Kekreksi ellerden tüten baþak gibi mavi es geçti artýk boz topraklara nihayet bir kaf mevsimi ökçelik kayalýklar ardý sýra efrasyab derisi o güzel saçlarýn serinliðinde ekmeksizliðin boðaz gýcýklýðýyla saat kulemin eldivenini akrebe doladým zaman ilaçsýz ve keyfi bir iþkence
öyleydi günler günsüzlükler zeytin dalýnýn retinasý lazým bazý þapkalara uy öyle bakma bana böyledir kardelenler sokak kokusunu içerken çemþid ve hurþid leyla ile mecnun bir tevatürden ýlgýt kalan mavi eþarplý öz analar gibidir
ekmek mi yoksa namus mu kutsal olan her daim hakk cengaver bir mor ýþýk ruhu uçuþa geçirir sanki gök bulutlar dans eder elif elif bir duada ok sancýsý kalpler o kadar nazik...
zahiri aydýnlýklar güneþ eliften öper eliften solar elife gider varlýk yokluk temaþasýnda dimdik ayakta mazlumlar sevdalýlar....
keyfekeder okumalar içinde kaðýt kertalalar boþ lahzalar boþ, tehi ve kümbet gibi beyin içre sancýlar ötekiler baþkalar gayrýlar ve temenni kimedir ? kimdedir ? özgecilik kýrbacýný vur üzerimize sulardan öðeler seçelim gök kubbeden selalar ile bin muþtuyu ver bize Allahým bin muþtuyu ser bize
mürekkebini güvercinler okþasýn damlasýna hasret kaldýðýmýz kekik kokulu kaya renkli elif gözlü çekrek çekrek bir süzülüþünde münbit bir yýldýz gibi ruhumuzu taç yapraklý mevsimler gibi
þöyle alýp giderken þöyle bakarken ezgimi koparsýn daðlar özledim ben yarimi aðlasam ayip midur ? oyyy ne içten feryatsýn sen anadolu kokarken yanaklarýn güllere ne hacet sevdiðim özlediðim...
iki köprü ve bir dere üzeri mavi yýgaçlar ýsýrgan otu kara güller dikenler... ala gözlü ceylan gibi süzülen bir gözyaþý damlasý kar tanesi laleleri ney sesiyle duydum sitanbuldan mevsimlik þiir göçü var boðazlýyan mý desem çeþm i giryan ile aðlayan fýrat mý desem ? örseledikçe þiire damga vurur kainatýn yýldýzdan kaðýtlarý...
Seyl ü âb günahsýz bir kadýn belden ince uykusuzluk ve yorgunluk gidiyorsa eðer geliyorsa meðer çok sevmiþ... ikisinde de terk etmemiþ