baharda-güzde hemen her ikindin meydanlarda hayatlarda çocuklar toplanýr ortada açýlan çukurdaki dikmenin, etrafý taþla sýkýþtýrýlýr,
sivri tepesindeki çok uzun sýrýk direðe oturtulmuþ ortasýndaki kömürlü çukurdan sýrýðýn iki ucuna karýnlarýndan dengelenmiþ çocuklar biri aþaðýdayken diðeri yukarýda sanki birbirine yetiþmek için koþarlar
oysa;biri Doðudayken diðeri Batýda biri Kuzeydeyken diðeri Güneyde etraftakiler seyirdeler heyecanlanýr çocuðu binen herkez(s) onlar döndükçe gazyaðlý sönmüþ közlü merkez “gýcýrr, gýçcýýr” ses eder..
sýrasý gelen gýncýrdaða biner. herkes kendi küçüðüne tembih eder “eyi sarýl, sýký dutun” “ayaklarýný yere vurdut” “gýncýrdak deðil” der büyükler, “tavþana kaç, tazýya tut”
kýzlar seksek, olmadý þirp çýðrýþýnda büyük hüner göstermekteler ip atlamakta oðlanlarýn kimi fiççe döndürmekte, kimi sopayla cýrcýr sürmekte kiminde bükülmüþ tel tekerlekli araba, kiminde ilabada dalýndan fýska . kimi bükülmüþ söðüt dalýndan yayla ucu külahlaþtýrýlmýþ tenekeli ok atmakta Kýsýr Hasan’ýn ustalýðýyla,
kimi fýrýldak döndürmekte kendi rüzgarýyla kimi defterin ortasýndan sökülmüþ kaðýtla uçak, kayýk imalatýnda kimi defterinin kenarýna süs boyamakta kimi sayfa altýndaki paranýn kabartmasýný, kimi kitaplardaki resmi, amma illa ki Türkiye haritasýný kopyalamakta kimileri kayýsý çekirdeðini bir çukura fiskeyle doldurmakta, kiminin cebinde gazoz kapaðý onlarca bir parça halý ipi, sünger taþý, hurma çekirdeði þýkþýklý kalem parçalarý, lüks tatlýlarýn ambalaj kaðýtlarý þekerlemeden, cikletten çýkan artis resimleri beþ kuruþluk “kader” den geriye kalan mani
“bahçelerde biberim aç koynunu gireyim soyun da gir koynuma yar olduðun bileyim”
her maninin altýnda da rast gele bir sayý olurdu küçük sayýlý þekeri almýþ olan Bahattin’e on kuruþu eninde-sonunda öderdi
dörde bölünmüþ karede üç taþý ileri-geri, saða sola sürerek iki oðlan çocuðu, üçürcümlü oynarken diðer heleþenkleri ývga verir "dað" kazanýrlar üç taþý ayný çizgiye getirerek dokuztaþlý da varangeleye düþmemek gerek
efratý seçerken, kalaðý belirlerken “-hýt-mýt saþlarý gývrýþýk” “-hýt-mýt ner-den gel-din or-dan çýk” “-aldým-verdim ben seni yendim”
sonralarý þehir görenler iþaret parmaklarýný aðýzlarýnda döndürüp; “-o mo kara do, far far eniþdo” “-po-ta-ka-lý soy-dum baþucuma goyy dum ben bir ya lan uy dur dum”
“-yað satarým bal satarým ustam ölmüþ ben satarým”
Çocuk oyunlarý
iki kýz, oynarlarken “beþtaþlý” yukarýya atarak, taþlardan birini birer, ikiþer, üçer ve dörder yerden toplarlar diðerlerini sonra sol elinin orta ve baþparmapýný köprü yapar, bileðinin arkasýndan taþlarý öne serper "cavlak" diyerek yukarý attýkça elindeki taþý el ve taþ diðerlerine dokanmadan bir bir köprünün altýndan geçirir ve attýðý taþ yere düþmeden kapar.. “-ee böyle yaðmýr mý yaðar bel-bereket mi galýr.”
mahalle aralarýnda kýzlarýn eliç oynamalarý nedir atýlan çýðlýklarýnýn sebebi anlaþýlmazdý ama; eliç; þirp hele hele “meleþ gelin” çýðlýk atýlmadan oynanmaz”dý
þirp oynarken ebe döner arkasýný yumulur, "-ardým-önüm, saðým-solum poþ! diðer çocuklar kaybolur ilk bulunup þirp edilen ebe diðerleri þirp etmiþse yumulan ebe tekrar yumulur vay þirplenen ebenin haline
ebe aksi tarafa uzaklaþmýþsa yerinde zýplayarak tüyo, güya “-alma dersem çýk, armýt dersem çýkma” “-armýýt, armýt!” ayyuka çýkar baðrýþmalar, zýplamalar arasýnda ebenin aleyhinde herkes bir kiþi de olsa, ebe þirplenmiþse tekrar yumulur, belirgin taþa
“-yoldan geçen aðabeyler önce iki defa “biiiir! ikiiii! kýsa üçüncücüde “-üüüç!” diye daha yukarýya fýrlatýverip
daha aþaðýlarda yakalarlar kalbimiz yerinden çýkacak ya da duracak gibi olur
rengimiz kýpkýrmýzý soluðumuz taþmýþ arada bir de olsa birileri aðlamaya durur adlarý “mýzlak ” koyulur”
biraz daha büyük aðabeylerden ikisini yana açýlmýþ iki elleriyle tutup büyük olan tazý, küçük olan tavþan tavþan olanca çevikliðiyle koþup tavþana “-kaç”, tazýya “-tut”
iki kýz uzunca bir ip sallar diðerleri sýra-sýra atlarlar altýya bölünmüþ bir dörtgen uzun atlamaya geçilir seksekten sekerek, kayrak bir taþý ayaklarýyla çizgiye basmadan, çizgiyi taþla kesmeden taþýrlardý
kýzlar aralarýndan bir ebe seçerler, ebenin gözlerini baðlarlar birisi ebenin omzundan tutarak “-körkele bülüç bülücün kaç” “-onüüüçç! “-öyleyse þurda biri var alda gaç” diye oyunu baþlatýr körkelebülüç yakalamaya çalýþýrken çýðlýklar atarak kaçýþýr, dokunarak ebenin baþýný döndürürler yakalanan, sýnýrý aþan ebe olur
kýzlar ip atlardý, üç-beþ çocuk birdirbir oynardý "-dokuzum durak, onum orak" biraz büyükçe olanlar kendi aralarýnda efrat paylaþýrlardý bulunduklarý yerden birbirlerine güçlü olanlara, zengin çocuklarýna, akrabalýklara, arkadaþlýklara öncelik verilerek oyuna dahil edilecekler paylaþýlýrdý
harmanyerlerinde toplaþarak; köytopu , uzuneþek, dörtaþmalý diðer grup; dikilmiþ söbü taþlarý karþý taraftan attýðý "topazan " taþlarla yýkarak “kaleleden kaleye” oynarlardý dikilmiþ üç taþ kalenin surlarý, sýrasý gelen, karþý tarafý (birer atýmlýk) topa tutardý tek atýþta karþý kaleyi deviren bir atýmlýk daha hak kazanýrdý
bir de yakalanana kadar geri geri kaçacaksýn ya da kýçüstü oturakalacaksýn
bir karýþlýk çeliði, eldeki sopayla bir elinle alýp, yumruðuyun üstünde tutup deyneðin ucunda yere zipleyerek nöbet taþýnýn üstünde, arkada ve yerde hafifçe zýplatarak çeliðe deynekle vurarak uzaða atacaksýn, eldeki deyneði mertlek yapýp sayacaksýn
kayrak taþla uzaklaþtýrýlan mosdan geriye ayak-ayak say merkezdeki tünsek taþý bul “-elli-belli, odun-modun, zartýl-zurtul, gaþda kurtul”
dilini burnuna deðirmece,
koltukaltýndan ses çýkarmaca,
parnaklardan (önce birini, sonra ikisini, sonunda da üçünü) ayýrmaca
büyüklerin avuç içini ýsýrmaca,
baðrýndaký elleriyin birini yukarý-aþaðý diðerini ileri geri hareket,
kollarýn biri öne diðer arkaya hýzla kývratmaca,
köprü kurmaca,
elleri kenetleyip diz arkasýnda ördek gibi badi-badi ya da topuktan tutarak,
tavþan gibi eller kýsa ayaklar yüksek, zýplayarak koþmaca
olmadý, ayaklarý enseye koyma dili burna deðdirmece
taþ kapmaca,
direk kapmaca,
derken; en olmadýk bir þeyden cana kasta varan kavga akraba-arkadaþ olmayanlara, ya da baþka mahalleden gelenlere çýkardý fatura eninde sonunda Feleðin Süleyman, yoksa Þeytan Ali o da yoksa Mustukoðlunun oðlu olmadý Kabak papazý bulurdu
Gozir Memet pek tongaya basmazdý Boncukgözün Sülemeni ebe yapmaya korkarlardý zira her türlü puþtluða aklý ererdi daha da olmadý söðerdi..
nihayetinde arkasý kalesi olmayanlar birde muray olanlar aðlayarak yollanýrlardý evlerine "süprülekalýrdý " Felek Haceri Deli Gelin bir de Menevþe sanki belaya dünden hazýrlardý “fakirin çocuðu kýymatlý” belki bunda biraz da aslen bizim köyden olmayýþlarý vardý”
“-öyle deyon emme Avildenin Garý da bizim köylü deði(l) güçcük ossun, böyük ossun kimsenin önünü alýp geþmez, birinden ba(h)sederkene söz temsili falan abam, filan aðam deme(z) mi
hiþ ömrü hayatýnda onu birini laðabýynan anarkana, çoluk-çocuð uçu birine çatarkana aðzýna kötü laf alýrkana duydun mu herkeþin bi ata terbiyesi, her yerin bi göreseði var, ýçcýk ta içinden gelcek boba hepisinin baþý ille de asalet tabi”
“-ya çocu(ð) uçun filen nize olur mu” “-köpek köpe(ði)nen boðuþur çocuk çocuðunan döðüþür, oynaþýr, döðüþür, barýþýr”
"-vay bre aba çocuk-çocuðuna döðüþür de oynaþýr da" "-iki gonþu çocukdan uçun nizeye dutuþmuþlar onnar birbirinin saçýný baþýný yolarkana öte yanda çocuklar oynaþmaya baþlamýþlar" insan çocukdan uçu file nize eder mi
"-tabi fakirin çocuðu gýymatlý olur" "-gýzý gýymatlý olan gocaya oðlu gýymatlý olan hocaya vermez"
"-insan akþam sabah, gapý gonþu yüzyüze bakçanýz (bakacaksýnýz) köpek seni daþlarýn emme sahabýyýn hatýrý var aralaþdýrmaya gayret et" demiþler "-böðün dünya-yarýn ahret, yarýn onnar gor gederler de hasdalýk da sarilik de,
birbirinizin gapýsýný gene siz yoklayacanýz oðlun-gýzýn öte malleden gelene ðadar gonþun çatacak çeneni emme böyle i(n)sannar, hiç ölmeyceklerini sanýrlar”
"-oðlandan , gýzdan fayda yok el oðlunu bulan geder, el gýzýný alan geder ev alma, gonþu al demiþler sen gýzým deye seversin el oðlu caným deye sever
"-bi o seninkine vurduysa bi de seninki ona vuruvusun eþþek-eþþeði ödünç gaþýrýmýþ çocuk-çocuðunan döðüþür, eþþek-eþþeðnen anrýþýr"
"- döðüþ-gavga çoc(uð)un gýdasýdýr hemi öyle pehpeleyip durdun mu bi çocuk eyi olmaz mýz-mýzýn murayýnýn teki olur vayvalak eder durur bak Akkulaðýn Murat edersin sonura
‘günlerini bulutdan çýkarmadý” anasýnýn-bobasýnýn (y)okarda Allah var hinci do(ð)ruyu ahretde mi gonuþcaz onnar da ‘çanak dutdular’ açcýk iþin aslý bana galýrsa; çocuk taydaþlarýyla oynamadýkça her gün bi yaný gýrýlýyodu yazzýk ne zaman görsen výzzýk-výzzýk hadi bakalým senin Akgulak ya gýrýkcýya ya çýkýkcýya kolunun biri boynunda asýlý, Murat eþekte eþeðin yularý Ak Osmanýn elinde Ismahan arkalarýnda çek Aþaðý Melleye Mullahasanlarýn evin yolunu tutarlardý bir tas taze bal emeðin karþýlýðý Murat böyüyene kadak Akkulaðýn balýnan doyurdu karýnlarýný Mullahasanýn uþaklarý"
"-bi de öyle Gökmemedin Sultan varýdý"
"-Ismayýlcýk gazi maaþý alalý beri Menevþenin de iþi-gücü de yok ya gari Semercinin o(ð)lannar torunlarý nerde nize çýkardý, orada bitiviridi torunlarý bir defalýk da olsa haksýzlýða uðrasalar caným yanmazdý"
"-bobaanne lafýný ilk onnarda duyduk güçleri yetmedi miydi Menevþenin saldýðý korku rakiplerini týstýrmadý mýydý ’-bobaannem gelinþe deyvicen, görü(r)sün’ derlerdi..
iþin aslý gorkuyoduk bu babaanne ne menem biþiydi baþkalarýnýn belki vardý da biz çoðu þeyden olduðu gibi babaanneden de mahrumduk olsuuun onlarýn da þeyi yoktu, boz eþekleri, alaöküzleri, mýngýlli geçileri, goca ak köpekleri arapatý beygirleri tarlalarý, yolmalarý, harmannarý, halalarý
amaaa; bunlarý verip babaanne alýnabilir miydi babaannemiz olsa Semercinin Ýrecep bizi taþlayabilir miydi”
oyunlar oynanýr kavga-dövüþ eksik olmaz birileri yaka çýkar birileri dövülerek alýnýp götürülür birileri hýçlanýr birileri kaþ-göz iþareti ile “sonra hesaplaþmak” istenir yanaklar kýrmýzý soluklar taþar benim gibi birileri bakar..
DÝPNOT gýncýrdak / kýncýrdak: tahterevalli fiçce: fýrdöndü, cýrcýr: çember ilabada: efelek, labada fýska: þýrýnga, enjektör, pompa, fýsfýs, flit heleþenk: yandaþ, taraftar, ahbap grubu, avane, yardakçý, horanta, halayýk ývga: tahrik, kýþkýrtma, tetikleme amaçlý-yanlý, amaçlý söz, yönlendirme, þiþirme, iðva, gaz verme, fiþleme, fiþfiþleme, (Onlar ki uyup hainin iðvasýna – N.H.Ran / Onlar ki) varangele: var gel, her geliþ gidiþte iþ yapan kalak: arkaya kalan, çocuk oyunlarýnda ebe eliç: yakalambaç, sobe, ebe olan peþi sýra koþarak dokunduðuna ebeliði de geçirmiþ olur, peþ: arka peþ: ters, aksi, çapraz þirp / saklambaç / Sobe: gözleri kapatýlan ebe kýsa sürede saklananlarý bulmaya çalýþýr, gördüklerini onlardan önce þirp taþýna sobeler.
mýzlak / mýzýlak : mýzýkçý, muray, murai, hemen aðlayan, aðlak Köy topu: futbol dört aþmalý: güvercin taklasý söbü: elips, oval topazan: topak, topa benzer, yuvarlakça, atýlabilecek büyüklükte mos: yuvarlak taþ, bu taþý eldeki kayrak taþlarla merkezinde durduðu bir ayaklýk çemberin dýþýna çýkarmaya çalýþýlan oyun tünsek / tümsek: yüksek, tepecik, þiþkinlik tünlüsek : zýplasak kývratmak: döndürmek, çevirmek süprülekalmak: bir yandan aðzýndan küfürler saçarak, bir yandan kullanmak amacýyla yerden taþ toplayarak kavgayý baþlatmak için hücum etmek çatmak. Kavgaya tutuþmak, hesap sormak nize / niza: aðýz dalaþý, didiþme, kavga, pehpelenek: pohpohlamak, þýmartmak, yaka çýkmak, gereðinden çok fazla ihtimam göstermek vayvalak: velvele, çýðrýþ-baðrýþ, olur-olmaza uzun uzadýya dedi kodu, mýzlana, dýrdýr, inileme, etrafý rahatsýz etme, þahit olanlarýn dikkatini kendi istediði (ya d amaçlý olarak) bir baþka yöne çekme, yaygara taydaþ :akran, ayný yaþtakiler tay tay : bebeðin kendi ayaklarý üzerinde durmaya ilk baþladýðý, emeklemekten yürümeye geçmek üzere olduðu evre dolayýsýyla; ayný zamanlarda yürümeye geçtikleri yaþtaþlar kastediliyor olmalý bitivirmek : bitivermek, orada peydah olmak týstýrmak : týrsýtmak, gözünü korkutmak, yýldýrmak, gözdaðý vererek yutturmak
Sosyal Medyada Paylaşın:
İbrahim Çelikli. Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.