çay demlenmez-içilir, aþ piþirilmez yenir radyo bir-kaç halý dokunan evde... bazen de halýcý kýzlardan türküler dinlenir
“gale galeye bakar ah galeden ganlar akar deliðannýlar durukan e(h)tiyara kim bakar
hele beþþiði þamdan yuvarlandý damdan keþke sevmez olaydým usandýrdýn bu candan”
baþka biri ekler, ötekiler eklenirler;
“Silifkenin yoðurdu ah seni kimler doðurdu seni doðuran ana balýnan mý yoðurdu
hele beþþiði þamdan yuvarlandý damdan keþke sevmez olaydým usandýrdý bu candan”
evliliði halýcý transferidir bir baþka eve çocukluðunun bir kýsmýný da kocasý evi bilir.. çocuklarý ile akran gibidir halýda, oyunda.. tarlada harmanda..
ve hayat devam ederdi böylece baba evinde ve koca evinde... evde hep evde...
halý dokunur, gelin olunur, ana olunur çoluk-çocuða karýþýlýr, yaþlanýlýr….
“hay bu halýyý ýrcat edenin …..”
alev, bakýr çalýðý, buðday baþaðý boz, krem, kemik, bej, ten rengi, süt yanýðý limoni, eþek sidiði, altýn sarýsý toprak, devetüyü, taba, kahverengi koyun yünü, süt beyazý, süt yanýðý, kar beyazý, kirli
özene bezene dokur, bu kýzlarýn anasý ýsdarda kilim, heybe, çul, çuval, yastýðý kýzýnýn gelin arabasýna atbaþý baðlar eller düðün eder, kýzý gelin olur, anasý aðlar,
“gesi baðlarýnda dolanýyorum yitirdim yarimi aman aranýyorum bir çift selamýna güveniyorum gel otur yanýma hallarýmý söyleyim derdimden anlamaz ben o yari neyleyim
gesi baðlarýnda üç top gülüm var hey Allahtan korkmaz sana bana ölüm var ölüm varsa bu dünyada zulüm var atma garip anam beni daðlar ardýna, kimseler yanmasýn anam yansýn derdime”
imrenirdi gelinlik kýzlar, konu komþu... ne güzel düðünler olurdu gelinler mutlu, kýzlar umut doluydu düðünler.... düðün gibi olurdu....
tüfek atýlýr, -bayrak kalkar -dý davul-zurna çalardý katýlýrdý herkes, herkes düðüne okunurdu düðünler hepimizin, hepimiz için düðün olurdu....
yýllarca dünürcü beklediler sevdiklerinden, kendilerine de yapýlsýn gelinbaþý dilediler yoldan her geçen ya sevdiði olsun ya da haber getirsin sevdiðinden..
dualarý kabul olup, sevdiðini görenler bakamadýlar, kaçýp saklandýlar sevdiði sað ya; gerisi saðlýk olsun..
“yücedað baþýnda yaðan kar idim• yaðdý yaðmur, güneþ doðdu eridim evel yarin sevdiceði ben idim þimdi uzaklardan bakan ben oldum”
tenbihledi.. ikaz etdi anasý, ya da aklýna geldi “-sonra eller ne der” diye düþündüler filancanýn oðlunun kendisine meyil verip, havaslandýðýný ellerden öðrendiler çoklarý kendine dünürcü gelindiðini “-hayýrlý olsun” dan sonra öðrendiler
“-indim havýz baþýna bir yar çýktý karþýma zevda nedir bilmezdim o da geldi baþýma gelemen ben, gidemen ben her gözele meyil, veremen ben aþ gollarýn sar boynuma üþüdüm, üþüdüm saraman ben”
kýzlar yola bakan pencere duvarýna çakýlý tezgahlarda halý dokurlardý gözleri yoldan geçenlerde kulaklarý kapýyý çalacak kýsmetinde hasretle beklerlerdi
hasretle asker yolu gözlerlerdi bir selam olmasa da, kendilerine “mücüde”yi karþýlýksýz koymazdý hiç birisi gelen her mektubu ezberden okuyabilirlerdi okumayý-yazmayý bilmeseler de asker yolu gözlenen koca evlerinde ya da halý dokuduklarý evlerde
“yarim senden ayrýlalý hayli zaman oldu gel gel, bak gözümden akan yaþlar ab-u revan oldu gel”
“burada mektubuma burada son verirken hepiciðinize ayrý-ayrý selam eder böyüklerin ellerinden güçcüklerin gözlerinden tekral tekral öperin ......................................”
“þu yüce daðlarý duman kaplamýþ gene mi gurbetten kara haber var seher vakti bu yerlerde kimler aðlamýþ çimenler üstünde gözyaþlarý var”
okumayý yeni sökmüþ çocuklar bir cizili þekere kanar bazende muþmula turþusu yenir “-kimseye deyvime imi gadýným” diye sýký sýký tembihlenir ve koynundan çýkarýr katlanabilceði kadar katlanmýþ asker mektubunu kimbilir kaçýncý kez, her fýrsatýný bulduðunda okutur, okutur okuturdu..
üstelik de; yardýmcý olunur yeniyetme talebeye, takýlýnýlan her kelimede okumayý sökemediðinde "...." belki baþka bir aðýzdan daha duymak, “yeni gelmiþ mektup” yerine geçer her saklý mektup ezbere okunur kimbilir ne hazlar verir, hasret çekenlere hasretler doldurur.. nice hasretler, özleyen gönüllere gözleri dolu yavuklular, niþanlýlar, asker yolu gözleyen hasret büyüten asker yavuklusu taze gelinler
“asker yolu beklerim, günü güne eklerim sen git yarim askere de ben sýlayý beklrim
mendilimde gül oya gülmedim doya doya asker yolu beklerim de gününü saya saya
pilav piþirdim yavan üstüne kýydým soðan yataðýna uzandým da uyan askerim uyan
mendilimde gül oya gülmedim doya doya asker yolu beklerim de gününü saya saya”
bir harf yazacak kadar boþluk olmasa bile orada ne destanlar yazýlýr, ne özlemler dile gelirdi orada yazýlanlardan ziyade yazanýn esamesi el yazýsýndan tanýnýr yazdýranýn neler düþlediði bilinirdi
“gönlümüz gamlanýr böyle günlerde önüme çekildi bir siyah perde yar senin aþkýndan tutuldum derde yine mi gurbetten kara haber var”
askere bekar gidenler; babasýna yazdýðý mektubun en sonunda ve hiç alakasý yokken “-bana Elif’i isdeyvirin” demeye cesaret eder.. istenecek kýz deðiþir temenniler deðiþmezdi..
ya da derdini döker türküyle anasýna anasýnýn içi "cýz" eder ordakiler güler geçer “ala geçim çit doðurdu bolartdýk südü yoðurdu ana bana bi hal oldu ah ana beni eversene evermessen gebersene”
burukluk-kahýr hatta öfke analarda.. ya da mevzu bahis kýzýn aðýztadý yenmiþ.. niþan alayýna sini verilmiþ belki bayrak kalkmýþ, düðün edilmiþ el hasýlý iþ-iþten geçmiþ hayýrlar dilenmiþ olurdu da, "aklýn nerdeydi ay eþþen eþþek sýpasý" denirdi
hýsýmlara gelen mektuplarda gönül verdiði, hýsýmýnýn yeni yetiþen yakýnýna “-emmiyin gýzýný bana öðredivisen ya çýtlat bakalým bi akraba olalým o(ð)lum” öykünmeleri
ya da bir paket içinde bir mektup eþliðinde; boncuk, tarak, ayna olmasý "bir çýynam sakýz" sa olsa gelecek bir tel saç karþýlýðýnda gönül verme belirtileri..
“ela gözlü benli dilber koma beni el yerine altýn kemerin olayým dola beni bel yerine
gelip karþýmda dursana þu garip halim sorsana saçýndan bir tel versene koklayayýn gül yerine
Karacoðlan der nolayým elim beline dolayým nazlý yâr külen olayým kabul eyle kul yerine”