi yüzüme baktı.
Zamana bırakalım mı? Düşünmeliyim dedi.
Ben çok düşündüm, düşünmene gerek var mı? Dedim.
Bu defa gülümsedi,
Ve neden düşünmeyim ki, dedi.
Dedim, ben yıllardır ikimiz adına düşünüyorum dedim,
Bir şeyler söylemedi.
Ahmet Bağçe
Öyle yüreğin var ki, kötülüklerden kirlenmemiş. O temiz yüreğin var ya! İşte o, sol yanımda bir sancı yapar.
Ahmet Bağçe
Aramıza duvarlar örüldüğünden beri,
Sesin kalbime dokunur oldu,
Ve beni terk etti.
Onu bende arama,
O, ya toprakta,
Yâda yıldızlarda bir yerde.
Ahmet Bağçe
Kalemin, boş bir sayfaya senden başka neyim var ki, yazmasından çok, kâğıda düşen bir damla gözyaşı çok şey anlatır.
Ahmet Bağçe
Dedim konuşmak istermisin, yâda birlikte susmak! Yüzüme birkaç saniye baktı ve sonra dedi, birlikte ağlayalım mı?
Ahmet Bağçe
Dedim konuşmak istermisin, yâda birlikte susmak. Yüzüme birkaç saniye baktı ve sonra dedi, birlikte ağlayalım mı?
Ahmet Bağçe
Biz seninle tuğla ile harç gibi, sımsıkı tutunmuşuz, dört bir yana duvar, yâda birbirimize kale gibi örülmüşüz.
Ahmet Bağçe
YAPRAKLARIN ARASINDA
Kendisi bir tane ama,
İçinde binlercesi olan nar gibi seviyorum seni.
Bir, bir tanelerin pike yaparken avuçlarıma,
Yanaklarından gamzelerin gülümser yüreğime.
Ve ben mutluluktan uçarken,
Bir taraftan mum yakarsın içime.
İlkbaharım derim nefeslenirim seni,
Mum çiçeğim derim koklarım,
Narçiçeğim derim sararım bağrıma.
Yaprakların arasında kaybetsem de seni,
Korkmam bilirmisin!
Evrenin değişmez kanunları,
Bilirim seni yine çıkaracaktır karşıma.
Ahmet Bağçe
Kendisi bir tane ama içinde binlercesi olan nar gibi seviyorum seni. Bilmem anlatabildim mi?
Ahmet Bağçe
SIKINTI
Sıkıntı hayatın damarları, bizlerde bu damarlarda akan kanız. Kan beynin her hücresinde besinlerini bırakmak için dolaşırken akılda çoğalır. Sıkıntıda aklın çoğalmasından kaynaklanır. Bu nedenle de, kazanmak, kaybetmek, aşk ve her şeyin var oluşunu sıkıntılara borçluyuz.
Ahmet Bağçe
Sakın konma dalıma belki kırılır güzel kuş. Neden deme zedelediler senden önce konan kuşlar!
Ahmet Bağçe
BAŞA DÖNDÜM
Beyaz sayfada siyah yazı gibisin,
Bu kadar mı? Yakışır karan beyaza,
Sakın güneşi karşına alma solarsın,
Silmeye kıyamadım gözüm takıldı karana
Işıl, ışıl parlıyorsun gönlümde,
Sanki beyaz kar’a bürünmüş siyah gecesin,
Yâda ruhu okşayan şarkısın da,
Okudukça başa döndüm.
Ahmet Bağçe
Ve severken ağlamak geliyor içimden. O kadar çok sevilecek var ki, korkuyorum diğerlerini küstürmekten.
Ahmet Bağçe
Benim için sen önemlisin! Çünkü yüreğim seçti seni. Yaprak gibi dalından kopsan da, İlkbaharın olur tutarım seni.
Ahmet Bağçe
SEN SENDEYDİN
Belki güzel zamanlarımızda oldu,
Neden o güzel zamanları yok gibi sayalım,
Neden geçmişimizin güzelliklerini silelim.
Yoksa dağınıklığım geçmişe sünger mi çekti.
Hiç bakmadık mı seninle geceleri yıldızlara,
Yıldızlı geceler belki göstermedi yıldızlarını,
Ama oralarda ta oralarda biliyorduk yıldızların varlığını,
Ve onlar seyrediyordu bizi uzaktan uzağa.
Tıpkı bizim bir birimizi uzaktan gördüğümüz gibi.
Çünkü sen sendeydin,
Ne beni kendine misafir edebildin,
Nede birlikteliğimizin güzellikleri görebildin.
Kendi içindeydin, kendi güzelliğini arama gayretindeydin.
Ve ben ne o zaman da içim rahattı,
Nede şimdi rahat,
Fakat o zamanki mutluluk tablom doğru değildi şimdiki kadar.
Ahmet Bağçe
SENSİZ KALDI
Bırakıp gittiğinde mektupların hatıra kaldı,
İçindeki sözlerin boğazımda düğümlendi.
Sitemlerinle aşkım çok derin yaralar aldı,
Sol yanım sensiz, acım gözyaşımda kaldı.
Ahmet Bağçe
SEBEPSİZ AYRILIK
O gün ayrılırken son defa görüşüyormuşuz gibiydin,
Gözlerin her zamanki gibi değil, acı bakıyordu gözlerime.
Hani diyordun ya, sen istemediğin sürece ayrılık olmayacak,
Oluyormuş demek ki.
Çünkü ayrılıyormuş gibi baktın bana.
Eğer bu ayrılıksa ben istemedim.
Hep yanımda ol, beni gözlerinden yüreğine götür,
Evime bırakır gibi bırak diyordun,
O zaman bende demiştim ki sana,
Gözlerimden yüreğime mesafe ne kadar sürerse sürsün,
Seni yüreğimdeki adrese götüreceğim ve orada bekleyeceğim demiştim,
Şimdi gidiyorsun ve ben seni tıpkı yüreğimdeki istasyona bırakmış gibiyim,
Bu sebepsiz ayrılığın ne kadar sürerse sürsün seni bekleyeceğim.
Ve bir gün dönersen eğer,
Dün gece yüreğimdeki istasyondan evine bırakmışım gibi hissedeceğim kendimi.
Unutacağım sensiz gecen günlerimi de.
Ahmet Bağçe
Sanki bütün şarkılar seni anlatıyor, içinde hep sen varsın, dinlerken yüreğim sızladı, yoksa sen mi çimdik attın.
Ahmet Bağçe
Farkındamısın, birlikte değiliz ama hayalin yanımda, sen hep aklımdasın. Hayalin bile gözleri kör edecek kadar güzel.
Ahmet Bağçe
Bir gün sıcacıksın, bir gün buz gibi. Baş başa iken ağlıyorsun, birileri varken esiyor gürlüyorsun. Mevsim gibi.
Ahmet Bağçe
DİNLER Mİ
Şimdi ne diyeyim ki sana,
Sevgin yağdıkça üzerime,
Aşk seli uyandı yüreğimde,
Boğuldum sensizlik içinde,
Dört duvar arasında gibiyim.
Zeminim ıslak, delik tavanım.
Sevdandan ıslandı yanaklarım,
Fırtınanın yazdığını okur yüreğim.
Kaderimin yağmurunda seni düşlerim
Gökkuşağının arasında görmek için seni.
Renkler arasında tutmak için,
Sabırla yağmurun dinmesini beklerim.
Duydun mu, tekrar anlatayım mı?
Dinlermi ki, bu gönül başkalarını,
Sana olan tutkunun içindeyken,
Yüreğimde sel oldu aşkının damlaları.
Ahmet Bağçe
SEN ARA
Demem o ki benden uzaklaşma.
Araya mesafeler koyma.
Olurda aramamda gecikme olursa,
Sen ara mutlaka.
Biliyorsun seninleyken gözlerim gözlerinde,
Ellerim ellerinde.
Ve seninle dolu bir gün geçirir doyasıya bu gönül.
Ahmet Bağçe
Bak dinle gök gürültüsünü neler anlatıyor,
Feryadı sana olan özlemimi söylerken,
Bulutlar benim için ağlıyor.
Ahmet Bağçe
KIRIK GAZ LAMBASI
O gün çok neşeliydik, arabamızda hart diskten dinlediğimiz müzik eşliğinde güle oynaya dağ yollarını geride bıraktık ve dağ evine henüz gelmiştik. Hava güneşli olmasına rağmen soğuk mu soğuktu. Yanaklarımız kızarmış, ellerimiz eldiven içinde buz kesiyordu. Karlar erimiş ama topraklar don vaziyetteydi. Güneş alan yerler dahi donmuş haldeydi. Biran önce içeriye girip sobayı yakmalıydık. Üzerimizden arabanın sıcaklığı henüz geçmeden içeriye girdik, odalara bir göz gezdirdik bırakıp gittiğimiz haldeydi. Dışarı kadar olmasa da soğuktu. Nispeten ılıklık vardı lakin oturulacak gibi değildi tabi. Kırık dökük birkaç parça odunu sobaya koydum küçük bir çam tutuşturdum etrafını odun parçalarıyla besledim. Soba gürüldemeye başladı. Selma ise oturacağımız odayı temizlemeye koyuldu. Pek fazla dağınıklık olmamasına rağmen azda olsa tozludur düşüncesiyle ıslak bezle tozları silmeye başladı. Dedim aman be Selma neden zahmet edersin nasıl olsa otururken, kalkarken kollarımız temizler diyerek bir espri yaptım. Selma gülerek hadi, hadi çok konuşma odun yok ormana dedi, bana orman yolunu gösterdi. Eh ne yapalım küçük balta ve kalın urgan ip aldım daldım orman içine, tamamen kurumuş ağaçlara bir göz kestirdim. Pek ilerilere de gitmek istemedim, çünkü orman öyle bildik demeye gelmez, insan yönünü bir kaybetti mi dönüş yolunu bulamaz. Oracıklarda bakındım kuru dallara. Evde akşama yakacak odun yoktu bayağı bir odun bulmalıydım. Bir, bir buçuk saat içinde epeyce odun temin ettim. Eve yakın yerdeydim, birazını ipe doladım diğerlerini orada bıraktım. Eve geldiğimde Selma pencerenin önündeydi. O eskilerde kullandığımız gaz lambasını temizliyordu. Dedim hayırdır. O gaz lambasını neden temizlersin, sakın aydınlanmak için lambayı kullanacağım deme dedim. Evet, lambayı kullanacağım çünkü elektrik yok kesik dedi. Yarın cumartesi sonraki gün Pazar, pazartesi günü müracaat etsek muhtemelen pazartesi günüde elektriksiziz, hemen açılmayacağından lambayla idare etmek zorundayız dedi. Keşke dağ yolundan değil de merkezden gelseydik bugün müracaat ederdik açılırdı dedim. Selma problem değil diyerek gülümsedi. Oda arzu ediyordu eskilerde mecburi yaşanan lambalı ortamı. Gece için biraz sobaya uyacak odun hazırlamak için çardaktan kütüğü çıkardım. Ufak, ufak odunları parçalamaya başladım. Selma elinde gaz lambasının içini üfleyerek bezle temizliyordu. Bir taraftan da PC den, bırakma ellerimi, bırakma yalnız beni, son defa seyredeyim o yaşlı gözlerini şarkısı dinliyordu. Bende hem odun kırıyordum, hem de müziğe kulak kesip, arada da Selma ya bakıyordum. Bir an dikkatim dağılmış olacak ki, balta ağzından bir kıymık pencere camına sıçradı. Çam kırıldı. Hemen ses ettim sana bir şey odlumu diye. Selma yok olmadı ama lamba camının bir kenarı kırıldı ama meraklanma iş görür, kırılanlar yeterse gel şu kırılan camı yedekteki camla değiştir dedi. Odunu bıraktım, pencere camını değiştirmeye koyuldum. Karanlıkta çökmeye başladı, içerimiz sıcacık olmuştu. Bir taraftan Selma tüple makarna pişiriyordu. Soba üzerinde çaydanlık fokurdamaya başlamıştı. Bende çoban salatası yapıyordum. Selma o güzel sesiyle geçti hasretinle güzel günleri hani geri döndün şarkısını mırıldıyordu. O akşam öylesi güzel bir akşamdı ki. Hem gaz lambası, hem sobanın gürül, gürül yanması, üzerindeki çayın cızırdaması, karnımız doymuş, bütün yol yorgunluğumuz yok olduğu gibi huzurlu bir ortam sergilemişti yüreğimizi. Selma’nın başı dizlerimin üzerinde saçları avuçlarımın arasındaydı. PC den bir yangının küllünü yeniden yakıp geçtin türküsü çalıyordu İkimizde sabah olmasını istemiyorduk. Adeta uykumuza çek git bugün uğrama bize diyorduk. Saat ilerledikçe uyku etrafımızda dolaşıyor esnetiyordu, ama esnemeyi göstermiyorduk birbirimize. Çünkü o güzel ortam uyursak kaybolacak diye endişeleniyorduk. Ama yenik düştük uyku bizi yenmişti sarmıştı bütün bedenimizi, dalmıştık oracıkta derin uykuya.
Ahmet Bağçe
Senin için yaşamımı harcıyorsam,
Sevdiğim içindir.
Unutmayasın nefessiz kaldığım an olursa,
İşte o an,
Senin için öldüğüm andır.
Ahmet Bağçe
Yüreğimin soluduğu en güzel nefes! Kanatlarından gelen esinti. Onu sonsuza kadar nefesleneceğim kelebek.
Ahmet Bağçe
Alma ceketimi sırtımdan varsın ıslak kalsın, ıslatsın beni. Gördüğün o yaşlı gözlerde, nicedir nemli gezer.
Ahmet Bağçe
TALAN OLMUŞ GÖNÜL
Tekrarı olmayan hayat gibi bazı şeyler,
Dönüşümdeki talan olmuş sokaklar,
Köşe başında yıkılmış cumbalı evler gibi,
Çeşme başında bekleyen sevgili,
Anılarda kalan su kabı, su testisi gibi.
Bacasız yanar onun bağrındaki yüreği,
Arap saçı gibi dağınıktır gönlünün her yeri.
Talan olmuş her şeye, yeniden başlamak ister,
Çakmak ister yerine, dünyasının çivisini,
Sil baştan doğmak, sil baştan yaşamak için.
Ahmet Bağçe
Sana her baktığımda sırf seni değil, yüzünde açan çiçekleri de görürken, kokusunu da hissediyorum.
Ahmet Bağçe
Ağlama dedi, dedim durduramıyorum. Benim içinmi dedi, dedim yok. Beni görmeyen gözlerin için.
Ahmet Bağçe
Belki rüyalarıma gelmezsin diye geceleri uykumla aramı açtım.
Ahmet Bağçe
Ahmet Bağçe
Yağmur ile buluşupda, gitmesi istenmeyen toprak kokusu gibi kokun. Yağmuru bekler gibi bekletme beni.
Ahmet Bağçe
Ben kaşık, kaşık tabağında seni aradım, hatta bardağında ellerinin ve dudaklarının deydiği her yerde neredesin.
Ahmet Bağçe
O GÜNDEN BERİ
İşte ta o günden beri sevdim seni,
Kavuşmuş gibi içinde yansıttığı gökyüzüne,
Okyanusun özlemle bakışı gibi,
Hasretle sevdim, özlemle sevdim seni.
Gözlerine baktığımda kapanır göz kapaklarım,
Bir dokunda açılsın gözümün ışığı,
Sessizce oturalım çayır üstünde,
Yıldızlar izlesin bizi bu gece,
Ahmet Bağçe
Sen, sende yaşıyorsun,
Ben ise seni bir gün görmenin hasretiyle,
Yarınlara giden dakikaları sayıp,
Mum yakıyorum,
Gecelerin karanlığına.
Ahmet Bağçe
KALPTEN MÜHÜRLÜYÜM
Söylemesi zor duydun işte,
Yanımda olmanı istiyorum.
Sanki sen yanımdayken yasıyorumda,
Sensizlik kabardıkça nefes alamıyorum.
Ne kadar güzel olursa olsun,
Gittiğim hiçbir yerde mutlu olamıyorum.
Düşüncelerim arasında acaba diyorum,
Benim aklımda olduğun kadar aklındamıyım.
Belki sözlerimden anlamışsındır.
İçin buruk iken bakışların acı,
Mutlu olduğunda çok tatlı bakıyorsun,
Anladın mı? Rüzgârına kapılmışım, sana kalpten mühürlüyüm.
Ahmet Bağçe
İşte böyle be arkadaşım. Ben çok acı çektim, çok sevdim, hep içimden ağladım, ama çok sevildim diyemedim.
Ahmet Bağçe
Kelimeler yan yana geldiğinde bir birini tamamlayıp anlam kazanır ya. Sende yanımda olduğun an ben anlam kazanıyorum.
Ahmet Bağçe
Senin için yapraklarını kopardığım papatyaların verdiği heyecanı yaşamak istiyorum. Bana her defasında oda seni seviyor diyordu.
Ahmet Bağçe
Hayat önceleri sevilmek, değerli olabilmek, sonra acı çekmek ve sonra küçük mutluluklarla doyuma ulaşıp ağlayana omuz, dertliye çare olmak gibi bir lezzettir.
Ahmet Bağçe
Adam olmak için adam ararsan, kitaplar toz ağlar.
Ahmet Bağçe
Gözlerin öyle alevli bakıyor ki, karşında durup yanmaktansa kalbinde olmak isterim.
Ahmet Bağçe
VE EYLÜL
Önce çalkaladılar sonra su döktüler üstüme,
Üfleyip kuruttular ıslaklığımı,
Sonra rüzgârdı, yağmurdu diye beni avuttular.
Benzim sararmaya başlayınca eylül koydular adımı.
Ressam elinde bir tabloydum da,
Bir yeşile, bir sarıya boyadılar,
Kahverengiye döndü kuytularda uzantım, şahit oldum, nice aşklara,
Telef oldu dallardan düşen yapraklar,
Bazılarını yaktılar, bazılarını minder etti âşıklar.
Eylülde aşk başkadır diyenlerde oldu,
Deniz kıyısında, dere kenarında içimde yaşadılar ama,
Farklı hayaller yaşattılar.
Ahmet Bağçe
BİRŞEY SÖYLEMEDİ
Sonra ona seni seviyorum dedim,
Anlamamış gibi yüzüme baktı.
Zamana bırakalım mı? Düşünmeliyim dedi.
Ben çok düşündüm, düşünmene gerek var mı? Dedim.
Bu defa gülümsedi,
Ve neden düşünmeyim ki, dedi.
Dedim, ben yıllardır ikimiz adına düşünüyorum dedim,
Bir şeyler söylemedi.
Ahmet Bağçe
Öyle yüreğin var ki, kötülüklerden kirlenmemiş. O temiz yüreğin var ya! İşte o, sol yanımda bir sancı yapar.
Ahmet Bağçe
Aramıza duvarlar örüldüğünden beri,
Sesin kalbime dokunur oldu,
Ve beni terk etti.
Onu bende arama,
O, ya toprakta,
Yâda yıldızlarda bir yerde.
Ahmet Bağçe
Kalemin, boş bir sayfaya senden başka neyim var ki, yazmasından çok, kâğıda düşen bir damla gözyaşı çok şey anlatır.
Ahmet Bağçe
Dedim konuşmak istermisin, yâda birlikte susmak! Yüzüme birkaç saniye baktı ve sonra dedi, birlikte ağlayalım mı?
Ahmet Bağçe
Dedim konuşmak istermisin, yâda birlikte susmak. Yüzüme birkaç saniye baktı ve sonra dedi, birlikte ağlayalım mı?
Ahmet Bağçe
Biz seninle tuğla ile harç gibi, sımsıkı tutunmuşuz, dört bir yana duvar, yâda birbirimize kale gibi örülmüşüz.
Ahmet Bağçe
YAPRAKLARIN ARASINDA
Kendisi bir tane ama,
İçinde binlercesi olan nar gibi seviyorum seni.
Bir, bir tanelerin pike yaparken avuçlarıma,
Yanaklarından gamzelerin gülümser yüreğime.
Ve ben mutluluktan uçarken,
Bir taraftan mum yakarsın içime.
İlkbaharım derim nefeslenirim seni,
Mum çiçeğim derim koklarım,
Narçiçeğim derim sararım bağrıma.
Yaprakların arasında kaybetsem de seni,
Korkmam bilirmisin!
Evrenin değişmez kanunları,
Bilirim seni yine çıkaracaktır karşıma.
Ahmet Bağçe
Kendisi bir tane ama içinde binlercesi olan nar gibi seviyorum seni. Bilmem anlatabildim mi?
Ahmet Bağçe
SIKINTI
Sıkıntı hayatın damarları, bizlerde bu damarlarda akan kanız. Kan beynin her hücresinde besinlerini bırakmak için dolaşırken akılda çoğalır. Sıkıntıda aklın çoğalmasından kaynaklanır. Bu nedenle de, kazanmak, kaybetmek, aşk ve her şeyin var oluşunu sıkıntılara borçluyuz.
Ahmet Bağçe
Sakın konma dalıma belki kırılır güzel kuş. Neden deme zedelediler senden önce konan kuşlar!
Ahmet Bağçe
BAŞA DÖNDÜM
Beyaz sayfada siyah yazı gibisin,
Bu kadar mı? Yakışır karan beyaza,
Sakın güneşi karşına alma solarsın,
Silmeye kıyamadım gözüm takıldı karana
Işıl, ışıl parlıyorsun gönlümde,
Sanki beyaz kar’a bürünmüş siyah gecesin,
Yâda ruhu okşayan şarkısın da,
Okudukça başa döndüm.
Ahmet Bağçe
Ve severken ağlamak geliyor içimden. O kadar çok sevilecek var ki, korkuyorum diğerlerini küstürmekten.
Ahmet Bağçe
Benim için sen önemlisin! Çünkü yüreğim seçti seni. Yaprak gibi dalından kopsan da, İlkbaharın olur tutarım seni.
Ahmet Bağçe
SEN SENDEYDİN
Belki güzel zamanlarımızda oldu,
Neden o güzel zamanları yok gibi sayalım,
Neden geçmişimizin güzelliklerini silelim.
Yoksa dağınıklığım geçmişe sünger mi çekti.
Hiç bakmadık mı seninle geceleri yıldızlara,
Yıldızlı geceler belki göstermedi yıldızlarını,
Ama oralarda ta oralarda biliyorduk yıldızların varlığını,
Ve onlar seyrediyordu bizi uzaktan uzağa.
Tıpkı bizim bir birimizi uzaktan gördüğümüz gibi.
Çünkü sen sendeydin,
Ne beni kendine misafir edebildin,
Nede birlikteliğimizin güzellikleri görebildin.
Kendi içindeydin, kendi güzelliğini arama gayretindeydin.
Ve ben ne o zaman da içim rahattı,
Nede şimdi rahat,
Fakat o zamanki mutluluk tablom doğru değildi şimdiki kadar.
Ahmet Bağçe
SENSİZ KALDI
Bırakıp gittiğinde mektupların hatıra kaldı,
İçindeki sözlerin boğazımda düğümlendi.
Sitemlerinle aşkım çok derin yaralar aldı,
Sol yanım sensiz, acım gözyaşımda kaldı.
Ahmet Bağçe
SEBEPSİZ AYRILIK
O gün ayrılırken son defa görüşüyormuşuz gibiydin,
Gözlerin her zamanki gibi değil, acı bakıyordu gözlerime.
Hani diyordun ya, sen istemediğin sürece ayrılık olmayacak,
Oluyormuş demek ki.
Çünkü ayrılıyormuş gibi baktın bana.
Eğer bu ayrılıksa ben istemedim.
Hep yanımda ol, beni gözlerinden yüreğine götür,
Evime bırakır gibi bırak diyordun,
O zaman bende demiştim ki sana,
Gözlerimden yüreğime mesafe ne kadar sürerse sürsün,
Seni yüreğimdeki adrese götüreceğim ve orada bekleyeceğim demiştim,
Şimdi gidiyorsun ve ben seni tıpkı yüreğimdeki istasyona bırakmış gibiyim,
Bu sebepsiz ayrılığın ne kadar sürerse sürsün seni bekleyeceğim.
Ve bir gün dönersen eğer,
Dün gece yüreğimdeki istasyondan evine bırakmışım gibi hissedeceğim kendimi.
Unutacağım sensiz gecen günlerimi de.
Ahmet Bağçe
Sanki bütün şarkılar seni anlatıyor, içinde hep sen varsın, dinlerken yüreğim sızladı, yoksa sen mi çimdik attın.
Ahmet Bağçe
Farkındamısın, birlikte değiliz ama hayalin yanımda, sen hep aklımdasın. Hayalin bile gözleri kör edecek kadar güzel.
Ahmet Bağçe
Bir gün sıcacıksın, bir gün buz gibi. Baş başa iken ağlıyorsun, birileri varken esiyor gürlüyorsun. Mevsim gibi.
Ahmet Bağçe
DİNLER Mİ
Şimdi ne diyeyim ki sana,
Sevgin yağdıkça üzerime,
Aşk seli uyandı yüreğimde,
Boğuldum sensizlik içinde,
Dört duvar arasında gibiyim.
Zeminim ıslak, delik tavanım.
Sevdandan ıslandı yanaklarım,
Fırtınanın yazdığını okur yüreğim.
Kaderimin yağmurunda seni düşlerim
Gökkuşağının arasında görmek için seni.
Renkler arasında tutmak için,
Sabırla yağmurun dinmesini beklerim.
Duydun mu, tekrar anlatayım mı?
Dinlermi ki, bu gönül başkalarını,
Sana olan tutkunun içindeyken,
Yüreğimde sel oldu aşkının damlaları.
Ahmet Bağçe
SEN ARA
Demem o ki benden uzaklaşma.
Araya mesafeler koyma.
Olurda aramamda gecikme olursa,
Sen ara mutlaka.
Biliyorsun seninleyken gözlerim gözlerinde,
Ellerim ellerinde.
Ve seninle dolu bir gün geçirir doyasıya bu gönül.
Ahmet Bağçe
Bak dinle gök gürültüsünü neler anlatıyor,
Feryadı sana olan özlemimi söylerken,
Bulutlar benim için ağlıyor.
Ahmet Bağçe
KIRIK GAZ LAMBASI
O gün çok neşeliydik, arabamızda hart diskten dinlediğimiz müzik eşliğinde güle oynaya dağ yollarını geride bıraktık ve dağ evine henüz gelmiştik. Hava güneşli olmasına rağmen soğuk mu soğuktu. Yanaklarımız kızarmış, ellerimiz eldiven içinde buz kesiyordu. Karlar erimiş ama topraklar don vaziyetteydi. Güneş alan yerler dahi donmuş haldeydi. Biran önce içeriye girip sobayı yakmalıydık. Üzerimizden arabanın sıcaklığı henüz geçmeden içeriye girdik, odalara bir göz gezdirdik bırakıp gittiğimiz haldeydi. Dışarı kadar olmasa da soğuktu. Nispeten ılıklık vardı lakin oturulacak gibi değildi tabi. Kırık dökük birkaç parça odunu sobaya koydum küçük bir çam tutuşturdum etrafını odun parçalarıyla besledim. Soba gürüldemeye başladı. Selma ise oturacağımız odayı temizlemeye koyuldu. Pek fazla dağınıklık olmamasına rağmen azda olsa tozludur düşüncesiyle ıslak bezle tozları silmeye koyuldu. Dedim aman be Selma neden zahmet edersin nasıl olsa otururken, kalkarken kollarlımız temizler diyerek bir espri yaptım. Selma gülerek hadi, hadi çok konuşma odun yok ormana dedi, bana orman yolunu gösterdi. Eh ne yapalım küçük balta ve kalın urgan ip aldım daldım orman içine, tamamen kurumuş ağaçlara bir göz kestirdim. Pek ilerilere de gitmek istemedim, çünkü orman öyle bildik demeye gelmez, insan yönünü bir kaybetti mi dönüş yolunu bulamaz. Oracıklarda bakındım kuru dallara. Evde akşama yakacak odun yoktu bayağı bir odun bulmalıydım. Bir, bir buçuk saat içinde epeyce odun temin ettim. Eve yakın yerdeydim, birazını ipe doladım diğerlerini orada bıraktım. Eve geldiğimde Selma pencerenin önündeydi. O eskilerde kullandığımız gaz lambasını temizliyordu. Dedim hayırdır. O gaz lambasını neden temizlersin, sakın aydınlanmak için lambayı kullanacağım deme dedim. Evet, lambayı kullanacağım çünkü elektrik yok kesik dedi. Yarın cumartesi sonraki gün Pazar, pazartesi günü müracaat etsek muhtemelen pazartesi günüde elektriksiziz, hemen açılmayacağından lambayla idare etmek zorundayız dedi. Keşke dağ yolundan değil de merkezden gelseydik bugün müracaat ederdik açılırdı dedim. Selma problem değil diyerek gülümsedi. Oda arzu ediyordu eskilerde mecburi yaşanan lambalı ortamı. Gece için biraz sobaya uyacak odun hazırlamak için çardaktan kütüğü çıkardım. Ufak, ufak odunları parçalamaya başladım. Selma elinde gaz lambasının içini üfleyerek bezle temizliyordu. Bir taraftan da PC den, bırakma ellerimi, bırakma yalnız beni, son defa seyredeyim o yaşlı gözlerini şarkısı dinliyordu. Bende hem odun kırıyordum, hem de müziğe kulak kesip, arada da Selma ya bakıyordum. Bir an dikkatim dağılmış olacak ki, balta ağzından bir kıymık pencere camına sıçradı. Çam kırıldı. Hemen ses ettim sana bir şey odlumu diye. Selma yok olmadı ama lamba camının bir kenarı kırıldı ama meraklanma iş görür, kırılanlar yeterse gel şu kırılan camı yedekteki camla değiştir dedi. Odunu bıraktım, pencere camını değiştirmeye koyuldum. Karanlıkta çökmeye başladı, içerimiz sıcacık olmuştu. Bir taraftan Selma tüple makarna pişiriyordu. Soba üzerinde çaydanlık fokurdamaya başlamıştı. Bende çoban salatası yapıyordum. Selma o güzel sesiyle geçti hasretinle güzel günleri hani geri döndün şarkısını mırıldıyordu. O akşam öylesi güzel bir akşamdı ki. Hem gaz lambası, hem sobanın gürül, gürül yanması, üzerindeki çayın cızırdaması, karnımız doymuş, bütün yol yorgunluğumuz yok olduğu gibi huzurlu bir ortam sergilemişti yüreğimizi. Selma’nın başı dizlerimin üzerinde saçları avuçlarımın arasındaydı. PC den bir yangının küllünü yeniden yakıp geçtin türküsü çalıyordu İkimizde sabah olmasını istemiyorduk. Adeta uykumuza çek git bugün uğrama bize diyorduk. Saat ilerledikçe uyku etrafımızda dolaşıyor esnetiyordu, ama esnemeyi göstermiyorduk birbirimize. Çünkü o güzel ortam uyursak kaybolacak diye endişeleniyorduk. Ama yenik düştük uyku bizi yenmişti sarmıştı bütün bedenimizi, dalmıştık oracıkta derin uykuya.
Ahmet Bağçe
Senin için yaşamımı harcıyorsam,
Sevdiğim içindir.
Unutmayasın nefessiz kaldığım an olursa,
İşte o an,
Senin için öldüğüm andır.
Ahmet Bağçe
Yüreğimin soluduğu en güzel nefes! Kanatlarından gelen esinti. Onu sonsuza kadar nefesleneceğim kelebek.
Ahmet Bağçe
Alma ceketimi sırtımdan varsın ıslak kalsın, ıslatsın beni. Gördüğün o yaşlı gözlerde, nicedir nemli gezer.
Ahmet Bağçe
TALAN OLMUŞ GÖNÜL
Tekrarı olmayan hayat gibi bazı şeyler,
Dönüşümdeki talan olmuş sokaklar,
Köşe başında yıkılmış cumbalı evler gibi,
Çeşme başında bekleyen sevgili,
Anılarda kalan su kabı, su testisi gibi.
Bacasız yanar onun bağrındaki yüreği,
Arap saçı gibi dağınıktır gönlünün her yeri.
Talan olmuş her şeye, yeniden başlamak ister,
Çakmak ister yerine, dünyasının çivisini,
Sil baştan doğmak, sil baştan yaşamak için.
Ahmet Bağçe
Sana her baktığımda sırf seni değil, yüzünde açan çiçekleri de görürken, kokusunu da hissediyorum.
Ahmet Bağçe
Ağlama dedi, dedim durduramıyorum. Benim içinmi dedi, dedim yok. Beni görmeyen gözlerin için.
Ahmet Bağçe
Belki rüyalarıma gelmezsin diye geceleri uykumla aramı açtım.
Ahmet Bağçe
Ahmet Bağçe
Yağmur ile buluşupda, gitmesi istenmeyen toprak kokusu gibi kokun. Yağmuru bekler gibi bekletme beni.
Ahmet Bağçe
Ben kaşık, kaşık tabağında seni aradım, hatta bardağında ellerinin ve dudaklarının deydiği her yerde neredesin.
Ahmet Bağçe
O GÜNDEN BERİ
İşte ta o günden beri sevdim seni,
Kavuşmuş gibi içinde yansıttığı gökyüzüne,
Okyanusun özlemle bakışı gibi,
Hasretle sevdim, özlemle sevdim seni.
Gözlerine baktığımda kapanır göz kapaklarım,
Bir dokunda açılsın gözümün ışığı,
Sessizce oturalım çayır üstünde,
Yıldızlar izlesin bizi bu gece,
Ahmet Bağçe
Sen, sende yaşıyorsun,
Ben ise seni bir gün görmenin hasretiyle,
Yarınlara giden dakikaları sayıp,
Mum yakıyorum,
Gecelerin karanlığına.
Ahmet Bağçe
KALPTEN MÜHÜRLÜYÜM
Söylemesi zor duydun işte,
Yanımda olmanı istiyorum.
Sanki sen yanımdayken yasıyorumda,
Sensizlik kabardıkça nefes alamıyorum.
Ne kadar güzel olursa olsun,
Gittiğim hiçbir yerde mutlu olamıyorum.
Düşüncelerim arasında acaba diyorum,
Benim aklımda olduğun kadar aklındamıyım.
Belki sözlerimden anlamışsındır.
İçin buruk iken bakışların acı,
Mutlu olduğunda çok tatlı bakıyorsun,
Anladın mı? Rüzgârına kapılmışım, sana kalpten mühürlüyüm.
Ahmet Bağçe
İşte böyle be arkadaşım. Ben çok acı çektim, çok sevdim, hep içimden ağladım, ama çok sevildim diyemedim.
Ahmet Bağçe
Kelimeler yan yana geldiğinde bir birini tamamlayıp anlam kazanır ya. Sende yanımda olduğun an ben anlam kazanıyorum.
Ahmet Bağçe
Senin için yapraklarını kopardığım papatyaların verdiği heyecanı yaşamak istiyorum. Bana her defasında oda seni seviyor diyordu.
Ahmet Bağçe
Hayat önceleri sevilmek, değerli olabilmek, sonra acı çekmek ve sonra küçük mutluluklarla doyuma ulaşıp ağlayana omuz, dertliye çare olmak gibi bir lezzettir.
Ahmet Bağçe
Adam olmak için adam ararsan, kitaplar toz ağlar.
Ahmet Bağçe
Gözlerin öyle alevli bakıyor ki, karşında durup yanmaktansa kalbinde olmak isterim.
Ahmet Bağçe
VE EYLÜL
Önce çalkaladılar sonra su döktüler üstüme,
Üfleyip kuruttular ıslaklığımı,
Sonra rüzgârdı, yağmurdu diye beni avuttular.
Benzim sararmaya başlayınca eylül koydular adımı.
Ressam elinde bir tabloydum da,
Bir yeşile, bir sarıya boyadılar,
Kahverengiye döndü kuytularda uzantım, şahit oldum, nice aşklara,
Telef oldu dallardan düşen yapraklar,
Bazılarını yaktılar, bazılarını minder etti âşıklar.
Eylülde aşk başkadır diyenlerde oldu,
Deniz kıyısında, dere kenarında içimde yaşadılar ama,
Farklı hayaller yaşattılar.
Ahmet Bağçe
BİRŞEY SÖYLEMEDİ
Sonra ona seni seviyorum dedim,
Anlamamış gibi yüzüme baktı.
Zamana bırakalım mı? Düşünmeliyim dedi.
Ben çok düşündüm, düşünmene gerek var mı? Dedim.
Bu defa gülümsedi,
Ve neden düşünmeyim ki, dedi.
Dedim, ben yıllardır ikimiz adına düşünüyorum dedim,
Bir şeyler söylemedi.
Ahmet Bağçe
Öyle yüreğin var ki, kötülüklerden kirlenmemiş. O temiz yüreğin var ya! İşte o, sol yanımda bir sancı yapar.
Ahmet Bağçe
Aramıza duvarlar örüldüğünden beri,
Sesin kalbime dokunur oldu,
Ve beni terk etti.
Onu bende arama,
O, ya toprakta,
Yâda yıldızlarda bir yerde.
Ahmet Bağçe
Kalemin, boş bir sayfaya senden başka neyim var ki, yazmasından çok, kâğıda düşen bir damla gözyaşı çok şey anlatır.
Ahmet Bağçe
Dedim konuşmak istermisin, yâda birlikte susmak! Yüzüme birkaç saniye baktı ve sonra dedi, birlikte ağlayalım mı?
Ahmet Bağçe
Dedim konuşmak istermisin, yâda birlikte susmak. Yüzüme birkaç saniye baktı ve sonra dedi, birlikte ağlayalım mı?
Ahmet Bağçe
Biz seninle tuğla ile harç gibi, sımsıkı tutunmuşuz, dört bir yana duvar, yâda birbirimize kale gibi örülmüşüz.
Ahmet Bağçe
YAPRAKLARIN ARASINDA
Kendisi bir tane ama,
İçinde binlercesi olan nar gibi seviyorum seni.
Bir, bir tanelerin pike yaparken avuçlarıma,
Yanaklarından gamzelerin gülümser yüreğime.
Ve ben mutluluktan uçarken,
Bir taraftan mum yakarsın içime.
İlkbaharım derim nefeslenirim seni,
Mum çiçeğim derim koklarım,
Narçiçeğim derim sararım bağrıma.
Yaprakların arasında kaybetsem de seni,
Korkmam bilirmisin!
Evrenin değişmez kanunları,
Bilirim seni yine çıkaracaktır karşıma.
Ahmet Bağçe
Kendisi bir tane ama içinde binlercesi olan nar gibi seviyorum seni. Bilmem anlatabildim mi?
Ahmet Bağçe
SIKINTI
Sıkıntı hayatın damarları, bizlerde bu damarlarda akan kanız. Kan beynin her hücresinde besinlerini bırakmak için dolaşırken akılda çoğalır. Sıkıntıda aklın çoğalmasından kaynaklanır. Bu nedenle de, kazanmak, kaybetmek, aşk ve her şeyin var oluşunu sıkıntılara borçluyuz.
Ahmet Bağçe
Sakın konma dalıma belki kırılır güzel kuş. Neden deme zedelediler senden önce konan kuşlar!
Ahmet Bağçe
BAŞA DÖNDÜM
Beyaz sayfada siyah yazı gibisin,
Bu kadar mı? Yakışır karan beyaza,
Sakın güneşi karşına alma solarsın,
Silmeye kıyamadım gözüm takıldı karana
Işıl, ışıl parlıyorsun gönlümde,
Sanki beyaz kar’a bürünmüş siyah gecesin,
Yâda ruhu okşayan şarkısın da,
Okudukça başa döndüm.
Ahmet Bağçe
Ve severken ağlamak geliyor içimden. O kadar çok sevilecek var ki, korkuyorum diğerlerini küstürmekten.
Ahmet Bağçe
Benim için sen önemlisin! Çünkü yüreğim seçti seni. Yaprak gibi dalından kopsan da, İlkbaharın olur tutarım seni.
Ahmet Bağçe
SEN SENDEYDİN
Belki güzel zamanlarımızda oldu,
Neden o güzel zamanları yok gibi sayalım,
Neden geçmişimizin güzelliklerini silelim.
Yoksa dağınıklığım geçmişe sünger mi çekti.
Hiç bakmadık mı seninle geceleri yıldızlara,
Yıldızlı geceler belki göstermedi yıldızlarını,
Ama oralarda ta oralarda biliyorduk yıldızların varlığını,
Ve onlar seyrediyordu bizi uzaktan uzağa.
Tıpkı bizim bir birimizi uzaktan gördüğümüz gibi.
Çünkü sen sendeydin,
Ne beni kendine misafir edebildin,
Nede birlikteliğimizin güzellikleri görebildin.
Kendi içindeydin, kendi güzelliğini arama gayretindeydin.
Ve ben ne o zaman da içim rahattı,
Nede şimdi rahat,
Fakat o zamanki mutluluk tablom doğru değildi şimdiki kadar.
Ahmet Bağçe
SENSİZ KALDI
Bırakıp gittiğinde mektupların hatıra kaldı,
İçindeki sözlerin boğazımda düğümlendi.
Sitemlerinle aşkım çok derin yaralar aldı,
Sol yanım sensiz, acım gözyaşımda kaldı.
Ahmet Bağçe
SEBEPSİZ AYRILIK
O gün ayrılırken son defa görüşüyormuşuz gibiydin,
Gözlerin her zamanki gibi değil, acı bakıyordu gözlerime.
Hani diyordun ya, sen istemediğin sürece ayrılık olmayacak,
Oluyormuş demek ki.
Çünkü ayrılıyormuş gibi baktın bana.
Eğer bu ayrılıksa ben istemedim.
Hep yanımda ol, beni gözlerinden yüreğine götür,
Evime bırakır gibi bırak diyordun,
O zaman bende demiştim ki sana,
Gözlerimden yüreğime mesafe ne kadar sürerse sürsün,
Seni yüreğimdeki adrese götüreceğim ve orada bekleyeceğim demiştim,
Şimdi gidiyorsun ve ben seni tıpkı yüreğimdeki istasyona bırakmış gibiyim,
Bu sebepsiz ayrılığın ne kadar sürerse sürsün seni bekleyeceğim.
Ve bir gün dönersen eğer,
Dün gece yüreğimdeki istasyondan evine bırakmışım gibi hissedeceğim kendimi.
Unutacağım sensiz gecen günlerimi de.
Ahmet Bağçe
Sanki bütün şarkılar seni anlatıyor, içinde hep sen varsın, dinlerken yüreğim sızladı, yoksa sen mi çimdik attın.
Ahmet Bağçe
Farkındamısın, birlikte değiliz ama hayalin yanımda, sen hep aklımdasın. Hayalin bile gözleri kör edecek kadar güzel.
Ahmet Bağçe
Bir gün sıcacıksın, bir gün buz gibi. Baş başa iken ağlıyorsun, birileri varken esiyor gürlüyorsun. Mevsim gibi.
Ahmet Bağçe
DİNLER Mİ
Şimdi ne diyeyim ki sana,
Sevgin yağdıkça üzerime,
Aşk seli uyandı yüreğimde,
Boğuldum sensizlik içinde,
Dört duvar arasında gibiyim.
Zeminim ıslak, delik tavanım.
Sevdandan ıslandı yanaklarım,
Fırtınanın yazdığını okur yüreğim.
Kaderimin yağmurunda seni düşlerim
Gökkuşağının arasında görmek için seni.
Renkler arasında tutmak için,
Sabırla yağmurun dinmesini beklerim.
Duydun mu, tekrar anlatayım mı?
Dinlermi ki, bu gönül başkalarını,
Sana olan tutkunun içindeyken,
Yüreğimde sel oldu aşkının damlaları.
Ahmet Bağçe
SEN ARA
Demem o ki benden uzaklaşma.
Araya mesafeler koyma.
Olurda aramamda gecikme olursa,
Sen ara mutlaka.
Biliyorsun seninleyken gözlerim gözlerinde,
Ellerim ellerinde.
Ve seninle dolu bir gün geçirir doyasıya bu gönül.
Ahmet Bağçe
Bak dinle gök gürültüsünü neler anlatıyor,
Feryadı sana olan özlemimi söylerken,
Bulutlar benim için ağlıyor.
Ahmet Bağçe
KIRIK GAZ LAMBASI
O gün çok neşeliydik, arabamızda hart diskten dinlediğimiz müzik eşliğinde güle oynaya dağ yollarını geride bıraktık ve dağ evine henüz gelmiştik. Hava güneşli olmasına rağmen soğuk mu soğuktu. Yanaklarımız kızarmış, ellerimiz eldiven içinde buz kesiyordu. Karlar erimiş ama topraklar don vaziyetteydi. Güneş alan yerler dahi donmuş haldeydi. Biran önce içeriye girip sobayı yakmalıydık. Üzerimizden arabanın sıcaklığı henüz geçmeden içeriye girdik, odalara bir göz gezdirdik bırakıp gittiğimiz haldeydi. Dışarı kadar olmasa da soğuktu. Nispeten ılıklık vardı lakin oturulacak gibi değildi tabi. Kırık dökük birkaç parça odunu sobaya koydum küçük bir çam tutuşturdum etrafını odun parçalarıyla besledim. Soba gürüldemeye başladı. Selma ise oturacağımız odayı temizlemeye koyuldu. Pek fazla dağınıklık olmamasına rağmen azda olsa tozludur düşüncesiyle ıslak bezle tozları silmeye koyuldu. Dedim aman be Selma neden zahmet edersin nasıl olsa otururken, kalkarken kollarlımız temizler diyerek bir espri yaptım. Selma gülerek hadi, hadi çok konuşma odun yok ormana dedi, bana orman yolunu gösterdi. Eh ne yapalım küçük balta ve kalın urgan ip aldım daldım orman içine, tamamen kurumuş ağaçlara bir göz kestirdim. Pek ilerilere de gitmek istemedim, çünkü orman öyle bildik demeye gelmez, insan yönünü bir kaybetti mi dönüş yolunu bulamaz. Oracıklarda bakındım kuru dallara. Evde akşama yakacak odun yoktu bayağı bir odun bulmalıydım. Bir, bir buçuk saat içinde epeyce odun temin ettim. Eve yakın yerdeydim, birazını ipe doladım diğerlerini orada bıraktım. Eve geldiğimde Selma pencerenin önündeydi. O eskilerde kullandığımız gaz lambasını temizliyordu. Dedim hayırdır. O gaz lambasını neden temizlersin, sakın aydınlanmak için lambayı kullanacağım deme dedim. Evet, lambayı kullanacağım çünkü elektrik yok kesik dedi. Yarın cumartesi sonraki gün Pazar, pazartesi günü müracaat etsek muhtemelen pazartesi günüde elektriksiziz, hemen açılmayacağından lambayla idare etmek zorundayız dedi. Keşke dağ yolundan değil de merkezden gelseydik bugün müracaat ederdik açılırdı dedim. Selma problem değil diyerek gülümsedi. Oda arzu ediyordu eskilerde mecburi yaşanan lambalı ortamı. Gece için biraz sobaya uyacak odun hazırlamak için çardaktan kütüğü çıkardım. Ufak, ufak odunları parçalamaya başladım. Selma elinde gaz lambasının içini üfleyerek bezle temizliyordu. Bir taraftan da PC den, bırakma ellerimi, bırakma yalnız beni, son defa seyredeyim o yaşlı gözlerini şarkısı dinliyordu. Bende hem odun kırıyordum, hem de müziğe kulak kesip, arada da Selma ya bakıyordum. Bir an dikkatim dağılmış olacak ki, balta ağzından bir kıymık pencere camına sıçradı. Çam kırıldı. Hemen ses ettim sana bir şey odlumu diye. Selma yok olmadı ama lamba camının bir kenarı kırıldı ama meraklanma iş görür, kırılanlar yeterse gel şu kırılan camı yedekteki camla değiştir dedi. Odunu bıraktım, pencere camını değiştirmeye koyuldum. Karanlıkta çökmeye başladı, içerimiz sıcacık olmuştu. Bir taraftan Selma tüple makarna pişiriyordu. Soba üzerinde çaydanlık fokurdamaya başlamıştı. Bende çoban salatası yapıyordum. Selma o güzel sesiyle geçti hasretinle güzel günleri hani geri döndün şarkısını mırıldıyordu. O akşam öylesi güzel bir akşamdı ki. Hem gaz lambası, hem sobanın gürül, gürül yanması, üzerindeki çayın cızırdaması, karnımız doymuş, bütün yol yorgunluğumuz yok olduğu gibi huzurlu bir ortam sergilemişti yüreğimizi. Selma’nın başı dizlerimin üzerinde saçları avuçlarımın arasındaydı. PC den bir yangının küllünü yeniden yakıp geçtin türküsü çalıyordu İkimizde sabah olmasını istemiyorduk. Adeta uykumuza çek git bugün uğrama bize diyorduk. Saat ilerledikçe uyku etrafımızda dolaşıyor esnetiyordu, ama esnemeyi göstermiyorduk birbirimize. Çünkü o güzel ortam uyursak kaybolacak diye endişeleniyorduk. Ama yenik düştük uyku bizi yenmişti sarmıştı bütün bedenimizi, dalmıştık oracıkta derin uykuya.
Ahmet Bağçe
Senin için yaşamımı harcıyorsam,
Sevdiğim içindir.
Unutmayasın nefessiz kaldığım an olursa,
İşte o an,
Senin için öldüğüm andır.
Ahmet Bağçe
Yüreğimin soluduğu en güzel nefes! Kanatlarından gelen esinti. Onu sonsuza kadar nefesleneceğim kelebek.
Ahmet Bağçe
Alma ceketimi sırtımdan varsın ıslak kalsın, ıslatsın beni. Gördüğün o yaşlı gözlerde, nicedir nemli gezer.
Ahmet Bağçe
TALAN OLMUŞ GÖNÜL
Tekrarı olmayan hayat gibi bazı şeyler,
Dönüşümdeki talan olmuş sokaklar,
Köşe başında yıkılmış cumbalı evler gibi,
Çeşme başında bekleyen sevgili,
Anılarda kalan su kabı, su testisi gibi.
Bacasız yanar onun bağrındaki yüreği,
Arap saçı gibi dağınıktır gönlünün her yeri.
Talan olmuş her şeye, yeniden başlamak ister,
Çakmak ister yerine, dünyasının çivisini,
Sil baştan doğmak, sil baştan yaşamak için.
Ahmet Bağçe
Sana her baktığımda sırf seni değil, yüzünde açan çiçekleri de görürken, kokusunu da hissediyorum.
Ahmet Bağçe
Ağlama dedi, dedim durduramıyorum. Benim içinmi dedi, dedim yok. Beni görmeyen gözlerin için.
Ahmet Bağçe
Belki rüyalarıma gelmezsin diye geceleri uykumla aramı açtım.
Ahmet Bağçe
Ahmet Bağçe
Yağmur ile buluşupda, gitmesi istenmeyen toprak kokusu gibi kokun. Yağmuru bekler gibi bekletme beni.
Ahmet Bağçe
Ben kaşık, kaşık tabağında seni aradım, hatta bardağında ellerinin ve dudaklarının deydiği her yerde neredesin.
Ahmet Bağçe
Hiç bir zaman unutulacağımı düşünmeden, seninle hayallere dalıp uyuya kaldığım gecelerimi özledim.
Ahmet Bağçe
Ağlamayı, tutkuyu, yürekteki acıyı bilmezdim. Az önce kulaklarım çınladı, ayrılık şarkısı mı? Söyledin.
Ahmet Bağçe
GÖLGELERDEDE BERABERİZ
Aslında öyle değil,
Görmüyoruz birbirimizi,
Düşlerde, hayallerde, hüzünlü şarkılarda,
Bütün gölgelerde beraberiz.
Ortak yönümüz ne biliyormusun,
Geleceğe dönük hayallerimiz ve gözyaşlarımız.
Tükenmeyen içimizde gizlediğimiz sevgilerimizle,
Birde ondaki yüreğim ve onun bendeki olan yüreği.
Ahmet Bağçe
AŞKIMI ARADIM
Ve sonra bakışlarım puslandı, yok oldu uzaklarım,
Sevgin ıslatmıştı gözlerimi,
Sımsıkı kenetlemişti bedenimi kollarım,
Bir karanlık kucakladı denizimi.
Takvimimdeki yapraklar tükenmişti,
Döküldü sonbahar yaprakları gibi,
Ve ben çocukluğumdan, gençliğimden arda kalan gazellerde,
Aşkımı aradım bulamadım.
Ahmet Bağçe
Sen seversin o biraz daha ışık bekler, sonra gidiyorum der gider. Böylece tek taraflı aşk acı sonla biter.
Ahmet Bağçe
Senden bana kalan kokun, her nefes alışımda aktifimdeki varlıklarım, nefes verişimde kaynaklarımdaki ödenecek vergim gibidir.
Ahmet Bağçe
İÇİMDE BİR SIZI VAR
Şimdi durup dururken hüzün girdi gönlüme,
Yüreğim mekik dokur böğrümde.
İçimde öyle bir sızı var ki,
Beklide beni özlemişliği doğdu içime.
Acısından biliyorum bende özlem içindeyim,
Günlerdir ona giden güne bakar gözlerim,
Ve derim ki, sus be çırpınma yüreğim,
Sakın duyurma özlendiğini bende onu özledim.
Ahmet Bağçe
Öyle bir an kalbime girdin ki, Ben bile girişini fark edemedim. Sende öyle bir an yüreğini aç ki, Yüreğine gireyim.
Ahmet Bağçe
Hava bulutlu güneş kaybolmuş gökyüzünden. Gözlerin kamaşmış bakışın ıslak, ıslak. Ya! Seni ağlatan yürek ne âlemde.
Ahmet Bağçe
Önceden karnım toktu, gözlerimin içi gülüyordu. Şimdi gönlüm aç, canım istemiyor bir şey, ağlıyor gözlerim.
Ahmet Bağçe
Şimdi anladın mı?
Benim tek sığındığım yer, senin gözlerin.
Sana her baktığımda orada olduğumu bileyim,
Gözlerini kaçırma benden.
Ahmet Bağçe
AYARLARIM BOZULDU
Beni görmüyorsan çık hayatımdan,
Önceden, biz uzaktan iyiydik seninle,
Hiç değilse seninle kendi dünyamda yaşıyordum,
Ya şimdi, bir hayali seviyor gibiyim.
Bir birimize yakınlaştıkça ayarlarım bozuldu,
Beni sevmediğini düşündükçe kahroluyorum.
Eğer beni seviyorsan yokmuşum gibi davranma, gör beni,
Şayet sevmiyorsan, kurtulayım bir hayali sevmekten.
Ahmet Bağçe
Bir gün gelirsen bizim ellere,
Uğra bak birlikte oturduğumuz yerlere.
Hani dargınken susardık, bakardık ya yıldızlara.
Hatırla ve deki;
Bir zamanlar orada bir kalp vardı benim için atardı.
Ahmet Bağçe
Seni sen yapan şey, senden çıktımı, insanlıkta çıkar, yerini benlik doldurur. Sonra ömür boyu insanlığını arar.
Ahmet Bağçe
SAHİP OL AKLIMA
Ve sonra bir çay koydum kendime,
Gözlerim seni aradı boşlukta.
Aklım hep sendeydi,
Karıştırdım çayımın şekerini,
Bir fırt aldım, çok kaynamıştı.
Ağzımı yaktı ve de yoktu şekeri.
Meğersem şeker atmamışım çayıma,
Ben mukayyet olamadım, sen sahip ol aklıma.
Ahmet Bağçe
Bazen kaybetmekten korkar, mutlu olmasa da başladığı noktaya dönmemek için, nerede nasıl olduğunu unutur insan.
Ahmet Bağçe
SENİN Kİ GİBİ
Artık akşam oldu, yokuşlar bitti derken,
Korkuyla yürümekte neyin nesi.
Yarın yaklaştıkça rengin değişir,
Dünde yarın gibi gelmedi mi sana.
Kalbinde bir aşk yumağı saklarsın,
Çıkarda bir bak çürümüştür belki,
Hiç bir şey olmamış gibi davranma,
Bunca zamandır saklında hüzünlüdür belki.
Benimde yüreğim çırpınır, senin ki gibi,
İçimde rüzgârların hüzünlü siren sesleri,
Senden bana kalan birkaç unutulmuş resim,
Denizin dalgaları gibi köpüklendirdi beni.
Neden sancılıyım, yaşanacak ne var önümde,
Gözyaşı, ayrılık ve de pişmanlık bende şimdi.
Doğarken zehirlenmişim sanki dağlanır yüreğim,
Bende yarından korkar oldum senin gibi.
Ahmet Bağçe
SEVGİN VAR
Gözlerin için güzel bir manzara bulamadım,
Karşıda dalgalı deniz, arkamda denize doğru bakan orman,
Etraf kumlarla donanmış sahil,
Ve inan sana sunacak bir çiçek bulamadım.
Olanlarda zaten sen kokuyorsun,
Bende yudum, yudum sevgin, biraz sen kokun,
Önümde de seni görmeme engel kocaman bir okyanus var.
Bu derya ötesinden sana kocaman bir öpücük gönderiyorum,
Bende dolu, dolu hasretin, boğazıma kadar sevgin var.
Ahmet Bağçe
KİRLİ ELLER
İklim, hazırlık yapıyor ilkbahar için,
Kayboluyor ayaz ile don korkusu,
Ne zaman baksam penceremden,
Sağlam basıyor kaldırıma artık ayaklar.
Ne kayanlar var, nede ayak kaydıran buzlar,
Rahatca yürüyor insanlar, koşuşuyor çocuklar.
Ve sonra hayatı düşününce,
Yaşam farklı iklim yaşıyor, yaşatıyor.
Yıkanmış, temizlenmiş kirli eller,
Kuru havada kayan ayaklar ve kaydıranlar.
Sanki mevsim kışı yaşayan sonbahar, düşen düşeni tetikliyor,
Kakalayana destek oluyor sert esen rüzgâr.
Ahmet Bağçe
O BENİM YÜREĞİM
Ne diyeyim sende anladın,
Acı çekmenin soyadım olduğunu.
Hani o senin görmezden geldiğin var ya,
İşte o benim yüreğim.
Biliyormusun, o kadar güzel esiyor ki rüzgâr,
Ezgisi çok sevilen şarkının müziğini andırıyor,
Şarkılar söyledim sana, içinde adresimi bıraktım diyor.
Eşlik ettim yarısını ben söyledim,
Birazını rüzgâr, kalanını da gözlerim.
Ahmet Bağçe
Benden kaçırdığın gözlerinin içini çok merak ediyorum. İşte bu yüzden gözlerim, gözlerinin peşinde.
Ahmet Bağçe
Keşke beni bıraktığın yere değnek yerine mendil koysaydın. Şimdi pencerenin önünde bu kadar gözyaşı dökmezdim.
Ahmet Bağçe
BANA İZİN VER
Kelebek ömrü kadar hayat için yorulmak mı lazım,
Kurumak mı lazım çiçekler arasında.
Hayalimdeki çiçek bana izin ver konmama,
Az biraz özünden lazım yüreğime.
Sana olan aşkım özünle öyle tatlansın ki,
Yüreğimi ateşlesin, ballandırsın ağzımı.
Ahmet Bağçe
Sevgini içinde mahsur bırakma ona öyle bir özgürlük ver ki, kendisini köle sanmasın.
Ahmet Bağçe
Hiçbir yaprak dalındaki ihtişamından vazgeçmek istemez ama o toprakla buluşmazsa sonbaharın geldiği nasıl anlaşılır.
Ahmet Bağçe
DÜN
Dün nemi yaptım.
İçim ağlarken ben üzüldüm,
Bugünde üzüldüğüme ağlarım.
Yüreğime sevdası düştüğünden beri,
Şaşırdı adımlarım.
O gün yani dün, ondan ayrıldığımda,
Ardından öyle bir baktım ki,
Kimseye ona baktığım gibi bakmadım.
Ahmet Bağçe
Sevmek mi? onu bana sorma. Kalbimdeki bütün sağanak yağışlar gözlerime vuruyor, sevgisi içimde kalıyor.
Ahmet Bağçe
Bir merhaba dediğinde hatırımı sorup, yüreğime hoş gelmiş oluyorsun benim. Bu defa aşk olsun diyeceğim geliyor sana.
Ahmet Bağçe
YANINDA GİBİ
Uzağındakini yanında gibi sevmektir,
Onunla yaşamak, konuşmaktır hayat.
Belki içi yanacak, acı çekecektir ama,
Sevgisine anlam katarak yaşayacak bu yürek.
Bir süre koymadan uzaklara bakmak,
Sona ermeyen hasretin sona ermesini düşünmektir,
Ve kayan yıldızları izlemek,
İzlerken dilek tutmaktır özlemle sevmek.
Ahmet Bağçe
SİLDİN Mİ BENİ
Neden böyle bakarsın yüzüme,
Gözümün nemi akşamki gözyaşımdan.
Aşk akıyordu pınarından,
Sel oldu aktı önümden.
Duygularıma doğruydu akıntısı,
Kesilmedi ardı arkası.
Yıllar öncesi gibi değil,
Acıtıyor yorgun yüreğimi.
Bulutu temizleyen yağmur gibiydi,
Temizlesin istedim açılarımdan içimi,
Sonra siler kuruturum dedim,
Acılarını unutmuş hiç ağlamamış gibi.
Bizimki bir ayrılık değil diyordun,
Biz yürekten bağlıyız demiştin.
Şimdi içindendemi sildin,
Kaçtın benden, darılmadım ama kırıldım.
Ahmet Bağçe
BEN SENİ
Neler söylenir ki,
Kolay mı birini sevmek, onun elinden tutabilmek,
Bazen onun dudağındaki gülücük,
Yüreğindeki ateş olup yanmak,
Kolay değil yüreğini açıp yanına varmak,
Çılgınlık edip sevdiğini söylemek istense de bazen,
Engel olur yürekteki çarpan sesler.
En iyisi mi zamana bırakmak der ve,
Göz göze gelip sevişmektense,
Ardından sevmek, uzaktan bakmak,
İşte ben ardından seviyorum,
Ardından izliyorum endamını, yürüyüşünü,
Sonra sevip, sevmediğini yapraklara soruyorum,
Ve hayallere dalıyorum, hayallerde okuyorum,
Aşk ile sayfalar dolusu sevgilerimi.
Ahmet Bağçe
AŞK BİZİZ
Aşkın nereden eseceğini,
Fırtınasının nereden kopacağını bilemezsin derlerdi.
Şimdi farkına vardım.
Bana fırtınalar kopartan aşkım,
Seni karanlık gecelerin,
Erişilmez uzaklardaki yıldızlara benzetirim hep.
Milyonlarca yıldız olmasına rağmen sen bir tanesin,
Ve benimde sana olan sevgime erişilmez.
Aşk biziz.
Ahmet Bağçe
O kadar güzel bakıyordun ki, görmesem gören gözüm bakar kör olurdu.
Ahmet Bağçe
Sen hep yakınımdaki yıldızım ol ki düşmeyeyim bir başka yere. Çünkü yıldızlara ne kadar yakınlaşırsan düşme mesafesi o kadar artar.
Ahmet Bağçe
HAFİFE ALMA
Ve ben kar altında çürümeye terk edilmiş,
Sonbaharın döktüğü son yaprak.
Çizmen altında ufalanmaktansa,
Toprağımda yok olurum.
Sen ki,
Hafife aldığın gazeller bir gün tutuştuğunda,
Dumanıyla son olacaksın.
Ahmet Bağçe
Şu sol yanım, seni ne çok sevdiğini söylediğinde bana bakma, ben öğretmedim, kalbimin içinde olan sensin.
Ahmet Bağçe
BEKLE DE GÖR
Yaz gelsin isteriz hep,
Ayvaların çiçeklenmesinede yaz habercisi deriz seviniriz.
Oysaki akasyalar açarken başlamaz mı aşklar,
Baharda canlanmaz mı?
Rengârenk beyaz, sarı, kırmızı güller çiçekler,
Bilmezmisiniz o güller arasında aşk kokularını,
Biliriz elbet.
Lakin bahar kimilerinin içinde doğarken,
Kimileri seyreder.
Geceleri görülen yıldızlar gibi,
Ahmet Bağçe
O sana ilk mektubumdu, okurmusun neler yazmışım. Dedi, sen yanımdayken ne yazabiliyorum nede okuyorum.
Ahmet Bağçe
O KENDİNDE DEĞİL
Ve seni sordu bana,
Seni ve içinde aşkının yaşandığı yeri,
Hüznün, öfkenin kaybolduğu,
Ve umudun yeşerdiği,
Ayrıca sesini arıyordu dedim ona.
Bu koca dünyanın içinde kendine öyle bir yere sürüklemiş ki,
Adresini vermek istemedi,
Ne o adreste kendi varlığının olduğunu biliyordu,
Nede bulunduğu yerin adresini,
Zaten vermek de istemedi dedim.
Neden dedi,
Sana vereceğimi biliyordu belliki,
Döndü ve dedi,
O kendinde değil ki,
Kendine geldiğinde yüreğinde olduğumu bilir dedi bana.
Ahmet Bağçe
Her yolun bitimi senin vardığın noktadır, ama hiç bir yol sonsuz değildir.
Ahmet Bağçe
KOKLADIN MI KENDİNİ
Sen ne bilirsin kendi kokunu,
Hiç kokladın mı, benim gibi.
Baktın mı gözlerinden dökülen yaşlara,
Her biri yağmur gibi.
Islatıyor da içimi,
Kurutmaya tesir etmiyor güneşin feri,
En güzel şiirlerin ateşi gibi.
Ahmet bağçe
Belki sendeki bu ayrılık isteği, içindeki küçük sevginin öldüğündendir ama unutma ki, coşkulu akan derenin suyu küçük çayların sularıyla çoğalır. Bendeki sevgini güçlendirdiği gibi.
Ahmet Bağçe
NE BU ŞİMDİ
Şimdi sen benim yanımda olsan var ya!
Bütün dünya yanımda demektir.
Ayrı, ayrı kül olmak da niye,
Biz birlikte yanıp küllenelim demezmiydin?
Ne bu hal!
Hadi küllerimiz içinde yeniden dünyamıza dönelim.
Yanımdan hiç ayrılma bu bana yeter.
Ahmet Bağçe
Parkta oturuyordum. Yanıma biri geldi içkiliydi. Dökülmeye başladı. Of be Abi iki gün sonra evleniyorum, derdim çok büyük. Üç günlük dünyada bir günlük evlilik yakışır mı delikanlıya.
Ahmet Bağçe.
BİRAZ OTURSAK
Hayatım şimdi bu karanlık gecede,
Sahilde bir yerlere otursak,
Yıldızları seyretsek,
Sen ve ben hayallerimize tutunsak,
Sonra el ele tutuşup sahilin kumlarına iz buraksak,
Biraz da kayalıkta otursak,
Islansak dalgaların dönüşünden çarpan damlalarından,
Ve bir damlasının tadına baksak tuzluymuş desek vaz caysak,
Bir de geçen teknelere el sallasak.
Ahmet Bağçe
Tek başına dörtnala gitme,
Az hızını kes,
Başımı çevirdiğimde,
Dalgalanan saçlarını göreyim.
Tenine dokunan her telinin çıkardığı ses,
Kulaklarıma melodi olsun.
Ahmet Bağçe
SARARMIŞ ÇÜRÜMÜŞ
Nasıl olduğumu mu soruyorsun,
Sorma iyi değilim.
Yüzüm solmuş,
Dökülüyor saçlarım.
Gözlerim, yumuk, yumuk.
İçimde buz gibi,
Yüreğimde bahardan eser kalmamış,
Düşüyorum tek, tek yaprak gibi.
Topladığım tüm sevgileri serdim önüme bir,bir,
Bazıları sararmış,
Çürümüş bazıları.
Tıpkı benim içim gibi,
Ahmet Bağçe
SENDE SOLACAKSIN
O gün gözlerimin içine bakarak,
Bana sürpriz yapacağını söylemiştin ya,
Çok sevinmiştim,
Hem tebessüm edişine, hem de önemsendiğim için.
Adeta ayaklarım yerden kesilmişti.
Fakat basite aldığını öğrendiğimde,
Hayal kırıklığına uğradım.
Teşekkür ederim küçümsemene,
Önemli değil,
Sende bir gün solacaksın.
Ahmet Bağçe
Demek ki böylesi daha iyi olacak.
Sen beni teselli etmek isterken,
Farkında olmadan ben seni teselli etmişim.
Bu söylediğim de sana teselli gibi gelir mi? Bilmem.
Benim bildiğim,
Senin rahatlamanla benimde rahatlamış olduğum.
Ahmet Bağçe
BU AYRILIKMI
Kaçabildiğin kadar kaç,
Unutturmak için çabala.
Seni unutmama ömrün yeter mi?
Hasretim var deryandaki köpükler kadar.
Seni sana olan hasretimi tüketircesine,
Kucaklamak istiyorum doyasıya.
Bu ayrılıksa bitsin,
Yanmasın yüreğim, alev, alev.
Ahmet Bağçe
HEP ARAMIŞIM
Meğer hep arayış içindeymişim,
Belliymiş mutsuzluğumun sebebi.
Bir hiç içinde yaşamışım yıllardır,
Karamsardım senden önce ben.
Bugüne dek çarpık düşünce içindeydim,
Meğersem son duraktaymışsın sen.
Son adımımda gözlerine kavuşunca ben,
Aşkın kötü yönünü unutacağım ben.
Ahmet Bağçe
Bildiklerimi biliyorum ama bilmediklerimin farkındayım. Mesela sensiz ben bir eksikken senin yarınmıyım bilmiyorum.
Ahmet Bağçe
AŞK ÖĞÜTÜYOR
Artık duygularımın esiri oldum,
Kendisini hissettirmiyor bana.
Şu işe bir el atsan,
Sarsan sarmalasan beni.
Güzelliğin yüreğime yansıyor,
Yel değirmeni gibi dönüyor beynim,
Karma karışık hayaller içinde,
Aşk öğütüyor düşüncelerim,
Ahmet Bağçe
Sevgi zararlı fikir uru’nu yok eden ilaçtır. Eczanede satılmaz. Yürekte oluşur, gözlerde gelişir, çiçeği mutluluktur.
Ahmet Bağçe
Sevgi zararlı fikir uru’nu yok eden ilaçtır. Eczanede satılmaz. Yürekte oluşur, gözlerde gelişir, çiçeği mutluluktur.
Ahmet Bağçe
Sonra döndüm ve dedim ki; Asıl bizim gülmeye ihtiyacımız var, neden biliyormusun? Sen ağlatırsan gülemeyiz ki.
Ahmet Bağçe
Kaybolma dur gözümün önünde,
Gülüşünün sıcaklığı ısıtsın içimi,
Ve sonra uzat ellerini ellerime,
Boğulayım gözlerinin içinde,
Bizi bir birine çok âşık sansınlar.
Ahmet Bağçe
Sevdim işte var mı ötesi. Üzüldüm sadece. Ayyaşa birkaç kadeh ne fark eder, sen istedinde vaz geçtim. Senden değil.
Ahmet Bağçe
GÜN BATIMI
Sen batan güneşe hiç el salladın mı?
Karanlığın arkasına gizlenirken ışıklarını saydın mı? Hiç.
Duygularını hissettin mi?
Ben izledim biliyormusun?
Tıpkı ayrılık ateşi aramıza girdiğinde,
Gözyaşlarının ışıkların ötesinde gökkuşağını oluştuğu gibi,
El salladım ateşin ötesinden mah yüzüne.
Alnından dökülen saçların tane, tane dağınıktı.
Tıpkı benim yüreğim gibi.
Gün batımını andırıyordu, kapkaranlıktı duygularım,
Yarım küresini terk eden güneşin ardından bıraktığı karanlıktı sanki.
Ahmet Bağçe
Yolum sende kesişti,
Sevdanda birleşti,
Sarhoş oldum aşk mahzeninde.
Gül yüzün serabım,
Mavi gözlerin girdabım oldu benim.
Ahmet Bağçe
SENDE KOŞARMIYDIN
O yeşil gözlerinin içinde kaybolmak isterdim,
Sende istermiydin yemyeşil deryanda kaybolma mı?
Kanatlanıp uçmak isterdim uçsuz bucaksız dünyanda.
Dalmak isterdim engin yüreğine,
Yüzmek isterdim sende, senin deryanda yorulurcasına.
Koşmak isterdim karanlık gecelerimde sana doğru,
Sende koşarmıydın yorulurcasına bana doğru.
Öyle çok isterdim ki, hayallerimde yaşattığımı canlı yaşamayı,
Bana dokunup kaçmanı isterdim, şu tek top ağaca doğru,
Sonra eteğinden yakalayıp sarılmayı, doyasıya koklamayı.
Ahmet Bağçe
Nefes aldıkça umut var diyorum, Ya sen! Çok yazık, nicelerini sığdırdığın limanında bir tek ben mi yer bulamadım.
Ahmet Bağçe
Aşk mutluluk değil sonu gözyaşı ve yalnızlığa giden yolculuktur. Bu yolda biri mutsuzsa diğerini de sürükler.
Ahmet Bağçe
HOŞ GELDİN
Öyle büyük ki içimdeki yalnızlık,
Bayram dedikleri gün bile tek başınayım.
Umudum seninle beraberlikken,
Terk edilmeyi seçmiş kaderim.
Ey yüreğim mutluluğu hak ettim derken,
Yalnızlığa mahkûm edildim.
Çok mutluydum sana rastladığım gün,
Sevinçli olduğum gün o gündü benim,
Oysaki içi acılı gelecekmiş içeceğim,
Yarınım karanlıkmış, yok oldu umudum.
Şimdi üşüyorum, yüreğim buz tutmuş,
Ve içim diyor yalnızlığa hoş geldin.
Ahmet Bağçe
Sevginin tohumu serpildi mi, yeşermek zorundadır. Yerini buldu mu açmayan çiçek yoktur, çöplük yâda toprak fark etmez.
Ahmet Bağçe
Bak EVLAT! Baba çınar ağacı gibidir, meyve vermese de gölgesi yeter, Ana gezindiğin yayladır, babada yaslandığın dağdır. Her ne kadar baba ocağı içinde közü olmasa da dışarı çatı ayazda olsa sımsıcaktır.
Ahmet Bağçe
EL SALLIYOR
Bak teknenin diğer ucunda,
El sallıyor sana yüreğim.
Yüreği buz tutmuş,
Gözleri soğuk bakan meleğim,
Ne seninle gülebildim,
Nede sana doyabildim.
Hep bir eksik sol yanım.
Ahmet Bağçe
BEKLEMEK
Benden uzakta ucan kelebek,
Bu gün gene beklemeye koyuldum bildik durakta,
Ne yazık ki haftalar, aylar, yıllar geçti beklendiğin duraktan,
Görmedim ne senin, nede mutluluğun geçtiğini.
Anladım ki, harabeye dönmüş ruhumu deli eden şey,
Sevmek değilmiş, beklerken kendi kendine konuşmakmış.
Ve gene anladım ki;
Susmak ve ardından koşmak zor ve yorucuymuş.
Ahmet Bağçe
Tuttuğun takımın kendi kalesi önünde rakibiyle mücadelesindeki an gibidir bugünkü ruh halim.
Ahmet Bağçe
Kurulmamış saat gibi yüreğim hep sende tutuklu kalıyor ve yüreğimin deryasında mı yüzdün aşk kokuyor saçların.
Ahmet Bağçe
VARMISIN UYKUSUZ KALMAYA
Belki masal bittiğinde göz göze geliriz,
Sonra dilek tutarız gökyüzündeki yıldızlara bakarak.
Rüyalarımızın şekillenmesini isteriz belki de,
Hislerimizi de anlatırız dinlediği sürece.
Ben aşkımın yüzüne yansıtmasını isterim yıldızlardan.
Hayatım da olduğunu, damarlarımda dolaştığını,
Yaşama sevincim olduğunu söylerim bıkmadan usanmadan.
Varmısın! Masal sonrası bu gece uykusuz kalmaya.
Ahmet Bağçe
SEN KALEMSİN
O gün ben bende değildim,
Akıl tutulması mı, akıl durması mı ne dersen de.
Görmüyordu, kördü gözlerim,
Kaybolmuş gibiydim.
Buna rağmen seni benden etmek istemedim,
Çünkü sen benim son kalemdin,
Sen yıkılırsan, enkazın altında kalacağımı biliyordum.
Ahmet Bağçe
Ve ben; Sen olmadığın zaman mutlu olmaktan vicdan azabı duyuyorum.
Ahmet Bağçe
Hasta olduğumu mu söylüyorsun. Doğrudur, hastayım. Çünkü kalbim de sen olunca, aklımla aram biraz sancılı.
Ahmet Bağçe
YUM GÖZLERİNİ
Belki bir gün sende anlarsın,
Aklın dağıldığında uykuların kaçar,
Gecelerin yıl olurda sabah olmasını beklersin.
Tavana bakarken sayarsın defalarca hasıraltındaki hatılları,
Saatin sesi dahi konuşur olur seninle.
Yastık fırıldaktır sanki döner başaltında,
Yorgan birkaç büklüm ayakların arasında,
Vücudun büzülmüş titrer odanın soğumuş havasında,
İşte şimdi ben tam anlattıklarımın aynısının tıpkısıyım.
Gecelerimde unutamadığım hayalini,
Sevginin ateşiyle yakıp,
Dumanını sigara dumanı gibi içime çekerken,
Nefesimle hayalini oflayıp üflüyorum.
Sonra bu tuhaf düzenekli dünyada,
Neden sana rastladığımı sorguluyorum,
Boğazım düğümleniyor, gözlerimin içi doluyor ağlayamıyorum.
Ta ki tan yeri ağardığında ağırlaşan göz kapaklarım konuşuyor benimle,
Geçti gene bir gün, bakmışsın sevginin üstüne yıllar yığıldığında,
Sevmek neymiş oda anlayacak, yum gözlerini.
Ahmet Bağçe
UNUTAMADIM
Burukça yüzüne baktım,
İçim kazandı da sevgin içinde kaynıyordu.
Hoşça kal dedim,
Elini kaldırdın iki parmağını oynatarak,
Git güle, güle dedin. Gitme diyemedin.
Ardıma dönüp baktığımda,
Bıraktığım yerde yoktun,
Ve halen bu kadar tez kayboluşunu unutamadım.
Ahmet Bağçe
Evet, keyfim yok. Çünkü senin gözlerine bakınca benim gözlerim yaşarıyor, kurumaya bıraktığım keyiflerim ıslanıyor.
Ahmet Bağçe
İçimde kâğıt kesiği gibi bir sızı var. Üzerine basınca açısı azalırken, bırakınca kanı akıyor.
Ahmet Bağçe
Sevgin o kadar derinde ki; Sesin kalbimde yankılanırken, narını söndürmeye yüreğinin gücü yetermi?
Ahmet Bağçe
Bir şarkı gibisin! Besten ruhumu ince, ince kemirirken, güftenle, rüzgârda ipek gömlek içinde ifilder gibiyim.
Ahmet Bağçe
Şimdi bana şaşkın diyeceksin. Elimde değil, beni düşünmediğini bildiğim halde, seni düşünüyorum ve özlüyorum.
Ahmet Bağçe
AŞK HEM SÖYLETİR HEM DE AĞLATIR DEMİYORLAR MI?
Sevmek çok farklı bir olay. Anne ve babayı, kardeşleri, akrabaları, arkadaşları sevmek gibi. Mevsim gibi değişkendir. İlkbaharın, yazın, sonbaharın, kışın sevgisi kişilere göre farklıdır. Kimisi kışın kar yağışını seyretmeyi, kardan adam yapmayı, kızakta kaymayı sever. Kimisi sonbaharda yaprak dökülürken çok farklı duygulara kapılır, kimisi yazın denize girmekten, dağda gezinmekten hoşlanır. Canlanan ilkbaharda içi kıpır, kıpır olanlarda var ve doğaya sevgisini apaçık dile getirenlerde vardır. Ama gerçek bir sevgi var ki oda yaz, kış, ilkbahar, sonbahar hatta gece gündüz fark etmeden kalplerdeki sevgilerdir. Bu sevgi söz konusu olunca rüzgâr bir başka eser yüreklerde, gözler bir başka bakar, başka görür. Kalp çarpıntısı farklı sesler çıkarır. Uyku rayından çıkmış, gece gündüze karışmıştır. Hatta dokunsan ağlayacağım derler ya öyle anlar yaşarken, mutluluktan, heyecandan, özlemden gözyaşı dökenlerde vardır. Kimileri buna sevgi, derken kimiler AŞK diyor buna. Doğrusu bence de AŞK. Çünkü Aşk hem söyletir hem de ağlatır demiyorlar mı?
Ahmet Bağçe
ESKİDEN FACE YOKTU VAR OLAN MEKTUPTU SEVGİLİYE MEKTUP BÖYLE YAZILIRDI AMA GÖNDERİLMEZDİ.
SEVGİLİM
Biraz sonra satırlarımı okurken farklı bir şey yazılı olmadığına sakın şaşırma. Hani bir aradayken ki konuşmalarımızdan farklı değil yazdıklarım. Yan yana, az önde veya arkada yürüyoruz ya hani, o anlarda konuşuyoruz ya o konuşmalarımızın aynısı. Farklı olanı ne biliyormusun, farklı olanı söyleyemediklerim. Peşinen şunu söyleyeyim, harika birisin ve seni iyi ki tanımışım. Bir defa unuttuklarımı, seninle yaşamaya başladım. Ne ki o unuttukların diyeceksin, bir, bir anlatmak belki sayfalar alır, yorarım belki seni, ama bir kaçını söyleyeyim. Bir defa anılarımı hatırlatıyorsun, onları sana anlatıyorum ve senin anılarını dinliyorum, böylece ortak ediyoruz anılarımızı. Hayal kurmayı unutmuştum şimdi hayal kurmaya başladım. Hiçbir şeyler düşünmüyordum, artık seni düşünüyorum. Aklım bendeydi artık sende. Aklımı senden alamıyorum. Uzun zamandır mahrumdum rüyalardan, şimdi seninle rüyalarım süslendi ve benzeri daha niceleri. Ha isteyip de yapamadıklarım yok mu? Var tabi. O narin ellerinden tutmak, koluna girip yürümek, daha samimi olmak, nasılsın iyiyim, sen nasılsın gibi kısa hatır sormalardan ileriye gidebilmek, hani var ya sevgili gibi olmak, romantik takılıp duygulanıp göz göze gelmek, beni sana çeken özelliklerini sana anlatabilmek, kalp atışlarımızı duyabilmek ve daha neler, neler.
İşte bu gibi düşüncelerle ben sende hep tutuklu kalıyorum, dahası seninde aynı duygular içinde olup olmadığını da merak ediyorum, bir kıvılcımını bekliyorum sevgilim.
Ahmet Bağçe
Seni sadece sevmek değil beni mutlu eden. Özlemek, düşünmek, hayal etmek senin için ağlamak bile mutlu ediyor beni.
Ahmet Bağçe
YANLIŞ KALPTEMİYİM
Yanlış kalpteysem söyle bana,
Belki bulmaya çalıştığım olabilir,
Yâda gizlenmiş bir kalbi aradığım sanıp sarılabilirim.
Çünkü uzun zamandır bulamadım kalbini.
Yüreğimden uzanan yol gibi oklar var ve oklardan biri aşkına,
Diğeri benim sabrıma uzanırken,
Dinmiyor gözyaşlarımda.
Ve sen belki uzaktan izliyorsun bu halimi.
Ahmet Bağçe
Beklerken beklediği gelmiyor yâda geç geliyorsa veya beklendiğinden habersizse başka zamanda oluyor insan.
Ahmet Bağçe
İSYANLARI OYNADIM ÇALGISIZ
Sonra ağladım üzerimdeki ağırlıkların altında,
Yükümü kaldıramıyordum, titriyordu ayaklarım,
Kulunç kırılırcasına sesler geliyordu omurlarımdan.
Acı çekiyordum,
Acımın hayatımın önüne geçmesine izin vermeyecektim,
Söz vermiştim buna dair kendime,
Fakat tükendi tahammülüm.
Söz konusu sabrım taşınca anlaşılmaz oldum,
İsyanları oynamaya başladım sazsız, sözsüz, çalgısız.
Ahmet Bağçe
İşte her şey anlattığım gibi dostum. Unutmak istediklerimi unutamıyorum, hatırlamam gerekenleri hatırlamıyorum.
Ahmet bağçe
AŞKIN BANA YETER
Acımın hayatımın önüne geçmesine izin vermeyecektim,
Buna dair söz vermiştim kendime.
Söz konusu sabır taşınca anlaşılmaz biri oldum,
Kendime inanıyordum, diyordum ki,
Başaramayacağım hiç bir şey yok ve hatta seni kazanmakta da dâhil,
Ama kazancım olmak istemedin, yüz çevirdin.
Gitmek mi istiyorsun tamam git dedim, ama aşkın bana kalsın istedim.
Çünkü sanalda olsa ben ve aşkın bana yetecekti buna inanıyordum.
Ahmet Bağçe
VE SARILMAK İSTİYORUM
Hani, sabah oluyor da alaca karanlık gibi, biraz aydınlık.
İşte o an içim sana gitmek istiyor, hadi diyorum hayalime.
Aralıdır belki penceresinin perdesi, bakmak istiyorum,
Sevmek istiyorum uzaktan uzağa.
En çokta sabahın erken saatlerinde görmek istiyorum seni,
O saatlerde sevmeyi.
Öğle arası, öğleden sonrası yada akşam vakti seni seven birileri çıkabilir belki,
Ama kim uykusundan vazgeçip seni sevmek ister, benim gibi sabah vakti.
Fark etmezler ki onlar, o vakitlerde seni.
Yaslanmak istiyorum penceren önündeki dut ağacına,
Seyretmek istiyorum mışıl, mışıl uyuduğunu,
Günaydın demek için bekliyorum uyanmanı,
Ve sarılmak istiyorum kollarımla, gözlerimle, yüreğimle.
Ahmet Bağçe
Şans, her zaman cömert değildir, özellikle çok sevdiklerine karşı. Onlara dört yapraklı yonca olmak istersin üç yapraklı bile olamazsın bazen.
Ahmet Bağçe
Sana sevgilim demeyi çok istedim, seni ne çok sevdiğimi de. Ama sen kendini benden hep gizledin. Yanımda olmana rağmen bana seni özlettin.
Ahmet Bağçe
Huzur yoksa bir yerde mekânın güzel görünse ne olur, ortamı güzel yapan kalpteki açmış çiçek ve sıcacık nefes. İşte o zaman kocaman saray olur, küçücük bir ev.
Ahmet Bağçe
Bırakıp gittiğinde, baş koyanını dost bilen yastık gibidir özden seven. Değiştirmediğin sürece En içten gizleyendir sindirdiği kokunu.
Ahmet Bağçe
Deryadır bir yudum sevgin. Hislerimle nefeslenirken içime seni, hasretle kucaklarım sevdiğim.
Ahmet Bağçe
Kanatların yorulmadı mı? Pır, pır uçarsın bu sıcakta kelebek. Uçtuğun güzergâhta her an bir esinti çıkabilir.
Ahmet Bağçe
Aslında en büyük yazar sendin. Yalnız olmadığımı anlamam için yüreğime sayfalarca aşk hikâyemizi yazdın.
Ahmet Bağçe
Yok öyle bir şey, bir ilişki ya vardır, yada yoktur. Hatta orta ve sonu da yoktur başlangıç dışında.
Ahmet Bağçe
PERT OLMUŞUM
Nicedir ağlar gözlerim,
Yalnız bırakmaz yüreğim,
Şimdi rahat içim, patlak bütün lastik tekerleklerim,
Beynim gibi durmuş aracım, pert olmuş her bir yerim.
Aşkın ne demek olduğunu bilirmisin,
Elinde narı tutmayı, diliyle ah çekmeyi,
Ne bilir aşk acısını çekmeyen,
Bunu en iyi ben bilirim,
Çünkü bu yürek seviyor seni.
Ahmet Bağçe
Sen çaresin bana,
Bulmak istediğim,
Bulmaya çalıştığım kaybolmuşum,
Yaşamımın bahanesi, mutluluğum,
Aradığım sen olunca arayacak bir şey yoktur bana!
Ahmet Bağçe
Ey dünya! Bilirmisin borçlusun bana.
O kadar çok gözyaşı alacağım var ki senden.
Ağlatarak açtın kapını,
Hayatım boyunca ağlattın,
Bir kerecik güldürmedin,
Beceremedin güldürmeyi,
Ve halen akıtıyorsun dinmiyor gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
Hangi gün güldü ki toz duman arasında günyüzü görmeyen yüzüm. Ben küllerimi hep halının altına süpürdüm,
Ahmet Bağçe
Bahçende yetişen gül ağaçın olmak isterdim,
Elinden sulanmak,
Her sabah gülen yüzüne güllerimi açmak,
Tenine göre çiçek vermek isterdim,
Ve bana dokunan ellerine gül kokmak.
Ahmet Bağçe
Keşke sorsaydın söylerdim. Aklımda sen olunca özlemim sen olurken, biz yok oluyoruz, büyüyor sana olan sevgim.
Ahmet Bağçe
.
Sevgi gözyaşı dökmeyen sevgili gözleri, yüzüne nedensiz bakarken, yüzeysel üzüldüğünü hiç izlediniz mi?
Ahmet Bağçe
Belki rüzgârda dağılan, saçlarını toplamaya çalıştığın benimde bakamadığım avucunun içinde yazılıdır sana olan aşkım.
Ahmet Bağçe
Ve sonra yağmur ol üzerime yağ, ıslak yerim kalmasın. Bir gülüşün kurutur beni.
Ahmet Bağçe
Sen ki içimde büyüyen gül ağacım ol, bende senin toprağın.
Ahmet Bağçe
Güneşin kızıl ışınları dağılırken ufuktan, Uykum beni terk etti, Geceden kalma özlemin ve birde sevgin kaldı bende.
Ahmet Bağçe
Böyle ayrılıkları yaşayacaksın ki, birlikte olduğunda birlikteliğin değerini bileceksin.
Ahmet Bağçe
Gönül verdiğimden çok gönül aldım, sol yanım hep ağır bastı. Yürümekte zorlandım tırtıllıydı yolları.
Ahmet Bağçe
SAKIN DEĞİŞME
Gülüşünü unuturum diye uykuma izin verdim.
İzin dönüşü yine uyudum ama seninle uyandım,
Demem o ki uyurken dahi seninleydim.
Seni nasıl sevdiysem yüreğimde öyle kal, sakın değişme.
İlkbahar yâda yaz aşkı gibi geçici değil,
Sonbahar yağmuru gibi kalıcı ol.
Ahmet Bağçe.
İYİ Kİ HAYALİN VAR
Bugün hayallerime geldin gene karşımdaydın,
Rahat değildim, sensizliğin acısı vardı bende,
Sızlıyordu ta içinden yüreğim duracak gibiydi,
Arada sıra gözlerin gözlerime baktığı an.
Bir rüzgârın esmesini istedim, acıyan yüreğime,
İlkbaharda yâda yaz günlerinde ılık, ılık eseninden,
Yıkmayan, tarumar etmeyeniydi beklentim,
Sevmekten korkmasın, yılgınlık duymasın istedim yüreğimin.
Saçların dalga, dalga savruluyordu rüzgâr önünde,
Bir uğultu ninni söylüyordu beşiğindeki gözlerine,
Aşk ile kapanan göz kapakların körfezinde,
Ruhuma dans ettiriyor gibiydi adeta pistinde.
Bir an irkildim yoktun, o güzellik yoktu yanımda,
Ağlayacak gibi oldum, göçük içindeymiş gibi hayıflandım.
Gözyaşlarımla doldu göz çukurlarım,
Gene sensiz, gene yalnızdım ama iyi ki hayalin var yanımda.
Ahmet Bağçe
KOMŞU OLSAYDIK
Keşke komşu olsaydık,
Kar yağışını izlerdik balkonda,
Soğuk, soğuk bakardık etrafa,
Üşüdükçe sarılırdık birbirimize.
Sana özel bakardım, tutardım ellerinden,
Ovuştururdum avuçlarını avuçlarımla.
Ve sonra lüle yapardım saçlarını,
Pembeleşmiş yanaklarını okşardım,
Dokunurdum sıcacık tenine.
Keşke komşu olsaydık,
Seninle olurdum, karlı kışta,
Yağmurlu bahar da, dört mevsim de.
Ahmet Bağçe
Ağlama dedi. Ne yapayım durduramıyorum gözyaşımı. Böyle kafana göre olmaz, başını daya şurama dinle kalbimin sesini.
Ahmet Bağçe
Siz kendinizi kömür parçası gibi görün ve mütevazı olun. Maden olduğunuzu başkaları görsün.
Ahmet Bağçe
Ne garip değil mi? Sanki sürgünümde gözlerim ağlıyor, yüreğim de görmek istiyor seni.
Ahmet Bağçe
Eskimiş arabanı yenilesen de veya yaldızlı boyayla boyasan da. At, eşek yerinde koşulmadığı sürece tekerleği eşekçe döner.
Ahmet Bağçe.
YENİK DÜŞTÜN
Uzaklara savruldun fırtınalar önünde,
Kanatlanmış kelebekler gibi, çıktın gönül cebinden.
Kurumuş yaprakları hatırlatırsın, dalından kopmuş,
Sonbaharında bırakıldın yüreğim gönül yükünden.
Fırtınası dinse de, çürümeye mahkûmsun,
İlkbaharı yaşadın, yazında iz bıraktın herkesler gibi,
Bir sonbahar yağmuru silmeye çalışır izlerini,
Aşkın rüzgârlarına yenik düştün yüreğim.
Ahmet Bağçe
Varsın güneş benden önce sana doğsun. Hem seni hem de beni birlikte Sensizsem bana bir mum ışığı yeter.
Ahmet Bağçe
BANA AİT DEĞİL
Ben senin güzelliğini uzaklardan değil,
Yanında nefes alırken görmek istiyorum.
Yüreğim sıdkıyla âşık, sensin benim seçimim,
Seni aranır gönlüm aşkla bakınır yüreğim.
Dün hayatımda değildin, bugün hayatımdasın,
Aklımı kaybettim, beni tamamen değiştirdin.
Kalbim bende çarpsa da artık bana ait değil,
En derinden âşık bu deli yürek sevgilim.
Ahmet Bağçe
Umutsuz bakışlarında, gözlerim umut beklerken, karşılıksız sevgini değil, yüreğimin çırpınışını hissetmeni isterim.
Ahmet Bağçe
Bir gün sana olan sevgisinden dolayı kaybolan aklımı sormaya gelsem, bulmama yardımcı olurmusun.
Ahmet Bağçe
Ben görmesem de sineme çekerimde, yüreğim sana doğru çekiştiriyor beni. Gününe aydınlık diliyor, gecene huzur.
Ahmet Bağçe
Bazen çıldırır gibi, sebebi sana olan özlemim. Ne gel diyebiliyorum, nede özlediğimi. Velhasıl ışığına hasretim.
Ahmet Bağçe
Herkesin bir umudu var, bir sevdiği, bir coşkusu, bir acısı, bir hüznü, yüreğine koyduğu bir gülü var. Birde koyamadığı.
Ahmet Bağçe
Sana olan sevgim küçük değil ki ölsün, mum değil ki üfleyince sönsün. Sana olan sevgim güneşe bakan çiçek gibi.
Ahmet Bağçe
Sonra dedi neden akmıyor gözyaşların? Yoruldum dedim. Adam gibi adam olmak için öküzlerin önünde yontulmaktan.
Ahmet Bağçe
Senden o kadar çok hoşlanıyorum ki, sende beni tanıdıkça hoşlanacağından eminim.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİĞİN ACISINI
Kalp atışlarında tükenmişim,
Kulaklarım duymuyor artık.
Tekrar yüreğinde yer versen,
Hızlanır kalbinin atışları,
Bu defa bakışlarındaki sessizliği dahi duyarım belki.
Alışamadım yokluğuna,
Aklımda olduğunun yarısı kadar olsan yanımda,
Sensizliğin acısını tatmam bu kadar.
Ahmet Bağçe
Keşke seni yüreğimle değil dilimle sevseydim. Şu akan gözyaşlarımın sebebi sevginden çok çaresizlikten.
Ahmet Bağçe
Dal tutmasını bilirdi sen kurumamış olsaydın. Bir solukta soldurur, yeşil tutar mı? Toprak.
Ahmet Bağçe
Ben senden sevgi dışında her şey öğrendim. Keşke kalbimi kırarak değil kafamı kırarak öğretseydin.
Ahmet Bağçe
Sen yıllarımın hayaline ortak ol, bende sana layık olayım.
Ahmet Bağçe
Tabii ki Kırıldım,
Hani ben ölümlüyüm de sen bakimisin bu dünyaya.
Gel çöz parmaklarımın uçlarını, barış ilan edelim.
Şekersiz olsa da ne fark eder, demlisinden bir çay içelim birlikte.
Ahmet Bağçe
Ben doğduğum günü hatırlamıyorum, ölenlerde öldüğü günü. Ama ben seni sevdiğimi şimdiki gibi hatırlıyorum.
Ahmet Bağçe
Küflü kalır bozuk lokomotifin rayları.
Ahmet Bağçe
Yüreğin yüreğimi öyle tamamlıyor ki. Tek eksiklik çindeki sevgin.
Ahmet Bağçe
BİR ÇİFT MAVİ IŞIK
Gökyüzünü kara bulutlar sarmış,
Kararıyor yüreklerimiz,
Hoyrat vakit koca ulusu öksüz bırakmış,
Ulus yasta, biz ağlıyoruz dinmiyor gözyaşlarımız Atam.
Dökülüyoruz sonbahar yaprakları gibi bir, bir toprağa.
Selanik’te parlayan bir çift mavi ışığı bütün dünya farketti,
Biz fark edemedik Atam!
Ahmet Bağçe
O kadar çok koştum ki peşinden, soluk almak için biraz ara verdim istasyonunda. İzninle soluyayım az biraz seni.
Ahmet Bağçe
DÖNMEK İSTİYORUM
Benim sığındığım tek yer gözlerindi,
Artık kaçırıyorsun benden gözlerini.
Kayboldum boşluğunda bir yol arıyorum,
Bulmak için sığındığım yeri .
Kalbim kırık biliyormusun, kan akıyor yaraları.
Bırakma çekme gözlerini,
Dönmek istiyorum sığınağıma.
Ahmet Bağçe
Menfaati için dostuna sırtını dönenin, yırtık pantolonu görünür arkasından.
Ahmet Bağçe
YAVRU KUŞLAR
Bir kanat altında mutluydular,
Gün geldi mutsuzluğa uçtular,
Dağların, ırmakların üzerinde,
Umut var sandıkları dallara kondular.
Bulamadılar ana kanadı gibisini,
Döş kabarttılar rüzgâra, soğuk ayazlara,
Sokuşturdular üşümüş gagalarını,
Döşlerinin sıcacık tüyleri arasına.
Ninni söyleyerek uyudular, uyudular,
Ve sonra uyandılar, yaladılar kanatlarını,
Yavru kuş edasıyla açtılar ağızlarını,
Yoktu yiyecek veren ana bilinmeze uçtular.
Gözleri havalarda değil hep yerdeydi,
Bir şeyler arar gibiydiler,
Belki analarıydı,
Belki de ana kanatlarıydı aradıkları.
Ahmet Bağçe
Gözü açık yâda kapalı yüzmek balık için fark eder mi?
Ahmet Bağçe
İncitildim ama sevdim, sevdiğim için incitmedim.
Ahmet Bağçe
ESİR OLMUŞUM BEN
Kaçırma gözlerini üzerimden,
Yabancı değil bu gözler gözlerine.
Dünü geçmiş, bugünde tükenmekte,
Ve yarını ne olacağı belli olmayan zaman içinde,
Güzelliğine esir olmuşum ben.
Yıldızlar izinde mi?
Yâda sarhoş olup kaydılar mı?
Gökyüzünde güzelliğinin şavkından,
Ve bende ölüyorum sessiz sedasız karşında,
Oysaki sen umursamıyorsun, zorlanmıyorsun beni anlamaktan.
Ahmet Bağçe
BEN VARIM BENİMLE
Nerede o ayak izlerimi bıraktığım kumsalım,
Islak tenime yapışan kumlar nerede.
Nerede dalga, dalga gelen esintiler,
Rüzgârına kapılıp kayalara çarpan dalgalar nerede.
Ya yosun kokan damlalar,
Hani masmavi denizin üzerindeki martılara bakan gözlerin,
Ve bakışlarına takılan gözlerim nerede.
Ben, ben değilim şimdi, ayrılık çökmüş pençeme,
Tanıdık yüzlere yabancıyım,
Bildik şarkıları da ilk duymuş gibiyim,
Bir zaman ellerini kavrayarak tuttuğum ellerim,
Yabancıya uzanır gibi titriyor uzanırken ellerine,
Şimdi dinlediğim şarkı bile yabancı,
Anlaşılmaz dili, sevgiden yoksun, mutluluktan uzak,
Anlamsız ve duygusuz,
Sen yoksun ya şimdi, sadece ben varım benimle.
Ahmet Bağçe
Bazen ateşinde kaynatıp çay gibi demliyorsun, bazen unutup bekletiyorsun. Sonra acımışsın diyerek döküyorsun.
Ahmet Bağçe
Olmuyor deyip unutmak istiyorsan, ona ayırdığın zamanı sindire, sindire sil. Silemediğin zamanı yüreğin diriltir.
Ahmet Bağçe
Bazen dalıyorum ve diyorum. Topla cesaretini dokun narin güle. Dikeninden sakınırsan dokunaman güzel güle.
Ahmet Bağçe
Diyorsun ki çok düzenlisin. Haklısın dağıtmayınca toparlanmaya ihtiyaç duymuyor insan.
Ahmet Bağçe
Bana muhalefet olma. Gel birlikte koalisyon kuralım, ben sana tutuklu, sen bana sevgili ol, huzura çıksın aşkımız.
Ahmet Bağçe
Martılara seni anlattım, onlar simidimle ilgilendiler ve dediler bizi simit ilgilendirir, aşkından bize ne.
Ahmet Bağçe
Hasret içinde yüreğim. Gözyaşlarıyla bakınır gözlerim. Kadeh, kadeh özlemini içtim, sarhoş gibiyim.
Ahmet Bağçe
Sen aldığım her nefeste içimi yakan sızımsın. Sahilinde aldığım her nefes bu sızıya dâhil mi?
Ahmet Bağçe
TERK EDİLMEYİ BİLİRMİSİN
Ben sana hep bir adım gerideyim biliyorum,
Onun için sana uzak bakıyorum.
Yan yana olamadığımı merak mı ediyorsun,
Ben aşk eğitiminde önce terk edilmeyi öğrendim.
Peki, sen terk edilmeyi bilirmisin,
Terk edilmek benim en iyi bildiğim.
Sen o kadar güzelsin ki,
Seni kaybetmekten korkuyorum,
Şimdi anlıyormusun, seni ne çok sevdiğimi.
Ahmet Bağçe
BİR GÖZ ARIYOR
Uzaktan sevmek nasıl bir şey biliyormusun,
Soluk alıp vermesi daraltıyor, bir şeyler saplanıyor şuralara,
Ardından bir kalp çarpıntısı, kötüsü elinden tutmak isteyip de tutamamak,
Yaslanmak istediği omuzu bulamamak,
Uzaktan sevmek deniyor adına.
Bir göz arıyor bakmak için, tertemiz bir hava istiyor nefeslenmek için,
Ve sonra gülmek istiyor, kader denen engel çıkıyor karşına.
Seviyor, gözyaşı döküyor, canı acıyor, gülmek istiyor gülemiyor,
İçin, için yanıyor doğasında insan,
Ve sonra dönüyor aslına baksa ki hayat devam ediyor,
Yaşamaya çalışıyor eksisiyle artısıyla.
Ahmet Bağçe
BİR NOKTA VAR Kİ
Ben senin narında yanarken,
Karanlık ve soğuk gecenin içinde,
Parlayan yıldızlar da üşüyor, bu soğuk iklim de.
Belki seni hak etmedim, ama dört mevsimi yaşıyorum seninle.
Tesellim gözlerine bakınca gizlice, bir rahatlama giriyor içime.
Öyle bir nokta var ki gözbebeğinde,
Doğrudan kalbinin içini görüyor gibi oluyorum,
İnan yüreğinde gördüğüm yok başka birinde.
Ahmet Bağçe
PROFİLİNİ ÇİZDİM
Hani sen şimdi rahatsın ya,
Ben senin gibi rahat değilim.
O kadar çok söylemek istediklerim var ki,
Arşa merdiven olur, üst üste dizildiğinde.
Bende öyle yaptım üst üste dizdim merdiven gibi,
Yolun düşerde bakarsan gönlere,
Okursun demek istediklerimi.
Anlamakta zorlanırda sormak istersen bir gün,
Aşk denen o kalp çarpıntısı var ya’ o çarpıntı var derim bende,
Sevgimin derinliğini ifade edebilmek için merdiven yaptım kelimelerimle.
Yeterli değil belki;
Hayalimde de profilini çizdim sarılıyorum sen diye,
Ellerimi öpüyorum defalarca senin yerine.
Ahmet Bağçe
SEVMEK SUÇ MU
Karanlık gecelerin karanlığı olsa ne fark eder,
Anılarımla yaşıyorum her gece ben.
Yaşadıklarımı unutmak için değil,
Seninle yaşanmışlığıma sarılıyorum sevdiğim. .
Biliyormusun içimde senden kalan kocaman bir derya var,
O derya içinde kıyıma yanaşan denizyıldızı gibisin.
İşittin mi, sana sevdiğim diyor yüreğim,
Senin sevgin, benim yaşama sebebim sevdiğim.
Unutmayacağım diyor yüreğim, bana senden kalan hatıralara bakarak,
Sevmek suç mu diyor oflayarak, sızlayarak.
Gören gözleri, görmez mi diyor, gözyaşlarım,
Duman olmuş içim, dinmeyen fırtınalarla sevdiğim,
O akan yaş, yaş değil, sen akıyorsun diyor gözlerim,
Sevmek suçsa sucumu itiraf ediyorum affına sığınarak.
Evet, diyor suç işliyorum, seni gece gündüz sayıklayarak.
Vur kelepçeni tutukla, gönlünün zindanında mahkûmun olayım sevdiğim.
Ahmet Bağçe
ÇİLELİ AŞK
Hayat sürekliliği olan mutluluktan ibaret değil, mutlu anları, mutsuz anları yanında yok denecek kadar az. Ya aşk! Olağan üstünü bulmak zor. Hemen, hemen hepside aynı. Olağanüstü olanı, an itibariyle kaybolur da, çileli olanı daimidir. Çileli aşk hayatın olması için öncelikle dayanma güçlü bir aşk hayatın olması lazım. İşte o zaman mutluluğunu ararken çilenin, çilesini anlamadan yaşarsın. İstersen âşık ol. Tavsiyesi benden…..!
Ahmet Bağçe
AŞKIN DOĞDUĞU AN
Aşkın oluştuğu, coştuğu ve kaynadığı an, her nereye baksan onu görmüş gibi olduğun, kalbinin çarptığı andır. Karşılık vermese de, umursamaz olsa da, onun da seni düşündüğünü
ve karşılığını göreceğin anı umarak sabırla beklediğin zamandır aşk. Birlikte göz göze gelme ihtimalin yoktur, Karşılıklı sevgi anlayışı işlemiyor da olabilir belki, Bazen tutuklu kalır elin kolun, Ama çabalayan sensin, yorulan sensin canı yanan sen. Yoktur belki onda bir gayret bir çaba bir hareket. Senin için bir şeyler yaptığını görmezsin göremezsin, O halde bile bıkmadan, usanmadan çabalamaya devam ettiğin an, İşte o andır âşık olduğun an.
Ahmet Bağçe
ŞİKÂYETİM YOK
Ruhum sensiz boşlukta dolaşan gezegen gibi,
Yörüngeme yaklaş göreyim yakından seni.
Sevgimin ırmakları yüreğine mi, denize mi akar,
Koydun aramıza bir okyanus, kumsalında bıraktın beni.
Bir düşün gönül bağlarımızda uçsuz bucaksız mesafeler var,
Özlemin ise üzerime kar gibi yağar,
Ağırlığını taşımaz oldu omuzlarım, yok aslında şikâyetim,
Bir an düşlerimde ki gibi gel de bitsin bu hasretin.
Ahmet Bağçe
Özlemin veda gibi, musluk ile su sanki akmadığın her an kuru bakar gözlerim.
Ahmet Bağçe
Kapını bulup açamadı,
Giremedi yüreğine bu yürek.
Senin her bir zerrene âşık,
Her haline her gülüşüne hasta bu yürek,
İlacı sende biliyormusun.
Ahmet Bağçe
ALIŞIK DEĞİL
Ben seninle iken nefes alıp vermekte zorlanıyorum,
Puslanıyor gözlerim, bakamıyorum gözlerine.
Sanki kulaklarıma su kaçmışta,
Duymuyorum kalp atışlarımın sesini.
Senin kalbin bende olunca benimkisi durmuş gibi,
Meğerse kalbim sende konukmuş unutmuş beni.
Alışık değildir böyle bırakıp gitmezde,
Söz konusu sen olunca sessizce gitmiş bensiz.
Ahmet Bağçe
ISLATIP DÖNÜYORUZ
Biliyorum eksik zamanda, vakitsiz karşılaştık biz,
Vaktiyle nerelerdeydik nasıl geldik buralara biz.
İlk defa değil gibi, yâda hiç karşılaşmamış gibiyiz,
Geleceğimizi bize bizli etmeye dönmüş gibiyiz.
Biz sevgiliyiz desem değil, iki âşık desem oda değil,
Acaba biz bu iki şeyin neresindeyiz.
Aynı denizin farklı kıyılarına vuran dalgaları gibi,
Kıyısında kumlarını ıslatıp, ıslatıp dönüyoruz biz.
Ahmet Bağçe
YOK ÖYLE
Yok, öyle umutsuzluğa sarılıp ağlamak,
Zaten acı veriyor sevgisiz bakışların.
Diyorsun ki; Umutlarım yitik,
Umudu yitik gibi mi? Davranışların.
Umudu yitirmiş biri varsa o da benim,
Işıkları sönmüş, karanlığa sürüklenmiş,
Dağınık yerde kaybolmuş biriyim,
Dermisin şimdi kimin umudu yitik!
Ahmet Bağçe
Gözümden düşmemen için kaşımı kaldırmadım. Başım hep eğik! Sende öyle ol ki; Hayat dışımızda değil içimizde olsun.
Ahmet Bağçe
Yollar vardır, asfalttır,
Tamam dersin,
Doğru yoldur bu yol.
Yolumu buldum dersin,
Rahatlar güvende hissedersin kendini.
Lakin beğenmediğin patika yolda yolunu bulursun da,
Asfalt yolda şaşırırsın.
Ahmet Bağçe
Ve sonra vazgeçtim, ölüm gibi geldi ayrılığın. Ölümün geri dönüşü yok dedim, seviyorsan onun için zamanını öldür en iyisi.
Ahmet Bağçe
YALNIZLIK NE KADAR KARANLIK
Yüzün donuk, yüreğin pır, pır atar gibiydi,
Korktum gitmenden, sol yanıma bir acı girdi,
Her zamanki gibi değildi bu acı.
Beklerken gelmeyecek mi duygusunun yanında.
Ve hayata dedim sen çok acımazsızsın.
Hatta yanılgısın, sanmaktan daha büyük bir yanılgı.
Beklemeyi, öğretmeden ayrılığı sınarsın,
Pişirmeyi öğretmeden çiğ yedirirsin lokmaları.
Sonra seni aradı gözlerim gecenin karanlığında,
Ve seslendim, yıldızlarda yok kayıplarda.
Otur şuraya bak gecenin ıssızlığına,
Hele şu yalnızlık ona ne demeli, ne kadar karanlık.
Aslında yalnızlığı öyle hafife de almamalı,
Yalnızlık öğretir aşkın en derinini en güzelini,
Ben sensiz nefes alırken bile yalnızlık yoldaşım olur,
Nereye dönsen bana göz kırpar sana dönüktür işareti.
Şimdi gitmeyeceğim de bana, kanatların hazır gibi,
Bir an uzaklaşmak ister,
Bir zamanlar mutlu ettiği kadar mutsuz eder beni,
Anlasana anılarımla bırakma sonra enkaz altından toplarsın beni.
Ahmet Bağçe
SABAH OLMASIN
Yanında iken ben baharı yaşıyorum biliyormusun?
Adeta denizinde yüzüyorum pembe hayallerle.
Gecelerimde ise rüyalarımdasın,
Ellerim saçlarında gezinirken gözlerin kapanıyor ya!
O zaman beni alıp götürüyor aşkının deryasına.
Adeta büyülüyor beni.
Hiçbir şey olmadan yaşayabileceğimi düşünürken,
İtiraf edeyim sensiz yaşayamayacağımı anlıyorum,
Ve sen olmadan asla diyor içim.
Çünkü sevgin yüreğimi ısıtıyor, bu soğuk kış gününde.
Gözlerinin rengi düşüyor gecelerime,
Sabah olmasın istiyorum seninle yaşayayım doya, doya.
Ahmet Bağçe
Hiç pişmanlık duydunuz mu, gönlündekine gönlümdesin deyip de pişmanlık duyduğunu, diyemeyip de pişmanlık duyduğunu.
Ahmet Bağçe
Gelecek hazırlıyorum ikimiz içinde çalar saat gibi kalbim hep seni sayıklıyor. Geleceğimize vaktimi ayıramıyorum.
Ahmet Bağçe
Ben sana değer verdim, keşke sen bana bir mum verseydin. Alevinde seni hayal ederdim.
Ahmet Bağçe
Bir kaybediştir unutmak ve unutulmak,
Rahatlamak gibi olsa da unutmak,
Acıdır sonrası,
Böyle yalnız kalmazdın,
Keşke hak etseydin beni.
Ahmet Bağçe
BİR EKSİK
Giden yılların gelesi yok,
Eskidi yeni gibi yaşadıklarım,
Geriye döndü ardında kaldı gözlerim.
Kar saymak istedim yaşadıklarımı,
Fakat bir eksik vardı.
Bu bir yemek, küçük bir gezinti, bir kaçamak,
Belki birlikte bir yaşam fırsatı,
Onu da paylaşırdık hatıralarımızda.
Ahmet Bağçe
Senden kalan emanetin adıdır yalnızlık.
Ahmet Bağçe
BİR BAK BİZE
Ruhum senli ama ben sensiz olunca,
Hayat kocaman bir boşluk.
Aramızdaki yakın gibi görünen duygusal uzaklık,
Okyanusa benziyor git, git bitmiyor,
Oysaki denizköpükleri kadar sevmiyormuyduk birbirimizi.
Hani bir bak bize, ne var, özlemden başka bizden kalan,
Senden kalan özlemi anlatmaya yetersiz kalıyor kelimeler,
Üstelik o kadar yazacak şeylerimiz varken,
Ahmet Bağçe
SUSAMIŞLIĞIM VAR
Görüyormusun karşıda görünen yüksek tepeleri,
Oralara kar düştü buz gibi oldu buralar,
Donuyorum, toprak karlı, soğudu duvarlar,
Seslenmeni, bana umut olmanı istiyorum yar.
Yanaşıp da üşüme demeni, bir el, bir kol olmanı isterim.
Sıcacık bakmanı, özledim demeni ve de sarılmanı isterim.
Omzuma başını yaslamanı, omzumdayken ağlamayı isterim.
İşte o zaman şimdiki gibi üşümez, titremezim ben,
Üzdüm mü? Üzüldün mü, bakma sen bu halime,
Saçmaladım gene, hayal kurarım kendimce,
Biraz da yokluğun içimi dondurdu üşüttü de,
Gözyaşlarımdan önce dumanlandı kirpiklerim.
Bayağıdır kapandı aramızdaki bütün yollar.
Bahara hazırlanıyor gibi kesik bütün dallar,
Birde sana kaç zamandır susamışlığım var,
Doyasıya içmek istiyorum da kesik musluklar.
Ahmet Bağçe
SUYU ÖPER GİBİ
Söylemek mi? Asla, yüreğimde taşırım sevgisini,
Sayıklarım her gece usanmadan ismini,
Bardaktaki suyu öper gibi içmek isterim de,
Korkarım bir umutsuzluk bürümesinden içimi.
Gözlerim boşluğa baktığında görüyormuş gibi hayal ederim,
O güzelliğin gizeminde avutur gönlüm kendini,
Bilmez ki önündeki boşluğun uçurum olduğunu,
Beklemeye koyulur ertelenmiş umudun beklendiği gibi.
Ahmet Bağçe
Ben kaybederek büyüdüm. Bu yüzden seneler kırık hatıradır bana. Ben susmayı gözden bilirim, sevinci de ağlayınca;
Ahmet Bağçe
Diyor ki, göz göze değilsin nedir bu aşırı sevgi. Dedim, önemli mi göz göze gelerek sevmek, bir birine değdi bu yürek.
Ahmet Bağçe
HAYALLER ÖLÜNCE
Bazen umutsuzluk içine yuvarlanırken,
Boş vermişlik doğar hayallerime,
Sonra hayallerimin peşinden koşarım.
Bu defa ya hayallerim ölürse der,
Tekrar umutsuzluğa girer içim,
Korku ve hayal içinde dolanır zihnim,
Keza hayaller ölünce hayatta mı kalır insan.
Ahmet Bağçe
Neden üzülürüm bilirmisin,
Şu gelimli gidimli sonu ölümlü dünyada,
Yüreğimi kor gibi yakanın elinden tutmak isterim de, tutamam.
Ahmet Bağçe
Bugün neden mi sokağa çıkmadım. Soğuk olduğundan değil, el ele gezen çiftlerin, sahte gülüşlerini görmemek için.
Ahmet Bağçe
BEN SÖYLEDİM RAHATLADIM
Bazen düşünüyorum da, gün içinde ne kadar olumsuzluklar oluyor ve olumsuzlukların gitmesini sabırla bekliyorum. Bu nedenle de olumlu bir gün ışığının doğmasını istiyorum. Zaman, zaman küçücük bir ışık çok uzak geliyor. Görmekte zorlanıyorum ama ışık ışıktır diyorum. Geceye ve gecelerin zifiri karanlığına susmak geliyor içimden. Bazen diyorum, bu ışıksızlığa ve karanlığa rağmen mutlu olamazmıyım? Hani her gün olumsuzlukları arkama atıp mutlu olsam, bu defada mutluluğun anlamı kalmaz. Şimdi bana ne diyorsun, ne saçmalıyorsun diyeceksin. İçimden geldiği gibi düşüncelerimi dile getiriyorum desem kızarmısın, şayet kızarsan bende susma hakkımı kullanırım, susarım yani. Şimdi sana ne diyorum biliyormusun. Karşımda öyle sıkılgan ve lütfen tebessümlü durma. Benim gibi yap, hatta birlikte deneyelim. Dediğim gibi, bir deneyelim. Mutluluğu yüzümüze davet edelim buyursun gelsin. Karanlıklara, ışıksızlıklara rağmen, çok da gülmeyelim. Olumsuzluk belki nazar değer. Masaya karşılıklı oturup, ellerimizi kenetleyelim ellerimizle. Hazır ellerimiz birbirlerinde iken, gözlerimiz mahrum mu kalsın. Kalmasın tabi. Gözlerimizde birbirine baksın. Şimdi sıkı dur. Gözlerim dile gelsin şöyle mırıldasın gözlerine. Desin ki, gözlerin güzel bakıyor, sıkılgan gibi olsa da içten, içten gülüyor. öpesim geliyor göz bebeklerini. Ya şu tuttuğum ellerin, ellerin yumuşacık. Bir bebeğin avuç içi gibi pembecik. Hele o teninden gelen koku, o kokunu içime çekmek istiyorum. Sımsıkı sarılıp, dans eder gibi dakikalarca sarılı kalmak istiyorum. Çekingen bakışlarımdan da kurtulup rahat, rahat bakmak istiyorum yüzüne. Şiit, neden öyle baygın gibi duruş sergiledin. Sanırım huzurun tadını aldın. Aklımın, fikrimin sende olduğunu, ellerini tuttuğumda mı anladın. Yoksa gözlerimin gözlerine dediklerinden mi. Eğer anladınsa bundan sonrasını sen düşün. Ben söyledim rahatladım.
Ahmet Bağçe
Sevilmek. Öyle bir şey mi var. Hiç tatmadım
Gülmek. O nasıl bir şey! Tarifini alabilirmiyim;
Yaşamak. Nerede! Yaşamak için çalıştım, ama gerçek olanı çalışmak için yaşamakmış.
Aşk. Anlamadım! Açıklarmısın! bana çook yabancı..
Yalnızlık. İşte o benim gerçek dostum, benim dünyam.
Ahmet Bağçe
Özlemek kadar acı ne olabilir! Bunu en iyi geceler bilir. Çünkü geceler özlemek içindir.
Ahmet Bağçe
MESAJIM OLSUN
Ben genellikle dikkat ediyorum,
Sana altından kalkamayacağım söz söylemekten,
Her harfin, her kelimenin altından kalkamamaktan korkuyorum.
Senin için ölürüm demektense anlamlı bir bakış sergiliyorum anlıyorsan,
Hep öyle olmaz mı?
Ölenin arkasından sadece ağlıyor insan.
Senin için her şeyden vazgeçerim de demek istemiyorum,
Sana gelmek için yürümekten vazgeçebilirmiyim?
Ama sevdiğimi defalarca söyleyebilirim,
Hava gibi, su gibi, bir nefes gibi,
Havasız, susuz, nefessiz kalabilir mi insan.
Bilmelisin! Yerçekiminin çektiği tüm gücümle sevdiği mi?
Tüm azmimle sevdiği mi?
Her kelimemle, her bakışımla,
Boşaltıyorum sevgimi gönül ambarına,
Sana sadece vicdanımın hükmüyle sesleniyorum,
Zira görmek, duymak ve inanmak sana ait,
Taşıyabileceğim aşk yüküyle dolusun bende,
Yüreğimdeki sana olan aşkım kadar yüklüsün,
Fazlasına gücüm yetmiyor ister gül geç, ister inan mesajım olsun sana.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Senden alacağım var hayat!
Ne kadar zor olsan, zorlaştırsan da,
Köşe bucak kovalamaca oynatsan da,
Gizlice yaklaşsan da bana,
Ahtım olsun!
Seni en can alıcı yerinden vuracağım.
Ahmet Bağçe
BİR DAMLA GÖZYAŞI
Ve sonra bir köşede seyrettim hayatımı,
Ben kimlerin yanında yer almışım, kimler benim yanımda olmuş.
Gördüğüm manzara yürekler acısı,
Onların boşlukları kadar değildi yanımın doluluğu,
Gözlerim doldu ve bir damla gözyaşı aktı ömrümün üzerine.
Anladım ki,
Hayat sevdiklerinin tüm yüreğiyle yanında olduğu zaman güzelmiş.
Çok şeyler veren okul gibi,
Fakat bu okul biraz farklı,
Hani bildiğimiz okul gibi değil,
Bu okul, hiç mezun vermiyor,
Önce ders sonra sınav değil de,
Sınavdan sonra ders veriyormuş.
Ahmet Bağçe
Bana eşsiz birisin demiştin ya! Düşündüm, haklıydın, eşsizdim. Bunca yıldır kendime senin gibi bir eş bulamadım.
Ahmet Bağçe
BUZ GİBİ ERİYORUM
Şimdi seni nasıl mı seviyorum?
Seni her uyuduğumda düşlerimde görmek istiyorum,
Hislerimi seninle yoğurmak istiyorum,
Bir an göremeyince delirir gibi oluyorum,
Yazılarımı, şiirlerimi sana yazmak istiyorum,
Hani çiçeklerin suya hasreti var ya,
Hani nefes almak için havaya ihtiyaç duyar insan,
Erimek için lodosa göz kırpar ya buzlar,
İşte öyle hasretim ben, ihtiyaç duyuyor ruhum sana,
Buz gibi eriyorum senin yanında.
İşte öyle seviyorum seni.
Ahmet Bağçe
BİR SORU GELİYOR
Vazgeç diyor, öyle bakıyor gözlerin gözlerime,
Anladım da çok zor vazgeçmek ne diyebilirim sana.
Karaya vurmuş balık gibi, umudu yitik,
Bir mutluluk suyuna çırpınarak bakarcasına,
Bakınırım ardından yaşam havuzuna.
Birde bir soru geliyor aklıma,
Gerçekten sevseydi,
Yüreğimin yanında olmazmıydı yüreği?
Ahmet Bağçe
Neden yaprakların solmuş,
Dökülür çiçeklerin,
Toprağın mı kurudu, tükendi mi suyun.
Örselenmiş gibisin, duygu yüklüsün,
Gitmek istiyorsun da,
Gideceğin yer belli değil gibi.
Ahmet Bağçe
Umut verici değil,
Umut kırıcı bakışların,
Ben değil sensin benden vazgeçen,
Oysaki sen, benim için,
İstasyonda gidenin ardından,
Gitme der gibi dökülen gözyaşı gibisin.
Ahmet Bağçe
Bu yaralar kapanmaz çok açık. Gözlerim kapansa da, seni unutmuş olsam da, yemini var ciğerim seni unutmaz.
Ahmet Bağçe
Beklenmedik bir gün olabilirdi bu gün,
Buz tutmuş yüreğine yağmur yağsaydı.
Öyle bir baktın ki bende fırtınalar kopardın.
Oysaki seni şarap gibi kadeh, kadeh içmek istiyordum,
Ve her kadehinde sarhoşun olup, yüreğimde yıllanmanı.
Ahmet Bağçe
AKŞAM OLMASIN
Akşamlar olmasın istiyorum,
Uzamasın diyorum gecelerim.
Bir bulut gibi çöktü içime attıklarım,
Anlatmak istiyorum, anlatamıyorum.
Gözlerime bir bak sevgisiz değil bakışlarım,
Duygularım kadar hayatımdasın,
Beklediğim zamanım kadar heyecanım,
Geçen zamanım kadar özlemimdesin.
Ahmet Bağçe
Ağlayan can acıtıcı sözler söyler, yürek yakan can acı sözler işitir.
Ahmet Bağçe
PIR, PIR EDİYOR
Aklım almıyor,
Ne zaman bir göz görse gözlerim,
Sen geliyorsun aklıma,
Bakınıyor, arıyor sana hasret gözlerim,
Pır, pır ediyor yüreğim,
Özlem cümleleri döküyor dilim.
Ve sensizliği, hasretimi bulutlara yazıyorum,
Yağmur yağdığında duygularımı okuyasın diye.
Ahmet Bağçe
Sensizlik okul önlüğü gibidir, yakası olmazsa önlük bir eksiktir, senin bendeki eksikliğin gibi.
Ahmet Bağçe
Ne zamandır vurgulamaya çalışırım hislerimi,
Anlatmak isterim duygularımı,
Ne yazık ki bir türlü anlamak istemezsin,
Yoksa ben mi seçtim aşkın zor olanını,
Kavramakta zorlanırsın.
Ahmet Bağçe
SEVGİM SİMSİYAH
Gökyüzü kararmıştı bulutlarla,
Ardından yere düşen ilk damlalar ve sonra havalandı tozlar.
Arkasından dinmek bilmeyen yağmur ve sonra kar,
Yollar dereye, çukurlar göle dönmüştü,
Bacalar mandaldı da, sanki çatılar ipte asılı çamaşır.
Soğuk, tipi ve yağmur,
İşte böyle bir günde tanımıştım seni.
Bu yüzden içim yağar, yüreğim üşür, sevgim simsiyah toz duman.
Ahmet Bağçe
Ne kadar güzelmiş seni sevmek, gönlüne sahip olmak, sana özel bakmak, ellerini ellerimle tutup sana dört elle sarılmak.
Ahmet Bağçe
Öyle sevdim ki seni, korkarım yüreğimden çıkmandan. Öyle sev ki beni, senden başkasına ışık yakmasın yüreğim.
Ahmet Bağçe
Ne fark eder ki gözlerinin rengi,
İster yeşil olsun, ister gök mavisi,
İster gün ışığı, isterse gece olsun,
Bakışlar yüreğe dokunsun.
Gözlerde aşk dolu masallar okunsun.
Ahmet Bağçe
Umut, geceleri doğuyor, hayallerimde büyüyor, sabahlar kayboluyor mutluluktan alınmış iadesi gereken borç gibi.
Ahmet Bağçe
SENİ DİNLİYOR ŞARKILARDA
Seni düşünmek güzel şey,
Biliyormusun yorarken dinlendiriyor bazen.
Sevginin her bir damlası azar, azar artarken dağarcıkta.
Bu defa düşünce susuyor duygular konuşuyor,
Dünyanın en güzeli diyor senin için.
O an seni dinliyor en derinden, en güzel şarkılarda.
Ve sonra çelişki yaşıyor duygular olumsuz umutlarla,
Ve kulaklar tıkanıyor duymamak için şarkılarda seni.
Ahmet Bağçe
HAFIZAM SİLMİŞ
Sen örttün mü? Yoksa kusurlarının üzerini,
Yâda kurtarıcın mı? Hataların senin.
Hiç düşündün mü? Cinnet geçirilmenin nasıl olduğunu,
Ağladın mı? Sevdan için delirircesine.
Aradın mı? Kaybolan gözyaşlarını silmek için.
Ben kusurlarımla kayboldum bunca yıl,
Kurtarıcım sanmıştım hatalarımı.
Ve yalnızlıktan cinnet geçirdim çoğu kez.
Senin için kaybettiğim zamanlarımla,
Döktüğüm gözyaşlarımı aradım.
İşte bu yüzden seni hafızam silmiş bulamıyorum.
Ahmet Bağçe
HAYALİMDE KALAYIM
Bırakın hayal dünyasındaki yaşantımda kalayım,
Üzülünce susuyorum, sevinçli iken huzur buluyorum,
Gerçek olmasa da hayallerimle mutlu oluyorum ben.
Hayat çok zor, sevilmek, sevmek kadar kolay değil.
Ömrüne ömür verecek birini beklerken yalnız kalıyor,
Yanlışa katlanırken hayatını hepten öldürüyorsun.
Ahmet Bağçe
SESSİZ GEL
Sen anlarsın yalnızlıktan,
Odunsuz sobanın buz gibi bakışından,
Sabahlara kadar yorgana,
Soğuk, soğuk sarılmaktan.
Bu gecede gel,
Duyulmasın merdivenlerden ayak seslerin,
Kapım aralıklı, sessiz gir içeri,
Terk etti bir, bir sıcak görünen dostlar..
Ahmet Bağçe
CAM KIRILDI
Taş mı attın kalbimdeki cama,
Kırılışından anladım taşın senden geldiğini.
Suyumu çekildi derenin,
Kurudu bağımın yeşilliği,
Bakındım dere tarafına,
Yeşil, yeşil bakar bağın bana,
Anladım neden bağımın kuruduğunu.
Ahmet Bağçe
HAYALLERİMİ SÜSLE HER GECE
Hangi bulut getirdi seni,
Hangi rüzgâr fön çekti saçlarına.
Lüle, lüle dökülmüş omuzlarına,
Manolya kokar, sümbül kokar, sen kokarsın.
Ya! Gözlerin, o içten bakışın büyüledi beni,
Seninle daldım uzaklaştım sonsuz hayallere.
Gecemde ay güneş gibi göründü,
Işıl, ışıl parladın yüreğimde.
Farklı bir hava, farklı bir haz bürüdü içimi.
Tuttuğum ellerin ısıttı ellerimi,
Bir alev sardı başımı,
Seni seviyorum demek geldi içimden.
Sana yıldızım demek istedim korktum kayıp gitmenden,
Kelebek desem onu hiç diyemem, ömrünün kısalığından.
Ama sana kal demek isterim şarkılarda olduğu gibi,
Hayallerimi süsle bu gece ve her gece.
Ahmet Bağçe
Denizin mavisi içinde fırladın göklere,
Ipıl, ıpıl parlarsın her gece.
Bazen azaldığında parlaklığın üzerinden,
Kızıyorum bulutların önünden geçişine.
Ahmet Bağçe
SENİ SAYIKLIYORUM
Denizin mavisi hırçın dalgalarda kaybolurken,
Karaya vurmuş balığın çırpındığı gibi seni sayıklıyorum bazen,
O zaman sana olan sevgimi yutmakta zorlanıyorum.
Dalıyorum ruhumun derinliklerine ve görüyorum,
İçimde ikimiz için çok güçlü bir aşkın doğduğunu.
Ve sen dolaşıyorsun kıyımda denizkızı gibi,
Korkuyorum sana sarılıp öpmekten, denizyıldızı gibi kayıp gitmenden,
Her dalga vuruşunda senin dönüşünü beklemekten.
Ahmet Bağçe
Biz ikimiz yaşam içinde geç buluşmuş iki aşığız,
Ne vaktinde gelebildik, nede vaktini bilebildik.
İstasyonda beklenen tek yolcu hayal kırıklığımız,
Şu kanepede oturanda bizim yorgun umutlarımız.
Ahmet Bağçe
Neden mi açık çay! Demli olunca bardağın diğer tarafından bana en büyük hediyen olan o güzel gözlerini göremiyorum.
Ahmet Bağçe
CEVAP VERMEDİ
Karşılıklı oturduk konuştuk,
İkimizde bittiğini biliyorduk ama bitti diyemiyorduk.
Hani derler ya!
Öylece havadan sudan konuştuk diye,
Öyle konuştuk işte.
Bana kırgındı, her halinden belliydi kırgınlığı.
Geçenlerde bir tebrik göndermiştim, nostalji olması babından.
Özlediğimi özetlemiştim içeriğine,
Kısaca özledim yazmıştım cevap vermedi.
Artık sessizliğime büründüm şimdi boş, boş bakıyorum.
Ahmet Bağçe
Düşünceli veya endişeli olmamın sorunu sen değilsin. Ben çift kişilik bilet almayı beceremiyorum. Sorunum bu.
Ahmet Bağçe
Bazıları doğup, büyüdüğü memleketine,
Bazıları denizin dalga önündeki köpüklerini izlemeye,
Bazıları kır çiçekleri arasında gezmeye,
Bazıları da gönlündeki periye hasret,
Bende mutluluğa.
Ahmet Bağçe
Umudumu kaybettiğim zaman aklımda sensin, umutlandığım zaman gene aklımda sen. Ya! İşte sen sanki nefesime nefessin,
Ahmet Bağçe
En çok hayalimde olanın, hayalinde olmayı isterim. Ya, siz!
Ahmet Bağçe
Bir arada olmaktı niyetimiz, fakat özlem doluyor içimiz. Sahi böylemi oluyor birliktelik.
Ahmet Bağçe
KARŞILIĞI OLMAYAN AŞK
Dedi hiç aşık oldun mu?
Olmaz mı dedim.
Peki dedi, imkansız aşk var mı?
Elbette dedim.
Peki, nasıl bir şey!
Dedim aynı iki kişilik aşk gibi,
Uykusuz kalırsın, ekmekten aştan kesilirsin.
İçki sigara içmiyorsan katran gibi çay içersin.
Pencere dostun olur, yastığın diken.
Bazen mum ışığı dahi aydınlığın olur, gün doğmasın dersin.
Demek ki farkı yok, diğeriyle aynı dedi,
Farkı var dedim.
Buda iki kişilik ama diğerinden tek farkı,
Birinin diğerine karşılığı yok.
Ahmet Bağçe
Uzaktan sevmek imkansızlıktır belki,
Belki imkansızlığı sevmek deliliktir.
O halde aşk bir delilik değil mi?
Deli gibi sevdim demek akıllının sözleri mi?
Ahmet Bağçe
AŞKIN GÜZELLİĞİ
Mevsimler diyorum, benim kapımı çalan mevsimler,
Ne yalnızlığa terk eden gecelere, nede sessiz gecen gündüzlere benzer,
Döner dolaşır uğrar üç ayda bir.
Bazen bulutların geçişini seyrederiz birlikte, bazen rüzgârın delirişini,
Hele o yağmur damlalarının şakır, şakır yere düşüşüne ne demeli,
Ninni söyler gibi uyku getirir gözlere.
Güneşin bunalttığı da olur, gölge arattırır bizlere.
Hüzünlendirdiği de olur bazen,
O dert küpü olmuş, canlılığını kaybetmiş yapraklar teker, teker düşerken kara toprağa.
Hele biri var, ne odun koyar nede kömür,
Kuzey rüzgârlarıyla sofrasını kurmuş dalarlar sohbete.
Bir of çektiler mi dondururda dondurur.
Ben en çok bu kış mevsimini severim, doya, doya yaşarım aşkı bu mevsimde.
Kar yağarken ve yağdıktan sonra,
Diğer mevsimlerde ulaşamadığım sevgilime ulaşırım hayalen.
Hani derler ya; aşk sonbaharda güzel, bana da o aşkın güzelliği kış mevsiminde.
Ahmet Bağçe
Bu kadar zor mu sevmek, hele sevip de sevilmemek. Ellerim kelepçeli kollarım bağlı mümkün mü sana sarılmak.
Ahmet Bağçe
EL ELE TUTUŞUP
El ele tutuşup geziyorlar ya bazı çiftler,
Bazen göz göze gelip bakışıyorlar,
İşte onları görmek istemiyor gözlerim,
Moralsizleşiyor, acıyor yüreğim.
İçeriye atmak istiyorum kendimi,
Çıkmakta istemiyorum dışarı bazen,
Tek başına yolda yürümek burukluk yüklüyor,
Dolaşıyorum yolları üşüyerek, inciniyor içim.
Bazen uzaklara takılıyor gözlerim,
O vakit düşüncem dilleniyor kendiliğinden,
Diyorum bir sen olsan birde ben el ele tutuşup,
Salınarak gezsek Ne iyi olurdu değil mi?
Ahmet Bağçe
Sen yaklaştıkça uzaklaşan, çözümü zor bir muammam bir imkansızım, ulaşamadığım gökkuşağımsın.
Ahmet Bağçe
İLACI YAR KALBİNDE
Gözlerime hiç bakma, kalbim gibidir,
Bakmazsa da atamaz ekranından seni.
Uyumanı bekliyorum gideceğimde,
Gidecek yerim olsa giderdim belki;
Bir çaresizlik içindeyim sebebi belli,
Dokun bak çırpınışına kalbimin,
Derler ki bu çırpınma tıpkı aşk çırpınması gibi
İlaç fayda etmez, tek ilacı var oda yâr yüreği..
Ahmet Bağçe
Seni düşünürken susuyor yüreğim
Çevirmiyor kelimeleri dilim,
Özlemin tavana vurmuş dolanıyor hayalin.
Ey benim her saniye dilimde doladığım,
İsmini hecelerken geliyor mis gibi kokun,
Sızlıyor burun direklerim.
Ahmet Bağçe
Daracık yüreğime, sığmayan yürek mi var.
O yürek nice dertlere ev sahipliği yapar.
Özlem doludur, acı doludur, hasret doludur,
Gelene de, gidene de ağlar, acı içinde yanar.
Ahmet Bağçe
Artık söz geçiremiyorum.
Diyorum ki, ah be yüreğim.
Baksana ırmağa döndü gözlerin,
Daha ne kadar akacak
Sil o gözündeki yaşları,
O nasıl silmişse seni,
Sende sil gözlerindeki yaş gibi.
Ahmet Bağçe
Ne çabuk geçiyor günler,
çiçeğini açtı sümbüller,
hasretim bağrımı deldi,
vakit daraldı tez gel.
Ahmet Nağçe
ÖMÜR BİTİYOR
Anne yok olunca hayat damarı kesiliyor insanın,
Ölen anne oluyor sense yaşamayan.
Eksikliğini bilenler bir yerine parça olurken,
Kanını emiyor kan damarından.
Oysaki ihtiyacın sadece sevilmek her el uzatandan,
Maksat farklı olunca art arda akıyor gözyaşların pınarından.
Çünkü hayat damarın esir olmuştur çoktan,
Biten ömürken çile miras kalıyor geride kalana.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİK ÇÖKÜNCE
Sen yağmurlu havada ıslanmışken korkarmısın ıslanmaktan,
Ben kuru havada sırılsıklam ıslanırken heyecan basar bağrımı.
Yeter ki sen yüreğime yağ, gölgen şemsiyem olsun başıma,
Yağan yağmur olsun, korkum bize sendeki olan ilgisizlikten.
Gökyüzü gibisin bazen açık, bazen kapalı, bazen de parçalı,
Bazen şöyle bir görünürsün çiseleyen yaz yağmuru gibi.
Bu yüzden severim belki havanın yağmurlusunu da,
Sensizlik üzerime çökünce yağman için duana çıkmak gelir içimden.
Ahmet Bağçe
SOR İSTERSEN
Geçmeyen vakit var ya,
Gecenin sabahı beklediği gibi.
Yolun dönemecinden çıktı çıkacak diye,
İşte öyle bekledim pencerede seni.
Sor istersen penceremin camlarına,
Kaç kez dayandım buğulandı nefesimden.
Dayadım başımı bakındım bir köşesinden,
Yüreğim fırlarcasına kabardı yerinden.
Hani yokluğuna alıştım da alışamadım sensizliğe,
Sersemleşti yüzüm gülmek gelmiyor içimden.
Sakın şaşkın deme sensizlikten yaralanmış halime,
İstersen gel gör her zamanki gibi aynı duraktayım.
Tersten esiyor dokunuyor tenime rüzgâr,
Ortalıkta ne yağmur var nede bir kar,
Boş çuval gibi yığıldı dermansız ayaklar,
Umutlu bakışın, umutsuzluğunun ardından.
Ahmet Bağçe
VE SONRA DEDİ
Ardımdan gitme dedi ağlamaklı vaziyette,
Acın, acımdır.
Beni pişmanlığımla yalnız bırakma,
Bilirim damlasıyım senin gözyaşlarına,
Bak tıpkı benim gibi,
Ter düştü ensene, ıslandı kirpiklerin.
Öyle kal gitme,
Gidersen dayanamam buruk kalır içim,
Baktım, suskun bakışı vardı gözlerime.
Ve sonra dedi,
Tamam, ayrı yaşayalım ama ayrılık yaşatma bize,
Ne diyebilirdim ki, belki aşk’tı bizi böyle söyletip ağlatan.
Ahmet Bağçe
AK DÜŞMÜŞ
Şimdi hesap soruyor benden seneler,
Bulamadın diyor kendine romantik bir yer.
Bak beyaza boyanmış sakallar,
Ağarmış simsiyah saçlar,
Tane, tane sayılır olmuş karalar.
Ahmet Bağçe
İÇİM AĞLADI
Dün sonbaharı yaşadım,
Rüzgârıyla, yağmuruyla soğuk ve kasvetli havasıyla,
Hem gözlerim, hem de içim ağladı.
Doluya döndü yağmur bulutu, buz kestim titredi içim.
Bir, bir dökülüyordu yapraklar dallarından.
Sen geldin aklıma,
Bir zamanlar bende yaprak gibiyken dalında,
Şimdi koparılıp atıldım yakandan.
Ahmet Bağçe
Ne diye aldın süpürgeyi eline, doğa pisliği stok etmiş toprak üstüne. Ekolojisi bozuk acuna ne yapar elindeki süpürge.
Ahmet Bağçe
Dört çeker arabam yok ama iki çeker ayaklarım var. Allah güç kuvvet versin. Uzaklara koşuyor, yakınlara yürüyorum.
Ahmet Bağçe
Aşk sanal olmamalı, Şayet Kerem ile Aslının aşkları facebookda olsaydı, onların aşklarından bahsedilirmiydi. Ferhat aşkı için dağları dozerle delseydi aşklarından söz edilirmiydi. Aşk sanal değil, onların aşkları gibi gerçek olmalı.
Ahmet Bağçe
HEVES DEĞİLDİN
Keşke sevgi dolu olsaydın,
Kırmasaydı gözlerin kalbimi,
Rüzgâr gibi sert esti bakışların.
Kum doldu yaşardı gözlerim.
Sadece sevmişti seni yüreğim,
Kırılması mı gerekirdi umutlarım.
Kırıldı dalım şahlanan budaklarım,
Deryada değil aşkından boğuldu sevgim.
Affet diyorsun kalbim affeder mi seni.
Derdim hissettirmekti kesildi nefesim,
Kalbimin derinlerine gömmekti sevgini,
Ezildi duygularım, kırarak öptün beni.
Sen bana bir heves değildin nefestin,
Kocaman sevgi taşıyordu şu küçük kalbim,
Beklentim kadar kırıldı paramparça oldu umutlarım.
Rüzgâr küçüğünü söndürdü de alevlendi büyük sevgim.
Ahmet Bağçe
Ne kadar uzak olsan da, uzaklığın hayallerim kadar yakın bana. seni hayalim de oluşturur, yüreğimde taşırım.
Ahmet Bağçe
OTLANMADAN GELEN BÜYÜK BAŞA BİR ZAMANLAR HERGELE DENİRDİ
İki oda bir mabeyin dedikleri şimdinin bir artı bir bile olmayan kerpiç evde büyüdüm ben. 50 yâda 60 metre kare büyüklüğünde bir ev. Hani WC diyorlar ya, biz ona tuvalet veya ayakyolu diyorduk, oda avlunun münasip bir yerine kerpiçten yapılmış, bir duvarı avlu duvarından oluşmuş, geriye 2,5 duvarın yarım duvarına anahtar görevini yapan gorası bile olmayan birbirine dizayn edilmiş tahtaları gene üç kuşak tahtanın çakılmasıyla oluşturulan bir kapısı vardı tuvaletimizin. Geceleyin karanlıkta ihtiyaç hissedildiğinde çocukluk ya zulümdü, tuvalete çıkmak için evde ağabey, abla her kim varsa ona birlikte tuvalete gidelim mi? Beni beklermisin diye yalvarırdık. Hele kışın daha da sıkıntıydı. El ayak oynamıyor derler ya işte öyleydi zordu soğukta ayakyoluna çıkmak. İki oda dedim ya anne, baba, kardeşler, büyükanne ailede her kim varsa birlikte oturulur, küçükler bir odada, anne, baba diğer odada yere yatak serilir yatılırdı. Birlikte yemek yenir, sofra evin annesi, büyük kızı, hala veya teyze kimlerle birlikte isek onlar vasıtasıyla hazırlanır ve yemek sonrası onlar tarafından kaldırılırdı. Evin küçük çocukları da yardım ederdi. Öyle masada yemek yeme gibi bir adet yoktu. Büyükçe bir sofra, üzerine açılır kapanır bir sini atlığı ve büyükçe bir sinide o altlık üzerine konur, onun üzerinde tabaklar konurdu. Yemek sonrası bir hummalı çalışma oluşurdu, bulaşıklar yıkanır, Evin çocukları yemek sorası babaların ellerini yıkaması için ibrik, leğen sabun ve peşkir getirirdi, babanın dedenin eline su dökerdi. Sonra havlu verilirdi, yıkanan ellerin silinmesi için. Ardından testiyle su dağıtılırdı. Teşekkür etmezlerdi de ömrün çok olsun diye dua ederlerdi. Yatsı namazı sonrası yenecek meyveler hazırlanırdı. Kahveler yapılır, ardına içilecek çay demlenirdi. Hatta evin babası hadi oğlum Mehmet ağalara veya Hasan emmine git söyle gelsinler oturalım diye gönderirlerdi biz çocukları. Öyle geçerdi çocukluğumuzda gecelerimiz. Geceleri dedim de günlerimizde özellikle bahar aylarının gelmesiyle, daha okullar açık iken öğrenciler okula giderken, sokakta onlardan başka görünen canlılar da yok değildi. Babaannem onlara hergele diyordu. Hergele ne bilirmisiniz! Her evin ahırından salınan çobanın geniş bir alanda toplayarak akşama kadar otlamaya götürdüğü, gene akşamleyin topladığı alana geri getirip salıverdiği kendi başlarına ahırına gelen ineklerin sürüsüne deniliyordu. Bazen sığırda derlerdi. Sığırlar geldi mi? Dedikleri de olurdu. Birde eve geç geldiğimizde nereden geliyorsunuz hergeleler veya yaramazlık yaptığımızda da gürültü yapmayın oturun şuracığa hergeleler diye de kızdıkları yâda sevgi ifadesini vurguladıkları da olurdu hergeleler diyerek. O günlerde belki biz çocuklara eğlenceli değil gibi görülse de şimdi düşünüyorum da çok eğlenceliymiş. Mutluydu anneler, babalar, neneler, dedeler. Şimdilerde o havayı, o ortamı kaç kişi yaşayıp mutluluğu tatmış oluyor.
Ahmet Bağçe
NAKİT SIKINTISI
Ardından o kadar koştuktan sonra yoruldum, bir fırsat bulup ne konuşabildim, nede kendisine olan tutkunluğumu belirtebildim. Kelimenin tek anlamıyla sıkıldım. Hani derler ya yakamdan düş diye yakasından düşüp sevgisini içime attım. Dedim olmuyor, olmadı en güzeli uzaktan sevmek demek ki kendisini celp edemedim, kendime çekemedim. Bir gün limanda can sıkıntısı içinde adımlıyordum. Hava soğuktu. Marmara’nın havası diğer yerlere göre çok farklıdır. Soğuk esen rüzgâr insanın yüzünü çatlatır, acı biberin dili yaktığı gibi yakar. Bu soğuk havaya rağmen evde duramadım dışarıya attım kendimi. Limana teknelerin biri geliyor biri gidiyordu. Tekneciler işinde gücündeydi. Benim gibi gezinenlerde yok değildi. Bazıları denizi seyrediyor, bazıları benim gibi düşünceli, düşünceli adımlıyordu. Acelesi olanlarda yok değildi, onlarda bir yerlere gidiyor, kısacası gün her günün aynısıydı. Hani derler ya evli evine köylü köyüne, o gibi gelen giden eksik değildi. Üşümüştüm kahvede bir çay içeyim dedim. Kahvehaneye doğru yöneldim. Birkaç adım attım ki, karşımda o. Evet karşımda o vardı. Nasıl anlatayım, onu karşımda görünce yüreğim güm, güm atmaya başladı. Havanın soğukluğuna rağmen bulgur, bulgur ter dökmeye başladım. Merhaba dedi heyecanımı doruk noktasına getirdi. Merhaba dedim. Adımlayalım mı dedi. Adımlayalım dedim. Sahil boyunda biraz gezindik, gezinirken de bir birimizi tanıma fırsatı bulduk, ilk anki gibi heyecanlıda değildik. Heyecanımız yatışmıştı. Bana, seni çok mu yordum, peşimde az koşturmadın dedi. İlk zamanlar her köşede karşıma çıkışına bir anlam vermedim ama sonra anladım ki peşimdesin. Gülümsedim dedim ne yapayım bunun suçlusu ben değilim. Neden dedi, nedeni çok kolay, o kadar güzelsin ki, af buyur mıknatıs gibi beni kendine çektin dedim. Kahkaha attı. Ömürsün, hadi bir yere oturalım dedi. İçimden eyvah dedim, bu kadar yol kat etmişken cebim karizma mı beş paralık edecek, üzerimde nakitte yok, hadi bakalım şimdi ne yapacaksın dedim. O sırada gözüm martılara ilişti. Aklımın jetonu düştü. Kapalı yere mi oturalım yâda kendimize ve martılar için simit alıp, şu gemilerin halat attıkları baba dedikleri demire yaklaşıp simit mi atalım dedim. Harika dedi. Hem sohbet etmiş, hem de martıları izleriz çok severim dedi. Simitçiye doğru yöneldik. Oh iyi oldu, çaydı, latteydi, burgerdi, hamburgerdi, keki tostu dünyanın parasıydı. Ya nakit yok gitmesek desem cebimin o anki nakit sıkıntısını yanlış değerlendirecekti, tanıştığına, tanışacağına pişman olacaktı. Şey dedim o kadar konuşmamız arasında bir şey unutmadık mı? Dedi ne gibi!
Ahmet Bağçe
Arkası yarın
Hayat bana kendimi unutturdu ama çok derin bir çizgi olmuşsun seni unutturamadı.
Ahmet Bağçe
İŞTE O AN
Bana beni nasıl görüyorsun demiştin ya,
Sana, sen benim kar tanemsin demiştim.
Suratın ekşimişti, soğuk bakmıştın yüzüme.
Ve dedin ki, o kadar soğukmuyum?
Tabi’ki hayır dedim soğuk değilsin,
Ben seninle yol kat ederken,
Yağan karlar gibi zarar vermedik birbirimize,
İşte o an yüzündeki pembeleşme öldürdü beni.
Ahmet Bağçe
Kar yağışı sevilir ama soğukluğu yanaştırmaz yanına. Beni sensiz bırakma, içten sarıl bana, ömrüm feda olsun sana.
Ahmet Bağçe
Senin değerini sarraf ne bilir, her görüşte yerinden fırlayacak gibi olan kalbim bilir.
Ahmet Bağçe
BU AŞK MI YOKSA TAKINTI MI
Çok şaşkınım. Hem de öyle, böyle değil. Ben yokmuşum gibi davranmaya başladı. Sanki o mekânda hiç yokum. Yani hayatıma hiç girmemiş sanki ona açılan yüreğime hiç yerleşmemiş. Bir aradayken yalnızmış gibiyim, ayrı olduğumuz zamanda aramıyor. Taktik değiştirdi. Endişelerim beni zihnen yoruyor, düşüncelerim arap saçına döndü. Sevmem konusunda bir yanlışım yok, yok, ama sevmeyi beceremiyorum diye kendime kızıyorum. Kısacası sevmeyi beceremedim. Sizde de oluyor mu? Gece gündüz onu düşünüyorum, onunla olmak, birlikte oturup kalkmak, uğruna akla gelmeyecek şeyler yapmak istiyorum. Peki, bendeki bu aşk mı yoksa takıntımı?
Ahmet Bağçe
Herkesin bildiğini felsefe, felsefenin bildiğini herkes bilmez. Benim seni sevdiğimi senin bilmediğin gibi.
Ahmet Bağçe
Şaşkınlığıma neden şaşırdın ki; Bir anda seni karşımda görünce, aklım dumura uğradı.
Ahmet Bağçe
İnsan özgürlüğüne kavuşmak için uçmak ister ama kanat tesisatı olmayınca sınırlıdır özgürlüğü.
Ahmet Bağçe
AHIM SANA KALIR
Ey dert sallanma ulu orta arenada,
Yoksa ahım sana kalır vahı bana.
Ya, senden izin mi alacak koca dünya,
Sen değilmisin amanlar içinde yanlış yapan.
Hangi gönlü saptırmadın doğru yolundan,
Keşke zamanı geri alabilsek,
Yaptırdıklarını yapmayıp, aldığımız dersten pay çıkarsak,
Sütten çıkmış ak kaşık gibi beyaz sayfalar açsak.
Ahmet Bağçe
Bir poz verelim güller arasında, Yok, sayalım dikenlerini. Unutalım kederleri, dertlerimiz su gibi aksın deresinde.
Ahmet Bağçe
Duştan sonra kollarımda oluşan bir kokum var ya, işte sen yanıma yaklaştığında bana gelen koku o kokunun aynısı.
Ahmet Bağçe
TAKLİT EDİLMEZ
Sen benim büyük hesabım değil,
Küçük hesabımsın.
Ancak küçük olan damlalar göl olur taşar,
Sana olan sevgim biriken damlalar gibi göl oldu bilmelisin.
Beni senden farklı eden, sana özelim,
Çünkü benim sana olan sevgim gerçektir, taklit edilmez.
Ahmet Bağçe
Seninle yaşamak,
Seninle yaşlanmak istiyorum dedi.
O an kanım dunmuş akmıyordu sanki.
İşte o zaman inanır oldum,
Senin için kurduğum hayalimin güzelliğine.
Ahmet Bağçe
OK FIRLIYORDU GÖZLERİNDEN
Kontrolü beynimdeydi saçlarını okşarken parmaklarımın.
Dokunurken her teline dalga, dalga geliyordu nefesin.
Yüreğimde yaşatıyordum sevgini ve dokunabilmeyi tenine,
Sen konuşurken aşk damlıyordu dilinden kalbime,
Ya o gözlerin, bakışında ok fırlıyordu gözlerinden gözlerime.
Hele başını göğsüme yasladığında düşündün mü neler hissettiğimi,
Ve sen bir kelebek gibi narindin, korkardım kırmaktan kalbini,
Ya benim yüreğim, dilediğin kadar dokunsan da kırılmazdım,
Dayadığında başını omzuma kapatırdın gözlerini dinlerdin kalbimi,
Şu aşk yoksununun yüreği neler diyor ezber yapardın kelime, kelime.
Ahmet Bağçe
HANGİ DURAKTA İNDİKİ
Benim kalbimde iz bırakan istasyon,
Ne zamandır beklerim yoldaşım oldu bayatlamış çaylar.
Askıdaki kupalar gibi kanepeler bir doluyor bir boşalıyor,
Ne gelenim var, nede son durağında inenim trenden.
Hangi durakta indi ki umudumu yitirdim.
Bırakıp gidesim var ama ya gelirse der beklerim.
Gök delindi kar ile yağmur kucaklaşmış yağıyor sevincinden,
Ayaklarım uyuştu üşüyor ellerim beklemekten.
Ahmet Bağçe
BEN HANIMDAN KORKMAM
Bahçemde su suluyordum, muhtar geldi, dedim nereye. Dedi yukarı mahallede ölü ölmüş oraya. Dedim bekle bende geleyim. Dedi hele acele et. Beraberce gittik ölen ölünün evine. Neyse efendim o sırada çekimci geldi. Başladı çekmeye. Çekimciye dedim, bak çekimci çekme. Benim burada olduğumu hanım duyarsa der sen su sulamıyonmuydun ölen ölünün yanında işin ne. Çekimci dedi sen hanımdan korkuyorsun. Dedim valla yok. Ben hanımdan korkmam, Korkacak ne var!
Ne derse yapıyorum.
Ahmet Bağçe
Veda edip gitmene dayanır mı gönlüm,
Senin için azmı emekledi yüreğim.
Yanlış yapma, bırakma üzüntüye,
Aşkınla doldu taştı, dağıldı kalbim.
Ahmet Bağçe
YAZARAK ANLATAYIM
Öyle özlüyorum ki, iple çekiyorum pazar günlerini,
Sana gelmek için delik deşik ederim olumsuz ihtimalleri.
Kıyında dolaşmak isterim ağına takılmak için,
Okyanusun dibinde de olsam kulaç atar gelirim.
Alışkanlığımdın özlemim oldun, bir ağırlık çöktü yüreğime,
Çizgim oldun, yakın etmek istiyorum uzaklığını,
Çok şeyler demek isterimde çözülmüyor dilim,
Yazarak anlatayım desem bitti divitimde mürekkebim.
Ahmet Bağçe
AŞKI BENİMLE TAT
Bazen yalnız kaldığımda yalnız değil gibiyken,
Bazen de kalabalıkta yalnızlığa bürünür içim,
Aklımdan hep sen geçersin,
Senin aklından geçemediğime kül olur yüreğim.
Senden istediğim merhabalık değil, arkadaşlık,
Başkaları değil sen ol bana kalabalık.
Zaman akıp giderken aşkı benimle tat,
Güneş doğmadan gelir mi aydınlık.
Ahmet Bağçe
KAR GİBİ BEYAZLIK
O kadar derbeder olmuşum ki,
Sessizlik şarkıları, şarkılar seni,
Sende yalnızlığı yaşatıyor bana.
Saçlarımda tane, tane kar gibi beyazlık.
Bir hüzün akıtıyor yanaklarıma.
Sensizlik ve dağınıklık içinde kurudum,
Çöle döndü sağım solum,
Sessizlikle, hüzün vede sensizlik kumu oldu bana.
Ahmet Bağçe
Ben çayın kırmızısını, aşkın koyusunu, sohbetin şekerlisini, günün güneşlisini, denizin durgununu severim.
Ahmet Bağçe
TAMİRCİMİSİN
Bu nasıl bir sevgi, nasıl bir özlemek,
Sol tarafıma saplandın bir kurşun gibi,
Neşteride sen oldun doktorun.
Ormanın derinliğinde yeşili giymişken,
Bana denizin mavisini giydirdin.
Tamircimisin nesin sen,
Kırılmış yüreğimi onardın,
Beni ben halime sen getirdin.
Ahmet Bağçe
ACIYI TATMADAN AŞK YAŞANMAZ.
Artık suskunluğun oluştuğu, düşüncelerin arttığı, koca dünyanın dar geldiği ve küçük bir odada kafanı kurcalayanla hayale daldığında, hayatın o aklını alanla anlam kazandığını fark ettiğiniz an, ne denli derin hislerinizin olduğunu anlatacak kelimeleri bulmakta zorluk çekersiniz. İşte dünyanın her yerinde farklı dillerle de olsa bunun adına "aşk" diyorlar. En büyük mutluluk kaynağıdır aşk. Düşünceler bir noktada odaklanıp, bazı zaman değil, her zaman bir arada olmak, duygularını anlatmak, göz göze gelmek, o anı tarihlendirmek ister insan. Sevinmenin, sevilmenin, üzülmenin, ıstırabın, özlemin, acının kısacası hepsinin bir arada yaşandığı, mutsuzluğun aslında mutluluğunun kapı aralığı olduğunun anlaşılmadan yaşandığı andır aşk. Kısacası acı tadılmadan aşk yaşanmaz.
Ahmet Bağçe
Kalbimin ortağı, sen hayatıma girdiğinden beri, dünyamı gözlerime lens olarak taktım, bir başka görüyor gözlerim.
Ahmet Bağçe
Şelale ve deniz arasında gül bahçeleriyle çevrili cennet gibi yere mahkûm etseler, sensizsem idamıma razıyım.
Ahmet Bağçe
MARTILAR, DENİZ VE FIRTINALAR
Martıları hangi fırtına korkutur ki,
Sevdiği denizinden ayrılsın.
Onun görevi rüzgârı taşımaktır kanatlarında,
Ne atarsan at yeter ki yiyeceği olsun,
Pike yapar yakalar gagalarıyla.
Bir kargaşa, bir gürültü çıkarır insanlar gibi ama,
Onların tek mücadelesi mideleri için.
Ahmet Bağçe
O gün bir kartpostal gelmişti. Kartta muhteşem bir cümlen yazılıydı. Hatırlamıyorum dedin. Oysaki ben hiç unutmadım;
Ahmet Bağçe
O din, dil, ırk ayırımı yapmayan, zengin ve siyasiler gibi fakiri sevmeyen, el değiştikçe kuruşa dönen, para gibiydi.
Ahmet Bağçe
GÖKKUŞAĞI GİBİYDİN
Hatırlarmısın bir zamanlar topuzdu senin saçların,
Simsiyahtı, öyle çok dokunmak isterdim ki,
Uzatırdım ellerimi çekerdim gerisin geri,
İzin almak için bakardım gözlerinin içine,
İki şey dürdüklerdi içimi. Biri benim dokunmak isteğim,
Diğeri ya dokundurmaz geri çekerse pürçüklerini,
Öylede güzeldin ki, güneşi yansıtırdı mah yüzün,
Bütün renkleri üzerinde toplamış, gökkuşağı gibiydin.
Ahmet Bağçe
MUTLU SON SANA VE DUYGULARINA
Sen doğduğunda ben yoktum yanında,
Bugün senin doğum günün gene yokum yanında.
Farkındayım, pencere önünde bakarsın,
Gülen yüzün durgun bakışların uzaklarda.
Umut ektiğin sevgiden hüsran biçiyorsun.
Masanda bütün bir pasta, sen ve yalnızlığın,
Masumca bir beklenti içinde, avunuyorsun duygularınla.
Takılmışsın hayallerinle bir sevda masalına,
Sonra irkiliyorsun bir telefonla,
Bir ses diyor, beni uzakta mı sanırsın!
Canım doğum günün kutlu olsun,
Ben uzak da olsam bak telefon kadar yakınım sana.
Yoksa pişmanlık mı doğdu duygularına,
Doğmuşsa bak mutlu son sana ve iyimser duygularına.
Ahmet Bağçe
SEVGİNDE LAZIM
Gittikçe büyüyor sevgin, ısınıyor kalbim,
Hayat seninle akarken ben akışında olamıyorum.
Çıkış noktası kalbim olunca çıkmaza gidiyor hayallerim.
Hele gözlerine bakarken söylemek istediklerim,
Bir birine dolaşıyor meleğim.
Doktor değilim, avukat değilim,
Sanatkâr hiç değilim ama seven biriyim.
Herkese hava, su, ateş lazımken,
Bana bu temel maddelerle birlikte sevginde lazım.
Ahmet Bağçe
SEKİM BİLE YOK
Işığını göremeyen,
Güneşinden mahrum olmuş, ağaç gölgesindeki toprak gibiyim,
Üzerine serpilmiş yapraklar altında, için, için çiliyorum ben.
Bir sekim bile yok oturacak.
Dört duvarım yıkık,
Ne kapım, nede pencerem var,
Yaşını almış yolun sonu yar olmuş,
Gençliğime doyamamışım ben.
Ahmet Bağçe
SANCILI GEÇİYOR
Bu şarkı senin olsun,
Yasla başını omzuma,
Kapat gözlerini dinle,
Mazide ikimizden kalan anılar,
Geçiyor gözlerimin önünden.
Şimdi sen iç çekiyorsun, ben ah,
Ne ayrı olabildik, nede beraber,
Sancılı geçiyor karşılıklı yalnızlık.
Ahmet Bağçe
Doktorun reçeteye yazmadığı tek ilaç cehalet ilacıdır, cehaletin reçetesini ÖĞRETMEN yazar.
Ahmet Bağçe
KISKANIR OLDUM
Aşkım gene sensiz uyandım özür dilerim.
Her zamanki gibi sensiz sabahım,
Karanlık gece gibi gündüzüm,
Bir kuyu içindeyim sanki güneşi görmüyor gözlerim.
Bir gece daha arkamda kaldı,
Daha kaç geceler kalacak arkamda.
Doğrusu kıskanır oldum üzerine doğan güneşi.
Benim her gün yüreğimde doğan ebedi yaşayacak olan aşkım.
Ahmet Bağçe
Elmada yedim narda, acının en alasını tattım ama asla haram tatmadım.
Ahmet Bağçe
O DA GEÇER
Öyle çok bekledim ki,
Yaş akmaz halde kireç bağladı gözlerim.
İstedim ki son nefesime değin yanımda uyusun,
Doyasıya seyredeyim, saçlarına dokunup, yüzünü okşayayım,
Terleyen alnından terini silip, gözaltından öpeyim.
Bil istedim kırılmış bir kalple seni beklerken,
İçimde çimlenen sevginin girdabında boğuldum.
Aslında sana şükran borçluyum bilirmisin,
Ölüyorum dediğim anda girdin hayatıma,
Debelenmeme sebep oldun, sevdirdin kendini bana.
Sevmenin acı olduğunu derlerdi, şimdi anladım,
Senin sevgin hayatımın geri kalanına acı sos oldu,
O da geçer dedim umursamadım tavrına, tavırlarına,
Kolay değildi seviyordu bu yürek, sabrediyordu acına, acılarına.
Ahmet Bağçe
Masadaki resmimin yanına resmini koy, bizi sevgili sansınlar. Birerde demli çay olsun ki sevdaları demli desinler.
Ahmet Bağçe
Sana olan aşkımı çocukça buluyorsan, o zaman benden büyümemi bekleme. Onu yüzüme değil kalbime söyle.
Ahmet Bağçe
Senin için en güzel yer, sana ayırdığım ve senin için çarpan kalbim. Onu kırıp dağıtmadıkça ömrüm elverdiğince kal.
Ahmet Bağçe
Suyu soğuk, kanı bir acı söz dondurur.
Ahmet Bağçe
Her uyandığımda aklımda sen,
Uyuduğumda ziyaret edenimsin.
İçime düşen sen, yüreğime ateşin,
Âşık olmak buymuş meğer,
Ahmet Bağçe
ÇİÇEKSİN
Gecenin ay ışığında kararmış yüzün,
Esamende yazılı gök mavisi,
Hangi kara silinmedi de,
Aşkımı silmeye çalışırsın alnından.
Dur eğil de bir bak, toplamışsın bütün karaları üzerine,
Oysaki denizinde mavisin, kızılsın, köpük beyazı,
Toprağında yeşilsin, sarısın doğamın güzeli,
Ya içimde; İçimde rengârenk çiçeksin çiçek.
Ahmet Bağçe
Sana hastayım diyorum, ilaç olmak yerine, geçmiş olsun diyorsun. Ne! Deyince aşk olsun diyorsun. Seni anlamıyorum.
Ahmet Bağçe
Benim en çok ihtiyacım olan sen,
Bir fincan kahve yâda bir bardak çay gibi,
Sonra sonbahar esintisi içinde bir çift güzel sohbet,
Ve gönlüme aşk ile dolan, Anadolu aşkları gibisin.
Ahmet Bağçe
GÜZ YAĞMURU
Kulaklarım çınlıyor beni andığında,
Bir hıçkırık tutuyor ardı ardına,
Sonra nezle olmuş gibi hapşırık,
Gözlerim buğulanıyor yaş ile.
Aşkın sanki sonbahar rüzgârı,
Dokundukça sen kokuyorsun tenimde,
Ne ilkbaharın yağmuru, nede iğdenin çiçek açması,
Nede yaz sıcağı, güz yağmuru gibi yağıyorsun üzerime.
Ahmet Bağçe
Seni seviyorum demek zor olsa da, gözlerine bakınca saatler duruyor sanki, gökleri bir başka görüyor insan.
Ahmet Bağçe
Şimdilerde eskiyi özlemlerle anıyoruz. Mısır çarşısına nur mu doğdu ne!
Ahmet Bağçe
LİMONİ HALİM
Bazen düşünüyorum da,
Diyorum sabah neden olmuyor.
Bazen de diyorum sabah olmasın.
Ne diyorum, ne istiyorum bilmiyorum!
Bazen tuzlu,
Bazen limoni halim,
Çorba da tuzsuz limonsuz tad vermiyor ama,
Balda tuz ile limon tat bozuyor azizim.
Ahmet Bağçe.
Seninde beni özlemeni beklerdim, bir tek benim özlemim havuz problemi gibi, çözümü kolay olmuyor.
Ahmet Bağçe
Olgun meyve, kökünde durursa sapında kurur, sapından koparsa toprakta kaybolur.
Ahmet Bağçe
İçimde öyle bir zehir var ki, ne öldürüyor nede onduruyor. Sabrın sonundaki selamet neredeysen çıkta gel.
Ahmet Bağçe
Vagonlar birbirine bağlı gider ama bütün vagonları bir lokomotif çeker.
Ahmet Bağçe
Keserde, testerede bir çeşit kesici ama testere biçerken, keser yontuyor.
Ahmet Bağçe
SENSİZ YAŞAYAMAM
Seni nasıl sevdiğimi bilseydin dalardın belki,
Sallardın başını rüzgârın ağaçları salladığı gibi.
Belki ağlardın, boğulurdun hıçkırıklara,
Kahrederdin belki uzatılan eli tutmayan ellerine,
Görmek istemezdin aynada tarumar olmuş yüzünü.
Sanmam ama tahrip derdin belki kendini.
Ne diyeyim, sen bende bir umutsun, tükenmeyen umudum,
Beynimin içimde yalnız yaşayan tek yıldızsın,
Ve sen içimde tükenmeyen umudum olunca,
Mümkün olur mu? Sensiz yaşayamam.
Ahmet Bağçe
GÜLEREK AYRILIK
Geçmiyor ömrümün gerisinde kalan hatıran,
Kimi zaman hüzün, kimi zaman huzursuzluk hatırda kalan,
Hangimiz doğru, hangimiz yanlıştı bilmem ama,
Bir araya geldiğimiz zaman,
Gülerek ayrılığımızı hatırlamak zordu inan.
Ahmet Bağçe
Senin alnın benim için çok değerlidir. Çünkü bana olan aşkın, önceden senin alnına yazılmış benim kaderimdir.
Ahmet Bağçe
YORMA BENİ
Sevmek kadar güzel bir yasak var mı?
Varsa, ben o yasağı delerim.
Gözlerin kadar güzel bir cevre var mı?
Olsaydı görürdüm, bu güne kadar görmedim,
Dudakların kadar tebessüm eden var mı? Rastlamadım,
Sarılmadım senin boynun gibi sıcak bir boyuna.
Yorma beni aşkım, nazlı güzelim
Seni sevdiğim gibi başka birini sevmedim.
Ahmet Bağçe
Tekrarı yoktur hayatın,
Ne sil baştan yaşamak,
Ne de yaşadıklarını silmek mümkün.
İçten son defaymış gibi sarılmaktır sevmek.
Ahmet Bağçe
İçim gitmiş korktum kaybolmasından. İsminin baş harfi yanında görünce, içten sarıldım ikinize.
Ahmet Bağçe
Damarlarımda kan yerine sen akınca, aklım başımdan gidiyor. O zaman şu kalp bir başka çarpıyor
Ahmet Bağçe
Bir omuz istiyorum yaslanmak için,
Gözlerimi kapayıp için, için ağlamak için,
Şakaklarımı ıslatmadan.
Ahmet Bağçe
HAYATIN SONU BİR BURUŞUKTAN İBARET O HAYATI YAŞARKEN NEDEN BURUŞALIM
Dışarı çık hayatını yaşa dedi, bana bunu söyleyen bir eskiciydi. Memnundu, yâda memnun görünüyordu yaşamından. Sanki ona bütün dünya hediyeydi. Pırıl, pırıl parlıyordu gözlerinin içi. Dayanamadım sordum. Sendeki bu mutluluğun sebebi nedir. Birileri ağlarken senin gözlerinin içi gülüyor. Hafif tebessümle bana bir süre baktı, baktı, baktı. Sonra dedi. Sen henüz yaşının başındasın. Ben orta yaşı geceli hayli oldu. Sen genç yaşına, bende ileri yaşıma gelirken arkamızda çok şeyler bıraktık, ayak izlerimiz dâhil. Geride bıraktıklarının içinde hatırda neleri hatırlarsın desem, şüphesiz, ne kadar üzüntülü yaşamın varsa onları dersin. Mutlulukların hiç olmadı mı diye sorsam, oldu dersin, ama çoğunu hatırlamazsın. Tıpkı ayak izlerin gibi mutluluklarında silinmiştir hafızanda. Şimdi anladın mı? Benim neden neşeli olduğumu? Çok iyi anladım dedim. Hem de çok iyi anladım. Yarınların neler getireceğini, bugünün kazandıracağını, bugün mutlu olursan, daha özgür, daha olumlu düşünceyle, başkalarını kırmadan ve de kırılmadan yarınına daha güzel hazırlanılacağını, yarında sana kazançlı olarak geleceğini demek istedin. Bugün ayakların sağlam olarak bir yere basarsa ayak izlerin gibi geçmişinde olumlu izlerle hatırlanır demek istedin dedim. Evet dedi, şimdi sadece ellerine iyi bir bak dedi. Derilerinin tazeliğini kazı hafızana. Bir zaman gelecek buruşacak o taze görünen derilerin. Ve devam etti. Peki dedi madem hayatın sonu bir buruşuktan ibaret o hayatı yaşarken neden buruşalım.
Ahmet Bağçe
GÜZEL GÖRSE
Sana olan tutkunluğum,
Boğaz ağrısı gibi bir şey,
Ateşe boğan bademcik ağrısı sanki.
Şöyle sirke sürsen ateşim düşse,
Sarıp sarmalasan üşütmem gitse.
Hani sabah, öğle ve akşam var ya,
Günde üç defa bana güzel baksan,
Güzel görse benimde gözlerim,
Sonra dağlansa yüreğim
Ahmet Bağçe
Sana bakmayanın gözüne öyle bir bakmak istersin ki, onun bakışını gördüğün an yerinden fırlar gibi olur yüreğin.
Ahmet Bağçe
ÇİÇEK GİBİ AÇTIN
Sevdiğimi söyleyemedim ki sana,
Nefesim kesiliyor heyecan basıyor bana.
Yeterince bakamadım ki gözlerine,
Şimşek çakıyor, yıldırım düşüyor yüreğime.
Dokunamadım ne tenine, ne saçlarına,
Verdiğin elektriğini istersin diye.
Olsun böylesi de güzel, bir sevgin var ya içimde,
Ha haberin var, ha haberin yok, çiçek gibi açtın bende.
Ahmet Bağçe
Çekin elinizi kazmadan, kürekten,
Dilediği gibi aksın yağmurun suyu.
Bulandırma göledi durdukça arınır.
Siz gördünüz mü hiç,
Türlü canlıyı barındıran denizin kirlendiğini.
Ahmet Bağçe
Benim güçlü olmam, senin korkak olmanın yanında aciz kalır. Çünkü sen sevgin uğruna göze aldığın aşk kadar güçlüsün.
Ahmet Bağçe
Sevgiler büyük olunca endişe etme. Buluta kurşun işlemez.
Ahmet Bağçe
TADINDA BIRAKAYIM
Şimdi beni sildin ya!
Dindi mi gözyaşların,
Ben susuyorum,
İçim konuşuyor,
Soruyor beni neden sildiğini.
Tadını mı bozdum hayatının,
Bozmuşsam tadını,
Bende tadında mı bırakayım.
Ahmet Bağçe
SEVİYORUM YAZILI
Bir uçurtma yaptım kuyruklu yıldız gibi,
İbrişimlerini aşk ile çıtasına doladım,
Sevgimi renk, renk kâğıtla bantladım,
El yazımla sana olan tutkumu yazdım,
Gönlere bak uçurtmanın kuyruğunda,
Seni çok seviyorum yazılı,
Kıskandı uzaktan bakan yıldızlar.
Ahmet Bağçe
Gökyüzünü yağmura bırakan bulutun, güneş karşısında pek şansı yoktur.
Ahmet Bağçe
Eriyorum sen gülünce,
Kalbim çarpıyor seni görünce.
Çölde susuz kalmış gibi,
Kuruyor dilim damağım,
Sen kal yanımda yanıyor yüreğim
Sensiz eksik sol yanım.
Ahmet Bağçe
Yüreğim neden ağlarsın,
Tuz yerine acı akar gözlerim,
Dertler benim üzerimde,
Yarayı sen mi aldın yüreğim.
Sen yaralı, ben kan pınarı,
Bizim için ağlar gözlerim.
Ahmet bağçe
HAYATIN TADI
Hayat ucuz gibi görünüyor nefes gibi,
Deryasında dalgaya kapılınca anladım.
Nefesimi solurken farkında değilken,
Tadına soluduğumda vardım hayatın.
İşte seninle birlikteliğimizde böyle ucuz değil,
Az uzaklaştığında nefes alamıyorum.
Bana nefesini ver senin olsun benim yüreğim,
Soluk alıyor gibi değil hayatı birlikte yaşayalım.
Ahmet Bağçe
YASAKLIM
Dilek ağacı dedi ki;
Bir dilek hakkın olsa ne dilerdin!
Eğer bir dilek hakkım olsaydı,
Aklımdakine çıkan yolların,
Bana yol göstermesini dilerim dedim,
Uzak duramadığım yasaklım,
Ve adını sayıklayarak uyandığım.
Dilek ağacına seni,
Senin, seni sevdiğin kadar çok sevdiğimi,
Gözyaşlarımı dökerek söyledim.
Ahmet Bağçe
Nasıl olduğunu bilemediğim,
Görüş alanımda olmayan,
Karşı gelemediğim,
Kanadığı halde kanını dindiremediğim,
Yalnız yaşayan, sevdiği halde sevgisiz olan,
Karşısında çaresiz kalan,
Bir yürek taşıyorum ben.
Ahmet Bağçe
Yarın 10 Kasım ağlamak yok,
Atamın hiç ağladığı görüldü mü?
Umutsuzluğa yer yok,
Çanakkale’de, kurtuluş savaşında,
Yoksullukta hiç Atam umutsuz oldu mu?
Ahmet Bağçe
Sarhoş ederde öldürmez aşk zehiri,
Yer altında değil kalpte kaynar pınarı,
Âşıkta mantık arama, delmeye kalkar dağları.
Yanma, acı, sancı ne varsa aşktır sebebi,
Ayrılık, pişmanlık, özlem, hasret hepsi onda,
Tek çıkış kapısı gözyaşındadır.
Ahmet Bağçe
Ey dünyam sen döndükçe bana bir şeyler oluyor. Çocukluğum, gençliğim gitti, tükendi ömrüm. Dönmesen diyorum.
Ahmet Bağçe
Bazen her şey tamam oluyor da, zaman tamam olmuyor. Zaman, zamana bırakılıp bekleniyor.
Ahmet Bağçe
Şimdi gideceğim diyorsun ya,
Sana kal diyemem,
Tek kişiliktir yüreğim.
Bir gün dönersen eğer,
Hazırdır yerin.
Ahmet Bağçe
BELKİ KONARSIN
Kalbimde senin için,
Yeşil bir ağaç bulunduruyorum,
Belki bir kuş gibi konarsın,
Şarkı söylersin her dalında,
Belki salıncak kurarsın,
Çağırırsın beni sallamak için,
Ya da izlerim görünmeden seni,
Gitmesin daha çok oyalansın diye.
Ahmet Bağçe
Ne zaman göreceksin beni,
Bekle belki bir gün mü diyeceksin,
Unutma beklerken durmuyor ki zaman.
Ahmet Bağçe
BİR KORKU SARIYOR
Seni öyle seviyorum ki,
Sana bakarken kızarıyor yüzüm,
Kayboluyor güçlü sandığım duygularım,
İçime senden bir ısı sızıyor,
Ruhumun derinliğinde hissediyorum seni.
Önce gülüşün geliyor, sonra bakışların,
Yerinden çıkacakmış gibi oluyor kalbim.
Bu sefer tedirgin oluyorum bir korku sarıyor içimi.
Ahmet Bağçe
Ben yıllar var ki sensizim,
Özlemin tavana vurmuş yıldız sayar gözlerim,
Yüreğim pare, pare can alır bir umut derken,
Peki, söylermisin sen,
Aşkın böylesini tattın mı?
Ahmet Bağçe
Ben sana bir çift gözle bakıyorum da kalbim tek atıyor. Kalbin, kalbime eşlik eder mi?
Ahmet Bağçe
Seni yüreğime bir anlatabilsem,
Belki bırakır ağlamayı,
Diyebilsem öyle güzel baktığını.
Yüreğimde bakar belki senin gibi,
Belki ağlamaz onca gün gözleri.
Ahmet Bağçe
SÖZÜNDE DURMADIN
Zaman geçiyor dedim,
Deme öyle içim acıyor dedin,
Yaralarım kanıyor, kapanmıyor dedim,
Gözlerinde bir ışık göremedim.
Sevdan tükenirse bende tükenirim dedim,
Aklında bir tek ben mi varım dedin,
Ağlamayı öğreniyor yüreğim dedim.
Yarın güzel olacak,
Güneşle birlikte yüreğine doğacağım dedin,
Sözünde durmadın,
Dönüp gidecektin de neden yarından bahsettin.
Ahmet Bağçe
YENİK DÜŞTÜM
Hayalimde sen, sıcacık oda ve ben,
Hangi sabah seninle doğacağında düşüncem,
Her günüm karanlık, her gecem cehennem,
Uykum kaçık batar gözlerime yakıcı bir diken.
Bilirmisin yüreğim esir düştü yüreğine,
Gönlüm cemalini ezber tutar gündüz gece,
Tarihinde ilk defa yenik düştüm bir güzele,
Konuşmayı öğrenmişken susuyorum aklım sendeyken.
Ahmet Bağçe
Dedi bildiğin yabancı dil var mı? Dedim olmaz mı? İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Rusça hepsine yabancıyım.
Ahmet Bağçe
DÜŞÜNÜR OLDUM
Şimdi buralarda değilsin, uzaklardasın ya,
Gitmek ister olduğun yere gönlüm.
İçim git der, itiraz eder dermansız ayaklarım,
Garip, yetim kimsesiz gibi kaldı biçare yüreğim,
Ah der, bir görebilsem der dövünür,
Tek bir noktaya dikilir gözlerim.
İşte böyle bürüdü sensizlik,
Düşünür oldum, seni seninle paylaştığım günleri.
Ahmet Bağçe
YALNIZIM YAZIYOR
Yağmur olsan damlarmısın pencereme,
Kokarmısın toprak gibi çerçevesinde.
Toprak vermiyor aldığını diye korkuyorsan,
Söz sana sevgimi vereceğim şüphen olmasın.
Belki sevdan bulutların arasındadır,
Özgür burak birlikte yağsın yağmurla,
Bak yalnızım yazıyor sırtımda,
Damla toprak diye bağrıma.
Ahmet Bağçe
DEDİLERMİ
Kendimi unuttum sen varsın aklımda,
Ateş neden soğuk içimdeki ateş yanında.
Karşı tepelerden esen rüzgârlar geldi mi yanına,
Esiyor mu buralardan oralara.
Bir selam, bir haber getirdi mi uğultuları arasında,
Acılarımı hasretimi göndermiştim yalnızlığımdan,
Fırtına ekip aşk biçtiğimi dediler mi?
Dediler mi? Gözyaşlarımın meydan okuduğunu anılarıma.
Ahmet Bağçe
Karanlığım neden ters bakarsın, seninde benim gibi için kara değilmi? Bende sen gibi içim ıssız kendimleyim.
Ahmet Bağçe
Hiç âşık oldun mu?
Aşka inanırmısın dedi,
Yok dedim.
Geriye döndüm karşımdaydın,
Aklım karıştı ve dedim,
Evet, şimdi âşık oldum.
Ahmet Bağçe
Yolların bittiği yere kadar değil, sevdalıysan için acıyacak, canın yanacak, gözlerin ağlayacak, yorulacaksın.
Ahmet Bağçe
Karanlığım neden ters bakarsın, seninde benim gibi için kara değilmi? Bende sen gibi içim ıssız kendimleyim.
Ahmet Bağçe
ÜZÜLÜYORUM
Bir şeyler sormak istiyorum,
Nasıl yapıyorsun, yapabiliyorsun,
Unutmayı, aklından çıkartmayı,
Umursamayıp, içinde saklamayı.
Ben senin gibi değilim acıyor içim.
Biliyormusun ben çok güçsüzüm,
Senin gibi değilim.
Oysaki ne çok istiyorum senin gibi güçlü olmayı.
Simdi sen gülüyorsun ya!
O üzülüyor,
Ben üzülüyorum o gülüyor.
Ahmet Bağçe
Canım ne kadar çok acııyor bilirmisin,
Bilirmisin kıskanılmayı kıskanmayı.
İçimi bıçak gibi bir şey çiziyor derinmi, derin,
Bilirmisin gözyaşların çaresiz kaldığını.
Ahmet Bağçe
FENERBAHÇEM
Sarı beyazdı sahalardaki ilk rengin,
Metanetini, duruşunu meşeden aldın,
Gizledin armana bayrağımın rengini,
Muhteşemsin sen Fenerbahçem.
Dört büyükler arasında en başta sensin,
Gönlümde de, yüreğimde de teksin,
Kendini dev gibi görmedin,
Kanaryayı sembol olarak seçtin,
Yücesin, naifsin, sevimlisin Fenerbahçem.
Ahmet Bağçe
ZAMAN VARMI
Sevmek kadar sevilmekte var gönlümde,
Bilmiyorum neler geçiyor gönlünde.
Zamanı zamana bırakmak istiyorum da,
Ey sevgili vakit var mı önümüzde.
Boş zamanım yok, tüm zamanım seninle,
Sevmek gibi bir duygu ışınladım gözlerine,
Biliyorum çaba sarf edilemeyeceğini,
An içinde olacak hissini bekliyorum bir köşede.
Ahmet Bağçe
Yazmış kışmış ne fark eder, yüreğinde bir tutam sevgisi olmayanın soğuk, soğuk bakışları her zaman üşütür.
Ahmet Bağçe
Sözlerinin ötesinde bir yalnızlık sezdim. Dedim bana dünyayı gördüğün yerden bakarmısın. Dedi benden istediğin su üzerinde bir yazı okuyamıyorum.
Ahmet Bağçe
Aşk içinde söndüğünü zannettiğin bir kordur. Bir of çekince yeniden alevlenir.
Ahmet Bağçe
Bu güzel gözler sende olunca, sana her baktığımda daha çok vuruluyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
Gözleri uzaklarda olanın,
Düşüncelerinde uzak olmayan anıları vardır.
Kışın lapa, lapa karı,
İlkbaharın yağmuru,
Yazın gölgesi,
Ve sonbaharın dökülen yaprakları gibi.
Ahmet Bağçe
Ve ben susuyorum kalemim yazıyor, sonra soruyor, nedir suskunluğunun sebebi. Cevabını gözlerime bakarsan anlarsın.
Ahmet Bağçe
BAK NE HALDEYİM
Sen çölde suya benzeyen serap gibi,
Beyaza bürünmüş ova gibi,
Bulutlara okşayan gökyüzü gibi,
Hasretimdin, aşkımdın, yağmurumdun.
Ve sen tepelerden dökülen şelale gibi,
Uçsuz bucaksız yol gibi,
Kar yığınından kopan çığ gibi,
Kıyamadığım, donup kaldığım, kayan ömrüm gibiydin.
Şimdi sensiz kaldım sensizliğe gömüldüm.
Duygularım gitti, sessiz kaldım,
Yılların ardından anılarıma kör bakar oldum,
Yoruldum, çok yoruldum ağlıyorum.
Ahmet Bağçe
Neden geldim bağına,
Düşürdün beni ağına.
Gece gündüz çırpındım,
Ot bitmez çorağında.
Ahmet Bağçe
Sonra anladım ki,
Sevgi tohumunun
Toprağa ekilmediğini,
Yüreğe ekildiğini.
Ahmet Bağçe
Şatafata ne gerek var,
Analar gülüyorsa Anadolumda,
Ben huzur doluyum tahta sandalyede,
Ahşap masamda.
Ahmet Bağçe
Kapısını çaldım gel dedi. Bir tuhaf oldum, afalladım. Hırsız var demedi. Üstelik tebessümle hoş geldin dedi sarıldı.
Ahmet Bağçe
Uzakta olmanın önemimi var.
Hissetmen bile hislerime bir nefes kadar yakın.
Benim mutlu olmak gibi bir derdim yok,
Sen mutlu ol yeter.
Ahmet Bağçe
Bana da gülümse hayat,
Karşında bahtı yaralı bir gariban var.
Kurmaylarından dört mevsimin,
Bana soğuk esintisi var.
Ahmet Bağçe
İÇİME KAR YAĞAR
Aşkın susuzluğumu giderir sandım,
Kıvamı koyu geldi tıkandı kalbim.
Bir dokun yüreğime açılsın kanalım,
Dökülsün deryana sabır yüklü ırmağım.
Ben yalnız yaşadıkça dertli baharım,
Yazın sanki zemheri kızarır yanaklarım.
Dağlar sisli, dumanlı içime kar yağar,
Sen baharını yaşa, yerine ben ağlarım.
Boş ver sen benim kırık dökük anılarıma,
Dünüm gibidir bugünüm değişmez yarınım.
Her gece sonunda güneşim doğmadan batar,
Güneş görmeyen yüreğimde açar mı güllerim.
Gönlümün kırsalında uzanır yollar,
Önüme çıkar geçit vermeyen dağlar.
Her gece bizim için kurduğum hayaller,
Sabahında yok olur sonunda ayrılık var.
Ahmet Bağçe
SONBAHARIN ARDINDAN
Yazın çevresine, vakit geçirmek için gelen insanları, simit satıcılarını, tatlı çeşitleri, meşrubat, soğuk su, çekirdek satıcılarını, sokak hayvanlarını, serçeleri, kırlangıçları, güvercinleri misafir eden tarihi camimizin işlek caddesi, cami şadırvanın yeşillik alanı, şimdilerde tabiri caizse in cin top oynuyor, sonbaharın soğuk havasının gelişiyle azalmaya başladı. Güneşin tepede olması dahi soğuyan havayı ısıtmıyor artık. Herkesin bildiği memleketimizin sembolü halindeki elbisesi, ayakkabısı ve makyajı dahi tepeden tırnağa kırmızılar içindeki Sultan Özcan’ havaların soğumasıyla gene kırmızıdan oluşan Kadife elbisesini giyinmiş bile sırtına. Mevsim adeta İç Anadolu’ya kışın gelişini müjdeliyor. Soğuk esintilerle, kargalar bile mutlu değil. Onlar dahi güneş vurmadan ağaçların üzerine tünemiyor, kulağa hoş gelmeyen sesleriyle üşüdüklerini söylüyor gibi. Simitçiler çığırtanlığını yaparken gevrek simitler demiyor Sıçak, Sıçak gevrek simitler diyerek bağırıyor, meşrubat satıcıları sıcak salep satmaya başladılar bile. Büyük coşkuyla karşılanan yeni yıl artık yaşlanmış gitmeye hazırlanıyor, elveda diyor, adeta giderken hüzünleniyorda, soğuk, soğuk ağlıyor. Yeni bir sene elinde bir buket çiçekle kapıya dayanmış, kendisini hissettirmeye başladı artık. Tarihi Caminin çevresindeki kanepelere, yeşilliğe, beton duvarlarına oturanlar, adımlayanlar artık oturmak, adımlamak yerine kahvehanelere gitmeyi tercih ediyorlar. Artık sonbahar kış’a hazırlıyor doğasını, her yılda olduğu gibi. Evlere girme vaktinin geldiğini, mısır patlatılmasını, közde kestane pişirilmesini, pişmaniye çekmeleri, arabaşı çorbasının pişirilmesini, ailelerin bir araya gelerek kış sohbetlerinin güelliklerini hatırlatıyor. Kış geliyor diyor bir bakıma, hazırlıklarınızı yaptınız mı, diyor bir öğretmen edasında, İç Anadolu’ya, İç Anadolu insanına.
Ahmet Bağçe
SANA İTİRAFIM
Sonra seni gördüm,
Paramparça olmuştu yüreğim.
Gözlerine baktım,
Bir şeyler yazıyordu,
Okuyamadım pusluydu gözlerim.
Başımı öne eğdim kapandı göz kapaklarım,
İçime aktı gözyaşlarım,
Ve sen beni hiçbir zaman anlamadın dediğini duydu kulaklarım,
Şimdi sana itirafım,
Sana olan sevgim okyanuslar kadar derindi,
Fakat sana sevdiğimi diyecek kadar yoktu cesaretim.
Sende bunu anlamadın.
Ahmet Bağçe
Ağlamak için kahır mı gerek yar, bir tatlı sözde ağlatmaya yeter.
Ağmet Bağçe
Bundan sonra bana sen de, bende sana sen diyeyim. İşte şöyle senli benli olalım ha!
Ahmet Bağçe
SEN VARSIN
Gitme gölgemden,
Sökme kalbinden,
Birde seviyorum de bana.
Benim yüreğimde,
Bir sen varsın,
Bir de sen varsın,
Sonra birde sen varsın.
Bunu sende biliyorsun,
Tut elimden çek kendine bırakma,
Gönlüm sende, sana bağlı yüreğim.
Ahmet Bağçe
GÖNLÜM YORGUN
Sana gelmek istiyordum,
Havalar çok soğuk,
Pabucum delik üşüyor ayaklarım.
Özledim seni çok özledim,
Görmek istiyorum,
Özürlü gözlerim görmem bulanık.
Bugünde uzandım hasırım üstüne,
Gönlüm gibi yorgun bedenim,
Durun el etmeyin acıyor başım,
Yanık yüreğim gibi yanık.
Ahmet Bağçe
Ve ben özlüyorum ömür yolunda, yan yana gelemeyen ray gibi.
Ahmet Bağçe
BİRAZ ACIR
Ayıp mı, günah mı ne fark eder,
Dokunduktan sonra ellerime ellerin.
İlk sarıldığın gibi mi olur,
Sonradan soğuk sarıldığın.
Yok, öyle yeniden sevmek,
Bir defa soğudu mu hava,
Isınmasına zaman gerek.
Hafife aldığın o sevgi var ya,
Çeliğe su vermek gibi bir şey.
Kor gibi ateşinde yanmadan,
Eğilir, bükülür demir yürek.
Yok, öyle yeniden denemek,
Önce bir kontrol et ateşini,
Yaktığın gibi bir yanda gör,
Nasıl bir şeymiş Sevmek,
Korkma biraz acır katı yürek.
Ahmet Bağçe
YAŞAMA SEBEBİM
Dünyam seni gördüm göreli.
Daha da yaşanabilir bir hal aldı,
Yaşama sebebim giderek arttı.
Zaman ölümün filmini gösterirken,
Can çekiştiren aşkım tazelendi,
İnatla ve umutla seni içimde,
Yaşatmaya çalışıyorum,
İmkânsızlığa ve mesafeye rağmen.
Ahmet Bağçe
SENİ BU KADAR ÇOK SEVİYORUM
Bu gece yine kapının zilini çaldım,
Hem de, çok kez beynimdeki çalan zil gibi kendine çalıyordu.
Hani ilk defa gittiğin bahçede göze çarpan çiçekler var ya!
İşte o çiçek gibi seni gördüğümden beri aklımdasın.
Ve hiç çıkarmadığım düşüncemdesin.
Cümle sonu nokta gibi beynime noktaladım seni,
Birde o sevgin var ya, işte onuda kalbime koydum,
Buna rağmen uzağımdasın, hasretimdesin,
Uzaklığın, hasretin dokunuyor, çarpıyor kalbim.
Ara sıra anılarıma gidiyorum,
Çok değil bir kaçıyla konuşuyorum bir köşede.
Konuşmamız derin, derin dokunuyor ciğerlerime soluk alamıyorum.
O zaman ne gözlerim yumuluyor nede uyuyabiliyorum,
Bazen has bel kader gelen uykumla birlikte sende geliyorsun.
Gecemde, gündüzümde hayallerimde ve düşlerimde hep sen varsın,
Demem o ki tutukluyum ben sende, seni bu kadar çok seviyorum.
Ahmet Bağçe
İKİ KALP
Bir dilek dilemem istenseydi benden,
Zengin bir ömür dilerdim belki.
Ama şimdi ismini gökyüzüne yazmak istediğim sen varsın.
Seni seviyorum diyemediğim sen.
Ayrı atan iki kalp ve farklı iki nefes o kadar.
Beyaz olmasını istediğim aşkımın rengi bile siyah.
Ve ben yıldızları bile yalnız sayıp,
Kış geceleri kadar uzun gecelerimle,
Kocaman bir yalnızlığın içindeyim.
Ahmet Bağçe
Gülmek, tebessüm etmek insanların arasındaki mesafeyi daraltan araçtır.
Ahmet Bağçe
Kıymet kişinin madenidir, onu bilen işler yüreğinde taşır.
Ahmet Bağçe
Neye benziyorsun dünya,
Sana çocuk kalbiyle baktığımda,
Daha güzeldin.
Çıkmamı istediğin tepeden,
Düşürmekmiş derdin.
Ahmet Bağçe
NEDİR SEVGİ
Sevgi nedir bilirmisin,
Bilirmisiniz siz sevmeyi,
Herkes bir çeşit tarif eder sevmeyi, sevgiyi.
Tek kelimeyle sevgi,
Duyguların içindeki sensin sen.
Heyecanı, sevinci, burukluğu içinde nar gibi,
Tattınmı narının suyundan,
Bulaştırır hastalığını grip gibi,
İşte o zaman,
Doktoru sen, ilacı sen dermanı sen.
Ahmet Bağçe
SEN GİT GÜLE, GÜLE
Aldırma sen öyle üzgün duruşuma,
Gün boyu bir nahoşluk var bende.
Belki ters esen lodostandır,
Ne o diktin gene gözlerini gözlerime,
Bebesini emdiren anne gibi bakarsın yüzüme.
Ha sen diyorsun ki gözlerindeki nem niye.
Bakma sen gözlerimdeki nemlere,
Akar böyle arada bir kendi kendine.
Hem sonra önemli değil aksın akabildiğince,
Bak şu akasya ağacının hatırladın mı?
Gölgesinde oturalım mı çocukluğumuzdaki gibi.
Ne güzeldi değil mi?
Işık saçardı gözlerimizin rengi.
Salıncağımız olurdu söğüt dalında,
Hayaller kurardık sallanırdık gün boyu,
Hele suya bıraktığımız yaprak kayıkla,
Deryaları gezerdik birkaç dakika.
Bak şu haline, üzülüyormusun yoksa,
Bakma sen gözümdeki bulgur gibi akan yaşa,
Dedim ya belki lodostandır, belki havadaki tozdan,
Belki, belki anılar duygulandırmıştır içimi,
Şu an gözlerim çıkartıyor acısını,
Aldırma sen git güle, güle.
Ahmet Bağçe
SANA ADADIM
İçimdeki güzellik diyebilmem için,
Sana senin kadar güzel bir hediye sunmak istedim,
Bütün güzellikler eksiksiz sende olunca adını dilime doladım,
En güzel şiirleri sana adadım,
Bu nedenle seni anlatan kalbimi sana sunmak istedim.
Her bir sayfasını itina ile aç ve oku,
Orada hep sen varsın, sevgin var, gözyaşlarım var.
Ahmet Bağçe
Sen aklıma gelince, aklım buharlaşıyor, bana bir haller oluyor. İşte o zaman seninle yaşamak değil yaşlanmak istiyorum.
Ahmet Bağçe
Ta beynimde büyüttüm,
Yüreğime indirdim olmadı,
İçime gömdüm artık tiryakimsin.
Gözlerimden okunan bu sevginin önüne geçebilirmisin.
Ahmet Bağçe
Bak şimdi. Sen bana öyle yağmur gibi, lapa, lapa kar gibi yağma. Çok, çok dolu yağ. Durursan aşk olsun.
Ahmet Bağçe
Seni öyle işlemişim ki yüreğime.
Her nereye baksam,
Seni görür gibi oluyorum,
O an,
Nefesimi kaybetmiş gibi hissediyorum kendimi.
Ahmet Bağçe
Haberlerde hafta sonu tipi geliyor diyor. İnşallah tipi hoşuma gider.
Ahmet Bağçe
Gece umutlu sabahın gelişine,
Ya yalnızlık,
Umutlumu sevdiğinin geleceğine,
Sanmam yalnızlık yaşamakla bitmiyor.
Ahmet Bağçe
Takip eder gece gündüzü,
Kışın donar yazın yanar yeryüzü.
Bağrı yanık yüzü asık aşığın sevdiği,
Yüreğinde uçan tek kuşu.
Ahmet Bağçe
Ne hancı var nede yolcu,
Susuz çölde yalnızım.
Zihin dolabımda hatıra defterim,
Serabımda resmin,
Hasretini giderir zavallı aklım ile duygularım,
Susuzluğumu gözyaşlarımla dindiririm.
Ahmet Bağçe
Seni sevmek için değil,
Elinden tutmak için hiç değil,
Hoşlanmış olmakta değil,
Seni sayfa, sayfa okuyup,
İçime sindirmek için sevdim.
Ahmet Bağçe
İŞTE ÖYLE
İşte ne yapayım,
Ne demeliyim.
Bir şeyler anlamadın mı?
Gönlümün, gönlüne yıldız gibi kaymasından,
Seninle uzaktan sensiz yaşadığımdan,
Gözyaşlarımı toprağa düşmeden avucuma alıp,
Yüreğimin ateşine yaslamamdan.
İşte böyle!
Ben aşkını,
Şuralarda veya oralarda değil,
Sende aradım.
Ahmet Bağçe
Su gibi berrak,
Çiçek gibi sevgi dolu,
Gökyüzü gibi sade,
Deryalar kadar derin,
Mührü kalbimde olan,
Bir sevgimin olduğunu sakın unutma.
Ahmet Bağçe
İşte sen tam şuramda bir noktasın. Canımı yakan ateşle kül ile. Her gecenin gündüzünü bekler gibi seni bekler yüreğim.
Ahmet Bağçe
Hiç düşündünüz mü hangisi daha çok acıtıyor içinizi. Ben bazen düşünürken düşüncem daha çok acıtıyor içimi. Söylediğimi keşke söylemeseydim diye. Bazen de söyleyemediğimi, söyleseydim diye.
Ahmet Bağçe
Bindiğin istasyondan indiğin istasyona kadarmıydı aşkımız, el salladın gittin o kadar.
Ahmet Bağçe
KÜL EYLEDİ
Aynı ışık altındayız,
Kocaman bir set var önümüzde,
Ne sen bana, nede ben sana görünmeyiz.
Ben yanık, sen acı içinde kıvranırız,
Ömrü uzatır dedikleri acı,
Neden yaktı kül eyledi,
Rüzgâr önünde savruluruz.
Ahmet Bağçe
İlmi olmayanın edebi olur mu?
Ahmet Bağçe
Beni ben olmaktan çıkarınca bir korku sarıyor bensizliğime. O zaman sığınacak bir sen arıyorum canım gibi sevmeye.
Ahmet Bağçe
Bilmediğim dilden konuşunca seni anlamak için şansımı zorlamaya çalışıyorum. Ama sen bana şans tanımıyorsun.
Ahmet Bağçe
ÖMÜRLÜK SEVDİM
Kalbim hayır diyor senden ayrılığa,
İçim yanıyor günlerimin zindan oluşuna.
Kahırlanır dolanırım bulutlu havalarda,
Alışık değilim sensiz hayal kurmaya.
Canım, canıma can, uzak durma bana,
Yasak bu gözler bir başka cana bakmaya.
Bana sevgisiz, kupkuru bir hayat sunma,
Seni bir günlük değil, ömürlük sevdim sevgili.
Ahmet Bağçe
Neyimi anlatayım ki sana, hayatım o kadar pişmanlıklarla dolu ki, silmeyi beceremiyor hafızam.
Ahmet Bağçe
Bazen unutulmuş olmak unutmak demek değildir. Hesabı kapatmak, üzerine kül serpelemektir.
Ahmet Bağçe
SEN GİDERKEN
Sen giderken bastığım dikenler üzerine çökmüştüm acımdan,
Dizlerim acıdı içim gibi,
Savruluyordum boşlukta,
Yörüngesini kaybetmiş uçurtmaydım sanki.
Dönüp bir baksaydın arkana,
Usta elden çıkmış heykel gibiydim,
Gidişini izliyordu gözlerim,
Sessiz bağırıyordum,
Bir şeyler anlatmaya çalışıyordu dilim.
Ahmet Bağçe
Dostlar sessiz olduğu sürece düşmanın sesi gür çıkar.
Ahmet Bağçe
Boş çerçeve gibiydi valizim, dolu değildi içi. Sırtımdaydı giysilerim, içimde biriken dert gibi.
Ahmet Bağçe
Yine rüyamda kendimi gördüm,
Konuşmuyordum kendimle.
Tıpkı rüyalarımda benimle konuşmayan sen gibi.
Suskundum, gelmiyordu aklıma hiçbir kelime,
Dere kenarında susuzluk çeken tepelik gibi.
Ahmet Bağçe
Sevgiyi taşımak ve sevgiyi yaşamak, sevmesini bilen bir kalbe sahip olmaktır. Değeri ressamın göz alıcı resim gibidir.
Ahmet Bağçe
BENİM BAHARIM
Benim kalbimden geçeni,
Dudaklarından dökülmesini isterim.
Çünkü benim için gerçek hayat,
İçindeki sevgi dolu düşüncelerin.
İşte o zaman benim baharım,
Ama şu an sonbaharım,
Gözlerin şimşek gibi,
Ayaz estiriyor bakışların.
Çiçeklerim soluk,
Kurumuş yapraklarım.
Ahmet Bağçe
Seni gökyüzündeki yıldızlar arasından aldım şu sol yanıma yüreğime taşıdım, sakın bir yerlere kıpraşma.
Ahmet Bağçe
Bütün kazanımlarım kaybolursa kaybolsun senin kaybına tahammül edemem. Benim zor kazandığımsın kıtlığına dayanamam.
Ahmet Bağç.e
İnsan sevdiğine sarılmasa da, el ele tutuşmasa da olur. Göz göze bakışmasıyla sarılıp, sözleriyle de dokunabilir.
Ahmet Bağçe
DESE Kİ HÜZÜNLÜSÜN
Dese ki hüzünlüsün yüzünü güldürmek istedim,
Derdim önemli değil yenimi aklına geldim.
İçim der deme haklı sevseydi üzmezdi,
Başkası olsaydı üzmesine izin vermezdin.
Evet ya bulut olsam güneşine izin vermez,
Yağmur olsam günlerce dinmezdim.
Çok kırdı çok kırıldım ama çok sevdim,
Alıştım onunla sevgisizliğe sevilmemeye.
Hadi birisi şaşırıp seni seviyorum dese,
Teşekkür eder ne gerek var der hislerim.
Ahmet Bağçe
YARINLARDAN SANDIKLARIM
Anılarım,
Gecenin bir yarısı acıyla uyandırıyor beni,
Uykumdan ediyor.
Işıksız odamda karanlıkta,
Artık sen, ben ve karanlıkla başbaşayız.
Otur diyor içimden bir ses,
Alış diyor yalnızlığı ve karanlığı,
Bırakıyor duygularımla hiç olan bir boşluğa,
Ve kayboluyor sonra.
Fakat endişede etmiyorum,
Sen aklıma ve bana yoldaş olunca.
Sonra anılarıma dönüp bakıyorum gün ağardığında,
Ve soruyorum bitkin halde, hani nerede diyorum senden için anılarıma.
Sonra diyorum sen nasıl bir öğretmensin,
Şöyle veya böyle hayat öğretir gibisin,
Meğer sandıklarımdan başka yaşam anlatırmışsın,
Birde burun kıvırırsın cevap alamayınca.
Bende sana hatırlatırım ey anılarım,
Hani vardı ya sandıklarım, yarınlarım,
Yok, olan uykusuz gecelerim güldüğüm nerede,
Dön de bir bak ne haldeyim.
Ahmet Bağçe
Aklımda sen olunca hep ağlar gözlerim. Havuzumda biriksin kirlenmesin gözyaşlarım. Hatırası var her bir damlasında.
Ahmet Bağçe
SIMSIKI SARIL BANA.
Gel yanıma yasla yüreğini sol yanıma,
Bak güz çiçekleri açmış kumsalın yamaçlarına.
Bulutlar birbirine sarılmış gökyüzünde,
Dans ediyor masmavi deniz üzerinde.
Gözlerime bakarak gülümse çiçekler açsın yüzünde,
Sımsıkı sarıl bulutların birbirine sarıldığı gibi bana.
Bir an bile bırakma çıkartayım yalnızlığın acısını,
Yüreğim tutuklu kalsın yüreğinde orada çarpsın bundan sonra.
Ahmet Bağçe
İşte bu yüzden seviyorum lise yıllarımı. Saygıya, sevgiye dayalı, beklentiden uzak derslere, notlara takılıydı aklım.
Ahmet Bağçe
Açtığın yaraların üzerini kapattığın yara bandını sakın açma. Yaraladığından fazla acıtıyor.
Ahmet Bağçe
Geceleri rüyama gelirken,
Duymuyor ayak seslerini yüreğim,
Fakat hızlanıyor nefes alış verişim.
Üstüme sinmiş kokunla,
Fırtınasına aldırış etmeyen tekne gibiyim.
Ahmet Bağçe
Ben seni hayal ederken beni kaybediyorum. Ya sen hayalindekini hayal ederken kendin neredesin.
Ahmet Bağçe
Aşk’mı, sevgimi, nedir bilmem. Tek bildiğim, beni bana unutturdu.
Ahmet Bağçe
Babalık korkmaktır. Hastalıktan, yaşlanmaktan, ayrılıktan, ölmekten, geride kalanların geleceğinden korkmaktır.
Ahmet Bağçe
Geçtiğim yerler yanıktı,
Senin geçtiğini anladım,
Bende sana gelirken izleri aşk çamuruna buladım ki,
Bizi başkaları bulmasın.
Ahmet Bağçe
Ben seninle bir birini hiç görmeyen gözlerim gibi olmak istemiyorum. Karşımda gözümün önünde olmanı istiyorum.
Ahmet Bağçe
Sen ve ben gibi bu dünya,
Sanma ki hepsi deniz,
Yâda hepsi kara,
Yıldızı da var ayı da,
Ötesinde güneşin aydınlığında.
Ahmet Bağçe
Bak! Gene karanlık çöktü akşam olmadan,
Çekin güneşimden kara perdeyi.
Havuzumda kurumuş gözyaşlarım,
Nerede akan özlemimin saf suyu,
Set koyun önünü denize ulaşmadan.
Ahmet Bağçe
Bazen okumak istiyorum,
Dökülen gözyaşlarımın dediklerini,
Fincanda kahve telvesi gibi şekillenmiş izlerini,
Ve sonra okuyunca alıyorum yalnızlığın cevabını.
O zaman üzerine basılan kuru yaprak misali,
Paramparça oluyor hislerim.
Ahmet Bağçe
Öyle oturmalı ki yüreğine hissettirmeli sıcaklığını gizlememeli yüzündeki tebessümleri, içindeki duygularını.
Ahmet Bağçe
Kaderimin rüzgârı, Yaşamımın yazarıydı. Yazarım ıslattı sonra kuruttu. Alın yazım masum kaldı.
Ahmet Bağçe
Ahmet Bağçe
Kaderimin rüzgârı,
Yaşamımın yazarıydı.
Yazarım yazdı,
Rüzgârım sildi.
Alın yazım baki kaldı.
Ahmet Bağçe
Öyle soğuk baktın ki ayaklarım üşürken yüreğim ateş içinde yanıyor.
Ahmet Bağçe
Aynı şeyleri konuşmuyoruz ama,
Aynı şeyleri düşünüyoruz,
İşte bu yüzden yalnızız.
Cılız sevgimizi yaralayıp,
Aşk merhemi arıyoruz,
Acısını gözyaşından alıyoruz.
Ahmet Bağçe
Eğer duygular yakınsa mesafe önemlimi.
Ahmet Bağçe
Karşılıksız diyorlar ama hep kafanda takıntı kalıyor,
Bazen aklına geliyor,
Hiç bir zaman aklından çıkmıyor.
Önleyemiyorsun da tıpkı aklımdan çıkmadığın gibi.
Ve sonra yüreğin sızlıyor.
Takmamak gerekiyor diyorsun ama,
Takıntı oluyor sen gibi.
Ahmet Bağçe
AŞK DİYORLAR
Aşk katıklara dökülen acı sos gibi
Ağzı acıtırken içini ısıtıyor.
Acısından kurtulmak istesen bile,
Hazından vazgeçemiyor.
Yakıyor ateşi dayanma gücünü aşıyor,
Ama sabrediyor insan,
Çünkü onun adına acı sos değil aşk diyorlar.
Ahmet Bağçe
Sevmek düşünmek demektir,
Ruhen beraber olmak,
Onsuz bile onunla olabilmektir.
Unutmak için değil,
Unutturmamak için sevmektir,
Tutkusu, tutuklu olabilmektir.
Sevgisini,
Güneşin doğuşuyla kaybolan buğulu camlara değil,
Sevdiği için yanan kalbime yazmaktır..
Ahmet Bağçe
Dün gece rüyana geldim.
Gerçekti, yalan değildi.
Bugünde gelmeyecek diye endişeni anlıyorum.
Dün rüyanda sahili geziyordun ve çok mutluydun.
Rahatsız etmedim.
Ahmet Bağçe
SOL TARAFIMDA ŞURAMDA
Bir sigara dumanı gibi tütersin burnumda,
Alışkanlığım değil tiryakimsin benim.
Ölümüne nefeslenmek isterim,
Feda olsun ömrüm sana,
Şimdi sıkıntım yok desem var aslında,
Sigaram parmak arasında,
Yanık şarkılar radyomda,
Karşımda resmin,
Hasretin ta şu sol tarafımda.
Ahmet Bağçe
Kar toprağa düşünce değil, yüreğine soğukluk düşünce, yazında üşür insan.
Ahmet Bağçe
Sen bende tutuklu kalsan,
O zaman sana,
Sabah gözlerimden,
Öğleyin dillerimden,
Akşamda tebessümlerimden ikram ederim.
Ahmet Bağçe
Her pisliğe sokan düşman değil, her pislikten çıkaran dost değildir.
Ahmet Bağçe
Sen oradayken,
Ben burada sorunlarımı unutuyorum.
Adeta an itibarıyle zaman duruyor.
Aklım tek noktada,
Sen, ben ve paylaştıklarımız,
Birde sonsuza doğru uzanan aşkımız.
Ahmet Bağçe
Sen beni sevemedin ama benim içim çok rahat. Seni çok güzel sevdim.
Ahmet Bağçe
Keşke birde beni özleyen olsa,
Benim seni özlediğim kadar.
Yüreğimde acı bir yalnızlık,
Suskunluğumun arkasında gözyaşı,
Hayallerimi süsleyen duygularım ve ben,
Unutulmuşluğun ötesinde.
Ahmet Bağçe
İnsanlık kendi dehlizi içinde deniz dibi balığı gibidir. Gözleri dışarıda ama penceresinden görmek istediği ışığına hasrettir.
Ahmet Bağçe
Sen hep böyle kal, hiç değişme, böyle kal ki, değişen ben olayım. Seni yarın bugünden daha çok seveyim.
Ahmet Bağçe
KIRGINIM
İçim seninle öylesine dolu ki,
Kızgınım duygularıma,
Kabardıkça karıştırıyor zihnimi.
Birde gözlerime kırgınlığım var,
Seni göreceği yerde,
Kapatıyor perdelerini,
Ağlatıyor yüreğimi.
Ahmet Bağçe
Benimle dünyayı paylaşırmısın desen, evet derim. Sen benim olduktan sonra neden olmasın.
Ahmet Bağçe
BİR TANIDIK DERİM
İçim öyle demiyor susmuyor,
Susturamıyorum.
Kalbim tek noktaya atıyor tutmuyor hedefi,
Korkuyorum,
Neden mi korkuyorum!
Bir an sana seni seviyorum desem alay edersin,
Yâda serseri dersin,
Veya görsen de görmezden gelirsin diye.
Bir soran olsa tanımam dersin,
Veya dudak büker o kim der dönersin,
Gerçi bir soran olmaz da.
Bana sorsalar hiç der susarım belki.
Bir şeyim yok derim,
Yâda yalnızlığımdan bahsederim,
Veya çok değerli bir tanıdık derim senden için,
Demem sana olan tutkunluğumu.
Yüreğime de üzülme der susmasını isterim belki.
Ahmet Bağçe
Yüreğim yaşam yumağımsa, yaşam sevincim sensin. Sen bakış açımda gülümse ki, mutluluğum devamına ersin.
Ahmet Bağçe
Bazen sessizliğin aydınlığı,
Karanlığa çıkan bir boşluktur bende,
Istırap çektikçe,
O ıstırabı öğrendiği yeri arar bazen bu yürek,
Durgun denizin derinliğinde dalgalarını aradığı gibi.
Ahmet Bağçe
Neden mi acıyor içim. Söylemek istediğimi söyleyemediğimden keşkelerim içime batan diken olduğu için.
Ahmet Bağçe
KOLAY DEĞİL ÖZLEMEK
Öyle kolay olsaydı özlemek,
Seni gördüğüm anda ağlamazdım yutkunarak.
Sensizlik aklımı aldığında,
Kararsız kalıyor ayaklarım,
Ne sana gidebiliyorum,
Nede hareket edebiliyorum.
Konuşmak istiyor canım.
Konuşmam yok oluyor konuşamıyorum,
Burnumda tütüyorsun,
Hasretini çekiyor içim,
Kör bakıyor gözlerim.
Ahmet Bağçe
ODA GEÇTİ
Yıllar diyoruz ya!
Ardına baktırıp sessizce kaybolan,
Bir anlık perde,
Birkaç görüntü geçen zaman,
Öyle bir gündü bugün,
Bir araya geldi dostlar farklı diyarlardan,
Yumak, yumak sarıldı sohbetler,
Bitmeyen anılar, bitmeyen laflar,
Bir deste gül gibiydi o gülen yüzler,
Oda geçti farkında olmadan.
Ahmet Bağçe
Bazen, uzaklaşmak gerekiyor karanlıklardan,
Vazgeçmek gerekiyor vazgeçemediğin aşktan, acısından,
Kendinden kaçmak yerine kendine gelmek gerekiyor bazen.
Günler ayların, aylar yılların üstüne eklenip büyüdükçe,
Görmek gerekiyor küçülerek tükenen umutları ve yarınları.
Ahmet Bağçe
Yoluna yürümekten korktuğum yokuşların var,
Hatırlamaktan korktuğum anılarım var,
Hislerimi söylemekten korktuğum, korkularım var,
Yazmak istediğim düşüncelerim var,
Birde sensiz gecen uykusuz gecelerim var.
Ahmet Bağçe
HASRET ANLAR, AŞK ANLAR
Öyle demiş, dost, dosta,
Aldanma düşmanın dost gibi bakışına,
Önce mıknatıs gibi çeker,
Sonra bir makas atar, kaydırır hayatını.
Dağıtırsın kendini, kaçmak istersin uzaklara,
Uzaklar sana uyar, sen uyamazsın uzaklara.
Kıvranırsın yalnız ve karmakarışık duygular içinde,
Seni bir tek özlem anlar, hasret anlar, aşk anlar.
Ahmet Bağçe
AÇ GÖZLERİNİ
Yeşil, yeşil bakıyordun gözlerime,
Ne oldu bilmem birden,
Bir şimşek çaktı yıldırım düştü yüreğime.
Şaşkın bakışlarım arasında yumuldu gözler.
Ve sonra sarıldı boynuma bir el.
Kulaklarımı üfledi bir nefes,
Ses verdi, dedi aç gözlerini,
Bak karşında o baktığın gözler.
Ahmet Bağçe
Belki o renkli hayat sana iyi geliyor da, ben hayatı renksiz yaşadığım için gözümü kamaştırıyor.
Ahmet Bağçe
Kim demiş sevenler bir sürü şey ister.
Sadece beni delicesine sev yeter.
Şu deli gönül sevmekle hatamı işler.
Bana fındık içi kadar mutluluk ver yeter.
Uzaklara gitme,
Sen benim, ben senin yüreğimizde olalım yeter.
Ahmet Bağçe
Ben ateşte yanarken havalanan sendin, Oysaki üzülmeyesin diye senin için yandığımı söylemedim.
Ahmet Bağçe
Kimisi seni çok sever,
Sen sevildiğini bilmezsin.
Kimisini de sen çok seversin,
Oda sevildiğini bilmez.
O zaman ağlamaz gibi ağlar gözler.
Yalnızlık işte böyle bir şey.
Ahmet Bağçe
Bugünkü gibi hatırlıyorum. Akasyalar çiçeklerini aştığında, rüzgâr yüreğimi bir sana, birde bana doğru savuruyordu.
Ahmet Bağçe
ÇÖLE SALSAYDIN
Sonra resmine baktım,
Kahroldum, ağındım.
Giderken gözyaşlarımı da götürmüşsün ağlayamadım.
İnletti dört bir yanı sessiz feryadım,
Dedim keşke önce beni çöle salsaydı,
Hiç değilse fırtınasında savrulur,
Kumunda yanardım.
Ahmet Bağçe
Hayat testiyle bardak gibidir. Biri mutlu olmak için eğilmek zorunda, diğeri mutlu etmek için dolmak zorunda.
Ahmet Bağçe
Görmeye tahammülü olmayanın sevmeye niyeti olmaz.
Ahmet Bağçe
Yüreğime yazmak istedim. Dışını okudum da içinde de hayat hikâyelerin varmış! Bu yüzden anlayamadım seni.
Ahmet Bağçe
Olmuyorsa üzerine bir fiyonk at düğümlendiği belli olsun.
Ahmet Bağçe
Farkındamısın sen gülünce dünyam aydınlanırken, ben gülünce içim ağlıyor.
Ahmet Bağçe
YARIMDI YÜREĞİM
Sen yokken yarımdı yüreğim,
Gelişinle gitti hasretim.
Gitme kal.
Tamamlansın yarım yüreğim,
Renklerin güzelliği çizgilerle belli olduğu gibi.
Seninle güzelleşir duygularım.
Yokluğun esaret olduğu kadar,
Varlığın bana cesaret.
Ahmet Bağçe
BENİ UNUTMA
Oralardayım diye beni unutma.
Burada onca insanı unutturdun bana,
Bir sevda uzattın uzak diyarlardan,
Bahar çiçeklerini döktün yoluma.
Nice hayallerim vardı, hayalim oldun,
Yüreğimde filizlenen tomurcuk gibi,
Sevgin ruhumu sardı sanki güz gülü.
Gönlüme neşeler saçtı gülen yüzün.
Ahmet Bağçe
Nice şeylerine katlandım da, ayrılığın iz yaptı ütüledim.
Ahmet Bağçe
ESKİ RESİMLERİM
Yıllar sonra karıştırdım, albümdeki sayfaları,
Üzüldüm görünce eski resimleri,
Öyle çok şey değişmiş ki,
Saçım sakalım gibi.
Ya dolaptaki gömleklerim,
Dar geldi bedenime,
Modası geçmiş pabuçlarım, serinletti içimi.
Ahmet Bağçe
Bazen özlemektir adı,
Bazen tutku.
Bazen aşk diyorlar dalgın bakışa.
Kimi zaman konuşur anlamaz başkası,
Deli dedikleri de olur ilk bakışta,
Aslında o içi yanan bir aşk sarhoşu.
Ahmet Bağçe
KAR GÖRSE PAMUK BİLİR
Ortalıkta dolaşıp da, sevgisini anlatamayanda var,
Özlemini duyup da acı çeken, tutuklu kalanlarda.
Kimseler görmez, göstermez gözyaşı döktüğünü,
Yaşanılan bir şeyi yok gibi divanedir dünyasında.
Yalnızlık mevsimidir, ne fark eder mevsim yaz olsa,
Hayatı renksiz bir resimdir, sevinci beyaz, hüznü kara,
İstediği sevgi lüks, sevinmesi mavi, gridir tebessümü,
Onlar Doluyu kar, yağmuru sel, kar görse pamuk bilir.
Ahmet Bağçe
Dünya zannedildiği gibi iyi olsaydı,
Kimse hakkında yalancı demez,
Gelenleri de kendine çevirmezdi.
Ahmet Bağçe
Eh ne yapayım madem aklından çıkartıp, sevgini iptal etmişsin, o zaman sana ikramım olan gecelerimi ver geri.
Ahmet Bağçe
ÜÇ BOYUT BU OLSA GEREK
Hani kıyıdan denizi seyredersin ya, denizin bitim yerine kadar, alabildiğine masmavi. Bir şey fark edersin dikkatlice bakıldığında, yarım ay yâda yarısı kesilmiş karpuz gibi bir görüntü, hatta dünyanın yuvarlak olduğu bu yönüyle daha da belirgindir. Bu görüntüyü çoğu kez dikkat edersen görürsün. Oraya denizin o derinliklerine bakarken. Bir an bir Tekne geçiyor olsa bu defa hemen fark eder gözlerin. Üç boyut dediğimiz görüntü işte budur, zuhur eder gözlere. Gözler görme doyumuna ulaşana kadar denizi de görmez. Hâlbuki deniz, denizden geçen tekne ve ufuktaki karpuz gibi görüntü var olduğu halde. İşte hayatta böyle, her şeyin olduğu hayatta an içinde yaşadığını görürsün, yaşamak istediğini yani geleceğini hayal edersin önünden geçeni görürken diğerlerini hayal, meyal gördüğün gibi. Tıpkı Denizdeki görüntülerin hepsini bir bakışta görme isteğinin algılanana kadar.
Ahmet Bağçe
Yürüyeceksen tek yürü, biri varken yürürsen ayak sesi belli eder
DELİ RÜZGÂR
Hani sendin, senden ayrılık korkutur diyen,
Biz, bizdik ayrılamaz bilirdik bir birimizi,
Bir deli rüzgâr önünde savruldun gittin.
Bizi ayıranlar utansın sevgi zincirinden.
Aynalar dahi göremez oldu gülen yüzümü,
Kayboldum buralarda, gören olmaz yüzümü,
Mutluluk içindeyken küs olmuştum ağlamaya,
Kayboldu huzurum, kapladı huzursuzluk yüzümü.
Ağlamadan önce bir sızı girer aklıma sen geldiğinde,
Canım acır darlanırım imkânsızlık içinde,
Neydeyim sözün bittiği yerde konuşurum kendimle,
İçime atarım, içim dolu, gözlerim çıkarır sensizliği yaş ile.
Deki şuradayım bul beni, uçarak geleyim,
Bir deli rüzgâr olup, tozu duman edeyim,
Bağrımdaki taşlar için bunlar sendin diyeyim,
Taşlar anlatsın yokluğunda yüreğimin sancısını.
Ahmet Bağçe
Tasalanma gülüm,
Kim nereye giderse gitsin.
Nasıl olsa yarın güneş gene doğar,
Yeter ki üzerine doğsun,
O her doğduğunda,
Gün gene sana gelir.
Ahmet Bağçe
Ben çok güzel gördüm çocuk,
Görmedim senin gibi güleni.
Sen büyüme….
Saf tertemiz yüreğin büyüsün, gülüşünle.
Ahmet Bağçe
PİŞMANLIK DERİM
Hiç tanımadığım mutluluk nasıl bir şey,
Hani derler ya anlarsın tanıyınca,
Heyecanlandırır mı, beni de sen gibi,
O dilinden düşürmediğin mutluluk.
Can yakar mı, acıtır mı bir yerlerimi,
Hesap sorar mı ara sıra sen gibi,
Yâda oda bilir mi manalı bakışları,
Döndürür mü dakikayı saati günleri arap saçına.
Hiç tatmadığım,
Senin mutluluk dediğin buysa eğer,
Ben aşkın açı yanı derim,
Pişmanlık derim, pişmanlık.
Ahmet Bağçe
O kadar çok unutuldum ki, beni unutanlar, benim onları unutamadığım kadar hatırlarlar mı?
Ahmet Bağçe
Öfke o kadar büyük o kadar kuvvetli ki, zarar verdim dediğinden ziyade öfkesine yenilenin duygularını köreltir.
Ahmet Bağçe
Bir ömür boyu kalbimizde gizlediklerimiz, hatırlandığında sesimizin titrediği, gözlerimizin dolduğu, hayal kırıklığımız, tereddütlerimiz ve özlemlerimizdir.
Ahmet Bağçe
GİTME SEN HAKLIYDIN.
Bir an ağır, ağır yürüdüm, göz ucuyla baktım onunda yavaşladığını gördüm. İleride yol ikiye ayrılıyordu hızlı adımlarımız devam etmiş olsaydı birbirimizle karşılaşmamız mümkün olmayacaktı. Dedim buluşmak yâda düşünceleri paylaşmak bu olsa gerek, keşke buradan geçeceğimden haberli olsaydı. Sonra dedim haberi olsaydı, şu an burada olurmuydu. Herhalde olmazdı, olmadığıda iyi değil mi dedim. Böylesi tesadüf an çok değerli bir an değil mi? Bir kutu içine sıkıştırılmış atamadığımız kıymetli eşyaya yıllar sonra açıp bakmak gibi bir şey.. Beyin dediğimiz donanım içinde bulunan, zuhur eden zihinde o sıkıştırtmış kutu gibi. İşte o zihin içinde neler yok ki. Boşaltmaya kalksan, sevgi çıkacak, şefkat çıkacak, neşe ve üzüntü çıkacak, dostluk, heyecan, bekleyiş, telaş, özlem daha neler, neler çıkacak. Dedim önemli olan bu anın yâda anların geçici olmaması. Sevgi ve saygıyı körüklemeli, bu sevgi birliktelikleri ve devamlılığı getirmeli. O zaman neşede, mutlulukta ve huzurda bolluk oluşmaz mı?. Adımlarımız birbirimize yaklaştıkça heyacanımın dozu da artmıştı. Karşısına çıkmayı tesadüfen karşılaştık imajını yaratmayı düşünerek aynı noktaya çıkacak tek katlı evin arkasında ara sokağa saptım. Düşündüğüm gibi oldu ve sokağın dönemecinde karşılaştık. Selam verdim yanaştım tokalaşmak istedim. Elini vermedi, pembeleşen yanaklarından ateş fışkırıyor gibiydi. Şok haldeydim, ne yapacağımı bilemedim. En iyisi iyi günler diyerek yoluma devam etmekti. Karşılaştığımıza sevindim hoşça kal dedim yürüdüm. Kısık bir sesle seslendi, hep öylesin, kalmak, konuşmak yerini gidersin dedi dondum kaldım. Yanına yanaştım ve gözlerine bakarak deminki söylediğin sözleri tekrarlarmısın dedim. Tekrarlamak istedi ellerimle ağzını kapattım sus, sus dedim. Giderken ben önüme, geniş bir boşluğa, bakıyordum, sen arkamdaydın boşluktan ziyade bana bakıyordun. Hataların olduğu, yaşandığı yerdeydin. Gitme demeni bekledim, gitme demedin. Oysaki benim ilk gideceğim yeri biliyordun. Her zaman gidip dertlerimi anlattığım dere kenarındaki pelit ağacının yanıydı. Orada oturup artılarımı ve eksillerimi yorumlayacağımı biliyordun. Onu bildiğin halde oraya da gelmedin. Bir çizgi çizdin, çizdiğin çizginin üzeride sağa sola sapmadan gidecek bir cambaz aradın. Oysaki ben cambaz yerine sevgili aradım, şimdi gidebilirmiyim dedim. Dedi gitme, sen haklıydın.
Ahmet Bağçe
Kendinle kaldığın o uzun gecelerde yalnızlık duygularına kapılma, sen görünmez bir melek gibi şuramdasın.
Ahmet Bağçe
UÇURMA YÜREĞİMİ
Beni üzme gönül zorla güzellik olmaz,
Seni istiyor diye uçurma yüreğimi gönül.
Bir gün konmak istersen gonca bir güle,
Yanında ağlatarak götürme gözlerimi gönül.
Ahmet Bağçe
ÂŞIKSAN
O aşk öyle bir çıkışla çıkar ki, karşına,
İlk defa görüyor gibi olursun her defasında,
Belki komşu olmak istersinde yanı başına,
Davet edilmeyi bekleme âşıksan ara sıra,
Aklında bulunsun!
Ne aşkta, nede ayrılıkta davet beklenmez.
Ahmet Bağçe
GÖKYÜZÜNDE KAL
Düşümde terk edilmiş köy evinin penceresinden,
Gökyüzüne bakınıyordum,
Gecenin bir yarısı, gökteki yıldızlar,
Saman yolundan, rüyama gelişini kıskanır gibiydi.
O an sana seslendim,
Hep gökyüzünde kal, oradan hiç ayrılma ki,
Ben her bakındığımda,
Gökyüzünde seni izleyip özlemimi gidereyim.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİNDE ARA
Kurumuş dudakların zorlanmış olsa da konuşmaktan,
Birkaç saniyelik bakışın çok şeyler anlattı bana.
Bir gün ayrılırsak o an bak gözlerime,
Şu an gözlerinin neler söylediğini bir, bir anlatayım sana.
İşte o zaman aramızdaki mesafe ne kadar uzak olursa olsun,
Ayrılık yükünü omuzlarında değil yüreğinde ara.
Ahmet Bağçe
Neden biliyormusun. Kalbim tasdik etti beynim mühürledi sevgini, aklım silmiyor seni.
Ahmet Bağçe
YATIYA GELMİŞ
İçi hüzün, içi korku, karamsarlık olan kış geceleri,
Bırakmayacak sandım soğuk elleriyle ellerimi,
Yüzü soğuk, gözleri yaşlı, kar gibi saçları,
Ta uzaklardan yatıya gelmiş gitmeyecek yolcu gibi.
Çiçeklerle donanmış kırlar, yamaçlar, dağlar,
Hep baharımı yaşadın sen, kış görmedin mi?
Oralardan gelen mis kokular, hangi rüzgârın hizmeti,
İçeme taşıdığı duygular kabartıyor yüreğimi.
Ahmet Bağçe
Sana olan sevgim kalan son dilimler gibiydi. Bırakan sen, arkadan bakan ben oldum.
Ahmet Bağçe
Ayva var nar var,
Yarı yarıya kar var,
Kızlar dereye gidiyor,
Peşlerinde kaç kişi var.
Ahmet Bağçe
Sende yüreğini az dinleseydin, göz göze gelir, belki rüyalarına girmeme izin verirdin, rüyalarıma geldiğin gibi.
Ahmet Bağçe
Sen bir mum gibi mutluluğumu söndürdün ama yangını artıran rüzgâr gibi tutkularımı artırdın.
Ahmet Bağçe
BENDE SİZ GİBİYİM
Yaşadıklarımı yazdım,
Yaşamış gibi okudunuz,
Dökülen yapraklardan bahsettim,
Siz sonbaharı yaşadınız,
Lapa, lapa kar yağışından bahsettim,
Kışlıkları hatırladınız,
Ötüşen kuşlardan, uçan kelebeklerden,
Yazın sıcağından, denizin kumsalından,
Ağlayan bulutlardan, gecenin karanlığından,
Balıkçı teknesinden, kürek çeken kayıkçıdan bahsettim,
Halikarnas balıkçısını, Bodrum sahilini, tatili hatırladınız,
Kimi zaman hüzünlendiniz, Kimi zaman sevindiniz.
Bende siz gibiyim,
Üzüldüğümde, Soğukta kalmış kuş gibi,
İşlerimin ters gidişinde hallaç yemiş pamuk gibi,
Oluruna düşündüğümde güneşinde başı eğilmiş başak gibiyim.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİME KAZIDIM
Önce gözlerime baktın tanıdıkmış gibi,
Sonra yüreğime dokundun,
Narin ellerinle taradın saçlarımı dağıtırcasına,
Sonra aklıma girdin, beni aklımdan ettin,
Dalga, dalga estirdin hayallerimi,
Bende sevgini yüreğime kazıdım.
Ahmet Bağçe
AŞK VURUYOR
Berrak gökyüzü, bir deniz ve birde mavi,
Gün boyu oynaşan dalgalar ve sıcacık kum,
Sen ve ben gök kubbedeki yıldızların altında,
Dalgaların şarkısı aşk vuruyor damarlarımıza.
Deniz kendisini rüzgâra kaptırmış dalgasında,
Mehtap her gece rüyaların kapısını açmış âşıklara,
Kimileri balkonda, kimileri parkta, kimileri sahilde,
Yakamozlar ışık saçar sürü halinde dans eden balıklara.
Ahmet Bağçe
Sen damarlarımda dolaşan kanım oldun,
Gözlerimde yaşım,
Bedenimde terim,
Türüm, türüm tüten kokum oldun,
Yüreğime girip canım oldun,
Bana hayat verdin,
Hayatımsın artık benim.
Ahmet Bağçe
Gitme sevgilim,
Gitme gecem gündüzüm,
Bu gecede kal.
İçime hasretini, özlemini bırakma.
Burada, işte şurada,
Sol yanımda kal,
Biliyorum gidersen dönmeyeceksin geri,
Her şeyimsin benim, hiç olmanı isteme benden.
Ahmet Bağçe
KORKUYORUM
Bazen korkuyorum sevmekten,
Şu sol yanım acıyor,
Sonra dalıyor çiseliyor gözlerim.
Yaşamak istemiyor gibi oluyorum kimi zaman,
Kırsalında tutuklu kalıyorum bazen,
Girdim mi düşler girdabına çıkamıyorum içinden.
Yaprak gibi sarıldıkça sarılasım geliyor,
Bir kıvılcım düşüyor içime,
İşte o zaman yanıp kavruluyorum,
Diyorum ki ya bulamazsam cananı hiçbir yerde,
Yarsız yarda beyhude yara almaktan.
Ondan da korkuyorum aşkın karanlığında kaybolmaktan,
Ahmet Bağçe
Kötü geleceği getiren iyi günden, ders veren kötü gün daha hayırlıdır.
Ahmet Bağçe
Ben yarın, yarını, isteklerimin olması için umutla bekleyeceğim ve elveda diyeceğim umudumu hiçe sayan düne.
Ahmet Bağçe
Başka yere bakıyorum, sana bakıyor demesinler diye, buz kesiyor ellerim, uyuşuyor ayaklarım soğukta kalmış gibi.
Ahmet Bağçe
Uyurken en son gördüğüm seni, uyandığımda ilk görmek ister gözlerim.
Ahmet Bağçe
İyileşmemi istiyorlarsa. Dünyamı güzelleştiren seni şırınga etsinler damarıma.
Ahmet Bağçe
GÜZEL BİR AKŞAM YEMEĞİ
Ellerini omuzlarıma attı, boynumdan kavrarcasına sırtıma doğru uzattı. Şarkıyı söyler gibi yaparak kafasını sallamaya başladı, kendisini müziğe adapte etti. Bende belinden hafifçe tutarak uyum sağlamaya çalıştım. Dakikaları saymadım ama bir saati geçkin dans ettik. Ta ki youtubde bile bazen reklamlar olur ya, bir reklam araya girdi. Müziği tekrarlayım mı dedim. Bir şeyler içelim dedi. Salona geçtik. Dur! Yerini göster ben hazırlayım dedi. Meyveler buzdolabında meyve sıkacağı da mutfağa girince ilk sağ dolapta dedim. Portakal, havuç, greyfurt, nar suyundan bolca karışık meyve suyu hazırlamış salona geldi. Bu arada makyajını tazelemeyi de ihmal etmemişti. Kanepeye oturalım mı? Dedi. Dedim bana uyar. Sürahi içindeki meyve suyunu masaya koydu, küçük taburelerden birini ise oturacağımız kanepenin önüne çekti. Sonra bardakların yerini sordu. Onlarda mutfakta camekânlı olan üst dolapların içinde, ben getireyim dedim. Sen dur ben getiririm dedi. Bardakları da getirdi ve meyve suyundan bir bardak bana doldurdu, birini de kendisine. Oturduk birer bardağını içtik meyve suyundan. Sonra birkaç dakika kadar sessizliğe büründük. Sessizliği neden küsüz cümlesi bozdu. İrkildim ve anlamadım dedim. Tekrarladı neden küsüz dedi. Bilmem kümsüyüz dedim. Gülümsedi ve değiliz tabi. Biz değil, bize kaderimiz, umutlarımız, şansımız, geleceğimizin önüne geçen her neyse, neden küs, barışık değil, bana, sana, bize bazıları hariç hepimize dedi. Biz ne yaptık onlara. Tavukları varda, kış mı dedik tavuklarına dedi. Demedik tabi dedim, bugün dünden iyi, yarında bugünden iyi olacak. Yeter ki umudumuzu, umutlarımızı yitirmeyelim dedim. İyi olsun tabi daha iyi olsun, gülen yüzlerimizin yanı sıra içimiz de gülsün dedi, gülümsemesi gözlerimizden belli olsun dedi. Bakındık bir an. Sanki birbirimizi yeni görmüşüz gibi. Anlında hafif bir terleme, yanaklarında pembeleşme olurken, adeta başı ve omuzları bana doğru yaklaştı. Titrek bir sesle teşekkür ederim çok teşekkür ederim muhteşem gece için diyerek iyice yanaştı. Başını omuzlarıma dayadı, gözleri aralıksız gözlerimdeydi. Ben şaşırmış haldeydim. Ondaki terleme ve yanaklarındaki pembeleşme bende de var gibiydi. Beni ben göremiyordum ama o beni görüyordu. Sarıldım sımsıkıca. Yılları üzerinde taşıyan dalgalı saçları avuçlarımın içindeydi. O dalgalı saçlarını parmaklarımla taramaya başladım. Adeta kelimeleri unutmuş, dudaklarımız konuşamaz hale geldi. Gözlerimiz bir şeyler yazıyordu onu da okumaya fırsat bulamıyorduk. An içinde çok güzel bir an yaşıyorduk ki.
Ahmety Bağçe
ARKASI YARIN
SONRAMI
Yavrum denildik,
Kuzum denildik,
İşte bu yüzden hep sevilmek istedik,
Sonran büyüdük, sevenleri azınsındık.
Sevmek istedik.
Üstümüze bulut çöktü ıslandık,
Rüzgâr önüne kattı savrulduk,
Bir nar üstüne düştük yandık.
Sonramı!
Sonra!
Nice ateşi söndüren yağmurda bile sönmedik,
Demek ki, sevdik be güzelim çok sevdik.
Ahmet Bağçe
Sevinçli olduğum gün,
İçime bir huzur girdiği saat,
Ruhumun kelebekler gibi uçtuğu dakikada,
Avucumun içinde sana yürekten mutluluklar üflüyorum,
Sıkıntı içindeysen ilaçın olsun.
Ahmet Bağçe
Aşkımızın soğuyacağını bilseydim, her bir zerresi aşkınla yapılmış sade dondurman olurdum.
Ahmet Bağçe
Özlediğim kadar özlenseydim, Gökyüzünün gece incisi yıldızların izlendiği gibi her defasında farklı izlerdim seni.
Ahmet Bağçe
Yalnızlığı hayat felsefesine koyanlar iyi niyetlerini insanlık için harcamış olanlardır. Onlar ki biblo gibi her yere sığarlar.
Ahmet Bağçe
SENSİZLİKTEYİM
Günlük defterimdeki gül yaprağım,
Ne unuttum nede kuruttum seni.
Yüreğime düştü gecenin karanlığı,
Bir ben varım birde hayalinin sessizliği.
Kim bilir şimdi sen hangi mevsimdesin,
Hangi çınarın gölgesindesin,
Ben her mevsimde sensiz,
Her gölgede sensizlikteyim.
Ahmet Bağçe
Öyle bir yerimdesin ki, her özlediğimde, nefesimi tutup, nefesini sayıyorum.
Ahmet Bağçe
Üzülürken gülmeyi de öğreten hayat. Öyle bir küflü çıkısın ki, çıkılarının içi keşkelerle dolu.
Ahmet Bağçe
SERSERİ
Sen hiç sevdin mi?
Özledin mi yağmur bekleyen toprak gibi,
Hiç hayal edip ağladın mı?
Mutluluk masalı anlattın mı kendine.
Yâda hiç gelmesini istedin mi rüyalarına,
Sarılıp kokladın mı, doyasıya.
Ya da içine çektin mi kokusunu ciğerlerine kadar.
Ağladın mı hiç giderken ardından,
Bekledin mi, peronda yolcu treni bekler gibi.
Olmadı değil mi?
İşte ben seni bu kadar sevdim serseri.
Ahmet Bağçe
Ne bileyim nasıl görmedim geçerken seni,
Dururdum, belki inerdim gelirdim yanına.
Tutardım ellerinden, koşardık kırda bayırda,
Uçurtma yapardık bir sana birde bana salardık gönlere,
Sonra ip atlardık, evcilik oynardık birlikte.
Ahmet Bağçe
Bir sonbahar ortasında dökülürken yapraklar,
Düşüşüne duygulandı ve dedi;
Neredesin ilkbahar.
Gelde bak!
Bir, bir dökülüyor yapraklar.
Ahmet Bağçe
Acının acısı bir tek aşkda mı?
Yokmu? Bir başka benzeri.
Kavuşamadığı hasretini çektiği,
Dönme umudu kalmamış,
Ana gibi, baba gibi.
Ahmet Bağçe
YÜREKLER NÖBETTE
Bu gün gene ben suskun yar sessiz,
Yürekler nöbette.
Sancılı sessizlik sürdükçe,
Merhaba deriz ertesi güne,
Güneş üzerimize doğmuş,
Zaman oynuyor sanki bizimle.
Ben yardan yar aşkını beklerken,
Yar, yaralanmış aşk sundu önüme.
Ahmet Bağçe
GÜZEL BİR AKŞAM YEMEĞİ
Güzel bir akşam yemeğinden sonra salona geçtik. Bahçeyi balkondan izleyerek kahvemizi içmeye ardından da meyvelerimizi yemeye ne dersin demek için hafifçe eğildim. Kalp atışı kulağıma duyuluyor gibiydi. O an nefesim kesilir gibi oldu. Ateşim yükseldi, kalp atışlarım hızlandı, çölde kalmış gibi ağzım kurudu. Yutkunamıyor gibiydim. Nutkum tutuldu diyeceğimi unuttum sanki. Hele ki rüzgâr perdeyi hafifçe içeriye doğru balon gibi şişirmesi imdadıma yetişti. Kahvemizi balkonda içelim mi dedim, hay, hay dedi. Sağ elini az yukarıya kaldırarak bileğini hafice büktü. Beni dansa kaldırabilirsin der gibicesine. Elinden tuttum, ayağa kalkmasına yardımcı oldum. Koluma girdi, birlikte balkona çıktık. Hafifçe esen rüzgârın verdiği serinlik harikaydı. Bahçenin çimlerini sulayan fıskiyelerin su fışkırtırkenki çıkardığı ses akşamın o sessizliğine farklı bir ahenk katıyordu. Balkonda masaya geçtik, sandalyeyi oturması için hafif çektim. Gözü kapının üzerindeki hoparlöre ilişti. Müzik dinleyebilirmiyiz dedi. Tabii ki dedim. Batı müziği, halk müziği, hangisi olsun dedim. Halk müziğini severim, tercihim halk müziği, ya sen dedi. Benim de tercihim evet halk müziği dedim. Salona gittim. Bilgisayardan halk müziği seçerek hoparlöre aktardım. Sırasıyla dinlerken çok geçmeden Berkan’tın Samanyolu çıktı. Gözlerime bakındı. O yeşil gözleri ışıl ışıldı, ışıkları süzülerek gözlerime doğru gelirken, göz kirpiklerim adeta kapanmamak için gerildikçe gerildi. Ellerime eli dokundu, o an sanki o el elime değil de yüreğime dokunur gibi oldu. Dedi dansa kaldırmayacak mısın? Konuşmayı unutmuş gibi oldum. Ta, ta tabi dedim. Be, be benimle dans edermisin dedim. İkiletmedi evet dedi.
Ahmet Bağçe
ARKASI YARIN
Yemyeşil bir denizi izler gibiyim senin gözlerini izlerken, bir kıyı olasım gelir bıkmamasına bakmak için.
Ahmet Bağçe
SENSİZ OLUNCA
Bakışlarım uykulu yumulur gözlerim,
Yıldızların aya göz kırptığı gibi,
Bir şeyler mırıldanır dilim,
Umutsuz vaka der söylenir yüreğim.
Uykusuzluk sardı bedenimi uzanır yere,
Çekilir perdesi kapanır gözlerim.
Rüyalar âleminde sensiz olunca,
Yağmurda ıslanmış gibi içimi sarar hasretin
Ahmet Bağçe
Beni yüreğinden silince, akan gözyaşların silinecekse pekâlâ sil. Ya, benim gözyaşlarımın selini nasıl sileceksin.
Ahmet Bağçe
YAN YANAYDIK
Biz hep yan yana olduk,
Hiç bir arada olamadık.
Uzun süredir hep seni gördüm,
Başkalarına kördüm,
Sana da bir türlü görünemedim.
Biraz uzun sürdü sana olan aşkım,
Uzun süren aşklar,
Karşılıksız olan aşklarmış,
Sana olan aşkımın sürekliliği de,
Karşılığını bulamadığından.
Ahmet Bağçe
HAYAT NEMİ HAYAT AYAKTA KALMA SAVAŞIDIR
Ayakta durabiliyorum, duruyorum dediğin an, yaşamının dönüm noktası olduğu andır. Artık içinde bulunduğun hayat senin hayatındır. Yapılan bir hata varsa sana aittir, birilerine özür dileme ve bahaneler uydurma, korku içinde yaşama bitmiştir. Birine güvenmek veya birilerinin suçlamasına maruz kalarak yaşamak son bulmuştur. Bir şeylerin olması, arzuların giderilmesi için birilerine danışmadan, kendin karar verip yaşamak sana aittir artık. Hayat kendi hayatındır. Çift kişilik koltuk bitmiş, tek kişilik koltukta yolculuk başlamıştır. O tek kişilik yolculuk senin yolculuğundur. Hayat senindir, o hayata sahip olmak, yâda olamamak sana aittir. Yaşam işte o günden itibaren başlamıştır, hayatın acımasızlığına göğüs germek, tadını çıkarmakta sana aittir. Savaş senin savaşın, of be savaşı kazandım sevinci senin zaferin, bu bir savaştı kaybettim acısıda senin acındır.
Ahmet Bağçe
İki hayal içindeyim,
Birincisi sen uyku çiçeği olsan rengârenk açsan,
İkincisi ben saksın içinde toprağın olsam.
Sen sabahları sarı açıp güneş olsan,
Öğleyin mavi açıp deniz olsan,
Akşamında beyaza bürünüp yüreğimde uyusan.
Ahmet Bağçe
Senin denizin, benim gölüme tepeden bakar ama,
Kırsalımda senin denizin, benim gölüme dar gelir.
Aşkımı sıkılana kadar oynadığın oyuncak sanma,
Onu kaybedince gözlerinden yaş gelir.
Ahmet Bağçe
Beni bağışla,
Sırılsıklam oldum seni görünce,
Sen beni ıslatan ilk yağmurumsun.
Bedenimde kuru,
Doğmasa da olur güneşim.
Ahmet Bağçe
O köyünde bu köyünde suyu,
Şu karşı ki dağlardan gelir,
Dere akar ben akışına bakarım,
Üzerine sana hasretimi yazarım
Ahmet Bağçe
Döne, döne akan ırmak. Yarı bulanık, yarı berrak. Suya yazıyorum hasretimi, özlem içiyorum bardak, bardak.
Ahmet Baağçe
YANAN YÜREK
Yanan yüreğin yazısı yoktur,
Tutmamıştır elleri ne kalem ne tebeşir,
Sayfaları yüreğinde gizlenmiş okunmamıştır hiç biri,
Her sayfasında hasret yazılı, rüzgâr yazılı, belki yazılı,
Bahsetmemiştir ne yazından, ne baharından,
Kışında gibidir yazında titrer buz gibidir teni,
Dökülür yaprakları bir, bir sonbahar gibi,
Kurumuş ağlar gözleri tükenmiştir gözyaşı,
Sağırdır işiten kulakları duymaz anlatılanları,
Huzurludur o yürek aşkını yalnız yaşarken,
Gasvet doludur, özlemi doludur, belki doludur içi.
Ahmet Bağçe
AZALTARAK ÇOĞALTTIK
Neden düşüncelisin, yâda tedirginsin gönül,
Yoksa tek başınayım der darlanırmısın,
Beklide haklısın kimler yoktu ki yanında,
Şimdi onlarsız yalnız başınasın.
Düşünüyorum da biz hep kendimize istedik,
Bu nedenle de sevgiyi azalttık nefreti çoğalttık,
Merhameti azalttık kavgayı çoğalttık,
Huzuru azalttık malı çoğalttık,
Sağlığımızı azalttık, kilomuzu çoğalttık,
Adaleti azalttık, kıskançlığı, bencilliği çoğalttık,
Sabrımızı azalttık acımızı çoğalttık,
Anlayacağın gönül, yaşamayı azaltarak yaşamamayı çoğalttık.
Ahmet Bağçe
BERHUDAR OL
Bazen dün veya önceki gün neden güldüğüme ağlıyorum, düşünüyorum ve diyorum ki acaba gülerken içime ektiğim çiçeklerimi mi suluyor gözyaşlarım. Yâda terk edilişim ile hayattan kayboluşumun yıldönümü mü? Aslında dün o kadar çok seviyordum ki seni, ne kadar olduğunu söylesem şaşırırsın. Hani terk edildiğim günde oluşan ve giderek büyüyen nefretim kadar desem az mı? Az ise ne diyeyim, kocaman yalan dünyanda sana mutluluklar dilerim. Birde sana teşekkür ediyorum berhudar ol, bana sevmeyi unutturduğun için, yaşamımı zorlandırdığın için, gülmeye hasret bıraktırdığın için, küçücük dünyamda mutluluğu çok gördüğün için.
Ahmet Bağçe
SEN ÖYLE SAN
Senimi özlemişim, yanılıyorsun,
Neyini özleyecekmişim senin,
Kalıcı bir hatıran mı var ki bende,
Şurası senin oturduğun yer değil mi?
Ya şurası, orası uzanıp yattığın yer değil mi?
Şu kumanda ile ikiz kardeş gibi değilmiydin.
Peki, yerdeki mindere ne demeli,
Balkona her çıkışında almazmıydın yanına.
Hep şu fincandan Kahveni, suyu o bardaktan, çayı şu kupadan içmezmiydin,
Sigaranın külüne ne demeli,
Kül tabağı yerine masadaki saksıya silkemezmiydin,
Birde özlemişim. Sen öyle san.
Ahmet Bağçe
EĞER BİR GÜN
Düşünceli haline düşünceli bakarım,
Sorarım kalbime neresinde olduğunu senin.
Endişene üzüldüğünü söyler yüreğim,
Bertaraf et kaygılarını.
Seni yalnız bırakmam bırakamam,
Yalnızlığın ne olduğunu çok iyi bilirim.
Eğer bir gün yalnızlığa bürünürsen,
Bil ki yok olmuştur bedenim.
Ahmet Bağçe
Öyle bir sarıldı ki, renk değiştirdim bukalemun gibi,
Hasreti bir yanda, utangaçlığı bir yanda, kızarmıştı yüzü,
Gözleri bakamaz haldeydi gözlerime,
Ter döküyordu sırılsıklamdı teni,
Avuçları kerpeten gibi sıkıyordu ellerimi,
Geçmişin utangacı, pişmanlığı, mahcubiyetiydi besbelli.
Ahmet Bağçe
Ziyaretime mi geldin, yoksa seyrime mi?
Neden zahmet ettin uzamıştır belki kısacık yollar.
Sanki unutulmuş gibi aşk dilencisi olarak kapına geldiğim yıllar,
Üzgünüm dön geri senide beklemedim başkalarını beklemediğim gibi.
Ahmet Bağçe
Bir gün anlayacaksın sana olan sevgimi. Üzerimdeki topraktan, görmen mümkün olmayacak sevincimi.
Ahmet Bağçe
Sen alıştırdın somurtmaya,
Gülmeyi unutturdun bana yıllarca.
Bak ne can var nede dost yanımda,
Bir defter, bir kalem sigaramdan başka.
Ahmet Bağçe
HEP GEL
Bugün gene rüyama geldin,
Biraz üzgün biraz dargındın sanki.
Umutları tükenmiş boşlukta gibiydin,
Yağmur yağmıyordu, soğuktu hava lakin ıslaktı saçların,
Belli ki gözyaşlarını silmişsin belikli saçlarına.
Uzattın ellerini dokundun yüzüme,
O dokunuşunda dokundu yüreğime,
Hep gel dedim, gel ama bana dokunduğu kadar acıtma yüreğini.
Ahmet Bağçe
Ardından koştun da ne oldu, yığıldın kaldın yarı yolda. Azıcık duyarlılığı varsa o gelsin ayağına.
Ahmet Bağçe
Benim yüreğimde sarılmış vaziyette oturuyorsun ya! Benimde sana olan özlemim öyle oturuyor.
Ahmet Bağçe
Kaşığıyla geri dönen aş, ya az pişmiş yâda pişmemiş aştır.
Ahmet Bağçe
Hayat sakız çiğnemek gibi bir şey, Mide bir şey gelecek sanıyor. Çene yorulmuş. Ortada yenilen içilen bir şey yok.
Ahmet Bağçe
Ben bir bedel ödüyorsam, bana uygun dediğim yaşamın bedelini ödüyorum. Keza emek verdim, yürekten sevdim.
Ahmet Bağçe
İnan sana söyleyecek hiçbir sözüm yok. Söylemek istediklerimin hepsi kalbimde.
Ahmet Bağçe
Birkaç saniye içinde seni seviyorum diyebilen, ömür boyu olduğunu da düşünmeli. Keza kökü derinde olan ağaç ömürlüdür.
Ahmet Bağçe
Bazı şeyler vardır soğutmaya gelmez. Keza aş kaynarken pişer.
Ahmet Bağçe
Sen şimdi yüreğimde konuksun ya. Kalıcımı, gidicimisin. Ona göre hazırlık yapacağımda âşık olmak için.
Ahmet Bağçe
Neydi o derslerle boğuşurken birde kız sevmek,
Ve onu düşünmek,
Birde cesaretsizlik,
Söylemek isteyip de söyleyememek,
İçini dökememek,
Neymiş,
Platonik bir aşk...
Ahmet Bağçe
Bir sebep mi arıyorsun sevmek için,
Sanki yalnızsın yada sevgisizsin.
Dön bir bak etrafına,
Niceleri var yorgun ve bitkin,
Yalnız tek başına sevmekten.
Ahmet Bağçe
Başını avucumun içine koysan,
Kirpiklerin batsa gülün dikeni gibi,
Cırmalasan, mırıldasan,
Yaramaz küçük kediler gibi.
Ahmet Bağçe
Bende senin olduğun yerdeyim lakin ikimizde orada değiliz.
Ahmet Bağçe
Ne gecenin karanlığı, ne gök gürlemesi, nede yağmurun şiddeti, sensizlik kadar ürpertir beni.
Ahmet Bağçe
Öyle bir girdin ki içime, her soluk verişimde, sensiz kalacağımdan korkup nefesimi tutuyorum.
Ahmet Bağçe
İşte bende öyle bir sarılmak istiyorumda, yaprak sarması sanıp pişirmenden korkuyorum.
Ahmet Bağçe
Ey! Aşk sana tabi ki kırgınım. Çok acımasızsın. Âşıklara gün göstereceğin yerde can yakıyorsun. Usanmadın mı?
Ahmet Bağçe
SIRILSIKLAMIM
Bir zamanlar sende ben gibiydin ya hani,
Sırılsıklamdın ben gibi,
Halen yağmurum dinmedi.
Biz ikimiz aynı bulutun yağmuruyuz diyordun ya hani,
Sana ne oldu da kurudun,
Ben halen sırılsıklamım.
Ahmet Bağçe
Donuk mu hayat yoksa ağlıyor mu?
Gücüm tükendi yanıyor yüreğim.
Yağmura razı idim,
Doluya tutuldum.
Ahmet Bağçe
Yüreğimin götürdüğü yerde ol,
Dayanamaz yüreğim yokluğuna.
İzahında zorlanırım,
Öldüm der ağlar sonra.
Ahmet Bağçe
HEPSİ O KADAR
Gene uyandık sabah oldu,
Bak güneş tepeden göründü.
Gök mavi, deniz durgun,
Cıvıldıyor kuşlar, yem peşinde.
Sıcaklık kol geziyor,
Yapraklar solmak üzere,
Gün bir öğleden önce, birde sonra,
Bakmışsın ki gece, hayatsa devri âlemde.
Değişen bir şey yok,
Gün yaşanmışlık bir anı.
Sonu akşam, sonrası gece vakti,
Eksilen ömür hepsi o kadar.
Ahmet Bağçe
TUTUKLU KALSIN
Gönlümdeki kavgam sen değilsin ki,
Düşüncelerinin yüreğime yansıması,
Ah bir bilebilsen!
Seni içime çektikçe nefesimin açıldığını,
Göz göze iken, gözlerimin, gözlerine tutuklandığını,
Dokununca ellerine,
Ellerimin yapıştığını.
İşte o zaman derim ki!
Varsın tutuklu kalsın gözlerim,
Yapışık kalsın, ayrılmasın ellerim.
Ahmet Bağçe
Bana çok iyi geliyorsun, ruhumu dinlendirip, yalnızlığımı gideriyorsun. Senden bolca ilaç var mı?
Ahmet Bağçe
Arada bir gündüzde gel. Hayalinle gün boyu gezineyim. Geceleri gelince yalnız kalıyorum, uykum seninle gidince.
Ahmet Bağçe
Gökteki yıldızlar her akşam sense bazen çıkıyorsun. Öyle bir çık ki, o kadar yıldızlar arasında bir tek seni göreyim.
Ahmet Bağçe
Ne garip değilmi? Sen benden uzaklaştıkça duygularım seni bana yakınlaştırıyor.
Ahmet Bağçe
Ve benim en çok acıdığım. Her şeyin bol olduğu bu dünyada, sevgiyi bulamayıp, sevgisiz yaşayanlardır.
Ahmet Bağçe
Seni tanıdıktan sonra yaşamımın geri kalanını görür gibi oldum ama önümde kale duvarı gibi duran sevgini aşamadım.
Ahmet Bağçe
Aşk bir tesadüf değil ki,
Bilinçaltının aradığı bir tür olgu,
Kime, yâda neye benzediğin önemlimi?
Değil tabi,
Seninle benzer yanım olmasa da,
Yetmez mi sana olan özlemim.
Ahmet Bağçe
Her geçen yıl gibi bu yılda,
Rüyama geldin doğum gününde.
Düşümün yıldızıydın, güneşiydin,
Gene gel,
Seni özleyeceğim hep gizlice.
Ahmet Bağçe
Ve sonra aşk dedi ki!
Gözüm doldu ama akmıyor yaşım,
Yalnız bıraktı beni gönül yoldaşım.
Sulanmazsa toprak kurur tozlaşır,
Helal olsun toprağım sana gözyaşım.
Ahmet Bağçe
Nicelerine el uzattım, onlar çekti ellerini. Sanki ellerim dikenli.
Ahmet Bağçe
Ey! Yar.
Duygularım et olsa doğrardım,
Ses olsa kısardım,
Ağaç olsa keserdim,
Sana ulaşamadığı için.
Ahmet Bağçe
Sana bakarken kamaşır gözlerim,
Sonra tutulur dilim ahrazlaşırım,
Hayıflanırım konuşamadığım için,
Şafak vakti gibi sessizliğe bürünür içim.
Ahmet Bağçe
Yağmur zerreleri kopamıyorsa buluttan çölün sucu ne! Yüreğimi, yüreğine gizlemişsen yüreğimin sucu ne!
Ahmet Bağçe
Anladım ki senin bana olan sevgin denizköpüğü gibiymiş. Oysaki benim sana olan sevgim sahildeki kum gibiydi.
Ahmet Bağçe
Gökyüzümü yağmurlu,
Yoksa senin gözlerin mi ağlıyor.
Havada bir esinti yok,
Neden zülüflerin tarumar.
Ahmet Bağçe
Ay dünyasına, bende sana tutuklu kaldım.
Ahmet Bağçe
Bu akşam burada yanımda olsaydın,
Ağlarmıydım hıçkıra, hıçkıra,
Sızlarmıydı yanık sızısı gibi içim,
Sonra birde koysaydın elini başıma,
Hastası başındaki doktor gibi.
Ahmet Bağçe
Hani Adana’yı kökünden yakacaktın benim için, daha bir mangal bile yakamadın.
Ahmet Bağçe
Öyle suçluluk duygusu içindeyim ki, bir yıkıntı altında ceza çeker gibiyim. Oysaki benim tek sucum seni sevmek.
Ahmet Bağçe
Sen beni kırda bir papatya kadar severken, ben seni o kırda bütün çiçeklerin kokusunu özlemiş kadar özlüyorum.
Ahmet Bağçe
Hani gidiyorum ya, Gönlüm burada, Aklım burada, Anılarım burada, Yüreğim acı içinde.
Ahmet Bağçe
Açıkgöz olduğuma bakma, gözlerini göremeyecek kadar körüm.
Ahmet Bağçe
Gitme dersen, kalırım. Yeter ki sen yüzüme kapatma kapını, pencereni. Çünkü hayal kurmak çocuk oyuncağı değil ki.
Ahmet Bağçe
Sen inatlaştıkça benim inadımda inatlaşıyor, sende tutuklu kalışım ondan.
Ahmet Bağçe
Büyümek çok zor. Ya, büyüdükten sonra, o daha zor. Büyüdükten sonra babam var diyemiyorsun.
Ahmet Bağçe
Öfken sevginden büyük olunca, sözlerim sana sinek vızıltısı gibi geliyor. Bu nedenle öfkeni nefretime hapsettim.
Ahmet Bağçe
Sen benim vazgeçilmez noktamsın. Unutma ki, bir doğru iki noktayı birleştirir, işte o noktanın biri sen biri ben.
Ahmet Bağçe
Hani seni sevmeye başladımdı ya! İçimde yaşamaya başlamıştın. O zamandan beri kalbin bende hatırladın mı?
Ahmet Bağçe
SENDE ÖYLESİN
Bu yazım senin için!
Gülümsediğinde hangi ağaç karşılık verir gülümsemene.
Sevgisini gösterir.
Güzel bir söz söylediğinde o güzel sözle karşılık verir,
Dallarını omuzlarına koyar,
İşte sende bana öylesin.
Ne kolların omzumda,
Nede sırtın dayalı sırtıma.
Ahmet Bağçe
Saymadım kaç kişinin kabri var yüreğimde. Onların kabrine su dökenler, kabrime gül dikmesin.
Ahmet Bağçe
Hani para parayı başarı da başarıyı çeker ya!Sen beni öyle çekiyorsun, onlar zengin olurken, ben halen aşk fakiriyim.
Ahmet Bağçe
Acı dediğin dünya, birlikteyken bitmesin dediğin dünya.Düşün beraberken biz birbirimize şeker kamışı gibi değilmiyiz.
Ahmet Bağçe
Yaşamıma girip, kalbimde izlerini bırakmışsan, sen bende ömürlüksün. Artık biz ikimiz farklı insan olamayız.
Ahmet Bağçe
Yeterince sevgin olsaydı eğer. Dünyanın en mutlu insanı sen olurken, mutluluktan uçanda ben olurdum.
Ahmet Bağçe
Birde bu öfken niye diyorsun. Beni özledin bunu biliyorum, ama aramıyorsun onun için!
Ahmet Bağçe
Dedi, neden yalnızlık,
Dedim kim sevdiğinin yanında olmaz ki,
Beni en çok yalnızlık seviyor da,
Ondan yalnızlık.
Ahmet Bağçe
Sonra gitmek istedim, uzak, uzak,
Dur! Dedi yüreğim,
Ya! Gittiğin yerlerde,
Yanan bu yüreğini kim söndürecek.
Ahmet Bağçe
Merak mı, ediyorsun,
Acı çekmenin nasıl olduğunu.
İstersen yer değiştir,
Sen ben ol ve gör,
Acının şiddetini sevmenin ne olduğunu.
Ahmet Bağçe
KÖR OLURMUŞ
Büyüdükçe anladım, Anladım ki,
Masallardaki gibi ne prens,
Nede prensesmiş,
Kaf dağının arkasındakiler.
Sevmek öyle mükemmel de değilmiş.
Acıtıyormuş insanın içini,
Acı içinde debelenmekmiş meğer.
Kör olurmuş zamanla ilişkiler!
Yâda habersiz tek taraflı Sevgiler.
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ NERELERDESİN
Bir rüya gördüm içinde sen vardın,
Tebessüm ediyordun aşiyanında.
Dünya taşlıklı, kayalıklı engebeli olabilir diyordun,
Onları manzara olarak gör,
Yaşamın güzelliğini sev, güzelleştirenini sev diyordun.
Bana elini uzattın tut dedin,
Ellerimi uzattım sana doğru,
Ve sen kayboldun şimdi nerelerdesin.
Ahmet Bağçe
Ey ATAM
Ölüm ayrılık değildir,
Bizim içimizdesin; Ölmedin!
Sen halen MİLLETİNE...
CUMHURİYETİ bıraktığın yerdesin.
Ahmet Bağçe
ORMANA DAĞ EVİNE GEZİNTİ
KÖY DELİKANLISIYLA SOHBETİM
Yıl içinde işlerin yoğunluğu ve şehir hayatı yoruyor insanı. Ormanlık gibi yâda bir deniz kenarında, her şeyden uzak ruhen dinlenmek istiyor. Bir fırsatını bulsamda oluşacak fırsatı değerlendireyim diyor bazen. Böyle bir düşünce içindeyken anlık bir karar verdim. Babamın bir sözü aklıma geldi. O derdi ki akıllı düşünene kadar deli gönüllü, oğlunu kızını evlendirir. Güzel bir söz, bir an gönlümü deliliğe vurup yolculuğa, bir seyahate çıkmak istedim. Hiç tereddüt etmeden hazırlıklar yapıp internetten de orman içinde dağ evlerinin nerelerde olduğunu araştırdım. Araştırmam neticesi bulduğum dağ evlerinden birine rezervasyonda yaptırdım. Tabi uzun süre değil de, iki yâda üç gün kalacak şekilde yer ayırttım. Farklı yerlere de gidebilmek için. Bir pazar günü hazırlıklarımı yaptım yola koyuldum. Ne olur, ne olmaz diye büyükce bir çadırım var onuda almayı ihmal etmedim. Keza çadırkentlerin olduğu yerlerde kalma gibi durumumda olur düşüncesiyle. Artık yol nereye kadar götürürse, gittiği yere kadar gitmek istedim. Şehir çıkışı, bağlar ve bahçelerin bitimi, ekin tarlalarının görünmeye başlaması, akarsularının kıvrılarak akması harika bir manzara, canlı bir resim, bir tablo. Her güzelliği resimlemek istedim, daha sonra anı olarak bakmak için. Yol güzergâhımda olan köylerden birinde biraz soluklanıp bidona şırıl, şırıl akan soğuk sudan doldurup, köy kahvesinde bir çay içmek, gözleme yapılıyorsa mis gibi gözleme yemek istedim. Dağ evinden rezervasyon yaptırırken yörenin konumu hakkında malumatta almıştım. Gideceğim bu yöreler ormanlarıyla zengin olan bir coğrafyanın olduğu söylendi. Her mevsim yağış alan iklimi ve yamaçlarındaki ağaç çeşitliliğiyle temiz bir havası ve ormanlarla kaplı olduğu, civar köylerin otlaklarının, ağıllarının bulunduğu yaylaların, Karadeniz coğrafyasını aratmayacağını söylediler. Heyecanım artmıştı, bir kuş gibi hemencecil uçmak istedim oralara, o yerlere. Havanın temizliğinden, bol oksijeninden, suların serinliğinden yararlanmak istedim. Dağ evinde, evin şöminesinde ateş yakarak ve ormanı izleyerek geçirmek istedim. Torosların İçanadoludan Akdeniz’e doğru çizdiği kavislerde ormanlık arazi ile köylülere ait bağlık, bahçelik manzaralarının fotoğrafımın deklanşörümde değerlendirmek istedim. Hem düşünüyordum, hemde yol katediyordum. Şehir arkada kalmıştı. Dağlık arazi yamaçlar inişler yokuşlar başladı. Yollar daraldı, araba geçecek kadar yollardan geçiyordum. Bu arada bulutlar boş durmuyor. Hava yer, yer yağmurluydu. Bu güzel manzarada dağ bayır tırmanmaya başladım. Önceden araştırıp bulduğum dağ evlerinden birine yerleşir, eşyalarımı indirip, düzenlerim, şöminesinde ateşi yakar ve karşısında dinlenirim, közünde çay demler içerim diye hayalde kuruyordum. Yağmur devam ederse ki edeceğe benziyor, gözlerimi dağ evinin camlarından ayırmadan görünen yerlere kadar seyrederim diyordum ve bu nedenlede sabırsızlıkla yolların bitmesini istiyordum. Dağ evinde bir güzel dinlendikten sonra, ormanın derinliklerine dalmayı güneşin doğması ardından açan çiçeklerle, karınlarını doyurmaya çalışan böceklerle, uçan kelebeklerle, vızıldayan arılarla, kuşlarla hatta üzerindeki yağmur sularından kurtulmak için sallanan ağaçlarla, otlarla konuşmak istiyordum. Bayırlara tırmanmak, yokuş aşağıya koşmak, yuvarlanmak ve yorulmak istiyordum. Dönüşümde yorgunluktan uyumayı, uyandığımda ateşin söndüğünü, bir süre sonra biyolojik olarak vücudum dinlendiğini gözlerimi açtığımda açıktığımı, hemen kalkıp, dolaptaki sütten bir bardak alıp yudumlamayı, biraz peynir ve ekmek yedikten sonra, tekrar ormana doğru yola çıkıp, kuş cıvıltılarının arasında oturmak ruhen kaybolarak dinlemeyi düşlüyordum.
Ahmet Bağçe
ORMANA DAĞ EVİNE GEZİNTİ
KÖY DELİKANLISIYLA SOHBETİM
Önüme bir yol ayırımı geldi, sol yanıma düşen yol az meyilli aşağıya doğru, sağ tarafıma gelen yol yukarıya doğru tırmanıyordu. Kimsede yok ki sorayım. Dağın başında. İndim etrafa bakındım, ağaçlardan bir yerler görünmüyor ki. İkilemde kaldım. Aşağıya mı, yukarıya mı? Diye. Şimdi aşağıya insem, belki bir köyün içine giderim, yok, yanlışsa ne yapayım döner buradan yukarı tırmanırım dedim, aşağıya doğru sürdüm arabayı. Git, git bitmiyor yol, bir tırmanıyorum, bir iniş aşağı kaç Km gittim farkında değilim. Yol stabilize dedikleri yola geçti. Çınar ağaçlarının sağlı sollu yola doğru kök uzantıları, yağmur sularının tepelerden akarken yolda yaptığı tahribatlar, yer, yer taş ve kum yığıntıları veya çukurlar yanlış yolda olduğumu hissettirdi. Durdum, etrafa bir daha bakındım, belki birini, bir köylüyü görürüm düşüncesiyle. Lakin hani kuş uçmaz kervan geçmez derler ya! İşte o durumda bir mekândayım. Ne yapayım bir yerde ağaç dibinde oturup bir karar vermeliydim. Yağmur yağıyordu geçtiğim yollarda. Sanki buraya hiç uğramamış gibi. Yerler kuru. İleride tepelikte bir çam ağacının yanına vardım, buradan epey bir yer görünüyor, ağacının dibinde iğneyi andıran hani o kurumuş çam yaprakları varya onları elimle toparladım, minder gibi yaptım üzerine oturdum, 15- 20 dakika kadar burada oyalandım. Tam kalkmak üzereydim ki, çan sesleri duydum. Hani koyunların boyunlarına takılan çanlar olur ya, o çan seslerinden duydum. Belli ki buralarda bir köy var, koyun sürüsünü çok uzaklarda otlamazlar, her yer ot dolu buralarda otlanır diye düşündüm. Sesler zaten pek uzaktan gelmiyordu. Sese doğru az gittim. 8-9 adet keçi ve başında da 15-16 yaşlarında erkek çocuğu aşağıya doğru gidiyor. Ses ettim ıslık çaldım, çocuk durdu ve döndü baktı. Keçilerin yönünü çevirdi beni bekledi.
Ahmet Bağçe
ORMANA DAĞ EVİNE GEZİNTİ
KÖY DELİKANLISIYLA SOHBETİM
Mesafe yakın gibiydi ama rahat beş dakika yürüdüm, soluğumu zor alıyordum, çocuğun yanına vardım konuşurken kesik, kesik konuştum, sesim sanki içimden gelirken rampaya tırmanıyor gibiydi. Neyse merhaba delikanlı dedim delikanlı merhaba buyur abi nerden gelirsin, nereye gidersin, yolunu şaşırmış gibisin. Aklıma Yunus Emre’nin Taptuk Emre’ye sorduğu soru geldi. Hani Tabduk Emrede yoldan gelir yola giderim demişti ya! O gibi. Ama ben öyle demedim. Sen buralara yakın bir köydenmisin dedim. Yok, abi horadaki dağı gördün mü ha işte oraya giderken bir yamaç var bizim köy orası. Buralara yakın tek köy bizim köyümüz, te sabah çıkmıştım. Keçilerimle ahşama kadlak dolana, dolana köye varırım dedi. Dedim peki burası, yani bu yol nereye çıkar. Abi şu torpak yol var ya bizim köye kadar varır, oradanda, gelirken gördün mü yol ayırımı var gide, gide o yol ayırımına gider. İşte öyle abi bir ciğaran var mı? Abi dedi. Var. Erken yaş değil mi sigara zararlı dedim. Abi biliyomda alışkanlık. Biz burada kurumuş yaprak bile kâğıda sarar içeriz dedi. Keçiler sizin mi dedim, heye bizim otlatıyom. Hele otur bakalım sana sigarada vereyim, bende bir tane içeyim, sonra ben geldiğim yoldan devam edip gideyim dedim. Delikanlı çocukla oturduk birer sigara yaktık. E anlat bakalım neler yaparsın okula gidermisin kaç kardeşsiniz dedim. Bizimkisi recberlik abi. Şimdi okula gitmiyom. Beşi bitirdim. Babama yardım ediyom dedi. Köye, öbür baştan girersin ya ha işte o baştan üçüncü ev bizim ev dedi. Biz üç kardaşız, bir abim var birde ablam var, birde ben varım dedi. bu defa çocuk sordu, abi senin yavuklun var mı? Dedim yok, senin var mı? Dedim. Hafif yılıştı, güldü. Abi var köyün öbür başı var ya’ ha orada. Eee nasıl oldu, nasıl tanıştınız anlat bakayım dedim. Abi şimdi varya biz mektebe gidyorduk….
Ahmet Bağçe
ORMANA DAĞ EVİNE GEZİNTİ
KÖY DELİKANLISIYLA SOHBETİM
Daha okula gitmeye başlamadıydık. Bizim köyün şo yukarıları var ya! İşte oraya doğru biraz gidecen, bir saat kadar yürüdün mü orada, bağlarımız var. Benim bir arkadaşım var, adı Sami, sen onu biliyon mu abi dedi.
— Yok, nereden bileyim. Ben buranın yabancısıyım dedim.
— İşte arkadaşımla bir gün bağımıza gidiyorduk, onların da bağı var bağ komşumuz olurlar, kendileri. Benim sesim güzel abi. Bağımıza yalnız giderken, bazen evimizin önünde otururken söylerim. Amma çok fazla bir türkü bilmem. O zaman türkü söyleyerek gittik bağımıza. Okul açıldıydı ya. Beni türkü söylerken duymuş. Bana dedi ki. Senin adın ne dedi. Bende İrbam dedim. Aslında annemgil İrbam derde. Asıl adım İbrahim dedim. Senin sesin ne güzel dedi. Kız bağa. Bende işte güldüm azıcık. Oda bana güldü. Sonra elinde mendil vardı, ben mendile bakındımdı. Bana mendili istersen sana vereyim dedi, heye dedim bana mendili verdi. Arkadaşım Sami vardı ya. Ona da dedim kızın bağa güldüğünü, işlemeli mendil verdiğini, Sami lan arkadaş senin şimdi o kız yavuklun oldu dedi. Heye dedim. Biliyon mu abi adı da hatçe. Şimdi şehirdeler. Annesi babası burada köyde de. Bir abisi var o şehirde oturur. Okula gidiyor şehirde. Ben ona dedim askere gidip gelince evlenelim dedim. Bana olur dedi. Şimdi abi benim askere gitmeme tamı tamına 6 sene var. 6 sene çok mu abi ya! Dedi.
—Yok, çok değil acele etme dedim. Ee kız okur sonra vaz geçerse dedim yok abi bana mendil verdi işlemeli dedi. Benim arkadaşım Sami’ de şehirde okur. Geçende geldi. Garneyi aldılar mı geleceklermiş. Sami didiki ağam seni düşünüyor sesi güzel diyor dedi. Gelince söyleyeceğim Gine. Okul bitince, bende askerden gelince evleneceğimi.
— Abi bi cigara daha verinmi dedi. Dedim tabi. Sen bayağı bir efkârlısın dedim. Kafasını bir salladı. Sigara ikram ettim. Sigarayı yaktı bir derinden dumanını çekti. Duman sanırsın bütün vücudunu dolandı gerisin geri ağzından bayağı bir sonra çıktı. Vakitte ilerliyordu. Çocuğun aşkı ise bir enteresan duruma doğru gidiyordu. Deşeledikçe daha neler anlatacaktı neler. Delikanlı müsaade edersen ben gideceğim dedim. Delikanlı peyirim, pekmezim var yağımda var. Birde banadura salatası yapayım dedi. Banadura dedim nedir banadura. Abi ben yapayım sen bi ye dedi. Eh peki dedim. Bir ağaç duldasına doğru gittik.çocuk çıkınını açtı ve….
ORMANA DAĞ EVİNE GEZİNTİ
KÖY DELİKANLISIYLA SOHBETİM
Küçük plastik kaplar içinde azar, azar tulum peyniri, zeytin, keçi sütünden yapılmış taze peynir, birkaç adet kaynamış yumurta, kavrulmuş kuşbaşılı et, tereyağı, küçük bir şişe içinde zeytinyağı, domates, biber, taze soğan, maydanoz ve birkaç çeşit baharat ile harnup pekmezli tahinle yapılmış helva ile üzüm pekmezi
ayrıca yufka ekmek çıkardı. Çay takımı ile tabak almayı da ihmal etmeyen delikanlıya sordum. Sen evinize ne zamanları gidiyorsun, bir haftalık yiyeceğin var. İrbam abi acıktıkça yerim, bazen oradaki köy var ya biraz uzakça. Oradan da çobanlar gelir birlikte yeriz. Çok değil.
Tabağın içine domatesi biberi, taze soğanı, maydanozu doğradı, tuzunu zeytinyağını döktü bir güzel karıştırdı. Sonra temiz olduğu her halinden belli sofrasını açtı. Çıkısı içinden çıkardığı diğer yiyeceklerin kapaklarını açtı. Sofra hazır ve nefis görünüyordu. İştahımı kabarttı. Delikanlı Sanırım, her zaman bir veya birkaç arkadaşlarıyla birlikte burada veya denk geldikleri bir yerde piknik yaparcasına kendilerine ziyafet çekiyorlardı.
Delikanlı hadi abi buyur sen başla ben çaydanlığa dereden su getireyim, ateşide harlayım çay demleyim. Bir güzel içerik dedi.
Merak ettim ve sana banadura yapayım demişti. Henüz yapmadı, neden yapacaktı, belkide peynir, yağ yumurta karışımı bir çeşit olacaktır diye düşündüm bir sorayım dedim. Delikanlıya sordum banadura dedim, hani banadura yapacaktın, ne oldu vazmı geçtin dedim. Yok abi olur mu? İlk onu yaptım. Ahanda önünde ya! Dedi. birde, ya abi sende bişey bilmiyon diyerek hafif gülümsedi. Meğersem domates salatasının o yörede adı banaduraymış onu da öğrenmiş oldum. Delikanlıyla sohbet ederek güzel bir kahvaltı tarzı karnımızı doyurduk. Vakitte epey ilerledi. Aslında ben dağ evinde bir tatil yapacaktım. Vaktin geçmiş olması pek önemli değildi ama yolcu yolunda gerekti, yedekteki sigaramdan birkaç paket delikanlıya ikram ettim sen bayağı buradasın bende yoluma devam edeyim dedim ve helâlaşıp ayrıldım. 18 yıl aradan sonra bir işimden ötürü Kendi deyimiyle İrbamların oralardan geçiyordum. Eskiye nazaran yollar daha da düzgün ve genişlemiş. Gelmişken irbamların köyünede uğrayıp delikanlıyı göreyim dedim. Belki yavuklusuyla evlenmiştir çocukları da olmuştur diye düşündüm. Bir çayını içer az sohbet edip gönlünü alayım dedim. Hani tarif etmişti ya! Köye girişte bu başta demişti ama neme lazım köylüden birine de sorup zaman öldürmek istemedim. Zahar köy yerlerinde herkes bir birini tanır ya dedim. terettütsüz köye ilk girişte tarif ettiği kapılardan birine yanaştım. Arabayla yanaştığımı gören bir yaşlı adam bana doğru yaklaştı. Hoş gelmişsin ağam. Nereden gelin, kimlerdensin. Seni pek çıkaramadım dedi. Dedim bey amca ben buralı değilim. Ama birini soracağım bilirmisin. E sor bakalım belki bilirim dedi. İbrahim dedim, ona İrbam da derlermiş. Babasıyla beraber reşberlik yaparmış dedim. kaç yaşlarında dedi. Dedim onsekiz yıl oldu burada köy girişinde tanışmıştık. O zamanlar 15 yaşında olsa şöyle böyle 33-34 yaşlarında falan olmalı dedim. Bey baba şimdi anlaşıldı dedi. Bakale dedi. Bizim köyde öte başta bir ibram daha var ama o büyük bu dediğin şo solda 5 inci kapı var ya işte orada otururlardı. Babası sizlere ömür, bir anası var kadıncağız tek başına oğlu yani senin sorduğun İrbamda kafayı bozdu. Köyün delisi.
Bir hoş oldum yığıldım kaldım. Geldiğime geleceğime pişman oldum. Keşke gelmeseydim duymasaydım dedim. İçlendim. Bir an nutkum tutuldu konuşamadım. Az kendime geldim sordum. Nasıl oldu, yani kafasını neden bozdu. Adamcağız içini çekti. Gardaş dedi, ne sen sor ne ben söyleyim. O çocuk var ya. Bizim bu köyden ta aşağı başta bir kıza tutulmuş. Kız mektepliydi. Mektebin birini bitirdi ve büyük mekteplere gitti. Şimdi toktur şehirde. Oğlan gara sevdaya tutuldu. Sabah başını alır çıkar gider kaç zaman uğramaz köye saç sakal bir birine karışık her yerde dolanır, bazen köylük yerde de dolaşır. Sen ne yapacaksın onu dedi. Şimdi anası da yok kaç gündür sana nasıl yardımcı olayım dedi. sağol amca sağol dedim. Çok eskiden 18 yıl önce burada bir görüşmüştük, yolum düştü de bir görmek istedim onun için gelmiştim dedim. Burada olsaydı da bir görseydim iyi olurdu dedim ve kal sağlıcakla diyerek çok berbat halde köyden ayrıldım.
Ahmet Bağçe
ARKASI YARIN
YENİ AŞKLAR
Yağmur damlalarına bakıyorum da,
Her bir damlası cesaretini toplamış,
Olanca hızıyla düşüyor taşa, toprağa,
Eskimiş aşklar gibi ıslatıyor yerleri,
Puslanmış camlar çerçevesinden,
Yağmurun ardından bakarken geçmişe,
Yeni bir hayat doğacak diyor güneşle,
Hayat yelken açacak yeni aşklara, maceralara.
Ahmet Bağçe
Gitmek lazım uzaklara,
Uzaklar ne kadar inatlaşsa da.
Yorulmuş olsan da,
Her şeye rağmen her ne olursa olsun,
Gitmek lazım uzaklara.
Ahmet Bağçe
Sermayesi su olan gariban buz gibiyim karşında, sakın eritme akar kaybolurum sonra.
Ahmet Bağçe
Sevmek; İçini çekmek, beklemek, uzaklara bakmak, ağlamaktır bazen, Fırçasız, boyasız resim sanatıdır.
Ahmet Bağçe
Ne ararsın nede sorarsın ne yapıyorsun diye,
Beklide önemli değildir, yüreğinde değilsem!
Gülü de dikeniyle severler,
Demek ki,
Güle diken olmaya layık görülmemişim meğer!!!!!!
Ahmet Bağçe
Kan akmadan açılan yaralar vardır aşk yaraları. Yürekte açılan bu yaradan kan yerine duyguları sulayan gözyaşı akar.
Ahmet Bağçe
Ben seni solmandan korktuğum çiçek gibi gördüm. Üzerinde çok narindir solar diye yazmış olmamın sebebi de ondandır.
Ahmet Bağçe
Sana değil de kalbine dokunmak isterim. Yüreğim, yüreğindeyse, kendini yalnız hissedersen elini kalbine koy ben ordayım.
Ahmet Bağçe
Unuttum diyorsun sevdiğini, ama unutmak bile hatırlamaktır bazen. Bu dediğimi hiç bir zaman unutma.
Ahmet Bağçe
YALNIZLIKTAN ÖLÜNMÜYOR
İnsanı, insan yapan başkalarının yönlendirmesi değil, kendi özgüveniyle bir dala tutunabilmesidir. Bazen yalnız kalabilmeli düşünebilmeli diyorum. Gerçi yalnızlıkta can sıkıntısı oluyor da ölünmüyor, örnek mi? Ben en canlı örneğim. Bakın ben ölmedim, hala hayattayım. Birçok şeyi İçime atıyorum, mutluluk hariç, neden mutluluk hariç diyeceksiniz! Çünkü her şeyi içine atarsın da mutluluğu atamazsın. Demem o ki; Mutlu anında seni yalnız bırakan olmaz boş dedikleri bu dünyada. Ha! Birde boş diyorlar bu dünyaya ama aslında boş değil. Ekonomisi iyi ve mutluysa o kişi her taraftan birileri çıkar doldurur etrafını. Hani boştu, zengin ol o zaman anlarsınız boş olmadığına. Dünyanın boşluğu yalnızlara ve garibanlara mahsustur. Birde yalan diyorlar bu dünyaya. Ondanda şüphelerim var. Yaşananların hangisi yalan. Hepside bir gerçek. Kısacası şaşkınım.
Ahmet Bağçe
Aşkımı kalbimden bile gizledim, gözlerime söyler, başkaları da gözlerimden okur diye.
Ahmet Bağçe
Ormana daldım,
Yürüdüm çukur, tümsek demeden.
Orman Issız güneşinden yoksun,
Gözlerim tarar ağaç aralarını,
Bir seni arar, bir beni arar yüreğim.
Ben ormanda kayıp,
Sen kalbimde.
Ahmet Bağçe
İstediğin kadar sus, dilediğin kadar gizle kendini, bir konuşan var, senin kalbinle benim kalbim.
Ahmet Bağçe
KARLI KIŞ
Görüp de dokunmak,
Veya elinden tutmak,
Yâda aşk duygusunu tatmak yoksa,
O zaman mahrumiyettesin, çaresizsin veya yoksunsun.
O zaman sıkıntını içine bantlar,
Gündüze kör bakar,
Gecede ışık ararsın.
Duygularınla konuşur bana bir söz ver dersin.
Sonra için gene karamsar, yüreğinde karlı kış,
Dersin ey! Yüreğimi ısıtan ateş, lütfen beni üşütme.,
Ahmet Bağçe
TEK SEN VARSIN
Gene akşam oldu,
Gidişini göstere, göstere,
Sessizliğine gitti güneş,
Yıldızlara yalvara, yalvara,
Karanlığına büründü dünya,
Ve ben titriyorum,
Kar altında üşüyen sokaklar gibi.
Ellerim şakaklarımda,
Gözlerim bir umut içinde,
Kuytu bir köşe arıyorum
Yıldızların ışığında.
Tek sen varsın, göremediklerim arasında,
Şimdi ben perişan, umutlarım harap,
Suya düştü bütün hayallerim.
Ahmet Bağçe
KİRAZ ÖRER GİBİ
Ne mi yapıyorum!
Kalan günlerimi birde seni hayal ediyorum,
Sonra umutlarımı bağlıyorum kiraz örer gibi çubuğa,
Sonra, kalbimle duygularımın konuşmalarını dinliyorum,
Onların hayallerini bir, bir kaleme alıyorum.
Başka ne mi yapıyorum!
Onu nasıl söyleyeyim,
Bak eğil de kulağına fısıldayayım,
Hani sana seni seviyorum diyemedim ya!
Onu söyleyip güldürüyorum ara sıra.
Ahmet Bağçe
DUYDUN MU
Kırılırken duydun mu? Kalbimin sesini,
Gördün mü? Yüreğimde açtığın yaraları,
Saydın mı? Sırtımdaki hançerin âdetini,
Tabii ki hayır,
Onları ancak yaşayan bilir.
Ahmet Bağçe
Sevgi var ya! Bir araya gelince bir an dilini yutmaktır, unutmaktır konuşmayı. Göz göze iken görememektir dünyayı.
Ahmet Bağçe
İKİ KİŞİLİK
Birbirimize benziyorduk sanki.
Gülerken ağlayışın, bakışının yorgunluğu, hayata küskünlüğün,
Çokça da dalgın bakışların,
O zaman diyorum ki aynaya bakmama gerek yok,
O ben oldu şimdi, beni yansıtıyor,
Sonra biz oluyoruz bir an,
İşte o zaman iki kişilik salıncakta sallanır gibi.
Ahmet Bağçe
SENİNLE
Seninle yağmurda ıslanıyorsam,
Üşüyorsam lapa, lapa kar altında,
Gözlerimi açamıyorsam toz savuran rüzgarda,
Sokakları dolaşıyorsam yorgun ayaklarımla,
Bekliyorsam seni bir yerde,
İşte ben çok seviyorum o yağmuru,
O yağan karı, esen rüzgarı,
Yürüdüğümüz yolları, beklediğim noktayı.
Ahmet Bağçe
GAZ LAMBASI
Hayatı yaşayarak öğrendim ama,
İçinde benim için özelliği olan,
Unutamadıklarım var yaşadıklarım içinde,
Mutluluk denilen şeyin esrarı ile,
Bir gaz lambasının aydınlığı kadar aydınlık,
Bir de kömür sobası sıcaklığı kadar sıcaklık,
Bana göre yaşamım içinde en güzel bir esrardı,
Üzerime sevgi giyilmiş ütülü elbise gibi.
Ahmet Bağçe
HELE ŞİMDİ MENİMSEN
He dedim ona,
O da he dedi bana.
Bele, bele dedim az oturakmı?
Dedi yoh, az bele dolaşak!
Hıı dedi güldü bana.
Sonra bir den kaçtı yan tarafa.
Dedim necedir,
Dedi atam. Yanındaki gardaşım.
Hele sende necesin.
Dedim nece, he, he gurtar özünü.
Dedim yoh, özüm sendedir, burahmam.
Dedi şimdi sen menim sevirsen
Dedim yah.
Ben seni çoh sevirem.
Güldü bene, eglen hele menim yanıma.
Men sene gelirim feda olsun bu can sene.
Ahmet Bağçe
ISLAKLIĞI VAR
Bana öyle bakma,
Canım, ellerim ateşteyken içim kadar acımıyor.
Tek korkum ben yanarken seninde yanacak olman,
Oysaki o kadar çok hayal kurmuştum ki ikimiz için,
Teselliyi hep hayallerimde bulmuştum.
Aslında gidişin pek üzmedi,
Yüreğinde yerimin olmayışı yıktı beni.
Ha! Sana şunu söylemek isterim,
Mendilimin ıslaklığı var ya!
Sadece senin için döktüğüm gözyaşlarımdandı.
Ahmet Bağçe
UZAT ELİNİ
Ben yanarken zaten dumanım tüttü,
Şimdi kor haldeyken su dökme üzerime,
Tekrarından boğma dumanınla.
Ey yar!
Güne hayalinle gözümü açmışken,
Uzat elini,
Hayata çakılmak için değil,
Yaşamak için bağlanalım.
Ahmet Bağçe
Sana doğan güneşe dua et. Güneş yüzünü göstermeseydi, karanlıkta zor görünürdün, gariban kimsesizler gibi.
Ahmet Bağçe
ORTA ASYA’YA MI? DÖNSEM
Sil baştan, yeniden Orta Asya’ya mı? Dönsem!
Oguz Atamdan, Dede Korkuttan,
Helallik alsam Kayı Boyundan,
Bütün boylardan.
Malazgirte giren Alpaslandan,
Süleyman Şah’tan yiğit oğullarından,
Fatih’ten, Yavuz’dan, Kanuni’den,
Atam Mustafa Kemal Atatürk’ten,
Özür dilesem,
Yeniden mi? Dönsem Orta Asya’ya.
Ahmet Bağçe
Elini tutmak istediğin el, elini tutmaktan imtina ediyorsa, artık, araya mesafe girmiş demektir..
Ahmet Bağçe
SAZ ÇALIYOR
Bu gece sahil sessiz,
Gökyüzünde ay kayıp,
Göz kırpmıyor yıldızlar.
Rüzgâr saz çalıyor,
Çileyen gözlerim gibi ağlamaya hazır,
Dans eden bulutlar,
Hayat mı?
Ben ona küs, o bana vefasız.
Ahmet Bağçe
ÜZÜLEN BENİM
İçimde ki duygularımın yoğunlaşması anlamsız değil,
İşareti sanki seni kaybediyorum.
Feryadım belki duyulmadı, belki tıkalıydı kulakların.
Günler, bir birini kovalarken ne sen beni,
Nede ben seni anladık, anlayabildik.
Ve ben var ya!
Sensizliği bir türlü kabullenemedim ama,
Sessizliğini kabul ettiğimi anladım.
Bugün giden sensin, üzülen benim,
Bu ne bilirmisin,
Umudunu yitirmiş insan mutsuz insandır.
Ahmet Bağçe
Yok, olmaktan korkuyorum,
Sabrımı zorladıkça şansım azalıyor,
Öyle doluyum ki,
Bir taraftan doldurulurken,
Diğer taraftan
Bardak, bardak boşaltılan fıçı gibiyim.
Ahmet Bağçe
Öyle sessiz kalıp uzaktan üzgün baktığımı mı merak ettin,
Nasıl desen özledim be seni, hem de çok özledim,
Bu yüzden kesik sesim, soluğum.
Yazım, kışım oldu, baharı hiç yaşamadım.
Ne kuzu sesi, nede kaval sesi işitmez oldu kulaklarım.
Ahmet Bağçe
Bekletilmeye o kadar çok alıştım ki, bekletmeyi bu yüzden benimseyemedim.
Ahmet Bağçe
Sana sırtımı dönemem, görmeni istemem sırtımda çok bıçak izi var.
Ahmet Bağçe
Yalnızım demek ki farklı biriyim. Fırtınada çiçeğimin kırılacağından korkarken, yağmurda dans ederim.
Ahmet Bağçe
Moral yerde, sinirler tepede dememek için, boş konuşanı değil de, yerinde laf konuşanı tercih ederim.
Ahmet Bağçe
Buğdayda şaşırdı hangi değirmende öğütüleceğini, nasıl hamur olacağını, nasıl bir ateşte pişip yanacağını.
Ahmet Bağçe
Her sadeliğin altında bir hüzün vardır. Kiminin altı tuzlu, kimininki şekersizdir.
Ahmet Bağçe
Öyle kırıldım ki, savruldu parçalarım her bir yere, yüreğimse yüreğinin içinde. Onu kırma toparlayamam sonra.
Ahmet Bağçe
Eğer dili söyleyemiyor, zorlanıyorsa söylemek istediğini, gözlerine bak, gözlerde söyler dilin söyleyemediklerini.
Ahmet Bağçe
Ağlıyor gene bulutlar, derya kurumuş sanki sabırsızca köfte ekmek bekleşen açıkmış çocuklar gibi.
Ahmet Bağçe
Üzülme sen,
Kuytularda benim yerim,
sen gönlüne göre takıl,
Bırak düşünme beni,
Çuha çiçeğine arı konar mı?
Ahmet Bağçe
OLURMU
Ben sana gülü versem,
Sende bana gülü versen.
Güller sevgimizi, yalnızlığımızı,
Yüreğimizin acısını,
Çaresizliğini ve anlatamadıklarımızı anlatsa,
Sonra sarılsak ağlaşsak.
Ahmet Bağçe
Bağlanmaya ne gerek var, sevmek niye derdim, sevginin gücünü bilmezdim, ya şimdi ne oldu! Acaba âşık mıyım?
Ahmet Bağçe
Eğer yürekte gökkuşağı görünmüşse, gönülde hicran oluşmuş, gözler ise ağlamaktadır.
Ahmet Bağçe
NE OLDU Kİ
Uf ya! Ne oldu ki, şimdi,
Beğendin mi şu halimizi.
Vakitsiz dökülen yapraklar gibi ayrıldık.
Ama ben yitirmedim umudumu,
Her ne kadar uzaklara gitsen de,
Uzaklık ayrılık değildir,
Sen halen yüreğimi bıraktığın yerdesin.
Ahmet Bağçe
GEÇ KALMIŞIZ
Ve biz seninle yıllar boyu arayışın içinde,
Bir birini geç bulmuş iki sevgiliyiz.
İstasyona geç gelen,
Trenin kalkışını hayal kırıklığıyla izleyen,
Umudunu kaybetmiş,
Özlemini yüreğe göndereniz biz.
Daha filiz iken kuruyan,
Dökülmeye mahkum yaprak gibiyiz
Ama ne mutlu ki,
Biz ikimiz yürekleri yanan iki sevgiliyiz.
Ahmet Bağçe
Seninle ikimiz arasında tek ortak noktamız, ikimizin de aşk anlayışında arızalı olmamız. İnsanlar eşya gibidir, zamanla eskir. Ama eskimeyen tek şey eskidir. Aşk gibi. Çünkü aşk insanlığın doğuşundan beri vardır, sonsuza kadarda olacaktır.
Bak ne diyeceğim, şimdi sen bana, beni sevdiğini söyle, söz bende sana seni ne kadar çok sevdiğimi söyleyeceğim.
Ahmet Bağçe
Evet, aşkımız diken, bizi bizden ediyor ama düşünsene o diken devenin ağzını kana buluyor gene de vazgeçmiyor yemekten.
Ahmet Bağçe
Seni ilk gördüğümde yaşadığımı, ilk dokunduğumda senin için doğduğumu, gözlerine baktığımda benim sen olduğumu anladım.
Ahmet Bağçe
Yanında olmadığımda bensizliğe bürünürsen eğer, elini omzuna götür, mutlaka elimin omzunda olduğunu hissedeceksin.
Ahmet Bağçe
Keşke dostluğu yazsaydım sayfalara çocukken,
Nasıl olduğunu okur yâd ederdik bu günlerde.
İnsanlığın kaybolduğu, dostlukların yok olduğu günde,
Huzur gelsin dostlar bir arada olsunlar diye.
Ahmet Bağçe
SEN BENDE EKSİKSİN
Kim girerse girsin hayatına, sen artık hep eksik kalacaksın...
Çoğunluğun bende senin,
Çünkü elinin sıcaklığını aldım,
Bana sarılışında sıkma güçünü, nefesinden kokunu aldım,
Saydım nefes sayını. Her sayısında heyecanını aldım.
Günaydın mesajlarınla uyandım, uyku mahmurluğumu savdım,
Sanalda olsa senden mutluluk aldım.
Sen şimdi öylesine tamam kalabilirsin diyorsun,
Anlamıyorsun değilmi?
Ben senin gözyaşlarını aldım, artık hiçbir şey için ağlayamayacaksın...
Üzülemeyeceksin hiçbir şey için benim kadar,
Çünkü çoğun bende senin.
Ne yaptım biliyormusun?
Siğarayı bıraktım,
Ama senden geriye, yeni bir sen edeceğe gönlümü bırakmadım.
O yüzden sen benim bir yanımda hep eksiksin,
Sen bende hep eksik kalacaksın.
Senin yüreğin bende, devamın bende,
Bensiz nefesini hep yarım alacaksın,
Ahmet Bağçe
Yaz hikâyeni, yazdığımda hikâyemi, okuyalım birlikte hikâyemizi. Aktif olsun vaktimiz
Ahmet Bağçe
OKUDUKÇA BANA KAL GELİYOR
Delikanlı onlarca günden sonra hiç beklemediği bir an, umudunun tükendiği anda, bir mektup aldı. Mektubun başlanğıcı, kendisinin epey bir zaman önce gönderdiği mektubuna yazdığı, şiirine, cevap niteliği gibiydi. Vaktiyle gönderdiği o şiir aynen şöyle diyordu.
Bende gülümseyecek bir hal mi kaldı.
Çiçeğime bir böcek dadanmış,
O’nu yok etsem,
Çiçeğimin canı yanıyor,
Yok, etmesem benim canım yanıyor.
Kısa şiiri duygusal olarak çöküntü içinde olduğunu ifade eder gibiydi. Cevabi yazıda ise cananı, kabul etmiyorum diyordu. Dostluk bitmez, bitemez ve de kurumaz diyordu.
Lütfen öyle düşünme, belki arayamayışım imkânsızlıklardan ötürüdür, ama sevgiyi, aşkı kimse unutturamaz ve silip kurutamaz, yok edemez diyordu. Ha! Sen diyorsun ki; Maalesef o şansın yok. Evet, haklısın o şansım yok. Çünkü yüreğimin en derinindesin, benim ruh eşimsin. Çiçeğime böcek dadanmış diyorsun. Ah can ah...! Derim ki özür dileyerek, benim çiçeğim de böcekliydi. Ama buna rağmen, ben gene de vaz geçemedim diyordu.
Ve diyorum ki şu kelimelerimle yani sözlerimle seni üzdüysem özür dilerim. Çünkü üzülmeni istemem, benim için eşin benzerin yok cansın, canımsın..
Tabii ki, sana yazarım. Senin yazdıklarını okudukça bana kal geliyor. O an bilmiyorum dalıp gidiyorum bir yerlere, nereye olduğunu bilmiyorum, gidiyorum işte. Çilsiz ağaç gibi sallanıyorum sanki orman içinde. Soluk alamıyorum havanın bolluğunda, güneşin sıcağında üşüyorum, sanki hava soğukta ellerim, büzüşüyor gibi oluyor. Hayaller içinde bocalıyorum. Şu anda sen sanki masa başındasın da, bende karşında seni seyrediyor gibiyim. Seni ara sırada bana bakıyor gibi hissediyorum. Uff gene daldım senin oralara, senin yanına, sana. Yazında, kaleminden dökülen kelimeler duygulandırıyor beni, demem o ki, duygularıma yoldaşlık yapıyor, her bir kelimen.
Böyle yazıyordu mektubunda. Uzaktaki sevgili. Aşkının imkânsızlıklarını böyle dile getiriyordu. Ağlıyordu belki, içini çekiyordu. Soramıyordu delikanlı, ne haldesin diye. Oda benzer olayı yaşıyordu. Elindeki kalem haykırıyordu çığlık atıyordu yazarken. Ama oda biliyordu, sonsuzluk içinde kayboluşun acı gerçeğini.
Ahmet Bağçe
YUFKA EKMEĞİ KÜREK GİBİ YAPAR
İki asker arkadaş yıllar sonra şehrin işlek bir caddesinde karşılaşırlar. Bir kahvehanede oturup sohbet ettikten sonra, dağlı ovalı arkadaşını mailen bir hafta sonu köyüne davet eder. Köyümüz şehre en yakın olanı mutlaka gelin ha! Beklerim diyerek davetini pekiştirir. Tekrar vurgulayarak bekliyorum tamam mı ha! Anlaştık mı diyerek ayrılırlar. Ovalı arkadaş eşi ve çocuklarıyla birlikte anlaştıkları gibi bir hafta sonu arkadaşını ziyarete gider. Hoş, beş edildikten sonra sofraya otururlar. Sofrada pekmezde vardır. Ovalı sofraya gelen tandır ekmeğinden pekmeze bir bandırır, pekmez olduğu gibi tabağa akar, ekmek az ıslanır ama pekmezi içine çekmez, tabii ki somun ekmek gibi değildir. Tandır ekmeği sert olduğu için haliyle pekmez sadece ıslatır. Dağlı, ovalı askerlik arkadaşına benim hanımın eli pek bereketlidir. Yaptığı pekmezi ne kadar yersen ye. Bitmez der. Ovalı gelirken yolda ne olur, ne olmaz diye aldıkları yufka ekmeği ister hanımından. Bir parça koparır, yufka ekmeği kürek gibi yapar az sonra pekmez eksilir. Ovalı, benim hanımda pek nasiplidir, elini neye değerse nasibi bol, bol gelir.
Ahmet Bağçe
Unuttuklarım, unutamadıklarım, özlediklerim, uzaktakilerim, yanı başımdakilerim siz soframı güzel kılan heyecanımsınız.
Ahmet Bağçe
Bana öyle bir söz söyle ki, içinde ben ile sen birlikte olsun. Benimsenebildiğimi bileyim.
Ahmet Bağçe
Öyle yükseklerdesin ki, kuş gibisin desem kanatların yok, tutmak istesem kuş gibi uçuyorsun.
Ahmet Bağçe
YA ÖLÜRSEM
Bir merhaba desem az bir sohbet edermisin,
Sen ta uzakta bu can burada,
Bulamadım çaresini mesafelerin.
Ölürcesine sevdim seni,
Ya ölürsem,
Sevebilirmiyim böylesine seni.
Ahmet Bağçe
BİR SÜRPRİZ YAPSAN
Bir, bir tükendi yine takvimdeki yapraklar,
Yıllar oldu hasretin çoraklandı içime,
Zamanı geriye sarsam yaşasam tekrarını,
Avunsam hatıralarınla ağlasam.
Öylesine özlemişim ki, gözlerim seni okur gökyüzünde,
Sensiz tükenirim hayat sayfalarında.
Keşke duysan haykırılışlarımı daraltsan mesafeleri,
Bir sürpriz yapsan yâda ışınlansan rüyalarıma.
Ahmet Bağçe
Ey aşk. Bana yoldaşlık yapıyorsun, keyfinde yerinde. Ama yorulan ben oluyorum.
Ahmet Bağçe
Ey sevgili teşekkür ederim.
Sözlerinle ve sıcak duygularınla bana verdiğin mutluluklar için,
Şimdi de yokluğuna alıştırmak istiyorsun,
Olurda belki bir gün seni kalbimden çıkarırsam ağlamayasın diye,
Ama yanılıyorsun, senin için bu yürek ağlamaya başladı bile.
Ahmet Bağçe
Çocukken verselerdi elime kaderimin defterini,
Yakardım sobada.
Şimdi alnım ak, zihnim dinç, uçar olurdum mutluluktan.
Ahmet Bağçe
Tadı yok bu yılda ne baharımın nede yazın.
Hasretim giden yıl gibi bu yılda dorukta.
Ama bu yıl daha da bir çarpık ve manidar.
Çileyen gönül bahçem ıssız, sol yanım yalnız.
Ahmet Bağçe
Aşk ile yanıma gelen olmadı,
Gelenede uzattım elimi tutan olmadı.
Beni ben gibi seven olmadı,
Yalnızlığım alnımda garibanım ben.
Ahmet Bağçe
BUL ARTIK BENİ
Neredesin, karanlık gecenin içinde,
Saklambaç mı oynarsın.
Bul artık ben Hint kumaşı değilim.
Yanmışım çölünde, susamışın susamışıyım.
Sen arasaydın bulunurdum belki,
Sorsaydın söylerlerdi bilenlerim,
İşitmeye çalışsaydın sessizlikte,
Duyardın belki soluk sesimi, hıçkırıklarımı.
Ahmet Bağçe
Yürüdükçe diken battı tenime,
Sızısından ulaşamadım yar eline.
Bir yudum su verdi geçti ulak eliyle,
Selam eyledim ulak ile yar eline.
Ahmet Bağçe
SOLDU ÇİÇEKLERİM
Sabahı bekledim,
Seni erkenden gelecek diye,
Ne sabah geldi, nede sen geldin,
İçim karardı.
Denizin dalgaları dahi gelmeyeceğini sayıklar oldu.
Vuruyordu kıyıya, kızgın, kızgın.
Soldu elimde çiçeklerim,
Bir ağaç oldum gönül bağımda.
Çimenlerin üzerine yığıldım.
Kelebeklerle arkadaş,
Kurtlarla yoldaş, martılarla sırdaş oldum.
Dur! Sakın alınganlık yapma,
Kapatma telefonu yüzüme,
Acımasın sol yanım.
Hatta gönder gölgeni,
Gölgene de razıyım,
Çünkü bir tek gölgeler terk etmezler aslını.
Ahmet Bağçe
Olurda saygıda kusur edersem, kusuruma saygılı ol. Saygılı ol ki, ateşte eriyen mum gibi erimeyeyim.
Ahmet Bağçe
SENİN BAKIŞIN KADAR GÜZELİNE RASLAMADIM
Bir an boş bulundum baktım, bakmamak için denedim ama olmadı yakalandım. Bu defa bir özür borçlandım. Yanına varıp özür dilemeliydim. Cesaretimi topladım, elimdeki çayımı aldım yanına vardım. Kendimi tanıttım, oturmak için izin istedim. Anlayışla davranan bayan buyur dedi. Gözü yaşlıydı, bir şeye üzülüyordu. Üzüntüsünü kimseye belli etmemeye çalışıyordu ama anlamamak tabiri caizse abdallıktı. O zaman Büyük Atatürk’ün bir sözü aklıma geldi. Çanakkale’deki Şehitlerimiz ve işgal kuvvetlerinin sınırlarımızda savaşa getirdikleri askerler için söylediği söz ‘"bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar, burada dost bir vatanın bağrında bulunuyorsunuz. huzur ve barış içinde uyuyun. sizler mehmetçikler ile yan yana, koyun koyunasınız. uzak diyarlardan evlatlarını bu savaşa gönderen analar, göz yaşlarınızı dindiriniz. evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim çocuklarımız olmuşlardır." Duygulandım Atamızın bu sözüne. Düşündüm ki biz ne kadar büyük bir milletiz. Bu Büyük Millete cesur, liderler veren Allah’ıma hamd olsun. Bayana döndüm. Gayri ihtiyari baktım, vede size yakalandım. Aslında üzgün görünüyordunuz bu üzgün halinize üzülerek bakındım sizden özür dilerim dedim. Bayan rica ederim dedi ve ilave etti. Vaktiyle şimdi ayrı yaşadığım eşimle burada görüşmüş tanışmıştık. Arkadaşlığımızın başlangıcı ve evlenmemizin temeli burada atılmıştı. Ayrılık kararımızı da burada almıştık. Uzun zamandır gelmediğim, mecburiyetten kısaca istemeyerek geldiğim bu mekânda o günleri tekrar yaşadım. Gözlerimdeki yaşın ve yüzümdeki burukluğun sebebi de bu dedi. Çok üzüldüm acınızı bilmeden bakmış olduğumdan ötürü beni affet dedim. Bayan elini yüzüme koydu. Ben senin bakışına benzer ne bakışlar gördüm. Ama senin bakışın kadar güzelini ve senin yüreğinin temizliği kadar temiz yüreğe rastlamadım.
Ahmet Bağçe
Kendimi beğendiğime çok memnunum, keza çatlayıp ölmeye hazır değilim.
Ahmet Bağçe
Ne kadar gözyaşı döktü bu gözler bilirmisin,
Ya! Bu gönlümün acıların derecelerini ezbere bildiğini,
Kaç gecedir kapanmayan gözlerimin kaskatı kesildiğini,
Bilirmisin pencere önünden geçenlerin sayısını.
Ben ezbere bilirim, çünkü ben her gece sessiz ağlarım,
Ahmet Bağçe
Sel gelmeden yağmurun şiddeti anlaşılmaz.
Ahmet Bağçe
Sana bir çift sözüm olacak, kırk numaraya dar geldin. Umarım uygun olanını bulursun.
Ahmet Bağçe
Hani ona vurdumduymaz demiştin ya! Sanırım kulaklarında bir sorun var. Gözlerinin içine bakta söyle. Belki anlar.
Ahmet Bağçe
Ben sana kıyamam dediğinde sözlerinle, çehren uyumlu değil gibiydi. Sonunda çıkardın bıçaklarını.
Ahmet Bağçe
Eh! İşte, sorma neye üzüldüğümü. Eskiden gözlerimin içinde bir şeyler okurdu. Şimdi mesajlarını okuyorum dinlemiyor.
Ahmet Bağçe
De bana, beni yalnız bırakacak kadar mı sevdin. Herkes yüreğindekini solurken, beni sensizliğe mahkûm ettin.
Ahmet Bağçe
Her şey herkese eşit dağıtıldı,
Senin payına ben düşmüştüm.
Kıymetimi bilemedin,
sende beni dağıttın.
Ahmet Bağçe
En çok seni seviyorum dediğimde ağladı gözlerim. Bu yüzden ketum takılır yüreğim.
Ahmet Bağçe
Bende sen gibiyim,
Ağlama güzel yüreğim.
Terslediler pişt dediler,
Beni bir türlü sevemediler.
Ahmet Bağçe
Mobilyayı güzelleştiren cilası,
Yüzü çirkinleştiren derinin alası.
Bacanın etrafındaki kömür karası,
Çıranın isindendir dostlarım.
Ahmet Bağçe
Gözlerimin kapalılığına uyuyor sanmayın,
Gökyüzünün parlak oluşundan kamaşır gözlerim.
Güneşe bakıp aldanmayın sakın,
Kara bulutlar semayı bürüdüğü an,
Gözyaşları belli olmaz yağmurdan dostlarım.
Ahmet Bağçe
ACITIR OLDU
Sabrımı zorladım olmuyor,
Karmaşık yaşam veriyor hayat.
Gizemini koruyan mutluluğun,
Ortaya çıkması gelmedi mi zaman.
Taş bağrımı acıtır oldu,
Yutulmuyor katılaşmış lokmalar,
Suyumu çekilmiş kurumuş mu ağaç,
Kırılmış gelir elime dallar.
Ey benim karanlığım,
Doğumunu bilirim az küçük benden yaşın.
Güne, güneşe yaklaşmayışın,
Ters dönmesinden mi dünyanın.
Ahmet Bağçe
BEKLENEN GÜN
Beklediğim gün beklendiğin gün,
Ve sen o her beklenen gün,
Benim için doğduğun gün.
Beklenen yer önemlimi?
Ne fark eder, gar, otogar, park yâda köşe başı.
Beklenen yüreğini,
Bekleyen yüreğimin ta! Kendisi.
Ahmet Bağçe
Hani ilaç gibi derdin, şimdi oralı değilsin. Rüyalarıma da gelmiyorsun. Demek ki bağımlılık yapacak İlaçtan değilmişim.
Ahmet Bağçe
Dediler ki,
Ay gökte, tabi ki yıldızlarda!
Onlar gözlerden ırаk ama nasıl olur onlara yakınlaşmak.
Dedim ki,
Onlarda gönül var mı ki, yakınlaşmak sorun olsun.
Benim, senin, onun, onların hepimizin bir dünyası var ya!
Hepimiz değimliyiz ayrı, ayrı dünyalarda!
Hani nerede bizim olan dünyaların ayı ve yıldızları.
Onlarda mı uzak, nasıl olacak onlara yakınlaşacak.
Ahmet Bağçe
Ölüm var diyen aldanır,
Hep doğum vardır,
Ölüm var olmaktan uzaktır.
Bu dünyadan sonraki ahrette,
Doğmuş olanlar öldü sanılır,
Dünyasına gelene yardımcı olana ebe denir,
Can alır bilinen Azrail,
Aslında ahrete doğum gerçekleştiren ebedir.
Ahmet Bağçe
Bendeki olan senin acın,
Seni acıtmamak için acır her yanım.
Âşık olacağa iki lafım var,
Aşka bulaşma acır her yanın.
Ahmet Bağçe
KAÇ VAKİT
Bir hüzün kaplar gecelerimi,
Acılarımı çoğaltan hasretin gözyaşlarım gizler.
Güneşin doğmasına daha kaç vakit var.
Bulutların kasveti yüreğimi dağlar.
Görmeni istemem belki darlanırsın yar,
Gecelerimin yalnızlığı birde hasretin var,
Sol yanımın sevdana sızlaması yanında,
Birde senin için dökülen gözyaşlarım var.
Ahmet Bağçe
Bende gülümseyecek bir hal mi kaldı.
Çiçeğime bir böcek dadanmış,
O’nu yok etsem,
Çiçeğimin canı yanıyor,
Yok, etmesem benim canım yanıyor.
Ahmet Bağçe
Çiçeklerle uğraşmak, yüzmek gibi, yürümek gibi, zihinden matematik çözmek gibi bir şey. O sana daima gülüverir.
Ahmet Bağçe
Bilesin ki yalnız değilsin, yüreğim her daim yanında, yalnız olan biri varsa oda benim.
Ahmet Bağçe
DENEDİNMİ
Bilirmisin kupayı, maşrapayı,
Bilirmisin içindeki buz gibi pınar suyunu,
Bilirmisin uzanıtığın halde alamamayı,
Yanmayı bilirmisin,
Alevlenip dumanının savrulduğunu,
Nereden bileceksin.
Hiç görmeyi denedin mi?
Yakından bu canı,
Külünün desen, yüreğinin kavruk, gözlerinin fersiz kaldığını,
Hasret içinde dökülen gözyaşının dolup taştığını.
Ahmet Bağçe
Hayatımı renklendirmek için pigmentlere ihtiyacım var. Pigmentim sen ol renklensin yaşantım.
Ahmet Bağçe
TUHAF DUYGULAR
Bazen gelmeyeceğini bile, bile öyle beklersin ki,
Ne beklemenin nafile olduğuna inanırsın,
Nede beklemekten vazgeçersin.
Ne ağlayabilirsin, nede kurur gözyaşların.
Tuhaf duygular içinde, karanlığa dalarsın,
Güneşi görsen de, güneş olduğuna inanamazsın.
Ahmet Bağçe
Hayat bir garip anlaşılmaz muamma. Sevdiklerinle savaştırırken, düşmanınla selamlaştırıyor.
Ahmet Bağçe
Biliyormusun! İsmin sanki bir tokmak, daha görür görmez yüreğim ramazan davulu gibi çalmaya başlıyor.
Ahmet Bağçe
Şimdi oralı olmadığın için üzüldüğüme bakma, bir zamanlar sol yanın, sol yanımdaydı. Şuramda buralımdın!
Ahmet Bağçe
Aşkın yükünü taşıyamayan kalbin azabını gözler çeker.
Ahmet bağçe
MUAYENE EDERMİSİN
Bileğimi eliyle çevirdi, nabzımı aradı, bulduğu damarımdan atışlarını saydı, sonra alnıma elinin tersini koydu ateşimi kontrol etti. Bir süre durakladı ve dedi, nabız atışların ve yüksek ateşin yalnızlık içinde yoğunlaşan karşılığı olmayan aşk hastalığının olduğuna işaret ediyor. Dedim tedavisi nedir. Dedi, ona sevdiğini alenen söyle ve kurtul. Bu reçeteyi duyduğuma sevindim ve rahatladım. Gözlerine baktım. Ellerini tuttum ve dedim teşekkür ederim. Senin yüreğinde öyle bir mahsur kalmıştım ki, sen bunun farkında değildin, kilidini kırdın, açmış olduğun kapıdan çıkmama neden oldun, sana seni seviyorum dememe olanak verdin. Beni tekrar muayene edermisin..
Ahmet Bağçe
Seni bana yakın tut,
Kalbimin derinliklerine ışınlan ki,
İçim aydınlansın,
Boşu boşuna karanlıkta kalmayayım.
Ahmet Bağçe
Sana seni sevdiğimi söyleyebilseydim,
Acı çeken ben olurdum.
Bilmem anladın mı?
Yürek acısının ne olduğunu!
Ahmet Bağçe
Diyorsun ki,
Samimi ol,
Resmi konuşma.
Ben sensiz iken,
Senli, benli olamam ki;
Ahmet Bağçe
Bana bir söz yaz,
Sadelik olsun,
Sensizlik olmasın.
Bir tutam hasretin olsun,
Umutsuzluk olmasın.
Ahmet Bağçe
Bir özlem vardı,
Bir duygusallık vardı,
Bir gariplik vardı,
Gözlerimde ise dinmeyen yağmur vardı,
Bir sen yoktun yüreğimdeki bayramımda.
Ahmet Bağçe
Uykusuz kaldığımı sanma,
Işıksız olsa da iki pencereli odam.
Birisinde seni gözlerken,
Diğerinde dinlenir gözlerim.
Ahmet Bağçe
Dedi ey oğul!
Nerede senin tacın,
Dedim dik durmuyor başım.
İğreti olunca her bir yanım,
Düşüyor başımdan tacım.
Ahmet Bağçe
Keşke güzel baksaydın, beni gözden kaybettin. Sana olan duygularım obez olmuş beynimde sensiz olmama gücüm yetmiyor.
Ahmet Bağçe
İçimde kopan fırtınaları üfleyen. Sol yanımın ateşini körükleyen sensin. Gözyaşlarım yüreğimdeki ateşi söndürmeye yeter mi?
Ahmet Bağçe
Hayalleri olmayan bir hayat çiçeksiz bahçeye benzer. O bahçeyi süsleyen çiçekler ise, gerçekleşen hayallerdir.
Ahmet Bağçe
İşte gözlerimden eksik olmayan o acı tebessüm, kurduğum asılsız hayallerime. Ben buna delice düşüncelerim diyorum, sizin akılsızca demenize neden kızayım.
Ahmet Bağçe
PİŞMEDİM
Yıllar vardır kazanımda kaynarım,
Daha pişmedim çiğ her bir yanım.
Yüzden değil yürekten gülendir benim kardaşım,
Bundandır ben benden değil her bir şeyden korkarım.
Hep bir kapı aramışımdır girmek için içeri,
Her nereye dönsem duvar engel görünmez içeri.
Ne var ne yok meraklanırımda,
Demezler ki, kimseler bilmez içerideki gerçeği.
Ahmet Bağçe
Seni sığ dere akıntısına benzetirim, sığ dere nasıl çevresine canlılık veriyorsa, senin yüreğinde yüreğime can veriyor.
Ahmet Bağçe
Ben beklemeye alışkınım adına sabır diyorlar. Senide beklerim, zora aşıkların borcumu var.
Ahmet Bağçe
İşte o, içimdeki küflenmeye mahkûm olan,
Hiçbir zaman yüreğime uygun olmayan çiviydi.
Öyle bir saplanmış ki;
Söküp atamıyorum.
Ahmet Bağçe
TA O ZAMANDAN
Arada bir kıpırdıyordu gözleri,
Ama uyur gibiydi.
Gene de ses etmedim uyanmasın diye,
Meğerse kalpten izliyormuş beni.
İşte o zaman dedim ki;
Evet, ta o zamandan beri,
Seviyor bu kız beni.
Ahmet Bağçe
Hayatın girdabında güzellik peşinde değilim, sen ki yüreğime giydirdiğim güzellik ömrüme kattığım yoldaşımsın.
Ahmet Bağçe
Güneşin sıcağında hayatını yaşayanların yaşamını, ağaç gölgesinde yaşayanlar bilemez. Ama ben senin yaşamını ezberim.
Ahmet Bağçe
OLTANIN TUTSAĞIYIM
Sen ve ben aynı kıyıda olmak ister iken,
Başka kıyılarda kim olmuşuz,
Dünkü hayatımız mutsuz iken,
Bu günde harap olmuşuz,
Sen deniz idin, ben balık oldum,
Derelerde seni arar idim,
Şimdi bir oltanın tutsağıyım.
Ahmet Bağçe
ÇOK MU İSTEKLERİM
Gün ışığına gölge,
Gölgede doğayı seyir,
Ve güzel bir nehir,
Nehirde şırıl, şırıl akan su,
Su içinde balık
İnsana sevgi,
Mazluma umut,
Aşığa dostluk,
Ruha müzik,
Müzik varsa dans,
Dans için ise eş isterim.
Ahmet Bağçe
Seninle yaşlanırken gençliğim sessiz sedasız gitti. Üzüntüm onadır.
Ahmet Bağçe
DİKDÖRTGEN DEĞİLİM Kİ
Cümleyi bitiren nokta gibiydi sana olan sevgim.
Sen kendinle kaldın, ben dışlandım.
Bilirim, yıldızın yıldızımla bağdaşamadı.
Ama ben seninle kurduğum hayallerimle yaşlandım.
Aşk, sevgi yalnızlıksa eğer,
Tutsağı olan yüreğimi geri ver.
O yürek ki kafesinde bir kuş gibi çırpınırken,
Rahat mı senin yüreğin.
Diken değil, çalı değil, şurama burama batan,
O senin can yakan bakışların.
Ne olmamı istemiştin ki;
Dikdörtgen değilim ki dört dörtlük olayım,
Ahmet Bağçe
Başım eğik diye toplumdan ayıklama kendini, olgunlaşınca buğdayın başağı da eğilir.
Ahmet Bağçe
Sen ne kadar uzak olsan,
Hortum olur çekerim seni,
Bu bedene model eder,
İşlerim yüreğime.
Ahmet Bağçe
EY HAYAT
Bende sıkıldım sana kendimi anlatamamaktan,
İçim yara aldı, darlandım, yaramı saramamaktan.
Ben kan ağlarken başkalarına merhem olamamaktan,
Oysaki yoğurdu yumruğumla yerken,
Dört elli olurdu İki elim, koşar olurdu adımlarım.
Ya şimdi.
Şimdi; Ya ben çok duygusallaştım, yâda yarası olanlar azaldı.
Yâda birileri itekleyen tel, diğerleri çember.
İtekleyenler nereye döndürürse onlarda o tarafa döner.
Hayatları lüksün içinde ben balçık içinde,
De bana ey hayat,
Ben mi doğrusundayım, onlar mı?.
Ahmet Bağçe
SANDALYE
Ey insanoğlu, çamdı meşeydi düşünmedin,
Elindeki keserinle yonttun doğrultun,
Sonra üzerime oturup elini masaya koydun.
Şimdi hurda olduğuma bakma,
Vaktiyle ah, ah, ah,
Üzerime oturup dertlendin ne hayaller kurdun.
Ahmet Bağçe
RUH EŞİMSİN
Doğum günüydü gencin. Mutluluğunun içinde bir buruk acı vardı. Bu acı içini öyle kemiriyordu ki arkadaşları eğlenirken o sadece izliyordu. Adeta bir eksiklik vardı görünen tabloda, görüntüdeki resimde, tamamlanması zor bir eksiklikti. Müzik eşliğinde dans eden arkadaşları çok neşeliydi. Arkadaşları içinde genci arada bir dansa kaldırmak isteyenleri kırmamak için kalkıyordu ama sadece kırmamak içindi. Hani rüzgârın ağaç dallarını bir oraya bir buraya salladığı gibi sallanıp oturuyordu. Zaman, zaman yüz hatlarındaki buruşma eğlencenin bitmesini ister gibiydi. Sanki o anki zaman ilerlemesini durdurmuş, dakikalar çalışmıyor gibiydi. Delikanlı sıcak bir yaz gecesinde buruk bir yaş günü geçirmişti. Birkaç gün sonra bir öğle vakti masasında yemek yediği bir an kapı zili çaldı. Kapıyı açtı. Karşısında postacıyı görünce irkildi. Postacı bir mektup uzattı, delikanlı teşekkür etti mentubu aldı. Üzerine kimden geldiğine bakmadan zarfın ağzını açtı hemen okumaya kuyuldu. Dizlerinin bağları çözülmüştü adeta, olduğu yere çömeldi mektubu okudu, okudu, okudu. Ona mektubu gönderen, merhaba diyerek başlamış ve akabinde iyi dostlar yıldızlar varya onlar gibidir, onları her zaman göremezsin, ama orada olduklarını bilirsin diyerek devam etmişti. Benim burada olduğumu bilesin, sende oradasın biliyorum. Ben bazen baktığımda seni göremediğim oluyor ama sen orada olan yıldızımsın. Sonra devam ediyordu. Sana gelemediğime seni ziyaret edemediğime üzüldüğünü hissediyorum, lakin gelemediğime üzülme dostum. Seni her zaman düşünen bir dostun olarak beni aklında bulundurmanı isterim oda bana yeter diyordu. Besbelli cümlelerinde üzüntüsünü belirtmemeye çalışıyordu da mektup sayfasına bilmeden, farkında olmadan akıttığı gözyaşlarını görmemişti ve fark etmeden elleriyle silmiş olacakki oluşan lekenin farkında bile değildi. Devam eden yazısında;
Dünyada birçok insan vardır, kimi mutlu, kimi mutsuz, kimi gülüyor, Kimi ağlıyor. Ama tüm güzelliklere layık biri var ki, o da şu anda bu mektubum içindeki mesajımı okuyor.
Ben seni son nefesime kadar kaybetmek istemiyorum. Engin yüreğine selam olsun, biliyormusun sen benim ruh eşimsin. Kutlu olsun yaş günün.
Ahmet Bağçe
Mum çiçeği gibi kokuyor idi,
Şimdi boya içinde zülüflerin.
Bende beyaz olgunlukda,
Sende anlamı niçin yaşlılık.
Ahmet Bağçe
ŞAŞKINIM
Gönül bağında kanatlanıp,
Dalına konmak istedim,
Takıldım piştine, çomağına,
Giremedim bağına,
Oysaki sen benim gözyaşımdın,
Meleğiydin düşümün.
Şaşkınım ne seni bilebildim,
Nede kendimi sana tanıtabildim.
Ahmet Bağçe
GERÇEK NEDENİ
Sen belki görmedin gözlerimden akanı.
Gizledim gözyaşımı baktığını görünce,
Hapşırmaya başladım hastalanmış gibi,
Sildim yanaklarımdaki yaşları.
Üzüleceğinden değil,
Gönlünde yerim olmadığını bildiğimden,
Yüreğimin beni senden etmemesi içindi,
Gizlememin gerçek nedeni.
Ahmet Bağçe
Çocukluğumda seni düşledim,
Gençliğimi sana harcadım.
Artık demlendim,
Demime su katmana müsaade etmeyeceğim.
Ahmet Bağçe
Dilimin altına gizledim seni,
Sükûtu aşk,
Sevgisi muhabbet,
Zarafeti saygıdır.
Sıkılırsan sarıl birine.
Ahmet bağçe
İşte o gün sen ve ben,
Göz göze iken,
Rüzgâr suskun, yağmur şaşkın,
Bulutlarsa darmadağın.
Şairinde dili tutulmuştu.
Ahmet Bağçe
İlk tanıştığımızda ben, sonra sen mutlu oldun. Şimdi gökte olan sen, yerde olan ben.
Ahmet Bağçe
Susmak kendisiyle konuşan beyni yorgun bırakır. Ne kadar yorulsada konuşan çene beyhude yorulan beyni yorulmaktan kurtarır.
Ahmet Bağçe
En zor günlerinde yalnızsan, olamayan kimsenin sana bir diyeceği yoktur. Belki yanında olan unutulurda, olması istenenin olmayışı unutulmaz.
Ahmet Bağçe
ÇARESİZ GÖZLER
Karanlık çöktü gökyüzüne,
Korku kapıda kol gezer,
Sakın uyuma yorgun gözler,
İçin, için sızlar yürekler.
Lamba dediklerinin ışığı dibinde,
Fayda etmez ötelere,
Bir umut kaldı bulut engelli ay ışıgına.
Rüzgâr susmuş, ağlar gökler,
Çaresiz gözler güneşi bekler.
Ahmet Bağçe
TOPRAK ÇEKTİ ( NEDİR BU TOPRAK ÇEKTİ DEMEK)
Büyüklerimizin sohbetleri basit gibi görünse de sıradan bir sohbet değildi, bilhassa anlamlıydı. Birinden söz ederken ha o mu? Onun gözleri her şeyi görmezdi, bir başkasına, ağzı var dili yok biriydi, daha bir başkasına her bir şeyin sahibiydi fakirim, gibi içeriği çok geniş tabirlerle devam ettirirlerdi sohbetlerini. Birinde babam askerlik anısını anlatırken, mekânı cennet olsun, tertibim Hasan çavuşun çok iyiliğini gördüm dediğinde, Ali amca Hasan Çavuşta mı? Gitti diyerek söze karıştığında, babam gitti ya, o benim aynı zamanda hemşerimdi, Karamanlıydı ama Kabri burada demişti. Ali amca toprak çekti demek ki diyerek söze karışmıştı. O zamanlarda toprağı çekti ne anlama geldiğini pek merek etmemiş gibi görünsem de demek ki merak etmişim araştırdım. Din adamlarımız, ilahiyatçılarımız, hocam dediklerimiz sohbetlerde ve Cuma vaazlarında anlatılması gerekeni değil hep aynı şeyleri anlatarak cemaati dinlemeye değil dinlememeye özen göstermektedirler. ‘’Toprak çekti’’ neymiş anlatayım istedim. ‘’ ve lekad halakna el insan min sulâletin bin tînin’’Meali ise ‘’ve andolsun biz yarattık insan özünden balçıktan, nemli topraktan ve inorganik maddelerden’’ Dünyayı yaratan Yüce Rabbim insanı da balçıktan yarattıda o balçığın toprağını dünyanın her tarafından bir miktar kattı. Balçık hale gelen toprağa suyunu da denizlerden, derelerden göllerden aldı. Kendi ruhundan da ruh üfledi. Dünya ya gelen insanların kimisi zenci, kimisi sarı, kimisi esmer oluşu bu yüzden. Bir adam Adana da dünyaya gelse, 80 yaşına kadar Adana da yaşayıp, Konya da vefat etmiş olsa Konya ya defnedilse sebebi nedir. Sebebi Toprağının çekmesidir. Nedir toprağının çekmesi. Daha yaratıldığında dünyanın her tarafından alınan topraktan o insanın alındığı toprak Konya’daki toprak olduğundandır. 80 yaşına kadar Adana’dan çıkmayıp bir sebep ile Konya ‘ya gelip vefat ederek Konya ‘ya gömülmesi, alındığı eksik toprağın yerine konmasıdır. Bazı insan suda boğulur, bu su deniz, dere, göl olabilir, boğulduğu su derin ise fazla durmaz karaya vurur, öyle derler ve öylede olur. O boğulan adamın suyu oradaki sudan, toprağı ise gömüldüğü yer neresi ise o yerin toprağından alınmıştır. Su ve toprak yaratıldığında verdiğini alarak eksikliğini tamamlamıştır. Bilmem anlatabildim mi?
Ahmet Bağçe
Duyduğum en güzel kelime merhaba,
En güzel bakış gözlere.
Ne şekere ne bala benzer,
Daveti sevgiye aşka
Ahmet Bağçe
Dünyada başka düş yoktur. Zengin cebini, fakir keliğini düşünür.
Ahmet Bağçe
AKLIM ÇARESİZ
Bükülmeyen acımasız hayatın karşısında,
Aklım çaresiz,
Duman olmuş acıyor içim.
Sen ki gönlümü esarete alan,
Halen oradamısın.
Maksadını anlamadığım alın yazısı, oynuyor benimle.
Sen ne dersin,
Kaderi yazmak elimde olsaydı eğer,
Sayfasına dolu, dolu mutluluk yazardım,
Huzur yazardım, aşk yazardım,
Ve dahi seni yazardım seni,
Ahmet Bağçe
Şimdi sen yüreğimin bahçesine geldin ya,
Soldu bahçemdeki çiçekler güzelliğinin karşısında.
Tedirgin artık bülbüller.
Ahmet Bağçe
HALAT GİBİ
Bazen kendini, kendine dolayan boğum gibisin,
Bazen halat gibi zor bükülürsün,
Ne diyeyim anlaşılamayan,
Çözülemeyen problemsin.
Gelen ömre, giden ömür yansıtır ahvalini,
Hayatın dalgalarını germekle meşkûlsün.
Çapraşık olguların, çözülen burguların,
İnadın yüzünden düzelmez, çözüldüğüyle kalır.
Ahmet Bağçe
MUTLU UYANMAK
Dinle bak, bu gecede farklı değil diğer geceler gibi,
Bugünde özlem var her gece gibi.
Belki yarınlar birilerine farklı gelecek ama,
Biliyorum bana sensiz gelecek.
Umudum yitik boş bakan gözlerimde bir hüzün gizli,
Serde beklemek var, yeni günün karanlığında,
Senli aydınlık çok uzak bana ama,
Yarınlar için beklentim, mutlu uyanmak.
Ahmet Bağçe
Senin işinde zor çiçeğim
Renk, renk açar,
Kendine has kokular saçarsın,
Arılardan başına alamazsın.
Ahmet Bağçe
HEM DE DELİCESİNE
Bir neden mi arıyorsun yüreğim,
Kuşluk vaktinde başlarsın yanmaya,
Ötesi var mı tutulmuşsun bir canana,
Hayal dünyanda bir başına dolanırsın.
Bazen, çoğu kez hatırlandığını mı sanırsın,
Çok seviyordu hem de delicesine dersin,
Umursanmadığını bir türlü anlamazsın,
Yanlış yürek ardında gergef gibisin.
Bakınır dağlanırsın geceleyin parlak yıldızlara,
Ayrılmışlık, kırgınlık, hüzün hepsi bir arada,
Kaybettiğini anlayacak belki zamanla,
Pervane olmuş çeperinde döner durursun.
Hiç bitmesin istiyorsun düşlerdeki mutluluğun,
Solmayan güller içinde kaybolmuşsun,
Gül kokuları arasında gülün kokusunu ararsın,
Güller arasında gülün kokusu anlaşılır mı sanırsın.
Ahmet Bağçe
Can üstüne can mı olur,
Dikkat et can yoldaşına,
Canın ile yola çık ama yoldan çıkma.
Ahmet Bağçe
Ulusum korkma!
Sen tarih boyunca nice kasırgalara göğsünü gerdin,
Nice kara bulutlar geçti üzerinden,
Ne yapabilir küçük fırtınalar.
Ahmet Bağçe
ÖZ GİBİSİN
Sen aldırma soluksuz kaldığıma,
Darlanır yüreğim tutsağı sen olunca.
Aklıma her gelişinde zorlanırım nefes alamam,
Gönlüm haykırır hayalinin etrafında.
Seher vakti gibi kokar dört bir yanım,
Çiçeklere çiçek güzelliği veren öz gibisin bana,
Gönlüme kanat, Yüreğime renk,
Mis gibi kokarsın ruhuma.
Ahmet Bağçe
Aklımdan nemi geçiyor,
Nemi düşünüyorum.
Hiç ne düşüneyim ki;
Geç bulunca erken kaybediliyor.
Ahmet Bağçe
Bir umudum var yarına,
Fikirlerime uymasanda,
Duygularım senden yana.
Yüreğim güneş gibidir,
Tutulur seni görünce.
Ahmet Bağçe
Seni çok sevdim yeşil gözlü güzel,
Sen o yeşili gökyüzünden mi aldın.
Oysaki gökyüzü rengini yeryüzünden alır,
Neden benim yerim yok senin gözünde,
Bende yeryüzündeyim,
Ahmet Bağçe
Gönül sen gidip konarsan yar yüreğine, yürek katlanmak zorunda kalır derde, sıkıntıya, çileye.
Ahmet Bağçe
SORDUM SADECE
Hadi gel desem gelirmisin,
Gelirmisin az biraz.
Uzatırmısın ellerini,
Bakar mı gözlerin gözlerime.
Dur! Buruşturma hemen çehreni,
Çevirme yüzünü,
Sordum sadece.
Aldırma dediklerime,
Devindirme yüreğini.
Bende ben olarak nem kaldı ki,
Yüreğine yanık iflah olmaz yürekten başka,
Artık ben tabanı delik, dikişleri sökük,
Atılmaya mahkum olmuş yıpranmış çarık.
Ahmet Bağçe
Bana öyle bir soğuk havada gel ki,
Sıkı, sıkı sarılayım sana.
Ahmet Bağçe
AYNADA BİLİYOR
Şimdi sen algılayamazsın,
Seni hayal ederken yastığıma sarılışımı.
Duygularımı aynaya anlatıp,
Zaman, zaman onunla konuştuğumu.
Oda biliyor, yansıtıyor özlemimi,
Dikişi sökük paçavraya döndüğümü,
Yüreğimin buz gibi eridiğini.
Ve diyor ki gönlünde biri var,
Oflamandan belli.
Ahmet Bağçe
Öyle çok sevdi ki gönül seni,
Uzakta olsan,
Yüreğinden gelmez yüreği.
Uzun zaman bekledi de,
Ömrü bitti sevgili.
Ahmet Bağçe
Endişe etme çocuk. Kar ile gelen soğuk, lodosa boyun eğer.
Ahmet Bağçe
SENİ ANLATIR
Dil seni anlatır, gözler seni arar,
Sarılmak isterde dokunamaz eller.
Boş bakar gözler, alabora olmuş hayaller,
Bazen yanında, bazen hayallerdesin.
Çınlamaya görsün kulaklar seni andı sanır,
Zihin düşler içinde boş hayallerde dolanır,
Akıl durgun, çaresiz gönül ne yapsın,
Sensizliğe bu yürek nasıl dayansın.
Ahmet Bağçe
İTİRAF EDERİM
Hani o zaman demiştin ya,
Neden yavaşladın, dönüp de arkana baktın!
Bende demiştim, öndekilerin yavaş hareketinden.
İnanmış gibi yaptın kafanı az bir öne eğdin,
Parmak arasında saçını kıvırarak tebessüm etmiştin.
İtiraf ederim ki,
Yavaşlamamın sebebi,
Yan yana olma isteğimdendi.
Ahmet Bağçe
Gönül gelmiş gönül kapına,
O ne para nede pul ister,
Başka ne isteyebilir senden,
Aşkından başka.
Ahmet Bağçe
Yapraklarını kolayca bırakmayan rüzgârıyla baş, başa kalmış dal gibi, gözyaşımla yalnız bıraktın.
Ahmet Bağçe
Öyle yağıyorsun ki,
Kilim gibi örttün yeryüzünü,
Deniz açıkta kaldı,
Yar yüreğimi beyaza boyayıp,
Dondurduğu gibi.
Ahmet Bağçe
CAN
Ey can!
Sen bedende mahsur,
Bedense bir boşlukta yalnız,
Oysaki beden sahiplenir,
Sen ki iğretisin misafir gibi.
Yoksa dışlandın mı konuk evinden.
Gerçi bazen yanarsın, yürek dağlanır da,
Yakınmazsın bir kere,
Acı çektirmemek için mastar çekersin üstüne,
Beden yara alır, acısını çeken sen,
Gönül açısını çeken sen,
Yokluk, soğuk, acısını çeken sen,
Her türlü acıları çeken sensin.
Yanarsın, üzülürsün kül olursun belli etmezsin,
Belkide sevdiğindendir, yakınmama sebebin.
Ahmet Bağçe
Beni düşlerim içinde en çok meşgul eden özlemim,
Aşk bahçemin en son adresi,
Senin yüreğin benden gideli,
Göle döndü gözlerimin önü.
Ahmet Bağçe
Ve sonra dedi ki,
Şu ay ile parlayan yıldızlar var ya;
İşte onların Işıkları, toprağa düşmüş tohum gibidir.
Güneşi görmezse yeşermez.
Sende benim güneşimsin.
Seninle tutunuyorum hayata…..
Ahmet Bağçe
Hiçbir can acısı, tamamına ermeyen aşk acısı kadar acı değildir.
Ahmet Bağçe
Rüyaya dalmak gibidir insana. Efsane bir mekânda bir fincan kahve, biraz suskunluk, şırıl, şırıl akan suyun sesi.
Ahmet Bağçe
Bugün benim için,
Yarın senin için,
Ertesi gün ikimiz içindi.
Daha gün bitmeden havamız karardı.
Ahmet Bağçe
Kapısını kapattığın kalbine uzaktan bakarken, kuş gibi ağlıyorum. Aklında bulunsun, gözyaşı döken kuş ölür.
Ahmet Bağçe
Seviyesini taşırmadan altını kısanlar, bileziğini koluna takar.
Ahmet Bağçe
Benden korkmadan, başımda debelenenin elinden tutarken korkmadığımı mı sanırsınız.
Ahmet Bağçe
Taşı kırdım, demiri erittim ama inadın hangi tür madenden eritemedim.
Ahmet Bağçe
Güç konuşturur, korku ya susturur yâda el etek öptürür.
Ahmet Bağçe
Eller ben gibi değil,
Seni bana küs bilir.
Yüreğindeki uçurumu yar bilir,
El âlem dostu, yâri ne bilir,
Eline davul alsa saz bilir.
Ahmet Bağçe
Köprünün çıkışı tekse,
Başka çıkışı düşünmeme gerek yok.
Adımlarım köprü çıkışına yönelik,
Ve hedefimde sensin.
Ahmet Bağçe
Tekelinde değildir sevmek insanın,
An itibariyle aklı karışır dağılır yürek.
Birlikteyken değil yalnızken düşünür,
Aklından çıkaramaz aklına koyduğu insanı.
Her gün çok sever, her gün daha çok.
Ahmet Bağçe
Seni içime öyle çok çekmişim ki, başım dönüyor sarhoş gibiyim.
Ahmet Bağçe
Her ne kadar nefesini hissetmeyip,
Elinden tutmadımsa.
Bir süre hayalimi süsledin,
Bu nedenle alışamadım sensizliğe.
Ahmet Bağçe
AĞLAYAMAZSIN
Ağlayamazsın susarsın bazen,
Bir zaman sürer suskunluğun.
O süre içinde sessiz ağlarsın,
Kahrolursun ölürsün her gün.
Doğum gününde mutluluğundan,
Sevincinden bile uzaklaşırsın bazen.
Çevrende sevenlerin olsa da,
Yalnızsın, bir başına kalmışsın.
Dünyanın içinde yaşadığın halde,
Sen dünyadan çok uzaklardasın.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİMDE ÇİVİLİSİN
Demişsin ki en derinimdesin,
Sen bende yüzeydemisin.
Sen akarken ben coşarım,
Uykularımda bile bendesin.
Ben öylesine bir çordayım ki,
Ne güneşin yakmasına benzer,
Nede kızgın lav sıvısına,
Sönmez yüreğimdeki ateşin.
Sen benim gönlümün derinindesin.
Hey! Sevgili seni unutmak mı?
Sen benim yüreğimde çivilisin.
Ahmet Bağçe
Yalnızlık öyle bir şey ki, yaprak sarması gibi derdi içinde gizli.
Ahmet Bağçe
Baba dedim, annemin nesi var. Babam! Oğlum, bilmiyorum bende sana soracaktım. Aslında bende bilmiyorum ama tahmin edebiliyorum dedim. Bak baba, yorgun olabilir mi? Babam evet evlat, yorgun olabilir. Düşünsene, seni ve kardeşlerini ayrı, ayrı dokuz ay karnında taşıdı ah demedi, bunca yıldır da benim kahrımı taşıyor yorulmaz mı?.
Ahmet Bağçe
Ah kalbim! Biliyormusun,
Sen ki,
Yıllarca susarak benim kahrımı çekip,
Acı çekiyorsun.
Ahmet Bağçe
Keşke beni nedensiz sevseydin.
Biliyormusun!
Ben bir sandalyesi boş masada,
Seni nedensiz bekliyorum.
Ahmet Bağçe
Neye üzüldüğümü ne bileceksin ki, gönül eşiğinden dönen sen değilsin.
Ahmet Bağçe
YÜREKTEN SEVDİM
İşte sen söyledin hikâyenin bittiğini,
Ama ne inadından vazgeçtin nede sevginden.
Bense vazgeçemedim sana olan tutkumdan,
Sevgimden ve de hayallerimden.
Dikenin acıttı dokunurken bir yerlerime de,
Acısı yüreğime işlemedi.
Anladın mı? Şimdi beni,
Ben seni öylesine değil yürekten sevdim.
Ahmet Bağçe
Ne diyeyim,
Hayat öncelikle bir tutam sitem,
Bir tutam kırgınlık,
Bir tutam da öfke,
Sonumu,
Sonu perde.
Ahmet Bağçe
Eh be dünya, alacağın olsun. Hayalleri bile cepte ki paraya göre veriyorsun?
Ahmet Bağçe
Gözyaşlarımı bıraktım gözlerimden.
Kireç tutmasın pınarı içinde,
Bir umut var diye aksın dilediği yere.
Ahmet Bağçe
GİZLİ SEVDİM
Sen gönlümde yer tuttun,
Yüreğime oturdun,
Lakin senden varlığımı gizledim.
Çünkü kırmandan,
Kırılmaktan korktum.
Onun için seni gizli sevdim.
Ahmet Bağçe
KENDİNİ SEVDİN
Karşılıklı oturmak istedim seninle,
Ellerin ellerimde olsun,
Doyasıya bakmak istedim gözlerine,
Ne yazık ki ne gözlerine bakabildim,
Nede ellerinden tutabildim.
Şu kısa ömür içinde,
Sen sadece kendini sevdin,
Sığdıramadın koskoca sevgimi içine.
Ahmet Bağçe
YORGUN DÜŞTÜ
Sen kalbime uçup geldiğinde
Düşünemedim uçup gideceğini.
Görünmezsin belki duymazsın,
Gene de gözetlerim yolunu umutla.
Lakin Gözkapaklarım ile ayaklarımdan çok,
Yorgun düştü yüreğim.
Ahmet Bağçe
BELKİ
Sen gemi güvertesinde,
Ben limanda bir köşede,
Kavuşmayı zamana bıraktıkmışız,
Yırtılmış umudun takvimi,
Bakınırız bir yerlere.
İç çekip, karamsar olma dedim,
Hayal peşindeki beynime,
Yalan dünyanın dehlizinden,
Bir çıkış yolu bulunur belki.
Ahmet Bağçe
Sende bıraktın ellerimi,
Unuttun bir köşede beni,
Bu günde dün gibiyim,
Olgunlaştım sayende.
Ahmet Bağçe
Küslüğümün nedeni sen değilsin,
Suskunluğum sana,
Kırgınlığım hayata,
Tavrımda kaderime,
Beni sensiz bıraktığı için.
Ahmet Bağçe
Eller çıksa denizden,
Yalnızlık balık kokuludur.
Deniz dalgasında,
Eller savunmasız,
Islak kurumuş,
Koku baki kalır.
Ahmet Bağçe
Ey çocuk. Âşık olmanın ve sevmenin tek şartı gözpınarını iyi doldurmaktır, keza bulutlar gözpınarına yağmur bırakmaz.
Ahmet Bağçe
Belki benden vazgeçmemiştir diye beklenir, lakin bu beklentide zindan olur olanca hayat.
Ahmet Bağçe
Can kadar sevgide büyüktür. Sevginin gerçek anlamda tarifi dahi yoktur lakin sevgisiz yaşanır da cansız asla.
Ahmet Bağçe
YANAR İÇİN, KAVRULUR YÜREĞİN
Bazı duygular vardır. İçeriği sendedir ama yazımı çok zordur, yazamazsın, hatta Anlatamazsında. Çünkü gerçek söylenmesi gereken hisler, duygular içinde gizlidir. O gizliliği sen bile çözemezsin. İşte o yüzden yanar için, kavrulur yüreğin.
Ahmet Bağçe
‘’SENİ ANLADIM’’ SÖZÜ
Çok zaman benimde kullandığım bir söz vardır. ‘’Seni anladım’’ Bu söz bir bakıma karşıdaki kişi her kimse onun duygularını anladığını ifade eden bir iletişim sözü gibi. Lakin o kişinin bu‘’Seni anladım’’ sözüne karşı sessiz tepkisi ne! Önemli olan da o. Bana göre o kişinin tepkisi bir eserin parçalara ayrılıp dikkatlice tekrarını yapmak gibi bir şey. Acaba eserin bütün parçaları çizik dahi olmadan yerli yerine oturmuşmudur. Ya oturmadıysa, eksiklik çizik olmuşsa? Anlamış mı olunuyor o kişi.
Ahmet Bağçe
Sevgi, sevgisizliğe yenik düşerse kaybeden sevgisiz olandır.
Ahmet Bağçe
Kalp sahipsiz kalınca gönül nereye gideceğini şaşırır, dil konuşur yürek susar.
Ahmet Bağçe
Bu sabah çok durgun gökyüzü,
Esmiyor kımıldamıyor yapraklar.
Mazisinin içine dalmış duygular,
Yürek ağlar boş, boş bakar gözler.
Ahmet Bağçe
Paylaşacak neyimiz var ki seninle. Bir aşk kırıntısından bahsedebilirmiyiz? Şu da tatlı bir anımızdı diye.
Ahmet Bağçe
Öyle kolay değil, bir günde dağıtılanın, bir günde toparlanması. Ya dağıtmayacaksın, yada sabrına sabredeceksin.
Ahmet Bağçe
İnsan tabiat denen fotoğrafa mutluluk dedikleri bir hikâyeyle başlar ama başkasını mutlu kendisini mutsuz sanır.
Ahmet Bağçe
Gözde gölge,
Görmez güneşi.
Devrede bulut yağmuru nerde.
Bir damla gözyaşı çıkmadan önce,
Yutkunur boğaz,
Yürek ne yapsın.
Ahmet Bağçe
Hiç yere âşık olmak nedir bilirmisiniz? Endişe yâda, gizem veya yasaklılık o işte. Çünkü endişe, gizem ve yasak insanın yapısında gizli.
Ahmet Bağçe
Öyle bakma, sana seni sevdiğimi diyemedim diye. Sen söyle utandır beni.
Ahmet Bağçe
Seni sevmek,
Gökyüzünü öpmek gibi,
Sen hava kadar yakın,
Gökyüzü kadar uzaksın.
Ahmet Bağçe
Başım avuçlarım içinde,
Önümde büyük bir boşluk,
Arkamda kocaman bir hiç,
Varımın içinde tükendi hevesim.
Ahmet Bağçe
Benim için,
Sana seni seviyorum diyebilmek,
Okyanusu aşmak,
Yâda;
Zamanın durmasını istemek gibidir.
Ahmet Bağçe
Hayatımın boşluğunu hayallerimle doldurdum, şimdi satır aralarında boşluk arıyorum.
Ahmet Bağçe
Gök zindansa,
Toprak kaya olur garibe.
Mis kokar mı? Hiç,
Topraktaki gül diken olur insana.
Ahmet Bağçe
Zaman su ise yaşam toprak,
İkisi bir araya gelince hayat allak bullak.
Ölçüsünü bul,
Bulunca bulduğun yerde bırak.
Ahmet Bağçe
Kırılmış cama, cam tozu mehlem olsaydı, kanda kırılmış kalbe ilaç olurdu.
Ahmet Bağçe
Hasta yatağında iken gözü kapıda olur ya. Bende şimdi bir dost kapısına bakar oldum.
Ahmet Bağçe
Hayat hayalden başka bir şey değildir. Sadece gördüklerimizle, görmediklerimiz arasında bocalıyoruz o kadar.
Ahmet Bağçe
Kişinin,
Bir başka kişinin hayatındaki yeri,
O kişinin,
Diğer kişinin sevgisi kadardır.
Ahmet Bağçe
Kökleri hasar görmüş güller toprağına ne kadar tutunursa, benim hasar görmüş yüreğimde olmazların olmazı içinde.
Ahmet Bağçe
Sen, ben,
Birde ikimiz,
Ne kadar severdik birbirimizi.
Şimdi suyuna hasret,
Çöl gibiyiz.
Ahmet Bağçe
AYRILIĞIN KOLYESİ
Sensizliğin ilk günü,
Saatim aydınlığımı yirmi geçiyor.
Yıldızlar karanlığıma el sallar,
Güneşimde solmuş gülleri süzüyor.
Ben tektim ya şimdi yalnızım,
Gözlerim yaşlı, kumsalında bir başımlayım,
Yüreğim suskun avunur gönlüm,
Yanan içime ağlamayı öğretir gözlerim.
Akan damlaların ıslak izleri,
Damlasına oldu İbrişim,
Dizilmiş her biri ardı ardına,
Ayrılığın kolyesi diye taktım boynuma.
Ahmet Bağçe
Neden yakıştıramadın ki kendine, bir köşeye koysaydın belki severdi yüreğin, yüreğimi.
Ahmet Bağçe
Bazı insanlar turşu olmak için birbiriyle yarışan bir kalorilik salatalık gibidir. Suyu içinde erir farkında olamaz.
Ahmet Bağçe
Gönlümün duvarından resmini alıp çerçevesini boş bıraktın ama yüreğimin duvarında ki resminden haberin yok.
Ahmet Bağçe
En uzun gecelerde benimle ol ama kısa gün dostu olma.
Ahmet Bağçe
Memnun etmek için ipini gevdirip, dalını zedeleme. Güneşli günde o dalın gölgesine ihtiyacın olur.
Ahmet Bağçe
Ben ne kadar görmek istesem de,
Göremedim seni,
Yara aldı yüreğim.
Ayna misali,
Arka yüzüm karardı benim.
Ahmet Bağçe
Gözlerim perdelenmiş,
Pare, pare yüreğim.
Seni içime ektim,
Gözyaşlarımla suluyorum.
Ahmet Bağçe
Gölgeye dikmişler beni,
Beklemişler büyümemi.
Üzerimde su birikmiş,
Toprağım rutubetli,
Gölgeme hasretim ben.
Ahmet Bağçe
Ayaklarım çamur içinde,
Başım yağmurda,
Sırılsıklam ıslağım ben.
Ne korunağım nede döşeğim var,
Gözümdeki yaştan gayri.
Ahmet Bağçe
Şimdi sen olsan yanımda,
Anlatsak oradan buradan,
Ne güzel olurdu değimli,
Senli, benli olmak.
Ahmet Bağçe
Bazen olaylar karşısında ki sessizlik, taraflara verilen en iyi cevap.
Ahmet Bağçe
Bir zamanlar Milletimin yabancı dili Türkçe olan ana dili Türkçeye kavuşturduğun için sana minnettarız Atam.
Ahmet Bağçe
Nice umutlarım vardı söndü derken, içim yanılıyorsun, Yüreğini meşgul eden yüreğin ilgisizliği seni umutsuzluğa düşüren.
Ahmet Bağçe
Bir perdelik film senaryosu gibidir hayat. Filmi izlenirken kesilir bilet.
Ahmet Bağçe
Hayatın o kadar çok acı gerçekleri var ki, hiç birisi yutkunurken ağlamaklı olunduğu hal kadar acı değildir.
Ahmet Bağçe
Bulut geçer baksan arkasında rüzgâr.
Bulutu kovalayan rüzgârda,
Rüzgârı kim kovalar.
Bulut aşkına ağlar ama,
Ağlamasını bilir mi rüzgâr.
Ahmet Bağçe
İÇİME YAĞAR
Buz gibi oldum üşüyorum,
Sen üfledikçe titriyor içim.
Uzaktan gelen nefesinle,
Davetsiz misafir gibi yabancıyım elde,
Gülüşün tufan, bakışın sulusepen kar,
İçime, içime yağar.
Ahmet Bağçe
YAŞLI GÖZLER
Çok yolculuklar gördüm eş ile dost ile uğurlanır,
Görmedim hiç bukadar kalabalık uğurlananı.
Elleri bağlı, yaşlı gözler,
Konuşmaktan bitap suskun ağızlar,
Görünmez korları yanar yürekler,
Bacalar dumansız alev, alev,
Fitilini ateşleyen ateşlemiş,
Canı görmeyeni candan eder.
Ahmet Bağçe
Bazıları saf olabilirler ama alkol değil, hep göz önündedir. Uçucu özelliği yoktur.
Ahmet Bağçe
İki kelime bir araya gelince cümle olur ya! İşte sende cümle olmama bir eksiksin bana.
Ahmet Bağçe
Hani ta bir zamanlar şu gönlümün evinden gidersen sol yanım boş kalır demiştim ya! Deli, delimiyim demiştin. Deli desem kızarmısın.
Ahmet Bağçe
Ne kadar adım atsam, uzağa konuyor adımlarım. Aynı kutup mıknatıs gibi itiyor beni sana bir türlü yanaşamıyorum.
Ahmet Bağçe
Bulutundan kopan yağmur için endişe etme, o yerini bilir.
Ahmet Bağçe
İşte öyle,
Takıldıkça acıyor içim.
Şu mandal kadar olamadım.
Mandal bile kurumuş çamaşırını bırakır.
Ahmet Bağçe
Bazen aniden bulut kaplar ya gökyüzünü,
Güneş ortalığı karanlığa bırakır.
İşte bende senin karanlığındayım.
Ahmet Bağçe
Sonra görünce seni,
Güller açsa da yüzümde,
Gamzelerindeki bahar kokun,
Bayıltır beni.
Ahmet Bağçe
Az kaldı be kuzum,
Kızgın kumlara basınca ısınacak vücudum,
Kaç zamandır kas katı kesikti,
Buz gibiydi vücudum.
Ahmet Bağçe
Umudumu parçalama usta! Parçaları birleşmez sonra...
Ahmet Bağçe
HİÇ SEVMEDİN
Çocukluğumun bahar kokusu,
Nefesimin dayanılmaz soluğu.
Sen ruhen uzaksın ya!
Beni yaşar mı sanırsın.
Sevmek bana, sevilmek sana düştü,
Sen sevseydin vaz geçermiydin benden,
Haklısın, vazgeçtiğine göre hiç sevmedin.
Ahmet Bağçe
Usta bir parça kâğıt var mı?
Kalem istemem, kalemim var,
O kadar çok hikâyem var ki, yazılacak,
Sayfalar dolusu,
Son sözlerim bitene kadar.
Ahmet Bağçe
KAÇMAK
Kaçmak kurtulmaktır bazen,
İçindeki korkuyu atabilmektir.
Sevdiğinden, sevdiklerinden kaçmaktır.
Kendini unutmak,
Var olduğunu unutturmaktır bazen.
Ahmet Bağçe
BENDEN EDER
Bir yıldız gibi parlar bakışların,
Sarılınca kapanır yeşil gözlerin,
Kıskaç gibi kilitlenir kirpiklerin,
Beni benden eder,
Sarıldıkça sarılasım gelir.
Dilsizleşir dilim,
Uyuşur beynim,
Kimsesiz çocuk gibi sevilmek isterim,
Özlemimin dinmesi için,
Şefkatini hissetmek için,
Ahmet Bağçe
Yanıma sokuldu, fısıldayarak, aşkımız nasıl olsun! Dedim gözyaşı olmasın, yanında bol sevgiyle birlikte kuru olsun.
Ahmet Bağçe
Ben ne balo bilirim nede tiyatro,
Hem aşka yasaklı, hem de sevmeye tutuklu.
Neyi bildiğimi derseniz,
Terk edilmek derim en iyi bildiğim.
Ahmet Bağçe
SENİ DİNLEDİM
Sabrım çiledikçe susuyor dilim,
Sessize almış hıçkırıklarımı dinliyor yüreğim.
Hep seni dinledim, kendimi dinlemedim,
Bana unutturdun kendini ama,
Unutulmuyor hayalin.
Ahmet Bağçe
Dayanacak gücün varsa dertlerime biraz bakarmısın. Mutluluğum kalmadı pazara mutluluk almaya gideceğim.
Ahmet Bağçe
Yorgunluk geçici, hayal bakidir. Gönül ne ekmek ister nede su, onun gıdası illaki hayal.
Ahmet Bağçe
Gözlerim senin için ağlarken, kahkahan yüreğimi dağlayan kurşundur bana.
Ahmet Bağçe
Toplum içinde hiç olanlar birlikte hep olur. Ola ki, hiçleri hesaba katmazsan doğrunun, doğruluğu abes olur.
Ahmet Bağçe
Ne diyeyim. Sende tabii ki dünyana benzemek zorundasın. Dünyada gökyüzü ve yeryüzüyle senin gibi ikiyüzlü değil mi?
Ahmet Bağçe
Seni saksıma diktim mevsim sormasın diye, açmadan soldun be gülüm.
Ahmet Bağçe
Dedi nereye gidiyorsun. Dedim karanlıktan umuduma.
Ahmet Bağçe
Merdivenin her basamağı sağlamdı da son basamağın çivisinin çıkık olduğunu düşünemedim.
Ahmet Bağçe
Mutluluk çikolata gibidir, ama en çok çocuklar yer, büyükler seyreder.
Ahmet Bağçe
Yük çekene yüklenir.
Ahmet Bağçe
Dedi havanı bir türlü anlayamıyorum.
Dedim nasıl yani;
Dedi, sabah bulutlu,
Öğleyin güneşli,
Akşam sağanak yağışlısın.
Ahmet Bağçe
Merak ediyorum, çok neşelisin ve hep gülüyorsun sebebi nedir dedi. -Dedim aklım düşünüyor, kalbimse aklımı tasdik edip kabul ediyor. Dilim suskun, eller fırsatını buldukça yazıyor. Gülüşüm ve neşem eller üzülmesin diye.
Ahmet Bağçe
Yüreği aklında, yüreğime takılı güzelim. Sen her aklıma gelişinde aklımın sana gidişi dağıtıyor beni.
Ahmet Bağçe
Sen ağlarken ben kahırlanırım,
Kar’ında buz,
Yağmurunda çamur olurum.
Ben ki seni anmadığım güne gün mü derim,
Senin bir tebessümün bana mevsiminde açan çiçek,
Nefesin hoş bir esinti,
Varlığında kulaklarımı okşayan saz gibidir.
Ahmet Bağçe
Önceleri bir tek sevdam vardı, aşkınla yer değiştirdi. Sevdam sana gitti, aşkın bana geldi.
Ahmet Bağçe
Ben handa olanı değil tarlada olanı, toprağıyla barışmış, hamlığı görmüşü, yoğrulup hamur olmuşu, yanıp pişmişi hak yolunda bilirim. Ahmet Bağçe
Sen göreceğini mi zannedersin beni,
Ben derdest olmuş kuytularda debelenirim.
Bana yüreğini açacağın yerde gözünü açmış,
Örenler içinde kıvrandırırsın..
Ahmet Bağçe
Er kişi güneş gibi olmalı. Güneş gökte doğar ama ışığı yere saçılır.
Ahmet Bağçe
Çıkma gönlümden,
Gönlüm başka gönüllere benzemez.
El olmaz,
El tutar,
Eritir buz tutmuş yüreği köz istemez.
Ahmet Bağçe
AKILDAKİ SEN
Sen öyle bir özlemsin ki,
Günaydın demek istersinde ama yoksun, bu defa dalar gidersin ve yüreğin keşke der, burada olsaydı der içini üzüntü kaplar bu defa özlemi dile gelir. Sahi özlem nasıl bir şey biliyormusun. Böyle tutku gibi, böyle çok istemek gibi, hani çölün suya hasreti gibi. Soğukta ayaklar üşürde ısıtamazsın ya, uyuşmuş gibi, karıncalanmış gibi olur, sıcacık bir yer düşler insan, işte özlemiş bir yürekte öyle sıcacık bir yürek ister. Bazen gül bahçesine veya sınamaya gitmek istersin, pür telaş hazırlanır yola revan olmak istersin ama yalnızsın, pişmanlık girer içine. O an bir gülüşün hasreti belirir yüze. Çiçekçiye gidip bir gül almak istersin az dersin, bir demet alıp sunmak istersin lakin yoksun. Bazense dalmışsın düşler âlemine veya seninle beraberli rüyaya, bu sefer uyanmak istemezsin uykudan. Bazı kez de için dolar bir tuhaf olursun ağlamak istersin, bir mendil uzatan veya teselli eden istersin ama yok. Tek teselli ise hep akıldaki sen ve senin özlemin oda yetiyor var mı çaresi.
Ahmet Bağçe
Bakma öyle bir bakışta tanıyamazsın beni.
Ruhumun gizli köşelerini, göremezsin.
Göremezsin akan gözyaşlarımın pınarını,
Hissedemezsin yüreğimin közündeki duygularımı.
Ahmet Bağçe
Belki sen bana umutsuz bir vakasın ama sana sen kokan ellerin, bana mis gibi toprak kokar.
Ahmet Bağçe
Dağ evinde mangaldayız. Ali etler nasıl olsun. Az pişmiş, orta, pişmiş, çok pişmiş ha! Dedim çabuk pişmiş.
Ahmet Bağçe
ILIMANSIN
Bazen seni tur atlamayan ekvator mevsimi sanırım,
Hep aynı mevsimde ılımansın.
Bense değişkenim,
Her mevsimi yaşarım.
Bazen bahar, bazen sonbahar,
Girintili deniz sahilleri gibi.
Biliyormusun şimdi kış mevsimindeyim,
Seni üşüteceğimden korkarım.
Ahmet Bağçe.
Öyle kıskanmana gerek yok, yorma kendini. Sonra eveleyip geveleme. Seni seviyorum de, kurtul.
Ahmet Bağçe
Kalbiniz sev diyorsa terettüt etme izin ver. Fısıldısını dinle sessizce. Güneşin eritemediği buzu yanan kalp eritir.
Ahmet Bağçe
Kitaba tren görmüş gibi bakarsan, oda sana yazmayı unutturur. O vakit okuryazar olmana elveda.
Ahmet Bağçe
Sen yüreğinde öldürdün beni, yaşamımı elimden aldın. Birde neyin var dersin. Bilesin ki, ölüler et tutmaz.
Ahmet Bağçe
Ben seni içime sığdırdım da, sen beni göz kapaklarında bekletirsin. Oysaki ne ben sensiz, nede sen bensiz olabilirsin.
Ahmet B ağçe
Aşkın yolunda değil, söz dinlemiyor. Niyetin gitmekse gitme.
Ahmet Bağçe
Mutluluk içime doğunca,
Yokluğun aklıma gelir,
O vakit taş ayağıma değil,
Yüreğime dokunur.
Ahmet Bağçe
Hep merak ederim. Elma, limon, domates, biber, kavun hepsi topraktan oluyor, lakin limon ekşi, kavun tatlı, biber acı.
Ahmet Bağçe
Sakın okyanusa kızıp,
Acısını denizden çıkartma.
Bütün denizleri okyanusa bağlayan bir eşiği, bir bağazı var.
Ahmet Bağçe
Kadınların ne istediklerini çözdüğün an ömrün bitmiştir.
Ahmet Bağçe
Sabit olan hiçbir şey, sabit düşünce kadar zararlı değildir. O şeyler yerinden sökülür de, düşünce sabitse asla.
Ahmet Baağçe
Sen tavus kuşu kadar mı?
Yoksa zambak kadar mı güzelsin.
Seni güzel görenler,
O muhteşem güzellikleri gereksiz görürler.
Ahmet Bağçe
Sıçak estim bunaldım dedin,
Serinlettim dedin üşüdüm.
Esmeyi bıraktım of dedin,
Yaranamadım nazına.
Ahmet Bağçe
Kötülük nadasadaki tarlada zararlı tohumdur,
Allah yeşertir, karşına çıkarır,
İyiliği de gölge gibi takip ettirir.
Ahmet Bağçe
Dedi sana bir hediye almak istiyorum, bisikleti mi yoksa motosiklet mi tercih edersin? Dedim yüreğini.
Ahmet Bağçe
İşte dinledin duygularımı,
Düşün farkına vardığında,
Farkın kalmamış olacak başkalarıyla.
Ahmet Bağçe
Ne kadar uzak durursan dur,
Kalbime ev sahipliği yapan yüreğine,
Unutturamazsın beni.
Ahmet Bağçe
Geri dönmez giden zaman, giderken ona takılır elindeki imkân.
Ahmet Bağçe
Keşke zaman makinesi olsaydın,
Tekrar başa götürseydin beni.
Gerdiğim yay,
Oku götürmedi yerine.
Ahmet Bağçe
Gözlerin öyle güzel gülüyor ki,
Dijital ortamda tırnaklı yazı tipi gibi,
Mutluluğunu ta uzaktan okuyor gözlerim.
Ahmet Bağçe
Yüreğinde fırtınalar kopsa,
Bulutlar dans etse uçsa,
Tipi yollarını kapatsa,
Ben senin baharın olurum,
Ahmet Bağçe
Hayalin varken yok değilsin,
Yatmadan önce hayalinle,
İki kişilik solurum.
Yoksa nefessiz kalırım.
Ahmet Bağçe
Bitim cümlesi içine ben olan bir şiir yaz,
Ben o cümleye takılı kalayım,
Birileri nakarat desin,
Sen takıntım de.
Ahmet Bağçe
Düşünürün demliği akıl, demi düşüncedir. Demi kıvama gelmiş düşünce, düşünüre mutluluk, dinleyene fikir verir.
Ahmet Bağçe
Acelesi ve ihtirası olmayanın kesesi boştur ama vakti boldur.
Ahmet Bağçee
YAŞAM HAYATIN BİR TÜREVİDİR
Hiç merak ettiniz mi? Issız bir yerde, dağda veya bir adada doğanın canlıları dışında, hiç insan görmeden, medeniyet dedikleri yaşantıdan habersiz yalnız yaşayan birinin, lüks yaşantı hayal edebilir mi? Elbise giyinmek, çeşit, çeşit gömlek giyip, ayakkabılarını boyatmak, kravat takmak, erken yatmak ve erken uyanmak gibi düşüncelere sahip olabilir mi? Sevmek, sevilmek, top oynamak, arabaya binmek, şarkı söylemek, oynamak yâda dans etmek ister mi? Başını yaslayacağı bir omuz veya omzuna baş koyacak birine ihtiyaç duyar mı? Bilmek, öğrenmek, öğretmek uzaktır ormanında tek yaşayan biri için. Musluktan akan suyu, lavaboyu, mobilyayı, halıyı, çatalı, bıçağı, kaşığı ona sormayın. Ona saat ayarı gerekmez. Uyumak ve uyanmak suretiyle ayarını bulur. Uykusu gelmişse günün gece karanlığı veya güneşli olması gerekmez, olduğu yere kıvrılır, uyanınca da uyandığı anki ortamın nasıl olması onun umurunda değildir. Uyanmıştır, acıkan karnının doyması gerekir. Fırından yeni çıkmış sıcak ekmek, yağ, peyniri, zeytin veya bir kâse çorba onun hayali bile değildir. Kederden uzak, dertle tanışmamış, ağlamasını bilmeyen, hiç gülmemiş, içine korku girmemiş bu insan sadece nefes alıp veren bir canlıdır, yaşamaktan uzak onun için hayat yürümek, oturmak, uyumak, bulabildiği ot, çöp gibi yiyeceklerle aç karnını doyurmaktır. Özlem yoksa dert, sıkıntı, yoksa mutluluk yoksa beğenmek, beğenilmek yoksa seçicilik yoksa bir şeyler arzu etmek yoksa yaşamda yoktur, hayattan da söz edilemez. Hayat dengeli, sağlıklı, her türlü doyuma ulaşmak için yaşamak isteyenler içindir. Bu durumda hayattan bahsedilir, o zaman yaşam var denilir. Demek ki yaşam hayatın bir türevidir.
Ahmet Bağçe
Kırılmış kalbimden acıların aktı,
Akıntılar içinde birde ölmüş hayalim vardı,
Yüreğimin yarısı boşalırken,
Sevginin azalmasına pek şaşırma.
Ahmet Bağçe
Anlattığın kadarını anlayıp da anlatmak istediğini anlamayanlar, gününü gün yapanlarla aynı duygudadır.
Ahmet Bağçe
Haram kursaktan geçinceye kadar helal, geçtikten sonra haram. Haramı tıkınma, hayal bile kuraman.
Ahmet Bağçe
Yalnız kalıp savrulmaktansa,
Bir dala tutunup sallanmak istiyorum.
Of daraldım,
Yok mu bana bir dal uzatan.
Ahmet Bağçe
O ÇOK İNATÇIDIR
Konuşmamız esnasında dedi ki,
Siz mahallemize taşınmasaydınız,
Benim gittiğim okula kayıt yaptırmasaydın,
Ve ben aynı yıl sınıf tekrarı yapmasaydım,
Şimdi biz, biz olurmuyduk?
Bu mükemmel arkadaşlığımız da olurmuydu?
Dedim.
İnanıyorum ki,
Kader bizi bir şekilde bir araya getirirdi,
Çünkü o çok inatçıdır,
Her daim onun dediği olur.
Ahmet Bağçe
Hey! Gülüm sana diyorum!
Seninle ilgili hiçbir şeyi unutmadım,
Unutmayacağım.
Yeter ki sen bende yaşa,
Beni de içinde yaşat.
Bir yerin var yüreğimde,
Birde aşk gibi meyvemiz,
Gerisi teferruat.
Ahmet Bağçe
Onu banamı soruyorsun dedim,
Evet dedi,
Kime diyebilirim.
Sen bana canıma can katan cansın,
Ötesimi var.
Ahmet Bağçe
Ağlama can, ağlama,
Yazık dökülen gözyaşlarına,
Bak bulutlar tatile çıkmış,
Yüreğimse göle döndü.
Ahmet Bağçe
KEŞKE DİYORUM
Yalnızlığın koluna attın beni,
Hem beni, hem de kendini yaktın,
Şimdi sende yalnızsın,
Keşke diyorum,
Sevginden azıcık saklasaydım,
Şimdi avuturdum kendimi.
Ahmet Bağçe
Ben seni görür görmez öldüm,
Sevmeye vakit bulamadım.
Bir bakışına kilitli kaldım,
Çevir kilidini aç beni,
Ahmet Bağçe
Ben adını yüreğime yazdım,
Birde her yere yazdım.
Sende beni buzlara yazdın,
Eridim be gülüm, eridim.
Ahmet Bağçe
Sürekli arkaya bir şeyleri atanlar, sonradan onları toplaması çok zor. Ya dalaktan, ya ciğerlden yâda yürekten olur.
Ahmet Bağçe
Menfaati için güneşten gölge medet uman yanmaya mahkûmdur.
Ahmet Bağçe
Öyle görünüyor ki, suratın. Dar yolda düşük hızda seyreden süratli gibi görünen araç gibisin.
Ahmet Bağçe
Gönlüm hayallerde uçuyor,
Dileklerim içinde esir.
Işığını görmeyen,
Güneşe hasret gölge gibi.
Ahmet Bağçe
Sen öyle güzelsin ki; Seni düşlerken işte benim piyango biletim diyor, ya severse diye umutla zamanını bekliyorum.
Ahmet Bağçe
Sonra gerçekten gülmediğini anlayacaklar diye ağladı gözlerim. Ve dedi, yalandan ağlayamam ama gülebilirim.
Ahmet Bağçe
AH GENÇLİK AH
Gençlik çok güzel bir şey, keşke hep genç kalabilseydik. Tabii ki, imkânsız. O zamanlar, yani gençken bazen üç dört arkadaş öğle üzeri yâda akşam vakti bir araya geldiğimizde lokantaya giderdik. Garson isteğimizi almak üzere masamıza gelirken, ekmek sepeti içinde pamuk gibi ekmekten de getirirdi, o zamanki ekmekler bayağı bir büyüktü ve ne alırsınız dediğinde. Garson kardeş derdik. Bize yarım ekmek arası bir çeyrek pide ekmek attır, şöyle ortaya da dilimlenmiş bir büyük ekmek, bolca ayran bir sürahide su. Garson peki der giderdi. Bu arada biz siparişler gelene dek sepet içindeki ekmeği atıştırırdıkta, sepetteki ekmekten eser kalmazdı.
Ahmet Bağçe
Aşk öyle bir kör eder ki, insanı. Aşığın karşısına gül çıksa sen zanneder.
Ahmet Bağçe
ŞEY OLUR YA
Sana yazacaktım,
Karalayacaktım bir şeyler,
Sonra vazgeçtim,
Biraz düşündüm,
Tekrar yazmaya karar verdim,
Bu defa üzerine oturduğum kalemin ucu kırılmış,
Bulamadım açacak bir şeyler.
Kaleme bir açacak yoksa dedim,
Ben açayım duygularımı.
Sana diyecektim ki,
Şey diyecektim, şeyden bahsedecektim,
Hani şey olur ya nasılsın gibi,
İşte nasılsın diyecektim, diyemedim,
Bakışından korktum,
Tavrından korktum,
Dahası ne diyorsun be diyeceğinden korktum.
Peki, bana bir şeyler diyecekmişsin gibi bakışların var,
Sen ne diyeceksin.
Ahmet Bağçe
KEKELER
Gönül öyle gezgincidir ki,
Her nerede olursa olsun,
Vazgeçmez gezinmekten,
Birde gerçekten seviyorsa,
Onu sever, onu solur her yerde.
Belki der,
Kim bilir der,
Kekeler,
Vazgeçmez sevmekten.
Ahmet Bağçe
Tam şuramdasın dedim,
Paten giymiş ayağına,
Kaydı gitti yüreğimden,
Gözyaşım ve ben,
Yalnız kaldık tekrarından.
Ahmet Bağçe
Kim olduğumu mu merak ettin,
Ben yakmasını bilene mum,
Okumasını bilene roman,
Yüzmesini bilene derya,
Aşmasını bilene yol,
Islanmasını bilene yağmur,
Sevmesini bilene aşk,
Sarılmasını bilene ipek yorganım.
Ahmet Bağçe
EKİP ŞEFİ CAFER ÇİMEN’DEN ŞOFÖRE SORU
İŞARET LEVHASI OLAN BABAYI GÖRMEDİN Mİ?
Geçmişte bir ara 24 saat şehre giriş çıkışlarda vergi denetimi yapılıyordu. Araçlar durduruluyor, taşıtlar için taşıma irsaliyesi, yükler için sevk irsaliyesi, yolcu taşımalarından da yolcu listesine bakılıyordu. Belge düzenine uyulup uyamadığı ve belge düzenlenip düzenlenmediği soruluyordu. Araçlar belirli yerlerde şehre giriş ve çıkış güzergâhın uygun olduğu mahalde Trafik polisi refakatinde durduruluyor ve kontroller yapılıyordu. Ben o gün gece ekibiydim, ekibimle sabahleyin görevi Gündüz ekibi ekip Şefi Cafer Çimen arkadaşımıza devrettim, kolay gelsin dedik ve ayrıldık. Yol denetimlerinde herhangi bir sıkıntıya mahal verilmemesi ve kanunen araçların durması için dur tabelası ve bir adı da baba olan işaret levhaları konuluyordu. Harman zamanı da olunca diğer araçlar yanı sıra hububat arabaları da durdurulup tüccarlara veya ofise satılmak üzere hareketinde sevk ve taşıma irsaliyesi soruluyor dolayısıyla trafikte bir sıkışma söz konusu oluyordu. Yolda denetimin yapıldığını belirtir Trafik levhasını ve işaret levhalarını yani babaları koyan ekip çalışmaya başlamış. Durdurulması istenen kamyon şoförünün biri babalardan birkaçını parçalayıp az ileriye durmuş. Ekip memuru şoföre üzerinde denetimi yapılması gerekli belgelerle ekip şefinin yanına gidiniz demiş ve bu arada babaların parçalandığı bilgisi memurlarca ekip şefine iletilmiş. Şef Cafer Bey öncelikle babaların durumuyla ilgili olarak tutanağı yazmaya başlamış ve şoföre demiş soru 1- Burada vergi denetimi yapıldığını belirtir trafik polisini ve dur işaretini gördün mü görmedin mi? Şoför cevap vermiş gördüm efendim. Soru 2- peki babaları gördün mü? Şoför demiş babayı da gördüm efendim. Soru 3- peki babaları gördün de neden durmadın ……….
Anılardan bir demet
Ahmet Bağçe
TAKILI KALIR
Sözümü dinlemez kalbim,
Sonra devreye girer kalemim,
Hele duvardaki resmini görünce gözlerim,
Kaskatı kesilir hem sözüm, hem kalbim.
Saatlerce takılı kalır gözlerim.
Şimdi duvar, resmin ve aklım,
Taktı seni aşkım,
Seni öyle çok seviyor ki kalbim,
Söyleyemezse de dilim, çarpıyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
Anne çocuğuna hamile olduğunu anladığı andan itibaren anne oluyor. Baba çocuk doğunca baba unvanına kavuşuyor, ama çocuğun gelecek gaygısı daha anne hamile olmadan babanın yüreğine düşüyor. Bu nedenle baba hep çocuğunun arkasında olup, anne gibi karşısında durmuyor. Dolayısıyla baba arkadır, kaledir, direktir. Onun yüzünün gülmemesini, mutluluğunu, sevinci veya endişesini göremeyişinizin sebebi arkada oluşundandır.
Ahmet Bağçe
Bir kitap okumaya başlayıp ikinci sayfasında sıkıldığımda. Seni düşünür ve Sonraki sayfaları sıkılmadan okurum.
Ahmet Bağçe
Hayatı tek başına öğrenenin bileği altından, hayatı bencil olanın varlığı gazel ölümü yalnızlıktandır.
Ahmet Bağçe
Pembeleşirdi dünyamız birlikteyken,
Perdelenirdi gözlerimiz, göz gözeyken.
Günümüz bayramdı, mutluyduk ikimiz.
Ne nasıl oldu birden, esti bir rüzgâr,
karardı dünyamız kayboldu mutluluğumuz.
Ahmet Bağçe
Ayrılık gölgesi düşünce,
Tek noktaya bakar gözler.
Yürümeye mecali kalmaz,
Duygularıyla konuşur insan.
Ahmet Bağçe
Herkesin uyuduğu bir yerde uyanık birini görünce huzursuz olurum. Uyanık, her vızıldayanın kafasına vurur.
Ahmet Bağçe
BENDE KAYBOLDUM
Bak;
Sen yokken dumanlı kafam,
Sarhoş oluyor bilincim,
Gözüm çöpten değil ayrılığından ağlar,
Senli düşüncelere daldığım zaman,
Bak;
Dizlerim bükük, çolak ellerim.
Zorlanırın tutmaktan uçuyor elimdekiler,
Ben, bende kayboluyorum,
Boğuluyorum gözyaşlarımdan.
Ağlıyorum içten, içten,
Darmadağınığım sen yokken.
Ahmet Bağçe
Susuz un hamur olmaz. İlmini almayan insan irfan olmaz.
Ahmet Bağçe
Saygıda kusur edilmez ama ucunda korku varda saygı korkudansa, o saygı kusurlu sayılır.
Ahmet Bağçe
Sürekli arkana bir şeyler bırakınca, sıkıntısız toparlamak zor olur. Onlar ya dalaktan, ya çiğerlerden yâda yürekten çıkar.
Ahmet Bağçe
Etrafımdakileri elek ile eledim. Elek üstünde kalanlara sarraf altın dedi.
Ahmet Bağçe
İşte böyle anlattığım gibi,
Tren kaçtı bir dahaki trene kadar,
Senin istasyondayım.
Ahmet Bağçe
Kitaplık gibisin. için öykü dolu,
Dışında mis gibi koku.
Seni okurken,
Kendimi un değirmeninde hissediyorum.
Ahmet Bağçe
Sen ki sisli havada kurda dönmüşken,
İncittin aslanının yüreğini.
Akmayan gözyaşı dereye,
İçi savaş alanına döndü.
Ahmet Bağçe
Hayat onlara kucak açtığı gibi kucak açsaydı bana, bizde mutlu yaşardık hayatla üçümüz bir arada.
Ahmet Bağçe
Seni okurken öyle zorlanıyorum ki,
Biraz yakınlaş.
Sayfa yapraklarını kıracağımı sanma,
Her birini tek, tek üflerim.
Ahmet Bağçe
Seni silecek bir silgi var mı, hayat. Silip yenisini yazayım.
Ahmet Bağçe
Hadi beni de götür,
Bakışınla doyar,
Aşkını içer kanarım,
Ve senin nefesini solurum,
Dokunmaz sana bir zararım.
Ahmet Bağçe
İşte her alkışın ardından memnun ettiğin verdi sana bunca zarar.
Ahmet Bağçe
Ve sonra bir zarf,
İçinde küçük bir fotoğraf,
İşte o fotoğrafla,
Yıllarca avuttu beni...
Ahmet Bağçe
Birisi namaz kılar, öteki övünür onun namazından. O din satar. Sende kıl, var mı onun namazından sana bir faydası.
Ahmet Bağçe
Gül diyordu yar,
Ninni söyler gibi esiyor rüzgâr,
Adeta uyutuyor beni.
Bir yerden bir yere sallayınca,
Boğuyor gibi yapıyor,
Beynimdeki dalgalar.
Ahmet Bağçe
Ben seni gözlerimle değil,
Yüreğimle sevdim.
Nasıl elveda diyeyim.
Ahmet Bağçe
SOLGUN GÖRDÜM
Kapı önünde donmuş ellerin;
Ya! Ne haldedir ayakların.
O bakan gözlerini solgun gördüm,
Kalbinin bir köşesi kırılmış gibi.
Akar gördüm gözyaşlarını,
Yaprak gibi bir, bir dökülmüş saçların,
Yüreğin kabarmış somun gibi,
Yüzündeki her zamanki hüzün,
Seni ne dün neşeli,
Nede bugün huzurlu gördüm.
Ahmet Bağçe
Ne olduğunu bilmediğin yolda hırsın kölesi olup kaybolmaktansa, bildiğin yolda unutulsan da, bir hatırlayan olur..
Ahmet Bağçe
Ne kadar ileri gittiğinize ve ne kadar ileri gidebileceğine inancınız varsa, aşamayacağınız yol yoktur.
Ahmet Bağçe
Er kişi ehilse işinden, kendisinden çok vatandaş rahat eder.
Ahmet Bağçe
Öyle çok üzüldüm ki, durulanmaya kalmadan bir, bir söküldüm.
Ahmet Bağçe
Zaman kaşıktaki çorba gibidir. Kimi höpürde tir, kimi sessiz içer farkında olmadan.
Ahmet Bağçe
Nice dalgalar gördüm diz boyu, nice dalgalar gördüm adam boyu. Kararmış gökyüzü ve üzerime gelen azgın dalgalar ürkütmedi de, diz boyu dalgalar oynadı benimle, okumuş cahil elinde çocuk gibi.
Ahmet Bağçe
Eskiden Feys de beklenen yorumdan daha çok heyecanlandırırdı postacının gelişi.
Ahmet Bağçe
Hayatın gerçek hikâyesi zor olabilir, yorgunluğu da yanıltabilir, bilinmeli ki; Yanıldığın zaman savaşı kaybedersin.
Ahmet Bağçe
Havanın iyi olası değil sonucun iyi olması önemlidir.
Ahmet Bağçe
Artık gözlerim yağmur, içim dolu yağıyor. Külünün altına kor gibi bıraktın beni.
Ahmet Bağçe
Aklım başıma geldi, dedim hoş geldin. Epey yol yürüdün, yoruldun. Hele geç otur, keşke daha önce gelseydin.
Ahmet Bağçe
Ben zamanımı sana harcadım aşk, Lakin yar tutmadı elimden ömrüm tükendi.
Ahmet Bağçe
Fazla kurcalama, olmuyorsa unut gitsin dedi, dedim, sevdim bir kere nasıl unutayım.
Ahmet Bağçe
Yüreğinde iki kişilik yer ayır. Kalbimden hiç çıkarmadığım senin hayalinle birlikte geliyorum.
Ahmet Bağçe
Ne bir bekleyenim,
Nede arayıp soranım var.
Peki,
Neyi gözler,
Neyi arar,
Kimi özler gözlerim.
Ahmet Bağçe
Ağladığımda yanımda, gülerken kahkahama ortak, üzüldüğümde başı omzumda, bir eli elimde, beni ve iyiliğimi düşünen biri var dediğim sen olurmusun. İşte o zaman derim ki; Dost da sensin, sırdaş da sensin, mutluluğuma ortak olan da sen. Benim canımdan can, yıkılmaz bir kalemsin.
Ahmet Bağçe
İlk görüşte mi? Yok, tanıdıkça seversin, aşk sonradan devreye girer.
Ahmet Bağçe
İstemeden geldiğim bu dünyada, istediğim gibi yaşamadan gitmek dokunuyor. Hadi gel birlikte takılalım.
Ahmet Bağçe
SANA SON
Sana yazdığım son yazı bu,
Artık seni anlatmayacağım yazılarımda,
Dökmeyeceğim özlemini kaleme,
Seni sevmekten vaz geçtiğimi değil,
Yazılarımdan vazgeçtiğimi yazacağımı yazılarıma,
Her gün senin için ölmekten vazgeçtiğimi,
Yas tutacağımı yazacağım yazılarıma,
Senin benden vazgeçtiğin gibi.
Ahmet Bağçe
Bende diyorum ki;
Sen bir an ben olsan,
Tek taraflı sevmenin,
Nasıl bir şey olduğunu tatsan,
Bende tadını çıkarsam.
Ahmet Bağçe
Beni o baktığın gözlerinle sev,
Gör ve oku o gözlerle,
Kaçırma benden gözlerini,
Zaten anlatıyor gözlerin,
Bana olan sevgini duygularını.
Ahmet Bağçe
KEYFİNE BAK ÖLÜM VAR
Zerre kadar korkum yok ölmekten,
Mademki yaşamak ve sonra ölmek için geldik dünyaya,
Gereğini verelim hayata.
Hangimiz yaşadık ki ölelim.
Bu meşakkatli dünyada.
İki nesne vardır alın yazısında,
Biri doğum, diğeri ölüm,
Doğumda, ölümde tek değilmiki,
Görülmüşü var mı?
İki kez doğan,
Veya iki kez ölen,
Keyfine bak yaşa ölüm var sonunda.
Ahmet Bağçe
Sana kelebek de,
Melekte demek istemem.
Kelebek kısa ömürlü,
Melekse görünmeyen bir ruh,
Sana canım desem.
Ahmet Bağçe
Erkek, pazarda domates gibi, elma, ıspanak gibidir. Alıcısı olmazsa çürüğü çöpe dökülür. Kadınsa, bakkalda pirinç gibi, fasulye, fıstık gibidir. Böceklensede bir alıcısı bulunur.
Ahmet Bağçe
BİSİKLET ALMAK İSTERDİM
Aslında küçükken mutluydum. Bir an önce büyüyüp bir bisiklet almak isterdim. O zamanlar bisiklete çokça büyükler binerdi. Ben gündüzleri bisiklete binenlere bakardım, akşamları da bisiklet hayal ederdim. Demem o ki, hayallerim mutlu ederdi beni. Ya şimdi, hayal bile edemiyorum mutsuzluktan.
Ahmet Bağçe
Güle gül değeri vermeyenin kalbi kıştadır. Hiç kalbi kışta olana bahar gelirmi.
Ahmet Bağçe
Dereye düşmek gibi değildir, denize düşmek. Dere çırpınsan da yüzme bilmeyeni boğar da saygılıdır deniz çırpınana.
Ahmet Bağçe
İÇİ SIZLAR
Sen acılar içinde uyutursun,
Bir kez girdinmi yüreğe,
Verdiğin acı ve ızdırap,
Dayanılmaz olmasına rağmen,
Baktırırsın pencerene.
Damla, damla dökülen gözyaşları,
Aşkını içinde yaşatır gizlice.
Gönül bu bir defa,
Düşmüş yüreğinin havuzuna,
Dinlediği damardır her gece,
İçi sızlar ince, ince.
O temiz yüreği yara almıştır artık,
Senin her naz yapışında,
Her göz kaydırışında.
Ahmet Bağçe
VE AŞK
Seni bir su gibi içime almasaydım,
Yoğrulup pişmezdim hamur gibi.
Derim ki;
Aşk,
Sadece yoğrulup hamur olmak değil,
Ateşinde yanmak ve pişmek,
Kıvamında ekmek olabilmektir.
Ahmet Bağçe
O KÖY BİZİM KÖYÜMÜZ
Bir söz vardır, ‘’ gitmesek de, kalmasakta o köy bizim köyümüz’’ Çok güzel bir söz değilmi! O kuyu, bizim mahallenin kuyusu. O çay İvriz Çayı gibi. Kuyular bulunduğu yerin, akan derelerde doğduğu yerin adını almazmı?, Yörenin adıyla anılmaz mı? Hani, İvriz Çayı, Porsuk Çayı, Göksu ırmağı gibi döküldüğü yere göre değilde, doğduğu yerin ismiyle anılmaz mı? Denizlerde öyle. Tıpkı Akdeniz çok tuzludur, Antalya’nın denizi, ince kumludur, Anamur denizi dalgalıdır, İzmir Denizİnin sahilleri çakıllı ve hemen derinleşir denilmez mi? Dereler geçtiği yerleri yeşillendire, yeşillendire denize ulaşır da gene adı geçtiği veya döküldüğü yere göre değilde doğduğu yere göre adlandırılmaz mı? İşte insanlarda öyle. Her ne kadar doğduğu yer değil, doyduğu yer vatanı dense de, yıllardır Almanya’da yaşayan Afrikalı, Almanyalıyım, vatanım Almanya diyebilir mi? Onun doğduğu yer geçmişindedir. Her nerede yaşıyor veya yaşatılıyorsa, ona geçmiş uzakta değil bir adım geridedir. Ya gelecek! Gelecekse bir adım öndedir. Köyü yaşadığı, doğduğu yer bir adım geride, hani bugün gibi hatırlıyorum dediğimiz yerdedir. Ya bir adım sonraki köy neresi! Bir adım sonraki köy, o köy, işte bizim köyümüz dediğimiz yer. Tıpkı denize döküldüğü yerin adıyla anılmayan, doğduğu yerin adıyla anılan çay gibi. Sorulduğunda Akdeniz’e dökülen Göksu ırmağı gibi. Adananda yaşıyorum ama Konyalıyım misali. Kısacası gitmediğimiz, gidemediğimiz, içimizde yaşattığımız köyümüz, bizlerin hatırlandıkça mutluluğumuz, huzurumuz, özlemimiz değil mi?
Ahmet Bağçe
Ne zaman gözlerine baksam,
Değişir rengin.
Titreyen sesin,
Terleyen avuçların,
Beni benden eder.
Ahmet Bağçe
Herkesin birilerine ihtiyacı var. Kaybetmemek, günahkar olmamak, geldiği noktaya dönmemek ve yalnız kalmamak için.
Ahmet Bağçe
Bakışın sessizliğimi bozan değil, bağlılığımı artırsın.Seni seversin diye bir gün bekledim daha gelmedi o gün.
Ahmet Bağçe
Çileye talip olan, ufku geniş olandır. Çünkü gündüzü teslim alan gecenin, ardından güneş doğacaktır.
Ahmet Bağçe
Bana dedi ki, nereye bakıyorsun.
Dedim boş bakıyorum.
Peki dedi, baktığın yerde ne görüyorsun,
Dedim boşluk.
Dedi, anlamadım! Her şeyin olduğu yerler nasıl boşluk görüyorum diyorsun.
Yoksa ne gördüğünü bilmiyormusun.
Dedim, bu dünya boş değil mi?
Haklısın gördüğüm bir boşluk ama boşluğun sahibi beni görüyor. Onu biliyorum.
KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN
Ahmet Bağçe
Öyle korkuyorum ki; Tükeneceğinden. Bardaktaki su gibisin yudum, yudum içmeye dahi kıyamıyorum.
Ahmet Bağçe
Sen çok güzel bir şeysin.
Uzaktan baktığımda,
O kadar güzelsin ki;
Korkuyorum yakından bakmaya.
Güzelliğin kör ediyor gözlerimi.
Ahmet Bağçe
Uzaklara giderken yanımda olup olmayacağını yağmurda belirler. Keza ıslanmaktan korkan, meşakkatlerden de korkar.
Ahmet Bağçe
Huzuru bulmak pek kolay değildir. Arz’ı çok olunca bedeli pahalıdır.
Ahmet Bağçe
Kimin gücü yeter denizleri kirletmeye. İçindeki nice balık kirletebildi mi, pisliğiyle.
Ahmet Bağçe
El eyle güzelim eleyle,
Gönlüm düştü gönlüne,
Bakıyorum kuytulardan,
O köşeden bana eleyle.
Ahmet Bağçe
Şansına güvenmiyorsan, işini şansa bırakma.
Ahmet Bağçe
Seni çok iyi bildiğim için hata yapma payım heyecanımdandır. Bu yüzden silgi kullanmıyorum.
Ahmet Bağçe
Talebinin artışına fazla sevinme, değerin düştü.
Ahmet Bağçe
Eşek eşek olunca, eşekte eşekliğini yapacak. Başka ne yapsın.
Ahmet Bağçe
Sana tahammül ettiğim sürece tanınmaz haldesin, tanınmazlığına tahammülüm, tahammülümü sınırlayanlardır.
Ahmet Bağçe
Yazdıklarım silinmesin,
Yüreğinin defterinden,
Bir an endişeye mahal verirsen,
Aşkıma şahit olsun,
Ahmet Bağçe
Islatmadığın sürece kum, ayağına bulaşmaz.
Ahmet Bağçe
İstediğim sen olunca kaybettiklerime ağlayamadım, yuvalandı içimde.
Ahmet Bağçe
BAŞKA BİR ÇİÇEK
Bu mekân yabancı sanki bana,
Elime aldığım bardak, her ne varsa,
İçindekileri boş bakar bana.
Yüreğim arar yüreğini bakındıkça.
Tutamadı bu yürek gitme diyemedi yüreğine,
Ayrılığın canımı yakar dayanılmaz bir acıyla.
Depreşti, kabardı yıllar var ki nadasta,
Sürülmemiş tarla gibi bu yürek.
Senden arda kalan bu boş yere,
Dokunmadım öyle kaldı bozulmadı,
Sertelmiş sensiz kırılmış kalbime,
Ekilmedi başka bir çiçek,
Ahmet Bağçe
Çamurun içinde kirlenmeden büyümek, o ortamda temiz kalmak çok zor. Kalabilense sonra gelenlere en büyük eser.
Ahmet Bağçe
Hayatımdaki yoklar o kadar çok ki,
Varlarla yokların arasını intikam kaplar.
Gelir gider dengesindeki zarar gibi,
Yâda soğuk bir yemek.
Ahmet Bağçe
BİR SEN BİRDE BEN
Bir sana baktım,
Birde aynada kendime,
Senin gözlerin benzemiyordu gözlerime.
Çok güzel görünüyordu gözlerime.
Gül ile yaprağı gibi.
Hani yaprak kıskanır ya gülü,
Gülde Kıskandırır yaprağını.
Ve sonra,
Sonra önceliklidir gülün hüznü,
Takılırda rüzgârın anlık afakına,
Solar renginden olur,
Düşer ardına bakmadan.
Beklemeden yaprağını.
Seninle benim farkım gibi.
Ahmet Bağçe
Ve sonra anlar sevildiğini,
Ya terk edildiğinde,
Yâda sevdiği küllendiğinde.
Tıpkı! Üşürken sıcağın,
Bunaldığında gölgenin kıymeti gibi.
Ahmet Bağçe
KIRILSAYDI KEMİKLERİM
Ardına bakınmadan geçtin,
Dönüp bakmadın pencereme.
İncindiğimi belli etmedim,
Sessizce çekildim penceremden.
Ve baktım beli bükük kırılmış kalbim.
Keşke taş ile odun ile kırılsaydı kemiklerim,
Sana kırılmasaydı kalbim.
Ahmet Bağçe
Yüreğimi açtım gireceksin sandım,
Kıyısına vuran dalga gibi dalgalandım,
Süzülüp gelen köpükleri gibi,
Kayboldum kumlar arasında,
Yarım kaldı sevincim.
Ahmet Bağçe
GÜÇLÜ DEĞİLMİŞ
Yüreğime koydum seni,
Taşırdın yüreğimi.
Harmanladın gönlümü.
Sağa sola savurdun,
Yar dedim yandım,
Yanığına aşkımı sardım,
Meğersem,
Aşk sandığım kadar güçlü değil,
Yandığı kadarmış.
Ahmet Bağçe
PENCEREM
Sen dışarımla aramda ülkeler arası sınır gibisin,
Açılmadan dışarı çıkmama müsaade etmezsin.
Soğuk her yerde vizesiz gezinirde,
Ben gezinemem,
Sıcağın olmadığı yerde,
İçeride de, dışarıda da üşürüm.
Ahmet Bağçe
ARKASI YARIN
Bayağıdır birbirlerine gönülden bağlı oldukları halde, bir türlü açılamıyorlardı. Her bir araya geldiklerinde, işte, yani, eee gibi kısa kelimelerle konuşmalarına başlıyorlar, havaların iyi olduğundan, caddelerin kalabalıklığından, trafiğin sıkılığından bahsediyorlardı. Oysaki her ikisi de sevgilerinin doruğa tırmandığını hissediyorlar artık açılacağım, söyleyeceğim diyorlar ve bu duygularla bir araya geliyorlar ama hep aynı teraneyle açılamadan görüşürüz, hoşça kal diyerek ayrılıyorlardı. Bir gün kalabalık, işlek bir caddede karşılaştılar. El ovuşturmaları, alınlarındaki terlemeleri, kekelemeleri, kalp çarpıntıları, anında değişen yüz hatları her ikisinin de birbirlerine olan sevgilerini ele veriyordu. Bir an yutkunarak söze başlamak isteyen delikanlı aynı anda bir şey söyleyeceğini hissettiği kıza sen söyle dedi ve suskunluğuna büründü. Kız bir şekilde mecbur kaldı söylemeliyim dedi içinden. Söyleyeyim, açığa çıkarayım da içimi kemiren duygularımı rahatlayayım dedi.
- Şey dedi, sana, az bir durakladı, sana, yani ben dedi sana dedi.
Bir türlü diyemedi heyecanından.
Delikanlı meraklandı, acaba ne diyecekti, görüşmek istemediğini mi diyecek, rahatsız edilmemesi gerektiğini mi söyleyecek diye düşüncelere daldı.
Bir anda kısık bir sesle; kız;
- Sana Anıl diyebilirmiyim dedi.
- Anıl. Benim zaten adım Anıl tabi’ ki dedi.
- Kız’ da Sende bana Gülay de, Gülay diyebilirsin dedi.
Kız rahatlamış gibi oldu olmasına da, esas rahatlayan Anıl’dı. Adeta mutluluktan uçuyordu. Sevincini birileriyle paylaşmak istiyordu. Ayrılmak istemediği, duygusal olarak bağlandığı kızın yanından ayrılıp, hemen en yakın arkadaşına hadiseyi anlatmak istiyor, durum hakkında emin olmak istiyordu. Güla’ya;
- Gülay dedi. Karşılaştığımıza sevindim, yürümek isterdim lakin çok acil bir işim vardı oraya gidiyordum, en kısa zamanda görüşelim mi? Dedi ve iznini aldı hoşça kal dedi ve ayrıldı.
Ahmet Bağçe
Ben bir kır çiçeğiyim kendi halimde doğamda. Salınayım baharımda. Toprağım ol, suyum ol koparma beni.
Ahmet Bağçe
Ağacın dalında çiçek,
Çiçek meyveye dönecek,
İki dalın arasında,
Gördüm güzel bir kelebek.
Ahmet Bağçe
ÖYLE SEVDİM
Ayaklarım prangalı,
Kelepçeli ellerim.
Hayallerim buz tutmuş, kayarsın üzerinde,
Çaresiz bakarım yüreğimin penceresinden,
Uçmak isterimde yüreğine,
Kuşlar gibi,
Uçurtma gibi,
Uçamam özgürlüğü kısıtlı mahkûmüm sanki,
Sana hasret özlem dolu yüreğim.
Çölde suya,
Su içinde havaya muhtaç gibi,
İşte ben seni öyle sevdim,
Ahmet Bağçe
Yarım bıraktın bu sevdayı. Oysaki bitmeyen inşaat üzerine bina inşa edilmez. Ya yıkılır yâda tamamlanır.
Ahmet Bağçe
Ne güzel söylemiş yazar. Bahtını sen değil, kader yazar.
Ahmet Bağçe
Kendisini idare etmesini beceremeyenleri abdallar idare eder, akıllıyıda oyuncak edip candan ederler.
Ahmet Bağçe
Sevgi her şeyin başı, nefretin ise hasmıdır. Kin, nefreti doğurur, intikam duygusunu güçlendirir.
Ahmet Bağçe
İnsanın Krallığı içindedir. Arenası içindeki dünyası, düşmanı yaşamı, kılıcı ise kalemidir.
Ahmet Bağçe
Ben sessizsem güçsüzlüğümden değil, hiçbir güç duyguların önüne geçemez. Duygusuza var gücünle yüklensen nafile.
Ahmet Bağçe
Bana hava atma, havanda havanı duman eder, sonra içime nefeslenirim, bırakmam seni.
Ahmet Bağçe
Benim başım çölde olsa, senin her dokunduğun yerde gül biter, gül bahçesine döner yüreğim.
Ahmet Bağçe
Ay, Yıldız ve Şimşeği, Güneş ile karıştırma. Güneş yakar, ay ile yıldız yanar, şimşek çakar. Aşk, bakış, yürek gibi.
Ahmet Bağçe
Hani bazen çoğu insan ağlar ya, kim bilir onlar neye ağlar, ama ben bilirim bu yürek senin çürüttüğün sevgine ağlar.
Ahmet Bağçe
TEKME YEMEYE
Hayat öyle acımasız ki,
Yananın yanında değil,
Yakanın yanında.
Yalnızı, yalnız bırakır acunda.
Birde derki üzerine basa, basa,
O zaten alışık çileye,
Göze gelmeye, tekme yemeye.
Ahmet Bağçe
YALNIZLIĞIM YETER
Sen her gidişinde,
Ben yalnızlığımla buz gibi kalırım.
Beni anladığın gün sende yalnız kalacaksın.
Ey benim iki gözüm,
Yüreğimin dinmeyen çilesi.
Ben seninle mutlu olsam neye yarar,
Her nazarın bana gözyaşı eyler.
Bana seni değil,
Senin hayalinle yalnızlığım yeter.
Ahmet Bağçe
Dedim neden yüzün yere bakar! Dedi, yerçekiminden alamıyorum kendimi. Bu yüzden göremiyorum gülen yüzleri.
Ahmet Bağçe
Öyle masumdu ki sevgimiz,
Hayali yaşartır gözlerimi.
Aşkımız işlenmeyen bir günah,
Cehennem yaksa da,
Söndürür gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
Sağır biriyle kör biri, çok iyi anlaşan ikilidir.
Ahmet Bağçe
Üç adım attı ve döndü dedi git. O an sanki beynimde şimşekler çaktı. Seviyordum bir şey demedim ve döndüm gittim.
Ahmet Bağçe
Özlemim seni kaybetmekten koktuğumdandır. Endişem ve düşüncem sence yeterince özlenmediğim.
Ahmet Bağçe
Belki diyorum söner bu ateş,
Koru oradan yakıyor yüreği.
Böylesi ateşe kalp mi dayanır,
Külle nazlım yanıyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
Belki bir sebebi vardır geriye bakanın, ne bıraktığını görmektir maksadı. geri geride kaldı, şimdi önüne bakma zamanı.
Ahmet Bağçe
Yaşamak istemiyorum dedi, sonra döndü bana bir süre bakındı ve peki; Sen benim durumumda olsan ne yapardın. Dedim haklısın. Bana da miras kalsa sanırım çıldırırdım. Dedim sana ne kadar miras kaldı? Dedi ödemesi imkânsız borç.
Ahmet Bağçe
Yarım bırakmayı seviyorsan bırak yarım kalsın, unutma ki; yarım kalan sevgiler uzun sürenlerdir.
Ahmet Bağçe
Dostunu cebine al yola öyle çık.
Ahmet Bağçe
Hayal önden gider, onu arkadan aşk takip eder.
Ahmet Bağçe
Ben tatlı olsaydım yanında bir gülle iki tepsi isterdin. Oysaki bana bir gülüversen ben sana tepsilerce gülüveririm.
Ahmet Bağçe
Ben şimdi divane oldum, bir üst rütbedeyim. Deli ne ederse etsin.
Ahmet Bağçe
Öyle çok susadım ki, bardağımda tükenmeyen suyum ol, kana, kana içeyim seni.
Ahmet Bağçe
Geleceğimiz için kurduğumuz hayallerimiz, kaderin bize yaşattıkları ve yaşatacaklarının ta kendisidir.
Ahmet Bağçe
Bir çukura attın beni,
Külledin üzerimi.
Hiç düşünmedin aşkı sevgiyi,
Tepeledin üzerini.
Ahmet Bağçe
Kafanın kendi derdiyle konuşması, derdi azaltmaz.
Ahmet Bağçe
SEN BİR ÖMÜRSÜN
Ben seni nasıl oldu da bu kadar çok sevdim,
Gözümü alamaz oldum resminden.
Aşkını gülüşünden,
Seni kokundan tanır oldum.
İçim geçiyor seni düşünmekten,
Senimi, ömrü mü, tercihi et deseler,
Seni tercih derim,
Çünkü sen bana bir ömürsün meleğim.
Ahmet Bağçe
GÖKYÜZÜNE ÇOK BAKACAĞIM
Bir gün sahilde kayalıkların üzerinde oturuyordum. Ben göklere bakınırken, martılar tam tersine denize bakıyordu. Dedim kuşlar denizin bereketinden istifade etmek için av peşinde, düşünceleri karınlarını doyurmak, bense elimden kaçan mutluluğun ardından gözüm gizli, gizli gökyüzünün boşluğunda. Diyordum onlar avına kavuşacaklar, bir şekilde avlanacaklar, çünkü rızklarının peşindeler, ama ben kaçan mutluluğun üzüntüsü içinde boğuluyorum. Mutluluğumu götürene çok kırgınım. Sanırım bu kayalardan gökyüzüne çok bakacağım.
Ahmet Bağçe
Seni unutmadım, unuttuğumu sanma, sadece yokluğuna alıştım.
Ahmet Bağçe
Bazı acılar pek öyle anlatılacak acılardan değildir. Konuşamayan acılardandır. Yüreğin derinlerine gömülmüş sesi çıkmayan, sessiz açılardır. O kendi kabuğuna bürünmüş sızlanırken, sızlanışı ançak gözlerde görünür. Çünkü her türlü acılar gözlerden okunur.
Düşen yapraklar sayabilirsiniz ama sonbaharda asla.
Ahmet Bağçe
RÜYAM
Rüyamı anlatmak istiyorum. Bu günkü rüyamı. Epeydir açık seçik bir rüya görmüyordum, hafızamdan silinmeden anlatmak istedim. Sahilde bir evim oluyor, yeni almışım ve evimin önü büyükçe bir bahçe. Ev ve bahçe güya denize bakıyor. Ama ben bahçe içindeyim ve denizi görmüyorum. Eşim evde oturuyor oda yanımda değil. Evde olduğunu biliyorum da cismen yanımda değil. Bahar günü ağaçlar yeşermiş, bütün dallarını yeşil yapraklar bürümüş, bulunduğum yerin sahil yer olduğunu, bu yüzden ağaçların erken açacağını bir an akıl edemediğimden hayret eder gibi de bir haldeydim. Bu şaşkınlık içindeyken tabi ya! Burası ılıman iklim soğuk yere göre daha erken uyanır doğasında ağaçlarda erken açar diye gönlümden geçirdim. Her taraf yemyeşil. Dolaşıyorum bahçe içinde, pek uzağa gitmeden evin sağ ön tarafında bir üzüm ağacını gördüm. Asma üzüm ağacı. Yaprakları büyümeye yön tutmuş, salkım üzümleri henüz taze. Hani koruk dediğimiz hale gelmemiş noktadan biraz büyükçe üzümleri. Evimin arka sağ tarafı bana göre sol tarafında yüz, yüzeli metre ilerisinde komşunun olabileceğini düşündüğüm büyükçe hani ulu çınar ağacı derler ya öyle bir çınar ağacını gördüm. Çınar ağacından benim bahçeme evime doğru bir dalı uzanmış, ama uzaktan uzanan o dal sanki üzüm ağacı dalının uzantısı görünümünde. Aklımdan o dalı budamak geldi. Dala doğru yanaştım. Dal üzüm ağacının bir kolu değil de çınar ağacının dalının uzantısı. Üzerindeki üzüm gibi görünenlerse çınar ağacının kendisine has filizleri. Ağacın gövdesinin altıda çok güzel görünüyordu. Eve doru döndüm. Bahçedeki asma üzüme bir bakındım ve hanıma ses ettim. Hanım, hanım üzüm çok iştahlı olursa 3- 4 kasa üzüm olur dedim. dahasını hatırlamıyorum.
Ahmet Bağçe 10 Mart 2018
AŞMAK LAZIM
Denizden gelen berekettir,
Buz, kar, yağmur, dolu.
Hepsi de denizden gelir.
Buhar olur döner gerisingeri.
Aşmak isterim deniz seni,
Çözmek isterim sırrını.
Kıyında sana bakmak yetmiyor,
Buda doyurmuyor beni.
Aşmak lazım, aşmak seni
Ahmet Bağçe
Denizin bir damla suyu da, tamamı da deniz.
Mevsimler geçse de,
Bir, bir üstüne eklense de yıllar,
Sevgidir yüreğe damlamış sevgi.
Ahmet Bağçe
Dargın ayrılmadık ama,
Şu son karşılaştığımızda,
Kaçırdın bakışlarını,
Bu yüzden gözlerim,
Kırgın gözlerine.
Ahmet Bağçe
Her şeyin yok olduğu anda bile,
Ümit vardır diyorlar.
Şu an yok olan sen;
Umudum seninle olan yarınlar.
Ahmet Bağçe
Öyle uyumak istiyorum ki yüreğinde, göz kapaklarım seni kıskansın!
Ahmet Bağçe
Kıyısına vurmuş yosun gibiyim,
Tutmasını bilmedin bıraktın dalga önüne,
Oda geçti dalgasını bıraktı kum üstüne,
Ayaklar altında perişanım ben.
Ahmet Bağçe
Dalından koparılmış yaprağı rüzgâr savurur.
Ahmet Bağçe
Sen yüreğin nasıl çarptığını bilmiyorsan,
Nasıl çarptığını bana değil,
Yüreğime sor.
Ahmet Bağçe
Seni ben, yüreğimin içine gizledim.
Gönlümün salıncağında sallan,
Belki kendime geldiğimde söylerim sevdiğimi.
Ahmet Bağçe
Yüzme bilmediği halde, yüzmek isteyen, fakat boğulmak korkusuyla denize giremeyenin takındığı masumiyeti gibi seviyorum seni.
Ahmet Bağçe
Beni yaşantımda sen teselli edebilir ve bana mutluluğu sen verebilirsin. Demem o ki benim yüreğimde kalıcılığın sonsuz olsun, ömrüm duygularının, duygularımla eş olup sonsuza kadar mutlu ve huzurlu olsun.
Ahmet Bağçe
Bu akşam veda akşamı gibi,
Gözler, ağlıyor, gönül yaralı,
Paçavraya dönmüş duygular.
Somurtkanlık devriye gezer,
Tebessüme imkân mı var.
Ağlamaya değmez dedikleri hayat,
Fırsat veriyor gülmeye.
Ahmet Bağçe
Ağlama gözlerim, bak geceler ağlıyor mu?
Karanlık ve yalnızlığına rağmen,
Sessiz konuşuyor yıldızlarla.
Ayrılıkta, elbet biter,
Güneşin doğmadığı günmü var.
Ahmet Bağçe
Sana, seni sevdiğimi söyleseydim, acı çekmemin ne önemi olurdu ki;
Ahmet Bağçe
Esirim değil yüreğin. Kaybetmekten korktuğumdan, yüreğime bağladım.
Ahmet Bağçe
Yılların kaleme aldığı anılar, bir damla gözyaşında gizlidir.
Ahmet Bağçe
Bırakma beni hayat, doyasıya seveyim seni. Yoksa kader oyuncak eder beni.
Ahmet Bağçe
Su testiye muhtaç da, testi suya muhtaç değil. Testiyi kırıp ta sudan olma.
Ahmet Bağçe
Hayat, kimine melodi, kimine damar, kimine oyun havası, kimine klasik, kimine caz, kimine de laylay lom.
Ahmet Bağçe
Dilime söz geçiriyorum da,
Gönlüme, yüreğime ve gözlerime söz geçiremiyorum.
Yüreğimin özleminden ağlar gözlerim.
Ahmet Bağçe
Vazgeç yüreğim,
Dikenli ve çakıllıymış aşk yolu,
Yar sevildiğini görmez iken,
Benim gözyaşımı kim görür.
Ahmet Bağçe
Senin bir suçun yok gecem,
İmsak nöbetine aksatmadan gelen günün sabah güneşi,
Bir benim yüreğime doğmuyor.
Ahmet Bağçe
Ormanında şırıl, şırıl akar ya,
Benim gönlümün senin gönlüne aktığı gibi derenin suyu.
O deryasına akar, ben boşa.
Ahmet Bağçe
DEMEK İSTERSİN
Görmek istersin ya hani,
Yanına gitmek istediğinde,
İçin frenler seni.
İşte o zaman,
Sesi, kokusu, gülüşü, her şeyi gelir aklına.
Şöyle sımsıkı sarılmak istersin,
Kokusunu iyice çekmek istersin içine,
Ve kısık bir sesle,
Seni çok seviyorum demek istersin ya;
Ama diyemezsin,
İşte öyle bir şey özlemek.
Ahmet Bağçe
Ben çocukken daha çok ağlardım,
Daha çok gözyaşı dökerdim,
Ama şimdiki kadar yüreğim yanmazdı.
Ahmet bağçe
Seni çok özlediğimi bilseydin, yüreğimin acısını yüreğinde hisseder benim yerime sen acı çekerdin.
Ahmet Bağçe
Yıllar sonra Gelibolu’dan bir arkadaşımla İzmir’in çeşme altında karşılaştım. Beni görür görmez tanıdı ve sarıldı. Otur bakayım atırını bi sorayım be ya, nasılsın, asta falan değilsin inşallah anlat bakayım be ya dedi. Dedim ne anlatayım. Ne bileyim be ya, nerdesin, nasılsın, ne edersin, kiminlesin ebsini anlat be ya.
Ahmet Bağçe
Yüreğim sensizken bu şehirde yalnızım,
Hıçkırıklarım duyulmasın diye gizli ağlarım,
Görülmesin gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
Silindi bir, bir adetlerimiz,
Ne yediklerimizin tadı kaldı,
Ne sevgilerin, nede aşkların heyecanı,
Tükendi hepsi sadece adı kaldı.
Ahmet Bağçe
Benim olan hayatın,
Yarısını umutlarımla yaşadım.
Çoğunu da ah ile vah ile yaşadım.
Bilmiyorum ne kadar kaldı ömrüm,
Kalanını kendim için yaşayıp,
Mutlu ölmek istiyorum.
Ahmet Bağçe
Sen bir noktasın bende dedim ya,
Alınma ha sevgin son değil gönlümde.
Sen olmasan da hayalin benim karşımda,
Birde senden arta kalan resimlerin,
Avutuyorlar yüreğimi belli etmiyor sensizliğini.
Ahmet Bağçe
Ben çiçeğin aşkına pervane olmuş bir arıyım,
Güneşinde yansam da,
Ne uçmaktan,
Nede bal yapmaktan vazgeçerim,
Rengin siyah olsa da,
Sen çiçek olduğun sürece,
Etrafında uçarım.
Ahmet Bağçe
Artık yıkıldı yüreğimdeki bentler,
Dağıldı gözyaşlarımla sevgin.
Gece düşümde, gündüz hayalimde,
Dolaşırsın sanal âlemde.
Ahmet Bağçe
Kumsalda yürümek gibidir sevmek! Yürümeye engel kum gibidir seni görememek ve seni özlemek.
Ahmet Bağçe
Sırtında bir hırka olmayı isterdim. Ben sana sarılırken sen ısınırdın.
Ahmet Bağçe
Denizde balık olduğunu biliriz de, bakılınca göremeyiz. Sana olan sevgimi göremediğin gibi.
Ahmet Bağçe
Kırlarda dolaştım bu sabah.
Güller kurumuş,
Gazele karışmış bir, bir,
Gül dikenine,
Gazel dalına hasret.
Ahmet Bağçe
Ben sana hayatı, sen bana hayatımı ver, Bugünde dün gibi olsun.
Ahmet Bağçe
BUZ TUTMUŞ
Yüreğim buz tutmuş,
Duygularım ayaz,
Çelenden sesler gelir,
Odaya yağmur damlar.
Suskunluğum acımdandır,
Hayata kırgınlığım var,
Geçen günlerde,
Geçen aylarda ve yıllarda,
Nice hatıralarım var.
Buz tutmuş yüreğim,
İçin, için ağlar.
Ahmet Bağçe
Benim bu hayata bir diyeceğim var. Hayat sevince değil, özleyince güzel. Var mı bir itirazı.
Ahmet Bağçe
İşte hep öyle baktım ardından,
Yüz vermedi bahtım,
Ağardı saçlarım,
Kanım çekildi damarlarımdan.
Tennuresini giyinip dönen,
Semazenler gibi.
Ahmet Bağçe
Hatırlamam ki yüreğimin sızlamadığı bir anı.
Güneşin doğuşuyla başlayan özlemim,
Tükenir mi sanırsın.
Adım, adım ilerleyen karanlığın,
Tanyerini görünce ağardığı gibi,
Seni görünce bir ışık belirdi yüzüme.
Ahmet Bağçe
Yüreğimin el salladığını gördün mü?
Gözlerin gülüyordu yüzüme.
Ya yüreğin ne dedi,
Var mıydı bir çarpıntısı.
Ahmet Bağçe
Hayatı yaşarken güçlüğünden değil, içindeki mücadele eksikliğinden kork. O ay gibi karanlık yüzünü göstermez.
Ahmet Bağçe
Elim kalem,
Yüreğin gelir gider defteri olsaydı.
Zimmetine aşkını,
Matlubuna aşkımı yazardım.
Aşkın alacağım,
Aşkım borcum olurdu.
Ahmet Bağçe
Gözler çok şeyler gözler,
O gözlediğini özler.
Aşk yüreğe düşmüş dili söyler,
Yağmur diner, kar erirde,
Akıtır gözyaşını gözler.
Ahmet Bağçe
Evimin önü balkon,
Üzeri söğüt salkım,
Yar dere çok derin,
Köprüden geçeyim.
Ahmet Bağçe
Doruk deriz tepeye,
Goruk geldi önüme,
Yüreğim aşka geldi,
Sevdiceğim nerede.
Ahmet Bağçe
Kimi makam, kimi mal, peşinde, kimi yer, kimi göç endişesinde, Yerini bulan konar, yolunu bulan yola çıkar.
Ahmet Bağçe
Akıllı kişi deli sever, akıllı sevmek deliliktir.
Ahmet Bağçe
Alçaklarda uçan kuş önündeki dalları, yükseklerde uçan kuş ileriyi görür.
Ahmet Bağçe
Ben aşkını yüreğimde,
Hislerimi sende bıraktım.
Hislerim çok hassastır,
Lütfen onu incitme.
Ahmet Bağçe
ÖZLEM NEDİR BİLİRMİSİN
Şimdi sen gönlümün uzaklarındasın. Yüreğim buruk ama ağlamıyor gözlerim. Ta o zamanlardaki gibi değil, yansa da acımıyor içim. O zamanlar, gözlerine baktığımda kendimi gül bahçesinde sanırdım. Hani o gözlerinin akları, pınar suyunun havuzda ki, berraklığı gibi. Gök mavisini andırırdı. Hele o kirpiklerin, sanki akarsu etrafındaki salkım söğüt ağaçları gibiydi. Öyle görünürdü. Kaşlarının uzunluğu, şakaklarına incelerek uzantısı, yolun uzaktan daralmış gibi görünmesine benzetirdim, öyle görürdü gözlerim. Tıpkı uzaklaştıkça incelen yollar gibi. Sen, doymadın mı şu gözlerime bakmaya dercesine öfkeli bakışın olurdu ya. Sana söyleyemezdim, bakmaktan kendimi de alamazdım gözlerinden. Bir türlü gözlerimi ayıramazdım gözlerinden. Çünkü her defasında çok güzel bakıyordu gözlerin gözlerime. Tıpkı benim senin yüreğine bakışım gibi. Bana sen doğa gibi gelirdin. Duygularıma ilaçtın sanki. Doğadan başka yerde olmayan merhem gibiydin. Belki boş konuştuğumu düşünüyordun ama yanılıyordun. Ben o zaman ki sana olan tutkumu, sevgimi hissettirmeye çalışıyordum. Daha doğrusu o sözleri söyleyen ben değildim, ben o zamanlar sendeydim, yani ben, bende değildim. İçimde bir özlem vardı. Özlem nedir bilirmisin? Özlem, insanın içini kemiren bir kurt, gözlerde ise geleceği bekleyen bir umuttur. Tıpkı o vakitlerde sen benim içimi kemiren kurttun da, heyecanla da beklediğim umudumdun. Gazel, rüzgâr estiği sürece yerinden olurmuş, yağmur suyunun akıntısıylada yerini bulurmuş. Çok doğru bir söz degil mi! Sen beni yalnızlığa terk ettiğinde sevgin gazel gibi rüzgâr önünde epey yer değiştirdi. Yağmur gibi dökülen gözyaşlarımla buldu yerini. Artık yer değiştirse ne olur, değiştirmese ne olur. Yerine oturmuş çürümeye yüz tutmuş yaprağı rüzgâr ne kadar devindirebilir ki.
Ahmet Bağçe
Öyle güçlü olmalı ki insan, sırtında hayatın ağırlığını taşırken zorlanmamalı.
Ahmet Bağçe
Geçemedim köprüden karardı gözlerim,
Yolunu gözler görmez gözlerim.
Vaktinden önce geldim limana,
Gözyaşıyla seni arar gözlerim.
Ahmet Bağçe
Bana bir kutu mendil, iki kutu gözyaşı yazan doktor. Yatmadan önce aç karnına bol gözyaşı dök ve mendile sil dedi.
Ahmet Bağçe
Ne hakkı unutur, nede hakkı,
Bilir yürek hakkı hukuku,
Sevgiden, aşktan yanadır,
Severde sevilmezse,
Ya güzel bakar yâda buruk.
Ahmet Bağçe
Durdurun ilkbaharı,
Kucak açmış bekliyor sonbahar.
Ömür çiçeğinin, ölümü gibi,
Güllerde solacak,
Dökülecek yapraklar,
Ahmet Bağçe
CANAN
Bende bir can var cana yakın,
Canan yalnız bıraktı bu canı.
Ne can baki,
Nede canan,
Ne edecek ki,
Canansız can bu âlemi,
Sultan olsa cihana,
Sonu toprak değil mi?
Bu naçiz bedende,
Nihayetinde toz olup uçacak,
Rüzgârın önünde.
Ahmet Bağçe
Yürek ne dile benzer,
Nede kalem tutan ele.
O suskundur göze benzer,
Ne yazar nede söyler.
Ahmet Bağçe
Dikenine rağmen, mutluluğu bulduğum an, merdivenin son basamağında olmaktan korkarım.
Ahmet Bağçe
Evlilik aslında iki kişilik değil üç kişiliktir. Üçüncü kişi evliliğin kendisi, keza devamına evlilik karar verir.
Ahmet Bağçe
İyilik yapmayarak işlenen suçun suçlusu, iyiliğin kendisidir. Keza kötülüğü getirmeye giden iyiliğin kendisi.
Ahmet Bağçe
Evin varsa oh,
İşin varsa oh, oh,
Yazlığın varsa oh, oh, oh,
Sağlığın yerinde,
Hayatın dört, dört lükse
O zaman Ooooo..
Ahmet Bağçe
Bir yoldaş gibi hep yanımdasın,
Yok, senden hiç bir korkum,
Eğer korksaydım,
Vaktiyle doğmazdım ölüm.
Ahmet Bağçe
Benim yüreğim doldukça boşaltılan kova değil ki, içi yosun tutmuş bir havuz. Senden başkası giremez.
Ahmet Bağçe
Ve sonra bu gelir, şu da gider dedi. Gördüm ki, gelir dediği bilmece gibi yarı yoldan dönmüş gider.
Ahmet Bağçe
Tepeden baktığında sadece saçlarımı görürsün, beni görmek istersen karşımda durursun.
Ahmet Bağçe
Ben sevgimi ne ağaca, nede duvarlara kazıdım. Ağaç kesilir, duvar yıkılır. Baki kalsın diye yüreğime kazıdım.
Ahmet Bağçe
Seninle tanıştığımız günü hatırlıyor musun? Bugünkü gibi bir gündü. Ağlıyordu benim gözlerim gibi.
Ahmet Bağçe
ARKASI YARINDAN
GELİBOLU ÖYKÜM
Dünkü geceyi düşünüyorum. Halsiz ve yorgundum. Fatma’nın geldiğini hayal meyal hatırlıyor gibiydim. Ayakkabılarımı çıkardığını, nevresimi açıp beni yatağa uzattığını, sonra yüzümü duvara doğru çevirip saçlarımı okşadığını hayalen hatırlıyorum. Dün gece bir çay içmek için uğradığım kâffede nasıl oldu bilmiyorum yanımdaki oturanlar o kadar çok sigara içiyorlardı ki dumanları sis çökmüş hava gibiydi. Yarı baygın gibi yatan kızın elimdeki sigarayı birisi alıyor bir nefes çekiyor diğerine veriyordu. O bir sigara tükeninceye kadar el değiştiriyordu. Çaktırmadan onların bu hallerine merakla bakıyordum ve nasıl bir sigara içmekmiş diye de düşünüyordum. Yinede olayı anlamakta zorlanıyordum; Gençlerin arasında sızmış kız, uzanmış yorgun, bitkin haldeydi. Bayağı bir içmiş sarhoş gibiydi. Diğerlerinin bakışları öfkeliydi sanki birbirlerine kırgın gibiydiler, yani tuhaflardı. Sanırım içmişler diyordum, davranışları sarhoşluktandır diyordum, ama baş ağrısından da kendimi alamıyordum. Fazla duramadım kâffeden ayrıldım, güçlükle yazıhaneye geldim. Gözlerim yuvasından çıkacak, anlımda çatlayacak gibiydi. Hasan bakkal açıktı, yanına uğradım bir gripin istedim. Başımın ağrıdığını söyledim. Durumu sarhoş gibi anlatabildim. Hasan bakkal benden 10 yaş kadar beklide birkaç yaş daha büyüktü. Ama bana abi derdi. Bana hafif tebessümle ya Murat abi, sen duman altı olmuşsun be yaa sana gripin faydadan ziyade zarar verir, seni evine bırakayımda, derin bir uyku çek dedi. Sağ olsun eve de Hasan bakkal getirdi. Kendisi pomakdı, pomak Türk’üyüm derdi. Hani üç beşler var ya onlar gibi konuşurdu. Hasta diyemezde asta, Hasan değil de Asan derdi. Öz be öz Trakyalıydı. Gelibolu’da ilk tanıdığım kişilerdendi. Dükkân komşumuzdu ve karşımızda bakkaldı. Bakkal olunca da ufak tefek alışverişimiz oluyordu. Sağ olsun evime onun yardımıyla geldim kapının anahtarını istedi. Anahtarı vermeye kalmadı cümle kapısı açıldı. Kapıyı açan Ayşe küçük teyzeydi, Ev sahibim Malkaralı Ayşe Küçük teyze. Altlı üstlü oturuyorduk ben üzerindeki ikinci katta iki oda bir mabeyinde, Ayşe teyzede alt katta oturuyordu. Yukarıya tahtadan merdivenle çıkılıyordu. Vaktiyle şimdilerde dubleks dedikleri yapı tarzında bir evmiş oturduğum ev. Betonarme değil ahşap tarzı bir yapıydı. Bir tadilat yapılarak üst katla alt kat iki ayrı ev durumuna çevrilmiş giriş hariç bağlantı kesilmiş. Ayşe teyze misafirin var dedi, koluma girdi, oğlum ne bu halin, yıka şu yüzünü bir açıl dedi ve telaşla Fatma kızım gel hele gel diyerek ünledi, Fatma’yı çağırdı. Merdivenlerden hızla inerek gelen Fatma gözlerimin içine bakarak elleriyle yıkadığım yüzümdeki ıslaklığı sildi. İçinden bir çığlık geçiyor gibiydi. Neden der gibiydi. Seni bu hale getiren düşüncen ne acaba der gibi endişeli bir hale girdi. Hasan bakkala ve Ayşe teyzeye ben hallederim siz zahmet etmeyin, sizlere iyi geceler dediğini hatırlıyorum. Beni yukarıya çıkardı. Sonra yerime yatırdı.
Ahmet Bağçe
Bugünde sende yüreğim,
Bir seferde sen gel,
Tekkemi senin yüreğin.
Ahmet Bağçe
SANKİ GÜNBATIMI
Aydınlıkla, karanlık gibiyim,
Gecenin başlangıcında,
Sanki günbatımındayım.
Hayatın üzerimdeki gölgesi,
Sensizliğimi izliyor,
Kazanacaklarım var ama
Kaybedeceğim yok diyor yüreğim.
Sen ne kadar uzak olsan da,
Ne kadar uzak dursan da diyor,
Seni kaybetmeyecek kadar derin hislerim.
Ahmet Bağçe
Öyle kızmana gerek yok yüreğim. Seni seviyorum diyemediğime, nasıl bakıyor baksana.
Ahmet Bağçe
GİZLİ KALAN BAŞARMA İSTEĞİNİN VÜCUT DİLİYLE SESLENİŞİ
İnsanların yaşamları hiç benzemiyor birbirine. Bazıları hak ettikleri gibi bazılarıda hak etmedikleri gibi yaşıyorlar. Yani duvar yazısı gibi anlayana. Hani birileri o yazıya duvar edebiyatıda diyor, kimileride görüntü kirliliği diye kızıyor ya onun gibi birşey. Beğenmek veya beğenmemek kişinin olay hakkında ön yargısından başka bir şey değildir. Ha duvar edebiyatı, ha görüntü kirliliği. Konu hakkında ki görüşler birileri tarafından takdir edilir veya edilmez. Ben olaya, olay yazıya birilerinin sessiz haykırışı diyorum. O her kimse duyuramadığı sesini duyurmaya çalışıyor diyorum. Hani önemsemediği isteksiz olduğu halde bir yere getirilenler var ya, onları o yerlere getirenlere seslenircesine, işte hak ettiği halde, istekli olduğu halde göze görülmeyenlerin feryadı gibi diyorum. Onlar ne kadar çabalasa, birilerine sesini duyurmaya çalışsa becerilerini sergileyip önlerine sunsa yetkililere kabullendiremiyor, üzeri örtülür veya kapalı kutu içinde bilinçli yâda göz ardı edilip hıfs ediliyor fark edilmiyor. Hayat bu işte. Yakışan yakıştığı yere konmuyor, dolayısıyla elde edilmek istenen her neyse yıkılacak duvar gibi düzgün örülmeyip yamuk duruyor. Birileri fark edinceye kadar olayı içine ata ata konuşmayı unutmuş susmayı meslek edinmiş hale geliyor. O her zaman daralınca taşan dere veya akarsu gibi kenarına taşıyor, hasarı cevresi görüyor. Bu gibi sessizliği meslek edinmiş kişilerin tarafı, eşi dostu, arkadaşı da olmuyor. Olmak isteyenleride sorunuyla rahatsız etmek istemiyor. Ya bir ağaç gölgesine veya teknolojinin ardına yâda bulunduğu ortamdaki, dere kenarı gibi, ruhunu dindirecek sessiz mekân veya varsa deniz sahili gibi yerlere gidiyor duygularını sessiz deşifre ediyor. O mekândan yâda mekânlardan medet bekliyor, ona oralara içini döktüğünde sanki çok iyi olacak zannediyor, rahatlamış hissediyor kendini. Bilmiyor ki ufak bir esintide çınarın sallanacağını, dere küçük dalgalarda taşacağını, fırtınasında denizin kabaracağını. Avutuyor kendini. Artık o duygularını gizlemiştir, üzerini küllemiş, kimsenin görmediğ yerde içindeki birikimlere ara, ara bakıp, neler olmuş diye okuyor bir, bir. Hadiseleri can sıksada kendisini rahatlamış hissediyor. Oysaki iyiden yıpratıyor farkında olmadan kendisini. Hani külün altında kalan bir kor, üstü açılmadıkca canlanamayacağını düşünemiyor, üflüyor üstünü. Bilinçsizce tutuşyurup alevlendiriyor. Ben bu duruma, gizli kalan başarma isteğinin, vücut diliyle bir nevi seslenişi diyorum.
Ahmet Bağçe
UMUTSUZ BAKAR
Yok, artık bu ayrılığın sonu gelmez,
Hasretle kapını gözler yorgun gözlerim.
Düşler içinde geçen beden uykusuz,
Boş yere çabalar hayal peşinde gönlüm.
Neden ki yüreğim böylesine yaprak, yaprak.
Korkarım körkötürüm deli divane olacak,
Bilesin ki, aşk bir gün yok olup bitecek,
Sen aşk değil bir ömür sevgi ister biçare gönlüm.
Biliyorum alo kadar yakınsın da ulaşılmıyor sana,
Gözlerim görmez kimseyi sanki gören bir âmâ,
Seni geldi sanırım cümle kapısının her açılışında,
Aydınlığına kavuşmak isteyen kış gecesi gibi gönlüm.
Umutsuz bakar gözlerim gece boyu yıldızlara.
Yakınmış gibi uzanır ellerim dokunmaya,
Beyhude hayalmiş derim ayıkırım sonradan da,
Ve genede saatlerce seyretmek ister yıldızını gönlüm.
Ahmet Bağçe
Neden ki yüreğim böylesine yaprak, yaprak.
Korkarım kör kötürüm divane olacak.
Ahmet Bağçe
Bak yüreğimin vazgeçilmezi! Giderken resmini de götür, yâda ateşe at yak! Yoksa baktıkça canım yanacak!
Ahmet Bağçe
Cahil yaşadığı karanlık kuyuda aydınlığı görmek için kendinin değil başkasının aklını kullanır.
Ahmet Bağçe
Hep yarınlar, dünden güzel olacak denilir ya, şimdi yarını bekliyorum dünde bu günü beklediğim gibi.
Ahmet Bağçe
Bazen pınarından kaynayan soğuk suya benzetirim kendimi. Pınarımdan uzaklaştıkça debim yükselir ısınırım.
Ahmet Bağçe
Sonra anladım ki, etin getirdiği hastalığı ot tedavi ediyor.
Ahmet Bağçe
ÖZLEM
Soğuk bir kış günüydü,
Yılın ikinci ayı,
Titriyordu içim.
O an bir ateş bastı,
Dağlandı yüreğim.
Bir coşku bir heyecan,
Dayanılmaz bir acı,
Ağlıyordu gözlerim.
Kapanmıyordu gözkapaklarım.
Üzgündü gönlüm,
Hasret doluydu özlem doluydu,
Ta oralarda uzaklarda bir yerlerde,
Görünmüyordu cemalin,
Görünmüyordu gözlerin.
Gökyüzü Berraktı,
Parlaktı yıldızlar,
İçinden en parlağı
El ediyor ve diyordu,
Al beni, bir adım olsun,
Bana adımı ver yeter,
Yâda hediye et.
Dedim olur bir ad verdim,
Bu defa dur dedi yüreğim.
Yüreğindekine söyle,
O versin bir ad.
Düşündüm sana gönderdim,
Dedi tamam,
El salladı gülerek,
O gün işte bu gündü,
Yıldızın dedi, gittim görüştüm,
Özlem koydu adımı.
Ahmet Bağçe
HAYAT SENİNLE GÜZEL
Ormanın derinliklerinden gelen bir cıvıltı vardır ya! Bir birine vuran dalların ve yaprakların hışırtıları, kanalize olmuş rüzgâr sesi ve kuşların sesleri işte sen yüreğime öyle bir sesle geldin. Sevmenin en güzel, en doğru ve de tam zamanı şimdimi dedirttin. Nasıl oldu anlamadan sen yüreğime konuk oldun. Yüreğim sanki seninle dolmaya başladı. Eskimiş kalbimin boş olduğunu hissettim. Seninle iyileşmeye başlayan kalbime aşkın en güzel görecesini verdin. Seninle sevgiyi tattım seninle yüzüm güldü. Her sabah güneş bize doğuyor gibi, senden bana doğru esiyor rüzgâr. Kuşlar sevgi getirme yarışında kanat çırpıyor, kanat sesleri bizim için yankılanıyor. Hayata her sabah aynı zaman diliminde başlıyoruz ve yine her zaman birbirimizin olmadan birbirimizde yaşıyoruz. Kalbimin derinlilerindeki bahçeme ektiğim açmaz dedikleri çiçekler açıp, mis gibi sen kokuyor ve her nefeslendiğimde seni, kokunu içime çekiyorum. Sen, sana ait gönlümün tam ortasındaki tahtında oturuyorsun. Hayattaki tüm kötü şeylere inat buradayım, seninleyim der gibi. Yüreğimin dili konuşuyor ve diyor ki, ben senden önce hiçbir şeyi sevmedim ve yaşamadım, ne varsa seninle başladı ve seninle birlikte hepsini sevdim. Ben senin huysuzum deyişini sevdim, alınganım diyorsun alınğanlığını sevdim, kıskançlığını sevdim, bana yaşattığın duygularımı sevdim, seni sevdim diyor. Bir gece yarısı ansızın gelişin, çiçek yaprakları gibi sevgini sergileyip içimi fitillenişin geliyor aklıma, her şey gözümün önüne seriliyor, sonra yanaklarımdan süzülüyor gözyaşlarım. Ve sonra ben seni İyi ki tanımışım hayat yaşanabiliyormuş demek ki, diyor. Aşkımızı ilk ateşlediğimiz günü hatırlıyor hayallere dalıyorum. Hayat seninle güzelmiş onu anlatıyor duygularım..
Ahmet Bağçe
Demiştin ki, ben gidiyorum kaybeden sen oldun, söyle şimdi sen ne haldesin.
Ahmet Bağçe
Kök salmış çınarın gövdesini yok etmek çok zor. Gövdesi kesilse kökünden yenisi filizlenir.
Ahmet Bağçe
Öyle güzel yağdın ki,
Pamuk gibi kondun yüzüme,
Önce ayaklarımı,
Sonra ellerimi üşüttün,
Şimdi titriyor içim.
Ahmet Bağçe
Bak hayat! Sen varsın diye geldim, dünyayı karşısına aldı bu can. Şimdi bıraktın, mal, mülk hepsi burada kalacak.
Ahmet Bağçe
Öncelik senin değil,
Sonuncuda sen değilsin,
Niceler konup geçti fani dünyadan,
Yeşereçeğine inancım var kırsalımın,
Adım, adım ilerle umut yolunda.
Ahmet Bağçe
Hayat senin kadar güzel bakmıyor.
O bakışın var ya!
Söz gibi bogazı düğümlüyor,
Yüreği yerinden fırlatıyor
Ahmet Bağçe
Bir gün aniden karşıma çıkıp, buğulu gözlerinle baksan gözlerime, suskunluğumu ne çözebilir ki!
Ahmet Bağçe
Kar ile beslenen çay kurumaz,
Ormanda çöl bulunmaz,
Kalp cebini sağlam diktir,
Gerçek dostlar kaybolmaz.
Ahmet Bağçe
Çekicin çiviyi sevdiği gibi, başımı ezip, bir köşeye sıkıştırma beni.
Ahmet Bağçe
Bazıları istediği zaman konuşur, genelde de konuşmaz, çok konuşanlarsa bu tip insanlara o pek konuşmaz der.
Ahmet Bağçe
Öyle bir bak ki, gözlerime, gözlerim o bakışı unutmasın.
Ahmet Bağçe
Ben günlük güneşlik güne aydınlık demem. Karanlık ben gittim demez.
Ahmet Bağçe
Öyle sevgiler var ki, kalem onu küçük yazarken, yürek büyük yazar.
Ahmet Bağçe
Can alıcı bir bakış, o bakışa bakanı öldürür.
Ahmet Bağçe
Aldanma o gözlere,
Yay gibi kaşların altında ki kirpiklerine,
Ok gibi bakışları,
Fırladı mı, saplanır yüreğe.
Ahmet Bağçe
Ben günlük güneşlik güne aydınlık demem. Karanlık ben gittim demez.
Ahmet Bağçe
Elimden kayıp gitme,
Sana uzaktan bakan olmak istemem.
Seni yüreğimde çiçeklerle bezedim,
Beni hayallerimden etme.
Ahmet Bağçe
Ben beni anlayamadım ki,
Sen beni anlayasın,
Uğruna olanca yol yürüdüm,
Yol uzadı ben tükendim,
Aşk denen icadın yaktı kül etti beni
Ahmet Bağçe.
Bu kadar hırpalama kendini,
Sade bir bakışın yeter bana.
Üzgünüm dersen üzersin beni,
Hayatımdan önemlisin bana.
Ahmet Bağçe
SANDALIM
Sığınmak için geldim,
Sessiz geceye benzer bir koya.
Rüzgârdan saklanmış girintisi denizin,
Kıyısında ses verir dalgalar,
Gizemini, sessizliğini bozar.
Omza yaslanmış sevgili gibi,
Kuytusundan ayrılmaz dalga köpüğü.
Okyanuslar aşmış gemi misali,
Dalgalarla boğuşan sandalım,
Sallanır yorgunluktan, sarhoş gibi.
Ahmet Bağçe
Hangi bulut güneş önünde direnebilmiş ki, ya gözyaşını akıtır yağmur gibi, yâda beyaz giyer kar gibi.
Ahmet Bağçe
Aklım sendeyken kayboluyor dengem. Sıkı tut da düşürme yüreğinden.
Ahmet Bağçe
Dünden bugüne geçti koca bir gün,
Tükenmek bilmedi uzadı günüm.
Bir masal gibisin bana sen anlat kendini,
Okumakta zorlanır kamaşan gözlerim.
Ahmet Bağçe
Ağaç hiçbir dalına nasıl yapraklanacağını anlatmaz. Her dal ne yapacağını bilir.
Ahmet Bağçe
Ben derdimi anlatmak istemem, sır gibi saklarım. Bir anlatsam bazı dertliler şerbet sanıp içerler.
Ahmet Bağçe
Büyümek nasıl bir şey ki, der düşünürdüm.
Bir bilende yoktu ki,
Ne zaman içimden bir şey koptu,
Anladým büyüdüğümü.
Ahmet Bağçe
Ya ne sorarsın ikide bir. Sen kimsin, sen kimsin. Ben sevdiğimin sevmediği biriyim anladın mı?
Ahmet Bağçe
ŞEHİTLERİNİZ NÖBETTE
Sen göz bebeğim vatanım,
Seni testi gibi eğmek isteyenlere lafım.
Kanım ile yoğurduğum toprağı,
Nice testileri eğilsin diye kupa yaptım,
Kanımdan da ay yıldızlı bayrak.
Ey Türk evladı,
Şehitlerin torunu,
Yurdunda, ebediyete kadar rahat ol,
Ölmedi şehitleriniz nöbette vatanı bekler.
Ahmet Bağçe
Kafamın kapısı açıktı,
Tanıdık biri gibi girdin içeri.
Duman oldu içim dışım,
Aklım yerinden fırladı.
Ahmet Bağçe
Zihnimi meşgul eden olayları unutmak için uyudum. Uykunun rüyaya açılan kapı olduğunu hiç düşünmedim.
Ahmet Bağçe
Ruhluların dans ettiği yerde ruhsuzlar perde arkasındadır.
Ahmet Bağçe
Fırtınasına rağmen yüzü gülüyorsa, direncini kaybetmemiş bir yüreğe sahiptir o insan. Suskunluğu ondandır.
Ahmet Bağçe
Ben senin saçma düşüncelerini kabullenmişken, düşüncelerimi sulandırışına ses etmiyorsam üzülmeni istemeyişimdendir.
Ahmet Bağçe
Öküz ile şakalaşmak isteyen boynuzuna katlanır
Ahmet Bağçe
Düşünme çocuk,
Suç senin değil,
Senin alnın ak yüreğin sevgi dolu.
Belki karnın aç ama gözlerin tok,
Seni aç bırakanın karnı tok, gözleri aç.
Ahmet Bağçe
Hava çok soğuk,
Sırtımda yok,
Ne atkım ne paltom,
Yüreğimde üşüdü,
Nerede sıcak nefesin,
Aşkının yokluğunda,
Fırtınalı kar çok çetin.
Ahmet Bağçe
Ben kumsalında dolaşırken,
Denizde değildi gözlerim,
Yüreğimin ufkunda görmek istediği,
Senin yüreğindi senin.
Ahmet Bağçe
Bir gün seninle baş başa olmaktı ahtım,
Karşıma çıkan her türlü engeli geçtim,
Nice rüzgârlara, yağmurlara fırtınaya yakalandım,
Dağı, taşı, kayalıkları, çakıllı yolları, aştım,
Hiç biri engel olamadı çünkü yüreğimde sen vardın,
Tek aşamadığım esiri olduğun duyguların ve inadın.
Ahmet Bağçe
Vefasında peşrevi yoktur sevginin. Sevilmekte önemli seven için. Unutulmamalı ki canımızı en çok sevdiklerimiz yakar.
Ahmet Bağçe
LEKESİ ÇİVİT
Hadi gel demek istiyordu içim,
Gözlerim arıyordu mevsimlerde seni,
Kaskatı kesilmişim, ağlar gözlerim,
Özlem akar, hasret akar gözyaşlarım.
Her bir damlası şakaklarımda kurur,
Lekesi okkama çivit, divitime mürekkep olur.
Yüreğime hasret yazar, özlem yazar,
Küreğim sabır kazar, sapıyla beraber.
Ahmet Bağçe
Hani iki bilinmeyen denklem vardı ya! O denklemi çözmek için, bilinmeyenlerden birine bir değer verilip, değer verilmeyen çözülürdü. İşte ben şimdi değer verilmeyen diğeri gibi çözülecek haldeyim.
Ahmet Bağçe
Kaybettiğim o kadar çok şey var ki! Üzüldüğümde oldu, sevindiğimde. Ne yazık ki! Ömrümün kaybını fark edemedim.
Ahmet Bağçe
Benim başımın bahtı,
Yüreğimin tahtı,
Gönlümün yanında yar ol.
Ruhumun estiği,
Gönlümün gezdiği yerde yanımda ol.
Ahmet Bağçe
Beni yüreğine koy,
Kendinmiş gibi gör.
Ağrıyan kalbimi dinle,
Birde gözlerime lens ol ki,
Dünyamı seninle göreyim.
Ahmet Bağçe
Bir nefes alışımda girdin içime,
O an hapsoldun yüreğime.
Yüreğimin her çırpınmasında,
Seni çıkacak sanırım.
Ahmet Bağçe
Sen başkaydın o çiçekler arasında.
Yoktu senin kadar güzeli.
Duydun mu?
Şu çiçekler arasından birini al dediler bana.
Ahmet Bağçe
Neden mi? Sessizim. Hani bendeki sen var ya! Sessizliğimin sebebi.
Ahmet Bağçe
Bazen öyle yutkunası gelir ki insan,
Ağlamayı dahi beceremez,
İşte o an dar gelir dünya,
Bir kap arar sığınmaya.
Ahmet Bağçe
TARAF OLDUM
Ben hep taraf oldum,
Hiç tarafım olmadı,
Bu yüzden sırtım yufka,
Yüreğim sancılı.
Artık olsa da olur olmasa da,
Gözüm doydu yaşa.
Ahmet Bağçe
UZAKTAN SEVDİM
Ben sevilmeyi tatmadım,
Olmadı bir el uzatanım.
Utandım yere baktım,
Gözlere bakamadım.
Dahası aşk nedir bilmedim,
Dedim ya göz gözede gelmedim.
Uzaklara dikildi gözlerim,
Ben uzaktan sevdim.
Ahmet Bağçe
Hayat oyunu, tek perdelik zaman ayarlı bir dramdır. İzleyenleri değil oynayanları ağlatır.
Ahmet Bağçe
Büyük odunları küçük kıymıklarla tutuşur.
Ahmet Bağçe
Düşünmeden atılan bir adımın yâda sözün geri adımını atmamak için, itinalı olmak ve çok düşünüp az konuşmak gerek.
Ahmet Bağçe
Başarılı olmak için ne kadar çaba sarfetsen boşa. Başarı kimine erken, kimine geç ama beklenmedik bir anda gelir.
Ahmet Bağçe
KONAK GİBİ
İşte bir sabah sen bana elveda derken,
Benim ağlamaklı bakışımdan böyleydi.
Sen ardına bakmadan gittin.
Bense kendi başıma yalnız.
Kapısı kırık, penceresi sökük,
Sıvası dökük, aşınmış duvarları,
Görüntüden ibaret tütmeyen bacası,
İçi virane olmuş bir konak gibi,
Ahmet Bağçe
Hakikat su havzası gibidir. Suyun havzasında gülde büyür dikende.
Ahmet Bağçe
Sevda deryasında boğulmak, gölde, derede veya denizde boğulmaya benzemez, onun bir damlası boğmaya yeter.
Ahmet Bağçe
BİLİYORDUN
Çiçekler arasında seni buldum,
Rengârenk açmış,
Mis gibi kokuyordun,
Etrafındaki kötü otlara rağmen.
Avcumla aldım,
Yüreğime götürdüm.
Hiç düşünmedin, yüreğimde nasıl açacağını,
Işığına döndün, boynunu büktün.
Yarın için umudun yoktu,
Biliyordun çiçeklerin yarınının olmadığını.
Ahmet Bağçe
İşte öyle havadaki kuşlar,
Denizdeki balıklar,
Karadaki dört ayaklılar.
Sizin çokluğunuz kadar ben yalnızım.
Ahmet Bağçe
Ben güzel bakarken, senin güzel bakmadığını hissediyor yüreğim. Onun için dünüme küs, yarınıma yorgun gibiyim
Ahmet Bağçe
SENSİZ OLMUYOR Kİ
Sana nasıl anlatayım ki duygularımı,
Seni düşünmediğim, düşünemediğim anım yok ki.
Geçmiyor ki sen aklımdayken vakit, sensiz olmuyor ki,
Pek cesur da değilim sana hayalimden bahsedeyim.
Bak diyor göz göze gelince yerinden fırlar gibi olduğunu yüreğim,
Dün gibi özlediğimi, bugün gibi sevdiğimi, yarını bekler gibi olduğumu.
Bakma giderken ayrılık döken sözlerine,
Gözlerinin içi pınar olmuş akar, yüreği alev, alev yanar.
Ahmet Bağçe
ARTIK RAHMETLİKSİN
Bazen güzel bir söz, bazense bir bakış akıtır gözyaşları. Bazen en yakınından kaçırırsın nefret bakışlardan gözlerini. Hayatına giremediğini, yüreğini fed edemediğini gözyaşlarınla seversin uzaktan. Güzel olduğu için değil, sevdiğini sandığın için, sevgini pay etmek istediğin, elini tutacak kadar yakınken uzakta oluşuna ağlarsın zaman, zaman. Dert çöreklenir içine. Yılan gibi büklüm, büklüm oturur. Birbirine girmiş düğümlenmiş iplik gibi. Düğüm, düğüm olmuş, çözemezsin düğümleri. Yalnızlığın ta kendisidir işte bu. Etrafında onca insan olduğu halde göremediğin sevdiklerini rüyalarında görürsün. Yinede katlanırsın. Buna da sabır deyip atarsın arkana. Hayat bu sabır der yutarsın hap gibi. Gün, gün olgunlaşırsın. Artık aynalarda tanıyamazsın kendini. Yüzün kırışmış, saçların ağarmış, sesin çıkmaz, konuşmak istemezsin. Kar yağması iştahlandırmaz, kardan adam yapmak içinden gelmez. Yağmurda dinleyemezsin, cama vuran her damlanın seslerini. Tadamazsın, baharların güzelliklerini. Ter atamazsın yazın sıcakta. Yer verirler yorulmasın diye toplu taşıma araçlarında. O zaman anlarsın yaşlandığını. Dünya’da misafirliğin sonuna geldiğini. Ağlayarak geldiğin yere yorularak gidişin sonunda artık rahmetliksin.
Ahmet Bağçe
Bırakıp giderken sürüklediğin çalıyla kar izlerini sildin de, ya yüreğime açtığın izler.
Ahmet Bağçe
Gülü, papatyaya sorma, gelmez onlar yan yana,
Papatya baş döndürür, gül tepeden bakar yüzüne,
Gül ne bilsin tutkuyu, aşkı kıskançlığı, sevdayı,
Lale bilir, sümbül, menekşe, papatya bilir sevmeyi.
Ahmet Bağçe
Hangimiz mevsimlerin gelmesini bekleriz. Mevsimler bize gelir, biz ömrümüzü ikram ederiz.
Ahmet Bağçe
Sabahları sensiz kalkınca, uykusunu alamamış bebek gibi ağlamaklı oluyorum.
Ahmet Bağçe
Dert çekerim yerine bir dört çekerim olsaydı, çevirirdim direksiyonu!!!!
Ahmet Bağçe
İşte ne yapacaksın, idare et. Öyle bir araya gelince suyun suyunu çıkarıyorlar.
Ahmet Bağçe
Sana gül desem, leylak desem yâda Hanımeli,
Mis kokarsın, aşk kokarsın bahar kokarsın,
Her birinden demet, demet girsen yüreğe,
Aranjman kokarsın, yar kokarsın, sen kokarsın.
Ahmet Bağçe
Sen gözümde bir pınardın şimdi gözyaşım oldun. Artık keşkemle, kaybolan ömrümün pişmanlığısın.
Ahmet Bağçe
Gazeller arasında buldum ceviz kadar yüreğini. Gitme, avuçlarımın içinde kal üzme yüreğimi.
Ahmet Bağçe
İpek böceğinin vazgeçemediği dut yaprağım. Sana dut yaprağım dememin nedeni ondandır.
Ahmet Bağçe
TOPLUMLAR
İnsanlar ekonomi hakkında konuşuyor ve yoğunluğu ekonomisini canlı tutmaya yönelik çalışmalar içindeyse, temsil ettiği ülke zengindir. Şayet insanlar resim, sanat ve kültürel dalında konuşup, anılan konuyla ilgileniyorsa o toplumun temsil ettiği ülke birçok konuda gelmesi gereken seviyeye gelmiş doymuş ülkedir. Yöneticileri ve idarecileri vatandaşlarıyla barışıktır. İleriye dönük eserler vücuda getirebilen, eserlerini gelecek nesillerine sergileme gayreti içinde uzlaşıcı tavırlı ayrıca toplumları iyi analiz eden, onları iyi bilen ülkedir. Sanatı yanına almayan toplumlarsa çatışmaları çıkaran, kargaşaları yaratan, karıştırıcı faaliyetlerde bulunan ülke tipidir. Bunlar çok çeşitli silah üretirler. Endüstri denilen dalda ilerlemek isteyen, rahatlığı bozup hedeflerine bu yönden ulaşmak isteyen ülkedir. Bu tür ülkelerin kendi vatandaşları dahi bir birine yabancılaşmış kendi menfaatini düşünen vatandaş konumuna gelmiştir. Üreticilikten, sömürgeciliğe yönelmiş, ihtiyaçlarını pazarlardan temin eden tüketici topluma dönüşmüş, kendi rahatı için rahat toplumların rahatını bozan ülke durumundadır. Eğer toplum sanat, bilim ve ekonomi dalından uzaklaşıp, siyasete yönelerek vaktini siyasi konularla harcıyorsa o ülke insani halen cahildir. Üçüncü sınıf toplumdur. Çünkü siyasetçileri tarafından ilerlemeleri engellenip, tüylenmeleri istenmemektedir. Savaş, kargaşa, yoksulluk, kültür, ekonomi dibe vurmuş, okuryazarı çok okumuş cahili çok bir toplumdur.
Ahmet Bağçe
Aklım bugünde kaldı. Ya iyiydik, sabah azıcık ağlaştık, sonra durulduk. Bakalım yarın ne tavırlar takınacak.
Ahmet Bağçe
Ayrılırken gözlerimin yağmurundan sırılsıklam oldum. Aşk hani senin mucizen
Ahmet Bağçe.
ÇOBAN YILDIZI
Çoban yıldızı sen Venüs değilmisin,
Yıldızmısın gezegenmisin?
Biraz farklı ve dahi tutkulusun.
Hep aksi yöne dönersin,
Dünyamıza yakından geçer,
Hayat vermeye namzetsin.
Güneş batmadan önce görünür,
Doğmadan önce de buradayım dersin.
Arada bir yüzüne cevirir dağını taşını gösterirsin,
Her bir yerin kara, denizin, suyun yokmu senin,
Hem parlak, hem çekici, hemde ihtiraslısın,
Yüreğime yakın yürek gibi,
Özellikleri senin gibi de,
Biraz suluca gözleri.
Ahmet Bağçe
Kim ne bilir anlatmazsan derdini. Derdini bilen, düşmanını da bilir.
Ahmet Bağçe
İKİ KİŞİLİK
Bende derin yaralar açtın,
Gönlüm arkaya attı seni.
Bir ben mi dargınım,
Yüreğimde küstü sana.
Tek kişilik miydi sunduğun aşk,
İki kişilik sofrada,
Ahmet Bağçe
Hiçbir şey olmamış gibi bakma öyle. Unutmayasın o aşk hastalığı senden bulaştı, sarıp sarmala beni.
Ahmet Bağçe
Kopmuş gülü vazoma koydum, günlerdir ona bakar seni görürüm. Demem o ki, seni o kadar çok sevmişim.
Ahmet Bağçe
Sen ki vefasız yıl, ne beklersin kapı önünde. Dünde bekleyen vardı, ömrümden aldı, çile bıraktı gitti.
Ahmet Bağçe
Güldüğümü ne biliyorsun baktın mı gözlerime. Baksaydın anlardın umutlarımın tükendiğini, içten ağladığımı.
Ahmet Bağçe
DÜN DE GELDİN
Tozum toprağım urbam vatanım,
Harınla yanarım suyunla kanarım,
Sen rahat ol hainler cirit atsa da,
Al sancağı dikmeye gitti yiğidin.
Oraları dar etmeye gitti askerin.
Ey kıtalar ötesinden gelen kalleşin oğlu,
Unutma karşındaki Türk ecdadının torunu,
Pusuya yatmışsın hain karıştırırsın yurdu,
Dün de geldin geçemedin Çanakkale’den,
Türk’ün çelik yüreğini nasıl geçecen..
Ahmet Bağçe
Beni kendine tutsak etmek istedin,
Tutsak olmak isteyeni sevdirmedin,
Şimdi kalpten sildim der sevinirsin,
O kadarda sevinme, bende yön değiştirdim,
Sildiğin kadar sevmiştim seni.
Ahmet Bağçe
Köpüğüne aldandım, telven oturdu içime.
O kadar çok sevmiştim ki,
Sevdiğim kadar da affetmeyeceğim seni.
Hatıralarını gösteriyor fincanımın dibi.
Ahmet Bağçe
Ve sonra elindeki kâğıdı aldı, gözlerine bakarak dedi, benim şiir yazdığım yüreğe şiir yazanın kâğıdını yırtarım.
Ahmet Bağçe
Her yaprak öyküsünü bilir ama tutunamaz dalında,
Çekirdek gibi cevheri yok ki içinde,
Yeniden çıksın topraktan.
Ahmet Bağçe
Bütün hesaplarımı kapattım, gözyaşım kayıtta, yoruldum bittiğinde kapanış blancosunu sen hazırla.
Ahmet Bağçe
Sakın yaklaşma, sen şeker gibi adamsın ama ben şeker hastasıyım.
Ahmet Bağçe
Sen aşk ol, ben bardak. İçim aşkın ile dolsun yudumlayım kana, kana.
Ahmet Bağçe
Sabırlı diyorlar suskunluğuma,
Anlamıyorlar ki feryadımı.
Ağaç olsam kururdum,
Çiçek olsam yaprak, yaprak dökülürdüm,
Ayaktayım çünkü insanım.
Ahmet Bağçe
Verebileceğin bir sevgin yoksa veresiye defterime yazayım. Gönlüne her düştüğümde ödersin.
Ahmet Bağçe
Kaliteli mobilya gibisin. Bakıyorum, dokunup yaslanamıyorum.
Ahmet Bağçe
Yan yana durup saf olmaktansa. Sımsıkı sarılıp iki hidrojen bir oksijenden oluşan su gibi olalım.
Ahmet Bağçe
Aç kurt sürüye saldırısında köpeği hesaba katmaz.
Ahmet Bağçe
İmkânı imkânsız yapan madein aşk. Gözlerden ıraksın ya! Özlemimdesin. Barınayım dersen barınağın olurum sana.
Ahmet Bağçe
Ey beyazına böbürlenen kar. Yağmura esmer dersin de. Eridikten sonra çamura bulanışını gör.
Ahmet Bağçe
SUYU SULADIM
Uşaklar bağdan gelirim, çok yoruldum çok. Suyu suladım. Arıların şeylerini şey yaptım, az bir şey yarına kaldı. Geri kalanını da yarın şey yapacağım. Aman epeydir bisiklete binmezdim. Bugün binesim tuttu. Tam tren yolunu geçecektim ki bir kalabalık, bir kalabalık. Meğersem o kalabalığın nedeni ölü ölmüş ondanmış. Neyse zar zor şeye geldim, karnım acıkmıştı. Ellerimi yıkadım şeyi hazırlattım oturdum. Sofraya gelen şeyleri iştahla şey ettim sonra uyumuşum.
Ahmet Bağçe
O gözler sende takılı ama sahibi sen değilsin. Benim gözlerimde senin gözlerine takılı.
Ahmet Bağçe
BİZ OLACAKTIK
Sevgi öyle bir şeydir ki, kalpte ağırlığı olan bir taş, gözlerde dinmeyen yaş, gönülde bitmeyen hasretle, düşüncede değirmen, içinde kontrolsüz ateş gibidir.
Hatırlıyor musun? İlk buluşmamızı. Benim masumane yaklaşımım karşısında sen arenada gladyatör gibi kendinden emin duruş sergiliyordun. Nasıl da heyecandan titrediğimi zevkle izliyordun. Dahası ilk tanışmamızda umursamaz bir tavırla tabiri caizse bıyık altı gülmüştün. Umut ediyordum o gün biz gerçekten biz olacaktık. Biliyormusun, ben, gülümsemeyi sende sevmiştim. Sende görmüştüm bakışların en derinini. Yüreğime yavaş, yavaş işlemeyi, kelime, kelime dökülmeyi. Sen bana adına hasret dediklerini, birde gözlerine bakarken göz göze nasıl konuşulacağını öğretmiştin. Oysaki daha benim sana, şey, seni, sana demeden bahaneler buluyorsun, lakin bana bahane bulmayı öğretmedin.
Aşk öyle bir şeymiş ki . Karşıdaki ne yaparsa yapsın seviyorsun, onun hatalarına karşı hep susuyorsun, o yaptığı hatanın senin farkında bile olmadığını sanıyor ama sen aranızın bozulmasını istemediğin için susuyorsun.
Ahmet Bağçe
Bazı insanlar okey taşı gibidir. Açmıyorsa uğraşma, atıver gitsin.
Ahmet Bağçe
Sen dilediğin kadar anlat, dinlemediyse anlamamıştır.
Ahmet Bağçe
Işıksız da olurum, ben alışığım. Güneş hiç doğmadı ki bana.
Ahmet Bağçe
AŞÇI BİLİYOR
Neden susuyorsun aşıkmısın dedi,
Çok mu belli oluyor dedim,
Evet dedi.
Peki, Oda sana aşıkmı dedi.
Değil dedim.
Tek taraflımı dedi,
Evet, ama doyuruyor dedim.
Peki, bunu senden başka bilen var mı dedi.
Evet, var dedim,
Mantıyı yapan aşçı ile karson birde kasiyer biliyor,
O bol sarımsaklı üstü tereyağlı mantıya bayıldığımı.
Ahmet Bağçe
Hani aşk’ta gurur olmaz diyorlar ya! Er kişi buna inanır. Oysaki aşk dertlerle dekor edilmiş sahnede iki yürekle oynanan bir oyun.
Ahmet Bağçe
Beni yıpratan, beni üzen tek şey, seni bana hasret bırakan zaman.
Ahmet Bağçe
Hangi niyetle bakarsan gördüğüne. O niyetle görünürsün gördüğüne.
Ahmet Bağçe
İşte sen öyle bakınırken,
Benimde şakaklarım avuçlarımın içindeydi.
Gözüm bakardı ama görmezdi,
Yüzgeçlerini başına çırpan,
Karaya vurmuş balık gibi.
Ahmet Bağçe
Karıştırdım ak mı kara mı rengini doğanın,
Karası, kahverengisi de var toprağın,
Yeşilini morunu gülün rengini de sayarsan,
Hangisi verir sevginin, aşkın rengini.
Ahmet Bağçe
Yürek bir defa dokundu mu yüreğe, gözlerin tercüman olmasına gerek yok.
Ahmet Bağçe
Ya! Mutsuzluk tükenirse bu yürekten, söyle bana mutluluk, yoldan çıkartırmısın beni.
Ahmet Bağçe
HAVA KIŞ
Değişti hava geldi kış gitti sonbahar
Gökyüzü içine kapalı beyaz, beyaz ağlar.
Dallara tünemiş uçmuyor kuşlar,
Her yere uçuşan kelebek gibi kar yağar.
Camlar puslu görünmez içeriden dışarı,
Kara kışa sesleniyorum getirme poyrazı,
Getirme buz gibi dayanılmaz soğukları,
Ürkütür ıssız gecede aç kurt ulumaları,
Ahmet Bağçe
KISKANMIŞTI
Seninle ilk tanıştığımız günü,
Bugün ki gibi hatırlıyorum,
Soğuk ve yağmurluydu hava,
Sende hatırlıyormusun!
Sırılsıklam ıslanıp hastalanmıştık.
Hastalanmıştık hastalanmasına da,
Esas hasta olan yağmurdu,
Kıskanmıştı mutluluğumuzu.
Ahmet Bağçe
Hadi raks edelim mehtaba kadar. Kürek çekelim Nazlım, nehirden denize kadar. Ömür boyu esirgensin nazarlardan.
Ahmet Bağçe
Gel ele, ele tutuşup yürüyelim kar’ da,
Sen benim izime bas ben senin izine.
Kardan siluetimi yap, bende senin siluetini,
Sen benim yüreğime eri, bende senin yüreğine.
Ahmet Bağçe
Uzaktan sevmenin dahası var,
Görünmez gözlerinde ki yaşlar.
Bir sağa, bir sola döner ah ile vah ile.
Hayalinde hasretten başka ne olabilir.
Ahmet Bağçe
Çok yağmur altında kaldım,
Islandı her bir yanım,
Aklıma her gelişinde,
Sırılsıklam ıslanırım.
Ahmet Bağçe
İşte böyle bakınca parçalanır içim.
Tutamaz yağdırır yağmurunu gözlerim.
Sana sabret derim ama,
Hasretine dayanamaz,
Alev, alev, yanar yüreğim.
Ahmet Bağçe
Bazen içi öyle karamsar olur ki insanın, güneşin bütün ışıkları üzerinde olsa aydınlık bulamaz. Ama çok sevdiği birinin an itibariyle karşına gelmesiyle karamsarlığını unutur.
Ahmet Bağçe
MUTSUZLUĞUMUN MUTLULUĞA DÖNMESİNE ŞAHİT OLAN MASAYDI
Hatırladın mı, karşıdaki bahçenin en sonundaki masayı. Benim içim ağlarken yüzümün güldüğü masa. Geçen yıl temmus ortasında bir akşam sen ve ben o masada oturmuştuk, bir konu hakkında da ciddi anlamda tartışıyorduk. Orada terk edilmişliğimi yaşarken ışıklar sönmüştü. Masamızdaki vazonun içinde gül vardı ve gül’ün uç noktasına değiyormuş gibi görünen dolunayın görüntüsüne gülmüştüm. Sen benim güldüğüme ve bir noktaya bakındığıma, neye bakıyor ve neye gülüyorsun dedin. Ben suskunluğuma büründüm. Nedeni şimdi aya, yâda güle gülüyorum desem onuda tartışma konusu yapar düşüncesiyle sustum. Aslında gül ile ay ve ışıkların sönmesi arasındaki bende oluşan duyguyu nasıl anlatacaktım. Işıklar söndü, ay gökyüzünde gül ise masadamı diyecektim. Söyleyeceğin belliydi, aman gül bakalım çok komik diyecektin ve aklında olmayan ve geçmişte olan birçok şeyler gelecekti önüme timcih pilavı gibi. Ama inatcılığın pes ettirdi bozdurdu sessizliğimi ve eğil, eğilde anlatayım neye güldüğümü dedim. Bilmiyordu gülüşümün asıl sebebini. Ona romantik düşüncemi anlatınca bana olan darğınlığının gideceğini ve her şeyin eskisi gibi olacağını düşünerek sevindiğimi, seviçten güldüğümü. Dönüp yüzüne baktım ve masamızdaki gül sensin dedim, ışıklar söndü, ama bak ay mum görevi yapıp, gül üzerinde tek noktada seni aydınlattı dedim ve bir fırsatını bulup bu romantik olayı dilim döndüğünce sana izah edebilirsem işte o an yüreğindeki her ne olursa olsun bana ait sönmüş sevginin aydınlanacağını, darğınlığının gideceğine sevindiğime güldüm dedim. Sen yüzüme baktın. Gerçektenmi, gerçekmi bu düşüncen bu dediklerin dedin. Sarıldın boynuma. İşte o masa mutsuzluğumun mutluluğa dönmesine şahit olan masaydı.
Ahmet Bağçe
Gel bir bak,
Yardan yara aldı yüreğim.
Kanıyor ılık, ılık,
Biraz bastır üzerine.
Ahmet Bağçe
Bana huzurumu ver,
Başkalarına ne verirsen ver.
Deryalarda yaşayan,
Derelerde nefes alamaz,
Bunu da böyle bil.
Ahmet Bağçe
İki kahve yaptım biri sana biri bana,
Resmin oluşmuş köpüklerin ortasına,
Güller bezenmiş etrafına her bir yana,
İçemedim gözüm fincandaki resminde,
Ahmet Bağçe
Çırpınan, çırpındığı sürece fırtınanın bittiğini anlayamaz.
Ahmet Bağçe
Ömrüm demek istemem sana.
Giden ömür gelirmi geri.
Kal sonsuza kadar,
Bu yürek taşır seni.
Ahmet Bağçe
KÜF BAĞLAMIŞ
O kadar çok kırık var ki kalbimde,
Tamiri imkânsız diyorlar.
Üzüldüğümü görenler,
Yüzüme bakıp gözlerini kaçırıyorlar.
Bir, bir yapıştırmaya çalışsalarda,
Aslına uymuyor ezik yerler,
Oynatılırsa paramparca olur diyorlar,
Sökülmüyor yerinden küf bağlamış yüreğim.
Ahmet Bağçe
KORKARDIN
Hatırlarmısın kelebeğim,
Karanlıktan korkardın.
Mum yakardım senin için,
Uçardın etrafında.
Sonra korkan ben olurdum,
Ateşe yaklaştıkça,
Elime konup bakardın,
Rengimin soluşuna.
Ahmet Bağçe
Sen bana iyi geliyorsun da, ben sana nasıl geldiğimi bilmiyorum.
Ahmet Bağçe
ÜZÜLME
Üzülme mevsimlerin geçtiğine,
Sen bende hiç değişmeyen mevsimsin.
Sen hangi mevsimi istersen,
Yüreğim o mevsime açık,
Yeter ki yüreğin fırtınalar koparmasın.
Ahmet Bağçe
Kuş kırılacak daldan değil, Kırılmış kanadından korkar. Ne kadar yüksekte olsa da, onun gözü hep yerdedir.
Ahmet Bağçe
Sonunda sen gelirsin diye, hayalimi süsledim. Ömrüm seninle başlamasa da seninle bitsin kelebeğim.
Ahmet Bağçe
En çok çocukluğumu kaybettiğime, birde hakkımdaki duygularını kaybettiğin hissine kapılınca üzülüyorum.
Ahmet Bağçe
ELVEDA
Sana ne diyebilirim,
Akıttığım gözyaşlarımı mı?
Yüreğimde açtığın olanca yaralarını mı?
Yoksa kaybolan yıllarımı mı?
Beyhude çabamdan arta kalan yorgunluğumu mu?
Sana ancak elveda diyebilirim, elveda.
Ahmet Bağçe
Nereye gittiğini bilmediğin izin peşine düşme, kimin nereye bastığını bilemezsin, çamurada, çukurada basabilirsin.
Ahmet Bağçe
Avuçların avuçlarımda,
Gözlerin gözlerimde olsun yeter.
İşitmesem de
Dediklerini gözlerinden okurum.
Ahmet Bağçe
Bir bardak çay olsun, şekeri olsa da olur, olmasa da olur. Dilinden dökülen tatlı sözleri karıştırır içerim.
Ahmet Bağçe
Uf ya! Gene mi keder, ne ediyorsun kader. Bu kadarı yeter.
Ahmet Bağçe
Bencilliğiyle sevgisiz yaşayan, yalnız ölür.
Ahmet Bağçe
Seni görünce kamaşır gözlerim,
Görenler görür beni,
Ben seni görürüm,
Başkasını görmez körelir gözlerim.
Ahmet Bağçe
Yüreğini götürme,
Yalnız kalmasın yüreğim.
Karardı gökyüzü sen gideceğim deyince.
Şimdi titriyor içim.
Ahmet Bağçe
ERKEKLERİN İŞİ ZOR
Etkilendiği kıza kaçamak bakan,
Arkadaşlığı ilk söyleyen,
Diz çöküp evlenme teklifini yapan,
Sevdiği kızın abisinden mecburen dayak yiyen,
Nikâh memurunun önünde nasırına basılan,
Özel günlerde, o özel günü ezbere bilen,
Doğum günü, tanışma, sevgililer ve diğerler günleri hatırlamak zorunda olan,
Her daim çiçekle gönül alan,
İlk tanıştığında sevdiği kızın üzerinde ne olduğunu bilmek zorunda olan,
Birlikte ilk nereye gidildiği, hangi şarkı dinlendiği hemen hatırlayan,
İlk pastane buluşmasında ne yendiği ezbere bilen,
İlk hangi lokantada ne yendiğini iştahla anlatan,
Sürekli seni seviyorum diye söylemek zorunda kalan,
Sevdiğinin gözyaşlarına tahammül etmek zorunda olan,
Akan gözyaşlarını bir hediye ile silen,
Eve gelişinde elleri çiçekle gelen,
Bu nedenle kapıyı ayakla tıklayan,
Genede benim için ne yaptın suçlamasına maruz kalan,
Adama işi çok zor erkek denir.
Ahmet Bağçe
BEN BİR EKSİĞİM
Bugün bahçe evindeydim,
Kuzine sobasını yaktım,
Üzerine çaydanlığı,
İçine patates, soğan, yeşilbiber ve yumurta koydum.
Bir ara kendimi şömine önündeymiş gibi hissettim.
Lakin bir eksik vardı sol yanımda,
İç çektim o eksik sendin.
Düşüncelere daldım.
Sonra irkildim ve başımı öne eğdim,
Dedim, sen yok iken ben bir eksiğim.
Ahmet Bağçe
SİZİNDE BİR YILDIZIN OLSUN
Işıklar bir süre kesildiğinde hemen penceremin perdesini aralar gökyüzüne bakarım. Yıldızlar daha net görünüyor. Parladıkça el sallar gibiler. Sanki kendi aralarında sohbet ediyorlar da espri yapmayı ihmal etmeyip göz kırpıyor gibiler. Hatta biri diğerine jestte yapıp bir yerden başka yere kayıp eğlencelerinin dozunu artırıyorlar. Ben yıldızları izlerken kaydıkları yeri hep merak etmişimdir. Acaba anında yerlerine dönüyorlar mı, yoksa kaydıkları yerde mi kalıyorlar. Biliyormusunuz çoğu sevgililerin tapulu mülkü olan yıldızlarda var. O kadar çoklar ki, bütün sevgililere yetiyor. Kayıtları ve bir isimleri dahi var ama öyle parayla alınıp satılmıyorlar. Beğenmek yetiyor. Genelde yakın ve çok parlayan tercih ediliyor. Sevgilisi kız arkadaşına birkaç tane değil sadece bir tane yıldız alıyor, aldığı yıldıza birlikte isim veriyorlar. Vaktiyle gök bilimcileri bir isim vermişlerdir ama sevgililerde kendilerine ait yıldıza bir isim vermeyi daha uygun görüyorlar. İsimler bazen bir şarkı ismi, bazen sevgilisinin göz yâda saçlarının rengine uygun bir ismi, sevdikleri kuşların ismi veya her an bir arada olamadıkları anı simgeleyen özlem ismi tercih ediliyor. Kim bilir sizinde böyle bir yıldızınız vardır. Bir aradayken veya ayrı, ayrı her gökyüzüne baktığınızda arıyorsunuzdur yıldızınızı. Tam tepede, yâda doğru ileride beklide sol tarafta parlayan yıldızın hemen üstünde çok parlak olanı gibi. Yıldızı olmayan sevgililer sizde bir yıldız alın, sizinde bir yıldızın olsun.
Ahmet Bağçe
Alo tahammülüm kalmadı, gelirken beş kilo dibekte dövülmüş hakiki tahammül getir. İçli köfte yapacağım.
Ahmet Bağçe
Ak dere ak, akışın nereye kadar. Hiç gerçek sevgiye kavuşan mı var. Senin akışında denize kadar.
Ahmet Bağçe
Sen yakmazsan yar, ben yanarmıyım? Sen yak ki, ben kavruluyum. Yakmayan yar, yanmayan yar mı olur.
Ahmet Bağçe
Neden korkarım bilirmisin, sende seni ararken, seni kaybetmekten.
Ahmet Bağçe
Senin uyuduğun gecen, benim seni düşünerek geçirdiğim gece. Dokun bir bak, buz gibi avuçlarımın içi.
Ahmet Bağçe
Sakın küçülme gözlerimden yüreğim incinir. Gönül limanından aldığım yüküm sevgindir indirtme.
Ahmet Bağçe
BENİ ANLARSIN
Seni özledim diyor içimdeki çocuk,
Gözyaşımı mürekkep yapan kalemiyle,
Yazıyor içinden geçeni,
Kabaran yüreğimin üzerine.
Ve diyor ki,
Gözlerim özleminden yağdıkça,
Sulanmaya ihtiyaç duymuyor güller.
Sen bunda ne var diyorsan,
Hasret kal yüreğinin kapıldığı yüreğe,
O zaman beni anlarsın.
Ahmet Bağçe
Güneşin doğmasına gerek yok. Senden yansıyan ışık yüreğimin, yüreğini görmesine yetiyor.
Ahmet Bağçe
Gülmek ne güzel yakışıyor,
Yeşil gözlerine.
Yumuk, yumuk oluyor,
Göz göze gelince.
Ahmet Bağçe
Aslında yalnızımda, yüreğimde boş yer yok, içindekileri rahatsız etmek istemiyorum.
Ahmet Bağçe
Uçmak istedim, kayalığında yuvarlandım. Derinliğinden korktum sığında dolandım açılamadım.
Ahmet Bağçe
BEBEK GELDİM ÇOCUK GİTTİM
Bu hayata yeniden gelmeyeceğime göre,
Yaşamımı birileri için değiştirmeye gerek mi var,
Suskunluğumdan maşa gibi nice ateşlerde yandım,
Taşımakta zorlandım sırtımdaki yüklerinden.
Ömür derse ki sende hakkım var üzerimde oyalandın,
Bende derim ki benimde sende hakkım var sürekli ağlattın.
Sevindim mi, güldüm mü gelişimde tokatladın ağlattın,
Ana kucağına gülerek değil ağlatarak bıraktın.
Nice vaatlerde bulundun gözlerimi açmadan,
Bırakıp gidemedim vaat ettiklerini almadan.
Bebek olarak geldim, çocuk gibi gönderdin,
Yaşam savaşına ittin yolladın günah yığınıyla.
Seni sevdim ama helal etmeyeceğim hakkımı.
Geçiciymişsin doğumdan sonra ölüm varmış aldattın,
İkisi arasında verdiğin sadece biri deprem diğeri fırtına,
Sığınacak bir dalmı verdin sabırdan başka.
Ahmet Bağçe
Sana bakanla, senin bana bakışının bir değeri yok. İçten olmadıkça. Sevginin de bir anlamı yok, Yürekten olmadıkça.
Ahmet Bağçe
Asıl sorun büyürken. Büyürken biriken sorun, büyüyünce büyük sorun. Taşı taşıyabilirsen.
Ahmet Bağçe
Keşke uğrasaydın geçerken,
Otağım tepeyi aşınca ilk sağdaydı.
Köpürmüş ayran tasta, tereyağı yayıkta,
İkramım olurdu tandır başında.
Ahmet Bağçe
Su akar şırıl, şırıl, köpürür neşesinden,
Ağaçlar sallanır meyvesi üstündeyken.
Çiçek çok hoş kokar kucağı açık iken.
Bulutlara sordun mu neden ağlarsın diye.
Ahmet Bağçe
OKUNAN KİTABIN SEVİNCİ
Kitap okumak için belli bir zaman ayırmam, uyanık olduğum zaman salonda, mutfakta, hava şartları iyiyse balkonda, odaların herhangi bir yerinde aklıma düştükçe baş başa kalırım kitaplarımla. Yer secimi dahi yapmam. Sandalye, somya, kanepe fark etmez, bazen kaba minder dahi yetiyor kitap okumama. Kitaplarla bir arada ve iç içe olmak mutlu ediyor beni. Okuyacağım kitapları özelliklere de ayırmam. Her türlüsünü okurum fakat bir şeye özen gösteririm, yani kitap okumak için okumaktan ziyade gazete okur gibi okumayı tercih ederim. Neden mi? Şöyle; İnsan kitap okurken veya derse çalışırken öğrencilikten bildiğim kadarıyla mecburiyet hissedildiğinde gözlere bir ağırlık çöküyor. Uyukluyor ve okuduğu hiçbir şeyi anlamıyor. Sayfalar ilerliyor lakin konu hakkında akılda bir şey kalmıyor. Gazete okur gibi okumak ise uyuklatmıyor. Evet, gazete okur gibi okuduğumda denedim uyuklamadım. Okuduğum her bir olayda hafızama kazındı. Kitabın her bir sayfasını sanki haber okuyormuş gibi veya spor sayfasını okuyormuş gibi algılayıp okuyorum, ne gözlerim yoruluyor nede uyukluyorum. Sizlere de özellikle öğrencilere tavsiye ederim. Ha kitap okurken çayımı yâda kahvemi içmekten ve o çok sevdiğim muhallebimi yemekten de vaz geçmiyorum. Dahası var, arapaşı çorbası veya aşure olursa çok zevk alıyorum. Kitabımı pek fazla sıkboğaz etmiyorum hemen bitmesi için acelede etmiyorum. Onun için bütün kitaplarımı sindire, sindire okudum ve okuyorum. Bana çok güzel bir arkadaşlık ediyor bu arkadaşlığından ötürüde minnettarım diyebilirim. Kitaplar okundukça rafta tozlanmayıp işe yaradığından dolayı benzi sararmıyor, hatırlandığına ve okunduğuna seviniyor. Bende onun bu sevincine ortak olup ara, ara sayfalarını göz gezdirip bana vermiş olduğu yegâne bilgilerine ve zihnimde açtığı hafıza güçlülüğüne sevindiğimi hissettirmeye çalışıyorum. Sizde deneyin rafta duran hiç dokunulmayan kitapla, ara sıra okunmak için ele alınan kitap arasındaki farkı. Okunan kitabın sevindiğini, okunmayan kitabın küstüğünü göreceksiniz. Birisinin parladığını, yazılarının daha canlı olduğunu, diğerinin solup yazılarının silinmiş gibi olduğunu fark edeceksiniz.
Ahmet Bağçe
Demek ki almamışsın beni aklına,
Kapatmışsın gönlünün kapılarını,
Şimdi ben yalnız, yüreğim yalnız,
Hayalinle dolaşırım ortalıkta
Ahmet Bağçe
Gönül defterim tahsil edilmeyen veresiye defteri gibi âleme sevgimi kaydettim toparlayamadım.
Ahmet Bağçe
Lokomotifin çekemediğini, kaderim dedim çektim.
Ahmet Bağçe
Geleceğe miras kalan insanın itibar görmeyen yorgunluğudur.
Ahmet Bağçe
Değer verdiğini bilmeyene verdiğin değeri yetiştiremezsin. Yetiştirsen de bir değeri olmaz.
Ahmet Bağçe
Hayat bir tablo, insansa ressam, yaşamda bu tablo içindeki ressamın fırçalarıyla oluşan şekillerdir.
Ahmet Bağçe
Sen hiç tutuklandın mı? Benim senin yüreğinde tutuklu kaldığım gibi.
Ahmet Bağçe
DOST ACI SÖYLER
Bazen bir durgunluk gelir ya, yalnız kalmak ister insan, iştahı kesilir, konuşmak istemez ve belirlediği noktaya dakikalarca bakar bitirir insanı. Lakin psikolojik olarak toparlanmasını da bilir. Kısacası insanlar her nedense yalnız yaşamayı beceremez. Birilerine, dostlarına veya yakınlarına gereksinim duyar. Dostlarımız ve yakınlarımız olmasa yaşamın anlamı olmadığı gibi mutlulukların veya acıların bir manası da olmaz. Çünkü mutluluklar dostlarla paylaşılırsa artar, acılar da paylaşılınca azalır hatta çaresi hep birlikte aranır bulmaya çalışılır. İnsan yaşamında önce mahallede, sonra okulda, erkek çocuklar için askerlikte. İş yaşamında ve daha pek çok yerde arkadaş edinir. Ancak bu insanlarla aramızdaki bağlar hepsiyle aynı ölçüde olmaz yine de bazı paylaşımlarda bulunuruz. Fakat gerçek manada dost edinmekse epey zordur. İnsanın çok arkadaşları olabilir ama biriyle gerçek dost olur. Arkadaşlık sevmektir, yüreğinde pır, pır uçuşan bir kelebektir. Yokluklarında yalnızlığı tadar, ama dost ile arkadaşlığı birbirine karıştırılmamalı. Arkadaşlık mutluluk kaynağıdır lakin dost aynı değildir. Dost acı söyler onun için arkadaşlıktan daha da ileridir. Ben arkadaşımı severim dostuma güvenirim siz…..!
Ahmet Bağçe
Sevgi anahtarı, sevginin kapısını açarken, mutluluğun kapısını ve kendine güvenin kapısını da açar.
Ahmet Bağçe
Ortalığa karanlık çöktü gökte ay,
Suya bakındım suda ay,
Döndüm bu defa cemalinde ay,
Bak olağanüstü güzelliklere üç ay.
Ahmet Bağçe
Sevgilerin en büyüğü, küçük bir bakış ve gülen yüzle kaçamak bir bakıştır.
Ahmet Bağçe
Bazılarının hikâyesi zordur gerçek hayatta. Kolay olanlar hayatını yaşarken, zor olanların ruhları hızla yaşlanır.
Ahmet Bağçe
İnsanın ağırlık ölçüleri kalp ile dil, ibreleri akıl ile fikirdir.
Ahmet Bağçe
LİSELİ KIZ
Nereye gidersen git liseli kız,
Aynısın değişmemişsin,
Kumraldı omuzlarına dökülü saçlar,
Şimdi görünürde az biraz ak var.
Neden düşünceler içindesin çatılmış kaşlar,
Yıllara darğın gibi bakışlar,
Üzme yorma kendini,
Önünde nice, nice yol var,
Sağına soluna birde önüne bak,
Yok, olmuş pürüzler ne güzel yollar.
Ahmet Bağçe
Doğa, öyle güzelsin ki, bulunduğum yerden aşağılara bakındığımda tepedeyim, baş kaldırıp yukarılara bakındığımda başka, başka tepeler görürüm. Kendini tepelerde sanıp böbürlenme başka tepelere göre alçaktasın der, ders verirsin.
Ahmet Bağçe
KULAK VER
Gözünde umutsuzluk, yüreğinde ayrılık,
Dudaklarınsa hüzünü mırıldar.
Görünüşün bitkin ve yorgun,
İstersen gitme karanlık ve uzun,
Arşınlanırmı o büklüm yollar.
Bu günde kal,
Sol yanım boş kalmasın,
İnanıyorum aydınlık olacak yarınlar,
Ahmet Bağçe
YENİ YIL
İyimiyim, kötümüyüm bilmem,
Yorgun düşürdü geçirdiğim yıllar.
Eli boş dönen giden yılın ardından,
Gözyaşlarımı silmeye mi geldin.
Ahmet Bağçe
YAĞMUR KORKULACAK BİR ALAMET DEĞİLMİŞ
Otelden çıktık el ele sahil kenarında yürüyerek şehir merkezinden epey uzaklaştık. Bu arada havanın rengi de değişmeye başladı. Bulut tamamen gökyüzünü kapattı, yağmur geliyorum der gibiydi. Yağacaktı yağmasına ama şehirden uzakta olunca ıslanmaktan kurtulma şansımız yoktu. Orada kalsak da, dönsek de yağmura yakalanacaktık. İkimizde yağmurdan korkuyorduk. Yanımızda şemsiyemiz olmadığı gibi sığınacak ne bir balkon nede bir çelen altı vardı. Onun üzerinde kısa kollu bir bluz benim üzerimde kısa kollu gömlek ve birde hırka vardı. Hırkamı çıkardım giymesini söyledim. Hiç değilse omuzlarını örter azda olsa korunursun dedim. Aralıksız şimşek çakıyor arkasından gök gürlüyordu. Yağmur damlalar halinde düşmeye başladı. Birazdan yoğunluğu artacak sicim gibi yağmaya başlayacak ve biz çok perişan bir duruma düşecektik. Sahil kenarında gövdesi ve dalları geniş ağaçlar var ama yıldırım çeker düşüncesiyle altına gitmeyi de istemedim. Yağışlı bir hava olmasına rağmen denizde dalga yok gibiydi. Dedim hadi denize girelim. Yüzüme baktı şaşırdın herhalde şu havada denize girilir mi adama gülerler dedi razı olmadı. O zaman sen sığınacak bir yer bul ben denize gireyim dedim. Sen delisin dedi güldü. Üzerimdeki giysilerimi çıkardım yakınımdaki ağacın yağmur alamayacağı bir yere koydum ve denize girdim. Bir süre sonra ortalık toz duman ve arkasından sicim gibi yağmur yağmaya başladı. Ayaklarım denizde başım yağmur altında keyfimse gıcırındaydı. Omzuma bir el dokundu. Döndüm oydu omzuma dokunan, dedi denize girmekte sen haklıydın, bu sayede hiç değilse giysilerimizi yağmurun ıslatmasından koruduk. İkimizden başka kimseler yoktu denizde, yağmur dininceye kadar hem yüzdük hem de oynaştık. Sonra ıslanmasından kurtardığımız elbiselerimizi giyip otele geldik. Otel lobisinde çaylarımızı yudumlarken dedi, yağmur korkulacak bir alamet değilmiş.
Ahmet Bağçe
AZİM SICAK DEMİRİ DÖVEN SOĞUK DEMİRDE
Başaramadığımız zaman düş kırıklığına uğrarız ancak yeniden deneyerek başarabileceğimiz fikri tekrar hayallerimize girer. Şayet yinede hayalden öte gidememişsek o zamanda tam anlamıyla yıkılırız ve kaybettiğimizi zannederiz. Ben diyorum ki her zaman yeniden deneme gücünü damarlarımızda hissetmeliyiz ve başarmalıyız. Nice başları kesen Kılınçlar soğuk demir altında dövülmesiyle elde edilmiştir. Demek ki azim sıcak demiri döven soğuk demirde gizlidir.
Ahmet Bağçe
At gitsin derdini,
Takma kafana diyor doktor.
Askıda takılı olunca,
İlişiyor gözüme dertler.
Ahmet Bağçe
Dilimin sessizliğine,
Gönlümün yorgunluğu sebepmiş.
Soğuk demirin sıcağını dövdüğü gibi,
Sessizlik yorgunluğu dinlendirir derler ya,
Soğuk darbede sıcak demiri inceltirmiş,
Soğuk bakışının sessizliğimi bozup,
Gönlümün kalınlığını incelttiği gibi.
Ahmet Bağçe
İçimde öyle çok acı hikâye var ki,
Birlikte yaşıyor acıtarak yüreğimi,
Bir, bir öldü tatlı olanları,
Sevdiklerim taşıdı makberine.
Ahmet Bağçe
Mutluluk yağmuru var isteklerim içinde,
Her yönümden sicim gibi yağsın ıslatsın,
Açmak zorunda kalmayayım şemsiyemi,
Sende tut ellerimden, ıslanalım birlikte.
Ahmet Bağçe
YA SEN
Yaprakların döküldüğü,
Dalgaların çıldırmış gibi karaya vurduğu,
Kökünden sökülürcesine ağaçların sallandığı sonbahar.
Unutma ki bu devran döner bahardan sonra yaz gelir,
Misafir alır gölgesine ağaçlar,
Sallanır dalında yapraklar,
Kumlar ile dans eder kıyısında dalgalar,
Uçuşur semalarda neşelerinden dillenir kuşlar,
Bir arada hepsi aynı havada,
Ya sen, sen ne edersin yalnızlıkla.
Ahmet Bağçe
NE YAPMALIYDIM
Bana gölge etme dedin,
Bende çekildim güneşinden,
Sana hastayım dedin,
Karantinaya aldım yüreğimi,
Anladım ki rahatsızsın,
Fazla uzatmak istemedim,
Çaresizlik içinde döndüm gittim,
Ya ne yapmalıydım?
Ahmet Bağçe
Kavgayı değil, kavgamı kazanmak isterim. Her zaman hazıra konmaktansa kendi aşımı kendim pişiririm.
Ahmet Bağçe
Seversen dert yüklenirsin. Sevgi tutkuyu, tutku aşkı, aşk ise dert doğurur. Var olan umutları da yok eder..
Ahmet Bağçe
Ah be huzursuzluk, bir tek seninle huzur bulamadım.
Ahmet Bağçe
Canım, kelebeğim her bir şeyim,
Gönlümün, gece gündüz hayali,
Yüreğimin cevirmeni, tercümanı,
Bakışı büyülü, zülüfleri burgulu,
Nicedir gelmez hayalin, yoksa unuttumu.
Ahmet Bağçe
Uykularım kaçık, hayallerim uyanık, bir çeşit rüyalar içindeyim. Primitif resim çizimi gibi ilkel ve karmaşığım.
Ahmet Bağçe
Üzüldüğüm yok, senden öncede sevenim yoktu şimdide. Sen takılma devam et, ben alışkınım yalnızlığa.
Ahmet Bağçe
İşte son ayın karlı akşamıydı seninle tanıştığım gün. O günden beri aydınlık sabahı bekler gözlerim.
Ahmet Bağçe
İnsanlar ölmek için doğmuştur. Yaşamak için doğsalardı çalışmalarına gerek kalmaz refah içinde olurlardı.
Ahmet Bağçe
Eğer gözünüze hoş olmayan kirlilik görünüyorsa, endişelenmeyin, unutulmamalı ki, kir karanlıkta görünmez.
Ahmet Bağçe
Sonra dedim ki, tükenirsen ben ne ederim? O zaman her sayfayı boş yere karalama dedi kalemim.
Ahmet Bağçe
BİR BAK
İstersen dikkatlice bir bak,
Gözlerimden akan yaşlara,
Hasretin var mı her bir damlasında,
Şayet var ise sil yanaklarımdan.
Anlatayım neden ağlar gözlerim,
Göz göze dolaşmaya çıkmıştık ya bir keresinde,
Yağmur yağmıştı kıskançlığından,
İşte o vakit gizlice girmiştin yüreğime.
Secimini yapmıştı yüreğim,
Sırf benim için atar iken,
Artık senin için atar oldu ne diyeyim,
Alnımdaki çoğalmış çizgiler var ya,
Bana ait olanını arar oldu gözlerim.
Ahmet Bağçe
Ateş üstüne basmayan yanmayı ne bilir.
Ahmet Bağçe
Vatan Bedel ödenerek alınır. Akçesi Kandır.
Ahmet Bağçe
Keşkelerim dağ gibi her yokuşunda sen varken. Sepetim sevgilerle dolu. Senin sevgine rastlayamadım.
Ahmet Bağçe
KÖRÜ KÖRÜNE
İşte körü körüne bir tutku değil tutkum,
Nazenini bir, bir çizdim tuvalime.
Gölgeni ruhumla,
Gözlerini duygularımla,
Zülüflerini kirpiklerimle boyadım.
Öyle bir yere koydum ki resmini,
Yüreğimin iç duvarında yüksekçe bir yerde,
Başka eller dokunmasın diye.
Ahmet Bağçe
Ne yapayım,
Hani bir zamanlar giderken içime bıraktığın,
Bir avuç köz vardı ya!
İşte o köz etrafında,
Yanıyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİMDE KONUK
Öyle bir düşüm olsun ki,
Uzaklığın yakın,
Hayallerim gerçek,
Duygularım coşkulu,
Yüreğin, yüreğimde konuk olsun,
Sana sevgilerimi ikram edeyim.
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİMİ GÖMDÜM
O gün resmini gördüğümde,
Soluk pardösü gibi oldum bedenimde.
Soludukça çırpındı bu yürek,
Taşlar yer değiştirdi beynimde.
Ağlarken ağlamaklılığımı yutkundum,
Duygulanan yüreğimse güya gülüyormuşluğa büründü,
Unutulmuşken unutmuşum gibi yaptım lakin anlamadın.
Özlemimi gömdüm içime yinede tutamadım gözyaşlarımı.
Ahmet Bağçe
Yüreğim acı çekerken polyannayı çek yanımdan. Gönlümde sen varsın, yüreğimede seni gerek, seni.
Ahmet Bağçe
Aşk sarımsak gibidir, kokmadan anlaşılmaz.
Ahmet Bağçe
Hadi az gel ha sohbete. Takıl az biraz şu gönlüme. Şenlensin şu karanlık gece..
Ahmet Bağçe
YARALI DİLLER
Geçmesini istemediğin gün,
Uzun bir gün oluyor bazen.
Yüzü buruşuk, yüreği yanık,
Kilitlenmiş bir birine eller.
Bazen çıkacakmış gibi olur ya bu can.
Silinir bellekten bütün harfler,
Solmuş gözükür gözlere olası renkler,
Of, of, of nakaratını söyler yaralı diller.
Ahmet Bağçe
BİR NEFES
Keşke bir gemi olsaydım,
Açılsaydık açık denizlere birlikte.
Sen omuzlarımda yükselen güvertede,
Şarkı söyleseydin martılar eşliğinde.
Geçmeseydi zaman saysaydı yerinde,
Her bir dalga selamını getirseydi yüreğime.
Bir nefes, sonra bir nefes daha sonra bir nefes,
Dolaştırsaydım defalarca ciğerimde.
Ahmet Bağçe
Doğduğum günü hatırlamak isterdim. Oh be dünya varmış diye mutlu olmuşumdur herhalde.
Ahmet Bağçe.
SENİ BIRAKIP GİDEMEDİM
Çok zordu, bırakıp giderken ardından bakmak. Ne kendimle barışık nede kırgındım. Duygularım sabun gibi köpürüyordu gözlerimden akan yaşlarla. Posta treniyle dolan ve tren kalktıktan sonra yalnızlaşan banklardan birine oturdum. Buz gibiydi bank. Sanki bankında yalnızlıkla bir şikâyeti vardı. Benimle dertleşmek istercesine kıcır, gıcır ediyordu çivileri dökülmüş tahtalar. Ya o tarihi eseri andıran lok, lok sesi ile sessizliği bozan istasyon çeşmesinin kurnasından damlayan su sesi ve etrafında uçuşan arıların vızıltıları ne dedikleri anlaşılmayan opera sanatçılarının seslendirdikleri şarkı gibiydi. Yüksek boylu pelit ağaçlarıyla, çınar ağaçlarının üzerindeki yaprakların hışırtıları duyulmuyordu ama süzülerek yere düşmesi, avcının oklarına isabet almış yaban ördeklerinin düşmesini andırıyordu sanki. O dalgın bakışlarımın arasında bir an uyuyor da uykum arasında rüya görüyor sandım kendimi. Silkelendim yok dedim. Olamaz, olması mümkün değil dedim. Türk filmlerinde gördüğüm sahne sanki dedim. Başımı salladım, içimin acısı yüzümü kırıştırdı. Nasıl oldu da karşımda duruyor dedim. Hayal mi görüyordum. Ta ki ellerinle omzuma dokunarak benim, ben dediğin ana kadar. İşte o an sahip olduğum en güzel şeyin olduğu andı. Üzerimde ağırlık kalkmış, pahada değeri tahmin edilemeyen ama parayla satılmayan mutluluk alanımı kapsamıştı. Sevinç çığlıkları atmak istedim, atamadım. Ya dedim rüyaysa, rüyadan uyanırsam dedim. Buruk acının kapsam alanına girersem dedim. Elinin, ellerimi tutuşu yüreğime bir serinlik verdi ve kısık bir sesle seni bırakıp gidemedim.
Ahmet Bağçe
Keşke omzumdan inmeseydin,
Yüreğim taşımaz oldu özlemini.
Ay yüzüne benzemez,
Bir garip bu yerler.
Ahmet Bağçe
İlk insanlar dahi kadının kariyerde kaybolurlar diye, ava giderlerken mağaranın kapısını taşla tıkarlarmış.
Ahmet Bağçe
Dipte olduğuna üzülme, rahat ol, ayaklarının yere değdiğine. Dibin dibi yoktur, nefessiz kalma yeter.
Ahmet Bağçe
Sır, söylenmezse beyinde uykulu, uyuşuk bir böcektir. Söylenirse uykudan uyanmış beyin yiyen etobur böcek.
Ahmet Bağçe
Sen yorgun ve ben gözü yaşlı,
Çare hep aranır bu arenada.
Varlık bir kıvılcım olsa da
Tutuşmaz kavı olmadan.
Ahmet Bağçe
KARŞILIK BEKLEMEDEN
Bu akşam sende mi yalnızdın,
Uykumu ararken gördüm,
Perdesi çekik penceren açık,
Oda ışıkların sönüktü.
Bende yorgundum oturdum karşı köşeye,
Bakınıyordun ellerin şakaklarında dalgın, dalgın.
Ne düşünceler içinde olduğun belliydi,
Sevgi borçlusu gibiydin.
Çünkü insanlar borçludur sevdiklerine,
Karşılık beklemeden,
Sürekli sevecenle karşılık vererek,
Ve hep yorgun düşerek.
Ahmet Bağçe
Affet beni, güzelliğinin karşısında her ay memurun maaşına bakıp kaldığı gibi bakışıma.
Ahmet Bağçe
Geçti artık istemem gelmeni, kazıdım içime seni,
Zor oldu ama buldum sonunda soluklanan nefesini.
Sen sevmesini bilemedin göz kırptın sadece,
Halen seni sevdiğim için affetmeyeceğim kendimi.
Ahmet Bağçe
Yağmur dinmiş görünse de,
Aldanmayın siz ona,
Sert esintiyi bekler,
Elektrik yüklü bulutlar,
Ahmet Bağçe
Benim anlatacak öyle çok şeylerim var ama karşımdaki boş bir pencere.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİM ACIRKEN
Benim yüreğim acırken,
Senin yüreğin acımasın diye,
Yaptığın her şeye görmezden geldim.
Senin her istediğinde esirin gibiyken,
Benim her istediğime elveda dedin.
Ya sen çok açıkgözsün,
Yâda ben abdal âşık.
Senin için atan bu kalbin,
Ritmini değiştirmek istedin
Bu yüreğin her sayfasında acın yazılı iken,
Sen bunu silebilirmisin.
Varmı bunu silecek mucize silgin.
Ahmet Bağçe
Ben artık yalnızım,
Senin için az gözyaşı dökmedim,
Dalgın, dalgın dolandım.
Sen yok iken bir eksik bu şehir.
Ahmet Bağçe
Kırılmaca yok. Arkadan bakınca liseli kız, önden bakınca müzelik gibisin. Sen sordun ne deyim.
Ahmet Bağçe
Keşke şimdi anlasaydın beni, sonra anladığında çok geç.
Ahmet Bağçe
Nereye gidersen git, ruh halin senin arkandan gelir. Kalktığın yerde mutsuzsan oturduğun yerde de aynısın.
Ahmet Bağçe
Bizde saat isterdik, şimdiki çocukların cep telefonu istediği gibi. Alınırdı ama zamanı iyi kullanın derlerdi.
Ahmet Bağçe
Yalnızlığım, yaşıma yaş eklendikçe arttı. Çünkü her yaşımda insanları biraz daha tanıdım.
Ahmet Bağçe
Çiçek yeter ki açmak istesin, mevsim tanımaz. Karı deler gene açar.
Ahmet Bağçe
Kalp belki kimin ihanet ettiğini unutur. Ama yerini unutmaz, çünkü izi kalmıştır yerinde.
Ahmet Bağçe
Sen ki, canlılığa canlılık katan doğa. Hayat seninle barışık lakin ben yalnızım bu şehirde.
Ahmet Bağçe
Çay bardakta soğuduğunda içiliyor da, ya! Zamanla sevgisini yürekte soğutanın aşkı……
Ahmet Bağçe
Hep zirvede olmak ister insan. Ama zirveye çıkıldıkça yalnızlık artar. Tek kişiliktir güneşi bol olsada hep soğuktur.
Ahmet Bağçe
Hayat bir masal değil mi, her gelen bir şey fısıldar. Bir nefes verir onu da gerisin geri ister, dolayısıyla insan hayata ne borçlu nede alacaklı kalır, kazancı dert sıkıntı boş bir zaman.
Ahmet Bağçe
Bugünkü varlığın dünkü yokluğun gibi. Senin istediğin ana kadar yalnız kalırım.
Ahmet Bağçe
Bakın ne dedi Derviş baba. Her güleni dost sanma. Ha! Bugün varlığını umursamayanlar, yarın gölgeni arar.
Ahmet Bağçe
Derya kucak açmış,
Bulutlar kanatsız uçar.
Gökyüzü dertli,
Rüzgâr feryat eder.
Ormanına içini döken bulut gibi,
Gözlerim yüreğime çiler.
Ahmet Bağçe
Hayat su gibi diye, suya benzetme kendini. Su kirlenir kirlenmesine de o buhar olur süzülür temizler bir şekilde kendini.
Ahmet Bağçe
Şimdi gayet iyi anladım,
Başka yerlere bakarsın,
Gözün görmez beni.
Eller tutabilir mi? Gayri elleri.
Ahmet Bağçe
Sen ne dersen de, bedende durduğu gibi durmuyor bu yürek. Sevgini meze yapmış, kör kütürüm aşık sana.
Ahmet Bağçe
Bir aşk var ya hani o yüzden otururum bahçe duvarınızın bir köşesinde. Bir garip bakarım ne zaman geçersin diye.
Ahmet Bağçe
Yanlışlarımdan vazgeçerim de, düşüncelerimden vazgeçmem deme. Ya! Düşündüklerin yanlışsa.
Ahmet Bağçe
FEDA OLSUN
Sen yağmurdan sonra açan çiçek gibisin,
Ne dokunabilirim nede koklayabilirim.
Boynunu eğip, solmandan korkarım,
Tebessümle bakar, uzaktan teneffüs ederim,
İçime çekerim her bir kokunu nefes gibi.
İzin vermem asla solmana, rüzgâra kapılmana,
Yoksa izin vereceğimimi sanırsın.
Yüreğimi hoplatan kanat çırpan güvercinim,
Uçta gel, ne soğuk, nede sıcak demem beklerim,
Gün kararsa vakit geç olsa da, düşmem umutsuzluğa.
Yutkunarak senin için gözyaşlarımı dökerim,
Feda olsun uğruna dökülen gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
Beni çok iyi anladığını biliyorum ama uzaktan, uzağa. Unutulmuş kadar seviniyorum ara, ara hatırlandığıma.
Ahmet Bağçe
Ne aklımdaydın, nede gönlümde,
Oyun çocuğu gibiydim bir zamanlar.
İstediğim tek şey günümü gün etmekti,
Yüreğime konuk olacağın ana kadar.
Ahmet Bağçe
Her sevdanın arkasından bir koşan var. Ulaşanda, ulaşamayanda yara alır.
Ahmet Bağçe
Öyle bir gündü ki bugün.
Kaybolan uykum arasında seni buldum.
Mavi bluz giymişsin,
Bana gökyüzünü unutturdun.
Ahmet Bağçe
Şimdi yüreğin yok ya yüreğimin yanında, senin yüreğin yokken bir eksik yüreğim.
Ahmet Bağçe
Er yâda geç, en son sözü mazlum söyler.
Ahmet Bağçe
ABD derki! Ben istediğim zamana kadar hüküm senin, istemediğim an sonun. Tarih tekerrürden ibarettir.
Ahmet Bağçe
DİZİNİN SONU
İnsanların düşünce farklılığı olmazsa olmazların içindedir. Kimisi et sevmez sebze sever, kimisi makarnayı yâda pilavı tercih eder. Kimisi seyahat etmekten, kimisi kalabalık ortamdan zevk alır. Yoktur hiç birinin birleşebildiği bir ortak nokta. Zengin, zengince fakir, fakirce yaşar. Ama tek birleştikleri nokta var ki, o da televizyondur. Sevilen bir dizi izlenirken zengin parasal gücünü, fakir yoksulluğunu düşünmez. Hepsinin ortak noktası ortak düşüncesi televizyon ekranıdır ve merakları dizinin sonunun ne olacağıdır.
Ahmet Bağçe
Zengin paralanmaya alışıktır, onu paralamayla korkutamazsın.
Ahmet Bağçe
Hayatın sınırı yaşandığı kadarsa, içinde yaşayabildiğin kadar güzeldir.
Ahmet Bağçe
Unutulmamalı akıl deniz ise fikir gemidir. Denizde fırtınaya kapılan gemiyi limana götüren deniz değil gemidir.
Ahmet Bağçe
Ey sevgili!
Ne bir neşe, nede bir sadelik kaldı,
Gülen, tebessüm eden yüzümde.
Gecikmesine üzülürken,
Ayrılık sözlerini okuduğum an mektubunda.
Ahmet Bağçe
Ne kadar sevildiğinizin göstergesi ilgidir. Sizin için girdiği risk ve mücadelesi ise bunu en iyi belli edendir.
Ahmet Bağçe
KÖPRÜ KAÇ ŞERİTLİ OLSUN
Eski yıllarda boğazda dalgın, dalgın oturan adamın bir an ayaklarının ucundaki bir cam şişe dikkatini çekmiş. Üşenmeden eğilmiş şişeyi almış. Maksadı şişenin içine bir şey yazmak ve ağzını tıpalayıp denize atmakmış. Şişenin tıpasını açmış ama açar açmaz şişeden bir cin çıkmış. Cin ey sahip ben senin cinin olurum ve senin benden tek bir şey dilemek hakkın var, dile benden o tek bir şeyi demiş.
Adam madem tek dileğim var şu boğazdan karşıya bir köprü isterim demiş. Cin ya o zor başka bir şey dile demiş. Adam o zaman şu kadınları anlamakta zorlanıyorum onları anlamak için ne yapmam gerekir onu diliyorum demiş. Bu sefer cin şu boğaza yapılmasını istediğin köprü kaç şeritli olsun!!!!!
Ahmet Bağçe’den
Anlıma, işte o sensin diye yazmak istiyorum. Sen yazıyı okurken gözlerinin rengini göreyim.
Ahmet Bağçe
Hatalarıma karşılık ömrümü rüşvet olarak verdim, oda yaşamımı yok etti.
Ahmet Bağçe
Ustalığımı var yüreğin, kırıldıkça tamirini yapsın.
Ahmet Bağçe
Sen, benim hevesim değil, havam ol ki, her nefes alıp verdiğimde, içimi de dışımı da göresin.
Ahmet Bağçe
Suya, gideceği yönü demesen de, o yolunu bilir.
Ahmet Bağçe
Korku, korkan insanı koruyan bir araçtır.
Ahmet Bağçe
Acı insanın en iyi öğretmenidir.
Ahmet Bağçe
Mutluluk çay gibidir. İyi demlenip, deminde içilmeli.
Ahmet Bağçe
Kuşku, günahın sığdığı yere girmez.
Ahmet Bağçe
ÖZÜNDE SEN
Algıda seçiciyim de,
Yüksek tepeleri aşamadım.
Tam aştım dedim,
Bir güle rastladım,
Gül öyle güzel kokuyordu ki,
Özünde sen koktuğunu anladım.
İstedim ki koparıp sol yanıma koyayım,
Bakındım dalında ki o güzelliğe,
Elim varıp ta koparamadım.
Ahmet Bağçe
Ben senden konuştuğunda değil, sustuğunda uzaklaşırım.
Ahmet Bağçe
HAPŞIRIK
Beni andığın an,
Hapşırık tutar bir an.
Geçmiş şöyle bir geçer,
Zihnimden hayal meyal.
Penceremin camı puslu,
Coşkulu derenin suyu,
Bahçeye yorgan olmuş,
Daldan düşen yapraklar.
Ahmet Bağçe
Bir an bile gözümü ayıramadığım tek taşım, seni parmağımda değil yüreğimde taşırım.
Ahmet Bağçe
Aşk duyguların yeşermesi şeklinde düşünülmemeli, zihnin kalıbına oturmuş bir eser olarak düşünülmeli.
Ahmet Bağçe
İş yerine elim boş gidince arkadaşlar sordu. Eee gelirken ne aldın? Dedim kilo aldım.
Ahmet Bağçe
Akıllı adam bir şey yapamaz, deli hiç bir şey yapamaz. Ancak dönek insan köşeyi döner.
Ahmet Bağçe
Elinde tutamadığını at gitsin, belki düşeş gelir.
Ahmet Bağçe
Başkalarını görmeme tek engel sen,
Zihnimde dalga, dalga esersin.
Med ile cezir oluşturur,
Yüreğimi kabartırsın.
Ahmet Bağçe
Göz göre, göre soğanı soyan ahçı üstelik kızgın yağ içinde öldürüyor, ceza kanununda maddesi yok.
Ahmet Bağçe
Bana kalbini verirken kalpsiz kalacağım diye endişe etme. Buyur al. Kalbim sana feda olsun.
Ahmet Bağçe
Ayağa düşersen rezil, gönüle düşersen vezir olursun.
Ahmet Bağçe
Hani derler ya! Kazancının yarısını, nasihatin tamamını tasarruf et. Nasihat tamamda kazanç asgari ücret.
Ahmet Bağçe
AY İLE GÜNEŞ
Sen ne edersin ey mah yüzlüm,
Biz ikimiz ay ile güneş gibi değilmiydik,
Hani çocuklar parlayan yıldız.
Ben içimizi ısıtan güneş,
Sen geceyi aydınlatan aydın.
O damla, damla akan yaşlar ne!
Sonbahar yağmuru gibi,
Güzel bakan gözlerinden,
Ahmet Bağçe
YALNIZ VE SUSKUNLUK
Konuşacak, dertleşecek birini, birilerini bulamayınca bu defa yüreğimle konuştum. Ona nasıl olduğunu sordum. Ne olsun saat gibi tik, tak çalışırım dedi ve devam etti. Ya sen nasılsın diye hal hatır sordu. Dedim ne olsun bende yalnızım bu yüzden de suskunum. Yüreğim nasihat edercesine dedi. Suskunluğun yalnızlıktansa o vakit birisi yâda birileri yanında, söylediklerine dikkat et; Düşüncelerin onların düşüncelerine, duyguların onların duygularına, davranışların onların davranışlarına, alışkanlıkların onların alışkanlıklarına dönüşür.
Söylediklerini pek anlamadım anlamaya çalıştım. Fakat ne dediğine anlam veremediğim için, yalnızlık ve suskunluğuma devam ettim.
Ahmet Bağçe
Bende ne var deme. Dünyayı dizayn etmiş yaratan bedenine.
Ahmet Bağçe
SİLDİM
Yoruldu gözlerim,
Bunca zamandır ağlamaktan.
Dinmiyor gözyaşlarım,
Kalmadı mendilimde kuru yer,
Artık vazgeçtim,
Ah ile vah etmekten,
Çekildim sineme,
Sildim seni yüreğimden.
Ahmet Bağçe
Bir sonbahar akşamı.
Güneş battığı yerde,
Yeniden doğuyor başka yerde,
Neden doğmaz yüreğimde.
Ahmet Bağçe
Ben can sıkardım,
Sen mutluluk kapısını açardın,
Bir tebessümle girerdin içeri.
Göz göze gelir bakardık birbirimize.
Sonra yüreklerimiz açılırdı sevgiyle,
Açan kır çiçekleri gibi.
Ahmet Bağçe
Dargınsan üzülme. Çünkü barışınca sevineceksiniz.
Ahmet Bağçe
Sen benim olmazsan, ben toprağın olurum. O vakit havan ile sana mutluluklar dilerim.
Ahmet Bağçe
Hayatın dört işlemi, sevda çarpı bir ömür eşittir sıfırdır.
Ahmet Bağçe
Battı diye üzülmüyorum, kâğıdım olduğu sürece kâğıt kayığın yenisini yapma şansım var.
Ahmet Bağçe
Dağlarda yağmurdan sonraki güneşle birlikte menekşeler açar. Saksıdaki gibi değil iricedir bu yüzdendir güzel kokması.
Ahmet Bağçe
Ben kaybetmedim hayat, toprağı sana tercih ettim.
Ahmet Bağçe
Ey gönül. Gönül evine giderken, taşlıklı, dikenli, inişli, çıkışlı, yollardan geçeceksin demedim mi, itirazın niye!
Ahmet Bağçe
Eskimeyen tek şey eskidir.
Ahmet Bağçe
SEN
Sen mevsimsen,
Ben,
Sonbaharında,
Yağmaya hazır bulutun,
Kışında,
Lapa, lapa yağan karın,
İlkbaharında,
Kırkikindi yağmurun,
Yazında,
Üzerine doğan güneşin olurum.
Ahmet Bağçe
Yaprak dalından, yere düşünceye kadar özgürdür. Dalındaki, canlılığı ve mutluluğu, artık yerde son bulur.
Ahmet Bağçe
Hiç düz ova gibimidir dağlar. Tam zirveye ulaştım dersin, bir başka tepe karşında. O zirveyede tırmanmak için önündeki vadiyi aşmak zorundasın. Ulaşmaya çalıştığın hedef gibi.
Ahmet Bağçe
Hayatı hayal kuracak kadar ciddiye almadan yaşayanlar istikbali cebinde olanlardır.
Ahmet Bağçe
GÜLMEK İSTİYORUM
Günlerdir sen sessiz ben suskunum,
Anladım nedenli dağlanır yüreğin.
Farkı var mı benimde sancılı yüreğim,
Geceler hüzünlü olsada ben gülmek istiyorum.
Ahmet Bağçe
KOKUN UZAK
Görünen dağlar bana ırak,
Suluetin orada kokun uzak,
Kar altında kalmış toprak,
Sensiz gündüzler gece gibi.
Dışarı buz gibi hava berrak,
Penceremin camı puslu ve ıslak,
Ağaçlar siyah beyaz tek renk,
Bakınırım civarıma görünmezsin,
Ahmet Bağçe
Çırpınır da yürek bekler umutla,
Billur gibi ter atar yanaklar.
Nice geçenler var yollardan,
Lakin sen yoksun aralarında.
Ahmet Bağçe
GAZETE
Gazete sadece okunan bir haber kaynağı değil,
Reklâm aracı olduğu gibi,
İyi bir cam sileceği,
Çok güzel kavanoz temizleyici,
Fevkalade tek seferlik sofra,
Pilavı kabartan harika nem emici,
Güneşli sıcak havalarda başa giyilen kasket,
Bükülünce rüzgâr yapan yelpaze,
İyi bir sinek kovucu,
Ve daha neler, neler.
Ahmet Bağçe
OL AMA OLMA
Sevdiğim ol,
Can yoldaşım ol,
Mutluluğum ol,
Uğruna can verdiğim ol,
Kadrini bildiğim ol,
Yolunu gözlediğim ol,
Ama!
Yanıldığım olma,
Pişmanlığım olma,
Düşmanım olma…
Ahmet Bağçe
Ey karanlığım beni görünmez eden sen değilsin. Sana ulaşamayan aydınlığım.
Ahmet Bağçe
Sen ki, zamanı boşa harcayan saat, ben hayal kuruyorum, sen arkana bakmadan saniyenle geçip gidiyorsun.
Ahmet Bağçe
Bir gün seni kaybettiğim yerde tekrar karşılaşırsak, bu defa sen beni kaybet ki, oyunumuz devam etsin.
Ahmet Bağçe
Mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip olanlar değil, sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar sevenlerdir.
Ahmet Bağçe
VAR MI?
Yıllardır sabrederim.
Taş oldu sabırlarım.
Boş hayaller içinde karşılığı olmaya sevgine.
Nice, nice gözyaşları döktüm,
Feda olsun sana döktüğüm gözyaşları,
Helal olsun her bir damlası.
Kurumasın hiç biri sırdaşım olsun,
Dinmesin ıslaklığı,
Dindirsin gönlümün gamını.
Düşünürüm merak ederim,
Var mı?
Benim için,
Bir gözyaşı dökenim.
Ahmet Bağçe
İyilik ve güzellik her gözün göremediği küçük bir noktadır. O noktayı görmek için çaba gerek.
Ahmet Bağçe
Attığını vuruyorsan ister taş at, ister ok, istersen mızrak, ama hava atma.
Ahmet Bağçe
BANA SORMA
Gidecek olursan yüreğimi de yanında götür,
Beni bir başıma bırakma.
Aslında ben yalnızlığı en ince ayrıntısına kadar bilirim,
Çocukluğumda öğrendim yalnızlığın nasıl olduğunu.
Ama bana sorma,
İncinir yüreğim.
Ahmet Bağçe
ÖKSÜZ KALDI
Söylediğim bütün sözler,
Gidişinle öksüz kaldı,
Muhabbetine mahkûm oldum.
Doymadım sevgine,
Yüreğinde kayboldum,
Gel bul beni.
Sesini dinliyorum dalgaların,
Sahil öksüz,
Ben öksüz,
Deniz inliyor, ben ağlıyorum.
Ya ağaçlar,
Döküyor bir, bir yapraklarını,
Rüzgâr doğayı,
Hasretin yüreğimi aşındırıyor.
Ahmet Bağçe
Aşk ile yalnızlık kardeş gibidir. Her ikisinin de ateşi yürekte yanar.
Ahmet Bağçe
Sevmek öyle kolaysa hadi bir dene sev beni.
Ahmet Bağçe
Sende sarhoşsun benim gibi. Ben, gözlerinin bakışını içtim ya sen!
Ahmet Bağçe
Niye inat ettim ki; Sonradan ağlayacağıma gülerken.
Ahmet Bağçe
Her maddenin yanışı farklıdır. Odun çıtırdar, kağıt sessiz yanar, petrol alev, alev. Sonuçta hepsi yanar yok olur. Sevdiğine kavuşamayan gibi, sevdiğini özleyen gibi.
Ahmet Bağçe
Ben kimim? Kim olduğumu bende bilmiyorum. Etrafım karanlık, ben beni görmez iken, benim kim olduğumu kim görebilir, kim bilebilir.
Ahmet Bağçe
Gitmek kalmak kadar çileyse, karamsarlık seven için dinmeyen yağmur, erimeyen buz, kurumayan balçık gibidir.
Ahmet Bağçe
Öyle bir yaktın ki, içim kömür gibi, solaryuma gerek kalmadı.
Ahmet Bağçe
Birlikte uçurtma uçurur, çelik çomak oynar, düşe, kalka koşar yorulurduk. Oyunu sen bozdun büyüdün çocukluğum.
Ahmet Bağçe
Doğruluktan neden korkayım ki; sadece eğriden olurum o kadar.
Ahmet Bağçe
Ben seni her türlü kabullendim, seninle koca bir ömür umutla yaşadım. Senden tek istediğim sıkıntısız yaşamaktı. Şimdi isteğim yok senden hayat artık rahat ol.
Ahmet Bağçe
Hani derede balık tutup, yüzdüğümüzü hatırladın mı? Nereden hatırlayacaksın. Sen şimdi denizde boğuluyorsun.
Ahmet Bağçe
GEÇMİŞİMİN TEPESİNDE
Belki hayatımın en güzel yaşındayım. Sabahleyin yeni bir gün doğacak. Belki yeni bir günün başlangıcı gecemin karanlığını yutacak, ışığına boğacak. Fakat ben dün olduğu gibi bugünde karamsarım ve yorgunum, yoruldum. Ayaklarım taşımıyor gövdemi. Yorgunluğum ta yüreğime kadar işlemiş götürmüyor sevgiyi, sevgileri, beklentileri. Gözlerim eskisi gibi parlamıyor, almıyor ne ışığı nede enerjiyi. Esmiyor kafamda eskisi gibi kavak yelleri. Yağmıyor yüreğimin bulutları. Yeşermiyor hayat bahçemin çimleri. Gene de diyorum ki, hayatın en güzel yerindeyim geçmişimin tepesinde.
Ahmet Bağçe
DENİZİN DALGASI
Ben aşk neymiş tatmadım,
Hiç mi hiç yaşamadım.
İçim senin sevginle doldu,
Sevginle taştı.
Gel ey sevgili gözlerimize bakalım,
Tükenmez sevgiyi bulalım.
Sevgimiz denizin dalgası gibi,
Köpük, köpük kabarsın.
Ahmet Bağçe
DİK DUR DERSİN
Yaraladın düşünmeden,
Perva bilmez dilinle.
İçten, içten kanıyor,
Darbe almış bu yürek.
Dürülü harala dik dur dersin,
Doldurmadan içini.
Kış gününde ağaç gölgesinin,
Hiç kıymeti bilinirmi.
Ahmet Bağçe
Bıçak gibidir aşk, zamanla körelir, sevgi masatı ve zımpara taşı olmadan bilenmez.
Ahmet Bağçe
Yürek küf bağlamışsa,
Uğraşma çözülmez küfünden,
Dürüstlük olmazsa er kişide,
Çıra yak dürüstlük ara yüreğinden.
Ahmet Bağçe
Eskiden, eskiyi yama yapıp yeni gibi giyerlerdi. Şimdi yeniyi parçalayıp eski gibi giyiyorlar.
Ahmet Bağçe
Bir lider savaşta aslan, barışta güvercin gibi olmalıdır.
Ahmet Bağçe
KOCAMAN BİR HİÇ
Yaşam felsefesi dedikleri şu değil mi? Zengini, fakiri, genci, yaşlısı, çocuğu için hep tabanda hayattan kendisini mutlu edecek olayların beklentisi gibi. Acaba farklı bir yaşam tarzı mı bekleniyor. Diyorum ki, herkesin mutlaka bir derdi, bir sıkıntısı var. Çocuklar büyümek ister, dersine çalışmak istemez, oynamak ister, geç yatmak geç uykudan uyanmak ister. Dişlerini fırçalamak istemez. Yaşlılar günün daha uzun olmasını, daha fazla günden faydalanmayı ister. Orta yaşlılarsa daha farklı düşüncelere sahip. Onlar mesela cumartesinin daha çok olmasını, Pazar gününün birden bitmemesini ister. Kimisi birilerinden yara almış, kimisi istediği ortamı bulamamış, kimisi çarpık düzen içinde doğrulmaya çalışır, kimisinin eskimiş yaraları ara, ara kaşınır kabuklaşmış yaralarından, kaşıntıdan kurtulmaya çalışır ama kurtulamadığından da yakınır. Dır, dır eder, vır, vır eder, kısacası perde arkasından gözünün önüne ta geçmişten bu güne yansıyan türlü serüvenlerinin, yaşanmışlığının senaryosu içinde bocalar. Bazıları üzüldüğü halde üzüntüsüyle baş başa kalıp yoluna devam eder. Bazıları da üzüntüsünü belirtmeyip inim, inim inler kavrulur kahrolur ruhen. Yolun sonunda her ne ise hayat kocaman bir hiç.
Ahmet Bağçe
Bugün dün gibi, yarın bugünü bıraktığın gibi olacak, hayallerinse hayalinde kalacak.
Ahmet Bağçe
Bilen bilir, bilmeyen ne bilir. Yolu dosdoğru olan eğri yolu ne bilir.
Ahmet Bağçe
Çok görmeyin ey dostlar. Güneşi görüp de erimeyen buz gördünüz mü?
Ahmet Bağçe
Şayet seni kaybettiğim yerde beni bulursan, bu defa sen beni kaybet ki, oyunumuz zevklensin.
Ahmet Bağçe
Yola çıkana yol gerek, yolda cana dost gerek. Hak yolunda yoldaş iken başka cana ne gerek.
Ahmet Bağçe
GİZLİYORUM
Bugün bir tebessüm misafir olmuşsa yüzüme,
Sakın vurma yüzüme.
Yüreğimin acısını,
İçimin sızısını,
Ayrılığının ateşini,
Gülümsememle gizliyorum.
Ahmet Bağçe
GÜLÜ SOLMUŞ
Bir günlüktü yazdıklarım,
Sana hasret, sana sonsuz sevgileri belirten.
Birde gül vardı sayfa arasında,
Yeni koparılmıştı dalından.
Bugün şöyle bir bakındım,
Gülü solmuş,
Yazısı okunmaz olmuş tozundan.
Duygularım tazelendi,
Anılarım yeşerdi,
Aktı gözyaşlarım pınarından.
Ahmet Bağçe
Yalan, kavrulmuş çekirdeğe benzer, başladımı dahası gelir.
Ahmet Bağçe
Kendisinden fedakârlık edenler, kendisi için başkalarından bir beklentiye zaman bulunamaz.
Ahmet Bağçe
Unutmayalım ki gül her yerde yetişir hatta çöplükte de. Lakin çöplükte yetişen gül koklanmaz.
Ahmet Bağçe
Bak şimdi!
Benim sana olan bağlılığım,
Tahtaya çakılı yirmilik çivi gibi,
Hangi kerpeten,
Hangi keser,
Hangi manivela sökebilir ki.
Ahmet Bağçe
Sözler anlamlıdır, konuşana, Yollar kısadır yürüyene, aşk oruçtur tutabilene, hasret sabırdır sabredene.
Ahmet Bağçe
SEN UNUT
Şimdi seni unutmamı istiyorsun,
Alnına dokunsam burnun,
Burnuna dokunsam yanakların,
Yanaklarına dokunsam gözlerin,
Gözlerine dokunsam dudakların,
Dudaklarına dokunsam saçların,
Hasretle dokunmamı beklerken,
Ellerin ellerimden,
Kıyıya vuran dalganın çekildiği gibi çekildi,
Bu sebepsiz el çekmen de,
Gözlerinin attığı çığlığa ne demeli?
Birde beni unut diyorsun.
Becerebilirsen sen unut.
Ahmet Bağçe
Cahilin kafasına girmek için cahilceyi bilmek gerek.
Ahmet Bağçe
Bana bir söz yaz, senin hayatını anlatsın ve hakkındaki düşüncelerim gölgesinde kalsın.
Ahmet Bağçe
Gökyüzünü kızartan domate usulca yanaşmış kabağa. Ya bilader neden benzin sararmış, nedir kederin. Kabak, ne sen sor, nede ben anlatayım demiş domataya. Baksana kardaşım meraktayım. Başım kesik, içim oyuk, ne dolduracaklar ki boşluğuma.
Ahmet Bağçe
Hani derler ya! Ölü ölmüş, su sulanmış diye. Sözde kastedilen anlaşılır da, ölen ile suyun bıraktığı eserin değerinden kimse anlamaz.
Ahmet Bağçe
Değer verilsin diye kalem gibi yazılıp, bardak gibi eğilip, musluk gibi iç dökmeye gerek var mı?
Ahmet Bağçe
GÖNÜL NELER İSTER
Gönül derindedir, derinden yüzer,
Gönül incedir, incinir dokunaklı sözden.
Gönül heyecan ister, yaşamak ister baharından,
Gönül sıcaklık ister, ılımanından yazından.
Gönül nefeslenmek ister yeşilinden ormanından,
Gönül kaçmak ister gönüllerin soğukluğundan,
Gönül yaz ister yüreğinde uzak durur kışından.
Gönül neler ister neler kurduğu hayallerden.
Ahmet Bağçe
EL OLAN ELLER
Öyle bir zamandayız ki,
Düşünceli yüzler,
Gergin vede endişeli gözler,
Bir şeyler söylerken titreyen diller,
Çaresizliğe mahkûm edilmiş beyinler.
Öyle bir muhatara içindeyiz ki,
El verirken el olan eller,
Leke almış ak yüzlü alınlar,
Prangaya vurulmuş dizler,
Yürümeye mecalmi var.
Ahmet Bağçe
Düşünceler geleceğin yeşermesine çalışan birer fidedir.
Ahmet Bağçe
Boğulmakta olan birisine dalga nefes almak için bir umuttur.
Ahmet Bağçe
Kuş, kanadı kırılmadıkça dalın kırılmasından korkmaz.
Ahmet Bağçe
İÇİM DİYOR Kİ
İşte içim diyor ki,
Seni hiç mi hiç kaybetmeyi göze alamam.
Çünkü yüreğim kaybından ötürü doğacak fırtınaları kaldıramaz.
Onun için yakınımda olman dahi,
Oluşan fırtınanın dinmesine sebep olacak yağmur gibidir.
Sen şimdi bunu bilmesen de,
Bu durumu fark edince anlayacaksın.
Ahmet Bağçe
Ey sonbaharım, sen ilkimdin yazım olmasaydı. Bu sıcaklığın ani değişikliğinin sebebini anlamış değilim.
Ahmet Bağçe
KIRGINLIK KOKUYOR
Bazen hoş bulduk diyemiyorum. Açılan kapıdan içeriye daldığımda oda kırgınlık kokuyor. Salondaki koltuklar, şifonyer, vitrin ve vitrinin dizaynında ki kitaplarla televizyon bir yabancı sanki. Pencerenin perdesi kornişinde eğreti dururken, halıları sanki yere değil duvara serilmiş gibi. Diğer aksesuarlardan duvardaki saat ve resimler onlar dahi kırgın bakıyor. Mutfakta yemek masasının örtüsü buruşuk, yemekler ile salatanın kokusu bile kırgınlık kokuyor. Düşüncelerim ve duygularım, bir, bir körelmiş ama buna rağmen bu yürek unutur mu seni. Gönlümün susayan çölünün havzasın bir yaz yağmuru gibi değil. Doğasına can veren bahar yağmurumsun. Öyle hatır naz ve güzelsin ki; Bu güzelliğin karşısında ne kadar cümle kursam, gölge bile olamaz. Lakin yüzünün soğukluğu elbisede yama gibi, söylemeden edemeyeceğim…..
Ahmet Bağçe
Her yeni gün dünden farklı değil. Bol sarımsak tesirli etsiz mantı gibi.
Ahmet Bağçe
YOK GİBİ
Yüreğim yanar mı, yoksa ağlar mı,
Belki de girmiştir nar içine,
Ne ağladığını bilir nede yandığını,
Ruhumun hazarını bozar, kin gibi.
İçimde bir şey sallanır yaprak, yaprak,
İpiltisi görünürde gölgesi yok gibi,
Yüreğim çırpınmadıkça ses vermez,
Sevgisiz yaşayan bataklığındaki saz gibi.
Ahmet Bağçe
ANLATABİLDİMMİ
Sensizliğimi hiç hayal ettin mi? Nasıl yanıp kavurduğumu. Of diye, diye sessiz çığlıklarda bulunduğumu ve senin yüreğinin benim yüreğime sağır bakındığını düşündükçe akan gözyaşlarımı gördün mü? Yutkunurken tıpkı çöllerde susuz kalmışlığımı, sana su gibi susamışlığımı düşündün mü? Avare, avare dolaşıp ayaklarımın kördüğüm olduğunu hiç düşündün mü? Ok gibi kirpiklerinin bana dönüp nasıl battığını ve içimi sızlattığını, gözyaşlarımınsa koskoca bir şehri sel içine alacak kadar olduğunu hayal ettin mi? Ne demeliydim. Gözlerini sevinç kapsasın mı demeliydim. Yağmurun toprağa kavuştuğu an gibi, toprağın kokusuyla suya hasret giderişini kutladığı gibi sende acılarını unut mu demeliydim. Sessizliğinin, burukluğuna yandığım halde gözyaşlarımı göstermeden silmelimiydim. Gecenin zifiri karanlığında yokluğuna hırçınlaşıp sinirimden dellenmelimiydim. Bilmeliydin yalnızlığımı ve yanımda olmalıydın. Her adımında biraz daha yaklaştığını hissettirmeliydin. Görmeliydin yanlızlığın ne demek olduğunu, bilmem anlatabildimmi. Sensizliği, sensizken neler çektiğimi, içimden nasıl bir fırtınaların koptuğunu anlatabildimmi? Üşüyen bedenimi anlatmaya çalıştığımı anlatabildimmi? Ve dahası kaybetmenin ne demek olduğunu.
Ahmet Bağçe
BİZ AYRILAMAYIZ
Şimdi gözlerimi kapattım, düşledim bir kaç saniye hoop oradayım, hafiften dalgalı denizi, ipil, ipil esen rüzgârı, yaprak hışırtıları arasında barbuke önünde sen ve kor ateş üstünde demlenmiş çayın. Elimde bir buket çiçek, sana doğru adımlıyorum biz ayrılamayız müziği eşliğinde.
Ahmet Bağçe
Dedim gel huzura gidelim,
Gülen yüzlerden giyelim.
Gezelim kırda, güller arasında,
Zülfüne kır çiçekleri takayım.
Ahmet Bağçe
Sordum gidene neler sığdırdın şuracıktaki yüreğine. Dedi hayata ağlayarak geldim ağlatarak gidişimi.
Ahmet Bağçe
Gel yeşil gözlüm,
Karanlığın şu gizemli tonunda,
Gökyüzüne izleyelim,
Yıldızlar adımızı yazmış göklere.
Ahmet Bağçe
Hak etmediğin halde hakkında denilen sözler, elek üzerindeki un gibidir. Un geçer ama üstünde kırıntıları kalır.
Ahmet Bağçe
Gelecek heyecandır, solumaya hazır nefestir. Geçmişse bedeli ödenmiş viranelik. Geçmişle yaşayanlarsa ruh hastasıdır.
Ahmet Bağçe
Mutsuzluk limon gibidir, aklı buruşturur.
Ahmet Bağçe
Gönül görmek istemezse göz görse de, göz göze gelmez.
Ahmet Bağçe
Bıktırdın beni iptidai hayat. Sallama çay gibi, seni sallamaktı niyetim. Yüreğimde yıllandın şarap misali.
Ahmet Bağçe
Unutmak istediklerini unutturmayan insanı şaşkına çevirir. Yapılacak tek şey söylenecek sözüm yok deyip gitmek.
Ahmet Bağçe
Nokta olan sorunu dağ yapanın kahvesi acı olur. Onu içeninse ömrünün kırk yılı zindanda olur.
Ahmet Bağçe
İnsan, toplumda tanındıkça kişilik kazanırken, toplumu tanıdıkça yalnızlaşıyor.
Ahmet Bağçe
Bulutu kendine rehber etme, bulut yağmur getirir. Rüzgârı rehber et. Nihayetinde
Zinciri kırıp gidende, dizinin dibinde oturup yüreğini kıranda birdir.
Ahmet Bağçe
DÜŞÜNÜR NASIL OLUYOR
Ebeveynlerimin sözleri her daim aklımı karıştırırdı. Onların sözleri atasözü gibi düşündükçe çıkmaza sokuyorlar. Nasihat gibi. Veya tembih gibi. ‘’Ey evlat rüzgârın estiği yere dikkat et’’ Acaba esintinin kuzeyden mi, güneyden mi yâda doğu veya batıdanmı estiğine dikkat etmi demek istiyorlardı. Hani soğuk esintiye, ılık veya serin esintiye karşı kendini koru gibi. Üşütüp hastalanmamak için. Birde ‘’Nereye estiğine dikkat et’’ derlerdi. Rüzgâr nereye esebilir ki, bildiğim kadarıyla ovaya doğru, düzlüğe doğru eser. Dağlara doğru esecek değil ya! Ha birde denizi olan yerlerde esinti genelde denizden karaya doğru eser. Denize kıyısı olan yerler denizden ve dağdan bol, bol rüzgâr alır. Demem o ki; Bu yöreler her iki taraftan abluka altındadır. Tıpkı devlet memuru gibi. Devlet memuruda zorunlu tükettiği dayanıklı tüketim ve temel gıda mallarıyla, ev kirası, elektrik, su, doğalgaza v.s. ye gelen zamların esintisiyle, maaşına gelen düşük zam soğukluğu arasında ne yapacağını bilemeden evi ile işi arasında şaşırdığı gibi. Eşiyle, çocuklarıyla yeterince ilgilenemeyen devlet memuru gibi. onun tek bildiği ay sonunu en az borçla nasıl girebilirim düşüncesi. Onun için gelecek düşüncesi yok. O ancak ay sonunu bilir, onu bekler. Çocuklarının ne olacağı onun düşler arasında değildir. Tatil, eğlence onun cebiyle bağlantısı dahi yoktur. Onu işinden ziyade gelecek korkusu yorar, huzur yerine huzursuzluk dostudur. Hep düşüncesi ve huzursuzluğu çocuklarının ne olacağıdır. Hani marangozun çocuğu marangoz, demircinin çocuğu demirci, berberin çocuğu berber olur derler ya! O gibi. Doktorun çocuğu da doktor oluyor, eczacı çocuğu eczacı, avukatın çocuğu avukat. Ya memur çocuğu? Bir düşünelim. Devlet memurunun çocukları da düşünür oluyor. Onların çocukları kara, kara düşünür. Şimdi Ebeveynlerimin sözlerine hak veriyorum. Esen rüzgâra dikkat et derlerken ne demek istediklerini.
Ahmet Bağçe
Maksadım gölgede dinlenmek değil, yüreğimin, yüreğine doğru giden yolunda ona yön vermek, onu istikametinde yalnız bırakmamak içindir.
Ahmet Bağçe
Ve ben yüreğimden seslenerek diyorum ki; Çıkarı için yüze gülenler, lütfen gemiyi batırmaya çalışmasın. Hepimiz aynı gemi içindeyiz.
Ahmet Bağçe
Babaannem vay benim torunum, sende nazar var dedi, kurşunu nazar üzerinde değil de benim üzerimde denedi.
Ahmet Bağçe
Aynalar canlı olsaydı yalancı olmadığı için cennetlik olurdu. Keza her kötülük yalanla inşa edilen köprüden geçer.
Ahmet Bağçe
Hayatın ne kaybettirdiğini görebilmek için aynayla barışık olunmalı.
Ahmet Bağçe
NE EYLESİN
Neden kırgınsın ki hayata,
Neden kırgınsın çiçeklere,
Akasyalara,
Papatyalara.
Gülmek içten gelmiyorsa,
Sevgiler özden olmuyorsa,
Diller tatlı dilli olmuyorsa,
Kalpler hoşgörüyü unutmuşsa,
Akıl yalana tarla olmuşsa,
Ne eylesin çiçekler,
Ne eylesin akasyalar,
Ne eylesin papatyalar,
Sevmiyor demekten başka.
Ahmet Bağçe
Bazen sevinir, Bazen üzülür,
Bazen de donuklanır bu yürek.
İçindedir acısı vermez dışına.
Düşmanı sevinmesin,
Dostu üzülmesin diye.
Ahmet Bağçe
Yarın uzak gibi görünse de bu gün kadar yakın, lakin geçmiş ne kadar uzaklaş da dakika kadar yakın.
Ahmet Bağçe
NEREDE
Özlemin içimi karartırken, günüm ıslanır,
Nerede güneşin, nerede aydınlığın.
Hayalin önüme gelir gözlerim kapanınca,
Hani tebessümün, hani kahkahan.
Tavanla baş başa bırakırsın gözlerimi açınca.
Biliyorum korkuyorsun nefesini solumamdan.
Ahmet Bağçe
Zaman geçti, anlar geçti,
Neler iz bıraktı akıllarda.
Yarım ömür az geldi,
Yalan dedikleri dünyada.
Ahmet Bağçe
Kalpteki çiçeğin bakımı zor değil. O ne gübre ister, nede su. Sevginle çapala yeter.
Ahmet Bağçe
Yürek tembelliğe alışırsa dinlenmek ister. Alıştırma, yorgun merkep yük, çalışmayan yürek can taşımaz.
Ahmet Bağçe
BEŞ ÇAYI
Ses edersen, bir koşu gelirim,
Yağmur demeden,
Tipi demeden.
Yolun tozlu, yada buzlu demeden.
Selin kükremiş olsa da kulaç atarım,
Deryanın derinlerine dalarım,
Genede yetiştiririm seni.
Beş çayına
Ahmet Bağçe
ŞURACIKTA
Var ama yok gibi,
Yok, ama var gibi.
Şuracıkta yürekte yakın bir yerde,
Ne onsuz olunuyor,
Nede ona doyuluyor,
Hayal gibi,
Gözlerini açtığın an kayboluyor,
İşte ondandır kalbin yorgunluğu.
Ahmet Bağçe
Biraz tuz, biraz şeker iştahı açar mı acısı olmadan. Gözler, gözyaşını döker mi aşkı tanımadan.
Ahmet Bağçe
Diyorlar ki, o paylaşımdan çok uzak. Ey! Dostlarım yüreğimde sizlerle paylaşacak neyim var ki, acılarımdan başka.
Ahmet Bağçe
Ben seninle olmaktan değil, sana zarar vermekten korkuyorum.
Ahmet Bağçe
Dipsiz kuyuda merdiven arayan ancak gökyüzünü görür.
Ahmet Bağçe
İnsanları tanımak için uzaktan değil, o kişinin bir nevi içini kazımalı ve yakınlaşmalı, yakından bakılmalı.
Ahmet Bağçe
İnsan gücünün üstünde bir geleceğe sahip değildir, yani geleceği çekecek mıknatıs değildir. Kişinin çekebileceği gelecek yok, ancak geleceğin getirdiklerine boyun eğmek zorundadır. Yalnızlığa bürünüp sessiz kalanlar, toplumla bağını koparıp kendi kaderine razı iken, sessiz kalmayıp kaderini zorlayanlar zamanla hüsrana uğrarlar. Bunlar ömürlerini ah ile vah ile geçirip, sahip oldum sandıklarını bırakıp giderler. Kısacası insanlar çoğunluğa uyana akıllı, uymayana deli derler. Oysaki kaderi zorlamak akıllı kişi için mantıklı mı?
Ahmet Bağçe
İstenmeyen sebeplerden ötürü karamsarlığa girip, bedava dert alınıyor, Parayla kurtulunmuyor.
Ahmet Bağçe
Hani belki bir gün demiştin ya; Neden o gün bu gün değil?
Ahmet Bağçe
Yüreğe oturmayan aşk, rüzgârsız havada sallanan yaprak gibidir. Yüreğe oturup biraz açıtmalı ki tadı çıksın.
Ahmet Bağçe
Hayaller beklenen aydınlık umutlardır. Karamsarlıkla köreltilmemeli.
Ahmet Bağçe
Süzme yoğurt gibi bir bütün idim, sulandırdın içtin beni hayat.
Ahmet Bağçe
Eskiden yokluk var iken mutluluk vardı. Şimdi varlık içinde huzursuzluk diz boyu.
Ahmet Bağçe
İşte beni öyle bir an terk ettin ki, yağmurdan ağladığımı göremedin.
Ahmet Bağçe
Zoru başarmak için başarmayı zorlamak gerek.
Ahmet Bağçe
Ne sazım var ne sözüm,
Taş oldum temele gömüldüm.
Saraylarda dikili mermer idim,
İki balyozda bitti işim.
Ahmet Bağçe
Ölümüne sevmek, fotoğraf çekmek gibidir, aslı gider arabı sende kalır.
Ahmet Bağçe
Ben haklı yâda haksız olduğum zamanlarda değil, suskunluğum karşımda adam olmadığındandır.
Ahmet Bağçe
Güzellikler ter gibi olsun ki, kokusu dâhil hepsi üzerimde kalsın.
AhmetBağçe
Testi eğilse de, kırılsa da içindeki dökülecek.
Ahmet Bağçe
Tevazuda testi gibi ol. Sana gelene sen eğil.
Ahmet Bağçe
Ak saçların dağılmış lüle, lüle,
Dökülmüş gözlerinin önüne.
Yüreğin burkulmuş dert yüküyle,
Bahtın açık olsun yar git güle, güle.
Ahmet Bağçe
Temele konan taşlar ne kadar derinden konursa, üstüne konan kerpiçler kendini o kadar güvende hisseder.
Ahmet Bağçe
Güzelliğe güzellik katan karşısındaki insandır.
Ahmet Bağçe
Ayakta kalabiliyorsa bir insan, yaşamı için mücadele edebiliyor demektir.
Ahmet Bağçe
İyi niyetli olmayan insan, karşısındakine iyi niyetli davranamaz.
Ahmet Bağçe
Ben bir ağaca benzetmişimdir sevgiyi. Baharda yeşeren, tomurcuklarını çiçeklere dönüştüren, yazında meyvelenen, her yıl tekrarlanan, tekrarını yaşayan ve yaşatan özlemle beklentidir demiştim.
Ahmet Bağçe
BEN YAZIMLA
Bazen yazar der ki, yüreğine,
Sen ve ben kâğıt ile kalem gibiyiz.
Benim yazdıklarım yüzünden okunurken,
Seni buruşturup atanlar beni okunamaz hale getirirler.
Ben yazımla karma karışık iken,
Sen dalından kopmuş yaprak gibi solarsın,
işte o zaman ben tükenmeye mahkûm,
Sense istasyon değiştirmektesin.
Ahmet Bağçe
Kalp kütük değil ama baltalar kütük sanıp en çok onu kırar.
Ahmet Bağçe
Yüreği kış olanın baharı görmesi mümkün değil.
Ahmet Bağçe
Hiç sarılmadım ama sesini duyduğumda sesine sarılmak istiyorum. Gülemiyorum çünkü gülmeyi özlemin içinde kaybettim.
Ahmet Bağçe
SUYUN AKIŞI VE BEN
Dere kenarında oturuyordum. Suyun akışına bakınıp, düşüncelere daldım. Suyun renklendiği, koyu mavi bir tona girdiği ve yoğunlaştığını gördüm. Kaynağının ilk rengi gibi değildi, koyulaşması benimle bir bağlantısı var gibiydi. Su benim bulunduğum yere gelinceye kadar akışına neler, neler kattı kim bilir. Tıpkı benim gibi. Dedim zaman benden götürdü, lakin su ne var ne yok sürükledi getirdi. Aramızdaki farklardan biri buydu. Düşündüm de her yeni güne umutlarla uyanıyorum, akşamında umutlarım kayboluyor. Garip ama aklımı kurcalayan insanlığın varoluşundan beri umut varmıydı. Sanırım vardı ve insanlık beklide ilk önce umudu keşfetti. Çünkü yaşam varsa umut var olması gerekir. Yaşamak için en değerli etken umut olsa gerek. Çünkü umut bir bakıma hayaldir ve hayali olmayanın da istikbali olmaz.
Ahmet Bağçe
AKIL TATİLDE
Sustum, bana gizli, gizli bakan gözlerinin içine bakındım da. Gözlerinde okuduğum tek cümle zor bir gün içinde olduğun yazılıydı. Tedirgin davranışını, güneşin o muhteşem ışınları da teselli etmiyordu. Ya, akşam dedim, akşamın ay ışığı seni huzurlu bir geceye taşıyabilirmiydi. Taşıyamaz gibi görüyordum. Sanırım seni böylesine düşünmem saçmalık ama ne yapayım insan âşık olunca akıl tatile çıkıyor.
Ahmet Bağçe
Gerçekler hiçbir zaman saklanamaz, ot olur karşına çıkar.
Ahmet Bağçe
Bazen deriz ya, ha o mu? Boş ver ya, o çok ilğisiz biri. Onun iğlisini ne çekebilir ki, gibi. Oysaki Ilgisiz insan yoktur. İlgisiz gibi gördüğün kişinin aslında bir ilgilendiği vardır da, sadece o kişi sen değilsindir.
Ahmet Bağçe
Ve hala gözyaşların akmaya devam ediyorsa, yüreğin istediği ortamındaki doruğuna ulaşamamış demektir.
Ahmet Bağçe
Gözlerimle yazdığım sevgini, yüreğinle oku ki¸uzaklardaki mutluluğa ulaşamadığımı anlayacaksın.
Ahmet Bağçe
Ah edip inledim garip dünyada,
Uzak, yakın demedim eş, dost ziyaretine,
Gene de içimde bir boşluk var,
Yanar ağlarım, döner ağlarım.
Ahmet Bağçe
Anlaşamadığım biriyle, kahve yerine ayran içerim. Kırk yıl kahrını çekmemiş olurum.
Ahmet Bağçe
Kadınlar cevabını bilmedikleri hiçbir soruyu sormazlar.
Ahmet Bağçe
Anlamak anlatmak kadar önemlidir, anlatanın duruşunu, anlayanın gözleri okumalı.
Ahmet Bağçe
Bir gün çıkta gel bizim köye, uğrayıver söğütlü kahveye. İkramımız sıcak, sıcak sohbet olacak çaydan ziyade.
Ahmet Bağçe
Bir akasya yaprağı gibi yolunuyoruz hayat yolunda kazanacak mıyım, kaybedecek miyim diye? Hayat yolu da bizi yoruyor dayanacak mı dayanamayacak mı diye?..
Ahmet Bağçe
Kapı açıktı, dışarıya çıktım, hava küfür, küfür esiyordu. Başımı gökyüzüne doğru kaldırdım ve dedim ki;“ Kaderim bana kötü olanını değil iyi olanını getir, olmayanda hayallerimi yormasın ”
Ahmet Bağçe
Mutlu biten düşler hakikatte mutsuzluğu işaret ettiği an, yüreğimde oluşan zifiri karanlığın aydınlanmasını isterim.
Ahmet Bağçe
İnsanlar düşündüğü gibi değil düşlediği gibi yaşamak istediğinden mutsuzdur. Düşünen insan erişen insandır.
Ahmet Bağçe
Birileri kaliteli olmuşlarsa, ona kaliteli olma fırsatı veren diğerleridir.
Ahmet Bağçe
Dünyayı yeterince tanımaya fırsat bulamadan hayat bitti.
Ahmet Bağçe
Gözüm çok şeylerde değil,
Azada itirazım yok.
İçten küçük bir tebessüm,
Dünyalara bedel.
Ahmet Bağçe
Yolu yanlış kalp de olanın tercihi yalnızlıktır.
Ahmet Bağçe
GÖZ AT
Bu gece gözlerini ayın doğmasına doğru yönelt,
Yıldızlara bir göz at.
Sonra içinden bir dilek tut ve deki;
Allah’ım önümdeki aylarım ay kadar güzel,
Geleceğim ise yıldızlar kadar parlak olsun.
Her ne güzellikler varsa o güzelliklerden önce dostlarıma,
Ve sonrada bana bahşet.
Daha sonra yıldızlara uzan,
Dokunmaya çalış.
Dokunamazsan, sakın üzülme,
O vakit seyret,
Seyretmeyi ihmal etme.
Çünkü yıldızlar seyredilmesini sever,
Ve dahi seyredildiğini hissederler.
Ahmet Bağçe
ELENDİ KÜLLERİM
Küsmediğine memnun oldum da,
Vazgeçmen kırdı beni.
Keşke gitmeseydin, kalsaydın,
Bahtiyar olurdu yüreğim.
Sen baktın ya! Giderken,
Yüreğime hasretin düştü.
Yandım, kavruldum, kömür oldum,
Elek, elek elendi küllerim.
Nicedir yağmayan gözlerimden,
Oluk, oluk akıyor gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
Yüreğim gücünü yitirdi,
Düşler içinde seni düşler.
Güz gülü gibi hüzünlü yüzüm.
Gitme kal yüreğimde.
Ahmet Bağçe
Vazgeçmek elimizde olabilir de fırsatları elde etmek elimizde değildir.
Ahmet Bağçe
Bazı insanlar için felaketler kazanç kapısıdır. Onlar her tür felaketi kazanca çevirir.
Ahmet Bağçe
Bazı insanlar çok istedikleri bir şeyi elde edemiyor zorlanıyor da, bazıları ise isteklerini erteleyebiliyor.
Ahmet Bağçe
Meselenizi gizlemeniz sevdiğinizi, üzmemek için değil, onun üzüldüğünü görmek istemediğinizdendir.
Ahmet Bağçe
Telaş edip zamanınızı boşuna harcamayın. Zaman zaten harcanmaya geliyor.
Ahmet Bağçe
Bencilliğiyle sevgisiz yaşayan, yalnız ölür.
Ahmet Bağçe
Haram kazançtan, hayırlı hayal kurmak, bataklığa düşmüş karganın ölümden kurtulma çabası gibidir.
Ahmet Bağçe
PAÇA ÇORBASI
Bir paça çorbası yaptım harika olmuş. 10 adet paçaları önce temizce yıkayıp tencereye koydum. Sonra içine az sarımsak ve bir baş soğan doğradım. Tencerenin kapak seviyesine kadar su koydum ve kaynatmaya bıraktım. Kaynama esnasında üzerinde oluşan köpükleri alıp atmayı da ihmal etmedim. Su azaldığı an biraz daha su ilave ettim. Paça etleri kemikten ayrılacak kıvama geldi ateşten indirdim. Az soğuduktan sonra etleri kemiklerinden ayırıp küçük, küçük kuşbaşı halinde doğradım. Yoğurt ile unu karıştırıp paçanın suyu ile iyice özedim. Akışkan kıvam hale getirdim. Tenceredeki paça suyunun içindeki sarımsak ve soğan posalarının giderilmesi için süzdüm. Tencereye tereyağını erittim sonra üzerine bir miktar da zeytinyağı ilave ettim. Az ateşte köpüren yağ içine doğradığım paçaları attım. Bir aşım yağda kızarttım. Sonra hazırladığım yoğurt ile un sosunu ilave ettim 2–3 dakika öyle ateşte pişirdim. Sonra esas paça suyunu ilave ettikten sonra ilave yaptığım su kadar da su ilave ettim tuzunu attım ve kaynatmaya bıraktım. Çorba 25 dakika ateşte kaldıktan sonra tereyağını eritip üzerine toz biberi ateşte az hallettikten sonra çorba üzerine çaaz diye döktüm. Dinlenmeye bıraktım. Sarımsak ezmesiyle sirke karışımını da sos olarak yaptıktan sonra çömçeyle bir porsiyon olmadı bir porsiyon daha bir ekmek gitmiş
Ahmet Bağçe
KALP ÇENGELİ
Senin olduğun her yerde benim gölgem,
Benim olduğum her yerde senin gölgen var.
Senin için değil yıllarımın hayaline ortak olmak,
Seni düşleyerek romantik ortamına girmek isterdim.
Keşke sevgine giren ilk kalp çengelin ben olsaydım,
Bilirim ilkler hiçbir zaman unutulmaz.
Ahmet Bağçe
Aşk balta ile kütük gibidir. Balta dokunur, kütük kırılır.
Ahmet Bağçe
Baharı yeşilliğe boğan yağmur gibi ol,
Uzak durma yaz yağmuru gibi.
Yüreğimin ta içine yakın dur ki, unutulma;
Yoksa unutulacaksın çölün suyu unuttuğu gibi.
Ahmet Bağçe
Ben pazar harçlığı değil viza kartıyım. Makineden geçerim bende bozukluk bulunmaz.
Ahmet Bağçe
Ben unutulacak biri değilim ama sen unutkansın. Ondan sana kırgın değilim.
Ahmet Bağçe
Büyüklerimizden öğrendiklerimizi, küçüklerimize öğretemediğimizden ayaklarımızın ağrısı.
Ahmet Bağçe
Sabrı bol olanlar, sabırları tükendiğinde sadece gemileri değil, gemileri limanıyla birlikte yakarlar.
Ahmet Bağçe
Sen öyle zannet. Her rahmet yağdığında toprak sevincini kokusuyla hissettiriyorya, bende sevildiğimi hissediyorum.
Ahmet Bağçe
Geçen zamanın faydasını görmek isteyen, yaşamından az gaz kesip, ara istasyonda nefes almalı.
Ahmet Bağçe
Öyle çok sevdim ki seni, seninde, beni hiç sevmediğin kadar seveceğinden korkuyorum. Sensiz ve yalnızlığımın ötesinde.
Ahmet Bağçe
Çekirdek iyi bir psikologdur. Çitle, çitle at yere sinirlerin yatışsın.
Ahmet Bağçe
Ve sonra dedi ki yapma. O zaman gözlerimi indirdim, bakmadım. Kaçırdım bir süre gözlerinden bakışlarımı. Etrafım kapkara. Beynimin içi örümcek ağı gibi. Düşüncelerim karma karışık. Yapma demesine bir anlam veremedim. Düşündüm ve sadece sende dedim, sende. Beni sevmediğini biliyorum. Aklından geçmediğini de. Bir gün sonsuza yolculuğa çıktığımda, sana sevgimi, birde Mesajımı bırakacağım. Mesajımda, sana seni seviyorum diyemediğim yazılı olacak.
Ahmet Bağçe
YAZ GÜNÜYDÜ
Böyle bir yaz günüydü,
Hırkamı alıp ayrıldığımda.
Daha üç adım ileride,
Özlemin doldu içime.
Gözlerim yumuk, yumuk,
Hayalin dans ediyordu yüreğimde,
Paraşütle atlamaya hazır pilot gibi,
Akmaya hazır gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
Neden mahzun bakarsın,
Seni dertlendiren mi var.
Gölge düşmüş gözlerine,
Güneşinden eden mi var.
Ahmet Bağçe
Dert etmeyin aşk her kapıyı açar dediklerinden, çilingir çağırmadım.
Ahmet Bağçe
Ne garip, ben oruç tuttuğumla hiç bayram yapmadım. Hep el oldum. Kısacası el tutarken el olmayı öğrendim.
Ahmet Bağçe.
Bir gün elim ekmek tutunca dünya benim olacak demiştim. Dünya benden kaçıyor ben kovalıyorum.
Ahmet Bağçe
Gökyüzü, sende bir gariplik var. Her yer ışıl, ışıl, neden oynamıyor çocuklar, uçmuyor kuşlar.
Ahmet Bağçe
Sen ki tünelin sonundaki göz kamaştıran ışık gibisin. Vücuda hayat veren kan gibi, gözlere renk veriyorsun.
Ahmet Bağçe
Öyle güzel yazmış ki kalemin kâğıt üzerine. Toprağa gömülen tohum gibi, anlamı okudukça yüreğimde yeşeriyor.
Ahmet Bağçe
Silahını çekmekle lafını çekmek, iki ayrı deyimdir. Biri insanı öldürürken, diğeri insanı bitirir.
Ahmet Bağçe
Hangi taş ses çıkarmaz suya atıldığında, lakin küçük olan ki ses mi büyük olanın yanında.
Ahmet Bağçe
KÜÇÜK BİR KEDİ
Aslında sevginin ne çok yüzü vardır. Bazısı karanlık, bazısı aydınlıktır. Çoğu güzel değil gibidir ama bazen farklı bahanelerle bir el tutulur ve elin tutulması gözlere yansır. Gözler bir şeylerin doğmasına yardımcı olur. İşte o elin tutulması olayına aşk diyorlar. Aşkın güzel olan yanları yok değil ama yanı sıra acı yanı da vardır. Aşkın acı yanı aşkın zirvede olmasıdır. Aşkı zirveye çıkaran işte o acı yönüdür. Hani neşeli yâda dertlenerek türküler söylenir, onu söyleyenden dinleriz de, yazanın yüreğinden sözlerin nasıl döküldüğünü düşünmeyiz, aldırış etmeyiz. O sözleri yazıya döken, döktüren yüreğin kabarmasından başka bir şey değildir. Bazen yüreği dağlar, bazen ilaç gibidir aşk. Bazen ağlatır bazen güldürür. Güldürürken tadına doyum olmazda, ağlatırken kaçasın gelir. Aşk böyledir. Küçük bir kedi gibi tırmalar, tırmalarken acıtır, acıtarak zevk verir.
Ahmet Bağçe
Ey güzel yüzlü kadın,
Ben her daim sana gıptayla baktım,
Ve dedim,
Soldurmayayım o yüzü,
O güzel yüze bakmaya yüzüm olsun.
Ahmet Bağçe
Sakın beni su kadar ucuz görme, ben sana su kadar azizim.
Ahmet Bağçe
Dikenli de olsa sevdiğin gül olsun, güz gülüne vurulma. Keza sende güz gülü gibi baharı görmezsin.
Ahmet Bağçe
Tek dalda çift salıncak,
Sen ellerimden tutsan,
Ben senin yüreğinden,
Dolanmadan sallansak.
Ahmet Bağçe
Yandığın kadar gözyaşı döker gözlerin, tuttuğun kadar tutar ellerim. Sen el verdinde ben elinden tutmadım mı?
Ahmet Bağçe
Kutupları dolaşır gibi gönlüm,
Yüreğim buz parçaları gibi pare, pare.
Soğukluğumu benden sanma,
Senden esen kasırgadan.
Ahmet Bağçe
Arkasında koştuğun, neden koştuğuna değmeli. Yadeğilse yorulan sen, kaybolan izlerin, kazanan başkaları olur.
Ahmet Bağçe
Seni o kadar çok özledim ki, keşke kaderimi değiştirebilseydim. Bunca yürek çarpıntısıyla karşılaşmazdım.
Ahmet Bağçe
Gözlerimdeki akan nem değil, duygularımdan dökülen baran. Çek resmini oluklarından süzülen damlaların.
Ahmet Bağçe
İtibarı tekke ve zaviyede görenler masum insanları suca yöneltip, bilimi hiçe sayarlar.
Ahmet Bağçe
Bir biblo gibi dursan karşımda, ayırmam gözlerimi senden bir saniye, çiçeklerin en güzeli.
Ahmet Bağçe
İçin kalay tutmuyorsa ister türbana, ister tesettüre gir, ister cübbe giy, istersen sarık. Eğer kalay tutmuşsa odur Allah katında layık.
Ahmet Bağçe
Uç gönlüm sende uç, kanadın yoksa hayalinde mi yok.
Ahmet Bağçe
Anlaşılmayan kadın, davasını kazanan kadındır.
Ahmet Bağçe
Ben sana uçarken sen bana taş atıyorsan, senden kanadımı sakınırım.
Ahmet Bağçe
SEN ANLAT
Sen gelince kuş sesleri duyulmuyor,
O zaman sana bülbülüm diyesim geliyor.
Ben var ya; sensiz ken,
Bir gün boyu,
Hasretine bir sevgi içiyorum.
Acılarım dinsin,
İçinde ki sensizlik gitsin diye.
Hani sen bülbül gibi şakıyorsun ya;
İşte o zaman sessizliğime bürünüyorum,
İyi bir dinleyici gibi,
Bak ne diyeceğim,
Sen anlatan ol,
Ben dinleyici,
Ben hem dinleyen, hemde izleyici.
Ahmet Bağçe.
Nice yılları seninle yaşadım,
Sen düşümde ben uykudaydım.
Bu dünyayı sensiz yaşadım mı sayarım.
Hayalin hayalim ama,
Sen yüreğimde gerçeksin.
Ahmet Bağçe
Hani ben ağladım da, sen, ben ağlamadım dedin ya. Sen ağlamasan da olur. Benim gözlerim senin içinde ağlar.
Ahmet Bağçe
İKİ GÖZÜM
İşte böyle bir sabahtı,
Seninle ilk karşılaştığım günkü sabah.
Dikkatlice bakmıştın pantolonumun çift ütü çizgisine.
Benim sana bakan iki gözüm gibi.
Ahmet Bağçe
ÖYLE SERTTİ Kİ
Öyle sertti ki! Esintin,
Sormaya mecalim,
Duyurmaya nefesim yetmedi,
Şiddetinden,
Şuralara takıldı kaldı gönlüm.
Her yerlerim yaralı, bereli,
Kıvranır acı içinde,
Savurduğun yüreğim,
Acısının geçmesini bekler.
Ahmet Bağçe
Sen kalemimin yazdığını okuyorsun, zihnimden geçeni de okurmusun.
Ahmet Bağçe
NASIL BİR ŞEYSİN
Sen nasıl bir şeysin,
Sanki benim bilmediğim bir meleksin,
Seni her nereye baksam görmek istiyorum.
Diyorsun ki çok tedirginsin,
Doğru!
Gerçekten tedirginim,
Tedirginliğimin sebebi sensin.
Sen benim düşlerimin meleğisin ya!
Görünmez olup, kaybolmandan korkuyorum.
Uyanıkken zihnimin ekranında,
Uyurken düşümdesin.
Sen hayalimde bile o kadar güzelsin ki,
Gerçekte görmek kör eder beni.
Körelmeme izin verirmisin.
Ahmet Bağçe
Tokmağını dokundurmadan ses vermeyen davul gibidir insanın içindeki sevgi.
Ahmet Bağçe
DUYGULARIMIN DİLİ
Zor insan diyorlar,
Yaşadıklarımın acımasız tarafını görmediklerinden.
Sessiz,
Konuşkan değil,
Alıngan diyorlar,
Aynı dilden konuşmadığımızdan.
Kendisini beğenmiş yâda şişkin diyorlar,
Sevilmeyi, takdir edilmeyi, görmediğimi bilmediklerinden.
Dağınık diyorlar,
Verdiklerimi alamadığımı bilmediklerinden.
Çok yalnız diyorlar,
Kendimi dinlediğimi,
Kendimle konuştuğumu bilmediklerinden.
Karamsar diyorlar,
Güzel duygularımdan başkalarının istifade ettiğini,
Zararınınsa bana kaldığını bilmediklerinden.
Esas zor olan,
Yalnız olan,
Sessiz olan,
Karamsar olan onlar,
Kendilerini tanımadıklarından.
Ahmet Bağçe
Ben sos diye nice biberler yedim yeşilinden karabiberinden. Damağa lezzet derler içim yandı acısından.
Ahmet Bağçe
Dün geçti. Bugün dün gibiydi. Yarın bugün gibi olacaksa hüsrana uğratma kaderim ne olursun umut ettiğim gibi gel.
Ahmet Bağçe
Ne yaşın nede mesafenin önemi vardır, duyguların derinliği ve yüreğin yakınlığı yanında.
Ahmet Bağçe
Ne sarhoşluğu belli, ne ayık olduğu,
Bir gurup dalkavuk takılmış bey peşine,
Durup dönse iki eli, yürüse etekleri öpüle,
İşte ülkemin hazin gerçeği.
Ahmet Bağçe
İşte budur dünya tüm günün yarısı gece,
Ben sende varsam gündüz olur tüm gece.
Her yer hoş görünür sen varken gönlümde.
Gözlerin bende oldukca ismin dilimde hece.
Ahmet Bağçe
Bugün tepedeyim dedim, yarınımı kim bilir,
Umursamadın takıldın, geldin peşimden,
Dün tutmuştun, bugün bıraktın elimi,
Kanadım kırıldı sürünürüm yerlerde,
Şimdi neden ah eder bakman yüzüme.
Ahmet Bağçe
GÜNEŞİN BATTIĞI YER
Giderken dönmeyecek gibi baktın yüzüme,
İçin, için ağladım dağlandı yüreğim.
Uzaklaştın dar akşamda tozlu yollarda,
Gündüzümde gece gibi karanlıktayım.
Güneşin en son battığı yere değin el salladım,
Yüreğimin hüznüne döndüğü akşamında.
Kuşlar yuvalarına döndü tünedi seherini bekler,
Bir tek sen varsın yuvasına dönmeyen.
Ahmet Bağçe
Yüce Allah’ım yüce Kuranımızı Rabce gönderdi, Arapça değil.
Ahmet Bağçe
Bende sükûnet içinde olmak isterdim de ne yazık ki sükûnette oda kalmamış.
Ahmet Bağçe
Olgun ol ama aptal olma. Çileyi çekmektense bir ters, bir düz ör çile veren şeyh’e hediye et.
Ahmet Bağçe
Yarın kendine bir gün ekleyecekte, ben yarına bir gün eksik gireceğim. Gün bir, bir artarken ben bir gün eksileceğim.
Ahmet Bağçe
Düşünüyorum da, sen içime estin eseli,
Çeyiz sandığında çeyiz saklar gibi,
Sevgini sakladım zihin sandığımda,
Anlamadım, sevildiğini anlamakta zorlandığını.
Ahmet Bağçe
Yok, iken yokluk koymuyor da,
Varken yokluk acı veriyor.
Sen yok iken hayat su gibiyken,
Şimdi çölde susuz kalmış gibiyim.
Ahmet Bağçe
Seni kaybettiğimde içim yandı kendimi kaybettim. Kendi kaybımın fakına varamadım.
Ahmet Bağçe
Sağ yanı boş olan, sol yanının neye attığını hissedemez.
Ahmet Bağçe
Bir şey yeşerecekse kabuğu çatlamalı, keza Kabuk çatlamadan içi yeşermez.
Ahmet Bağçe
Elektrik yüklü bulutlar rüzgârın tersten esmesini bekler. Bulutlar, rüzgârla buluştuğu an aralıksız yağar ki o yağmur zor durulur.
Ahmet Bağçe
Seninle uğraşana tozlu yolu gösteriver, tozu kendisine bulaşsın.
Ahmet Bağçe
Buzlar çözülsün diyorsunda, buzullarda çözülür mü buzlar.
Ahmet Bağçe
Gün, ömürden her gün birer, birer eksiltirde, umutları artırır eksiltemez.
Ahmet Bağçe
Külü ateşten mi korkutacaksın,
Yorma kendini korkutamazsın.
Kor kül oluncaya kadar,
Yanmıştır yanacağı kadar.
Ahmet Bağçe
Dünya bu bazen güldürür, bazen ağlatır. İnadında ısrarlı kader güldürür mü insanı.
Ahmet Bağçe
Ve sonra adres değiştirdim belki kaderimde değişir diye. Kaderim baki kaldı.
Ahmet Bağçe
Gelirken dibini göstermeyen, giderken şeffaflığını gizleyemeyen denizköpüğü gibidir sinirlilik.
Ahmet Bağçe
Ben sana değer verdim, bir daha karşılaştığımızda değerimi isterim.
Ahmet Bağçe
Yok, iken yaşamak istendiği, var iken yaşanılmadığı bir dikenli gül bu dünya. Kimine batar, kimine kokar.
Ahmet Bağçe
Öyle anlaşılmazsın ki hayat, verdiğini alıyorsun. Dostmusun düşmanmısın anlayamadım.
Ahmet Bağçe
DOKUN
Hadi bul diyor yüreğim, Beni ara diyor,
Pek uzaklarda değilim,
Yüreğinin köşesinde bir yerdeyim.
Hasretle, özlemle, Bakınıyorum oradan
Ve seni gözlüyorum,
Biraz kısık olsa da, Duyulmuyor mu sesim,
Dokun yüreğine canlıyım,
Dokun, dokun yüreğine,
Duyulur kalp çarpıntılarım.
Ahmet Bağçe
Bazı gerçekler meyve gibi yaprağın da gizlidir. Herkes görür ama görmek istemeyen göremez.
Ahmet Bağçe
Yalnızlık; zaman kaybıdır, keza düşünmeye fırsat vermeyen can sıkıntısıyla uğraştırır.
Ahmet Bağçe
Fazla ileri gitme ki önüne neyin çıkacağı, arkanda neyin olacağı belli olmaz.
Ahmet Bağçe
Görünüşte insanlar uçmaz gibidir de gönülleri hep havalarda.
Ahmet Bağçe
Farkında değil zengin fakirin hali necedir diye. Allah Büyük giydirir zengininde sırtına fakirin eski çulundan moda diye.
Ahmet Bağçe
Her kişinin ehli değildir, balçık içinde iken üstü kirlendiği halde, ruhunu kirletmemek.
Ahmet Bağçe
Tepedeki meyve tüm uğraşılara rağmen alınamıyorsa kendini zorlama bekle kendi düşene kadar.
Ahmet Bağçe
Bazen bir nalına birde mıkına vuran dostlarda lazım. Her dağa araba çıkmıyor.
Ahmet Bağçe
Seni her andığımda, gecem uykulu, kalbim huzurlu, gözlerim yağmursuz geçmiyor. İşte o an ben sen oluyorum.
Ahmet Bağçe
Odaya, yağmur damlaları düşmeden çatının kıymeti bilinmez.
Ahmet Bağçe
BELKİ VARDIR
Balkonda ne kadar oturdum bilmiyorum belki üç saatten fazla, belki dört saat. Halen uykuda gibiyim. Hava yağışlı ve bulutlu daha öğle olmadı ortalık güpegündüz olmasına rağmen sanki akşam vakti gibi. Balkondan içeri giren yağmurun çiselemesinden bayağı ıslandım, ama bugün gece gördüğüm rüyanın etkisindeyim. Daha kendime gelemedim. Gördüğüm rüyamı defalarca zihnimde tekrarladım, unutmamak için. Yaşadığım bir olaymış gibi, yâda yaşamak istediğim bir olay gibiydi gördüğüm bu rüya. Bir bayandı rüyama gelen, beni ziyaret eden. Deseni puanlı krem renge yakın, göğüs dekoltesi geniş yakalı elbiseliydi ve sol göğsüne yaslayarak tuttuğu Kerime Nadirin Hıçkırık romanı vardı ve sağ kulağının üzerinde dalgalı saçına papatya çiçeği sokuşturuluydu. Bana, hey sen dedi, yirmili yaşlarımda düşlediğim insan. Benim hayalimde hep yaşadın var oldun. Rüyalarımda ararımda gerçekte neredesin sen. Bilirmisin bazen deniz kıyısında, bazen ormanın loş karanlıklarında, bazen bir ırmak boyunda rastlarım sana. Konuşmazsın suskunsun. Şimdi ki, gibi. Söğüt ağacı altında oturduğum, dalına salıncak kurduğum, birlikte çekirdek çitlediğim, dağ evinde ateş yakıp ateşini seyrettiğim insan. De bana sen kimsin.
Çok etkilenmiştim rüyada olsa, çok ama çok etkilendim. Bana biri yirmili yaşlarından bu yana düşlerinde seni hayallerimde yaşatırım diyor, ne garip bana bu sözleri söyleyen de bende, benim hayalimde yaşayan biri, onu ilk kez rüyamda görmeme rağmen tanıdığım biri. Çünkü o yıllardır benim hayal ettiğimi yaşamı veren biri. Düşünüyorum da şartlar ne durumda olursa olsun insanlar içlerinde sakladığı sevgiyi ve arzuyu başkasıyla paylaşabilmeli, yoksa her şey çok geç olabilir. İçimdeki sevginin eksikliğini böylemi teselli ediyorum yoksa böyle biri var mı? Belki vardır kim bilir.
Ahmet Bağçe
Anladığım kadarıyla anlamadım. Seni görünce aklım karıştı. Tekrarlarmısın.
Ahmet Bağçe
Sensizlik öyle burktu ki içimi,
Gözyaşlarım seni çağırır.
Sırtımdan giren ince sızı,
Ta! Yüreğimi acıtır.
Ahmet Bağçe
Sen diyorsun ki, beni unuttun,
Deme öyle nazlı yar.
Seni hiç unuturmuyum,
Ne zaman ki,
Balıklar unutursa yüzmeyi,
İşte o zaman bende seni unuturum.
Ahmet Bağçe
Bu dünya oynamasını bilenin. Hele birde ikili oynuyorsa değme keyfine.
Ahmet bağçe
Sen!
Seninle konuşup,
Nefes alabildiğim,
Tek kişisin.
Çekinirim,
Sana gülüm demekten,
Çünkü solmandan korktuğum,
Nadide çiçeksin.
Ahmet Bağçe
Acının etkisi geçene kadar, acı ağzının tadını bozar. Korku ise cesaretini artırır seni cesur yapar. Kırılmış yürek çalışırken beyinle irtibata geçer o vakit seni akıllı yapar. Hepsi bir araya gelince gücüne güç, tecrübene tecrübe katar.
Ahmet Bağçe
Kadın okyanustur her damlayı bünyesinde barındırırda, hiç bir damla diğer damlayı barındıramaz taşırır.
Ahmet Bağçe
Güneş herkese eşit doğar ama herkesin farklı gölgesi, karanlığı var.
Ahmet Bağçe
Koklamayan değerini bilir mi çiçeğin. Neyi koklattı ki kıymet bilelim. Bir tuhaf, anlaşılmaz muammadır hayat.
Ahmet Bağçe
Kâğıdı kesmeyip eli kesen kör bıçak gibisin. Gerçi sevilen sevmezmiş seven kadar.
Ahmet Bağçe
Fakirin vitrindeki baktığı pahalı elbise gibi yalnızım gecem. Sen güneşi, ben umudumu beklerim.
Ahmet Bağçe
Seversin gönlünde özelleştirir değer verirsin. Onu üstün tutarsın. Yağmur altında o durur, ıslanan sen olursun
Ahmet Bağçe
Dürüstlüğün ardına yalanlarını gizli tutanların elde ettiği çıkarlarını, tarih illaki neslinin yüzüne tükürecektir.
Ahmet Bağçe
Yüreğime ok gibi saplandın, ağırlığın kurşun gibi. Gönül bahçene salıver, yay gibi gerildim.
Ahmet Bağçe
Her şeye alıştım da bir sessizliğine, birde sensizliğe alışamadım.
Ahmet Bağçe
Hiç de böbürlenme uzunum diye yollar. Yüründükçe ben yoruldum ama sen de kısaldın.
Ahmet Bağçe
Sevgi el değmeden yapılan en nadide tablodur, köşesi gözlerdir.
Ahmet Bağçe
Hayaller çocuk gibidir, yerinde durmaz çabuk kaybolur.
Ahmet Bağçe
İki ucu belli nehir gibidir dostluk, tertemiz doğar, gittiği yeri de geldiği yer gibi temiz tutar.
Ahmet Bağçe
Ağlayan her insanı ağlatanın ağlamasına neden olan eserinin altına kalıcı imzasıdır gözyaşları.
Ahmet Bağçe
Denizden gelen dalgaların kıyıdaki eseri gibidir yaşam. Şeklini hem yüze hem de yüreğe çizer.
Ahmet Bağçe
Kalmadı yarına dünden yararlı bir hatıra, açılardan çilelerden başka.
Ahmet Bağçe
İşte böyle bir hikâye bu hayat hikâyesi, sende okudun. Yazar başlangıcındaki mutluluğu yazmıyor sonuna.
Ahmet Bağçe
Senin dünyanda yerim yok ama benim dünyamda başkası yer bulamadı. Sen aşkı kaybetmiş olabilirsin ama yüreğine bir sor kayıpmıyım?
Ahmet Bağçe
Elektriksiz insan olur mu? Mutlaka birinden elektrik alır, yâda birine elektrik verir.
Ahmet Bağçe
Unuttuklarını hatırla, ara kayıp olanlarını. Kırdıklarından özür dile, kıranları affet. Özlediklerini bul, gider hasretini. Seviyorsan söyle sevdiğine, ölüm burnunun ucunda. Unutulmamalı ki, sofrayı üzerindekiler değil etrafındakiler güzelleştirir.
Ahmet Bağçe
Sakın alınganlık yapmayın bende yeterince var, sizde kalsın almayayım.
Ahmet Bağçe
Yaşam bir biçim, yaşamak ise yaşam içinde varlığını, canlılığını sürdürmektir.
Ahmet Bağçe
Sensizken, seninle yaşadığım günlerin çilesini sarıp, mutluluğumu taşlara yazarak yaşıyorum.
Ahmet Bağçe
Sordular neresi güneşin batışını görüntüleyen yer. Dedim deniz ile gökyüzünün buluştuğu yer birde yârden uzak yüreğim.
Ahmet Bağçe
Bir bakışınla fırtına ektin, gözyaşı biçtin. Keşke gözlerime bir baksaydın, hasarını görmeden veda ettin.
Ahmet Bağçe
Nice yorgunlukların konukluğu geçicide, gönül yorgunluğu kalıcı. Döşeğini kaba sermemek lazım.
Ahmet Bağçe
Değeri verdiğin başkalarına değer verdiğinde karşılık bulamayınca, değerini anlayacak ama gün batmış olacak.
Ahmet Bağçe
SAKIN BIRAKMA
Kumsalda gecenin geç vaktinde,
Sönmek üzere ateşin karşısında,
Bir çift göz baktı gözlerime,
Ve dedi tut ellerimi sakın bırakma,
Yutkunarak bakındım,
Tuttum titreyen ellerimle ellerini,
Dedim bende o ellerin sahibine,
Sende, senin bu ellerini tutan elleri,
Sakın bırakma.
Ahmet Bağçe
HEDEFİ VAR
Yürü diyor içim yürü,
Bakma arkana aldatır sonra.
Bak şu kanadını çırpan kuşa,
Bakıyor mu? Arkasına,
Gittiği yer belli,
Bir hedefi var o çırpan kanadın,
Ya senin hedefin ne!
Düşünme aç adımlarını
Bir bekleyen yürek var besbelli.
Ahmet Bağçe
Bir ödül vereceksen bana,
Sana elveda diyorum hayat.
Gönlü hüsran,
Dört duvarı yıkık,
Korası kayıp kapımı açacak ödülümü ver bana.
Ahmet Bağçe
Dudakların kapalı, alnın çatık,
Lakin gözlerin tebessüm ediyor.
Yüreğin gitmemi isterken,
Gözlerin kalmamı istiyor.
Ahmet Bağçe
Gönül sevdiği yüreğin anahtarıdır. Başka yüreği açmaz.
Ahmet Bağçe
DELİ TAY
Sen ki, benim gecemi aydınlatan,
Gündüzümün batmayan güneşi,
Dağlar, taşlar seninle yemyeşil orman,
Esrarı sende, ben kor içinde yanarım.
İçimde zaptı zor öyle bir deli Tay var ki,
Ben bu deli Tay ile oyalanırım.
Senin görmezden geldiğin bu gönül,
Görünmek için çabalar, kendini parçalar.
Ahmet Bağçe
BİR YOLCULUĞUN ÖYKÜSÜ.
Ağır, ağır tırmanıyorum, kıvrıla, kıvrıla virajlı dağ yollarından. Tepelere çıktıkça bir tarafında ucu bucağı görünmez dünyanın yuvarlak olduğunu belirgin halde gösteren masmavi deniz, diğer taraf yeşillikler içinde ormanlık arazi. Denize doğru bakıldığında denizin durgunluğu ve güneş ışınlarının sim gibi yansıması, parıl, parıl parlamasının seyrine doyum olmuyor. Doğasına ayrı bir güzellik veriyor. Denizin yüzeyi yer, yer açık mavi ile koyu mavi renklerle bir birine karışmayan desen gibi. Ta uzaklarda teknelerin görüntüleri kuveyt içine düşmüş böcek misali. Ya martılar, onlarda fırdolayı kanat çırpıyor av peşinde. Dağların aralarına girildikçe deniz kayboluyor, sarp kayalıklar ve kayalıklar arasından hayata tutunmaya çalışan meşe ağaçları, hele, hele üzerlerine yoğunlaşan sisler bir harika. Yol kenarında ara, ara çeşmeler var. Berrakça akıyor, hemde su beni iç dercesine şırıl, şırıl akıyor. Çeşmenin birine yanaştım durdum. Hayvanların da su içebilmesi için uyarlanmış yalağın içi su dolu. Arılar, böcekler, kelebekler uçuşuyor. Yanımda getirdiğim bardağıma buz gibi dağ suyundan doldurdum, kanmadım bir daha ve arkasından birdaha içtim. Ayaklarımı yıkadım ve ovdum, başım soğuk suya tuttum. Biraz suyun soğukluğundan ürpersemde iyi geldi. Havanın oksijenine diyecek yok. Adeta burun deliklerini yakıyor. Yarım saat kadar dinlendim, çevreyi dolaşmadım ama hayranlıkla seyrettim. Açıktım yol epey devam edecek, hazır suyun başındayken aparatif bir şeyler atıştırmak istedim. Arabada nevale olunca hazırlaması zor değil. folyo üzerine domates, soğan, biber doğramak yeterli olacak. Aslında iki taş arasında mangal dahi yapılır ama bir kıvılcım bir ormana hasar verir düşüncesiyle aklımın köşesine bile getirmek istemedim. Ama çoban salatasınada erinmedim. Hemen çalpatı nevaleleri yıkadım. Gölgesi geniş bir ağaç duldasına oturdum, folyoyu bir güzel tabak şekline getirdim. Çoban salatası yaptım, tabiî ki olmazsa olmazlardan zeytinyağını vede tuzunu döktüm. Ağaç dalından uyarladığım iki çöp yardımıylada karıştırırken o güzel salata kokusu türüm, türüm tütmeye başladı. Salata kaşıkla yenirse zevk vermez, illaki somun ekmeği bandıra, bandıra şöyle soğanından, domatesinden, biberinden paçalı vaziyette parmak uçlarının yardımıyla ekmek arasından kaldırıp agıza götürüp o parmak uçlarını da güzelce yalayacaksın ki salata tat versin. Bende öyle yaparak bir güzel karnımı doyurdum. Soğuk sudan içtim, biraz daha oturduktan sonra hareket etmek üzere kalktım.
ARKASI YARIN
Ahmet Bağçe
Bir gönül al ki, kapın açılsın. Bir kapı aç ki, gönüller alınsın.
Ahmet Bağçe
Öfkesine hâkim olamayan, adalet fenerini yakamaz.
Ahmet Bağçe
Önce şurada anlaşalım.
Ben gözaltındayken,
Seni görmezden gelemezdim.
Çünkü esaretine gönüllü,
Gönül hücrende muhabbetim.
Ahmet Bağçe
Dalgalan Şanlı BAYRAĞIM. Vatanımız ’’ANADOLUDUR’’ Bu vatana Türk Yiğitlerini doğuran ’’ANADOLUDUR’’.
Ahmet Bağçe
Babam adam olsun diye her daim paraladı ama hani nerede bu paralar.
Ahmet Bağçe
Karşılıklı otursak, sen gözlerime baksan, ben gözlerimle demlesem seni. Manzaraya gerek yok, ister dağlık, ister ormanlık, isterse kayalık olsun.
Ahmet Bağçe
Yıldızlar gecenin ışığı, sende yüreğimin.
Ahmet Bağçe
Çınar olmak kolay değil, gövde kadar kök gerek.
Ahmet Bağçe
Seni yüreğime diktim, beynime aşıladım, gözyaşlarımla suladım. Lakin sen güllenince yaprak, yaprak koparıldın.
Ahmet Bağçe
Takı insanın içindedir, dışındaki aksesuardır.
Ahmet Bağçe
Çiçek gübreyle ve sulamayla beyin, kitap okumakla açar. Unutulmamalı ki bir kitap bir hapishane kapatır.
Ahmet Bağçe
Öyle zıtlaştı ki uykum, hayalimi kırar diye hayal kuramıyor erteliyorum. Hayal kurmanın son kurma tarihi var mı?
Ahmet Bağçe
Beni bir ben bilirim, birde beni bileni bilirim. Beni bilmediğini ben ne bilirim, demem o ki, bir bilene sor beni.
Ahmet Bağçe
Saçmalama dedim onlar düşman değil hain. Tetbirli ol baksana sırıtarak geliyor..
Ahmet Bağçe
Biraz gülümse hayat, başkaları da geliyor. Gidenleri ağlar görünce, onlarda ağlar.
Ahmet Bağçe
Eğer ağlamak istiyorsan zorlama kendini, gel yanıma bende ıslak mendil var.
Ahmet Bağçe
Ey demini almış çay. Sen ne hoş şeysin, bir yudumun bile kafa dengi arkadaşa bedel.
Ahmet Bağçe
Artık ben kimseye hak vermeyeceğim, herkes hakkını alsın.
Ahmet Bağçe
Ey koyunlar, sen çobanın kaval sesini dinliyorsun da, kurtlar gümbür, gümbür geliyor.
Ahmet Bağçe
En çok seni seviyorum gölgem, başkaları gibi terk etmiyor takibimdesin.
Ahmet Bağçe
Önce ben seni aradım, sonra sen beni içinde yaşattın, nihayeti sonbahar olan bahar gibi yaz gibi hayat.
Ahmet Bağçe
KALDIRDI BİRDE YERE VURDU
Dün şehrimizin en işlek semtindeydim. Kalabalık ve araçların gürültüsünden bunalmış biri aniden bir çığlık attı. Onun hemen yanından geçen birisi adama ne bağırıyorsun be adam dedi. Bunalımlı adam karşılık verdi. O, ona, diğeri ötekine derken atışma kızıştı. Araya girip duruma el koymak istedim. Bu defa kızgın adam bana döndü, bir vurdu, bir daha vurdu, bir sille bir tokat daha vurdu, kaldırdı birde yere vurdu, eğer bir daha vursaydı kavga edecektim.
Ahmet Bağçe
Yüreğimin sesinden rahatsız oldu ki, kovuldum. İtibarım sağ olsun, nereye vardım da kovulmadım.
Ahmet Bağçe
KOMŞU KIZI YETER Kİ GEL
Ateşin uzun süre kalacağını sanmıyordum, sönmeden canlandırmalıydım. Kolayca tutuşacak odunlardan bir miktarını sönmeye yüz tutan közlerin üzerine koydum. Ateş canlandığı zaman uzunca yanması için de dayanıklı iri odunlardan getirdim. Ufak çalı çırpılar ve odun kıymıkları köz üzerinde tutuşurken duman çıkarmaya başladı. Hafifçe esen rüzgârda, dumanı üzerime, üzerime getiriyordu. Bir gazete kâğıdını ateş arasına koydum ve eğildim üfledim, yanmadı lakin oda duman çıkarmaya başladı. Dağılarak tüten duman içme kaçtı boğuk, boğuk öksürmeye başladım. Her yanımı is kokuları sardı. Ateş adeta inat ediyor gibiydi. Yanmak bilmiyor, ha bire kara, kara dumanla ortalığı boğuyordu. Arkamdan bir el omzuma dokundu, şöyle çekil bakayım, becerip bir ateşi yakamadın dedi. Kenara çekildim. Sarı saçlı ve saçları arkasına doğru örgülü, güleç yüzlü, bir bayan. Dizlerinin üzerine çömeldi, eline bir çubuk aldı, köz üzerinde dumanların içindeki kıymık odunları hafif karıştırdı. Sonra doğruldu ayağa kalktı, ağaçtan birkaç tane yaprak kopardı, üst, üste koydu duman üzerine yelpazelendirdi. Azalan dumanlar arasından ateşlerin kızarıklıkları görünmeye başladı. Yelpazelemeye devam etti, artık kıymık odunlardan çıtırdamalar duyulur oldu. Nihayetinde ateş harlandı. Çoğalmasını bekledi ve çoğalan ateş üzerine birlikte iri odunlardan koyduk. Artık ateş yanmış dumanlar kaybolmuş çıtırtı sesleri yükselmeye başlamıştı. O çıtırtı esnasında küçük ateş parçaları etrafa sıçrıyordu. Zarar vermemesi için etrafımızı suladım. Bu arada ateşin harlamasına sevincimi, belirtmek içinde güzel olduğu kadar maharetli bayana beceri ve maharetinden ötürüde teşekkür ettim. Bir kahve içmek içinde kendisine teklifte bulundum. Nazikçe teşekkür ederek teklifimi geri çevirince ısrar ettim peki dedi. Tahtadan uyarladığım oturaklardan iki tane getirdim birini bayana verdim. Kulübeden kahve, cezve ve fincanları getirdim, cezveye suyu dökerken ellerimin titremesini gören bayan, sen şimdi ateşi yakamadığın gibi kahveyi de mundar edersin, ver ben yapayım dedi. Darılma espri yaptım demeyi de ihmal etmedi. Pür dikkat kahve yapışını izledim. Cezveye çay kaşığı ile 5 kaşık kahve koydu, bir fincan soğuk su döktü, kahveyi su ile harç karar gibi bir güzel karıştırdı ve bir fincan daha su ilave etti, onu da özeyerek karıştırdı, ateşin kenarına kaynamaya bıraktı. Cezve içinde bir süre sonra köpükler oluştu, oluşan köpükleri çay kaşığı yardımıyla fincanlara taksim etti ve cezveyi ateş üzerine tekrar koydu. Kabarmalar başlayınca az bir ateşten cezveyi çekti tekrar ateşle buluşturdu ve derken kahve içmeye hazır dedi, fincanlara döktü. Birlikte lüplete, lüplete kahvemizi içtik, sohbete koyulduk, anlattık, anlattık. O anlattı ben pür dikkat dinledim. Ben anlattım o dinledi. Bana espriler yaptı. Güldük bir bakıma eğlendik. Ben ateş yakıldığı esnada bayanın adını sormadım, oda kendisini tanıtmadı, adını söylemedi, şimdi sormak ta ayıp olur düşüncesiyle soramadım. Vakitte ilerledi, hava kararmaya yüz tuttu. Müsaade istedi, kendisine teşekkür ettim, şey dedim. Anlamış olacak ki komşu kızı dersin dedi, ismini benden gizledi, söylemedi. El sıkıştık, karşılıklı birkaç saniye bakıştık, yeşil gözlerindeki tebessümle, yarın ateş yakmak istersen komşu kızı diye ünle hop buradayım dedi ve gitti. Komşu kızı yeter ki gel,
Ahmet Bağçe
Çocuklar sakın büyümeyin, çocuk kalın. Büyürseniz sizi de kilidi zor açılan kapı gibi aşk karşılar.
Ahmet Bağçe
Başkalarını anlamak istemeyenler, çıkarı için hak arayanlardır. O gibiler daima haklı çıkarlar.
Ahmet Bağçe
Sevgi, güçlü olanın yüreğini fethettiği an güçlüdür. İşte o zaman kökten dallara kadar tamamına sevgi hâkim olur.
Ahmet Bağçe
Yüzüme baktı, ıslanmış yanaklarımı sildi ve özledin mi? Dedi. O an nefesim kesildi.
Ahmet Bağçe
Unutmayasınız ki güneşin rengi çiçeklerde gizlidir. Çöllerde geri dönerken, yağmur ve denizde yansır.
Ahmet Bağçe
Çocukluğumu giyindim dar geldi, yenisini dikermisin anne.
Ahmet Bağçe
Ben âşık olmuştum sana adalet, ne oldu da kara peçeler içine girdin, şimdi yüzünü göremiyorum.
Ahmet Bağçe
Beni de davet et, halay çekelim,
Düğün gününde seninle elalem içinde,
Ben karalar giydim sen beyaz içinde.
Beni deli divane ettin ağlar yüreğim,
Herkes zil zurna döner oyun peşinde,
Ahmet Bağçe
TAKILMA
Sana darılacağın bir şey, bir söz demedim.
İster inan, istersen inanma kendin bilin.
Şimdi beni meraklanma bildiğin gibi iyiyim böyle.
Takılma sen ayrılışına dargındı yüreğim,
Tüm güzellikler senin olsun, esen kal, mutlu kal,
Gönlün hoş kalsın sende güzel bir şeyler söyle.
Ahmet Bağçe
ANI OLDU
Şimdi bir anı oldu çerçevedeki resimler,
Uykuya daldı ormanımızın derinliği.
Kır çiçekleri soldu uçmaz kuşlar kelebekler.
Masmaviyken gökyüzü bulutlandı aniden.
Çek git demek istedi yüreğin sessizce,
İyi günler bu aşk burada bitti dercesine
Bana sevgilim demedin ismimi seslendin.
Bakındım gerinden dereye bakar misali.
Ahmet Bağçe
İki adım attı ve döndü. Ben dedi, ölmeyi hak etmedim, hiç yaşamadım ki öleyim. Sonra elini gözlerine götürdü ovuşturdu. Nemlenmiş yanaklarından ıslandı elleri. Bakındı ıslak ellerine, ıslanmasına bir anlam veremedi ve dedi, gökyüzü bulutsuzda bu bulutlar neden ağlıyor. Bulutlar hadi ağlıyor da damlalarının benim gözlerimde ne işi var. Usulca kalktı, masasına yanaştı, masa üzerinden bir mendil aldı yüzünü sildi, pencereye döndü, penceresi buğuluydu. Elinin ters tarafından çamın buğusunu sildi, bir de ne görsün. Sevdiği, yüreğinin yarısının sahibi oradaydı. Kapıyı aç dercesine kapıya doğru kafasını yönelttiğini gördü. Koşarak kapıya gitti. Aslında açıktı kapısı da yüreğinin yarısının sahibi gel, içeri gel demesini bekliyordu. Oda bunu anladı ve gel, gel dedi. Gel içeri şura benim baş köşem…..
Ahmet Bağçe
Yanlış insanı kaybettiğine üzülme, yanlış olan üzülsün.
Ahmet Bağçe
Benden göç eyledi gönlüm,
Yüreğini görmeye geldi.
Kat etti olanca yolu,
Eskileri yâd etmeye geldi.
Ahmet Bağçe
Her çınarın bir kurdu vardır ve çınardan ömürlüdür.
Ahmet Bağçe
Dargınlığın kadar üzgünüm. Senin gibi bakar, senin gibi ağlar, senin gibi için, için yanarım.
Ahmet Bağçe
Açık olmayan kapı yüze kapalı mı olur. Açık mı olur yüze kapalı kapı.
Ahmet Bağçe
Hayatımın çizgisinin çokluğu, silgi kullanmadan çizmiş olmamdandır.
Ahmet Bağçe
Bağımı pazara götürdüm,
Pazar müşteriyi yok satıyor.
İsteksiz olunca alıcı,
Pazarım çürük kokuyor.
Ahmet Bağçe
BEKLER
Bilmezmisinki seven,
Neyi nası özlediğini.
Onun için dögündüğünü,
Özleyip, gözyaşı döktüğünü.
Seven, sevdiği için,
Dalar gider uzak, uzak.
Gönlü umutla, sabırla bekler,
Gönültaşı dönse de sırtını,
Çıkarsa da yüreğinden,
Yitirmez umudunu, bekler, bekler, bekler..
Ahmet Bağçe
AĞLADIM
Öyle koştum ki peşinden,
Yuvarlandım çakıllı yollarında.
Kesildi çakılından elim ayağım,
Terim aktı yaralarına,
Silmeye dermanım yok.
Tuz bastım yakıyor,
Dayanamıyorum acısına.
Dağıttın deştin içimi,
Genede ağır bastı sevgin,
Ne kadar susulacaksa sustum.
Ses etmedim.
Sustum,
Ağladım ağıt yaktım,
Yuttum gözyaşlarımı.
Bağırsam kim duyacakki feryadımı,
Sustum,
Suskunluğumu nefesimle savurdum.
Bir an kaynıyor içim demek istedim,
Diyemedim.
Yüreğimdeki alevleri söndürmek istedim,
Söndüremedim.
Ağladım sel oldu gözyaşım sürükledi beni,
Ses etmedim.
Anahtarını yitirdim
Kilitli kaldı yüreğim,
Defalarca aradım,
Medet bekledim senden,
Tınmadın.
Hançeri kendine vurdun,
Benim ciğerlerimi dağladın.
Sana içerlemedim dayandım.
Hüzünlendim belli etmedim,
İçimde topladım acılarımı,
Haykıramadım.
Şimdi ah diyorum,
Heybeni ah ile dolduruyorum,
Taşıyabilirsen.
Ahmet Bağçe
Bana bu yol doğru yol değil, yanlış yol diyorsun. Hayret hep aynı yolda karşıma çıkıyorsun.
Ahmet Bağçe
Sevgi bir çiçektir. Yürekte büyür. Sevildikçe açar, unutulursa solar.
Ahmet Bağçe
ÇEŞME BAŞINDA ATILIRMIŞ
Geçmiş zamanlardaki aşklarımı arıyorsun. Hani şu kaybettiğimiz çeşme başlarında başlayan aşkları. Onlar ne iyiydi diyorsun şimdi. Ha göründü, ha görünecek diye beklemek, utangaç halde göz ucuyla geliş yönüne tarayarak bakınmak. Görününce de heyecanlanmak ve yüreğin çarpıntısını alenen hissetmek. Anılarda kaldı o güzelim günler diyorsun. Ne güzeldi gizliliğin verdiği uyduruk olmayan sevgilerin giderek yoğunlaşması. Şimdi o vakitlerdeki aşklar bir garip gibi gelse de, sağlam temel çeşme başında atılırmış meğer.
Ahmet Bağçe
Kalbin yumuşaksa top gibi oynarlar. Sertse, dişlerim kırıldı derler. Bunlara yaranmak çok zor.
Ahmet Bağçe
HAYALLERİM ÖLMÜŞ
Gecelerin sessizliğinde,
Sensizliği hatırlayıp,
Canımın yanmasını düşünmeden,
Hayallere dalardım.
Şimdi hayallerim ölmüş,
Yaşamıyorum ben.
Ait olduğun yeri terk edip gittin,
Artık mutlumusun.
Hani çok sevdiğini söylerdin,
Ne oldu o sevgin.
Demek ki sen bana değil,
Çalışmadığım konuma âşıkmışsın.
Ahmet Bağçe
Yalnızlık dikenli tarla gibidir. Nereye ağnasan batar.
Ahmet Bağçe
Çok yumuşaksın, sert ol diyorsun. Yumuşakken ezilen sert olunca kırılmaz mı?
Ahmet Bağçe
Fikirsiz insan, ürün vermeyen toprak gibidir. Ne ekersen ek, ot verir ürün vermez.
Ahmet Bağçe
Bana düşümde nasılsın oğul demiştin ya! Büyümedim saçıma ak düştü, sakalım ağardı, yaşım büyüdü anne.
Ahmet Bağçe
Ey gözlerim. Neden akmıyor ağlarken yaşların. Küstürecek kadar güldüğümü hatırlamıyorum.
Ahmet Bağçe
Ve sonra dedim Dünya çok mu büyük. Dedi, göz kapağımın kapandığı kadar.
Ahmet Bağçe
Hani bazı anılar vardır. Zihinde güzelliği kalır. İşte sende, benim güzel anılarımdan birisin.
Ahmet Bağçe
Narınla yandım, yaralarımı sar benim. Eğer mevta olursam yüreğine göm beni.
Ahmet Bağçe
Masal gibi değil mi dün,
Bir varmış bir yokmuş gibi,
Umutlarla beklenen yarın,
Akıbetin masal değil mi?
Ahmet Bağçe
Bak bir! Dur da az bir dinle,
Beni az bir sen anlat arkadaş.
Ben anlatırsam hasta diyorlar.
Bu saatten sonra fırtınalar kopsa,
Esintiden tek yaprağım kıpırdamaz.
Ahmet Bağçe
HAYAT MÜŞTEREK
Yoruldum arkadaş!
Anlayışlı olmaya çalışmaktan,
Hatırlanabilmek için hayal kurmaktan.
Tutamaz oldum gözyaşlarımı,
Göz kaslarımın kasılmasından.
Gözkapaklarım kapandı uykusuzluktan,
Yoruldum arkadaşım, yoruldum anladın mı?
Şimdi anlayışı sana havale ettim,
Birazda sen düşün hayat müşterek değil mi?
Ahmet Bağçe
Doktora muayene oldum. Reçetesini sana yazdı. sabah ve akşam aç karnına, gece yatmadan önce gülümseyeceksin.
Ahmet Bağçe
BİRE ON
Bebekliğim, çocukluğum, hani gençliğim,
Ey toprak burkulur yaşlılığım seni görünce.
Hani derdin ya! Ben anayım,
Ne ekersen ek, yeter ki sula bire on veririm,
Madem anasın bire on verirsinde,
Peki, niçin sahiplenirsin naçiz bedenime,
Ahmet Bağçe
HAYALİN NOKTA
Geceleri karanlığımda yaşıyorum seninle,
Hayallerimde gürültüm ses sadece sensin.
Lakin sen uykuda bunun farkında değilsin,
Katlanırım alıştım yalnızlığına sensizliğine.
Sen aklıma gelince aklım başımdan gidiyor.
Uykum kayboluyor yalnız bırakıyor seninle.
Ağınıyorum yorganımın arasında sağa, sola,
Bir sevgin, birde hayalin nokta sol yanımda.
Ahmet Bağçe
Duygularımı açıklamama gerek var mı? Yüreğimde bir sen varsın, birde senin yüreğin. Seni gören gözlerim başkalarına kör.
Ahmet Bağçe
YA! SEN
Beni ne zaman ağlar gördün,
Onlar yağmur damlalarıydı.
Üzgünlüğüm, ağlamaklı halimse,
Sana olan özlemimdendi.
Bazen yıldızların ötesine dalarım,
Bakınırım ay ışığında dalgınca.
Yüreğim çarpar yüreğin için,
Sessiz ağlarım sensizliğe,
İşte öyle ya! Sen nasılsın,
Ahmet Bağçe
Gözyaşlarımı saklarken,
Gözyaşlarını görünce,
Damlaları sel oldu.
Anladım ki sende mutsuzsun.
Ahmet Bağçe
Hadi gel yıldızları seyredelim. Sen yıldızlara bak, ben gözlerine.
Ahmet Bağçe
HATIRLI OLSUN
Bana öyle bir bak ki!
Kahvenin telvesi,
Çayın demlisi gibi olsun.
Çayımı yudum, yudum,
Kahvemi hüpleterek içeyim.
Sevgimiz gözlerimizde dem,
Telveler yüreğimizin çeperinde şekillensin,
Geleceğimiz hatırlı olsun.
Ahmet Bağçe
Davranış kendi yüzünü gösteren aynadır. Gerçeğini yansıtır.
Ahmet Bağçe
Her yaş ayrı bir güzeldir, ama gözyaşı farklıdır. Mutluluk ve üzüntü gözyaşıyla akar damla, damla.
Ahmet Bağçe
HAYATINA GİRENLERİ SAKIN KAYBETME
Mutsuz olanlar hayatının bir analizini yapmalı bence. Çünkü ben hayatımın, geçen zamanlarının analizini yaptım. Yaşamımın hemen, hemen tamamında, beni mutsuzluk sarmış sarmalamış. Acaba neden dedim. Sordum kendime. Çoğunluğu neden mutsuzluk da mutluluk değil dedim. Şöyle çok ince detaylara inince, bende hâsıl olan çocukluk yıllarımın belirli sürelerde hayatımdan sevdiğim çok kişilerin çıkmış olmalarının, her birinin yok olmalarının verdiği acılar ve özlemler. Bunların her biri benim içime yuvalanmış adeta. Mutluluğun yerini özlem almış. Demek ki gereğinden fazla özlenenler, hayatından çıkanlar, mutsuz ediyor insanı. Peki, kim bunlar. Bunlar anne, baba, kardeşler, dedeler, büyükanneler, babaanneler Vs. yâda hayatına girenler. İyi ya! Mutlu olmak için kaybetmeyecek misin dedim sordum kendime, yalnızda olunmaz ki; O zaman umutla hayatına girecekleri bekle sakın onları kaybetme cevabını aldım.
Ahmet Bağçe
Çevrendeki insanlar, toplum içinde davranışlarını kontrol edemiyor, aşırıya kaçıyorlarsa sana uygun olmayan bu durumdan kurtulmak için yerinde say onlar ilerlesin. Durakladıklarında sen ilerle.
Ahmet Bağçe
O kadar yoruldum ki bitmeyen yollarda, keşke uçabilseydim.
Ahmet Bağçe
GEL ARTIK
Nicedir bakar dalgın, dalgın,
Kederlenir, buğulanır bu gözler,
Çok şeylere dayandı da hasretine dayanamadı,
Karanlığın bitimini aydınlanmasını bekler,
Dinmedi sızısı ağlar bu yürek,
İçten gelen duygulu bir ses,
Seni çok özlediğini söyler.
Gel artık bu hasret bitsin,
Yâda selamını gönder,
Gözyaşları dinsin.
Ahmet Bağçe
Bulutlarda ağlar gözlerim üzülme yalnız değilsin.
Ahmet Bağçe
ACI ÇIKTI
Nice yıldır beklerim,
Sevenlerimi bir, bir tükettim,
Farkında olmadan
Tatlıdır diye aldıklarım acı çıktı,
Heybeler dolusu acılarımla birlikteyim.
Ey hayat, sen demedin mi?
Vaktiyle bebek hoş geldin diye bana,
Sözünde durmayan sen,
Çilekeş ettin yüreğimi.
Ahmet Bağçe
Birisinin elinden tutması, elini bırakmaması gibidir hayat. Hayatın içinde ise kişinin var olması yaşamasıdır. Yaşamaksa elini tutana güvenmek ona sıkı sıkıya bağlanmaktır. Hayata güvenirsen yaşar yaşamın tadına varırsın, yani bağlanırsın ondan kopamazsın. Bu bağlamda bir şeyin tadına varanda yaşıyor demektir. Kişi yaşıyorsa insandır. Yaşamayan ölüdür, ölüden farksızdır. Dolayısıyla tutunmak ve yaşamak kişiyi, yâda kişileri mutlu etmeye yeten yegâne sıfattır.
Ahmet Bağçe
Aynı dünyada aynı havayı soluruz da, farklı düşünür, farklı manzaraya bakarız. Güzellikleri gören gözler, yürekle uyum içindedir. Göz, bir güzelin kalbe gitmesine göz yumarda, bazen kalp incinir, yâda incitir. Bu duruma ağlayan göz olur.
Ahmet Bağçe
AKLIM ZAYİ
Umutlarım kör olmuş,
Göklere bakar gözlerim.
Aklım zayi oldu bir, bir
Yıldızları sayarım.
Seninde namın yürüsün,
Ben sabreder beklerim,
Gerekirse kahir içinde,
İnim, inim inlerim.
Ahmet Bağçe
Üzüldüğün şeye bak yüreğim. İstirahata geçtiğin gün, ağır çekimini bile ararlar.
Ahmet Bağçe
SESSİZ AĞLAR
Kırıldı şu sol yanım acıyor,
Bir başka çarpıyor yüreğim.
Sırılsıklam oldum ıslandım,
Oyuncak oldum oyun ehline.
Ağlıyorum ama kuru gözlerim,
Ünlerim lakin duyulmaz sesim.
İşittiğim her sözüne güldüm de,
Sessiz ağlar gülmeyen yüreğim.
Ahmet Bağçe
Attığın her adımların izlerini en iyi kendin bilirsin. Nereden geldiğini izlerin belirler. Başka izlere benzemez.
Ahmet Bağçe
Ey hayat,
Gönül dans istemez hale gelince mi?
Müzik eşliğinde dansa teşvik edersin.
İstemez senin olsun,
Dansını sen kendin yap.
Ben senin arzunla,
Zaten dans ediyorum yıllardır.
Ahmet Bağçe
Bir insanın evi, onu her ne olursa olsun kabul eden bir başka yürektir. Sergisi sıcacık bir bakış, kapısının anahtarı dilidir.
Ahmet Bağçe
Duyguları köreltilmiş olan birinin gücü, deryasından alınan bir bardak su kadar güçsüzdür. Oysaki duygularına dokunulmayanın gücü, deryasına konulan o bir bardak suyun gücü kadar güçlü olur.
Ahmet Bağçe
Bazen bir kelime duyarsın hafızana kazırsın lakin kısa zamanla unutursun. Bazense sevdiğin birinden öyle bir cümle işitirsin, silsen de unutamazsın.
Ahmet Bağçe
Sevgi müzesi yürek olan ve kaçakçısı olmayan nadide eserlerdendir. Değerini bilen alır, bilmeyen almaz.
Ahmet Bağçe
İçim yalnızlıkla kaynıyor ya şimdi,
Korkum olumsuzluk kuyusuna düşmekten,
Olurda olumsuzluk kuyusuna düşersem,
Mum yâda el fenerim yok deme.
Gerçek aramak istersen,
Ay ışığı da yeterli olur bulmana.
Ahmet Bağçe
Sakın uçurmasınlar kuşları tünesinler dalımda,
Nağme yapsınlar gün boyu gönül bağımda.
Dökülsün gırtlaklarından hoş melodileri.
Körelmiş duyguları yeşertsinler yeniden,
Zayi olmuş düşler, hayaller gelsin yerine.
Ahmet Bağçe
DAMLA, DAMLA AK
Giderken ayakkabının tozlarını bırak da git!
Toparlayıp gözyaşlarımla avucumda ıslatayım.
Çamurunu penceremin her bir yerine sıvayım da,
Bende sen koksun, hayalin odamda dolaşsın.
Gezindiğin yerlerde gördüklerini bir, bir anlatsın,
Bende seni yaşatsın, seni hatırlatsın, seni özletsin.
Ve sonra gecemin karanlığında aranayım seni,
Gözyaşlarımla damla, damla ak önüme.
Ahmet Bağçe
Zaman akan bir dere,
Nereye akar nereye götürür bizleri.
Verdiği dert, sıkıntı çile,
Neyine böbürlenir bilmem.
Ahmet Bağçe
GEL
Gel! Durma öyle uzak, uzak,
Burada senin için yüreği çarpan,
Gözü yaşlı biri var.
Aynası sen, tarağı sen, urbası sen,
Bir yudum suyu,
Gıdası sen!
Ahmet Bağçe
KOLAYMI
O kadar kolay mı seni düşlememek,
O kadar kolay mı seni unutmak.
Sen düşüncelerimin içinde düşüncemsin.
Ruhuma dokunan baharım,
Doyamadığım yazımsın,
Sert geçen kışına rağmen.
Ahmet Bağçe
SAKIN KAYMA
Seni gökyüzündeki yıldızların arasından seçtimde aldım,
Yüreğime sakladım.
Sakın kayma,
Sakın bir yerlere kaybolma.
Bilesin ki!
Senin kayman benim sonum,
Kaybolman hayal kırıklığımdır.
Sen istesen de kaymana,
Yâda kaybolmana izin vermeye,
Hiç ama hiç niyetli değilim.
Ahmet Bağçe
Umutları yok olmuş yüreğim,
Az bir yeşillik kaldı mı?
Sararmış kökeninde.
Ahmet Bağçe
HEVESİN KALDI MI
Gerçekleşseydi bunca yıllık hayaller,
Ardı ardına yenilerini eklermiydin gönül.
Hadi çoğunluğu gerçekleşti düşlerin,
Silinirmiydi yüzündeki gerginlikler.
Aldanma gönül hayalde yaşanır güzelliklerin her biri,
Biraz tebessüm azıcık mutluluk saniyelik gezinti,
Hüsrana uğratır yüreğe dokunan küçücük esinti.
Diyelim gerçek oldu hayallerin, düşlerin,
Umutları sönmüş gönlünde hevesin kaldı mı sanırsın.
Ahmet Bağçe
Ah hayat!
Önüme sunduğunu sevsem yanlışlık,
Boş ver desem, yalnızlık.
Ben, seni hafife aldığım yok.
Sen beni kendi ağırlığından batırıyorsun.
Ahmet Bağçe
HAYAT DÖNÜYOR MU?
Okul sıralarında dünyanın döndüğü öğretilirdi. Hatta ilkokulun bütün sınıflarının duvarlarında dört mevsimi gösterir fişler asılı olurdu. İlkbahar, yaz, son bahar, kış diye. Yılı da dörde bölüp adına mevsim, mevsimleri de kendi arasında üçe bölüp, yılı on iki aydan ibaret olduğu fişlerde yazılıydı. İşte şunlar kış ayları, şunlarda sırasıyla ilkbahar, yaz ve sonbahar diye ezberletirlerdi. Deney dahi yapılırdı. Bunun için masaya bir dünya maketi konur öğretmen döndüre, döndüre anlatırdı dünyanın nasıl döndüğünü. İlkokulu okumuş olanlara sorulsa dünya duruyor mu? Dönüyor mu? Diye. Hepsi bilir döndüğünü. Demem o ki, kime sorsak dünyanın döndüğünü söyler, fakat yaşantı döner mi? Desek, başka bir deyişle hayat döner mi desek, çoğunluğu anlamaz dönmez der, üzerinde fazlaca durmaz. Peki, sorsam desem ki! Acaba hayat sizce döner mi?
Bana göre döner. Nasıl diyeceksiniz. Belki demagoji gibi gelecek ama döner, kesinlikle döner. Hayatın dönmesi bir insanın hayatında geçirdiği değişiklikler diye adlandıralım. Yani buna değişim süreci diyelim. Çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve olgunluk dönemi, tıpkı yukarıdaki anlatmaya çalıştığım mevsimler gibi. Bir insanın belirli dönemlerde dünyayı tanımaya çalıştığı yılı on beş olsa insanın ömrü olan altmış yıl değişimleri anlatan bir süreci belirlemektedir. Fazlasına ömrün uzunluğu, azına da ömrün kısalığı diyorum. Bu yaşam içinde, insan bir an gelir, hiç inanmadığı bir şeye inanır, bazen de nefretle baktığı, acımasızca yerden yere vurduğu insanı delicesine sever. Bazen hüzünlü sonbaharı yaşar, bazen neşeli ilkbaharı yaşar insan. Şimdi aklınıza gelebilir, gelmişte olabilir. Benim aklıma gelmedi değil, acaba bütün insanlık art düşüncelerden arınıp, bir birlerini sevecek mi? Bir birlerine yardımcı olacak mı? Savaşları yok edecek mi? Kötülüklerden arınıp düşünceleriyle tüm insanlık olarak baharı yaşayacak mı? Yani öylesi bir döngü olacak mı? Tabiî ki gelmiştir. Ben zaman, zaman bu tür düşünceleri düşündüğüm olmuştur.
Hayat dönmesi diye bir şey olduğuna inanıyorum inanmasına da; Bu dönüşümün, bu metamorfozun bir gün, bir umut olarak bekleyen benim gibi insanların olacağına inancımı sorsanız, çocukların dışında yok derim…
Kim bilir, belki de bir umut vardır. Belki bir gün hayatımızın döngüsü gelir ve daha iyi yaşam fark edilir.
Ahmet Bağçe
Yüreğimin yüreği,
Ben senden vazgeçmedim ki,
Canım senden vazgeçsin.
Ben senin için yemyeşil duran,
Dört mevsim çam gibiyim.
Ahmet Bağçe
NEREYE KADAR
De ki gönlüm,
Törenle geçer rüzgârın önünde,
Kara, kara bulutlar,
Nicedir beklerim tükendi sabrım,
Baktıkça daralır yüreğim.
El sallar dudak büker,
Kan ağlar gözlerim,
Daha nereye kadar der,
Gönlümü eylerim.
Ahmet Bağçe
Seviyorsan sarıl, sarmamış gibi,
Bırak eğilip bükülmeyi,
Kör kötürüm olup,
Yerlerde sürünmeyi.
Bak laf ediyor mu?
Görüyor mu?
Gülünü seven dikenini.
Ahmet Bağçe
YAZAR NE YAZAR
Önce dinlemiş,
Sonra yüzüne alık, alık bakınmış adam.
Peki ya sonra demiş.
Hikâyenin sonunda gençlere ne oldu?
Hiç bir şey olmadı.
Hayattalar,
Yaşamaya çalışan karaya vurmuş balık gibiler.
İşleri yok ama umutlarını yitirmediler.
Halen üniversite diplomalarına bir yenisini eklemeye çalışıyorlar.
Peki de oyunu kuranlar.
Hikâyenin diğer kahramanları ne yapıyor,
Onlarda mı okuyorlar?
Yok!
Onlar dizi çevirip, çevirdikleri diziyi izlettiriyorlar.
Yani, yan gelip yatıyorlar.
Ya sonra?
Sonramı, ha onu bende bilmiyorum,
Yazar ne yazar,
Bekleyip göreceğiz.
Ahmet Bağçe
Ey dünya!
Sana da selam olsun,
Bir daha dünyaya gelirsem eğer,
İnan ahtım olsun.
Ben seni önceden de bilirdim,
Alayımızı yuttun doymadın,
Ama seninde yanına kalmadı diyeceğim,
Bir güzel gülüp geçeceğim.
Ahmet Bağçe
Gökyüzüm!
Bulutlar gerisinde acunu seyreden,
Dağları, ovaları denizi ile bir bütünsün gökyüzüm.
Bugün bulutsuz berrak ışıl ışılsın.
Süpürüp getirmişsin parlayan yıldızlarını,
Sunmuşsun her birini kararmış yüreklere,
Belki sahiplerine,
Beklide sahipleneceklere armağan.
Ahmet Bağçe
Hey yalnızlık nereye,
Ne bilirsin sen ağlayan yüreğin halini,
Ateş üstünün küllenmesini ister.
Kor için, için yanmayı.
Ya sen!
Tek bildiğin,
Yalnızı, yalnızlığa burakmayı.
Ahmet Bağçe
Arkadaşlık, dostluk doktor ile hastası gibi olmalıdır. Doktor hastasına dost, arkadaş olduğu kadar, hastasının hastalığına düşmandır.
Ahmet Bağçe
Hayatın acımazlığı diz boyunu aştığında ölüm korkusu hafifler.
Ahmet Bağçe
Her şeyi bilecek kadar değildim,
Lakin delikanlıydım.
Gençliğimde öğrendim her şeyi,
Şimdi anlar oldum gerçeği.
Ahmet Bağçe
Ender yaralardandır yürek yarası,
Başka bir eldedir kabuk bağlaması.
Ne ağlatır ne ağısı dağlanır,
Kaşınmadıkça yarası.
Ahmet Bağçe
Gördü ya seni gözlerim,
Artık yolunu gözlerim.
Bulut gibi dolaşır başında,
Bölge, bölge ağlar gözlerim.
Ahmet Bağçe
ŞANS
Bir zaman vardı, zaman içinde ben,
El etti, el eyledi tutmadı elimden.
İçindeki dertleriyle besledi büyüttü,
Şimdi dertli bir adam oldum ben.
Hani şans üç kez gelirdi kapıya,
Yâda şans kuşu üç kez konardı başa,
Yoksa adres mi şaşırdı gelen,
Kanadımı kırıldı kuşun,
Ne kapıma gelen var, nede başıma konan.
Ahmet Bağçe
İçinde sevgisi olmayana yapılan ilgi, ruhuna saplanan bıçak gibidir. Girerken de keser, çıkarken de keser.
Ahmet Bağçe
Gönül tırmık gibidir, düzeltirken iz yapar.
Ahmet Bağçe
Nice çaylar geçtim fark edilmedim,
Yağmurunda ıslandım,
Toprağının kokusuna karıştım,
Ah ettim dövündüm bunca zaman,
Feryadımı duydu cihanda,
Görmedi yâr gözyaşımı.
Ahmet Bağçe
FANİ DÜNYA
Ben güzelliği solurken kaybettim,
Şimdi zorlanırım solumaya.
Üstüme, üstüme gelir kayalar,
Kurtuluş için yalvarırım yaradanıma.
Aşinası olamadım garip dünyama,
Dar eyledi, zindan etti bolluğunu bana.
Varmıdır vuslatı fani dünyanın
Aklım ermez, idrakinde zorlanırım.
Ahmet Bağçe
UMUTLA BEKLEYECEĞİM.
Telefonumun sesiyle uyandım, uykulu bir halde açtım telefonumu, günaydın uyandırdım mı dedi, Merhaba dedim. Dedi Düşüncelerimi paylaşmak istedim, yorulduğumu, yorgunluğumu gidermek, paylaşmak istedim onun için seni bu saatte aradım, çünkü aklıma ilk sen geldin, geç oldu ama inşallah rahatsız etmiyorum dedi. Bugün yaşadığım bir olayı paylaşmak istiyorum. Doğrusu duygusallığım üzerimde yoğun bir boşluk içinde debeleniyorum dedi.
Telefonun ucundaydım, dediklerini zihnime kazırken, duygusallığın insanı ne hale soktuğunu da düşünüyordum. Haklıydı ve bende zaman, zaman aynı duyguları yaşarken birilerine ihtiyaç duyduğum oluyordu. Evet, haklısın dedim, konuşmasını kesmeden dinledim.
Bir arkadaşım rahatsızlanmış, dostum dediğim yürekten sevdiğim birisi dedi. Haberini alınca çok kötü oldum. Hemen gitmek istedim apar topar hazırlandım yola koyuldum dedi. Meraklandım yüreğim çıkacak gibiydi. Ya bir şeyler olduysa, ya yalnızken başına bir şeyler geldiyse diye düşünceden kendimi alamadım dedi. Yollar uzadıkça uzadı, merakımsa gittikçe arttı. Evine geldiğimde kapısı açıktı iyice telaşlandım, eyvah bir haller oldu birileri, yâda bir yakını hastaneye kaldırdı dedim. İçeriye girdim elleri şakağında oturur halde buldum, derin bir nefes aldım rahatladım dedi. Rahatsızlığını haber veren arkadaşımla görüşmüş olacak ki kapıyı bilerek açık bırakmış, geleceğimi biliyor gibiydi dedi. Elleri şakaklarında kanepede oturuyordu. Beni görünce sevindi. Ama çok halsizdi. Durdum önünde biraz hal hatır sordum, uzan istersen biraz dedim. Yastıkla başının altını besledim. Sırt üstü uzandı. Elimle yanağını okşadım dedi. Sonra yastıkları aldım başının altından, yanına oturdum başını dizlerime koydum, yüzüme derin, derin baktı dedi. Göz gözeydik. Yüreğini yüreğimde hissettim. İçim çok yandı eğildim alnından öptüm. Gülümsedi elimi aldı yüreğinin üstüne koydu, diğer elini de elimin üstüne koydu. Kalbinin çarpıntısını hissediyordum. Yüreğim allak bullaktı, Allah’ım yârdim et dedim. Yüreğim çıkacak gibiydi. Dayanılmaz bir haldeydim. Gözlerimden yaslar akmasın diye öyle zorlanıyordum. Endişemi anlamış olacak ki, güldü iyiyim ben endişelenme dedi, iyi ki geldin dedi. Göz göze bakıştık. Gözlerini yumdu huzurluydu besbelli. Bende rahatlamıştım onun bu mutlu halini seyre daldım dedi. Yüreğinin güzelliği ve derinliği yüzüne yansımıştı. Allah’ım dedim, gözlerimden mutluluk gözyaşlarını döktürdüm. Gözlerini açtı niye ağlıyorsun? Gözyaşlarım yüzümü ıslatmıştı. Alnından Öptüm. Bana kırğınmısın can dostum kırdımsa özür diliyorum dedim.
Doğruldu oturdu, başımı döşüne koydu. Artik koyuvermiştim, tutamıyordum kendimi. Ne güzel bir adamsın sen dedim. Seni korumaya almak lazım. Sen gibilerden var mıdır ki? Dedim. Güldü. Dedi sen bana iyi geliyorsun. İyi ki varsın dedi. Vakitte ilerlemişti, hayli uzaktan geldim işlerimde vardı. Ellerimi yavaşça ellerinden çektim gitmeliyim dedim. Gene gel ama dedi. Tamam dedim. Kapıya yöneldim döndüm bir kez daha bakındım. Çok hüzünlü bakıyordu...! Dayanamadım Koştum tuttum iki elinden. İstersen gene gelirim... Dedim Kalktı ... Ne dedi biliyormusun?
Umutla bekleyeceğim.
İrkildim hayaller içinde düşlerimle baş başayım. Şimdi anladın mı bu ruh halimi işte bu ruh halimi paylaşmak istedim seninle dedi.
Telefonun diğer ucunda ben anladığımı ifade ederek başımı salladım, gördü yâda görmedi bilmiyorum da. Zaman, zaman bende aynı düşlerin içinde debeleşirim
Ahmet Bağçe
Hayat bazen öyle bir havaya sokar ki insanı, “soludukça solur hiç bitmesin ister” ama çıkmaza girince de keşke hiç ‘’solumasaydım burnumun delikleri sızladı’’ içimi yakıyor der.
Ahmet Bağçe
Gidiyorsun, gidişini salladığın mendilinle elveda şeklinde yorumladım. Umarım benim kadar üzgün değilsin. Pişman olduğun an ilk istasyonda in ve dön. Seni bu istasyonda bekliyor olacağım. Burada hava çok soğuk ve bulutlar yağışa hazırlanıyor. Ben bu istasyonda olmaya çalışacağım ama çok esintili üşüyorum, havamda değilim.
Ahmet Bağçe
İnsan yüreğiyle birisine ağlayabiliyorsa o gıpta edeceği birisidir, onu daha çok sever.
Ahmet Bağçe
Gecen akşam rüyama gel dedim,
Naz ettin,
Şimdi rüyalarına al diyorsun,
Şu an uçan bir halı üzerindeyim,
Hayallerde dolanıyorum uykum kaçık.
İstersen süpürgeni al sende gel…
Ahmet Bağçe
Yaşanılan günün, yaşayanın ruhu ile bir bağı vardır. Her ruh ona uymak zorundadır.
Ahmet Bağçe
İŞİN ÇOK ZOR
Gönül zoru seçer,
Çünkü çocuktur,
Deli doludur akara gider.
Kalp esarettedir, eli kolu bağlıdır.
Göz ufukta gezer, sevdiğini arar sevdiğini gözler.
Dil suskundur, sessizdir dilsizdir,
Konuşacak birini ister.
Ya aşk!
Oda imkânsızlık içindedir,
İmkânsızlıksa güç ister.
Zor olanda sevdadır,
Zoru başarmaya da yürek ister.
Yürek senin işin çok zor.
Ahmet Bağçe
Seni sen olarak değil, seni sende görebileni asla göz ardı etme.
Ahmet Bağçe
ZİNDANIN SOĞUK
Bakma öyle yeşil, yeşil,
Mahkûm oldum gözlerine.
Zindanın çok soğuk,
Fırtınalar kopartıyor içime.
Yanaklarıma düşüyor gözlerimden,
Karla karışık damlalar,
Tutamıyorum gözyaşlarımı,
Dağlanıyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
Duygusallık her ne kadar külfetli olsa da hiç yoktan iyidir. Ucunda sevmek ve sevilmemek vardır. İnsan neden sevilemediğini ancak duygularıyla dile getirir. Bir yürek işidir. İnsana çok şeyler kazandırır. Hayata tutunabilmek, gülerken ağlayabilmek, her şeyden önce sabredebilmek gibi. Bazense bütün bir ömür boyu az veya çok hatırasını yaşayabilmektir duygusallık.
Ahmet Bağçe
Bir insanda duruş önemlidir. Kardeşi susmak gibi. Biri susuyorsa metanetindendir, cesaretindendir. Utangaçlık, sıkılganlık hiç değildir.
Ahmet Bağçe
Gülmek yürekte oluşan bir güneştir. Her ne kadar yüzde ifadesini bulsa da, insanın içinden hüzün ve kederi, kararan bulutları, kapıya gelen kışı yok eder.
Ahmet Bağçe
Bazen huzur diken gibi batar, bazen de mutsuzken mutlu olur insan, Kuşlar gibi özgür olmak ister, lakin küçümsediği kuş kadarda olamaz yaşamı boyunca. Ağlayarak gelir dertli gider.
Ahmet Bağçe
Akşamın geç vakti,
Çok yakınız yarına,
Güneş yarın gene doğacak,
Aydınlık olacak gün,
Kaç yarın var acaba,
İçimin aydınlanmasına.
Ahmet Bağçe
Gözler yüreğe göre çok şanslı. Yeri geldiğinde hiç tereddüt etmeden akıtıyor yaşını.
Ahmet Bağçe
Bizim gençler teknolojide Amerika’dan 50 yıl ilerde. Amerika daha Aya tam anlamıyla gidemezken, bizim çiftler Bal Ayı’na gidip geliyor.
Ahmet Bağçe
Çakıl taşı,
Sana bakarken düşünürüm,
Bu defa bir özlem ısınır içimde.
Sen gibi devinmeden duramam,
Kanatlanıp uçmak isterim,
Ne var ki olası eller ile,
Engel olur kollarım,
Çaresiz feryat eder yüreğim.
Ahmet Bağçe
ANLAT BANA
Artık bana karada ölüm yok,
Uçağa binmem,
Denize girmem,
Çünkü seni tanıdım.
Lakin uzaktasın,
Ne yapmalıyım şaşkınım,
Ulaşmak çok zor sana,
Seni uzaklara ben mi saldım,
Yoksa sen mi uzaktaydın,
Bir anlat bana…..
Ahmet Bağçe
AŞK
Aşk gönül tarlasında,
Hayallerle beslenir,
Çileyle yoğrulur,
Dünü acı,
Bu günü tatlı,
Kaymağı yarınıdır.
Ne sevdiğinden uzaksın diye vazgeçer,
Ne hasreti tükenir,
Ne sevdası buharlaşır yok olur,
Nede adı silinir yürekten.
Ahmet Bağçe
Seni görmeye ışık mı gerek,
Işık senin gözlerinde.
Bir bakışın içime işler,
Hoplar yerinden yüreğim.
Ahmet Bağçe
Dediler çok karanlık nasıl kurtuluruz bu karanlıktan. Birbirinize sevgiyle bakın ışığı yeter.
Ahmet Bağçe
Ben başkalarının değil kendi kaderimi izlemekten yoruldum. Tam bitirdim derken oyun tekrar başlıyor.
Ahmet Bağçe
Sürekli yanında olamayan değil, yanında olamadığın için sen yalnızsın.
Ahmet Bağçe
Bak yüreğim hayallerim batakta, sende batarsın takılma.
Ahmet Bağçe
Kendi yörüngesinde dönen tekerlek, birilerini bir yere götürerek iyilik yaptığını bilmeden yıprandığını, iyiliğini görenlerde yıpranan tekerleğin değerini bilmediğini, yollara sormalı. Yollar en iyisini bilir.
Ahmet Bağçe
Fırıldak gibi dönsen, takla atsan etrafında, inat insan, imam gibi bildiğini okur.
Ahmet Bağçe
YOKLUĞUNA AĞLIYORDU
Ben kükreyen sel ile boğuşurken,
Bulutlar bir araya toplanmış,
Senin yokluğuna ağlıyordu.
Titriyordu ayaklarım,
Sırılsıklam oldu tenim.
Dokundum güçlükle saçlarına,
Dudaklarında gezindi parmaklarım,
Karmakarışık oldu yüreğim.
Ahmet Bağçe
Gidelim istiyorum buralara,
Arabayla, trenle, bisikletle
Ama en çok yürüyerek gidelim,
Yol alalım doyuralım,
Göz hakkımızı dünyadan.
Ahmet Bağçe
Süslemeli kasnaga gerilmiş deri tokmaktan korkmaz ama davulcu boyunduruğundanda kurtulamaz.
Ahmet Bağçe
Dünyam,
Ben başkalarına mutluluk verirken,
Seni ihmal ettim,
Sende beni unuttun.
Ondan mükemmel değilsin.
Affet beni,
Fazla kalıcı değilim.
Ahmet Bağçe
Zerre kadar dayanağı kalmadı yüreğimin,
Esareti sende, yarası bende, acısı bende,
Merhemi sende, sargısı sende, şefkati sende,
Okşa yüreğimi, merhamet eyle.
Ahmet Bağçe
Her şeyim seninle birlikteyken var.
Anılarım, sevdalarım seninle birlikte yaşar.
Aradığın benim ruhumsa buyur al,
Ruhum senin olsun gözlerin bana yeter
Ahmet Bağçe
Denizde tonlarca su var ama kaldıramadığı küçük bir çakıl karşısında aciz kalır.
Ahmet Bağçe
İnsanı şaşırtan asfalt yollardır. Patika yollar tarif gerektirmez.
Ahmet Bağçe
Başarıyı beş kişi içinde sende kazanabilirsin. Biri, düşüncen, diğeri hedefin, sonraki azmin ve tabiî ki sabrın, beşincisi sen olabilirsin. Birinci olmak yâda beşinci olmak önemli değil, sıralama seni yıldırmasın. Önemlisi başarılı olmak.
Ahmet Bağçe
Yaşamımı not aldım, çok kötü olunca sınıfta kaldım.
Ahmet Bağçe
Bak günüm,
Işığım.
Ayrılmak istemiyorum senden,
Senin yokluğun bana,
Karanlıktır, yalnızlıktır.
Ahmet Bağçe
Dertli günler yanı başından ayrılmaz, yalnız bırakmaz da, mutluluk gitti mi bekle ne zaman döner.
Ahmet Bağçe
O yürek var mı demiştin.
Çıkardım verdim eline,
Tutamadın bıraktın,
Şimdi ikimizde yerdeyiz,
Ahmet Bağçe
Kaşların ok gibi dedim, yayını gerdi vuruldum. Şimdi canım yanıyor.
Ahmet Bağçe
Beni de uçur o balonla, havasında karışayım kayıplara.
Ahmet Bağçe
Yetişkinlik çoçuk gibi değildir. Fazla bükme çabuk kırılır.
Ahmet Bağçe
Bir damla suya, bir tutam tuz katsan yutamazlarda, şekerlersen dahasını isterler.
Ahmet Bağçe
Görmende bir engel varsa,
Yüreğim, yüreğine gözlük olsun,
Sevgini ektim gönül tarlama,
Çapaladım parmak uçlarımla,
Dal verdi sürgünü,
Gözyaşlarımla suluyorum.
Ahmet Bağçe
Ben en çok sevdiğimin rüyasında olmayı isterken, yüreğim başka gönüllerin kancasına takılmış. Benim yere göğe konduramadığım yüreğim, boş hayallerden çık gel, ben ah almaktan korkarım.
Ahmet Bağçe
Kaç zamandır habersizim,
Geçen zamanlarım bana yıl oldu.
Duygularım karardı, gönlüm hüsran,
Kurgularım kış günü leylek yuvası gibi..
Ahmet Bağçe
İki sevdiğim var biri sen,
Diğeri yüreğin.
Biri diğerinden habersiz,
Söyleme tek kendisini seviyor bilsin.
Ahmet Bağçe
Yaşlanmak çok güzeldir değerini bil, her ateş yakmaya cesaret edemez.
Ahmet Bağçe
Ağlarken gülen Küçükler, büyüyünce gülerken ağlıyor.
Ahmet Bağçe
Durma öyle umutlarımın ötesinde,
Penceren önündeyim yanaş az biraz,
Çok uzaklara gideceğim belki dönemem,
İki satır konuş benimle,
Ahmet Bağçe
İÇİMDEYMİŞSİN
Gökteki bulutlara bakındım,
Aradım seni her birinde,
Hangisine gizlendin ki,
Göremedi boş bakmış gözlerim.
Yıllarca seni bekledim,
Yağmur ile gelirsin diye,
Dokunduğumda hissettim
Meğersem içimdeymişsin.
Ahmet Bağçe
Ben ağacın dalı değil,
Düşen yaprak olmak isterim.
Dal eğilir,
Dal bükülür de,
Mihnet etmez yaprak terk eder.
Ahmet Bağçe
Çilekeş odamda seni ezber ettim,
Kış gecelerimde hayalinle ısınmayı öğrendim.
Yüreğimle yüreğini sevmeyi öğrendim,
Aşkınla ölme bahsine geldim meleğim…
Ahmet Bağçe
Sana minnettarım. Herkes bir, bir bıraktı gitti, sen bırakmadın takip ettin beni gölgem.
Ahmet Bağçe
Ben küçük mucizeler olsun istedim,
Çok dilek ağacı süsledim,
Süsledim de düşlerim,
Hüsranlara uğradı,
Herkesin bacasından duman çıktıda,
Benim bacamdan gözyaşı.
Ahmet Bağçe
SAHİP ÇIK
Mutlu ol, Mutlu ol ki,
Düşüncelerin geri değil gelecek olsun.
Unut önceki mutsuzluklarını,
Arkana dönüp bakma.
De ki geçti,
Geride kaldı.
Önünde koskoca dünya ve yarın,
İçinde varsa yeni tanıdığın,
Yâda tanıdıkların,
Ona, onlara sahip çık.
Sahip çık ki,
Unuttursun dünü, gecen günleri,
Işık versin yarına, yarınlarına.
Ahmet Bağçe
Hayat! Kâğıt kesiği gibi,
Bir araya gelmiyor,
Gelse yapışmıyor,
Yapışsa iz kalıyor,
Bizde yaşadık, yaşıyoruz diyoruz.
Ahmet Bağçe
Ben az konuşurum ama,
Göz okumasını bilirsen bak gözlerime,
Okursun demek istediklerimi.
Şayet bir gün ziyaretime gelirsen,
Çiçeği saksıyla getir ki,
Ağlamasın yolunmuş çiçekler.
Ahmet Bağçe
ÖMRÜMÜ VERDİM
Usulca yanaştım, sordum,
Hey dedim bana ne verdin.
Ne vermedim ki dedi zaman.
İlkbahar verdim, yaz verdim,
Son baharı meyvelendirdim,
Kışın kar verdim,
Sana yaş verdim,
Ya sen!
Dedim.
Bende sana ömrümü.
Ahmet Bağçe
Uzaklara bakamaz oldum,
Akıyor gözümden yaşlar.
Perdelendi görünmüyor,
Uzaklaştı benden dostlar.
Ahmet Bağçe
KÖZ OLDU
Hepiniz aynısınız,
Var mı? Diğerinden farkınız.
Ateşlersiniz odunu, yaş kuru demez,
Yanışına bakarsınız.
İşte evvelsi günkü gibi,
Dünkü gibi,
Bu günde yanıyor yüreğim,
Köz oldu ciğerim,
Sızlamaz içiniz,
Bakarsınız közüne.
Ahmet Bağçe
Yanan her mum ama eriyince, ama fitili bitince söner.
Ahmet Bağçe
Gülmez derim kendinden kaçan,
Onu huzursuz eden içindeki heyecan,
Darmadağınık eder gündüzünü, gecesini,
Yüreğinde yanan ateş, tüten duman.
Ahmet Bağçe
Bugün ne yaptım?
Dur bakayım,
Hatırımda kaldığınca.
Çay çitledim,
Çekirdek içtim,
Dizi okudum,
Roman izledim,
Kıymalı makarna dinledim,
Şarkıları yedim,
Ya, ne ettim bilmem,
Aklım sendeydi……
Ahmet Bağçe
Ve sende,
Ta o ev gibi,
Ruhumda huzur,
Damarlarıma oda, ,
Vücudumda ısım,
Bacamda tüten dumanım gibisin.
Ahmet Bağçe
Un oldum, yoğruldum, hamur oldum, piştim. Hayat trendi bu işte
Ahmet Bağçe
Açmaz isen pencereni,
Çekmiş isen perdeni,
Gene de görür yüreğim,
Senin çırpınan yüreğini.
Ahmet Bağçe
Seni unutup,
Gölgene basacağımı sanma,
Bana kanadın, kaynak kelebek.
Dargın tavrınla kaçırma bakışını,
Görünürdeki şaşkın bakışım,
Yüreğine hasret değil mi?
Ahmet Bağçe
Hani nasılsın diyorsun ya!
İyiyim diyorum usulende olsa sana,
Aslında pekte iyi değilim.
Senin yüreğinin uzağında,
Sınır dışında turist gibiyim.
Ahmet Bağçe
Her akşam bir neden yok iken,
Beni terk eden günüm,
Bir neden bulup geri dönmez ama,
Sana olan sevgim,
Bana dönmene bir sebep değil mi?
Ahmet Bağçe
Ne toz olmak isterim,
Ne duman,
Ne de tüy.
Hepsi rüzgâr önünde bir an,
Göklerde bulur kendini de,
Vahim olur yüksekten düşüşü.
Ahmet Bağçe
Sana kırgınım gözlerim,
Benim yüreğim için ağladın.
Sana da kırgınım yüreğim,
Kendin için yandın,
Benim için yanmadın.
Ahmet Bağçe
Kuruş olmazsa lira bozulmaz, hain olmazsa devlet yıpranmaz.
Ahmet Bağçe
OKU MELEĞİM
Umudum yüreğimde düğümlendi,
Takıldı hayallerim çıkmaz boğazımdan
Eğer sevseydin beni canı gönülden,
Senin düşündüğün gibi zor biri değildim.
Yazabildiğin kadar okuyabiliyorsan eğer,
Adını denize yazdım, sevgimi kuma.
Yansıttım gökyüzündeki ay ile yıldızlarla,
Tutabilirsen gözyaşını oku meleğim.
Ahmet Bağçe
Paylaşılmayan sıkıntılar kişiyi yorar, kişiye sıkıntı verir. Sıkıntılarınızı paylaşın ki azalsın.
Ahmet Bağçe
Kömürleşmeye yüz tutmuş kalp, usanmışlığın, unutulmanın, pişmanlığın bir ürünüdür. Kömür yıllanırsa elmasa dönüşür ama kalp aldığı yara ile kavrulur.
Ahmet Bağçe
Ağlama, gözyaşlarının nereye aktığını kimse görmez, sebebini de senden başkası...
Ahmet Bağçe
Gözlerdeki yaş, yokluktan değil çokluktandır.
Ahmet Bağçe
Sen zor olanı sev ki, hayatın anlam taşısın.
Ahmet Bağçe
Bir bardak çay bir kahve kadar kırk yıl hatırlı değil ama oda yogunluk alır, hakkı yenmez
Ahmet Bağçe
Zararı yok benim arkadaşılarım deli olsun, hiç değilse banada deli dolu derler.
Ahmet Bağçe
Bana aşkı nasıl tarif edersin dediler.
—Gözlerimden yaş aktı.
—Yutkundum sadece bakındım.
Beni dinleyenler sessizce bakıp içlerini çektikten sonra dediler ki;
Çok iyi tarif ettin.
Ahmet Bağçe
TAT VERİRSİN
Gökteki bulut kadar severim seni,
Hele üstüme yağdıkça ıslatırsın ya tenimi,
Silmeye kıyamam seni,
Çünkü bende sen kokarsın,
Her bir damlan dokundukça okşar yüreğimi.
Demlikteki çay gibisin,
İçtikçe bardak, bardak,
Tat verirsin ruhuma,
Yorgun gönlümü dinlendirirsin.
Ahmet Bağçe
Yaşam limon gibi sıkmayla değil, pamuk gibi gevşek tutmayla anlam kazanır.
Ahmet Bağçe
VARSIN OLMASIN
Ruhumun derinliklerine ılımlı bakan güzel,
Seni hayal ederken olmasın dokunanım,
Varsın olmasın masamda,
Ne bir kahvem, nede bir çayım,
Sıcak bir dokunuşun,
Yüze gülen bir tebessümün,
Dünyalara bedel.
İşte o vakit,
Bu güzelliğin derinliğine dalmış bir gönül.
Akşamın sabahını,
Sabahın akşamını beklediği gibi bekler.
Ahmet Bağçe
Ey aşk;
Anladım ki, sen seni,
Benden daha çok seviyorsun,
Bu yüzden yalnızsın.
Hüngür, hüngür ağlayanlar yüzünden,
Ayaklarının ıslaklığı kuruyacak mı sanırsın.
Ahmet Bağçe
Getirmeye razı da,
Götürmeye razı değil gönlüm.
Giden memnun olunca,
Gelmiyor geri.
Ahmet Bağçe
Düşünme yüreğim, düşünde, düşünenin var elbet, lakin seni düşüneninde, düşüncesizin elinde tutsak.
Ahmet Bağçe
Ele gelmeyen el, el olur mu, el olmuş el, el olur mu?
Ahmet Bağçe
Ben iki kez hapşırınca nezle olduğumu,
İkiden çok hapşırınca aklında olduğumu anlıyorum.
Her gün ardı ardına hapşırıyorum,
Sen söyle senin nerende olduğumu.
Ahmet Bağçe
Süpürge gibi yüreğimdeki bütün güzellikleri süpürdün hayat.
Ahmet Bağçe
Ne kadar yakın olursa olsun, birbirine kavuşamayan sevgiler, özlemler vardır. Treni istasyonlarına götüren raylar gibi.
Ahmet Bağçe
Özür dilese neye yarar,
Dalımı kırdıktan sonra rüzgâr.
Salladıkça yara aldı gözler.
Filizi yerine şimdi,
Bir damla gözyaşı var.
Ahmet Bağçe
İnsanın isteyerek kazaya bıraktığı tek şey perakente olan namaz. Toptanı olsa kazaya bırakmaz.
Ahmet Bağçe
Dışımdaki havam karardı,
İçim ise alabora.
Nice yağmura, seline dayandı,
Gözyaşından boğuldu yüreğim.
Ahmet Bağçe
AĞLAMA
Ağlama gözüm,
Boğulma hıçkırıklara sakın.
Duyar sonra seni ağlatan,
Oda ağlar belki kıyamam.
Yol bulur birleşir gözyaşları,
Akar açık havzaya,
Göl olur, deniz olur kaybolur,
Ağlama gözüm ağlama.
Ahmet Bağçe
EL OLSUN EL OLMASIN
Bazen durgunlaşıyorum,
Düşüncelerim içinde yoğunlaşıp,
Yoruluyorum bazen.
Üşüdüğümde oluyor yalnızlıktan.
Birine, birilerine sarılmak istiyorum,
Sımsıkı, sıkıcasın dan.
O sevdiğim biri olsun,
Bana el olsun istiyorum,
El olmasın diyorum.
Elimden Tutsun,
Sıkı, sıkı kavrasın istiyorum.
Ahmet Bağçe
Satıcı git başka yerde sat,
Israr etme.
Yok istemem! Almayayım,
Ver bir başkasına.
Bende de var aynısından,
Aynı acıdan,
Ta şuralarımda bir yerde….
Ahmet Bağçe
ACILAR OKUNURMU
Acıların hissedilmesi için yerini nerede olduğunu açıklamaya ihtiyaçları var mı? Acıları oluşturan yaralar gönüldedir, ruhundadır yâda yüreğindedir. En çok da avucunun içindedir. Çünkü acı sana aittir! Gönlündeki, yüreğindeki, ruhundaki yaranın acısı avucunda hissedilir. Avucunu şöyle gayri ihtiyari, bilinç dışında sıkarsın ya tırnakların batar, canın yanar, ama acısını senden başka bilen olmaz, kimse kestiremez o acının, yaranın nerede olduğunu. Bazen dersin ya bir yerlerim acıyor diye, o halin, acılı halin başkalarına hikâye gelir, ama avucun bilir, bildirir sana ait olduğunu. Arada bir geçer dersin ılık bir esinti duyarsın içinden ve o da şimdi benim gibidir diye düşünürsün, çıkarırsın yarasını gizlediğin yerden. Kim bilir o da üzülüyordur der bütün suçları üstlenirsin. Tıpkı benim gibi. Şimdi olduğum gibi. Hayallere dalarsın, uyuklarsın farkında olmadan, uykusuz geçirdiğin gecelerin yerine. İçinde sakladığın, gizlediğin sevgin beynindedir artık, gizli değildir. Patlak vermiştir, acısı taşmıştır yüreğinden beynine. Bunun için aynaya bakman yeterlidir. Bir, bir okursun yüreğindeki yazılı olanları cehrenden. Hani gizliydi, gizlemiştim dersin çok açıkta olduğunu fark edersin, yüzünde oluşmuştur yüreğinin hasarı, yazmıştır beynin yüzüne. Aynaya baktığında okuyacaksın yüzündeki ifadeleri.
Ahmet Bağçe
Bazen huzur içinde iken, huzursuzlanıp moralsiz uykuya girmek insanın yıpratır. işte o zaman içindeki dolu heybeyi boşaltmak ister sahiplenen olmaz. Dert dolu heybe gene sahibinde kalır. Doğrusu da odur belki, iki kişinin bildiğini el alem de bilir.
Ahmet Bağçe
YARINI BELLİMİ
Hayat yağmur öncesi bulut gibidir. Önce sarar etrafı. Sonra karartısı içine alır karartır ve damla, damla düşmeye, yağmaya başlar. Çam talaşı gibi kokutur, başlangıçta toprağı, az bir heveslendirir duygularını birazda telaşlandırır insanı. Yarınını düşündürürken, geçmişini unutturur bazen. Ama genede ahlarıyla, vahlarıyla yaşatır, uğraştırır umut var insanı. Dedim ya bulut gibi, oda başlangıçta ağlatır, sonra güldürmeye çalışır, güneşiyle. Hayat içinde ki insan, hayatı bulut gibi düşünür öyle düşler. Güneş mutlaka doğacak der, doğacak bilir. Bulutlar gibi, gece gibi, gün batımı gibi. Lakin belli mi? Yarını!!!!!!
Ahmet Bağçe
SEN CANSIN
Senden yok bir tane daha bu evrende,
Sen hem tek, hem özelsin.
Hayat öyle bir oyundur ki düşünsen,
Ne senaryosu var ne de sahnesi.
Sende bırak düşünmeyi, üzülmeyi,
Çıkar at içinden bütün huzursuz duyguları.
Sen cansın, canansın.
Ey güzelliklerin sebebi can,
Sen nice güzelliklere layıksın.
Ahmet Bağçe
Kuruş olmazsa lira bozulmaz, hain olmazsa devlet yıpranmaz.
Ahmet Bağçe
Sana zar geldi,
Bana zor geldi.
Aşkının acısına akan,
Gözyaşlarım az geldi.
Ahmet Bağçe
Umutsuzluğu aşına katık yapan, aç kalkar sofradan.
Ahmet Bağçe
GÖNÜL İLE
Ey yüreğimin misafiri,
Gel seyre gidelim gönül ile,
Sevda yükünü çekelim kıyıya,
Basalım kızgın, kızğın kumlara,
Yanalım ateşinde, narında.
Uzak, uzak bakalım şavkı denize düşen ay’a,
Dalalım ışığında hayallere.
Eşlik etsin yıldızlar.
Ahmet Bağçe
Gül gelir gül bağından,
Gül toplamış dalından.
Avuçları delinmiş,
Gül koparırken dalından.
Ahmet Bağçe
Bazıları vardır,
Yar kenarında oturur, yâre bakar,
Bazıları yar yoluna.
Bazıları da yanar yar hasretine.
Metanetle sabırla.
Ahmet Bağçe
Küçüklüğümü hatırlayıp, anılarımla yaşamaya başlayınca, büyüdüğümü anladım. Yolun sonu geldi galiba.
Ahmet Bağçe
İşte aşk böyle bir şey,
İğneyle kuyu kazmaya benzer.
Tam oldu dersin,
Bulabildiğin suyundan başka bir şey değil.
Ahmet Bağçe
Sen başkasının yüreğinde oturursun ya!
İşte benim yüreğimde ondan sızlar.
Ben hayatımı çilemle ördüm,
Hırkamı bitirmeme yetmedi,
Dahasını ister.
Ahmet Bağçe
YANILIYORMUYUM
Uzaklarda bir yerde,
Uykunda bile,
Birini özlüyor gibisin.
Diyecek bir şey yok,
Sende özleniyorsun belki de.
Yüreğinde yanan bir ateş,
Gözlerinde acılı bir bakış var gibi.
Haber gönderiyor yüreğime.
Oysaki ne kadar güzel bakardı,
Tanıştığımız ilk anlarda gözlerin.
Şimdi eskisi gibi bakıyormu gözlerin.
Yoksa yanılıyormuyum.
Ahmet Bağçe
BİR DAHA BIRAKMA BU ELLERİ
Karşılaştığımızda pişman gibiydi. Özlemi gözlerinden okunuyordu, titriyordu dudakları, yutkunuyor gibiydi, bir şeyler diyecekti ama başını önüne eğdi. Çantasının fermuarına elini saldı, yönünü aksi istikamete dörderdi. İleriye doğru az bir adımladı. Yanına gitmek istedim, yapamadım. Küs değil, dargın hiç değil üzgün dedim. Gene de yanına gitmeye cesaret edemedim. Öylece kalakaldım. Oda anlamış olacaktı ki yavaş adımlarla ilerledi. Onun gidişine arkasından bakındım. İleride havuza karşı bir kanepeye oturdu. Havuzun sularının fışkırmasına bakınıyor, fışkıran suların yükselip, düşüşünü izliyordu. Beni de görebileceği bir açıya göz hapsine aldı. Az ileriye bir kanepeye gittim, onun cephesi tam anlamıyla güneşe karşıydı. Güneş görmeme engel gibiydi, birde fışkıran sular ile havuzun elektriğini sağlayan masa büyüklüğündeki santralde görüşüme biraz engeldi. Neyse ki santral ile o fışkıran su arasında az bir açıklık vardı ki oradan azda olsa görebiliyordum. Güneş gözlerime rahatsızlık veriyordu. Başka kanepelerde de yer yoktu. Çaresiz oturdum. Başımı avuçlarımın arasına koydum, gittim ta gerilere. Oysaki ne hayallerle bir araya gelmiştik. Neler, neler düşünmüştük. Sevgimizi anlatmıştık birbirimize. Aşkımızı süslemiştik çiçeklerle. Masallar anlatmıştık gerçekleşsin diye. Dağları delmiştik Ferhat ile şirin gibi. Ya şimdi, şimdi uzaklardan bakar olduk. Çekinir olduk, birbirimize yanaşmaktan. Düşüncelerim arasında boğuşurken, bir sigara dumanı üzerime, üzerime geldi. Vaktiyle terk ettiğim sigara dumanının kokusu pek hoş geliyordu. Sanki az önce dumanını içime çekip üflemiş gibi. Nasıl diyeyim mangalda pişen kebap kokusu gibi. Döndüm dumanın geliş yönüne. Şaşırdım manzara karşısında, bir hoş oldum. Heyecanlandım, titreme girdi vücuduma. Ayaklarım beni adeta taşmaz hale girdi, gözlerim yumuldu, önüm puslandı. Bir ara karardı adeta kara perde çekilmiş gibi oldu.
Allah’ım dedim. Sen nelere kadirsin dedim. Güçlükle ayağa kalktım.
Yabancı dedi, gülümsyerek.
Yanında yer var mı?
Dedi.
Olmaz mı?
Gel hele gel,
Otur hele gel.
Dedim.
Oturduk birlikte, aramızda az bir mesafe olsa da. Avucunun içinde iyice buruşmuş selpak mendili ovuşturuyordu. İyice sıkıştırıyordu. Sanki mendili değil de benim başımı sıkıyormuş gibi. E haklıydı. Görüşmüyorduk kaç zamandır. Ben aramıştım, hem de kaç kez. Lakin ne verdiği adreste, ne benim bildiğim adreste, nede telefonla ulaşamamıştım. Çaresiz gömmüştüm yüreğime. Bir umut dedim karşılaşmamız. Unutuldum demiştim. Bir çöp poşeti gibi atıldığımı hissetmiştim. Cebimden bir selpak mendil çıkardım uzattım, elindeki buruşuk mendili almak istedim. Avucumun arasına gelen elini kavradım sıcacıktı. Dokunmamdan memnun olurcasına bakındı gözlerime. Tuttu ellerimden. Gözleri an be an konuşmaya başladı. Dedi, bir daha bırakma bu elleri…….
Ahmet Bağçe
Zor günler soğan gibidir, önce kabuklarından arındırılır, sonra acısından. Geri kalanlar zaten menüye tat verir.
Ahmet Bağçe
Nice uzun konuşanlar gördüm kürsüsünden, ama ben onları kısa dinledim.
Ahmet Bağçe
GEL ÇÖZ
Ne çok şeyler yaşamıştık seninle.
Oysa hiç yaşamadım diyorsun.
Kazanı kaldırıp, bayrak asan sen,
Kapakla tencere buluştu diyorsun.
Kahrı zehir edip beyne zikredersin,
Birde göz ucuyla yüzüme gülersin.
Suyu hasıraltından geçiren sensin,
Ortalığı kasıp kavurdu gitti dersin.
Koy başını yastığa düşün biraz,
Kara kutundaki notlarına bir kulak as.
Hayat ilmeğinin bağını çözülmez ettin,
Kendine gel anlamsız vitesini küçült biraz.
Yolumuzu toza dumana kattın yorulmadın,
Hedefimdeki noktayı bir türlü anlamadın,
Düşündeki şekliyle bekledi beni yüreğin,
Yordun, yıprattın silindi hevesim, hayallerim.
Ahmet Bağçe
İÇİMDEKİ ALEV
Duymadı feryadımı rüzgârlar,
Hissettirmedi beni sana üflediğimi.
Uyandı yüreğim uykusundan,
Aktı damla, damla gözyaşlarım.
Şimdi sırım sıklam ıslağım,
Yüreğimin senden ayrıldığı gün gibi.
Sönmüyor içimdeki alev,
Körüklüyor gönlüm sensizliğini.
Ahmet Bağçe
Ağır, ağır gezindim bahçemi boyunca,
Konuştum biraz çiçeklerle, güllerle.
Dile geldiler beni mahzun görünce,
Dediler aşıla gövdemize sevdiğinin yüreğini,
Renk, renk açılsın her bir yaprağı yüreğinde.
Ahmet Bağçe
Kovanında şerbete bıkmış arı gibiyim,
Bende baharı dört gözle beklerim,
Toprak hazırlanmış çiçek bekler,
Yüreğimin yüreğini beklediği gibi.
Ahmet Bağçe
Pek sevinir görünmedi ele gelirken bu can,
Tanınmadık dünyasında şaplak yedi ağladı.
Nice kahırları gözyaşlarıyla ağırladı,
Sonra yorgun beden ellerle uğurlandı.
Ahmet Bağçe
Beni derinden derinden solu,
Sonra arada bir bırak beni,
Mah yüzünü göreyim.
Çizeyim yüreğime resmini,
Tekrar solu içine,
Gezineyim yüreğinin dünyasını .
Ahmet Bağçe
Ben bende yaşamıyorumki,
Nerede yaşadığımı hatırlat hayat,
Az biraz soluklandır,
Ben bendemiyim neredeyim bileyim.
Ahmet bağçe
ONU SEVERİM
Sakın maçı bitirmeye çalışma,
Maç biz bitti demeden bitmeyecek.
Bilirmisin sen konuşurken içimin açıldığını,
Kıpır, kıpır olduğunu.
Düşünüyorum da öyle bir zaman sevdim ki, seni,
Ayaklarım yorgun, fersiz gözlerim,
Ne sana kavuşmak mümkün,
Nede seni görebilmek.
Çaresizce konuşur oldum ta içimden,
Avutur oldum yüreğimi ve diyorum gözlerime.
Ey gözlerim senin gördüğünü değil,
Yüreğimin sevdiğini görür onu severim…….
Ahmet Bağçe
ÜŞÜR GİBİYİM
Seher vaktinde uyandım,
Bahar kokusu penceremde,
Mahmurluğum üzerimde,
Ovuştururum gözlerimi,
Acılarımın karanlığındayım ben.
Biraz tuhafım buruk içim,
Yüreğim esir duygularıma,
Titriyorum az üşür gibiyim,
Kar yağıyor üzerime.
Ahmet Bağçe
Pervasız dil yürek burkar,
Arı vızıltısı âleme saz gelir.
Ahmet Bağçe
Bazı bakışlarla ıslanır ya gözler!
Yağmur ıslak göze vız gelir.
Ahmet Bağçe
Gel! El ele tutup dolaşalım dere kenarında.
İstersen sandal sefası yapalım birlikte,
Salıncak kuralım sallanalım.
Özgür olalım gel git eden dalgalar gibi.
Ahmet Bağçe
Yüreğim ne çok çileler çektin,
Dertlerimden çırpınan sen oldun.
Çarpıntısı sana, sevmek bana düştü,
Karşılık görmeyince ağlamak da gözlerime.
Ahmet Bağçe
Nice zamandır kulak keserim,
Yüreğinin otağına Çadır kurarım.
Bir bakışına türap olur bu can,
Ömrümü ömrüne heba ederim.
Ahmet Bağçe
GEL KENDİNE
Biraz sitem, biraz dargınlık,
Biraz da öfke,
Ya! Sonu
Bumu senin hayat anlayışın.
Bir adım atmak,
Yâda biraz yanaşmak,
Ölümse sana.
Sen yanaş insanlara.
Gel kendine.
Okyanusa kızıp,
Acısını denizden çıkartma.
Ahmet Bağçe
Belki gelir kesme umudunu,
Umutsuz yürek yorgun olur mu, ?
Hayat hayalin bir gerçeği,
Düş olmazsa iş olur mu?
Ahmet Bağçe
AY GİBİSİN
Uzak görünse de yollar,
Elimde bir demet çiçek,
Gönlümde sen varsın.
Düşler ülkesinde dolaşırım,
Dinmeyen gözyaşım ırmak,
Terim kuru, mintanım ıslak,
Aşk güneş ile ay gibisin,
Sen başka yerde ben başka yerde,
Lakin aydınlanırsın yüreğimde.
Ahmet Bağçe
İçinde sevdiklerimi barındıran toprak,
Rahmet ile nede güzel kokarsın.
Kazmaya kıyamam hatta korkarım,
Kuçaklarsın bağrına basarsın diye.
Ahmet Bağçe
Sen çillendin bütün benliğimde,
Uyandırdın uykudaki baharımı.
Bu kadar uyanmışken toparlanayım,
Her bir yerimde yaşat baharımı.
Esintinle, bulutunla, yağmurunla.
Ahmet Bağçe
Aynı gece içindeyiz de, içimizdeki karanlıklar farklı...
Ahmet Bağçe
İYİ Kİ VARSIN
Küçük bir tebessümdü bakışın. Dolaptan yiyecek bir şey almak için kalktım, isteğinin olup olmadığını sordum. Sen, dedin bana, sen yanımda ol yeter dedin. Kalbim çaparak sana döndüm, önce müthiş bir acı duydu içim, sonra gümbür, gümbür oldu yüreğim, nefesim hızla çekildi soluk borusundan yukarıya…
Bana seslendin. Dedin, nereden esti aklına bu tekne gezintisi, yani deniz gezintisi. Sevindim sevinmesine de, bende ne zamandır istiyordum aslında vesile oldu. Mecburiyet olmadan, şöyle rahatlıkla, kayık yâda teknede bir gezinti yapmayı. İçinde gökyüzünü seyretmeyi. Hep merak etmiştim. Denizlerin üstünün Neye benzediğini. Denizin ortasındayken bakıldığında gökyüzünün nasıl olduğunu. Balıkların yüzmelerini görmek istemiştim deniz ortasındayken. İstavritlerin, uskumruların, denizanasının, ahtapotların yüzmelerini. Dedin aslında onlarda özgür değiller. Balıkçıların ağları hoyratça kavrıyor onları. Koca denizlerde onlarda özgür değil, onlarda ölümle burun, buruna. Oysa şimdi yüzerken kocaman yeşil leğende gibiler. Şey! Dedin, ne zaman çıkalım?
İstersen hemen hareket ederiz dedim. Çıkalım dedin, açalım yelkenleri. Kıyıdan deniz çok güzel görünüyor da, denizden Kıyılar nasıl gözüküyor görelim dedin.
Bir kedi yalanarak baktı gözümün içine, içine yanaştı yavaşça, başını ayaklarımı okşar gibi sürtmeye başladı. Beni de götürün der gibi. Döndüm sana, kediciği de götürelim mi? Dedin götürelim, götürmesine de denizin ortasında ya huysuzluk yaparsa! Kalsın derim uğraşamayız belki. Hazırdık ihtiyaçlarımız tamamdı. Hareket etmeden önce bir kontrol daha yaptık ve aralandık iskeleden. Sen uzaktan gelmiştin, yorgundun ve uykusuzdun. Bende de uykusuzluk vardı, belli etmiyordum, dün akşam geleceğini haber ettiğinden beri gece uyku girmemişti heyecanımdan. Dedim akvaryum balık koyuna vardığımızda teknede uzanırız, güneşleniriz, sonra dalış yaparız balıklara ekmek atarız, simit atarız. Akvaryum koyunun, açık mavisinin, beyaz mercanının, yeşil yosunlarının bol, bol resimlerini çekeriz, makarna yeriz, çay, kahve içeriz dedim. .
İşte tam o an bir tuhaf oldum, eğilip bir öpücük kondurdum anlına. İki damla gözyaşından ibaret gözyaşı da akıttım. Gecikmiş bir hoş geldin öpücüğüydü ve arkasından, gözyaşlarımı saldım denizin sularına…
Bir an öylece bakakaldın. Sonra sevinç içinde daldın gittin mutluluk deryasına, tüm kederimi söküp atarak, teşekkürü de ihmal etmemiştin. Bir kaç dakika elime elini koydun, avuçlarınla kavrayarak dedin iyi ki varsın…
Ahmet Bağçe
ANLAMADIN
Mataramda kalan son bir yudum su gibi sakladım seni,
Çölün kavurucu sıcağında,
Rüzgârsızdı hava,
Yelpaze yaptım avuçlarımı salladım,
Estirdim üşütmeden.
Gözlerine her baktığımda,
Her dokunduğumda tenine,
Yağmur yüklü bir bulut gibi döktüm gözyaşlarımı.
Otları yatak, kütüğü yastık, gökyüzünü yorgan yaptım,
Toprağı kâğıt,
Parmaklarımı kalem yaptım.
Sana yazdım,
Anlatmak istediklerimi,
Anlatamadıklarımı.
Seni seviyorum kazıdım her ağaca,
Görüp anlasın diye,
Gördün ama inanmadın.
Aslında ben seni sevmedim,
Sana bağlandım.
Senin sevgin bende,
Güneş görmeyen bodrumlar kadar serin,
Okyanuslar kadar derin oldu hiç anlamadın.
Ahmet Bağçe
Ne yıldız nede ay dindirmiyor gözyaşlarımı.
Bu gece tüm huzursuzluklar zaferinde.
Duygularım çökmüş, düşüncelerim karmaşık,
Anlaşılmaz bir hal, bir çıkmazın içinde.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİMİ KOYARIM
Ve ben yüreğimden ses vererek dedim ki,
Sen giderken nasıldın bilmem ama,
Bir dönüp baksaydın geriye,
Görürdün arkanda bıraktığın,
Şu düşkünün kahroluşunu.
Ve sen aşk,
Saç teli kadar ince olsan da,
Üstünde dik durabilmek,
Yürüyebilmek için yüreğimi koyarım,
Yeter ki sen kopma….
Ahmet Bağçe
KURU CAN
İşte böyle dedi yanıma gelen ihtiyar.
Saatin akrebiyle yelkovanını durdursan ne yazar.
Zaman senin için kar değil zarar yazar.
Ağlasan feryat etsen,
Ne anandan fayda var,
Nede babandan.
Bak dedi sonra ihtiyar,
Şimdi benim yanımda kim var.
Hani anam,
Hani babam,
Hani yar!
Bir ben varım,
Birde benden içeri kuru can.
Ahmet Bağçe
Ben kelebeği severim.
Kanat çırpması bir başka güzel.
Yaprak, yaprak gezer,
Benekleri çiçeğe benzer,
Ayırt edilmez ne laleden,
Ne menekşeden, nede gülden.
Ahmet Bağçe
İlk sayfasında ne yazıyor dedim, diğer sayfasını merak ettim. Son sayfasını da okudum, bir ömür gibi roman bitti.
Ahmet Bağçe
BAĞIN OLAYIM
Dışarıda yağmur yağıyor,
Karardı hava,
Sana hasret içim gibi.
Hangi zaman baksam cama,
Ah der ağlar yüreğim.
Sen melek istedin,
Yağmur ile meşgul şu an,
Yağmur dağıtıyor topraklara,
Ben varayım mı? Yanına,
Gönül ile yüreğindeki bağ gibi,
Sevgin içinde kükresin dağ gibi,
Yüreğinin boşluğunda bağın olayım,
Açayım içinde çiçekler gibi.
Ahmet Bağçe
SAZAN GİBİ ATLAMA ANLASANA İLHAMİ
Yıllar geçiyor ama hatıralar akılda kalıyor. İyisi, iyi olarak özlemle yâd edilirken, kötü olanlar üzüyor, unutulmak isteniyor. Ömür iyi ve kötü nice hatıraları barındırıyor da bunların hepsini ömür değil de, insan yaşıyor. İnsanlar dertlerle, sevinçlerle, varlıkla yâda yoklukla, iyi arkadaşla, kendisine iyi olan arkadaşlarla tanışıyor, onlarla bire bir yaşıyor kısacık ömür içinde. Zamanla hatıralar kalıyor hatırlayanlar veya hatırlatanlar içinde. Yıllar geçen iş hayatı içinde nice arkadaşlarla tanıştırıyor. Onlarla kaynaşıyor, ölenlere üzülüyor, Kalanlarla sevinç içinde kucaklaşıyor karşılaştığında. Eski yılları yâd ediliyor, anlatıyorlar ayaküstü. Şimdi aklıma geldi de anlatmak istedim. Anlatacağım yaşanmış öykünün hatırasını.
Bilgisayar ortamından otomasyona geçileceği söylentisi dolaşıyordu arkadaşlar arasında. Meraklananların yanı sıra, geçince görürüz diyenlerde vardı. Bende geçince görürüz diyenler gibi pek önemsemiyordum. Mutlaka bir yeniliktir, öğrenilmesi gereken bir olaydır, tabiî ki bir öğreticisi de olacaktır düşüncesindeydim. Yeni bir şey icat etmeyecek olduktan sonra düşünmemede gerek yok derdim. Ama öğrenmem zuhur edince, gerekli görülünce akıldan çıkmaması için öğrenirdim. Gün oldu söylenti gerçekleşti. Otomasyon gelecekti ya geldi çattı. Yılın ilk ayından itibaren on beşer gün seminer verilmek suretiyle. Dairede çalışan bütün memurlar işlerinde aksatılmaması düşünülerek ayar edildi, seminer çalışmasına. Seminer dairenin bulunduğu yerde değil de Antalya’da Lara’da olacaktı. Bakanlığın kararı öyleydi. Orada bakanlığımıza ait müsait yer mevcuttu. Eğitici yeterli sayısının azlığı, eğitilmesi gerekenlerin çokluğu onu gerektiriyordu. Benim seminer dönemim şubat ayının ilk on beş gününe denk geldi. Guruplar belirli. Birkaç arkadaş bir gün evvelden daire arkadaşlarımızdan Muhsin Genç’ in arabasıyla yola çıktık. Güle oynaya neşeyi muhabbetle. Antalya’ya girdik, vardık lara’ya. Sendika başkanımız Naci Kalay’ın desteği ve çabasıyla beş yıldızlı bir otel ayarlanmıştı. Yerlerimiz hazırdı. Yerleştik, pembe naylon bileziklerimizi taktık bileğimize, yedik, içtik, eğlendik, yüzdük kapalı havuzunda. Canlı müzik eşliğinde dans ettik. Eğitmenlerle iyi bir diyaloga girdik, portakal alıp gelmeyi ihmal etmeden döndük on beş gün sonra. Aradan bir altı ay geçti. Bir öğle üzeri yemek molasındayız. Servisin birinde müdür yardımcısı Ömer Bey ve beş altı arkadaş oturuyorlar. Aralarında İlhami Harmankaya arkadaşımızda var. Yanlarına vardım, Ömer beye göz ettim. Mavin bey Antalya seminerinden haberiniz var mı? Dedim. Oda, evet var duyurulacaktı lakin talep çok olacağı düşüncesiyle müdürlerin inisiyatifine bırakıldı. Müdürler tüm memurlar yerine Tahakkuk şeflerinden ve müdür yardımcılarından aileleriyle birlikte bu seminere katılmalarını uygun gördü dedi. Evet dedim beni de uygun görmüş, fakat ben gitmek istemiyorum, bunu da müdürüme söyledim. Müdür kararından vaz geçmedi. İllaki sen gideceksin, mahiyetindeki memurlara konuyu gelince anlatacaksın dediğini söyledim. İnandı garibim İlhami arkadaşım bu şaka muhabbetimize. Mesaide başlamak üzereydi, çaktırmadan müdürün odasına çıktı. Bir süre sonra, beş dakika kadar sonra müdürümüz Fadik Hanım beni çağırdı. O her zamanki güleç yüzünü az bir kızgınlık almış görünüyordu. Beni istemişsiniz buyurun dedim. Ahmet Bey, ne bu seminer mevzusu, Antalya falan gibi muhabbet anlamadım. İlhami Bey geldi, Ahmet Bay Antalya seminerine gitmek istemiyormuş kendisi söyledi, onun yerine beni yazın diyor. İkna edemedim, Sana şaka yapmışlar diyorum, hala ısrar ediyor ve ona kızarak gaza getirmişler, sazan gibi atlama anlasana dedim anlatamadım. Lütfen şaka olduğunu bir anlatın!
Ahmet Bağçe
SANA HASTA
Gülümsemem gittiği an yüzümden,
Kalbimin sesini dinlerim.
Az atarsa hasta,
Çok atarsa,
Sana hasta olduğunu anlarım.
Şu an çehrem asıldı az biraz,
Hızlandı yüreğimin atması..
Ahmet Bağçe
AZICIK AKLIM
Her baharın gelişine sevindiğim gibi sevinirim,
Akşamın oluşuna.
Yokluğunun varlığa dönüş noktasıdır karanlığım.
Ağaçların uyanması gibi,
Çiçeklerin açması gibi.
Mutluluk açar gözlerim,
Gülücük dağıtır pembesinden.
Yüreğim senin için çarpar,
Avunur gecesinde seninle,
İşte gönlüne takılı bu azıcık aklım,
Ne sensiz olabilir,
Nede beni sensiz.
Ahmet Bağçe
Ömrümden ömür gitmiş,
Yağdın kar gibi içime.
Kürümedim biriktirdim,
Eridin ılgıt, ılgıt yüreğimde.
Hatıran sade bir selam,
Bazen de bir teşekkür,
Hiç benim olmadın…..
Ahmet Bağçe
Sigara içmiyorum.
Ciğerlerim sağlam,
Lakin yaralı yüreğim.
Sigaradan da zehirli,
Kahır içiyorum
Şimdi ben yaşıyormuyum?
Ahmet Bağçe
Susuyorum..
Gözlerim konuşuyor,
Gözlerimi kapatıyorum,
Yüreğim konuşuyor.
Uyuyorum rüyalarımdasın,
Ya içim;
Ağlıyor, ağlıyor, ağlıyor.
Cümle âlem baharında,
Yeşerir dallar,
Benim kırık kolum kanadım,
Kara kışım, kara yazım,
Gene de seni, sende yaşarım.
Ahmet Bağçe
YA SEN...
Oksijen arasında mis gibi kokun,
Yüreğimde özlem, gözlerimde hasret,
Yalnızlığımda aklıma konuk,
Göremediğim an umutsuzluğum.
Hayallerimde buluşup,
Hayata tutunmaya çalışan,
Yaşam sevincim.
Ben senin yüreğini sevdim,
Ya sen...
Varsın adı yaşlılık olsun.
Ahmet Bağçe
ÜFLEMESİNLER
Akşam olunca karanlık çöktü,
Günün ışığını saldı pencerem.
Çek perdeleri sönmesin mumum,
Kırık çamdan giren esintiden.
Son mumda umutlarım gibi fersiz,
Gerisi var sanıp üflemesinler.
Ahmet Bağçe
Bu benim evim iki kişilik.
Biri senlik, biri benlik.
Varsın bir ağaç kovuğu,
Yâda bir dala asılı olsun.
Yeter ki içi mutlu, huzurlu,
Sana benim, senin bana,
Anlatacak hikâyemiz olsun.
Ahmet Bağçe
Karanlığı, suskunluğu ne ay nede yıldızlar bozmuş,
Okyanuslar, uzak kıyılara bende sana hasretim.
İşte diyorum, yüreğim yalnız, yüreğini alda gel.
Ahmet Bağçe
Sen yoksun ya yanımda yar,
Ondan yüreğimdeki durgunluk.
Ahmet Bağçe
Aşk,
Tutkudur birde ölüm,
Adres sormaz,
Gönüldür hepsinin ortak adresi.
Kalp!
Aşkta,
Tutkuda ve ölümde durur,
Kırılsa da kırık, kırık çalışır.
Ahmet Bağçe
Kar gibi soğuk yüreğim,
Bulutlar gibi ağlar gözlerim.
Teskin etmiyor ne kahve nede sigara,
Hasretine nice zamandır dalar yüreğim.
Ahmet Bağçe
Almaya görsün yarayı yürek,
Yaralandıkça daha da artar feryadı.
Ne anlar ne işitir onu,
Acılı yürekten başkası.
Ahmet Bağçe
OKU SESLİCE
Rıhtımdan alıp götürdün ya yüreğimi ta nerelere,
Nem kaldı feribottan arta kalan engin denizde,
Bir yalnızlığım birde hasretin var beynimde,
Gökyüzünü yutan okyanuslar gibisin.
Çok duygular var yüreğim ile gönül arasında,
Bitmez tükenmez, karmaşık düşler içinde,
İç çeker kanepenin bir köşesinde sessizce,
Boğulur gözyaşına buğulu gözlerim.
Gönlüm öyle bir şeylerin hayali içindeki,
Günlüğümün içeriğini okurken sayfasından,
Ne hatıralar ne unutulan aşklar gizlenmiş,
Neler yaşamış yâda yaşayamadığım var içinde.
Anılarımı sayfalarımda okurken ağladım da,
Ağlarken okuyamadı kör oldu gözlerim.
Sen her bir cümlesini oku seslice duysun,
Sana nazır yüreğimin nidasını kulakların dinlesin.
Ahmet Bağçe
Ateş unutursa yanmayı, yağmur unutursa yağmayı, güneş unutursa doğmayı, belki o zaman unuturum seni. Değilse asla...
Ahmet Bağçe
DÜNÜMÜ
Her daim düşünüp,
Ağlarım dertli gecelerimde.
Teselliyi ağlamakta buldum.
Peki ya seni nerede bulurum.
Gel duymuşsan sesimi,
Koy başını omzuma,
Geri kalan ömrümde,
Sana anlatayım dünümü.
Ahmet Bağçe
ZİYAN ETMEDEN
Düşlerimin vakti gece olunca,
Adresi sen oluyorsun.
Ve yüreğim sensizliğe bürünüyor.
Ne vakit buğulansa gözlerim,
İmdadına yetişiyor mendilin,
Gözlerin gibi bakıyor,
Ellerin gibi siliyor,
Her bir damlasını ziyan etmeden.
Ahmet Bağçe
Kelebek,
Sen rüzgâr önünde,
Kanat çırparken.
Sallandığına bakma,
Konacağın çiçek belli,
Tıpkı benim konduğum,
Yüreğin gibi.
Ahmet Bağçe
En çok mutluyken söz vermekten, öfkeliyken kalp kırmaktan korkarım. Pahalıya mal olur geri dönüşü.
Ahmet Bağçe
Aşkı sevgiye bağlı tutku gibisin.
Tahakkuku yüreğime bağlı vergimsin.
Sevgini içimde artırdım,
Stopajını kestim yüreğimden.
Beyanın cemaline vermeye geldim,
Tahakkuk fişini kesiver gayri,
Ellerinle tebliğ ediver gayri.
Ahmet Bağçe
SEVMEK
Sevmek gideni özlemek,
Gelenin elinden tutmak,
Kaybetmekten korkmak,
Günahına kelepçe vurmaktır.
Onsuz kalmamak için,
Yüreğine sahip olmak,
Ağlarken ağlatmamaktır.
Kaçmak değildir sevmek,
Unutulmak için,
Unutmakta değildir.
Yanında olmak,
Yakın olmaktır kalpten.
Ahmet Bağçe
Umutlar yarınların çiçeği, düşünceler saksısıdır. Çiçekleri solmuşsa saksısı çatlamıştır.
Ahmet Bağçe
GEL
Aklıma geldiğinde,
Dağıtıyorsun ya aklımı,
Birde dağılan aklımı,
Toplamaya gel.
Umutlarımı ellerine,
Başını omzuma koydum.
Yüreğini yüreğime,
Gönlünü de gönlüme.
Umutsuzlukları omzumdan almaya,
Gönlüme huzur vermeye,
Gözlerimden akan gözyaşlarımı,
Silmeye de gel….
Ahmet Bağçe
SEN BENDE HEP VAR OLDUN VE VAR OLACAKSIN
Epey zamandır sabah erken vakitlerinde horoz sesi duyulmaz oldu. Çocukluğumuz da yanına yanaşamadığımız Kaz’lar gulu, gulu diyen Mısırga’lar neredeyse hepten unutuldu. Akarsular yapılan yüksek binalar, yeni, yeni caddeler, fıskiyelerle sulanmaya çalışılan parklar nedeniylede kurutuldu, bu nedenle yüzme imkânları kalmadığından Ördekleri hatırlamak dahi güçleşti. Alış veriş merkezlerinde ambalajında veya Pazaryerlerinde yılbaşı gibi özel günler dışında kaz, ördek ve mısırgayı göremediğimiz gibi meraklısı da yok. Tavşanı ise, o sevimli kemirgeni bilen var mı? Horozla başlamıştık öykümüze. Sabahın ilk aydınlığını gördüğü an, sabah namaz vaktinin geldiğini uzun, uzun çekerek ötüşüyle bildiren, tavukların etrafında fır, fır dönen, onlara bir nevi çobanlık, önderlik yapan horozlar.
Evimizin odunluk bölümünün bir köşesinde tavuklar, kaz ve mısırga ile ördekler için ayrı, ayrı kümesimiz vardı. Kümesin bir tarafı kapalı, diğer tarafı örgü telle çevrelenmiş açık bölmeliydi. Ben bu duruma yazlık, kışlık derdim. Ördek olsun, kaz olsun, gulu, gulu ve tavuklar vakti geldiğinde yumurtalar üzerine kuluçkaya yatırılırdı. Belli bir süre sonra yumurtalardan civcivler çıkardı. Babaannem o sevimli şeylerden özellikle tavuk civcivlerini kanatlarından daha ilk anda horoz mu, tavuk mu olacağını ayırt ederdi. Kanat uzunlukları bir uzun, bir kısa ise tavuk olacağı. Kanat uzunluğu, uzundan kısaya doğru azalarak kısalıyorsa horoz olduğu anlaşılır derdi. Tabi bu durum henüz yumurtadan çıktığı ilk günü anlaşılır, iki, üç, dört günlük civcivlerde anlaşılmaz derdi. Civcivleri koruma altına alırdık, hatta belli bir büyüklüğe erişinceye kadar korumaya alınan yeri ampulle ışıklandırılırdı. Yemlikleri ve sulukları ve yemleri özeldi. Minnacık ağızlarına uygun besin değeri yüksek yem satın alınır, yâda evde hazırlanırdı. Kedilere, kargalara yem olmaması için, fire verdirmeden büyütülürdü, öyle büyüdük. Ya şimdi, çiftliklerde yetiştirilen tavuk ve benzeri hayvanların kesilmiş halini alış veriş merkezlerinde görür olduk. Muhteşem horoz seslerinden de mahrumuz.
Geçenlerde şöyle açıldım kırlara doğru. Baharın şu ilk günlerinde dolaşmak istedim. Uzak, uzak gittim. Bizim çok eskilerden zaman, zaman uğrak verdiğimiz bir gölet vardı oralara kadar gittim. Göledin olduğu yere lokanta yapılmış, beton direklerle göledin bir yarısına kadar balkonvari bölüm oturtturulmuş. Masalar sandalyeler konulmuş, piknik alanımız ticari alan haline getirilmiş. Yukarılara doğru çıktım. Bir köy vardı, oralara kadar ilerledim. Tepenin yamacında biraz daha düzenli evler yapılmış o köyün eski hali değişmiş. Çamlıklar arasına dağ evleri yapılmış duvarları ağaç desenle süslenmiş. Antalya sahillerinde sahil olimpiyat bambu evleri gibi. Kabarmış toprak bir tümseğe oturdum. Dalgasız deniz gibi gökyüzü. Ya topraklar, sararmış otlarından, sonbaharın ve ardından kış aylarındaki o kara giysisinden eser yok. Yeşermiş, rüzgârın esintisinde yeşil, yeşil otlar deniz dalgası gibi, adeta dans ediyor. Çevreden üç beş çalı çırpı topladım. Ateş yaktım. Toprakla kabaca birde yer yaptım oturdum. Uzun bir süre seyrettim, daldım gittim, seyrine doyamadığım uçsuz bucaksız doğanın güzelliklerine, rüya gibi o muhteşem manzaraya. Bir an sen belirdin hemen solcağızıma yanaştın. Şiişt yabancı, yer var mı yanı başında dedin oturdun. Konuşmaya başladın kulağıma fısıldar gibi. Anlattıkça anlattın. Konuştukça ruhuma güzellikler kattın.
Bilmiyorsun değil mi? dedin. Nerden bilebilirsin ki, biri vardı hep hayalimde taa çocukluk ve dahi lise yıllarımda dedin. Omzuna yaslandığım, oracığında, omzunda hayal kurduğum, göğsüne başımı koyup ağladığım, dizinde uyuduğum biri vardı. Yüreğimde taht kurmuştu ama bilemiyordum, anlayamıyordum, anlamda veremiyordum dedin. O yıllardan beri bu duygu karmaşası içinde boğuştum, bir yanım mutlu, huzurlu, bir yanım boşluk içinde yüreğime acı verdi. Hep böyle duygular doldurdu içimi, yüreğim hep hüzünlerdeydi dedin. Ben oldum olası sonbahar mevsimini severim, eylül ayını çok severim, rüzgârı, rüzgârlı havayı, dereleri, derenin akışını hışırtılı sesini, kuşların ötüşünü, yanan odunların alevlerini seyretmeyi severim dedin. Yüreğim hep derinlerde bir yerlerde seni arar, seni bulamadığım için hüzünlenirdim, bazen bulurdum, buluşurduk hayalimde ve sen bana bir şeyler anlatırdın. O zaman ben derdim, hiç bahar yaşamadım ki; o anlattığın, o güzel olan şeyleri, sevdiklerimi yaşamadım ki dedin ve devam ettin. Seni hayalimde yaşatıp boşu, boşuna sevmemişim. Hiç açmamış gönül çiçeğimi açtırıyorsun, hatta açtın. Susayan yüreğim su yerine bir kadeh aşk şarabı içti, tadını bile bilmediğim aşk şarabından dedin. An geliyor ılgıt, ılgıt esiyorsun yüreğimde, hüzünleniyor yüreğim. Gönlüm hüsranlarda oluyor rüzgâr estikçe o gün olmasa da yarın yâda şimdilerde olduğu gibi bir şeyleri önüne katıp götürdüğü gibi beni bir yerlere götürüyor dedin. İste rüzgârı bundan ötürü severim. Beni sana götürdüğü için severim. O götürdüğü yüreğe misafir ettirdiği için severim dedin anlattıkça anlattın. Seni dinledikçe dinledim, serinleyen havanın ve akşamın habercisi gün aydınlığının kararmaya başlamasıyla irkildim. Yoktun yanımda, yanımda olan hayalindi, hayalin konuşmuş bir şeyler anlatmıştı bana. Dedim hayaline kalkalım mı akşam oldu, havada soğudu. Gidelim mi yoksa biraz daha oturmak istermisin. Hayalin, gidelim vakit geç olmadan gidelim dedi. Ben oralardan, senin hayaline her zaman gelirim, senin hayalini de misafir ederim, yüreğin yanımda dolaşır hissederim, ben ne zamandır hep seninleyim. Sen bende hep var oldun ve var olacaksın….
Ahmet Bağçe
Zaman beni öyle avuttu ki,
Bir şeyler vereceği yerde,
Ömrümden aldı götürdü.
Bir tutam mutluluk adına,
Aşkın saltanatına oturttu.
Umutlarımı aldı acı bıraktı,
Kıvranırım içinde.
Ahmet Bağçe
Ben dalında küçük bir kuş,
Yâda miyavlayan Sokak kedisi,
Yanaşsam az bir yanına,
Sen kovalasan.
Ben gözlerine, gözlerine baksam,
Ürkek, ürkek,
Yalvarır gibi,
Ahmet Bağçe
Suskunun sözü gözünde, aşığın sevgisi yüreğindedir.
Ahmet Bağçe
REENKARNASYON GİBİ BİR ŞEY
Çok insanın değişik rüya tarzında hafızasında yaşamadığı halde yaşamış gibi anıları vardır. Tıpkı bende olduğu gibi. Farklı bir ortamda, hiç görmediğim bir mekândayım. Rüyamı, değil mi bilmiyorum. Rüya olsa, rüya olduğunu hatırlarım. Her zaman gördüğüm rüyalarımı hatırlayan biriyim ve bir rüya tabirine bakarım veya birine o gün gördüğüm rüyamı anlatırım. Zihnimde geçmişte yaşadığım bir çağımı, bir anımı hatırlatan, izleri çok belli olay var. Rüya gibi bir şey ama rüya değil. Çok uzun yıllardır aklımda olan unutmadığım bir olay bu. Hani ilkokula yazıldığını, arkadaşlarıyla okul bahçesine oynadığını, ilk sinemaya gittiğini hatırlayanlar olur ya, veya buna benzer kalıcı olayları hatırlarız ya, işte benim hatırladığım olay da aynı onun gibi bir şey. Geniş bir girişi olan sağ tarafında beş, altı dükkândan ibaret, sol tarafında bir dükkândan sonra çıkmaz bir sokağı dönen, karşılıklı dükkânlarla donatılmış han gibi bir yeri hatırlıyorum.10 yâda 11 veya biraz daha küçük yaşlarındaydım. Hanın sol tarafında en sonunda babama ait bir dükkânın önünde at arabası tekeriyle oynuyorum. Hani yapıyorum demiyorum, çünkü küçüğüm. Yan dükkânda ise demirci bir amca var, hafif sarışın mavi gözlü, irice biri. Bazen bana elini yıkamak için ibrikle su döktürürdü. Kocaman elleri dikkatimi çekerdi iriceydi. Çokça helva ekmek yerken görürdüm. Bazen oğlan çocuğusun der bana da verirdi. Ben sanırım o yüzdendir helva ekmeği isteyerek yerim. O amcanın ateşte kızdırdığı demiri büyükçe çekici ile döverken ki çıkan ses hala kulaklarımda. Arada bir şalvar işlikli bir teyze gelirdi, bohça içinde sıkma su böreğine benzer bir şeyler getirirdi, yanında küçük bir kızla. Kız zayıfça, kestane renkli hafif dalgalı saçlı beyaz tenli biriydi. Entarisi üç etek dedikleri elbisedendi ve kolları kısaydı. Pabuçları dahi hatırımda. Meşin iplikli, iplikleri ayak bileklerine sarılıydı. Benimle oynamak isterdi, yanıma gelirdi, diz çöker otururdu. Parmaklarıyla işaret eder bir şeyler gösterirdi. Yani o ne der gibi. Fazla kalmazlardı. Teyze gidiyoruz gel kızım derdi. Az sonrada giderlerdi. Bana gene geleceğini söylerdi. Yumuk elleriyle öpücük bırakırdı. Köşeyi dönene kadar bakardı. Gitmek istemezdi. Benimde ona karşı çocukça bir sevgim vardı.
Bir ismi vardı ama hatırlamıyorum, kendi ismimi dahi hatırlamıyorum.
Zaman, zaman gelmesini isterdim. Onunla oynamak isterdim. Yanımda oturmasından hoşlanırdım. O dükkânlar, mekân, tozlu toprak alan, arı gibi çalışan dükkân sahipleri, babamın gelişi at arabası tekerleğini yapışı bu günkü gibi hafızamda. Rüya değil yaşanmış bir olay. Derler ya reenkarnasyon gibi bir şey. Aradan o kadar yıl geçtiği halde bu olay çocukluğumda yaşadığım anım gibi sanki. Lakin benim hatırladığım ve içinde büyüdüğüm yer sebze pazarı sebze hali. Vaktiyle at arabası ve körükler var olmasına vardı ama taksi, ceep, kamyon ve otobüslerde mevcuttu. O at arabası dükkânı, o mekân olmadığı gibi, demirci amca ve kız çocuğu mahallemizde komşumuz dahi değildi ve çocukken görmediğim biri, birileri. Fakat çok enteresan o küçük kızın bu günkü büyüklük hali sana çok benziyor. O kadar çok benziyor ki, ayırt etmesi mümkün değil. İlkokulda, ortaokulda dahi hiç görmediğim biri olmasına rağmen o kadar çok tanıdık ki tipi, yüz hatları tıpkı sen. Bilmem sana bir anda ısınmam, seni çokça sevmem, seni kaybetmekten korkmam ondan derim belki. Sakın bir yere kaybolma, beni yıllar önceki yaşamadığım halde yaşamış gibi anılarımdan etme. Şimdi anladın mı sana olan düşkünlüğümü…..
Ahmet Bağçe
Başarılı olan insanlar anlaşılmayan insanlardır. Kazanmak isteyenler nereden, hangi köşeden nasıl çıkacağını kestirmezler.
Ahmet Bağçe
Bir insanı en çok üzen şey, üzüldüğü şeyi düşündüğü şeydir.
Ahmet Bağçe
Ne kadar çürüse de,
Çekirdeği çürümeyen domates gibiyim.
Yüreğinin neresine eksen,
Yeniden çillenir yeşeririm.
Ben kimselerin olmadığı kadar seninim,
Bir gün gelirsin diye,
Dağ evi gibi boş bekler yüreğim.
Ahmet Bağçe
Her cümlemde sevgilim demek istedim,
Sevdiğimi dedim, gerisini getiremedim,
Seni saraylarda yaşatacağım demedim.
Şuracıkları saray yaparım diyen sendin,
Kanatlandı uçtu benimleyken gönlün.
Lakin bir defada olsa,
Sevgilim demedin,
Dememe de müsaade etmedi yüreğin.
Ahmet Bağçe
Sus yüreğim,
İşitmiyor sağır olmuş o yürek.
Bakma öyle,
Görmüyor seni, o yeşil gözler.
Gözpınarların ırmak olsa,
Akıtsa gözyaşlarını,
Ulaşmadan kaybolur hasret çöllerinde.
Ahmet Bağçe
Bazen çok yakın olan yürek değil de,
Uzak olan daha çok tebessüm eder insana.
Yakın görmez ama uzak hisseder,
Üfler ta bir yerlerden nefesle hasretini özlemini.
İşte ben,
Bana hissettirdiğin tebessümünle,
Yüreğimden gülümseyip ölüyorum.
Sen öldüğümü değil,
Yüreğimin mutluluğunu affet benim.
Ahmet Bağçe
Resimlerine bakıyorum da o kadar güzelsin ki, yan yana gelsek kör olur gözlerim. Oradan her bakışınla gülümse ki, her bir gülümsemene doyasıya öleyim.
Ahmet Bağçe
Ayna gerçekleri söylerken kırmadan söyler. Çirkine çirkinsin, güzele güzelsin demez. Yüzleştirir kendisiyle, kişi kendini bilsin diye.
Ahmet Bağçe
Ne kadar kırılırsa kırılsın, kırıkta çalışır bu kalp.
Ahmet Bağçe
Gül ne bilir yetiştiği yeri, çöplükte yetişirse gül, gül değilmi? El at değiştir yerini. Güle gül değeri vermeyenin kalbi kıştadır. Hiç kalbi kışta olana bahar gelirmi.
Ahmet Bağçe
Yok, seninde gidecek bir yerin,
Bunu çok iyi biliyorum.
Çünkü hep aklıma geliyorsun.
Ahmet Bağçe
Gökyüzü ayrı kaldığında güneşe, ay ile yıldızlar ta uzaktan bakıp, geceyi karanlığıyla tarif edermiş. Tıpkı özlem içinde olanın, kalbinin acıması, içinin yanması gibi. Yanık yürek yakarırmış, kokusunu getirmesi için esen rüzgara.
Ahmet Bağçe
ULAŞMIŞMIDIR
Kışa elveda deyip, bahara göz kıparken, tay gibi cıvıl, cıvıl oluyor insan. Bu gün hava çok güzel, berrak mı berrak. günlük güneşlik. Gün gezme günü, kırlara tepelere gitmeye müsait bir gün. Lakin azda olsa esinti var. Gölgeli olan yerler biraz soğukça. Gece ile gündüzün eşitlendiği, baharın bu ilk gününü evde geçirmek istemedim. Biraz kavice giyindim, yanıma bir şişede su aldım, dışarı attım kendimi. Tepelere doğru yürüdüm. Eriyen karların, güneş ışığıyla parladığı yere kadar. Yol kavşağında beton köprü kenarında az bir soluklandım. Asfaltın su birikintisi gibi serap görüntüsüne bakındım. Tarlada kurumuş otlarının altından dürterek çıkmaya çalışan taze yeşil otların havaya merhaba demesine bakındım. Kuşlar sevinçliydi, cıvıl, cıvıldı, bakınıyorlardı toprak anasına. Bir uçuyor bir konuyorlardı nereyi bulduysalar. Köpekler ayaklarıyla kaşıntılarını gideriyor, bakım yapıyordu tüylerine. Temiz havanın oksijeni her bir nefeste burun deliklerimi yakıyor. Yalnızlık kadar güzel muhteşem bir atmosfer. Tarla içinde kuru otlara takılmış naylon poşet hışırtıları özgürlüğünü ister gibi. Gitmeye çalışıyor, uçmak istercesine. Ama takılmışlar kuru bir ot dalına gidemiyorlar. Birini kurtarmak istedim. Gitsin nereye kadar gidebilirse dedim. Gördüğüm ilk poşete yaklaştım içinde bir defter yaprağı vardı arkalı önlü karalı. Önce ilgimi çekmedi poşeti bıraktım boşluğa. Rüzgâr etkisiyle az bir yuvarlanan poşet gene takıldı bir kuru ota. Poşetin ota takılması değil de içindeki defter sayfası beni meraklandırdı. Döndüm poşetteki defter sayfasını aldım. Ne yazılı olduğunu merak ettim. Neler yazılı kim bilir dedim. Neler yazmıyordu ki;
Birinin hasret yüklü, özlem yüklü mektup gibi bir yazısıydı. Her kimse içini dökmüş besbelli. Koymuş poşete her kime gönderdiyse. Bende okuduktan sonra koyacağım poşete gitsin gideceği yere. Ama önce okumak istedim.
Biraz dertleşmiş garibim sayfasında. Gençliğini yazmış. Gençliğinde sevdalanışını yazmış. Kayalıkta oturduğunu yazmış, ona şiirler yazdığını yazmış. Sonra kendisinden yoldaş olmasını, arkadaş olmasını eş olmasını istediğini yazmış. Devam etmiş gariban. Çok uzunca bir yola çıktık birlikte demiş. Çalıları, çepilgenleri, dikenleri dolu, dolu bir yoldu karşımıza çıkan yol demiş. Öne atılıp temizlemeye çalıştığını yazmış, ama yoruldum demiş. Anlatmaya devam etmiş mektup gibi yazısında. Kim bilir daha neler vardı da anlatmak istedikleri sığdıramamış defter sayfasına. Yazısının bir yerinde ben bunları karalarken bir ses duydum demiş. Bir ses sanki hey! Gençliğimin hayali duyuyormusun beni diyor demiş. Uzaklarda bir peri, uçan bir kelebek. sanki mavi gök ile yer arasında bir yerde mırıldanıp şarkılar söylüyor demiş. Bendeki bu yürek seni arıyor, seninle yaşıyor, seninle nefes alıyor diyor demiş. Ne var ki; Yılların hasretiyle yandı kavruldu. Çelikten de dayanıklı, kaya gibi sağlam çıktı, ateşler içinde kor oldu seni arıyordu, bekliyordu diyor demiş. Sen demiş bir hayatsın, paramparça olmuş şu gönlümün yoldaşısın, cansın, canansın diyor demiş. Devam etmiş anlatmaya. Dertleşmişler ortak hayatlarını yaşadıklarını bir birlerine. Ağlaşmışlar karşılıklı. Sanki bir biyoenerji onları kendi doğrultusunda karşılıklı bir araya getirmiş gibi. Konuştukça açılmışlar, açıldıkça dökülmüşler birbirlerine.
İçim burkuldu okudukça. Bir aşk doğmuşta bilmiyorlar dedim. Kader onları ayrı yerlerde, duygularını aynı yerde yaşatmış dedim. Sevgi bu olsa gerek dedim. Sevmek susmaktır bazen bunu vurgulamış dedim. Ve onun için ağladığını gizlemektir ıslatmadan mendiline silmektir gözyaşlarını dedim. Ve dedim. Grisi yoktur aşkın, ya siyahtır, ya da beyazdır dedim. İkisinden birisi seçilmeli dedim. Varlığı öylesine dolu olmalıdır ki yüreğin, gittiği yâda geldiği her yer neresi ise hissetmelidir benliğini dedim. Gözler baharı görmez olmalı. Ten ateşi hissetmemeli, isteği özlem giderilmeli dedim. Sevginin gözlerdeki bakışı çimlerin yeşili gibi olmalı dedim. Doğruldum ayağa kalktım. Kâğıdı poşete koydum, birde ilmek attım bıraktım rüzgâr önüne. Poşet önce havalandı, sonra yere çakıldı yuvarlandı bir süre. Ardından bakındım. Biran daldım, düşünceler içinde kıvranırken. Onlarca poşetler arasından kaybettim ilmeklediğim poşeti. Karıştı poşetler arasına. Belki yerine, ulaşmıştır Kim bilir. Ulaşmışmıdır?
Ahmet Bağçe
Senin sevgini,
Kelimelerle anlatmak istedim,
Ama kelimeler kifayet etmedi.
Ahmet Bağçe
Aşk güneş ile ay gibidir, biri başka yerde diğeri başka yerde, ama ışığı aynı yürekte.
Ahmet Bağçe
SENİNDE BİR YILDIZIN VAR
Gecenin ilerleyen saatlerinde kesilen elektriğin ardından balkona çıktım. Karanlığın derinden sessizliği, bürümüştü ortalığı. Eskilerde olduğu gibi ne bir mum nede lamba ışığı dahi yoktu evlerde. Hepsi istirahatına çekilmiş iyi bir güne kavuşmak için uyuyorlardı. Belki uyumayanlarda vardı da dalmışlardır hayallerine. Benim gibi. Ben genelde uyumadan önce hayallere dalarım gezinirim biraz, gitmediğim, gidemediğim yerlere giderim. Görmek istediklerimle görüşür vakit geçiririm epeyce. Sonrası mı, sonrasını hatırlamam, hatırladığım uyanışım olur. Ama hayallerimi unutmam, ertesi gece kaldığım yerden devam ederim. Odamın balkonu kuzeye bakar, yazları serince olur ama kış günleri dondurucu soğuktur. Esen rüzgâr hissettirir kendini ıslık çalarak, ben buradayım dercesine. Kışın pek fazla durulmaz. Bu günde soğuk günlerden bir gün ama kışın ortasındaki soğuk gibi değil. Baharın ilk günlerinin ılıman soğuğu. Balkon sefası çekecek gibi değil de, az biraz durunca içten, içten titretiyor. Biraz durup bakındım çevreme derin karanlığın arkasında karanlıktan başka hiçbir şeyler görünmüyor. Sessizliği bozacak köpek sesleri dahi yok. Gökyüzü ise berrak mı berrak. Yıldızlar tamamen arenasında. Adeta kol kola girmiş gezinircesine parlıyorlar. Kimisi çok parlak, kimisi biraz solukça. Göz gezindirdim gökyüzünün kavisi içindeki yıldızlara. Bir an sol yanımın az sol yanında bir yıldız belirdi, parlak mı parlak. Karşısında üç yıldız gerisinde iki yıldız daha vardı. Belki bir adı vardı ama ben bilmiyordum. Acaba bir sahibi varmıydı diye düşündüm. Nereden olacak ki, dedim. Sahipleneyim, satın alayım dedim. El işareti ettim. Ünledim. Hey, yukarıdaki, parlak yıldız duyuyormusun, duydun mu beni dedim. Sanki duydum, duydum dercesine biraz daha artırdı parlaklığını. Senin dedim, bir adın var mı, sen kimin yıldızısın dedim. Benim bir adım yok dedi, sen koyabilirsin adımı, ben kimselere ait değilim dedi. Peki dedim seni satın almak istiyorum, benim çok sevdiğim ve değer verdiğime hediyem için ne dersin dedim. Yıldız dünden razıydı. Gökyüzünde oda yalnızdı belki. Işıl ışıldı ama yalnızdı. Razıyım dedi. Bundan bende çok memnun olurum dedi. Herkime hediye edilmişsem onun içim parlarım, onun şansı olurum, ona hediyeler, sunarım. Mutluluk gibi, sevinç gibi, huzur gibi dedi ve devam etti, adımı siz koyun bende adsız yıllarımın ardından adımla anılayım. Çok sevinmiştim, sevinç içinde odama girdim, ışık henüz gelmemişti. Uzandım somyama, daldım ta gittim uzaklara. Bir an sağ yanımda penceremin camına dokundu elim, buz gibiydi. Cama dedim. Sen dışarımla aramda ülkeler arası sınır gibisin, açılmadan dışarı çıkmama müsaade etmezsin. Lakin soğuk için çaresizsin. Soğuk vizesiz gezinir her yerde içeride de, dışarıda da üşürüm. Az biraz perdeni aralasan, hediye edeceğim yıldızı biraz seyretsem dedim. Ne mümkün, aralasa perdeyi dayanılmaz soğuk girecek içeriye peş peşe. Yıldıza ses etmek için tekrar az bir dışarıya çıktım. Ünledim ses ettim. Hey parlayan yıldız duyuyormusun beni dedim. Parladı duydum dedi. Devam ettim, seni dedim, yerinden alıp götüremiyorum ama bulacağım bir çaresini dedim. Gülümsedi yıldız tamam dedi. Ben buradayım, ayrılmam buralardan dedi. Ona hiçbir şey çaresiz değildir dedim. Hislerime döndüm, ricada bulundum. Zaman, zaman beni uyaran, yanıltmayan, hislerim. Önemli bir isteğim var dedim. Beni kırmayın dedim. Gidemediğim ulaşamadığım yerde gökyüzünde bir yıldız aldım, gene gidemediğim, götüremeyeceğim yerde çok sevdiğim bir yüreğe hediyem için. Lakin götürmekte zorlanırım. Benim için, benim selamımla üzerinde adresi yazılı yüreğe, yıldızını götürürmüsünüz dedim. Kırmadılar evet götürürüz, götürürüz dediler. Uzattılar hep birden kollarını dokundular yıldıza tutuştular el ele, hareket ettiler, sana doğru çıktılar yola. Geldiler mi? Aldın mı hediyeni. Aldınsa şimdi seninde bir yıldızın var. Adını sen koy.
Ahmet Bağçe
Her insan hatıraları kadar yaşındadır. Her hatıranın verdiği tecrübe, o insanın yaşını belirler. Duyguları yaşlanmasa da.
Ahmet Bağçe
Dedi konuşacak bir halim yok,
Dedi o halde bende konuşmam.
Dedi şuraya oturalım mı?
Dedim oturalım.
Dedi sendeki bu sessizlik nedir,
Dedim seni yormak istemedim.
Dedi konuş seni dinlerim.
Tamamda zaten geç geldin,
Şimdi sana ne diyeyim.
Ahmet Bağçe
Karşıya geyik geldi,
Avcı yayını gerdi.
Ben yâri özledim,
Yâr beni özlemedi.
Ahmet Bağ
Eğer uzak duruyorsa,
Asla vazgeçmemiştir.
Belki yüreği için,
Belki yüreğin için.
Ahmet Bağçe
Ne baharın gidişi,
Nede solan çiçekler,
Ferini kaybeden aşk kadar üzmez beni.
Bahar yeniden gelir,
Yeniden açar çiçekler.
Yeşermez yürekten giden sevgi.
Ahmet Bağçe
Her şeyi öğrendim de,
Arkadan konuşmayı,
Gönül kırmayı,
Birde dostlarımı unutmayı öğrenemedim.
Ahmet Bağçe
Güneşin yeni doğuşu gibi içim,
Gecenin karanlığı kadar sessizim.
Ne ışığı görüyorum,
Nede sessizliğin farkındayım.
Günün ikindisinde,
Yüreğimin gürültüsündeyim.
Ahmet Bağçe
ÖLESİYE ÖZLEMEYİ
İç kararmasını bilirmisin,
Acı içinde kıvranmayı,
Yâda çaresiz kalmayı bilirmisin.
Bilirmisin birini ölesiye sevmeyi.
Onu ölesiye özlemeyi,
Ellerini tutamamayı bilirmisin,
Konuşamayıp alık, alık bakmayı,
İşte bundandır yüzündeki adresi bulamadığım.
Ahmet Bağçe
HABER VERSEN
Aradaki mesafeye kırgınım,
Her gün daha da artıyor kırgınlığım.
Özleyen, özledikçe üzülen,
Üzüldükçe hep yalnızlığa bürünen,
Biri oldum ben.
Gülmesini unutmuş,
Somurtkan hale bürünen,
Karmaşık duygular içinde,
Bakar kör oldum ben.
Gözlerim ve yüreğim seni ararken,
Umudumu yitiren,
Çaresizce bekletilen,
Yabancı biri oldum ben,
Rüzgârlara döş verdim, ,
Dedim her nere esiyor isen,
Ne olur bir yön değiştirip,
Benden yâre haber götürsen.
Ahmet Bağçe
Geceleri başlar hayatım,
Uykuda geçer gündüzlerim.
Hayal peşinde koşturur,
Senli olmayan günlerim..
Ahmet Bağçe
SOLUMAK İSTERİM
Etrafımda havamı rengârenk boyayan.
Binlerce kelebek arasında sende ol.
Ben, seni o kelebekler arasında izlerken,
Sende olmak isterim.
Havamı bulup,
Seni havam içinde soluduğum,
Nefesim olmanı isterdim.
Ahmet Bağçe
Neden diyordu,
Neden durduramıyorum ağlamayı,
Denizlerde martılar, havada kuşlar,
Sevinçlerinden öterken,
Sazlıklarda sürüngenler, yılanlar ıslık çalarken,
Bataklıkta kurbağalar ezgi yaparken.
Niçin ağılar, neden yanar yüreğim.
Ahmet Bağçe
Gökyüzü güzel olmalı,
Uçmak isterim kuş misali
Kanadım olmasa da,
Sallarmısın salıncakta beni.
Ahmet Bağçe
YANAN ATEŞİ BU KADAR GÜZEL İZLEDİN Mİ
Dün evvelsi günün, daha evvelsi günün ondan da öncesi günün aynısıydı. Gecenin geç saati olmuş, ben halen uyumakta zorlanıyordum. Kendimle konuşuyorum ama kendim kendimi dinlemiyordu. Ruhen sıkıntı içindeydim. Kafam dağınıktı. Bu dağınıklığı toparlamaya çalışıyordum. Lakin olmuyordu. Derler ya doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı, işte öyle bir haldeydim. Yüreğimin sesi ara diyordu, ara can dostunu. Belki oda yalnızdır, daralmıştır. Onu da uyku tutmamıştır, ara diyordu. Epeyce bir düşündüm. Bir taraftan vakit hayli geçti, ayıp olmaz mı, rahatsız edilir mi bu saatte diyordum. Bir yandan da kafama takıldı ya, aramak istiyordum can dostumu. Cesaretimi topladım aradım.
Selam dedim.
—Çay demledim, hadi gel, sohbet edelim.
Can dostum dedi.
—Geç olmadı mı?
Çok işten bir daha.
—Kısık bir sesle, gel kırma beni, belki uykulu haldesin, beklide yorgunsun, ama yorgunluğun ve uykun pahasına da olsa gel.
İçten istemiştim gelmesini. Maksat bir bardak çay içmek değildi. Onun varlığını yanımda hissetmekti. Teninin kokusunu, nefesinin sıcaklığını hissetmekti. Döşümde uyumasını, pamukta gezinir gibi ellerimi saçlarının üzerinde gezindirmekti isteğim. Taramak istiyordum omuzlarına dökülen saçlarını. Kaç zamanki özlemi gidermek istiyordum. Ona sen canımsın, sen yarsın, sen canıma can katan hayatsın demek istiyordum. Birde endişeleniyordum can dostum, isteksizmiki, geç oldu demesinin sebebi isteksiz olmasındanmı kaynaklanıyor da, gelmek istemiyor diyordum. Bendeki hislerden, hasretten, özlemden onda yokmuki, gelirmiki, diyordum. Terettütlüydüm. Sobam yanıyordu. Üzerinde çay da hazır kaynıyor, demlenmeye bırakmıştı kendini. Sobamın karşısına minderleri döşemiştim. Duvar kenarlarını da hasır yastıklarla çevreledim. Tıpkı şömine önü gibi. Zaten sobanın önündeki yanmaz camda şömine görüntüsünü andırıyordu, görünüyordu içindeki odunların yanışı. İçimin yanması gibiydi, yüreğimin yanması gibiydi, alev, alev yanışı. Kapı ziliyle irkildim. Kimo bile demeden kapı önünde buldum kendimi. Hemen araladım, gelen can dostumdu. Bakındı yüzüme. Bakışı şimşek çaktırdı gözlerime. Dona kalmıştım. Ne diyeceğimi bilemedim. Şaşkınlık içinde, heyecanıma mahkûm olmuştum adeta.
—Gel demiştin. Çok yorgundum. Uykusuzluğum diz boyuydu. Ama öyle içten gel dedin ki, dayanamadım. Duramadım. Yüreğime söz geçiremedim. Yorgunsun gitme diyemedim ayaklarıma. Ne yalan söyleyeyim bende gelmek istiyordum. Şimdi buradayım. Buyur etmeyeçekmisin?
Şaşkındım, sevincimden ağlamaklı hal aldım. Dünyalar benimdi sanki. Canım gelmişti, can dostum gelmişti. Bir an o donuk halimden kurtulup kendime geldim.
— Titrek sesle tabi, tabi geç hele. Geç dedim.
Omzundan paltosunu aldım. Paltosu mis gibi can kokuyordu. Yorgan gibi sarılıp sabahlamak istedim. Dans etmek istedim paltosunun kollarıyla. Askıya asmadım somyamın üzerine koydum ki, sinsin kokusu da sonra başımı koyar koklarım diye. Yanına geldim, sobanın önüne oturmasını söyledim, oturmadı. Sen otur, şuracığa da ben otururum dedi. Sobanın karşısına oturdum sırtımı hasır yastıklardan birine dayadım. Başını dizlerime koydu. Bir an sessizce oturduk. Sonra ben anlatmaya başladım. Cevirdi başını sobaya doğru. Gözleri alev, alev yanan ateşteydi daldı da daldı. Kim bilir ne diyordu içinden. Benim yüreğimde sizin gibi yanıyor diyordu belki de. Titriyordu, üşüyor gibiydi. Başını döşüme yasladım, saçlarını okşadım, yüreğinin çarpıntısını hissettim. Pır, pır ediyor kuş gibi kanat çırpıyor gibiydi adeta. Ben anlatmaya devam ettim, o dinledi. Ona hasretimi anlattım, özlemimi anlattım. Yanan yüreğimin ateşini anlattım. Çöldeki su gibi kıymetli olduğunu, hiçbir mücevhere değişmeyeceğimi anlattım. Bahar kokumsun dedim, menekşemsin, akasyamsın, papatyamsın dedim ona. Gözyaşları dökülmeye başladı dizlerime, ağlıyordu. Ağladığını hissettirmemeye çalışıyordu. Ellerimi omuzlarına koydum, okşarcasına gezindirdim, gözlerini kapattı uyurcasına. Dedi ellerin sıcacık, çok iyi geldi. Yüreğimdeki ateş gibi. Şuan yüreğindeki ateşi hissettim, hissediyorum dedi, sobayı, sobadaki alevleri göstererek nasılda güzel yanıyor. Doyamıyorum izlemeye ve ekledi, hiç yanan ateşi bu kadar güzel izledin mi?
Ahmet Bağçe
GENÇLİK GÜZELDE YA ÇOCUKLUK
İlkokulu bitirdiğim yılı özlüyorum. O yıllarda çocukluğum beni yavaş, yavaş terk etmesine rağmen. Neden özlüyorsun deseniz bilmiyorum derim. Tek bildiğim, yaramazlığım. Sakın, sakın zararlı bir yaramazlık değil. Birçok oyuncağımı kendim yapardım. İzbemizdeki atık malzemeler içinden işe yarayanları arar, eski püskü şeyleri ortalığa çıkartır, ebebynlerimi bu hususta bıktırırdım. Derli toplu biriydim ama aklımdaki olan her neyse onu gerçekleştirene kadar ortalık darma dağınık olurdu, babaannemde bu dağınıklığıma kuru delik kurcalayıcı derdi. Komşularına da anlatırdı da anlatırken de yaramazlığımın zararsız olduğunu söylemekten de kendini alamazdı. Arkadaşlarım vardı ama genelde kendi başıma olmaktan yanaydım. Annem kuyruğuyla oynar benim yaramazım derdi. Ben hatırladığım kadarıyla babama hiç oyuncak aldırmadım. Satıcıda gördüğüm oyuncakları, yâda birinin elinde gördüğüm oyuncakları dikkatli izlerdim. Neresinde ne var, nasıl yapılır derdim. O yıllarda iki şey yani iki oyuncak yaygındı. Biri Hulahop. Naylondan yapılmış, dairesel olan bu alet çok yaygındı. Erkek çocuklardan ziyade kız çocukları oynardı, bellerinde, ellerinde, boyunlarında, ayaklarında becerilerini gösterir çevirirlerdi. Çevirmesini meraklanmadım diyemem, bende bir arkadaşımın anılan çemberinden yani holahopundan çevirmeye çalıştım ama olmadı. Fakat yapabilirmiyim diye de düşünmedim de değil, düşündüm. Diğeri ise ortası delik bir düzenek, bu düzeneğe ortadan geçirilmiş naylon çöp, birde düzeneği döndürmek için kullanılan ip ve gene naylondan uyarlanmış pervane. Nasıl yapardım ki bu oyuncağı. Odunun ortasını delerek çevresini de incelterek yapayım dedim, delici ve odunu inceltmeye yarar alet lazım. Bıçakla yontarak inceltilir de ortadaki delik için Maranğozlarda bulunan matkap gerek ve onun için sanayiye gitmem lazım. Lakin yapmayı da istiyordum. Nasıl olabilir diye de hafızamı zorluyordum. Akıl zorlamadan işlevini yapmıyor, buna inandım. Birçok icatların düşünülerek yapıldığına da katılmıyorum. Tesadüflerin yardım ettiğini düşünüyorum. Arşimet hamama gitmeseydi, su üzerinde yüzen tası görmeseydi, suyun kaldırma kuvvetini sevinçle buldum diye bağırabilirmiydi. Tabii ki aklında nasıl oluyor da bu su, üzerinde bazı maddeleri yüzdürüyor düşüncesi vardı, ama tesadüf onu bu düşüncesinin sonucuna ulaşmaya yardım etti. Hiçbir şey yapmak istedikten sonra yarım kalmıyor demek ki. Buna da azmin elinden bir şey kurtulmaz demiyormuyuz. Ben bir şey icat etmiş değilim de icat edilmiş bir oyuncağı yapabilirdim. Neden olmasın, neden yapamayım ki. Halamın dikiş makinesi üzerindeki makara gözüme ilişti. Arşimet gibi gözlerim parladı. Onun gibi buldum, buldum demedim ama tamamdır dedim. Halama boşalan makaraları ne yaptığını sordum çöp kutusuna atıyorum da atmadıklarımda var, lazımsa al dedi. Biliyordu benim makaralar arasına tel geçirip kalınca telden dümen yapıp avluda oynadığımı. O makaralar bahsettiğim düzenek olabilirdi, orijinalinde zaten delik mevcuttu, ipte kolay, iş pervanede birde makaranın bir tarafına iki tane sivri uç oldumu denemek kalıyordu geriye. Tenekeci abiden rica ettim kestirdim bir pervane. Makara ucuna da küçük tel çivilerden iki tana pervanedeki deliklerin aralığında çivi çaktım, kerpeten yardımıyla çivi başlarını kestim tamamdır. İş makara ortasındaki çöpü avucumla tutup, makarada sarılı ipi çevirmeye kaldı. Oyuncağım istediğim gibi olmuştu. Avluda denedim. Makaradan pervanem fırladı, havada yükseldikçe yükseldi, ama düştüğü yer, bazen avluda oturanların yanı başına, bazen damlara, bazen duvar üzerlerine, en çokta avlu içindeki kaysı ağacınaydı. Dama kaçınca damdan alıyordum, düşme tehlikesinden ötürü babaannem dama çıkmama izin vermiyordu. Ağaca takılması ise beni zorluyordu. En güzeli dışarıda boş arsaydı. Evimizin arkasında ki boş arsa uygundu. Hevesimi yarım bırakmamak için arsaya gittim. Orada oynayan mahalle arkadaşlarım bu oyuncağımı görünce koşuştular yanıma. Kimin yaptığını sordular. Kendim yaptım dedim. Bana da yaparmısın diyen arkadaşlarıma tabiî ki makara getirin tamamdır dedim. Arkadaşlarıma hayır demedim, anılan oyuncağı el becerimi de geliştirerek yaptım. Hepimizin birer oyuncağı oldu olmasına da, oyuncak sayesinde esas olan beni seven, hatırımı kırmayan arkadaşlarım oldu.. Holahop’ umu onu da bir başka zaman…
Ahmet Bağçe
Bak güzel günler yola çıkmış geliyor.
Umuda giden yol güneşin doğduğu ufukta
Ahmet Bağçe
Güzel günler ufukta göz kırpar.
Gelir belki bugün, belkide yarın.
Kaybetme gönül umudunu,
Nasibinse tutar bir gün elinden.
Ahmet Bağçe
Gördüm güzelliğine odaklandım.
Kaybettim yarım kalan aklımı,
Baktım endamına güzel yüzüne.
Sımsıkı sarılırdım hasretine,
Dedin ne yapıyorsun görmemiş gibi.
Ahmet Bağçe
İş işten geçince deme sakın keşke,
Kavuşabilseydim tüm isteklerime.
Doldurabilseydim gönül heybemi,
Yapraklar çarparken yüreğime.
Ahmet Bağçe.
Bulutlar ağlıyor ardı ardına,
Açtım avuçlarımı doğaya,
Ağlarsa ağlasın benim avuçlarıma,
Zararımı var bir gün güneş doğmasa,
Yanmış yürekler, ateşlenmiş duygular ıslansın.
Ahmet Bağçe
KÖR KUYU
Çok duygulandığım, etkisi altında kaldığım bir yazı okudum geçenlerde. Peri masallarındaki aşk serüveni gibi, sevgi gibi bir yazıydı. Hani masallar bir varmış bir yokmuş diye başlarda Kaf dağın bir ucunda biri, diğer ucunda öbürü iki sevgili bir birlerine kavuşmak için hasret çekerler ya, onun gibi bir yazıydı. Tam anlamıyla bir aşkın bitmez tükenmez sevginin hikâyesiydi, yaşanmış bir hikâyeydi, okuduğum yazı. Bir an kendimde, aşk’ın ilk heyecanını, sevginin kalıcılığını, güvenin değerini, kalp ritimlerinin önemini, sahiplenmenin güzelliğini, ellerinin içindeki ellerimin terlemesini, karşılıklı çay içmenin dünyanın en güzel yerinde, en güzel anı yaşıyormuş gibi hissettim. Kör olmuş duyguların gidebileceğini, gökyüzüne bakıldığında, daha fazla gülmeye neden olacak olayların olmasını, basite indirgenen küçük masum duyguların bütün bedeni ruhu etkileyeceğini gördüm.
Kaf dağının bir ucundaki adam ile sabaha kadar konuşan kadının hikâyesiydi bu. Kadın oturduğu kanepenin arkasındaki pencerenin perdesinin açık bir köşesinden bakıyordu adama. Bir taraftan da ona anlatıyordu olanı biteni. Adam dinliyordu sadece, konuşmuyordu. Saatler ilerledikçe ilerledi kadının uykusu kaçmış, gözleri yorgun düşmüştü. Bu arada adamın uyuyup uyumadığını, oturup oturmadığını da izliyordu. Kadın sabaha doğru sızmıştı, dayanma gücü kalmamış, yorgunluğa esir düşmüştü. Ne yazık ki kadın sabah erken kalkacaktı, işe gidecek günün getirisi ne ise yerine getirecekti. Bunun için önceden uyanma vaktini ayarlamıştı saatini. Saat vakti geldiğinde uyardı uyandırdı kadını. Uzak, uzak bakarak sabahlara kadar uyumadım dedi kadın. Senin sevgin dedi taştı yüreğimden, sanki dedi bir kör kuyu içindeyiz de merdiveni yoktu kuyunun, çıkamıyor gibiydik dedi. Yanıyordu yüreğimiz sonbahar güneşinin yaktığı gibi yanıyordu dedi. Bir çaresizlik içindeydik ben korkuyordum, aramızdaki sevgi bir bakıma aşka dönüştü olan büyü bozuldu dedi ve ekledi, yatağıma uzandım, uyuduysam da bilemiyorum şafak sökmeye başladı, kalktım işe gidecektim. Ama seni sevindirecek bir şeyler yapmakta istiyordum dedi. Hoş olur diye de içimden kahvaltı hazırlamak geldi, uyandığında hazır bulsun diye dedi. Masayı hazırladım, simit koydum, olmazsa olmazlardan biraz peynir birde seversin diye de zeytinde koydum dedi. Çay demlemedim kalkıncaya kadar bayatlar düşüncesiyle dedi. Odana baktım uyuyordun uyanmasın diye kapını yavaşça kapattım işime gittim dedi ekledi, bu günüm hiç olmadığı kadar uzun geçti, yüreğim, beynim sevdiğim için öyle zorlandı ki sorma dedi. Bir oh çektim, saat gelmişti, işten çıktım, eve geldim kapıyı yavaşça açtım, içeriye girdim heyecandan bayılacaktım adeta. Bakındım, sen yarım pencereye dönük oturuyordun. Öyle dalğındın ki bakışın uzaklardaydı. Benim odana girdiğimi fark edemedin. Yavaşça oturduğun koltuğun önünde dizlerimin üzerine oturdum. Uykudan uyanır gibi bana döndün gülümsedin. Yorgundun bana derin, derin bakındın. Öyle bir bakışla baktın ki, ben adeta bir anda yok oldum. Kendime geldim toparlandım masaya bakındım, dönüp birde yüzüne. Masa bozulmamıştı. Bakışım neden kahvaltı yapmadın, neden bir şeyler yemedin der gibiydi. Sen sanki bakışımı anladın da seni bekledim der gibi baktın gözüme. Gözyaşımı tutamadım başımı dizlerine koydum, gözyaşımı görmesin diye. Sen ellerini başıma koydun öyle sıcaktı ki ellerin, yüreğim dayanamadı, iki elini avucumun içine aldım, avuçların yumuşacıktı ve titriyordu. Elini öptüm yanağıma koydum, sen ne güzel yüreklisin dedim, ruhunda başka, sende bir başkasın benim için. Ben çok şanslıyım dedim. Senin o güzel yüreğinde az bir kırıntıda olsa bulunmaktayım.
Öncelerde okuduğum yaşanmışlık hikâye geldi aklıma. Bu aşkla benzerliği olan bir öyküydü.
Öyküde Adam kadına seslenir. Senin bana bir gözyaşı borcun var. Kadın nasıl der adama madem ben sana gözyaşı borçluyum nasıl ödeyeceğim. Adam gülümsemen yeter der. Kadın gülümser, adam mendilini çıkarır siler gülümsemeyi, borcunu sildim. Kadının elinde iki gül vardır, ikisi de bahar kokar. Gülleri gösterir güllerden biri ilkbahar diğeri güz der adama. Bu defa adam seslenir: "Bana mutluluk borcun var". Genç kadın biraz mahcup, biraz şaşkın sorar: "Nasıl ödememi istersin?" Heyecanlanan adam: "hadi yat dizlerime..."
Genç kadın, bir kedi uysallığın da yatar dizlerine usulca. Adam şefkatle kadının saçlarını okşamaya başlar. Kadının saçları güneşe ve yağmura hasret, hiç bahar yaşamamış gibi. Çaresizce örer saçlarını sıra, sıra. Sonra saçının her teline mutluluk çığlıklarını bağlar adam. Yetmez, gizli düğümler atar! Ağlayan hava kararmak üzeredir, dışarıda yağmur sicim gibi. Adam ise sürekli borç defterini kurcalıyor. Genç kadınında gözlerinin içine bakıyor. "Bana yürek borcun var" der bu sefer. Sanki borcunun farkında gibidir genç kadın, şaşırmaz. "Bunu nasıl ödeyebilirim?" Adam kollarını uzatır: "Hadi tut ellerimi". Gül kokusu sinmiş ellerini uzatır genç kadın. Elleri öyle sıcaktır ki, eriyiverir borcu avuçlarının içinde. Genç kadın gider. Adam son kez seslenir: "Bana can borcun var". Der
Kadın irkilir: "Can mı?" Sigarasından derin bir nefes çeker. Adam "Evet, evet. Can borcun var, der sensizlik öldürüyor beni". Sözler hoşuna gitmiştir kadının: "Peki bunu nasıl tahsil edeceksin?" Adam biraz yaklaşır: "Yum gözlerini".İkisi de yumar gözlerini. Masumca bir öpücük kondurur kadının titreyen, ince dudaklarına. Bu ne şimdi diyerek, çatar kaşlarını genç kadın. Adam pişmanlıkla mutluluk arasında gidip gelir kekeler "Hayat öpücüğüydü". Kısa bir sessizliğin ardından bu kez kadın öper adamı. Adam şaşırır. "Ya senin yaptığın neydi?". Genç kadın kapıya yönelir "Veda öpücüğüydü". Kalan borçlarıma karşılık, yürek dolusu çaresizlik ve bir de beyaz gülleri masanın üzerine bırakıp gider genç kadın. Adam koşar peşinden, gülleri geri verir kadına: "Ne olur iyi bak umut çiçeklerime solmasınlar!" genç Kadın gülleri alır ve der, bu gülleri yüreğimdeki vazoya koyacağım solmasınlar, yüreğimde yaşasınlar, unutma ki bende seni yüreğime taşıyacağım, yüreğimde yaşatacağım..
Ahmet Bağçe
Sevgimiz öyle bir sevgi olsun ki; Başkalarının sevgisine umut olsun. Bu sevgi yolunda yüreğimiz ya tam açık, yâda yeltenilmesin. Çünkü aşkta ve sevgide gri yoktur. Ya beyazdır, yâda siyahtır. Bütün sevgiler, aşklar beyaz olsun, tıpkı masallardaki gibi. Sonsuza kadar yaşayacağın değil, onsuz bir gün dahi yaşayamayacağın sevgi, aşk olsun.
Ahmet Bağçe
Hayat bize altın tepside sunulmadı. Tarlası da ürünü de meşakkatli. Anılan ürünü ekmesi de, büyütmesi de, derlemesi de çok zor. Bu zorluğa Dayanan yükü çekiyor dayanamayanda ya! Sabır çekiyor. Demem o ki; Hepsi bir şekilde çekiyor.
Ahmet Bağçe
Günün aydınlıkken güneş yüzüne güler de, bulutlar üzerine ağlarken güneş kaybolur.
Ahmet Bağçe
Sen damla ol ben boş bir kova, dolmamı istersen üzerime, üzerime damla...
Ahmet Bağçe
Öyle bir yürektesin ki,
Nice gönüller saldırsa bile,
Yüreğine sağlam bir bağ var.
Nice rüzgâra, nice tayfuna,
Nice hortuma yakalansada,
Devindirilmiyecek yerinden.
Ahmet Bağçe
SAKIN UNUTMA
Her gece pencerende yıldızları izlemeni isterim,
Yıldızlara bakmanı,
Onlara dokunmaya çalışmanı isterim.
Sakın dokunamadığın için üzülme.
Onları seyret,
Seyretmekle yetin.
Benim seni özlemekle yetindiğim gibi.
Bilmeni isterim,
Bir bulut gibidir benim yüreğim,
Bir başka yüreklerle çarpışır şimşek çaktırır,
Yağmur yağdırır,
Ve bu yağmurda sadece unutmak istemediğim ıslanır.
Şimdi dokun saçlarına ıslak mı?
Mutlaka ıslaktır.
Hani bir kelebeğin peşinde koşanlar var ya,
Çiğnedikleri kır Çiçeklerinin farkına varmazlar.
Çok acırım çiğnenen kır çiçeklerine.
Bende koşarım kırlarda ama,
Sorma nedenini.
Bir kelebek var ardından koşup tutamadığım,
Birde iri yapraklı papatya var koparamadığım.
Belki papatyanın üzerine kelebek konar da tutarım diye.
Demem o ki;
Bir hayalim var kuramadığım,
Birde sen varsın özleyip de ulaşamadığım…
Ben aslında seninle aynı geceyi yaşıyorum da,
Seninki gibi değil benim gece karanlığım.
Benim karanlığım güneşi görmesi zor olan bir karanlık.
Çünkü sarp dağlar var ışığı önünde,
Gölgesi dolaşır yanımda.
Bu yüzden rüzgâr esintisinde,
Yaprakların hışırtısında,
Kuşların ötüşünde seni düşlerim.
Kimi zaman yanımdasın,
Kimi zaman rüyamda,
Ama hep aklımdasın sakın unutma.
Ahmet Bağçe
Bir sevdiğim olsun, birde gönlümün içi dolu huzur. Hayal içinde yorulduğumumu sanırsınız. Ben hayallerimle mutluyum. Hayaller içinde yorulurken dokunmayın, düşlerimdeki eserimi tamamlayım.
Ahmet Bağçe
SÖĞÜT AĞACI
Derenin bir ucu yolunu bulmuş denize ulaşırken, diğer ucu bahçeler arasında dolanıyor. Bahçelerin yeşillenmesine ağaçların canlanmasına olanak sağlıyor. Bahçe kenarlarında ve yol boylarında sıkça söğüt ağaçlarına rastlanıyor. Söğüt ağaçlarının gövdesini iki kişi zor kucaklar. O kadar genişlemiş ki dalları dahi neredeyse gövde kalınlığının yarısına yakın. Hele üst dalları hemen yakınındaki kerpiçten duvarlı değirmenin damına sarkık. Alt dalları aşağıya doğru değirmen içindeki taşları döndüren suyun aktığı yalaklara, hatta toprağa değeçek gibi. Belki yüz yıldır, beklide daha fazla yaşında. Bazılarının gövdesinde dibi görünmez bir kovuk ağacı çirkinleştirmiş. Elinizi kovuktan içeri sokacak olursanız koyu renk bir bala ulaşırsınız. Aynı anda da başınıza bir sürü yaban arısı üşüşür, vızıldaşarak sizi sokmaya çalışırlar.
Birinin dibine oturdum, gölgesi terimi soğutacak kadar serin, neredeyse üşütecek derecede. Bir an daldım ağacın geçmişine. Her gün çocukların dere yanındaki ağaçların yanına geldiklerini, o ağaçlardan dere üzerine uzanan dallara tırmanışlarını, dik durmaya çalışarak daldan dereye atlayışlarını. Yüzerek dere kıyısına gelip tekrar söğüt dalına tırmanışlarını düşündüm. Yer, yer urgan izleri var dallarında salıncak kurup sallanmışlar, gövdesine tırmanıp ünlemişler, buralara kadar çıkabilen var mı! diye. Bu durumdan ağaçlar da oldukça mutlu görünür gibi, gövdesindeki soyulmuş kabukları, pıcakla oyulmuş kalp izleri, yavuklu isimleri olsa da.
Dedim nice güzel anılar yaşamıştır, oraya gelen çocuklar büyümüş, çocukların çocukları da büyümüştür. Torunlar, torunlarına anlatmıştır tarih kokan ağacın, söğüt ağacının serüvenlerini. Onların hepsini görmüş eğlenmelerine şahit olmuş, eşlik etmiş bu ağaçlar hatta gövdesine duygularını kazımalarına, uçurtma kuyruğuna benzer renk, renk dilekleri için bağladıkları flarlarına, bez iplerine rağmen kızmamış hoşgörüsünü hep göstermiş de esirgememiş gölgesini………..
Ahmet Bağçe
Kadının yüreğindeki manzara baharsa, yüzü açık, kış ise yüzü donuktur. Erkegin kabuk bağlamış gönlü yaralı, onun ne bir günü nede hatırlayanı vardır.
Ahmet Bağçe
KORKAR OLDUM
Şu günlerde gözlerimin benzerliği var gökyüzüyle,
Onun bulutu dünyasına ağlıyor,
Benim gözlerimde dünyamdakine.
Sende eşlik etmek istermisin,
El ele, tutuşup ağlayalım birlikte.
Çiliyor için, için söz dinlemiyor yüreğim,
Şarhoş olmuş gönlüm, uykulu,
Korkar oldum, uyanık haline,
Uyumak istiyorum dalayım diyorum rüyalara,
Kaybolsun takıntılarım bir şekilde kendi âlemine.
Ahmet Bağçe
Kadının yüzüne gül ama arkasından gülme. Gülen yüzü yüreğini, ağlayan yüzü dilini gösterir.
Ahmet Bağçe
Bir rüya görmek istiyorum içinde sevdiklerim olsun ama sabah biraz geç olsun.
Ahmet Bağçe
Bazen susuyorum, derdimi anlasınlar diye. Bir bardak su verdiklerinde anlıyorum anlamadıklarını.
Ahmet Bağçe
İnsanların sevgisi sabrı kadardır. Ne kadar sabırlıysa sevgisi de o kadardır.
Ahmet Bağçe
Kimse gönlünü elinden tutup, bir yerlere götüremez ama gönül seni istediği her yere götürür.
Ahmet Bağçe
Zaman öldürmenin maddi bir cezası yok ama zaman bir gün, zaman öldürenin cezasını verir.
Ahmet Bağçe
Seveninde hayalleri vardır, ölçüsü yakınlığı kadardır. Her yürek hayal kahramanıdır ama, asıl kahraman dokunmadan sevebilendir.
Ahmet Bağçe
Ben barışta kuzu,
Vatan söz konusuysa,
İhanette kurt olurum.
Hain düşman ne kadar zırhına bürünürse bürünsün,
Yalın halimle dahi baş edemez.
Elimden olurum,
Ayaklarımdan olurum,
Canımdan olurum da,
Gene de bana baş eğdiremez.
Ahmet Bağçe
ODA SEVİYORMUŞ
Gel dedi yüreğim tuttu elimden,
Çekerek götürdü bir yüreğe.
Yürek açtı yüreğime yüreğini,
Baktı gözlerimin içine, içine.
Bir ışık doğdu içime umut ışığı,
Bir duygu aktı kalbinden kalbime.
Daldım bir an deryasının kumsalına,
Ormanındaki çamlıklar arasına.
Pınarından avuç, avuç duygular içtim,
İçtikçe içmek istedim, doyasıya, kana, kana.
Bu aşk olsa gerek dedim, çağlıyor pınarından,
Köpüre, köpüre çıkıyor en derinden.
Aktıkça çoğaldı daldım bakındım dilim çözüldü,
Ben konuştum o dinledi.
Yüreklere bir an sessizlik girdi.
Gönlüm sustu, yüreğim yazdı,
Onun suskun yüreğine deprem yarattı.
Sonra yüreğim dedi ki yüreğine,
Bu güzellikler hazırlık yapıyor bize,
Bu yürek alevler içinde bize yanıyor bize.
Şaşırmadım dedi, buğulanmış gözleriyle baktı bana,
Dedi benim yüreğimde yanıyor hazırlık yapıyordu zaten,
Bendeki bu yürekte atıyor yüreğine yana, yana.
Dedi, ekledi, çiçekler aştırdın, suladın susuz yüreğimi,
Bende seviyorum dedi ta yürekten,
Oda seviyormuş meğer beni, benim onu sevdiğim kadar.
06.03.2017
Ahmet Bağçe
Bir yerlere saklanan uykum,
Gözlerim yanıyor,
Köreliyor duygularım.
Canım öyle yanıyor ki,
Ateşe düşmüş odun gibiyim.
Nice yaralar kapandı da
Bu acılan acı kapanmayacak gibi.
Ahmet Bağçe
KOLAYSA SEN SÖYLE
Seni hayal ettikçe uykum kaçıyor. Göz perdelerime adını yazıyorum. Adınla hayallere dalıyorum. Seni çok yıllar öncesinden tanıyor gibiyim. Belki bundandır seni sevdikçe seviyorum. Seninle uyuyorum. Sabah seninle uyanıyorum. Nedendir bilmiyorum sensiz ışık doğmuyor içime. Demem o ki, bir seni seviyorum, birde seni. Ama diyemiyorum ki, sana seni sevdiğimi. Yavaş, yavaş gözlerim kapanıp, uykum gittiği yerden geldiğinde. Yüreğime küçük adımlarla bir şeylerin girdiğini fark ediyorum. Bedenim gücünü kuvvetini kaybediyor, ayaklarım hareket etmekten vazgeçecek gibi oluyor. İçimden bir ses bana yürü, yürümeye devem et diyor sanki. Geç gelen uykum bir an önce fark edilmeyi bekliyor. Bir ses mutlumusun? Diyor içimden, bir başka ses sanırım uykusuz. Başka bir ses gönlü birine takıldı diyor. Ta içten gelen biri tecrübe konuşuyor kulak ver, beni dinle söyle sevdiğini diyor. Öteki kolay mı öyle, kolaysa sen söyle.
Ahmet Bağçe
İşte sen öyle girdin gönlüme,
Komşu tabağı gibi.
Çok şeylere boş verdimde,
Seni boş veremiyorum.
Ahmet Bağçe
Hayat çok yuka olmasına rağmen,
Ben diz boyu derinliğinde batıyorum.
Güller baharı kokusuna bulamışken,
Ben sonbaharımı yaşıyorum,
Ahmet Bağçe
Yolcu bakma öyle garip, garip,
Kelebeğim uçtu gözümün önünden.
Üzerinde benekleri al, al,
Pır, pır ediyordu kanatları.
Yelpaze gibiydi çiçeklerin üzerinde,
Estirirdi yaprakları.
Acılar içinde dağlanıyor yüreğim.
Ahmet Bağçe
Sessizlik ayna gibidir, kendisini yansıtır. Amma gözle, amma duruşla, amma gidişle.
Ahmet Bağçe
KÜFLÜ DEMİR
Şair gibi yaşamak istedim,
Neden se sonra vazgeçtim.
Şair ölümünden sonra fark edilir,
Hayatı fark edilmeyecek kadar sönük.
Ya şiirleri dörtlükten ibaret.
Şairin yaşamı bu dörtlükler arasında.
Sonra aşkı tanımak istedim,
Aşk ile yaşamak istedim,
Enine boyuna düşündüm,
Aşk ile yaşamak işim değil.
Âşıkların hepsinin gözü yaşlı.
En iyisi yalnız yaşamak,
Hurdalıkta küflü demir parçası gibi,
Birine lazım olursam belki gelir alır.
Ahmet Bağçe
GENE SEVERİM
Belki seni annen gibi,
Baban gibi sevemem ama,
Seni, yağmur gibi,
Rüzgâr gibi severim.
Damlarım saçlarının her bir teline.
İstersen bas damlalarıma,
İstersen şemsiyeni aç.
Yâda teninden sil her bir damlasını.
Seni gene severim.
Ahmet Bağçe
Bir yağmur yağsa, ıslansam yağmur altında. Ağladığımı gören olmasa.
Ahmet Bağçe
GÜN BOYU EVDE EŞİNİ BEKLEYEN KADIN
Bütün gün yoktun ortalıkta, nerelerdeydin. Gün bir avuç ama geçmek bilmedi yalnızlıktan. De hadi otur hele şuraya. Anlat bakayım ne yaptın hepsini bilmek isterim. Bak ben anlatayım, işte sabah kalktım, şöyle yatak üstünde gerneştim, gerneştim, azıcık uzandım, biraz toparlandım, bir ağırlık çöktü ki bilemezsin. Uzunca bir oturuş oturdum, uyumuşsum. Tekrarından uyandığımda öğleden sonrası olmuş ki saate bakmadım belki 4 dü belki de 5 di. Açıkmışım ki bir görsen hemen mutfağa daldım. Ocağa çayı koydum. Somun ekmeğin arasını açtım, döşedim tereyağını, döşedim bolca, tuluk peynirini tıka basa yağıyla birlikte. Sonra sürdüm fırına. Cazırdamaya başladı, peynir yağ ile birlikte iyice eridi. Bir güzel doyurdum karnımı yağlısından. Sonra, sonra.
— Eee sen niye anlatmıyon, bana anlattırıyor, birde uyku çekiyon. Burada beni konuşturuyon geceyi körmü koydun.
Ahmet Bağçe
O AĞLADIKÇA BEN ÜŞÜYORDUM
Hava kararmış, gündüzün aydınlığı kaybolmuştu. Sıkıntı, kasvet ağ gibi örmüştü içimi. Biraz sonra komşunun kapıyı tıklaması gibi cama yağmur damlaları vurmaya başladı. Yağmur damlalarıydı gelen. Paraşütle yere düşenler gibi. Cama düşen bu damlaları silmeye çalıştım elimle. Lakin damlaların her biri diğerini takip ediyordu ardı ardına. Kafamı kaldırdım bakındım gökyüzüne. Bulutlardı ağlayan. Soğuk, soğuk ağlıyordu. Onlar ağladıkça ben üşüyordum.
Ahmet Bağçe
Ve sonra mavi gökyüzü, beyaz buluta âşık olmuş, açmış kucağını. Mavi gökyüzü demiş beyaz buluta ben senden asla vazgeçmem. Beyaz bulut dönmüş bakınmış mavi gökyüzüne, az bir düşünmüş başlamış kararmaya. Demiş sen benim gibi terk edildinmi? Yalnız bırakıldınmı? Bir başına kalıp ayrılık acısı tattın mı? Hiç ağladınmı, konu oldun mu şiirlere, yağmurum gibi.
Ahmet Bağçe
BABAMLA BEN
Öyle çok muhabbetimiz olmazdı babamla. O, şunu getir, şunu götür, bugün ne yaptın, okul nasıl gidiyor. Yaramazlık yok tamam mı gibi kısa öz sohbetin dışında. Bir gün öğle yemeğinden sonra, babam elindeki gazetesini bıraktı yapmadığı şeyi yaptı, başımı okşadı. Bu durumdan cesaret aldım.
— Baba beni ne kadar seviyorsun dedim.
— Babam o nasıl söz oğlum. Çok seviyorum dedi.
— Babama benim kadar mı seviyorsun dedim.
— Senden daha çok seviyorum haylaz dedi.
— Dedim baba sen beni, benim sevdiğim kadar sevemezsin.
— Babam niyeymiş dedi.
— Dedim senin 4 evladın var. Sevgin 4 e bölünük. Ama benim bir tek babam var…
Ahmet Bağçe
Gitme desem kalacakmıydın,
Gitme fikri senden geldi.
Sen söyledin iyi günler dileklerini.
Göz pınarlarımı görmedin,
Bana sadece el sallamak kaldı.
Gitmemi demeliydim.
Ahmet Bağçe
Uzun, uzun bir şeyler anlattı, sonra bana döndü, senin aklın başka yerde, beni dinlemiyorsun dedi. Haklısın dedim. Aklım başka yerlerde. Sen şu an yanımda olmana rağmen, ben sana ulaşamıyorum.
Ahmet Bağçe
OĞLUM DEDEN ÖLDÜ
Bir gün babamla balkonda oturuyordum. Babam elinde tespih, zikir çekiyordu. Bir taraftan da annemin hazırladığı vişne şurubundan içiyordu. Demem o ki keyfi yerindeydi. Ben diz bükmüş vaziyette yanında oturuyorum, ayaklarım uzun zamandır bükülü olmasından sızlıyor acısına dayanamıyordum. Babam bir şeyler istese de ayağa kalkıp istediğini getirsem, ayaklarımın ağrısını gidersem diyordum. Olacak ya babam yumuş buyurmamak için sanki inat ediyordu. Bir ara aklıma dedem geldi. Odamı aynıydı diye düşündüm. Babama dedemi sorup öğrenmeliydim.
—Baba dedim.
Babam kaşını kaldırmadan
—hıı
dedi.
—Baba dedim. Dedem nasıl biriydi. Yani nasıl bir insandı.
—Babam ne bileyim oğlum, bana niye soruyorsun.
—Eh o zaman dedeme sorayım dedim
Ayağa kalktım.
—Babam oğlum nereye dedi.
—Dedim, dedeme.
—Oğlum aklınımı yedin. Deden öldü bilmiyormusun.
Ahmet Bağçe
YELKEN AÇALIM
Gel bir tekne gezintisi yapalım,
Kaptanı sen ol.
Kopan fırtınalara azgın dalgalara,
Göğsünü geren ben olayım.
Kürek çekelim, yelken açalım,
Açık denizlere,
Perili ülkelere,
O bildik yerlere,
Sadece sen ve ben,
Gel birlikte kaybolalım,
Arasınlar kıyı, köşe,
Biraz telaşlanıp ağlaşsınlar,
Ahmet Bağçe
Vakti gelmeden kışa bürünmüşsün,
Gizlenmiş görünmezsin donuk hayat.
Daha önünde yaşanmamışlık varken,
Ne farkın var ki kutup yazlarından.
Ahmet Bağçe
GÖÇ EYLERSEM
Nice yıllar geçti yan yana,
Sen elimi tutmadığına sevindin,
Ben yandım elinden tutamadığıma.
Sen bakışımdan kaçırdın gözlerini,
Ben açtım görmen için gözlerimi.
Birgün göç eylersem dönülmez yere,
Gelmezsin ya, şayet gelirsen kabrime,
Bir demet papatya serpele,
Melek geldi desinler.
Ahmet Bağçe
Hayat okyanus gibidir,
Dalmasını bilene değil,
Yüzmesini bilene.
Kalem kılıç gibidir,
Kesmek için değil,
Yazmasını bilene.
Kitap hazinedir,
Satmak için değil,
Anlayarak okumasını bilene.
Ahmet Bağçe
İçim dışıma çıktı diyorum, hala konuşuyorsun. Okusana neler yazıyor.
Ahmet Bağçe
Olan her şey,
Olması gerektiği için oluyor.
Engel olamadım,
Değiştiremedim,
Hiç bir şey için,
Üzülmeye gerek yokmuş,
Sevinmeye bile.
Ahmet Bağçe
TEĞET GEÇTİ
Ağladıkça kabarır yüreğim,
Duymazlar hıçkırık sesimi.
Yüreğimi acıtır hasretin,
Mutluluk teğet geçti farketmedim.
Ne zaman çiçekle sana gelsem,
Soğuk yüzünle karşılarsın beni.
Kaçınır oldum kasvetinden,
Yalan oldu hayallerim.
Ahmet Bağçe
Ben susuyorum da,
Sen neden susuyorsun ki;
Bir diyeceğin var gibi,
Söyle ki iç yapmasın içinde
Ahmet Bağçe
Dur durak bilmeyen zamana diyorum,
Otur biraz soluklan nedir bu acelen,
Bir kararıyor bir aydınlanıyor yüzün,
Ters giden bir meselen mi var güneşle.
Ahmet Bağçe
Zaman sanki alay ediyor benimle,
O gidiyor ben duruyorum,
Ben ağlıyorum o gülüyor yüzüme.
Ahmet Bağçe.
İYİ Kİ VARSIN
Zaman bir bakıma gurbetle anlam taşıdı bende,
Bir kaç dakikalık sohbetin siliyor hasretini.
Demem o ki kaldırıyor yüreğimden özlemini,
Sadece içimde sensizliğin verdiği uzaklığın hariç.
Yokluğunun boşluğunu dolduruyor rüzgâr,
Üflüyor senden dolu, dolu, bolca bir nefes.
Her nefes sen kokuyor, özlemin kokuyor,
Elim hasretini gideriyor benden, yüreğimden.
Şimdi şöyle bir düşünüyorum biraz gerileri,
Seni tanıdığımda başlamıştı güz yağmurları,
Dağların tozlarını temizliyordu akarak,
Tıpkı yüreğinin, yüreğimi temizlediği gibi,
Göğüs kafesimin ortasında bir hüzün var.
Sessiz bir şehir gibi nedendir suskun,
Şu garip yüreğime arkadaş oldun ya sen.
Yakın, yâda ırak olsan da diyorum ki,
İyi ki varsın, iyi ki tanıdım seni.
Ahmet Bağçe
KONUŞMA DİLİ İLETİŞİM
Sohbetler arasında bazen zorlandığımız olur. Telefon görüşmesine, ani karşılaşmada, birkaç saniyelik konuşmalarda, zaman bize çok uzunmuş gibi geldiği olur. Aslında geçmesini de istemediğimiz zamanın uygun kelimeleri arayıp da bir türlü bulamadığımız dan geçsin isteriz. Bazen zor bir durum karşısında, bazen heyecandan, bazense sırf bir övgü karşısında ne diyeceğimizi bilemediğimizden ortaya çıkan bu durum bize bir ömür gibi gelen durgunluktur, oluşan bir sessizliktir. Genellikle de sorun, ne diyeceğimizi bilememekten çok, söylenecek en doğru sözü bulmaya çalışmamızdır. Hani söz gümüş ise sükût altın derler ya! Tabii, bu tür durumlarda sükût, altın değildir. Dikkattir, dikkat edilecek vurgudur. Elimizden gelen, sorunu ortadan kaldırmak değil, anlayış ve desteğimizi dile getirmek ve karşımızdaki kişiyi dinlemektir. Yâda, yazışma durumunda ne yazdığıdır. Kısa sohbetlerde dinleme becerileri ve beden dili de uygun bir biçimde kullanılmalıdır. Sohbetler sırasında iletişimimizin açık, net ve anlaşılır olması temel kurallardan biridir. Bu noktada argo kelimeler kullanmamak, teknik terimlere yer vermemek, cümlelerimizin içinde yabancı dilde kelime veya kısaltmalar kullanmamak bazı basit tedbirler olabilir. Bu süreçte gülümsemek, iletişim merkezimizin açık olduğu bir duruş şeklini benimsemek, dengeli bir göz teması kurmak, öne doğru hafifçe eğilmek, sakin ve anlaşılır bir ses tonu kullanmak, beden dili açısından olumlu ilgi göstergeleri olacaktır. Böyle durumlarda karşı karşıya iseniz, beden dilini de ortama sunarak gülümsemeli, duruşu rahatlamalı, el ve kol hareketlerinden kaçınılmalı, sesli yâda kısık sesli konuşulmamalı. Samimiyetin ortamına girmek için samimi davranış ortamına girmenin zeminini hazırlamalı. Unutulmaması gereken şeyler karşındakinin samimiyetini anlayacak cümle kullanırken sıkılmadan kurtulunmalıdır.
Ahmet Bağçe
Hayali olmayanın istikbali, istikbali olmayanın gülümsemesi, gülmesini bilmeyenin, unutmuş olanınsa sevgisi olmaz.
Ahmet Bağçe
Tabiatımda sert görünürüm de, taş değilim sakınmana gerek yok.
Ahmet Bağçe
Ziyaretinde bana gül vermene gerek yok, tebessüm et, gülüver yeter.
Ahmet Bağçe
KAŞ VE GÖZ
Akdenizi turladım teknemle,
Geçtim kayalıklar dibinden.
Meis adası kenarından geçtim,
Kaş’ta mola verdim ağladım.
Bir zamanlar göl dediğimiz,
Parça bölük oldu Akdeniz.
Ferman sahibi padişahlar,
Kaş’ı gözünden ayırttılar.
Ahmet Bağçe
HABER BIRAK
Uzat biletimi gişeci,
Kara tren yaklaştı.
Görünüyor uzaktan,
Bulut gibi dumanı.
Gideceğim yer ırak,
İnilecek yer hangi durak,
Koyundan geçeceğim bakarak
Gonca güle haber bırak,
Ahmet Bağçe
Kaç gün oldu görmeyeli seni.
Yüreğimden akıyor hasretinin seli.
Deliler gibi değil,
Delicesine seviyorum,
Çok seviyorum seni nergis çiçeği.
Ahmet Bağçe
KARA TREN
Her şeyin olurumda,
Kara trenin olmak istemem.
Seni bekletmekten,
Yanar yüreğim.
Ne bir otağım olur,
Nede her yere ulaşan yolum sokağım,
Sınırlı olur yollarım.
Duyurmak için avaz, avaz,
Öter hasret sirenim,
Boğulurum duman içinde.
Durur beklerim,
Bakarım her istasyonda,
Ne var ki üç beş ağaçtan.
Çeşmesinden akan sudan başka.
Kanepelerse çok tanıdık gelir,
Her istasyonda konulu üçer beşer.
Beni sana hatırlatırken seni de bana.
Ahmet Bağçe
Her geçen gün
Bir önceki güne
Hasret kaldığı gibi,
Bende sana hasretim.
Bugün düne,
Yarın bu güne kurban.
Bende sana kurbanım.
Ahmet Bağçe
SEN ORADASIN
Bulutlara baktıkça dalıyorum,
Onlar ağlamak için bir arada.
Sen oradasın ya ben burada,
Dolaşırsın bensiz, bensiz.
Pençerem önünde izlerim,
Çözülmeye hazırlanan bulutları.
Hareketini kaybedince,
Damla, damla ağlar kaderine.
Ahmet Bağçe
Çaya girme çaya gel,
Karıştır iki topak şeker.
Keyiflerin en keyiflisi,
İki bardak demli çay.
Ahmet Bağçe
Dertler, sıkıntılar geçer,
Geçerken delerde geçer.
Sen ağlarken garip,
Kaderin gülerde geçer.
Ahmet Bağçe
Yürekte hissedilmeyen aşk, çorak toprak gibidir. Bulutlar sıraya girse, üzerine ağlasa da yeşermez.
Ahmet Bağçe
SIHHİ TESİSATÇI
Bazen okul çıkışı babama uğrardım. Akşam birlikte dönerdik eve. Golden marka bisikleti vardı babamın. O zamanlar taksi nadirdi, resmi dairelerde, zenginlerde, özellikle de doktorlarda olurdu. Ama her evde en az bir bisiklet bulunurdu. Hani tek kişilik ulaşım aracı. Bisikletlerin oturak ile direksiyon arasına ana demir diyorlar ya. Bütün bisikletlerde tekti ana demir lakin Golden marka bisikletlerin ana demiri farklıydı, çift ana demirliydi. Akşam eve dönerken ben ana demir üzerine otururdum. Ellerimle de direksiyonun harekete engel olmayacak yerinden tutardım. Bisikletin arka tekerlek üstünde sepetlik denilen oturmaya müsait yer vardı ama babam geç öne derdi. Önde gitmeyi isterdim de mesafe uzadıkça popom acırdı, acıyı gidermeye çalışırdım da babam kıpraşma der ikaz ederdi. Acıyı hissetmeyeyim diye dükkânların levhalarını okurdum zihnimi meşgul etmeye çalışırdım. Çocukça bir düşünceydi belki ama gene de acısını hissederdim. Her zaman benim dikkatimi çeken bir tabela vardı. Tabelada Sıhhi tesisatçı yazılıydı. Okulda öğretmenimiz dışarıda açıkta satılan yiyecekler sıhhatinize zararlı yemeyin yiyenleri de ikaz edin derdi de, sıhhi tesisatçı olsa, olsa sıhhatle ilgili bir şey zannederdim, öyle sanırdım. Lakin acaba ne olabilir düşüncesinden de kendimi alamazdım. Gene bir gün babamla o sıhhi tesisatçı dükkânının önünden geçiyorduk sordum. Babam çeşmeci dedi fazlada açıklamadı. Babalara pek fazla bir şeyler sorulmazdı ki. Çok konuşma ağzın büyük olur, üstüne vazife olmayan şeylerle de uğraşma derler kızarlardı. Üstelemezdik, soramazdık. Ben genelde meraklandığım şeyleri babaanneme sorardım. Evimizin en büyüğü oydu. Ondan öğrenirdim bilmediklerimi, merak ettiklerimi. Sıhhi tesisatçıyı babaanneme de sordum, o neymiş oğlum babana sor dedi. Babaannemde bilmiyormuş meğer. Benim çocukluk dönemlerimizde bağımız, bahçemiz akarsularla çevriliydi. Bazı bahçelere akarsudan ötürü geçilmezdi de köprü kurulurdu. Şehrimizin birkaç caddesinin kenarında da cay vardı ki, suyu bol olan beldeydi ilçemiz. Her mahallede birden fazla çeşme vardı, harıl, harıl akardı su çeşmelerden. Mahalleli evlerde kullanacağı içme suyunu bu çeşmelerden tedarik ederdi. Şimdiki gibi evlerde çeşme yoktu. Bazı zengin ailelerin avlularında, okullarda yâda yeni, yeni yapılmaya başlayan betonarme evler hariç. Çamaşırlar, bulaşıklar avluda, kış günlerinde ise kapalı aralık denen yerlerde küçük leğenlerde yıkanırdı. Genelde umumi hamamlara giderdi insanlar. Yâda büyükçe leğenlerde yıkanılırdı. Mahalle çeşmeleri arızalanırdı da belediyeye muhtar haber ederdi görevli gelir yapardı. Bilmezdik çeşmecinin ne olduğunu. Çeşmecileri Belediyenin memuru bilirdik. Çeşme işi yapan dükkân sahiplerini görmediğimizden. Sonradan öğrendim çeşme malzemesi ve bu malzemeleri döşeyenlere verilen adın sıhhi tesisatçı denildiğini….
Ahmet Bağçe
ILIK, ILIK ES
Her şey seninle başladı,
Genişledi ufkumun daralması.
Tıpkı karaya vuran dalgalar gibi,
Yâda yapraklara saz çaldıran rüzgâr misali.
Az biraz açık pencerem,
Tül perdem havalandı paraşüt gibi,
Odama ılık, ılık giriyor esintisi.
Tıpkı sen gibi okşuyor tenimi.
Rüzgâra diyorum yüreğime de es,
Getir yardan bol, bol nefes.
İçime çekeyim gidereyim hasretini.
Dağılsın kasvetim.
Ahmet Bağçe
Ne zamandır kış, kış,kış diyordum dinlemiyordu beni. Nihayet gitti bahar geldi. Oh be şimdi yaz diyeceğim...
Ahmet Bağçe
Derdim bardağın derdinden de büyük. O eğildikçe boşalır, ben eğildikçe dolarım.
Ahmet Bağçe
Hayatın tadı güzel olsaydı, dedem bir porsiyon içinde olsa dönerdi.
Ahmet Bağçe
Güleni ağlatmak kolay ama, ağlayanı güldürmek çok zor.
Ahmet Bağçe
Ne diyeyim ki, ağlamak istemiyorum da, gözyaşım durmuyor.
Ahmet Bağçe
Bazen gülmek içimin ağlamasını durdurmak kadar zor.
Ahmet Bağçe
Ağırşağında iğ gibi,
Takıldım kirmenine.
Döne, döne eğrildim,
Pamuk iken ip oldum.
İlmek, ilmek sarılayım,
Örüleyim yüreğine.
Ahmet Bağçe
Ben oltana takıldım ya,
Kurtulana selam olsun.
Ahmet Bağçe
Endişelenmeyin, suskunluğum kararsızlığımdan değil, zamansızlığından. Değer verdiklerim, dereden akan, su gibi. Eğilmeden içilmiyor.
Ahmet Bağçe
Seni önce özlüyorum,
Sonra boğulurcasına ağlıyorum,
Akşam olunca biraz naz edip küsüyorum,
Geceleri ise yalnızlığım artıyor kış gibi.
Ahmet Bağçe
GELDE AĞLAMA
Bir eksiklik var sanırım,
Görünürdeki hallerinde,
Arabesk şarkı dinler gibi,
Başın sallanır sağa sola,
Bir bütünü parçaladın,
Anlamsız nefretinle.
Çamur attın üzerime,
Gelde buna ağlama.
Ahmet Bağçe
NASİBİM
Neyi kaybettimse üzülmedim,
Kaderim yerini bilir dedim,
Neyi kazanmışsam sevinmedim,
Derim bu benim nasibim.
Ne ağıdan şifa bekledim,
Nede cahilden vefa.
Aşktan şifa bekleyenlerin,
Hepsi birbirine kırgın.
Ahmet Bağçe
Gönül bahçende kaybolsam,
Arasan gece gündüz,
Kaçırsan uykunu,
Kaçaklarla uğraşsan.
Ahmet Bağçe
DEMEDİMMİ
Ben sana demedim mi?
Densizlik yapıp giderken,
Diyeceğin var mı diye.
Müsaade istemeden,
Çat kapı gelirsin,
Kapı pencere demezsin,
Deprem yaratırsın yüreğime.
Ahmet Bağçe
ÖMÜR KATMAK GİBİ
Sen öyle diyorsan öyle olsun,
Benim bakış acım farklı inan.
Kaybedilmiş yıllar var ya,
Aslında o yıllar iz bırakan yıllar.
Seninle yaşamak,
Açık denizlere yelken açmak gibi,
Okyanusları fethetmek,
Tepelerden, tepelere bakmak gibi.
Tükenmekte olan ömre,
Ömür katmak gibi.
Elinden tutmak, rüyalara dalmak gibi.
Seni sevdikçe sevesim,
Seninle yaşadıkça yaşayasım gelir.
Ahmet Bağçe
O kadar dövüleceklerin arasında ilk sırayı kahve alınca bamyayı astım. Sıra kurutmalarda.
Ahmet Bağçe
Hayal her insanın içindeki beklentilerinin bir uhdesidir. Saat zembereği gibi. İkisi de kurulur ama büyük saatin zembereğiyle küçük saatin zembereği bir olur mu? Demem o ki; Her kişinin hayali cebindeki para kadardır.
Ahmet Bağçe
Sen ocakçı olsan ben garson,
Ocakta iki kişilik çay demlesen,
İkimize birer bardak çay koysak,
İkisinin de rengi tavşankanı olsa,
Sonra koyu bir sohbete koyulsak,
Kaldırsak sizli, bizliyi.
Ahmet Bağçe
RÜZGÂR ÖR
Aşıma acı katma anne,
Yakıyor ağzımı.
Bakma mahzun, mahzun,
Kan ağlıyor yüreğim.
Dinmiyor içimdeki fırtına,
Sallıyor sağa sola.
Tuttuğum her dal,
Kırılıyor elimde anne.
Bugün çarşı Pazar dolaştım,
İyisinden kader aradım,
Yok, satıyorlar kalmamış,
Sipariş verdim anne.
Üşümesin diye örerdin ya,
Ellerime eldiven,
İçimdeki kasırgaya dayanık,
Birde rüzgâr ör anne.
Tadını alacağım bir yuva,
Aydınlıklı, günlü güneşli bir gün,
Yüreğime serinlikler gelmesi için,
Yüreğinden dualar et anne.
Ahmet Bağçe
YENİ UMUTLARLA DOĞSAN
Gün biterken dedim ki,
Her nefeste yanan sığara gibi,
Tükendin be koca gün.
Gene yalnız bıraktın beni,
Yıldızlarla gök kubbe altında,
İsterdim ki bir dert ortağım olsun.
Leblebi yiyelim,
Çekirdek fişleyelim.
Her zamanki gibi kahveyle başlayayım günüme,
Telvesini üç beş sallayıp kapatayım,
Az bir vakit geçin soğusun,
Bakayım içine tabanına,
Bilirmişçesine fincana.
Bir bilen olsaydı ne derdi bilmem ama,
Bilmesem de baktım öylesine,
İyice kararmış içim,
Öyle görünüyor gibi fincanda.
Yeni doğan güneşi değil de,
Batan güneşi gösteriyor bir köşede.
Diyorum güneşe,
Söyleniyorum kendi kendime.
Elbet batacaksın günün akşamında da,
Yeni güne, yeni umutlarla doğsan……
Ahmet Bağçe
Hiçbir siyaset lokomotifinin vagonu olmak istemem. Keza her vagonun tekerleği lokomotifin yönünü izler.
Ahmet Bağçe
Bugün bana geldiler, sessizce oturuyoruz da, tırnaklarımın sucu ne!
Ahmet Bağçe
Eğer yüksek duvar örmek istiyorsan temeline sağlam taşlar yerleştir.
Ahmet Bağçe
Güven sağlayamayan güven bulamaz.
Ahmet Bağçe
BİR ZAHMET
Hey! Yüreğimin dostu,
Şu yüreğine yabancı bana bir bak,
Yani şimdi dilin sürçecekte,
Dolaşacak belki.
Benim için,
Sana zahmet bana eziyet,
Seni çok seviyorum dermisin?
Öbür tarafıma döneceğimde…
Ahmet Bağçe
BANA NE OLDU
Bakışın gök mavisi gibiydi,
Deniz gibi görürdüm seni.
Kimseler dokunmasın demezdim,
Eline su döken olmasın derdim.
Gönlüme harın düşmüştü,
Yüreğimi yakardı külleri.
Aşk senden geldi,
Bahama miski amberi gibi.
Tek çarpardı yüreğim,
Sadece ben hüzünlenirdim.
Güldüğüm olurdu bazen,
Aynıydı nabız sayım.
Ya şimdi.
Tek parça vücudum iki oldu,
İki kişilik atar oldu kalbim.
Hüzünüm kat, kat,
Kayıplara karıştı gülüşüm.
Kendimi tanıyan ben,
Tanıyamaz oldu kendini,
Söyle bana ne oldum ben şimdi!
Ahmet Bağçe
Çıkamadınsa ulu dağa,
Git garibanlar yanına.
Onlarla eğlen karda kışda,
Basamakta izle mutluluğu.
Ahmet Bağçe
Kimdir diye merak edenlere,
Selam deyin erenlere,
Bir gariptir yoldan gelir yola gider.
Yük çeker urgan ile.
Hayatının hamalı.
Ahmet Bağçe
Deme dilim küstürürsün,
Kendin ile konuşursun.
Gururuna yenik düşer,
Uykun kaçar geceleri.
Ahmet Bağçe
Ey dostum.
Bir bardak çay ver,
Su çekme üstüne,
Sırf dem olsun,
Şekere gerek yok
Kaşık çekilsin aradan.
Çevir taş plağı arkalı önlü,
Hem kafam hem ruhum demlensin.
Ahmet Başçe
Beni ayakta tutan, hayata bağlayan,
Yarın için kurduğum hayallerim.
Olur ya!
Bir gün gerçekleşir.
Ahmet Bağçe
Sen varken oturmuyor dediğim taşlar,
Sen yokken kıpırdamıyor yerinden.
Canım öylesine susadı ki,
Şöyle bir kupada sen olsan içerim.
Ahmet Bağçe
Okumakta olduğum hayat romanının her sayfasını okurken,
Bir sonraki sayfasını düşünürüm.
Seninle yarınımı düşündüğüm gibi.
Rahlem üzerindeki lambanın,
Biten fitili, tükenen gazına rağmen.
Az bir gaz ver, birde fitille, aydınlatan ben olayım.
Ahmet Bağçe
BİLMEM Kİ
Oysaki ne kadar kolaymış gülmek,
Senin için ağlamak kadar kolay olmasa da.
Ya yüreğine girmeye ne demeli,
Dört mevsim gibi,
Islanırken yanmak, sonra savrulmak,
Kaskatı kesilip donmak gibi.
Neden gülmek geldi ki,
Uçurum kenarındayken içimden.
Bilmem ki,
Hayat son bulurken bir kahkaha,
Hatıra olsun diyedir beklide.
Ahmet Bağçe
Bilmem güneş bir yere gidince,
Karanlık çöküyor içime,
Sana iyi günler dilerken,
İyi geçeler diliyorum kendime.
Ahmet Bağçe
Yeni bir gelecek yazmak istiyorsan, geçmişini silmelisin. Geçmişle yaşamak ruh hastalığıdır. Geleceğe doğru boş olmayan hayal beyine işlev veren sıhhattir. Keza hayali olmayanın istikbali de olmaz.
Ahmet Bağçe
Başkasının sözü mutlu ediyorsa seni,
Niye konuşup meşgul edeyim ki seni.
O zaman suskunluk eder dönerim,
Sana hem teşekkür hem elveda derim.
Hayat bana keşkeler öğretti bunca yıl,
Neyseleri de öğretsin isterim kalan yıl.
Ahmet Bağçe
Sen olmadan, hayatımın bir anlamı olmaz.
Birde sevgin olmadan, kalbim huzur bulmaz.
Yaşanmışlık olmadan, hikâye gerçek olmaz
Ben yüreğinde olmazsam mesajın anlamı olmaz,
Sen bende olmadan gün güzel bir gün olmaz!
Ahmet Bağçe
ÖDÜNÇ DEĞİLDİ
Senin yüzün gülerken,
İçim kararıyordu benim.
Dikkat edip görebilseydin,
Ağlıyordu yüreğim.
Ödünç değildi gerçekten vermiştim,
İsteyemezdim ki gerisin geri,
Senin gözlerine takılıydı gözlerim,
Diyorsun ki biz olmadık olmayız,
Çok haklısın olmadık olamayız.
Olamayışımızın sırrı bende değil sendeydi,
Biz bir arada değildik ki ayrılalım.
Elini yüreğine koy anlayacaksın.
Ahmet Bağçe
Mutlu olmaya layık olsaydım,
Biri gelirdi mutlu ederdi beni.
Belki hiç çekinmeden derdi,
Beni sev bende seveyim seni.
Ahmet Bağçe
MELEĞİM
Kim anlardı ki beni ben anlatmasaydım,
Değiştim tepeden tırnağa ben ben değilim.
Eski ben için dövünüp ağlama gergin, gergin,
Döndürmezsen çarkı artık ben eski ben değilim.
Hatırlatayım bazen engerekli olan öldürür de,
Engereksiz olan sevse de süründürür meleğim.
Ahmet Bağçe
Sivrildiği olur,
Bazen çatalladığı,
Bazen kötülendiği olurda,
En kötü olduğu an,
Bakılacak zaman olduğunda insan.
Ahmet Bağçe
SENDEN OLDUM
Hiç görmeye niyetli değildim,
Yıkık, dökük virane gönlünü.
Bende senden farklı değilim ki,
Sende gör benim gönlümü.
Sen ki yüreğimde aradığım,
Avuçlarımda kaybettiğim.
Zihnimde kelebek ömürlüm,
Umutlar diyarında efsanem,
Kaybettim seni senden oldum,
Beni kaybetme benden olursun.
Ahmet Bağçe
ÇULLU GÖRÜRSÜN
Oradan gözyaşlarımı görüyormusun,
Görüyormusun acınla yanan yüreğimi.
Anlat farklı ağlıyor değilmi her ikisi,
Biri yanaklarımı ıslatırken,
Diğeri kavuruyor içimi.
Sen çullu görürsün beni besbelli,
Ya bana ne demeli, kör olmuş gözlerim,
Seninle kayboldum görmüyorum kendimi.
Ahmet Bağçe
İÇİMİ KEMİRİYOR
Sokul Yaralı gönlüme hasbıhal edelim
Sil gözyaşlarımı dinlensin gözlerim
Körkütük sarhoş etti nazlı sözlerin
Göçeben oldu yüreğinde, yüreğim.
Gittiğinde gelmeyen, geldiğinde kalmayan,
Üzgünüm nasıl bir şeysin sen,
Duyarsızlığın içimi kemiriyor içten, içten,
Bir zamanki gülen ruhumu arıyorum ben.
Ahmet Bağçe
O GÜN GÜLDÜ
Biliyorum benim doğum günüm seni ilk gördüğüm gündü,
O gün gönlümün umut ateşi yandı.
Ağlayan yüreğim seninle o gün güldü.
Başımı tek yastığa koyarken yaşıyorum sanıyordum,
Yanılırmışım şimdi yaşıyorsam,
Duygularımın içinde gizlenen aşk ateşini fitillemenden.
Düştüm şimdi bir rüzgâr önüne gidiyorum,
Sorma nereye diye, rüzgâr nereye götürüyorsa oraya.
Ahmet Bağçe
SEN GİBİYİM
Beklemekten öyle sıkıldım ki,
Bazı bulutların ağlamadığını bilirdim.
Sanırım benim bulutlarım ağlayan cinsten.
Şimdi bende sen gibiyim,
Hani senin kırılmıştı ya kalemin,
Düzlesen yazacak besbelli.
Ya benim tükenmez dedikleri kalemim,
Tükendi attım yok yenisi.
Ahmet Bağçe
Ben taşları yerlerine koymaya çalıştıkça, dereler denizle buluşuyor. Kumların yer değiştirmesine neden şaşırayım ki.
Ahmet Bağçe
TER BIRAKTIM
Hiç akşamları özledin mi?
Hatırladın mı mazide kalan günlerden birini.
Hiç içini çektin mi özlemle.
Yâda için sızladı mı, yandı mı yüreğin.
Olmadı biliyorum.
Erimedi katı yüreğin.
Diyorsun ki kendince haklı nedenlerin,
Neler bıraktın.
Hayat mı, sevgimi, dolu, dolu nefes mi.
Haklısın, ben sana sadece ter bıraktım.
Biliyordum ki ter dökmeyen aşktan anlamaz.
Ahmet Bağçe
Lozan’da Topraklarımıza göz diken devletlerin, Kürt sorununu dile getirmesinde Dünya lideri Atatürk Onlar Müslüman’dır. Bu topraklarda yaşayan 72 çeşit milletin hepsi Müslüman’dır. TÜRK demek, Müslüman demektir cevabını vermiştir. Nuh As.’ın oğlu Yasef’in Müslüman anlamında oğlu TÜRK’ÜN soyundan gelen bu milletin bütün Müslümanları içine aldığını vurgulamak içinde bu gerçeği NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE demekle de perçinlemiştir.
Ahmet Bağçe
Bedel ödeme zamanı geldiğinde TÜRK Milletinin alacağından vazgeçtiği görülmemiştir. Kanla da olsa almasını bilir.
Ahmet Bağçe
Beyhude yaraladın,
Kan ağlıyor yüreğim.
Çeşmeden boşalırcasına akar gözyaşım.
Ya hayallerim...
Ahmet Bağçe
İnsanları bir kova gibi, testi gibi düşünmemek gerek diyorum. Hani kovayı, testiyi yâda bir kabı çeşmede dolmaya bırakalım, bu arada bir arkadaş bekliyor veya biriyle konuşuyor olup dalgınlığa gelelim. Dolan kap taşsın, aman diyelim döküp tekrar dolmaya bırakalım, bunu defalarca tekrar etmek elimizde. Dök boşalt. İnsan öylemi, daha bebekken den beri istekleri arzuları kendisiyle birlikte büyüyor. Bazılarını dışa vursa da bazılarını içine atıyor. Dolduruyor içini. Tepe takla getirip dökme imkânı var mı? Var mı boşalmanın yâda boşaltılmanın imkânı. Tabiî ki yok. O ya maçta bağırıyor, ya evde, evinde stres atıyor veya cinnet geçiriyor. Bazıları başka bir alternatif bulup kuş sevgisi, kedi köpek sevgisi, ağaç, doğa v.s gibi sevgilerle boşalmaya bırakıyor kendini bilmeden. İş teraziye gelince potansiyel suçlu görünende oluyor, elden giden her neyse o insan için beyhude….
Ahmet Bağçe
Zaman öyle acımasız ki baktırır ardına,
Bir kelam demeden akıtır gözyaşını.
Ocaktaki kül gibi deşeledikçe yürek yakar,
Aşk gibi, sevda gibi,
Gücü yetmez sonlandırmaya hiçbir nokta.
Ahmet Bağçe
Bu kalabalık caddeyi sevmemin tek nedeni; Seninle karşılaşma ihtimalimdir. . ! Sen buna ister sevgi, ister tutku istersen aşk de……
Ahmet Bağçe
Duyguları esir olanın el ve ayakları kelepçelidir.
Ahmet Bağçe
Takındığın umursamazlık tavrınla araya mesafe koydun. Görmezden gelirsin. Bende durumun farkındayım. Bu nedenle kendimi yüreğimin bodrumuna gizledim. Biliyordum bulamayacağını. Beni bulamasan da, sen bende sensiz değilsin. Beni sensiz bırakmak isterken, bilmeden beni seninle bıraktın. Yalnız değilim.
Ahmet Bağçe
GÖTÜRGEÇ
Üç yılın bitiminden sonra biraz daha büyümenin verdiği yetişkinlik çağına atlamış olmanın sevinci içinde lise kapısının önündeyim. Okul kapısı benden bir şeyler öğrenmek isteyenler gelebilir dercesine ardına kadar açık. Ortaokullusu liselisi hepsi avlu içindeler. Ağaçların altında oturanlar, koşuşanlar, basketbol, voleybol oynayanlar, ikişerli, üçerli kol, kola gezen kız öğrenciler, erkek öğrenciler görülmeye değer müthiş bir atmosfer. Okulun yan tarafı cadde ve ötesi istasyon. Manevra yapan tren ve trenin ara, ara tüt sesleri arasında Bakkal Abbas’ın çocuklar çimen ekmekleriniz hazır çığlığı da bir başka güzel. Kâğıt ve benzeri çöpler için askılı çöp kutusunun ilerisinde kanepede pala bıyıklı yaşlı bir adam oturuyor. Elinde bir yenice sığara kutusu, parmak arasında da bir sigara ha yaktı ha yakacak. Etrafı da büyük bir iğliyle izliyor. Onun bu halini öğretmenlerden biri görürde azarlar, kalbini kırıp bahçe içinden dışarıya çıkarır düşüncesiyle yaşlı adamın yanına vardım. Sigarayı yakmamasını, öğrencilere kötü örnek olacağını söylemek için. Adam niyetimi anlamış olacak ki sigarayı yakma demeyemi geldin evladım dedi. Kafamı doğru bildin dercesine öne eğdim. Sonra yaşlı adam gel otur hele, bak sana ne diyeceğim dedi. Sigarayı yakmayacağını sadece elinde tuttuğunu endişe etmene gerek yok dedi ve eliyle treni gösterdi. Bunun adını biliyormusun, bilgin var mı dedi. Bilmediğimi söyledim. Onun adı çok oturgaçlı, üstten düttürgeçli götürgeç dedi. Yani trenin tam anlamıyla Türkçe karşılığı değil ama benim babam biz çocukken trene ilk zamanlar bu ismi vermişlerdi ama uzun olunca tutmadı derdi. Ve devam etti bazen…..Ona alttan ittirgeçli, üsten düttürgeçli çok oturgaçlı götürgeç denirken yumurtaya da tavuksal fırtlangaç denirdi.
Ahmet Bağçe
Getirdiklerinden fazlasını götüren zaman, ağır geldi ki dertlerimi bana bıraktı.
Ahmet Bağçe
Bir kendime geldiğimi, birde bana iyi geleni seviyorum.
Ahmet Bağçe
Darılma bana, ormanların süsü, hayatın canı, ciğeri ağacım. Ben baltaysam, seni kesip yontmaya yön veren sapım ağaç değilmi?
Ahmet Bağçe
Eğer yanlış yoldaysa arkadaş, neden bir tekmede sen atıp garibanı çamura kakalarsın. Hani nerede senin peygamber aşkın. Ne demek bendensen buyur aş, değilsen taşrasın.
Ahmet Bağçe
Alacağına şahin olan hayat, borç olarak verdiği nefesi almadan diğerini vermez.
Ahmet Bağçe
Sürünerek zirveye yerleşen yılanın zirvedeki saltanatı, kartalın görüş alanına girdiği an kadardır.
Ahmet Bağçe
Zora âşıkların borcumu var. Ayaküstü ekmek arasında köfte yer, romantizmden sayar.
Ahmet Bağçe
Birikimler yeri geldiğinde kullanılmazsa, ya işe yaramayaçak yâda çürüyecek dökülecektir.
Ahmet Bağçe
Dostluk düşüncelerin divit ile beyaz kâğıda şekil veren mürekkep gibidir. Sulandırılmadıkça kendi rengini verir güzelleşir.
Ahmet Bağçe
Hayalim tarumar bu günüm beter,
Doldu kovalar bir yenisini ver.
Şu günlerde balık istifi gibi sıkıntılar,
Kayıp düşmesini bekler,
Cinnet geçirmeden….
Ahmet Bağçe
ÇEK BİR NEFES
Senin kömür diye yaktığını,
Başkaları elmas ile kıyaslıyor.
Değersiz diye unuttun ya hani,
Olsun.
Unutmak nefes vermekse,
Unutulmakta nefes almaktır.
Çek bir nefes çiğerlerine,
Oksjeni benden hediye olsun.
Ahmet Bağçe
Sevmek o kadar kolay değil kış gününde seni,
Yaz günümde az üşütmedin beni.
Ahmet Bağçe
Şimdi ağlıyorum dostum, neredesin!
Ahmet Bağçe
OLMADIMI
Şey diyerek yazacağım mektubuma,
Merakla açıp okuyacaksın defalarca.
Ve sonra alacaksın başını avuçlarına,
Dalacaksın anılarındaki pişmanlığa.
Şimdi yüreğin dert yüklü aklın alık,
Hayatın boyunca yürüdün taşlı yolda.
Umutlarınla meydan okudun yıllara,
Hevesin kursağında gözün yarınlarda,
Yaşam devamında ısrarlı üzülmeyi bırak,
Yorgun yüreğini dinlendir artık.
Varsa hayat ile aranda bir sorun,
Koy bir nokta sonuna boşluk bırak,
Olmadımı?
İtele gitsin boşluğa yuvarlanarak.
Ahmet Bağçe
Yüreğimde izlerin silinmedi,
Halen gönlüm ta eski yıllarda.
O yıllarda her şey çok iyiydi...
Bu gün her şey hala çok iyi...
Yarın her şey çok daha iyi olacak.
Fotoğraflardaki gibi...
Ahmet Bağçe
Cesaret dilden yüreğe inmedikçe zaferden bahsetmek abesle iştigal demektir.
Ahmet Bağçe
Hırslı insanlar felakete, akıllı insanlar kurtuluşa yelken açar.
Ahmet Bağçe
HER DAİM GECE İÇİM
Belki haberin yok,
Bir zamanlar gözlerinin içinde ismimin yazılı olduğunu görürdüm.
Okurdum her bakışımda gözlerine,
Şimdi Silinmiş ismim,
Silgisi gözyaşınla.
Artık yoksun,
Olsan da kapalı gözlerin,
Görüntüsü yok.
Bir çelik kapı gibi,
Göz kapakların kapatmış gözlerini.
Yani yok gibisin.
Senin yokluğun ıssızlığım,
Kırılmış gibi kolum kanadım.
Gecenin karanlığı içinde,
İçimin karanlığı da kâbus oluyor yüreğime.
Hatıraların film gibi perde, perde,
Akıyor her biri zihnimde.
Anıların düşlerimde şimdi,
Yüreğimdeki sızı acıtıyor, burkuyor beni.
Bilmeden, bilemeden geçirdiğimiz zamanı,
Senli günleri özlüyor yüreğim,
Sabret diyorlar.
Güneş doğar diyorlar,
Doğsa ne olacak ki güneş.
Ne senli olabildim,
Nede sensiz. İçim her daim gece.
Ahmet Bağçe
Susan insanı konuşturmak kolay, lakin konuşurken her cümlesi kalp kırar. Çünkü onu susmaya mecbur edende, konuşmasına son noktayı koyan insan.
Ahmet Bağçe
Okumayanların kazandığı dünyayı, okuyarak kazanamadığıma üzgünüm. Üzgünüm çünkü okudukça zarardayım. Ama bakmayın benim bugünkü ruh halime siz gene de okuyun, okumaya devam edin.
Ahmet Bağçe
SENDE MİSAFİRSİN
Sevse de, sevmese de,
Sevecekmiş gibi beklenen,
Gelmediğinde üzüp ağlatan,
Delinmiş bir yürek bırakan aşk.
Sen kendini ne sanırsın,
Sende bir ömürlük misafirsin.
Ahmet Bağçe
Nazmı edersin bir selam etmeye,
Gönlüm razı değil senden vazgeçmeye.
Küser umursamaz haldesin niye,
Ahtım seni senden çok sevmeye.
Ahmet Bağçe
YAZ USTA
Kalemin ucu kırıldı açacağım yok,
Yaz usta bir, bir dediklerimi.
De ki, önemi var mı mesafenin,
Duyguları bire bir yakın oldukça.
Gerek yok, gürültüye şamataya,
Cumbul, cumbul bir arada olmaya.
Böylesi de güzel çoğalıyor hayaller,
Sevgisinin sessizliğinde.
Ahmet Bağçe
Vakti gelmeden tükenir papatya yaprağı. Yolunur seviyor, sevmiyor diye âşık elinde.
Ahmet Bağçe
Sende topraktın, bende topraktım kahırlanma. Döneceğiz gene aslına vakit geldiğinde. Geçersek usta bir ele çömlekte oluruz çanakta.
Ahmet Bağçe
Dost bildiklerime içimi döktüm, birlikte ayıklarız diye. Onlarda dağıtmışlar. Topladıklarım bana dert oldu. Toparlayamadıklarım nereden çıkacak bilmiyorum.
Ahmet Bağçe
Baharın kokusu geldi girmez içeri,
Oda kış kokar kapalı penceresi.
Bulutlar oluşmuş çiselemeye hazır,
Yağmaya izin bekler gözlerimden.
Ahmet Bağçe
SOĞUK SEVDİ
Soğuk, soğuk sevdi esmer kış beni,
Bıraktı sessiz vede karanlık ötesine.
Gözlerim ışık aradı birde sıcak bir nefes,
Görülen kutup sertliğinden başkası değildi.
Dedim eyvah dondu gönlümdeki sulu sevgi.
Ovuşturdum yüreğimin duvarını ısınsın diye,
Bu defa kaynadı kabardı buhar oldu,
Ne acı bulutlar arasında kayboldu sevgin.
Ahmet Bağçe
Varsın her gün güneşli olmasın. Ben günü parçalı bulutlu da severim. Hayat beni güneşli sevsin yeter.
Ahmet Bağçe
Seni seviyorum demenin birçok yolu var ama sevmenin bir tek yolu vardır. Sevdiğin her nerede olursa olsun, kalbinde sevgisinin olması yeter. O sevgi, seni sevdiğine götüren tek yol.
Ahmet Bağçe
Birinin nefretini kazanmışsan, o senin gizli hayranındır.
Ahmet Bağçe
AŞK BİR ŞEKİLDİR
Aşk bir şekilde bir şekil işte akıl ermez,
Oluşur kendiliğinden olması istenmez,.
Taş, toprak, hava, su ateş dahi gerekmez,
Ona azıcık sevgi verdin mi yeter.
Yeşerdikçe yeşerir, geliştikçe gelişir.
Birde yerçekimine karşıdır,
Değmez ayakları yere, yerlere.
Her daim havadadır gönlü uçarı,
Görmez gözü, işitmez kulakları,
Düşünemez gece gündüz düştedir aklı.
Ahmet Bağçe
ESKİDEN SEVGİLİYE MEKTUP BÖYLE YAZILIRDI
Ben seni niye sevdim biliyormusun.
Bilmem belki hayatı umursamazlığını, kızmanı veya yaptığın masum yanlışlarını, hatta el sallayıp gidişini sevdim. Bana, sevildiğimi, seni seviyorum deyişini, gülüşünü, gülümsemeni, hasretle bakışını sevdim. Bazen sana sevgimi yazdım, özlemimi yazdım, rüyalarımın ötesini yazdım. Ben sana seni yazdım, içinde seni tenkit eden cümleler yazdım, gülümsedin kızmadın. İşte ben, bana yaşattığın bu huyunu, duygularını sevdim. Varken bir başka olan her şeyin, yokluğunda daha güzel. Çünkü onlar seni bana hatırlatıyor, özletiyor, kavuşmanın hayallerini kurduruyor. Sana seni yazdırıyor, yazdıklarımı tekrarlattırıyor, adeta seni bana okutuyor, daha da çok sevdiriyor, işte sen bana bu ortamı verdiğin için sevdim.
Ahmet Bağçe
Seni çizmek o kadar zor ki, aşk kokun sarhoş ediyor.
Ahmet Bağçe
KIR ÇİÇEKLERİNE BENZETMEK İSTEMİŞTİM
Resim yaptığım tuvalim yere düştü, içi boya dolu kutuların kapakları açıktı. Bütün boyalar tuvalimin üzerine döküldü. Kutular içinde unuttuğum fırçalar, bir mala gibi sıvadı resmimi. Benim en çok canımı acıtan gözlerini Lekelemiş olmasıydı. Çünkü gözlerin aşktan bihaberdi. Bir ışık belirdi karmaşık renkler arasında gözlerine. Bu yüreğime su serpmişti. Çizimim bozulmadı bozulmayacak dedim sevindim. Lakin sevincim kısa sürdü. Anladım ki bu pencereden henüz giren güneş ışınlarının parlamasının başka bir şey değildi. Çölde serap görme gibi bir yanılgıydı. İşte o zaman dedim ki. Bozulan tuvalim içimi yakan sen kimsin Leyla’mısın, bende senin Mecnunun muyum? Hele o boyalarımın karışımında solgun dudaklarında beliren ölüm rengine ne demeli. Oysa ben seni kır çiçeklerine benzetmek istemiştim….
Ahmet Bağçe
RUHUMUN SAĞLIĞI
Benden kaçırdığın bakışların var ya!
Aslında hayalini kurduğum kapıdır bana.
Oradan gizemli odana girmesi zor gelse de,
Bir ses çağırsa koşar adımla giderim oraya.
Bir sürüngen gibi kıvrım, kıvrım yanaşmıştım ya!
Yüreğin sanki sessizce çığlık atıyor gibiydi.
İşte o sesi duyduğum zaman ruhumun hipnozu çözüldü,
Tıpkı sihirbazın sihrinin çözülüşü gibi.
Anladım ki senin varlığın ruhumun sağlığı,
Yüreğimi ateşleyen yüreğinin çakmağı,
Mücadelemin mükâfatı sen olmalısın dedim,
O zaman yüreğin kulak versin dinlesin yüreğimi.
Ahmet Bağçe
DÜN KAYBOLDU
Dün kayboldum tanıdık yer değildi,
Bir baksan orası senin yüreğin mi?
Kuytu bir yerdeyim saklambaç oynar gibi,
Hadi şimdi bul beni sobele sobeleneyim,
İstersen saklan yüreğimde sobeleyeyim seni.
Bak şu gözlerimden akan hasret gözyaşına,
Dün yüreğimdeydi, buğün gözpınarımda,
Buldu yolunu akıyor ulaştımı yüreğine.
Arkını açık tutarsan akıntı tanıtır kendini.
Dedim ya dün kayboldu yüreğim, yüreğinde.
Ahmet Bağçe
Yalnızlık çok güzelde, sensizlik kovasız kuyu suyu gibi.
Ahmet Bağçe
Seni güzelleştiren merhemi arama başka yerde. Gözlerimin içine bak sevgiyle bakan gözlerimin içinde
Ahmet Bağçe
Evrende güneşin doğuşu, batışı, gecenin oluşu, dün, bugün ve yarın bütün günler farklı değildir. Üzerinde yaşayan bireylerin düşünceler farklıdır.
Ahmet Bağçe
Dününü İyi yaşayan, bugün rüyada, yarını için hayallerdedir. Bugün, yarını için endişe duyanlarsa sıkıntı içindedir.
Ahmet Bağçe
Anlamayana anlatmak öyle zor ki, ne anlattığını da unutturur.
Ahmet Bağçe
Kışın istirahatını istediğim tek şey, yazın güneşin kavurucu sıcağında beni koruyan gölgen.
Ahmet Bağçe
İnsanlar en çok başını korumalı, keza ağrıyan başın bir ağrıtanın olduğunu unutmamalı.
Ahmet Bağçe
İkimizde aynı hayattayız ama pencerelerimiz farklı. Ben dağlık arazinin patika yollarını görürken sen okyanusu.
Ahmet Bağçe
İhtiyacım ne ekmek, ne su, nede aş. Hatta çok, çok sevilmek bile değil, Beni sadece sev yeter.
Ahmet Bağçe
En ağlamaklı olduğum an, postacının sana bugünde bir şey yok dediği an ki, işte o an, içimin özlem dolu olduğu an.
Ahmet Bağçe
Ruhların yalnız kalmalarını istemeyen güneş, her sabah yeniden doğar. Çünkü en çok karanlıkta daralan ruhlar geceleri ağlar.
Ahmet Bağçe
SİTEMMİ EDİYORSUN
Bende gidiyorum, Annem gibi
İletilmek üzere bıraktım ellere selamı,
Fırsatım vardı,
Bunu sen engelledin.
Şimdi çaresiz ben oldum.
Tabiî ki haklıydım.
Gitmemek için direndim saklamıştım bavulumu.
Dediğin gibi buldun saklı yerinden,
İhtiyaçlarım arasına,
Yalnızlığımı da koydun.
Birde teşekkür bekliyorsun,
Sen eder miydin?
Ahmet Bağçe
Kar taneleri gibi olmak ne güzel. Onlar düşerken dahi ne güzel anlatıyor, soğuk sevgileriyle birbirlerine zarar vermeden de yol alabilmeyi, kendilerine ayrılan yerde buz gibi sevgilerini eritebilmeyi.
Ahmet Bağçe
İyi ki varsın,
iyiki unutamadıklarımdansın.
Neler getirdi,
Neler götürdü zaman.
Kalmadı sen gibileri,
Azaldı birer birer.
Sen nerede olursan ol,
Bana telefon kadar yakınsın,
Hatırın yeter.
Ahmet Bağçe
YIKTIN DA GİTTİN
Gecenin yalnızlığında da duymadın sesimi,
Kurumadı mendilim, yosun kokar döşeğin.
Son gemide yanaştı rıhtıma yok ne izin, nede sesin,
Sen aklımda bile yoksun, saklımdasın artık silindin.
Yazık seninle boşuna süslemişim hayallerimi,
Gözyaşımı görseydin silmeyecekmişsin gözlerimin,
Oysaki senin için kocaman bir dünya kurmuştum,
Çatısını bitirmeden duvarlarını yıktın da gittin.
Ahmet Bağçe
BENDE YALNIZIM
Bakışlarında boğuldum karanlığa.
Yağmurum dedim akan kanlı yaşa,
Toprağa salıverdim buldu yolunu,
Sana avuç içinde sunmaktansa.
Acıtıyor hasretin yakıyor Gözlerimi,
Karanlıkta aradım kaybolan gölgeni.
Sen yalnızsın ama bende yalnızım,
Düşlerimi izlerim perde arkasından.
Ahmet Bağçe
Oğul Teğmen olmuş ana ocağını izinli ziyarete gelmiştir. Anası oğluna sarılıp, bu günleri gösteren Allah’ıma kurban olayım der. Mektebini bitirmiş de anasına dönmüş. Eh hadi bakayım tez askerliğini de yap mürüvvetini de göreyim.
Ahmet Bağçe
Tilkinin önünde kuyruksallayan tavuk, boğazlanacağını düşünmez lavuk.
Ahmet Bağçe
Sabret gönül yürüyen kalmaz yolda,
Elbet bir gün umutların gelir beklenen yoldan.
Dal kocunurmu kuş konduğunda,
Biraz sallanır o kadar.
Ahmet Bağçe
Saklama yüreğim yırtılan yerini,
Kendini, paramparça edip dövünme.
Yamala yürü, bakma ardına.
Siyah elbisen içinde kim fark eder seni,
Unutulmak birkaç damla gözyaşı değilmi.
Ahmet Bağçe
BABA - BABALAR
Babanın içinde çocukları doğmasından önce kaygıları doğmuştur. O evladının doğumunu beklerken kaygılarından da kurtulmayı bekler. Baba evlatlarının hiçbir zaman gözüne bakmamıştır, bakamamıştır. Onun gözü her daim evladının ayaklarının önündeki çakıllarda olmuştur. O çakılların evladını rahatsız etmesini istememiştir. Anne gibi değildir. Anne sıkıştığında evladını karşısına alıp dokuz ay karnında taşıdığını hatırlatıp, sütünü helal etmeyebilir, ama baba hiçbir zaman evladını karşısına almamış, karşısında olmamıştır. Hep arkasında olmuştur. Gücü yettiğince arkalamıştır, desteklemiştir. Geride olduğu içinde, göze görünmemiştir. Pamuk gibi, yün gibi kabartılmamıştır. Dokunmadıkça nemini göstermeyen, ıslağını belli etmeyen, çim gibi, ot gibi ezilmiştir.
Ahmet Bağçe
Her ağza bakan bardağı, biri doldurur diğeri boşaltır. Bardak ne dolduğunu bilir nede boşaldığını. Ahmet Bağçe
Bindiğinde kara trene, bakışların veda edercesineydi. Diyordu ki iyi bak, koy ellerini eserime. Ellerimi koydum başım üstüne, döküldü gözyaşlarım beyaz gömleğime. Yanıtım sessizdi yüreğine.
Ahmet Bağçe
Ağlamasaydım, ağlatırlardı. Onlara pabuç bırakmadı hıçkırıklarım.
Ahmet Bağçe
ÜŞÜYEN ELLERİM
O gün karanlığın içinde uzaktaki yıldız gibi bakışların vardı ya,
Bir parlayıp, bir sönüyordu.
Gözlerimi gözlerine diktim.
Şaha kalkmış bakışların kaçıyordu adeta.
Senin dörtnala kaçan bakışlarına doğru.
Şimşek gibi kaydı gözlerim.
Aydınlatıyordu yanaklarının çıkıntısını.
Zifiri karanlık gecede.
Dudaklarımda nakaratla sevgi hecesini mırıldarken,
Kapkara saçlarını rüzgâr savuruyordu.
İnadına yüreğime doğru getiriyordu kokunu.
İşte o zamandan beri durgun denizler gibi gözlerine vurgun gözlerim.
Dokunuyor belik, belik saçlarında üşüyen ellerim.
Hırcın yüreğinin kırıcı sözlerine suskun yüreğim.
Ahmet Bağçe
HİÇ BİR ŞEY
İnsanlar kapılmaya görsün hırsa,
Bir şeyler olmak ister dünyada,
Belki hamal başı,
Belki onbaşı veya yüzbaşı,
Belki vezir, belki padişah.
Görebilseydi yattığı yerde,
İsmi yazılı mezar taşını,
O zaman anlardı hiç bir şey olmadığını.
Ahmet Bağçe
Gemilerin batıyorsa üzülme,
Suç senin değil,
Kara denizde.
Karadeniz alışkın gemi batışına.
Ahmet Bağçe
Ve yarın son değil. Var olacak olan yarın, sen değil.
Ahmet Bağçe
YA! UMUTLARIM
Bilmiyorum ki nasıl oldu,
Hayat birden durdu da neşem kayboldu,
Gökyüzü bulutlanıp,
Denizler mavi desenden kirli beyaza büründü.
O kocaman dünya içimde kayboldukça kayboldu.
Bitmeyen tükenişim,
Ve tükenirken gizlediklerim,
Ya! Umutlarım!
Onlar nerede?
Ahmet Bağçe
“Pazartesiden itibaren hafta sonunu, kış boyu, yaz günlerini, hayat boyunca da Umutların gerçekleşmesini beklersin. Bense kaybettiklerimi”
Ahmet Bağçe
Gelişmiş ülkeler, adamı adam, gelişmekte olan ülkelerde kardan adam yapıyor.
Ahmet Bağçe
ICH WERDE İN DAS KİNO HEUTE GEHEN
Zorla insan beynine bir şey sokulmuyor. İnsanın isteği olmadığı sürece. Tıpkı iştahı olmayan aç insana zorla bir şeylerin yedirilemediği gibi. Lisede öğrenci iken derslerim çok iyi olmasına rağmen, almanca dersim çok kötüydü. On üzerinden ikiydi ve ikiden fazla not alamıyordum. Bilmiyorum ama belki de Almanca öğretmenim Futur lakabını söylediğimiz Ramazan Turgut yok olan şeye ayıp olmasın diye iki veriyordu. Bir gün öğretmenler odasında benim konum geçmiş, daha doğrusu Almanca öğretmenim resim hocasının not defterinde kazara notumun iki olarak geçtiğini görmüş ve hakkımdaki konu böyle açılmış. Biraz sesli olarak bu öğrenci tembel benimde dersimden de ikilik, hatta ikilik bile olmayan öğrenci demiş. Resim öğretmeni bende bu öğrenci fevkalade. Resmi tablo gibi ama ben onu sınıfta bırakacağım, çünkü natürmort dersimizde portre çalışıyordu, dersimiz nedir dedim resim dedi. Sen ne yapıyorsun o halde dedim, resim yapıyorum dedi ve dediğinden geri dönmedi. Neden ısrar ediyorsun dememe rağmen resim, resimdir cevabını verince not defterini açtım numarasını sıfırla doldurdum demiş. Cebir, Geometrici nasıl olur bu öğrenci çok iyi, fizikçi evet benim dersimde de başarılı, kimyacı, biyolojici, edebiyatçı, tarihçi orada olanların hepsi yani dersime giren öğretmenlerin hepi. O gün teneffüs sonu dersimizde almancaydı. Ders zili sonrası öğretmenimiz içeri girdi. Beni yanına kürsüye çağırdı. Evladım ya beni sevmiyorsun, yâda dersimi hangisini sevmiyorsun dedi. Hocam Almancayı öğrenemiyorum. Ceplerime almanca kelimelerini fiş gibi yazdım olmuyor, dolayısıyla dersi anlamadığımdan size de görünmeyi istemiyorum dedim. Anlaşıldı dedi. Şimdi ben tahtaya bir almanca cümle yazacağım bunu öğreneceksin lakin sınıfını eylülde geçeceksin dedi. Tamam dedim. Tahtaya Ich Werde in das kino heute gehen yazdı. Türkçesini de yanına ben bugün sinemaya gideceğim diyerek ilave etti. Teneffüs sonraki dersimiz gene almancaydı, hoca derse girer girmez tekrar bana sordu. Almanca olarak ben bugün sinemaya gideceğim de bakayım dedi. Ben terettütsüz Ich Werde in das kino heute gehen dedim. Buradan anladım ki. Beyin neye odaklandıysa onu öğreniyor. İştahı olan insana, neden yemiyorsun? Ye hadi denmediği gibi.
Halen ben bugün sinemaya gideceğim cümlesinin Almancasını unutmadım. ‘’’ Ich Werde in das kino heute gehen’’’’
Ahmet Bağçe
Yar başı omzumda,
Kolum yar omzunda.
Allah ne eylerse güzel eyler,
Umurumda mı, dünya…
Ahmet Bağçe
Hayatım ve hayalim beni çok yordunuz ve çok üzdünüz. Çeyreği kadar kendinizi yorsanız ve üzseydiniz, benimde ve bu kadar insanın da yorulmasına ve üzülmesine müsaade etmezdiniz.
Ahmet Bağçe
İşte böyle bir gündü gittiğin gün. O gün, seni benden alan yağmurda ağlıyor şimdi yalnız.
Ahmet Bağçe
İçim öyle yorgun ki,
Dışıma dokunmayın.
Dil yaralarından,
Delik deşik yüreğim.
Ahmet Bağçe
Niyetim küsmek değildi sana,
Adım adım yanaştım sana.
Közdeki aşımın yağı sana.
Aşkı öldüren küslük anlasana.
Ahmet Bağçe
SENDE YANARSIN
Çok acıyor yüreğim derinden, derinden,
İçimde bir ateş var ki alev, alev yanıyor.
Kömürleşmiş ağaç gibi oyulmuşum,
Gövdemden dökülüyor bir, bir yapraklar.
İstedim ki beni, ben olarak görmendi,
Görmendi güzel baktığımı güzel sevdiğim.
Ne ki beklediğin güneşin sana gelmesinimi,
Görmedin gölgenden arkandaki güneşi
Şimdi sende yanarsın kor içinde ben gibi,
Söndürmeye gücü yetmiyor gözyaşlarım.
Ahmet Bağçe
Bir canım vardı candan öte,
Bıraktı beni gitti öte.
Kuşlar geldi öte, öte,
Biri koluma kondu diğeri öte.
Ahmet Bağçe
Arar isen beni yolda,
Arama sağda solda.
Boş yola gittim sanma,
Kaybolmuşum, hak yolunda.
Ahmet Bağçe
Karşıdan tren geldi,
Yolları demirdendi.
Yüreğimin içi döşeli,
Kilimi gazeldendi.
Ahmet Bağçe
Bilmediğin yabancı olduğun yerlere gitmek zordur. Seni yolları ürkütür. Hele yalnızsan. Aslında yeni yerleri de görmek gerekir. Hani, görmek istediğin halde bilmediğim bir yol diyerek gitmek istemezsin ya, meraklanma yola çıkman yeter. Yol, yada yollar senin gitmene fırsat verir. Yalnız gittiğin yerleri iyi tanı. İyi tanı ki, dönüşü gidişi kadar zorlu olmasın.
Ahmet Bağçe
Nereye diye soran mı var. Çıktım bir defa zorlu yola. Ne bileyim yar yolunun ormanlık oluğunu. Gökyüzü görünmüyor daldan, koruluktan. Yürünmüyor her yer taşlık, kayalık, yönü belirsiz patika yoldan. Bilseydim daha baştan sahilden dolaşırdım.
Ahmet Bağçe
Ben iki yürek arasındaki cümlelerde her zaman virgülü tercih ettim. Noktayı çöpe attım. En azından virgülün hata telafisi var.
Felsefem sözün bittiği yerde sessizliğin gidip düşüncenin başlaması.
Ahmet Bağçe
Aslında güldüğümüzde oldu, ama o zaman çocuktuk. Gene de annemizden gülüp durma şamarını yer ağlamaya başlardık. Yani bize gülmek değil ağlamak yakışıyor.
Ahmet Bağçe
Hatırlıyor musun? İlk buluşmamızı. Benim masumane yaklaşımım karşısında sen arenada gladyatör gibi kendinden emin duruş sergiliyordun. Nasıl da heyecandan titrediğimi şevkle izliyordun. Dahası ilk tanışmamızda umursamaz bir tavırla tabiri caizse bıyık altı gülmüştün. Umut ediyordum o gün biz gerçekten biz olacaktık. Biliyormusun, ben, gülümsemeyi sende sevmiştim. Sende görmüştüm bakışların en derinini. Yüreğime yavaş, yavaş işlemeyi, kelime, kelime dökülmeyi. Sen bana adına hasret dediklerini öğretmiştin. Birde gözlerine bakarken nasıl konuşulacağını öğretmiştin. Oysaki daha benim sana, şey, seni, sana demeden bahaneler buluyorsun, lakin bana bahane bulmayı öğretmedin.
Aşk öyle bir şeymiş ki . Karşıdaki ne yaparsa yapsın seviyorsun, onun hatalarına karşı hep susuyorsun, o yaptığı hatanın senin farkında bile olmadığını sanıyor ama sen aranızın bozulmasını istemediğin için susuyorsun.
Ahmet Bağçe
Sevgi öyle bir şeydir ki, kalple ağırlığı olan bir taş, gözlerde dinmeyen yaş, gönülde bitmeyen hasretle, düşüncede değirmen, içinde kontrolsüz ateş gibidir.
Ahmet Bağçe
Karşılıksız aşk ineceğini bilmeyen yolcunun bitmesini istemediği yol gibidir.
Ahmet Bağçe
Hiç akan suya eğilip baktınız mı? Yâda baktınız mı bir köprüden akan suya. Tabiî ki baktınız. Çoğu kez gökyüzünün maviliğini ve suya düşen ağaç v.s. şeylerin görüntüsünü görmüşünüzdür. Kendi görüntünüzü çoğu kez görmezden gelmişinizdir. Köprü üzerindesin veya dere kenarında bir yerdesiniz, bir başka dikkat etmediğiniz ise suyun aktığı yöne doğru su içinde görünen siluetlerin yâda siluetinin akmadığı. Siluetin su üzerinde ama akıntıya kapılıp gitmediği. Akıntıya rağmen seninle beraber.
Ahmet Bağçe
Bir sel önünde, bir yel önünde birde kor önünde durulmaz, sel yutar, yel savurur, kor yakar.
Ahmet Bağçe
Şimdi daha iyi anlıyorum. Dedemin daimi ikametinden dönen babamın gözlerinin neden kızardığını. Dedem yerinden kalkıp tokatlamadı ya...!
Ahmet Bağçe
İlk adımımı atmak isterim,
Tut uzanan ellerimden.
Aşkın şahidim olsun ki,
Son adımına kadar,
Tutacağım yüreğinden.
Ahmet Bağçe
Öyle bir aşk isterim,
Öyle bir sevgi düşlerim ki,
Çekilmez olmasın,
Gönülden yüreğe kayabilsin,
Narı ışık versin ısıtsın,
Kül edip yakmasın,
Hayatı cehennem değil,
Cennet edebilsin,
Harap değil,
Abu hayat verebilsin.
Ahmet Bağçe
Bende öyle işte,
Sol yanım konuşur,
Yazar sağ yanım,
Eşlik eder gözlerim,
Islansa da yanaklarım,
Siler pamuk ellerim,
Neşelenmeye çalışır
Gelirse hoş seda.
Ahmet Bağçe
Sakın dokunma acıyor sol yanım,
Uzun zamandır acınla debelenirim.
Ruhum çürüdü döküldü hayallerim,
Yanaşsa sağıma yaslansa da sol yanın.
Yarası epeyce derinde dikiş tutmaz.
Ahmet Bağçe
Sana uzattığım elimi tutmayıp çektiğin elin, gün gelip üzerimde büyüyen otları yolmasın.
Ahmet Bağçe
Atasını unutan, kim olduğunu unutan, nereden geldiğini ve geldiği yeri unutan, yaşam kaynağını, geleceğini, hayata bakış acısını ve umutlarını da kaybeder.
Ahmet Bağçe
Açılan küçücük yüreğimden sayfalar dolusu anlatamadıklarım çıktı. Gördüm ki, birikenlerin tamamı gözlerimden akamayan acılarım.
Ahmet Bağçe
Bol karlı kışın ardından,
Yakışır yeşil bir bahar.
Buz kesmiş yürekte erir,
Yürekten seven yanında.
Ahmet Bağçe
O gün bugün olsun isterim,
Evet, çok özledim seni.
Adımladığın her yeri,
Gerilimli gezerim.
Ahmet Bağçe
AT İZİ
Fırtına sardı, derya sallanır,
Dalgalar boy, boy kabardı deniz.
Kaptan havaya girmiş, dümeni yalnız,
Rotası kaymış meçhule gider gemimiz.
Aynada gördüm benzimi sararmış,
İçim apapa olsa ne yazar,
Can çekişir orman neşteri kimde,
At izi karıştı it izine çamur toprağım.
Ahmet Bağçe
Seni bulmak öyle zor ki,
Güneş ile gül gibisin.
Güneşe baksam gözüm kamaşır,
Güle baksam solmandan korkarım.
Sen benim gül bağımın gülüsün.
Portreni yüreğime kazıdım
Mozaik eserim.
Ahmet Bağçe
Bir şeyleri bilmek istiyorsan bileni dinle. Dinler gibi yapma, dinlemeyenler gibi olursun.
Ahmet Bağçe
Gözlere bakmayı hiç istemem.
Bir şeyler söyler ben anlamam.
Bakarım öylece,
O sessiz konuşur ben izlerim.
Ahmet Bağçe
KIRILMIŞ KANAT
Ben hiç üstüme alınmadım,
Yüzüme bakarak söylediklerini.
Hoş gördüm sanma,
Manalı bakışlarını.
Ne kadar tepede olsam,
Düşmekten hiç korkmadım.
Kuş kırılacak daldan değil,
Kırılmış kanadından korkar.
Ahmet Bağçe
Bir arada olmak istemediğin kişi veya kişilerle samimi dostluk kurmak zorundaysan, yada zorlanıyorsan paçavra olmuş bir hayatın içinde yaşamaya mahkumsun. Özgürlüğü elinden alınmış, çağın gerisinde ve medeniyetin olmadığı ortamda sayılırsın.
Ahmet Bağçe
Etrafındaki insanlar yeri geldiğinde susmasını bilen, yeri geldiğinde konuşmasının bilen ve nerede duracağını, nereye oturacağı bilen olmalı ki, senden ileri olmasın. Eğer saygısını ve kendisini yitirmişse o insan yâda insanlar, senden daha fazla ileridedir, yetişmeye çalışma. Zaman o gibilerini durdurmasını bilir.
Ahmet Bağçe
Nereye dönsem oradasın,
Gölge olsan da sol yanımdasın.
Bakarım âleme gözüm kıpırdamaz da,
Sen karşıma gelince gözüm kamaşır .
Ahmet Bağçe
Kaybettiklerimi içimde büyütürken,
Kaybettiklerimin gözlerinde küçülüyorum.
Küçülerek büyümek tecrübe sanırım.
Ahmet Bağçe
Giderken götürdüklerini getir geri,
İçinde önemsemediğin aşkım var,
Mahcup bakışlarını çek gözlerimden.
Durma ay ışığımda kararacak yüzüm,
Küstüreceksin beni göremeyen yıldızlarımı.
Ahmet Bağçe
Eskiden çocukların sırtı pek karnı tok, gözleri açtı. Çünkü Anneler yapılan yaramazlıkları babaya şikâyet eder, akşama önce dayak sonra yemek yenirdi. Tabiî ki, iki çeşit yemekle tok gibi aç kalkılırdı.
Ahmet Bağçe
KENDİNE BAK
Ne bileceksin ki uykulu geçirdiğin gecelerde,
Benim uykusuz geçirdiğim geceleri.
Benden neşeli olmamı bekler,
Gülümsememi istersin.
Dön birde kendine bak,
Ne zaman güldün yüzüme.
Koptu hayatım düşen yaprak gibi,
Sonbahar görmeden yerlerde gezer.
Ahmet Bağçe
EV İSTİYORUM
Bir ev istiyorum yamaca dayalı,
Girişi beş on basamaklı.
Hol içine açılsın oda kapıları,
Huzur döşeli olsun halıları.
Bir ev istiyorum hem sekili hem cumbalı,
Caddeye baksın çift açılır penceresi.
Sevecen olsun, bağrına bassın,
Ana gibi, baba gibi, kardeş gibi.
Ahmet Bağçe
SÜRMEDİ HİKÂYEMİZ
Gül ile kokusu gibiydik,
Bizi, biz ayrılmaz bilirdik.
Somurttun bir aradayken,
Fazla sürmedi hikâyemiz.
Gerçekten isteseydin,
Yanında olmamı bir ömür boyu,
Uzaklardan bakan olmazdık,
İki yabancı gibi.
Ahmet Bağçe
Bir tutkudur özlemek,
Bir hasrettir beklemek.
Yüreğin yanarken,
Uykuya dalarmı gözlerin.
Ahmet Bağçe
KASKATI KESİLİRİM
Dökülse son damlası gözlerimden,
Bozar düştüğü yerde sessizliği.
İlk damlası da, son damlası da bir,
Akıp giderken dağlar yüreği.
Hiç denk gelmedi seninle yaz günleri,
Sonbaharım oldu anında ilkbaharım,
Yaz gibi yaz içindeyken,
Üşür kaskatı kesilirim,
Ahmet Bağçe
AYIRDIM FOTOĞRAFINI
Yarış atı gibi fırladın,
Yetişemedim ardından.
Anlaşılan çıkarmışsın,
Yüreğinden, hayatından.
Artık bende çıkardım,
Sıcacık hayatımdan.
Albümümden ayırdım,
Bir, bir, fotoğrafını.
Kalmasın yanımda,
İade ediyorum tamamını,
İnan pişman değilim,
Kararlıyım iadesinde,
Bakardım tekrar, tekrar,
Belki yakardı yüreğimi.
Ahmet Bağçe
26.11.2016
Yüreğini ne kadar küllemiş olsan da, külü serpelemediğin sürece altında kor yeniden ateşlenebilir.
Ahmet Bağçe
Hayatta bilmediğim, yâda öğreneceğim çok şey olabilir. Ama kendimi biliyorum.
Ahmet Bağçe
Yönün kıbledeyse seccadenin ters serilmiş olması önemli değil.
Ahmet Bağçe
Sıkıntılarını seni sevenden çıkarma, sevilmek yüceliktir, saygınlıktır. Herkese nasip olmaz.
Ahmet Bağçe
Ne kadar yüksekte olsa da Kartal, menfaati için alçalmak zorundadır. Keza avları alçaklardadır.
Ahmet Bağçe
Herkes aynı geceyi farklı geçirir de, senin uyuyarak geçirdiğin geceyi ben, seni düşünerek geçirdim.
Ahmet Bağçe
KAR AĞLIYOR
Bulutlar ağlıyor,
Düşüyor tane, tane,
Kara benziyor gözyaşı.
Beyaza büründü ağaçlar,
Kar ağlıyor gökyüzü.
Ey yolcu soluklan biraz,
Uzak mı? Gideceğin yol,
Hasbıhal edelim az biraz,
Hava hem soğuk hem yağışlı,
Kapalıdır gittiğin yollar.
Şu çatılarda düneyen zavallı kuşlar,
Beyaz urba içinde görünmez oldu dallar.
Geçite kapalı kardan,
Kaç zamandır ıssız bu yazı.
Ahmet Bağçe
Öyle güzel yağıyor ki,
Kar ağlıyor gökyüzü,
Bekçilik yapıyor,
Çelenlerde buz sarkıtlar.
Ahmet Bağçe
GECENİN EN KARANLIK OLDUĞU AN
Gecenin en karanlık olduğu anı gördünüz mü?
Hiç gördünüz mü?
Güneşin doğmadan biraz önceki anı.
İşte o an,
Gecenin en karanlık anıdır.
Mis gibi bir kokunun çevreyi kapladığı an,
Gözlere şifa verip ruhu aydınlatan,
O karanlık an.
Ahmet Bağçe
Karşılığı olmayan sevgi düzenleyici hesap gibidir. Pasif olduğu halde duran varlıklar gibi yüreğinde aktiftir. Uzun süre yürekte bekler. Çünkü karşındakine gönlünü vermişsindir, tıpkı pasif hesap misali. Aktif hesabına ödenecek çek gibi alacak kaydetmişsindir. Sonra bir mal gelir, yüreğindeki sevgiyi götürür bu sefer borcuna kayıt ettirir.
Ahmet Bağçe
Dede ekşi yese torunun dişi kamaşır derler ya. Bir bakıma doğru derim. Torun ebeveynin ayak izini takip eder. Oraya neden bastın demeye gör, sende bastın demekte gecikmez. Çünkü torun babasından daha özgürdür.
Ahmet Bağçe
Mavi elbisem olsun istiyorum,
Gömleğim pembe renkli.
Bir kıravat istiyorum siyahından,
Papuçlarım kül renkli,
Havam olsun âleme.
Ahmet Bağçe
Kinciyi alırsan bağına,
Dikkat et adımlarına.
Çizgiyi aştığın an,
Yazar kafasına.
Sırası geldikçe,
Okur yüzüne, yüzüne.
Ahmet Bağçe
Geçtiğim bütün yolların üzerinde kurulmuş köprüler gördüm. Millet kurulu köprü üzerinden geçiyor.
Ahmet Bağçe
Bulutlar ağlamadıkça yeşillikler gülemez.
Ahmet Bağçe
BELKİ HAYAT ÇİZGİM FARKLI OLACAKTI
İlkokul 5 inci sınıfta el işi dersi vardı ilik düğme, mendil kenarından tut da kilim ve halı örmesine kadar öğretilirdi. Benim ilkokullu olduğum yıllarda 5 inci sınıf bitirme sınavıyla son bulurdu şimdiki gibi değildi. Kilim örebilmek için dikdörtgen ve karşılıklı çivileri olan bir tezgâha ihtiyacım vardı. Oda resim çerçevelerinden olur düşüncesiyle evimizin ambarında kullanılmayan resim çerçevelerinden yararlanmak istedim. Onlardan uygun olanını bulmak için ambara indim. Kilim tezgâhı yapacaktım. Ambara indiğimde orada bir şemsiye buldum. Babaanneme sordum Şemsiyenin dedeme ait olduğunu öğrendim. Bezleri falan eskimiş yırtılmıştı. Tellerini yerinden çıkardım onları eğdim büktüm kendi kendime oyun çıkarmaya başladım. Aklımda çerçeve vardı çıktı gitti. Tellerle oynarken bir anda oluşan U şekilleri ilgimi çekti. Bir gövde yaptım U şekillerden öne biraz küçük olanını da arkaya kanat yaptım. Babama ait röntgen kâğıtlarını kestim gövdeye diktim. Bal mumuyla dikiş üzerinden geçtim. Bu arada evimiz çarşı içinde olunca tenekeci abiden tellerin gövdeye kaynaması için yardım aldım. Tenekeden pervane kestirdim. Pervane ile gövdenin arkasına sapan lastiği geçirdim ve bir döndürme kolu yaptım ona bağladım. Mum bilyeden yararlanarak iki öne birde arkaya tekerlek yaptım. Kolu çevirerek lastiği iyice kıvırdım pervane döndü ama yaptığım uçak kıpırdamadı. Bu sefer eski bir saat vardı onun zembereğini çıkardın pervaneyi ona bağladım sapan lastiğini iki kat yaptım. Kaygan beton zemin üzerinde denedim 2 metre kadar uçağım hareket etti. Ertesi gün okula götürdüm onu gören arkadaşlarım etrafıma çoklaştı. O vakitlerde baş Öğretmen dediğimiz okul müdürü yanımıza gelerek kim yaptı bunu dedi. Ben yaptım öğretmenim dedim, bana bir tokat attı. Yarın babanla gel dedi. Babama başöğretmen seni istedi dedim. Babam gene ne suç işledin diye, diye benimle okula geldi. Başöğretmen oğlun yalan söylüyor uçağı ben yaptım diyor, bunu kim yaptı sen mi yaptın dedi babama. Babam da işim yokta onunla mı uğraşayım öğretmen efendi, onu benim bu yaramaz yaptı kaç zamandır elinde tellerle oynayıp duruyordu hayta deyince hoca bu sefer yüzüme baktı, başımı okşadı. Karne sonu uçağımı Öğretmenler Odasına ismimide yazarak aldı. Almasına aldı ama hevesimi de beraberinde aldı.
Ahmet Bağçe
BAĞI ÇÖZÜLEN DİZ
Üst üste koydukça kayıyor düşlerim,
Taşıyor çileyle doldu yüreğim.
Bir tebessümün yok edecek belki,
Dayanağım kalmadı zorlanıyorum.
Diyorsun ki dünyada en güzel olan nedir,
Güzel olan şeyin güzelliğidir derim.
Şayet sevildiğini sannettiğinse güzel olan şey,
Yanılıyorsun sevmektir derim,
Emin olduğun sevildiğin değil,
Sevdiğin için bağı çözülen diz,
Sol yanında çarpan yürek,
Başkasının değil senin.
Ahmet Bağçe
Yarın bugün olunca, ben yarını düşünüp mutlu olmaya çalışacağım. Umarım, yarın bu günümüzü aratmaz.
Ahmet Bağçe
Sana içimi açtım, sen içimde kendini göremedinse kapat gitsin.
Ahmet Bağçe
DÜNÜ UNUTTUN
Alışmak istediğim,
Tek şey,
Sessizlik değil, sensizlik.
Zaman, zaman hatırlattığın gibi,
Hasır üzerindeki yerimi özlettin.
Ne görüyorsun ki şimdi.
Bir zamanlar senin için çarpan yürek,
Ta derinlerde çarpıyor.
Araya bugün girdi,
Dünü unuttun,
Bana da unutturdun,
Özlem kaldı geride.
Ahmet Bağçe
BEN GİBİ
Yanına yaklaştım. Neden dedim, işte dedi. Tekrar sordum niye dedim. Önüne baktı, döndü yürüdü uzaklaştı. Kar üzerinde ayak izleri küçülmeye başladı. Anlamıştım küçülen ayak izlerinden dönmeyeceğini. Bir süre sonra izlerde kayboldu zaten. Köprünün tam ortasındaydım, aşağıdan dere akıyordu akmasına da sessizdi. Belki sessizliği denizle buluşacağındandı kim bilir. O bilmediği bir yere doğru akıyordu. Muhteşem akıntısını bir daha görmeyeceğinden endişeli gibiydi. Ya martılar. Martılarda öyle bildik seslerini çıkartmıyor, dereye uzaktan uzağa uçuyorlardı. Serçeler dahi kanat seslerini duyurmuyor gibiydi. Gökyüzü ise kirli beyaz hafifte sis perdesiyle örtülüydü. Ortalık tam bir sessizliğe mahkûm gibiydi. Benim gibi. Kolumda şemsiyem, koltuk arasında günlük gazetelerim, uzunca paltom, başımda fotr şapkam ve ayağımdaki botlarımın arasında sıkışmış yalnız olan ben gibi. Durum pek iç acıcı görünmesede manzara yalnızlığın, burukluğun ta kendisi.
Ahmet Bağçe
Aşk yaramaz kedi gibi,
Yüreğini tırmalar senin.
Pist desende dolanır gelir,
İstesen de istemesen de.
Ahmet Bağçe
Ben var isem vardan varım.
Sadece hakka yalvarırım,
Aradığım hakta derman hakta,
Kudret şan şöhret yaradanım da.
Ahmet Bağçe
Çiçek gibi açtım yüreğimi sana,
Gizli ağladım sevgine hasretine,
Damla, damla çoğaldı sevgin,
Taşkınlığım ondan hor göme beni.
Ahmet Bağçe
Sorgulama ve hakkını arama yeteneğini kaybetmiş toplumlar, özgürlüğünü de kaybeder.
Ahmet Bağçe
(Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir demek suretiyle Gençlere yönelik muallimlere demiştir ki; Muallimler, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, nesiller ister.)
KAR TATİLİ
Keşke sene başında ilkokula kayıt yaptırsaydım. Bir zamanlar cumartesi dahi öğleye kadar okulun açık olduğu yıllarda on beş günlük yarıyıl tatili ve yaz tatili dışında tatil bilmedik. Ha, birde yirmi dokuz Ekim Cumhuriyet bayramı, yirmi üç Nisan çocuk bayramı ve on dokuz Mayıs gençlik ve spor bayramı dışında. Ayrıca bu bayramlar bazen cumartesi gününe de rastladığı olurdu da bayram tatili de kaynardı. Demem o ki, şimdilerde okullu olsaydım, kar tatili nasıl bir şey yaşardım. Benim okullu olduğum zamanlarda kışın ağzımızdan çıkan buhar dahi buz olur yere düşerdi de tatil olmazdı. Üstelik servis aracı falanda yoktu, at arabası çoğunluktaydı. Gerçi araç olsa da ailelerimiz okulun tadı nasıl çıkacak derler, yaya gönderirlerdi. Yaptıkları bir iş mi var. Onların işi okula gitmek, öğretmenlerini dinlemek, derse çalışmak derlerdi. 2 Km yol giderdik, karda, buzda, yağmurda. Aslında soğuktan değil en çok rüzgârdan korkardık. Hem yürürken zorlanır hem de çelen altı biraz tehlikeliydi. Bazen kiremit düştüğü olurdu. Rüzgâr ciddi engeldi. Tozların havada uçuşmasından, gözlerimizin içine kum kaçmasından yol boyunca gözyaşına boğulurduk. Gözlerimiz kızarır ağlıyor gibi olurduk.
Ahmet Bağçe
Bildiğim kadarıyla pişmansın. Sende bir renk verseydin morarmazdım.
Ahmet Bağçe
Tecrübelerimden rahatsız olan yerine bıraksın. Keza onları ne zorluklarla kazandım.
Ahmet Bağçe
Nice günler vardır bitmesi istenmez,
Nice yıllar var ki geçti dönmesin geri.
Özlem bir prangadır düşlerde düğümü,
Arzuları yutkundukca boğazın kilitlenir.
Ahmet Bağçe
Aşıma suyunu kattım,
Tuzu senden olsun.
Yüreğime kurdum tahtını,
Saltanat senin,
Huzur benim olsun.
Ahmet Bağçe
Yeşermiş ağaçlar süs gelmiş bahçeye,
Umutla beklerim meyveye dönmesini.
Haz verir ruhuma ılık rüzgâr esintisi,
Okşar gönlümü ötüşen kuşların sesi.
Ahmet Bağçe
Durdu, dediklerimi bir süre dinledi,
Yutkundu, sonra ayağa kalktı,
Oracıkta beni yalnız bıraktı.
Bende, bende seni seviyorum diyemedi,
Üzülüp arkasından bakan gene ben oldum.
Ahmet Bağçe
Kaç bulut geçti üzerimden saymadım. Ver yağmurunu, gözyaşlarım belli olmasın.
Ahmet Bağçe
NİKÂHINDA AVUKAT DAMAT ADAYI
Belediye nikâh memuru bir çiftin nikâh merasiminde, nikâh defterinde yazılı olan bildik cümleyi söyler. İyi günde, kötü günde, sonsuza kadar dediği an, Avukat damat adayı söze müdahale eder. Şu kötü günde ibaresini kaldıralım. Ayrıca sonsuza kadar kısmını yeniden düzenleyerek taraflardan birinin itirazı olmadıkça, senelik yenilenmesine ibaresini koyalım.
Ahmet Bağçe
İki kişinin hakkımda konuşmasına şahit oldum. Biri çok uyanık olduğumu söyledi, diğeri ya demek öyle, uyanık ha dedi. Öyleyse zengindir diye devam etti. Diğeri yok pek zengin değil. Ötekisi öyleyse Millet Vekili.
Ahmet Bağçe
Ne kadar yorucu, ne kadar zor bir yolmuş, hayal yolu. Bunca yıldır özene, bezene şekillendirip kurduğum hayalime ulaşamadım yordu beni. Giden zamanıma mı, hayatımdaki kayıplarıma mı üzüleyim kafam karışık. Ne çok şey götürdü hayat, el koyduklarını vermiyor geri. Keşke direnebilseydim, vermeseydim diyorum, kalsaydı lise yıllarım. Öyle bir süslerdim ki yenisinden de yeni. Beni bırakıp gitmesine asla izin vermem.
Ahmet Bağçe
SEVDİN Mİ?
Duruşu, bakışı anlatır gibi,
O da çok seviyor belki,
Lakin tereddüt içindeyim.
Gözlerinin içine baktım,
Gözleri demiyor sevdiğini.
Talihim konargöçerim,
Sen hiç senin olmayacak birini,
Ölesiye sevdin mi?
Ahmet Bağçe
Koskoca yıllar kaş ile göz arasında kayboldu, aramıyorum kömürlükteyim.
Ahmet Bağçe
Hayal içinde atsız gezen gönlüm,
Ruhum uykulu uyandır onu,
Dert kılıfına bürünmüş kanlı gözlerim,
Biçare ol uykusuz.
Ahmet Bağçe
Sevildiğini bildiği halde,
Yüreğinin kapısı kilitli olanın,
Anahtarı olduğu halde,
Kilidi açamayanın,
Zindanda değilmi hayatı.
Ahmet Bağçe
İçimden dökemiyorum,
İçime döktüklerimi.
Tabip bir el atsan,
Yok, mu bu derdin tedavisi.
Hasret bağını otlar bürümüş,
Orak kesmiyor saplarını.
Ahmet Bağçe
MAKBERİNİ KAZIYORDUM
Serce parmağın, dudak kenarında,
Baygın, baygın bakışınla,
Bana nereye baktığımı sormuştun ya!
O yanı başında oturan,
Ve senin elinden tuttuğun,
Yumuk, yumuk gözleri olan var ya,
İşte onun sana bakışınaydı gözlerim.
İşte o an sözün bittiği,
Senin bana olan aşkının öldüğü andı.
Yüreğime makberini kazıyor,
Defin hazırlığındaydım.
Ahmet Bağçe
HAYATI TANIMAK
Özgürlük için, yaşamak,
Özgürlüğü görmek tanımaktır bazen.
Fırtınaya rağmen,
Dalgaya rağmen,
Depreme rağmen.
Ölüm değil,
Yaşamak var olmak için,
Dünleri unutmak,
Yarını istemektir hayat.
Vazgeçtim dememek,
Şimdi sırasıdır diyebilmektir yaşamak.
Gülmektir, güldürmektir, mutluluk vermektir,
Mutlu edemiyor ağlatıyorsan
Kendini de mutsuz
Ve yaşamıyor sanmak.
Ahmet Bağçe
Her gün yelken açar bu yürek,
Umutla açılır engin denizlere.
Yaşatmaktır onun amacı yok etmek değil.
Dokunmaktır yüzgeçlerinden balıkların.
Umut havuzunda yer almak
Tamamlamaktır hayatının eksikliklerini.
Ahmet Bağçe
.
Kaç iz var bıraktığın yerde,
Kaç tren geçti bu istasyondan.
Hepsinin cevabı şu oturakta,
Birde üzerinde oturan bende.
Ahmet Bağçe
Yedim yemesine de, içim sindirmedi. Daraltım ondan.
Ahmet Bağçe
UCUZ KURTULDUM
Üniversite sınavı için İstanbul’a gidiyordum. O vakitler yeni piyasaya sürülen 0302 Mercedes otobüsler pek havalıydı. (1–2) numara koltuk şoförün hemen arkasında olmasına rağmen şoför koltuğundan biraz yüksekçeydi. Önceki otobüsler gibi aynı hizada değildi. Yani şoför önünü görmene engel değildi. Ön kısım alabildiğine görülüyor, manzarayı seyrederek seyahat ediliyordu. Ben 2 numarada koridor tarafındaydım, bir bakıma görüş alanım daha fazlaydı. Otobüsün yol kat etmesinden ötürü manzara değişikliğini seyretmek hoşuma gidiyordu. Ayrıca bu yolculuk benim kendi başıma yaptığım yolculuklar arasında ilkler de diyebilirdim. Daha önceleri de uzun seyahatlerde bulundum bulunmasına da o zamanlar büyüklerimle beraber yolculuk yapmıştım. Sınav o yıllarda haziran ayının 3 üncü haftalarında bir defada yapılıyordu. Benim İstanbul da katılacağım sınava Ankara, İzmir, Adana, Bursa gibi yerlere de giden arkadaşlarım vardı. Önce gidenler oldu ama ben sınav öncesi günü sabah 10 gibi bilet aldım. Memleketim Ereğli’den hareket edeli 3 saat gibi bir zaman sonra otobüs Kulu Makası olarak bilinen yerde, dinlenme tesisine girdi ve şoför muavini sayın yolcularımız yarım saat ihtiyaç molası dedi. Yolcular otobüsten indi, kimileri lokantaya, kimileri çay bahçesini dağıldı. Ben en son indim. Etrafıma bakınarak. Niyetim bir çorba içmek arkasına birde çay içmekti. O sırada yanıma bir kadın yaklaştı. Yanında 2–3 yaşlarında bir erkek çocuk vardı. Bana, kardeş. WC ye gireceğim şu oğluma az bir mukayyet olunmu dedi. Olurum dedim. Kadın WC ye gitti yarım saat geçti gelmedi. Otobüs kalkmak üzere. Henüz şoför gelmedi ama bende bir telaş hat safhasında. Yanımda küçük bir çocuk var. Kadın çocuğu bana bıraktı lakin ben çocuğu oracığa bırakıp otobüse binemedim. Bu arada şoför muavinine rica ettim. Kadının biri bana şu çocuğu bıraktı WC ye gitti bir bayan göndersen baktırsan dedim. Olur dedi yolculardan bir bayana rica etti. Yolcu Bayan WC ye gitti geri geldiğinde orada kimse yok dedi. Ben artık korkmaya başladım. Bir sıkıntı içindeydim, sıkıntım iyiden arttı. Şoförde geldi, ona da ricada bulundum az bir beklemesi için. Tabiî ki olayı da anlattım. Sağ olsun şoför 5 dakika kadar bekledi ve bana dönerek, delikanlı ya bin yâda kal. Kararını ver dedi. Sorununu çöz Kulu’dan bir otobüsle gideceğin yere gidersin dedi hareket etti. Lokantaya girdim bu arada ağlamasın diye çocuğa birde çikolata aldım. Lokantacıya rica ettim karakola telefon etmesi için. Kırmadı telefon etti. Bir süre sonra Ceep içinde iki polis geldi. Onlarla birlikte karakola binasına geldik. Durumu anlattım dinlediler. Yarım saat gibi zaman zarfında 5 kadınla bir polis geldi. Komiser bana döndü. Bunlarmı, eğer bunlarsa hangisi dedi. Biraz geride duran, sacları arkada belikli, orta boylu, buğday benizli, Türkan Şorayı andıran bayanı işaret ettim. Bana çocuğu bırakan kadın o kadın dedim. Komiser kadına neden çocuğu bıraktın kayboldun dedi. Kadın. Ben bırakmadım dedi inkâr etti. Ben şaşırdım itiraz ettim. Komiser sen sus dedi. Kadına bir daha sordu. Gene inkâr etti. Ağlamaya başladım. Bu defa komiser bana kızdı. Az durdu ve çocuğu ortaya beni bir tarafa, kadını bir tarafa koydu. Önce kadına çocuğu gel oğlum de ve çağır dedi. Kadın aynısını yaptı. Çocukta tık yok, hareket yok. Sıra bana geldi. Dedim gel oğlum. Çocuk koşarak yanıma geldi. Komiser bana bağırmaya başladı. Tanımasa gelirmi sen ne yapmak istiyorsun, yoksa bu veledi azıtacakmısın atın bunu nezarete dedi. Yalvarmaya başladım. Çocuğa çikolata almıştım ondan sanırım bana yanaşması, abi, ben öğrenciyim. İstanbula sınava gidiyorum. Evli değilim. Babamı arayın, telefon edin yalvarırım dedimse de dinlemedi beni nezarete attırdı. Bir korku, bir sıkıntı içinde gözlerimi bir açtım birde ne göreyim. Her tarafım sırılsıklam ter içindeyim ve gördüğüm bu dehşet bir rüyadan ibaretmiş. Ucuz kurtuldum.
Ahmet Bağçe
Geçirdiği hayat depreminde ciddi hasarlar gören yüreğimde tadilat var, yoğun bakımda. Deprem sonu enkaz üzerine basan ziyaretçilere görüşme camekândan.
Ahmet Bağçe
Tehlikeli sularda yüzmektense, bildik yerde yüzmeli, ne olur, ne olmaz.
Ahmet Bağçe
Mesele sevmekte değil, mesele gönülde yer etmek. Gülü de severiz de dikeni var.
Ahmet Bağçe
Sözün bittiği yere virgül koyup, Niğde’ye desen ne olur, Anlayan Üsküdar da.
Ahmet Bağçe
Hayat treninin tarifeleri aynıda, o trene yetişen biniyor.
Ahmet Bağçe
Aman bir havalandım, bir havalandım içeriye girince. Balkonda hava kalmamış sigara içenlerden.
Ahmet Bağçe
Sensizlik içime öyle bir oturdu ki, bozma keyfini istirahat ediyor.
Ahmet Bağçe
Bazen o kadar çok derin düşünüyorum ki, içinde boğuluyorum.
Ahmet Bağçe
Dikkat bazen çekicidir. Biri dikkat ederken diğeri çekilir.
Ahmet Bağçe
Ben kendimi tanımadım,,
Başkaları nasıl tanısın.
Gönlünden gönüle bağışladın,
Bozukluk gibi harcarlar beni.
Ahmet Bağçe
Beden ile gönül her daim bir arada olmaz. Beden istirahat ederken gönül, gönüllerde dolaşır.
Ahmet Bağçe
Onca yıldır züğürtlüğün sonunda, yar tarafından paralandığıma sevinemedim.
Ahmet Bağçe
İnanın deniz içindeki manzaraya ağzı sulanmayan balık yok.
Ahmet Bağçe
Geçen yıllar da aldığım milli piyango biletlerime ikramiye çıkmadı. Bu yıl ise bilet almadım. Bakalım ikramiye çıkacak mı?
Ahmet Bağçe
HANGİMİZ İSTEMEYİZ Kİ
Grupta herkes geçmişle uğraşıyor. İşte şöyle oldu, böyle yaptık, şuraya gittik, sevinçlerimiz oldu, sıkıntılarımız, dertlerimiz oldu, hey be ne enteresandı diye. Bende yarını, yarınımı düşünüyorum. Yarınım nasıl ki, işte bana gülecek mi, somurtacak mı, acaba beni nasıl karşılayacak falan. Ben yarınımı çok seviyorum. Ya, inşallah gülerek gelir. Huzur getirir, mutluluk getirir, Yani mutluluk verecek tavırlarla, şanslarıyla gelir. İyi karşılar. Birlikte güle eğlene yaşarız. Hangimiz istemeyiz ki huzurlu, mutlu şanslı yarını.
Ahmet Bağçe
En büyük öfkem Bulutlara. Güneşime hasret bıraktı bu yüzden, rüzgârlara muhtaç oldum. Gözyaşlarım yağmur gibi, dinmek bilmedi.
Ahmet Bağçe
Dalga gelecek diye kum yerinden oynamaz.
Ahmet Bağçe
Yürümekten yoruldum hayat, karlı yol iyi geldi, şimdi kayıyorum.
Ahmet Bağçe
Hayaller insanın cebindeki akçesi kadardır. Akçesi olan karda bod üstüne hedik giyer, olmayan çıplak ayağa çarık.
Ahmet Bağçe
Sana yüreğimde bir köşk yaptırdım.
Ansızın gelebilirim,
Müjdelemeye,
Soluklanacak kadar yerim var mı?
Yüreğinde.
Ahmet Bağçe
Yanıyorum sigara gibi. Külüm bir yana, dumanım bir yana, derdim bir yana. Kokusu ile sarartısı hatıra parmak aralarında.
Ahmet Bağçe
Var git yiğidim yoluna,
Parçalandım yoluna,
Bir bak sağına soluna,
Ağlaşırlar yoluna, yoluna.
Ahmet Bağçe
Okumak istediğin kitap sol yanımda. Her sayfası sana özel. Dikkat et, sayfalarını üfleyerek aç kırılabilir.
Ahmet Bağçe
Senin için döktüğüm gözyaşlarım, mektubun üzerinde kurumuş, çok duygulandım. Şimdi de kurumuş gözyaşlarıma, gözyaşı döküyorum.
Ahmet Bağçe
Nicedir yuva yaptın içime. Şimdi içimden çıkacaksın diye aklım çıkıyor.
Ahmet Bağçe
Yıllardır ayakta karşıladığım yılbaşını, artık koltukta karşılıyorum. Hayırsız yıllar giderken dahi ayağa kaldırdı. Bir koltuğunu göremedim.
Ahmet Bağçe
Az önce düşündüm de, artık düşünmeyeceğim. Nasıl olsa kaderin dediği oluyor.
Ahmet Bağçe
Bir rüzgâr önünde sallanır ömür. İnsan ömür üstünde mandal. Ömür kuruduğunda, görevli gelir mandalı alır.
Ahmet Bağçe
Karyola yağmış dediler. Saatlerdir yürüyorum. Kardan başka bir şey görmedim.
Ahmet Bağçe
Anaların bütün duaları kabul olsaydı, ortalık doktor ile hâkimden geçilmez olurdu. Allah ne eylerse güzel eyler.
Ahmet Bağçe
Kişi ne bilsin ki deri üzerindeki kıl sayısını. Saymaya başlasa âlem onu deliden sayar.
Sayanı görende asıl göz, onu veliden sayar.
Ahmet Bağçe
Sana kıyamam derdin, kayboldun. Yarınımı arıyorum, birde içinde seni.
Ahmet Bağçe
İlgim sensin kaygım sen,
Buraya nasıl geldik bilmem.
Bildiğim tek şey,
İçimde büyüyen çilemsin.
Ahmet Bağçe
Zaman bu güne nasıl geldi bilmem ama zamansız geldi onu bilirim.
Ahmet Bağçe
İÇİNDE
Ben ne istiyorum biliyormusun?
Kenarında ırmağı akan,
Etrafında türlü, türlü çiçekler açan,
Önünde ağaçları,
Derinliğine geniş bahçesi,
İçinde mutluluğu olan,
Bir ev,
Ve orada,
Yaz aylarını, sonbaharları, ilkbaharları,
Kış aylarını yaşamak istiyorum.
Ahmet Bağçe
YÜZME BİLMESE NE OLUR
İçimde öyle yaralar vardır ki,
Kâğıt kesiği gibi sızlatır yüreğimi,
Akıtır damla, damla gözyaşımı.
Dağılsa da deryalara.
Her bir damlada akan dertler,
Yüzme bilmese ne olur,
Boğulmadan bana döndükten sonra.
Ben derdimle,
Dert gene benimle.
Ahmet Bağçe
Kesinlikle haklısın. Senden önce bir dümene bağlı pervaneydim. Yolumu dümen yordamıyla bulup kat ediyordum. Şimdi şaşkınım, rotam belli değil. Pusulam yüreğinin yolunu bulmakta zorlanıyor. Bende haklılığımı karşıki dağlara yazdım, kalbine dokunsun.
Ahmet Bağçe
Başa gelen bütün sıkıntılar, kalpsiz dünyayı sevmekten geliyor.
Ahmet Bağçe
Aşklık sınırı, açlık sınırı açtığında, iştahsızlık baş gösterir.
Ahmet Bağçe
Başkalarını suçlarken dikkat et. Tozun, toprağın çamur olduğu yerde yağmurun hiç mi suçu yok.
Ahmet Bağçe
Ey doktor.
Açma kalbimi.
Gene tıkanacak ağır sözlerle,
Şu sol yanımdaki izler var ya,
Bıçak izi değil,
Yar dilinden açılıp,
Cıdamımla kapanan izler.
Ahmet Bağçe
Yüreğini neyle beslersen, meyvesi özüne onu alır.
Ahmet Bağçe
ÜŞÜYORUM ANNE
Bir bir kayıyor yıldızlar,
Yere düşen yaprak gibi.
Sanki düşmeye hazır,
Hışımla sallanır dallar.
Buraları soğuk esinti var,
İçim titriyor soğumuş terim,
Bir şeyler ört üstüme,
Üşüyorum anne.
Menfaati uğruna,
Başımızı yakanlar var ya!
İşte onların ateşi yanına,
Yaklaştırma beni anne.
Ahmet Bağçe
Hamur olabilirim, ama katkın yoksa baklavalık hamur olmamı isteme.
Ahmet Bağçe
O kadar çok üzülüyorum ki, üzüldüğüm üzüntülerime.
Ahmet Bağçe
Zincir taktım karlı yolda,
Gidiyorum yar yolunda.
Kayarsam şarampole,
Halatla çekin yar yoluna.
Ahmet Bağçe
GÜCENMEM
Bir rüzgâr esti bir rüzgâr,
Sorma yar, sorma yar.
Çektim içime nefesi,
Of yar of yar.
Senin kokun miski amber,
Sızladı burnumun direği,
Ben seni çok sevdiya,
Sen sevmesende olur,
Gücenmem sana yar.
Ahmet Bağçe
AĞLARKEN GÜLEN
Korku bir tarafa sis bağlamış,
Duman yayılır içimize,
Her birimiz bir yerde,
Darma dağınığız ormanda,
Ağlarken güleni görmedim.
Ürpertir dal sesi rüzgârda,
Aklım yar kenarındaki yar’da...
Kaldı yalnız başına.
Ortalık günlük güneşlik,
Titreriz yaz ortasında,
Toprak yeşil, gök mavi,
Ağaçlar dolu yaprakla,
Kaybolduk besbelli,
Benzer her yer bir birine.
Çıt sesi ürkütür,
bülbül sesleri olmasa...
Ahmet Bağçe
21.12.2016
Afakı düşleyip, geçmişle yaşamak,
Kalburla su çekmek diyorsun ya,
Suyu buz yapar çekerim.
Giden gene de su olur,
Sen yanımda ol yeter.
Ahmet Bağçe
O kadar çok sevmeyenin var ki; Havada karşılıyorlar.
Ahmet Bağçe
Hangi kar,
Hangi buz dayandı,
Erimedi.
Güneş karşısında.
Ata Oğuz’un,
Soyu şanlı TÜRK,
Eritmedi mi? Oğuz,
Altayları.
Dayan yiğidim,
Seni ALLAH koruyor.
Ahmet Bağçe
Yarını tahmin etmek zor değil,
Nişanı göksünde ay yıldızım.
Gümbür, gümbür geliyor karakışın.
Bir denemedir aldanma ayakta dur,
Onlar Çanakkale’ yede geldi,
Geldikleri gibi gittiler gerisin geri………
Ahmet Bağçe
YAKARIŞ
Kararıyor gökyüzü,
Ürkütücü bulutlar,
Sararan çimler,
Renksiz açan çiçekler,
Karakış kapıda,
Yüreğim güneşe hasret.
Dualarını esirgeme anne.
Bak toprağıma dökülenlere,
Avuçlara sığmıyor damlalar.
Her köşeden gelen ağıt sesleri,
Ana, baba, kardaş feryatları.
Dualarınızı esirgemeyin,
Ana. Baba, bacı, kardaşlar.
Ahmet Bağçe
20.12.2016
İşte Eylül,
Belli değil mi hikâyenin sonu.
Önce hazan,
Sonra yaprak dökümü.
Ve sonra kara kış vesselam.
Ahmet Bağçe
Ne renkler gizlidir bu kar kütlesinde,
Bakma onun beyaz göründüğüne.
Nasıl duygularla indi kim bilir,
Esen poyrazla yeryüzüne.
Ahmet Bağçe
AVUÇ İÇİNDE
Ben avuç İçine sevdalıyım
Be güzelim...
Öyleleri var ki,
Endama, yüz güzelliğine, zülüflere sevdalıdır.
Ben onlardan çok farklıyım.
Ben sende tutuklu kaldıkça,
Kayalıklar, balçıklar görünmez gözüme.
Seni görür yüreğim.
Hasretle yüzerim avuç içinde.
Ahmet Bağçe
HEY GİDİ GÜNLER HEY
Üç kez çalındı kapı,
Şaşırdım.
Sonra dedim ki,
Ya, bu mutlaka postacı.
Açınca kapıyı elinde mektup karşımda,
Dediğim gibi gelen postacı,
Amca mektubun var ta uzaktan,
Dedim hayırdır,
Yıllar oldu mektup almayalı,
Sen de elli, benim bildiğimse elliyi geçti.
Kimden bellimi?
Belli, belli arkadaşın filan be emmi,
Ha, çıkarttım, çıkarttım.
Eee be delikanlı,
O zamanlar ne güzeldi,
Ben fırtınaydım, o rüzgâr,
Eserdik deli, deli.
Okulları henüz bitirmiştik o filan gideli,
Ta o zamandan beri görmeyiz bir birimizi.
Şimdi benim saçlarım ak, belim bükük,
Gözlerse görmez bir adım ileriyi.
Kim bilir o ne haldedir şimdi.
Ver, ver getirdiğin her neyse.
Açıver ağzını bir de okuyuver.
Postacı özür dilerim.
Okurum okumasına da vaktim az,
Vakit nakittir, ben açayım sen okuyuver.
Aç bakalım da mektubu ellerime düz tarafından ver.
Hey gidi günler hey,
Hey güzel dost hey,
Yıllar sonrası hatırlayıp mektup gönderdin ya,
Minnettar sana bu ihtiyar.
Ahmet Bağçe
ANLAMAZDIM
Bir sevenim olsaydı,
Ona zaman ayırırdım.
Şimdi anlamsız olan zaman,
Yerinde sayıyor gibi.
Yâda geçsede, geçmesede uykuda gibi,
İz bırakmayan, unutulan rüya benzeri.
Bazen çıkmaza girer sıkılırsın ya,
Tıpkı kumda yürümek,
Veya balçıktan düze çıkmak gibi,
İşte o zaman diyorum ki bir sevenim olsaydı eğer,
Sevildiğimi anlardım,
Zamanın nasıl geçtiğini anlamazdım.
Ahmet Bağçe
Zaman daralınca hırs, ömür daralınca duygusallık artar.
Ahmet Bağçe
Bütün anneler gülüm diye sever, başkalarına ucuz olan evlatlarını.
Ahmet Bağçe
OF İPTEN DÖNDÜM
Lise üçüncü sınıftaydım. Bir gün ben dâhil 3 kafadar okulu kırdık. O gün biraz dolaştık ama vakit geçmek bilmedi. Saat öğleden sonra 2.oo civarında sanki ilçemizin her yanını köşe bucak dolaştık, sadece mahallemiz ve babamızın iş yeri civarına uğrak vermedik, veremezdik. Çünkü dedim ya okulu kırmıştık. Zaman geçmeyi bilmedi, sinemaya gittik. O gün edebiyat dersimizde, hocamız doğaçlama ne demek onu anlatmış. Edebiyatçımız Nezihe Hanımdan bahsediyorum. Öğretmenimiz Nezihe Hanım bir kelimede olsa konusunu sindirerek anlatırdı, anlattıklarını gece uyurken dahi sayıklattırırdı. Çünkü o bir kelimeden 20 adet soru çıkarır, sözlü veya yazılı sınavda sorardı.
Bir hafta sonraki edebiyat dersimizde hocamız sıralarımız arasında evet diyerek dolaşırken bana bakarak sen de bakayım doğaçlama ne demek dedi. Bende kulak dolgusu olacak ki attım. Tiyatro demektir dedim. Hoca gülmeye başladı. Beni bir ter bastı. Yanlış olduğunu biliyordum da not verirse ve otur sözlü notun 2 derse yanmıştım. Keza bitirme sınavında ortalaması 5 olacak notu almak ölümdü. Hoca döndü o gün derste yoktun, doğaçlama belki tiyatroyu anımsatır ama o değil. Doğaçlama düşünmeden içinden geldiği gibi konuşma, cevap vermedir dedi ve sınıfa dönerek bu konu da dâhil haftaya yazılı yapacağım dedi. O günkü anlatacağı derse geçti. Of ipten döndüm.
Ahmet Bağçe
Çok şanslısın. Önden gitmeseydim arkamdan konuşamazdın.
Ahmet Bağçe
Kader ile tarih ekiz galiba. İkisi de tekerrürden ibaret.
Ahmet Bağçe
Meğer ne çok acı varmış insan içinde,
Yok, sanırlar gözle görmeyince,
Acılı of demeye görsün,
Dökülüyor her biri peş peşe…
Ahmet Bağçe
Ne yapacaksın. Testi ne kadar iri de olsa, içini küçücük bardağa döker.
Ahmet Bağçe
AYA MUHTAÇ
Bir gecede geçti rüya ile,
Gündüzüm eften püften şeylerle,
Hayaller beynimin içinde,
Sensiz bir günü geçiremedim.
Tıpkı güneşin yokluğunda,
Aya muhtaç gece gibiyim.
Seninle senli günlerimde,
Sensiz olduğum gibi.
15.12.2016
Ahmet Bağçe
Olur, da bir gün hatırlarsan,
Fikrinden cayıp,
Dönersen gerisin geri,
Konuya dönecek Olursak,
Benim ellerim,
Senin ellerini tutmaya hazır,
Ahmet Bağçe
BİLEMEZSİN
Hiç düşündün mü?
Bu günleri yaşayacağını,
Bana da yaşatacağını,
Yüreğimdeki yanan hasreti.
Ben her gece ağlayarak uyuyorum,
Her sabah seni severek uyanıyorum.
Ve sen yoksun ya,
Canım nasıl acıyor bilemezsin.
Ahmet Bağçe
15.12.2016
Öyle bir baktın ki, içim acıdı. Soğanla birlikte gözümün ağlamasına.
Ahmet Bağçe
Gözüme girmiştin ya yar.
Neye yarar.
Yüreğimden düştün,
Cevher olsan,
Neye yarar.
Ahmet Bağçe
Çok şeyler var mazimde,
Nice dostlar silinmedi zihnimde.
Cümlesinin hatıraları var,
Her biri bir başka ilde.
Ahmet Bağçe
Nerede olsa selam eder,
Hatır sorar dost eylediklerim.
Ruhum okşanır,
Onlar var oldukça,
Ahmet Bağçe
Şimdi sen onlara kızıyorsun ya!
Onlara kızarak mahvetme kendini.
Seni mutsuz eden her kim veya kimlerse teşekkür et.
En iyi dersi onlar vermiştir.
Ahmet Bağçe
İsteğim kalbimde tutmak değil. Kalbinde yaşamak. Kalbinde yaşatamıyorsan, kalbimi işgal etme.
Ahmet Bağçe
Ne yapalım arkadaş. İşten, güçten başımızı kaşıyamıyoruz. İnan bir bardak çay dahi içemiyoruz. Sen nasılsın. Hadi vaktin varsa yüzmeye gidelim.
Ahmet Bağçe
El insaf aşçı. Kaşık yok mu? Çorbayı çatalla içince, gitmiyor mideme bir damlası.
Ahmet Bağçe
Bana diyorsun ki ne düşünüyorsun, Bana değil düşüncesize söyle, karşılık beklemeden seven benim.
Ahmet Bağçe
Seni okusun diye yazıyorum, okumuyorsun. Gönlümde kalacak, içimden atılacaksın. Demedi deme, okumayanı yürek kabul etmiyor, yoksa zihnimde boş yere amele olursun.
Ahmet Bağçe
Nasıl çoğaldılar. Dün azdılar, bugün azıttılar.
Ahmet Bağçe
Yüreğimin, duygularıma yadigârı. Ha, sıcak olmuş, ha, üzerine güneş doğmuş fark eder mi? Ben zaten karşında buz parçasıyım. Sıcak nefesinden dahi paramparça olurum...
Ahmet Bağçe
AĞLAMAK KOLAYMI,
Kırık not alınca ağlamak,
Âşık olunca ağlamak,
Sevilince ağlamak,
Sevinince ağlamak,
Ayrılınca ağlamak,
Üzülünce ağlamak,
Mutluluktan ağlamak,
Çeşit çeşittir ağlamak.
TARİFİ VARMI,
KOLAYMI ŞEHİDİM.
SENİN İÇİN AĞLAMAK…….
Ahmet Bağçe
11.Yıllardır.2016
Dargınlığım arttıkça o kadar çok mektup yazıldı ki, her mektupta meram aynı olunca cümle sonları dışında satır aralarını okumuyorum.
Ahmet Bağçe
Hayatın ettikleri ile kaderin verdikleri sadece çile değilmi. Şöyle veya böyle, bir düşünün. Hiç Farkına varabilirmisiniz, denizin dalgalarını izlerken Martı seslerini, yâda göz görebilir mi, dalga boyunda görünen beyaz rengin arasındaki diğer renkleri. İşte hayat bu göstermez gizemini.
Ahmet Bağçe
Büyük olduğuna sakın güvenme, bazen küçük taşlar büyük baş yarar.
Ahmet Bağçe
Hayat bana az bir müsaade et. Kimsenin bilmediği, kimsenin görmediği, kimsenin duyamayacağı yerde dakikalarca bağırayım. Gülmeye hasret bıraktın, bari özgürce gözyaşı dökeyim, ağlayayım. Sana söz tekrar kaldığımız yerden devam edelim.
Ahmet Bağçe
Sevmek onunla sonsuza kadar yaşamak değil, sevdiği ile bir gün dahi yaşayamayacağını bilmektir.
Ahmet Bağçe
Ne diye ölelim. Daha yaşamadık ki.
Ahmet Bağçe
Yakarsan dumanı çıkar demedim mi! bak nasıl tütüyor sigaran.Koktu bile.
Ahmet Bağçe
Kapalı kaynayan tencere içinde ne olduğu bilinmez derler, Ya kokusu!
Ahmet Bağçe
BEŞ PARA
Değişiklik istiyorsun,
Ama sen hep aynısın.
Farklı görünmüyorsun gözlerime.
Sen farklı ol ki,
Değişiklik görsün gözlerim.
Sana on paralık değer verdim,
Onu da küçümsedin.
Başkaları hakkında,
Beş para etmez diyorlar,
Bil değerini yanımda.
Ahmet Bağçe
Sen okursan ben dinlerim.
Bu gözler senden başkasını görmüyor.
Duymazsam dokunurum,
Duymadığımı söylerim.
Her dokunuşunda duygularımla,
Ne demek istersin hissederim.
Ahmet Bağçe
Yorulmak istemiyorsan otur. Çalışan yorulur.
Ahmet Bağçe
Ne bilsin ruhu sazan olan soğuk kışı,
Yüreğine temmuz da kar yağmış mı?
Pencere altında çelenler arasında,
Karla karışık yağmur da ıslanmış mı?
Ahmet Bağçe
MASUM HAYALLER
Tıpkı yüreğinin kapısı gibi.
Bazı kapılarda kapalı,
Ne zili ne tokmağı var.
Küflenmiş menteşeleri,
Umutla gelen yitirir umudunu,
Hüsrana uğrar döner gerisin geri.
Silinmiştir heyecanla yaşattığı,
Masumca kurduğu hayalleri.
Ahmet Bağçe
ANLAYACAKSIN
Bir gün anlayacaksın,
Okudukça mısralarımı,
Leke olmuş gözyaşlarımın,
Senin için döküldüğünü.
Silme ıslak kalsın gözlerim,
Serinletsin yüreğimi gözyaşlarım.
Hasretinin resmini çektireyim,
Sergilensin çerçevelerde,
Ahmet Bağçe
Dert yüreğinin içindeyse sana aittir! Gülümsersin, için yanar. Ama senden başka kimse bilmez neden yandığını.
Ahmet Bağçe
Kalbimin acısını anlatabilseydim, ağladığımı görürdünüz. Anlatamadığım için gülüyorum.
Ahmet Bağçe
UĞURLAYAN OLSAYDI
Böyle bir gündü,
Çarşambanın öğleden sonrası.
Ta uzaklardan görünüyordu trenin dumanı.
Yaklaştıkça acı, acı öttü sireninin sesi,
Ayrılık acısı çöktü yüreklere.
Davulcu vurur, oynar köçekler,
Semaları inletir muhteşem sesler,
En büyük asker bizim asker.
Anaların gözü yaşlı,
Babalar içine çilemekte.
Konu komşuları der git güle, güle,
Al teskereni dön memlekete.
Bakındım sağa sola,
Heyecanım dorukta,
Keşke beni de uğurlayan olsaydı askere..
Ahmet Bağçe
SUÇLU GÖZLERİM
Gitme yüreğim,
Suçlu ben değilim.
Şu gören gözlerim,
Aldanıp saçmaladım,
Paramparça ettim seni.
Görmeseydi gözlerim,
Sarışın, esmer, kumral güzeli,
Ağlatır, parçalarmıydım seni.
Ahmet Bağçe
Gömleğimin ıslağı,
Yüreğindendir yar,
Yok ki bir ilacı,
Kurtarayım yakamı.
Ahmet Bağçe
Dostluk yirmi dörde bölünmüş,
Tam bir saat gibidir.
Yolu düştükçe günde iki kez uğrar.
Arada da özler,
Gün ile aydın gibi,
Bir birine bağlıdır.
Ahmet Bağçe
GÖREBİLİRMİSİN
Bende bu etten hücre içinde,
Kalemimle sana, seni yazsam,
Seni anlatsam,
Dile getirsem duygularımı,
Kalemimle sessiz haykırsam duyarmısın?
Saman alevi gibi yanıp,
Dumanında boğulsam
Sen boğuluşumu hissedermisin?
Kalemimin yazısını okurmusun?
Görebilirmisin?
İçimdeki yokluğunu, sensizliği…
Ahmet Bağçe
İçimden bir ses, zayıf insanlar pes eder, bir daha dene dedi. Denedim şimdi yalnızım. Yalnız kalmak isteyenlerin bir daha denemelerini tavsiye ederim.
Ahmet Bağçe
Bazılarının esprisi, aspirin gibi. Mideye oturunca gastrit yapıyor.
Ahmet Bağçe
KARAR VER
Neden susuyorsun,
Gönlüm küskün yüreğine,
Sorma nedenini.
Açtığın yaralar çok derin.
Hani yüreğine saklamıştın ya beni,
Şimdi neden yüreğini yasakladın,
Bir karar ver.
Yüreğinde mi, yüreğinin dışında mıyım?
Rahatlat gönlümü.
Ahmet Bağçe
Dedim ey dost kıyafetin düzgün, lakin gözlerin yaşlı, nedir bu halin. Dedi içim çıplak, yüreğim sağanak yağmurlu. Gözlerimde görünenler içimin fırtınasından dışa vuran yağmur damlaları.
Ahmet Bağçe
Demem o ki, çok yoruldum. Dünya bayağı ağırmış.
Ahmet Bağçe
Yenmeye, yıpratmaya çalıştığın susuyorsa, gerçek yenilen, mağlup olan sensin.
Ahmet Bağçe
Memlekette her şey parayla, feryat edip ağlamak bedava.
Ahmet Bağçe
Yiğidi Alt Edemeyen it Arkasından Ürer.
Ahmet Bağçe
Her yer güzel görünür karşıdan ama görünen yerde acı olmasa.
Ahmet Bağçe
Bir birikimse acıyla hıçkırmak,
Ya akan gözyaşları ne demek,
Seslenişse tepelere doğru bağırmak,
Yankılanmayan tepelere ne demek.
Ahmet Bağçe
Bazıları için nefes almak öyle kolay ki; Aldıkları o kolay nefesi verirken, bazılarının zor aldığı nefes gibi zorlanacak.
Ahmet Bağçe
PENCEREM BENİM
Pencerem önünde sıkça dışarıyı izliyorum. Sağ avucum çenemin altında, dirseğim pencere pervazına dayalı. Uzak, uzak bakıyorum. Uzak diyorum da o uzaklar bana yabancı değil aslında. Konuşuyorum ara sıra gözlerimle. Zihnim eşlik ediyor uzakları gören gözlerime. Uzaklarla aramıza bazen sıcak esinti giriyor, bazen de soğuk esinti. Bazen gökyüzü suluyor toprakları. Mis gibi kokutuyor havayı. Bazı zaman oluyor kelebek gibi uçuşan kar tanelerinin yerle buluşmasını seyrediyorum ve o güzel manzaraya bayılıyorum. Kar taneleri tek, tek istifleniyorlar üst üste. Fakat karlar yağmur gibi değiller. Buz gibiler bir birlerine, tıpkı anlaşamayan eşler gibi, baba ile evlat gibi, zıt karakterli iki kardeş gibi, anlaşamadığı halde çalışmak ve çalıştırmak zorunda olan iş verenlerle işçiler gibi. Çabuk soğuyorlar birbirlerinden. Ta! Bana kadar yansıyor soğuk havaları. Yağmur gibi birlikte değiller. Birlikte akmıyorlar, dayanışmadan uzaklar. Eridikçe sızıyor, yâda çamura bulanıp kararıp yok oluyorlar. Pencerem bunlarla kalmıyor. Oynayan çocukları, okul dağılışını, neşeli olanları, üzüntülüleri de izletiyor. Komşu bacıların marketten dönüşünü, belediye otobüsüne binenleri dolmuştan inenleri, başka araç bekleyenleri, uçuşan kuşları, yiyecek arayan kedileri, sadık köpekler daha neler, neler hepsini izletiyor. Pencerem benim……
Ahmet Bağçe
Sahanda baklaya karışık taşları tek kişi göremez, ama çok kişide sahanı ayıklar taş görünmez.
Ahmet Bağçe
DOSTLARIN ARDINDAN
Bir, bir tükeniyor ekmek arasında katık gibi,
Toprağa yem oluyor dostlar.
Burası dere, şurası deniz, orası kayalık demiyor,
Bildiği koya doğru kayıyor.
Ne tür bir araç ki adres şaşırmıyor,
Sırası gelenin kapısına yanaşıyor kayıklar.
Ahmet Bağçe
03.12.2016
Memurum Zişan Durakoğlu’nun anısına
Arada bir tozu alınan halının kiri göze görünmez.
Ahmet Bağçe
DİLEK AĞACI GİBİ
Eğer diz çöktümse,
Şefkatine ihtiyacımdandır.
Merhametine değil.
Hüzünlü gecenin ardında bırakılan sen değilsin benim.
Hani hatırlarmısın?
Biz rüzgâr önünde kolay, kolay yırtılacak bez değiliz demiştin,
Yellenmeden eskimeyiz diyordun,
Ne oldu.
Bak şu halimize.
Parça, parça olduk,
Her bir parçamız bir dalda,
Dilek ağacı gibi.
Ahmet Bağçe
30.11.2016
Tek istediğim aklımı oynatmadan, gelmişi geçmişi unutmak olacak. Seni içimden söküp atmak için pek çok hayallerimi öldürdüm. Öyle çok hedeflerim vardı ki o hedeflerimdeki gemilere ulaşamadan kıyıda boğuldum, arkamdan gelen ummadığım kişilerin hepsi yüzerek ulaştılar hedeflediğim noktaya. Şimdi öyle şaşkın haldeyim ki, ağlarken dahi gülüyorum halime.
Ahmet Bağçe
BABALAR ÖYLE DEĞİLMİ- YA ANNELER
En zor iş; Güneşindir. Kendini yakar ama ışık saçar etrafına. Çevresine hayat verir. Dünyasını besler, temizler zararlı olan bakterilerden. O ne dünyasını nede yıldızlarını yalnız bırakır, takip eder hepsini. Bir baba gibi. Babalar öyle değilmi? Onların işi kolaymı? Evlatları için paralamaz mı kendini. Neyi kendisi için yapar. Her ne yaparsa evlatları için değilmi, onların gelecekleri için gücü ölçüsünde yanmaz mı? Gücü yetmediği, elinin ulaşamadığı zaman gece gibi kararmazmı? Kahrolur, uykusu kaçar, çaresizliğin içinde kıvranır kavrulur. Baba yalnızdır, tektir güneş gibi. Anlaşılması güçtür, içini belli etmez. Kendisini ancak kendisi bilir. Onda bulunan bu ateşte gizli enerjiyi kimse görmez, göremez. Onda öyle bir enerji var ki, yayılırken parçalara ayrılır. Her bir parçası farklıdır, farklı yayılır. Evlat, sevgisi, eş sevgisi, ana, baba, kardeş, hısım akraba, hele, hele torun sevgisi gibi. Tıpkı güneş ışınlarına benzer dolu, dolu yayılır. Hepsinin kulvarı farklıdır. Farklı kulvarlara koşar, koşar yorulur ama yalnızlıktan kurtulamaz. Ya anneler. Anneleri Ay’a benzetmişimdir her daim. Güneş onun hayatı, evlatları dünyası, yakın çevresi yıldızlarıdır. O dünyasıyla ve yıldızlarıyla her zaman bir aradadır. Hem dünyasının, hem de hayatının etrafında dönerde, zaman olur hayatına sırt çevirir, dünyasından ve de yıldızlarından asla vaz geçmez. Onlarla gecede bir aradadır. Ay gibi. Ay’da gökyüzünde yalnız değildir. Yalnız gören oldumu? Güneşinin ve dünyasının etrafında dönerde, yıldızlarından ayrı kalırmı?
Ahmet Bağçe
BİZ ESKİDEN
Tok evin oruçlusuyduk,
Varlık içinde yokluk çekerdik.
Üşürdük titremezdik,
Avucumuzla ısıtırdık dizlerimizi.
Ağlardık gözyaşımızı göstermezdik,
Kol ağzına silerdik biz eskiden.
Ahmet Bağçe
BİZ DESTAN YAZARIZ
Esir olmayız,
Çenkten kaçmayız.
Güneşte kavrulur,
Soğuk taşta yatarız.
Aç kalır ateşi avuçlarız,
Mihnet etmeyiz kurda kuşa.
Bir yâda birileri,
Pusu kurmuşsa yurda.
Sanmasınlar ki bu millet uykuda,
Kimsenin yaptığı yanlarına kalmaz.
Biz kan kardaşıyız,
Biz soy kardaşıyız,
Atamız alpertungadan,
Atatük’e kadar destan yazdık,
Daha nice destanlar yazarız.
Ahmet Bağçe
Bazı insanlar yalnız yaşar,
Bazıları da aileleriyle yaşar.
Aileyle birlikte olmak ne işe yarar,
Ortamda gönül dili olmadıkça.
Ahmet Bağçe
Böbürlenip kendini çekme naza,
Naz çekecek sabır var bende.
Bir gün solacak güzelliğin işe yaramaz,
Bendeki sevgin olmasa.
Ahmet Bağçe
Kahve içecek kadar varsa zamanın,
İçelim bir fincan birlikte hayale dalalım.
El ele tutuşalım bir an uçalım semalara,
Bir uçurtma misali tarayalım gökyüzünü.
Ahmet Bağçe
Vur, vur ki ölsün içime giren kötülükler,
Arınıp temizlensin bedenim.
Yakarıyım, duyulsun nidalarım,
Uyansın uykudaki melekler.
Ahmet Bağçe
Nicedir kat ederim,
Bitmez tükenmez yolları.
Gün ağarıp batımı kadarmış,
Dikenle süslü ömür yolları.
Ahmet Bağçe
Kadınlar, Kötü erkeklere âşık olup, iyi erkeklerle dertleşir.
Ahmet Bağçe
Keşke aşklar eskisi gibi olsa,
Kız, sevdiği erkeği mahallesindeki çeşme başında beklese,
Hiç dolmasa, dolduğunda boşalsa testiler.
Sevdiğinin elini tutmaya utansa,
Göz göze gelince kaçırsa gözlerini.
Ahmet Bağçe
Ne söylersen söyle; söylediklerin anlayanın anladığı kadar güzeldir.
Ahmet Bağçe
Diyorsun ki, artık beni çıra yak da ara. Yok, artık. Çırayla, is ile uğraştırma. Ama istediğin olsun. Sen karanlıkta kalma. Çıra ışığına doğru adımla….
Ahmet Bağçe
Hani atınca uzaklara gidip geri dönen bumerang var ya,
O bir aldatmacadır av yapmaya yarar.
Bumerangı havada gören kuşlar,
Yırtıcı kuş sanar.
Telaşla uçuşur kaçarlar.
Ağaçlara, taş ve kayalara çarpınca yaralanırlar.
Artık çok geç av oldular.
Hayat bu.
İllaki kuşlara mı atılır bumeranglar.
Spor olsun der fırlatılır,
Spora merak sanıp ayakaltında dolaşanlar,
Yalan sözlere aldanıp doğrulara kulak tıkarlar,
Onlarda ağa takılıp balık gibi avlanırlar.
Ahmet Bağçe
Yokluğunda yüz cevirdi dostlar,
Bir yerden sanki ters esti rüzgâr.
Sana diyecek bir çift sözüm var,
Dön yüreğimde halen bir yer var,
Akan gözyaşımın da var bir sınırı.
Ahmet Bağçe
Yarım elmayla aldın gönlümü,
Bahçeme ektin beyaz sümbülü.
Nazıma dayandın çektin kahrımı,
Otağın gülistan olsun sülünüm.
Ahmet Bağçe
Kabahat benim,
Seni karabiberim diye sevdim.
Acın ağzımdan başlayıp,
Yutkundukça, tüm bedenimi kapsadı.
İsterdim ki,
Karabiberim dedikçe,
Sen şeker olsaydın,
Gönlümün demine karışsan,
Her yudumumda yüreğime tat verseydin.
Ahmet Bağçe
Her mevsim bir tuhaf oluyorum. Mevsimler trip atıyor, ben mevsimlere ayak uyduruyorum. Mesela yazın ter atan ben, kışın donuyorum.
Ahmet Bağçe
Özlem diyorum.
Bir tarifi var mı? Özlemin.
Hiç bilene rastlamadım yok.
Birileri demiş ki sebebi çaresizlik,
Olur mu?
Yanımda doyamazken,
Nasıl anlatılır yalnızlık.
Ahmet Bağçe
Her yer buz tuttu, çok dondum karım,
Merhametin yokmuş anladım.
Sert rüzgâr sonra sulusepen yağdın,
Ateşin yok buz gibisin,
Dedim ya çok üşüdüm karım.
Ahmet Bağçe
Ağrıyor sol yanımda bir yerim,
İçin, için ağlıyor yüreğim.
Uykusuz kalır sabahlara kadar,
İçten, içten yanıyor gözlerim.
Ahmet Bağçe
Sanma ki vücudundaki kırışıklıklar yaşlılığının belirtileri, her bir kırışık onlarca yılda başından geçenlerin izleridir senin.
Ahmet Bağçe
Aldanma etrafındaki onca insana, bir daha say yalnız kaldığında.
Ahmet Bağçe
Hafifi hesaba katmadıkça zoru başarmak, cam parçasıyla sakal traşı olmaya benzer. Cam çizer iz kalır.
Ahmet Bağçe
Her sabah rüyamdan çıkıp, aklımın misafiri oluyorsun, gün boyu beraberiz.
Ahmet Bağçe
Ben her gece senin takındığın tavırları düşünerek uyuyorum. Her sabah da seni özleyerek uyanıyorum.
Benim bu halim canımı öyle yakıyor ki düşünemezsin.
Ahmet Bağçe
Öyle bir çıkmaza geldim ki bütün renkleri karıştırdım. Ortaya beyaz bir tablo çıktı.
Ahmet Bağçe
Güneş ancak yağmur gerisinde renklerini gizleyemez, içinde ne var, ne yok tüm renklerini deşifre eder. Hayatta siyah yâda beyaz gibi tek renkten ibare değil, onunda tüm renklerini gözyaşı deşifre eder.
Ahmet Bağçe
Tanıdık eş ve dostlarımız doğru olsun ki, yanlışlarımızı doğruların yanında ayırıp, bozukları üstü kalsın diyerek yanımızda taşımayalım.
Ahmet Bağçe
İlkokul öğretmenim neden sadece toplama ile bölmeyi öğretti, çarpma ve çıkarma konusunu es geçti. Şimdi bu iki unsuru öğrenmekte zorlanıyorum.
Ahmet Bağçe
Sen beni sensiz bıraktın ya, ben sensizde severim seni. Hayalimdeki resminle meşkul ederim zihnimi.
Ahmet Bağçe
Bana dalmayı değil,
Yüzmeyi öğret,
Öğret ki;
Göç ederken,
Deryada yalnız kalmamak için,
Takip edeyim seni.
Ahmet Bağçe
Hatip yok elinde ne yazın ne çizin,
Güzel dersin güzel söylersin,
Hırs elbisesi giymişleri görmezsin.
İlleri karanlığa bürümüşler,
İçimize çökmüş yalnızlık,
Şehadete erenleri kurban etmişler,
Gözü kararmışlar unvan peşinde.
Ahmet Bağçe
Çıra yandı göründü yüzün,
Ne oldu sana ak oldu yüzün.
Ateşi sönmüş kömür gibi,
Çıra sönünce karardı yüzün.
Ahmet Bağçe
BALYOZ ZANNETTİ
Niza olmasın dedim aşağıdan aldım,
Dik başlı kellesini çekti geriye.
Art niyetlerimi bir, bir izine yolladım,
Fayda etmedi kendini nimet belledi.
Sunulan yoğurdu yumrukla yedi.
Boyun eğmedi sese kulak vermedi,
El yumruğu görmemiş şımardı azdı,
Kendi yumruğunu balyoz zannetti.
Ahmet Bağçe
23.11.2016
Ömürden giden sineye çekiliyor da, ya gönülden giden.
Ahmet Bağçe
Doktorum kalbimin tahrip olmasını, keyfim yerindeymiş gibi davrandığıma bağladı.
Ahmet Bağçe
Bu gün öyle veya böyle geçecek. Ömrü olana beklenen gün gelecek. Beklenen gün geçen günden her daim daha güzeldir. Keza geçmiş gün keşkelerle, gelecek gün umutlarla doludur.
Ahmet Bağçe
Çocuk olasım var. Hırsız amca samanlıkta ama ben söylemem der gereği yapılır. Yetişkinler öylemi. Yeri geldiğinde Göz yummasını biliyor. Bak şu güzel vatanımızda hainler kol gezdiği halde yetişkin olarak göz yumuyoruz. Biz yetişkinlere yazıklar olsun.
Ahmet Bağçe
Kırıldığımdan beri yaralı yüreğim. Ben seni değil seninle geçen çeyrek yüz yılı kaybettim üzgünüm.
Ahmet Bağçe
Uzun zamandır hayat bulmak için dağ dere demedim dolaştım kazma kürek. Tüm uğraşılarımda seni buldum.
Ahmet Bağçe
BİR BAŞKADIR BİZİM SOKAK
Benim odam sade bir odadır. Pencerenin sağında bir ranza, yanı başında gardırop, yatağın arkasında bilgisayar masası var. Masanın üzerinde bilgisayarım, bilgisayar masasının yanında küçük bir çanta var, içine okuma sırası gelen kitaplarımı koyuyorum. Duvarda bir poster, Karşı duvarda mavi bir duvar saati ve yerde bir halı. Ömrümün büyük bir kısmı penceremde geçer. Yağmurun her bir damlasını, rüzgârın ağaçlara şarkı söyletmesini, kar tanelerinin yerlerine pike yapışını izlerim mevsimine göre. Hele o kuşların dallara konup da tekrar uçmaları ilgimi çekmiştir. Ara sıra kediler geçer penceremin önünden. Dalgın âşıklar gibi hani dalgın âşık’ın gözü sevdiğinin balkonunda olur da önündeki çukuru görmez düşer ya, onun gibi, dalgın kedinin gözü de ağaç dallarına konan kuşlarda olunca yanındaki köpeği görmez, çığlık atarak kaçar, gülerim o zavallının bu haline. Sevinirim de kedinin hedefindeki kuşun canının kurtuluşuna. Hele sabahın erken saatinde simitçinin taze sıcak çıtır, çıtır simitler demesi, arkasından sütçünün sesi, öğleden sonraları sebzecilerin, kavuncuların, kuruyemişçilerin kısacası seyyar satıcıların anlaşılmaz çığlıkları. Pencereden kadınların hu satıcı ne satıyorsun sesleri ise inletir sokağı. Bir başkadır bizim sokak, doyamam izlemeye.
Ahmet Bağçe
Senin nereye gideceğini bilmem ama ayaklarının nereye gideceği sana bağlı.
Ahmet Bağçe
Birden fazla sayamıyorum. Ne önceki nede sonraki, bir tek kalbimdeki seni sayabiliyor, tekrar başa dönüyorum. İşte o kalbimdeki seni unutamıyorum...
Ahmet Bağçe
Sevginizin içine su katmadan sıcak, sıcak için. Vefalı olun. Çünkü, vefa merhametten doğar, sevgiyle büyür, güvenle yol bulur.
Ahmet Bağçe
Bütün dünleri düne bırakalım,
Yarın bir başka gün olsun.
Son damlasını döksün gözlerin,
Küllensin yüreğinin yarası.
Ahmet Bağçe
Sen ki çok bilinmeyenli denklem,
Bir türlü çözülmüyorsun.
Seni bir, bir çözmeye,
Bütün bir ömür yetmez.
Ahmet Bağçe
SESSİZ KALDIM
Ben kalbinde yok iken, sen kalbimdeydin,
Yüreğinde hissetmen için nice çileler çektim,
Bir anda karşımda görünce dilim tutuldu,
Sessiz kaldım heyecanımdan.
Nasıl ki güneş susuz çölü narı ile kavurur,
Yağan kar yavaş, yavaş yeryüzünü ağartır,
Baharın canlanan toprak yeşillere bürünür,
Benimde yürek çarpıntısından benzim sarardı.
Ahmet Bağçe
DEĞERSİZ AKÇE
Belki bir adım sonra,
Bir efsane karşılayacak beni,
Lakin o adımı atmaya,
Ne isteğim var,
Nede dermanım,
Değersiz akçe gibi.
Sonbaharın vahameti çökmüş,
Toprakları göstermeyen,
Gazeller arasındayım,
Dönüp bakan olmuyor.
Ahmet Bağçe
17.11.2016
LİDERLİKTEN ATILAN ASLANIN
Hayat bizden pek fazla bir şey istemiyor. Bize her şeyi sunan hayat, yiyeceğin kadar kazan, doyacağın kadar ye diyor. İstediği bu. Gözü doymayanlar fırsat vermeyince diğerleri kazanamıyor. Böyle olunca az sayıdaki çok sayıdakilerin önüne set çekip, akarı durduruyor. Kısacası çok hırs eden, aza kanaat edenin büyük ortağı oluyor. Keser gibi hep bana diyor, testere gibi olamıyor. Hayatın sunduklarını doymayınca somuruyor. Tıpkı ot yiyen koyun ile et yiyen kurt, gibi. Kanaatkâr ot yiyen bir kuytu da yediğini sindirmeye çalışırken, gözü doymaz et yiyen can kıyıyor. Hiç aslan yâda sırtlan can almadan doyabilir mi? Doymuyor tabi. Can almaya devam ediyor. Hayat bana da onlara da yeter demiyor, diyemiyor. Aç kalkıpda akşam yuvasına aç dönen hiçbir canlı var mı? Kuşlar kursakları dolu dönmez mi? Karıncalar, arılar, kaplumbağalar, kelebekler Vs. hangileri yuvalarına aç döner. Çünkü onlar doğada her şeyin var olduğuna ve her şeyin eksiksiz verildiğine inanır. Ne cana kıyar yok eder, nede başkalarının hakkına el koyar. Ne de çıkarı uğruna başkalarının kursağına gireceğe el koyar. Ne diyelim, aç gözlülerin, dünya malına doymayanların giderken artırdıklarından, götüreceklerinin envanterini bir yapan bulunur. Liderlikten atılan Aslanın sürüden bir atanın olduğu, yalnızlığa bırakıldığı gibi.
Ahmet Bağçe
Pazarın tadı kaçmışsa, başka Pazar mı yok. Topla tezgâhı doldur köfeleri.
Ahmet Bağçe
Hayat aşksız, gemi rüzgârsız yol almaz. Yeter ki rüzgâr tersten esmesin.
Ahmet Bağçe
Hırslı olanlar yetişemediği ağacın ya dallarını kırar, yâda kökünden sallar. Suç rüzgâra kalır.
Ahmet Bağçe
Sigortamı attırdın, şimdi devrelerinde elektrik kalmadı. Kal karanlıkta. Artık beni mumla ararsın, uykum geldi yatıyorum.
Ahmet Bağçe
Ayaz gelmiş sevgimize,
Odun koydum şömineye.
Bu günüm dün gibi geçti,
Umutlarım kaldı yarına.
Ahmet Bağçe
Tercihin duvar gibi olmakmış, asılıverdin. Gülüverseydin vazoma koyardım.
Ahmet Bağçe
Senin içinde olsa yatağımdan olamam, sonra yorgandan da olurum.
Ahmet Bağçe
Denilen gibi değil, bütün yüzlerde tebessümümü gördüm. Sonra dedim ki, kişilere nasıl bakarsan, kendini görürsün.
Ahmet Bağçe
Hayatımın bittiği anda yanımda sen vardın. Teşekkür ederim. Beni yok ettin, en çok ona üzülüyorum. Gözlerimin güneşi tercih etmesini isterdim, yağmuru seçti.
Ahmet Bağçe
Seni sevmek suç ise, muhabbetine mahkûm olmaya razıyım.
Ahmet Bağçe
Gözümün Bebeği, oğluşum, paşam, askerim diye büyüdük. Eşimizin ifadesiyle, bizim ki, benim adam, len, benim herif olarak yaşlanıyoruz.
Ahmet Bağçe
YUMUŞ BEKLERDİK
Şimdiki gençlik tam anlamıyla harika. İşler umduğu gibi yâda düşündüğü gibi olmayınca asık suratla kimyam bozuldu, yâda psikolojim bozuk diyor, büyüklerine tavır takınıyor. Bizim gençlik dönemimizde, bozulmuş kimya veya bozuk psikoloji hiç uğrak vermezdi. Yerdik azarı otururduk kapı yanına. Ne zaman kak oradan bir su ver yumuşunu beklerdik.
Ahmet Bağçe
Eşek yüküyle sevgi yükledim, katır gibi inatçı çıktı, kontur istedi, şimdi dağlara tırmanıyor. Beni resmi olarak delirtti.
Ahmet Bağçe
NEFESSİZ BIRAKMA
Sen, benim uykulu halim,
Hecelediğim cümlem.
Dinlediğim şarkılarda nakaratım,
Kanatlanıp yüreğine uçmak istediğim,
Seni sevmek nefes almaksa,
Beni nefessiz bırakma!
Ahmet Bağçe
YÜZÜMÜ DOLAR ÇARPSIN
Hayri ile Hayriye bisiklet parkında birbirlerini görür bakışırlar. Bir an bi sıklet düşer içlerine. Aşk sıkleti, onları da ağırlamaya başlamıştır. Ertesi gün, daha sonraki gün ve arkası arkasına her gün buluşurlar bisiklet parkında. Hayri, Hayriye ye ben seni gördüm göreli içime bi sıklet düştü, ya sen der. Hayriye bende, der ve devam eder. Hayri, beni seviyormusun? Hayri, o ne demek, Hayriye hem de çok seviyorum der. Hayriye yemin et der. Yüzümü milyon dolar çarpsın ki çok seviyorum.
Ahmet bağçe’den bir can sıkıntısı
Bir sevgilim olsa onunla kayık sefası yapsam. Ben çekirdek fişlesem, o kürek çekse. Akşam film izlesek Bana portakal soysa, uykusu gelince portakal kabuklarını gözüne sıksam. Kış günün tadı böyle çıkar. Ne o kahve içip fala bakmak falan.
Ahmet Bağçe
Beni ne kadar tanıyorsun dedin ya. Bak anlatayım. Eskiden insanlar dünyasını seyyahtan duyduklarıyla tanırlardı. Şimdikiler ise gördükleriyle tanıyor. Rahmet ormanlarını bilirmisin, orada yetişen eğrelti otlarının yaprakları merdiven misali, Saksıda yetişenine aşk merdiveni deniliyor. İşte eğrelti otlarının her yaprağında görürüm seni. Sulu olduğun kadar ekşisin.
Ahmet Bağçe
Bana uç diyorsun kanadım kırık. Ak diyorsun önüm tıkalı. Kanadı kırık kuş yem olur. Önü tıkalı dere farklı yönde yol buluyor. Sen gönlümün kanadını kırdın uçamıyorum. Önümü tıkadın akamıyorum.
Ahmet Bağçe
Dere önü tıkanınca farklı yönde yol bulur. Gönlümün önünü tıkadıysan sana doğru nasıl akayım.
Ahmet Bağçe
GÖNLÜMÜN DERİNLERİNDE
Gönlümün derinlerinde birini gördüm.
Guguk kuşu gibi.
Keşfedercesine geziniyordu,
Bir yuva arıyordu sanki.
Guguk kuşu öyle yapar ya!
Yumurtasını bırakır başka yuvaya.
Beklide sevgisini bırakacak,
Gönlümün derinlerine.
Ahmet Bağçe
BALIKLAR İLE İNSAN YAŞAMI
Hep düşünmüşümdür. Bir ömür içinde insanların yaşam felsefesini. Bana göre insanlık normal şartlarda fazla değil üç devrede yaşamını sürdürüyor, üçüncü devrede ise sonlandırıyor yaşamını. Birinci devre gelişme, ikinci devre, çevreyi tanıma ve uyum sağlama, üçüncü devre de olayları izleme, hakkında düşünme ve uygulama. İlk iki devreyi bir insanın önüne serilmiş sofraya benzetirim. Öyle düşünüyorum. Hani sofrada yok, yok olur da, her birinden birer parça alınıp, lezzeti tam anlaşılmadan, özüne varmadan ağızda evirip çevrilip mideye indirilir ya, o gibi. O ilk ve ikinci devre. Hayatın tadına varmadan, bu hayatta kalıcı gibi yaşayıp, sindirilmeden yaşandığı gibi. İnsan hayatının ilk iki devresi böyle bir şey. Anlaşılmadan savruluyor. Ya üçüncü devre, o devreye ulaşabilen, balık gibi önce izliyor, sonra düşünüyor ve sonra işlevini yapıyor. Balıklarda öyledir. Çalışmıyor gibi görünürler, tembel gibidir. Hani yüzgeçlerini çırparak olduğu yerde bir süre yüzerler hareket etmezler ya belli noktaya bir tür bakışları vardır, biz ona alık, alık bakıyor deriz. İşte o an balık, ne yapacağını izlerken bir yandan da düşünüyor. Bir bakıma tedbirli. Aslında insanların son dönemindeki gibi. Balıklar ile insan yaşamının son dönemine benzerliği bu yönü diyorum. Büyük sözü dinlemek tecrübesinden yararlanmak bu olsa gerek. Yorgundur, yıpranmıştır ama tembel değildir son dönemine gelmiş insan. Gecen döneminde benzer olayları yaşamıştır. Balık misali. Olaya bakar ve düşünür, hemen karar verip atılmaz, yaşayacağı olay hakkında acele etmez, tıpkı özüne varmadan yenen yiyecek gibi. O özüne vararak çiğnemesini yaparak midesine gönderir yediklerini.
Ahmet Bağçe
Ey cematın önüne geçip namaz kıldıran imam.
Hatim dualarında ve cuma günleri hutbeden sonra,
Atatürk’ü unutma ona da gönder bir fatiha.
Unutma ki o büyük insan kendisini öne atmasaydı,
Haçlı çizmeleri altında,
Ne sen imam olurdun nede biz cemaat.
Ahmet Bağçe
ATAM
Bugün gökyüzü ağlardı çocukluğumda bizimle beraber,
Yağmurla yâda karla.
Şimdi gökyüzü de kurudu bizim gözyaşlarımız gibi.
Biz Atanın emanetine sahip olamadık içten, içten yaş dökeriz de,
Ya sen...
Ahmet Bağçe
Nicedir okuryazarım.
Bellemişim ok ile yayın farkını,
Hasmımdır sana çelme takanın,
Dayanağın olur bu naçiz kollarım.
Ahmet Bağçe
Yüreğime girdin gireli,
Düşüncem iyiden karıştı.
Ara verdim aşk üçgenine,
Bu defa sana ulaşamadım.
Aşk bilindiği gibi değilmiş,
İçinde dinmeyen yangın var.
Sevgililer içinde nice korlar,
Sönse de külünde anıları var.
Ahmet Bağçe
Ötmez oldu bülbüller bahçemde,
Tepelenmiş hasar almış gül bağım.
Belli ki ayrılık görmüş sevgililer,
Bülbül diyette sevdanın ömrü hazan.
Ahmet Bağçe
Bazen bir şeyleri özlersin ya, işte o an duyguların toplandığı andır. Mesela şu an seni özlediğim an gibi.
Ahmet Bağçe
Odama sinen kokunu da götürseydin,
Nereye dönsem sen kokuyor etrafımda.
Birde ruhunu unutmuşsun telaşın arasında,
Dır dırı yok oturuyor bir köşede sessizce
Ahmet Bağçe
Aşk peşinden gelen dost’ta sorar. Sen ne diye peşimden gelirsin, var git yoluna sanki bir işe yararsın. Dost cevap verir. Arkandan gelmemin sebebi, giderken bıraktığın gözyaşını silmek için…..
Ahmet Bağçe
Hayat pahalı olunca ödemesi taksit, taksit oluyor.
Ahmet Bağçe
Âşık ol ama umutlanma. Umut hayal içindeyse kaybolur, gerçek içindeyse yol bulur.
Ahmet Bağçe
Toplumun görmezden geldikleri, zenginleşmiş açıkgözler ile liderliği elinde bulundurmak isteyen akıllılardır. Görebildikler saf olan kendileridir.
Ahmet Bağçe
Ağacın derdi yaprak,
Yaprak der ki toprak.
Karakış geldi kapıda,
Yüreğime kar yağacak.
Ahmet Bağçe
Laleler çiçek açmıştı renk, renk imparatorluk zevki sefada,
Mikser İngiliz’le avaneleri karıştırıyor ortalık kargaşada.
Unutulmuştu mantar gibi çoğaldı yeniden eski gelenek,
Laleler parklarımızda şehitlerimiz ise kabirde.
Ahmet Bağçe
ANLAM TAŞISIN HAYAT
İnsanlar her zaman on numara olmaz. Doğrular çok oldukça hayatta bir anlam taşımaz. Heyecanı da olmaz, sıkılır. Hayatta bazen yanlışlarda olmalı, artı eksi gibi. İşte o zaman doğru, doğruluk anlam taşısın. Hep doğruya tutuklu kalmasın hayat. Ben sende tutuklu kaldım şarkısında olduğu gibi. Aşk, sevgi, güven, üzüntü bir arada olmalı. Engebeli arazi gibi. Anlam taşısın hayat. Hani Pisleyerek gezinen nice balıklar var ya deniz’de, işte denizin o kadar balık pislikleriyle hep temiz kaldığı gibi.
Ahmet Bağçe
Ahmet Bağçe
Seni sonsuza kadar seveceğim demene gerek yok. Beni kaybetmeden sev yeter.
Ahmet Bağçe
Seni seviyorum dedi ve ekledi. Evet çok ama çok seviyorum, ta o ilk mektep sıralarında oturduğumuz, senin pantolonunun dizleri yırtık, benim ayakkabımın ucundan ayak baş parmagımın çıktığı günden beri...
Ahmet Bağçe
Bu kalp öyle kurşunlar yedi yıkılmadı, lakin dilinden dökülen sözler sendeletti, yaraladı. İyileşmesini umutla bekledim. Yarası kabuk bağladı. şimdi kaşımaya korkuyorum.
Ahmet Bağçe
Aşk çocuk gibiymiş. Düşe kalka yol kat ediyor. Ama büyümüyor. Aslında kimse büyümesini beklemiyor. O büyüse de çocuk.
Ahmet Bağçe
ANA SEVGİSİ
Yeni giydiğim gömleğimi yarım saat gibi kısa bir sürede batırarak eve geldim. Bu halimi gören annem nerelerde batırdın yeni giydiğin gömleğini dedi bir tokat attı. Acıyan yüzümü tutunca bu defa ah yavrum canın acıdı mı dedi, bağrına bastı. İçimde hiç ağlamak yokken annemin o hali yüreğimi kabarttı ağladım. Ana sevgisi bu olsa gerek.
Ahmet Bağçe
Dünyaya geliş ile gidiş arasındaki zaman,
Oda harcanır tükenir arkana bakmadan.
Büyüse de gelişse de yediklerinle beden,
Ebediyete gidilmez alınan nefes dahi verilmeden.
Ahmet Bağçe
Ne zaman ellerinden tuttumsa,
Bir formül buldun çektin elini.
Cümle âlem sıkı sıkıya bağlandı,
Üşenmeden çözdün ilmiklerimi.
Ahmet Bağçe
Off bu hayat yalnız çekilmez dedim, köpeğimle gezintiye çıktım.
Dağlarda açmış mor sümbüller,
Saçlarına ak düşmeden gülüver.
Dünya kahrına aldanıp ağlama,
Dosta da, düşmana da gülüver.
Ahmet Bağçe
Annem ekmek almam için bakkala gönderdi, fırından yeni gelmiş taze ekmekten iki tane aldım geldim. Ekmeğin taze olduğunu gören annem, papara yapacaktım neden bayatından almadın dedi beni paparaladı.
Ahmet Bağçe
Bu ne ya! Sabah kalktığımda uykum geliyor.
Ahmet Bağçe
Benimle gülmeni istemiyorum. Ağla ki, yüzme bilmediğim halde deryana ölümüne dalayım.
Ahmet Bağçe
Öyle bir yerimdesin ki, seni bulsalar, hayalini bulamazlar.
Ahmet Bağçe
Ömür kısa ama yol uzun. Yorulunca dört kişi omuzlayıp yolun sonuna götürüyor.
Ahmet Bağçe
Şöyle bir uzandığımda yorulduğumu hissediyorum. Sanki sırtımda yük taşıdım. Gün boyu televizyon izliyorum bütün yaptığım bu. Aslında bazen televizyonda sıkıyor. Sürekli reklâmlar arkasından haber. Sinirimden hop oturup hop kalkıyorum.
Ahmet Bağçe
En çok yalnızlığım gündüzleri. Geçe kafamla konuşuyorum, kafam beni dinlendiriyor. Onu dinlerken uyuyorum.
Ahmet Bağçe
Kime ne yaptımsa beğendiremedim. Şimdi kendime çay yaptım, çok demli olmuş kafa buluyor.
Ahmet Bağçe
Ne zaman ayı görsem korkarım. İçim ürperir, sıkı sıkıya kapatırım kapımı, penceremi. Karanlığımla kalırım, Her zaman olduğu gibi. Sabah güneşi, başkalarına doğacak.
Ahmet Bağçe
Gelirken iki diş sarımsakta getir ki laf arasını kokuduruz.
Ahmet Bağçe
Omzunda uyut beni,
Rüyamda göreyim seni.
Sonra saçlarımı okşa uyandır,
Anlatayım rüyamı,
Yorumunla tekrar uyut beni.
Ahmet Bağçe
O değil de canım öyle sıkıldı ki, güneşi görmeden kurudu.
Ahmet Bağçe
Yapraklar dökülmeden dallar büküldü,
Kara kış kapımızda konuk sayılır.
Gerçek olan yüzünü ezber ettim,
Artık alışkanlıkların acıtmıyor canımı.
Ahmet Bağçe
Yıllar vardır zor günler geçirdim,
İçimden gelmese de gülebiliyorum,
Başkalarının varlığı umurumda değil.
Yorgunum satır aralarını okumuyorum.
Ahmet Bağçe
Öfkenle yetiştirdiğin çiçekler yerine,
Sevginden bir demet verseydin hora geçerdi.
Sebebi ziyaretim çiçeğin olurdu,
Elinin tersini erken gösterdin.
Ahmet Bağçe
Bana kız, bağır, çağır, dayak attır, tekme attır, tokat attır, ama kafamın tasını attırma. Yamulur yerine oturmaz.
Ahmet bağçe
Pişkinliğin bu kadarına da pes doğrusu. Hadi mutluluğumu çaldın, uykumu niye kaçırıyorsun.
Ahmet Bağçe
Nicedir kurduğum hayaller gecikti, beklemeye tahammülüm kalmadı ustam, sanırım olmayacak gidiyorum iptal ediver.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİM KANMIYOR
Kaç zaman oldu cemalini görmeyeli,
Gene kış geldi seni halen gözlerim.
Her an andıkça adını aklım gidiyor,
Yanağımda silinmedi dudak izlerin,
İçime attığın anıların çiçeklerini açtı.
Yapraklarını dökmeden dönüver geri,
Resimlerde görmeye yüreğim kanmıyor.
Ahmet Bağçe
SENİN AŞKIN
Çölde susuz kalmak gibi, seni özlemek,
Sığmıyor kimseler tek kişilik bu yürek.
Sonsuz dedik bitiverdi sevgimiz erkenden,
Hasret çöktü otağıma pencerem sen kokar.
Tiryakisi olunmaz demiştim dumanın,
Atamadım sonunda elimde sigaram.
Gönlüm ile yürek arasında gezinir aşkın,
Sigarada dumanım tüttükçe sen kokar.
Ahmet Bağçe
Seyrine doyamadım cama vuran damlanın,
Yavaş, yavaş eritti, kerpiçten duvarımı.
Gökyüzü görünmüyor kara, kara buluttan,
Havadaki esintiye eşlik edip sallanır,
Dans eder rüzgâr müziğinden ağaçlar.
Ahmet Bağçe
Pahalı parfüm değil, sıradan bir kolonyadan ibarettim sevemedin.
Ahmet Bağçe
Kırılmış parçalarımı bir araya getirmekten, başkalarını kırmaya vakit bulamadım.
Ahmet Bağçe
Tatlı yalanlar, acı gerçeğe dönüşünce yalancıyı Üsküdar da bulamazsın. Bulacağını sanıyorsan avucunu yala.
Ahmet Bağçe
Hangi yaşta olursa olsun yüreğine dert oturmaya görsün, nasihate ihtiyaç duyar insan.
Ahmet Bağçe
Nitelikli insan celp eder. Niteliksiz insan terk eder.
Ahmet Bağçe
Senin hayatın sana cennet iken, yüreğine konuk ettiğin, cennetini cehennem eder.
Ahmet Bağçe
Terk etmenin en güzeli, yalvarmadan bırakmak.
Ahmet Bağçe
Artık anlamaya çalışmıyorum, Geçte olsa anladım. O kıyamadıklarımız kıyıyor hayata. Onun için dinmiyor sol yanımın sızısı.
Ahmet Bağçe
Seni tanıdığım anı unutup, atladığım hendekleri tekrar atlamaya başladığım, o yeniden tanımaya karar verdiğim anımı affetmeyeceğim.
Ahmet Bağçe
BİLET ALDIM
Umutlarımı çiçeklere aşıladım,
Dalları büküldü.
Gül bahçeme damla yağmur yağmıyor.
Hayallerime ara verdim,
Uykularım şaşkın,
Bir araya gelip toparlanamıyor.
Gidişine bilet aldım,
Kaderim telaşlı,
Bir türlü yakamı bırakmıyor.
Sanırım ben ve kaderim,
Son demine kadar beraberiz.
Ahmet Bağçe
28.10.2016
Kıtlığın gidişini, gelişine bağlıyorsan yanılıyorsun. Senin gelişinle iştahımız kapandı, bolluğun sebebi ondan. Var git geldiğin yere biz kıtlığa razıyız.
Ahmet Bağçe
Kin tutup hayatıma günümü katmaktansa, günüme hayatımı katarak o günümü güzel geçirmek isterim.
Ahmet Bağçe
Her türlü korkulara kapalıyım da, daha erken diyerek geç kalmaktan çok korkarım.
Ahmet Bağçe
Nicedir sızlamaz olmuştu yüreğim. Meğerki garibim, kızgın ateş sonrası dövülmekte olduğu örs üzerinden alınıp, gözyaşı içinde konulduğundan çelikleşmiş.
Ahmet Bağçe
Diyorum ki, çanlı cansız yaratılmışlara en güzel ikram kaderidir. Bu yaratılmışlar içinde ağaçlar olsun, hayvanlar olsun, tabiatın diğer varlıkları olsun. Bunlar arasında düşünebilen insanlar, kaderlerini hayırlara vesile olması için sabredip dua etmeliler, çünkü kader bizlere, yani düşünebilen insanlara, Allah’ın en büyük hediyesidir. Bundan ala hediye ne olabilir.
Ahmet Bağçe
Hayat güzel olsaydı, şimdiki kadar tatlı olmazdı. İnsanlıkta onun güzelliğini çirkinleştirmeye çalışmaz, güzelliğine güzellik katardı. Kısacası biz hayatı güzelliğiyle değil acısıyla seviyoruz.
Ahmet Bağçe
SEN BENDEYSEN
Ben sende yaşıyorsam,
Söyle bende seni yaşatayım.
Şayet yaşamıyorsam,
Ölmüş kabul et.
O vakit telaşlanıp panikleme.
Toprağımda kefenim sen koktukça,
Sen bende yaşıyorsun demektir.
Ölümü de boş ver,
Sen bende ben isen,
O bana yeter,
Ölüm kaybeder.
Ahmet Bağçe
27.10.2016
Bazen güneş doğmadan önce başlar hayat,
Bazen de güneş doğduğunda durur hayat.
Tıpkı yaz sıcağında,
Kışta kalmışçasına üşüdüğümüz gibi.
Ahmet Bağçe
Bir sigara dumanı gibi her çekişte ciğerime işliyor, her üfleyişte dağılıp kayboluyorsun. Seni etrafa yaydığın kokunla buluyorum.
Ahmet Bağçe
Gün batıyor güneş kayıyor,
Yine akşam beni yalnız karşılıyor.
Ekşiyor yüzüm gözlerim dalıyor,
Gün akışı beni yokluğuna bırakıyor.
Ahmet Bağçe
UNUTMA
Uyandığımda yanımda olsan,
Mis gibi yarın koksan,
Bir de önüme pişmiş yarını sunsan,
Seninle paylaşsam,
Sonra yüreğim kabarsa,
Gözlerine bakarak yutkunsam,
Tekrar uyumaya dalsam.
Desem ki her gün gel uyandır,
Bana o mis gibi yarınlardan getir…
Ahmet Bağçe
25.10.2016
Ben öldüğümde sakın öldü demeyin. Yıllar yordu dinleniyor deyin ki, üzerime fazla toprak yığılmasın. Bakarsınız dönebilirim.
Ahmet Bağçe
Beni en çok hatırlamak istediğim halde, hatırlayamadıklarım üzüyor. İstemediğim halde hatırımdan çıkmayanlar ise tüketiyor.
Ahmet Bağçe
Bazen öyle seslidir ki sessizlik. Çok büyük bir gürültüdür ardından gelen ağlamak.
Ahmet Bağçe
CANIM ANNEM
Küçüktüm yediydi yaşım,
Yavaşça çocukluk gidiyor,
Gençliğe adaydım.
Evimiz çatısında,
Dolaşıyordu kara bir bulut.
Alameti iyi olur sandım.
Yılın sonuydu,
Aylardan on ikinci,
Günlerin yirmi dokuzuydu.
Çok soğuk kış günü,
Düşmüştü ayrılığın soğukluğu,
Bürümüştü sıcacık yuvamızı.
Annemin elveda diyeceği anmış,
Gözyaşımın da başlangıcı.
Bilmiyordum annemle ebedi ayrı kalacağımı.
İşte o gün ayrılık günüymüş,
El salladım uğurladım.
Şimdi birlikte hayallerle turluyorum dünyayı.
Ahmet Bağçe
23.10.2016
Bir gün bahçe duvarınızın berisinde bana seslenerek ben senin nerendeyim demiştin. Bende demiştim ki; Sen benim hayallerimin içinde bir hayalsin. Elimi her uzattığımda gördüğüm halde, varlığı hissedilmeyen yeryüzüne inen bulut gibi, sis gibisin ……
Ahmet Bağçe
Keyfimi paylaşabildiğim kadar, kederlerimi de paylaşabilseydim belki yalnız kalmaz, zamansız atılan ok’un hedefi olmazdım.
Ahmet Bağçe
DUYGULAR GÜZELLEŞİR
Kocaman diyorlar dünyaya,
Dağlar, ovalar ayrı, ayrı mekânlar.
Hiç biri akçe etmez sevgi yanında,
Varsa gönül dolusu huzur,
Odur sevenin kocaman dünyası.
Her ne yaşıyor yaşatıyorsan,
Güzel ise düşler yaşar sevgiyle.
Duygular güzelleşir körelmediyse,
Yok, edip köreltilmediyse.
Ahmet Bağçe
Dolu ise cebin altınsın,
Celp eder herkes seni.
İskelet olsada binalara,
Ne yapsınlar küflü demiri.
Ahmet Bağçe
UCU BİTTİ KALEMİN
Şimdi o yok penceremde,
Çerçevede kaldı görüntüsü.
Ne sevdiğimi bildim,
Nede sevildiğimi bilebildim.
O artık geçmişimde yaşıyor,
Ta içimdeki derinliklerde.
Bende hayat halen gelgitlerde,
Hatıralarla baş başa,
Toparlanamadım atılım,
Her şey fotoğraflardaki gibi.
Yarım kuru, yarım ıslak,
Sahile vuran çöp misali.
Öylesine bakar dalarım,
Umutsuzum gelecekten,
kalem ile kâğıt gibiydik,
Kâğıt yırtıldı, ucu bitti kalemin.
Ahmet Bağçe
14.10.2016
Ben eskiden kelimesini kullanmak istemiyorum. Eskiden o güzel arkadaşlıklara arkadaşlık demiyorduk, arkadaşlığı yaşıyorduk. Huzursuz olduğumuz günde bile mutluyduk. Ya şimdi mutlu günümüzde huzursuzuz.
Ahmet Bağçe
Babamdan harçlık aldığımda bakkal amcaya gider şeker alırdım. Keşke şeker yerine şeker gibi kader alsaydım.
Ahmet Bağçe
ÖMÜR KATAR TEBESSÜMÜN
Müjdeler olsun yaşamın damlalara bağlıysa,
Çelende toplanmış sevgi yağmuru damlaları.
Ömrüme ömür katar tebessümün, hayat belirtin,
Yeter ki sen iste yüreğine, yüreğine yağarım.
Sevgin tükenmeyen birikimimdir içimde,
Bir zerresini dahi tüketmek ne haddime
Her nefesim türap olsun meraklanma,
Tükenmeden iletirim esen yel ile lodos ile.
Ahmet Bağçe
13.10.2016
ELLERİN LAZIM
Gülden yaptığın şapka asılı askıda,
Onu taşıyacak baş lazım be güzelim.
Öyle çok diyecek sözlerim var sana,
Demeye dil, sana ulaştıracak kuş lazım.
Kol sepetimin içinde boşluğumsun,
Onu dolduracak sen lazımsın sen.
Hayata tutunabilmem için iki elim var,
Sıkı, sıkıya sarmaya da bir el lazım.
Ahmet Bağçe
12.10.2016
Bütün sistemler arızalandığında sistemler otomatikman durur çalışmaz. Durmayıp çalışan tek sistem insanın sinir sistemidir. Sakın sinir sistemi bozulanın önünde durma ne yapacağı belli olmaz.
Ahmet Bağçe
Bir şeyleri deşele de,
Sakın içimi deşeleme.
Dinlemek zorunda kalır,
Sende dertlenirsin.
Ahmet Bağçe
İpleri gerip bir ileri, bir geri gitmektense, gelen kadar giden ol sonu getiren noktayı koy, virgüllerle uğraşma.
Ahmet Bağçe
Hayata sarılabilmem için yanımda olmana ihtiyacım var. Senin iki ellerinle benim ellerimi birleştirip, bu hayata dört elle sarılabilirim.
Ahmet Bağçe
Sıvılar ateş üzerinde kaynama noktasına gelinceye değin cızırdar, sonra fokurdar, kaynama noktasına geldiğinde buharlaşır. Evlilikte aynen böyledir. Buharlaşmadan kimse ateş üstünde suyun yok olacağının farkına varamaz.
Ahmet Bağçe
BAKIŞIN YETER
Sevgine misafir olan,
Ne koltuk,
Ne kaba minder ister.
İkramda ne çay,
Nede kahve olsun der.
Onu yüreğine oturt,
İçini ısıtacak,
Aşk ile bir bakışın yeter.
Ahmet Bağçe
Hatalarını kum üzerine, iyiliklerini taş üzerine yazdım. İyiliklerini hiçbir dalga, hiçbir doğal afet silemesin.
Ahmet Bağçe
Biraz sofrada tuzum olsun dedim. Doktor elimden aldı. Neymiş efendim tansiyonum varmış tuz bana yaramazmış. Bende soframda tuz yerine şeker bulunduruyorum. Aşım ondan tatlı.
Ahmet Bağçe
Karanlık günleri yaşayacaksın ki aydınlık günlerin değerini bileceksin. Biliniz ki sonbahar kıştan sonra gelmez.
Ahmet Bağçe
Sofradan karnını ovarak kalkıp şükür edeni görmedim de. Aç yatıp hayatta kaldığına “şükür” edeni gördüm.
Ahmet Bağçe
Geceleri kendimle baş başa kaldığımda hayallerimle konuşurum. Bütün hesapları ortaya döker sonra onları biri birinden çıkartırım. Çıkan yeni hesabı parçalara böler ayırırım ve öncekilerle toplarım. Toplamda olan sayıyı çarparım sonuç gene aynı. Ne yaparsam yapayım olmuyor. Bu yüzden ağlamaklı hal alıyorum lakin ağlayamıyorum karamsarlığım ondandır…….
Ahmet Bağçe
SEVGİN VE SEN
Yüreğimi açtım beklerim,
Sana yıllardır emeklerim.
Ellerimi uzatsam tutarım,
Bir türlü tutulmuyor ellerin.
Ben seni kalbime yazdım,
Her satırında sevgin ve sen,
Satır sonuna virgül koydum,
Okuduktan sonra noktayı koy.
Ahmet Bağçe
Bazen hayallerim kaybolunca düşüncelerimi güncelliyorum. Kafamın içi çökmüş bilgisayar gibi, hayallerle baş başa kalabilmek için formatlamak lazım. Demem o ki, hayallerim en iyi dosttan daha iyidir. Andıkça, anında yanımda onu nasıl bensiz bırakırım.
Ahmet Bağçe
GÖZLERİMİ KAPAT
İkimizde aynıyız gülüm,
Bende senin gibiyim.
Senin gördüğünü ben,
Benim gördüğümü sen göremezsin,
Bizi bizden ayırdı ölüm.
Sen can, ben ceset,
Rüyalarda konuşabilen iki et.
El ele dolaşırken göçtüm aniden,
Ayırdı ikimizi ölüm denen illet,
Sadece dünyam yok oldu bunu kabul et.
Sana bir tek sözüm var ağlama arkamdan,
Karanlıklar ışığın olsun rahat ol rahat.
Ben senin hayalindeki yerdeyim,
Şimdi yıldızlara yürüyorum, gözlerimi kapat,
Unutma, arada bir gülünü ziyaret et.
Ahmet Bağçe
09.10.2016
Bana doğru estiğini hissediyorum,
Saklama kendini.
Alıyorum uzaktan kokunu.
Çık gel yanıma,
Kahkahana, bakışlarına hasretim.
Ahmet Bağçe
Hayat treninin yolu son değildir. Sonu izleyen istasyonlardır. İstasyon, inenlerin son durağı, binenlerin başlangıcıdır.
Ahmet Bağçe
Hayata bakış açımız tercihlerimizle birliktedir. Kışın güneşi güneş sıcağını, yazın bir ağacın gölgesini tercih ettiğimiz gibi….
Ahmet Bağçe
Hayatını yaşarken, ihtiyacın olan suyunu kendi avucundan iç. Bir başkasının avucundan kana, kana su içemezsin.
Ahmet Bağçe
İNSAN KAZANARAK ÖĞRENMEZ
Artık dünküleri hatırlamaktan, yarınkileri istemekten vazgeçtim. Çünkü şimdi şu anda ne oluyor o ilgilendiriyor beni. Miss gibi hava, gökyüzü masmavi günaydın herkese, günaydın değerli dostlarım. Ne olursa olsun hep gülümseyin, kahrolsun üzenler, onlar olsun üzülen. Yaşayan biz olalım ölen üzenler olsun; bizi, biz yapan hayat, bak önüme sunduğun savaştan kaçmadım, kaçmamda. Kazancım kazandığım savaşlar değil kaybettiğim savaşlardır. Bilesin ki, insan kazanarak öğrenmez kaybederek öğrendiği kadar.
Ahmet Bağçe
Herkesin bir ilk birde sonbaharı vardır. Yaşanan her mevsim iz bırakırda bir başkadır sonbahar. Bu son demde Kiminin yaşamadan yaşlandığı, kiminin yaşlanmadan yaşadığı, sevinçten uzak hüzün kokan bu anları kucaklayan kusurlu veya kusursuz anlar var ya. İşte bu anlar çizgilerde saklı.
Ahmet Bağçe
Herkesin bir sonbaharı vardır kiminin yaşamadan yaşlandığı kiminin yaşlanmadan yaşadığı keyifli vakitler
O BENİ KAYBETTİ
Her daim üzülür, yüreğimi üzerdi,
Sonra hıçkırıklara boğulur çeker giderdi.
Bense onu kazanmaya çalışırdım,
Lakin öylesine pahalıydı ki,
Gücüm yetmez, yetişmem imkânsızdı.
Hep üzülen ben, üzense o olurdu.
Şimdi bende üzmeyi öğrendim,
Kumaşımda astarından pahalı,
Artık asıl kaybeden ben değil,
O da beni kaybetti.
Ahmet Bağçe
08.10.2016
Dünyanın gülümsediğini gören varmı? Her daim bir yeri sancılı. çare olsun diye gönderilen doktor heyeti, sağını solunu karıştırıp dönüyor. İyileşeceğini sanmıyorum.
Ahmet Bağçe
Yalan misafir olmuş,
Gerçek bekler eşikte.
Yalanın otosu lüks,
Gerçek merkepte.
Ahmet Bağçe
NEFRET EDERİM
Gün batımında çilemeye başlarım,
Gözyaşlarımı gören olmasın diye.
Gün ağaranda kaybolur cemalin,
Gönlümü boş yere bağlarım.
Ne çok görmek istersin,
Nede gölgemden uzak kalmak.
Ölümünü istemediğim kadar,
Senden nefret ederim.
Ahmet Bağçe
08.10.2016
Öyle yorgun, öyle bitkinim ki mutluluğum, uzaktan el sallamana devam et halen parçalı bulutluyum, sana gelemiyorum.
Ahmet Bağçe
SENEYE BU ZAMAN
Seneye bu zaman diyeceğiz kısmet olursa,
Geçen sene hayalini kurmuştuk bugünün.
O gün bu günden farklı olmadığını görünce,
Sonraki senenin hayaliyle uğurlayacağız o günü.
Kıpır, kıpır yerinde durmuyor ki dünya,
Döndükçe dönüyor hep yarına bakıyor.
Ta sonraki, daha sonraki seneye senelere,
Bildirmiyor, belirtmiyor ne getireceğini önümüze.
Ahmet Bağçe
07.10.2016
Cahil hiçbir yargıç tarafından yargılamadan, kendisini kendi düşüncesine mahkûm edip, düşüncelerinden de haklı olduğunu savunur.
Ahmet Bağçe
Yokluğunu fark etmeden, yalnız oturuyor, kahkaha atıp gülebiliyorum. Kafam askılık gibiydi, geleni takmaktan kendi kendime takılamıyordum. Şimdi kendimle takılıyorum, yüküm oldukça hafifledi.
Ahmet Bağçe
İnsanın kalbini tartan terazi yüreğindeki merhamettir. Merhamet pır, pır uçan bir kuşkanadı gibi ölçülüdür. Kanadın hareketi kuşun yere çakılmasını önlemek için. Merhamet ise, insanı insan yapan kalbin ilacı gibidir.
Ahmet Bağçe
Seni sevmiş olmama değil, sevilmeye layık olmadığın halde, senden hala beni sevmeni beklediğime üzülüyorum.
Ahmet Bağçe
Sevmiş olmana değil, sevilmeye layık olmadığı halde, hala seni sevmesini beklediğine üzül.
Ahmet Bağçe
Ederi akçe olanın gideri lağımdır. Ederi iyi ahlak olanın gideri cennet bağıdır.
Ahmet Bağçe
Hayatın bir kıyısı uçurum iyi tanımak gerek. Her yer ayakaltı, görmeden, bilmeden basma ki anında kayabilirsin.
Ahmet Bağçe
UNUTTUM
Gönlüm vazgeçmiş,
Yüreğim habersiz,
Bakar kör olmuşum,
Gözlerim seni görmez.
Raflarda yerini almış aşkımız,
Okunmayan kitap gibi.
Temiz bir sayfa açalım,
Üflemekle temizlenmez,
Nicedir görmem karamı, elamı,
Hatırlamaya çalışıyorum göz rengini,
Unuttum sensiz baharı, baharları,
İçime esiyor esintin hasretin yelleri,
Ahmet Bağçe
Hep çocuk olmak isterim, tıpkı çocukken büyümeyi istediğim gibi.
Ahmet Bağçe
Bazı insanlar gelene, bazıları da gidene değer verir. Bazıları da hem gelene, hem de gidene değer verir. Sanırım insanlar arasında değersiz olan her ikisine değer verendir.
Ahmet bağçe
Zenginler gariban fakirlerin daima gerisindedir. Hayatı küstürmemek için insanları küstüren zengin, varlığını kaybedince garibanın mutluluğunu hayranlıkla izlemek zorundadır.
Ahmet Bağçe
Bu bayram umutlarımı kurban ettim. dostlarıma parça, parça dağıttım, kendime kalmadı. Bazıları tuzlu olduğunu, bazıları açılı olduğunu söylediler. İkisi de doğru. Ömrümün kırkından öncesi acılı, kırkından sonrası tuzluydu.
Ahmet Bağçe
Öyle insanlar var ki, kendilerini temiz pak zanneder, lakin kokusunun, sarımsağın kokusunu bastırdığını fark etmez.
Ahmet Bağçe
BEYİN TARLALARI BALÇIK
Ben oldum olası teknolojiye ve onun ürünlerine başka bir gözle baktım. Teknoloji ürünlerini bir patates, bir soğan, bir domates kısacası sebze gibi gördüm. Tarlası beyin olan teknolojik ürünlerin faydasından ziyade oluşumu, oluşturulmak istenmesi beni ziyadesiyle düşündürmüştür. Derim ki! O buluşun mucidi kahramandır, kraldır, yöresinin hâkimidir. O eseri geliştirenlerde kahramanın askerleridir. Şimdi düşünün dünyanın kralı kim? Bana göre dünyanın kralı elektriği bulan, ampulü bulan hareket edebilen araç, alet ve edevatları bulanlar derim. Gece karanlığında karanlığı aydınlatan, elektrik enerjisini ışığa dönüştüren ampulü bulan dünyanın kralı derim. Elektriksiz hangi teknolojik ürün görevini yapabilir. Mevzu beni düşündürürken üzmüyor da değil. Avrupalı veya ilime el atmış ülkelerin düşünürleri hurafelerden uzak durmayı, kendisinden ziyade neslini, neslinin refahını düşünmüş. Artık demesini bilmiş atıklarla uğraşmamış. Mademki elektrik var tarlada bana ve neslime yararlı olsun demiş. Mademki elektrik var evde, iş yerinde her yerde bana ve neslime yararlı olsun demiş. Yoğurdu yumruğuyla değil kaşıkla yemesini bilmiş ve öyle de öğüt vermiş, yol göstermiş. Motor yapmış, tren yapmış, uçak yapmış, bilgisayar yapmış. İcatlarını, yaptıklarını başkalarının yapmalarına müsaade etmemelerini, ama kullanmalarına izin vermelerini istemiş. Avrupalı dediğimiz halkına vasiyet etmiş. Varisleri yani Avrupalılarda biz gibi geri kalmış ülkelere atalarının mirasını geliştirerek satmayı amaç edinmiş. Kısaca ürünlerini pahasıyla satıp akçeleri ceplerine koyup rahat yaşamasını bilmiş. Şimdi dünyayı ayaklarına çağırıyor, dilediklerine her istediklerini yaptırıyorlar. Biz hala peçeyle türbanla günahla uğraşıyoruz. 15 yaş kızlarla evlenmeyi mübah sayıp bu gibi ahlaksız yaşamayı günah dışı sayıyoruz. Kendi halkımıza, insanımıza güvenmiyoruz, yalnız sokağa dahi çıkamıyoruz. Ne kendimiz çevremizi görebiliyoruz, nede çevremizi, çevremize görmelerine tanımasına müsaade ediyoruz. Kısacası ne sosyal boyumuz uzuyor nede ekonomik boyumuz uzuyor. Petrol istiyoruz yeraltı zenginlik istiyoruz, refah istiyoruz, oda olmuyor. Bu isteklere sahip olanlarda taviz vermek zorunda kalıyor. Hani bir söz vardır. Eşini köle yapan köle karısı olur. Eşini kral yapan kraliçe olur. Onun gibi. Bizi idare edenler asırlardır Türk Milletini köle yaptı, kendileri köle başı oldu. Halkını düşünmedi. Halkını Kölelikten kurtarana da şimdilerde saldırı yapılıyor. Medreseler gelsin, tekkeler gelsin isteniyor. Ne diyeyim kölelik beyinlerine işlemiş, beyin tarlaları balçık……
Ahmet Bağçe
Korkunun yok olduğu yerde hayat, hayatın yok olduğu yerde korku hâkimdir. İnsanların farkında olmadan salgıladığı kokuyu saldırganlar hissedince saldırır, korkmayana ise saldırmaz. Korkan saldırı anında ya kaçar, yâda yem olur hedefine ulaşamaz.
Ahmet Bağçe
Yağmaya bulut, gülmeye huzur, sevmeye gönülleri süsleyen gül isterde, sevilmeye sevebilecek yürek ister.
Ahmet Bağçe
Ne taş, nede kaya gibiyim. İçim hüzün dolu, dalgalar içinde bir sahile bir suya giren kum gibiyim.
Ahmet Bağçe
HAYAT
Tencere içine ne koyarsan alabildiğince onu alır, Gerisi dışarıda kalır. Doğru olanı alınırsa su gibi, tuz gibi, baharat gibi, yağ gibi sebze gibi. Bu konan çeşniler orantılı olurda, birde kap ateşe yaklaştırılırsa o şeyler kıvama gelir. Yani o kap içindekiler konduğu gibi değil de kıvamını alır, çiğ kalmaz. Konan şey ve ya şeyler yanmalı pişmeli. İçindeki yararlı şeyleri taşıyabilmeli ve ya taşınmaya müsait olmalı. Gittiği yer her nere ise mide, damar gibi orada kabul görmeli. Yoksa çiğ olan kabadır sığmaz hiçbir yere. Çiğ konan şey çürür atık olur ya değilse. İnsanda öyledir. Tıpkı tencere içindeki çeşni gibi. Dozunu alıp yanmalı, pişmeli, kıvama gelmeli, içindeki canı taşıyabilmeli. Güç kazanmalı, güçlü olmalı, basiret kazanmalı, kararlı olmalı. Kararında adaletli olmalı, kâmil biri olmalı. Bunlar bir tamam o insanın çeşnisidir, tuz gibi, baharatlar gibi, yağ gibi, sebzeler gibi. Kıvama gelmesi gereken bunlardır. Bunların hepsi bir arada yanmayıp da öylece bırakıldığında çürümeye mahkûmdur deri gibi yani ceset gibi. Deri yani ceset çürür, çünkü beşerdir. İçinde ceset olmayan candır. Can aldığı, alacağı adaletli kararları ile birde yararlı yaşamasını bilirse o yararlı yaşamı bir eserdir. Eserleri olan ölmeyecek yaşayacaktır. Tıpkı kıvamında pişen, damarlarda dolaşan kan’da yaşayan besin gibi. Bunlardan birisi eksik olursa öldüğüyle kalır çürür ceset gibi…..
Ahmet Bağçe
ÖRÜMCEK GİBİ
Silince gözyaşlarımı,
Göz kapaklarımdaki şişkinlik,
Senden arta kalan tek hatıra.
Yerlere, göklere sığmadın,
Yüreğime sığdırdım da,
Halen beynimde bir noktasın.
Bunca yıldır ördüğün ağında,
Dolaşırsın örümcek gibi.
Öyle boş şeylerle doldurdun ki içimi,
Şimdi acıkamıyorum.
Ahmet Bağçe
Sonucun değişmesi elimizde olsa da, gerçeği değiştirmek elimizde değildir, ölüm gibi.
Ahmet Bağçe
Dostunun elini tut. Düşmanının taktiğini.
Ahmet Bağçe
Havaya baktığımda yeri, yere baktığımda havayı özlerim. Sevdiklerim karşımda olunca ne ekmek, nede aş isterim.
Ahmet Bağçe
Cahil ile pazarlığa oturan ya aldanır, yâda aklı zayi olur.
Ahmet Bağçe
Ağlarken oyun yapanların, gülmeleri halinde neler yapacağını kestirmek oldukça güç.
Ahmet Bağçe
Bilmiyorum nereliyim,
Görmüyor gözlerim.
Gökyüzüne bakar yeryüzünde yerim,
Bende bilmiyorum nereliyim göktemiyim yerdemiyim.
Ahmet Bağçe
BUGÜN BAYRAM
Hani bırakıp gitmiştin ya bir bayram günü,
Kesilmiştim boğazımdan kurbanlık koç gibi.
Ne yediğim nede içtiğim geçmedi kursağımdan,
Anlamsızca dolaştın yüreğimde bir kan gibi.
Şimdi yanıma geldin ya bugün bana bayram,
Sevincim eline leblebili şeker verilmiş çocuk gibi.
Ne ağladımsa o gün ağladım, şimdi ağlamam,
Hayat çok güzelsin, dostlar eğlenin bugün bana bayram.
Anmet Bağçe
Bazen çocuk olmak isterim. Kin ve nefreti içimde taşımamak için. Öyle yaptığımda olur. Gururumun, mutluluğumun önüne geçmesini istemem. Dövüştükten sonra oyunun verdiği mutluluğun gururlarının önüne geçip barışan, çocuklar gibi. Çünkü mutluluk buharlaşan, kin ve nefret doğurgandır.
Ahmet Bağçe
UCUZCU
Manalı bir bakışın ardından,
Sakın koluma girme,
Gömleğin ucuza benziyor dedin.
Haklısın gömleğim ucuz, pantolonumda.
Hatta ucuzcu mağazadan aldım ayakkabımı.
Lakin gönlüm açık,
Sofram zengin, minderim kaba,
Yüklük dolabım dolu yün yorganlarla.
Ahmet Bağçe
Aslında yanlış yapana hayatı buz gibi yapacaksın. Bir taraftan dondururken, diğer taraftan ayağını kaydıracaksın.
Ahmet Bağçe
NEREDESİN
Ey aşk neredesin,
Dün yine aradım seni...
Bana deki yüreğindeki sokakta...
Yada gözlerinin önündeki duvarın arkasında...
Veya maliyenin yanında...
Yâda alış veriş merkezinde.
Bulabileceğim bir yer söyle ki,
Seni orada arayayım.
Ahmet Bağçe
KIRDIĞIN KADAR
Kaç zamandır yüzüme gülmeyen yar,
Ne zaman kırdım seni,
Senin beni kırdığın kadar.
Kırgınlığına neden olan,
Sana et ile tırnağız dediğim mi?
Yâda büyümekte olan yüreğimin seni erken sevdiğimi.
Yoksa gönlümün kaderime razı olmayıp Allah dan seni talep edişim mi ha!
Ve ya her daim Seni sevip sevgisini unutmayışım mı.
Dermisin, nerede sözünden önce, öne geçti sözüm?
Beni bana mahkûm ettin,
Kaprislerini benden çok sevdin
Şimdi her gece beynimin içinde,
Gözyaşlarıma sebepsin.
Ahmet Bağçe
Ne insan güneşten korkar, nede balık yağmurdan. İnsan için güneş hayat olurken, balık için yağmur suyu vatan.
Ahmet Bağçe
CESARETLİ KORKMAZ
Ne su ister, nede sabun,
İçin temiz oldukça.
Ne yılandan nede çakaldan korkar,
Cesaretin oldukça.
Yılan leylekten,
Çakal değnekten korkar,
İnsanda her ikisinden,
Cesaretli ise korkmaz hiç birinden.
Ahmet Bağçe
Parçalanmış yüreği dikmeye çalışma dikiş tutmaz.
Ahmet Bağçe
Yaşam boyu karalar içinde olan hayatı ağartamazsın. O hayatın içindeki insanın gülmesi tebessüm, susması gözyaşı demektir.
Ahmet Bağçe
Ey benim gül bahçesinde diken arayan gönlüm. Görmez ise gözlerin. Güle dokun, dikenini görür ellerin.
Ahmet Bağçe
Konuşmak istemiyorsan ağzını kapat. Şayet susmak istiyorsan gözlerini kapat, içinden geçenler görünmesin.
Ahmet Bağçe
Maksat aynada görünmek ise duvarda asılı ayna. Maksat ayna gibi olmak ise yüreğindeki pürüzleri kaldır, çevrendeki her yer ayna.
Ahmet Bağçe
Ben şarkılarda değil sendeyim,
Yokluğunda seni şarkılarda ararım.
Sensiz geçen her dakikanın ecrini,
Akan gözyaşlarımdan anlarım.
Ahmet Bağçe
Oğuzdur Türk’ün boyu,
Çin’e dayanır kolu,
Bütün dünya onun yurdu,
Cenkte durduramazsın onu.
Ahmet Bağçe
Nerede bir yanlış var orada bir sevgi var. Çünkü sevmediğin veya sevilmediğin bir yerde yanlış yapılmaz.
Ahmet Bağçe
Bugün darılttığının, yarın yokluğuna üzülme.
Ahmet Bağçe
Cahilden merhametli olmasını bekleme. Sessiz ol yâda mekânı terk et. Ona hiçbir şey veremezsin. Verdiğin her ne ise keser olur sana döner.
Ahmet Bağçe
Hani, kime ne yaşattıysan aynısın yaşayacaksın derler ya, ben kimseyi yalnız yaşatmadım.
Ahmet Bağçe
Amma gözü kara demeleri için güneş gözlüğü takmaya gerek yok. Delikanlılık gözde değil yürektedir. Yeri geldiğinde bükülmesini bilmekte gerek.
Ahmet Bağçe
Benzeri kalmamış viran olmuş otağım,
Vefadan yoksun akbabalar sarmış öreni.
Nice kuşlar, bülbüller kanat çırpıp, öter iken,
Yarasalara terk edilmiş, öter olmuş baykuşlar.
Ahmet Bağçe
Değilmiki dünya âhiretin tarlası. Ondan yetişen her bir şeyi bilerek tüketen, doymasını da bilmeyen insandır.
Ahmet Bağçe
Görmesen de, kalbinde olayım, yanında olmasam da aklında olayım bu bana yeter.
Ahmet Bağçe
BABAMDAN BÜYÜĞÜM
Elimden tutmasını istediğim babam, yürüdüğü yollarda ayakta duramazdı. Hep birisinin elinden tutmasını isterdi. Birilerine dayanmadan ayakta duramayışı beni üzerdi. Onun bu çaresiz haline kaç zaman ağladığım olmuştur gizli, gizli. Bir gün elimden tutacaktı ki altmış üçünde göçtü gitti ebediyete, beni sevdiğini bir kerecik söylemeden, söyleyemeden. Şimdi ben babamdan büyüğüm. Babam benden birkaç yaş daha küçük. Babamdan büyüğüm büyük olmasına da gene de yanımda olsaydı….
Biraz yalnız bir gün…….
Ahmet Bağçe’den
ÇOK GÜZELDİ
Yıllar var ki doruklara tırmandı,
Nice gençlerin dillerinde dolandı.
Tellere ses oldu, neyler dile geldi,
Solmadı, tükenmedi sevgimiz.
Göklerden kaydın girdin yüreğime,
Gezdik, gördük eğlendik birlikte,
Çocuk gibi düştü, kalktıda aşkımız,
Yinede çok güzeldi yaşadıklarımız.
Ahmet Bağçe
Kayıp etmenin kazancı sevinmektir, tabiî ki bulursan.
Ahmet Bağçe
Otağım ıssız, yüreğim yalnız,
Köz gibi kavrulmuşum ben.
Yanan yüreğime su serpilmesi gerek,
Gözyaşlarım bundan habersiz.
Dört duvarım yıkık, dağılmış kerpiçlerim,
Üst üste konmuyor çamur gibiyim.
Ahmet Bağçe
YOKSUNUM
Hüzün uğramış gönlüme,
Yıllardır izinli mutluluğum.
Ne bayramı bilir,
Nede seyran,
Efkârımdan hep gecedir gündüzüm.
Öyle pınarlar var ki gıptayla bakar,
Çileyen gözlerime, gözyaşlarıma,
Hareketsiz oluşum yorgunluk değil,
Gam içinde sarhoşum.
Hiç huzur misafiri olmadı gönlümün,
Gülen konuk ağırlamaktan yoksunum.
Ahmet Bağçe
31.08.2016
Hayatı tek pencereden görmemek lazım. Sanıldığı gibi değildir. Görülmeyen o kadar çok pencere var ki, esas esintiler oralardan gelir, sırtından aldığın yeller ciğerlerine işler.
Ahmet Bağçe
Dün olmasaydı bu günüm huzursuz olmayacaktı.
Yarınım, özür dilerim, bu günüm seni üzecek.
Ne diyeyim, sende bir sonraki günü üz ve ödeş,
Bazen yapamadıklarımızı yarına bırakıyoruz ya,
İşte sen hep yarın olarak,
Bizim geleceğimizsin, sen umutsun, sen umudumuzsun….
Ahmet Bağçe
Sakın ayırma gövdenden dalını,
Dalsız kalırsın.
Zira dal için nice bahar beklenir.
Ahmet Bağçe
Yola çıkmayan ayak yorulmaz,
Yorulmayı göze almayan yol bulamaz.
Hedefi olan yoldan ayrılma,
Her yolu yoldan sanma.
Yoldan gelirken yoluna git,
Yoldan çıkma,
Yol sandığın yolda kendini kaybetme,
Kendini de yolu da bulmak için hayatını kaybedersin.
Ahmet Bağçe
Bedene yaş gelince ıslak kurumaz,
Kurutmak isteyen de ömür yetmez.
Sesi kısılan da ünlese sesi duyulmaz,
Duyulsa da denilenden işiten anlamaz.
Çocuk gelir çocuk gider yaşamı anlanmaz.
Yalancı dedikleri kadar yalancı bu dünya.
Ahmet Bağçe
Hadi gel demez vakit gelmeyince,
Bir saniye beklemez nefes tükenince.
Pir anlatır kısacık hayatı âdem anlamaz,
Pişmanlık fayda vermez can çıkınca.
Ahmet Bağçe
Eğer ben sevebiliyorsam,
İnsan olduğumdan.
Yaşıyorsam,
Canlı olduğumdan.
Ben canlı isem,
Yaratanımdan.
Şayet sen,
Can taşıyorsan,
Sev insanları,
Canlıları,
Yaratandan ötürü,
Mektubun ulaşsın adrese.
Ahmet Bağçe
Bir yağmur yağdı yüreğime damla, damla,
Dağıldı kokusu, çektim içime nefes, nefes.
Bir güzellik bir ahenk uçuyordu çevremde,
Kelebeğim diyemedim, kelebeğin ömrü kısa.
Ahmet Bağçe
Eğer ben yalnız isem, yalnızlığımın sebebi yakınlarımı iyi tanımış olmamdandır.
Ahmet Bağçe
TIPKI KÜL OLMUŞ KÜTÜK
Sönen ateşin külüne baktım da,
Yanan kütük yâda her ne ise,
Bir vakit sarılmıştı toprağa köküyle,
Şimdi kül artık dağılıyor vay haline.
Titreyen eller, hareketsiz ayaklar,
Sallanan başta dağılmış ak saçlar,
Zoraki gören gözle işitmeyen kulaklar,
Tıpkı kül olmuş kütük, yâda atıklar gibi.
Ahmet Bağçe
MUTLU YAŞA
Acılar ön sıradayken
Mutluluk sıra bekliyor.
Görünmeyin sevenler,
Münafıklar kol geziyor.
Sevdiğinle bir olunca,
Aşın tatlanacak sanma,
Kendinle baş başa ol,
Ömür boyu mutlu yaşa.
Ahmet Bağçe
SEN BENDE BEN SENDE
Sendeki ben,
Bendeki sen,
Ne sen gibi,
Ne ben gibidir.
Sen sende iken,
Ben bende iken,
Hayal içindeyken,
Ben sendeyken,
Sen bendeyken,
Karşılık bulabilir.
Ahmet Bağçe
Seviyorsan görme gülün dikenini,
Batarsa en çok sevgileri acıtır.
Bırak kendini kumlara,
Kayalıktan sakın kendini.
Ahmet Bağçe
ÜFLENMEKTEN KORKARIM
Çok kolay açan çiçekleri soldurmak,
Dert zedeye dönüşmüş sevgiler gibi,
Aynı yerde defalarca şimşek çakarda,
İki kez düşmez, ilk düştüğü yere yıldırım.
Sakın benim tedirgin bakışlarıma alınma,
Yanık gönlümün sönmesinden korkarım.
Karşında çıra gibi yanıp tutuşmuşken,
Üflenmekten, kömürleşmekten korkarım.
Ahmet Bağçe
Bana iyilik yapma belki kötülüğüm dokunur. İllaki iyilik yapmak istiyorsan bana kötülük yap, iyilik yapmış olursun. Keza dünya kahırlarını içime atmaktan yoruldum. Anladım ki, duyguları iyi olanlarla, sevenlere yer verilmiyor…..
Ahmet Bağçe
ÇOCUKLUK ÇOK GÜZELDİ
Hayat çocukken güzeldi,
Ayağımız taşa değer düşerdik.
Ciğeri sızlayan annemizden,
Önüne bak der bir tokat yerdik.
Arkasından pamuk eli yüzümüzü okşardı,
Bir yerin acıdı mı kuzum diyen gene annemizdi.
Çocukluk çok güzeldi çok,
Çok güzeldi de nafile büyüdük.
Ahmet Bağçe
Düştük dünya avlusuna,
Hangi kapı açılacak yüzüme.
Her ne adım atmış isem,
Hayallerde kaldı düşlerim.
Ahmet Bağçe
SALLA BEŞİĞİNİ
Sözlerin döküldükçe dudaklarından,
Dert bardağım doluyor ben içiyorum.
Dışarıya bırakılan kedi yavrusu gibi,
Kapı eşiğinden gel demeni bekliyorum.
Şimdi göz gözeyiz konuş neden suskunuz.
İçinde ben olduğumu düşün salla beşiğini.
Ahmet Bağçe
Kıyıda duran dalgayla buluşur. Dalganın her bir vuruşu ayakların dibinden geçerken sendeletir. Şöyle bir açılanda dalgasını geçer.
Ahmet Bağçe
Yürek söyler dil seslendirir,
Kulaklar dinler gözler nemlenir,
Bunun adına aşk denir.
Ahmet Bağçe
YAĞMAYI ÖĞRET
Uçurma beni,
Korkarım gökyüzünden.
Bana uçmayı öğret,
Gökyüzü korksun benden.
Nice dalgalar vurdu yüzüme,
Karalar çatlattı ökçelerimi,
Ninni gibi dinledim rüzgâr sesini,
Bana ağlamayı değil,
Yağmayı öğret,
Seller kükresin.
Ahmet Bağçe
Ne bileyim ailede ilk olmanın zorluğunu,
Sen büyüksün diye haklılığın elden alındığını.
Çilekeşliğimi, olgunluğumu soranlar oldumu,
Derim büyüklüğümün içimde olduğunu.
Ahmet Bağçe
Üzerimizde gök,
Altımızda yer oldukça,
Kasavet erlere,
Yaratan ne eylerse,
Güzel eyleye.
Ahmet Bağçe
Gönlü kararmış olana,
Çare olur mu ak boya.
Gönülsüz meşk yapanın,
Bakılır arkadan doya, doya.
Ahmet Bağçe
Gezer dolaşır diyar, diyar,
Ne aldığını bilir,
Ne verdiğini arılar.
Bilmeden yaptığı aşlar,
Tat verir ağza canlar.
Ahmet Bağçe
Öğrenmek isteyene öğrenilecek şey emrindedir.
İstemeyene hiç bir şey, lazım değildir.
Ahmet Bağçe
İYİ HAYAT DUVARI ÖRMELER
Örmeye çalıştığım hayat tuğlaları bir, bir dökülüyor. Harç basit olunca bu kadar dayanıyor, dayanabiliyor. Hep uzun, uzun bakmışımdır başka binalara, o binaların ihtişamına. Ayakta durup semalara mağrurlu bakışına. Bir zamanlar hayal etmiştim. Örmek istediğim duvarları, o duvarların görünüşünü. Öreceğim, örmüş olacağım duvarların güzelliğini, ayakta duruşunu. Bende dedim. Bende örebilirim demiştim. Harç üzerine tuğla, tuğla üzerine harç ve sonra işte sana duvar demiştim. Öyle değilmiş. Emek istermiş. Maharet istermiş. Bilgi, tecrübe istermiş. Beceremedim duvar örmesini. Bunca emek vermeme rağmen olmadı, örüldükçe bir yerlerden eğrildi, çatladı, zamanla kuruyunca harcı, harçları. Boy veremedim yükseklere kadar öremedim, yarım kaldı, yarıda kaldı. Emek istermiş demiştim ya hani, emeğin tek başına bir ifade, bir anlam taşımadığını öğrendim. Bilgisi olmayanın tecrübesi olmazmış. Kısaca tecrübe edinmek içinde tecrübe lazımmış. Hayat duvarının örülmesi, binasının yükseltilmesi, ayakta durabilmesi için. Ne diyeyim,
eğer imkan olursa ki mümkün değil, bir dahaki gelişte iyi hayat duvarı örmeler……..
Ahmet Bağçe’den
DERTLİ İNSAN BÜYÜDÜKÇE
Ağladığımın yarısı kadar gülebilseydim, gülen resimlerimi tablo yapıp satışa sunardım. Böylece gülen yüzümün nasıl pirim yaptığını görürdüm. Her doğan büyüyor. Lakin bazıları doğarken eşantiyonu olan derdiyle birlikte doğuyor. Dert hızlı büyüdüğünden, birlikte doğduğu asıl kahraman, küçük görünüyor eşantiyon yanında. Ama ben diyorum ki; Biri diğerini takip eden dertler, derdi büyük insanlara hizmet ediyor. Dertli insan büyüdükçe, dert artık kanka görünüyor göze.
Ahmet Bağçe’den
Kara basıp izi olmayan, karaya basıp izi olan yok. Lakin karda, karada bilmez ki üstüne basanı.
Ahmet Bağçe
Akıl ile fikir arasındaki teslimiyet mantıktır. Aklın ulaşamadığı yere mantık ulaşırken, mantığın ulaşamadığı yere fikir ulaşır. Fikir olmayana ulaşan ise fikirsizlik.
Ahmet Bağçe
YANARKEN PİŞER SOMUN
Hayat içinde her canlı ortamına uyumsuz değildir. Kimisi kabuğunda, kaplumbağa gibi, kimisi boy atmış çınar ağacı gibi. Kimisi tuzlu suda, kimisi tatlı suda, kimileri havada, kimileri karada toprağa bağımlı. Hiç deniz suyunda hayat bulan balığın tatlı suda hayat bulduğunu, yâda tatlı su balığının deniz suyunda yaşayabildiğini gören diyen oldumu? Yaşamını sürdürebilirmi? Hepsi de kendi yağında kavrulan, ortamında yaşamına devam eden canlılar. Ya! İnsan. İnsanların farklılıkları nereden geliyor. Neden insanlar için bir ortam hazırlanması gerekiyor, insanca yaşaması için. Çile gerekiyor, yanması gerekiyor. Az pişerse ham, çok pişerse yanık oluyor. Yani ne kadar takip edilip itinalı şekilde yanarsa o kadar pişiyor. Kısaca olğunlaşıyor. Pişmeyenede hamlık baki kalıyor. Hani yontulmayan, dalları budakları yerinde olup, herhangi bir şekle girmeyen ağaçlar gibi. Sadece kabalığıyla yer kaplayan odun gibi, kısaca usta eli görmemiş, bir şekle girmemiş kabuğu üzerinde, kabası alınmamış odun misali. Bazen susuz kaldığında hüsrana uğramayıp, kök salmasını bilmeli, sulandığında ise dallanıp budaklanmalı, yani ağaç gibi olmalı insan. Ağlarken gülebilmeli. Gözyaşları görülmemeli. Tıpkı balık gibi. Hiç gözyaşı döken balık gören varmı? O hayat dediği ortamına gözyaşlarını gizlemiş, kamufle ettirmiştir. Usta ressamın gözlemlerini tuvalına taşıdığı gibi. Bir yazarın duygularını, kavramlarını cümleleri arasına gizleyip yansıttığı gibi. Yanan, kavrulan insanlarda öyledir. Gizlerler acılarını. Kavrulmasını bilen insanların acıları hamur gibidir. Yoğruldukça sertleşir kıvamına gelir. Yeterki yoğrulurken suyunu dozunda alsın. Fazlaca sulandırılmasın, sulandırılmadıkça mayalanan hamur gibi, artık şekle girmeye hazırdır o. Yanarken pişer somun gibi…..
Ahmet Bağçe
VAZGEÇEMEDİKLERİMİZİN YOKLUĞU
Her sabah ilk görmek istediğimiz ortak isteklerimiz var. Sıcak bakış, güler bir yüz. Sabah güneşine merhaba demek, yeni güne kavuşturan Allah’ımıza şükretmek, Sonra yapmak isteyip de yapamadıklarımızı yapmak. Hepimizin ortak noktası olan kurmuş olduğumuz hayallerimizin gerçekleşmesini isteriz. Biliriz ki, hayali olmayanın istikbali de olmaz. Biliriz ki, hayat sadece bedeni çalıştırmakla yontulmaz. Yine biliriz ki, hayatın oldukça güç olduğunu, şartların ağır, yaşamanın zor olduğunu. Kazanmak, kazanırken hep yarına hazırlıklı olmak, zorlukları kolaylaştırıp, kolay yaşamak isteriz. Lakin Gerçekleşmesini istediğimiz her şeyin bir bedeli var, onu da biliriz. Hatta hayal etmenin bile bir bedeli var, onu dahi biliriz. Hangimiz mutlu iken güzel şeyler hayal edebiliriz ki veya o anımız için şükrederiz. Tabiî ki edemeyiz. Çünkü Hayaller de, şükretmekte sadece mutsuzken, huzursuzken, yoklar var iken oluşur. Yoklar dedim ya! Yoklar içinde, mal mülk para kadar yanı başımızda iken yüreklerimizin çarpmadığı, lakin kıymeti bir daha görme imkânımızın olmadığında anlaşılanlardan melek anamızın, arkamızın yıkılmaz kalesi babamızın ve dahi var iken kolayca yok ettiğimiz kardeşlerimiz. Bunlar arasında tabiî ki, ilklerimiz, bir yastıkta deyip yemin ettiğimiz aşkımızın yokluğu. Kısacası vazgeçemediklerimiz ………
Ahmet Bağçe’den
Bulutlar yalnızlığı sevmez, bir arada olmayı tercih eder. Tabi ki rüzgâr kıskanır bulutların bir arada olmalarını. Elektrikle yüklü olan bulut. Diğer bulutlarla karşılaşmaya görsün ışık saçar etrafına ve sonra yağmur olarak süzülür toprağa. Toprak susamıştır yağmura, açar kucağını bulutların bu muhteşem peşi sıra akışına. Toprak, hoş geldin iyilik meleği hoş geldin dercesine o mis gibi gizli kokusunu yayar etrafına. Adeta minnetini sunar yağmuru oluşturan bulutlara. Bulut yağmuruyla yanıt verir toprak üzerine yeşillerle, beyazlarla, kırmızılarla rengarenk boyamasını yaptığı eserleriyle...
Ahmet Bağçe
NE ÖNEMİ VAR
Ben silinmişken, izlerimden okumaya çalışmanın ne önemi var.
Yıkılmış virane olmuş bir kale aslına ne kadar benzetilirse,
Benim silinmiş halimde o kadar okunur.
Ne bir şarkı nede bir ney sesini işitmez kulaklarım.
Görsen de görmez gözlerim,
Dokunsan da hissetmez dokularım.
Ne önceden var idin nede sonrama kaldın.
Sende benim için hepten silindin.
Keşke, keşke beni sevebilseydin.
Ahmet Bağçe
NAZAR EYLEDİN
Sende nazar eyledin gölgem,
Üç günlük ömrüme.
Varın selam deyin köylüme,
Küstürdüler gönlümü.
Deyin hayat ne onun oldu,
Nede o hayatın.
El etti tutamadı kulpundan,
Döndükçe çalkalandı içinde.
Ahmet Bağçe
Hayat bazen dengesini tutturana su üstünde yatmak gibi keyif verirken, dengesini tutturamayana bataktır.
Ahmet Bağçe
HAKLISIN HAKLISIN--------------------------------------------------------YAŞ ÖNÜME SERİLİVERDİ
Küçükken ve gençliğimde yılların önemi yoktu benim için. Çünkü yaşlanmak gibi bir korkum yoktu. Beş lira cep harçlığı büyük bir mutluluktu. Gözüm görebildiği ölçüde önüme ufkum serilirdi, buda kâfi gelirdi bana. Yarın kavramı yoktu, şimdi vardı, bugün vardı. O günlerde yanmak gerekirmiş, pişmek gerekirmiş, ham kalmamak gerekirmiş. Yakan, pişiren ustaya rastlamadım. Meğerse hayat buğday gibi içi sırlarla doluymuş. Önce ezilmesi un olması gerekirmiş, sonra hamur ve sonra pişmesi. Sonra, sonra tükenmek. Benim hayatımda buğdaydan bir farkı yok. Lakin ben tarla buğdayı değil halazasıyım. Farkına varıp deren olursa, onunla değirmene varırım, değilse değirmende, unda, hamurda uzak bana. Bana da pişmeden yok olmak varmış nasip de. Ne diyeyim. Gönül yar ister iken, dert ile yas yeşerdi. Yas ile dert birlikteliğinde yaş önüme seriliverdi……….BİR DEMED SÖYLEŞİ
Ahmet Bağçe
Sen değilmiydin bana içini dök diyen,
Benden sır çıkmaz diye güven veren.
Döktüm ne var ne yok hepsini birden,
Şimdi çarşı pazar gezinirsin, alıcı peşinden,
Pazarlarsın bir, bir dertlerimi.
Ahmet Bağçe
Babam öpmek istedi, öptürmedim sakalından,
Öpmek istedim yanaşamadım üzerindeki topraktan.
Ahmet Bağçe
İÇİN AĞLAR
Yarışırsın dalgalarla,
Vurursun kıyılara.
Çakılından ayrışır,
Med cezirle uğraşırsın.
Yassılaşmış her bir yerin,
Döne, döne gelişinden,
Güneş altında yatarsın,
İçin ağlar, dışın yanar.
Ahmet Bağçe
AŞK BÖYLE BİR ŞEY
Bazen bakarsın ya anlamlısından,
Bir şeyler diyecekmiş gibi,
Dudakların konuşmasa da,
Anlatırsın kaş ile göz arasında.
O vakit çok şeyler dersin gözyaşlarınla,
İşte aşk böyle bir şey.
Ne demesini bilir,
Nede deneni iştir.
Ahmet Bağçe
Endişe ile ümit arasında bir bağ vardır. Desemmi, Demesemmi. Yâda; Yapsammı, Yapmasammı gibi. İşte insan yaşantısı bu düşünceler çerçevesinde sürüp gider. Kumar gibi, tutarsa adamsın, tutmazsa ahmak…………….
Ahmet Bağçe
SEN NASIL BİR ŞEYSİN
Hadi gel desem gelmez omuz silkelersin,
Yanına gelsem ilgisiz görünür git demezsin.
Beni seviyormusun desem dudak bükersin,
Seni seviyorum desem pis der gülümsersin,
Anlaşılmaz ve anlamayan tuhaf bir şeysin,
Söylermisin sen nasıl bir şeysin…
Ahmet Bağçe
Doğru doğrudur, eğri eğridir. Lakin eğri eğrildiği yerden kesilende eğride doğru olur elbette. Ancak kesilecek yeri noktayı bilmek gerek. Ee bilmekte bazen suç sayılanda korkar olundu, el çekilir olundu. Kılıç gibi ah çekilir olundu. Yanmayı da dövülmeyi de incelip kınına girmeyi de kılıçtan başka en iyi kim bilir. Bilenler içinde Türk Milleti olarak sadece biz biliriz. Ta Selçukludan bu yana……
Deyiş
Ahmet Bağçe’den
DEDEMLİ RAMAZAN AYLARI
Ramazan aylarının ve bayramların izleri unutulmuyor. Hele, hele çocukken ki ramazan ayları ve bayramlar hiç mi hiç unutulmuyor. Dedemin ilk torunu olmam hasebiyle hani derler ya el bebek, gül bebek işte öyle büyüdüm. Tabiî ki ilkokul çağıma kadar. Dedem daha okula başlamadan bir ay kadar önce vefat etti. O zamanlar ölümün ne olduğunu bilmediğimden, hatırladığım kadarıyla gidişine küsmüştüm. Ağladım ağlamasına da hani bir yere giderken beni de götürürdü bu defa götürmeyişine ağladım. Ne bileyim dedemin dönüşü olmayan yolculuğa çıktığını. İşte ondan küsmüştüm dedeme. Babaanneme ağlayarak ben dedeme küstüm dediğimde, babaannem dedelere küsülmez, neden küstün de bakayım deyince, işte! Bana ne beni kim gezdirecek, pazara kim götürecek diyerek içimi çeke, çeke ağladığımı hatırlarım. Şu bal kabakları var ya! O kabağı gördüğüm zaman dedem aklıma gelir. Onun bir sarığı vardı aynı balkabağı gibiydi. Abdest alır bana da abdest aldırırdı. Bana elini birde yüzünü yıka tamam derdi. Çocuk abdesti öyle alınır derdi. Mum tahtası dediğimiz tabureyi önüne koyar, Kuran okurdu. Bana da gel bakayım paşam Tarhanım benim oğul balım derdi. Ben Kuran okurken sen Allah, Allah dersin, sende okumuş olursun derdi. Kendi duyacağı kadar sesli okuduğundan bazen şaşırırdım Allah derken. Dedemin yüzüne bakardım. Gülümserdi aksakallı dedem. Ramazan ayında Teravi namazına birkaç kez beni de götürdüğünü hatırlarım. Teravi namazı bittiğinde Ulu Camimizin önünde tahinli pide satanlardan pide alırdı. Gece yerdik. Beni her gece uyandırırdı. Yanına oturtur, hadi bakalım paşam doyur karnını derdi. Acıkıncaya kadar oruç tutacaksın tamammı derdi. Ben acıkıncaya kadar çocuk orucu tutardım. Ne güzel aylardı o Dedemli Ramazan ayları………
Ahmet Bağçe
Hayatımın durduğu yerde yanımda sen varsın ya, işte o an benim en mutlu anım. Yüreğimin çarpınması, feryat edip haykırması, senden bir an ayrı kalma korkusudur. Demem o ki; varlığın, varlığımın teminatı.
Ahmet Bağçe
Sen vardın ya seninle umut vardık,
Senin yokluğunla, yok oldu umutlarımız, yarınlarımız.
Ne okur olduk, ne yazar,
Ellerin elinde oyuncak oldu yavrularımız.
Ahmet Bağçe
Seviyorsan sevdiğinin gönlünü, yorgunluğunu almak için bir fincan kahve, yâda bir bardak çay ikram etmene gerek yok. Bir tebessümün yeter.
Ahmet Bağçe
BANA YETER
Derim ki bütün yıldızlar senin olsun.
Hepsi üzerine ışıklar salsın,
Hepsi senin için parlasın,
Gece böcekleri sana şarkılar söylesin,
Ne beklerim ki, gecenden,
Zifiri perdelemiş görünmez yüzün.
Gözlerimle görebildiğim her yer
Benim dünyam, benim cennetim.
Ötüşen kuşlar, meleyen kuzular,
Benim güneşim bana yeter,
Esintisi, gölgeleri dünyama bedel.
Ahmet Bağçe
Kurdun yanına tasmasız giden, boğazından olur.
Ahmet Bağçe
Doğrultmak istediğin nedir ki. Eğer bir şeyleri doğrultmak istiyorsan, sırtındaki kambura bak.
Ahmet Bağçe
Düşünün ki; Biri mecliste üstünlük sağlamışsa, o mecliste ahmaklar çoğunluktadır.
Ahmet Bağçe
GEÇEN ÖMÜR
Pek o kadar zor değilmiş hayat,
Çünkü yürüdüğüm kadar yol kat ettim.
Durup oturduğum kadar dinlendim,
Kat ettiğim yol için giden zamanımla,
Dinlendiğim zamanı aynada okuyabiliyorum.
Aynanın sayılarla işi yokmuş,
Onun gösterisi sadece çizgilerle, aklarla,
Ben o çizgi ve aklara geçen ömür diyorum.
Ahmet Bağçe
Tozlansa üzeri küser mi ayna,
Alırsan tozunu ayna gene ayna.
Hakikatte gönlüm donuksa da,
Dargınlığımı değiştim sanma.
Kırgınlığım gönlümden gidende,
Bense gene benim meraklanma.
Ahmet Bağçe
Bir sema gösterisi olan gün,
Döndükçe aynı yöne geliyor.
Gece ile gündüzün arasında,
Eriyip tükeniyor koca ömür.
Ahmet Bağçe
SEN GÜL
Dün geldim kapına,
Vuramadım tokmağa,
Durakladım bir an,
Endişelendim biraz.
Ötelediğim hatamı,
Vuracaksın diye yüzüme.
Gene de bil istedim,
Sendeki güzellik,
Bendeki olası sevgin,
Hiç ama hiç bitmesin.
Sen gül, sen, neşelen,
Sen, neşelen ki,
Cennet olsun dünyamız.
Ahmet Bağçe
SOLUK ALAMAZSIN
Hüzün kokarsın dalgın bakışlım,
İki gözüm, ayçiçeğim, kardelenim.
Bilesin hayat dediğin iki kapılı bir han,
Han içinde boş bir küptür insan,
Dertlenip dert üretmek hüner değil,
Ne koyarsan küpe, küp onunla dolar.
Ortamında mantar üretir gibi çile üretme,
Yok olursun bir gün soluk alamazsın,
Dilediğince oksijenli oda içinde kalsan.
Ahmet Bağçe
Sürü içinde kurt geziyorsa, suç kurtta değil, kurdu sürüye davet eden köpeği kurda karşı eğiten çobanda.
Ahmet Bağçe
NOKTASIN YÜREĞİMDE
Nicedir takılı noktasın yüreğimde,
Andıkça boğulurum gözyaşıma.
Sözlerimi anlamana meram eylerim.
Derim anlamayanda ne gelir elden,
Bir süre oflarımla, ahlarımla avunurum.
Tepelere tırmanmaya mecalim yok,
Bakamam yükseklere kamaşır gözlerim,
Alçaklar karanlık oraya mekân eylemem,
Arasatta kalmış bir garip gurabayım,
Olmayanda dileklerime yanar ağlarım.
Ahmet Bağçe
HASETLENİRİM
Umutlarımın tükendiği anda umudum olan maşukum,
Sırtıma bir hançer saplandı, sana dokundu sandım.
Dönüp bakmaz olaydım, hayal kırıklığına uğradım,
Bir yaram daha oldu, oda senin hatıran üstünü külledim.
Âleme baktım sevgi penceresinden, aşkı marifet sandım,
Nazlıya yar olmak çok zormuş, el salladın senide uğurladım.
Seven ziyaret eder derler ya, senin ziyaret bekledim,
Yaz uğruna uğurlanan baharın tekrar gelişini hasetlenirim.
Ahmet Bağçe
BENDE SENİ
Gül derken bir yıldız kaydı,
Arkasında bulut gibi bir kuyruk,
Ve kuyrukta bir yazı,
Diyordu ki seni seviyorum.
Oysaki ben üzüntüne üzülüp, gül diyordum,
Şimdi üzüntünü anladım,
Bende seni seviyorum.
Ahmet Bağçe
KEHRİBARIM
Tükenen duygularımı yeşerten ahu gözlüm,
Bulgur, bulgur akan gözyaşlarına kıyamam.
Yüreğime ışık olan bakışlarına dayanamam.
Sen gül, gül ki, engel olana barikat kurayım.
Benim yaprak, yaprak sardığım kehribarım,
Düşün seninle hayalimde bir dünya kurdum.
Arenamın kıstası eşsizi başrolle ağırladığım,
Sen gül, gül ki, gülen yüzünle hatırlayayım.
Ahmet Bağçe
FASULYE YEMEKTEN BANA GINA GELDİ
Evvelden evler şimdiki gibi 3 oda bir salon, mutfak banyo, tuvalet, balkondan ibaret değildi. İki oda birde aralıktan ibaret kerpiç evlerdendi. Kışın eşek yüküyle odun alınır. Odun ise kırıcıya kırdırılırdı. Kömürle ısınma, kömür sobası sonradan alınır bilinir oldu. Odun kırdırılacak ya, akşamdan mangala kemiklisinden etli kuru fasulye konulurdu. Kuru fasulye mangalda sabaha kadar ağır, ağır pişerdi. Oturma, yatma ve mutfak hepsi aynı oda olunca dört duvar odanın içi türüm, türüm kuru fasulye kokardı. Tabiî ki fasulye ertesi gün öğleyin odun kırıcıya ikram edilirdi. Yanında bulgur pilavı ya da pirinç pilavı ve de turşu. Turşu yoksa koca bir baş soğan, somunundan büyükçe bir ekmek tepsiye hazırlanır verilirdi. Ta geçmişte o benim çocukluğum yıllarında, henüz havalar soğumaya yüz tutmuştu ki babam 6 eşek yükü meşe odun aldı. Bir de odun kırıcı ile anlaştı. Odun kırıcı evin adresini öğrenmek ve odunların azlığını çokluğunu alacağı ücrete göre ayar etmek için odunun kırılacağı avluya geldi. Odun kırıcı tamam yarın gelirim, inşallah öğleden sonra biter dedi. Anneme aman hanım abla öğle yemeği için kuru fasulye ikram etme de, ne ikram edersen et. Soğan ekmek dahi yeter. Her gün kuru fasulye yemekten bana gına geldi...
Ahmet Bağçe’de anılar
Birçok gülen yüz, yüz gererken, öyle zaman olur ki, bir tek gülen yüz, ferahlık verir.
Ahmet Bağçe
Yaz olsun, kış olsun. Gece olsun, gündüz olsun. Yeter ki altında bir döşeğin yâda bir döşek koyanın olsun.
Ahmet Bağçe
Aşk boğulup ölüme doğru giderken. Enkazının çoktan namazı kılınmıştır.
Ahmet Bağçe
Umudunu kaybedenler, umutlarını yok edenin gönderdiği faturanın içeriğini görünce tren çoktan kalkmış olacaktır. Tıpkı, çukura inerken önünü görmeyenin arkasındakinin gözündeki çöpü gördüm demesine benzer.
Ahmet Bağçe
Bekle ve gör ateş üstündeki dumanı,
Neye benzer savrulurken rüzgâr önünde.
Uçuşurken karaları götürür öteye,
Geriye külü kalır yerinde.
Ahmet Bağçe
Çok sevdiğin ve beklediğin biriyle kavuştuğun hasret anı, oruçlunun iftarda bir yudum su içtiği an kadardır.
Ahmet Bağçe
Yer etmiş gönlüme bir güzelin sevdası,
Acep varmı ola güzelin de bana sevdası.
Gerçekmi masaldaki âşıklarının sevdası,
Gördüklerimin sevgisi mal mülk sevdası.
Ahmet Bağçe
Satıhlar düz olanda,
Dönsün tekerlek yollarda,
Yurdumun güzel yöreleri,
Güzel dostlar ovan da.
AQhmet Bağçe
ŞİMDİ YÂD EDİYORUM
Arıyorum eski günlerimi,
Bir tarafta ben diğerinde yaşam.
Ateş üstünde değildi,
Ayaklarımın üzerindeydi hayatım.
Ya şimdi, şimdi perişan ahvalim,
Bir kap içinde sıkışmış,
Şekle dönüşen su gibi,
Tükeniyorum yudum, yudum.
Kime ne desen alınır oldu,
Dost bildiklerime sözler dokunur oldu.
Pırtılarını alıp giden gidene,
Kalanda tutsak etti beni kendine.
Şimdi yâd ediyorum, hayallerimde,
Annemin tokadını, babamın bakışını,
Mahallede tanıdık, bildik dostları,
Arar oldu yüreğim eski günleri.
Ahmet Bağçe
Sana demek istediğim bir, iki sözüm var,
Sen cay olsan,
Ben bardak.
Seni içime doldursalar,
İçimde dursan soğumadan.
Ahmet Bağçe
KÖRÜN AŞKI
Sen ki, görmeden sevdiğim,
Neden kendine eziyet edersin.
Sende içimde büyüyen bir heves,
Bir sebep olabilirsin.
Ahmet Bağçe
Dilde, sözde söyleyende. Söyleneni işiten kulaksa sende. İşine geleni işit.
Ahmet Bağçe
Yaşlanmış olmak pek o kadar üzücü bir olay değil. Bir bakıma sevindirici bir olay. Keza hiçbir antikanın tarihi yeni değil.
Ahmet Bağçe
KİMİ GÖRÜR
Göz sende,
Gönül bende.
Göz gördüğünü,
Gönül sevdiğini görür.
Benim gönlüm seni,
Senin gözün kimi görür.
Ahmet Bağçe
DOĞRU OLAN DOĞRU YOLDA OLAN
Hayatımda iki doğru gördüm. Birincisi doğru olan, diğeri doğru yolda olan. Düşündüm hangisi doğru. Doğrumu, doğru yolda olanmı. Dedim doğru sadece kendine doğrudur. Esas doğru, doğru yolda olandır. Doğru yolda olandan zarar gelse de gittiği yoldan zarar gelmez. O zaman ikincisinin daha doğru olduğuna kanaat verdim. Doğru olan doğru yolda olan…….
Ahmet Bağçe
Gözüme yaş geldi ağlar dediler,
Gözyaşımı sildim güler dediler,
Gülü güle verdim hoşnut olmadı,
Ara sıra yüzüne gülüver dediler.
Ahmet Bağçe
Elden beklenen öğün olmaz,
O da beklendiğinde gelmez,
Sebepsiz mutluluk mu olur,
Olursa içinde bir bit yeniği var.
Ahmet Bağçe
Ben giderim köyüme,
Köyüm bakar dereye.
Yârim karşı yakadan,
Gelecek bize gezmeye.
Ahmet Bağçe
Hayat demliğine girdim deme,
Kupaya konmadım hamsın diye.
Bunca yıldır demlenirim bire,
Derler dikenli taşlı yol görmeden,
Serapa sızıp yanmadan,
Çilenin narında kavrulmadan olmaz.
Ahmet Bağçe
Zaman sanki bir perde,
Kralda olsa oyuncudur sahnede,
Ezanla gelende selayla gider,
Kimi ağlar kimi inler,
Arkasından bir duada sen gönder.
Ahmet Bağçe
Her birimizin yaşamı bir destan,
Geçmiş olaylar vardır akan.
Akıla gelip de kükreyende,
Koşuklar dizilir dile ustam.
Ahmet Bağçe
Helâlı aradım bulamadım,
Evrende helal var sanırdım,
Er kişi kalmamış haramla karınları doymuş.
Benim karnım aç, lakin gönlüm tok,
Varsın abdallık bende kalsın toprağın gözü doysun.
Ahmet Bağçe
GERİ ALDI
Ne diyeyim,
Bir zaman, zaman seni bekledi,
Sonra sen zamanı bekledin,
Şimdi zaman yolcu ediyor seni.
Hayat bu,
Hayattan ne bekliyordun ki,
Verdiğini tek, tek geri aldı.
Kaybeden sen değilmisin..
De hele,
Çıkart bilânçonu,
Karını zararını,
Görelim kazandığın zamanı.
Ahmet Bağçe
Görüp de görmeyen göze görüyor demekte usulden değildir. Ya incitilmiştir, yâda incinmiştir.
Ahmet Bağçe
Ve sonra dedim ki, Siz, siz olun, sizsiz kalmayın. Size siz gereklisiniz.
Ahmet Bağçe
KEYFİNİ ÇIKAR
Dünya tek başına değil,
Nice yıldız var ona eşlik eden.
Ne gecenin karanlığı,
Nede gündüzün aydınlığı olur güneş olmadan.
Önce acı çekeceksin,
Sonra yanmaya başlayacaksın.
Piştiğin zaman yaşadığını anlayacaksın.
Kıymeti, mutluluğu,
Hayatın anlamını,
Yüreğinin sayfalarında bulunca keyfini çıkar.
Ahmet Bağçe
Soluklanmak için geldim âleme,
Yelken açtım sonsuz hayallere,
Tek kişilik teknemle yolculuğum akıntıya,
Gelişimi karşılayanlar gerçek âlemde,
Uğurlayanlar rüya âleminde.
Ahmet Bağçe
İçimdeki beni serbest bıraktı,
Beni bıraktı sana koştu.
El verdim çekti elini,
Ellerim boşta kaldı.
Artık onu sevsem ne olur,
Sevmesem ne olur.
Ahmet Bağçe
Niceleri geldi kondu,
Yeri yatak yorganı gök idi,
Taşı yastık diye başa koydu,
Vakti gelince göçtü gitti.
Ahmet bağçe
VAHDET EHLİYİZ
Biz vahdet ehliyiz.
Biliriz aslın yolunu, o yol birdir.
Yol uzun görünürse yola gideriz,
Âlemde bilir bizde biliriz,
Yola giden yol bulur,
Yoldaş bulur,
Dahi onunla arkadaş olur.
Vaktiyle dedim ya vahdet ehliyiz.
Hakkın nazarğahından yüz çevirmeyiz.
Dönmeyiz hak yolundan,
Ahmet bağçe
ANNEMİN BABASI
Dedemin son günleriydi. Onu sık, sık görmüyordum ama sırf görmek için kara trenin kahrını çekiyordum. Çünkü onda, onu görmem için iki neden vardı. Birisi annemdi, diğeri annemin benim annem olmasına vesile olan baba olmasıydı. Dedeme sarılırken, ellerini öperken, onun yüzünü, sakalını okşarken, ona hizmet ederken anneme de aynısını yapıyormuş gibi hissediyordum. Dedeme sarılırken yumuda, yumuda akıtıyordu gözyaşlarını, Ahmed’im, oğlum, torunum diyordu, adeta anneme olan özlemini, hasretini benden çıkartıyordu. Dedemden sonra annemi ziyaret gidiyordum ona diyordum ki, dedemden sana selam getirdim anne. Onun, babanın gözyaşlarını mendilime sildim, belki kurudu ama kokusu üzerinde. Şimdi Başucuna koyup kokusu dağılmadan üzerini küllüyorum. Toprağında rahat uyu diyor gözyaşımı döktükten sonra şimdi her ikinize de dualar gönderiyorum. Babamı da yalnız bırakmayın hepinizin makamı cennet olsun rahat uyuyun diyor ayrılıyordum mezarı başından. Cümle din kardeşlerimin geçmişleriyle birlikte tekrar ruhunuz şad mekânınız cennet olsun.
Ahmet Bağçe’ den
SEN VARSIN
Sen içime yağan yağmursun,
Her bir damlasında sen varsın,
Her damlasında sen akarsın,
Bazen esersin,
Nereye cevirsem başımı,
Okşar tenimi esintin.
Ahmet Bağçe
KÖZ OLSUN
Esirgerim çileyen gözyaşlarımı,
Dört duvarım çürümesin diye,
Bir damla huzur varsa lütfedin,
Damlasın içime.
Sözüm size söz olsun,
Bir zerresini,
Düşürürsem yerlere,
Köz olsun yaksın yüreğimi.
Ahmet Bağçe
LAPA, LAPA
Hatırlarmısın ilk karşılaştığımız anı,
Kar yağıyordu lapa, lapa.
İşte o gün benim gönlümü kazanmıştın,
Bir anda güneş gibi doğdun da erittin,
Damla, damla kayboldum avuçlarında.
Hiç unutmadım, unutamadım,
Damlalar halinde toprağa düştüğüm anı,
Bozuk para gibi harcanışımı.
Artık yandı ağzım sütten istemem,
Getirende üfleyerek içerim ayranı.
Ahmet Bağçe
Şimdi anladım olmuyormuş,
Yanmadan olgunlaşmıyormuş.
Bir yanımı sende bıraktım,
Diğer yarım bende,
Yarımda bir işe yaramıyormuş.
Ahmet Bağçe
ONA YÜREĞİMDEKİ KÜLLERİ GÖSTERDİM
Ona gel diyemedim. Gelmesi için bir şeyler de vaatta etmedim, edemedim. Çünkü neler isteyebileceğini az çok tahmin edebiliyordum. Yeşil vadilerde, pembe boyalı ev ve pencereleri panjurlu, avlusunda değişik güller, bahçe içinde düzenli patika yollar, kapı önünde her daim hazır araba vs gibi. Dikenli, çakıllı, tozlu yâda çamurlu yollar, bana göre değil diyeceğinden emindim. O yaşadığı yerde belki çok düzenli bir hayata sahip değildi. Belki bir giysisi vardı, birde ayakkabısı. Beklide gözü gibi bakardı giysisine eskimesin diye. Kendisine ait bir odası yoktu ama önü pencereli bir köşesi vardı. Hem cepheli, hem de caddeye karşı. Dili tatlıydı, konuşkandı. Burnuda havada değil gibiydi. Eline çabuk, gittiği her yerden dönüverirdi hemencecik. Hem maharetli hem de pratikti. Bir keresinde, beni ne kadar seviyorsun dedi, ona yüreğimi açtım. Yüreğimdeki külleri gösterdim. Burun kıvırdı. Ne diyebilirdim ki. Belki pasaklı sandı, uğraşmak istemedi benimle. Hüsrana uğradım uğramasınada işte sevdim birkere. Derler ya kaplumba gelin olmuş kabuğunu beğenmemiş. Öyle olur dedim, benim ortamımı beğenmemiş olabilir dedim. Bazıları var koşar, gitmek istediği yere bir an önce yetişeceğini zanneder. Bir süre sonra hedefine varmadan yorulur, olduğu yere yığılır. Bazılarına da doğa yardım eder. Koşu alanı yokuş aşağı. O koşmazda yokuş aşagı olunca temposu artar. Tesadüfler onu istediği yere koşmadan koşarcasına götürür. Kim bilir. Belki bana da rasgelir yokuş aşağı bir koşu yolu …….
Ahmet Bağçe’den
Günler akıyor durmak bilmiyor. Bu dergâh bize misafirhane. Kısa konaklamamızda hayat bize nilüfer ola.
Ahmet Bağçe
GÜL GÜZELİ
Bahçeme güller ektim.
Büyümesini bekledim,
Gül güzeli,
Sepetime güllerden kopartıp,
Bir tane vermek istedim,
Öyle güzel kokuyordu ki,
Elimden düştü sepetim.
Ahmet Bağçe
Aşk alışkanlık yapan, şaşkınlık yaratan, kavurup savuran, bir hengâmeyle gelip, gürültü ve patırtıyla olay yaratıp yaşamı hallaç pamuğuna çeviren, arkasında enkaz bırakıp sessizce giden iki kişi arasında çarpık oluşumdur.
Ahmet Bağçe’ den
HAYAT DAİMA GÜÇLÜNÜN
Hiçbir şey uzaktan göründüğü gibi değil ve insanları mutlu edecek nesne de değil. Mutluluğu var eden, olayları kabullenip, olaylarla birlikte yaşayabilmek. Olayın muhalifi oldukça, olayda sana muhalif olur ki, belli bir noktası kıvılcımın çıkmasına, ateşlenmesine nedende budur. İşte hayat var oluşun ta kendisi. O zaman hayatın kendisine uymak onun ölçülerine razı gelmek gerekir. Çünkü güçlü olan o ve hayat daima güçlünün yanındadır. Neden hayatın yanında olmayı deneyip güçlü görünmeyelim ki...
Ahmet Bağçe
Aşk giyilebilen bir giysi, bir gömlek diyorum. Bir giyen pişman birde giymeyen pişman. Eskiler bu işi iyi biliyorlar ki. Anne seçiyor, baba başı çekiyor, çiftler geçiniyorlarmış.
Ahmet Bağçe
DİNMEYEN GÖZYAŞI
İlgiyle izlediğim bir filim var.
Senaristin kahramanı ben,
Oyuncusu ben,
Mekânın kiracısı ben.
Kurgu ve görüntü yönetmeni ben,
Ses ve montaj ise benim.
Çok acıklı bir film.
Konusu ağlayarak gelişin,
Dinmeyen gözyaşı.
Ana fikri filmin sonunda.
Kısaca yazılacak taşa.
Ahmet Bağçe
İHTİŞAMLI BULUT
Bir ağacın duldasında,
Temaşa edelim yağmuru.
Taş ile değil pamukla,
Dolduralım yürekleri.
Yağmurun öncesi kasvetin.
Gürültüsüne kulak verme,
İhtişamlı kara bulutlar,
İllaki teslim olur güneşe.
Ahmet Bağçe
BENDEN DEMESİ
Sinirli yâda sigortası atan insanların sinirini veya sigortasını tamir için psikologa götürmeye gerek yok. Bu kişilerin mantığıyla yaklaşımda bulunarak korktuğu, çekindiği kişiyi veya şeyi yanına getirin bir daha sinirlenmediği gibi sigortası da atmaz.
Ahmet Bağçe
Gönlümde yoruldu,
Dağ bayır geze, geze,
İçim aşk ile yoğruldu,
Sığmıyor kilerime.
Ahmet Bağçe
Arada bir oylumundan geçerim,
Şaka değil sizleri özledim,
Mütekait olalı uykum şaşırdı,
Gündüz uyur gece gezerim.
Ahmet Bağçe
İpleri geriverdim,
Halıyı seriverdim,
Uşaklar bağdan geldi,
Sofrayı kuruverdim.
Ahmet Bağçe
Bir, bir tükettik günleri,
Yaş ilerledi karıştırdım günleri,
Haftanın son günleri,
Marabanın istirahat günleri.
Ahmet Bağçe
Bir gönül diktim bahçeme,
Her gün giderim sevmeye.
Kahvemiz pişti ey dostlar,
Buyurun afiyetle içmeye.
Ahmet Bağçe
YANİ BİZ VARIZ
Hatırlıyor musun?
Tanıştığımız ilk günü.
Nasıl da heyecandan titriyordum,
Umursamaz tavır sergileyense sendin.
Hani demiştin ya biz,
Şimdi biz arkadaşmıyız,.
Biz kelimesi ne kadarda yakışmıştı diline.
Bu dünyayı o vakit daha çok sevdim,
Çünkü artık bir dünyamız var,
Bir sen birde ben varız,
Yani senin deyiminle biz varız …..
Ahmet Bağçe
Yardan aldım yarayı,
Yaramı kapattı ana yüreği.
El âlem dert verirken,
Anam bana gülü verdi.
Ahmet Bağçe
Baharın dalları güzün ağlarmış,
Yaprakmış her bir damlası.
Matem tutar sallanır,
Ne bir ritmi var, nede ahengi.
Ahmet Bağçe
SİLECEKLERİM YETİŞEMİYOR
Göremeyeceğimi mi zannediyordun,
Gizlice izlendiğimi.
Seni, sevgini, duygularını tanımadığımı mı zannettin.
Dayanamam, uğurlama dedikçe,
Arkamdan gelmek istediğini.
Ara, ara bakındım, takip edişini.
Hissetmiştim boğazının düğümlenip,
Yutkunmakta zorlandığını.
Bende aynı durumdaydım,
Gördüm gizli, gizli el salladığını,
Oracığa yığılıp oturuşunu,
Bir ağı dağıldı acıttı içimi.
Hele akan gözyaşlarının debisine ne demeli!
Tahmin etmekte zorlanmadım gözyaşlarımdan,
Sileceklerim yetişemiyordu sicim gibiydi akışı.
Ahmet Bağçe
16.05.2016
BİR ANLATABİLSEN
Yazdıklarımı oku, biraz düşün ve söyle,
Sen ve ben bir zamanlar göz gözeydik.
Bir araya gelince gözlerimizde konuşurdu.
Dilimiz bir şeyler söylerken,
Gözlerimiz mesaj verirdi.
Sen ve ben severdik bir birimizi.
Aramıza giren soğukluk, çok soğuk.
Sıcak esen rüzgârda ısıtamıyor.
Hatırlarmısın bir hafta sonu karşılaşmıştık,
Selam vermiştim nezaketen,
Bakamadık eskisi gibi birbirimize,
Gelemedik göz göze geçtik öylece.
Ben dönüp bakamadım arkama,
Üzülecektim seninde dönmediğini görünce.
İçin rahat değil, biliyorum,
Benimde içim rahat değil keşke dönseydim diye.
Yazdıklarımı okudun mu?
Neydi bu soğukluğun sebebi,
Bende bileyim nedenini, bir anlatabilsen.
Ahmet Bağçe
15.05.2016
NİHALİ YEŞERİR
Anlamadım bu nasıl sevgi,
Tırmanmış arşa doruklara.
Kilerde yıllanan şarap gibi
Olgunluğa erişmiş yürekte.
Hani rüzgârlar yıpratır ya,
Dokunduğu sert kayaları.
Kurbet dahi aşındırmamış.
Nihali yeşerir yüreklerinde.
Ahmet Bağçe
15.05.2016
GÖLGEM GİBİ
Bir şarkı vardı dilimde dolaşan,
Gözüm seni gördü aklım karıştı.
Bakışın mahzun göz rengin mavi,
Denizin derinliğini yansıtır gibi.
Bir şarkı söylesen ben dinlesem,
Güftesinde aşk olsa sevgi olsa.
Mest olsam kendimden geçsem,
Etrafımda dolaşsan gölgem gibi.
Ahmet Bağçe
14.05.2016
Dostların arasında kurşun gibi ağır, aile içinde kuş gibi hafif olmalı insan. Ayran gibi kokuşan değil, bal gibi matlaşmalı ki, toplum içinde kokmasın.
Ahmet Bağçe’den
Seviyorum demek zor, yazmak kolay. Çünkü yüreğin sözle diyemediğini kalem söyler.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİMİN GÖZYAŞI
Kirli dünyada arınmışsam,
Kula kul olmayışımdandır.
Islak urbamın kurumayışı,
Yüreğimin gözyaşındandır.
Gözpınarımdaki kızıllıklar,
Sana olan özlemimdendir.
Bunu böyle bil yüreği güzel,
Son söylediğimde ilk sözüm,
Yeter ki yürekli ol kendin ol.
Ahmet Bağçe
14.05.2016
NE HALT ETMEYE BÜYÜDÜN
Bir sabah ellerimi yüzüme gezdirdiğimde, ellerimin bir şeylere dokunduğunu hissettim. Aynaya baktım ki rengi soluk, tek tük cılız o şeylerin yüzümde ilk defa çıkan sakal dedikleri kılların olduğunu gördüm. İşte o zaman anladım ki büyüdüm. Biraz heyecanlandım, sevinmekle üzülmenin arasında bir hale girdim. Şimdi ne yapacağım diye de kara, kara düşünmekten kendimi alamadım. Ellerimi şakaklarıma koydum hayallere daldım. O saç gibi uzayan şeyler yüzümde olduğu gibi durmayacak büyüyecek. Hani duvarlara boy veriyordun da ne zaman büyüyeceğim diyordun. Santim, santim boyunu ölçüyordun ahanda büyüdün sakallandın. Dedim iyi halt ettin. Şimdi ne yapacaksın bakalım. Bir eline ekmek diğerine eş tutup bir sürüde çoluk çocuk kimisi, ağlayacak kimisi zırlayacak. traş dahi olamayacaksın...Gençliğin verdiği o heyecan güzel korkular haksızda değil...Yaşam tesbih dizilişi gibi her bir tanesi sırası gelince parmak arasına giriyor...Dert bir sakal olsa...
Ahmet Bağçe’den
14.05.2016
SEVGİNİN ÖLÇÜSÜ OLMAZ
Kavuşmanın vermiş olduğu duyguyu, hazı, ayrılırken daha iyi anlıyorum. O an keşkenin, keşkelerin bir anlamının olmadığını düşünüyorum ve diyorum ki; Sevenin sevgisinin ölçüsü olmaz.
Ahmet Bağçe’den
KADER DİYORSUN
Ey hayat, senin tezgâhında şekillenen yaşam biçimi gelenleri ağlatıyor, gidenlerinde gözleri açık. Ne geleni güldürüyorsun, nede gideni tok gönderiyorsun. Güçlü olanı yanında güçsüzün boynu bükük. Güçlüye vermişsin derinin sağlamını, güçsüzün üzeri nasır. Kurtlar sofrasında dahi güçsüz olana bırakılan kemik. Sen birde buna kader diyorsun.
Ahmet Bağçe
Nokta atış yaptım umutlarımı vurdum,
Kanatlarım kırıldı, koptu elim kolum.
Sandalı çek kayıkçı kafadan olmayayım,
Kuru, kuru can vermektense denizde boğulayım.
Ahmet Bağçe
YÜREK ALDIRMAZ
Gönlümde dürülüsün ay parem,
Yüreğime sığmam diye düşünme.
Bilirim herkesin kalbi aynı değil,
Yumruğu kadardır eni boyu.
Lakin aynıdır bölümü oda sayısı.
Bende nice dertler var kalıba sığmaz,
Dolar taşar haranlar almaz,
Sel olur akar ovalara taşar,
İçimi acıtır, sancı yaparda,
Senden gelene aldırmaz.
Ahmet Bağçe
Hayat köprüdür geçmesini bilene,
Bilene de verir dersini bilmeyene de.
Farklı hazdadır suyun ilki ile son yudumu,
Boğazdan geçerken fark edebilene.
Ahmet bağçe
DUA ET
İstediğin kadar feryat et,
İstersen del dağları.
Lüzumsuz kaprislerin öldürdü beni,
Şimdi mezarıma beklerim,
İster sesli,
İstersen İçinden konuş,
Dua et
Duadan başka sesleri duymaz hislerim.
Ahmet Bağçe
Düşüncelerimi o gün yazmıştım,
Umutsuzluğu bilircesine.
Demiştim ki;
Sen ve ben ne güzel birlikteyiz bu gün.
Bu dizeleri keşke kalbine yazabilseydim,
Bir gün bir, bir okuruz bir araya gelirsek.
Ahmet Bağçe
Marifet değil dönüp gitmek,
Kılı kırk yarıp, ipe un sermek,
Hapsettin et duvarında aşkımı,
Hükmün gecikti ver kararını.
Ahmet Bağçe
Bazen öyle bir dalmak istiyorum ki gönlünün derinliklerine. Pusatsız nöbetçiler izin vermiyor geçişe.
Ahmet Bağçe
Hayat bazen yaşanırken serzeniş görünse de dostlara,
Gün gelir, gün geçer dostlarda yaşansın ister tekrarını.
Baktıkça ne güzel günlerdi demek kalır,
Anıları hatırlatan albümdeki fotoğraflara.
Ahmet Bağçe’den
İKİMİZ İÇİN
Anılarım bir, bir aklıma geldikçe ah çekerim,
Dolaşır gezerim her bir yerleri kahırlanırım.
Hatırlarmısın gittiğimiz aparatifci lokantayı,
İkimiz için hatıra defterine yazdıklarımı.
Ahmet Bağçe
AĞLARIM
Kelimeler anlatamaz hasretini,
Gözyaşı akıtmakmış kaderim,
Bendeki tükenmeyen özlemine,
Yüreğim ağlar, dökülür gözyaşlarım.
Karıştırdıkça çekmeceleri rafları,
Hatırlatır bir, bir geçmişi anıları.
Bükük mektupları yırtık kâğıtları,
Okur ağlarım, bakar ağlarım.
Bir, bir hatırlarım birlikteliğimizi,
Serdiğin kilimi, koyduğun minderi,
Elinle tuttuğun tavla zarı ile pulları,
Başucumda dokundukça ağlarım.
İbrik ile bakraç durur bıraktığın yerde,
Kulp takılı zeytinyağı kutusu yanında,
Köşede dolaşık çamaşır ipleri üzerinde,
Dokunduğun mandallara bakar ağlarım.
12.05.2016
Ahmet Bağçe
Mantıkta, mantık aramak mantıksızlıktır. Mantık her zaman mantıklı olmayabilir. Mantıklı düşünün, mantıklı cevap verin. İşte yukarıdaki mantık kavramı felsefe değimli.
Ahmet Bağçe
Esas güzellik yüzde değil özdedir. Öz’ü kelimelerle tarif edenin dediği sözdür lakin öz değildir.
Ahmet Bağçe
Hayat menfaate dayalı. Hani insanı yalnız bırakmayan, her daim takip eden gölgesi dahi, güneşi yada ışığı olmayanı takip etmiyor. Kısacası hayat menfaatin, menfaat ise hayatın tamamlayıcısı.
Ahmet Bağçe
MERT DEĞİL NAMERT
Daha da söylenecek çok şey var da hayat,
Umutlandık, gönül verdik toplandık bir kere.
Din kardaşıyız dedi bizi bir araya getirdi,
Marabadan kızdıklarını tek, tek civarından attı.
Bundaki tavır nasıl bir tavır nasıl bir anlayış.
Ahanda nasılda inanıp aşına kaşık daldıralım.
Çığlık atsak, ağlasak figan etsek imkânsız,
Mert değil namert, doymuyor istiyor fazlasını.
Ahmet Bağçe
MARABALAR
Odam serin, üşüyorum giysilerim ince,
Ayağımdaki çoraplarımın ökçesi delik.
Dolabım içinde kirlenmiş esvaplarım,
Yıkanıp temizlenmeyi bekler.
Ne elektrik var nede su, akmıyor musluklar.
Birde teknoloji zamanı yaşam kolay derler,
Birileri atsız dört tekerlekli araçla şehri gezer,
Bizim marabalar teknoloji bekler,
Ahmet Bağçe
HER YAPRAĞI MAZİM
Güvercinimi görürsen sesleniver,
Bıraksın taşıdığı hasret kokan gülleri,
Her yaprağında mazim yazılı oku bir, bir.
Hatıra defterimde de yazılı her biri,
Özünde özlem yazılı hasret yazılı,
Bülbüller de dayanamamış kelamlarıma,
kendi kederi bilmiş anılarımı,
Somurtmuş diken üstünde naz eder.
Ahmet Bağçe
HER BİRİ HATIRAN
Bugün bana bir haller oldu,
Öğrenmek istermisin.
Yüzüm alev, alev yanıyor,
Anlatayım istermisin,
Sen, ta oralardan rüyalarıma geldin.
Bana demet, demet güller getirdin,
Gülümsedin birde, sevgilim dedin.
Uyandım şimdi, hayalinleyim,
Yanaklarıma dokunan yorganım gül yüzün,
üzerindeki desenler getirdiğin gül gibi,
Her birini hatıran bilip okşuyorum.
Ahmet Bağçe
Gün başında rengi açıktı bulutların,
Ne oldu ki aniden gri renge büründü.
Ortama aldandık tedbirimizi almadık,
Üzerimize ağlamaya hazır bulutlar.
Ahmet Bağçe
EFKÂR DAĞILMAZ
Buğulu gözlerine gözüm takıldı,
Seni senden eden nedir efkârın.
Sözlerle anlatılmaz gamlı ahvalin,
Loş mekânlarda dertler dağılmaz.
Meyl eyledim bende senin derdini,
Birlikte sukut edelim varsa çaresi.
Vur sazın tellerine inletsin her yeri,
Neşesiz beyinlerde efkâr dağılmaz.
Ahmet Bağçe
Ben çocukken somurtkandım. Bilmezdim ağlamayı. Kafama vuran çok olurdu. Acımazdı bir yerim lakin kan ağlardı yüreğim. Tek istediğim büyümekti. Büyümeyi istediğim kadar hiçbir şey istemezdim. Para, iş, bağ, bahçe önemsizdi benim için. Önemli olan başımın yukarılarda olmasıydı. Ulaşmamalıydı başıma vuran eller. Şimdi büyüdüm gülümserim, zaman, zaman gülerim, ama görmedim yüreğimin güldüğünü . Hayatın zor yanını gördüm. Zor olan hayatı, yaşamım içinde felsefem belledim. Öfkemi içime hapsettim kimselere zarar vermedim. Bugün halen hayattayım fakat kalbi kırık duyguları kör, derbeder mi derbederim. Kısaca yarım bedenim.
Ahmet bağçe’den
BİÇARE
Yüreğim, varmıydı bu kadar sevmeye,
Yıllar var ki, bu sevda beni de yıprattı,
Nasıl bir dertmiş ki içime ağılar saldı,
Umutlarım tükendi karamsarım.
Bak ey gönlüm var git bir selam et,
Şu uğruna biçare olduğun sevgiliye,
Bir an olsun anmadı, sormadı hatırlat,
Onun için neler, neler hissettiğini.
Ahmet Bağçe
Ben oldu olası sevmedim, sevemedim.
Ben oldu olası sevmedim, sevemedim.
Yurduma bunlar nereden geldi bilemedim.
Bir dilleri var Arapçamı, Farsçamı, Fransızcamı,
Hangi milletten olduklarını anlamadım.
Bir tek bildiğim yanardönerler sıkışınca yeminleri.
Ya bunlar hangi soydan.
Biz Türk’üz
Oguzun kayı boyundan, soyumuz belli,
Otağımızda nöbet tutar gözü pek cengâveri,
Pusatı düşmana korku, dostuna sevği salar,
Soyun sonsuza dek bayragınla yaşasın şanlı Türk.
Ahmet Bağçe
ÖZÜRÜM VAR
Halsiz biçareyim yar,
Savuruyor esen rüzgâr.
Yüreğim kıpır, kıpır,
Yıllardır senin için çarpar.
Gelem dedim gelemedim,
Bir nedenim bir özürüm var,
Sevgin içimde derya oldu,
Gözlerim ırakta yoluna bakar,
Ahmet Bağçe
04.05.2016
CANIM ACIYOR
Ben bir kere özümle sadece seni sevdim,
Konut eyledim yüreğimi, dar eylemedim.
Irak yoldan geldin, çeperine sular verdim,
Kılavuzun oldum, sana mihmandar oldum.
Ya sen bana hep kahır verdin dert verdin,
Daha da kahırların varsa gönder çekeyim,
Avluya haranlarla un döktün, neydi derdin.
Artık canım acıyor sivri taşların batar oldu.
Ahmet Bağçe
04.05.2016
Benim sessizliğimi görüp de dilsiz zanneden, yüreğimin ağlamasından anlamaz. O ağlamanın gözlerde olduğunu zanneder.
Ahmet Bağçe
Gökte var bir tek yıldız.
Parlar yüzüme, yüzüme.
Şans bu işte garip dostu,
Bulut ağlar, ben ağlarım.
Yıldız çaresiz gözyaşıma.
Ahmet Bağçe
Etrafında dolaşan arının ballı ağzına kanarsan, iğnesinin morartmasına katlanmalısın.
Ahmet Bağçe
Eğer ısrar etseydim sana olgun olduğumu gösteremezdim. Beni anlamış olsaydın sende mutlaka beni severdin. Ama yinede ısrarcı değilim. Şimdi itiraf edebilirim. Ben seni küçük bir serçenin gözyaşı kadar sevdim. Ama nerden bileceksin ki, bir serçenin gözyaşının kıymetini. Serçe her zaman gözyaşı dökmez, gözyaşı döktüğü an ölür be güzelim.Şimdi anladın mı benim yüreğimdeki yerini…..
Ahmet Bağçe
Ben sende gördüm, gözlerimin güzel gördüğünü. Gözlerinden akan gözyaşların, gözyaşlarımın aynısı.
Ahmet Bağçe
GÖZYAŞLARIM GİBİ
Kar ve sicim gibi yağan yağmuru seyretmesini severim. Kar yağarken dolaşması ayrı bir zevk verir. Alnıma düşen her bir tanesi anında erir ya! Tenimi gıdıklayarak kayması, hele tenimde buz gibi dolaşması ayrı bir güzellik. İnsan ömründe kaç kez bu muhteşem olayı yaşar ki! Kimileri der, ömür boyu her kış aylarında. Kimileri der, kar yağışına bağlı. Doğru gibi de, öyle değil. Olayın verdiği heyecanı duyduğun ve mutlu olabildiğin kaç yıl varsa o kadar yıl yaşar bu muhteşem olayı. Ya! Sulusepken kar nasıl olur. İşte o biraz farklı. Kar ile yağmur birlikte yağar. Benim yüreğimle gözyaşlarım gibi.
Ahmet Bağçe
O NASIL BİR ŞEY
Ben mutsuzluk ülkesinin ferdiyim. Orada doğdum, orada ilk adımlarımı attım ve orada büyüdüm. Ülkemde benim gibilerden daha çok var. Yediklerimiz, içtiklerimiz hatta aldığımız her nefes dahi mutsuz. Şimdi benden mutluluk bekliyorsun ya! O nasıl bir şey? Bak! İstersen şöyle yapalım. Sen bana mutluluk ver. Bende senden aldıklarımı.
Ahmet Bağçe
Beklediğim gün geldi güldü,
Geçti güldü.
Dost dediklerimse önüme serdi gülü.
Gün geldi,
Gün geçti.
Önümdeki güller kokuttu beni.
Ahmet Bağçe
Nice yıldır konuşurum ses veririm,
Anlatmak istediğim meramımı.
Meraklanırım derdimin anlaşılmadığını.
Meğersem ben sesli değil,
Gözlerimle konuşurmuşum.
Ahmet Bağçe
Kader vurmuş sırtıma bunca derdi,
Acep ona da dert verilseydi ne derdi.
Sebep neydi ki bu kadar çok verdi derdi,
Rabbim verilen dertlere dermanda verdi.
Ahmet Bağçe
Tarlalarda kır çiçeği olup, ayakaltında olmaktansa, tepelerde kardelen olmak isterim.
Ahmet Bağçe
Düşmanın bir kişiyse ondan kork. Düşmanın çok ise sakin ol, onlarında düşmanı çoktur.
Ahmet Bağçe
Düşmanının nerede olduğunu arıyorsan, uzaklara bakınma. Sana en yakın arkam dediğin düşman.
Ahmet Bağçe
ÖZ BE ÖZ SOYUM
Nerede olursa olsun yol kenarında bir kerpiç yığıntısı görsem, duvarlarının bir köşesinde karınca yuvalarının olduğunu düşünürüm. Bir zamanlar burada bir çift canın yaşadığını hayal ederim. Hayat içinde hayatın olduğunu, Sırtında odun, ellerinde bakraçla su taşıyan, ayakları çatlamış, teri paçasından akan, eli yüzü kırışmış, gene de gülmekten geri kalmayan anaları düşünürüm. Çömelip bocudundan suyunu içen, öküzünün arkasından çift süren toprak tozlarıyla ten rengi bozarmış, babaları, dedeleri düşünürüm. Sonra derim ki; Burası benim yurdum, bu düşüncelerimi süsleyen analar, babalar, dedeler benim öz be öz soyum...
Ahmet Bağçe
İÇİMDEKİ SAVAŞ
İçimde öyle bir savaş var ki,
Biri duygularım, diğeri hayallerim,
Bana karşı, ittifak kurmuşlar.
Tıpkı papatya yapraklarının,
Güzelliğinin koparıldığı gibi.
Hayallerim, benimle oynayıp,
Duygularım, yüreğimi kopartıyor,
Yaprak, yaprak atıyor.
Ahmet Bağçe
Güz gününde ağaçlar sallanmaya görsün, yapraklar yere düşer de, adı gazel olur. Toprağın üzeri gazelden arındırılması gerekir.
Ahmet Bağçe
Elleme yarama,
Yerleri çok derin,
Tuz epeledim üstüne.
Yanıyor ciğerim.
Ahmet Bağçe
Gemisi peynirden olanın, denizi kovadan, yolcusu karıncadan olur.
Ahmet Bağçe
YOK, BENDE YENİLİK
Şimdi anladınız mı beni,
Dedim söylediğimden başkasını bilmediğimi,
Hayat içinde öyle tekrar var ki,
Her biride bildiklerimiz değil mi?
Size dedim,
Bildiklerimden başka öğrenmediğimi.
Öğreten de fazladan bir şey öğrenmediğinden,
Bana da yenilerinin eklemediğini.
Yenilik yoksa,
Yok, bende yenilik.
Ahmet Bağçe
Şimdi dağıldı dostlarım,
Beni bir başıma bıraktılar.
Yalnızlık dedikleri bu halime,
Bir de bağımlılık yapar diyorlar.
Bağımlılık yapar dedikleri,
Huzurun kendisi bunu bilmiyorlar.
Ahmet Bağçe
Yine karanlık çöktü,
Yüreğimdeki Limana.
Rotası belli gemin,
Hüzünlü deryadan geçemiyor.
Ahmet Bağçe
Rüya gördüğümde seni,
Seni gördüğümde rüyada gibiyim.
Acılar içinde kıvranan yüreğimin,
Yaralarının merhemisin.
Ahmet Bağçe
Bende bir göz var ki, sendeki güzelliği görmez,
Sende öyle bir güzellik var ki, bir bakışta görülmez.
Ahmet Bağçe
Sen güzelliğin bir sembolü değil,
Yaşamım içindeki patentli markasın.
Yüreğimi mühürleyen sembolün değil,
Bana verilen paha biçilmez hediyesin.
Ahmet Bağçe
Anladım ki sen benim ömür boyu hasretimsin. Yaz yağmuru gibi değil, bir şeyleri yaşatan hayat içinde tek eksikliğimsin.
Ahmet Bağçe
CAMLI KÖŞK
Nedir bu kalabalık, acayip bir gürültü,
Bana anlamsız gelir, her telden çalgı,
Anladım burası şehrin en kalabalık yeri.
Trafik sıkıştı gözüm camlı köşke takıldı.
Kocaman girişli yok kapısı,
Nasrettin Hoca’nın Türbesi misali.
Dönerim aynı yere gelirim,
Arandığım bir park yeri.
Bu alanı yapmışlar gezinti yeri.
Mademki burası Büyük Şehir,
Hani beldede Ulu Cami,
Demezmiydi Osmanlı,
Varsa Ulu Cami,
O belde Büyük Şehir,
Ahmet Bağçe
Yaşam bir senaryoydu oynandı bitti. Ömür bir sigara külü gibi silkelendi gitti.
Ahmet Bağçe
Engin denizin enginliği ve de derinliği var. Ya dağlar senin neyin var. Esen rüzgârdan yağan yağmurdan, taşından başka.
Belki doğru der doğru düşünürsünüz de beni her daim küçümsersiniz. Benim doğa dolusu havamı unutursunuz.
Ahmet Bağçe
ZATEN KARDI
Ey dağlar bastığım yerler zaten kardı,
Dert ettiniz izlerim kalacak sandınız.
Bir kaç izlerim sizleri kederlere kardı,
Döndüm ki arkamdan selinizi saldınız.
Ey dağlar dertlenmeyin önümüz bahar,
Bağrınız taşlık, kayalık yüreğiniz katı,
Hanginizin derdi benim derdim kadar,
Sizlerin değil başınızı dumanlar sardı.
Ahmet Bağçe
Aklımın sende olması pek memnun eder beni,
Bilirim aklım sende olunca kaybolmayacağını.
Bende iken şimdi sende, kusur eyleme aklıma,
Rahat olayım aklım sendeyken düş ocağımda.
Ahmet Bağçe
MATEMİ HASRETİN
Yüreğimde sökmüş okumayı,
Hem okuyor hem de yazıyor.
Sakin, sakin söyle ki yazsın,
Bakarsın siler akıttığı gözyaşı.
Ara sıra ney ile bağlamada çalar.
Bağlar arasında çıkar taşlamalar.
Dinledikçe bağrına batar sivri taşlar,
Matemi hasretin dinmez gözyaşı.
Ahmet Bağçe
19.04.2016
SEVİLEREK SEVMEK
Rüya âleminden uyanıp sağıma, soluma bakındığımda yüreğimin köşesinde gülümseyerek baktığını görünce, kabıma sığmaz oluyorum ve rüya ortamına dönmek için tekrar uyuyorum. Seninle bu rüya âlemindeki birlikteliğimden ayrılmak istemiyorum. Sevilerek sevmek bu olsa gerek. O güzel tabloyu hafızamda güncelleyip tekrar, tekrar yaşıyorum.
Ahmet Bağçe
Bana çok değer veren arkadaşa, ben nasıl biriyim dedim. Arkadaşım, aynı benim gibisin dedi. Şimdi onu tanıyanı arıyorum
Ahmet Bağçe
Uzak diye bir yer yoktur can cana canansa,
Irak ellerde olsa da gönülleri birbirine yakındır.
Bağırırlar birbirlerine yanında, yanı başında,
Gönül bağları kırık, ruhları ayrılmış olanda.
Ahmet Bağçe
Özgürlük istediğini yapmak, istediği gibi savurmak, başına buyruk olmak değildir. Özgürlük ne istediğini bilmek, ne isteyeceğini idrak edebilmek, yönetilmeyi de, yönetmeyi de usul dairesinde kabullenebilmektir.
Ahmet Bağçe
Şimdi kaybedersen sonra bulması zor olur. Bulduğuna sahip ol kaybetme ne olur.
Ahmet Bağçe
Dağları arkana alma, dağlar arkanda olsun, önünde deryada. O vakit sırtın yere gelmez.
Ahmet Bağçe
Ben ne yaptımsa senin için yaptın. Sen dünyanı pire gözüyle görmeye çalıştın. Keşke deve gözüyle baksaydın. Unutma ki; Kutuplarda yaşayanlar buzun kıymetini bilemez.
Ahmet Bağçe
Seni öyle çok sevdim ki, sevgimin farkına varamadın. Beni fil için bir kova su gibi gördün. Sana olan aşkım kovadaki suyun, fil için bir yudumluk değil, karıncaya okyanus gibiydi.
Ahmet Bağçe
Seni bağrıma basayım ki; Sol yanımda benim, sağ yanımda senin kalbin birlikte çarpsın. Ben sana, sen bana sağ olalım.
Ahmet Bağçe
Sen bir bardak su, bende içinde karıncan olayım. Seni okyanus sanayım.
Ahmet Bağçe
Bir kap içindeki su, balık için vatansa. Sende benim için hayatsın.
Ahmet Bağçe
SUSMA YÜREĞİM
Yüreğime sus diyemedim ki,
Gözümün yaşına dur diyeyim.
Her bahar sonu diner yağmur,
Gözyaşımı dindiremedim.
Susma yüreğim susma,
Sana sus diyen mi var
Ardından dökülen gözyaşın var.
Var mı yoluma bir su dökenim.
Ahmet Bağçe
15.04.2016
Ne haddine karga kendini bülbül yerine koyar. Ötüşünden kargalar bile kaçar.
Ahmet Bağçe
Oysaki ne kadar güzel bakardı,
Tanıştığımız ilk anlarda gözlerin.
Şimdi eskisi gibi bakmıyor gözlerin.
Ahmet Bağçe
Ağlamaya gönlüm razı geldi de beklemeye gönlüm razı gelmedi.
Yanan yüreğimi yağmur söndüremedi de bir bardak su kâfi geldi.
Nice dostların sohbeti tat vermedi, evladın suskunluğu tatlı geldi.
Ahmet Bağçe
Öldükten sonra yalan dünyada yeterince üzülüp ağlayamadım dememek için şimdi bol, bol üzülüp ağlıyorum.Dünyaya yeniden gelmek gibi bir şey olsa, gül ağacı olarak gelmek isterim. Hem sevilir hem de her bahar yeniden tazelenirim.
Ahmet Bağçe
Defalarca yerlere atıp kırdığın küp şimdi toz halinde. Bir araya getirmek için sıkıntıya girmene gerek yok.
Ahmet Bağçe
Bana kalpsiz diyen, kalbimde ne işi var.
Ahmet Bağçe
Dün bakışlarınla ıslatmıştın ya!
Yağmur şimdi vız gelir.
Pervasız dilin yürek burkar,
Arı vızıltısı âleme saz gelir.
Ahmet Bağçe
Yıllardır arkandan koştuğum. Takatim kesildi artık yoruldum. Değmezmiş uğruna bunca yorgunluk. Yüreğimde bir köşen vardı, şimdi oda yok oldu. Gönlümden de koptun kalmadı tutunacak yerin. Dalından düşen yaprak gibi.
Ahmet Bağçe
Gözlerinin anlatmak istediğini gözlerimden atamadım,
Birde yüreğime yazdıklarım var ki,
Onları da içimden atamadım.
Ahmet Bağçe
YOK OLDUN
Senin mutluluğun için uğrak vermediğim istasyonlarda ömür raylarımı küflendirdim. Bitmez rüyalar, bitmez hayaller kurdum. Her birini hatırlamak için oturup yazdım, yazdıklarımın yüreğimde açtığı yaraları kapatmaya çalıştım. Yazılarımın her bir kelimesinde seni bana lütufkârdı diye anlattım. Duygularımı beynimin içine hapsettim. Seni içime bir, bir ektim, fideledim. Her bir fideleri gözyaşlarımla suladım. Umutla içimde yeşermeni, büyümeni, çiçeklenip açmanı bekledim. Yazılarım içinde bazı sözlerin vardı. O sözleri içeren parça kâğıdı atamadım, birde yazamadıklarım vardı ki, onları da içimden atamadım. Şimdi kökü suyunu alamamış bitki gibi kurudum. Artık mutlumusun. Benimle birlikte sende yok oldun.
Ahmet Bağçe’den
Aynadaki güzel. Ben sana senin gözlerinle bakıp, seni senin gözlerinle görmedim. Seni kendi gözlerimle gördüm, kusursuz sevdim.
Ahmet Bağçe
KAHIR
Beklediğim bir gecem vardı, oda sana özeldi. Çorap telinin kaçıklığı gelmene engelmiydi. Bir telmiydi bahanen. Oysaki ben senin bir tek saçının teline dünyaları verirdim.
Ahmet Bağçe’den
Hayat insana değil, insan hayata gülüp geçmeli. Gülüp geçemezse, yaşadıkları yaşının üzerine balyoz gibi iner ve ne yaşını nede yaşadığını bilir.
Ahmet Bağçe
O7.04. 2016
HEM ELDE HEM KALEMDE
Ne bilir bir başına kalem yazmayı,
El tutmazsa.
El tutarda kalem yazar mı?
Akıl fikre buyurmazsa.
Akıl buyursa da,
Fikir beyan eder mi?
Kâğıt üzerine yazılmazsa.
El yazarda kalem övünür mü?
Bir çift göz okumazsa.
Maharet okumakta, nede yazmakta,
Maharet akılda,
Ya akıl demez mi?
Nerede bende bilim dağarcığı,
Bilimse, aklın bilgi alacağı er kişide,
Er kişinin yoğurduğu akıl ise,
Her bir şeyi döktürür kâğıda,
İşte o vakit maharet hem elde,
Hem de yazan kalemde,
Ahmet Bağçe
O7.04. 2016
İNSAN HAYATA GÜLÜP GEÇERDİ
Hani şimdiki aklım o zaman olsaydı denir ya! Şu büyükler her dönemdeki akıllara bir şeyler söylüyor. Her dönemde akıl var da, nedense gençlikteki akıla kavak yeli deniyor. Birde Sıralıyorlar akıl çeşitlerini. Çocukluk aklı, gençlik aklı, yaşlılık gibi. Çocuk aklı derler hesaba almazlar. Ergen aklı derler gülüp geçerler. Yaşlılık deyip ilgisiz davranırlar. Hatta gençler için biraz daha ileri gidenlerde oluyor. Derler ki senin şimdi yoğurdu yumruğuyla yediğin zaman. Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın. Taşı sıksan suyunu çıkartırsın gibi. Çocuklara ise senin aklın ermez her lafa karışma, onun dediğinden ne olacak çocuk işte vs. Ya şu yaşlılara dediklerine ne demeli. O şimdi sabi. Ne dediğini bilmez, gibi küçültücü, bunak gibi aşağılayıcı sözler. Hepsi bir tarafa da, ne diyorduk, şimdiki aklım o zaman olsaydı. Peki, şimdiki akıl o zaman olsaydı ne olurdu. Ergenken sıkça gözlemlenen duygusal patlamalar, kurallara karşı gelme, cinselliğe, içki veya çeşitli maddelere duyulan merak gibi beyinde meydana gelen bu yapısal değişikliklerin bir sonucunda oluşan ve bu oluşumlara izin veren beyin sendromlarına belki uyulmazdı. Sonra üç kere düşünür bir kere karar verilirdi. Dahası her şey olurdu da âşık olunmaz, aşkın arkasından gidilmez ve en önemlisi ileriki yaşta ağlanmaz hep gülünür, hep mutlu olunurdu. Günü gün eden hayat olurdu. Hayat insana değil,
İnsan hayata gülüp geçerdi.
Ahmet Bağçe’sen
İnanç kabiliyeti, kabiliyet, doğruluğu, doğruluk ise sevgiyi doğurur. Sevgi varsa onun gerçek olup olmadığını da gözler söyler. Çünkü gözler yalan söylemez.
Ahmet Bağçe
Sana her bakışımda,
Yüz hattını okuyorum,
O vakit anlatmak istemiyorum diyeceklerimi.
Bazen susmak istiyorum,
Çoğu kez konuşmak istemiyorum,
Suskunluğumun neden bu işte.
Ahmet Bağçe
BİLİRİM.
Severken sevgisizliğin nasıl olduğunu,
Bilirim.
Sen gülerken ağlamanın şiddetini,
Bilirim.
Mendil gibi kalbimin bükülüşünü,
Bilirim.
Yüreğimin kat, kat ayrılışını,
Bilirim.
Her katta kan yerine umutsuzluk fışkırttığını,
Bilirim.
Kalp atışlarımın sadakatini,
Bilirim.
Düşüncemin her bir karesinde sen olduğunu,
Bilirim.
Birde seni çok sevdiğimi,
Bilirim.
Ahmet Bağçe
06.04.2016
Aşksız gün geçmiyor. Kimi dünyaya. Kimi yaratana.
Ahmet Bağçe
Bir kadına güzel olduğunu söylemek için zaman önemli değil. Vaktin kaç olmasından ziyade, ona her daim güzel olduğunu hissettirmektir.
Ahmet Bağçe
Umudun içinde hapsolmak, umutların büyüklüğüne ulaşamadığı kadardır. Çünkü umutsuzluk, hayali doğururken, hayalde insana hayal ürünü olan yaşama sevincini bağışlar. İnsan hayal ürünüyle uğraşırken ölüm çıkagelir ansızın.
Ahmet Bağçe
YILLAR VARKI UNUTULMUYOR
Yine 1995 yılının bahar aylarından bir gün ekip başı olarak ben ve Ayhan Karapınar, Fatih Gedik, Mevlüt Öztürk ve araç şoförü Salih Küçükdere ile Trafik polisi İbrahim ağabeyimiz eşliğinde belge düzenleriyle ilgili yol görevindeydik. Yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Belgesi eksik olanlara gerekli işlemler yapılırken konuyla ilgili olarak ta sorulan sorulara cevap veriyorduk. Durdurulan araçlar arasında ilginç yâda bizim ilk defa duyduğumuz malların sevkleriyle de karşılaştığımız oluyordu. Mesela çok öncelerden bilinmesine rağmen ben arı sütünü ilk defa duymuştum. Standart poşet içinde satışa arz edilen arı sütünün faydalarının saymakla bitmediğini söyleyen mal sahibi, müşterilere numune olarak vereceği arı sütünden birer tane verdi. Bilmediğimiz bir ürünü yemek istemeyen arkadaşların arı sütünü Fatih Gedik arkadaşımız aldı. Nefis bir tadı var keşke yeseydiniz dedi ve hepsini yedi. Ertesi günü Fatih arkadaşımız belinin ağrıdığını bir doktora görünmek istediğini söyledi. Mevlüt arkadaşımız bu arada bel ağrısının esası bilen birine çektirilmesi gerektiğini söyleyince Ayhan ben birini biliyorum. Eski İstanbul caddesinde bir diş doktoru var o bel çekiyor dedi ve Öğle paydosunda Fatihi bel çekmesini de bilen diş doktoruna götürdük. Ofisi 4. kattaydı ve asansörde yoktu. Arkadaşımızın koluna girdik zorlansak ta çıkardık. Doktora durum izah edildi ve Fatihi odaya aldı. Bir süre sonra Fatih doğrularak geldi. Sorduk ne oldu. Adam bastırarak iyice bir ovdu ovmasına da başparmağı el ayası gibiydi…
Ahmet Bağçe
Yılların esintilerinden
Sürçülisan olmuşsa af ola
Nice yağmurlar vardır korkutur ıslatırken, suya daldığımda çelen altındaymış gibi olurum. Nice gözyaşları var, fışkıran kan gibidir korkarım ağlamaktan.
Ahmet Bağçe
Aşk öyle bir beklentidir ki. Biçildikçe tazelenen cim gibi, ot gibi değil, açması için sabır gerektiren yılda bir defa açan Gül gibidir.
Ahmet Bağçe
GARİP BİR YER
Sana dargınım annem,
Madem ölmek vardı,
Neden getirdin dünyaya,
Garip bir yer bura annem.
Birde bir başıma bırakıp gittin ya,
Yalnız kaldım burada annem.
Sen bilirmisin şimdi ne haldeyim,
Tabiî ki nerden bileceksin.
Doğduğumda elimi tutardın ya,
Aynı durumdayım annem.
Aklım ermez dilim söylemez,
Taşımaz oldu gövdemi ayaklarım,
Yok, senin gibi elimden tutup,
Şefkatle, yürütenim annem.
Ahmet Bağçe
02.04.2016
SEN NELERE KADİRSİN
Kader ne güzel yazmış,
Ayrı yerde, ayrı mekânda.
Bana seni düşündürürken,
Beni de sana düşündürüyor.
Bir yazı yok ki okunsun,
Kader kendisi okuyup yaşatıyor.
Ey benim kaderim,
Sen nelere kadirsin.
Hem ekrana getirir sevindirir,
Hem de ekranı karartır üzersin.
Ahmet Bağçe
Usandım seni seviyorum demekten. Bütün sevgilerimi yüreğimdeki rafa kaldırdım kilit altına aldım.
Ahmet Bağçe
Sende seni aramak seni sende bulmak o kadar zor ki. Bir tarafında aşk, bir tarafında özlem, bir tarafında tutku gizliyor seni. Sorunum burada. Bir ıslık çalsan...
Ahmet Bağçe
YÜREĞİMLE SOHBET ETTİM
Bu akşam yemekten sonra çay faslında yüreğimle biraz sohbet ettim. Be yüreğim dedim. Uzun, uzun mutsuzluğumu anlattım, dertlerimi dile getirdim. Yüreğim dinledi beni sessiz, sessiz. O sustukça ben konuşmaya devam ettim. Bir ara yüreğim konuşmamı keserek söze karıştı. Sen çok mutsuzsun. Senin mutsuzluğuna üzülüyor ve çırpınıyorum. Hatırlarsan çırpınmam, çarpıntım boğazdan çıkacak gibide oluyor. Ben dayanamıyorum senin bu haline. Ya bu mutsuzluğuna gönlün ne diyor. Razı oluyor mu? Sordun mu? Dedim sordum be yüreğim hem de kaç kez. Gönlüm her defasında sabrına hayranım. Hayranım seni mutsuz edenin karşısında ki dik duruşuna dedi de beni teselli etti. Birde, seni mutsuz eden mutlu ise var sen mutsuz ol. Oda sana yakışır.
Ahmet Bağçe
Bir seni özlerim, birde seni. Özlediğim bir tek sensin, özlemedim senden başka kimseyi.
Ahmet Bağçe
Aşk, tutku birde ölüm adres sormaz. Hepsinin ortak noktası mekânı kalptir. Kalp! Aşkta, tutkuda ve ölümde durur.
Ahmet Bağçe
BENİ HARCADIN
Hep koştum be hayat;
Yorulana dek koştum. Koştukça yoruldum. Sonra dinlenmek için bir taş üstüne oturdum. Ellerimi şakaklarıma koydum, hem bakındım, hem de düşündüm. Dedim; Bunca yolu neden koştum. Önümdeki kalan yola baktım ve kalkıp kalan yolu yürüdüm. Bu defa zaman bana dedi. Beni Harcadın. Ey benim zamanım sende beni harcadın.
Ahmet Bağçe’den
Seni gören gözlerim diğerlerini görmez güzelim. Üzerime kar yağsa, buz tutsam eririm, deryam derim sana akarım. Bir sana bakarım dönerim birde sana bakarım.
Ahmet Bağçe
BEN SİZE HİÇ GELMEDİM Kİ
Vakti zamanında adamın biri evlerine yeni aldıkları koltuğa sigara ateşini düşürmüş orta yerden bir yerini yakmış. Adam koltuğun üzerini bir örtüyle kapatmış epey bir gün idare etmiş. Eşi bir gün temizlik yaparken koltuğun yanık yerini görmüş ve eşine koltuğun burasını sen mi yaktın? Demiş. Eşi valla ben yakmadım. Şu bizim arkadaş Adnan var ya o yaktı. Kadın inanmış biraz üzülmüş olan olmuş demiş. Bir zaman geçmiş eşiyle gezerken Adnan’la karşılaşmışlar. Kadın Adnan’a. Ya Adnan bey bizim koltuğun bir yerini de sigara ateşinle yakmışsın beni çok üzdün. Koltuğu da yeni almıştım. Biraz dikkat etseydin ya demiş. Olayın şokuna giren Adnan anlamadan hangi koltuk yenge demiş. Kadın bizim evdeki misafir koltuklarından olanını. Adnan ben size hiç gelmedim ki...
Ahmet Bağçe
Allah Azrail’le konuşmasında sormuş, Hiç can alırken acıdığın oldu mu? Azrail oldu yaresürallah. Denizin ortasında batan bir gemide kucağında bir çocuk olan kadının canını aldığımda, çok üzülmüştüm, o çocuğun hali ne oldu diye.
Allah tekrar sorar peki canını aldığında sevindiğin oldu mu? Azrail oldu Yaresürallah. Bir ülkenin kralının canını alırken pek sevinmiştim. Halkına zulüm ediyordu. Şüphesiz hepsinden haberdar olan, hepsini bilen Allah, Azrail’e işte denizin ortasında canını aldığın kadının kucağındaki öksüz kalan çocuktu o zalim kral...
Alıntı
Ahmet Bağçe
SARMAŞIK OLACAK
Artık tek başına yaşıyorum. El salladılar, elveda dediler. Bir, bir uzaklaştılar.
Bende el salladım dostlarıma. Görünürde yok gibiler. Gene de hepsi bir arada birlikteler.
Bir zamanlar ki gibi sarmaş dolaşlar. Ben alıştım artık, şimdi hayat benim için pek zor değil. Tek başına ocağımın başındayım. Mutlu olmanın zamanı yok. Zamanın mutluluğa müdarası var. Artık ihtiyacım yok başkalarına. Bir ortam buldum kendime. Huzur için mutluluk için, yaşama sarmaşık olacak illaki birilerimi lazım. Ben yalnız başıma da mutluyum. Onlar sarmaşık olsunlar birbirlerine. İhtiyaç duyarlarsa başarabilirlerse onlar girsinler benim yaşamıma.
Ahmet Bağçe
31.03.2016
Kişinin umutları, umutsuzluğun içinde hapsolmuşsa, umutsuzluktan kurtulacak kadar cesur olmayan o kişinin oturacak kadar otağı olmaz.
Ahmet Bağçe
İnsanlık ölmesin derken adamlık ölmüş başımız sağ olsun.
Ahmet Bağçe
İÇİMDESİN
Yanan benim,
Sen ne bilirsin.
Ateş elinde,
Yakmayı bilirsin.
Can içimde,
Hayal içimde,
Dünya içimde,
Sen dünyam içimdesin.
Ahmet Bağçe
30.03.2016
AZ KALDI KIYIYA
Ben zor insanım demiştin,
Yorulur bitap olur yıkılır,
Her yürek çekemez küreği,
Boşuna harcar gücünü.
Katlanırım dedim güzelim,
Gücüm tükense de,
Avuçlarım yara olsa,
Yaraları azsa da,
Nefesim azalıp,
Soluk almakta zorlansa da,
İçim acılar içinde yansa,
Can bedenden çıkmadıkça,
Dayanırım demiştim sabırla.
Bir bakıma haklı çıktın,
Hem yoruldum hem de ıslandım.
Sabırla ulaşmak için umuda,
Umutsuzluk içinde kaybolmadan,
Ulaştım az kaldı kıyıya,
Azimle yanaşacağım rıhtıma.
Ahmet Bağçe
30.03.2016
DALA DEĞİL
Beni Gülerken Gördüğünde,
Bir mendil ver ağlayan yüreğime.
Mendilini dala değil cime serde,
Nemi su versin köklerine.
Karanlığın sessizliğe dönüştüğünde,
Tavana gözümü diktiğim her gece,
Yarının ne getireceğini düşündükçe,
O an gülemem ağlamak gelir içime.
Ahmet Bağçe
28.03.2016
Kalkacak kadar cesur olanın oturacak kadar otağı olur.
Ahmet Bağçe
ÇÖZEMEDİM
Zaman unutturamadı seni,
Çok derindi izleri silinmedi.
Nice problemler çözdüm de,
Bir türlü çözemedim seni.
Seni kaybetmiş görünsem de,
Alışık değilim kaybetmeye,
Gölgem gölgenle gezinir,
Hayalin yaşar yüreğimde.
27.03.2016
Ahmet Bağçe
SEN BURADA KAL
Alman, İngiliz ve Yahudi üçü birlikte seyahate çıkarlar. Çölden geçerken yorulurlar bir kaktüs bitkisinin gölgesinde biraz soluklanırlar. Bir süre sonra İngiliz Alman’a vaktimiz daraldı, geceye kalırsak hava gündüz gibi olmaz serinler kalkalım der. Alman doğru dersin kalkalım şu Yahudi’ye de deyiver kalksın der İngiliz. Alman Yahudi’ye hadi gidiyoruz kalk yolumuz uzun der. Yahudi,
Kalkacak kadar cesur olanın oturacak kadar mekânı olur.
Ahmet Bağçe
Yorgunluktan bitkin durumdayım. Hem oturduğum yerde bir kıpırdanma var, biri burayı karıştırıyor sanırım ayağa kalkacak kadar kıpırdayamam. Korkudan zor durumda olan Yahudi’ye, Alman ısrar eder ve Yahudi kalkmamak için direnir. Bu defa Alman, Yahudi’ye ayağa kalkacak kadar cesaretiniz olsaydı oturacak kadar yeriniz olurdu. Sen burada kal biz gidiyoruz. Yahudi destek verin kalkayım.
Ahmet Bağçe’den
ALIYOR BOYUMUZUN ÖLÇÜSÜNÜ GIKIMIZ ÇIKMIYOR
Dün duvarlara dimdik yaslanırdık, ne kadar uzadığımızı görmek için. Ölçümü vardı o vakitlerde. Ne kadar uzadığımızı öğrenmeye. Başımızın üzerinden bir sivri uçlu metal yâda taşla işaret eder gün içinde ne kadar uzadığımızı bir evvel ki güne nazaran mukayese ederdik. Bu gün o günkü gibi değil. Ne bir duvar nede bir metal yâda sivri taşa ihtiyaç duyulmuyor. Elin adamı bir güzel alıyor boyumuzun ölçüsünü gıkımız çıkmıyor.
Ahmet Bağçe’den
Özü çürük, cüruf taşlar temele taş olursa o çürük taş üstüne çatı kurulmaz.
Ahmet Bağçe
YA SİZ
Müzik dinlemesini seviyorum. Her türlüsünü. Müzik zaman makinesi gibi geliyor bana. On yıl, yirmi yıl ileriye götürmüyor ama yedi sekiz yaşıma kadar geçmişe götürüyor. Şimdi düşünüyorum acaba ne çok müzik dinledim. Hepsini hafızama alamadım ama aldıklarımı da unuttum. Neden mi unuttum, işe yaramadıklarından. Hatta Zararları faydasından daha çok. Bir defa duygusallaştırıyor.
Hiç yok yere ağlatıyor. Âşık ediyor. Sonra uykuları kaçırıyor. Hele damar cinsi olanı içmeden kafayı bulduruyor. Ya siz…..
Ahmet Bağçe’den
MUTLUYKEN DAHA ÇOK AĞLAR
Anılar yaşamın bir parçasıdır hiç çıkmaz akıldan.
Çoğunun izleri derin, çoğu silinmiştir hafızadan.
Hayatta kaç kez kaç zaman mutlu olur ki insan.
Mutluluğun bir adı da burukluktur bazen.
Gözler mutluyken daha çok ağlar.
Çünkü hatırlatır anılar, ilk akla gelense acılar.
Ahmet bağçe
24.03.2016
Kadının kalbini açmak, kalbini okumak çok zor. Çünkü kadının yapısı ince bir altın yaprak, dokunsan da kırılır üflesen de.
Ahmet Bağçe’den
Dün duvar ördüm doğuma ve de batıma,
Bugün soğuk öyle çoğaldı ki,
Şimdi üşüyorum.
Dışarıda ne kar var nede poyraz,
Ortalık günlük güneşlik,
Soğukluğun gelişi sanırım kayalıklardan...
Ahmet Bağçe
YÜREĞİME GEL
Aşk gündüz güneşe benzer,
Gece koca bir dolunaya,
Bulut araya girerse,
Işık döner geldiği yere,
Yansımaz illaki öbür yere,
Derler güneşin doğuşu iki yerde,
Gölgenin oluşu da iki yerde,
Sen hem güneşim hem gölgemsin,
Doğuşun gözlerim de gölgen kalbim,
Tarif ettiğim yer kısaca,
Benim adresimde,
Sen doğrudan yüreğime gel.
24.03.2016
Ahmet Bağçe
Herkes kendi âleminde ne ettikleri, ne yaptıkları belli değil. Ağlayanda, gülende hayata zaman ayarı yapmaya çalışıyorlar, lakin yanılıyorlar. Hayat kendi kendine bir düzen içinde otomatik ayarda.
Ahmet Bağçe
Kabul ettiğimi kaybettiğim zaman, kaybettiğim beni kabul etmediği zaman üzüntümü paylaşacak bulamıyorum. Kendimi kaybettiğim zaman işte o an.
Ahmet Bağçe
Akıllı insan oku hedefe atan değil, lafı gediğine koyan ve yeri geldiğinde susandır.
Ahmet Bağçe
ŞÜKRETTİK
Tanıştığımız o ilk gün,
Şimşek çakmıştı gözlerimden.
Fark ettin mi bulutsuzdu gökyüzü,
Nice sonra geldi çiseleyerek.
Hep öylemi olur bilemedim,
Sordum öncekilere nasıl olduğunu.
Yağmurun bulutsuz nasıl geldiğini,
Obam da yer kalmadı döndü gölete.
Dediler işte aşk böyle bir şeydir,
Ansızın gelir yüreğe yağdırır,
Biz aşkı fanide değil yaratan da bulduk,
Avuç açtık arz ettik huzur diledik,
Yaratandan gelene dek sabrettik.
Hayırlısını nasip etti yaratanım şükrettik.
22.03.2016
Ahmet Bağçe
Herkes severken gözlerim kamaşıyordu bakamıyordum yüzlerine. Şimdi sevenim kalmadı ağlamaktan göremiyorum kimseyi.
Ahmet Bağçe
Kılıç bele süs oldu, mertlik bozuldu.
Ahmet Bağçe
Gözlerim bulutların arasında hayalini seyrederken, bulutlar ağladı adettir diye gözlerimde ağladı. Sonra güneş nöbeti devralınca bulutla birlikte kayboldun bu defa yüreğim ağladı.
Ahmet Bağçe’den
Gece uyumadan önce hayalimle gerçekleşmesini istediklerimi planlarken, ben uyuyorum. Sabah ben uyanıyorum, hayalim uyuyor. Hayallerim gündüzleri uyuduğundan bir türlü gerçekleşmiyor.
Ahmet Bağçe
Bütün çiçekleri koparabilirsinizde,
Yüreğimde ekili çiçeği koparamazsınız.
Ahmet Bağçe
Toprak ana gibidir bilende,
Su olur akar, kar eriyende.
Nice pislikleri yok edende,
Bozulanı çillendirmez ekinde.
Ahmet Bağçe
21.03.2016
Uykusu gelen uyur,
Sırası gelen ölür.
Ancak şehitler ölmez,
Düşman uyumaz.
Ahmet Bağçe
ELVEDA
Sen bana sadece tebessüm ettin,
Uzaktan uzağa el salladın avuttun.
Oysaki ben sana yüreğimi açmıştım,
Şimdi rahatla gidiyorum yaban ellere,
Ta uzaklara, senin yüreğine elveda.
Ahmet Bağçe
Eskiden iyi atıcılar okçu, atamayanlar duvarcı olurmuş. Şimdilerde atıcılar siyasetçi oluyor.
Ahmet Bağçe
Güçlü insanlar acılı insanlardır. Onlar acılarıyla baş başa iken yalnız değildir. Acılar, acılı insanın korkularını giderirken hayata sıkı sıkıya bağlandıklarından habersizdir.
Ahmet Bağçe
CAN SUYU
Kalpler güzeli güzel sever,
Barındırmaz kiri temizler,
İçi paslatıp kirletilmezse,
Odasında dolaş incitmeden.
Kuşların kanat sesleri gibi,
Kulağa hoş gelir melodisi.
Temenna eder çırpınırken,
Bedene can suyu gönderirken.
Ahmet Bağçe
21.03.2016
BİR BAKIŞ
Bir bakış bir gülüştür hayat, zehir değil,
Kalpleri fetheden güzellik gülen bir çehre,
Bu güzelliği ömür boyu taşırsan yürekte,
İnceliktir, yüceliktir, aydınlıktır ömüre.
Ben sende gördüm içten yanmayı.
Bilirim beni ne çok sevdiğini,
Hayalim mavi boncuk vermek değil,
Ellerinden tutup boncuğum demeyi.
Bir gülüşün, bir bakışın okşar yüreğimi,
Tebessümün hayal bahçemde dans eder.
Yüreğim öyle yakın ki yüreğine,
Kalemin kâğıt üzerindeki çizgisi gibi.
Ahmet Bağçe
Vakti zamanında kırda bir kız ile bir genç karşılaşmış uzaktan uzağa bakışmışlar birbirlerine ve yüreklerine bir ateş düşmüş. Gel zaman, git zaman olmuş, başka bir mekânda tekrar karşılaşınca, kız sormuş, dalgın gence. Hey dalgın, dalgın görmeden bakan, yüreklere ateş atan, de hele ne düşünürsün. Genç dönmüş bakmış ki, epey bir zaman önce gördüğü kız karşısında. Yanık yüreği alevlenmiş benzi atmış, kalp atışları hızlanmış. Ey peri kızı yüreğimi kasıp kavuran sorarsın ne düşündüğümü. Şimdi gördüm de görmeden merak ederdim seni. Sen bir şey düşünüyorsun ya epey den beri bende aynısını düşünürüm. Bakmadan görmek görmeden sevmek gibi birşey ...
Ahmet Bağçe’den
Kuyudan çıkarılan kovanın dolu olması esastır. Çıkrık işe yaramış, emek boşa gitmemiştir. Kova delik ise kuyunun dibinden gelen su sesleri aldatır. Yüzeye yarı dolu gelen kova kuyuya tekrar salınır. Tıpkı alkış alan siyasetçilerin boş vaatlerinin tekrar denendiği gibi.
Ahmet Bağçe’den
KIŞ YAŞADIM
Seni sevmek çok zormuş güzelim,
Anlaşılmam dediğine gülmüştüm.
Nice zorluklara dayandı yüreğim,
Senin zorluğun vız gelir demiştim.
Fırtınada azan dalgalara kulaç attım,
Balıklarla birlikte yüzdüm yarıştım.
Gıdalarımı deniz suyundan aldım,
Zorluğun bu kadar mı? Demiştim.
Bu defa alaylıca sen bana gülmüştün,
Yaşa da gör, yarınlar yakın demiştin,
Ben çekilmem sen kendinde değilsin,
Haklı çıktın bir, bir oldu dediklerin,
Yumruğumla yoğurt yermişim yanıldım.
Güneşim açı yapmış tepemde sandım,
Yaz günde üşüdüm yün yorgana sarıldım,
Kızgın kumları çıplak ayakla adımladım.
Belki sever dedim yanılmışım.
Baharımı da, yazımı da kış yaşadım.
18.03.2016
Ahmet Bağçe
SIRDAŞIM SENDİN
Zihnimde yaşattığım sırdaşım sendin,
Düşlerimde dolaştırır avunurdum.
Yorgunluğuma ilaç canıma candın,
Seni nasıl kaybettim anlayamadım.
Rüyalarıma gelmez, görünmez oldun,
Silindin hafızamdan kalmadı eşkâlin,
Tozlanmış çerçevede görünmez resmin.
Siyah beyaz görselini seçemez oldum.
Dolaştığın odaların duvarları karardı,
Tavandaki beyazlıklar soldu sarardı.
Açtığın kapıların kolları paslandı,
Saksılarda kurudu çiçeklerin.
Sensizlik etrafımı sis gibi bürüdü,
Çaresizce bakan gözlerim yoruldu,
Çatıdaki güvercinlerin sesleri duruldu,
Karışık duygular içinde garibanım ben.
18.03.2016
Ahmet Bağçe
TILSIMSIN
Etrafım kalabalıktı sanki pazaryeri,
Ta ki görüp, tanımadan önce seni.
Nerede, neredeler görünmezler,
Sana sevdalandığımdan beri.
Nasıl bir tılsımsın ki tutuldum,
Gözlerim görmüyor kimseleri,
Tek olarak sen görünürdesin,
Nerede o kalabalık ahali,
Ahmet Bağçe
16.03.2016
YARINIM BELLİ
Yarınımı düşünmüyorum,
Dün yoktum,
An oldu doğdum,
Şimdi yaşıyorum,
Yarın öleceğim.
Yarınım belli,
Neden düşüneyim,
Sonu ölüm.
Ahmet Bağçe
RUH HALİM
Ne güzeldi çocukken düşlerim,
Uçardı kelebekler gibi hayallerim.
Azarlanınca, üzülür ağlardım,
Gitti elden o güzel çocukluğum.
Hayat ne değiştirdi ki dertler aynı,
Kızacak ağlatacak Ebeveyn mi kaldı,
Şimdi etraf eş dost arkadaş doldu,
Onlarla birlikte iken sevinir ağlarım.
İşte ruh halim üzülünce sevinince ağlarım.
14.03.2016
Ahmet Bağçe
YAŞAM SEBEBİM
Yapraklarım bir, bir dökülse,
Gelecek tekrar baharım.
Fırtınalar kopsa İçimde,
Sarsılmaz kıyına ulaşırım.
Baharım, yaşam sebebim,
Çarıklarımın tabanı yırtık olsa da ,
çakıllı dikenli olsa da yolların,
sakınmadan basar geçerim.
13.03.2016
Ahmet Bağçe
Birisi çok güzel tarif etti.
Karışık renklerin duruşunu,
Tuvaldeki görüntüsünü,
Renklerden solgun olanı,
Aynı ben gibi.
Ahmet Bağçe
ÖYLE GÜZEL BAKAR Kİ
Boyanacak küçük figür için,
Bu kadar fırça niye dedim.
Dedi hayat çok renkli.
Dedim nasıl yani,
Dedi içinde öyle renkler var ki;
Canlılığı anne bakışı,
Solgunluğu baba yorgunluğu gibi.
Canlı renkler öyle güzel bakar ki,
Annenin,
Evladının yüzüne gülüşü gibi.
13.03.2016
Ahmet Bağçe
ÇİÇEK GİBİ
Sonra aşk dede ki,
Birkaç dakikada oluştum ve doğdum,
Ateşler içinde yandım tutuştum.
Seni görmedikçe ağılanan yüreğimi ovdum,
Sevgini dürdüm yaprak, yaprak,
Döndüm yüreğime sordum.
Kapat dedi yüreğim kapağını,
Kurusun içinde aşkım,
Defter sayfalarına konmuş çiçek gibi.
12.03.2016
Ahmet Bağçe
Adım, adım ömürle birlikte tükeniyorsam hayat, seni gene de çok seviyorum. Senin havan var. Senin havan bir başka.
Ahmet Bağçe
Maviye kızıl ne çok yakışsa da,
Derinliğinde durgunluk vardır.
Akşama yakın günün fehametine benzer.
Bana gün batımının kızıllığı ondandır acı verir.
Yürek ağlarken yüzün gülmesi gibi.
Ben güneşin doğumundaki kızıllığı izlerken.
Gün batımının uzaktan uzağa kızıllığını hatırlarım.
Tıpkı mavi ton üzerindeki kızıllık gibi.
Yasa bürünmemin, üzülmemin sebebi ondandır.
Sevmekte böyle bir şey değilmi.
Bana sevmek, sevilmek kadar cazip değil.
Hani sevil de sevme şarkısındaki gibi.
11.03.2016
Ahmet Bağçe
Sevmek yoksa yüreğinde,
Nefret beyninde dolaşıyorsa,
Sevin uzun ömrüne,
Ölüm, kalbi olanlar için,
Taşıdığın bir kalp yoksa,
Ölüm korkusu neyine.
11.03.2016
Ahmet Bağçe
KAÇ DAKİKA KALDI
Sınıfta öğretmen 2121 Aslı kalk tahtaya dedi. Tahtaya kalkmayı beklemeyen öğrenci Aslı öğretmene hocam sonra kalksam olmazmı deyince, Öğretmen evladım geç tahtaya dedimse geç tahtaya hadi bakim dedi. Aslı istemese de geçti tahtaya. Öğretmen tahtadaki Aslı’ ya döndü birde ne görsün. Aslı sağ ayağını kaldırmış sol ayağıyla tek ayak üzerinde duruyor. Evladım sana ceza vermedim sadece geç tahtaya dedim, neden tek ayak duruyorsun deyince ortalıkta gürültü koptu. Gülenler, sıralara vuranlar, arada dolaşanlar. Sınıf, sanki hababam sınıfı. Ne olduğuna şaşıran öğretmen zorda olsa sınıfı susturmayı başardı ve ekledi bu yaptığınız yaramazlık için size 10 dakika konuşmama cezası veriyorum dedi. Az sonra öğrenci Ekrem söz istedi. Öğretmen buyur dedi. Ekrem, Hocam 10 dakika cezanın bitmesine kaç dakika kaldı...
10.03.2016
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİMİ, HASRETİMİ
Şimdi ne diyeceğim dinle,
Hani ayrıldık ya seninle,
İnan hiç üzülmüyorum.
Bir defa evlilik olmasaydı,
Tabi ki olmazdı ayrılık.
Of öylesine rahatladım ki,
Doyasıya ağlıyorum yokluğuna.
Ortalık sessiz, in cin yok,
Sana olan özlemimi, hasretimi,
Haykırıyorum hıçkırıklarımla.
10.03.2016
Ahmet Bağçe
Özleseydi gelirdi,
Sevseydi sarılırdı,
Önemsedim ne oldu,
Bende saksıya diktim,
Dana gibi böğürdü.
Ahmet Bağçe
DENE VE SEV
Zilin her çalışında
Kapıya koştuğum,
Kapı açılınca görmek istediğim.
Gönlümün eseri,
Yüreğimin heyecanını,
Hayalimin vazgeçilmezi.
Sevgimin doruk noktası,
Doğrularımın yanlışı,
Nokta ile sonlandırmayıp,
Virgül ile devam ettiğim.
Ömrümün zehri.
Dene ve sev,
Hayat sevmekle renklenir.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİ KÜKRER
Gökyüzüne sevgisini ifade edemeyen bulut,
Rüzgârın havasına kapılıp sürüklenir.
Üzgün haline dayanamaz şimşek parlamaya başlar,
Bu defa yüreği kükrer bulutun.
İşte o zaman gözyaşına hâkim olamaz,
İnce, ince döktürür.
Ta ki güneş yardıma gelene kadar.
Ahmet Bağçe
OKU VE CEVAP VER
Beni düşüncelerin doğrultusunda yargıladın,
Kendimi karşında savunamadım.
Dinlemedin, fırsatta vermedin.
Bir gün gelir de karşılaşırsak,
Sana söyleyeceklerim olacak.
Ya senin bana diyeceklerin olursa,
O günü bekleme,
Adresime yaz.
Gene de adresini gizli tutup açık vermezsen,
Bilesin rüzgâr dozunu artırdıkça açık yer bulur.
Demem o ki,
Söylemek istediklerimi yazıp,
Rüzgâr önüne bırakacağım,
Sana ulaşacaktır.
Oku ve cevap ver.
Cevap vermesen de olur,
Gözlerinden akan yaşlar bana ulaştığında,
Okuduğunu anlayacağım.
Ahmet Bağçe
Gel gitme gönlümde kal.
Gidersen sözde,
Gitmezsen gözde kalırsın.
Kal ki bir güzel bakışınla,
Gönlümde yıllanasın.
Ahmet Bağçe
İZLİYORDUR
Beklediğin günde,
Son saatinde,
Son dakikasında.
Bekletiyorsa seni.
Bil ki;
Deniyor izliyordur,
Saniye, saniye seni.
Ahmet Bağçe
Yosunu çoksa yavaş akışındandır derenin suyu. Yoksa suyunda yosunu, coşkulu akışındandır derenin suyu.
Ahmet Bağçe
ÖNÜ TIKALI
Anlatma bana yüreğim,
Sana düşen aşkla yaşıyorum.
Dilim yaralanmış, bağrım yanık,
Dillenip konuşamıyorum.
Gül yüzlü güzele yandım da
Gülün gerçek yüzü gizli,
Gülücükleri yalan bakışları sahte,
Dilindeki akıcılığın önü tıkalı,
Çürük iplikle bağlıymış elleri.
Cana acı veren dikenlerinden,
Tutamadım gülistanında gülünden.
Sana derim,
Yandı yüreğim,
Ne çok üzdün ne çok acıttın,
Vakti gelince kuruyacaksın,
Sende üzüleceksin.
08.03.2016
Ahmet Bağçe
Sabaha ateşlenecek köz, külüne saklanır.
Ahmet Bağçe
Gidende ayağının tozunu eşikte bırakır.
Ahmet Bağçe
Kapının aralığında suskun bakmak adaptan, saygıdan, aşktandır.
Nice kapıları vuranda sertlikten yana rüzgârındandır.
Ahmet Bağçe
Gönül ferahlığında gam yaşamaz mümkün oldukça gönlünüzü ferah tutun.
Ahmet Bağçe
PEŞ PEŞE
İçim don dışım bulutlu,
Çiseliyor gözlerim yağmurlu,
Gerginim, yay gibiyim,
Sen gülüyorsun ben ölüyorum,
Üzülüyorum, sadece üzülüyorum,
Üzen sen üzülense ben oluyorum.
Sonra kendimi sorguluyorum,
Sıralıyorum sorularımı peş peşe,
Ve nerede yanıldığımı,
Duygularımda nasıl hata yaptığımı,
Ahmet Bağçe
Fikirleri ve davranışları farklı olsa dahi birbirlerine karşı saygılı olanlar, cemiyette saygın insanlardır.
Ahmet Bağçe
BİR PİDE AL
Fırından bir pide al,
Yarısı yumurtalı olsun,
Yarısı susamlı.
Susamlısı senin olsun,
Yumurtalısını bekletme ye.
Ben sana bakıp yutkunayım.
Birlikte karnımız doysun.
Ahmet Bağçe
AKILDA KALMASAN
Öğreneceğim seni,
Ne kadar zor olsan da,
Ezberimde, akılda kalmasan da
Bir, bir kazıyacağım hafızama.
Gözlerinin rengini,
Duruşunu, stilini,
Özünü fiilen çekimini,
Yüreğinin sesini,
Aldığın nefes sayısını,
Tek, tek sayacağım sac tellerini,
Adım atışını, oturup kalkışını,
Ezber edip, öğreneceğim seni.
Ahmet Bağçe
CANANA EĞİLİR
Direnemez gönül köprüsü canana eğilir,
Sütunları hasret, bağlaması pürçükten.
Biraz naz etse de attığı trip özleminden,
Çabuk kopar pamuk ipliği gibidir gerginliği.
Ahmet Bağçe
LİMAN OLAYIM
Balığım, ağzındaki su gibidir aşkım,
Damlasıyla Solungaç lamel olayım.
Deryamda oksijeni bol suyum var,
Yüreğime doğru yüz limanın olayım.
Ahmet Bağçe
USTA BULUNMAZ
Aşkı saz sanıp ele alanlar,
Kudretini tambura teli yapanlar.
Yüzsüzlüğüyle avluda avunanlar,
Yaprak tezeneyle name yapılmaz,
Adam olmayan yerde adam barınmaz.
Telin koparsa ehil usta bulunmaz.
Ahmet Bağçe
HAVLU ATMAYI
Yürüdükçe artar yorgunluğum,
Taşla örülmüş yollar yürünmez.
Öyle bir ağ dolamış ki belimi,
Her bir yanım düğüm çözülmez.
Ey! Bahtım, suç benimmi öğretmedin.
Ne bilirdim kupaya su katmayı,
Derin deryalarda kulaç atmayı,
Koyunu sağıp kuzuya katmayı,
Güçsüz iken güçlüye havlu atmayı.
05.03.2016
Ahmet Bağçe
Hayat benim için üzülme,
Ben yokken de aynıydın.
Sen vardan gelir vara gidersin,
Yokun halini ne bilirsin.
Ahmet Bağçe
Güneşin doğmasına vakit gelmedimi,
Hepiniz kardaş oldunuz acılarıma.
Yuvalara ateş düşmüş harlanır,
Yüreklerimiz dağınık kanlar akıyor.
Ahmet Bağçe
Denizköpükleri gibi kabarır yüreğim,
Dalga önünde kum gibi dağınık fikrim.
O kara gözlerinle bakışın tedirgin,
Ok gibi saplanmaya hazır kirpiklerin.
Ahmet Bağçe
Bana bir sen lazımsın, birde bana olan saygın. Bana saygın yoksa sen nemelazımsın.
Ahmet Bağçe
SEVGİM YAPRAK
Senden ne beklerim ki.
Bana ne verebilirsin,
Mutlulukmu, anlayışmı.
Hiç sanmıyorum.
Sen benden anlayış beklersin,
Bana anlayışlı olamazsın.
Hep öyle oldu.
Dağıtanda, dağılanda ben oldum.
Sevgim yaprak gibi yassılırken,
Ya! sevdiklerim,
Onların hepsinin kanatları vardı.
Sevdim uçtu gitti.
Çok sevdim kaçtı gitti.
Bak bi.
Hadi anlayışlı ol birazcık
Bana mutluluk ver, sevgi ver……..
Ahmet Bağçe
Hayatta iken yoldan gelip yola giden insan, doğarken ele gelir, ölürken elden gider.
Ahmet Bağçe
YARALIM
Beni incitme yaralım,
Ortamım bulutlu
Gözlerim puslu,
Kirpiklerim tül perde,
Gözkapaklarım aralı.
Bir gölge dolaşır duldamda,
Bu sensen ses ver,
Görün gözüme.
Ahmet Bağçe
SEVDİĞİNİ UNUTMAZMIŞ
Giderken ki bakışın var ya içimi sızlattı, gözlerim sağanak yağmaya başladı. O an sen gözlerinle konuşurken benim yüreğim sustu. Dilim tutuldu. Kal diyemedim, gitme dememe de fırsat vermedin. Düşler arenasında dolaşmaya başladım. Yağmur altında tuz gibi eridim, kayboldum. Bak ne diyeceğim. Saksıya birlikte diktiğimiz nergis çiçeği var ya serpildi, büyüdü. Ona senin adını verdim. Nergis çiçeği sevildi mi o da sevgisini gösterirmiş. En güzel çiçeklerini verirmiş kokusunu sunarmış. Şifa bile verirmiş hatta, bütün becerisini sunarmış. Sevdiğini unutmazmış.
Ahmet Bağçe
Baktım kayboldun saklambaç oynuyoruz sandım. Gerçek olmasını istediğim oyunumuz rüyadan ibaretmiş.
Ahmet Bağçe
Kirlenerek çıktığın zirvede kirlerini temizlersen, atığı eteklerine kadar uzanır.
Ahmet Bağçe
Her şeye üzülüp ah etme ey gönül. Bir zamanlar geceleri gökyüzüne bakıp en uzaktaki yıldızı görmek isterdin. Birde ne zaman büyüyeceğini düşünürdün. Şimdi anılarda kalan
Düşüncelerini hatırlayıp hey gidi günler hey diye, içini çekiyorsun. Eee büyümek bu olsa gerek.
Ahmet Bağçe
İn merdivenden aşağı,
Çiçek sunayım sana.
Tahammül edemem,
Tepeden bakışlarına.
Ahmet Bağçe
DE HADİ
Ne zaman yüzüne baksam,
Gözlerim doluyor,
Ellerim titriyor,
Benzim sararıyor.
Ellerinde mendil,
Gözlerin iki çeşme,
Sürekli ağlıyorsun.
Nedeni olmalı diyorum,
Sormaya çekiniyorum.
Üzerindeki karı kürümek,
Yüreğindeki ıslaklığı gidermek,
Isıtmak istiyorum.
De hadi ağlamanı gerektiren,
Karamsarlığa iten nen var,
De hadi…..
Ahmet Bağçe
Ben seni neden bu kadar sevdim ki,
Seni sevmek benim kıyametim oldu.
Hayatım zindana dönerken,
Yüreğim estetiğini kaybetti.
Gül gibi gördüm,
Vücudum kaşındı,
Kaktüs olduğunu anladım.
Ahmet Bağçe
Nice insanlar vardır, ne makam nede mevki sahibi, ağırlığı beyninin ağırlığından hafif ama adam gibi adam gönüllerde ağırlanır. Nice insanlar vardır makam mevki sahibi, okkada ağır lakin beyni küçük ancak kendi menfaatine çalışır ahırda ağırlanır.
Ahmet Bağçe
Vefa bozacıda satılan şıranın adı değil, dosta dost olduğu kadar, dostluk için gerektiğinde susabilen konuşması gözyaşı olabilendir.
Ahmet Bağçe
İLKİM VE SON AŞKIM
Can kuşum,
Rica etsem rüyama gelirmisin,
Açarmısın kollarını,
Sararmısın sıkıca.
Konuşurmusun doyasıya,
Renklendirirmisin gecemi,
Bal akıtırmısın yüreğime.
İşte o zaman,
Renk gelecek yüzüme,
Hasretim gidecek bir süre,
Diyeceğim sana sevdiğim,
Önümdeki günüm,
Omzumdaki yüküm,
Yolum, yoldaşım,
İlkim ve son aşkım……
Ahmet Bağçe
Yelkenimde dümenim,
Kabaran denizde can yeleğim,
Basmalarına kıyamam,
Ayak izlerine meleğim.
Ahmet Bağçe
CAN YAKAN
Canım yandığında,
İlk aklıma sen gelirsin,
Keza kim cesaret edebilir,
Özgürce canımı yakmaya,
Çünkü sen benim sevdiğimsin.
Bilesin ki sevdiğim,
En çok can yakan,
İnsanın sevdiğidir.
Ahmet Bağçe
VEFALI YAPRAĞIM
Kopup düşmene kıyamam,
Benim nefesim akciğerim,
Baharımın tomurcuğu,
Besin yapan fotosentezim.
Son baharda küsenim,
Daldan kopup gidenim.
Vefalı dargın yaprağım,
Ödeyemem senin hakkını.
Küskünken bile gösterdin,
Zararlı maddeden kurtardın,
Sana sahip olamayan gövdemi.
Ahmet Bağçe
Hayat öyle bir yokuş ki, her insan hedefine ulaşmak için o yokuşu tırmanmak zorundadır. Bu zorlu maratonda kimileri kendiliğinden kanatlanır kuş misali uçarken, kimileri diğerlerini basamak yapar tırmanır.
Ahmet Bağçe
YABAN GÜLÜ
Kokusu gün başı kırları bastıran,
Tedvini oldukça zor yaban gülü,
Seni dermek pahasına kat ettim,
Mekân tuttum kırı, bayırı, dağları.
Kurdu, kuşu arkadaş, yoldaş oldu,
El uzattım sen batırdın dikenleri,
Yaraladın, kanattın her bir yerimi.
Üzerine toplanan sevgiler varken,
Bu denli nazlanıp acımazlığın niye,
Korkar oldum kokunu nefeslemeye.
Ahmet Bağçe
HAYAT DAHA SANA NE VERSİN
Geçenlerde bir ağaca yaslandım düşüncelere daldım derin, derin. Yanıma biri geldi selam verdi oturdu. Gördüğüm kadarıyla dertlisin yâda bir şeylerin eksik, sanırım o eksiklikleri düşünüyorsun dedi. Dedim evet derdimde var yanı sıra isteklerimde var. Ne kadar çabalasam ne dertten kurtuluyorum, nede isteklerim oluyor. Gelen yabancı kendisini tanıttı. Dedi ben hayat. Yani sizlerin yaşamanızı sağlayan ortamım. Bazen dersiniz ya of be hayat ne güzelsin veya bıktım senden be hayat dediğinizim. Şimdi sormak isterim. Hatta soruyorum. Benden ne istersin. Düşünmeden fırsat ayağıma gelmişken Alâeddin’in lambasından çıkan Cin’in vereceği üç dilek misali isteklerimi yutkunmadan bir, bir sıraladım. Her şey dedim, her şey isterim dedim.. Hayat her şeyden kastın ne dedi. Dedim evler, arabalar, yatlar, lüks yaşam huzur, sağlık, uzun ömür daha neler, neler. Hayat alaycı bir tavırla, yüzüme baktı ve dedi. Ey karnı tok gözü aç insan. Beri bak sen gök ile yer arasında kocaman bir mekânda önüne sunulandan doyuma ulaşamıyor yaşamasını bilmiyorsan hayat daha sana ne versin…..
Ahmet Bağçe
Hurdacının da dönüp bakmadığı,
Beş para etmez kalbi kırık biriyim.
Senin duvarından da indirilmiş,
Resmi yırtık boş bir çerçeveyim.
Ahmet Bağçe
Aşkımı suladın renk verdin,
Parlak iken soldu sayende.
Havada rüzgârı yok, bulutu yok,
Bu yaz gününde kar niye.
Ahmet Bağçe
Gönlüm öyle çok yorgun ki,
Gözlerim vakitsiz uyukluyor.
Gözyaşım coştukça coşuyor,
Ağladıkça pınarları doluyor.
Korkar oldum yolunda ağlamaya,
Tozlu yolunu çamur yapıyor,
Ahmet Bağçe
Öyle bir anda gel ki,
Kapının zili çaldığında,
İkimizde şaşkına dönelim,
Bir anda oluşan aşk gibi.
Ahmet Bağçe
DÖKTÜN GÖZYAŞINI
Sabah uyandım şaşkınım,
Sen yanımda sol omzumda,
Dokundum ürkekçe yüzüne,
Okşadım saçlarını nazikçe.
Sonra uyandın baktın yüzüme,
Başladın uzun, uzun anlatmaya.
Dediklerini dinledim usanmadan,
Bir ara duygularının tesirinden,
Döktün gözyaşını sildim mendilime,
Yüreğimden bir ses dedi yüreğine,
Boğuşmaya gerek yok bak gözlerine.
Yaşamak için bir ömür var önümüzde,
Onunda yarısı geçti çocuklukta gençlikte.
Boş yere inatlaşıp aşk ateşinde yanarak,
Görünmeyen yara açmak niye gönlüne,
Aşk acısı derin olur çekilmez çilesi,
Uzar gider tükenmeyen yol gibi ince, ince.
Ahmet Bağçe
İSTERMİSİN KÖYDE YAŞAMAYI
Bir köyde mi koca bir şehirde mi yaşamak istersin deseler. Şehrin ihtişamı, taş yığını gündüzün ve gecenin bir birinden farklı tasarımı beni boğar, çok renk çok ışık gözlerimi kamaştırır bana uymaz derim. Küçük bir köy bana kocaman bir dünya, bu dünya bana yeter köyde yaşamayı tercih ederim derim. Şehir bana istemediğim biri gibidir. Onda aradığın her şey var. Lakin koyun ile kuzu sesi, tezek kokusu, eşek şarkısı, köpek havlaması, bacalardan tüten yufka ekmek kokusu v.s. varmı derim. Hani beklediğim bir günü beklemediğim biriyle geçirmek gibidir şehir. Yâda bana öyle gibidir derim. Köy bana samimi bir dosttur. O kendisiyle bir arada olmak isteyene candan sarılır. Yeter ki elinden tut, o senin belinden kavrar. Salmaz salıvermez derim. Köyün gündüzü uzundur, bol güneşli kocaman bir gökyüzü vardır. Dağları, geniş ovaları var. Boy, boy ağaçları salınır saz çalar bir birlerine. Bir yorgan gibi serilerek gelir köyde akşam vakti. Kuşlar, böcekler, gözle görebildiğin küçük sinekler, aç kalktığı yuvalarına tok olarak dönerken sevinçlerini görmek bir başka manzaradır köyde. Ya gece. Yarıya kadar açık pencere, önünde mum ışığı ve gökyüzünde parlayan yıldızlar bir ayrı güzellik, bir ayrı çeşnidir göze. Şehirde bu güzellikler nerede. Dışı bakımlı insan gibidir şehir. Doğal güzelliğini kaybetmiş notası yok, kulağa hoş gelen sesten mahrum müzik gibidir. O büyümüştür tepeden bakar üzerindekilere. Tıpkı geldiği yeri küçük gören önceden değil sonradan görenler gibi…….
Ahmet Bağçe’den
Senin odun diye yaktığın,
Yanışını izleyip güldüğün,
Küllerini bir yere savurduğun,
İşte o senin için yanan adam.
Ahmet Bağçe
AĞLAMAKTAN SANMA
Ne ağlarsın be yüreğim,
Tek yalnız sen değilsin.
Bak ben ağlıyormuyum,
Bakma gözlerimden akana,
Onu ağlamaktan sanma,
Unutulmuş birkaç kök var,
Onun için akar damlalar.
Ahmet Bağçe
BENİ SEV YETER
Hadi seninle barış yapalım,
Gözlerim sana baksın,
Dilim sana şarkılar söylesin,
Ayaklarım sana yürüsün,
Ellerim sana çiçek sunsun.
Gel barış yapalım anlaşalım,
Yüreğimin tamamı senin olsun
Sen beni sev yeter.
Ahmet Bağçe
AĞLIYORMUSUN YOKSA
Oturup bir, bir yazdım anılarımı,
En çok senden bahsettim.
Yaşadığımız kırk yılı anlattım,
Yani geride bıraktığımız kırk yılı.
Yoksa üzüldün mü yaşadıklarıma,
Ne o ağlıyormusun yoksa,
Yâda bana kızıyormusun.
Kızma sırtımda taşıdığım arkadaşım,
Senin şu üzülerek okudukların,
Benim yıllardır yaşadıklarım.
Ahmet Bağçe
HAYAL KURMAYA VARMISIN
Hani şöyle ellerini başının altına alıp uzanırsın ya divana, ayaklarını üst, üste koyup, gözlerini dikersin tavana, hem dinlenir gibi olursun hem de biraz rahatlayıp tebessüm edersin. İşte o zaman ruhun ve beynin çalışırken müthiş bir yorgunluk içine girersin. Yaptığın yâda yapmak istediğin işin adına hayal kurmak diyor uzmanlar. Hayal kurmak, satılmıyor çarşıda, pazarda. Öyle akçede geçmiyor. Bedavasına satışı. Tarlasına ekende sen, devşirip getirende sen, ucuza senden satın alanda sen. Ya! Sonra. İşte sonrası vahim. Aşk dedikleri bu hastalığın azami ömrü 2,5 yıl. Etkileri yavaş, yavaş görülüp kalıcıdır, yani ömürlük. Saçların ağarması, belin bükülmesi, dişlerin dökülmesi, derilerin buruşması, kalp damar hastalığı, sinirlerin boşalması gibi daha niceleri yan etkileri. Kısacası hekimlik vaka. Derdini sıkıntını bedavaya satamazsın. Yer bulup taşıyamazsın. Cepler dolu akçen olsa çaresine ilaç bulamazsın. Arkadaş âşık olup hayal kurmaya varmısın…
Ahmet Bağçe’den
İLAÇ OLURDUM
Ve ben senin için ne olurdum bilirmisin,
Öyle çölde divane dolaşıp, meczup değil,
Aşkını karda görsem donsam da alırdım,
Sevgini selde görsem tereddüt etmez dalardım.
Saç tellerin uçuruma köprü, bakışın kalkan olsa,
Kalkana cesaretimi toplar, köprüne cambaz olurdum.
Aşkına aşkımı, sevgine sevgimi, yüreğine yüreğimi verir,
Kanımı merhem eder, yaralarına ilaç olurdum.
Ahmet Bağçe
SENDE BENİ GÖZDE GÖRÜRDÜN
İşte ben öyle güzel sevdim,
Saygım başka,
Gülüşüm başka,
Bakışım başka,
Duruşum başka.
Sende benim gibi sevseydin,
Saygım sonsuz,
Duruşum samimi,
Gülüşüm içten,
Bakışım endamın olurdu.
Ve sende beni gözde görürdün.
Bakışınla,
Duruşunla,
Gülüşünle………
Ahmet Bağçe
Bir, bir tükendiğimi anladım,
Hatıralarımızı yakışından,
Sırt dönüp giden sensin,
Ben şimdi umutsuz vakamıyım.
Ahmet Bağçe
Aralıklı dururken gönlümüz,
Bir birine değmez gönümüz.
Dolu gibi toprağa düşerken,
Akışından bellidir eridiğimiz.
Ahmet Bağçe
Kader ne kalender nede zengindir. Kader bilinmeyen geleceğindir.
Ahmet Bağçe
Şimdi biraz yorulacaksın ama sana zahmet bana hürmet, bana beni sevdiğini bir söylermisin atağa kalkamadım da.
Ahmet Bağçe’den
Dünya; Üzerinde yaşayan insanları öylesine yoruyor ki, yorgunluktan bitap olup uyuyanlar bir daha uyanmıyor, ölmeyen insanlık dışında.
Ahmet Bağçe
HEP ÜZÜLÜYOR ÜZÜLÜYORUM
Sen üzüleceksin diye üzüldüğüme üzülüyorum. Birde ben senin için üzülürken senin mutlu olmana üzülüyorum. Şimdi bu sözlerimle seni üzmüşsem üzülme, üzülürsen üzülürüm.
Ahmet Bağçe
Ben sende nen varsa onları sensin diye sevdim. Sen bende olmayanı sevmişsen suç benimmi?
Ahmet Bağçe
GÜNEŞİN DOĞDUĞU GÜNÜ
Güneşin doğduğu günü gözlerimin kapanmasından korkarım. Ay ışığında parlayan yıldızların bir, bir kayboluşunu hüzünle izlerken, yeni bir günde gözlerimi kamaştıran güneş ışığının dalga, dalga doğaya dağılışını göremeyişim aydınlığa pek alışık olamayışımdandır. Tıpkı yeni doğan bebeğin ağladığı gibi benimde gözlerimden damla, damla yaşların akması sessizce ağlamaklı oluşumdandır. Diyorum ki önümü görmeden ilerlemek arkamda bıraktığım izlerin aynısı olacaktır. Ne kadar sessizce feryat etsem de hayatın coşkulu akışı duygularımın ses duvarlarının ötesine geçmesine engel oluyor. Ne garip her gelen giderken aynı duygulara kapılıyor. Benim gibi…….
Ahmet Bağçe’den
RESMİNE BAKTIKÇA
Bir cansız resmin var karşımda,
Kâğıt parçasında bir çizgi,
Bir yaprak kadar kurusun.
Güneş ışığında parlak,
Loş ışıkta üzgünsün.
Korkum elimden düşürüp,
Boşluğumda yok olman,
Aşkım! Senin bende kalan resminin,
Ne uçmasına müsaade ederim,
Nede avuçlarımın arasında buruşmasına,
Heyecanım artıyor resmine baktıkça.
Ahmet Bağçe
NİHALE SESLENİŞ
Ülkem kara bürünse de karı kürürüz Nihal,
Yeter ki sel gelip yurdu etmesin talan.
Kılıçla kestik baltayla yardık yurt edindik bu vatanı,
Kolay lokma değil boğazlarında kalır kan renkli hilal.
Ahmet Bağçe
TEK TÜRK BİR DEVLETTİR
Benzemez aşkların hiç biri vatan aşkına.
Ana kokar, baba kokar, yar kokar her bir karışı.
Sakın aman dileme elinde maşan olsa da ey hain,
Alçaklar yurdu değil bu yurt, burası Türk’ün vatanı.
Etrafına dön de bir bak korkuyla,
Aman dileyip yalvarma hainliğinin ardında,
Karış, karış dolaşan Türk’ü karşında gördüğünde.
Bir düşün,
O bir tek Türk, vatandır, devlettir.
Bir tek dahi kalsa dünyada.
Kendine yer ara kara toprakta.
Ahmet Bağçe
Boş ver arkadaş âşık olup düşünme,
Bak ben hiç düşünmüyorum.
Sakın sevip yanıp kavrulma,
Bak ben yanıp kavruluyormuyum.
Ahmet Bağçe
Sende emaneten benim gözlerim var,
Sana benim gözlerimle az bir baksana.
Sakın yanına mendilini almayı unutma,
Gözyaşımın her damlasında sana mesajı var.
Ahmet Bağçe
ŞAHADET ŞERBETİ İÇMİŞ YİĞİDİM
Bayrağımın rengine taze kanlar eklendi,
Yeni sürgün vermiş fidanlar şehit edildi.
Çıplak gözle bak hainler ne hale büründü,
Onlar sefada vatan cefada halkım ezada.
Yüreklere benzin dökülmüş yanar su çaresiz,
Göz yumdurulup âlem uyuklatıp daldırılmış rüyaya,
Tekerrür denilip halk uyuşmuş laf ebesi bezirgânla,
Kem gözlere geldin nazar değdi cennet vatanım.
Görülmüş mü yedi düvelde yedi iklimin,
Her düvelde şahadet şerbeti içmiş yiğidim,
Taşına toprağına al renkli giydirdikleri kefenin,
Sorulacak hesabı şehidim kalacak mı? Yerde kanın.
Ahmet Bağçe
Sukut edip yoğruldukça kabarır yüreğim.
Hamlığım gider kor ateşte yanar pişerim.
Doymam doyururum lakin aşkına biçareyim.
Gönül versem de el vermem el âlem sayıldıkça.
Ahmet Bağçe
Eğilsem doğrulurum, düşsem kalkarım, birine kırılsam affederim. Lakin eğsem doğrultamam, düşürürsem incitirim, birisinin kalbini kırarsam affedilmeyi beklemem.
Ahmet Bağçe
Etrafımda dostlarımı göremedim, sadece acılarım kalmış yanımda ve dedim ki, neyim kaldı dostlarla paylaşacak acılarımdan başka.
Ahmet Bağçe
Gözlerim asılı kaldı gözlerine,
Sustu, ne konuştu nede ağladı.
Yenik düştüm cananın hevasına,
Canan göze gelmezse gönül neylesin.
Ahmet Bağçe
Hadi gidelim yaylaya,
Esintiler gelsin obaya,
Haber verin kâhyaya,
Kabakta konsun sofraya.
Ahmet Bağçe
Bakma öyle dağlama yüreğimi,
Uzaklarda değilim yokla yüreğini.
Gece karanlıkta kaybettiğin değilim,
Her daim yanında yaşıyorum ben.
Ahmet Bağçe
En çok güldükten sonra ağlarım.
Çünkü ne zaman gülsem,
Gözyaşlarım pınarından bir yol bulup akıyor.
Anladığım kadarıyla ağlamak bana yakışıyor.
Ahmet Bağçe
Ben ne karanlıkta yaşamayı, nede aydınlıkta ortalıkta dolaşmayı isterim. Hele, hele Polyanna gibi sahte mutlu veya palyaço gibi maskara olmayı hiç istemem. Ben ağırlaştıkça başı eğik etrafını görüp, gözeten günebakandan yanayım.
Ahmet Bağçe
Susan fazla konuşmayan insanın bakışları, çalılıklardan çıkan yılanın ıslık sesi gibi korkutucudur. O kendisini susmaya azmettirenin korkulu rüyasıdır. Suskunluğunun ne zaman sokacağı kestirilemez.
Ahmet Bağçe
Ağla gözlerim,
Sende benim gibi yalnız,
Benim gibi mahzunsun.
Görmesin gözyaşını,
Mendilinden başkası.
Ahmet Bağçe
Dünkü düşüncelerim yarına kaldı, bugün gene akşam oldu.
Ahmet Bağçe
GÜLSE YÜREĞİM
Sensiz gelen sessizlik burktu içimi,
Dışarı zifiri karanlık kasvetli.
Duvarda asılı gaz lambam fitilsiz,
Odam soğuk, sobam da birkaç parça odun,
Ne çıram var ne kav, nede kibrit.
Bir yalnızlık içindeyim göz pınarlarım dolu,
Yazık deseler damla, damla akıtacak,
Kapıya dikilen gözlerim.
Bir ses versen neredesin desen ,
Korasız kapım açılır iteklesen,
Giderirsin sessizliğimi.
Sönük lambamın fitilini yaksan,
Tutuştursan sobadaki son odunu,
otursan minderime,
Kürelesen sessizliği gülse yüreğim,
Ahmet Bağçe
06.02.2016
Bir sarılsan ısıtsan içimi,
Onarsan kırdığın yüreğimi,
Sonra ay canım,
Buradayım desen,
Tutsan ellerimi.
Ahmet Bağçe
Arkandan konuşulanı umursama, umursarsan cihaz tak kulaklarına.
Ahmet Bağçe
Bilesiniz ki uçmak için kuyruk tek başına işe yaramaz kanatlarda gerekli.
Ahmet Bağçe
Gönlünün olmadığı yerde gövdenin olması, tercihinin kaybetmekten yana olup, yalvarmadan yana olmamasıdır.
Ahmet Bağçe
Sevgilide sevgi aramak, sevmek için sevgili aramak gibidir. Sevil ama yanacak kadar sevme.
Ahmet Bağçe
Dün aynı kâsedeki aşı kaşıklayanlar, bugün bir birlerini görünce sen kim oluyorsun diyorsa, sofrada paylaşılması istenmeyen kızarmış kuzu vardır.
Ahmet Bağçe
O kadar çok incitildim ki, affetmeye mecalim kalmadı. Gerginliğimden kopma noktasındayım. Bir gün aramaya koyulurlarsa kopmuş parçalarımı bulmakta zorlanacaklar. Kusura kalmasınlar. Affetmeyi isterdim lakin listedekiler hızlarını alamamış kırmak için yarış halinde.
Ahmet Bağçe
Türkiye uyuyor zannediyorlar...
ONLAR BİLMEDEN BÜYÜK BİR MİLLETİ UYANDIRIYORLAR
Dünyanın kilit noktasında güzel bir bölgenin sahibi olmanın zorluğunu yaşıyoruz. Millet olarak toprak gibiyiz. Alttan delmeye çalışan köstebekler, yılanlar, karıncalar, vs çökertmeye çalışıyor. Üstten, heyelanlar, gelgitler, rüzgârlar, suların aşındırması vs. Buna rağmen kök salmış çınarız biz. Dallarımız toprak üstüne, köklerini toprak altına büyüdükçe büyüyor. Onlar alt üst etmeye çalıştıkları toprağa bilmiyorlar ki can veriyorlar. Toprağı harmanlıyorlar. Bize saldırdıkça kılıcımızı biliyor, keskinleştiriyorlar. Zorunlu eğitim yaptırıyor, çeliğimize su veriyorlar. Şu anda eğitimini tam teçhizatlı ve donanımlı olarak almış, dünyaya meydan okuyacak ordu sahibiyiz. Ne yaptıklarının farkında değiller. 1400 yıl önce Peygamberimizin işaret ettiği noktada Hak kitaplarının işaret ettiği kehanetlerde bulunduğu yerdeyiz. Yahudi ve Ermenilerin hesabını verecek, onlarla cenk edecek milletiz ve kılıcımız bileniyor. Bileme yapılırken arada ellimizi kılıç kesiyor kanatıyor, acıtıyor ama onlar bilmeden BÜYÜK BİR MİLLETİ UYANDIRIYORLAR
Ahmet Bağçe
Anlaşılması gereken iki şey vardır. Yoklukta sabır ağacı, varlıkta tavır ağacı. Sabır eden iman gölgesinde, tavrı yanlış olan şeytan gölgesinde eğleşir.
Ahmet Bağçe
Gözün görevi görmek, görür görmesine de, beyin tercüman, kalp tasdik etmedikçe ne gördüğünü bilemez.
Ahmet Bağçe
KIZGIN DEĞİLİM
Kırgın olduğum halde kızgın değilim.
Sevdiğim halde sevilmeyen,
Karda yürüyüp de,
İzini belli etmeyenin oyuncağıyım ben.
Oynanırken kırılan,
Kırıldıkça bir, bir tükenenim.
Vazgeçilmeme rağmen vazgeçemeyenim ben.
Ahmet Bağçe
Sessiz gemi, ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenden, gibi sözleri yazanların eserleriyle büyüdük. Şimdi gözlerimiz kaç kez doğacak güneşi görecek, batışını sessizce izleyecek. Ağır, ağır çıktığımız merdivenden kaç basamak kaldı inilecek.
Ahmet Bağçe
Kırık tahta gibi ateşe atma, bakarsın bahçeni çevreleyen çit için lazım olurum.
Ahmet Bağçe
İlik düğme gibi birbirimize iken, neden çözüldük. Gönül askısında kurumayamı alındık.
Ahmet Bağçe
UZAKLAŞ GİT
Hayallerimden uzaklaş ki,
Ayrıldığımızı anlayayım.
Hafızamdan kaydını sil,
Halen silinmedi be güzelim.
Tarumar olmuş saçlarım,
Birazda yorgun derbederim.
Gözlerim yorgun uykulu,
Düşlerimde seninleyim,
Uzaklaş git hayallerimden,
Uzaklaş ki, bende beni göreyim.
Ahmet Bağçe
Yürekten ağlamak nasıl bir şey.
Bana tarif edermisin.
Benim gözlerim kurumuyor,
Ya! Yüreğinden ağlayanlar.
Ahmet Bağçe
Kırk yılın sonunda öyle bir baktın ki,
Gözlerinin içi ilk karşılaştığımız gibi değildi.
Ayrılığın haberini okur gibiydim.
Ahmet Bağçe
Bardağın testiye eğildiği gibi sen bana eğilme. Ben fırında köz gibi yanarım sonra.
Ahmet Bağçe
Kendini seversen bencil sevilirsen gül olursun.
Ahmet Bağçe
Umudun güzelliği, umutsuzluğun çirkinliği kadar dirençli değil. Saman alevi gibi çabuk geçiyor.
Ahmet Bağçe
Umutlarımın gerçek olması için acımadan yapraklarını tek, tek yolup attım papatyam, gücenmedin her defasında seviyor dedin bana.
Ahmet Bağçe
GÜNDÜZÜM GÜNEŞ
Ben başımın sağ tarafını güneş,
Sol tarafını ay bilirim.
Gecemin ay,
Gündüzümün güneş olduğu gibi.
Lakin bir gülüşün,
Güzel bir bakışında benim güneşimdir.
Gecelerin karanlığında seni aradığımdan.
Ay yüzlüm diyemeyişim bundandır.
Ahmet Bağçe
İyi insan yararlı olmayı, kötü insan zararlı olmayı düşünür. Biri iyiliğini gizlerken diğeri kötülüğüyle övünür.
Ahmet Bağçe
Çorbaya malzeme olan yağ ile karışsa da olur mu çorba ateş görmeden. Ömür dediğin kâse içinde ki çorba gibi tükenir tek, tek şimşir kaşıkla.
Ahmet Bağçe
Ziyaretinle memnun olmayanı memnun etmek istiyorsan ziyaret etme.
Ahmet Bağçe
SÖZDEN ANLAMAZ
Bir bade şarapla sarhoş olmadıysa kafan,
Âşık ol ömür boyu sızar sarhoş olursun.
Alnın bir karış, gözlerin yaşlı, çarpık adımla,
Çukurları görmez, frensiz ayakta dolaşırsın.
Ne dostun nede iksir derdine çare bulur,
Bulsa da aşk hengâmına dur diyemez.
Bir kâbus içinde ki yüreğin sözden anlamaz,
Dolaşırsın, gün boyu laftan, sözden anlamazsın.
Ahmet Bağçe
Hayat bazen kızar, bazen yumuşar,
Deniz gibidir, azdığı zaman dalınmaz.
Günahı onda değil kaderde ara.
Her daim günah keçisi olarak gördük dünyayı.
Ahmet Bağçe
Doğruyu götüren alıcısına götürür ok gibi. Eğri modası geçmiş mala benzer, elde kalır yay gibi.
Ahmet Bağçe
Dün uğurlanır, yarını bekleyen sabırla. Ömür kurban olur, mide ile nefsin açlığına.
Ahmet Bağçe
Yiğide yakışır dili güzel avrat,
Kazancı tatlı olunca esnaf asar mı surat,
Kanında delilik gitmişse gaza gelmez şoför,
Yapmaz aşırı surat.
Ahmet Bağçe
Ne bileyim beni sevdiğini,
Bunca zaman demedin ki,
Ne olacak şimdi,
Deli divane gezeyim mi?
Ahmet Bağçe
Her zaman kapalıyım akşam olunca.
Benim için yenilik başlar sabah olunca.
Yeniden demişken muhteşem olacak,
Seninle yeni güne kavuşunca.
Ahmet Bağçe
DUMAN ALTI
Kararmışsa vardır bir sebebi.
Ya yanmıştır,
Ya da yananın yanında kalmıştır.
Veya duman altı olmuş,
Karamsarlığa kapılıp,
Sevgisi kararmıştır.
Kara sevda misali,
Leyla’nın mecnunu gibi.
Ahmet Bağçe
BAYRAM OLSUN
Baharı müjdeleyen kuşlar,
İştahla tomurcuklarını börtleyen ağaçlar,
Coşkuyla yağışını bekleyen bulutlar,
Kırılmasın kanatlarınız,
Körelmesin filizleriniz,
Dağılmasın bulutlarınız.
Coşkularınız daimi,
Sunumunuz bize bayram olsun.
Ahmet Bağçe
Batı hiç bir zaman adam olmamıştır. Çünkü onları her daim bir heykeltıraş yontmuş adam sıfatına bürümüştür. Onlar Özneden sonra gelmeye mahkûmdur. Yeter ki toplumlar çekilmeye müsait fiil olmasın.
Ahmet Bağçe
Olumsuz giden olaylarda, karşılığını göremediğin sevgilerde, sırtındaki giderek artan hançerlerde toprağa ne kadar benzerlikte olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü toprak bağrında beslediğine suyunu kısınca onun yeşil yüzünü değil, sararmış yüzünü görüyor.
Ahmet Bağçe
Çaydanlığı önüne eğdiren bardaklar, ağızlara eğilmeye mahkûm.
Ahmet Bağçe
Bana günde birkaç defa içini döken su bardağı. Yeter artık derdinde suyunu çıkardın.
Ahmet Bağçe
Sen gönlümü saran ipeğimsin. Sana dut yaprağım dememin nedeni ondandır. İpek böceğinin vazgeçemediği dut yaprağı değil mi?
Ahmet Bağçe
Her dilin çevirisi var da çevirisi olmayan tek dil gönül dili.
Ahmet Bağçe
GÖRÜLMEYEN YÜK
Yaşam içinde acılar var oldukça sıkıntının verdiği ateş içinde yanan yürek kömür olmaz ama hisleri körelir, yaşam umutları tükenir. İşte insanın omuzlarının üzerindeki okkada hafif, taşımada ağır olan görülmeyen yük budur.
Ahmet Bağçe
Gönül güzel olursa, göz güzel bakar. Güzel göze güzel görünen, yüreğe ışık saçar.
Ahmet Bağçe
Gönülde inşa edilen binanın zemini ıslak olursa, aşk kayar.
Ahmet Bağçe
İnsanların amacı yaşamak değil yaşlanmaktır.
Ahmet Bağçe
Camdan vuran her parça kar,
Bana üşümeyi hatırlatır.
Pır, pır uçan kuşlarda can,
Hadi pencere önlerine koyalım yem,
Dostlar, bir avuç yemle sevinsin kuşlar.
Ahmet Bağçe
Umut insanın karnını doyurmaz ama gönlünü tok tutar.
Ahmet Bağçe
Amacına ulaşmak için araç olarak kullanılan sözlerin ticaretini yapanların kazancı, aldatılan insanlardır.
Ahmet Bağçe
Ayağa kalktım. Sordu kadın. Neden kalktın ayağa, etraf boş. Dedim yer mi kaldı. Gül gibisin ama dilin diken gibi batıyor bana.
Ahmet Bağçe
Analı oğlak dalda, anasız oğlak yerde gezer.
Ahmet Bağçe
Kâğıt kalem bir araç,
Atlara koşumu diker saraç,
Zikir dilden söylenir,
Esrarı faydası sayılmaz.
Ahmet Bağçe
Sen rahat ol iç bir çay,
Arkadaşlarınla sohbete dal,
Konuşanlar konuşsun,
Senin yanımızda hatırın var.
Ahmet Bağçe
Dostlar gelin tanış olalım,
Şu manilere kaynak yapalım,
Gecelerin uzunluğu,
Nasıl geçer kardaşlarım.
Ahmet Bağçe
Ortaya serilmiş hasırlar,
Uzanmış yatar yorgunlar,
Üzerlerine örtülecek,
Ne nevresim nede yorgan var.
Ahmet Bağçe
Kuzu kurdu görünce,
Kuyruğu titrer kaçamaz.
Gülü katıra koklatan,
Tekmesine katlanır.
Ahmet Bağçe
En sıkıcı anlarım,
Neşeli gördüğünüz anlarım.
Çokça güldüğüm anda ağlarım.
Görünmez de gözlerimden akan
İçimde birikir her bir damlası.
Ahmet Bağçe
Küsmüş kışın ağaçlar,
Toprak ağlar yaş akmaz.
Gölgeler neden askıda,
Dereler neden çağlamaz.
Yoksa kurudumu kışın suyu,
Donuk bakar yüzüme.
Ahmet Bağçe
Hayat kimisine el verir, kimisine elini verir. Elini tuttuysan hayat senin, tutmamışsan boşta kalır elin.
Ahmet Bağçe
İnsanlar hayallerin içinde değil, hayaller insanların içindedir. Her insan hayalleri ölçüsünde hayata adapte olur. Hayaller gerçek olması için umutlanır, umutları gerçekleşmediğinde hüsrana uğrar.
Ahmet Bağçe
Ne istediğini bilmeyene ne istediği sorulunca suçlanır hakarete uğrarsın. En güzeli kafanı salla sessizce geç git yabancı sansın.
Ahmet Bağçe
Bazen diyorum ki çok güzel gidiyordum yollar bu kadar düzgünken. Bu kadar yara bere niye. Asfaltın bozuk olmadığı yerde.
Ahmet Bağçe
GÜZEL SEVERDİ
Gün gelirde beni soran olursa,
Yıllar vardır nerede bilinmez,
Dersin kahırlandı yüreğime terk etti,
Bakarım hasret ağacından görünmez,
O değerliydi, sevdiğini güzel severdi.
Ahmet Bağçe
Geldim benden öncekiler gibi,
Yürüdüm akıp giden sel gibi.
Geride bıraktığım günahlarım,
Denizdeki kum gibi.
Ahmet Bağçe
KIN KABUL ETMEZ
Ey Türk’e dost görünen,
Dostlukla ilgisi olmayan,
Etrafında gürültü yapıp,
Asırlardır kendini bir şey sanan,
Uyuyorduk uyandık,
Kılıcımızı gök çıkardık kınından.
Artık korkun,
Çomak soktuğunuz,
Bal yapan arıdan.
Siz bilirsiniz,
Kın kabul etmez yuvasına,
Kılıcı kızıl görmeden.
Ahmet Bağçe
Karışıksa duygular içinde bir kör nokta var.
Nefret ise bu noktada bir ışığa ihtiyacı var.
Her ne kadar kitli ise de kapısı,
Kalp misafiri bir şekilde ağırlar.
Ahmet Bağçe
Çöplükte büyüyen gülün koklayanı olmaz. Kendisi gül lakin büyüten yer çöplük.
Ahmet Bağçe
İŞTE AŞK
Şu aşk çok garip bir şey,
Gözde başlayan,
Kalpte ikamet eden,
Düşünceleri allak bullak edip,
Estirip trip atan,
Kafada dolanıp bulutlanan,
Gözyaşı olup, sel gibi akan,
Hiçbir engel tanımayan,
Gençliği heyecanlandıran,
Yaşlılıkta hatıra olup, elde tutulmayan,
Bir tür muammadır.
Ahmet Bağçe
İnsanlar yalnızken düşünemeyen, düşünmek için yalnız kalmak isteyen anlaşılmayan biridir.
Ahmet Bağçe
Neden korkarım bilirmisin. Sende seni ararken, seni kaybetmekten. Seni ne paraya nede güle benzetirim. Gül kurur, para savrulur.
Ahmet Bağçe
Benden izin almadan çalışan kalbim bir başkasının kalbine esir düşmüşse, kurtuluşu için fikrime ihtiyaç duyduğunda izinde olduğumu söyleyin.
Ahmet Bağçe
Kardeleni seversen biraz zahmete katlanacaksın. Dağları aşıp, tepelere tırmanıp, karda üşüyüp, birazda tehlikelere karşı duracaksın. Sevmek sanıldığı gibi kolay değil.
Ahmet Bağçe
Aklı sende olmayanın, gönlü sende olmaz.
Ahmet Bağçe
Cümle bitmeden yanlış konulan nokta, cümleyi bitirir bitirmesine de, cümle anlamını yitirir.
Ahmet Bağçe
Avucumun içi kadar sıcak değil parmaklarımın ucu.
Ahmet Bağçe
Göz göze geldiğimiz gündü, önümdeki raylarda ilerleyen hayat trenimin dümeninin kaydığı gün. Lakin gene de Kavurucu sıcakta, bir kova su gibi yüreğimi serinletiyor bakışın.
Ahmet Bağçe
BİR DAMLA SU OLSA ONU İÇMEM
Hatıraların limon misali buruştursa da çehremi, nede olsa limon derim. Limonda kıvırcığı olmadan tek başına alınınca ekşitir damağı der geçerim. Ezbere yürüdüğüm yolları hayal eder sağında solunda neler varmış görmeden geçmişim görmemişim derim, kendi kendime dertlenirim. Ne seni, nede senden geleni unuturum. Acısıyla tatlısıyla bunca yılın anısı, anıları bir ömrün tükenişini sergileyen süsü, çeşnisi, sosuymuş derim. Çölde susuz kalsam hatıralarım bir damla su olsa onu içmem yaşayabildiğim kadar yaşarım yaşamak isterim anılarımla. Sen olsan ne yaparsın?
Ahmet Bağçe
Geceyi, geceleri seviyorum. Gece olmasaydı, yıldızları göremezdim. Güneşi, onun muhteşem doğuşunu göremezdim. Kaç kişi yıldızlarla konuştu, birlikte güneşin doğuşunu bekledi. Yıldızların güneş doğarken gidişine şahit oldu. İzleyin derim. O muhteşem değişimi. Geceyi, geceleri seviyorum. Çünkü karanlıkların aydınlanacağını hatırlatıyor.Sabahın ertesi gününü aydınlık olacağının umudunu.
Ahmet Bağçe
SESSİZ KONUŞMA
Yıkık dökük kerpiç yapıdan ibaret bahçe duvarının köşesinde köpeği ile birlikte oturan yaşlı bir adama yanaştım. Selam verdim, yaşlı adam kafasını hafif aşağıya eğerek selamımı aldı. Sonra başını kaldırıp etrafa bakındı sağ elini çenesinin altına koyup duvara yaslandı. Sessizliğini bozmadı. Kalıplaşmış bir hayatın içinde başka bir hayat istemez gibiydi. Sol yanında köpeği, sağ tarafında bir parça ekmeği, kütükten oturağı ile sandıktan uyarlanmış masasıyla hayatı dolduruyor. Hayat ise onu avutuyordu sanki. Birkaç dakika bakındım, konuşmayan, konuşmak istemeyen yaşlı adam aslında konuşuyordu. Onun konuşması sessizdi, gözleriyle uzaklara bakarak adeta haykırarak konuşuyordu. Bağırmıyor feryat etmiyor ama duyuruyordu sesini. Sesini duyuruyor duyurmasına da ahalinin kulakları tıkalı gözleri görmüyordu. Yalnız kalan, yalnız yaşayan yaşlı adamın sessiz haykırışını duymuyorlardı. Başını okşadığı sadık köpeğinden başka duyan işiten yoktu. Bir isteğinin olup olmadığını sordum yine kafasını yukarı kaldırarak bir nevi yok teşekkür ederim dercesine gözlerini kaçırdı gözlerimden. Sanki beni kendi halimle bırak ve git demek istedi ilgisiz kaldı benimle. Sonra sessiz konuşmasına daldı. Sessiz konuşmasına büründü yeniden.
Ahmet Bağçe
Bugün dünlerin arkasından bakarken, dünler ne kadar pişman bilemeyiz. Acısı içimizdedir. Gitmesini ya istemişizdir, yâda istememişizdir. Dün giderken arkadan bıraktığı keşkeler yaşayan biz insanları derin duygulara salarken, içimizden gelen bir ses hey ben buradayım! Ben bugün! Dün olmadan beni iyi yaşa uyarısına kulak ver.
Ahmet Bağçe
Dargınlığa neden olacak senin istediğin, onun istemediğiyse üzerinde durmanın anlamı yok. Vaktin nerede olduğunu gösteren akrebin önden giden yelkovanı takip ettiği gibi onu takip et. Bilinmesi gereken saat değil mi?
Ahmet Bağçe
İnsanlar huzur bulacağı yerde olmak ister, ya da huzur bulduğu yerde kalmak ister. Huzur aramakla değil bazı insanların ayağına gelir. Elinin ucuyla itelemeyen huzurlu olurken, iteleyen bir sonraki çekilişi bekler.
Ahmet Bağçe
Yanımda olmayan düşüncemin kamburu,
Nereye dönsem oradasın,
Gözlerimi kapattığımda karşımdasın,
Açtığımda yok oluyorsun.
Bir varsın, bir yoksun,
Sen nasıl bir insansın.
Ahmet Bağçe
Karşıt düşünceye sahip olan dostlar, yalnız kalmana müsaade etmeyen dostlardır. Keza tartışmak için de olsa yalnız bırakmazlar.
Ahmet Bağçe
Kendime olan sevgim, senin bana olan sevginle doğru orantılıdır. Beni ne kadar seviyorsan hayata olan negatif bakışım, pozitif olan sevginden çıkarılınca hayata bakış açımda pozitif olacaktır. Lütfen beni sevmeye devam et.
Ahmet Bağçe
BARDAK DEĞİL
Ne densiz acıdır sözlerin,
Pervasızca esersin ürpertirsin.
Zalim dersin cümle âleme kötülersin.
Ya! Sen,
Mahzende yıllanan karışık şerbet,
Gazı sıkışmış köpürmüş maya değilmisin.
Zalim bensem, şarap sensin.
Kırıldın mı sözüme ne demeliyim,
Ayna gördüğünü yansıtır,
Kulak duyduğunu dinler.
Kırılan duygularım bardak değil.
Ahmet Bağçe
Bazı bakışlar vardır,
Bakan için ve bakılan için farklı anlamlar taşır.
Bazı bakışlar heyecan verirken,
Bazısı endişe verir.
Ben bugüne dek çok bakışlar gördüm,
Lakin senin bakışından güzelini,
Senin bakışından anlamlısını görmedim.
Ahmet Bağçe
Ne şekilde düşünürsen düşün, düşüncen dilden çıkmadıkça söz değildir. Dilden çıkmayan kötü düşünce ise adaba aykırı değildir.
Ahmet Bağçe
Trenin her durduğu yer değil son durak. Ha trenin önünde, ha trenin sonunda ol ne fark eder. Senin indiğin yerdir son durak.
Ahmet Bağçe
Bir sevinç varsa hüzün sanki nöbet bekliyor arkada. Kısa süren mutluluğun sonrası hüzün jeneratör gibi devreyi tamamlıyor. Arızalar bu jeneratör girdiğinde başlıyor. Baş ağrıları, kalp çarpıntıları, göğüs daralması, nefes almakta zorlanma, gözyaşı, depresyon, cinnet geçirme ve dahası hepsi bir yana vakitlerin uzun olması. Demiyor bu insanoğlu da etten kemikten. Kaya değil ki dayansın. İşte böyle sevgili dostlar. Döktükçe tekrar dolan testi gibi insan. Hayat kurnasından olayların akışını ve testinin nasıl dolduğunu yaşarken biliyoruz tanık oluyoruz da, boşalmasını akışına bırakamıyor sabırsızlanıyoruz………….
FELSEFE OLSUN
Ahmet Bağçe
Karşısında kendimi aciz hissettiğim insan, hatalarım olmasına rağmen beni sevebilen, beni yalnız bırakmayan insandır.
Ahmet Bağçe
Çocukken paralamasınlar diye sessiz ağlardım, gençliğimde ise ağlayışım içimdendi. Alışkanlık olmuş ki ağladığımı yakınıma dahi duyuramıyorum. Dudaktaki sigara gibi yalnız yanıyorum.
Ahmet Bağçe
Ne yapsam olmuyor, çabalarım boşa gidiyor. Arka tekerleğin ayarını bulmaktan zorlanıyorum. İllaki ön tekerleği takip edecek.
Ahmet Bağçe
Aklı oyunda olanla arkadaşlık yaparsan ya küsersin, yâda küstürürsün.
Ahmet Bağçe
Bir zamanlar benden vazgeçmeyen,
Her an her yerde bir bekleyenim vardı.
Gün boyu ve geçmişimden hesap soran,
Şimdi nerelerde, habersiz ahvalimden,
İşe yaramaz bozuk durumda ortalıktayım.
Ahmet Bağçe
Öyle insanlar var ki,
Kendisini tepe zanneden.
Nice tepeler yanında,
Alçaklardan da alçak.
Ahmet Bağçe
GENÇLİĞİM YOK
Hatırladıklarımın bir yanı çocukluk,
Diğer yanı yaşlılık,
Aklımda olmayan bebekliğim,
Birde gençlik yıllarım.
Nasıl geçti çarçabuk,
Ne ana kokusu kaldı nede ana bakışı,
Hayal oldu tükendi yar kokusundan.
Yaralarım açılmış kapanmıyor,
Merhemi yok olsa da yarda.
Bir tarafını kapatırken açar diğer yandan.
Çaresi ana sevgisi ana yüreğindeymiş,
Yar yanımda, anam ise mezarda.
Ya! Anamın paşası, paşasının geleceği,
Geleceğim geldi gelmesine de,
Ya! Gençliğim,
Gençliğim yok hatıralarımda.
Ahmet Bağçe
Sırası geldikçe hepimiz susup, sonsuza yelken açacağız. Onun için sevdiklerinize seni seviyorum demekten çekinmeyin! Ne kalp kalır, nede can öldükten sonra. Hepsi diriyken kıymetini bilin.
Ahmet Bağçe
Sahip ol yüreğine,
Söylemesin acı sözler,
Nice esaretler gördüm,
Dayanamam dilden güşene.
Ahmet Bağçe
SEN LAZIMSIN
Gel diyorsun çaya,
Çaya gelmek için var mı derman bu canda,
Sen gel artık üşüyorum,
Benim ihtiyacım var sana.
Yorganım eski bir yarısı yırtık,
Oturduğum yerde serili ot hasır,
Pek yumuşak sayılmaz kayalık yastığım.
Ben ne çayda nede bardağın ince bellisindeyim,
Her ne olursa olsun,
Sen lazımsın bana,
Sen lazımsın bu cana.
Ahmet Bağçe
En çok en yakınımın, arkamda düşman gibi, önümde dost gibi görünmesinden korkarım.
Ahmet Bağçe
Kız saçlarını gördüm dağınık,
Bir birinde karışık kör düğüm .
Bir elimde beliklerin diğerinde tarak,
Ördümde açıldı karışık kör düğüm.
Ahmet Bağçe
Derelerin sessizlikte suyunun şırıltısı kadar,
Dalgaların kıyıdan dönerken sevinci kadar,
Kuşların kanat açıp gökte süzülüşü kadar,
Narin, eşsiz, içten, doğal olan gülüşün var.
Ahmet Bağçe
Her şeyim bitti dendiği anda,
Önüne serilince aniden imkân,
Şükür etmeyi unutma aklından.
O an sana yardım eden kurtaran,
Her şeyi yoktan var edip yaratan.
Ahmet Bağçe
Ölürken doğayı gözlemek son serüven,
Sevilmediğini bilerek sevmek gibi,
Esintisiz havada yüze serinlik veren,
Kırışık derilerden geçen hava gibi.
Ahmet Bağçe
LAZIM OLACAK İMAN
Elimden eğreti tutan hayat,
Sürükleyerek götürüyor bir yerlere.
Tutması eğreti olmasına rağmen kurtulmak zor.
Hele bir gülüşü var cin çarpmış gibi.
Oysaki bu hayata yaşamak için gelmedik mi?
Gözlerimiz yumuk, yumruklarımız sıkı.
Neden açıldı avucumuz iki gözümüz.
Neler işitiyor kulaklarımız,
Birde değişik gelen kokular.
Bazısına ağzımız iştahlanır,
Bazılarına burnumuz kapanır.
Hele dokularımız.
Bazen pamuk gibi,
Bazense sertlikleri hisseder ellerimiz.
Vay anam vay.
Öylemiydik annemizin karnında.
Bağlıydı bir hortum ana karnına,
Karnımızla beslenir yatardık.
Hiç ihtiyacımız yoktu beş duyuya.
Şimdi anladım.
Buradan da gidince öbür tarafa,
İşe yaramayacak beş duyuya.
Sanırım ihtiyacımız,
Şimdi önemini anlamadığımız,
Olsa, olsa beş adet,
Lazım olacak imanın şartları…….
Ahmet Bağçe
BİÇARE
Gönlüm nicedir sensiz figan eder.
Saçlarım tarumar,
Parçalanmış yüreğim.
Bu bir revamı dersin,
Duysan feryadını,
Dayanamaz karanlık çöker yüreğine,
Habersiz kaldığın aşkım,
Biçare olmuş masum,
Şimdi meşki tilavette.
Ahmet Bağçe
VİZE KONMUŞ
Ne ilk, nede sonbaharım,
Yaz görmeden kış yaşarım.
Pabuçlarım taştan ağır,
Yoruldum peşinde koşmaktan,
Gözlerim yorgun, uykulu halde,
Zihnim meşgul hayalinle,
Desen ki gel peşimden,
Sorarım sarhoşa adresini.
Bunca yılın yükü sırtımda,
Gemi yanaşmış rıhtıma,
Engellere alıştım,
Şimdi de vize konmuş sulara,
Ahmet Bağçe
HAYAT BU
Su gibi akan zaman kimini güldürür,
Kimini ağlatır.
Yıllar sonra zamanın gösterdiği tablo,
Kocaman bir hiç.
Başı pazartesi,
Sonu pazar,
Arada birkaç gün daha var.
Pazar dinlendirirken sıkıntılı,
Pazartesi ise ilk iş günü.
Renkli günler yanı sıra aylarda var.
Üçü bir arada aylardan en çetini,
Bol yağmurlu ilkbahar,
En hüzün vereni sonbahar.
Diğer ikisinden biri soğuk,
Diğeri sıcak.
Hayat bu işte.
Ne gülmeye nede ağlamaya değer.
Ahmet Bağçe
12.12.2015
HANGİSİ DERİN
Ne gül dikeninden,
Nede gece gündüzden ayrılır.
Bülbül ne kadar figan etse,
Kopmaz gül dikenden.
Nasıl sevinir gece,
Sabaha kavuşurken tan yerinden.
Ey sevgili
Dil çözülür dile gelir,
Aşk çözülür yüreğe girer.
Ben sevdim dersin,
Oysa ben seni yürekten sevdim,
Arşınla ölç, hangisi derin.
Ahmet Bağçe
KIRIK KALP
Yasla başını omzuma,
Söyleyeyim suskunluğumu,
Bir çare özlem içinde,
Ağlıyorum yumuk, yumuk.
Alay edip gülüşünü,
Uzak, uzak duruşunu,
Nefret ile bakışını,
Anlatayım bir, bir sana.
Ne sen nede ben iki ayrı dağız,
Geçici hayatta bir misafiriz,
Bakarsın bir gün görüşürüz,
O vakit derdimi dökerim sana.
Tanımadık gibi baktın yüzüme,
Çattın kaşını kırdın kalbimi,
Bende kırayım senin kalbini,
Öğren kırık kalp nasıl olduğunu.
07.12.2015
Ahmet Bağçe
DUA
Bir gününü bana versen,
Ömrümü sana veririm.
Ömrünü bana versen,
Allah cennetinde mekân versin.
Ahmet Bağçe
Kor neylesin suyu,
Yanmış yanacağı kadar.
Su üstünde yüzer,
Yükünden arınmış külü.
Ahmet Bağçe
Yüreğim yanıyor,
Bu çileli dünyada,
Tökezleyip düşen çocuğa,
Gözün körmüde düştün deyip tokan atan,
Sonra dönüp çocuğa,
Canın çok mu yandı kuzum diyen ana gibi.
Ahmet Bağçe
Nice kapılar gördüm, eski urbalara yüzünü kapatır.
Muhteşem dedikleri nice yüzler gördüm acı, acı sırıtır.
Öyle binalar gördüm, insanların barındığı,
Tuğlaları yalanlarla örülmüş file gibi.
Nice insanlar var tasının içi çorba dolu, kaşıkları yok,
Bazı insanlar gördüm tasında çorbası yok, etrafı kaşık dolu.
Ahmet Bağçe
Kuru bir ağaca su döksen ne olur,
Su buharlaşır, kuru ağaç kuru olur.
Buhar yeryüzüne inip çimi sarsa,
Çim toprak üzerinde yeşil halı olur.
Ahmet Bağçe
Düşler düşünceler olmasa,
Akla duygular girmese,
Sevgiyi gönül onaylamasa,
Sevgi sevgiliye söylenir mi?
Ahmet Bağçe
Niye ağlıyon diyorsun gardaş,
Neden ağlamayayım gardaş,
Şu gördüğün eş dost gardaş,
Anamı ağlattı gardaş.
Ahmet Bağçe
Seninle konuşmak için,
Kırdığın parçalarımı topluyorum.
Kırılmış parçalarımı görsen,
Kendinle konuşmak istemezsin.
Ahmet Bağçe
YAR
Dilim kestim sükût ettim,
Gözüm yumuk görmez seni,
Kırıldın boynunu büktün,
Kalp gözümle gördüm seni.
Söylenecek söz mü var,
Aşkımı anlamadın yar,
Aşktan anlamayan yar,
Ateşin yanışını mı anlar.
Ahmet Bağçe
03.12.2015
KUMLAR GİBİ
Hiç unutmayacağım bu günü,
Sen külledin üstünü olanca sevgimi,
Benim aklımdan çıkıp giden bu günü,
Sen unutturdun hem günü hem sevgimi.
Niyetini anlamadım telaşlı gelişinden,
Hayatımı alt üst ettin ömrümü tükettin.
Nice yaralar açtın kapatamıyorum,
Kıyıya gelip gidip vuran dalgaların,
Şiddetine dayanamayan kumlar gibi.
Ahmet Bağçe
Gel de gör yaprakların bir, bir dökülüşünü,
Görkemin arkasından buruşuk, kurumuş yüzünü,
Gel de gör sararıp solmuş kanadının büzülüşünü,
Yukarılarda salınıp, boşuna dallanıp, budaklanma.
Ahmet Bağçe
Dökülür yaprak, kucak açar toprak,
Yaprak inler düşerken dalım, dalım diye.
Dal sallanır, dal dövünür bu ayrılığa,
Kopan koptu, düşen düştü ne gelir elden.
Ahmet Bağçe
Sen beni bir umut için içine gömüp hapsettin,
Oysaki ben seni nice umutlarla ölesiye sevdim.
Narına dayanmış gönlüm savrulsa rüzgâr önünde,
Toparlanır yeniden nar olur savrulurum rüzgârına
Ahmet Bağçe
Ne anlamsız bir dünya,
Hem yediriyor, içiriyor,
Öğünüyor seni yaşattım diyor.
Baksan kursağına yok bir şey,
Çile çektirip ağlatıyor,
Bir zaman sonra çektiğin çileleri,
Hatırlatıp gülerek eşe, dosta anlattırıyor.
Ahmet Bağçe
KUŞ GİBİ
Kalp kalbin aynasıymış derler ya,
Bunca yıl neden yansımadın aynama,
Benimde kırıldı kalbim yansımam aynanda,
Sende bak kalbine görüntüm nasıl aynanda.
Şimdi kırık sendeki parçalanmış görüntüm,
Olur, mu birleştirsen darmadağın bir bütün,
Nice yıldır takıntılarınla acılara büründüm,
Kafesinde uçamayan kuş gibi üzüntüm.
Ahmet Bağçe
HATIRALAR
Bazı yerler,
Bazı yerleri hatırlatır.
Bu bazı yerler,
Götürür ta uzaklara
Hatırlanan mekâna.
Hatırlanan o yerlerde kalan izleri, izletir yeniden.
Hatırlatan izlerden habersiz.
Gözlerden uzak,
Görünmeyen bu izler, oluşunca zihinde,
Hatırlar tüm hatıralarını, yaşadıklarını.
Yeniden yaşar üzülür, yâda sevinir.
Kimlerin yok ki eskilerde yaşanmış hatıraları.
Sevindiği, üzüldüğü, ağladığı anları,
Zamanla hafızalarında silinmiş,
Sonradan bir benzerini görünce,
Yani hatırlayınca, yeniden yaşadığı hatıraları.
Deşeledikçe tazelenen Hatıralar,
Üzeri küllenmiş köz gibi görünmez mi gözlerine.
Ahmet Bağçe
Nil sana diyeceğim var,
Ak içimdeki çöle doğru.
Etraftaki tüneyen kuşlar,
Uçuşsunlar saza doğru.
Ahmet Bağçe
Sen beni senden çıkarttıysan takıntım,
Ben seni cüzdanımda para gibi taşırım.
Ahmet Bağçe
Bahçede sıralı ağaçlar,
Üzerine konar kuşlar,
Benim ruhumu okşar,
Gülden gelen kokular.
Ahmet Bağçe
Elim varmaz yazmaya,
Dilim varmaz demeye,
Bu sevda beni bitirdi,
Tez gel bizim otağa.
Ahmet Bağçe
Dağın güneşi tez geçer,
Yer gök döner koyu yeşile.
Aşkla ilgili günlükler,
Yazılır hatıra Defterine.
Ahmet Bağçe
Önündeki engeller vitrindeki mal gibiyse, modası değişmeden kalkmaz.
Ahmet Bağçe
Rahatsız etmek istemedim,
Fani dünya ile meşgul olanı.
Kırıldım bir kenara tünedim,
Kalmadı hiçbir dala güvenim.
Ahmet Bağçe
Kahve yaptım cezvede,
Gel hele otur yanıma,
Fincanı kapattım tabağa ,
Ne çıkacak falımda.
Ahmet Bağçe
Beklemediğim bir anda gelsen,
Tutsan ellerimden kurtarsan düşmekten.
Gözlerimin ta içine, içine baksan,
Bebeğim desen annem.
Ahmet Bağçe
RÜYADA
Şimdi üç beş tane kalmış dalda yaprak.
Direniyor düşmemek için sonbaharda.
Fırtına, yağmur arkasından kar.
Sonra düşecek kara toprağa.
Faydası yok aha feryada,
Mahkûmsun çürümeye toprakta.
Daldaki havalanman geçti.
Şimdi düşün farz etki,
Bir anlık hayaldeydin
Yâda uyku halinde rüyada.
Ahmet Bağçe
25.11.2015
AŞK GİBİ
Karşına çıkan her coşkuya coşku deme,
Bazen sel birikintisi de görünür deniz gibi.
Göletin de dalgaları olur durgun deniz benzeri,
Lakin bir süre sonra tükenir.
Tıpkı yüreğe oturmayan aşk gibi.
Deniz öyle mi?
Yüksek gelir dalgaları,
Ürküp gitsen de tekrar döndüğünde.
Deniz hep yerindedir,
Yüreğine çöreklenmiş aşk gibi.
Ahmet Bağçe
FERYADIM
Bağırır figan ederim sevgini,
Yankılanması için dağlara,
Feryadıma dağlar dayanamaz,
Düz ova olur önümde.
Hayalin Belirir birden,
Görünce gözlerim,
Tel, tel olur tüylerim.
Nefes almakta zorlanırım,
Yutkunurum diyeceklerimi,
Dolaşırsın kıpır, kıpır,
Örümcek gibi beynimde.
Ahmet Bağçe
20.11.2015
ÜSTÜ SENDE KALSIN
Ne zaman yönümü dönsem,
Seni çok uzaklarda sanırım.
Yanarım hasret ateşinden ki,
Sana döner gözlerine bakarım.
Gözlerine bakarımda damla, damla,
İçime gözyaşımı dökerim.
Ne senin görüp üzülmeni isterim,
Nede gözyaşımı belli etmeyi.
Seni bu kadar severken ben,
Bana olan duyguların ne söyle ki bileyim,
Yoksa az da olsa sevgin,
Bir tümlük sevgimden vereyim,
Üzüldüysen, üzdüğüme karşılık için.
Üstü sende kalsın,
Biriktir belki sever alışkanlık edersin...
Ahmet Bağçe
DUYDUNMU
Bir kuş gibi uçmak isteyişimden,
Kaçan uykularımı arayışımdan,
İçimdeki sıkıntıları atamayışımdan,
Ağlamaklı hallerimin oluşundan,
Gittiğim doktorun reçetesinde,
Sabah öğlen ve akşam,
Günde üç defa,
Bana olan sevgini,
Bir bardak su ile içerek kurtulacakmışım.
Ahmet Bağçe
Karmaşık duygularım ensemdeyken,
Bir ışık saçılır bakınca gözlerinden,
Bir bütün düşünürsün dünyayı kocaman,
Neden sığamıyorum içine ben.
Ahmet Bağçe
NEFES, NEFESE
Şu dünyada insanoğlu bir garip,
Özlem giderirken ağlar üzülür.
Konuyu dağıtıp karalara bürünür.
Hep böyle olur elinden gelmez marifet.
Ne sevmeyi bilir nede sevilmeyi.
Ömrünü heba edip boş yere geçirir.
Bir fırsat eline geçirse tutamaz,
Uçurtma misali salıverir göklere,
Almadan tedbirini bırakır esintiye,
Kaçar ipi elden ne gelir elinden,
Sonra imkânlar artık imkânsız,
Bakar arkasından nefes, nefese.
Ahmet Bağçe
02.11.2015
VEFASIZ
Esen tepeden yamaca gelen bulutlar,
Eşlik etti yardan ayrılığıma.
Döküldü damla, damla yağmuru
Gözyaşlarıma karıştı.
Öksüz kaldığımı mı sandın vefasız,
Sözüm sana biraz düşün kendine bak.
Sen bıraktın ya tutar bir dal elimi,
Pişman olsan da senin elini kim tutar.
01.11.2015
Ahmet Bağçe
Ne doluyum nede boş.
Elle şekillenmiş toprak gibiyim.
Ateş içinde yanmadan,
Güneşin sıcaklığında kavrulup,
Ayakta kalanım ben.
Ahmet Bağçe
YORULDUM
Yoruldum, duramıyorum ayaklarımın üzerinde,
Yok, olmak istiyorum, yok etmek isteyenin avuç içinden,
Yok, olmak istiyorum sığamadığım gönül içinde,
Yok, olmak istiyorum bir avuç zirvesi hiç olanın gönlünden,
Tek, tek hayallerimi yok eden sevgisizin avucunun içinden.
Ahmet Bağçe
05.10.2015
Huzura, mutluluğa var ihtiyacı bedenin,
Pek o kadar zor değil, biraz gülümseyin.
Aşk gibi, sevda gibi, dert veren beraberliğin,
Gıdasıdır müzik dinleyin.
Ahmet Bağçe
22.09.2015
YER BOL
Ben sineye çektim uzun yolları,
Yollar ray ben lokomotif,
Hangi istasyon bilmedim nedir bu kalabalık,
Bayramlarıdır belki el salla.
O cübbeli okur ezbere,
Diğerler neden bakar trene,
Gelecekleri yer sonunda burası,
Yer bol konaklamak isteyene.
Ahmet Bağçe
23.09.2015
KUŞLAR SAĞ OLSUN
Adamın biri İstanbul’da yeni cami avlusunda yorgunluktan oturduğu yerde kendinden geçmiş uyumuş. Avludaki insanlara alışık güvercinler adam üzerine tünemiş. Kuşlar diğer kuşları gördükçe uyuyan adam üzerine konmuş. Adam güvercinlerden görünmez olmuş. O sırada haliç içinde gemi harekete geçeceğini bildirmek için o meşhur sireni kalın, kalın öttürünce sesten ürken güvercinler hep birlikte uçmuş ve uyuyan adamda havaya yükselmiş, bir miktar havalandıktan sonra yere çakılmış. Adam az önce havada olduğunu sonra neden yere çakıldığını düşündükçe aklını kaybedecek noktaya gelmiş. Ogün bugün halen düşünüyormuş, nasıl havalandığını...Kuşlar sağ olsun havalandırırda yere bırakırda.
Ahmet Bağçe
ACI ÇEKTİM
Sana olan sevgimin doğallığını izahta zorlandım.
Bende resimlerine gizledim sevgimi,
Sevgimin saflığını.
Bilmedin ya! Değerimi.
Seni kendi haline bıraktım.
Kendi değerini kendisi bilsin diye.
Araştır duygusuzluğunu,
Duygu eksikliğini.
Azıcık duygun olsaydı düşünürdün,
Her karşılaştığımızda bakışlarımdan,
Okumaya çalışırdın hislerimi.
Tıpkı benim gibi.
Gözlerimin neler dediğini tercüme eder,
Mutluluk duyardın belki.
Oysaki ben gözlerinin dediğine onay verirken,
Duygularını okumakta zorlandım.
Üzülerek ifade edeyim.
Gözlerinde okuduğumu duygularında göremedim.
Bu sefer ya beyni karışık,
Yâda beyni yok diye tereddüt edip ürperdim acı çektim.
Ahmet Bağçe
20.03.2016
Vakti zamanında kırda bir kız ile bir genç karşılaşmış uzaktan uzağa bakışmışlar birbirlerine ve yüreklerine bir ateş düşmüş. Gel zaman, git zaman olmuş, başka bir mekânda tekrar karşılaşınca, kız sormuş, dalgın gence. Hey dalgın, dalgın görmeden bakan, yüreklere ateş atan, de hele ne düşünürsün. Genç dönmüş bakmış ki, epey bir zaman önce gördüğü kız karşısında. Yanık yüreği alevlenmiş benzi atmış, kalp atışları hızlanmış. Ey peri kızı yüreğimi kasıp kavuran sorarsın ne düşündüğümü. Şimdi gördüm de görmeden merak ederdim seni. Sen bir şey düşünüyorsun ya epey den beri bende aynısını düşünürüm. Bakmadan görmek görmeden sevmek gibi birşey ...
Ahmet Bağçe’den
Kuyudan çıkarılan kovanın dolu olması esastır. Çıkrık işe yaramış, emek boşa gitmemiştir. Kova delik ise kuyunun dibinden gelen su sesleri aldatır. Yüzeye yarı dolu gelen kova kuyuya tekrar salınır. Tıpkı alkış alan siyasetçilerin boş vaatlerinin tekrar denendiği gibi.
Ahmet Bağçe’den
TILSIMSIN
Etrafım kalabalıktı sanki pazaryeri,
Ta ki görüp, tanımadan önce seni.
Nerede, neredeler görünmezler,
Sana sevdalandığımdan beri.
Nasıl bir tılsımsın ki tutuldum,
Gözlerim görmüyor kimseleri,
Tek olarak sen görünürdesin,
Nerede o kalabalık ahali,
Ahmet Bağçe
16.03.2016
GEL HELE GEL
Hayalim, neredesin?
Ne vakittir yoksun.
Şuraya yanıma gel,
Bizi birlikte görsünler,
Görenlerde hasta olmuş,
Aklını yitirmiş desinler.
Üzerime döküver bir kova su,
Beni âşık bilsinler,
Aşktan sırılsıklam olmuş desinler.
Gel hele gel,
Benim hayalim, arkadaşım,
Şuraya yanıma gel.
Kim ne derse desin,
Ağızlarını büzemem ki;
Ne derlerse desinler.
Ahmet Bağçe
16.03.2016
YARINIM BELLİ
Yarınımı düşünmüyorum,
Dün yoktum,
An oldu doğdum,
Şimdi yaşıyorum,
Yarın öleceğim.
Yarınım belli,
Neden düşüneyim,
Sonu ölüm.
Ahmet Bağçe
RUH HALİM
Ne güzeldi çocukken düşlerim,
Uçardı kelebekler gibi hayallerim.
Azarlanınca, üzülür ağlardım,
Gitti elden o güzel çocukluğum.
Hayat ne değiştirdi ki dertler aynı,
Kızacak ağlatacak Ebeveyn mi kaldı,
Şimdi etraf eş dost arkadaş doldu,
Onlarla birlikte iken sevinir ağlarım.
İşte ruh halim üzülünce sevinince ağlarım.
14.03.2016
Ahmet Bağçe
YAŞAM SEBEBİM
Yapraklarım bir, bir dökülse,
Gelecek tekrar baharım.
Fırtınalar kopsa İçimde,
Sarsılmaz kıyına ulaşırım.
Baharım, yaşam sebebim sensin,
Yorgun olsa da yaşlı bedenim.
Yolundaki dikenlere basar geçerim,
Uğruna sakınmadan zevkle giderim.
13.03.2016
Ahmet Bağçe
Birisi çok güzel tarif etti.
Karışık renklerin duruşunu,
Tuvaldeki görüntüsünü,
Renklerden solgun olanı,
Aynı ben gibi.
Ahmet Bağçe
ÖYLE GÜZEL BAKAR Kİ
Boyanacak küçük figür için,
Bu kadar fırça niye dedim.
Dedi hayat çok renkli.
Dedim nasıl yani,
Dedi içinde öyle renkler var ki;
Canlılığı anne bakışı,
Solgunluğu baba yorgunluğu gibi.
Canlı renkler öyle güzel bakar ki,
Kızmasını bilmeyen annenin,
Evladının yüzüne gülüşü gibi.
13.03.2016
Ahmet Bağçe
ÇİÇEK GİBİ
Sonra aşk dede ki,
Birkaç dakikada oluştum ve doğdum,
Ateşler içinde yandım tutuştum.
Seni görmedikçe ağılanan yüreğimi ovdum,
Sevgini dürdüm yaprak, yaprak,
Döndüm yüreğime sordum.
Kapat dedi yüreğim kapağını,
Kurusun içinde aşkım,
Defter sayfalarına konmuş çiçek gibi.
12.03.2016
Ahmet Bağçe
Adım, adım ömürle birlikte tükeniyorsam hayat, seni gene de çok seviyorum. Senin havan var. Senin havan bir başka.
Ahmet Bağçe
Maviye kızıl ne çok yakışsa da,
Derinliğinde durgunluk vardır.
Akşama yakın günün fehametine benzer.
Bana gün batımının kızıllığı ondandır acı verir.
Yürek ağlarken yüzün gülmesi gibi.
Ben güneşin doğumundaki kızıllığa izlerken.
Gün batımının uzaktan uzağa kızıllığını hatırlarım.
Tıpkı mavi ton üzerindeki kızıllık gibi.
Yasa bürünmemin, üzülmemin sebebi ondandır.
Sevmekte böyle bir şey değilmi.
Bana sevmek, sevilmek kadar cazip değil.
Hani sevil de sevme şarkısındaki gibi.
11.03.2016
Ahmet Bağçe
Sevmek yoksa yüreğinde,
Nefret beyninde dolaşıyorsa,
Sevin uzun ömrüne,
Ölüm, kalbi olanlar için,
Taşıdığın bir kalp yoksa,
Ölüm korkusu neyine.
11.03.2016
Ahmet Bağçe
KAÇ DAKİKA KALDI
Sınıfta öğretmen 2121 Aslı kalk tahtaya dedi. Tahtaya kalkmayı beklemeyen öğrenci Aslı öğretmene hocam sonra kalksam olmazmı deyince, Öğretmen evladım geç tahtaya dedimse geç tahtaya hadi bakim dedi. Aslı istemese de geçti tahtaya. Öğretmen tahtadaki Aslı’ ya döndü birde ne görsün. Aslı sağ ayağını kaldırmış sol ayağıyla tek ayak üzerinde duruyor. Evladım sana ceza vermedim sadece geç tahtaya dedim, neden tek ayak duruyorsun deyince ortalıkta gürültü koptu. Gülenler, sıralara vuranlar, arada dolaşanlar. Sınıf, sanki hababam sınıfı. Ne olduğuna şaşıran öğretmen zorda olsa sınıfı susturmayı başardı ve ekledi bu yaptığınız yaramazlık için size 10 dakika konuşmama cezası veriyorum dedi. Az sonra öğrenci Ekrem söz istedi. Öğretmen buyur dedi. Ekrem, Hocam 10 dakika ceza verdiniz ya kaç dakika kaldı...
10.03.2016
Ahmet Bağçe
ÖZLEMİMİ, HASRETİMİ
Şimdi ne diyeceğim dinle,
Hani ayrıldık ya seninle,
İnan hiç üzülmüyorum.
Bir defa evlilik olmasaydı,
Tabi ki olmazdı ayrılık.
Of öylesine rahatladım ki,
Doyasıya ağlıyorum yokluğuna.
Ortalık sessiz, in cin yok,
Sana olan özlemimi, hasretimi,
Haykırıyorum hıçkırıklarımla.
10.03.2016
Ahmet Bağçe
Özleseydi gelirdi,
Sevseydi sarılırdı,
Önemsedim ne oldu,
Bende saksıya diktim,
Dana gibi böğürdü.
Ahmet Bağçe
DENE VE SEV
Zilin her çalışında
Kapıya koştuğum,
Kapı açılınca görmek istediğim.
Gönlümün eseri,
Yüreğimin heyecanını,
Hayalimin vazgeçilmezi.
Sevgimin doruk noktası,
Doğrularımın yanlışı,
Nokta ile sonlandırmayıp,
Virgül ile devam ettiğim.
Ömrümün zehri.
Dene ve sev,
Hayat sevmekle renklenir.
Ahmet Bağçe
YÜREĞİ KÜKRER
Gökyüzüne sevgisini ifade edemeyen bulut,
Rüzgârın havasına kapılıp sürüklenir.
Üzgün haline dayanamaz şimşek parlamaya başlar,
Bu defa yüreği kükrer bulutun.
İşte o zaman gözyaşına hâkim olamaz,
İnce, ince döktürür.
Ta ki güneş yardıma gelene kadar.
Ahmet Bağçe
OKU VE CEVAP VER
Beni düşüncelerin doğrultusunda yargıladın,
Kendimi karşında savunamadım.
Dinlemedin, fırsatta vermedin.
Bir gün gelir de karşılaşırsak,
Sana söyleyeceklerim olacak.
Ya senin bana diyeceklerin olursa,
O günü bekleme,
Adresime yaz.
Gene de adresini gizli tutup açık vermezsen,
Bilesin rüzgâr dozunu artırdıkça açık yer bulur.
Demem o ki,
Söylemek istediklerimi yazıp,
Rüzgâr önüne bırakacağım,
Sana ulaşacaktır.
Oku ve cevap ver.
Cevap vermesen de olur,
Gözlerinden akan yaşlar bana ulaştığında,
Okuduğunu anlayacağım.
Ahmet Bağçe
Gel gitme gönlümde kal.
Gidersen sözde,
Gitmezsen gözde kalırsın.
Kal ki bir güzel bakışınla,
Gönlümde yıllanasın.
Ahmet Bağçe
İZLİYORDUR
Beklediğin günde,
Son saatinde,
Son dakikasında.
Bekletiyorsa seni.
Bil ki;
Deniyor izliyordur,
Saniye, saniye seni.
Ahmet Bağçe
Yosunu çoksa yavaş akışındandır derenin suyu. Yoksa suyunda yosunu, coşkulu akışındandır derenin suyu.
Ahmet Bağçe
ÖNÜ TIKALI
Anlatma bana yüreğim,
Sana düşen aşkla yaşıyorum.
Dilim yaralanmış, bağrım yanık,
Dillenip konuşamıyorum.
Gül yüzlü güzele yandım da
Gülün gerçek yüzü gizli,
Gülücükleri yalan bakışları sahte,
Dilindeki akıcılığın önü tıkalı,
Çürük iplikle bağlıymış elleri.
Cana acı veren dikenlerinden,
Tutamadım gülistanında gülünden.
Sana derim,
Yandı yüreğim,
Ne çok üzdün ne çok acıttın,
Vakti gelince kuruyacaksın,
Sende üzüleceksin.
08.03.2016
Ahmet Bağçe
Sabaha ateşlenecek köz, külüne saklanır.
Ahmet Bağçe
Gidende ayağının tozunu eşikte bırakır.
Ahmet Bağçe
Kapının aralığında suskun bakmak adaptan, saygıdan, aşktandır.
Nice kapıları vuranda sertlikten yana rüzgârındandır.
Ahmet Bağçe
Gönül ferahlığında gam yaşamaz mümkün oldukça gönlünüzü ferah tutun.
Ahmet Bağçe
PEŞ PEŞE
İçim don dışım bulutlu,
Çiseliyor gözlerim yağmurlu,
Gerginim, yay gibiyim,
Sen gülüyorsun ben ölüyorum,
Üzülüyorum, sadece üzülüyorum,
Üzen sen üzülense ben oluyorum.
Sonra kendimi sorguluyorum,
Sıralıyorum sorularımı peş peşe,
Ve nerede yanıldığımı,
Duygularımda nasıl hata yaptığımı,
Ahmet Bağçe
Fikirleri ve davranışları farklı olsa dahi birbirlerine karşı saygılı olanlar, cemiyette saygın insanlardır.
Ahmet Bağçe
BİR PİDE AL
Fırından bir pide al,
Yarısı yumurtalı olsun,
Yarısı susamlı.
Susamlısı senin olsun,
Yumurtalısını bekletme ye.
Ben sana bakıp yutkunayım.
Birlikte karnımız doysun.
Ahmet Bağçe
AKILDA KALMASAN
Öğreneceğim seni,
Ne kadar zor olsan da,
Ezberimde, akılda kalmasan da
Bir, bir kazıyacağım hafızama.
Gözlerinin rengini,
Duruşunu, stilini,
Özünü fiilen çekimini,
Yüreğinin sesini,
Aldığın nefes sayısını,
Tek, tek sayacağım sac tellerini,
Adım atışını, oturup kalkışını,
Ezber edip, öğreneceğim seni.
Ahmet Bağçe
CANANA EĞİLİR
Direnemez gönül köprüsü canana eğilir,
Sütunları hasret, bağlaması pürçükten.
Biraz naz etse de attığı trip özleminden,
Çabuk kopar pamuk ipliği gibidir gerginliği.
Ahmet Bağçe
LİMAN OLAYIM
Balığım, ağzındaki su gibidir aşkım,
Damlasıyla Solungaç lamel olayım.
Deryamda oksijeni bol suyum var,
Yüreğime doğru yüz limanın olayım.
Ahmet Bağçe
USTA BULUNMAZ
Aşkı saz sanıp ele alanlar,
Kudretini tambura teli yapanlar.
Yüzsüzlüğüyle avluda avunanlar,
Yaprak tezeneyle name yapılmaz,
Adam olmayan yerde adam barınmaz.
Telin koparsa ehil usta bulunmaz.
Ahmet Bağçe
HAVLU ATMAYI
Yürüdükçe artar yorgunluğum,
Taşla örülmüş yollar yürünmez.
Öyle bir ağ dolamış ki belimi,
Her bir yanım düğüm çözülmez.
Ey! Bahtım, suç benimmi öğretmedin.
Ne bilirdim kupaya su katmayı,
Derin deryalarda kulaç atmayı,
Koyunu sağıp kuzuya katmayı,
Güçsüz iken güçlüye havlu atmayı.
05.03.2016
Ahmet Bağçe
Hayat benim için üzülme,
Ben yokken de aynıydın.
Sen vardan gelir vara gidersin,
Yokun halini ne bilirsin.
Ahmet Bağçe
Güneşin doğmasına vakit gelmedimi,
Hepiniz kardaş oldunuz acılarıma.
Yuvalara ateş düşmüş harlanır,
Yüreklerimiz dağınık kanlar akıyor.
Ahmet Bağçe
Denizköpükleri gibi kabarır yüreğim,
Dalga önünde kum gibi dağınık fikrim.
O kara gözlerinle bakışın tedirgin,
Ok gibi saplanmaya hazır kirpiklerin.
Ahmet Bağçe
Bana bir sen lazımsın, birde bana olan saygın. Bana saygın yoksa sen nemelazımsın.
Ahmet Bağçe
SEVGİM YAPRAK
Senden ne beklerim ki.
Bana ne verebilirsin,
Mutlulukmu, anlayışmı.
Hiç sanmıyorum.
Sen benden anlayış beklersin,
Bana anlayışlı olamazsın.
Hep öyle oldu.
Dağıtanda, dağılanda ben oldum.
Sevgim yaprak gibi yassılırken,
Ya! sevdiklerim,
Onların hepsinin kanatları vardı.
Sevdim uçtu gitti.
Çok sevdim kaçtı gitti.
Bak bi.
Hadi anlayışlı ol birazcık
Bana mutluluk ver, sevgi ver……..
Ahmet Bağçe
Hayatta iken yoldan gelip yola giden insan, doğarken ele gelir, ölürken elden gider.
Ahmet Bağçe
YARALIM
Beni incitme yaralım,
Ortamım bulutlu
Gözlerim puslu,
Kirpiklerim tül perde,
Gözkapaklarım aralı.
Bir gölge dolaşır duldamda,
Bu sensen ses ver,
Görün gözüme.
Ahmet Bağçe
SEVDİĞİNİ UNUTMAZMIŞ
Giderken bakışın var ya içimi sızlattı, gözlerim sağanak yağmaya başladı. O an sen gözlerinle konuşurken benim yüreğim sustu. Dilim tutuldu. Kal diyemedim, gitme dememede fırsat vermedin. Düşler arenasında dolaşmaya başladım. Yağmur altında tuz gibi eridim, kayboldum. Bak ne diyeceğim. Saksıya birlikte diktiğimiz nergis çiçeği serpildi, büyüdü. Ona senin adını verdim. Nergis çiçeği sevildi mi o da sevgisini verirmiş. En güzel çiçeklerini ve kokusunu sunarmış. Şifa bile verir hatta. Bütün becerisine sunarmış. Sevdiğini unutmazmış.
Ahmet Bağçe
Baktım kayboldun saklambaç oynuyoruz sandım. Gerçek olmasını istediğim oyunumuz rüyadan ibaretmiş.
Ahmet Bağçe
Kirlenerek çıktığın zirvede kirlerini temizlersen, atığı eteklerine kadar uzanır.
Ahmet Bağçe
Her şeye üzülüp ah etme ey gönül. Bir zamanlar geceleri gökyüzüne bakıp en uzaktaki yıldızı görmek isterdin. Birde ne zaman büyüyeceğini düşünürdün. Şimdi anılarda kalan
Düşüncelerini hatırlayıp hey gidi günler hey diye, içini çekiyorsun. Eee büyümek bu olsa gerek.
Ahmet Bağçe
İn merdivenden aşağı,
Çiçek sunayım sana.
Tahammül edemem,
Tepeden bakışlarına.
Ahmet Bağçe
DE HADİ
Ne zaman yüzüne baksam,
Gözlerim doluyor,
Ellerim titriyor,
Benzim sararıyor.
Ellerinde mendil,
Gözlerin iki çeşme,
Sürekli ağlıyorsun.
Nedeni olmalı diyorum,
Sormaya çekiniyorum.
Üzerindeki karı kürümek,
Yüreğindeki ıslaklığı gidermek,
Isıtmak istiyorum.
De hadi ağlamanı gerektiren,
Karamsarlığa iten nen var,
De hadi…..
Ahmet Bağçe
Ben seni neden bu kadar sevdim ki,
Seni sevmek benim kıyametim oldu.
Hayatım zindana dönerken,
Yüreğim estetiğini kaybetti.
Gül gibi gördüm,
Vücudum kaşındı,
Kaktüs olduğunu anladım.
Ahmet Bağçe
Nice insanlar vardır, ne makam nede mevki sahibi, ağırlığı beyninin ağırlığından hafif ama adam gibi adam gönüllerde ağırlanır. Nice insanlar vardır makam mevki sahibi, okkada ağır lakin beyni küçük ancak kendi menfaatine çalışır ahırda ağırlanır.
Ahmet Bağçe
Vefa bozacıda satılan şıranın adı değil, dosta dost olduğu kadar, dostluk için gerektiğinde susabilen konuşması gözyaşı olabilendir.
Ahmet Bağçe
İLKİM VE SON AŞKIM
Can kuşum,
Rica etsem rüyama gelirmisin,
Açarmısın kollarını,
Sararmısın sıkıca.
Konuşurmusun doyasıya,
Renklendirirmisin gecemi,
Bal akıtırmısın yüreğime.
İşte o zaman,
Renk gelecek yüzüme,
Hasretim gidecek bir süre,
Diyeceğim sana sevdiğim,
Önümdeki günüm,
Omzumdaki yüküm,
Yolum, yoldaşım,
İlkim ve son aşkım……
Ahmet Bağçe
Yelkenimde dümenim,
Kabaran denizde can yeleğim,
Basmalarına kıyamam,
Ayak izlerine meleğim.
Ahmet Bağçe
CAN YAKAN
Canım yandığında,
İlk aklıma sen gelirsin,
Keza kim cesaret edebilir,
Özgürce canımı yakmaya,
Çünkü sen benim sevdiğimsin.
Bilesin ki sevdiğim,
En çok can yakan,
İnsanın sevdiğidir.
Ahmet Bağçe
VEFALI YAPRAĞIM
Kopup düşmene kıyamam,
Benim nefesim akciğerim,
Baharımın tomurcuğu,
Besin yapan fotosentezim.
Son baharda küsenim,
Daldan kopup gidenim.
Vefalı dargın yaprağım,
Ödeyemem senin hakkını.
Küskünken bile gösterdin,
Zararlı maddeden kurtardın,
Sana sahip olamayan gövdemi.
Ahmet Bağçe
Hayat öyle bir yokuş ki, her insan hedefine ulaşmak için o yokuşu tırmanmak zorundadır. Bu zorlu maratonda kimileri kendiliğinden kanatlanır kuş misali uçarken, kimileri diğerlerini basamak yapar tırmanır.
Ahmet Bağçe
YABAN GÜLÜ
Kokusu gün başı kırları bastıran,
Tedvini oldukça zor yaban gülü,
Seni dermek pahasına kat ettim,
Mekân tuttum kırı, bayırı, dağları.
Kurdu, kuşu arkadaş, yoldaş oldu,
El uzattım sen batırdın dikenleri,
Yaraladın, kanattın her bir yerimi.
Üzerine toplanan sevgiler varken,
Bu denli nazlanıp acımazlığın niye,
Korkar oldum kokunu nefeslemeye.
Ahmet Bağçe
HAYAT DAHA SANA NE VERSİN
Geçenlerde bir ağaca yaslandım düşüncelere daldım derin, derin. Yanıma biri geldi selam verdi oturdu. Gördüğüm kadarıyla dertlisin yâda bir şeylerin eksik, sanırım o eksiklikleri düşünüyorsun dedi. Dedim evet derdimde var yanı sıra isteklerimde var. Ne kadar çabalasam ne dertten kurtuluyorum, nede isteklerim oluyor. Gelen yabancı kendisini tanıttı. Dedi ben hayat. Yani sizlerin yaşamanızı sağlayan ortamım. Bazen dersiniz ya of be hayat ne güzelsin veya bıktım senden be hayat dediğinizim. Şimdi sormak isterim. Hatta soruyorum. Benden ne istersin. Düşünmeden fırsat ayağıma gelmişken Alâeddin’in lambasından çıkan Cin’in vereceği üç dilek misali isteklerimi yutkunmadan bir, bir sıraladım. Her şey dedim, her şey isterim dedim.. Hayat her şeyden kastın ne dedi. Dedim evler, arabalar, yatlar, lüks yaşam huzur, sağlık, uzun ömür daha neler, neler. Hayat alaycı bir tavırla, yüzüme baktı ve dedi. Ey karnı tok gözü aç insan. Beri bak sen gök ile yer arasında kocaman bir mekânda önüne sunulandan doyuma ulaşamıyor yaşamasını bilmiyorsan hayat daha sana ne versin…..
Ahmet Bağçe
Hurdacının da dönüp bakmadığı,
Beş para etmez kalbi kırık biriyim.
Senin duvarından da indirilmiş,
Resmi yırtık boş bir çerçeveyim.
Ahmet Bağçe
Aşkımı suladın renk verdin,
Parlak iken soldu sayende.
Havada rüzgârı yok, bulutu yok,
Bu yaz gününde kar niye.
Ahmet Bağçe
Gönlüm öyle çok yorgun ki,
Gözlerim vakitsiz uyukluyor.
Gözyaşım coştukça coşuyor,
Ağladıkça pınarları doluyor.
Korkar oldum yolunda ağlamaya,
Tozlu yolunu çamur yapıyor,
Ahmet Bağçe
Öyle bir anda gel ki,
Kapının zili çaldığında,
İkimizde şaşkına dönelim,
Bir anda oluşan aşk gibi.
Ahmet Bağçe
DÖKTÜN GÖZYAŞINI
Sabah uyandım şaşkınım,
Sen yanımda sol omzumda,
Dokundum ürkekçe yüzüne,
Okşadım saçlarını nazikçe.
Sonra uyandın baktın yüzüme,
Başladın uzun, uzun anlatmaya.
Dediklerini dinledim usanmadan,
Bir ara duygularının tesirinden,
Döktün gözyaşını sildim mendilime,
Yüreğimden bir ses dedi yüreğine,
Boğuşmaya gerek yok bak gözlerine.
Yaşamak için bir ömür var önümüzde,
Onunda yarısı geçti çocuklukta gençlikte.
Boş yere inatlaşıp aşk ateşinde yanarak,
Görünmeyen yara açmak niye gönlüne,
Aşk acısı derin olur çekilmez çilesi,
Uzar gider tükenmeyen yol gibi ince, ince.
Ahmet Bağçe
İSTERMİSİN KÖYDE YAŞAMAYI
Bir köyde mi koca bir şehirde mi yaşamak istersin deseler. Şehrin ihtişamı, taş yığını gündüzün ve gecenin bir birinden farklı tasarımı beni boğar, çok renk çok ışık gözlerimi kamaştırır bana uymaz derim. Küçük bir köy bana kocaman bir dünya, bu dünya bana yeter köyde yaşamayı tercih ederim derim. Şehir bana istemediğim biri gibidir. Onda aradığın her şey var. Lakin koyun ile kuzu sesi, tezek kokusu, eşek şarkısı, köpek havlaması, bacalardan tüten yufka ekmek kokusu v.s. varmı derim. Hani beklediğim bir günü beklemediğim biriyle geçirmek gibidir şehir. Yâda bana öyle gibidir derim. Köy bana samimi bir dosttur. O kendisiyle bir arada olmak isteyene candan sarılır. Yeter ki elinden tut, o senin belinden kavrar. Salmaz salıvermez derim. Köyün gündüzü uzundur, bol güneşli kocaman bir gökyüzü vardır. Dağları, geniş ovaları var. Boy, boy ağaçları salınır saz çalar bir birlerine. Bir yorgan gibi serilerek gelir köyde akşam vakti. Kuşlar, böcekler, gözle görebildiğin küçük sinekler, aç kalktığı yuvalarına tok olarak dönerken sevinçlerini görmek bir başka manzaradır köyde. Ya gece. Yarıya kadar açık pencere, önünde mum ışığı ve gökyüzünde parlayan yıldızlar bir ayrı güzellik, bir ayrı çeşnidir göze. Şehirde bu güzellikler nerede. Dışı bakımlı insan gibidir şehir. Doğal güzelliğini kaybetmiş notası yok, kulağa hoş gelen sesten mahrum müzik gibidir. O büyümüştür tepeden bakar üzerindekilere. Tıpkı geldiği yeri küçük gören önceden değil sonradan görenler gibi…….
Ahmet Bağçe’den
Senin odun diye yaktığın,
Yanışını izleyip güldüğün,
Küllerini bir yere savurduğun,
İşte o senin için yanan adam.
Ahmet Bağçe
AĞLAMAKTAN SANMA
Ne ağlarsın be yüreğim,
Tek yalnız sen değilsin.
Bak ben ağlıyormuyum,
Bakma gözlerimden akana,
Onu ağlamaktan sanma,
Unutulmuş birkaç kök var,
Onun için akar damlalar.
Ahmet Bağçe
BENİ SEV YETER
Hadi seninle barış yapalım,
Gözlerim sana baksın,
Dilim sana şarkılar söylesin,
Ayaklarım sana yürüsün,
Ellerim sana çiçek sunsun.
Gel barış yapalım anlaşalım,
Yüreğimin tamamı senin olsun
Sen beni sev yeter.
Ahmet Bağçe
AĞLIYORMUSUN YOKSA
Oturup bir, bir yazdım anılarımı,
En çok senden bahsettim.
Yaşadığımız kırk yılı anlattım,
Yani geride bıraktığımız kırk yılı.
Yoksa üzüldün mü yaşadıklarıma,
Ne o ağlıyormusun yoksa,
Yâda bana kızıyormusun.
Kızma sırtımda taşıdığım arkadaşım,
Senin şu üzülerek okudukların,
Benim yıllardır yaşadıklarım.
Ahmet Bağçe
HAYAL KURMAYA VARMISIN
Hani şöyle ellerini başının altına alıp uzanırsın ya divana, ayaklarını üst, üste koyup, gözlerini dikersin tavana, hem dinlenir gibi olursun hem de biraz rahatlayıp tebessüm edersin. İşte o zaman ruhun ve beynin çalışırken müthiş bir yorgunluk içine girersin. Yaptığın yâda yapmak istediğin işin adına hayal kurmak diyor uzmanlar. Hayal kurmak, satılmıyor çarşıda, pazarda. Öyle akçede geçmiyor. Bedavasına satışı. Tarlasına ekende sen, devşirip getirende sen, ucuza senden satın alanda sen. Ya! Sonra. İşte sonrası vahim. Aşk dedikleri bu hastalığın azami ömrü 2,5 yıl. Etkileri yavaş, yavaş görülüp kalıcıdır, yani ömürlük. Saçların ağarması, belin bükülmesi, dişlerin dökülmesi, derilerin buruşması, kalp damar hastalığı, sinirlerin boşalması gibi daha niceleri yan etkileri. Kısacası hekimlik vaka. Derdini sıkıntını bedavaya satamazsın. Yer bulup taşıyamazsın. Cepler dolu akçen olsa çaresine ilaç bulamazsın. Arkadaş âşık olup hayal kurmaya varmısın…
Ahmet Bağçe’den
İLAÇ OLURDUM
Ve ben senin için ne olurdum bilirmisin,
Öyle çölde divane dolaşıp, meczup değil,
Aşkını karda görsem donsam da alırdım,
Sevgini selde görsem tereddüt etmez dalardım.
Saç tellerin uçuruma köprü, bakışın kalkan olsa,
Kalkana cesaretimi toplar, köprüne cambaz olurdum.
Aşkına aşkımı, sevgine sevgimi, yüreğine yüreğimi verir,
Kanımı merhem eder, yaralarına ilaç olurdum.
Ahmet Bağçe
SENDE BENİ GÖZDE GÖRÜRDÜN
İşte ben öyle güzel sevdim,
Saygım başka,
Gülüşüm başka,
Bakışım başka,
Duruşum başka.
Sende benim gibi sevseydin,
Saygım sonsuz,
Duruşum samimi,
Gülüşüm içten,
Bakışım endamın olurdu.
Ve sende beni gözde görürdün.
Bakışınla,
Duruşunla,
Gülüşünle………
Ahmet Bağçe
Bir, bir tükendiğimi anladım,
Hatıralarımızı yakışından,
Sırt dönüp giden sensin,
Ben şimdi umutsuz vakamıyım.
Ahmet Bağçe
Aralıklı dururken gönlümüz,
Bir birine değmez gönümüz.
Dolu gibi toprağa düşerken,
Akışından bellidir eridiğimiz.
Ahmet Bağçe
Kader ne kalender nede zengindir. Kader bilinmeyen geleceğindir.
Ahmet Bağçe
Şimdi biraz yorulacaksın ama sana zahmet bana hürmet, bana beni sevdiğini bir söylermisin atağa kalkamadım da.
Ahmet Bağçe’den
Dünya; Üzerinde yaşayan insanları öylesine yoruyor ki, yorgunluktan bitap olup uyuyanlar bir daha uyanmıyor, ölmeyen insanlık dışında.
Ahmet Bağçe
HEP ÜZÜLÜYOR ÜZÜLÜYORUM
Sen üzüleceksin diye üzüldüğüme üzülüyorum. Birde ben senin için üzülürken senin mutlu olmana üzülüyorum. Şimdi bu sözlerimle seni üzmüşsem üzülme, üzülürsen üzülürüm.
Ahmet Bağçe
Ben sende nen varsa onları sensin diye sevdim. Sen bende olmayanı sevmişsen suç benimmi?
Ahmet Bağçe
GÜNEŞİN DOĞDUĞU GÜNÜ
Güneşin doğduğu günü gözlerimin kapanmasından korkarım. Ay ışığında parlayan yıldızların bir, bir kayboluşunu hüzünle izlerken, yeni bir günde gözlerimi kamaştıran güneş ışığının dalga, dalga doğaya dağılışını göremeyişim aydınlığa pek alışık olamayışımdandır. Tıpkı yeni doğan bebeğin ağladığı gibi benimde gözlerimden damla, damla yaşların akması sessizce ağlamaklı oluşumdandır. Diyorum ki önümü görmeden ilerlemek arkamda bıraktığım izlerin aynısı olacaktır. Ne kadar sessizce feryat etsem de hayatın coşkulu akışı duygularımın ses duvarlarının ötesine geçmesine engel oluyor. Ne garip her gelen giderken aynı duygulara kapılıyor. Benim gibi…….
Ahmet Bağçe’den
RESMİNE BAKTIKÇA
Bir cansız resmin var karşımda,
Kâğıt parçasında bir çizgi,
Bir yaprak kadar kurusun.
Güneş ışığında parlak,
Loş ışıkta üzgünsün.
Korkum elimden düşürüp,
Boşluğumda yok olman,
Aşkım! Senin bende kalan resminin,
Ne uçmasına müsaade ederim,
Nede avuçlarımın arasında buruşmasına,
Heyecanım artıyor resmine baktıkça.
Ahmet Bağçe
NİHALE SESLENİŞ
Ülkem kara bürünse de karı kürürüz Nihal,
Yeter ki sel gelip yurdu etmesin talan.
Kılıçla kestik baltayla yardık yurt edindik bu vatanı,
Kolay lokma değil boğazlarında kalır kan renkli hilal.
Ahmet Bağçe
TEK TÜRK BİR DEVLETTİR
Benzemez aşkların hiç biri vatan aşkına.
Ana kokar, baba kokar, yar kokar her bir karışı.
Sakın aman dileme elinde maşan olsa da ey hain,
Alçaklar yurdu değil bu yurt, burası Türk’ün vatanı.
Etrafına dön de bir bak korkuyla,
Aman dileyip yalvarma hainliğinin ardında,
Karış, karış dolaşan Türk’ü karşında gördüğünde.
Bir düşün,
O bir tek Türk, vatandır, devlettir.
Bir tek dahi kalsa dünyada.
Kendine yer ara kara toprakta.
Ahmet Bağçe
Boş ver arkadaş âşık olup düşünme,
Bak ben hiç düşünmüyorum.
Sakın sevip yanıp kavrulma,
Bak ben yanıp kavruluyormuyum.
Ahmet Bağçe
Sende emaneten benim gözlerim var,
Sana benim gözlerimle az bir baksana.
Sakın yanına mendilini almayı unutma,
Gözyaşımın her damlasında sana mesajı var.
Ahmet Bağçe
ŞAHADET ŞERBETİ İÇMİŞ YİĞİDİM
Bayrağımın rengine taze kanlar eklendi,
Yeni sürgün vermiş fidanlar şehit edildi.
Çıplak gözle bak hainler ne hale büründü,
Onlar sefada vatan cefada halkım ezada.
Yüreklere benzin dökülmüş yanar su çaresiz,
Göz yumdurulup âlem uyuklatıp daldırılmış rüyaya,
Tekerrür denilip halk uyuşmuş laf ebesi bezirgânla,
Kem gözlere geldin nazar değdi cennet vatanım.
Görülmüş mü yedi düvelde yedi iklimin,
Her düvelde şahadet şerbeti içmiş yiğidim,
Taşına toprağına al renkli giydirdikleri kefenin,
Sorulacak hesabı şehidim kalacak mı? Yerde kanın.
Ahmet Bağçe
Sukut edip yoğruldukça kabarır yüreğim.
Hamlığım gider kor ateşte yanar pişerim.
Doymam doyururum lakin aşkına biçareyim.
Gönül versem de el vermem el âlem sayıldıkça.
Ahmet Bağçe
Eğilsem doğrulurum, düşsem kalkarım, birine kırılsam affederim. Lakin eğsem doğrultamam, düşürürsem incitirim, birisinin kalbini kırarsam affedilmeyi beklemem.
Ahmet Bağçe
Etrafımda dostlarımı göremedim, sadece acılarım kalmış yanımda ve dedim ki, neyim kaldı dostlarla paylaşacak acılarımdan başka.
Ahmet Bağçe
Gözlerim asılı kaldı gözlerine,
Sustu, ne konuştu nede ağladı.
Yenik düştüm cananın hevasına,
Canan göze gelmezse gönül neylesin.
Ahmet Bağçe
Hadi gidelim yaylaya,
Esintiler gelsin obaya,
Haber verin kâhyaya,
Kabakta konsun sofraya.
Ahmet Bağçe
Bakma öyle dağlama yüreğimi,
Uzaklarda değilim yokla yüreğini.
Gece karanlıkta kaybettiğin değilim,
Her daim yanında yaşıyorum ben.
Ahmet Bağçe
En çok güldükten sonra ağlarım.
Çünkü ne zaman gülsem,
Gözyaşlarım pınarından bir yol bulup akıyor.
Anladığım kadarıyla ağlamak bana yakışıyor.
Ahmet Bağçe
Ben ne karanlıkta yaşamayı, nede aydınlıkta ortalıkta dolaşmayı isterim. Hele, hele Polyanna gibi sahte mutlu veya palyaço gibi maskara olmayı hiç istemem. Ben ağırlaştıkça başı eğik etrafını görüp, gözeten günebakandan yanayım.
Ahmet Bağçe
Susan fazla konuşmayan insanın bakışları, çalılıklardan çıkan yılanın ıslık sesi gibi korkutucudur. O kendisini susmaya azmettirenin korkulu rüyasıdır. Suskunluğunun ne zaman sokacağı kestirilemez.
Ahmet Bağçe
Ağla gözlerim,
Sende benim gibi yalnız,
Benim gibi mahzunsun.
Görmesin gözyaşını,
Mendilinden başkası.
Ahmet Bağçe
Dünkü düşüncelerim yarına kaldı, bugün gene akşam oldu.
Ahmet Bağçe
GÜLSE YÜREĞİM
Sensiz gelen sessizlik burktu içimi,
Dışarı zifiri karanlık oldukça soğuk.
Duvarda asılı gaz lambam fitilsiz,
Taburemde tütün sarılacak kâğıdım yok.
Biçare haldeyim içim dışım darmadağın.
Odam buz gibi, sobamda birkaç parça odun,
Ne çıram nede kibritim var tutuşturacak.
Bir yalnızlık içindeyim göz pınarlarım dolu,
Yazık diyen olsa damla, damla akıtacak,
Havlu kapısına bakan biçaresiz gözlerim.
Bir ses versen buralarda yakındamısın,
Gelsen korasız kapım açılır itelesen.
Sessizliği gidersen lambamı fitillesen,
Sobamı çıralasan odunu tutuştursan,
Yanı başıma minder koyup otursan,
Sessizliğimi kürelesen gülse yüreğim,
06.02.2016
Ahmet Bağçe
Bir sarılsan ısıtsan içimi,
Onarsan kırdığın yüreğimi,
Sonra canım buradayım desen,
Tutsam ellerinden çekinmeden.
Ahmet Bağçe
Arkandan konuşulanı umursama, umursarsan cihaz tak kulaklarına.
Ahmet Bağçe
Bilesiniz ki uçmak için kuyruk tek başına işe yaramaz kanatlarda gerekli.
Ahmet Bağçe
Gönlünün olmadığı yerde gövdenin olması, tercihinin kaybetmekten yana olup, yalvarmadan yana olmamasıdır.
Ahmet Bağçe
Sevgilide sevgi aramak, sevmek için sevgili aramak gibidir. Sevil ama yanacak kadar sevme.
Ahmet Bağçe
Dün aynı kâsedeki aşı kaşıklayanlar, bugün bir birlerini görünce sen kim oluyorsun diyorsa, sofrada paylaşılması istenmeyen kızarmış kuzu vardır.
Ahmet Bağçe
O kadar çok incitildim ki, affetmeye mecalim kalmadı. Gerginliğimden kopma noktasındayım. Bir gün aramaya koyulurlarsa kopmuş parçalarımı bulmakta zorlanacaklar. Kusura kalmasınlar. Affetmeyi isterdim lakin listedekiler hızlarını alamamış kırmak için yarış halinde.
Ahmet Bağçe
Türkiye uyuyor zannediyorlar...
ONLAR BİLMEDEN BÜYÜK BİR MİLLETİ UYANDIRIYORLAR
Dünyanın kilit noktasında güzel bir bölgenin sahibi olmanın zorluğunu yaşıyoruz. Millet olarak toprak gibiyiz. Alttan delmeye çalışan köstebekler, yılanlar, karıncalar, vs çökertmeye çalışıyor. Üstten, heyelanlar, gelgitler, rüzgârlar, suların aşındırması vs. Buna rağmen kök salmış çınarız biz. Dallarımız toprak üstüne, köklerini toprak altına büyüdükçe büyüyor. Onlar alt üst etmeye çalıştıkları toprağa bilmiyorlar ki can veriyorlar. Toprağı harmanlıyorlar. Bize saldırdıkça kılıcımızı biliyor, keskinleştiriyorlar. Zorunlu eğitim yaptırıyor, çeliğimize su veriyorlar. Şu anda eğitimini tam teçhizatlı ve donanımlı olarak almış, dünyaya meydan okuyacak ordu sahibiyiz. Ne yaptıklarının farkında değiller. 1400 yıl önce Peygamberimizin işaret ettiği noktada Hak kitaplarının işaret ettiği kehanetlerde bulunduğu yerdeyiz. Yahudi ve Ermenilerin hesabını verecek, onlarla cenk edecek milletiz ve kılıcımız bileniyor. Bileme yapılırken arada ellimizi kılıç kesiyor kanatıyor, acıtıyor ama onlar bilmeden BÜYÜK BİR MİLLETİ UYANDIRIYORLAR
Ahmet Bağçe
Anlaşılması gereken iki şey vardır. Yoklukta sabır ağacı, varlıkta tavır ağacı. Sabır eden iman gölgesinde, tavrı yanlış olan şeytan gölgesinde eğleşir.
Ahmet Bağçe
Gözün görevi görmek, görür görmesine de, beyin tercüman, kalp tasdik etmedikçe ne gördüğünü bilemez.
Ahmet Bağçe
KIZGIN DEĞİLİM
Kırgın olduğum halde kızgın değilim.
Sevdiğim halde sevilmeyen,
Karda yürüyüp de,
İzini belli etmeyenin oyuncağıyım ben.
Oynanırken kırılan,
Kırıldıkça bir, bir tükenenim.
Vazgeçilmeme rağmen vazgeçemeyenim ben.
Ahmet Bağçe
Sessiz gemi, ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenden, gibi sözleri yazanların eserleriyle büyüdük. Şimdi gözlerimiz kaç kez doğacak güneşi görecek, batışını sessizce izleyecek. Ağır, ağır çıktığımız merdivenden kaç basamak kaldı inilecek.
Ahmet Bağçe
Kırık tahta gibi ateşe atma, bakarsın bahçeni çevreleyen çit için lazım olurum.
Ahmet Bağçe
İlik düğme gibi birbirimize iken, neden çözüldük. Gönül askısında kurumayamı alındık.
Ahmet Bağçe
UZAKLAŞ GİT
Hayallerimden uzaklaş ki,
Ayrıldığımızı anlayayım.
Hafızamdan kaydını sil,
Halen silinmedi be güzelim.
Tarumar olmuş saçlarım,
Birazda yorgun derbederim.
Gözlerim yorgun uykulu,
Düşlerimde seninleyim,
Uzaklaş git hayallerimden,
Uzaklaş ki, bende beni göreyim.
Ahmet Bağçe
Yürekten ağlamak nasıl bir şey.
Bana tarif edermisin.
Benim gözlerim kurumuyor,
Ya! Yüreğinden ağlayanlar.
Ahmet Bağçe
Kırk yılın sonunda öyle bir baktın ki,
Gözlerinin içi ilk karşılaştığımız gibi değildi.
Ayrılığın haberini okur gibiydim.
Ahmet Bağçe
Bardağın testiye eğildiği gibi sen bana eğilme. Ben fırında köz gibi yanarım sonra.
Ahmet Bağçe
Kendini seversen bencil sevilirsen gül olursun.
Ahmet Bağçe
Umudun güzelliği, umutsuzluğun çirkinliği kadar dirençli değil. Saman alevi gibi çabuk geçiyor.
Ahmet Bağçe
Umutlarımın gerçek olması için acımadan yapraklarını tek, tek yolup attım papatyam, gücenmedin her defasında seviyor dedin bana.
Ahmet Bağçe
GÜNDÜZÜM GÜNEŞ
Ben başımın sağ tarafını güneş,
Sol tarafını ay bilirim.
Gecemin ay,
Gündüzümün güneş olduğu gibi.
Lakin bir gülüşün,
Güzel bir bakışında benim güneşimdir.
Gecelerin karanlığında seni aradığımdan.
Ay yüzlüm diyemeyişim bundandır.
Ahmet Bağçe
İyi insan yararlı olmayı, kötü insan zararlı olmayı düşünür. Biri iyiliğini gizlerken diğeri kötülüğüyle övünür.
Ahmet Bağçe
Çorbaya malzeme olan yağ ile karışsa da olur mu çorba ateş görmeden. Ömür dediğin kâse içinde ki çorba gibi tükenir tek, tek şimşir kaşıkla.
Ahmet Bağçe
Ziyaretinle memnun olmayanı memnun etmek istiyorsan ziyaret etme.
Ahmet Bağçe
SÖZDEN ANLAMAZ
Bir bade şarapla sarhoş olmadıysa kafan,
Âşık ol ömür boyu sızar sarhoş olursun.
Alnın bir karış, gözlerin yaşlı, çarpık adımla,
Çukurları görmez, frensiz ayakta dolaşırsın.
Ne dostun nede iksir derdine çare bulur,
Bulsa da aşk hengâmına dur diyemez.
Bir kâbus içinde ki yüreğin sözden anlamaz,
Dolaşırsın, gün boyu laftan, sözden anlamazsın.
Ahmet Bağçe
Hayat bazen kızar, bazen yumuşar,
Deniz gibidir, azdığı zaman dalınmaz.
Günahı onda değil kaderde ara.
Her daim günah keçisi olarak gördük dünyayı.
Ahmet Bağçe
Doğruyu götüren alıcısına götürür ok gibi. Eğri modası geçmiş mala benzer, elde kalır yay gibi.
Ahmet Bağçe
Dün uğurlanır, yarını bekleyen sabırla. Ömür kurban olur, mide ile nefsin açlığına.
Ahmet Bağçe
Yiğide yakışır dili güzel avrat,
Kazancı tatlı olunca esnaf asar mı surat,
Kanında delilik gitmişse gaza gelmez şoför,
Yapmaz aşırı surat.
Ahmet Bağçe
Ne bileyim beni sevdiğini,
Bunca zaman demedin ki,
Ne olacak şimdi,
Deli divane gezeyim mi?
Ahmet Bağçe
Her zaman kapalıyım akşam olunca.
Benim için yenilik başlar sabah olunca.
Yeniden demişken muhteşem olacak,
Seninle yeni güne kavuşunca.
Ahmet Bağçe
DUMAN ALTI
Kararmışsa vardır bir sebebi.
Ya yanmıştır,
Ya da yananın yanında kalmıştır.
Veya duman altı olmuş,
Karamsarlığa kapılıp,
Sevgisi kararmıştır.
Kara sevda misali,
Leyla’nın mecnunu gibi.
Ahmet Bağçe
BAYRAM OLSUN
Baharı müjdeleyen kuşlar,
İştahla tomurcuklarını börtleyen ağaçlar,
Coşkuyla yağışını bekleyen bulutlar,
Kırılmasın kanatlarınız,
Körelmesin filizleriniz,
Dağılmasın bulutlarınız.
Coşkularınız daimi,
Sunumunuz bize bayram olsun.
Ahmet Bağçe
Batı hiç bir zaman adam olmamıştır. Çünkü onları her daim bir heykeltıraş yontmuş adam sıfatına bürümüştür. Onlar Özneden sonra gelmeye mahkûmdur. Yeter ki toplumlar çekilmeye müsait fiil olmasın.
Ahmet Bağçe
Olumsuz giden olaylarda, karşılığını göremediğin sevgilerde, sırtındaki giderek artan hançerlerde toprağa ne kadar benzerlikte olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü toprak bağrında beslediğine suyunu kısınca onun yeşil yüzünü değil, sararmış yüzünü görüyor.
Ahmet Bağçe
Çaydanlığı önüne eğdiren bardaklar, ağızlara eğilmeye mahkûm.
Ahmet Bağçe
Bana günde birkaç defa içini döken su bardağı. Yeter artık derdinde suyunu çıkardın.
Ahmet Bağçe
Sen gönlümü saran ipeğimsin. Sana dut yaprağım dememin nedeni ondandır. İpek böceğinin vazgeçemediği dut yaprağı değil mi?
Ahmet Bağçe
Her dilin çevirisi var da çevirisi olmayan tek dil gönül dili.
Ahmet Bağçe
GÖRÜLMEYEN YÜK
Yaşam içinde acılar var oldukça sıkıntının verdiği ateş içinde yanan yürek kömür olmaz ama hisleri körelir, yaşam umutları tükenir. İşte insanın omuzlarının üzerindeki okkada hafif, taşımada ağır olan görülmeyen yük budur.
Ahmet Bağçe
Gönül güzel olursa, göz güzel bakar. Güzel göze güzel görünen, yüreğe ışık saçar.
Ahmet Bağçe
Gönülde inşa edilen binanın zemini ıslak olursa, aşk kayar.
Ahmet Bağçe
İnsanların amacı yaşamak değil yaşlanmaktır.
Ahmet Bağçe
Camdan vuran her parça kar,
Bana üşümeyi hatırlatır.
Pır, pır uçan kuşlarda can,
Hadi pencere önlerine koyalım yem,
Dostlar, bir avuç yemle sevinsin kuşlar.
Ahmet Bağçe
Umut insanın karnını doyurmaz ama gönlünü tok tutar.
Ahmet Bağçe
Amacına ulaşmak için araç olarak kullanılan sözlerin ticaretini yapanların kazancı, aldatılan insanlardır.
Ahmet Bağçe
Ayağa kalktım. Sordu kadın. Neden kalktın ayağa, etraf boş. Dedim yer mi kaldı. Gül gibisin ama dilin diken gibi batıyor bana.
Ahmet Bağçe
Analı oğlak dalda, anasız oğlak yerde gezer.
Ahmet Bağçe
Kâğıt kalem bir araç,
Atlara koşumu diker saraç,
Zikir dilden söylenir,
Esrarı faydası sayılmaz.
Ahmet Bağçe
Sen rahat ol iç bir çay,
Arkadaşlarınla sohbete dal,
Konuşanlar konuşsun,
Senin yanımızda hatırın var.
Ahmet Bağçe
Dostlar gelin tanış olalım,
Şu manilere kaynak yapalım,
Gecelerin uzunluğu,
Nasıl geçer kardaşlarım.
Ahmet Bağçe
Ortaya serilmiş hasırlar,
Uzanmış yatar yorgunlar,
Üzerlerine örtülecek,
Ne nevresim nede yorgan var.
Ahmet Bağçe
Kuzu kurdu görünce,
Kuyruğu titrer kaçamaz.
Gülü katıra koklatan,
Tekmesine katlanır.
Ahmet Bağçe
En sıkıcı anlarım,
Neşeli gördüğünüz anlarım.
Çokça güldüğüm anda ağlarım.
Görünmez de gözlerimden akan
İçimde birikir her bir damlası.
Ahmet Bağçe
Küsmüş kışın ağaçlar,
Toprak ağlar yaş akmaz.
Gölgeler neden askıda,
Dereler neden çağlamaz.
Yoksa kurudumu kışın suyu,
Donuk bakar yüzüme.
Ahmet Bağçe
Hayat kimisine el verir, kimisine elini verir. Elini tuttuysan hayat senin, tutmamışsan boşta kalır elin.
Ahmet Bağçe
İnsanlar hayallerin içinde değil, hayaller insanların içindedir. Her insan hayalleri ölçüsünde hayata adapte olur. Hayaller gerçek olması için umutlanır, umutları gerçekleşmediğinde hüsrana uğrar.
Ahmet Bağçe
Ne istediğini bilmeyene ne istediğini sorduğunda suçlanır hakarete uğrasın. En güzeli kafanı salla sessiz konuş ve geç git yabancı sansın.
Ahmet Bağçe
Bazen diyorum ki çok güzel gidiyordum yollar bu kadar düzgünken. Bu kadar yara bere niye. Asfaltın bozuk olmadığı yerde.
Ahmet Bağçe
GÜZEL SEVERDİ
Gün gelirde beni soran olursa,
Yıllar vardır nerede bilinmez,
Dersin kahırlandı yüreğime terk etti,
Bakarım hasret ağacından görünmez,
O değerliydi, sevdiğini güzel severdi.
Ahmet Bağçe
Geldim benden öncekiler gibi,
Yürüdüm akıp giden sel gibi.
Geride bıraktığım günahlarım,
Denizdeki kum gibi.
Ahmet Bağçe
KIN KABUL ETMEZ
Ey Türk’e dost görünen,
Dostlukla ilgisi olmayan,
Etrafında gürültü yapıp,
Asırlardır kendini bir şey sanan,
Uyuyorduk uyandık,
Kılıcımızı gök çıkardık kınından.
Artık korkun,
Çomak soktuğunuz,
Bal yapan arıdan.
Siz bilirsiniz,
Kın kabul etmez yuvasına,
Kılıcı kızıl görmeden.
Ahmet Bağçe
Karışıksa duygular içinde bir kör nokta var.
Nefret ise bu noktada bir ışığa ihtiyacı var.
Her ne kadar kitli ise de kapısı,
Kalp misafiri bir şekilde ağırlar.
Ahmet Bağçe
Çöplükte büyüyen gülün koklayanı olmaz. Kendisi gül lakin büyüten yer çöplük.
Ahmet Bağçe
İŞTE AŞK
Şu aşk çok garip bir şey,
Gözde başlayan,
Kalpte ikamet eden,
Düşünceleri allak bullak edip,
Estirip trip atan,
Kafada dolanıp bulutlanan,
Gözyaşı olup, sel gibi akan,
Hiçbir engel tanımayan,
Gençliği heyecanlandıran,
Yaşlılıkta hatıra olup, elde tutulmayan,
Bir tür muammadır.
Ahmet Bağçe
İnsanlar yalnızken düşünemeyen, düşünmek için yalnız kalmak isteyen anlaşılmayan biridir.
Ahmet Bağçe
Neden korkarım bilirmisin. Sende seni ararken, seni kaybetmekten. Seni ne paraya nede güle benzetirim. Gül kurur, para savrulur.
Ahmet Bağçe
Benden izin almadan çalışan kalbim bir başkasının kalbine esir düşmüşse, kurtuluşu için fikrime ihtiyaç duyduğunda izinde olduğumu söyleyin.
Ahmet Bağçe
Kardeleni seversen biraz zahmete katlanacaksın. Dağları aşıp, tepelere tırmanıp, karda üşüyüp, birazda tehlikelere karşı duracaksın. Sevmek sanıldığı gibi kolay değil.
Ahmet Bağçe
Aklı sende olmayanın, gönlü sende olmaz.
Ahmet Bağçe
Cümle bitmeden yanlış konulan nokta, cümleyi bitirir bitirmesine de, cümle anlamını yitirir.
Ahmet Bağçe
Avucumun içi kadar sıcak değil parmaklarımın ucu.
Ahmet Bağçe
Göz göze geldiğimiz gündü, önümdeki raylarda ilerleyen hayat trenimin dümeninin kaydığı gün. Lakin gene de Kavurucu sıcakta, bir kova su gibi yüreğimi serinletiyor bakışın.
Ahmet Bağçe
BİR DAMLA SU OLSA ONU İÇMEM
Hatıraların limon misali buruştursa da çehremi, nede olsa limon derim. Limonda kıvırcığı olmadan tek başına alınınca ekşitir damağı der geçerim. Ezbere yürüdüğüm yolları hayal eder sağında solunda neler varmış görmeden geçmişim görmemişim derim, kendi kendime dertlenirim. Ne seni, nede senden geleni unuturum. Acısıyla tatlısıyla bunca yılın anısı, anıları bir ömrün tükenişini sergileyen süsü, çeşnisi, sosuymuş derim. Çölde susuz kalsam hatıralarım bir damla su olsa onu içmem yaşayabildiğim kadar yaşarım yaşamak isterim anılarımla. Sen olsan ne yaparsın?
Ahmet Bağçe
Geceyi, geceleri seviyorum. Gece olmasaydı, yıldızları göremezdim. Güneşi, onun muhteşem doğuşunu göremezdim. Kaç kişi yıldızlarla konuştu, birlikte güneşin doğuşunu bekledi. Yıldızların güneş doğarken gidişine şahit oldu. İzleyin derim. O muhteşem değişimi. Geceyi, geceleri seviyorum. Çünkü karanlıkların aydınlanacağını hatırlatıyor.Sabahın ertesi gününü aydınlık olacağının umudunu.
Ahmet Bağçe
SESSİZ KONUŞMA
Yıkık dökük kerpiç yapıdan ibaret bahçe duvarının köşesinde köpeği ile birlikte oturan yaşlı bir adama yanaştım. Selam verdim, yaşlı adam kafasını hafif aşağıya eğerek selamımı aldı. Sonra başını kaldırıp etrafa bakındı sağ elini çenesinin altına koyup duvara yaslandı. Sessizliğini bozmadı. Kalıplaşmış bir hayatın içinde başka bir hayat istemez gibiydi. Sol yanında köpeği, sağ tarafında bir parça ekmeği, kütükten oturağı ile sandıktan uyarlanmış masasıyla hayatı dolduruyor. Hayat ise onu avutuyordu sanki. Birkaç dakika bakındım, konuşmayan, konuşmak istemeyen yaşlı adam aslında konuşuyordu. Onun konuşması sessizdi, gözleriyle uzaklara bakarak adeta haykırarak konuşuyordu. Bağırmıyor feryat etmiyor ama duyuruyordu sesini. Sesini duyuruyor duyurmasına da ahalinin kulakları tıkalı gözleri görmüyordu. Yalnız kalan, yalnız yaşayan yaşlı adamın sessiz haykırışını duymuyorlardı. Başını okşadığı sadık köpeğinden başka duyan işiten yoktu. Bir isteğinin olup olmadığını sordum yine kafasını yukarı kaldırarak bir nevi yok teşekkür ederim dercesine gözlerini kaçırdı gözlerimden. Sanki beni kendi halimle bırak ve git demek istedi ilgisiz kaldı benimle. Sonra sessiz konuşmasına daldı. Sessiz konuşmasına büründü yeniden.
Ahmet Bağçe
Bugün dünlerin arkasından bakarken, dünler ne kadar pişman bilemeyiz. Acısı içimizdedir. Gitmesini ya istemişizdir, yâda istememişizdir. Dün giderken arkadan bıraktığı keşkeler yaşayan biz insanları derin duygulara salarken, içimizden gelen bir ses hey ben buradayım! Ben bugün! Dün olmadan beni iyi yaşa uyarısına kulak ver.
Ahmet Bağçe
Dargınlığa neden olacak senin istediğin, onun istemediğiyse üzerinde durmanın anlamı yok. Vaktin nerede olduğunu gösteren akrebin önden giden yelkovanı takip ettiği gibi onu takip et. Bilinmesi gereken saat değil mi?
Ahmet Bağçe
İnsanlar huzur bulacağı yerde olmak ister, ya da huzur bulduğu yerde kalmak ister. Huzur aramakla değil bazı insanların ayağına gelir. Elinin ucuyla itelemeyen huzurlu olurken, iteleyen bir sonraki çekilişi bekler.
Ahmet Bağçe
Yanımda olmayan düşüncemin kamburu,
Nereye dönsem oradasın,
Gözlerimi kapattığımda karşımdasın,
Açtığımda yok oluyorsun.
Bir varsın, bir yoksun,
Sen nasıl bir insansın.
Ahmet Bağçe
Karşıt düşünceye sahip olan dostlar, yalnız kalmana müsaade etmeyen dostlardır. Keza tartışmak için de olsa yalnız bırakmazlar.
Ahmet Bağçe
Kendime olan sevgim, senin bana olan sevginle doğru orantılıdır. Beni ne kadar seviyorsan hayata olan negatif bakışım, pozitif olan sevginden çıkarılınca hayata bakış açımda pozitif olacaktır. Lütfen beni sevmeye devam et.
Ahmet Bağçe
BARDAK DEĞİL
Ne densiz acıdır sözlerin,
Pervasızca esersin ürpertirsin.
Zalim dersin cümle âleme kötülersin.
Ya! Sen,
Mahzende yıllanan karışık şerbet,
Gazı sıkışmış köpürmüş maya değilmisin.
Zalim bensem, şarap sensin.
Kırıldın mı sözüme ne demeliyim,
Ayna gördüğünü yansıtır,
Kulak duyduğunu dinler.
Kırılan duygularım bardak değil.
Ahmet Bağçe
Bazı bakışlar vardır,
Bakan için ve bakılan için farklı anlamlar taşır.
Bazı bakışlar heyecan verirken,
Bazısı endişe verir.
Ben bugüne dek çok bakışlar gördüm,
Lakin senin bakışından güzelini,
Senin bakışından anlamlısını görmedim.
Ahmet Bağçe
Ne şekilde düşünürsen düşün, düşüncen dilden çıkmadıkça söz değildir. Dilden çıkmayan kötü düşünce ise adaba aykırı değildir.
Ahmet Bağçe
Trenin her durduğu yer değil son durak. Ha trenin önünde, ha trenin sonunda ol ne fark eder. Senin indiğin yerdir son durak.
Ahmet Bağçe
Bir sevinç varsa hüzün sanki nöbet bekliyor arkada. Kısa süren mutluluğun sonrası hüzün jeneratör gibi devreyi tamamlıyor. Arızalar bu jeneratör girdiğinde başlıyor. Baş ağrıları, kalp çarpıntıları, göğüs daralması, nefes almakta zorlanma, gözyaşı, depresyon, cinnet geçirme ve dahası hepsi bir yana vakitlerin uzun olması. Demiyor bu insanoğlu da etten kemikten. Kaya değil ki dayansın. İşte böyle sevgili dostlar. Döktükçe tekrar dolan testi gibi insan. Hayat kurnasından olayların akışını ve testinin nasıl dolduğunu yaşarken biliyoruz tanık oluyoruz da, boşalmasını akışına bırakamıyor sabırsızlanıyoruz………….
FELSEFE OLSUN
Ahmet Bağçe
Karşısında kendimi aciz hissettiğim insan, hatalarım olmasına rağmen beni sevebilen, beni yalnız bırakmayan insandır.
Ahmet Bağçe
Çocukken paralamasınlar diye sessiz ağlardım, gençliğimde ise ağlayışım içimdendi. Alışkanlık olmuş ki ağladığımı yakınıma dahi duyuramıyorum. Dudaktaki sigara gibi yalnız yanıyorum.
Ahmet Bağçe
Ne yapsam olmuyor, çabalarım boşa gidiyor. Arka tekerleğin ayarını bulmaktan zorlanıyorum. İllaki ön tekerleği takip edecek.
Ahmet Bağçe
Aklı oyunda olanla arkadaşlık yaparsan ya küsersin, yâda küstürürsün.
Ahmet Bağçe
Bir zamanlar benden vazgeçmeyen,
Her an her yerde bir bekleyenim vardı.
Gün boyu ve geçmişimden hesap soran,
Şimdi nerelerde, habersiz ahvalimden,
İşe yaramaz bozuk durumda ortalıktayım.
Ahmet Bağçe
Öyle insanlar var ki,
Kendisini tepe zanneden.
Nice tepeler yanında,
Alçaklardan da alçak.
Ahmet Bağçe
GENÇLİĞİM YOK
Hatırladıklarımın bir yanı çocukluk,
Diğer yanı yaşlılık,
Aklımda olmayan bebekliğim,
Birde gençlik yıllarım.
Nasıl geçti çarçabuk,
Ne ana kokusu kaldı nede ana bakışı,
Hayal oldu tükendi yar kokusundan.
Yaralarım açılmış kapanmıyor,
Merhemi yok olsa da yarda.
Bir tarafını kapatırken açar diğer yandan.
Çaresi ana sevgisi ana yüreğindeymiş,
Yar yanımda, anam ise mezarda.
Ya! Anamın paşası, paşasının geleceği,
Geleceğim geldi gelmesine de,
Ya! Gençliğim,
Gençliğim yok hatıralarımda.
Ahmet Bağçe
Sırası geldikçe hepimiz susup, sonsuza yelken açacağız. Onun için sevdiklerinize seni seviyorum demekten çekinmeyin! Ne kalp kalır, nede can öldükten sonra. Hepsi diriyken kıymetini bilin.
Ahmet Bağçe
Sahip ol yüreğine,
Söylemesin acı sözler,
Nice esaretler gördüm,
Dayanamam dilden güşene.
Ahmet Bağçe
SEN LAZIMSIN
Gel diyorsun çaya,
Çaya gelmek için var mı derman bu canda,
Sen gel artık üşüyorum,
Benim ihtiyacım var sana.
Yorganım eski bir yarısı yırtık,
Oturduğum yerde serili ot hasır,
Pek yumuşak sayılmaz kayalık yastığım.
Ben ne çayda nede bardağın ince bellisindeyim,
Her ne olursa olsun,
Sen lazımsın bana,
Sen lazımsın bu cana.
Ahmet Bağçe
En çok en yakınımın, arkamda düşman gibi, önümde dost gibi görünmesinden korkarım.
Ahmet Bağçe
Kız saçlarını gördüm dağınık,
Bir birinde karışık kör düğüm .
Bir elimde beliklerin diğerinde tarak,
Ördümde açıldı karışık kör düğüm.
Ahmet Bağçe
Derelerin sessizlikte suyunun şırıltısı kadar,
Dalgaların kıyıdan dönerken sevinci kadar,
Kuşların kanat açıp gökte süzülüşü kadar,
Narin, eşsiz, içten, doğal olan gülüşün var.
Ahmet Bağçe
Her şeyim bitti dendiği anda,
Önüne serilince aniden imkân,
Şükür etmeyi unutma aklından.
O an sana yardım eden kurtaran,
Her şeyi yoktan var edip yaratan.
Ahmet Bağçe
Ölürken doğayı gözlemek son serüven,
Sevilmediğini bilerek sevmek gibi,
Esintisiz havada yüze serinlik veren,
Kırışık derilerden geçen hava gibi.
Ahmet Bağçe
LAZIM OLACAK İMAN
Elimden eğreti tutan hayat,
Sürükleyerek götürüyor bir yerlere.
Tutması eğreti olmasına rağmen kurtulmak zor.
Hele bir gülüşü var cin çarpmış gibi.
Oysaki bu hayata yaşamak için gelmedik mi?
Gözlerimiz yumuk, yumruklarımız sıkı.
Neden açıldı avucumuz iki gözümüz.
Neler işitiyor kulaklarımız,
Birde değişik gelen kokular.
Bazısına ağzımız iştahlanır,
Bazılarına burnumuz kapanır.
Hele dokularımız.
Bazen pamuk gibi,
Bazense sertlikleri hisseder ellerimiz.
Vay anam vay.
Öylemiydik annemizin karnında.
Bağlıydı bir hortum ana karnına,
Karnımızla beslenir yatardık.
Hiç ihtiyacımız yoktu beş duyuya.
Şimdi anladım.
Buradan da gidince öbür tarafa,
İşe yaramayacak beş duyuya.
Sanırım ihtiyacımız,
Şimdi önemini anlamadığımız,
Olsa, olsa beş adet,
Lazım olacak imanın şartları…….
Ahmet Bağçe
BİÇARE
Gönlüm nicedir sensiz figan eder.
Saçlarım tarumar,
Parçalanmış yüreğim.
Bu bir revamı dersin,
Duysan feryadını,
Dayanamaz karanlık çöker yüreğine,
Habersiz kaldığın aşkım,
Biçare olmuş masum,
Şimdi meşki tilavette.
Ahmet Bağçe
VİZE KONMUŞ
Ne ilk, nede sonbaharım,
Yaz görmeden kış yaşarım.
Pabuçlarım taştan ağır,
Yoruldum peşinde koşmaktan,
Gözlerim yorgun, uykulu halde,
Zihnim meşgul hayalinle,
Desen ki gel peşimden,
Sorarım sarhoşa adresini.
Bunca yılın yükü sırtımda,
Gemi yanaşmış rıhtıma,
Engellere alıştım,
Şimdi de vize konmuş sulara,
Ahmet Bağçe
HAYAT BU
Su gibi akan zaman kimini güldürür,
Kimini ağlatır.
Yıllar sonra zamanın gösterdiği tablo,
Kocaman bir hiç.
Başı pazartesi,
Sonu pazar,
Arada birkaç gün daha var.
Pazar dinlendirirken sıkıntılı,
Pazartesi ise ilk iş günü.
Renkli günler yanı sıra aylarda var.
Üçü bir arada aylardan en çetini,
Bol yağmurlu ilkbahar,
En hüzün vereni sonbahar.
Diğer ikisinden biri soğuk,
Diğeri sıcak.
Hayat bu işte.
Ne gülmeye nede ağlamaya değer.
Ahmet Bağçe
HANGİSİ DERİN
Ne gül dikeninden,
Nede gece gündüzden ayrılır.
Bülbül ne kadar figan etse,
Kopmaz gül dikenden.
Nasıl sevinir gece,
Sabaha kavuşurken tan yerinden.
Ey sevgili
Dil çözülür dile gelir,
Aşk çözülür yüreğe girer.
Ben sevdim dersin,
Oysa ben seni yürekten sevdim,
Arşınla ölç, hangisi derin.
Ahmet Bağçe
KIRIK KALP
Yasla başını omzuma,
Söyleyeyim suskunluğumu,
Bir çare özlem içinde,
Ağlıyorum yumuk, yumuk.
Alay edip gülüşünü,
Uzak, uzak duruşunu,
Nefret ile bakışını,
Anlatayım bir, bir sana.
Ne sen nede ben iki ayrı dağız,
Geçici hayatta bir misafiriz,
Bakarsın bir gün görüşürüz,
O vakit derdimi dökerim sana.
Tanımadık gibi baktın yüzüme,
Çattın kaşını kırdın kalbimi,
Bende kırayım senin kalbini,
Öğren kırık kalp nasıl olduğunu.
07.12.2015
Ahmet Bağçe
DUA
Bir gününü bana versen,
Ömrümü sana veririm.
Ömrünü bana versen,
Allah cennetinde mekân versin.
Ahmet Bağçe
Kor neylesin suyu,
Yanmış yanacağı kadar.
Su üstünde yüzer,
Yükünden arınmış külü.
Ahmet Bağçe
Yüreğim yanıyor,
Bu çileli dünyada,
Tökezleyip düşen çocuğa,
Gözün körmüde düştün deyip tokan atan,
Sonra dönüp çocuğa,
Canın çok mu yandı kuzum diyen ana gibi.
Ahmet Bağçe
Nice kapılar gördüm, eski urbalara yüzünü kapatır.
Muhteşem dedikleri nice yüzler gördüm acı, acı sırıtır.
Öyle binalar gördüm, insanların barındığı,
Tuğlaları yalanlarla örülmüş file gibi.
Nice insanlar var tasının içi çorba dolu, kaşıkları yok,
Bazı insanlar gördüm tasında çorbası yok, etrafı kaşık dolu.
Ahmet Bağçe
Kuru bir ağaca su döksen ne olur,
Su buharlaşır, kuru ağaç kuru olur.
Buhar yeryüzüne inip çimi sarsa,
Çim toprak üzerinde yeşil halı olur.
Ahmet Bağçe
Düşler düşünceler olmasa,
Akla duygular girmese,
Sevgiyi gönül onaylamasa,
Sevgi sevgiliye söylenir mi?
Ahmet Bağçe
Niye ağlıyon diyorsun gardaş,
Neden ağlamayayım gardaş,
Şu gördüğün eş dost gardaş,
Anamı ağlattı gardaş.
Ahmet Bağçe
Seninle konuşmak için,
Kırdığın parçalarımı topluyorum.
Kırılmış parçalarımı görsen,
Kendinle konuşmak istemezsin.
Ahmet Bağçe
YAR
Dilim kestim sükût ettim,
Gözüm yumuk görmez seni,
Kırıldın boynunu büktün,
Kalp gözümle gördüm seni.
Söylenecek söz mü var,
Aşkımı anlamadın yar,
Aşktan anlamayan yar,
Ateşin yanışını mı anlar.
Ahmet Bağçe
03.12.2015
KUMLAR GİBİ
Hiç unutmayacağım bu günü,
Sen külledin üstünü olanca sevgimi,
Benim aklımdan çıkıp giden bu günü,
Sen unutturdun hem günü hem sevgimi.
Niyetini anlamadım telaşlı gelişinden,
Hayatımı alt üst ettin ömrümü tükettin.
Nice yaralar açtın kapatamıyorum,
Kıyıya gelip gidip vuran dalgaların,
Şiddetine dayanamayan kumlar gibi.
Ahmet Bağçe
Gel de gör yaprakların bir, bir dökülüşünü,
Görkemin arkasından buruşuk, kurumuş yüzünü,
Gel de gör sararıp solmuş kanadının büzülüşünü,
Yukarılarda salınıp, boşuna dallanıp, budaklanma.
Ahmet Bağçe
Dökülür yaprak, kucak açar toprak,
Yaprak inler düşerken dalım, dalım diye.
Dal sallanır, dal dövünür bu ayrılığa,
Kopan koptu, düşen düştü ne gelir elden.
Ahmet Bağçe
Sen beni bir umut için içine gömüp hapsettin,
Oysaki ben seni nice umutlarla ölesiye sevdim.
Narına dayanmış gönlüm savrulsa rüzgâr önünde,
Toparlanır yeniden nar olur savrulurum rüzgârına
Ahmet Bağçe
Ne anlamsız bir dünya,
Hem yediriyor, içiriyor,
Öğünüyor seni yaşattım diyor.
Baksan kursağına yok bir şey,
Çile çektirip ağlatıyor,
Bir zaman sonra çektiğin çileleri,
Hatırlatıp gülerek eşe, dosta anlattırıyor.
Ahmet Bağçe
KUŞ GİBİ
Kalp kalbin aynasıymış derler ya,
Bunca yıl neden yansımadın aynama,
Benimde kırıldı kalbim yansımam aynanda,
Sende bak kalbine görüntüm nasıl aynanda.
Şimdi kırık sendeki parçalanmış görüntüm,
Olur, mu birleştirsen darmadağın bir bütün,
Nice yıldır takıntılarınla acılara büründüm,
Kafesinde uçamayan kuş gibi üzüntüm.
Ahmet Bağçe
HATIRALAR
Bazı yerler,
Bazı yerleri hatırlatır.
Bu bazı yerler,
Götürür ta uzaklara
Hatırlanan mekâna.
Hatırlanan o yerlerde kalan izleri, izletir yeniden.
Hatırlatan izlerden habersiz.
Gözlerden uzak,
Görünmeyen bu izler, oluşunca zihinde,
Hatırlar tüm hatıralarını, yaşadıklarını.
Yeniden yaşar üzülür, yâda sevinir.
Kimlerin yok ki eskilerde yaşanmış hatıraları.
Sevindiği, üzüldüğü, ağladığı anları,
Zamanla hafızalarında silinmiş,
Sonradan bir benzerini görünce,
Yani hatırlayınca, yeniden yaşadığı hatıraları.
Deşeledikçe tazelenen Hatıralar,
Üzeri küllenmiş köz gibi görünmez mi gözlerine.
Ahmet Bağçe
Nil sana diyeceğim var,
Ak içimdeki çöle doğru.
Etraftaki tüneyen kuşlar,
Uçuşsunlar saza doğru.
Ahmet Bağçe
Sen beni senden çıkarttıysan takıntım,
Ben seni cüzdanımda para gibi taşırım.
Ahmet Bağçe
Bahçede sıralı ağaçlar,
Üzerine konar kuşlar,
Benim ruhumu okşar,
Gülden gelen kokular.
Ahmet Bağçe
Elim varmaz yazmaya,
Dilim varmaz demeye,
Bu sevda beni bitirdi,
Tez gel bizim otağa.
Ahmet Bağçe
Dağın güneşi tez geçer,
Yer gök döner koyu yeşile.
Aşkla ilgili günlükler,
Yazılır hatıra Defterine.
Ahmet Bağçe
Rahatsız etmek istemedim,
Fani dünya ile meşgul olanı.
Kırıldım bir kenara tünedim,
Kalmadı hiçbir dala güvenim.
Ahmet Bağçe
Kahve yaptım cezvede,
Gel hele otur yanıma,
Fincanı kapattım tabağa ,
Ne çıkacak falımda.
Ahmet Bağçe
Beklemediğim bir anda gelsen,
Tutsan ellerimden kurtarsan düşmekten.
Gözlerimin ta içine, içine baksan,
Bebeğim desen annem.
Ahmet Bağçe
RÜYADA
Şimdi üç beş tane kalmış dalda yaprak.
Direniyor düşmemek için sonbaharda.
Fırtına, yağmur arkasından kar.
Sonra düşecek kara toprağa.
Faydası yok aha feryada,
Mahkûmsun çürümeye toprakta.
Daldaki havalanman geçti.
Şimdi düşün farz etki,
Bir anlık hayaldeydin
Yâda uyku halinde rüyada.
Ahmet Bağçe
25.11.2015
AŞK GİBİ
Karşına çıkan her coşkuya coşku deme,
Bazen sel birikintisi de görünür deniz gibi.
Göletin de dalgaları olur durgun deniz benzeri,
Lakin bir süre sonra tükenir.
Tıpkı yüreğe oturmayan aşk gibi.
Deniz öyle mi?
Yüksek gelir dalgaları,
Ürküp gitsen de tekrar döndüğünde.
Deniz hep yerindedir,
Yüreğine çöreklenmiş aşk gibi.
Ahmet Bağçe
FERYADIM
Her defasında bağırmak isterim sevgini,
Yankılanması için dağlara,
Feryadıma dağlarda dayanamaz,
Çekilir düz ova olur önüme.
Hayalin Belirir birden,
Görünce ruh halini gözlerim,
Tel, tel olur tüylerim.
Anlık nefes almakta zorlanırım,
Yutkunurum diyeceklerimi,
Dolaşırsın beynimin içinde.
Ahmet Bağçe
20.11.2015
ÜSTÜ SENDE KALSIN
Ne zaman yönümü dönsem,
Seni çok uzaklarda sanırım.
Yanarım hasret ateşinden ki,
Sana döner gözlerine bakarım.
Gözlerine bakarımda damla, damla,
İçime gözyaşımı dökerim.
Ne senin görüp üzülmeni isterim,
Nede gözyaşımı belli etmeyi.
Seni bu kadar severken ben,
Bana olan duyguların ne söyle ki bileyim,
Yoksa az da olsa sevgin,
Bir tümlük sevgimden vereyim,
Üzüldüysen, üzdüğüme karşılık için.
Üstü sende kalsın,
Biriktir belki sever alışkanlık edersin...
Ahmet Bağçe
DUYDUNMU
Bir kuş gibi uçmak isteyişimden,
Kaçan uykularımı arayışımdan,
İçimdeki sıkıntıları atamayışımdan,
Ağlamaklı hallerimin oluşundan,
Gittiğim doktorun reçetesinde,
Sabah öğlen ve akşam,
Günde üç defa,
Bana olan sevgini,
Bir bardak su ile içerek kurtulacakmışım.
Ahmet Bağçe
Karmaşık duygularım ensemdeyken,
Bir ışık saçılır bakınca gözlerinden,
Bir bütün düşünürsün dünyayı kocaman,
Hani neden sığamıyorum ben içine.
Ahmet Bağçe
TEBESSÜM ET
Yorgun yüzün biraz gülse yüzüme,
Işık saçar aydınlatır kararmış dünyamı.
Senin huzurun, huzur verir yüreğime,
Şimdi tebessüm et tazele duygularımı.
Al gözüm yüreğimi götür yanında,
Fitne göz nazar değer sonunda.
Her halinle üzsen de darılmam sana,
Yeter ki sen üzülme üzgün halime.
09.11.2015
Ahmet Bağçe
BİR DAMLA HUZUR
Seni değişik gördüm sen sende değilsin,
Dün başka bir çehredeydin ve şirindin.
Ne oldu bugün seni senden eden derdin,
Sen dostuna da düşmanına da şirindin.
Unutma ben dünde bugün de seni sevdim,
Ben seni, ya severim yâda daha çok severim.
Yüreğime döker öfkelerini bakışınla gözlerin,
Bir damla huzurun okyanus olmasıdır dileklerim.
Ahmet Bağçe
09.11.2015
NEFES, NEFESE
Şu dünyada insanoğlu bir garip,
Özlem giderirken ağlar üzülür.
Konuyu dağıtıp karalara bürünür.
Hep böyle olur elinden gelmez marifet.
Ne sevmeyi bilir nede sevilmeyi.
Ömrünü heba edip boş yere geçirir.
Bir fırsat eline geçirse tutamaz,
Uçurtma misali salıverir göklere,
Almadan tedbirini bırakır esintiye,
Kaçar ipi elden ne gelir elinden,
Sonra imkânlar artık imkânsız,
Bakar arkasından nefes, nefese.
Ahmet Bağçe
02.11.2015
VEFASIZ
Esen tepeden yamaca gelen bulutlar,
Eşlik etti yardan ayrılığıma.
Döküldü damla, damla yağmuru
Gözyaşlarıma karıştı.
Öksüz kaldığımı mı sandın vefasız,
Sözüm sana biraz düşün kendine bak.
Sen bıraktın ya tutar bir dal elimi,
Pişman olsan da senin elini kim tutar.
01.11.2015
Ahmet Bağçe
YOL SENDE
Gönül bahçene diktim gül,
Baharın güzel kokusu gül,
Çatma kaşını dostuna gül,
ne diyem, engebeli yol sende
Ahmet Bağçe
26.06.2014
DÜNYA HAYATI
Bazı şeyleri çok sallayacaksın,
Salla ki! Gazı çıksın.
Hiçbir şeyin gazı çıkmazsa,
Tadı çıkmaz.
Sadece dünya hayatını sallama,
Dünyanın tadı sallamazsan çıkar.
Ahmet Bağçe’den
16.08.2014
HAYAT BULSUN
Gönlüm Yok, solmasına gül’ün,
Kalp gözüme koydum nazik gülü,
Solmadan dibine döktüm suyu.
Canlansın gülün canı can olsun.
Bu gözdeki su can güle can olsun
Gül canı bu kalpte hayat bulsun.
02.11.2014
Ahmet Bağçe’den
Bana bir soru sor,
Bak gözlerime ve,
Sen cevabını ver.
Sana bir sorum olsun,
Düşünmeden cevabını ver.
Ahmet Bağç’eden
04.11.2014
TİPİDEN DEĞİL
Damla, damla akan göz yaşlar,
Bil ki birinin yüreğine damlar.
Yakın uzak fark eder mi ?
Hasretin yüreği dağlar.
Üstü örtülü etrafı açık,
Tipi altında ötüyor langar.
Birde etrafımda uçan kuşlar,
Tipiden değil içim sensizlikten sızlar,
Ahmet Bağçe
07.01.2015
ÇEKİP GİTMESİN
Yerinde durmuyor kıpır, kıpır,
Sürekli yara alıyor yüreğim,
İbrişimle küt düğüm bağlayın ki,
Yürek bende kalsın, çekip gitmesin.
Başını taşa vurup ezilmeden,
Rüyalar görüp, hayallere dalmadan,
Boşuna vefasız için çile çekmeden,
Yürek bende kalsın, çekip gitmesin.
Rüzgâr önünde kuru yapraklar,
Dalından kopmuş dağılır savrulur,
Sen bende ateş iken yanarım canım acır,
Yürek bende kalsın, çekip gitmesin.
Sevdandan taş kesilir kenarında ırmaklar,
Şırıl, şırıl akar ıslanmaz bedenim kuru kalır,
Sevdam bir ömür sende misafir,
Yürek bende kalsın, çekip gitmesin.
Ahmet Bağçe
07.01.2015
SIR VERMEM
Perçemi elinde cemalini gizleyen,
Ah demem, aman demem,
Senin için dağ, taş yol ırak demem,
LAPA LAPA YAĞIŞTA
Karakış kapıda,
Hava soğuk,
Gökyüzü bulutlu,
Kar yağışlı,
Çaylar demli,
Bardaklar dolu,
Her biri askıda.
Buharlar uçuşur havada.
Ya! Aşk
Aşk her daim yürekte,
Ya! Yürek,
Yürek sancılı,
Yürek, karlı,
Yürek karakışta,
Yürek lapa, lapa yağışta.
DEMEGOJİ
Ahmet Bağçe’den
26.12.2014
TADI YOK HAYATIN,
Dağların tepeleri karlı.
Esintileri soğuk,
Güzellikleri Irak,
Hayal ama sevgisi gerçek,
Umutsuzluğun Umudu zirveler,
Soğuk ama mert,
Irak ama ihtişamlı,
Aşağılar yakın,
Aşağılar sıcak,
Aşağılar yakıcı,
Otlar, sazlıklar, bataklıklar.
Umudun yok edildiği,
Görüntünün silindiği,
Kalplerin kırıldığı,
Suyun renklendiği,
Düzlüğün yokluğu,
Kısaca zemin alçak,
Sevgiler soğuk,
Yürekler kabarık,
Daralmış zaman,
Ete, tuz vermiyor tat.
Yok, ne tepede ne düzde hayat.
28.12.2014
Ahmet Bağçe’den
YARE CEVAP
Ey yar!
Uzaklardan seslenen,
Yüreğimdeki yar.
Bilirmisin?
Benimde sana diyeceklerim var.
Yüreğinin bir köşesinde bana yer ver,
O yerde ömür boyu kalasım var.
Senin değil,
Benim, senin nefesine ihtiyacım var.
Ahmet Bağçe
27.11.2014
Artık atağa geçilmeli,
İstekleri bir, bir belli,
Bir bütün ekmeğimizi,
Bölmektir niyetleri.
Ahmet Bağçe’den
10.12.2014
Yıllardır toprak altında küflendim,
Oysa ben bükülmez demirdim.
Çıkartın topraktan, külümü silkeleyin,
Kızgın ateşte yakıp suyumu verin,
O vakit kınıma girersem nağmerdim.
Ahmet Bağçe’den
10.12.2014
SEVDİĞİM KADIN
Gözlerim yumuktu,
Yaşım çocuk,
Görmemişim bakmışım sevdiğime.
Elinde maşası dilinde çırası,
Bakışındaymış ezvası.
Sağdan sola dönmeden yandım,
Kül oldum henüz oturmadan.
İşte bir kadını en son değil,
İlkinde de anlamadım sevdiğimi.
Ahmet Bağçe’den
01.01.2015
Ser veririmde sır vermem.
Yüzüm mirat olsun sana.
Urganla sıkıca bağla gönül sırtına,
Bir pare yüreğinde yer ver gönlüme,
Bir ömür sadakatli konuklanayım,
Nazende sana tar olup sesleneyim.
Yüksekten korkarım kayarsa ayağım.
Düşüp kırılır parçalanır bir yerlerim.
Ya! Gönülden düşersem ne olur halim?
Kabım toprak sert kayada parçalanırım.
Kılıç keser ak tende izi kalır,
Çor sözün içimde ahım olur,
Dil kesmesinde yürek yara almazmı?
Yürek yara alınca silinmez izi kalır.
09.01.2015
Ahmet Bağçe’den
Kaybolan ne var ki doğada nefesten başka.
Ahmet Bağçe
Tabiatta hiç bir şey yok olmaz var olmadan.
Ahmet Bağçe
Ne bilsin küf kokacağını toprağa düşmeden yaprak.
Ahmet Bağçe
Yüreğimden oluşan her bir damla gözlerimden akan gözyaşı. Gözyaşlarım ise sevgimin bir sızıntısı, odak noktası yüreğimde. Konuk olamayan kaynağını göremez. Sevmek kim sen kimsin. Acımasızlık sana yakışan en güzel özellik. El uzatanı elinin ucuyla itmek tarifsiz maharetin. İnsanı, insan olarak görmediğinden, istediğin insanlığı, sende olmadığından ötürü tavrın ve sözlerinle kocaman bir yüreği paramparça ettiğini unutma.
Ahmet Bağçe’den
İçini dökme
Dostlarıma dertlerimi, sıkıntılarımı üzülecekler diye söylemediğimden değil, söylediğimde oh çekip günaha girmelerini istemediğimdendir.
Ahmet Bağçe
Yaratılan canlılar arasında bukalemun kertenkele cinsleri içinde ayrı bir özelliğe sahiptir. Besinini ayağına getirebilmek ve düşmanından gizlenebilmek için olmadık renklere bürünüyor. Menfaat nelere kadir.
Ahmet Bağçe
Ey uykum. Gündüzün ihtişamı ve aydınlığında işlediğim hatalarımdan, düşüncesizlikten ötürü senin kaçmana sebep oldum. Hem seni hem de kendimi gecenin karanlığına bürüdüm. Senden özür diler, sana karşı mahcubiyetimi ifade ederim.……
Ahmet Bağçe
Sürekli gülmek mutlu etmez insanı. Mutluluğun anahtarı gözyaşında. Aşk acısı çekmeyen gözyaşının kıymetini bilmez.
Ahmet Bağçe
Sağ yanında baba, sol yanında ana vardır. Sağ yanın çürüdüyse sıkıntı var demektir. Sistemdeki elemanların rahat olabilmesi için, o sistemi ayakta tutan baba oturmaya hiçte niyetli değildir. Onun oturması sistemin çökmesi demektir. Sağ yanına dön de bir bak. Belki çürümemişse yorulmuştur. Dayak ol dinlendir. Oturmasına izin verme. Dedim ya oturursa sistem çöker.
Ahmet Bağçe
Sistemdeki elemanların rahat olabilmesi için, o sistemi ayakta tutan baba oturmaya hiçte niyetli değildir. Onun oturması sistemin çökmesi demektir.
Ahmet Bağçe
Yufkalık hamur kadar olabilirim. Hiçbir katkın olmadan, baklavalık hamur olmamı isteme.
Ahmet Bağçe
Bunca yıl sonra nasıl bir yerde olduğumu görmek için önümdeki perdeyi aralayıp baktığımda emek verdiklerimin cebinde bozuk para olduğumu görünce kahroldum. Bu gerçeğe şaşırmadım.
Ahmet Bağçe
Herkesin bir değeri vardır. Kiminin annesi, kiminin babası, kiminin hem annesi hem de babası, kardeşleri, kimilerinin arkadaşı, arkadaşları. Benim ise duvarım var. Benim ellerim her daim duvara değer.
Mekân içinde o kadar taş var ki, hepsi yerli yerinde, sadece mekân pis. Kirlenmemek için, temiz bir mekâna teknemle, deniz yoluyla gitmek istesem, dalgalar teknemi alabora etse ipinden tutan olmaz.
Ahmet Bağçe
Pazara alışverişe çıktım, çok çeşitler varken, beğenip getirdiğim mal çıktı. Aldatan pazarın tilkisi!
Ahmet Bağçe
Kırılmadık bir yerim kalmadı, dost bildiklerimin kırmasına göz yumdukça.
Ahmet Bağçe
Her dakika geleceğine endişe duymam beklemek zor olsa da, oysa öyle zor ki gelmeyeceğini bile, bile seni beklemek.
Ahmet Bağçe
İnsanlıktan tezgâhımda bolca var. Bedava veriyorum almıyorlar. Bende kaldı.
Ahmet Bağçe
Bu dünyanın kıymeti bilinmeyen havanın içinde yaşayan insanlara, insanlığı da bedava versen alan olmaz.
Ahmet Bağçe
Öyle zor ki gelmeyeceğini bile, bile birini beklemek.
Ahmet Bağçe
ÜŞÜYORUM
Geçmişime öyle kızıyorum ki, geleceğimi kararttı. Kalanın olmadığı dünyada nefes alamadan karabatak yüzüyorum. Sanki ben kalacağım. Çiçek gibi olması gereken hayat, diken gibi batıyor acıtıyor canımı. Dost bildiklerime merhamet ettikçe, ehli olmayan ve dostluğu bilmeyen bazı insanların oyuncağı oluyor, oyunları da bozuyor beni. Her defasında bozulup tekrar düzene girmekse beni çok yoruyor. Aslında çekilmeyen bu hayatı, boynumdaki halat yüzünden çekmek zorundayım. Gidiyorum gitmesine, yürüyorum yürümesine ama hem yorgun hem topalım. Üstelikte hayatla aram buz gibi soğuk bir türlü ısınamadım üşüyorum.
Ahmet Bağçe
Bazen durgunluk olur ya o zaman insanların içi siyah beyazdır. İnsanları siyah beyaz yapanlar beklenmedikleri dostları.
Ahmet Bağçe
Çivisini çakamayana çekiç versen, eline vurduğunda vermeseydin vurmazdım der feryat eder.
Ahmet Bağçe
Rüzgâr gibi geldi geçti, esti nice rüzgâr içinde. Doyurmaya çalıştı doymadı insanı ömründe. Doymayan göz açık gider toprak içine.
Ahmet Bağçe
Yaşamak Su Misali Akıp Giderken Zaman Çalsa da her gün Bir ömrü Bizden; geride Kalan Bir Vefa, Bir Selam, Bir de Habersiz Yapılan Güzel Duadır. Her Şey Gönlünüzce ve Ömrünüzce Güzel ve Özel Olsun. Yüreğinizden Sevgi, Yüzünüzden Tebessüm, Ömrünüzden Mutluluklar Eksik Olmasın...
Bazen yalnızken düşünüyorum yalnızlığıma. Sonra diyorum ki yalnız olan ben değilim, yalnızlık benim içimde. Bir çat kapı uğruyorum ve dalıyorum yalnızlığımla sohbete.
Ahmet Bağçe
Gözlerimin içine bir baksan, senin için kurulmuş bir dünya ve bu dünyayı yöten seni göreceksin.
Ahmet Bağçe
İnsanları tanımayanların insanlık dersi verdiği şu dönemde, insanlar var, insanlık yok. Tıpkı Peygamberler gönderildiği dönemler gibi. Yaratanı bilmiyor ki, ne bilsin yaratılanın kıymetini.
Ahmet Bağçe
İçimden atamıyorum yüreğime oluştun bulut gibi. Gözlerinle değil gözlerimle ağlıyorsun sağanak yağmur gibi. Sen sende değilsin beni deli etmenden belli. Baktıkça resmindeki cemaline dalarım hayale küfelik sarhoş gibiyim.
Ahmet Bağçe
Nereye gitsem benden önce gelen, benden önce yerleşen, benden önce tanışlarımla tanışan kaderim. Yarının ne getireceğini deyiver bileyim. Deyiver de kötü olanına önlem alayım. Örnekler geçmişimse sana saygıda kusur etmedim, geleceğime bir güzellik ediver.
Ahmet Bağçe
Ne ağlamayı bildim, nede gülmeyi. Emeklemekten hedefime gidemem. Tüm isteğim yürümek.
Ahmet Bağçe
RIHTIMA
Yorulmuş gözlerim, uykulu halde, lakin zihnim meşgul senin hayalinde Dersin ki beklemiyorum seni artık. Oysaki ayaklarım pervane olmuş şaşırmış sorar sarhoşa adresini... Sırtımda bunca yük sığmıyor gemime birde vize koydun sularına. söylermisin nasıl yanaşayım rıhtıma.
Ahmet Bağçe
ÇİÇEK KOKAYIM
Bulut saklar nemini ağlamaklı halini, gözyaşlarını. Kim bilir belki de bir derdi vardır. Boşaldımı sanki bardaktan dökülürcesine, ağlar yazdan kalan hatıralara. Hasret çektiğine, Sevgilisine. Sonra, sonra derki senden aldıklarımı sana veriyorum, kalmasın bende senden gelen ne bir koku nede bir damla terinin buharı. Üzerine yağayım ki ıslatsın sacının her telini ıslatsın gezindiğin yerleri. toprak kokayım, çiçek kokayım, doğa kokayım, aldığın her nefesinde ben kokayım, kış gelmeden kar gelmeden……………….
Ahmet Bağçe
Hilesi küçük olanın depremi büyük olur.
Ahmet Bağçe
Karnı tok olanların yarınlardan endişeleri yok ama endişesi olanların karınlarının aç olmasıdır. Onlar için yarınlar bulutun ağlaması gibidir. Şairler buna yağmur derler üzerine nice şiirler yazmıştır ama esas ağlayan buluttur. Tıpkı yarınını düşünen karnı aç olanlar gibi.
Ahmet Bağçe
Bazen birinin ağlamasından korkarım. Ya birisi ağlatıyor, yâda birisi için ağlıyordur. Eğer birisi ağlatıyorsa çilesince ah yüklüyor, şayet birisi için ağlıyorsa sevap hanesindeki heybesini dolduruyordur. Sevap hanesi dolarken de, çilesini çekerken de çektiği acı içimi acıtır. Korkum ondandır.
Ahmet Bağçe
YA DELİSİN, YÂDA YAŞAMIYORSUN
Her gün kaybettiğim gülüşüm, sen imkânsızı sevmemdendir. Biliyorum ki, ödemesini yaptığım günahlarımdan kurtulup sıfıra çıktığımda, ya beni seveceksin. Yâda ben severek öleceğim. Lakin asla senden af dilemeyeceğim. Seni seviyorum demekle sevmenin bir anlam taşımadığını iyi bilirim. Senin bana yüklediğin yüklerin ağırlığı başkalarının belini bükse de benim dizlerimi bile titretmedi, titretmiyor. Sadece yolun yokuşunu düşünüyorum. Diyorum ki sen sevmeyi bilmiyorsan ya delisin, yâda yaşamıyorsun.
Ahmet Bağçe
Hayat içinde biz varız altında kocaman bir deniz. Deniz üzerinde yüzen hayat, bazılarımızı limana, bazılarımızı, kumsala, bazılarımızı da deniz ortasına bırakıyor. Yüzme bilmeyenin vay haline. Çarpık hayat bu olsa gerek. Hepimize aynı cepheden gülmüyor. Sadece gülen yüzünü görenler şanslı.
Ahmet Bağçe
Dün sana söylediklerim seni dondurduysa, yarın çözülüp damla, damla akıtacağından kuşkum yok. Benim söylediklerim senin dinlediklerinde, senin gözlerinden akıttıkların benim gözyaşlarım değil. Bu gün uzaklardaysam, dün nazarında olmayışımdandır. Sana attığım güller renk, renkti. Şimdi o gülleri önüme gözyaşı olarak dökmene gerek yok…………………
Ahmet Bağçe
Sana verdiğim on paralık değeri küçümseme, başkaları beş para etmez diyor.
Ahmet Bağçe
Az gördüm doymam sandım doydum. Önümdeydin koştum, lakin tutamadım. Kovalayan ben kaçan sen oldun. Ben sana âşık oldum, kaderde bana âşık oldu. Ben seni elde edemedim ama kader beni elde etti. Sabreden kader muradına erdi. Zengin olan benmiydim?
Ahmet Bağçe
Manzaraya birde farklı acıdan bak diyorlar. Hangi acıdan baksam manzara aynı. Farklı görünmek istiyorsa manzara değişsin.
Ahmet Bağçe
VAH İLE AHI ANLAYACAK
Dünyanın çivisi çıktı diyorlar ya, o çivinin de bir başı var. Baş çıkmadan çivinin tamamı çıkar mı? Eğer dünyanın çivisi çıkmışsa başından mutlak bir asılanı var. Mesele orada. Çivinin başına asılanı yanaştırma ki, dünyanın çivisi yerinde dursun. Dikkatini celp eden anladı. Celp etmeyen tabiî ki anlamadı. Hakikatle karşılaştıklarında celp edende etmeyende vah ile ahı çok iyi anlayacak.
Ahmet Bağçe
Yara kuruyup kalkınca, akıl mantıkla karışınca, cehalet korkusundan kurtulunca, yerinde izi kalır.
Ahmet Bağçe
Bir söz söylemiştin giderken. Bugün geç oldu, sabah görüşelim demiştin. Epey bir zaman, hayli sabahlar geçti. Anladım ki arkadaşlığın, yazın serpilip açan, kışın toparlanıp kaçan mevsimlik gibiymiş.
Ahmet Bağçe
DONUK KARA KIŞ GİBİYDİM.
Sabah uyanıp perdeyi araladığımda lapa, lapa kar yağıyordu. Yaprak, yaprak yağan kar tanelerinden bazıları pencere camına tutunmuş gülümsüyordu. Adeta kendisini seyrettiğimden ötürü haz duyuyor ve bana hadi ne duruyorsun beni küçük, küçük toplar haline getir fırlat birlikte oynayalım diyordu. Mutlu olan kar mutluluğunu benimle paylaşmak istemesi benim günüme de coşku katmak istemesi bana heyecan vermiyordu. Bendeki mutsuzluk beni kar gibi gülümsetmiyor. İçim buz tutmuş, bir türlü buzlarım çözülmüyor. Soğuk, donuk kara kış gibiydim.
Ahmet Bağçe
Beni en çok yoran, beni en çok üzen benim en çok sevdiklerimdir. İnsanlar en çok sevdikleriyle, onlarla bir aradayken huzur bulur. Dinlenmek için önce yorulmak gerekmez mi?
Ahmet Bağçe
Ne bilsin ki özgürlüğünden ödün vermeyen kartal, ipin ucu çocuğun elinde kendisi gibi süzülen uçurtmanın esarette olduğunu.
Ahmet Bağçe
Seni kazanırken döktüğüm terler aktı ırmak oldu denize ulaştı. Seni kazanmışken kaybedersem, beyanı gereken gelir vergisi gibi zor olacak.
Ahmet Bağçe
Ucunun sana batmasını istemiyorsan fazla sivriltme odunu. Burak odunu odun kalsın.
Ahmet Bağçe
Bir köşede penceremin önünde uzaklara bakıyorum. Hani derler ya içim saman alevi gibi yanıyor, işte öyle yanıyor saman alevi gibi içim. Tüten dumanı nefes aldırmıyor. Nefes almakta zorlanıyorum. Uzaklara bakamıyorum göremiyorum ileriyi. Düşüncelerim karmakarışık. Yüreğimin daralması gözlerimdeki görüş alanımı daraltıyor. Oysaki hava temiz, oksijeni bol, serin olmasına rağmen yok sıkleti. Dedim ya benim yanışım, nefessiz kalışım ortamımın alev, alev yanmasından değil, bu alevin içimde oluşu. Bulutlar gibi dağılan beni nefessiz bırakan duman içimde. Ben kendi içimde habisteyim, o etten duvarın içindeki hücredeyim. Hücrede ki ünlüler gibi, yani ünlü yazarlar var ya, tarihe mal olmuş ünlü yazarlar, işte onlar böyle hücrelerde yazmışlar duygularını, sevgilerini, günlüklerini. Kimileri aşklarını, kimileri, özlemlerini, kimileri, toprağının kanayan derdini yazmış. Yırtılıp atılacağı veya kaybolacağını sandığı uzun, uzun yazılarını. Hücrelerde dile getirmiş kalemleriyle sevgililerine, sevdiklerine anlatmak istediklerini, sessiz haykırışlarını. Bende bu etten hücre içinde kalemimle sana, seni yazsam, seni anlatsam, sana olan duygularımı yazsam, kalemimle sessiz haykırsam duyarmısın saman alevi gibi yanıp dumanında boğuluşumu. Hissedermisin. Kalemimin yazısını. Okurmusun sen yok iken o senin için yazdıklarımı, yokluğundaki özlemlerimi…………..
Ahmet Bağçe
Uykumu geciktiren, düşlerimi süsleyen, yüreğime acı veren. Mısralarımda senden bahsetmemişsem bir nedeni var. Her kelimemde sen varsın, seni kaybetmeye cesaretim yok..
Ahmet Bağçe
Çatı kalabalık toprakla dolu. Hepsi sıra halinde dizili. Ateş yakmış kavurmuş iyi bir terbiye görmüş belli. Yanmasaydı ateşte, nice yağmurda yurdundan olacaktı belki.
Ahmet Bağçe
Beklemek bir ömre bedel şurubunu içince. Gözdeki her bir damlanın akması yaşa ömür katar dertler elveda deyince.
Ahmet Bağçe
Hiçbir kimse hiçbir kimsenin nasıl olduğu umurunda değildir. Sadece umursanan kanatlarının altındaki umursayanı umursadığı sürece. Ya umursanmayan basit arkadaşlıklarda. O biraz farklı. Kalıplaşmış bir söz vardır.- Nasılsın?- iyidir sen? -O çok iyi. bir süre suskunluk. Sonrası. Hoşça kal. Bir daha ne zaman görüşülecekse. Görüşürüz ve son. İşte bu. Ya duygusal arkadaşlık yâda gerçek olan arkadaşlık. Özlem, beklemek, kavuşmak ve hasret gidermek.
Bir felsefe
Ahmet Bağçe
Hiçbir kimse hiçbir kimsenin nasıl olduğu umurunda değildir. Sadece umursanan kanatlarının altındaki umursayanı umursadığı sürece. Ya umursanmayan basit arkadaşlıklarda. O biraz farklı. Kalıplaşmış bir söz vardır.- Nasılsın?- iyidir sen? —O çok iyi. Bir süre suskunluk. Sonrası. Hoşça kal. Bir daha ne zaman görüşülecekse. Görüşürüz ve son. İşte bu. Ya duygusal arkadaşlık yâda gerçek olan arkadaşlık. Özlem, beklemek, kavuşmak ve hasret gidermek.
Bir felsefe
Ahmet Bağçe
Yıldızlar ne kadar uzakta olursa olsun. Yıldızın parladımı artık aydınlıktasın.
Ahmet Bağçe
Ey sevgili, ya rüzgâr ol estir çevremde temizlensin hava,
Ya da başka yerde es kirletme temiz kalsın hava.
Ahmet Bağçe
Yalan
Özlem duyguların bir yalanıdır. Özlerde özlenmezse körelmiş duygunun ötesinde sadece hayalde kalır. Hayalde bir nevi yalan değil mi?
Ahmet Bağçe
Unutmak
Unutmak deniz dalgalarının vurduğu kum gibidir. Dalga vurdukça yer değiştirir.
Ahmet Bağçe
Kapısını çaldığım kalbin yanlış adres olduğunu bilmeden misafir oldum. Bir ağırlık çöktü, hayli zamandır kalkamadım bir köşe de uyukladım.
Ahmet Bağçe
Nice yıldır kapım aralık ana ocağından. Beynimde kalmadı şevk nede zevk hepsi aralandı. Varın gidin uşaklar başımdan. Kanınızın delice akmasını isterseniz bekleyin baharı.
Ahmet Bağçe
Her Aralık ayı ayırır beni benlikten. İstemem gelmesini lakin gelir peşimden. Uzun yıllar öncede gelmişti evimize pencereden. Gitmesinin son günü 29 unda genç yaşında annemi de götürdü ayırdı bizden.
Ahmet Bağçe
İyi ki ayrıldık, üzülme ben de üzülmüyorum. Bölünmüş mevsimler bile çeyreğinde ayrılıyorlar. Kasılan ayın ocağına aralık giriyor. Ocak üzülüyor mu?
Ahmet Bağçe
Ay, Güneş mi Dünyamı derken, Yıldızların kaydığı dünyaya iyi ki sende gelmişsin. Sen olmasan ben ne yapardım.
Ahmet Bağçe
Gözümün alabildiğini gönlüm kabul ediyor, cebim buna itiraz ediyor. Tıpkı ülkelerin iç işlerine karışan Amerika gibi.
Ahmet Bağçe
Dünya denilen kazanın kulpu çoğalınca zaman ateşini canlandırmak için ocağın altına odun atan çoğaldı. Bu güzel dünyayı yakan yakana.
Ahmet Bağçe
Akıl hastaları zevk alıyor öldürmekten. Acımadan bombalarla. Ölümün en ağırı nedir biliyor musunuz sözle öldürmektir dostlar.
Ahmet Bağçe
İmkânsızlıkları yaşamak mıdır sevmek! Yoksa severken imkânsızlık mıdır yasayabilmek! Zor mudur gözlerine bakarken sevgiyi görmek! Yoksa sevgi midir gözlerinde ki tek gerçek! Kolay mıdır bir anda vazgeçip gitmek! Yoksa gitmekten vazgeçip sevmek mi gerçek.
Ahmet Bağçe
Sen ne kadar sırtımdan vurursan vur sapla bıçaklarını, hayatta kaldığım sürece fırsatçı dostlar çıkacak karşıma, onlar sırtımdan vurana kadar kapatırlar yaralarımı.
Ahmet Bağçe
Yaşamayı, bunca yıldır kırılan parçalarımı toplayınca öğrendim. Bölük pörçük edilmiş hayatım.
Ahmet Bağçe
Aradığında çok geç olabilir hatırlatayım, bir bahaneyle sana değer verenini karıştırma kayıplara.
Ahmet Bağçe
Kayalıklar üzerinden denize gölgesi düşen ağaçlar gibi siluetine gitti ya aklım, siluetindeki aklım bir türlü gelmiyor aklıma.
Ahmet Bağçe
SANA SELAM OLSUN
Bensizliğe alıştınsa ben sensizlikten hiç bir şey kaybetmedim. Karanlıkta yürürken gece ay ışığından gocunmam. Meraklanma önümü görüyorum. Rehberim Tecrübelerim. Varlığın ıslak elbise gibiydi, kurumakta zorlanıyordum. Söylemeden edemeyeceğim, sadakatini soktuğunda anladım. Anladın mı neden dokunmuyor sensizlik. Şimdi yolun sonu göründü, bu güzel manzaraları bir daha görmek zor, tadını çıkararak ağır, ağır yürüyorum ve sana selam olsun elveda…..
Ahmet Bağçe
Önümden öyle hızlı geçtin ki, hızınla savurduğun tozdan dahi etkilenerek rahatsız oldum. Çevredekiler seni hortum sanarak başlarını öne eğip kendilerini korumaya aldılar. Tıpkı senaryosu yazılmamış sahnesi hayat olan doğa olayı gibi. Tiyatro sahnesinde sendeki rol kasıp kavurmak tozatmak mı? Pes doğrusu. Sahnesi olmayan tiyatroda rolünü başarıyla oynayabiliyorsun izleyicin olmasa da.
Ahmet Bağçe
Kendimi kaybettiğim zaman sende olduğumu hatırlıyorum, lakin senin sende olmadığını görünce ağlıyorum yalnızlığıma.
Ahmet Bağçe
Başarının sırrı önce çalışıp sonra tembel olup, çalışanların gücünden yararlanarak onlara yol göstermekten geçer.
Ahmet Bağçe
Üstüne geleni giy üstüne, eğer giymezsen başkası giyer üstüne.
Ahmet Bağçe
Bazen diyorum ki! İyi bir oynayayım, oyunculara ayağımı uydurup oynayamıyorum.
Ahmet Bağçe
Benim gülüp, kahkaha attığıma aldanıp neşeli olduğumu sanmayın. Ben yalnızken gülmekten ziyade ağlarım.
Ahmet Bağçe
Önündeki engeller vitrindeki mal gibiyse, modası değişmeden kalkmaz.
Ahmet Bağçe
Ve sonra kaleminle konuştun. Önce karaladın, Sonra karalamaktan vazgeçtin sayfalarca yazdın. O yazdıkların, karamalarından farklı değil ki, okunmadıktan sonra. Şimdi diyorsun ki sileyim mi? çamur üzerine yağan, sonra bataklığa döndüren yağmur gibi, silsen ne olur, silmesen ne olur, bulanmaz mı etrafa. İyisi mi ne karala ne de yaz, kalemi Burak ve sus, gerçi ne fark eder. Ne elinde nede dilin de. Oluşan zihninde. Derim ki zihninde oluşan her neyse nefsin değil mi?
Ahmet Bağçe
Davarın varlığı, ağıla çakalların dadanmasından belli olur.
Ahmet Bağçe
Ülkelerin iki kanalı vardır. Bu kanallar yeterince akıtılmaz tıkanırsa hasat zamanı eller boş döner. O zaman eğitim verene, gelirini toplayana sahip çık.
Ahmet Bağçe
Bir gerçek kişinin gelirinin safi tutarı gibidir Aşk. Aşkında gerçeği, gerçek ve safi olanıdır.
Ahmet Bağçe
İstediğim tek şey susman, çünkü gözlerin konuşuyor ve ben bu konuşmana sessizce haykırıyorum. Bataklıktaki kuşun çırpınamadığı gibi.
Ahmet Bağçe
Ne kadar dilekte bulunsan da gelmez bu kuş,
Kanatları ya kırık yâda çekik tüner örende.
Vatanı ören yapan,
Karnı tok gözü aç oldukça ülkede.
Ahmet Bağçe
Gecenin karanlığı, güneşin aydınlığını özlediği gibi, sende benim özlemimsin.
Ahmet Bağçe
Küçüktük ama severdik. El ele değil de gönlümüz gönlümüzeydi. Kucaklaşamazdık lakin kucaklaşmamız göz gözeydi. Çok severdik, sevgimizi güya belirtmezdik.
Ahmet Bağçe
Ne güzeldi çocukken ayağım tökezleyip de düştüğümde, annemin içi sızlayarak önüne baksana deyip attığı tokadı.
Ahmet Bağçe
O GÜZEL YILLARI ÖZLEDİM. YA! SİZ
Özlem içindeyim. Ta gerilerde kalan yıllarımın özlemi içindeyim. Yırtık topun yırtılan yerine adına ged denilen parçaları koyup tekrar yırtılana dek oynadığımız yokluğun tadını özledim. Çelik çomak, ip atlama, adına bilye dediğimiz misketi, filaka dediğimiz kaygan avuç içi kadar büyüklükteki taşla yuvarlak çizgilerden gazoz kapaklarını çıkarma oyununu özledim. Kasaphaneden aşşık dediğimiz kemiklere kurşun dökerek ağırlaştırıp bilye gibi gazoz kapağı gibi oynadığımız oyunu özledim. Toza, toprağa, çamura bulanıp akşama annemizden yiyeceğim dayağı, babamızdan işiteceğimiz azarı özledim. Ne güzel günlerdi Gördüğü davranışa değil, içindeki güzel davranışı sergileyen bir yaşın yaşandığı yılları o güzel duyguların sergilendiği yılları özledim. Ya! SİZ………………………
Ahmet Bağçe
Arzuların ve hırsın nefsinle uyum içinde ise, düşmanını başka yerde arama. Kısa sürecek mutluluğuna sahip ol.
Ahmet Bağçe
Senin için renklendirdiğim bu kalp, renkli durmaz, akınca gözyaşım üzerine dağıtır renklerini.
Ahmet Bağçe
Gözlerimden senin için akıttığım gözyaşımla ağır, ağır yaşlandım. Yaşattığın önemsiz davranışlarınla her gün ıslanmadan yaşlandım.
Ahmet Bağçe
Âlem içinde ki eylemlerin bağlı olduğu zincirlerin her biri kırılırda, bir tek düşünce fukaralarının kuruntusuna bağlı zincirler kırılmaz.
Ahmet Bağçe
SOSYAL MATAMATİK
Ne çeşit olursa olsun sevginin her çeşidinin, kişilere olan uzaklığı, yine ne çeşit olursa olsun kin, nefret veya kötülüğü adet edinmiş insanların bir birlerine olan uzaklığının yarısına eşittir. Sevgi ruhuna işlemiş insanlar birbirlerine uzaklıkları yüz metre mesafesini bir noktada hasretle kavuşmak için yaklaştığını varsayalım. Uzaklığı yüz metre olduğu halde her noktada bir birlerine eşit adımlarla yaklaştığında mesafe elli metre indiği görülür ve birlerine kavuşma noktası elli metre olacaktır. Oysaki nefretle beslenmiş insanlar bir birlerine yaklaşmak yerine o benim ayağıma gelsin inadından ötürü mesafeleri kavuşma noktasında olmayıp bir birlerine uzaklık olan yüz metrede kalır. Bu mesafe metrelerle değil de ruhen düşünüldüğünde sevginin uzaklığı daima yakın olacaktır kin ve nefret duygularının yanında.
Ahmet Bağçe
Bu arenada kiminin elbisesi yırtık, cebinde ekmek parası yok. Kiminin gar dolabında giyilmeyi bekler urbası. Bazılarının yastığında dürülü çil, çil sarı lirası hangi terle yıkandı kazancı, terin akışını soran yok.
Ahmet Bağçe
Çınar gibi gövdene güvenme. Ehlinin elinde şekillenmediysen olacağın odun ile keresteler.
Ahmet Bağçe
Vakit namazını kılmayan bayram namazında kendisini dindar zannediyorsa, bu kişilere kahvehane okul sayılır.
Ahmet Bağçe
Pazarcı ne getirirse pazara onu satar.
Ahmet Bağçe
Takma kafana, zaten taktığın kafanda.
Ahmet Bağçe
Gönlünden çıkarma cananını akar başka gönüle. Bardağında tut yudum, yudum iç cananını.
Ahmet Bağçe
Bazen söylenen şu olur. Sen bana harcandın cebime girmeden. Üzerimde bozukluğun olmayınca fedakârlığını fark edemedim.
Ahmet Bağçe
Bazı insanlar söğüt ağacı gibidir. Gölgesinde kalabalığı görünce kendisini çınar ağacı zanneder.
Ahmet Bağçe
Hayat denizinde varmaya çalıştığım bir hedefim olmadığından yüzdürmeye çalıştığım kayığımın küreklerini çekmekte zorlanıyorum. Olmayan hedefime nişan alamıyorum.
Ahmet Bağçe
BAYRAM HARÇLIĞINMIYIM
Yoksa sen beni sevmiyormusun. Söyle bakalım. Madem sevmiyorsun, her bayram neden ziyaretime geliyorsun. Sen bana bayramlar sevenlerin birbirlerini arayıp, hatırların sorulmasında, imkân elverirse ziyaret edenler için bir fırsat demiyormuydun. İşte bende her bayram seni beklemekten mutluluk duyuyorum. Geleceğini de bildiğimden heyecanla bekliyorum. Sen benim bayram sabahım, üzerimde seve, seve taşıyacağım bayramlık urbamsın. Yoksa ben senin için açılan bayramlık ağzın, veya bayram harçlığınmıyım……
Ahmet Bağçe
Ne garip, çocukken ben severdim. Yetiştim yine seven bendim. Şimdi ise sevilmeyi bekleyen benim.
Ahmet Bağçe
Ne saz kalır nede söz, Dibi boşalmışsa kadehin, çenene düşer derdin.
Ahmet Bağçe
Çok uzundur rayları, kayar üzerinde odaları. Nice canlar taşıdı da beklediğim can nerede kaldı.
Ahmet Bağçe
Ne kadar yararlı birisi olduğuna kendini kaptırma. Senden yararlanmayanın yanında yaramaz birisin.
Ahmet Bağçe
Kitap okumanın bir tek zararı var oda cehaleti fakirleştirir.
Ahmet Bağçe
Sevgi hak edilen bir bedel, hak edene verilen bir ödüldür.
Ahmet Bağçe
Seni ilk gördüğüm yerde bakışmıştık ya, işte o zamandan buyana içimde bir sızısın sen.
Ahmet Bağçe
Ucuza 10 çeşit alıp çöpe atmaktansa, pahalıdan iki çeşit alırım, param cebimde kalır.
Ahmet Bağçe
Gitmene üzülmedim. Kalman için bir sebebin yoktu. Lakin benim üzülmememin bir sebebi var. Odadaki hatıraların benimle.
Ahmet Bağçe
Çok partililik lüks lokantada yemek çeşidi gibi. Etli olan tercih ediliyor. Ispanağa bakan yok.
Ahmet Bağçe
Eşeği ne kadar eğitip ona ezber öğretsen, ezberine A ile İ den başka harf sokamazsın.
Ahmet Bağçe
Sen benim çift katlı gülümsün. Bilinmeyen değerin bağımsızı. Bilirmisin çift yapraklı güllerin alanı, tek yapraklı güllerin alanının iki katıdır. Sana olan sevgim gibi.
Ahmet Bağçe
Biraz gerçekçi ol. Beni merak etsen bende seni merak ederdim.
Ahmet Bağçe
Hatandan ötürü pişmanlık duymuşsan, düzeltme beyanını Vergi Dairesine değil hatayı kime yapmışsan ona ver. Lakin hata ziya cezanı hiç bir af yok etmez.
Ahmet Bağçe
Senin için ölürüm demek boş laf ama gerçek olan, seni çok özlediğim.
Ahmet Bağçe
Ahlakınla asla saklambaç oynama. Kaybolursa bulamazsın.
Ahmet Bağçe
Gerçek bir ağacın soymuk borusu ise doğruluk meyvesidir. Soymuk acıdır ama suyu baş ağrısını öksürüğü giderirken, meyvesi damağa tat verir.
Ahmet Bağçe
Ölüm kadar sabırlı olabilseydim, bende seni ölümüne beklerdim.
Ahmet Bağçe
Namus namussuzun yanında zavallı ise, ona namusluluk taslayan zalimdir.
Ahmet Bağçe
Eskiden gazete okunurdu her şeyden bilgimiz vardı. Şimdi çok kanallı televizyon var, yanı sıra Alzheimer da var.
Ahmet Bağçe
Bir gün bedenin bensiz kalıp, toprak olursam eğer. Sebze ek, meyve ek toprağıma. Ara, ara sula ki şahlanıp çeşit olsun sofrana. Süzülüp kana dönüşeyim, kalbin otağım olsun, dolaşayım damarlarında.
Ahmet Bağçe
Gene sen kaybettin, seninle birlikte bende kaybettim yalnızlık. Umutlarım yarına kaldı, lakin yarında akşam olacak.
Ahmet Bağçe
Her şeye sahip olmak güzelde, en güzel olanı kendine sahip olmak.
Ahmet Bağçe
Biri arkandan vuruyorsa, ayakkabı misali üzerine bas rahatla.
Ahmet Bağçe
Gördüğüne sadece bakarsan onu asla görmezsin.
Ahmet Bağçe
Değer ağırlığıyla değil itibariyle ölçülür. Geçerini alıcısı takdir eder.
Ahmet Bağçe
Taş her zaman yerinde ağır ama konulduğu yer veya tutunduğu yer neresi ise orada kalır. Gönül öylemi, bir tutuldu mu giderde, gider.
Ahmet Bağçe
Nankör insan her sıvının rengine bürünen bardak gibidir. Vefasızlığı kırılmadan ödenmez.
Ahmet Bağçe
Onu çok seviyor, ona çok bağlı düşüncesi bir birine benzer mi? Aslında benzer gibi olsa da sevmek yâda, bağlılık veya bağımlı olmak bir birinden farklı. Sevgi ve bağlılığı ayrı, ayrı görmek tabiata aykırı gibi görünse de, zor olana beylerin de borcunun olduğunu unutmamak gerekir. Sevgi farklı, bağlılık, bağımlılık farklı. Her ikisi de tabiatta var. Her ikisi de zor. Birisinde o her ne ise onu sevmek var iken, diğerinde o sevmediği her ne ise ona katlanmak mecburiyeti var. Yani ona bağlı veya bağımlı olmak. Farklılık burada. Sevgi edinilmesi, onun elde edilmesi kolay gibi görünse de kolay değil. Her çanlı sevdi mi, sever. Hani derler ya, o çiçek ne kadar iştahlı neden ki; Dediğimiz yerini sevdi de ondan. Demeyiz ki oraya bağımlı oraya bağlı da ondan.
Ahmet Bağçe
Sen varsın ya, kilerimin boş olmasının ne önemi var. Bir tebessümün dua yerine geçer. Gönlümün doyması her şeye bedel.
Ahmet Bağçe
Aşk tükendiği zaman güneş bakarmış ki gök yükseldi, biraz geriye çekilir yükselen gökyüzüne yer verirmiş. Masal ya gökyüzü güneşin bu centilmenliğine pek bir duygulanır gözyaşı dökermiş. Bu arada biraz da debelenirmiş. Debelenme esnasında soluk cılız hale gelmiş canlılara bir kıpırdanma, bir değişik hava, bir heyecan gelirmiş. İşte o vakit güneşin bu centilmenliği için dökülen gözyaşları yağmur olarak yeryüzündeki dağlara, ovalara denizlere düşer, her taraf yeşillenirmiş. Hani gökyüzünün debelenmesi ta! İçerilerdeki gözyaşından haberdar olmayanları bile hareketlendirirmiş. O derinlerdeki bihabere yürek derlermiş. Hareket olmadığı yerde kendi haline hareket eder arada birde kendi kendine sevinirmiş. O sevince AŞK diyorlarmış. Bir debelenme olacak, sonra gözyaşını görecek öyle haberdar olacakmış. İşte bu olaya kalp uyanması diyorlarmış. O hep yalnız çarpar bazen ağlar bazense inceden inceye acır acımasına da her çırpınmasını duyanda bilende olmazmış. Ta ki; Aşk Gözyaşı oluncaya kadar.
Ahmet Bağçe
Yenilgiye rağmen galibin başarısına tahammül etmek büyüklüktür.
Ahmet Bağçe
Aklını yararsız işlere harcayıp, kendi içinde savaşarak duygularının şiddetini kin ve nefret üzerine uygulayanlar ölümsüz olmak için uğraşıyorsa hayal dünyasındadır.
Unutulmamalı ki; Dürüstlük çok elzem bir sanattır. Bunu yapabilen sanatkârın, eseri ise güzel ahlak, güvenirlilik saygıdır. Bu şaheser insanlığa fayda sağladı sürece kin ve nefretin ömrü pek uzun değildir.
Ahmet Bağçe
Küskünlüğüm sana değil gönlüm biraz ortama kırkın. Dargınlığım sebebiyle düşüncem seni ebedi terk etmek değil, oluşan dargınlığımı biraz gönlümde misafir etmektir. Biraz zaman geçsin hele bak nasılda dönüşecek eskiye. Sen darılıp gücenme yeter.
Ahmet Bağçe
Nedendir bilinmez. Dille söylenir icraata geçilmez. Ne bende var, nede sende. Bizdeki olan sevgi yerine sadece dertlenme. Sevgi sözde değil özde olmalı. Kayba giden yol ömürde. Ömrün mesafesi belli, akçesi sayılı. Sağlıklı yaşamak, sevgiyle yaşamak hakkın değil mi? Beden elden gitmeden söyle ruhuna bir söz dinlet. Birlik olup başlarsa sevmeye. Ruhun hayatı bir başka görür sevgiyle.
Ahmet Bağçe
Gülün tedirginliği yaprağının sararmasınaymış. Görenler dermiş ya suyu eksik, yâda sevgisi. Gül ondan göklere bakar nem atar sonra için, için kururmuş sevgisizlikten. Masal ya o kurudukça havada nem azalırmış. Nemsiz havanın sebebi güldendir diye bülbülü dala gelir şarkılarını söylermiş. Gül nemlensin diye. Bülbülün sesini Gül duyarmış duymasına da dermiş. İş işten geçti, ben kurudum vaktiyle neredeydin.
Ahmet Bağçe
Bir zamanlar saçakları evleri süpürüp, sapı ise acısı unutulmayan dayak atılıp ahlaksızlığı temizleyen süpürgeler vardı. O canım anneler süpürge sapıyla güzel ahlakı öğretiyordu. Şimdi elektrikli süpürgeler var hortumları hortumlamayı öğretiyor.
Ahmet Bağçe
Tutku senin soyadınsa, sabır benim ibadetim. Nihayeti benim şölenim, bayramım.
Ahmet Bağçe
Hayat bir kez tebessüm etse, ben kahkaha atacağım. Onun hiç bir çor’u yok bu suratı niye.
Ahmet Bağçe
Fikirlerine uymayan fikirlerim olabilir. Lakin kayda geç notuna al. Bir gün ihtiyaç duyulabilir. Unutmayalım ki fikirler toplandıkça mana teşkil eder.
Ahmet Bağçe
Benim güvendiğim ne dağ kaldı, nede dal. Dağ karlı, dal kırık. Şimdi dal karda, bende kar üstünde kaymaktayım. Korkum gözümü açtığımda düşeceğim çukurun derinliği. Senin gözlerinin derinliği gibi.
Ahmet Bağçe
Aciz olmak, pısırık olmak değil. İşe yaramayan, elinden iş gelmeyen hiç değil. Aciz olmak, iyi olmaktır. İnsan olmaktır. Dost ve arkadaş olmaktır.
Ahmet Bağçe
Bir bardak ve içinde bitmesini istemediğin enfes bir içecek. Yavaş, yavaş içip, tadına varmak ister insan. İşte sevgi bu. İçi boşalan bardak sadece az önce dolu iken enfes görünen içeceğe araç. Evlilik mührü gibi.
Ahmet Bağçe
Bu işte bir gariplik yok mu? Üniversite eğitimi görmüş akademisyenlerden %80 i ilkokul mezunu sanayici iş adamlarının yanında asgari ücretle çalışıyor.
Ahmet Bağçe
Huyum kurusun. Başkaları bana nasıl bakarsa bende başkasına öyle bakıyorum. Lütfen bana iyi bak. Yüreğimdeki sızı gittikçe artıyor.
Ahmet Bağçe
Mutsuz ailelerin mutsuzluğu farklıdır. Birbirine benzemez. Ama mutlu ailelerin mutlulukları birbirine benzer.
Ahmet Bağçe’den
En çok sırtında taşıdığın, sırtını en iyi tanıyandır.
Ahmet Bağçe
Güz sonu gül açmak ister, kar buna müsaade etmez ya hani, tek taraflı aşk ta bu gibi. Göz görür güzeli sevmek ister. Lakin güzelin gönlü buna müsaade etmez.
Ahmet Bağçe
Bu güne kadar başkaları için yaşadım. Bu hayat benim. Artık bana ait olan bu hayatta kendim için yaşayacağım dediğinde, önündeki önü açık denize bir bak. Yüzme bilsen de düşünmeden dalma.
Ahmet Bağçe
Baba üzerinde yaşadığın, deşeleyip yıprattığın dünya gibidir. Her ne kadar yıpransa da, o ailesinin dünyası olmaktan memnun kalır. Yeter ki onu kaybetmeyin.
Ahmet Bağçe
Eskiden, bundan 25- 30 yıl önceleri birçok evlerin avlularında kuyu olurdu. Kuyu derinliğinden su ihtiyacı kulplu makara vasıtasıyla yüzeye çıkarılırdı. Tabiî ki kulplu makarada sağlı sollu direklere bağlantılıydı. Bu düzeneğe çıkrık denilirdi. Tahtadan yapılmış olan silindir şeklinde tasarlanmış çıkrık bir kol vasıtasıyla döndürülürdü. İşte bu kulplu makara vasıtasıyla ipe bağlı kova kuyunun içine salınır, sonra kuyudan kovaya dolan su yine makara yardımıyla yukarıya çekilirdi. Hatta büyüklerimiz senin ayağın tez ve gücünde var, kuyudan bir kova su çek gel de, buz gibi içelim derlerdi. İçince de hararetlerinin söndüğünü zannederler, İçerlerine kolibasili gönderdiklerini düşünmezlerdi. Bir zaman sonra karınları ağrır, şişkinliklerden yakınır, iştahları kesilir baş ağrısından kafalarını sarıp yatarlardı. Şehir içine depolardan gelen çeşme suyunu ılık olmasından ötürü tercih etmeyen büyüklerimiz hastalanacaklarını hesap etmezlerdi. Ne diyelim hep öyle değil mi, gelen tehlikeleri görmezden gelip topluca zararlı olanları içimize çekmezmiyiz.
Ahmet Bağçe
Her yeniler gün gelir eskir. Eskimeyen tek şey eski.
Ahmet Bağçe
Harman yerinde tozu yutamayan, tozun ötesini göremez. Her şeyi kolayca elde etmek kolay değildir.
Ahmet Bağçe
Dünler zamanla unutulan nesnelerdir. Lakin dünden kalan o nesneler birer hatıradır. Bazı düşünce hatıraları zihnin birikimleri olup. o birikimler çuvala konursa mahzende, çerçeveye konursa duvarda sergilenir..
Ahmet Bağçe
Buğulu bakan gözlerini gözlerim gözler. Belli ki içinde bir burukluk var, gizleyemeyen gözlerin söyler.
Ahmet Bağçe
Toprak veren olduğu kadar almasını bilen, susuzluğunda sertelip suyunu aldıkça cıvıyan, tüm canlılar olarak onsuz olamayacağımız karmaşık bir düzen. Biz insan oğlununda mayası toprak.
Ahmet Bağçe
Nerede bir yoğunluk var, orada düşünmeyen koyunlar. Bir düşünürün arkasında kafa sallar yürürler. Önünde gördüğü, otu yiyip süt veren koyunlar.
Ahmet Bağçe
Savaş alanına her zaman silahla gidilmez. Zekâsı keskin olanın, kalemi zafer yazar.
Ahmet Bağçe
Halden anlayan insanın, bal yapan arıdan farkı yoktur. Arı peteğe şifa, halden anlayan insan ruha deva doldurur.
Ahmet Bağçe
Birlikte düzeltmeye çalıştığımız düzeneği bozdun. Yerine koymaya çalıştıklarımız içinde önemli parçasını bulmaya gidiyorum. Dönmezsem anla ki yok. Sen bozuk düzeneklerine sahip ol.
Ahmet Bağçe
Duyguların ötesinde duygular yöresi var. Duygusuzluğunu oraya götüreyim biraz esinlen. Kaybolacağını mı sanıyorsun. Korkma, pır, pır eden kuşlar gibi yüreğimdeki yuvana dönersin.
Ahmet Bağçe
Uçurtmam uzakta bakar tepelerden. İpi elimden kaçtı ne gelir elden.
Ahmet Bağçe
Dün akşam biri bana âşık olduğunu söyleyince kendimi denizde sandım. Uyandım ki ter içinde kalmışım.
Ahmet Bağçe
Bu karda beyaz oldu üstüm başım. Ne zaman dönecek kara bahtım şansa.
Ahmet Bağçe
Suskunluğumun manasını anlamadıysan deşelemene gerek yok. Çözmen için gözlerimin buğusuna baksan yeter.
Ahmet Bağçe
Demedi demeyin. Üşenmeyin takip edin. Aşk sonunda gözyaşıyla buluşacak.
Ahmet Bağçe
Yaşam bir ezberdir hayata önce gelenden. Her nefes gelmez çıktımı bedenden. Hiç uğraşma toprak yoksa kök tutup ot bitmez. Topraksız kayalıkta su ise barınmaz. Ben bilirim bilende bilir. Er kişi yürüdükçe gerisi gelir. Hak verirse sebebini işle. Zaferde bizim, üründe.
Ahmet Bağçe
Biçareye aşkı nerelerde aradığını soranlara, âşık’ın cevabı pervane misali döne, döne her yerde.
Ahmet Bağçe
Kim olduğunu anlatmak için karanlıklar içinde dolaşma. Karanlıkta kimin kim olduğu anlaşılmaz.
Ahmet Bağçe
Bazen sevdiklerinin gidişine üzülür ya insan. Bende senin gelişine üzülürüm. Çünkü her gelişinde içime sızan su gibisin. Ne çıkmasını nede kurumasını bilir rutubetlendirirsin. Demiri demirlikten eden küf gibisin.
Ahmet Bağçe
Her öğle vakti geldiğinde, ikindinden sonra akşam olacak ve umutlarım yine kararıp, yarına kalacak. Yarının gelişi ikindinin akşam ile buluşmasından belli olur. Ben bundandır her öğle vakti özde susan gözle konuşup, yarınlarıma endişeyle bakar oldum. Verilen vaatlerin Tutulmaması gibi.
Ahmet Bağçe
Anırmaya diploma verilseydi, merkep profesör olurdu.
Ahmet Bağçe
Dostlarla ayrılırken; Ne mutlu sizinleydik sizlerle güzel vakit geçirdik. Şimdi size sevgilerimi bırakıp, sevginizi dostluğunuzu yüreğime koyup gidiyorum. Esenlikler dilerim demek suretiyle dostların yanından ayrılmak. Sevmektir, sevilmektir, özleyen ve özlenmektir.
Ahmet Bağçe
Barışın Kelime anlamını öğrenmeyen, aslını öğrenmekte zorluk çeker. Ne kadar tahsil görse de, medeniyet tahsilinden mahrum kalan ilelebet cahildir. Cahil aynada hep kendisini görmek ister. Aynanın gerisindeki görüntüyü görmeyi ihmal eder.
Ahmet Bağçe
Karekteri olmayana merhamet misafir olmaz.
Ahmet Bağçe
Hayatın iki gerçeği vardır. Biri doğum, diğeri ölüm. Gerisi sadece ezber.
Ahmet Bağçe
Hayatın acı gerçeklerini dost sandıklarından öğrenirsinde onlara teşekkür edemezsin. Ancak olgunluğunda olgunlaşacaklara anlatırken yaşayan tarih olursun.
Ahmet Bağçe
İnsan bir şey düşündüğünden değil, düşünceler içinde olduğundan bocalıyor.
Ahmet Bağçe
Neden gülmek ister yâda bağırmak, haykırmak, ağlamak ister insan. Benzi kararmış, burnunu sıksan canı çıkacak gibi olur ya bazen, hani deriz ya suskunluğum boğazıma kadar geldi, doldum artık dayanamıyorum diye. İnsan çeşmede dolan kova yâda dolmuş testi de olmadığına göre dökerek içini boşaltıp yeniden doldurmak gibi bir imkânda olmadığına göre. İşte o zaman Issız bir yerde bağırmak yâda maçta bağıran topluma uymak veya gözlerinden yaş gelircesine gülmek, hıçkıra, hıçkıra ağlamak şeklinde boşalıp rahatlar. Of iyi geldi rahatladım dedirten bir bağırma, gülme hatta ağlama. İnsanı bir kova bir testi benzeri boşaltıp yeniden dolmasını sağlar. İşte ondan güleriz, bazen ağlar bazense bağırırız.
Ahmet Bağçe
Cüzdanının kalınlığının inceldiğine pek kafanı takma. Ne kadar dostun kalmış onu düşün.
Ahmet Bağçe
Kin ile besleneni sıtma tutmaz çünkü sıtma acıya karşı.
Ahmet Bağçe
Severek ve isteyerek nefeslendiği sigarayı bırakanla, evlilikten nefes alamadığından ayrılanların ayrılışlarında bir benzerlik sevmiş olmaları.
Ahmet Bağçe
Müslüman’ım diye insanlığı unutanları İslam’a davet ediyorum. Çünkü İslamiyet insanı insan yapan ibadettir, Allaha teslimiyettir.
Ahmet Bağçe
Kudretin, gücü zayıfladığında iplerin kopuşu, sinekleri bile ürkütmez.
Ahmet Bağçe
Beyninde özrü olanlar ne özrü kabul eder nede hatasını. Oysaki aklını kullananlar hatasını kabul edip, gereğinde özür dilemesini bilen er kişidir.
Ahmet Bağçe
Gözüne takılanın gözünü yüreğin göremiyorsa, yüreğinin ona ayıracak bir odası yoktur. Yüreğinin yer bulamadığını yerleştirmeye çalışma seni daraltır.
Ahmet Bağçe
Ergene âşık olduğunu sandığı güzel, güzel görünür de. Aşk saçmalanmazsa aşk mı sayılır.
Ahmet Bağçe
Bir gün yorgun beden toprağa girip, istirahata çekildiğinde, yıllarca içinde gizleyip taşıdığı can tarafından terk edilişine üzülüp, kahrından kendisini çürümeye terk edecek.
Ahmet Bağçe
Yaşlanmaktan korkmuyorum. Keza yaşlanmak diye bir olgu yok. Ben kendimi bildiğimden beri kuru fasulyeye yanında pilava ve bol zeytinyağlı salataya bayılırım. Şimdide aynı. Neşeli olmayı, uçurtmayı uçurup havalandırmayı uçurtmamın aşağıdan süzülüşünü seyretmeyi dahası denizde yüzmeyi, yamaçlara tırmanmayı severim. Demek ki sevgi metalar üzerinde hep aynı. Değişen bir şey yok. Değişen zaman, mekân ve o canlılığı korumasını bilmeyen beden. O zaman yaşlanan, dertlenince ağlayan, ihtiyaç duyunca acıktığını belirten, bir şeyler batınca veya ateşte yanınca acıyan canı içinde gizleyen beden. Yukarıdaki olguları ise vücuda getiren ve hiçbir zaman görünmeyen can yaşlanmıyor. O hep belleğine hangi yaşı yerleştirmişse o yaştadır. İşte bende canımın canlı kaldığı sürece hissedebildiğim yaştayım. Bundandır yaşlanmaktan korkmuyorum. Buyurun çay içelim.
Ahmet Bağçe
Evine giderken fileni dolu götür, ne olur ne olmaz.
Ahmet Bağçe
Cüzdanının kalınlığının inceldiğine pek kafanı takma. Ne kadar dostun kalmış onu düşün.
Ahmet Bağçe
Kin ile besleneni sıtma tutmaz çünkü sıtma acıya karşı.
Ahmet Bağçe
Severek ve isteyerek nefeslendiği sigarayı bırakanla, evlilikten nefes alamadığından ayrılanların ayrılışlarında bir benzerlik sevmiş olmaları.
Ahmet Bağçe
Müslüman’ım diye insanlığı unutanları İslam’a davet ediyorum. Çünkü İslamiyet insanı insan yapan ibadettir, Allaha teslimiyettir.
Ahmet Bağçe
Kudretin, gücü zayıfladığında iplerin kopuşu, sinekleri bile ürkütmez.
Ahmet Bağçe
Beyninde özrü olanlar ne özrü kabul eder nede hatasını. Oysaki aklını kullananlar hatasını kabul edip, gereğinde özür dilemesini bilen er kişidir.
Ahmet Bağçe
Gözüne takılanın gözünü yüreğin göremiyorsa, yüreğinin ona ayıracak bir odası yoktur. Yüreğinin yer bulamadığını yerleştirmeye çalışma seni daraltır.
Ahmet Bağçe
Yağmur üzerime yağar tavanım yok,
Tavanı tutacak dört duvarım yıkık,
Bir merdivenim var yerde salınır,
Dayamak için bir duvarım yok,
Çamurum karılmış kerpiç olacak,
Sıvamaya hazır kalıp ile malam yok.
Minderimde dostlarım çorba bekler,
Çorbam kazanda ama
Tabaklara koymaya kepçem yok.
Ahmet Bağçe
Ergene âşık olduğunu sandığı güzel, güzel görünür de. Aşk saçmalanmazsa aşk mı sayılır.
Ahmet Bağçe
Huzura, mutluluğa var ihtiyacı bedenin,
Pek o kadar zor değil, biraz gülümseyin.
Aşk gibi, sevda gibi, dert veren beraberliğin,
Gıdasıdır müzik dinleyin.
Ahmet Bağçe
22.09.2015
YER BOL
Ben sineye çektim uzun yolları,
Yollar ray ben lokomotif,
Hangi istasyon bilmedim nedir bu kalabalık,
Bayramlarıdır belki el salla.
O cübbeli okur ezbere,
Diğerler neden bakar trene,
Gelecekleri yer sonunda burası,
Yer bol konaklamak isteyene.
Ahmet Bağçe
23.09.2015
Bir gün yorgun beden toprağa girip, istirahata çekildiğinde, yıllarca içinde gizleyip taşıdığı can tarafından terk edilişine üzülüp, kahrından kendisini çürümeye terk edecek.
Ahmet Bağçe
Yaşlanmaktan korkmuyorum. Keza yaşlanmak diye bir olgu yok. Ben kendimi bildiğimden beri kuru fasulyeye yanında pilava ve bol zeytinyağlı salataya bayılırım. Şimdide aynı. Neşeli olmayı, uçurtmayı uçurup havalandırmayı uçurtmamın aşağıdan süzülüşünü seyretmeyi dahası denizde yüzmeyi, yamaçlara tırmanmayı severim. Demek ki sevgi metalar üzerinde hep aynı. Değişen bir şey yok. Değişen zaman, mekân ve o canlılığı korumasını bilmeyen beden. O zaman yaşlanan, dertlenince ağlayan, ihtiyaç duyunca acıktığını belirten, bir şeyler batınca veya ateşte yanınca acıyan canı içinde gizleyen beden. Yukarıdaki olguları ise vücuda getiren ve hiçbir zaman görünmeyen can yaşlanmıyor. O hep belleğine hangi yaşı yerleştirmişse o yaştadır. İşte bende canımın canlı kaldığı sürece hissedebildiğim yaştayım. Bundandır yaşlanmaktan korkmuyorum. Buyurun çay içelim.
Ahmet Bağçe
Üzerine doğan güneşten bihaber mağara içi gündüz gibisin. Ne gecen, nede gündüzün belli. Sana seni anlatabildim mi? seni affetmek istiyorum ama hafızam buna müsaade etmiyor.
Ahmet Bağçe
Artık görmez oldu gözlerim, köreldi duygularım. Yanı başımda dost sanıp kırk yıl önce kahve içip hatırını saydığım. Sakın şimdi kahve ikram etme. Bir kırk yıl daha sana nasıl katlanayım.
Ahmet Bağçe
Birliktelik bir arada olmak değil, birbirini sevmek, saygı göstermektir. Sarmaşık sarılacağı bir dal, yâda bir duvar bulursa sarılır hızla büyür. Değilse yerde sürünür.
Ahmet5 Bağçe
Kendinle ilgili bilmediklerimi bana anlatmak zorunda değilsin.
Tüm yaşadığın yaşamın yalnızca sana ait ve onu yaşayan sadece sensin. Muhakkak ki yaşadıklarını sen biliyorsun. Ne olacağını, ne yapacağını, neyin karşısında nasıl bir hal takınacağını, senin bugüne kadar yaşadıklarını bilen sensin ve hiç kimse senin şimdiye kadar neler yaşadığını bilmiyor. Ben dahi. Seni davranışların sonrası suçladıklarında aldırma çünkü hiç kimse aslında seni tanımıyor. "En yakının olduğunu" sananlar bile içindeki seni bilmiyor. Tanımıyor. Oysa nice yutkunuşların, yaşadıkların içinde ruhunda seninle saklanıyor ve hiç kimse senin serzenişini anlamıyor. İşte "yalnızlığın" buradan geliyor. Bende yalnızım gel bir bardak çay içelim. Sen oradan çayları doldur, bende buradan şekerleri koyayım. Şeker ve çaylarımızı karıştıracak kaşık bulunur karıştırır elbet. Tıpkı hayatımızı, yaşantımızı karıştırdıkları gibi…
Ahmet Bağçe
Uykumdan uyandığımda ilk seni görmek istediğimi biliyormusun?
Ahmet Bağçe
Karşındaki seni dinlemiyorsa. Söyleyecek bir sözüm kalmadı diye kendini paralama.
Ahmet Bağçe
Her acı acıtır ama kuyruk acısısının acısı farklıdır.
Ahmet Bağçe
Sevmeyeni sevmek etrafında pervane olmak, bir sayısının her sayıya bölünmesi gibidir. Daima birilerine bölünür.
Ahmet Bağçe
Hasret lastiği sündükçe kopma noktasına gelir. O nokta ya görünmez, yâda hissedilmez. Gönülden geçen her ne ise, gerçeğe dönüşmesi çoğu kez tarafları üzer. Mantıktan uzak düşünce oku yaydan çıktığı an geri dönüşü sadece pişmanlıktır.
Ahmet Bağçe
Muhabbete ara vermek dargınlığa bilet kesmektir.
Ahmet Bağçe
Hasret öyle bir hastalık ki, sevdiklerinin hayali gözler önünde tablo gibi dururda konuşamaz sessizliğini bozamaz. Hele bu birde sevdiğiyse alışkanlıkları bir, bir sıralanır, düğüm, düğüm olur boğulurda soluk almaktan zorlanır. Sabah evinden ayrılırken tuttuğu eli, dönüşünde tekrar tutmak ister düşlerinde, düşüncesinde. Özler, özlendiğini umut eder. Bir şeyler demek, feryat etmek ister. Çünkü o sevdiklerini seviyor ya! Canı yürekten. İşte Sevgi böyle bir şey. Uyurken en son gördüğünü uyandığında ilk görmek ister.
Ahmet Bağçe
Sen gönlünü ferah tut ben yolumu doğrultum gidiyorum. Senin gibi değil, küskünlüğüm bir nefes kadar. Nefessiz kaldığımda dargınlığım yok olur. Varsa elinde benin fotoğraf denen paçavra. Yırtıp atarsın bir kenara. Sonuçta hatırla ve düşün. En çok sevdiğine darılırmış insan. Benimde sana dargınlığım bil ki sevgimden.
Ahmet Bağçe
Gönül almasını bilmeyen, arkasına bir dönüp baksın. Geçtiği yollar neler hatırlatacak.
Ahmet Bağçe
Gönüldaşım! Sana zaman ayırırken, zaman beni senden ayıracak diye endişe ederim. Ellerim, Dünya denilen kazanın bir kulpunu tutarken gönlümde, gönlünü kazanmanın iktisabı içinde.
Ahmet Bağçe
Kendisine yarasa’yı önder edinenler aydınlıkta değil, karanlıkta yaşamaya mahkum olur.
Ahmet Bağçe
Asla nefret etme. Nefreti doğuran nefrettir.
Ahmet Bağçe
Gönül dagarcığım, sen benim için hayatsın, içilecek su ve soluklanacağım nefessin. Deki senin için daha, daha neyim? Derim ki, sen dahaların ötesinde de sevdiğimsin. Anlayabildin mi?
Ahmet Bağçe
Hayatın acımasızlığı hayata ait değil, içinde yaşayan doyumsuz insanların ruh halindendir. Bu doyumsuz insanlar arasında çaresiz kalanlar acınır, çaresini bulanlar ise acıtır. Acınacak hale düşmemek için Acıtan, acıyanın ruh halinden anlamaz.
Ahmet Bağçe
Değmeyen biri için katlanmamın açılımı, iz bırakır.
Ahmet Bağçe
Bazılarının bir birine olan düşmanca tavrı çorba pişinceye kadardır. Çorba piştimi birlikte höpürdetirler.
Ahmet Bağçe
Aşkı arayıp kendini ne üz, nede yor. O seni bulur, bir köşeye sıkıştırır. Bu defa kurtulmak istersin.
Ahmet Bağçe
Herkesin bir bedeni var. Bedenine uymuyorsa çıkar. Her zamam dört dörtlük olmaz. Hatırlatayım, dört artı bir olan eve daire diyorlar. Uygun beden bizim çarşıda yoksa, başka çarşılarda ara. Anlayana...
Ahmet Bağçe’den
Kuruyup düşmeye mahkûm olan gül’ün dalından düşmesine engel olamayan diken, ipe çengel bile olamıyor. Bari böbürlenme varlığın beyhude.
Ahmet Bağçe
Pervasızca her yeni doğacak günü bekleyen umudum. Yine hüsrana uğrayıp, gece karanlığına gömüleceksin diye çok korkuyorum.
Ahmet Bağçe
KAPTAN DEĞİLMİSİN
Ey umudum!
Yelkenleri fora etmiş nereye gidersin,
Sen gemimde kaptan değilmisin?
Kırarsın dümeni sarp kayalara doğru,
Kendini de beni de parçalayacaksın,
Gel otur hele umudum, otur yanıma,
Bir bardak çay benden olsun,
Hayat gibi tadı yok ama havası yeter.
Ahmet Bağçe
Gökyüzü, bulutsuz gecede karanlık gökyüzü. Bir an, kaldır kafanı bak ve gördüğün ilk yıldıza, parlayan ilk yıldıza bir isim ver. O yıldız ki, verdiğin isimle hep orada olacak. Bulutsuz karanlık gecede sana ışık saçacaktır. Tut bir dilek, belki de yıldızın uğurun olacak ...
Ahmet Bağçe
Yüreği yufka olanın çulu teliz, yatağı gazeldir.
Ahmet Bağçe
Yılanın dostluğu sokuncaya kadardır.
Ahmet Bağçe
Geçtiğim yollar öyle güzelliklerle doluydu ki, bu güzellikler içinde bana hep dikenler ras geldi.
Ahmet Bağçe
Kabadayının kol kola gezdiği yerde cesaretli yalnız gezer.
Ahmet Bağçe
Gurbet; hasretin, yalnızlığın, başladığı andan, gönül yorgunluğunun zirveye ulaştığı yerdir.
Ahmet Bağçe
Anlatmak istemiyorum rüyamı. Çünkü rüyam, uykumda gelip, ziyaret edenim, rahatsız etmeden geçmişimi yaşatıp gidenim. Özlediklerimi getiren hasret giderenim, gelecekten haber verenim.
Ahmet Bağçe
Gece ile gündüz ayrılmaz ikili biri diğerini takip eder.
Dünya ise sözünde durmaz dönek.
Yaşam tek düzen kayıtlar aynı.
İnsan dışında varlıklar hiç bir şeye karışmaz.
Yaşantısı aynı, yerleşik düzeni aynı.
İnsandır yaşamı değiştirmek isteyen, mikser gibi karıştıran.
Ahmet Bağçe
Ben kimseye hayır demedim. Hayır dememeyi adet edindim. Senin hayırın bana hayır olması temennim. Bilesin ben sana vefa verdim, sense bana cefa.
Ahmet Bağçe
Herkes bir laf söyler. Her laf söyleyene bir laf söylemek için inandığını yap. Çünkü inandığın yanlış ispat edilinceye kadar senin doğruların.
Ahmet Bağçe
Penceremin önünde dışarıyı seyre daldım.
Cama vuran damlaları sayamadım.
Pek yabancı değil bu havayı ben defalarca yaşadım.
Eylül diyorlar bu ayın adına.
Gözyaşı, burukluk, ayrılık getiriyor akıllara.
Durgunluk verirken, hazırlık, yaptırır gelecek soğuk aylara.
Ahmet Bağçe
Feryat eden bir kalabalık gördüm. Merak ya! Kalabalığın içine daldım. Bir ağıt, bir ağıt. Sordum hayırdır bu ağıt niye? Birisi cevap verdi. Be gardaş sanırım buralarda yabancısın. Bu ellerde yaşamını sürdüren İnsanlık vardı, o öldü ağlamamız onadır.
Ahmet Bağçe
Benim kötülüklerle işim yok ama ben kötülüğün işiyim. İş bulamayan kötülük gelip beni buluyor. Lakin kazanan ben olacağım. En güçlü silah olan sabrımı kullanıyorum.
Ahmet Bağçe
Ben bezendim de belendim. İlk annemin gözlerini gördüm. Kucağında tomurcuk iken şimdi dikenli Güle döndüm.
Ahmet Bağçe
Sen kitap da sayfa, bense o sayfaları okuyan olsam. En sert fırtına bile seni okumama engel olamaz.
Ahmet Bağçe
Petekte bal olsan, bardak içinde su, ne peteğe arı konmasına, nede bardağın devrilmesine izin veririm.
Ahmet Bağçe
Gözyaşlarına kıyamam, düşmesin yere bir damlası, kova olsun ellerim. Sen gönlümde gözlerim gibisin.
Ahmet Bağçe
Çok sevdim ve kaybettim. Şayet bulursam mutlu olacağıma inanmıyorum. Çünkü kaybının açtığı yaralar iz yaptı.
Ahmet Bağçe
Hayatı anlamak için hayatı kazanmak lazım. Çok iyi takip et. Hayat kazanılırken, hayatı bir, bir anlatır.
Ahmet Bağçe
Çok eskiden, her evde avluların yeşillik içinde, balkonların manzarayı çok güzel gösterdiği yön ve genişlikte olduğu, televizyonun olmadığı dönemlerde, aile bahçelerine gerek görülmezdi. Çoğunlukla sinemaya gidilirdi. Gündüz 2.30 da aile matinesi olurdu. Annelerimiz bazen komşularla anlaşıp, birlikte aile matinesine giderlerdi. Birinde eve geldiğimde annem ve yanında komşularda dâhil ağlıyorlardı. İster istemez sordum hayırdır ağlamak niye. Annem filmin etkisinde kaldık dedi. Ben sormaktan kendimi alamadım, peki filmin konusu, ismi neydi dedim. Annem… Boş Çerçeve.
Ahmet Bağçe
Hani bazen oturup, dizlerini karnına doğru çekerek, ellerini dizine kenetleyip, başını öne doğru eğer ya insan, işte o zaman ne düşündüğünü merak ediyorum.
Ahmet Bağçe
Ay doğmak için güneşin batışını beklerken, ben her ikisini de kendi hallerine bırakalım derim. Güneş dilediği gibi hareket etsin. Ay nasıl olsa doğacak öyle değilmi…..
Ahmet Bağçe
Her sabah uyanışımda hayallerim ölüyor, beni bitkin, tedirgin bırakıyor. Akşama yakın yeniden doğan hayallerim, beni tekrar hayata bağlıyor. Gönlüm sabah olmasını istemezken, akşamı dört gözle bekliyor. Düşünüyorum da sabah ile akşam yaşantım ve yalnızlığım aynı ama, ruh halim farklı. Bu farklılık dahi umutlarımı yeşertiyor beni hayata bağlıyor. İşte o zaman diyorum ki, gün sonu akşamda olsa yaşamak ne güzel şey…………
Ahmet Bağçe
Şiddet uygulayanın beklentisi özür dilemen. Özür dilersen arkana rüzgârı almış gibi olursun. Devamı itekler arkandan.
Ahmet Bağçe
İnsan uzun ömürlü olmak ister, ihtiyarlamak, yaşlanmak istemez. Her şey almak ister, harcamak istemez. Gezmek görmek ister, uzun, uzun yol gitmek istemez. Terziye elbise diktirmek ister, prova olmak istemez.
Ahmet Bağçe’den
Zamanı satın almak istedim, param yetmedi. Yıllara sırt veren bedeni yenilemeye gücüm yetmedi. Şimendifer gar’a gelmiş yolcusunu bekler. Kondüktörde bilet beleş para geçmiyor.
Ahmet Bağçe
ÇİLE TORBAM
Ben gönlümü rehber ettim, hatayı merhem.
Beynimde dolu bir sürü çözülmez problem.
Çile torbam dolmuş, dökülür dirhem, dirhem,
Yar dediğim yoldaşım direncime el vermez,
Manidar mı güvendiğim arkadaşın suskunluğu.
Ne bir kırılan dal, nede koparılmış yaprak,
Tutmaz yeniden yeşermez çabalama ahbap,
Ne dal yeşerir, nede yapışır kopmuş yaprak.
Gövdesi yaralı, dalı mahkûm mahpushanesi toprak,
Suyu çekilmiş dal savrulur rüzgâr önünde kalır efsanesi.
Ahmet Bağçe
Gitmek bir reaksiyon, bir duygusal davranıştır. Lakin bu duygusal davranış kalana bir bedel bırakır.
Ahmet Bağçe
Başın yere eğiliyor unutuluyorsan, unutma ki, seni hor gören, sana dost olmayan, seni aşağılayan zararsız gibi gördüğün arkadaş ve dostların var.
Ahmet Bağçe
Belliki bir sır var. Akasya yaprağını seviyor, sevmiyor dedim saydım, en sonu seviyor çıktı, bayıldım.
Ahmet Bağçe
DİNLEMEK ÖNEMLİMİ
Dinlemek Adaptır, usuldür. Adaplı olan, usule uyan dinler. Adapsız olan, usule uymayan dinlemez neden! Onun aklı o kadar. E aklı kıt olanda insandır ama adam değildir. Adam olana söz bir defa söylenir. Boşuna dememişler söz gümüş ise, sükût altındır. Kim uyar ki bu söze. Tabi ki adam olan öyle değil mi?
Ahmet Bağçe
Ölüm korkutucudur.
Ölüm insanın düşünmek bile istemediği vakadır.
Ölüm kıyamettir.
Lakin ölüm muhakkaktır.
Tıpkı bebeğin doğmadan önceki, olacak olan doğumunun ona o küçük bebeğe nasıl bir korku verdiği gibi.
Çünkü neden ağlasın ki;
Doğumundan.
Ölümde, düşündüren vaka dedik ya!
Gelecek her yaşayana.
Ama mutlaka dakikasında, saniyesinde.
Ne önce, nede sonra.
Öyleyse ne var ki korkmaya.
Korkumuz beklide bu dünyaya bırakacağımız, yine bize arkadan gelecek mirasa.
Ahmet Bağçe
Gurbetle hasretin adresi aynı da, aşk’ın adresi kalptedir. Akıllılar bulamaz.
Ahmet Bağçe
SENSİZ SESSİZ AĞLARIM
Resminde neden bakmazsın gözlerime.
Oysa karar kara bakarım kara gözlerine,
Bakışlarından sezmediğimi mi sanırsın,
İçinden sessiz, sessiz haykırışını yüzüme.
Bazen yanar savrulur ağlar yüreğim,
Bazen bir esinti gelir rahatlar dinerim.
Bazen dalarım hayallere derin, derin,
Sensiz, sessiz ağlarım seni görmeyince.
Derin, derin baktığın o gözler benim gözlerim,
Ya ellerinin tuttuğu eller. Onlarda benim ellerim.
Farkındamısın söylediğin sözlere, söylemlerine,
Ne demeliyim seni sevmiyorum dediğin sözüne.
Ahmet Bağçe
17.08.2015
Mangal keyfi yapılırda, keyfin yoksa mangaldan keyf nasıl alınır.
Ahmet Bağçe
Sen ki benim odunum. Yaktın beni kor eyledin. Dünyada ateş içinde kül oldu her yerim. Kalmadı cehennemde yanacak yerim. Berhudar olasın sayende cennetliğim.
Ahmet Bağçe
Geçmişin izleri her ne kadar gözlere yansısa da, tortusu yüreklere inip çörekleniyor. O tortu içeriden atılmıyor. Geçmiş özleniyor, gelecek istikbal vadetmiyor. Bir zamanlar kıymeti bilinmeyen avlulu küçük iki odalı evler vardı. Banyosu mutfağı yoktu. Evler küçüktü ama içindeki sevgi gibi hazine vardı. Küçük evler, o iki odalı küçük evler büyüdü, hazinede, hazine sahipleri de kayboldu. Modernizazyona sahip olalım derken, değerlerimizi yok ettik.
Ahmet Bağçe
Beni sevmediğini biliyorum. Aklından geçmediğini de. Bir gün sonsuza yolculuğa çıktığımda, sana sevgimi, birde Mesajımı bırakacağım. Mesajımda, sana seni seviyorum diyemediğim yazılı olacak.
Ahmet Bağçe
Senden hiçbir beklentim yok geleceğim. Geçmişimden tecrübeliyim.
Ahmet Bağçe
HANGİSİNİ İSTERSEN
Öpücükler vardır ya karşıdan karşıya, birde gönderisi var avuçla. İşte öyle bir şey bugünkü duygusallığım. Gönderilen selamlar sahte, sevgiler sahte, öpücükler sahte. Dünya gibi yalana kurulmuş sevgiler. Biri gelmiş soruyor bana. Şalgamın yararları neler diye. Ee bende ona soruyorum acılısının mı? Acısızının mı? Acısızı tat, acılısı hayat. Tat almak istiyorsan acısızını, hayat yaşamak istiyorsan acılısını tat. O ne demek demesine fırsat vermeden, yar alanına girmezsen hayat tat verir. Yar alanına girersen o vakit hayat açılı şalgam gibidir. Acıdır ama keyif verir. Hangisini istersen…..
Ahmet Bağçe
Canım yanıyor ise, sabrımdan. Ağlıyor isem, yüreğimin acısından. Susuyor isem, kahrımdan. Beklentim ise ömrüm olursa...
Ahmet Bağçe
Küserek ayrılmayı alışkanlık edinmeyin. Gün gelip size dargın ayrılan geri dönüşünde hatanın kendisinde olduğunu anlasın.
Ahmet Bağçe
Eski bir arkadaşla karşılaştım manavda. Beni tepeden tırnağa şöyle bir süzdü ve dedi.Elbiselerin bir tanıdık, yokmu yenisi. dedim yenisiyle kavgalıyım...
Ahmet Bağçe
Sen yat’la tatil yaparken seni nasıl hayal edeyim.
Ahmet Bağçe
Gün gelip değer kaybına uğrayacak güzel yüz. Bilesin önemli olan kalp güzelliği ve ahlak güzelliği değilmi? O gün geldiğinde güzel yüz değer kaybederken güzel ahlak ve güzel kalp değer kazanır.
Ahmet Bağçe
Alışık olmak başka, alışkanlık başkadır. Ben senin için, alışık olmanın demli hali alışkanlığı tercih ederim. Ya sen…..
Ahmet Bağçe
Bu akşamda düşüncelerimin arasındasın. Dün akşam, evvelki gün akşam daha, önceki akşam, daha, daha önceki akşamlar gibi. Uzaklara bakan gözlerim yorgun, harap olmuş düşüncelerim. Takılmış bir noktasından oltasından sallanan balık gibi çırpınırım. Çırpındıkça acır yüreğim, acırda yoktur kurtuluşum, nede umudum. Hayallerimin tekerleklerinin lastikleri de patlamış, rotası şaşmış, suya düşmüş nefes almakta zorlanır benim gibi.
Ahmet Bağçe
Odama yağmur damlaları düşünceye kadar çatının kıymetini bilmiyordum. Meğersem önlem almak ne kadar önemliymiş bilmek, öğrenmek, ölçmek, tartmak, gibi.
Ahmet Bağçe
Benzinin solukluğu, kaşlarının çatıklığı, gözlerinin buğulu, buğulu oluşu, işine de, yaşamına da isteksizliğin, seni senden eden bir nedenden olduğu belli. Demek isterim ki; Sende var olmayan, düşüncende var oldukça, o düşünce kemirir içini. Lakin boşverebilir rahatlayabilirsin.. Eğer seni bu dünyadan bezdiren, kaderinin alnına yazısı ise, işte o zor. Kader çizgisi çivi yazısı gibidir. değişmez silinmez, boşverilmez. Sadece sabredilir. Sabret dostum, iyi sabırlar.
Ahmet Bağçe
Oruçlu unutur ekmeği aşı,
Kim düşünür midede açlığı,
Gece uzun bekler namazı,
Yastık bahane uyku gelince.
Ahmet Bağçe
Farkındamısın, çok farklı davranış sergiliyor, beni üzüyorsun. Söylermisin, seni bu derece değiştirecek ne kusur işledim.
Ahmet Bağçe
Sakın ola ket vurma garibanın kapısına, gün olur uğrak duyarsın garibanın kapısına.
Ahmet Bağçe
Dilim, dilim parçalanan aşkını, lokma, lokma yuttum çakıldı yüreğime sindiremedim. Nedir bu derece kas katı kesilmesi beni de sen gibi ’Allah’ yarattı.
Ahmet Bağçe
O önce Kalbime, sonra rüyalarıma ve dahi gönlüme girdi. Lakin onun içi yanık gönlü yaralı. Atamadı yüreğindeki acıtanı. Şimdi onunda, benim yüreğimde yaralı.
Ahmet Bağçe
Seni sevdim ve sevgimi suskunluğumla ifade ettimse, görmeyişin ve hissetmeyişin gözlerinden yüreğine giden duygu sinir tellerinin olmamasındandır. Bu nedenle senin anlayışsızlığın benim sucum değil.
Ahmet Bağçe
İZİN VER
Ben bende değil, benliğim seyahatte.
Aklı başından uçuk,
Köşe bucak seni aramakta.
Senin için deli olmak neymiş,
Daha, daha ötesi,
Omzuma takar dolaşırım,
Yok, mu? Aşkın rütbesi.
Ey Sevgili,
Her adımının arkasında yoruldum,
Dur, durmak bilmezsin.
Arkana bakıp biçareyi görmezsin.
Bu garip sana hasta,
Hem deli, hem divane.
İzin ver,
Sende seni nefesleneyim.
Ahmet Bağçe 22.06.2015
Beni ben yapan sensizlikmiş. Senin yanında benliğimi kaybediyorum, Şimdi seninleyim yine kayboldu benliğim. İzin ver benliğimi bulmak için sensiz kalayım. Hoşça kal.
Ahmet Bağçe
Her bir kelam, her bir kavil bir düşünce eseridir. Bu eser okuyanların okuduğu anki düşünceleri ile anlam alır. Bazılarına payidar, bazıları için manidardır.
Ahmet Bağçe
İYİ AHLAK
Batan güneşin arkasındaki gün dün, doğan güneşin doğduğu an bugün. Güneşin doğmasını beklediğimiz gün yarın ise, yarında bir gün batan güneşin arkasında kalıp, dün olacaktır. Lakin senin eserin daima yarınlara taşınacak.
Ahmet Bağçe
Arkanı dönüp giderken, gözlerimdeki soruları görmeni isterdim. Nasıldı bilirmisin? Hani sana darıldığım olurdu da, sen ne oldu? Yoksa bana küstün mü? Dercesine bakışın vardı ya! İşte öyleydi; gözlerimin bakışı. Sevgimin mimarı olan ben, seninle geleceğimin Rabıta sını tasarlayıp, projesini çizerken rapido kalem bulamadığımdan, kara kalem kullandım. Önemli hatlarının kaybı kara kalem izlerinin silinmesinden.
Ahmet Bağçe
Ne gül kokusu, nede parfüm kokusu. Sen kendi kokunla daha güzelsin.
Ahmet Bağçe
İçimde öyle dünyalar var ki, hepsinin dört duvarı yıkık. İçinde yaşadığım dünyamın ise çivisi çıkık. Gökyüzü bulutlu, güneşim kayıp, hangi dala tutunup salınayım. Hangi yamaca dönüp yakarayım.
Ahmet Bağçe
Kararan bulutların akabinde yağmurun geleceğini bilirim. Her şimşek çakması sonunda gök gürlemesi olacağını bilirim. Ardından ani gelen yağmurun yağdığı yerleri ıslatacağını bilirim. Yağmur sonrası güneşin tekrar görüneceğini de, ıslanan yerleri kurutacağını da bilirim. Tek bilemediğim benim canımı ne zaman acıtacağın.
Ahmet Bağçe
Fukaranın aklında ekmek, varlıklının aklında ekmek. Varlıklı ektiğinden bir miktarını pay etse, düşünürmü fukara ekmek.
Ahmet Bağçe
Var olan doğa taşıyla, toprağıyla yerleşik yerindedir. İnsanlardır çıkarları için taşı, toprağı yerinden eden.
Ahmet Bağç
Karışımı içinde öyle renkler var ki, bunca yıldır boyadığın resmini bozup, sil baştan boyamak istersin. Geri kalan zaman içinde, önüne sunulan yeni renkleri kullansan, her defasında farklı renklerin oluşumunu fark edersin. Hayat bu işte. Çizgilerin hayatını yaşamın boyunca seni bilmediğin farklı renklere boyamaya davet eder.
Ahmet Bağçe
SENİNLE
Beni benden eden senin gözlerin,
Görmüyor gözlerinden başka gözlerim.
Sensiz geçen günümde, cemalini hasretim,
Uykum içinde gel, rüyalarımı süslensin.
Severken acı çekmeyi bilenim,
Ürkek bakışını anlıyorum güzelim.
Bilemezsin duygularımı sevdiğim,
Yarınımı seninle süslemek isterim.
Ahmet Bağçe
Kışı karsız geçen yıl, yazı susuz geçirir.
Ahmet Bağçe
Çocukluk ne güzel, bir o kadarda biçare. Bozuk parayı bulunca doğrudan şekercide bulur kendini. Hangi şekeri alacağını şaşıran bir oraya bir beri tarafa saldıran çocuk, şekercinin desteğiyle alır bir miktar şekerini. Ama yiyemeden yere düşürür ya canım şekerleri. Ne kendine, nede başkasına yar ettirmez. Sevincinden sarhoş olan çocuk şekerini düşür ya yere. Pekte kibirli alamazda. Birisi bulunca sevinerek alır avuçlarının arasına. Oda pisliğini temizlerken şu pis, bu da pis diyerek bulduğu gibi atacaktır yere. Ona da faydalı olmayacak. Ah zavallı çocuklar. Zavallı çocukluk.
Ahmet Bağçe
Ey güneşim önümüzdeki kara bulutun gitmesini bekledim. Şimdi çok mutluyum seni görüyor, sıcaklığını hissediyorum. Doya, doya ışığında günü seyrediyorum. Selam olsun kara bulutları dağıtan beni sana kavuşturan rüzgâra.
Ahmet Bağçe
Havuzumun suyunu boşalttım, Ağlamak istiyorsan gel
Birlikte ağlar, boş havuzu doldururuz.
Ahmet Bağçe
Zihinsel eğitimi veren, zihinsizse akıllı zihinsiz kalır.
Ahmet Bağçe
Çok düzenli bir arşiv düzenlemem var. Lakin! Arşivime koymayı unuttuğum tek şey çocukluğum. Bu nedenle çok üzgünüm. Gençliğim sen neden tedirginsin, yoksa senide mi unuttum.
Ahmet Bağçe
Sevdiklerimle, sevmediklerim birbirlerine karşı sempatikse, empati kurmama gerek yok. Onlar yaprak ile pirinç gibi biri sarıyor diğeri sarılıyorsa, bana sende sosumuz ol demesine gaz yaparım demek düşer.
Ahmet Bağçe
Gözlerinin ekranında ben bir seni birde kendimi görüyorum. Lakin! Üzülerek söyleyeyim, sen benim gözlerimde kendini görüp, saçlarını düzeltiyorsun.
Ahmet Bağçe
Bende özledim seni. Videoda duruşun, hele, hele gülüşün, masumca bakışın, özlem dolu besbelli. O titreyerek çıkan kısık, kısık sesin meramını anlatmaya yeter. Uzaklarda kalışın, rüyalarıma sessizce gelişin, sonra istemeden uyanışımda rüya âleminden hayal âlemine geçişin… Of… Ben seni çok özlemişim güzelim çok.
Ahmet Bağçe
Aşkı kaybedende, kazananda olurda bulan olmaz. Aşkı buldum zannedenler yanılırlar. Aşk umulmadık yerde umulmadık çehrede görünür, rezonansına girer. Sen aşkı buldum zannedersin.
Ahmet Bağçe
Sen duymasan da olur. Gök gürlemesini, denizin kıyıya vuran dalgaların çarpışını, kalkışa hazır gemilerin sipsi seslerini, yağmur damlalarının çelenler üzerinde yaptığı ritmi, telaş içinde yavrularını arayan ana kedinin mırlamasını, Yamaçtaki şelalelinin gürültüsünü, kuşların cıvıltılarını, çobanın kaval sesini duymasan da olur.
Yeter ki; benim yüreğimdeki feryadı duy, üzerindeki ateşe elini koy seni tanıyayım.
Ahmet Bağçe
Kanatlarını çırparak uçan kuşlarla kanatları açık, gökyüzünde karayı seyrederek uçan kuşların aralarındaki farkı hep düşünürdüm. Birisi yemini, aramayla, diğerinin taramayla bulduğunu fark ettim. Havuç tarlaları ve bu havuçların yıkanıp, temizlendiği akarsu lodaları aklıma geldi. Kar altında buz gibi su lodalarında kazançlarını havuç temizleyerek temin edenler, havuçların temizini, küçüğünü büyüğünden ayırmak suretiyle çalışırken, yiyiciler paralarını sayıp, en iyi havuçları göz uçlarıyla tarayarak seçiyorlar.
Ahmet Bağçe
Bakmaz dedim, bir gurup arkadaşlar bakar dedi. Varmısınız iddiasına dedim. Varız, bakar diye sözlerini tekrarladılar. Bakmaz dediğim şâhısı çağırdık. Gelen şahıs değil bakmak, gözünü ayıramadı. Meğersem fıstıklı baklavayı oda severmiş.
Ahmet Bağçe
Yıl 1960 ilkokuldaydım. Ereğli’de Boyacı Ali Mahallesinde oturuyorduk. Mahallemiz biraz burcuva sınıfına daha yakın insanların ikametine dâhil olunca çocuklar da yalnız takılan, arkadaş tutmayan kesimden oluşuyordu. Ben bir köpek yavrusu buldum. Bu köpeği eve getirdim. Balkon altı ona müsait bir yuvaydı. Elma sandıklarıyla etrafını besledim ona ekmek ve su da getirdim. Tek ismi yoktu. Ona bir isim vermem gerekiyordu. O zamanlar anten ve toprak haddi bulunan radyoda gündüz 10.30 da başlayan çocuklara masal programı vardı Orhan Boran sunardı. Sunmuş olduğu masalda bir ailede küçük afacan bir çocuk vardı. Yaramazlıklarıyla gündemdeydi. Orhan Boran bu afacanı ballandıra, ballandıra anlatırdı. Adı Toni olan bu çocuğun ismini köpeğime verdim. İki gün bizde kalan Toni köpek, ben okuldayken babaannem sokağa bırakmış toni o gündür kayıp.
Ahmet Bağçe
Denizde tek başıma gün batımını seyrederken kayık devrildi. Of; Denizin dibi kalabalık. Havasızda kalmış nefes alamıyorum.
Ahmet Bağçe
Garip kuşa yuvamı yapacaksın, ormanda kereste aramana gerek yok, birkaç dal yeter.
Ahmet Bağçe
Somurtarak bakışın karşısında sırıtmamı isteme, sonra yılışık dersin. Malzemeler, akçen kadar.
Ahmet Bağçe
Benim gönül verdiğim, beni gönlünden silenim. Sen yapraksan dal olarak seni tutamam ki. Rüzgârın vahametine kapılıp, uçup giden sensin.
Ahmet Bağçe
Dolaşan kan donmaz, yol yorgunu kan, yüreğe uğramadan temiz kalmaz. Yürek kanı temizlemeden yola salmaz.
Ahmet Bağçe
Sen sevgimi külledikçe, sana olan duygularım kül altındaki kor gibi sönmeyecek. Binlerce mum ışığının karşısında bir tek güneş ışığı kadar kuvvetlidir sana sevgim.
Ahmet Bağçe
Aptal insanların gücünü küçümseyenler aptaldır. Cahil insan inandığına, aptal insan boynundaki ipi tutana inanır.
Ahmet Bağçe
Aklını tutamayıp, kafasının tasını attıran, Özür dileyeceği yerde aynel yakın bahane arar.
Ahmet Bağçe
Bu dünyadaki görevimiz, doğmadan önce anlımıza yazılan kaderimizin neler olduğunu okuyup geri dönmekse, neyin kavgasını ediyoruz.
Ahmet Bağçe
Yokluğuna alıştığının varlığına alışmak bayağı zor olur. Termometre gibi ölçmek zorunda kalırsın Sıçaklığı kaç derece.
Ahmet Bağçe
SİTEMKÂRIM
Bu gece son gecem. Görüş alanımın daraldığı, ufkumun küçüldüğü, algılamamın yok olduğu son gecem. Düşüncelerinde olmayan, durgun sulara dalıp, anılarını anlatmayan sen, gönlünde var olmayan benim, son gecem. Yarın benim için yeni bir gün. Artık bugünü yaşamayacağım yarın. Yeni günümde seninle sensiz, hayallerimle yaşayacağım. Yarınımın sensizi, seni yaşadığım günlerimin son günü bugün. Elveda sevgisiz sevdiğim elveda.
Ahmet Bağçe
ELVEDA MEVSİMLERİM, ELVEDA HAYAT
Hayatımın gençlik yılları baharım. Seninle ne günler geçirdik. Bulutlu ve yağmurlu günler. Bitmeyecek gibiydi ama çabuk geçti. hatırlarmısın arada bir eserdik deli, deli. Kasıp kavururduk ortalığı. Ne çelenler dayanır nede ağaçlar. Etrafımızı toza dumana katardık. Ne acıktığımızı bilirdik nede öğünümüzü. Deliydik be. Sonra ne uykumuzu alabilirdik, nede uyumasını bilirdik. Özentilerimiz vardı. Her şeyi beğenir, her şeye sahip olmak isterdik. Sahip olamadıklarımıza boş ver derdik. Ha; bilirmisin ayna ile de barışıktık. Yağmurlu haldeyken de aynasız olmazdık. Ne günlerdi gençlik yıllarımız baharım. Hep birlikte olacağız sanırdık. Bir sabah gittin dönecek sandım bir daha dönmedin. Ya şimdi. Şimdi kış ayıylayız. Kış ayı ile beraberiz. Kenarda sobanın duldasında, sıkıca giyiniğiz. Dışarısı bildiğin gibi değil alabildiğine soğuk. Üşürken ısınmaya çalıştığımız, yağmak istediğimiz halde kas katı kesilip seninle yağdığımız gibi değil, yağamıyor buz gibiyiz. Seninle olduğu gibi esip, gürleyip ağlamıyoruz.Yorgun, bitkin, sahip olduklarımız yanında önemsiz karışık düşünceler içindeyiz. Yani soğukların son dönemecindeyiz. Meğersem hayat dört mevsimden ibaretmiş. Yaşamın sonu merdivenin son basamağında kış ayıylayım. Elveda mevsimlerim, elveda hayat.
Ahmet Bağçe
Sevgisine muhtaç olduğum. Senin, damarlarımda dolaşmanı isterim. İşte o zaman yaşarım, o zaman umut var olurum. Bencillik yapıp, çürütme yüreğimi. Bilesin seni gelişi güzel değil, olduğun gibi severim. bir şey söyleyeyim. Seninle karşılaştığım her an, gözlerin nerede ararım. Kayıp olan gözlerin nerede bilmek isterim.
Ahmet Bağçe
Tek renk rüyamda sevdiklerimi değil, hatırlamakta zorlanıp bilmediklerimi görüyorum. Bundan böyle niyetime sevdiklerimi alıp, düşündüklerimi göreyim ki rüyalarım renklensin.
Ahmet Bağçe
Sen içimde öyle bir romansın ki; Okumak için elime aldığımda sayfalarda yüzünü okurken, kapattığımda reklâm yüzünü okuyorum.
Ahmet Bağçe
Garip bir dünyadayız. Üzerinde yaşayan ne adamlar var içinde yüreği yok. Ne yürekli olanları var etrafında adam yok.
Ahmet Bağçe
Yüreğim tazeyken yerinden kopardın.
Yaprak, yaprak parçaladın yerlere attın.
Şimdi göz ucunla gazelini ararsın.
Keşke vaktiyle vazoya koysaydın.
Ahmet Bağçe
Ey güneşim; Öyle ıslanmışım ki, dünkü sıcaklığın bugün beni kurutmuyor. Yarının sıcaklığından emin değilim, sahram bulutlu.
Ahmet Bağçe
Kazmayı küreği bırakıp pulluğa selam deyip geçen, sanayi mahallesinde maharet sahibinin dansını seyreder.
Ahmet Bağçe
Saklanacak yer kalmamışsa oyun alanında. Unutulur körebe oyunu zihinlerde. Kalmamışsa arenada adalet, kimin arkasına saklanacak bunca millet.
Ahmet Bağçe
Bir gün yatağımda uzanmış zorlanıyorsam nefes almakta. Gelişimin dönüşüdür bildik yola. Ağlamasınlar ardımdan gidişime. Gelişime sevinenler yok yanımda.
Ahmet Bağçe
Sensiz geçen geceler gökteki yıldızları saymakla geçti. Kayan yıldızları göz ucumda takip ettim de dilek tuttum. Her tuttuğum dilekleri yüreğime yuttum gerçekleşsin diye.
Ahmet Bağçe
Su misali zaman içinde yüzer beden ördek gibi. Dideleri görmez ki insanın havuz içindeki gerçekleri. Hayatın isteği halastır, kişi ne yapsa da nafile. Verilen nimete kanaat etmeli hırsa kapılıp boş vakit geçirmemeli.
Ahmet Bağçe
Umut ettiğin kişiden beklediğin tek kelime, seni kendinden geçirecek, benliğini sana veren olmalı ki; dört duvarı yıkık dünyaya çivilenesin.
Ahmet Bağçe
Yanındayken değer vermediğini, uzaktayken sevemezsin.
Ahmet Bağçe
Aşk öyle bir muamma ki. Tıpkı su gibi. Öyle zaman olur kanamayacağını zannettiğin su için doydum dersin, lakin ona daima muhtaçsın.
Ahmet Bağçe
Yaşamın tadına vararak ölmek istersen, doğumla başladığın hayatın içinde zorluklara katlanıp sonu yakalamak olmalı. Hayatın kendisi zaten ölü, onu canlandıran doğanın malzemesi olan sensin. Sen yaşamın içinde eser ol ki; hayatın sonrakilere örnek olsun. Öldükten sonrada yaşa. Yaşamın tadı da buradadır.
Ahmet Bağçe
Gözü uzaklara doğru bakanın bakışına aldanma, O senin gördüğünü değil, tek görmek istediği zihninde oluşan hayal âlemi.
Ahmet Bağçe
İlkokulda fiş ezberinde, Ali yat, yat uyu yerine Uyanık ol Ali, uyanık Ol öğretilseydi. Şimdi uyanık olurduk.
Ahmet Bağçe
Demediğimi bırakmadım. Yanımda getirdim. Dediklerimle bir olup, hakkımda kuyu kazanların kazdıkları kuyuyu belki demediklerim doldurur. Devir tek ayak üstünde dönme devri olmuş...
Ahmet Bağçe
Ne kadar kendini bilse de insan, beton değil ki. Betonu da var bir delecek alet.
Ahmet Bağçe
Uyurken yoksa yanında eş, kırk yıl geçse de ondan olmaz eş.
Ahmet Bağçe
Dokuz köyden kovulmaktansa, en iyisi kovana yanaşmamak.
Ahmet Bağçe
Yürüdüğüm bunca yoldan sonra geriye dönüp baktığımda adımlarımın izleri nereye gideceğimi gösterdi. Kendimi o kadar yıl boş hayallerle avuttuğumu yeni anladım. Şimdi kader demekten başka ne yapabilirim.
Ahmet Bağçe
Mutluluğum sendeyse sen nerdesin. Vakit daraldı, gün karardı. Sende haklısın kara gün dostusun ki gecikmen ondandır.
Ahmet Bağçe
Düşmanımın gelişinden korkmam, ona karşı tedbirliyim. Endişem kırılacağımdan yâda kıracağım diye dostumun gelişinden korkarım.
Ahmet Bağçe
Bilgi bedenin değil bedelin ürünüdür. Bedenin olsaydı eşeklerde âlim olurdu.
Ahmet Bağçe
Dünyanın öküz üstünde olduğunu ve öküzün üzerinde döndüğünü söyleyen ortaçağ halkı düşüncelerinde haklıymış. Her daim o kadar öküzü kendi kazığına bağlayanlar var ki; Hem dünyayı, hem de öküzleri dilediği yöne döndürüyor.
Ahmet Bağçe
Çok bilen çok yanılırda, kendisini hatip zannedip, çok konuşanda felaketi üstüne çağırır.
Ahmet Bağçe
TEL KADAYIF BİR HARİKAYDI
Seni çok özlediğimi söylemek için yanına gelecektim. Gözlerim yağmurluydu. Şemsiyemin perdesi yırtık, sadece telleri kalmış kullanılmaz haldeydi. Biraz da nezle olmuşum. Nezleden mütevelli sesim korna sesi gibi, aracımın frenleride patlamış yola çıkmama engel oldu. O kadar çok uzaklarda olman gerekir miydi? Odamdan odana gelmekte zorlandım. Fayans döşemeler ıslak zemin kaygandı. Arabam arızalı olduğundan otostop çekeyim dedim. Asfaltta vasıta yok, bende mecburen mutfağa saptım gözüm buzdolabına takıldı. Ne yalan söyleyeyim tel kadayıf bir harikaydı. Keşke yanında birde kola olsaydı.
Ahmet Bağçe’den değişik bir şey can sıkıntısından.
Duvarına sahip çık ki, kerpici sağlam kalsın.
Ahmet Bağçe
Yanlış yaptığına kızan dostuna tepkin kızmak oluyorsa, dost görünenlerin hakkında konuştuklarına kulak ver.
Ahmet Bağçe
Gün inince güneş batıyor, zaman bir birini takip ediyor. sessizlik yalnızlığa bürünürken, yalnızlık içinde kalp acı çekiyor.
Ahmet Bağçe
Yol dinç iken, para genç iken elde edilir.
Ahmet Bağçe
Bir kazancın varsa yaptığın işten zevk alırsın. Olmazsa kazancın, sevdiğin işi dahi yapmaktan zevk almazsın.
Ahmet Bağçe
Seçimin ya seni sen yapan, yâda sende seni yaşayan olsun ki, kıymetini senden olan ilelebet bilsin.
Ahmet Bağçe
Şu günlerde gönlümün kıyıları pek bir dalgalı. Göze bulut görünmüyor lakin gözdeki damlalar niye?
Ahmet Bağçe
Yorgunum. Anladım ki hayatımın düzensiz gitmesini isteyenler dostlarımmış. Beni mutsuz eden, düzenimi bozan, sabırlarımı zorlayan düşmanlarım değil, dost bildiklerimmiş. Onlarda ki temizlik sahte gülücüklerindeki görünen dişleri.
Ahmet Bağçe
Gözyaşları yıldız gibidir. Yıldızlar güneş ışınlarını, gözyaşı kalp acısını yansıdır.
Ahmet Bağçe
Kirlenen dünyada temiz yer bulup basan ayakları pislik, temiz yürekli olanları kin tutmaz. Ne var ki hayatın çilesi temiz ve yüreklilerin çevresindedir.
Ahmet Bağçe
Birikmişleriyle mal mülk satın alanlar mal sahibi olduklarına şükretsinler. Dert satın alıp, derdinden kurtulmak isteyenlerde var.
Ahmet Bağçe
Beni unuttunsa, neden unutulduğumu sorana sen üzülmeyesin diye saklambaş oynuyorduk bulamadı derim.
Ahmet Bağçe
O kadar çok kaybımız var ki, bunlar içinde en önemlisi, değerini bilemediğimiz ömrümüz.
Ahmet Bağçe
Dağın yüksekse karın çok, alçaksa nemin çok olur. Karda soğuk, nemde ter olur.
Kar soğuk ama temiz, ter ılık ama pis kokar.
Ahmet Bağçe
Canım deyip bağrına basarak büyüttüğün evladının alnından, gün gelir muhakkak helal rızklamı yâda haram rızklamı büyüdüğü okunur.
Ahmet Bağçe
ŞİMDİ BÜYÜMEYE ÇALIŞAN
Bazen yediğin kaysı çekirdeğini, yâda kiraz çekirdeğini öylesine fırlatırsın nereye düştüğünü bile fark etmezsin. o çekirdek aklında bile yoktur. Hiç düşünmezsin. Aklındaki o an senin meşgul olduklarındır. Seni yoran düşüncelerin. Olmasını beklediğin umutların, yâda olmamasını istediğin çöküntülerdir. Bakalım zaman geçsin attığım çekirdeklere ne olacak diye düşüncen bile yoktur. Bir bahar sabahı aniden gözüne ilişen, toprağı deşmiş kendi halinde büyümeye çalışan fidan görürsün. İşte o fidan senin bir zaman meyvesini yediğin, sallayıp attığın yeşermiş, serpilmiş çekirdektir, şimdi büyümeye çalışan.
Ahmet Bağçe
Gölgen üzerine dökülen su vücudunu ıslatmaz.
Ahmet Bağçe
Uzun yolun tozu sarıkta değil yemenide görülür.
Ahmet Bağçe
KADERİN SİZİ GÖTÜRDÜĞÜ YOL
Ergen gençlik. Büyüyeceksiniz, hayatınız değişecek, renklenecek, ağırbaşlı, az konuşan çok düşünen olacaksınız. Gelişme anınızda hayattan ciddi anlamda beklentileriniz olacak. Lakin hayat, beklentilerinize cevap vermeyince küseceksiniz, küskünlüğün hayatın umurunda olmayacak. Bu defa hayatın sizden beklentileri olacak, oda kaderin sizi götürdüğü yoldan ders çıkarmanız.
Ahmet Bağçe
YORGAN GİBİ
Penceremden bakıyorum. Çelenden gelen yağmur sesleri uykumu getiriyor. Tatlı bir esneme ve gözlerimde ağırlık, tabiî ki ucunda hayal kurmakta var. Buğulanmış penceremde cama yazıyorum sevdiğimin ismini, onu çok sevdiğimi. Kalbimi çaldığı tarihten bu yana isminin ezberimde, sevgisinin doruk noktasında olduğunu. Pır, pır eden yüreğimin hüznünü. Bu hüzünle bir an dağılan uykumun arasında yağmur sesinin hızlanışını duyuruyorum. Yağmurun sesi, sessizlikte bastırıyor gürültüleri öyle ki düşünceleri topluyor kapatıyor hüznümün üstünü yorgan gibi….
Ahmet Bağçe
SIRT DÖNME
Hayvanlar güvendiği, daima yanında taşıdığı, karnını doyurabildiği, zarar görmeyeceğini bildikleri insanlara sırtını döner. İnsanlar ise kendisini yalnız bırakan, yardımcı olmayan, zarar veren, menfaatini düşünen insanlara sırtını döner.
Ahmet Bağçe
ANNENİN GÖZÜNE
Siyaset benim işim değil. Ben bu yaşa geldim, siyaset yapmadım ve siyasetle uğraşmadım diyenlere hatırlatırım. Daha küçükken annenimi? babanımı çok seversin dediklerinde doyuran parti başkanı annenin gözüne bakmıyormuydun?
Ahmet Bağçe
Nerede olursa olsun. Bir birlerinden sırf inat uğruna yok yere nefret edenler gelecekten bahsetmesinler. Çünkü onlar için gelecek yoktur. Doğurdukları karanlıkta sırf kendileri değil birlikte olanlarda kalmaya mahkûmdur.
Ahmet Bağçe
BEN HALEN AYAKTAYIM
Öyle çok yoruldum ki, taşıdığım yükün işe yarar bir yük olmadığına mı, yaramaz yükü bunca yıldır taşıdığıma mı, yâda yükleri taşımaya takatimin kalmadığına mı yanayım. Ayaklarım dermansız, sırtım kambur, en önemlisi gecenin karanlığı devam ediyor halen sabah olmadı. Sabır taşı olsa çatlar da ben halen ayaktayım.
Ahmet Bağçe
RÜYALARI İÇİNDE
Ey ruh senin varlığınla ben hayattayım. Sen içimdesin, aşk içimde, sevği içimde dert içimde. Sen beni terk edince yine aşk içimde, sevgi içimde dertler içimde, bense toprak içinde. Toprak içinde çürütür deme, yaşamım benden sonrakilere hatıra içinde. Sen baki kalan ruhum dolaş benden sonrakilerin rüyaları içinde.
Ahmet Bağçe
Gönlünün sevdiği annesinden ağlatmayı öğrendiyse, ağlamaman elinde değil.
Ahmet Bağçe
İçinde öldürdün içime gömdün, küllendiğimi zannediyorsun lakin yanıldın. Ben seni külledim, içimde yaşayan kişiliksizliğin.
Ahmet Bağçe
Zaman sel, bizler sel suyunu oluşturan elementleriz. Ne zaman evren denen kazan içinde buharlaşırsak o vakit sıkıntılardan kurtulacağız.
Ahmet Bağçe
Yüreği sevgi, aşk, muhabbet dolu insanlarla değil, taş doldurmuşlarla karşılaşmış kimyası bozulmuş insanın nefesi kesilse ne olur.
Ahmet Bağçe
Her ikisi de peşin olmasına rağmen, peşin ödeyeceğini söyleyen sevilirde, doğruyu söyleyen sevilmez.
Ahmet Bağçe
BAKLAVA AÇMAK
Baklava hamuru açmak çok zormuş, tabiî ki bilmeyenler için. Merdaneyi hamur üzerinde yuvarladın mı hamur ince, ince açılır bilirdim. Günlerdir uğraşıyorum ya şekilsiz, ya kalın yâda incelen hamur inceldiği yerden kopuyor. Bozulan hamur parçalarını bir araya getiriyorum lakin hamur hamurluktan çıkmış birleşmiyor, kendi aralarında tekrar parçalara ayrılıyorlar. Bunu birinden öğrenmek lazım. Tabiî ki ehlinden, işin ustasından. Öyle yaptım.
Usta bir baklavacıdan işin sırrı için fikir almaya gittim. Sağ olsun usta erinmedi ama baklava yapılmasını da tarifte etmedi. Bir kenarda kendisini izlememi istedi. Özel baklavalık unu, bir miktar kabartma tozunu, ineğin sütünü, bir miktar sıvı yağı, tavuğun yumurtasını, azıcık sirkeyle birazda tuzu güzelce karıştırdı. Bir müddette dinlenmeye bıraktı. Daha sonra küçük, küçük top gibi yaptığı hamuru el ayası gibi açıp, nişasta ile yirmi, yirmi üst, üste koydu. Merdaneyi öyle bir güzel gezeletti ki hamur üzerinde, hamur kendiliğinden açıldı mı, açıldı. Meğersem maharet hamurdan birde ustadanmış. Lezzetine lezzet katmak için araya koyduğu ezilmiş Hindistan cevizi ile dilimlemeler sonunda hamur üzerine dökülen tereyağının bolluğuna şaştım doğrusu. Şırası da ayrı bir mesele;
Her iş, her eser maharet istemez mi? İş ehlinden öğrenilmesi gerekmez mi? Dülgerlik, terzilik, berberlik, rehberlik, vs. Hoşuma giden bir söz aklıma geldi. Oğlan babadan öğrenir meclis gezmeyi, kız anadan öğrenir sofra yazmayı. Burada anlatılmak istenileni zamanla daha iyi anlar oldum. Bir şeyleri atalardan tecrübe edildiği şekliyle yapılması halinde çok az hata şansına sahiptir. Ülkelerde sınırları belirli bir tepsi değil mi. Üzerinde oluşturulacak eserler, yol gibi, baraj gibi, binalar gibi, ormanlıklar vs. gibi. Bunlar üzerinde yaşayacağı insanlara ihtiyaç hamur değil mi. uçaklar, arabalar, tranvaylar bilumum araç gereçler baklavaya lezzet veren Hindistan cevizi değilmi. Ya usta! Bunları bir araya getirip faydaya dönüştürecek, lezzetine lezzet katacak usta. Fidanımız olan çocuklara erkenden verilecek doğru bilgiler de onların erken yaşta ergin olmasına, erdem kazanmasına yardımcı usta nasıl olacak. Mesele burada.
Altın çağlar yaşamış bu memleketimize!
Unu, sütü, yağı, tuzu, şekeri bol, bol bulunan ülkemiz insanlarını yoğuracak öyle bir usta lazım ki! Her bir ferdini doyuma ulaştıracak dilimleri eşit, eşit sunabilecek, yarınlar da gözü arkada kalmayacak ortamı yaşatacak usta lazım. Fikirlere saygı gösterecek, yakın geçmişinden örnekler sergileyecek, geçmişinin tecrübesini bir kenara atmayacak usta lazım. İnsanların var olacağını, ama insan yaşamının kısa olduğunu düşünüp lezzetin, tadın başkalarına miras kalacağını bilecek idrak edecek usta lazım. Uzak geçmişle değil yakın geçmişle bağlantıyı kesmeyecek usta lazım. Dost olacak, yüzü gülecek, az konuşup çok şeyler anlatacak sinirleri alınmış usta lazım. Korkutarak değil babacanlıkla yanında tutabilen usta lazım. Tadımlık sunan değil, doyuran usta lazım. O vakit tevekkülü elden bırakmayıp usta arayacağız. Elek içinde nice işe yarar tane olmazmı. Önderimiz Atatürk gibi bir usta bulmak umuduyla……
Ahmet Bağçe
Unutulmaması gereken kılıç dahi, görevini yapması için küçüçük biley taşına ihtiyaç duyar.
Ahmet Bağçe
ÖMRÜMÜZÜ UZATALIM
Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı için gelin birlikte bir kahve içelim, kırk yıl sonra diğer kırk yıl daha ömrümüzü uzatalım.
Ahmet Bağçe
YAZIKLAR OLSUN
Sen elini uzattın da ben tutmadım mı, ?
İstediğin serinlemekti de yüreğine su serpmedim mi?
Haberin olmadıysa,
Ya hississin,
Yâda buz gibisin.
Anlaşılan beni ağlatmaya çalışıyorsun.
Arzuladığın gülmekse,
Yazıklar olsun.
Ahmet Bağçe
Aşk mutluluk ile acının bir arada pişmiş halidir. Sabırla yenilen aşk, en çok fotoğrafçılarla çiçekçileri birde falcıları sevindirir.
Ahmet Bağçe
Kaynayan kazanın içine her ne düşerse içindekilerle birlikte kaynar. Önlemi, içine düşecek olanı kollamak yerine kazanın altındaki ateşi söndürmek.
Ahmet Bağçe
Hiçbir kimse iğlisini çektiği kişi karşısında duygusuz değildir.
Ahmet Bağçe
Sen tanı ki ahlakı, tanımazsan tanıtırlar ahlakı.
Ahmet Bağçe
KUŞUN ÖMRÜ
Kuş çırpınır. Yüreği pır, pır çarpar. Korkusu ne aç kalmak nede susuz. Onun korkusu yakalanmak. Yakalanmak onun için öyle zor ki, açlık susuzluk aklından bile geçmez. Özgürlüğü giderse çırpınır kurtulmak için. Lakin yoksa umudu içi acır. Yanar, yanar ve sonra ağlamaya başlar. ağladımı ölüm onun hemen yanındadır. Çünkü gözlerinden akan bir tek gözyaşı kuş için. Hayatın sonudur. Keza gözyaşı sonrası ölür kuş. Özgürlüğü gitmişse yaşamasının anlamı yoktur. Ha, kelebeğin kısa ömrü ha, özgürlüğü kalmayan kuşun ömrü. sonu ölüm...
Ahmet Bağçe
Yıllardır omuzlarımızda biriken yükün ağırlığını taşıyan ayaklarımız, özür dileriz gün boyu ayakkabı içinde tutuklusunuz hakkınızı helal edin.
Ahmet Bağçe
Baktım kütük, yonttum bu sefer kereste oldu, talaşına bıraktım.
Ahmet Bağçe
Yağmur suyu ark yapılmazsa yol bulup akmakta zorlanır. Lakin geriye enkaz bırakır.
Ahmet Bağçe
Dostluk vefat etmiş, sevgi tatile çıkmış, muhabbet el sallıyor. Bende köyüme gidiyorum.
Ahmet Bağçe’den
ALAYMI EDİYORSUN
Sevgili unuttum seni,
Sadece geceleri birde gündüzlerimde aklımdasın...
Özlemiyorum da,
biraz ağlamaklı haldeyim..
Ya sen! Aklına gelirmiyim ben?
Sadece geceleri değil bir an düşünüyor musun beni...
Uykusuz geçen gecelerin oluyormu?
Oflarınla uyuyamadan dönüyormusun yatağında.
Yoksa;
Ahmaklığımla alaymı ediyorsun...
Ahmet Bağçe
Sabahın ışıklı berrak yüzü, çok mu kıskandın akşamın karanlığını, geldin hem kendini hem de benim içimi kararttın.
Ahmet Bağçe
Şaşkınlığım sigarayı yakının keyiflenmesine, oysa ki intikamı çok korkunç. İnanın kendisini yakanın nefesini kesiyor.
Ahmet Bağçe
Eğer geçimsizlikten yana rahatsızsan kendinle bir tanışsana.
Ahmet Bağçe
Zamanını neden boşa harcadın diyene cevabım, boşlukları doldurmaktan.
Ahmet Bağçe
BEN KAPUSKA ALMAYAYIM
Etli pişmiş bir kuru fasulye ve yanında soğanın cücüğü ile pirinç pilavını çok severim. Kim sevmez ki. Haftada bir olursa kim yemez. Doğrusu ben iştahla yerim. Ya kapuska. Kapuska ne kadar et ile pişirilirse pişirilsin istekli yenmez. Ne yalan söyleyeyim çok naçar kalırsam sadece karnımı doyurmak için yerim. Gönlü güzel olmayan güzelde kapuska gibidir. O güzele olan aşk, sevgi benim için kapuskadır. Kapuska nasıl ağız tadını bozuyorsa o güzelde hayatın tadını bozmaz mı? Ben kapuska almayayım.
Ahmet Bağçe
Gönlü güzel olmayan güzele sevgi bağlayanın yaşamı, zindanda yaşayandan farkı yoktur.
Ahmet Bağçe
Dostlarım; sizlere çok dargınım. Beni öne alıp, hepiniz arkamdasınız. Merakım arkamdan neler konuşuyorsunuz.
Ahmet Bağçe
Yılların birikiminden oluşan eserlerin, Birazda sende kalsın beni yeterince sıkıntıya soktular.
Ahmet Bağçe
Sözün bittiği yerde sükût çelebi.
Ahmet Bağçe
Her öğün yediğim mermiler karın ağrıtmaya başladı, öğün sayısını ikiye indirdim. Sekiz mermi karavana.
Ahmet Bağçe
BEKLEYİP GÖRECEĞİM
Ben şimdi sınavdayım. Ayaklarım toplu, ellerim bağlı, düşlerim, hayallerim yutulu. Sınav süresi sınırsız istediğim sorudan değil, istenilen soruları cevaplamak zorundayım. Cevap kâğıdımı ne zaman vereceğim belli değil. Sınav görmediğim, işitmediğim konulardan oluştuğundan, dersimi sınav bittikten sonra alacağım. Sonra bende, benden öncekiler gibi bilmeyenlere nasihatte bulunacağım. Ne diyeyim sabrın sonu selametmiş, bekleyip göreceğim.
Ahmet Bağçe
MİHRİBANIM
Yoruldum, çok yoruldum arkandan koşmaktan. Dermansızlık diz boyu kalmadı mecalim. Adım atamıyorum. Sen önden buyur, git hedefine sapmadan. Gücümü toplayım, gelirse dermanım sen soluklanırken gelirim mihribanım.
Ahmet Bağçe
SEVDİKLERİMİZLE MUTLU YILLARA
Elimizde olmadan hangimiz hayale dalmadık ki. Hangimiz bir akşam vakti, yâda gece somyamıza uzandığımızda renkli düşüncelerimize git diyebildik. Koltukta, sandalyede yorgunluk atarken, kahvemizi yudumlarken, hangimiz dalmadık derinlere. Sevdiklerimizi getirmedik mi gözümüzün önüne. Çoğu zaman hatalarımızla kaldık baş başa. Kırmadık veya kırılmadık nelerimizin olduğunu hatırladık. Anlarımızı tekrar yaşayıp avunduk. Bazı zaman ağladık hatıralarımızla. Şimdi tek dileğim vazgeçtiklerimiz sağ olsun, vazgeçemediklerimizle, sevdiklerimizle mutlu yıllara.
Ahmet Bağçe
Dinle bak, zaten yoklarda yaşıyordum. Neyi kaybettim ki bulayım. Yoklama çekmene gerek yok. Böylede rahatım. toplanaçak ne pılım var, nede çulum. Bir ayağım var, onu da bağdaş kurarım.
Ahmet Bağçe
Bazı insanlar kalkan gibidir. Görünmez ama hissettirir, tutkal değildir ama yapışır yalnız bırakmaz.
Ahmet Bağçe
GÜZEL ANAM, CANIM BABAM
Güzel anam, Canım babam. Bilmedim varlığınızda kıymetinizi. Gittiniz dönmediniz özledim sizi. Giderken açıktı elleriniz ne bilem. Merakım ne eder ne yer ne içersiniz . Bolluk bereketlikmiş derler gidip görmedim. Memnunsunuz ki yerlerinizde dönmediniz. Sizleri çok özledim çok ne diyem.
Ahmet Bağçe
Derinlik önemli değil, dalmasını bilene. Mesafenin ehemmiyeti yok hatırlayabilene. Sevgide acı bal olur fedakâr olabilene.
Ahmet Bağçe
Sözün gücünü yazan kalemin Ucu batarsa affola.
Ahmet Bağçe
En güzel koku tendeki miski amber, en güzel can, canından can. Can evladın canı içinde, ceddine olsun can.
Ahmet Bağçe’den
Medeniyetten yoksun toplumlar, hafif esintide hastalanan çocuk gibidir. Onlara sürekli antibiyotik gerekir.
Ahmet Bağçe’den
Samanla karışmayan topraktan kerpiç olmaz. Üst üste konan topraktan duvar örülmez. Olursa çamur olur ondanda barınak olmaz.
Ahmet Bağçe’den
Yaralı bir yüreğin,
Bir köşede sessiz duruşu,
Üzerine benzin dökülmüş,
Ateş bekleyen saman gibi.
Ahmet Bağçe
Değişen hiç bir şey yok. Yakan farklı olsa da yanan her daim odun.
Ahmet Bağçe’den
Yaş yere basmam, yaş yere çivi çakmam diyorsun, ağlayanlardan kuru yer bulabilirsen.
Ahmet Bağçe’den
Kıyafetine baktım insan sanıp yanına vardım. Ağzında otu görünce hayvan olduğunu anladım.
Ahmet Bağçe
ELİ BOŞ DÖNDÜRÜYOR
Ne garip, öğrendiklerimiz üzerinden sınav yapanlar kopya çektirmezler ama hayat kopyadan ibaret. Bizden öncekilerde bizim yaptıklarımızı yapmadılar mı? Bazen suskun, bazen konuşkan, bazense neşeli olmadılar mı? Çoğunlukla yaşamımız yoğunluk içinde koşuşturmayla geçiyor. Monoton hayatı kazanmaya çalışıyoruz, lakin hayat bizi bedava çalıştırıp eli boş döndürüyor.
Ahmet Bağçe’den
Beklediğin beklemeye değmiyorsa bileti yak gitsin.
Ahmet Bağçe’den
Ey benim bineğim. Bir geçtiğin yerden bir daha geçme. Yorulup bir yerde dinlenme, Balçıktan geçip,beni kirletme. Yanılıp şaşırma doğru bildiğin yerde yürü.
Ahmet Bağçe’den
Yeni elbiseleri için, baharın gelmesini en çok ağaçlar ister, lakin yinede yaz sonu yapraklarını döker. Vefasında peşrevi yoktur. Unutmayalım ki canımızı en çok sevdiklerimiz açıtır.
Ahmet Bağçe’den
Haysiyetsiz, ahlak yoksunu insanların nesilleri tükense, bu defa kemiklerini müzelerde saklarız.
Ahmet Bağçe’den
Güneş tutulmasında çıra çaya ışıksa, kahvenin özü cezvede köpükse, mangalda ızgaranın zevki dumansa, çaydanlıkta çayın demi damakta tatsa sende benim yüreğimde bahasın
Ahmet Bağçe’den
Onurlu insan ölse de ölümsüzleşir, onursuz insan yaşasa da ölüden farksızdır.
Ahmet Bağçe’den
Şimdi farkına varmadan bastığın otlar, gün gelir çobanlar üzerinde sürüsünü otlar.
Ahmet Bağçe’den
Sabah yaptığım yanlışım, gördüğüm rüyadandır. Gün içindekilerse kendime gelemeyişimdendir. Yıllardır rüyamda meşgul edene rica etsem reklâm arası verse önümü görsem.
Ahmet Bağçe’den
Ne görüyorsan gör ama, sonradan değil.
Ahmet Bağçe’den
Geçmişle yaşama ama hatalarından ders al, başarınla avunup kalp kırma. Geleceğin sonunda çukur var.
Ahmet Bağçe’den
YAPMAK İSTEDİKLERİNİ YAPAMAYACAKLAR.
Vaktiyle dedemle babam bir şeyler konuşurlardı. Babam ısrarla dedeme ya baba he diyiver şu işi halledelim diyor isteğinde ısrar ediyordu. Dedem bir türlü ikna olmuyordu. Bir tabir var ya ‘’Nuh diyor peygamber demiyor’’ işte dedem de babamın isteğine olur vermiyor kabul etmiyordu. Bense dedemin kucağında cırıt atıyor, sakalını oynuyor omzuna çıkıyordum. Arada bir dede diyorum, dedem dur bir kıprama oğlum diyor bağrına basıyordu. Zaman, zaman dedemle babamın bu tür konuşmalarını şahit oluyordum ama neden konuştuklarına anlam veremiyordum. Benim derdim, dedemle olmak onun yanından ayrılmamaktı. Çünkü bahçeye, pazara, camiye, arkadaşlarının ziyaretine bensiz gitmezdi dedem. Beni kırık leblebisiz, siyah kuru üzümsüz, küncülü tahin ve incirsiz bırakmazdı. Her ne istersem hemen yerine getirirdi. Ben dedemi çok seviyorum, yokluğuna halen alışamadım. Şimdi olsa bana yazlık ev bile alırdı.
Aradan yıllar geçti. Babamdan kereste biçme, meyve sandığı yapmaya mahsus hızar dükkânı açmak için fikrini almak istedim. Çünkü kaporasını verip, bir kereste biçme dükkânı almıştım. Üstüne borçlandığım para için babamdan para almam gerekliydi. Babama bu hususta bana yardımcı olurmusun dedim. Babam fikrime katılmadığını, katılmadığı gibi bir sürü engelleri de önüme sürerek daha fazla konunun tartışmasını istemez tavır sergiledi. O zamanlar içimden çok kızmıştım. Fikirlerime engel oluyor düşüncesiyle, babamla günlerce bir araya gelmemek için bahaneler arıyordum. Kırgınlığımı hissettirmeye çalışıyordum. İyi bir iş adamı, saygın bir insan olan babamla birçok konuda fikir ayrılığına düşüyordum. Oysaki kendisinden akıl almaya gelenlerin hepsinin derdine derman olduğunu lakin bana gelince birçok düşüncelerime karşı çıktığını düşündükçe kırgınlığım daha da artıyordu. Para babamda, fikir bende lakin tek başına fikir para etmiyordu. Kendimi okula verdim ve üniversiteyi kazanıp diplomasını aldım, devlet memuru oldum. Bir bayram babamla sohbet esnasında sordum. Ben 3–4 yaşlarımdayken dedemden ısrarla bir şeyler istiyordun, dedem ise senin isteğini kabul etmiyordu. Neydi o çok istediğin baba dedim. Oğul senin yaptığını istiyordum dedenden. PTT ye memur alıyorlar, memur olayım diyordum. Deden ise esnaf olmamı paranın ticarette olduğunu söylüyor, benim memur olmamı istemiyordu dedi. Babama, anladığım kadarıyla sende benim okumamı istedin, peki torunlarının ne olmasını istersin, tabiî ki okumalarını istersin dedim. Dinle oğul el işler el övünür. Sanatkâr olmalarını isterim. Bir zamanlar ben memur olsaydım, senin birçok isteklerini veremeyecektim, şimdi torunlarım okurlarsa sana yapmak istediklerini yapamayacaklar.
Ahmet Bağçe’den
KİTAP DOSTLUĞU
Bir şey okumamakla okumanın farkı geçen vaktin anlaşılır yâda anlaşılır olmamasıdır. Okuyan kişinin kimseye ihtiyaç duymamasıdır. Bir şey okumayan insan yaşamıyor, bir şeyler okuyan insanın yaşamı dolu doludur. Boş silahı değil yalnız insanı şeytan doldurur, ama bir şeyi okuyanı şeytan dolduramaz. Keza doldurmakla meşgul olan insanın beyin çuvalında şeytanın koyacağı nifaklar için yer yoktur. Huzur bahşeden, şeytandan uzak tutan dostluğa, kitap dostluğu diyorum.
Ahmet Bağçe’den
GECİKMEM ONDANDIR
Bir gün anneme. Anne sen babama sevdalımıydın. Yâda babam sana sevdalımıydı dedim. Annem biz bir birimize halen sevdalıyız oğul dedi. Nasıl bir şey sevdalılık bir anlat dedim. Akşamın karanlığı çökmeye başladığı bir andı annemle konuşma vaktimiz. Annem gözümün içine bakarak bak oğul baban dükkânını kapattı 20 dakikaya evde olur dedi ve gaz ocağındaki pişirmekte olduğu yemeğinin ateşini kıstı. Yirmi dakikadan bir kaç dakika geçe babam geldi. Anne babam tam yirmi dakikada değil biraz daha geç geldi buna ne dersin dedim. Bu defa babam. Oğul annen için kahveciden taze kahve çektirdim gecikmem ondandır.
Ahmet Bağçe’den
Hayat nedir.
Hayat! İlkokul veya ortaokul çağlarında evlada, dediğimin aksini yaparsan, sana istediğin bisikleti, saati veya akıllı telefonu almam, 30 yaş ve üzeri evlada ise; Dediğimin aksini yaparsan sana hakkımı helal etmem demektir hayat. Önem arz eden farklı yaştaki evlada yâda benzer şahıslara ifadenin tarzıdır, kısaca olgunluğun kendisidir hayat.
Aldırmayın Felsefe yaptım
Ahmet Bağçe’den
Hayatın öğrettiklerinden benim öğrendiğim sadece yemek, hayat ömürden bende ömrümden tüketiyorum. Diğerleri aperatif.
Ahmet Bağçe’den
Toza bas ki izi kalsın, adım at ki havaya kalksın. Yüreğini koy arkan olsun. Cesaretini koy namın olsun.
Ahmet Bağçe’den
PERDE KAPANMADI
Birileri Osmanlı diyor Türklüğü silmeye kalkıyor. Ya! Osmanlıyı kuranlar Türk değildide ecnebi miydi? Sanırım bilinç altında Türklüğü silmekle Osmanlıyı kökünden kazıyıp vatanı küçültmek yatıyor. Bizde bunu yedik. Osmanlı Devletini kuran Atamın adı. Osman beydi. Oyuna gelip bölünen Anadolu Selçuklu Devletinin bölünen parçalarından biri olan Osmanlı beyliği, Osmanlı Devleti oldu. Üç kıtaya nam saldı. Asırlar sonra Atatürk’te Devletimin başına bela olan pislik ecnebi milletlerine kısaca haçlılara askeriyle ders veren ve bu Türk milletine ait olan vatanını Allah’ımın izniyle armağan edendir. Pis ecnebiler pis haçlılar şimdi aynı oyunu oynamaya devam ediyor. Demek ki perde kapanmadı.
BUDA AKILLARDA BULUNSUN
OSMANLILAR şehir dışında yaşayan, bilhassa göçebe olan aşiret ve oymaklara TÜRK-TÜRKMEN demiş, bunların düzlük, ovalık yerlerde yaşayanlarına YÜRÜK, dağda yaşılanlarına da KÜRT tabirini kullanmıştır. Tahrir Defterleri’ndeki ifadeleri bu anlayışla değerlendirmek gerekir. Burada hemen ekleyelim, " Ne var ki, ta 900’lü yıllardan itibaren gelen bir değişim vardır. O tarihlerde MÜSLÜMAN olan OĞUZLAR’ı diğerlerinden ayırmak için kendilerine TÜRKMEN tabir edilmeye başlanmıştır. TÜRK-MEN, "TÜRK’ün iyisi, hası" anlamına gelir. Güçlendirme takısıdır. Bir şeylerden nem kapıp yeni oluşumu içine kimse girmesin. BUDA BÖYLE BİLİNE
Ahmet Bağçe’den
Bazı zaman öyle iyi niyetli oluyorum ki içimden intihar etmek geliyor, sabredip intihara mola veriyorum.
Ahmet Bağçe’den
DOSTLARA, SEVGİLİYE, ASKERE MEKTUP
Ne zamandır unuttuk, mektup yazılmayı. PTT önünde satılan kartpostalla bayramlarda yılbaşında heyecanı tatmayı.
Mektup; Dostlara, sevgiliye askere yazılırdı. Hepsinde ortak cümle, önce mahsus selamlarımı sunar hal ve ahvalinden niyaz ederim. Bizleri soracak olursan elhamdülillah duacınızız. Mektubun bağlamında baki selam eder büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öper acele cevap beklerim denirdi. Bazen de işin içine kestaneyi de katıp kebabından espri yapılır, cevabın çabuklaştırılması istenirdi. ‘’ Kestane kebap acele cevap’’ denirdi. Karlı, soğuk kış günleri akşam yemekten sonra sobanın sıcağında kaba yün mindere oturulurken, çaylar yâda kahve yudumlanırken, uzaktaki dostlar, askerdeki evlat veya yakınlar bir, bir hatırlanırdı da bir mektup yazma gereği duyulurdu. Mektup yazarak hal hatır sorulur, hem de gönül almak babından güzel hoş sözler yat edilip kendi gönlünü rahatlatıp karşıdakilerin gönlü alınırdı. Şimdilerde tabure, fiskos masası da denilen eskilerde mum tahtası dediğimiz diz önüne konulan küçük masada çizgili kâğıda çokça da çizgili defter yaprağına düşüne, düşüne ara, ara tebessümler edilerek mektup yazılır, yazılırdı da. Evdeki horantalara mektubu bağlıyorum denir, sizin diyeceğiniz varmıdır diye de sorulurdu. Evin yaşlı ninesi benden de selam deyiver kendisini üşütmesin yaban yerlerde onu da yaz bakayım dediği de yer kalmayan mektubun sol tarafın boşluğuna ilavesi yapılırdı. Yarınıda beklemeden PTT’ nin yolu tutulur mektup allanır pullanır gönderilirdi. Tabiî ki bu defa acele cevabı istenilen mektubun cevabını getirecek postacı beklenirdi.
Teknolojinin cep telefonları götürdü o güzelim heyecanı, pencere önünde beklenen postacıyı.
Ahmet Bağçe’den
BENİM GİBİ.
Bazen düşünüyorum. Hayatın birlikteliklerini. Gülün yanında diken varken, gözün yaşı, samanın dumanı, uyumanın uyanıklığı, düşüncenin düşüncesizliği, varlığın yokluğu, sevginin sevgisizliği ve sensizliklerin hayal ile özleştiği, ölümün ise gece gibi sessizliği. Her birliktelik yalnız değil benim gibi.
Ahmet Bağçe’den
Dünyada kaç vakit var dediler. Dedim iki vakit. Biri doğduğun, diğeri öldüğün vakit.
Ahmet Bağçe’den
Nefes alan toprağın üstünde giysili, nefes almayan torak altında kefenli, sıfır derecede hem buz hem su gibi.
Ahmet Bağçe’den
Ey! Gönül seneler tek, tek. Biterde yaş ilerler. Lakin sen halen yirmisindesin. Ya sen kalıcısın, yâda sana biçilen ömür.
Ahmet Bağçe’den
Her şeyimi alan zaman,
Sana bir türlü alışamadım,
Giderken el sallamadın,
Lakin her anıma iz bıraktın.
Ahmet Bağçe’den
Unutmak istediklerimi gördükçe ezber yaptığımı hissediyorum. Bu durum hoşuma gitmiyor, çünkü unutulması gerekli onlar sevilmeyi hak etmiyor.
Ahmet Bağçe’den
Düşüp kayan da, başkasının derdine gülüp geçende aynı. Her ikisinin de dengesi bozuk.
Ahmet Bağçe’den
Kendini sırdan, madeni nemden koru. İnsanı gam, madeni pas çürütür.
Ahmet Bağçe’den
SIR VERMEM
Perçemi elinde cemalini gizleyen,
Ah demem, aman demem,
Senin için dağ, taş yol ırak demem,
Ser veririmde sır vermem.
Yüzüm mirat olsun sana.
Urganla sıkıca bağla gönül sırtına,
Bir pare yüreğinde yer ver gönlüme,
Bir ömür sadakatli konuklanayım,
Nazende sana tar olup sesleneyim.
Yüksekten korkarım kayarsa ayağım.
Düşüp kırılır parçalanır bir yerlerim.
Ya! Gönülden düşersem ne olur halim?
Kabım toprak sert kayada parçalanırım.
Kılıç keser ak tende izi kalır,
Çor sözün içimde ahım olur,
Dil kesmesinde yürek yara almazmı?
Yürek yara alınca silinmez izi kalır.
09.01.2015
Ahmet Bağçe’den
TİPİDEN DEĞİL
Damla, damla akan göz yaşlar,
Bil ki birinin yüreğine damlar.
Yakın uzak fark eder mi ?
Hasretin yüreği dağlar.
Üstü örtülü etrafı açık,
Tipi altında ötüyor langar.
Birde etrafımda uçan kuşlar,
Tipiden değil içim sensizlikten sızlar,
Ahmet Bağçe
07.01.2015
EY! YALNIZLIK
Güneşle birlikte sokağa çıkanlar, güneşle birlikte yok oluyorlar. Ey! Yalnızlık neden güneşe uymuyor, geceyle birlikte olup, insanların içini karartıyorsun.
Ahmet Bağçe’den
Güneş gibi olmak isterim. O üstüne doğduğunu yakıyor, beni de başkası.
Ahmet Bağçe’den
GİDİŞİ GELİŞİYMİŞ
Önce arkasına döndü.
Tebessüm etti.
Sonra yoluna devam etti.
Sivri ökçeli ayakkabısıyla koşarcasına uzaklaştı.
Terlemiş, dizlerimin bağı çözülmüştü,
Şaşkın bakışlarım arasında kayboluşunu izledim.
Gidişine engel olamadım ama,
Onun gidişi aslında gelişiymiş.
Ahmet Bağçe’den
Koyunlar sürü halinde yayılıyor ama kasaplar her koyunu kendi bacağından asıyor. Sürünün koyuna yok bir faydası.
Ahmet Bağçe’den
Yanımda bir kişilik yer var. Kişilik pahalı sanırım marketlerde yok satıyor.Yer halen boş.
Ahmet Bağçe’den
Gecenin bittiği anda aydınlığın verdiği yeni günün ardından gelecek geceye kendini hazırla ki, bir önceki gecede çektiğin sıkıntıları yaşama.
Ahmet Bağçe’den
MERHABA HAYAT
Zaman, zaman hayal âleminde uyanık uykudan uyanınca, üzüntünün, kuruntunun içindeyken, üzüntü veren olayın ruhsal olduğunu anlayıp rahata ermenin mutluluğunu yaşayacaksın
ve diyeceksin ki MERHABA HAYAT MERHABA, MERHABA
Ahmet Bağçe’den
Her gün ölen için yaşamak çok zor, lakin yaşayanlar içinde ölmek çok zor.
Ahmet Bağçe’den
Her ne şekilde olursa olsun, seni yüreğinden bırakana, yanındakinden fazla değer verme. Kendisine verilen değerin ölçüsünü bilsin.
Ahmet Bağçe’den
Öyle hüzün var ki içimde, yoklarla varlar dövüşüyor da benim elimden bir şey gelmiyor. Üstünlük yarışında tarafsızım. Bir yanım yokluktayken diğer yarım varlık arzusunda. Biri diğerine orantılanırsa ben yok olacağım işte korkum, hüzünüm ondan.
Ahmet Bağçe’den demagoji
Artık atağa geçilmeli,
İstekleri bir, bir belli,
Bir bütün ekmeğimizi,
Bölmektir niyetleri.
Ahmet Bağçe’den
10.12.2014
Öyle bir kelimesin ki ‘sen, lastik gibi sündürdükçe değişkensin.
Ahmet Bağçe’den
Biz armut’muyuz ki sürekli ayıların ağzındayız. Gerçi ayılar armudun iyisinden balın hakikisinden anlıyor.
Ahmet Bağçe’den
KISA GÜN DOSTU
Bir sonbahar daha yaşanıyor. Yapraklar, solgun bir, bir ayrılıyor dalından. Dalga, dalga küskün ve dargın tavırla, kanatlı ama cansız düşüyor toprağa. Sonbahar hüzünlü, karamsar ve soğuk. Karanlık geceleri uzun sırt çevirmiş yıldızlar. Görünmüyor, parlamıyor. Onlarda dargın. İştahsız coşkusuzlar. Kaymıyor görünmüyorlar. Bir donukluk yaşanıyor, yaşatıyor her yıl gelen kısa gün dostu Sonbahar.
Ahmet Bağçe’den
Sevgi içten değilse yüz güldürmez, üzerinde pot duran elbise gibi.
Ahmet Bağçe’den
Sevdim diye düşünmeden bir kalbe girince kahkahalarımın yerini burukluk sardı. Gençliğim, son baharda dökülen yapraklar arasında kurudu gazel oldu. Pişmanlığım ondandır.
Ahmet Bağçe’den
Öyle bir ayrılık yaşıyorum ki, nehirle birleşen kollar gibi, ayrılık korları içime akıyor.
Ahmet Bağçe’den
Aşkın hangi yarayı kapattığı görülmüş. O ancak yaraların açılmasına çanak tutar.
Ahmet Bağçe’den
Hayatta hafife aldığım şey geleceğimdi. Nasıl olsa o bana geliyor diye önemsemedim. Şimdi ciddiye almadığım için bedelini ödüyorum.
Geleceğinizi hiç bir zaman hafife almayın. Bir gün bedelini ödemek zorunda kalırsınız.
Ahmet Bağçe’den
BABALAR SİZİN GİBİ
Soğuk kış pazarları ne yapılır.
Eskiden olsaydı semt pazarına gidip, pazarın o muhteşem sergilerini gezer, fiyatları analiz eder, çeşitlerden sepeti doldururdum. Kollu sepeti değil, arabalı sepeti. Kollu sepet tarih olalı epey oldu. Sahil kenarlarında halen var da süs olarak, evlerde sadece tarih koksun diye satılıyor. Gerçi kollu sepetlerinde vaktiyle havası bir başkaydı. Filelere taş çıkartırdı. Ha sahi kollu sepetin devran sürdüğü zamanlarda file de hafif yük taşıyıcısıydı. Hafif yük de ne demeyin. Babalarımız sabah namazından çıkınca eve gelirken taş fırından aile kalabalığına göre pide ve somun ekmek, birde gazete alırlardı. Kahvaltıda sıcak tazecik ekmek tuluk peynir, zeytin, yağ gibi kahvaltılıklar pek lezzetli giderdi. Tabi bu taze ekmek ve gazete babaların cebinden çıkarttığı örgülü file içine konurdu. Babalar fileyi mendil misali yanlarında taşırdı. Eve geldiklerinde hanımına fileyi tutuşturur, içinden gazeteyi alır, sıcak sobanın yanında kendisine has köşesine çekilirdi. Kahvaltı hazırlanıp, aile fertleri yüzünü yıkayıp, ortaya serilen sofraya tespih halkası misali çizilinceye kadar babalar hanımının o güzel yüzlü annelerin bereketli elleriyle yaptığı kahveyi de yudum, yudum içerken gazetesini de sindire, sindire okurdu.
Konu biraz dağıldı galiba. Eskiye döndük. Döndük de eski günler pek güzeldi. Ya şimdi. Şimdilerde o pazar günlerinin tadı zevki yok. Şehirler büyüdü. Pazarlar var ama insanlar marketlere yöneldi. Kollu sepet yok artık. File yerini poşete bıraktı. Kısacası bizde gazete okumayı internete bıraktık. Ee sofra ne oldu diyeceksiniz. Aile fertleri erkenden kalkıp tek, tek dolaptan bulduklarını aperatif olarak yiyip işine veya okuluna yada dershanesine dağılıyor. Ya babalar, babalar sizin gibi hayatın kargaşalığından ne yaptığını bilmiyor. Kahve içmeyi de alışamadan unuttu. Ya anneler! Annelerde televizyondaki pembe dizileri izliyor.
Ahmet Bağçe’den
Karışık Nostalji
DEDİKODUCU
Sizler ve bizler birbirimize lazımız ve birbirimize çok önemliyiz, lakin sizler bizlere, bizler sizlere, onların yanında kereviz gibiyiz. Onlara; Biz onları biliriz. Aslında biz onları hiç sevmeyiz derler dert yanarlar. Zaten bizlerde gıybetçi sizleri sevmeyiz.
Bazı dostluklar
Ahmet Bağçe’den
Bana bir soru sor,
Bak gözlerime ve,
Sen cevabını ver.
Sana bir sorum olsun,
Düşünmeden cevabını ver.
Ahmet Bağç’eden
Ruhumun, engin denizlerin güzelliği gibi durgun ve sakin olmasını istiyorum. Lakin bu güzelliği oluşturmak yâda bu güzelliğe ulaşmak oldukça zor.
Ahmet Bağçe’den
HAYALLERİM
Bütün hayallerim gözyaşlarımla ıslandı. Kuruması için bahçedeki çamaşır ipine astım. Hepsi yere düşmüş.
Ahmet Bağçeden
ÖNÜNE BAK
Anne ve babalar çocuklarıyla birlikte yürürken arada bir önüne bak telkininde bulunurlar. Önüne bakarak yürüyen yetişkin adayları bu söze kızar, fakat tökezlemekten de geri kalmazlar. Anne ve babalar haksızmı.
Ahmet Bağçe’den
Gözlerin görmek istemediğini yürek tasdik etmiyorsa, bir umut var demektir.
Ahmet Bağçe’den
Yüzünü göstermeyene diyorum, sakın yüzünü çevirme, iki yüzlü olduğunu görecekler.
Ahmet Bağçe’den
Bir bütünü parçalamak kolayda bir araya getirmek kolay değil, parçalar bir aceminin eline geçerse, acemi parça artırır bütün ise işlevini yitirir. Sahip olmak kaybetmekten çok daha güzeldir!
Ahmet Bağçe’den
Kolunuzdaki veya masanızdaki yâda duvarınızdaki saate bakın sonra gözünüzü kapatıp açın tekrar o saate bakın zamanın nasıl çabuk geçtiği anlamanıza yetecek.
Bir Felsefe Olsa Gerek
Ahmet Bağçe’den
Değerli arkadaşlar Kurban Bayramınızı candan kutlar, kalp hastası olanların çok dikkatli @ yemelerini tavsiye ederim.
Ahmet Bağçe’den
Çevremizi tanıyalım konusunu anlatan öğretmen, birde kendimizi tanıyalım konusunu anlatsaydı bu kadar cahil kalmazdık.
Ahmet Bağçe’den
Pahalı hayatı ucuza kapatanlar, kölelerini azat etmekten kaçınan çok köklü hırs düşkünü olanlardır. Bu ucuzcuların soy kökleri konuşabilseler varisleriyle kıvanç duyarlar.
Ahmet Bağçe’den
İnsanlar küçükken aldığı kararların büyüklüğünü, büyüyünce anlıyor. Tekrar dünyaya gelsem demesi ondandır.
Ahmet Bağçe’den
Bir ömür boyu beklenen kocaman bir hiç.
Ahmet Bağçe’den
Kar yere düşünceye kadar kelebek gibi süzülür, toprağa düştüğünde soğuk yüzünü gösterir. Toprak sabırla baharı bekler. Zafer gene toprağın.
Ahmet Bağçe’den
Emniyette olsan da alıştırma hafızanı rahatlığa, birileri çomak sokar burnuna.
Ahmet Bağçe’den
Adam olan adam, bazen cahil bazen de zekasını geride bırakır.çocukla çocuk cahille zır cahil olur.
Ahmet Bağçe’den
Adam olmayan saraya olur mu vezir. Olursa eşekten padişah, halkını eder rezil.
Ahmet Bağçe’den
Böbürlenme toprak, su olmazsa sen toz yığınından ibaretsin.
Ahmet Bağçe’den
Adam olana sırt verilir, adam olmayana sırt dönülür.
Ahmet Bağçe
Acıya alışık birine tatlı verirsen limon yemiş gibi ağzını buruşturur. Garibim ömrünce acı yemiş tatlıya alışık değil ki.
Ahmet Bağçe’den
Hayat belkiler le, keşkeler le yapacak bir şey olmayınca neyseler den ibarettir.
Ahmet Bağçe’den
NASIL OLUR MUTLU GÖRÜNMEK
Gülmek ve mutlu görünmek, çok zor içten gelmeden kimsenin yapamadığı bir davranış. Faydası var mı? Tabiî ki var. Bu davranış, eğer gerçekten yapabilirse insan; kişiyi, düşmanına galip yapar. Zafer kazandırır. Bu zafer sizce mutluluk değil de ne?
Ahmet Bağçe’den psikolojik safsata
Her kelamını bir kenara yaz. Kurt koyunu, para dostunu bozar.
Ahmet Bağçe
Sakın böbürlenme büyüklüğüne. Bir başka büyük yanında sende küçüksün.
Ahmet Bağçe
Öldürmenin cezası çok büyük diyorlar, hani nerede bu büyük ceza. Mahkemesi bile kurulmuyor vaktini öldürenlere.
Ahmet Bağçe’den
Kereste odun kalır, usta eli görmezse. Eser olur, usta keresteye şekil verirse.
Ahmet Bağçe
Düşünün Türkiye’nin en iyi üniversitesi hayat üniversitesidir. Eğitim veren üniversite KALDIRIM MÜHENDİSİ hayat üniversitesi FABRİKATÖR yetiştiriyor.
Ahmet Bağçe’den
Çamuru kurutsan, bu sefer tozu rahatsız eder.
Ahmet Bağçe’den
Seni seviyorum demek beklenen ve söylenmesi zor fakat, söylendikten sonra sıkıcı ve istenmeyen cümledir.
Ahmet Bağçe’den
Hayatta kalabilmek için karaya vuran balık gibi çırpının, pes edip yarışı bırakmayın.
Ahmet Bağçe’den
Hep tek bir şey görmek isteriz. Bunun için pür dikkat bakarız da, gördüklerimiz arasında görmek istediğimiz o tek bir şeyi göremeyiz. Beklide huzursuzluğumuzun nedeni budur.
Ahmet Bağçe
Dostuma güvendiğim kadar kendime güvenseydim, dostumun kim olduğunu görürdüm.
Ahmet Bağçe
Öyle dost isterim ki çakallar gibi bir sürü olacağına aslan gibi tek olsun.
Ahmet Bağçe
Gülecek bir yüze, ağlamayacak bir göze sahip olmak için işini şansa bırakma.
Ahmet Bağçe
Unutulmayan tek şey geldiğin ilk gün ile gittiğin son gündür. Aradaki günler sayılı günlerdir.
Ahmet Bağçe’den
Asla hedefine kolay yoldan ulaşma.zemin sert.
Ahmet Bağçe’den
Kılıçta keskin sirkede, biri keser diğeri buruşturur.
Ahmet Bağçe’den
Bayanlarla en iyi anlaşan adam, vakti kadınsız olan adamdır.
Ahmet Bağçe’den
Keserdeki maharet, kulpundaki sapından.
Ahmet Bağçe’den
Kin kanserli hücre gibidir. Kanserin görevi öldürünce biter de. Kincinin kini varislerine miras kalır.
Ahmet Bağçe
Kıyafetine baktım insan sanıp yanına vardım. Ağzında otu görünce hayvan olduğunu anladım.
Ahmet Bağçe
Gözün göremediği büyüklüğü gönül görüyor da, pek azı giriyor gönlüne.
Ahmet Bağçe’den
AN’LAR Bazen düşünürken yalnız olduğunu hissedersin. Tüm dert ve sıkıntılar arasında kalmış boğuluyormuş gibi olur, çevre ile bağlarını kesip kimseye karışmak istemezsin. Karanlık bir köşede kendinle konuşur konuşmaları yorumlar arada of çekip rahatlamak istersin. Bazen de kendini okyanusta gemi içinde zannedersin. Çok çeşitli varlıklarla yolculuk edersin. Kim bilir tiksindiğin fare ile arkadaşlık eder iki çift laflarsında dost bulamadım diye dert yanarsın. Sıkıldıkça pencereden bakıp başkalarından farklı olmadığını gördüğünde olur. Ama sonunda yine yalnızım diye çekilirsin köşene hayat devamında ısrarlıdır. Kimin canı acıdı kimin kalbi kırıldı umurunda değildir. Gerçek dost toprak bağrına bastığında rahatlarsın hayat bu işte. Ama geçti artık nafile…..
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, İkincisinde, daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmazdım, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar neşeli, hiçbir şeyi ciddiye almazdım. Çok az şeyi Ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim. Seyahat ederdim daha fazla seyahat. Daha çok güneş doğuşu izler, Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim birçok yere giderdim. Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye. Gerçek sorunlarım olurdu. Hayali, olanların yerine anında yaşar. Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardan olurdum ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız ve mutlu anlarım olurdu. Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten. An’lar, sadece an’lar. Siz de anı yaşayın. Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan, Gitmeyen insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım. Eğer yeniden başlayabilseydim, İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım. Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer. Ama işte şimdi tükendim, yolun sonunda yolculuğun içinde an’dayım′ ve biliyorum… ÖLÜYORUM…
Alıntılarımla
Ahmet Bağçe
İçinde sevgin, dışında sana uzanan el varsa. Horantanın soğukluğu yok da, bakışları içten ve sıcaksa. Her yolda ulaşacağın hedefine seni kanatlandıran varsa. O hedef, senin sonunda ulaşacağın düşlerinin ta kendisidir.
Ahmet Bağçe’den
Çocukluğumuz, o üşüyerek gülen yüzümüz, temiz yüreğimiz, sadece anne azarı korkumuz. Kayaklarımız, kuş tutamadığımız kapanlarımız, kayan lastik ayakkabılarımız, ıslanmış çoraplarımız, morarmış eller sızlayan ayaklarımız. Sonra, sonra kayarak sırt üstü düşüp ağlamayıp, gülen yüzümüz. Duygusallık yok, korku endişe nede ödenecek bedel yok. Düşlerimizde arkadaşlarımız, oyunlarımız birde uzamasını istediğim boyumuz. Hep büyümek,büyümek arzusu içinde çocukluğumuz.. Şimdi hafızalarda kaldı kış anılarımız sımsıcak...Ahmet Bağçe
Resimde göründüğü gibi değildir kar.Dondurur eline bir miktar aldığında. yağarken karışmaz bir birine.konakladığı yerde pul pul.güneşle barışık lodosla küs. zengini eğlendirir, fukarayı düşündürür.Kar soğuk yoksula.Çok soğuk.
Ahmet Bağçe
Sana sunduğum bardak boş değil
İçinde sevgi, dışında sana uzanan el
Özü çok çeşitli kum tanecikleri
Kurşun değil cam, tut ki kırılabilir
Gün sadece bugündür. Ne dünü nede yarını yaşa, asla bugünden vazgeçme. Dün ızdırap, yarın endişe verir. Oysaki bugün istersen sevdiklerinle birlikte ol, istersen iş yerinde işinle meşgul ol. Amacın başarmak olsun. İşte o zaman dolu, dolu mutlu olursun.
Ahmet Bağçe
Havanın soğukluğu ısınana kadar, horantanın soğukluğu mezara kadar.
Ahmet Bağçe
Ağaç bakar, yere düşüp sürünen yaprağa, ne yapsın ki tazesi gelecek bahara.
Ahmet Bağçe
Kar yağsa fakiri, tavanda kızart.
Ahmet Bağçe
Çaresizler baharında bulamadığı umutlarını, bir başka bahara bırakır.
Ahmet Bağçe’den
Bilgenin araştırıp bulduğunu, diğerleri paylaşır
Ahmet Bağçe’den
Soğuk üşümüş poyraz abisinin yanına gelmiş kapıyı rüzgâr abisi açmış. Ne oldu sana
Sallanıyorsun. Valla bana bir şey olmadı da dışarıda durulacak gibi hava yok. Her tarafı açık. Rüzgar.. Sanki bizde var. Kapıyı adamdan mı sanıyon baksana dört duvarımız yıkık.
Ahmet Bağçe’den
Dostunun ağzına dahi çekirdek verme. Ortalığı batırır temizlemesi sana kalır.
Ahmet Bağçe’den
Kova değil ki insan boğazına kadar dolduğunda baş aşağı dönüp boşalsın. Bırakında dilediği gibi ağlasın.
Ahmet Bağçe’den
Düşünürlerin her cümlesi her anlamlı sözü o düşünürün o günkü ruh durumunu yansıtırken, içten okuyanın da ruh durumuyla yakinen ilgilidir. Belirsizliklerden endişe duyarım. Bilesiniz ki baharın sıkça görünen sağanak yağmurlar ötesine canlılık verir.
Ahmet Bağçe’den
Hiç bir insan hiç bir düşüncesini, yarıda bırakmamalı. Zaten ölümüyle düşündüklerini ve tüm isteklerini elinde olmadan bırakacak.
Ahmet Bağçe’den
Bir insanın felsefesi, gücünün ölçüsünde birisine verdiği imkândan, kendisine dönen mutluluk olmalı.
Ahmet Bağçe’den
Gövdenin heybeti kökündendir.
Ahmet Bağçe’den
Hayat bir umuttur. Umuda erişmek demek, onda olan gizlilikleri çözmek demektir.
Ahmet Bağçe’den
Gökte bir sıkıntı var dertli besbelli. Derdinin olduğunu ağlayışından anladım
Ahmet Bağçe’den
Yalnızlığımın dostu diyorsun neden yakıyorsun. Dost da olsa zehirler yanınca.
Ahmet Bağçe’den
Bakır zehirler kalay olmayınca, cahil rezil eder eğitim almayınca.
Ahmet Bağçe’den
Gülmekten patlıcanın başına gelene karnıyarık olmuş imam da bayılmış.
Ahmet Bağçe’den
Dostuna dürüst olmayan kendisine dost bulamaz.
Ahmet Bağçe’den
Söz beyinde yer etmez. Dinleyen cahilse.
Ahmet Bağçe
Ölmeden önce kıymetini bilmeyen eşe,
Kırbaçlanmadan sürat almayan ata.
Atasına yüz çeviren evlada,
Kırkından sonra gelen irada,
Sahip olana Allah sabır versin.
Ahmet Bağçe
Ayna gördüğünü gösterir. Farklı bir şey bekleme.
Ahmet Bağçe
Bazen düşünürken yalnız olduğunu hissedersin. Tüm dert ve sıkıntılar arasında kalmış boğuluyormuş gibi olur, çevre ile bağlarını kesip kimseye karışmak istemezsin. Karanlık bir köşede kendinle konuşur konuşmaları yorumlar arada of çekip rahatlamak istersin. Bazen de kendini okyanusta gemi içinde zannedersin. Çok çeşitli varlıklarla yolculuk edersin. Kim bilir tiksindiğin fare ile arkadaşlık eder iki çift laflarsında dost bulamadım diye dert yanarsın. Sıkıldıkça pencereden bakıp başkalarından farklı olmadığını gördüğünde olur. Ama sonunda yine yalnızım diye çekilirsin köşene hayat devamında ısrarlıdır. Kimin canı acıdı kimin kalbi kırıldı umurunda değildir. Gerçek dost toprak bağrına bastığında rahatlarsın hayat bu işte.
Ahmet Bağçe
İnsanlar yaşadıkları yere, yaptıkları işe göre bilgi sahibidirler. Eğer bir insan nalbantların çevresinde ise nalbantsa at ve at ayağından nalından anlar. Terzi ise dikişten anlar, kunduracı ise ayakkabıdan. Şayet bu insanlar Pazaryerinde ise o zaman kimin neden anladığı anlaşılmaz. Pazarda ucuz malda var, pahalı malda…
Ahmet Bağçe
Börtü böcekten korkmuyorsan, dik ağzına testiyi.
Ahmet Bağçe
İnsanlar durmamışlar. Yılı ayırmışlar 12 ye, olmamış ayları toplamışlar 3 e gene olmamış çarpmışlar,4 e.birde isim vermişler ilkbahar, yaz, sonbahar, kış. Bence ne demek istemişler. Bana göre uzun bir yol şurası sulak arazi, şurası ormanlık arazi, şurası kurak arazi şurası da donmuş arazi deselerdi.
Olsun buda benden geyik muhabbeti
Ahmet Bağçe
Doğumla dünya seni kazandı. Sıra sende sen de kazan iki dünyayı.
Ahmet Bağce
Münafık mikser gibidir. İşi bittiğinde kenarda durur.
Ahmet Bağce
Ey sevgili niye hüzünlendin sen geçmeseydin kervan önünden görünmezdi cemalin, baş eğdirmek için değil taç etmek için sevdim ben
Ahmet Bağçe
Geleceğini idare etmek isteyenlerin güzel sözlerine kanma, unutma ki Arı bal verir ama iğneside var.
Ahmet Bağçe
Mekânın deniz ise çek küreği, nehirde akıntıya çekilen kürek gibi olmaz.
Ahmet Bağçe
Söndüremeyeceğin ateşin yayını çekme.
Ahmet Bağçe
Aklınla topladığını fikrinle dağıt, pişmanlık duyma.
Ahmet Bağçe
Nihayetinde dönülecek yer alacağına hırcın olan topraktır.
Ahmet Bağçe
Hiçbir insan sinirli değildir. Zayıfa karşı gösteridir.
Ahmet Bağçe
Cahilden eş seçersen alın terinle açtığın sofranda tatlı göremezsin.
Ahmet Bağçe
Doğduğumda ben tek ailem üç kişi olmuştu onlar çoğaldı ben halen tek kişiyim.
Ahmet Bağçe
Bir Yaprak Ağaca Sımsıkı Sarılır Ve Düşmemek İçin Çaba Gösterir.
Ama Bir gün Düşeceğini Bilir Ve Hep Korkuyla Tutunur Ağaca.
Ağaç İse Hiç Umursamaz. Nasıl Olsa Yeni Yapraklar Açacağını Bilir
Yapraksa Ağaçtan Düştüğü An Ölür.
Sevmekte Budur İşte. Bir Taraf Çok Sever, Öbür Tarafsa Umursamaz.
...Bir Taraf Hep Kaybetmekten Korkar. Sarılır Sımsıkı Sevdiğine.
Ama Karşı Taraf Sevmeyi Bilmez.
Şimdi Söyle Bakalım.???
Ağaç Mısın? Yaprak Mı.??
Ahmet Bağçe’den
Bardağın içindeki su bittiğinde berraklık, insanın ömrü bittiğinde keşkeler kalır. Bardak yeniden dolar ama insanın geçmişi keşkelerle baki kalır.
Ahmet Bağçe’den
Çınar ağacıdır hakiki arkadaş, her arkadaşa güvenme arkandan atar taş.
Ahmet Bağçe’den
Bir kazancın varsa yaptığın işten zevk alırsın. Olmazsa kazancın, sevdiğin işi dahi yapmaktan zevk almazsın.
Ahmet Bağçe
Seçimin ya seni sen yapan, yâda sende seni yaşayan olsun ki, kıymetini senden olan ilelebet bilsin.
Ahmet Bağçe
SENİ BİLMEM AMA
Bazen gök gürlediğinde, bazen şimşeklerin çaktığı an, unutulmuş aşkın yüreğime çöker. Geriye saymaya başlar duygularımdaki takvim yaprakları. Öyle bir yerde durur ki, takvimin sayım işleri, bir anda konuşmaya başlar. Seni anlatır, sevgili olduğumuz o ilk günü hatırlatır. O gün senin zihninden geçenleri anlatır ve ben dinlerim anlattıklarını. Sonramı evet sonra başını döşüme yasladığını resimler dakikalarca. Sırtını sıvazlarken, saçlarını okşarken, gömleğimi nemlendiren gözlerinin ıslaklığını, dudaklarının ruj lekesini görüntüler. Sen her aklıma geldiğinde ve duygularımın seninle her buluştuğunda dolabıma bakarım, koklarım o günkü üzerimdeki gömleğimi. Senden kalan hatıra kokunu. İşte o gün bende iz bırakan, bizim miladımız olan takvimin ilk günü üzerimdeki krem rengi gömleğimi seyrederim dakikalarca. Yıkamaya kıyamamıştım. Bugüne kadar yıkamadım öylece duruyor dolabımda., sol omzumdaki kurumuş gözyaşlarının izleri ve kalbimin odak noktasındaki dudaklarının ruj izleri. Hatırlıyorum da ne çok sevmiştik birbirimizi, seni bilmem ama benim seni özlediğim gibi.
Ahmet Bağçe
ÇOCUKLUK ARKADAŞIM
Döndü ve bana büyüdüğüm evi, koşup oynadığım mahalleyi görebilirmiyim dedi. Annemin akşamları aydınlanmamız için gaz lambasının camını temizlediği sekiye oturmak istiyorum. O sekide altına minderini alıp, doğradığı fasulyelerin, patlıcan ve kabakların koksunu duymak istiyorum, gidelim mi? O annemi, kardeşlerimi beni bağrına basan, babamın, yuvamız dediği eve dedi. Gidelim dedim. Gidelim de gitmeden önce beni dinle dedim. O büyüdüğümüz evler varya, işte o evler şimdi yok. Mahallemiz tanıdık değil artık. Evvelden her daim karşılaştığımız, gartlağın Memet amca, kuşçu Ali dayı, dondurmacı Sülüman emmi, Tuzcu Ese, Gazyağcı Firdevs teyze, Kahramanın Naciye, Ayşanaba teyze ve nicelerinin oturdukları yurtları yok şimdi. Hani bizim avlumuzun ortasında düşmekten korkarak yanaşamadığımız kuyu vardı ya! Yerinde yeller esiyor. Kovalarla eve suyunu taşıdığımız mahalle çeşmesi ise akmıyor kurudu, mezar taşı gibi dikili duruyor. Ben bazen oradan geçerken içimi çekiyorum, tek başına duran çeşmemiz adeta mezarında yatan bir mahallenin mezar taşı gibi duruyor dimdik ayakta. Gidelim mi, çocukluk arkadaşım, o hazin tabloyu gördüğünde dayanabilecekmisin dedim. Kısık bir sesle sahiden öylemi, mahallemiz bir efsaneydi, yok mu ettiler dedi. Gözyaşlarını tutamadı.
Ahmet Bağçe
GAZ LAMBASI
Akşamda, sabahta erken olurdu eski zamanda. Saat beşten sonra camın isi, buğusu silinerek, fitili kontrol edilip gazı da ilave edilerek yakılırdı aydınlatsın diye. İki ve beş numara gaz lambaları vardı, beş numara daha fazla aydınlatması içindi. Dışarıya baktığın zaman üç beş silik gaz lambası ışığı görünürdü uzakta. Şimdiki gibi geceler gündüze benzemezdi o zamanlar. Sabahın ilk ışıkları ile ince uzun dumanlar çıkardı bacalardan petrol kokusuz. Hava daha kirlenmemiş, ozon tabakası da delinmemişti.
Kahvaltı mutfakta masada değil, sobanın yanında yapılırdı bir tabak tarhana çorbasıyla. Evin bütün sakinleri aynı sofrada buluşmuş, çaylı simitli kahvaltı kaçamakları icat olmamıştı o zamanlar. Torunlarını bekleyen dedeler, neneler vardı. Sessizdiler, konuşkan değildiler. Öyle çok odalı evleri de yoktu. Tek odalı, birde tencere ve tabakların konduğu duvara asılmış kaplık, un, kuru erzak ve kırılmış odunların bulunduğu aralık denen yer vardı. Bu tek oda içinde,
duvar da asılı geceleri bile çok gerekli olmadıkça yakılmayan gaz lambası, yazın ay ışığı, kışın ocakta kalan közlerin verebildiği ışıkla yetinmeye alışmış iki kişilik mutlu bir aile yaşardı. Bu ailede, bir evin bir odası içinde, yetişmiş evlatların hasreti dışında bir soba, duvarda asılı hediye edilmiş seccade, gaz lâmbası ve bir ihtiyar adam, sıvalar dökülmüş dört duvarı, iki penceresi ve dilmelerinden aralığı görülen bir kapı, eğrilmiş korniş ve çatlamış eski atlas perdeler, Yeni silinmiş küflü tahta kokuların arasında insanın mutsuz olabileceği yerde bir mutluluk görülüyordu. O ihtiyar mutluydu, yanında alnı kırışmış elleri buruşmuş ve beli bükülmüş sevdiği nine. Hayat onlara güzeldi.
Ahmet Bağçe
BERİ BAK GII
Unutmaya çalıştım ama olmadı, odaların her karesinde sen varsın. Elektriği söndürürüm, kokun hala buralarda. Bu defa, pencereye varırım, pencerenin camları buğulu olunca, buğulu camlara adımı yazdığın gelir aklıma. Balkona çıkarım. Karanlıktan korkup, soğuktan ürperip bana sarılışını hatırlarım. Olmadı be alın yazım. Sen benim kaderim olmuşsun. Hayallerimde dolaşırsın. Benden ırak olduğunu bir türlü kabullenemedim. Bu yaz yaylaya gideceğim. Hani yayla evimizde gizlice buluştuğumuz yer vardı ya. Birbirimize sarılmaya çalışırdık da, odanın içi sineklerle dolu olurdu. Sinekleri kovalamaya çalışırdık, sineklerle uğraşmaktan iki laf edemezdik. İşte oraya gittiğimde senin kulağını çınlatacağım. Beri bak gıı. Ben seni unutamadım kaç yıl geçti gıı.
Ahmet Bağçe
SEN BENİM GALERİMDEYDİN
Sonra baktı yüzüme, benzin neden sararmış, korkuyor gibisin, korkunun sebebi nedir dedi. Sokaklar dedim. O kadar çok sokak var ki, hepsi birbirine benziyor, beni hangi sokak ona götürecek diye endişeliyim dedim. Birbirine benzeyen sokaklarında bir sonu vardır. Sokağın birinden sona git belki de aradığın seni bekliyordur gittiğin sokağın sonunda dedi. Peki dedim, yürüdüğüm sokağın sonunda beni o sokağın sonuna gönderenle karşılaşınca şok oldum. Bana Avuç içi kadar gün içinde dünyalar kadar sen, gece gündüz bendesin. Ekimin hüznü yapraklarda gizlidir. Benim hüznümde, yüreğimdeki galeride hasretinin sergisinde gizlidir. O zamanlar, zamanın kıymetini bilemedim. İmkânım olsaydı dondururdum zamanı. Çabuk geçmesini önler kalbinde kalmamı sağlardım. Boş ver geldin ya! Beni unutmana üzülmedim desem yalan söylemiş olurum. Benim galerimde yüreğimin çizdiği, gözlerimin boyadığı resmin hep asılıydı. Seni unutmam mümkün olmadı.
Ahmet Bağçe
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.